agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   Temiz Besin Hareketi "GDO'lu ise Bilmek Hakkımızdır" (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/20185.htm)

Kiraz 20-04-2010 17:18

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 620854)
Düzenli ilgilenebilecek durumda olmanız şart.

Bu cümle benim şartlarımı şimdilik zorluyor ama okullar kapandıktan sonra evde geçireceğim zaman daha fazla olacak, bu dönem geç olmazsa seve seve katılırım. Şimdilik düzenli çalışamazsam da yedeğe yazılabilirim.

malina 20-04-2010 17:56

Kiraz, daha net olması için senin koşullarını yazar mısın?

Belki ifade ediş farkı yüzünden beklentilerimiz farklı gibi görünse de, aslında aynıdır :)

Kiraz 20-04-2010 19:37

Çok net olmasa bile hafta içi zamanımın çoğu iş yerinde geçiyor. Bu çalışmayı evden yapmayı tercih ediyorum, işe gidişim çok erken, eve geliş saatim de genelde çok geç olduğu için her gün düzenli vakit ayıramam, durum uygunsa haftanın bir-iki günü kısa zaman için ilgilenebilirim. Okullar tatil olunca çok daha rahat vakit ayırabilirim.

ertugrula 21-04-2010 10:35

Merhaba,
Neler yapabilirim bilmiyorum fakat ben de bu çalışmanın bir parçası olmak isterim.

Bu arada küçük bir de not eklemek istiyorum. Bilindiği gibi son zamanlarda üretilen şekerlerin çok büyük bir bölümü mısırdan üretiliyor. Yine bilindiği gibi mısır, genetiği değiştirilmiş olarak üretilen ürünlerin başlarında yer alıyor.

Bu arada yurdumuzda hala pancar şekeri üreten fabrikalar var. Bunlar ambalajlarının üzerine "pancardan üretilmiştir" ve "GDO içermez" yazmaktadırlar.

Bunların, hemen iletişime geçilip, GDO'suz ürün olarak listelenebileceklerini düşünüyorum.

Nergis 22-04-2010 09:43

Merhaba,

Konuyu yeni farkettim.Tabii ki ben de varım. Öncelikle bir önerim var; ağaçlar.net üyelerinin hepsine mail ile haber vermeliyiz diye düşünüyorum.Hergün girmeme rağmen geniş form içeriğinde gözden kaçabiliyor.

Bu konuda elimden ne gelirse yapmak isterim.Bir tüketici olarak ne yiyeceğimizi şaşırmış durumdayız. Neye elimizi atsak katkılı, paketli, GDO'lu. Bazen yemek yememek daha sağlıklı diye düşünüyorum.

Mektuplar e- posta ile mi, faks ile mi gönderilecek? Mektupların gönderileceği firmalar belirli mi?

Kiraz 22-04-2010 10:00

Bu yazı doğrudan GDO ile ilgili olmasa bile "Temiz besin" ile çok ilgili.

http://www.agaclar.net/forum/showpos...8&postcount=84

Zeytinlibahçe 22-04-2010 16:23

selamlar

Çalışmaların içinde olmak, verilecek bir sorumlulugu seve seve almak isterim

MeyveliTepe 22-04-2010 17:26

Mektup gönderilecek firmalar aşağı yukarı belli. Çocukların ve bebeklerin tükettiği ürünlerin firmaları öncelikli olacak. Toplumda en çok tüketilenler de tabii olarak öncelikli olacak. Amaç, GDO'lu ürünleri teşhir etmek değil, GDO'suz alış veriş listesi hazırlamakta tüketiciye yardımcı olmak.

Haydi arkadaşlar, bir gayret kalkarız bu işin altından. İnsanların markete giderken ellerinde temizbesin listesiyle dolaşmalarının topluma olan etkisini düşünebiliyor musunuz? Bugüne kadar yapılmış ve söylenmiş her şeyden defalarca kere fazla etkisi olabilecek bir şey. Tüketici insiyatifinin, işi kurumlara, derneklere bırakmadan "biz ne yiyeceğimizi, başkası bize söylemeden buluruz"un ifadesi. Bir kez başlayıp yol aldıktan sonra kimsenin durduramayacağı bir hareket olur. Bunu başlatan ve ayaklandıran bizler de topluma karşı çok temel bir ödevimizi yerine getirmiş oluruz.

Acarextt03 24-04-2010 09:23

Bende varım...
üzerime düşen görevi sonuna kadar yerine getirmeye çalışacağım...
Herkese selam ve saygılar...

nkoksal 03-05-2010 23:59

Buranın da pek takip edildiği söylenemez sevgili Malina...
Bir haftadır bekliyorum belki vakti daha uygun olanlar ( örneğin emekliler ) bende varım demektense şunu, şunu yaparım diye daha somut bireyşer söylesinler diye ama kimseden ses seda yok. Bu durumda iş başa düştü ben koşullarımı söyleyeyim uygun görürseniz başlayalım. Firmalara epostaları atabilir ve gelen cevapları takip edebilirim ama bu işi sadece akşamları yapabilirim. Gündüzleri SGK nın çalışmayan programı ile boğuştuğumuz, ayın 16 sında da daha beter bir ITS programı ile boğuşacağımız için epostalarla uğraşmam mümkün değil. Telefonum ve faksım var. Faksım biraz ilkel, telefona bağlı ama gayet güzel alıyor. Oda gündüz saatlerinde aktif durumda olabilir ancak. Çok ısındığı için gece kapatıyorum ama hiç bir kuruluşun saat 8 den sonra faks göndereceğini zannetmiyorum o yüzden pekala işe yarar diye düşünüyorum.

spooky_spook 05-05-2010 07:39

Ben yardımcı olmayı çok isterim ama vakit ayırmak denilince emin olamıyorum. Haziran'dan sonraki işlerde varım!

MeyveliTepe 05-05-2010 20:19

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nkoksal (Mesaj 631222)
Buranın da pek takip edildiği söylenemez sevgili Malina...
Bir haftadır bekliyorum belki vakti daha uygun olanlar ( örneğin emekliler ) bende varım demektense şunu, şunu yaparım diye daha somut bireyşer söylesinler diye ama kimseden ses seda yok. Bu durumda iş başa düştü ben koşullarımı söyleyeyim uygun görürseniz başlayalım. Firmalara epostaları atabilir ve gelen cevapları takip edebilirim ama bu işi sadece akşamları yapabilirim. Gündüzleri SGK nın çalışmayan programı ile boğuştuğumuz, ayın 16 sında da daha beter bir ITS programı ile boğuşacağımız için epostalarla uğraşmam mümkün değil. Telefonum ve faksım var. Faksım biraz ilkel, telefona bağlı ama gayet güzel alıyor. Oda gündüz saatlerinde aktif durumda olabilir ancak. Çok ısındığı için gece kapatıyorum ama hiç bir kuruluşun saat 8 den sonra faks göndereceğini zannetmiyorum o yüzden pekala işe yarar diye düşünüyorum.

Sizin fax cihazını değiştirsek, fax ile gelen yanıtlar için kullanılabilir mi?

nkoksal 05-05-2010 23:00

Fax cihazımı değiştirmeye gerek yok sayın meyvelitepe sorunsuz bir biçimde çalışıyor. Gayet tabi fax ile gelen yanıtlar için kullanılabilir, ben eczane akşam kapalı olduğu zaman cihaz da kapalı onu belirtmek istemiştim. Bizim kapalı olduğumuz saatlerde firmalardan da faks gelmez nasıl olsa.

cukurovalı 06-05-2010 10:37

Acaba bu sertifika GDO denetimi de yapıyormu.

HACCP SERTİFİKASI

HACCP “Tehlike analizi ve kritik kontrol noktası” bildirisine dayandırılarak doğmuştur. HACCP ilk olarak gıda güvenlik risklerini; ham üründen, son tüketici dağılımına kadar tüm gıda işlemini inceleyen sistematik bir denetimi gerçekleştirmek üzere geliştirilmiştir. Aynı zamanda; sistematik bir yaklaşımla mikrobiyolojik, kimyasal ve fiziksel bozulma gibi tehlikeleri minimize etmek amacıyla kurulan önleyici bir sistemdir. Bu sertifikasyon, tüm dünyada gıda ihracat ürünlerini bağlayan tüm şirketler tarafından ana denetim mekanizması olarak desteklenmektedir.

GDO suz ürün sattığını iddaa eden ve bir bayisinin camına GDO yoktur raporu koyan bir firmanın internet sitesinde sadece HACCP' dan bahsedilmiş, kafam karıştı. Bu çalışma başlamadan da ben bireysel olarak çalışma yapıyordum . Mail attım o raporu da internet sitelerine koymaları ya da bilgi vermeleri için ama geri dönüş olmadı.

MeyveliTepe 06-05-2010 10:45

Benim bildiğim HACCP belgesi GDO ile ilgili değil.

onerfirat 11-05-2010 18:57

GDO besinlerinin yanı sıra sodyum benzoat (e330) içeren besinlerin de insan sağlığına etkileri konusunda yapılan çalışmaların duyurulmasını bekliyorum.

xenkebikec 12-05-2010 15:44

Merhabalar, bu güzel oluşumdan ve onun değişik projelerinden ötürü kuranlara yönetenlere ve yaşatanlara çok çok teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.

Temiz Besin Hareketi Projesinin son durumu hakkında bilgi alabilirmiyim (sadece merak ettim) ?

Sebahattin Sargın 12-05-2010 18:53

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi cukurovalı (Mesaj 632743)
Acaba bu sertifika GDO denetimi de yapıyormu.

HACCP SERTİFİKASI

HACCP “Tehlike analizi ve kritik kontrol noktası” bildirisine dayandırılarak doğmuştur. HACCP ilk olarak gıda güvenlik risklerini; ham üründen, son tüketici dağılımına kadar tüm gıda işlemini inceleyen sistematik bir denetimi gerçekleştirmek üzere geliştirilmiştir. Aynı zamanda; sistematik bir yaklaşımla mikrobiyolojik, kimyasal ve fiziksel bozulma gibi tehlikeleri minimize etmek amacıyla kurulan önleyici bir sistemdir. Bu sertifikasyon, tüm dünyada gıda ihracat ürünlerini bağlayan tüm şirketler tarafından ana denetim mekanizması olarak desteklenmektedir.

GDO suz ürün sattığını iddaa eden ve bir bayisinin camına GDO yoktur raporu koyan bir firmanın internet sitesinde sadece HACCP' dan bahsedilmiş, kafam karıştı. Bu çalışma başlamadan da ben bireysel olarak çalışma yapıyordum . Mail attım o raporu da internet sitelerine koymaları ya da bilgi vermeleri için ama geri dönüş olmadı.

HACCP belgesi olan bir işletme ya da firma ürünü GDO'lu değildir diyemez. HACCP belgesinin amacı hammaddeden başlayıp tüketiciye ulaşanan kadar üründeki hijyenik şartları kontrol etmek, bozulmaya sebebiyet verecek faktörleri yok etmektir. Hijyenik kontrolleri ele alan bir belgedir.

GDO'nun HACCP ile hiç bir ilgi veya alakası yoktur...

Sevgiler ;)

akoman 17-06-2010 09:06

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina (Mesaj 613910)
Hangilerinin GDO'suz olduğunu yazan bir liste elinizde olsa, alışverişinizi buna uygun yapmak için zaman harcar mısınız?

evet yapariz ve yapiyoruz ( esim ve ben ) pazarda tomatesi kesip ibarelerine bakmadan almiyoruz salataligi bildigimiz yerden aliyoruz hatta hamile olan esimin ak deniz anemisi tasiyicisi olmasindan dolayi kirmizi et yemesi gerekiyor bunun icinde ayni kafadan iki uc arkadas birlikte kontrolu yapilmis hayvan alip kestiriyoruz ....

neden yasiyoruz ki dogacak olan cocuklarimizi biraz daha gorebilmek onlara verebileegimiz kadar saglikli bir yasam vermek ...

degilmi ?

Sebahattin Sargın 20-06-2010 12:19

Sn. Süreyya Hanım;

Bu konuda sanırım yapabileceğiniz tek şey çocuklarınızı evde kendiniz hazırladığınız şerbet, ayran vb. doğal içeçeklere alıştırmak. Serinleten içecekler, Şerbetler adlı bir başlığımızda mevcut buradan da yararlanabilirsiniz...

Çocukları kola vb. içeçeklerden uzak tutmak gerçekten çok zor ama şu an alabileceğimiz tek önlem sanırım bu...

Sevgiler ;)

Acarextt03 21-06-2010 08:04

İşte duyarlı bir anne....
Size canı gönülden katılıyorum...
Yanlız ? işareti artık okullara beslenme götürmek yasak mı?
Neden kantinden alışveriş yapılması isteniyor ki?
Bundan 20 yıl evvel özellikle beslenme evden getirtilir...
Kantinden alanlara öğretmenim kızardı...
Demek ki devran değişiyor....

Şahsen o günleri özlüyorum dersem kimse beni geri
kafalılıkla itham etmez değil mi?

malina 21-06-2010 14:10

Bu proje, faks sahibi biri projeye katılmadı diye tıkanmış durumda... Daha bunu aşamadık :)

Bir tel no edinin ve farks satın alın diyecekeler için not: Hepsini biz mi yapacağız? :)

hbayraktar 21-06-2010 14:56

Tükettiğim şeyin ne olduğunu, ne oranda olduğunu bilmek, uzun vadede zarar verecekse tüketip tüketmeme tercihini kendim yapmak isterim.

İyi bir örnek olmayacak ama: sigara'nın olası zararlarını öğrenebilir ve içeceksem bunları minimuma indirecek şartları oluşturmaya çalışabilirim, veya içmeyebilirim, bırakabilirim. Yine misal: şarküteri ürünlerinin ileride vereceği zarar ve tahribatı bilmiyorum, içerikleri açıklanmayan gıdalarda bilgi özgürlüğüm elimden alınır, farketmeden tüketerek, bilmediğim negatif etkileri ile başbaşa bırakılmamın haklı bir tarafı olmadığına inanıyorum.

Biraz geç olacak ama ihtiyaç varsa, zamanım müsait, fax'ım yok, eskiden bilgisayardan fax alınıp gönderilebiliyordu, hala yapılabiliyorsa beni de sayabilirsiniz.

Kiraz 24-06-2010 12:06

Evde faksım yok ama daha önce de söz verdiğim gibi, okulların tatili ile evde geçecek zamanım arttı, üzerime düşen görevi yapabilirim.

Kiraz 24-06-2010 18:16

Tüketici isterse neden olmasın? Arz talebe göre değil mi? Sn. Meyvelitepe'nin 21.6.2010 tarihli yazısını okumanızı tavsiye ederim.


"Organik ürün pazarları, raflarda organik etiketli ürünler boşuna mantar gibi bitmiyor, çünkü biz öyle istiyoruz. Pazarlarda domateslere, çileklere hormonsuz etiketleri boşuna konmuyor, çünkü biz öyle istiyoruz. Bazı reklamlarda ürünlerin GDO içermedikleri boşuna ilan edilmiyor, çünkü biz öyle istiyoruz. GDO'nun sağlığımıza, gelecek nesillere neler yapabileceğinden henüz haberdar edilmesek de, biz üretmesek de, üretildiği yerlerden başlayarak geleceğimizin garantisi olan biyolojik çeşitliliği azaltacağını biliyoruz. O halde seçimlerimizi bu gerçekleri göz önüne alarak yapabiliriz."
http://meyvelitepe.typepad.com/

Üretici firmalar yanında sunan birimler (öncelikle okul kantinleri) de anket kapsamına alınabilir mi?

nkoksal 24-06-2010 22:06

Sevgili Malina ben faksımın olduğunu ve kullanabileceğinizi söylemiştim.

MeyveliTepe 25-06-2010 12:57

Teşekkürler. Fax konusu, gelen faxların bilgisayar ortamına alınması, tasnif edilmesi vb. gibi işleri de gerektiriyor. Çok geciktiğimiz bu projede sanırım Uzaytek'in yeni desteği ile devam edebileceğiz.

Kantinler gibi ürünleri sunan birimler, hatta marketler ikinci dalga hedefimiz olmalı. Onlara "GDO'suzları getir, ayrı bir yere koy" diye baskı yapabilmeliyiz. Faka şu aşamada hangi markanın hangi ürününün GDO'suz olsuğunun bilinmesine ihtiyaç var.

Kirmit 13-01-2011 12:40

Selamlar,
Geçenlerde tv'de bir doktor tarafından, bir uyarı daha izledim hazır gıdalarla ilgili. Hazır gıdalarada bulunan, aroma artırıcı, doğala özdeş aroma, E... rakamlı maddeler ya da msg (mono sodyum glutamat) olarak da belirtilen madde de mısır şurubundan yapılıyormuş ve pek çok sağlık sorunuyla birlikte kansere de neden oluyormuş. Tatlı-tuzlu pek çok hazır gıdada tat artırıcı etkiye sahip diye kullanılıyormuş.

http://www.gidaraporu.com/katki-madd...-saciyor_g.htm

http://indigodergisi.com/gulsen133.htm

http://www.annecocuk.com/modules/new...=29160&forum=1

Daha fazla araştırmıştım ama şu an bu linklere ulaşabildim.

Sevgi ve saygılarımla...

(GDO konusunda eşim ve ben alışveriş yaptığımız marketlerde, bu konuda bildiklerimizi market işletenine, çalışanına aktarıyoruz ve o gıdaları ya da riskli gıdaları almadığımızı mutlaka belirtiyoruz, teklikelerinden bahsediyoruz. Tabi bazen etki ediyor, bazen aldırılmıyor. Diğer yandan tanıdıklarımıza bahsediyoruz. Tüketmemek de önemli bir etki yaratacak diye düşünüyorum şimdilik.)

verdoque 13-01-2011 16:19

Bir süredir çantamda taşıdığım zararlı katkı maddeleri listesi:

http://www.fikirsahibidamaklar.org/etiket-hafiyesi/

İlk market alışverişim 2 saatimi almıştı. Ama alışveriş yaptıkça bazı markaları tanıyorsunuz, çok fazla zaman kaybedilmiyor.

Ekmek yapmak için satılan karışım unlarda, çok bilindik markalı hazır ekmeklerde genelde soya unu oluyor. Un veya ekmek seçmek ne kadar sürebilir ki demeyin 1-2 marka dışında hepsinde katkı maddeleri var.

Hazır köfte - kıymaların içine karıştırmadık şey bırakmadılar.

Şimdiye kadar nar ekşisinde %100 nar konsantresi olan olan tek bir marka bulabildim. (Hep glikoz katkısı oluyor. O da mısırdan elde ediliyor sanırım.) Fiyatı da diğerleriyle aynıydı! Bakmayan için aralarında hiçbir fark yok.

Monosodyum glutamat da doğal olarak permesan peynirinde varmış. Lezzet arttırıcı etkisi sebebiyle birçok yemekte kullanılıyor. Onun dışında paketlenmiş gıdalar, panelenmiş yiyecekler mısır ve msg'siz olmuyor. Malesef çok da lezzetli olduklarından bunlardan tümüyle vazgeçmek çok zor :(

Sonuç olarak az da olsa ürünlerinin içeriğinde katkı maddelerinden kaçınan firmalar var. Müşteri olarak desteklemezsek yakında onları da kaybedebiliriz.

AÇakıcı 13-01-2011 21:02

Arkadaşlar,

Organik ürün diye pazarlanan ürünlerin GDO'lu veya GDO'suz olduğunun önemi yokmuş, Organik ürün sertifikası; sadece üretilirken kimyasal kullanılmayan toprakta ve kimyasal kullanılmadan üretildiğini garantiliyormuş. Bu durumda hiçbir ilaçlama yapılmadan üretilen GDO'lu tohumlar genellikle Organik Tarımlarda kullanılıyormuş ve Organik Tarım adı aslında bir yerde GDO'lu ürünlerin satış pazarlama taktiği olarak büyük bir marketin çalışmasından başka birşey değilmiş... Dikkat Miş'ler ve bunları kesinlikle emin olmadığım duyumlar olduğu için yazdım. bunların doğru olup olmadığını biliyor musunuz?

MeyveliTepe 13-01-2011 21:32

Bunlar doğru değil. En azından şimdilik. GDO lobisinin bu "miş"leri hayata geçirmek için çabaları var. Muhtemelen de FDA'yı yanlarına alırlar, ancak bu sadece ABD'de geçerli olur (olursa).

AÇakıcı 13-01-2011 21:47

Arkadaşlar,

Az önce öğrendiğim kadarıyla 2010 Ağustos ayında mevzuatta yapılan değişiklik ile GDO'ların Organik Tarımda kullanımı yasaklanmıştır. (burası kesin) O tarihden önce ise Organik Tarımın malesef %80'i GDO'lu tohumlarla yapılmış olabilir...miş... (burası Türkiye geneli için emin olmadığım ama Antalya'da oteller için üretim yapan seralar için kesinleşmiş bilgidir.)

MeyveliTepe 13-01-2011 22:57

Türkiye'ye henüz yasal olarak GDO'lu tohum girmedi. Seralarda üretilenlerin sebze olduğunu varsayarsak, henüz dünyada da yaygın olarak pazarlanan GDO'lu sebze tohumu yok (bir Türk üniversitesinin kapalı alanda yaptığı GDO'lu kavun deneyini saymazsak).

GDO'lu tohumlar, soya, kanola, mısır, pamuk, tatlı patates ve şeker pancarında yoğunlaşıyor. Meksikada GDO'lu buğday da söz konusu. Pirinç'de hazırlıklar var ama piyasaya sürülmedi bildiğim kadarıyla.

Bu bakımdan hibrid'ler ile biyoteknoloji yoluyla DNA'sı değiştirilen organizmaları karıştırmamak gerek.

AÇakıcı 13-01-2011 23:30

Doğal melezler değil de kısırlaştırılmış hibrid'ler ile gdo'lu ürünler arasında çok da fark olmadığını düşünüyorum. bence kısır tohumlar da gdo'lular kadar zararlıdır. ve muhtemelen kısırlaştırılmış tohumlarda gdo'ya benzer teknolojinin ürünü olabilirler. GDO'lu orman ürünleri bile var ve doğa için asıl büyük sorun da bu GDO'lu ağaçlar. domates ve salatalıkta gdo'lu ürün hiç yok mudur?

elek 14-01-2011 00:02

Uzun süredir patlatmak için mısır alırken üşenmiyorum, raflarda kaç marka varsa paketlerinin arkasını dikkatlice okuyorum. ".... dan ithal edilip firmamızda paketlenmiştir" gibi açık bir ibareye sadece bir firmanın ürününde rastlayabildim. Çoğu pakette "Türk Malı", "Türkiye'de üretilmiştir" yazıyor, açık olarak "Adapazarı'nda üretilip firmamızda paketlenmiştir" yazan bir markaya rastladım. Merak ettiğim konu şu, ambalajlara konulan bu ibarelerin doğruluğu nasıl denetleniyor? "Türk malı" yazan bir paketteki mısırın ithal olmadığı garanti edilebilir mi?

Gümrüklerin çoğu konuda istismara açık olduğu acı bir gerçek, GDO konusu gündeme gelmeden önce ya da şu anda ithal edilen mısırların GDO içerip içermediği ne şekilde denetleniyor bunu da merak ediyorum. Analizlerin yapıldığını haberlerde duyuyoruz, ancak sonuçları kamuoyuna açıklama konusunda çok ketum davranılıyor. Ayrıca numuneler koca bir gemi dolusu dökme mısırın üst kısmından 300-500 gr şeklinde alınıyorsa yapılan analizlerin de bir anlamı kalmıyor bence.

En kısa sürede etiketleme işinin bir düzene girmesini umut ediyorum. Kanun koyucu ve uygulayıcılar GDO konusuna bir düzen getirinceye kadar da üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım. Günlük en azından yarım saat - 1 saat bu iş için düzenli zaman ayırabilirim.

AÇakıcı 14-01-2011 00:15

Kanunlar da teknoloji de yeterli olmayabilir. GDO'nun öyle kolay test edilebilir birşey olmadığını düşünüyorum.

GDO üzerine okuduğumuz çoğu şeyin de doğruluğu tartışılır. örneğin; gdo'lu ürünlerde bakteriden alınan ve yeni gen kabul etmeye yarayan bir gen mutlaka varmış, testlerde sadece bu gen var mı yok mu diye bakılırmışşş... hiçbir bilgi doğru mu yanlış mı bilmiyorum.

Bu durumda kanundan çok yaptırım önemli oluyor. Eğer bu suçun yaptırımı kısaca cezası çok ağır olursa bu durumda markalara da güvenimiz artar. ceza o kadar büyük olmalı ki; "o kadar büyük bir marka, böyle bir cezayı göze alamaz" diyebilmeliyiz.

dorik 14-01-2011 01:04

Keşke her ürünün üzerine GDO'ludur ya da GDO'suzdur diye yazılsa ve biz de buna inanabilsek. Açıkçası GDO'suz olduğunu ifade eden firmalara ya da ürünlerine mecburen yöneliyoruz ancak ülkemizde bunun da doğru olup olmadığını bilmek mümkün olamıyor. Üreticinin insafına kalmış gibi sanki. Çocuklarımız bilinçli bilinçli olmasına da, neticede çocuk... GDO var mı bunda, diye soruyor, mısır şurubunu biliyor, ancak büsküvi çikolata yemekten de kendini alamıyor ne yazık ki.

Kirmit 14-01-2011 09:06

Ben köylülerin, kendi ürettikleri tohumlara ulaşmaya çalışıyorum. Ailem yazları köye gider sebze ve meyvelerini kendileri yetiştirir, ya da birisine yaptırırlardı. Geçen yıl onlardan doğal yetişmiş mısır, sebze tohumlarından istedim, babam bile şaşırdı, GDO ile ilgili söylediklerimi duyunca." Demek ki eski usül devam etmemiz lazım" dedi.Karadenizliler mısırsız yapamaz, mısırlarını korumuşlardır diyordum ancak çok fazla tohum bulamadım işin gerçeği.
Akdarı denilen bir mısır tohumu buldum, birkaç sebze tohumu... Henüz ekip yetiştirme fırsatım olmadı ama anladığım kadarıyla artık köylerde de, fazla verim elde edeceğiz diye ziraat odalarından tohum almaya başlamışlar. O tohumlara da ben güvenemiyorum. Babam, geçen yıl, hiç olmadığı kadar büyük ve çok salatalık, sebze yetiştirdiklerini söyledi. Başka bir akrabamız da verimli tohumların kilosunun çok pahalı olduğundan bahsediyordu. Bütün bunlar beni endişelendiriyor ama yine de umudumu koruyorum.

Kiraz 14-01-2011 11:40

Mısır ununu ve patatesi az kullanırım ama kaç senedir GDO yüzünden gönül rahatlığıyla alıp çocuklara yediremiyordum. Kastamonu'da bir çok şeyde olduğu gibi mısırda da doğal tohum kullanıldığını duyuyorum, büyük marketlerden değil de köyünden getirenlerden almaya başladım. Patatesi ise sadece organik bulursam alıyorum. Biliyorum ki bu çok yetersiz, ne kadar dikkat edersek yine GDO'ya bulaşıyoruz. Biz evde ne kadar dikkat etsek de okul kantinlerinde hatta yemekhanelerinde GDO'lu ürünler var.

Bizim doğal ürüne talebimiz ne kadar çok olursa, arz da ona göre zamanla şekillenir. Her yerden olmasa bile bazı yerlerden, ya da bazı yerlerin bazı raflarından gönül rahatlığı ile istediğimizi almaya başlarız. Son bir yıldır organik rafların, günlük sütlerin artması, tüketici talebinin sonucu.

Bireysel olarak seçici satın alma yanında sesimizi duyurmalıyız. En tepeye duyuramazak, doğrudan aldığımız yere duyurmanın da etkisi olur diye düşünüyorum. Sürekli gittiğimiz marketin müşteri hizmetlerine yazılı olarak istediğimiz ürün özelliklerini bildirebiliriz. Ben bir yazsam, aynı konu için başkaları da üç yazsa damlaya damlaya göl olur. Sonuçta satış için oradalar, alıcıyı duymak zorundalar. En basit bir örnek; mahalle bakkalımız geçen sene günde 2-3 şişe günlük satarken, talep oluyor diye başka markalarla da anlaştı, şimdi yetiştiremiyor.

Çocukların okulundaki yemek firması ile görüştüm. Özellikle kullanılan şekerleri sordum, mısır şurubu kullanmıyorlarmış. Kantinlerde satılanlardan bahsettim, biraz meyveye yönelmişler. Ama yalan ama doğru bana bir şeyler söylendi, ben çıkınca olay da onlar açısından unutuldu. Benim dışımda 10-20 veli aynı şeyi sorarsa "Ya, demek ki problem var, ne yapabiliriz?" diye düşünmez mi iyi bir yönetici.

Temiz Besin Hareketi "GDO'lu ise Bilmek Hakkımızdır" kesinlikle. Ama biz bir şeyler yapmazsak, sorgulamazsak, sormazsak, istemezsek başkaları hiç bir şey yapmaz.

AÇakıcı 14-01-2011 15:14

internetten son günlerde GDO üzerine birçok şey okudum, özetini çıkarmak gerekirse;

GDO her zaman için zararlıdır.

GDO'lu ürünlerde yeni gen kabul etmeye yarayan bir bakteri geni kullanılıyor.

GDO'lu ürünlerin büyük bir kısmı gerçekte hiçbir genetik mutasyona uğramadığı halde bazı firmalar tarafından sahiplenilmiş ve kısırlaştırılmış ürünler. Gerçekte onların büyük bir kısmı farklı bir çoğrafyanın çok fazla bilinmeyen yerli ürünleri. sadece tohumun çoğalıp yayılmasını engellemek ve tekelleştirmek için kısırlaştırılıyorlar. sözünü ettiğiniz büyük salatalıkların bir kısmı böyle olabilir. Bunların birebir aynısı olan yerel tohumlar yok edilmeye çalışılıyor.

GDO'luların bir kısmı ise firmalar tarafından lisanslı genler taşıyorlar bu genler başta zararlılara karşı ilaçlama gereksinimi azaltmaya yönelik ve iklim şartlarına uyum için verilen genler ve hemen her ürün için klasik bilinen genler kullanılıyor. iklim şartlarına uyum için kullanılan genler genellikle hayvansal ve bir balığa ait genler olduğu için eskiden domates yemeyen fareler artık domatesteki bu genin çekiciliğine dayanamayarak domates yemeye başlıyor. yani aslında GDO'lu ürünler daha fazla zararlıyı cezbediyor. Zararlılardan koruyucu genler toprağı da zehirliyor. Genelde zehir içeren genler kangurular tarafından çok tüketilen ama diğer hayvanlar için çok zehirli içerik taşıyan bir bitkiye ait. Ayrıca bir de solucana ait gen çok kullanılıyor.

Diğer genler ise ürünlerde "lif" oranını arttırmaya yönelik bunu uzun süre sağlamlığını korumak ve raf ömrünü uzatmak için yapıyorlar. Domateslerin çok fazla kılçıklı olması ve çok hızlı büyüyen GDO'lu ağaçların ağırlıklarını taşıyabilmesi için verilen genler bu liflere örnek. Bir başka sorun da GDO'lu ağaçlar çürüse bile bu lif yapısı bir asırdan uzun süre toprakta çürümeden kalmaktadır. Bunlara plastiğe benzerliğinden dolayı sentetik gen deniliyor. Henüz ülkemize girmemiş olsa bile en çok kağıt üretimi için kullanılan; karaağaç kılçıkları taşıyan kavaklar var. Çok hızlı büyüyor, seliloz oranı yüksek, ikinci yılında hasat edilebiliyor. fakat doğada çüremesi, yok olması çok zor. Dünyada GDO karşıtlarının en çok karşı oldukları GDO'lu ürün, bu ağaçlar.

Bir de pazarlama ve marketing genleri var. Bunlar tamamen tüketiciyi aldatmaya yönelik genler. örneğin hiç yeşermeden direk kırmızı olarak büyüyen domatesler. bunlara bir başka bitkinin kırmızı rengi veriliyor ve domates gerçekte hiç kızarmamışken bile kırmızı olarak büyüyor. Büyük sorun da burada başlıyor. Başta alerjik rahatsızlığı olanlar bunlardan çok etkileniyor. Patlıcan'dan alınan gen çok fazla kullanılıyor.

GDO'lu ürünlerde çok hızlı büyümeyi sağlayan ise genelde bir genin alınması veya bozulması ile elde ediliyormuş. aslında bir çeşit kanserli gen oluşturuluyor. büyümeyi sağlayan zamanlayıcıyı bozmak gibi.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 19:18.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025