![]() |
Sn. Odeh, çok teşekkürler. Konuyla alakası olmayan birinin bile anlayabileceği şekilde eklemişsiniz. Görülen rakamlar AB standartlarının altında değil, çok çok çok altında.
Görmek isteyenler için yeterince açıklayıcı, görmek istemeyenler için yapabileceğimiz birşey yok. Ortada somut rakamlar varken, okuyanlar kendi kararını kendi verebilir sanırım. |
Sn Syılmaz,
Ben zaten başından beri tartışılmasından yanayım kaldı ki önceki mesajlarıma bakarsanız sn. uzaytek'e ben de bu yönde görüş bildirdim. Bakın şimdi sagolsun sn. Odeh ne güzel herkesin anlayabileceği bir şekilde belgeyi oraya koymuş. Açıkcası ben daha önce o belgeden birşey anlamamıştım ve doğal olarak anlamadığım bir belgeye de yorum yapamazdım degil mi? Ben asalım keselim havasından pek hoşlanmıyorum hepsi bu ve ayrıca işin üstüne sadece milliyetçi duygularla gidilmesi taraftarı değilim zira yanlış yerlere de varabilir ve konuyu rayından saptırma ihtimali çıkıyor. Her zaman sakin ve bilgi alış-verişi şeklinde konuşmak tartışmak lazım. Unutmayınız savaşlar meydanlardan çok masada kazanılıyor, bu hep böyle olmuştur. Şimdi konuşalım işte, çıksın birisi (bu pestisitlerden vs iyi anlayanlar) fikirlerini döksün ortaya, hepimiz hem konuşup hem öğrenelim. O zaman tartışmaya şöyle devam edelim derim: Avrupa'dki bir ülkede kaç çeşit pestisit kullanılıyor? Madem dozları çok az olsa da 24 çokmuş o halde karşılaştırma yapalım. Umarım konudan anlayanlar katılım gösterir. Saygılar |
Belgeniz bile greenpeace belgesi hangi veriyi saptırmışlar?
Şu aşağıdaki adresteki belgelere bakarsanız sadece türkiye de değil, bütün ülkeler var ve bazı ürünlerde almanların kendi ürünleri sarı bölgede olarak işaretlenmiş. Pestizide in Obst und Gemüse: Auf die Herkunft kommt es an - Greenpeace, Nachrichten zum Thema Chemie Alıntı:
Alıntı:
Bu konu içerisindeki yukarıdaki yazılar suçlama olmadan ayrı konular olarak açılsaydı, ben hiç salça olmazdım... |
Alıntı:
Peki bizim ülkemizde bunu satan marketler böyle bir raporu çiftçiden veya tarımsal şirketten talep ediyor mu? Hayır. Hatta benim bulunduğum ilde birçok market direk olarak Çiftçi Ali'den Çiftçi Memet'ten alarak halka sunuyor sebze ve meyveyi ama herhangi bir analiz rapor vs. sormuyorlar. Bir gün marketten bir sebze alırken 2 farklı kasada aynı ürün olduğunu gördüm ve birisinin üzerinde hormonsuz yazıyordu. Yetkiliye diğeri hormonlu mu dedim, yüzüme boş boş baktı sadece. O zaman hormonsuz dediğinizin sertifikasını görebilir miyim dedim, yine boşboş baktı ve "yokki" dedi. Madem öyle yani bilmiyorsun içinde ne olduğunu neden böyle bir etiket asıyorsun dedim, bana "Üretici bize bu hormonsuz dedi" diyor. Ve bunu yapan ulusal bir market, yani yerel küçük bir market de değil. Düşünün artık gerisini. |
Alıntı:
Son mesajdaki not kısmını tekrar okumalısınız. Göbbels'e taş çıkartan bir manüplasyona resmi yetkililer de koro eşliğinde mırın kırın ediyorlar. Onların da işine geliyor aslında ya, neyse o da ayrı konu... Konu tartışılacak mı tartışılmayacak mı? Bunu öğrenmeden ne sizin yazmanız ne benim yanıtlamam bir şey ifade etmez. Konu silinecek ya da karşıt bir düşünce hakim olduğunda kilitlenecekse boşa enerji harcamanın alemi yok. İşimiz gücümüz var. |
Alıntı:
Alıntı:
Sn. Odeh'in dediği gibi üründe 24 ayrı pestisit var denilmesi ayrıdır, yediğiniz üründe 24 ayrı zehir var diye yaygara koparmak ayrıdır. 24 ayrı pestisit olabilir ama bunlar AB normlarının izin verdiği miktarın altında yani güvenlidir. Keşke sıfır olsa ama normlarda belli bir seviyeye izin verildiğine göre demek ki sıfır olsun isteği biraz iyi niyetli bir hayal sadece. Peki meyveler zehirli diyerek yaygara koparınca ne olacak? Türk üreticisi zarar görecek, ihracatımız zarar görecek, ekonomimiz zarar görecek. Peki bilerekte olsa, bilmeyerekte olsa Türkiye'ye zarar vermenin cezası ne olacak? |
Ceza değil de bir statü, "Evropalılık" olacak sayın syılmaz! EVROPALILIK!
|
Alıntı:
Alıntı:
|
O cümlelerin konuya bir katkısı yok, o yüzden okudum, geçtim. Almanların yurttaşlarını nasıl koruduklarını anlatıyor.
Greenpeace örgütü burada nümayiş yapıyor. Hâlâ anlaşılamıyor yazdıklarım da amaç da. Sayısı 1,3,56 ne farkeder, sınırın altında mı? EVET! Bu değerlerle ALMANYA'ya giriş yapabiliyor ve tüketilebiliyor mu? EVET! Bu durumda neden Türk üreticisi Türkiye'de Türkleri zehirlemiş oluyor?! Böyle trajikomik akla ziyan ve buna prim verip de kendi ayağına kurşun sıkan başka bir manevra var mı canım! Madem Greenpeace doğru söylüyor(!) ben de diyorum ki o değil belge doğruyu söylüyor, alın size değerler. 0,03 ile 5 in karşılaştırmasını yapabilecek kadar aklımız var değil mi? Greenpeace'in çıkarımı aklımıza hakaret, kendimizi aptal yerine koydurtmaktır. |
Greenpeace'in Değerlendirme Sisteminin bir kısmı aşağıda.
Alıntı:
|
"Konu tartışılacak mı tartışılmayacak mı? Bunu öğrenmeden ne sizin yazmanız ne benim yanıtlamam bir şey ifade etmez. Konu silinecek ya da karşıt bir düşünce hakim olduğunda kilitlenecekse boşa enerji harcamanın alemi yok. İşimiz gücümüz var." demiştim yukarıda. Hâlâ aynı fikirdeyim.
|
Almanca bilen arkadaşlar tabloyu Türkçeye çevirmeniz mümkün mü? Bari kendi sorduğum sorunun cevabını öğreneyim.
:) |
Alıntı:
Kırmızı (önerilmez): Aşağıdaki kriterlerden bir veya daha fazlası söz konusudur: • Bir pestisitin ölçülen konsantrasyonu bu madde için geçerli yasal sınırın üzerindedir. • Bir pestisitin ölçülen konsantrasyonu toksikolojik (zehir-bilimsel) olarak elde edilmiş akut referans dozunu (ARfD) veya resmi risk değerlendirmelerinde kullanılan kabul edilebilir günlük alım (ADI) değerini aşmaktadır. • Birden fazla kontaminasyon (bulaşma) vardır ve aşağıdaki kriterlerden en az birisi söz konusudur: – Tespit edilen pestisitlerin maksimum yasal sınırlarının toplamı yüzde yüzün üzerindedir. – Her bir pestisit için ARfD ve/veya ADI değerlerinin toplamı yüzde yüzden büyüktür; oranlama işleminde Greenpeace, ARfD için 10 ADI için 20 olan ek ihtiyati faktörleri kullanmıştır (bkz. www. greenpeace.de/pestizide). Birçok bilim insanı, geleneksel (biline gelmiş) değerlendirme faktörlerinin küçük çocukların, hamilelerin ve hasta insanların korunmasında yeterli olmadığına inanmaktadır. Zayıf veya henüz tam olarak form kazanmamış organizmalar, zararlı maddelere karşı bariz bir şekilde daha hassas reaksiyon göstermektedir. saygılar |
Sayın Sakaki, tercüme için teşekkürler. :)
Bir de tabloyu anlayıp bu kriterlere uygun mu yapılmış öğrenebilsek iyi olur. |
Türk üreticisi nasıl zarar görecek onu çözemedim. Anladığım kadarı ile bizim ürünümüz ticaret için uygun. Bu işin ticaretini yapanlar yaygaraya bakmazlar ki rapora bakarlar. Raporlar uygunsa ticaret devam eder. İki tarafta ticaret yapıyor. Dersenizki tüketicilerin düşüncelerini etkiler pazarı daraltır o zaman daha farklı düşünülebilir ama iş ticaret olunca sürecin biraz daha ciddi işleyeceğini düşünüyorum.
|
Alıntı:
Her halükarda fiyatlara yansır. Alıcıya koz vermiş olursunuz, satıcı zarar görür, doğal olarak üretici de zarar görür. Tıpkı petrolü/enerjiyi ve petrol fiyatlarını kontrol etmek istediği zaman ABD'nin ortadoğuya müdahaleleri gibi. Ama bu konuda amacın böyle olduğunu düşünmüyorum. Tartışmaya yeni bir boyut getireyim: Günümüzde tarımsal üreticiden/çiftçiden çok daha yüksek kar payı ve paralar tarımsal ilaç ve kimyasallar sektöründe dönüyor, yanlış mıyım? Bu zirai ilaç ve kimyasallar konusunda en bilinen ve pazar payı yüksek şirketler de Fransız, Amerikan, Israil, Alman, Çin vs. şirketleri. Yani Türk üreticisinin bu pestisitleri kullanmaması veya az kullanmasından kim zarar görecek? Elbette bu şirketler. O halde eğer iddialar doğruysa Greenpeace neden bunu yapsın ki? Bir de bu var. |
İyi Akşamlar,
Bu konu ile ilgili tartışmaları hayretle izliyorum. İş Bankası Müdürü olarak Karadenizereğli şehrinde Çernobil kazası sırasında ve sonraki yaklaşık iki sene şube müdürlüğü yaptım ben çay sevmem ama eşim devamlı olarak çay içerdi,geçen sene 2 sene süren bir uğraşı kaybettik ve eşim Çocuklarım da doktor olmalarına rağmen mide kanseri nedeni ile vefat etti ,ailede kanser geçmişi yok kızartma ve yanık yamekler yemez sigara içmez ve sağlığına çok dikkat ederdi ,araştırma yapıldı kanser hüçreleri genetik değil ve uzun süre oluştuğu halde hiç bir uyarı vermedi,Bu konu ile ilgili sorulara hiç cevap vermiyeceğim çünkü acımız çok yeni olduğu için cevap vermeğe gücüm yok ama.... Raporlara göre yediğimiz sebze ve gıdalarda zararlı maddeler normallerin çok aşağıda kabul edilir sevyesinde diyen arkadaşlarımala hiç tartışmaya girmeden aşağıda sunduğum araştırmaları yapmalarını ve sonra bu vahim tablonun sebeplerini bir nebze düşünmelerini ciddi olarak öneriyorum. *Lütfen Özellikle ünüversite Onkolaji servislerine gitsinler ve Onkolojik tedavi gören(kemoterapi) hastaları bir incelesinler ,adet ve yaşları ile ilgili doktorlar ile bir görüşsünler ,ve sorsunlar ki yeni kurulan çocuk onkolojisi servislerinde tedavi gören çocuk adetlerinde % ne kadardar bir artma var ve bu artma kaç yaşındaki çoculara kadar iniyor *Büyük onkolojik hastalarda ne kadar artma var ve bu artışın yörelere göre dağılımı nedir mesela Samsunda 19 mayıs ünüversitesinde son 10 senede Samsun ve civarıdaki yörelerden gelen hasta adedi artışı % ne kadardır ve son senelerde yetmiyen klıniklere kemoterapi tedavisi için gelen günlük tedavi olan hastalar için ne kadar ilave yatak ünitesi ve yeni klinikler yapılmıştır? *Kanser hastalarında genel olarak(Hastalık çeşidine göre değil) dünyada gelişmiş ülkelerde artış oranı nedir bizde ne kadardır? *Özellikle kız çocuklarında erken göğüs büyümesi ve halk değimi ile adet görme neden çok erken yaşlera gerilemiş Bu saydığım incelemeleri ben yaptım ,Doktorların ,ve uzmanların genel kanısı : Çok net olarak ve %100 bir teşhis koyamıyorlar ama söyledikleri sağlıksız beslenme ve geç tanı Verilen rapor bilgileri çok sğlıklı olduğu düşünülse de rekkamların doğruluğu açıksada genede sağlıklı olarak yaşlanmak istiyen kardeşlerim ve sağlıklı nesiller yetiştirecek kardeşlerim yukarıda verdiğim incelemeleri bir gözden geçirsinler ve hiç olamaz ise çocuk onkolojik hastalarının ve yetişkin kanser olaylarının artışlarını gözleri ile gördükten sonra bir değerlendirme yapmaları ve bu artışın neye bağlı olarak geliştiğini samimi olarak bir düşündükten sonra yediğimiz gıdalarla ilgili değerlendirmelerde bulunmalarını istiyorum. Sağlık dileklerimle , Selçuk NUmanoğlu. Not Kanser hastalıklarında tabiiki başka etkenler de rol oynuyor ama uzmanlarca adeta sıradan bir hastalık artışı gibi olan bu artış oranının özellikle beslemede yediğimiz et balık ve özellikle sebzeler üzerinde daha ciddi,tarafsız ve ön yargısız incelemelerin ilgili makamlarca acilen ele alınması gerektiğini vurgulamaktadırlar. |
Sayın selçuk44,
Eşiniz hanımefendiye Allah rahmet eylesin. Ancak Karadenizimizde yaşanan bu üzücü hadiseler vakıadır. Ancak pestisit ile ilgili değildir. Radyoaktif serpinti kalıntılarının uzun yıllar doğada kalabilmesinden kaynaklanmaktadır. Tekrarlamak isterim ki pestisitler ile ilgili değildir. |
Yazmayayım boşa, silinecek nasılsa diyorum ama nasıl görülmüyor anlayamıyorum...
53 numaralı mesajın tercümesi bile tam bir komedi. (Tercüme değil içeriği, tercüme için teşekkür ederim) Bu nasıl bir şarlatanlıktır. "Tespit edilen pestisitlerin maksimum yasal sınırlarının toplamı yüzde yüzün üzerindedir. " Yuh! diyorum. başka söze gerek yok. Yuh!:) Toplamı yüzün üzerindeymiş :D :D :D Anaokulundaki bebeler bile güler... Hadi ülen der. |
Ben gülmüyorum. :)
Alışveriş kılavuzunun başlığı: Food Without Pesticides (Kimyasalsız Gıdalar) Alışveriş kılavuzunun sağladığı bilgi:... This guide will **** you buy fruits and vegetables that have the lowest possible levels of contamination. (Bu kılavuz mümkün olan en düşük düzeyde kontamine olmuş meyve ve sebze satın almanıza yardımcı olacaktır.)... Şimdi gülüyorum. Tartışma nerelere geldi diye, nerelere getirdiler diye. (Bu sözüm forumdaki yazışmalarla ilgili değil) |
Merhaba,
Çevre; hali hazırda Dünyamızın en önemli ertelenemeyecek konusudur. Tartışılması, saygı sevgi çerçevesinde olduktan sonra ki öyle, tartışılmalıdır. Ben; beni zehirleyecek se benim sanayicim zehirlesin diyenlerden değilim. 'Elin gavuru' herşeyin yasasını büyük bir titizlikle yapmış ve yaptığı yasalara uyarak bu günlere gelmiş. Bizde kim hangi yasaya uyuyor allah aşkına. Biz kişiye özel yasalar çıkartan bir milletiz. Biz radyasyonlu çayları milyonların gözü önünde "bak çayda radyasyon yok, içiyorum" diyen devletin bakanlarını gördük. Greenpeace Dünyanın pek çok ülkesinde eylemler yapıyor. Güney kutbundan kuzey kutbuna kadar, Doğal olarak bizim memleketimizde de eylemler yapıyor. Ve Yaptığı eylem lerin hepside dünyamızı korumak amaçlı, arkasında kim olursa olsun. Biz tarım ülkesimiyiz? hayır. Biz sanayi ülkesi miyiz? hayır Biz dünyaya ne satıyoruz da birileri bizi engellemeye çalışıyor olsun? Dünya ekonomisindeki GSMH yerimiz ne kadar? Aksine dünya bize bişeyler satıyor. Bütçe rakamlarına bi bakın, İthalatımız ihracatımızda daha büyük. Gelelim Nükleer santrale. Dünya hepimizin evi. Çernobil daha uzun yıllar radyasyon yaymaya devam edecek. Fukuşimada tsunami Nükleer santralı patlatdı, az **** çok bütün dünya radyasyona maruz kaldı. Uzun yıllar etkilerini göreceğiz. |
Maalesef detaylı bir yanıt yazmama karşın yanlışlıkla sayfayı kapattım...
Yarın tüm sorulara ve eleştirilere eksiksiz bir yanıt vereceğim... Umarım yarına kadar biraz daha eleştiri birikir... |
Unutmayalım, konu pestisit var mı yok mu değil... Konu miktarı ne kadar? Sağlık açısından sınırlar aşılıyor mu aşılmıyor mu?
1-Tablodan başlayalım. 11. sıradaki pestisit sağlık için sakınca görülen sınırdan 500 kat daha düşük. 4.sıradaki Carbendazim 100 kat daha düşük. Zehirlenme sınırından ise 326 kat daha uzakta... Listenin geneli böyle gidiyor... Neymiş? Düşükmüş, ne kadar? Kiminde yüzlerce kat... Tabloyu çözemeyenlere yanıt olmuştur umarım. 2- Yapılan tercüme sadece kriterleri(!) ifade ediyor. Tabi buna kriter denebilirse! Elma ile armutun toplanıp veri diye yutturulması için saptırmaktan öte değildir. AB normunda her kimyasal kendi oranı kontaminasyon(pestisit kalıntısı, bulaşma) değeri ile değerlendirildiğine göre bunların toplamı ne ifade edebilir? Ben söyleyeyim ya KOCA BİR HİÇ ya da koca bir manüplasyon! 3- Dünyaya hizmet ettiği söylenen bir örgüt, rakamlar ve algılarla böyle oynuyorsa, 2 milyar dolardan fazla olan bütçesinin kaynakları halen tartışma konusuysa, kimi ülkede gıkının çıkmadığı konularda kimi ülkelerde nümayiş feveran bitmiyor, gündeme zank diye oturuyor, ülkenin Tarım bakanı bile (sanki "ülen ben bakanmıydım yav" dermişçesine şaşırarak) "ama 24 değil 4 diye" saçmalıyorsa inanın yanlış yapan da yanlış olan bilgiler de bir değil birden fazladır. 4- İlacı satan ile alanın aynı olduğunu bu durumda nasıl olur da manüplasyon yapılabilir diye düşünenler ise kalıntı bırakmayan daha pahalı tarım ilaçları ya da organik ilaçların fahiş fiyatlarını, bu ilaçların üreticilerini düşünsünler... Sanırım buldunuz! İyi polis kötü polis... Eskiden de konfeksiyonda bu yapılırdı. Yeni makine alınmaz ise konfeksiyon ihracatı sıkıntıya girerdi... Bence Hacivat ile Karagöz de bu yüzden öldürüldü zaten :) Hep verüş hep verüş... 5- Bizim ne tarım ne de sanayii ülkesi olmadığımızı bu nedenle de elle gelen düğün bayram diyen üyemiz için şunu söylemek isterim. Beğenmediğiniz bu tarım ülkesi olamamış ülkede bir geziverin... İnsanlar 3-5 kg. meyve sebze üretip satıp karnını doyurmaya çalışıyor. Köylü ve çiftçi TV de gördükleriniz değil. Ege'nin yüz binlerce ton üzümünün %80'den fazlası ihraç edilir. Kaç aile bununla doyar bilir misiniz? Hiç bağda çapa yapan bir kadını seyrettiniz mi? Bu işler o kadar ucuz değil. Tarım denen olgu MMM'deki domates değildir! 6- Greenpeace bayram değil seyran değil, neden bizi öpüyor ki? Meyve sebzenin zebil olacağı bu ve sonraki aylarda insanlar Matrix'in sanal dünyasında sanal korku kahramanları ile çarpışıp dururken ne dalavereler dönecek? Yoruldum, arkası yarın... |
greenpeace veya diğer çevre örgütleri hepsi fasa fiso bu ülkede ve bütün dünyada kalkıp ikilem yaratıp çekiliveriyorlar.belkide bir amaca hizmet ediyorlar dünya ilaç firmalarının sömürgesi haline gelmiş.g.d.o yu bu ülkeye sokan aç gözlülere yazıklar olsun vatan hainleri.bilemiyorum belki insan tanrılar dünyanın nufusunu kendilerince dengelemeye çalışıyorlar ama doğa anamız dengesini her zaman kendisi ayarlamıştır insan müdahalesine gerek yok insanlık aç gözlü yöneticilerin kontrolünden kurtulmadıkça daha büyük sorunlar herzaman kapıda.
|
Alıntı:
Acaba farklı yazıları mı okuyoruz? Alışveriş kılavuzunun ingilizcesi burada. (Yazıda bahsi geçen Türkiye kaynaklı üzümlerin test raporunu da siz yayınladınız.) Yapılan araştırma 'miktarı ne kadar? Sağlık açısından sınırlar aşılıyor mu aşılmıyor mu?' konularını sizin bahsettiğiniz şekilde incelemiyor ki... Bir önceki mesajımda belirtiğim gibi çevreci bir örgüt "Kimyasalsız Gıdalar' başlığında bir kılavuz hazırlıyor. İçeriği 'mümkün olan en düşük düzeyde kontamine olmuş meyve ve sebze satın almaya' yönelik. Eğer aynı yazıları okuyorsak lütfen bahsettiğiniz konuları nerede bahsetmiş, incelemiş gösterebilir misiniz? |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Greenpeace'in Kurucuları | Greenpeace Akdeniz Alıntı:
Yukarıda üreticinin zararını kim ödeyecek denmişti, vatandaşın sağlığı ile oynamanın zararını kim ödeyecek? Ben cevap vereyim kimse ödemeyecek, biz mutlu mutlu tüketeceğiz, almanya aşırı bulduğu ürünleri geri gönderse bile bunlar dış güçlerin oyunu, biz yeriz, verin onları bize. Alıntı:
Alıntı:
Hatta greenpeace'den avukatlık ücretimi tahsil ettim, puket adasına gidiyorum, oradan devam edeceğim. Dış güçlerin oyunu bunlar, ben aslında yoğum. |
Alıntı:
m.milliyet.com.tr Bu haberi okuyan heskes, eyvah der! Halbu ki haber sadece kara propaganda, iftira. Ve daha vahimi, hiççç kimsenin umrunda değil... |
Alıntı:
|
Alıntı:
Bu konuda sınırı geçenler olduğu için Sarı rengi almışız yani: Yellow: caution is advised (Sarı: dikkatli olunması önerilir) Ben kırmızılara takıldım...:) |
Bu durumda "Kara propaganda, iftira" bunları yapan greenpeace değil gazete.
En başta rapordaki rakamlar ile gazetedeki rakamlar birbirini tutmuyor, haberin kaynağı verilmemiş. Zaten çoğu konuda gazetelere güvenmiyorum. Alıntı:
|
Alıntı:
Çevreci bir örgüt "Kimyasalsız Gıdalar' başlığında bir kılavuz hazırlıyor. İçeriği 'mümkün olan en düşük düzeyde kontamine olmuş meyve ve sebze satın almaya' yönelik. Milliyet'de bu araştırmayı yorumlamış. |
Konu sahibi olarak, konuyu Greenpeace ne kadar samimi? diye açtım. Konu başlığım önce Greenpeace oldu, şimdi de Greenpeace 'Kimyasalsız Gıdalar Kılavuzu' oldu. Yakında Yaşasın Greenpeace olursa hiç şaşırmam.
Kim ne hakla, konu başlığımı kendi keyfine göre değiştiriyor? Vermek istediğiniz farklı mesajlar varsa, kendi başlığınızı açın. |
Konu tartışıldığı yöne doğru ilerliyor, başlık içeriğe uygun olarak düzenlenir.
Şu an neyi tartışıyoruz, samimi olmasını mı raporu mu? |
Greenpeace, Almanya "Meyve ve sebzeler için alışveriş rehberi"
GPG_ConsumerGuide-Food Without Pesticides |
Size nesi benim konu başlığımdan? Benim açtığım konuyu manipüle etmeyin.
Gerçi greenpeace gibi manipülatör bir örgütün taraftarının da manipülasyon yapmasından daha doğal birşey olamaz. |
Alıntı:
Ziraat Odaları Birliği (TZOB) açıklaması Ziraatçılar Derneği açıklaması |
Alıntı:
Siz greenpeace'si de bu tarz yorumluyorsanız, yazdıklarınızı nasıl güvenilir bulacağız? Hadi diyelim, greenpeace ilk elden soru soramayacağınız kadar uzakta ama ben bir tık kadar yakındayım :) Sordunuz mu kim başlığı değiştirmiş? Bu tür işlerin neredeyse tümüyle ben ilgileniyorum. Bu konunun başlık değiştirmeleri de bana ait. Konulara tarafsız yaklaşılmasını daha sağlıklı buluyorum. Başlıkların konu içeriğini özetler nitelikte olmasını ise daha kullanışlı... |
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Ben okuduğumu anlamıyor muyum? Manipülasyon yapmakla suçlamanız gereken gazeteler değil mi? |
İngilizcesi iyi oldu, üzümü görebildim, evet kırmızı ile işaretlenmiş, bu arada kendi ürünlerini de tavsiye etmemişler. Tuhaf bu almanlar, kendi ülkelerinin ve üreticilerinin itibarını hiç düşünmüyorlar.
"Chile, Germany, India, Turkey" |
Ben TV'de izlemedim ama dün gazetelerde yayınlandı. Bir program rastgele 10 sebze meyve alıp tahlile göndermiş 7'sinde "izin verilen"den (bu izin verilen ne demek asla anlayamayacağım, kimin adına kim izin veriyor) daha fazla zehire rastlanmış.
Greenpeace'in yayınladığı rapor epey yumuşak imiş söylenene göre. Galiba, Greenpeace'den hariç bu TV prgramı da şaibeli, hatta böyle raporlar yayınlayan herkes şaibeli, belki de bu tahlili yapanlar da şaibeli, neymiş öyle zehir, pestisit filan :) Bir tek o zehirleri yiyeceklere bulaştıranlar şaibeli değil. Köylümüz bugün zehir atar yarın toplayıp satar. Yiyen 24 saat içinde ölmüyorsa sorun yok demektir. Salatalık her gün, fasulye iki günde bir toplanır. 10 gün bekleme süresi olan zehirler de bol bol kullanılır. Nereden biliyorsun denmesin sakın, her gün gözlerimin önünde. Greenpeace ile ilgili şaibe spekülasyonu yapılacak ise pestisit konusu gayet yanlış bir seçim. Anlaması da çok kolay, alırsınız pazardan üç beş bir şey, bir laboratuara gönderirsiniz, 300 aktif madde için tahlil ediyorlar, gözlerinizle görürsünüz. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 15:36. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025