agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   GDO yönetmeliği (Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar) (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/18028.htm)

MeyveliTepe 03-12-2009 19:16

Alıntı:

Bir de şöyle düşünelim. Diyelim ki, danıştay veya başka yetkili bir kurum hızlıca bir yargıya vardı, yönetmeliği iptal etti, ertesi gün resmi gazetede yayınladı. Bir sonraki gün ne olacak? GDO istemeyen bizler mutlu, mesut, memnun olup kendimizi ve ailelerimizi güvende hissedecek miyiz?
16 Kasım günü böyle yazmışım. Danıştaya davayı açan kimdi, neyi savunuyordu bilmiyorum. Karşı çıkmak adına en çok sesi çıkanlar GDO karşıtlarıydı. Bu davayı da en çok GDO karşıtları desteklediler. Belki davayı açanlar da GDO karşıtıydı, ya da kendilerini öyle sanıyorlardı. İşin ilginç tarafı, ağaçlar.net başlıklarında okuyup yazanların da çoğunlukla GDO karşıtı olduklarını var sayarsak, gözlemlediğim kadarıyla ilk çıkan yönetmeliğe karşı yoğun bir tepki vardı.

Bir anlamda sosyal bir durumla karşı karşıyayız. Bakanlık, bir şekilde bir yönetmelik çıkardı. Pek çok eksiğine rağmen bu yönetmelik GDO'lu ürün girişini ciddi bir şekilde engelliyordu. GDO'lu ürün girişinin gerektirdiği şartlar, gerek şartların ağırlığından gerek devlet kurumlarının henüz buna göre organize olmamış olmasından pratik olarak GDO'lu ürün girişini engelliyordu. GDO karşıtları öyle karşı çıktılar ki, GDO ithalatçıları ve taraftarlarının hiç bir şey yapmasına lüzum kalmadı. Önce yönetmelik değişti. Değişimi yorumlamakta güçlük çekiyordum. Etiket vs. derken 2010'un filan tarihine kadar her şey serbest kaldı. Şimdi de Danıştay eliyle tümden serbest. Bir daha yasa ya da yönetmelik çıkacağını sanmam. Çıkarsa da ülkedeki tüm GDO depoları dolduktan sonra çıkar. Zaten pek çok çiftçimiz de GDO'lu tohum meraklısı çıktı. Bu tohumlar bir kere girdikten sonra zaten tüm tarım alanları kontamine olacak.

Ne diyeyim. Allah akıl fikir versin. Aklıma çok şey geliyor da burada yazmam uygun kaçmayacak.

alice 04-12-2009 00:48

Sayın MeyveliTepe, durumu çok iyi özetlemişsiniz.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktır bu.
İnşallah, TBMM Kanun çıkarıp bu vahim durumu giderir.

ayferaksit 07-12-2009 10:51

Danıştay'ın gdo yönetmeliği ile ilgili durdurma kararları
 
DANIŞTAY'IN GDO YÖNETMELİĞİ İLE İLGİLİ DURDURMA KARARLARI

Danıştay'ın, GDO Yönetmeliği ile ilgili son kararları:

E:2009/14562
ÖZET: Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerin ithalatı, izlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularındaki düzenlemenin yasa ile yapılabileceği hk.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2009/14562


Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen:

Davalı : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı - ANKARA
Davanın Özeti : 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve öncelikle 11. ve 20. maddelerinin yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Dava, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve öncelikle 11. ve 20. maddelerinin yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularında, dava konusu yönetmelikte kapsamı ve içeriği belirtilen şekilde, mevzuatımızda ilk defa ayrıntılı düzenlemerin yapılması, öncelikle bu konuda yasa çıkartılarak, esaslarının belirlenip çerçevesinin çizilmesini gerektirmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 3.maddesinde "dayanak" olarak belirtilen çeşitli yasalarda davalı idareye yetki veren hükümler; esasları belirlenmeden ve çerçevesi çizilmeden genel ifadelerle ve bazı alanlarda da sınırlı düzenleme yapma yetkisi verdiği, bu hükümlerin ; davalı idareye, GDO lu ürünlere ilişkin olarak, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili temel ilkeler, esaslar, yasaklar ve yaptırımlar koyup, kurullar oluşturarak, onlara görev ve yetkiler verecek şekilde kapsamlı düzenlemeleri mevzuatımızda ilk defa yapmasına, dolayısıyla dava konusu yönetmeliğe yeterli hukuki dayanağı oluşturmamaktadır.
Belirtilen nedenle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması için aranılan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından; yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesi için davalı idarenin savunmasının alınması; bununla birlikte davanın durumuna, uyuşmazlığın niteliğine ve davacı tarafından ortaya konulan savlara göre Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinin, aynı maddenin 5., 6. ve 7. fıkralarının, 14. maddesinin 1. fıkrası ile 15. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... %0,9'un üzerinde GDO içermesi halinde ..." tümcelerinin yürütmesinin, davalı idarenin savunması alındıktan sonra yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilinceye kadar, durdurulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren, 2575 sayılı Danıştay Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Onuncu ve Onüçüncü Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, gereği görüşüldü :
Dava, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve öncelikle 11. ve 20. maddelerinin yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Anayasanın; 56.maddesinde, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla faaliyette bulunacağı öngörülmüş, 172.maddesinde de, Devletin, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 124. maddesinde ise, "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin, insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı ve refahı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunması için genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkartıldığı belirtilmektedir.
Anılan Yönetmeliğin; 2.maddesinde, kapsamı ve istisnası; 3. maddesinde, bu Yönetmeliğin; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 10 uncu maddesi, 7/8/1991 tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına Dair Kanuna dayanılarak hazırlandığı; 4.maddesinde, yönetmelikte geçen tanımlar; 5.maddesinde, genel hükümler, zorunluluklar ve yasaklar; 6.maddesinde, izin koşulları; 7.maddesinde, "komite" nin oluşturulması; 8.maddesinde, komitenin görev ve yetkileri; 9. maddesinde, GDO lu ürünün komite tarafından değerlendirilmesi amacıyla gen sahibi tarafından yapılacak başvuru; 10.maddesinde, maddede belirtilen konularda çalışmalar yapmak üzere çalışma grupları kurulabilmesi; 11. maddesinde, GDO lu ürünün ithalatı; 12.maddesinde, GDO lu ürünlerin işlenmesi ve depolanması; 13.maddesinde, GDO lu ürünün ihracatı; 14.ve 15. maddelerinde, GDO lu gıdaların ve yemlerin etiketlenmesi; 16.maddesinde, GDO lu ürünlerin ithal veya ihracından son tüketiciye ulaşana kadar izlenmesi; 17.maddesinde, denetim ve kontrol; 19.maddesinde, bu yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak idari yaptırımlar düzenlenmiş olup; 20.maddesinde, bu yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği öngörülmüştür.
20.11.2009 tarih ve 27412 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan dava konusu Yonetmeliğin; 5. maddesinin 1.fıkrası, 7.maddesinin 1.fıkrası, 11.maddesinin 1/a fıkrası ve 15.maddesinin 1.fıkrası değiştirilmiş, 5.maddesinin 6.,7.,8.fıkraları ile 11.maddesinin 1/b fıkrası yürürlükten kaldırılmış, ayrıca yönetmeliğe bir geçici madde eklenmiştir. Öte yandan, değişikliğe ilişkin bu yönetmeliğin 26.10.2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilmiş ve Yönetmeliğin genel esaslarıyla varlığı devam ettirilmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta, davalı idarenin, yukarıda sözü edilen alanı, dayanağı olarak gösterilen mevzuat esas alınarak ve yönetmelikle düzenleyip düzenleyemeyeceğinin irdelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda aktarıldığı üzere, dava konusu Yönetmeliğin 3.maddesinde, Yönetmeliğe dayanak olarak gösterilen düzenlemelerden sadece 5488 sayılı Tarım Kanunu'nda dayanak yasa maddesinin 10.madde olduğunun belirtildiği, diğer dördünde ise, açıkça dayanılan maddeler belirtilmeyerek, Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin adlarının sayılmasıyla yetinilmiş bulunmaktadır. Anılan düzenlemelerde; konunun çerçevesi çizilmeden, genel kavramlara yer verildiği ve bu haliyle dava konusu Yönetmeliğin ancak belli kısımlarına dayanak oluşturabilecekleri anlaşıldığından; idarece, yukarıda belirtilen kapsamda, ayrıntılı olarak ve mevzuatımızda ilk defa ortaya konulan düzenlemelerin (yönetmeliklerin) yapılabilmesi için yeterli dayanağı oluşturamayacakları sonucuna varılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, bir çok kararında olduğu gibi, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun' un bazı maddelerinin Anayasaya aykırılık iddiasının incelendiği 8.1.2009 tarih ve E:2004/69 K:2009/6 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8. maddesinde, yürütme yetki ve görevinin Anayasa’ya ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği, buna göre, yürütmenin düzenleme yetkisinin, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu, Anayasa’da öngörülen ayrık durumlar dışında, yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği ve yasada açıkça esasları belirlenmeden, çerçevesi çizilmeden, Bakanlığa Yönetmelikle alt düzenlemeler yapması konusunda çok geniş yetkiler verilmesinin yasama yetkisinin devri niteliği taşıyacağı tartışmasızdır.
Bu durumda, gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularında, yukarıda kapsamı ve içeriği belirtilen şekilde, öncelikle bu konuda yasa çıkartılarak, esaslarının belirlenip çerçevesinin net olarak çizilmesini gerektirmektedir.
Bu itibarla, çeşitli yasalarda yer alan, esas belirlemeyen ve çerçeve çizmeyen genel ifadeler ile bazı alanlarda sınırlı düzenleme yapma yetkisi veren, konuyla ilgili hükümler ; davalı idareye, GDO lu ürünlere ilişkin olarak, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili temel ilkeler, esaslar, yasaklar ve yaptırımlar koyup, daha önce hiçbir yasada düzenlenmemiş olan "komite" adlı kurul ile çalışma grupları oluşturarak, onlara görev ve yetkiler verecek şekilde kapsamlı düzenlemeleri ilk defa yapmasına ve dolayısıyla da dava konusu yönetmeliğe yeterli hukuki dayanağı oluşturmamaktadır.
Nitekim, dava konusu yönetmelikle düzenlenen konulara ilişkin olarak, ülkemizde çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile bitki, hayvan ve insan sağlığı ve yaşamının korunması için 4898 sayılı Kanunla onaylanan Cartagena Biyogüvenlik Protokolü de dikkate alınarak, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünler ile ilgili faaliyetleri düzenlemek, denetlemek, izlemek üzere biyogüvenlik sistemini kurmak, geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak amacıyla, araştırma ve geliştirme, muamele, kullanım, taşıma, ithalat ve ihracatı da kapsayan ticari işlemler de dahil olmak üzere GDO ve ürünlerini içeren faaliyetler, bu faaliyetlerle ilgili gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine dair hükümleri kapsar şeklinde davalı idarece çalışmaları yapılan, "Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslağı" nın Bakanlar Kuruluna sunulduğu yolundaki, davalı idarenin resmi internet sitesinde haber olarak yer alan bilgiler de, dava konusu yönetmelikle düzenlenen konuların tamamıyla bu konuda çıkartılacak bir yasa ile düzenlenmesi gerektiğinin bir diğer göstergesidir.
Bu haliyle, dava konusu yönetmeliğin yasal dayanağı olarak, Kanunların ad ve numaralarının sayılması suretiyle gösterilen mevzuatın; Yönetmeliğin düzenlediği konuların, çevre, insan ve toplum sağlığı gibi temel hususları ilgilendirdiği dikkate alındığında, yönetmeliğin yasal dayanağı olarak kabulüne olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması için aranılan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından; 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 11. ve 20. maddelerinin yürütülmesinin durdurulmasına, 20.11.2009 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2009/14646

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği
Vekili :Av.

Davalı : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı - ANKARA
Davanın Özeti : 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Dava, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularında, dava konusu yönetmelikte kapsamı ve içeriği belirtilen şekilde, mevzuatımızda ilk defa ayrıntılı düzenlemerin yapılması, öncelikle bu konuda yasa çıkartılarak, esaslarının belirlenip çerçevesinin çizilmesini gerektirmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 3.maddesinde "dayanak" olarak belirtilen çeşitli yasalarda davalı idareye yetki veren hükümler; esasları belirlenmeden ve çerçevesi çizilmeden genel ifadelerle ve bazı alanlarda da sınırlı düzenleme yapma yetkisi verdiği, bu hükümlerin ; davalı idareye, GDO lu ürünlere ilişkin olarak, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili temel ilkeler, esaslar, yasaklar ve yaptırımlar koyup, kurullar oluşturarak, onlara görev ve yetkiler verecek şekilde kapsamlı düzenlemeleri mevzuatımızda ilk defa yapmasına, dolayısıyla dava konusu yönetmeliğe yeterli hukuki dayanağı oluşturmamaktadır.
Belirtilen nedenle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması için aranılan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından; yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesi için davalı idarenin savunmasının alınması; bununla birlikte davanın durumuna, uyuşmazlığın niteliğine ve davacı tarafından ortaya konulan savlara göre Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinin, aynı maddenin 5., 6. ve 7. fıkralarının, 14. maddesinin 1. fıkrası ile 15. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "... %0,9'un üzerinde GDO içermesi halinde ..." tümcelerinin yürütmesinin, davalı idarenin savunması alındıktan sonra yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilinceye kadar, durdurulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren, 2575 sayılı Danıştay Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Onuncu ve Onüçüncü Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, gereği görüşüldü :
Dava, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Anayasanın; 56.maddesinde, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmenin, çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla faaliyette bulunacağı öngörülmüş, 172.maddesinde de, Devletin, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alacağı hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 124. maddesinde ise, "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde, yönetmeliğin, insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı ve refahı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunması için genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkartıldığı belirtilmektedir.
Anılan Yönetmeliğin; 2.maddesinde, kapsamı ve istisnası; 3. maddesinde, bu Yönetmeliğin; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanunu'nun 10 uncu maddesi, 7/8/1991 tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına Dair Kanuna dayanılarak hazırlandığı; 4.maddesinde, yönetmelikte geçen tanımlar; 5.maddesinde, genel hükümler, zorunluluklar ve yasaklar; 6.maddesinde, izin koşulları; 7.maddesinde, "komite" nin oluşturulması; 8.maddesinde, komitenin görev ve yetkileri; 9. maddesinde, GDO lu ürünün komite tarafından değerlendirilmesi amacıyla gen sahibi tarafından yapılacak başvuru; 10.maddesinde, maddede belirtilen konularda çalışmalar yapmak üzere çalışma grupları kurulabilmesi; 11. maddesinde, GDO lu ürünün ithalatı; 12.maddesinde, GDO lu ürünlerin işlenmesi ve depolanması; 13.maddesinde, GDO lu ürünün ihracatı; 14.ve 15. maddelerinde, GDO lu gıdaların ve yemlerin etiketlenmesi; 16.maddesinde, GDO lu ürünlerin ithal veya ihracından son tüketiciye ulaşana kadar izlenmesi; 17.maddesinde, denetim ve kontrol; 19.maddesinde, bu yönetmelik hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında uygulanacak idari yaptırımlar düzenlenmiş olup; 20.maddesinde, bu yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği öngörülmüştür.
20.11.2009 tarih ve 27412 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle, 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan dava konusu Yonetmeliğin; 5. maddesinin 1.fıkrası, 7.maddesinin 1.fıkrası, 11.maddesinin 1/a fıkrası ve 15.maddesinin 1.fıkrası değiştirilmiş, 5.maddesinin 6.,7.,8.fıkraları ile 11.maddesinin 1/b fıkrası yürürlükten kaldırılmış, ayrıca yönetmeliğe bir geçici madde eklenmiştir. Öte yandan, değişikliğe ilişkin bu yönetmeliğin 26.10.2009 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği belirtilmiş ve Yönetmeliğin genel esaslarıyla varlığı devam ettirilmiştir.
Bakılan uyuşmazlıkta, davalı idarenin, yukarıda sözü edilen alanı, dayanağı olarak gösterilen mevzuat esas alınarak ve yönetmelikle düzenleyip düzenleyemeyeceğinin irdelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda aktarıldığı üzere, dava konusu Yönetmeliğin 3.maddesinde, Yönetmeliğe dayanak olarak gösterilen düzenlemelerden sadece 5488 sayılı Tarım Kanunu'nda dayanak yasa maddesinin 10.madde olduğunun belirtildiği, diğer dördünde ise, açıkça dayanılan maddeler belirtilmeyerek, Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin adlarının sayılmasıyla yetinilmiş bulunmaktadır. Anılan düzenlemelerde; konunun çerçevesi çizilmeden, genel kavramlara yer verildiği ve bu haliyle dava konusu Yönetmeliğin ancak belli kısımlarına dayanak oluşturabilecekleri anlaşıldığından; idarece, yukarıda belirtilen kapsamda, ayrıntılı olarak ve mevzuatımızda ilk defa ortaya konulan düzenlemelerin (yönetmeliklerin) yapılabilmesi için yeterli dayanağı oluşturamayacakları sonucuna varılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin, bir çok kararında olduğu gibi, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun' un bazı maddelerinin Anayasaya aykırılık iddiasının incelendiği 8.1.2009 tarih ve E:2004/69 K:2009/6 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Anayasa’nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8. maddesinde, yürütme yetki ve görevinin Anayasa’ya ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği, buna göre, yürütmenin düzenleme yetkisinin, sınırlı, tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olduğu, Anayasa’da öngörülen ayrık durumlar dışında, yasalarla düzenlenmemiş bir alanda, yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği ve yasada açıkça esasları belirlenmeden, çerçevesi çizilmeden, Bakanlığa Yönetmelikle alt düzenlemeler yapması konusunda çok geniş yetkiler verilmesinin yasama yetkisinin devri niteliği taşıyacağı tartışmasızdır.
Bu durumda, gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularında, yukarıda kapsamı ve içeriği belirtilen şekilde, öncelikle bu konuda yasa çıkartılarak, esaslarının belirlenip çerçevesinin net olarak çizilmesini gerektirmektedir.
Bu itibarla, çeşitli yasalarda yer alan, esas belirlemeyen ve çerçeve çizmeyen genel ifadeler ile bazı alanlarda sınırlı düzenleme yapma yetkisi veren, konuyla ilgili hükümler ; davalı idareye, GDO lu ürünlere ilişkin olarak, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili temel ilkeler, esaslar, yasaklar ve yaptırımlar koyup, daha önce hiçbir yasada düzenlenmemiş olan "komite" adlı kurul ile çalışma grupları oluşturarak, onlara görev ve yetkiler verecek şekilde kapsamlı düzenlemeleri ilk defa yapmasına ve dolayısıyla da dava konusu yönetmeliğe yeterli hukuki dayanağı oluşturmamaktadır.
Nitekim, dava konusu yönetmelikle düzenlenen konulara ilişkin olarak, ülkemizde çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı ile bitki, hayvan ve insan sağlığı ve yaşamının korunması için 4898 sayılı Kanunla onaylanan Cartagena Biyogüvenlik Protokolü de dikkate alınarak, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünler ile ilgili faaliyetleri düzenlemek, denetlemek, izlemek üzere biyogüvenlik sistemini kurmak, geliştirmek ve uygulanmasını sağlamak amacıyla, araştırma ve geliştirme, muamele, kullanım, taşıma, ithalat ve ihracatı da kapsayan ticari işlemler de dahil olmak üzere GDO ve ürünlerini içeren faaliyetler, bu faaliyetlerle ilgili gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine dair hükümleri kapsar şeklinde davalı idarece çalışmaları yapılan, "Ulusal Biyogüvenlik Kanun Taslağı" nın Bakanlar Kuruluna sunulduğu yolundaki, davalı idarenin resmi internet sitesinde haber olarak yer alan bilgiler de, dava konusu yönetmelikle düzenlenen konuların tamamıyla bu konuda çıkartılacak bir yasa ile düzenlenmesi gerektiğinin bir diğer göstergesidir.
Bu haliyle, dava konusu yönetmeliğin yasal dayanağı olarak, Kanunların ad ve numaralarının sayılması suretiyle gösterilen mevzuatın; Yönetmeliğin düzenlediği konuların, çevre, insan ve toplum sağlığı gibi temel hususları ilgilendirdiği dikkate alındığında, yönetmeliğin yasal dayanağı olarak kabulüne olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinde yürütmenin durdurulması için aranılan koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından; 26.10.2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulmasına, 20.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Referans Gazetesi'nde Danıştay'a bu konuda başvuruda bulunan avukat Gonca Eren ile ilgili haber:
"Danıştay'da Bakanlığı dize getiren genç avukat"

AZLIK OYU : Aynı istemle açılmış olan 2009/14646 esas sayılı dosyada, 20.11.2009 tarih ve E:2009/14646 sayılı kararla, dava konusu Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğinden; bu dosyadaki aynı istem hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

http://pembedomates.blogspot.com/200...le-ilgili.html

MeyveliTepe 07-12-2009 13:51

Haberden alıntılar
 
Alıntılar bir önceki mesajda adı geçen referans gazetesinden.

Alıntı:

26 Ekim'de yayımlanan yönetmeliğin bakanlığın savunduğu gibi GDO'lu ürünleri yasaklamadığını tam tersine üretim ve ithalatına izin verdiğini düşünen Gonca Eren, zaman kaybetmeden Danıştay'ın kapısını çaldı. Mesleği avukatlık olan Ankaralı Eren'in itirazının en önemli dayanağı ise yönetmeliğin bağlı olduğu bir yasanın olmamasıydı. "Bu hukuki açıdan büyük eksiklikti. Bakan bey bu konuda yanıldı" diyen Gonca Eren'i Danıştay da haklı buldu.
Davayı açan genç avukat GDO karşıtıymış. En azından öyle söylemiş. Sanki GDO evvelden yasakmış da yönetmelik serbest bırakmış gibi hemen davayı açmış ve Danıştay da kararında "Türk Milleti Adına" başlığının altında yönetmeliği durdurmuş. Artık avukatın beklentisi meclisin GDO'yu tümden yasaklayacak yasayı çıkartmasıymış (!) Yasayı beğenmezse ona karşı da dava açarmış (bir gün bir yasa çıkarsa ona karşı da dava açacağından hiç kuşkum yok).

Alıntı:

Danıştay'ın kararını olumlu karşılayan Eren, "Bakanlık eğer bu kez GDO'lu ürünleri yasa ile getirmeye kalkarsa yine itiraz edeceğim. Yasayı da iptal ettireceğim. Çünkü anayasa bana bu hakkı veriyor. Vatandaş olarak isteğim GDO'yu tamamen yasaklayan yasanın çıkarılması" diyor.
GDO'lu ürünleri yasa ile getirmeye ne hacet olabilir ki? Hazır yönetmelik de ortadan kalkmışken.

Alıntı:

"Bu itirazı avukat kimliğimle değil sade vatandaş olarak yaptım. Sonuçtan da memnunum. Toplum ve çevre sağlığını etkileyecek önemli bir yanlışı engellemiş oldum" diyen Eren, itiraz sürecinin arkasında ne bir dernek ne bir şirket ne de başka bağlantı olduğunu söylüyor.
Sn.Avukat sonuçtan çok memnun kalmış. Aslında kendisinden çok daha fazla memnun olanlar da var. Bu sn.avukata ömür boyu maaş bağlamaya hazır olduklarına neredeyse eminim.

Alıntı:

Danıştay'a itirazının tamamen kişisel duyarlılıktan kaynaklandığını belirten Gonca Eren "Sağlıklı beslenmeye özen gösteren bir ailede büyüdüm. Bu konudaki titizliğimin temelinde biraz da ailem var.
Bundan sonra kendisine sağlıklı günler dilemekten başka yapacak bir şey yok.

Passion 07-12-2009 13:58

Danıştay'ın GDO Yönetmeliğinin bazı maddelerinin yürütmesini durdurması ile ilgili olarak, 4 Aralık 2009 Cuma günü ODA‘mızda bir basın toplantısı düzenlendi.


Danıştay 10 ve 13 üncü Daireleri Müşterek Heyeti‘nin, 26 Ekim 2009 tarihli Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik‘in 11 inci ve 20 inci maddelerinin yürütmesini durdurması ile ilgili olarak, 4 Aralık 2009 Cuma günü ODA‘mızda bir basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıda, basın açıklaması metni GDO‘ya Hayır Platformu adına ODA Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN tarafından okundu.



- BASIN TOPLANTISI -

GDO YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜĞÜ DURDURULDU !..

Ortaya çıkan hukuki boşluk korkutucudur, derhal bir yasal düzenleme gereklidir.

4 Aralık 2009



Danıştay 10 ve 13 üncü Daireleri Müşterek Heyeti, 26 Ekim 2009 tarihli Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik‘in 11 inci ve 20 inci maddelerinin yürütmesini durdurmuştur. 20 inci maddenin yürürlük maddesi olması nedeniyle, böylelikle, nihai karar verilene kadar tüm Yönetmeliğin yürürlüğü durdurulmuştur.

Danıştay Kararı‘nda, temel olarak, Ulusal Biyogüvenlik Yasası çıkarılmadan, ilgili alanın Yönetmelik ile düzenlenilmesinin yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Böylece, Danıştay, zımnen, ilgili Yönetmelik düzenlemesinin Anayasa‘ya aykırı olduğunu ifade etmektedir.

Bu durum, ODA‘mızın başlangıçtan bu yana ortaya koyduğu görüşlerin haklılığını bir kez daha teyit etmiştir. Bilindiği üzere Ziraat Mühendisleri ODASI, Biyogüvenlik Yasası çıkartılmadan GDO‘lu ürünlerin ticaretinin düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğunu sürekli olarak ifade edegelmiştir.

Bunun yanında, Danıştay‘ın ilgili dairelerinin ilgili kararıyla, Yönetmeliğin "İthalat" başlıklı 11 inci maddesinin de yürütmesi durdurulmuştur. Ancak sözkonusu madde hükmü, zaten uygulamada değildir. Şöyle ki;

26 Ekim 2009 tarihli Yönetmelik, yayımından itibaren bir ay geçmeden, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, 20 Kasım 2009 tarihinde değiştirilmiştir. Yapılan değişiklik ile Yönetmeliğin içlerinde 11 inci maddenin de bulunduğu üç madde hükmünün uygulanması, 1 Mart 2010 tarihine kadar ertelenmiştir.

Dolayısıyla, ilgili Danıştay Kararı‘yla, 1 Mart 2010 tarihine kadar uygulamada olmayan "ithalat" başlıklı 11 inci madde hükmünün yürürlüğü durdurulmuş bulunmaktadır.

26 Ekim 2009 tarihli Yönetmelik, 20 Kasım 2009 tarihli Yönetmelik değişikliği ve sözü edilen Danıştay Kararı birlikte değerlendirildiğinde, ortaya çıkan hukuki sonuç şöyle özetlenebilir;

•· Danıştay‘ın ilgili Daireleri nihai karar (iptal isteminin kabulü veya reddi) verene dek, 26 Ekim 2009 tarihli Yönetmelik yürürlükte değildir.

•· Ana Yönetmeliğin yürürlüğü olmadığı için, 20 Kasım 2009 tarihli değişiklikler de yürürlükte değildir.

•· Bu çerçeve içinde, günümüz itibariyle, GDO‘lu ürünlerin ithalatını düzenleyen hiçbir genel düzenleyici işlem bulunmadığından, GDO‘lu ürünler ülkeye serbestçe girebilmektedirler. Asıl olarak, 20 Kasım 2009 tarihli Yönetmelik değişikliğinden bu yana hukuki ve fiili durum bu yöndedir.

•· Verdiği ara kararla, ilgili Yönetmeliğin dayanağının olmadığını ifade eden ve bu düzenlemeyi, haklı olarak, "yasama yetkisi devri" ifadesiyle niteleyen Danıştay‘ın, nihai kararıyla Yönetmeliği iptal etmesi olasılığı yüksek olarak değerlendirilmektedir.

Bu durum, ülkemizde tüketici ve halk sağlığının ciddi ve açık bir risk ile karşı karşıya bulunduğunu ortaya koymaktadır. Tüm ısrarlı taleplerimize karşın, yıllardır doğru içerikli bir Ulusal Biyogüvenlik Yasa‘sını, görüşülmek üzere TBMM‘ne sevk etmeyen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, ortaya çıkan kaosun baş sorumlusudur.

Bu bağlamda, halkımızın ve gelecek nesillerin sağlığı ve ülke ekonomisi açısından yaşamsal önem taşıyan bu konuda,

•· Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı, derhal ve geniş katılımlı toplantılar yaparak Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı‘na doğru bir içerik vermeye,

•· Bakanlar Kurulu‘nu, ilgili düzenlemeyi ivedilikle TBMM‘ne sevk etmeye,

•· TBMM‘de bulunan tüm parti ve milletvekillerini, halkımızın büyük duyarlılık içinde bulunduğu konuda doğru ve hızlı bir tutum alarak, halk sağlığını ve tüketici istemlerini karşılayan bir Ulusal Biyogüvenlik Yasası çıkarmaya davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.



Dr. Gökhan GÜNAYDIN

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı


KAYNAK : http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_d...&tipi=2&sube=0

Passion 07-12-2009 15:31

Bu konuyu basından ve meslek örgütlerinin açıklamalarından takip etmeye çalışan biri olarak çıkardığım sonuçları şu şekilde özetlemek istiyorum:

-Tüm dünyada ilk kez 1994 yılında ticari olarak piyasaya sürülen GDO‘lu ürünler, 1998 yılından bu yana, hiçbir denetime tabii tutulmadan Türkiye‘ye giriyor.

-GDO‘lar konusunda 10 yıla ulaşan bir zaman dilimi boyunca kamuoyunu aydınlatma çabası içinde olan meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri, tüketici tüketici kuruluşları, çevreci kuruluşlar ve bilim insanları var ki bunların büyük bir kısmı GDOya hayır platformu adı altında birleştiler.

- Onlar 10 yıldır bu konuda kamuoyunu uyardılar ve GDOyu yasaklayan bir yasa çıkarılması konusunda açıklamalar yaptılar, imza kampanyaları düzenlediler vs..

- Bu konunun TBMM ye taşınıp tartışılması ve meslek örgütlerinden fikirler alınması gerekirken, bir yasa çıkarmak yerine 26 Ekim 2009 da bir yönetmelik çıkardılar. Bu yönetmelik de bu konuyu gündeme taşıdı ve günlerce tartışıldı. Hükümet yönetmeliğin GDO ya yasak getirdiğini savunurken , GDO ya karşı olan grup yasak değil bu yönetmelik kontrollü geçiş sağladığı fikrini savundu. .Yapılması gereken bir yasa çıkarıp bunu tamamen engellemektir dediler.

-Yönetmelikte belli başlı ne vardı : * AB deki gibi %0,9 limiti koyuldu bu limite kadar olanlar GDO suz , bunun üzeri GDO ludur .* GDOlu ürünlere etiket yapıştırılacak ama GDO suz olanlar bunu etikete yazamıyacaklar .* Bir bilimsel komisyon kurulacak GDOların tehlikesiz olanlarına o komisyon karar verip ona göre geçişi sağlanacaktır .*Bebek mamalarında GDOlu ürün kullanılmayacak ve* antibiyotik direnci geliştiren GDO lar ülkeye girmeyecek. ( Yani GDOların ülkeye girişleri belli şartlara bağlanmış , kontrollü bir geçiş var)

- Yönetmelik anayasaya uygun olmadığından, çünkü bir kanuna dayanması gerekiyordu, dava açıldı.

- Yönetmeliğe itirazların olması üzerine 20 Kasım 2009 da yönetmelik değiştirildi. Ne değişiklikler oldu:
Şu maddeler de kaldırıldı
5. madde:
(6) Gıda veya yem, GDO lardan biri ya da birkaçını toplamda en az % 0,9 oranında içeriyor ise, GDO lu olarak kabul edilir.

(7) Gıda veya yemin % 0,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmez.

(8) GDO suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.

Aynı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi değiştirilmiş (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır:
MADDE 11 – (1) Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki hususlar dikkate alınır:
Değiştirilen (a) bendi
a) GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır.
Kaldırılan (b) bendi
b) Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır
(a) bendi şu şekilde değiştirildi:

a) İthalatçı firmadan, GDO ve ürünlerinin üretildiği veya yüklendiği ülke yetkilileri tarafından düzenlenmiş ürünün miktarı ve aktarılan geni belirten belge veya uluslararası akredite bir laboratuvardan alınmış analiz raporu istenir

Ayrıca bilimsel komisyon özerk hale getirildi .

Bunlar eskisine göre daha ilerleme kaydediyordu fakat buna bir geçici madde eklendi :
“GEÇİCİ MADDE 1 – (1) 26/10/2009 tarihinden önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliğinin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile, bu Yönetmeliğin 6 ncı, 9 uncu ve 11 inci madde hükümleri 1/3/2010 tarihinden itibaren uygulanır
6. ve 9. maddeler ne idi:
MADDE 6 – (1) Her bir GDO için, bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılır.

(2) Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanır. Karar belgesi en az aşağıdaki hususları içerir:

MADDE 9 – (1) GDO lu ürünün Komite tarafından ilk değerlendirilmesinin yapılması amacıyla gen sahibi, aşağıdaki bilgi ve belgelerle Bakanlığa başvuruda bulunmak zorundadır.


Yani bu geçici madde ile ilk yönetmelikten önce ithalat için başvurulmuş GDO lu ürünlerin 1 Mart 2010 na kadar risk değerlendirilmesi yapılmadan ülkeye girmesine müsade ediyor.

Yönetmelik çıkarıldığında bu ürünleri kontrol edebilecek 3 laboratuvar vardı Türkiye de.Yönetmelikten sonra yönetemeliğe göre kontrol yapacak laboratuvarların eksikliği farkedildi ve 4 laboratuvar daha kurulması için talimat verildi.

Son durumda ise danıştayın bu kararıyla ne 1. ne de 2. yönetmelik uygulanmayacak yine bir boşluk oluştu.

Şu sonuca gelmek istiyorum.

Bütün uyarılara rağmen GDO konusu senelerdir ihmal edilmiş bir konudur.

Şu anda yapılan yönetmeliklerle ise 'eskiden hiç düzenleme yoktu şimdi biz bu şekilde hiç olmazsa kontrol altına aldık ' denilmeye çalışılmaktadır.Oysaki bu yönetmelikler de tam bir yasaklama getirmemektedir. Bunun yerine bu kadar hassas bir konuyu ,TBMM ye getirip tartışılmasını ve GDO yu tamamen engelleyen bir yasanın çıkarılmasını sağlamak neden bu kadar zor?
Acil çözüm içinürettklerini iddia ediyorlarsa 7 yıldır neden bu yasa çıkarılmamış ve ertelenmiştir hala da yönetmeliklerle savuşturulmaya çalışılmaktadır.

Şu anda acilen yapılması gereken hemen bu konunun TBMM ye taşınması ve GDO yu tamamen engelleyen bir yasa çıkarılmasıdır. Bu meselenin kökten çözümü budur. Ve bu ürünlerin ülkeye girmesini engellemek için de yeterli sayıda labaoratuvar oluşturulup çok güçlü bir kontrol / denetim sistemi kurulmalıdır. Aynı şekilde ülke içinde GDOlu üretim her ne kadar yapılmıyor GDO lu tohum girmiyor densede bunu denetleyen sıkı bir sisteme ihtiyaç olduğu kesindir.

MeyveliTepe 07-12-2009 15:45

Ortada hiç bir yasa ve kısıtlama yokken yönetmeliğin var olması (özellikle ertelemesiz halinin), yeni bir yasa çıkmasına engel değildi. Yani yasa yok, yönetmeliğe de lüzum yok yaklaşımı eski kontrolsüz durumu getirir, ki, durum aynen böyledir.

Yeni bir yasa çıkar mı? Ne zaman çıkar? Nasıl çıkar? tamamen meçhul. Aylar, yıllar alabilir. O zamana kadar da GDO'lu ürünler girmeye devam eder. Dahası, bazı çiftçi birliklerinin istediği gibi GDO'lu tohumlar da girer. Ondan sonra çıkacak yasanın zaten faydası yok, zira çapraz tozlaşma ile GDO'lu tohumlar memleketin tamamını kontamine etmiş olur.

Passion 07-12-2009 15:50

Evet yasanın çıkarılmasına bir engel yok, şimdiye kadar da yoktu. Yasanın çıkmasına aylar yıllar sürdürecek bir durum da yok. Bu yasanın çıkması uzun süredir bekleniyordu ama onun yerine yönetmelik çıkarıldı. Ve şu andaki yönetmelikte zaten Mart 2010 a kadar izin veriyor geçişe.. Bu ülkede bir gecede ne yasalar çıktı. Uzaması için hiçbir sebep yok..

MeyveliTepe 07-12-2009 15:59

Uzaması için bir sebep olmaması malesef gerekli bir yasanın çıkması için yeterli olmuyor.

GDO karşıtı olup da az da olsa konuyu gündemde tutacak, GDO'lu ürün girişini zorlaştıracak yönetmeliğin iptali için uğraş verenlerin bir planı olmalı.

Passion 07-12-2009 16:00

Evet planları, bir an önce yasanın çıkarılmasını sağlamak.

MeyveliTepe 07-12-2009 16:05

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Passion (Mesaj 542345)
Evet planları, bir an önce yasanın çıkarılmasını sağlamak.

Çıkarsınlar o zaman :) Sadece yönetmelik dava edip, bir şekilde yasanın çıkarılmasını sağlayamıyorlar ise GDO'lu ürün ithalatçılarıyla gizli işbirliği içinde olduklarını düşünmeden edemiyorum.

Passion 07-12-2009 16:10

Ben de aynı şeyi yasayı çıkarmakta direnenler için düşünmeden edemiyorum :)... Bir boşluk doğdu şu anda, bu konuda neler olacağını bekleyip göreceğiz..

MeyveliTepe 07-12-2009 16:14

Netice şu ki, GDO severler ile GDO karşıtları, GDO severler lehine pratik ve süresiz olarak iş birliği yapmış oldular.

karinca70 13-12-2009 20:12

GDO yönetmeliğini iptal ettiren davayı açan Gıda Hareketi'dir (www.gidahareketi.org).

Gıda Hareketi GDO ve Domuz Gribi aşısına karşı etkili bir kampanya düzenlemektedir. Başbakan'ı Domuz Gribi aşısı olmaktan vazgeçiren Gıda Hareketi'nden Kemal Özer'in danışmanlarıyla olan toplantısıdır.

Yasa olmadan yönetmelik, yönetmelik olmadan yasa bir işe yaramazdı zaten...

citrus 13-12-2009 20:25

gdo ya hayır ölüm ekme

MeyveliTepe 13-12-2009 20:26

Evet. Bu hareket yönetmeliğin yürürlükten kalkması başarısının(!) kendilerine ait olduğunu idda etmiş. GDO'lar hakkında da tek pratik girişimleri de bu olmuş anlaşılan. Yönetmelik kalkıp eskisi gibi GDO kavramının var olmadığı duruma dönünce de rahatlayıp amaçlarına ulaşmış olmalılar ki, konuyu kendi açılarından kapatmış görünüyorlar.

Passion 14-12-2009 00:11

Ziraat Mühendisleri odasının sayfasından alıntı:

ULUSAL BİYOGÜVENLİK KANUNU TASARISI TOPLANTISI

Yayına Giriş Tarihi: 11.12.2009 Güncellenme Zamanı: 12.12.2009 13:07:13 Yayınlayan Birim: GENEL MERKEZ



Toplantıya ODA Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN ve Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Fatih TAŞDÖĞEN katılarak, görüşlerimizi aktardılar.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nda 11 Aralık 2009 Cuma günü Ulusal Biyogüvenlik Kanun Tasarısı Taslağı ile ilgili olarak düzenlenen toplantıya, ODA Başkanımız Dr. Gökhan GÜNAYDIN ve Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Fatih TAŞDÖĞEN katılarak, görüşlerimizi aktardılar. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşarı Vedat MİRMAHMUTOĞULLARI Başkanlığında yapılan toplantıda, Müsteşar Yardımcısı Nihat PAKDİL, Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Muzaffer AYDEMİR, Genel Müdür Yardımcısı Ahmet ARSLAN ve ilgili daire başkanları, TAGEM Genel Müdürü Masum BURAK ve ilgili daire başkanları, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Daire Başkanı Dr. Mustafa İMİR, I. Hukuk Müşaviri Celal SUMAYTAOĞLU ile Gıda Mühendisleri Odası, TÜDEF, Veteriner Hekimleri Birliği, TÜSİAD, TOBB, SET-BİR, BESD-BİR, Türkiyem-BİR, Yumurta Üreticileri Derneği, Su Ürünleri Üreticileri Derneği, TÜGİDER, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu ve bazı öğretim üyeleri yer aldı

http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_d...&tipi=2&sube=0

alice 17-12-2009 08:27

GDO'lu ürün üretenlere hapis
Türkiye gündemini uzunca süre meşgul eden GDO'lu ürünlere ilişkin yasal düzenleme Meclis Başkanlığı'na sunuldu

GDO ve ürünlerine yönelik maddeleri içeren Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı ülke içerisinde üretim yapılmasını yasaklıyor. Zaman gazetesinin haberine göre, GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için bakanlıktan izin alınmasının zorunlu hale getirildiği düzenlemeye göre genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanları çevreye serbest bırakan veya üretenlere 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilecek. Bin 500 günden 2 bin 500 güne kadar adli para cezası kesilecek. GDO'lu ürünlerin üretimi nedeniyle zarar meydana gelmesi halinde ise verilecek hapis cezası yedi yıldan ve adli para cezası da iki bin günden az olmayacak. Bu tür zararların tazmin edilmesini talep hakkı, zarar görenin, zarardan veya zarar vereni öğrenmesinden itibaren 2 yıl ve zararı doğuran olayın meydana gelmesinden itibaren 20 yıl sonra düşecek. Bu ürünlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında düzenlenen suçlara konu olması halinde, söz konusu kanunda öngörülen cezalar iki katına kadar artırılarak uygulanacak.

Biyogüvenlik Kurulu'nda biri üniversite diğeri meslek örgütünden olmak üzere iki temsilcinin bulunması zorunlu olacak. 3 yıllık süre için, ilgili bakanlar tarafından belirlenen toplam 9 üyeden oluşacak Kurul'un başkanı, bakan tarafından belirlenecek. Tasarıya göre, GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumlu olacak. Sorumluluk, zarar oluşmasa dahi geçerli olacak. GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar hakkında birbirlerini bilgilendirmek zorunda olacak.

200 bin liraya kadar para cezası

GDO ve ürünlerinin kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanılmasıyla, ithalatı ve ülke içinde dağıtımı sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 5 yıldan, adli para cezası bin 500 günden az olamayacak. GDO ve ürünlerini kurul kararlarına aykırı olarak kullananlara veya kullandıranlara 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası, 500 günden bin güne kadar adli para cezası verilecek. Kurul kararlarına aykırı olarak kullanım sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 3 yıldan ve adli para cezası 750 günden az olamayacak. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na yapılacak başvurularda gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası alacak. Bazı fiillerin tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenmesi durumunda tüzel kişiye fiilin ağırlığına göre yüz bin liradan iki yüz bin TL'ye kadar idari para cezası verilecek.

Tarım Bakanlığı Danıştay'ın GDO kararına itiraz etti

Danıştay 10. ve 13. daireleri müşterek heyetinin GDO'lu ürünlerle ilgili yönetmeliğin bazı maddelerin yürütmesinin durdurulmasına yönelik kararına Tarım Bakanlığı'ndan itiraz geldi. Mahkemenin karar için dün İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'na başvuruda bulunuldu. Edinilen bilgilere göre 18 sayfadan oluşan gerekçede kararın hukuka uygun olmadığı vurgulandı. Bir vatandaş, 26 Ekim 2009 tarihli "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik"in iptali ve öncelikle 11. ve 20. maddelerinin yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

17 Aralık 2009 Perşembe

http://www.haberturk.com/ekonomi/hab...ere-hapis.aspx

malina 17-12-2009 09:41

Kaynağın tam adresini yazıyoruz.

http://www.haberturk.com/ekonomi/hab...ere-hapis.aspx
ya da, böyle...
Haberturk

malina 17-12-2009 09:44

Ürün yönetmeliği iptal edildi GDO'ya eşik değer geliyor

Genetiğiyle oynanmış gıda ürününe eşik değer By-pass'ı geldi. Hükümetin Meclis'e gönderdiği 'Biyogüvenlik Yasa Tasarısı'na göre belli bir eşik değeri aşan ürünler GDO'lu olarak kabul edilip etiketlenecek. Eşiğin altındaki üründe 'GDO'ludur' ibaresi yer almayacak

HÜKÜMET, GDO Yönetmeliği'nin Danıştay tarafından iptal edilmesi üzerine B Planı'nı yürürlüğe soktu. Biyogüvenlik Yasa tasarısı, TBMM'ye sevk edilerek, bu alana ilişkin yeni kurallar getirildi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı iptal edilen GDO Yönetmeliği'nde, 'eşik değer' tanımına yer vermiyordu. Bir ürünün GDO'lu sayılması için içeriğinde hangi oranda GDO'lu katkı maddesinin yer alması gerektiğini ortaya koyan 'eşik değer', yönetmelikte tanımlanmamıştı.

Bakanlık, bu durumu överek, 'GDO'da eşik değer, yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda AB tarafından yüzde 0.9 olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde yapılan yönetmelik değişikliği ile GDO'lu ürünler için tüm eşik değerler kaldırılmış, bir üründe yüzde 0.1 oranında GDO tespit edilse dahi, o ürünün GDO'lu olduğunun belirtilmesi zorunluluğu getirilmiştir' diyordu.

Oysa hazırlanan yasa tasarısında bir ürünün GDO'lu sayılması için 'eşik değer' aranacağı belirtilerek, iptal edilen yönetmeliğin daha gerisinde kalan bir düzenlemeye gidildi. Üstelik GDO'daki eşik değerin ne olacağı da belirtilmeyerek, bunu saptama yetkisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na verildi. Tasarıda, 'GDO ve ürünlerinin özelliklerine göre eşik değeri belirlemek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yetkisindedir' ifadesi bulunuyor.

Her bir GDO'lu ürün kayıt altına alınacak

Tasarıda GDO'lu ürünlerin ülkeye girişi ve dolaşımının izlenmesi için beyanda bulunma ve etiketleme zorunluluğu getirildi.
Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınacak.
Herhangi bir ürünün Bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde; etikette, GDO içerdiğinin açıkça belirtilmesi zorunlu olacak.
İlgililer, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüphesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa rapor edip tedbir alacak.

Ebru ÇEKİÇ
Akşam

Passion 21-12-2009 12:46

GDO’lar Konusunda Bilgi Kirliligini Kim Yaratıyor?
17 Aralık 2009

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan “Sorularla GDO Gerçeği” isimli broşürün yaklaşık 5 milyon kişiye internet yoluyla gönderilmesine devam ediliyor. Broşürün amacı kamuoyunda oluşan bilgi kirliliğinin giderilmesi! Ancak, broşür incelendiğinde bilgi kirliliğinin artarak devam ettiği görülmektedir.

Broşürde Bakanın hitap bölümünde, 26 Ekim 2009 tarihli GDO Yönetmeliğinin yürütmesini Danıştay’ın 3 Aralık 2009 tarihinde durdurması konusu da bilgi kirliliğinden etkilenmiş olabileceği ile ilişkilendirilmektedir. Son derece yersiz bu saptama ile kamuoyunun kafası bir kez daha karıştırılmaya çalışılmaktadır!

Yönetmeliğin yayımlandığı ilk günden itibaren GDO’ya Hayır Platformu öncelikle Biyogüvenlik Yasası’nın çıkması gerektiğini, yönetmeliğin “dayanak” kısmında yer alan hiçbir yasanın dayanak oluşturmayacağını, bu kısımda yer alan iki yasanın GDO tarımı daha yeryüzünde başlamadan önce çıkmış olduğunu, dayanakta yer alan yasaların GDO’lar konusunda herhangi bir düzenlemeyi içermediklerini belirtmiştir. Danıştay son derece haklı olarak yasa ile düzenlenmesi gereken bir alanın yönetmelikle düzenlenmeye çalışılmasının Anayasa’ya aykırılık içerdiğini belirtmiştir.

Bakanlık, bu durum karşısındaki savunmasını broşürde, Biyogüvenlik Yasası çıkarılıncaya kadar oluşacak boşluğu yönetmelik ile doldurmak şeklinde açıklamaktadır. Platformumuzun bileşeni TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 1998’den beri, GDO’ya Hayır Platformu kurulduğu 2004’ten beri ülkemize GDO’ların girdiğini, bunun önlenebilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini AKP hükümetinden istemektedir. 2010 yılına gireceğimiz bu güne kadar herhangi bir adım atmadan konunun alelacele bir yönetmelikle ve son derece eksik bir şekilde düzenlenmeye çalışılmasını hiçbir şekilde doğru ve inandırıcı bulmuyoruz.

Broşürde GDO’lar, “Klasik melezleme yöntemleri ile gen değişimi mümkün olmayan türler arasında, biyolojik metotlarla gen transferi yapılan organizmalara denir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımlama AB’nin 2001/18 EC Direktif’inde “İnsan hariç olmak üzere, genetik materyali doğal yolla gerçekleşemeyecek şekilde değiştirilmiş organizmadır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta GDO’lardaki gen değişimini doğanın yapmadığı, ancak laboratuarlarda ileri teknolojiler kullanılarak gerçekleşebildiğidir. Melezlemeyi doğa da yapabilmekte aynı türler birbirini dölleyebilmektedir. İleri teknolojiler kullanılarak yapılan aktarımlarda ise bir toprak bakterisinin geni tohuma aktarılarak bitki yabancı ot ilaçlarına dayanıklılık kazanmakta ya da topraktaki bir bakterinin zehir üreten geni tohuma aktarılarak bitki tüm dokularında bu zehiri üreterek haşerelere karşı direnç göstermektedir. Doğa hiçbir zaman o bakterinin genini o bitkiye aktarmamaktadır.

Bilgi kirliliğini önlemek amacıyla hazırlanmış broşürde İspanya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Portekiz, Polonya, Almanya ve Slovakya’da GDO’lu mısır yetiştirildiği bilgisi yer almaktadır. Bu ülkelerden Almanya Nisan 2009 itibarıyla GDO’lu mısır üretimini yasaklamış olup listeden çıkarılmalıdır. Ayrıca belirtmek gerekirse, tüm Avrupa’da (sadece birkaç AB ülkesinde GDO’lu tohumla üretim yapılmaktadır) 2005 yılında 165 bin hektar olan GDO ekim alanı 2008 yılında 107 bin hektara gerilemiştir. Avrupa halkının %71’i GDO’lu gıdalar tüketmek istememektedir.

Danıştay’ın durdurduğu yönetmelikle ilgili olarak AB mevzuatı ile uyumlu olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda gıdanın içindeki GDO oranının binde 1 bile olsa halkın ne yediğini bilme hakkı çerçevesinde bu oranın belirtileceği ön plana çıkarılmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ilk çıkarılan 26 Ekim 2009 tarihli yönetmelikte böyle bir uygulamaya yer verilmezken, binde dokuzun altı etiketlenmeye bile gerek görülmezken, olmayan şeyi yazmanın bilgi kirliliğine yol açacağı belirtilirken, GDO’ya Hayır Platformu’nun vatandaşın bilme hakkı olduğu, AB’de değil binde 9 milyarda 9 oranında GDO bulunsa bile gıdanın GDO’lu olarak etiketlendiği, GDO içermeyen ürünlerin ise GDO’suz diye etiketlendiği (ilk yönetmelikte GDO’suz yazmak yasaktı) konularında yaptığı kamuoyu bilgilendirmelerinin 20 Kasım 2009 tarihli yönetmelik değişikliğine yansıdığı görülmektedir. Platformumuzun başarısının Bakanlığın övünç kaynağını oluşturduğunu görmek bizleri de sevindirmektedir.

Bakanlığın sürekli GDO mevzuatımızın AB mevzuatı ile uyumlu olduğundan bahisle binde 9 eşik değer üzerinden örnek vermesi konusunda da bazı yanılgılar bulunmaktadır. Gerek gıda gerekse yemde GDO’suz üretim yapan üreticinin ürününe kazara bir GDO bulaşması söz konusu ise ya da teknik bir nedenle bulaşma olmuş ise üreticiyi korumak amacıyla binde 9 eşik değer uygulaması yapılmaktadır. AB ülkelerinde içinde GDO kullanılan gıdalar oranına bakılmaksızın doğrudan “GDO’ludur” şeklinde etiketlenmektedir. Bu yönüyle yönetmelikteki binde 9 uygulama mantığı ve halka anlatılış şekli AB ile uyum sağlamamaktadır. Uyarılarımızın sadece bir kısmı 20 Kasım 2009 tarihli yönetmelik değişikliğinde yer almıştır.

Bakanlık broşüründe GDO’ların yemler vasıtasıyla hayvanların etine, sütüne ve yumurtasına geçmediği, Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin (EFSA) bilimsel araştırma sonuçlarının da bu doğrultuda çıktığı için bu tür hayvansal ürünlere GDO etiketi konmadığı belirtilmektedir. EFSA’nın güvenilirliği ve doğruluğu bizzat AB ülkelerinin birçoğunda tartışılırken, bu kurumun görüşlerinin ve yeterince araştırma yapılmamış olan bu yaşamsal konunun doğru kabul edilip bu broşüre eklenmesini Bakanlığın büyük bir sorumluluk altına girmesi şeklinde yorumluyoruz.

Broşürde Bakanlığın bir diğer övünç kaynağı olarak antibiyotik direnç genli GDO’ların da yasaklandığının gösterilmesi de GDO’ya Hayır Platformumuzun 5 yıldır bu konudaki ısrarından kaynaklanmaktadır.

GDO’ya Hayır Platformu geçmişte olduğu gibi gelecekte de GDO konusunda halkımızın, çiftçimizin ve doğanın korunmasından yana mücadelesini bilgiye dayalı bir şekilde devam ettirecektir.

Kamuoyuna saygıyla sunarız.

GDO’YA HAYIR PLATFORMU
Kaynak: http://www.gdoyahayir.org/node/154

Passion 21-12-2009 19:21

GÜNAYDIN: ORAN VE ETİKETLEME EKSİK

Yayına Giriş Tarihi: 17.12.2009 Güncellenme Zamanı: 18.12.2009 16:04:39


TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili yönetmeliğin Danıştay tarafından yürürlüğünün durdurulmasının ardından Biyogüvenlik Yasa Tasarısı‘nın TBMM‘ye sevk edilmesini "çok olumlu ve doğru bir gelişme" olarak değerlendirdi. Günaydın, tasarının genel olarak AB düzenlemelerine uygun olduğunu belirtirken, "GDO oranı" ve "etiketleme" ile ilgili düzenlemenin tasarıda yer almamasını "önemli bir eksiklik" olarak nitelendirdi. ZMO Başkanı Günaydın, Biyogüvenlik Kurulu‘nun gerçekten bağımsız çalışabilmesi için "devlet memuru ağırlığından kurtarılması gerektiğini" vurguladı ve araştırma amaçlı GDO üretiminin mutlaka kamunun öncülüğünde ve gözetiminde yapılması gerektiğini kaydetti.

Tasarıda AB‘ye ve Cartagena‘ya uyum açısından fazla sorun görünmediğini belirten Günaydın, AB‘de bir ürünün GDO‘lu sayılabilmesi için gerekli oranın ‘GDO oranının‘ direktiflerle belirlendiğini, bunun da yasa niteliğinde olduğunu hatırlatarak, tasarıda GDO oranına yer verilmemesini "önemli bir eksiklik" olarak nitelendirdi. Ayrıca, etiketleme kurallarına ilişkin düzenlemelerin de tasarıda yer alması gerektiğini anlatan Günaydın, "Bu konuların Bakanlığın çıkaracağı yönetmeliğe bırakılmasının halk sağlığı açısından garanti edici bir güvenlik sağlayamayacağını" öne sürdü. Cartagena açısından da bir sorun görünmediğini kaydeden ZMO Başkanı Günaydın, "Genel olarak bir-iki düzeltme ile doğru kapsamlı bir tasarı olarak nitelendirilebilir. Umarım TBMM‘de tersi yönde müdahaleler yapılmadan kısa sürede çıkarılır" dedi

http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_d...tipi=24&sube=0

cello 24-12-2009 15:35

http://www.haberturk.com/ekonomi/hab...netmeligi.aspx

karinca70 25-12-2009 23:16

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe (Mesaj 546261)
Evet. Bu hareket yönetmeliğin yürürlükten kalkması başarısının(!) kendilerine ait olduğunu idda etmiş. GDO'lar hakkında da tek pratik girişimleri de bu olmuş anlaşılan. Yönetmelik kalkıp eskisi gibi GDO kavramının var olmadığı duruma dönünce de rahatlayıp amaçlarına ulaşmış olmalılar ki, konuyu kendi açılarından kapatmış görünüyorlar.

İlgili hareket, sadece GDO'ya karşı değil; genel olarak sağlıksız gıda ve domuz gribinin de karşısında. Başbakanın domuz gribi aşısı olmasını önlemesi dolayısiyle tüm Türkiye'nin aşı olmasını engellemek gibi inanılmaz büyük bir etkisi olduğu için bazı amaçlarına ulaştıkları kesin. Ayrıca hareket seminerler düzenleyerek GDOya karşı sağ kanattan akın düzenlediğini de görmezden gelmemek gerekiyor.

malina 21-01-2010 14:56

Bebek mamasına dikkat!..
 
GDO'lu ürünlere ilişkin tasarı Meclis'teyken ilgili yönetmelikte üçüncü kez değişiklik yapıldı. GDO'lu ürünlerin ithalatında uygulanacak istisnaların sınırı genişletildi. Buna göre 1 Mart 2010'a kadar GDO'lu ürünleri içeren bebek mamaları ithal edilebilecek. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise AB kriterlerine uygun olmayan hiçbir ürünün ithalatına izin verilmeyeceğini açıkladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik'te yaptığı değişiklik, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Değişiklik ile 26 Ekim 2009'da yayımlanan yönetmelikte, 20 Kasım 2009'da yapılan değişiklik ile daha önce kontrol belgesi alanlara ithalatta bazı kolaylıklar sağlanmasına yönelik uygulamanın kapsamı genişletildi.

Yönetmelikte, 20 Kasım'da yapılan değişiklik ile AB kriterlerine uygun olması halinde 26 Ekim 2009'dan önce kontrol belgesi alınan ürünlerin ithalatında, 1 Mart 2010'a kadar bazı kontrollerin yapılmaması ve izinlerin alınmaması öngörülüyordu.

Bugün yapılan değişiklik ile 26 Ekim 2009'dan önce kontrol belgesi alınan ürünlerin ithalatında, yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan "genel hükümler"in de 1 Mart 2010'a kadar uygulanmaması istisnası getirildi.

Yönetmeliğin 5. maddesinde, "GDO'lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır" ve "insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır" hükümleri de bulunuyor.

Buna göre, AB kriterlerine uygun olmak şartı ile 26 Ekim 2009'dan önce kontrol belgesi alınan ürünlerin 1 Mart 2010'a kadar ithalatında, "GDO'lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır" ve "insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır" hükümleri uygulanmayacak.

İthalatta 1 Mart 2010'a kadar uygulanmaması öngörülen yönetmeliğin 5. maddesinde şu hükümler yer alıyor:
* Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak, GDO'lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili ve ihracatı yasaktır.
* GDO'lu gıda ve yemlerin transit geçişine ilişkin usul ve esaslar bakanlıkça belirlenir.
* Gümrük idarelerince, bu yönetmelik kapsamındaki ürünler için GDO'ya ilişkin ek bir belge aranmaz.
* İthal edilen, üretilen veya dağıtımı yapılan GDO'lu gıda veya yemin, çevre, insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde, gıda veya yem işletmecisi sağlığı ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri almak, bakanlığı, diğer ilgili mercileri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve söz konusu gıda veya yemi piyasadan geri çekmek zorundadır.
* GDO'lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.
* İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır.
* Bakanlık, GDO'lu gıda ve yemlerin ithalat ve ihracat kapılarıyla ilgili gerektiğinde düzenleme yapabilir.
Yönetmelikte, kasım ayında yapılan değişiklikle, 26 Ekim'den önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin AB'nin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile yönetmeliğin "ithalatta izin koşullarını" düzenleyen 6'ncı, "başvuruda sunulacak belgeleri" düzenleyen 9'uncu ve "ithalatta sunulacak analiz belgelerini" düzenleyen 11'inci maddelerin 1 Mart 2010'a kadar uygulanmamasına ilişkin istisna sağlanmıştı.

Söz konusu istisnaların, ithalatta yaşanan sorunlar nedeniyle özellikle yem sanayicilerini rahatlatmak, hammadde fiyatlarındaki artışı önlemek ve kazanılmış hakları korumak amacıyla getirildiği belirtilmişti.

Tarım Bakanlığı'ndan açıklama

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin" bugün bazı maddelerinde değişikliğe gidildiğini ancak AB kriterlerine uygun olmayan hiçbir ürünün ithalatına izin verilmeyeceğini açıkladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, 26 Ekim 2009 tarihinde "Gıda ve yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin" yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.

Söz konusu yönetmeliğin yayınlanmasından itibaren basında, sivil toplum örgütlerinde ve bilim çevrelerinde tartışmalar yaşandığı, yönetmeliğin bazı maddelerinin net olarak anlaşılamadığının görülmesi üzerine, 20 Kasım 2009 tarihinde bazı maddelerde değişiğe gidildiği kaydedildi.

Ancak bu konuda çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla şahıslar tarafından açılan davalar sonucunda, Danıştay tarafından söz konusu yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği belirtilen açıklamada, Bakanlığın Danıştayın vermiş olduğu karara itiraz ettiği ve bu itirazın da Danıştay tarafından kabul edildiği kaydedildi.

Açıklamada şöyle denildi: "Bu süreç sonunda ortaya çıkan fiili durumun zaruri kılması nedeniyle 20 Ocak 2010 tarihinde son değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle ortaya çıkan hukuki duruma uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Yine AB kriterlerine uygun olmayan hiçbir ürünün ithalatına izin verilmeyecektir.

Ürünlerin ithalinde Bakanlık tarafından gerekli kontrol ve denetimlerin yapılmasına devam edilmekte olup, etiketlemeye ilişkin hususlar da dahil yönetmeliğin diğer kuralları aynen uygulanmaktadır ve uygulanacaktır. Gıda güvenliği konusunda en yetkin ve en yaygın teşkilata sahip olan Bakanlığımız, her zaman olduğu gibi bundan sonra da etkin denetimleriyle vatandaşlarımızın sağlıklı gıda hakkının korunmasının sonuna kadar takipçisi olacaktır."

Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Meclis gündeminde

Bu arada GDO içeren ürünlerin ülkeye girişini denetim altına almayı hedefleyen Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Meclis gündeminde.
Tarım Komisyonu'nda tartışılan tasarı üzerinde daha ayrıntılı çalışma yapılması için alt komisyona sevk edildi.

Muhalefet ve iktidar milletvekillerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da tasarının bir an önce çıkması konusunda birleşti, ancak yine de itirazlar var.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'nin GDO'lu ürünlere ihtiyatla yaklaşan ülkeler arasında olduğunu söyledi.

Tasarının GDO'lu ürün üretimine izin vermediğini ve ithalatın denetim altına alındığını belirten Eker, "Risk taşıyan hiçbir ürünün kullanılmasına izin verilmeyecek" dedi.

Ancak GDO'lu üretimin yasaklanmasından memnun olanlar yanında, ithalata karşı çiftçinin rekabet edebilmesi için Tarım Bakanlığı'nın gözetiminde GDO'lu üretim yapılmasını isteyenler de var.
Meslek örgütlerinden, özellikle de tasarıyla getirilen cezalara da itiraz geldi.
Tasarı, kanuna aykırı davranarak GDO kullanan ya da kullandıranlara 2 yıla kadar hapis ve para cezası getiriyor. Ancak başta tohumculuk ve yem sanayi olmak üzere çeşitli örgütler bu cezaların çok ağır olduğu görüşünde.
Tohumculuk sektörü temsilcileri, "ürünlere istemeden bulaşma olduğunda bile doğrudan hapis gösteriliyor. Cezalar gevşetilsin" talebinde bulundu.
Ayrıca GDO'lu ürünler için bir eşik değer tanımlanması isteniyor.

cnnturk.com
21.01.2010

Passion 21-01-2010 17:53

ÜÇ AYDA ÜÇ DÜZENLEME, İKİ YARGI KARARI !..

GDO‘LARIN ENGELLENEMEYEN YÜKSELİŞİ (!)

21 Ocak 2010

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2009 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik" te, 20 Kasım 2009 tarihinde yaptığı değişiklikten sonra, 20 Ocak 2010 tarihinde ikinci değişikliği de yapmıştır.

Dikkat çekici olan, üç ay içinde yapılan üç düzenleme ve değişikliğin kendi içinde çelişkilerle dolu olması ve değişikliklerin üretici ve tüketici niteliğindeki milyonlarca yurttaşımızın aleyhine, ticaretin ve rantın lehine bir yönelim izlemesidir...

Bilindiği üzere, 20 Kasım 2009 tarihli değişiklikle, 26 Ekim tarihli Yönetmeliğin kamuoyunda yoğun eleştiri konusu olan hükümlerinde beş maddelik olumlu düzenleme yapılmış; ancak geçici birinci madde hükmü ile 26 Ekim 2009 tarihinden önce kontrol belgesi almış ürünlerin, asıl Yönetmeliğin izin - başvuru ve ithalat başlıklı düzenlemelerinden 1 Mart 2010 tarihine kadar muaf olmaları sağlanmıştı.

21 Kasım 2009 tarihinde yaptığımız Basın Toplantısı‘nda sormuştuk: 26 Ekim 2009 tarihinden önce kontrol belgesi almış ürün miktarı kaç tondur, bunların ürün dağılımı nasıldır ve ithalatçıları kimlerdir? Kamuoyunun merak ettiği bu sorular, bugüne dek yanıtlanmış değildir. Üstelik, Türkiye‘ye bir gram GDO‘lu ürün girerse istifa ederim diyenler koltuklarında oturmaya devam etmektedirler...

Ancak anlaşılan GDO ticareti yapanların talepleri karşılanmış değildir ki; Bakanlık çok daha geniş ve esnek bir düzenlemeyi, Biyogüvenlik Yasa Tasarısı TBMM‘de görüşülmekte iken yapmaktan çekinmemiştir.

Sözü edilen düzenleme ile getirilen geçici madde hükmü ile bu kez 20 Ocak 2010 tarihinden önce kontrol belgesi almış ürünlerin, asıl Yönetmeliğin genel hükümler - izin - başvuru ve ithalat başlıklı düzenlemelerinden, 1 Mart 2010 tarihine kadar muaf olmaları sağlanmıştır.

Böylece, bir taraftan 26 Ekim - 20 Ocak 2010 tarihleri arasında kontrol belgesi almış ithalatçılar kollanmakta; diğer taraftan daha evvel yasaklanmış olan antibiyotiğe dirençli GDO‘ların ülkeye girişi, GDO‘lu ürünlerin bebek mamalarında kullanımı serbest bırakıldığı gibi, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, bu Yönetmelikte yer almayan hususlarda her türlü düzenleme yapma ve tedbir alma yetkisini de ortadan kaldırmakta sakınca görmemektedir. Bundan da öte, asıl Yönetmeliğin 20 Kasım 2009 tarihli Yönetmelikle değiştirilen 5, 11 ve 15 inci madde hükümleri de böylelikle 1 Mart 2010 tarihine kadar by pass edilmiş olmaktadır.

Şimdi bir kez daha soruyoruz: 26 Ekim 2009 tarihinden günümüze kadar kontrol belgesi alınan ürün kaç tondur, bunların ürün dağılımı nasıldır, ithalatçıları kimlerdir? Bakanlık 26 Ekim‘de yurtiçi edilmesine izin vermediği ve 20 Kasım 2009 tarihinde tedbirlerini geliştirme ihtiyacı duyduğu riski büyük GDO‘ların ithalatına, ne olmuştur da izin verme durumunda kalmıştır?

Biyogüvenlik Yasa‘sı çıkmadan alanın Yönetmelikle düzenlenmesi, ardından hızlı ve esnek değişikliklerin gündeme gelmesi, Danıştay dairelerinin bu konuyu yasama yetkisinin devri niteliğinde görerek 20 Kasım 2009 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına karar vermesi, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu‘nun Yönetmeliğin maddeleri itibariyle inceleme yapılmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararını kaldırması, sözü edilen ara kararların tebliğ süreleri, GDO‘lar ile ilgili düzenlemeleri içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemiştir.

Doğru içerikli bir Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkması, bu konudaki duraksamaları giderir nitelikte olacaktır. Ancak sözü edilen Yasa Tasarısı‘nın gerek içeriği, gerekse TBMM‘deki ele alınış biçimi, bu alandaki kaygılarımızı artırmaktadır.

Biyogüvenlik Yasa Tasarısı 12 Ocak 2010 tarihinde TBMM‘ne ulaşmış, Çevre - Avrupa Birliği - Sağlık ve Adalet olmak üzere dört adet tali Komisyon‘da büyük bir hızla görüşmeleri tamamlanarak, 19 Ocak 2010 tarihinde esas Komisyon olan Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu‘nda görüşmeye açılmıştır.

Öncelikle belirtilmelidir ki, Tasarı‘nın genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvan üretimini yasaklayan içeriğine katılıyor ve destekliyoruz. Bir gen bankası niteliğinde olan Türkiye‘nin, hem yeni bağımlılık ilişkileri yaratan hem de biyoçeşitliliği ve çevre için zararlı olan GDO‘lu tohumlara kapalı tutulması yararlı ve zorunludur.

Bununla birlikte Tasarı‘nın alerjik reaksiyon, antibiyotiğe dayanıklılık, kan biyokimyasında bozulma, organ hasarı, doğum anomalileri ve kısırlık yaratma riski bulunan GDO‘lu ürünlerin ithalatını serbest bırakması, insan sağlığı açısından kabul edilemez. Bunun yanında GDO‘lu ithalatın sürmesi, üreticimizin üretim kapasitesini kırmaya devam edecektir.

Tasarı‘da, ülkenin biyogüvenliğini sağlamaktan sorumlu olacak Biyogüvenlik Kurulu‘nun Tarım ve Köyişleri Bakanı‘nca 4, Çevre ve Orman Bakanı‘nca 2, Sağlık Bakanı‘nca 1, Sanayi ve Ticaret Bakanı‘nca 1 ve Dış Ticaret Müsteşarlığı‘nca 1 olmak üzere toplam 9 atanmış üyeden oluşması, tüm sistemin en kırılgan noktasını oluşturmaktadır. Bakanlığın kendi çıkarttığı Yönetmeliği delme konusundaki yoğun çaba ve çalışmaları, söylemimizin kanıtı niteliğindedir. Hangi Bakanlık tarafından nasıl seçileceği belli olmayan biçimde, üyelerden en az ikisinin üniversite veya meslek örgütleri temsilcileri arasından seçileceği hükmü, yalnızca kamuoyu tepkisini yatıştırmaya yönelik yararsız bir ifadeden ibarettir. Bu bağlamda, Biyogüvenlik Kurulu‘nun, konu ile çıkar çatışması içinde olmayan bilim insanları ve halkın temsilcileri olan meslek, üretici ve tüketici örgütleri tarafından seçilmesi, kamu yararı odaklı bir çalışma düzeni için zorunlu olarak değerlendirilmektedir.

GDO‘ların insan ve hayvan sağlığı ile çevre ve biyoçeşitliliğimize zarar vermemesi, üretici - tüketici - halk yararına bir Biyogüvenlik Yasası çıkması için, tüm halkımızı, gizli ve açık lobi faaliyetleri konusunda daha fazla duyarlı olmaya, Bakanlık ve TBMM çalışmalarını dikkatle izlemeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur...

GDO‘YA HAYIR PLATFORMU
http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_d...&tipi=2&sube=0

Oğuz Karsan 25-01-2010 11:18

Merhaba.

Elektronik posta yolu ile gelen mektubu paylaşıyorum. Birçok kez yapılan değişiklikler GDO'lu gıdaların ülkemize kesinkes girmesini yasaklamamaktadır. Hatta ülkeye hangi yollardan girebilecekleri belirtilmektedir.

Uyuşturucu ile mücadelede nasıl yetersiz kalıyorsak ki bu bizim esikliğimiz değil bu işi yapanların çok iyi organize olmalarından dolayı önlenememesidir. GDO olayında da sanki biraz geride kalır gibiyiz. Adamlar bu işe bu kadar yatırım yaptıklarına göre demek ki neler kazanamayı ümidediyorlar. Bayağı karlı bir işmiş.


Alıntı:

YÖNETMELİK DEFALARCA DEĞİŞTİRİLEREK HALK UYUTULMAYA ÇALIŞILIYOR
YEŞİLLER PARTİSİ TARIM ÇALIŞMA GRUBU

GDO BASIN AÇIKLAMASI (21.01.2010)

YÖNETMELİK DEFALARCA DEĞİŞTİRİLEREK HALK UYUTULMAYA ÇALIŞILIYOR

GDO Yönetmeliği 20 Ocak 2010 tarihinde yeniden değiştirilmiştir. Yapılan değişikliklerin anlamı şudur:

1- 26 Ekim 2009- 20 Ocak 2010 tarihleri arasında kontrol belgesi almış ithalatçılar kollanmaktadır.

2- 20 Kasım 2009 tarihli Yönetmelikle yapılan bazı iyileştirmeler 1 Mart 2010' a kadar geçersiz olacaktır.

3- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Biyogüvenlik Yasa Tasarısı TBMM‘de görüşülmekte iken yetkisini son zerresine kadar kullanmaya çalışmaktadır.

Yani, ülke insanının büyük çoğunluğunun GDO' lu ürün tüketmek istememesine ve GDO' ların yasaklanmasını istemesine rağmen hükümet küresel sermayenin yaptırımlarına boyun eğerek GDO' ların Türkiye' ye girişini yasal kılmaya çalışmaktadır.

Art arda çıkarılan 3 yönetmelik ile konuya tepki duyan vatandaşın kafası karıştırılarak olay unutturulmaya çalışılmaktadır.

Biyogüvenlik Yasa taslağı da mevcut hali ile GDO' ların ülkeye girişine izin vermektedir.

İnsan sağlığına olumlu etkisi olmadığına emin olduğumuz ancak zararlı etkileri hala net olarak bilinmeyen GDO' ların doğa tahribatı yaptıkları açık ve nettir.

İnsan doğayı kaybederse, diğer canlı dostlarının haklarını gasp ederse, geleceğini de yok eder.

Bunun bilinci ile bizler hem genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO), hem de laboratuara sokularak ve genetik mühendisliğinin müdahalesine uğrayarak ışınlanmış, genetiği değiştirilmiş veya hibritleştirilmiş tüm tohumlara ve bu tohumlardan üretilen mahsullere ve bu mahsullerden türetilen gıda ve gıda katkı maddelerine karşıyız. Bizler klasik yöntemlerle ıslah edilmiş veya edilmemiş tohumlar kullanarak üretim yapan tarımsal üreticinin desteklenmesini savunuyor ve tohumumuzun laboratuara sokularak genetik mühendisliğinin müdahalesine uğratılmasına karşı çıkıyoruz.

Bu bağlamda gerek Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmeliklerde gerek TBMM‘de görüşülmekte olan Biyogüvenlik Yasa Tasarısının, GDO’ların ülkeye nasıl gireceğini değil, bunların girmesinin nasıl önleneceğini düzenleyerek GDO’ları etkin şekilde ülkeden uzak tutmayı sağlamasını istiyoruz.


Hakan Ozan Erzincanlı
Yeşiller Tarım Çalışma Grubu Koordinatörü
Umarım bu işin ticaretini yapanların menfaat sağlayabileceği düzenlemeler yerine, Milletin sağlığı yararına olan düzenlemeler kısa sürede yapılabilir.



Saygılar

malina 05-03-2010 13:06

Üniversitelerde moleküler biyoloji ve genetik mühendisliği dallarında hocalık yapmakta olan okurlarımın bana gönderdiği belge ve bilgilere göre, “Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakındaki yasa tasarısına” Meclis Tarım ve Orman Komisyonu’nda “balık-fare-yılan-çıyan yavrusu-sirke sineği türü deney hayvanlarının” üzerinde araştırma yapmak önceden izne bağlandı.

Aslında zora sokuldu.

Pratikte bilim yasaklandı.


***

Bilim adamları üniversitenin moleküler biyoloji ve genetik dalında, biyoloji bölümlerinde, biyoteknoloji departmanlarında, tıp fakülteleri araştırma laboratuvarlarında, genetik bölümlerinde, yüksek teknoloji enstitülerinde (Türkiye’de bu tür araştırma bölümlerinde çalışan yaklaşık 2 bin profesör ve doçent varmış) araştırma yapıyor. Diyelim ki, kan hastalığı olan thalasemiyi, ölümcül hastalık olan fibrozu, kas distrofisini, kansere neden olan yeni mutasyonları araştırıyorlar. Araştırmanın kesintisiz olması gerekir. Bunun için de bütün dünyada yapıldığı gibi genetiği değiştirilmiş canlılar; fare, balık, sinek, solucan ve hatta tek hücreli maya ile, bakteri ile deney yapmak zorundalar.

Tasarıya koymuşlar.

Fare üzerinde deney mi yapacaksın, sineğin genetiğiyle mi oynayacaksın, mantarın genine mi müdahale edeceksin; bunun için TÜBİTAK’a, TÜBA’ya, üniversitenin bilim kuruluna, kürsü başkanına değil Tarım Bakanlığı bürokratına başvuracaksın.

İzni partili bürokrat verecek.


***

Bilim insanları, bana e-posta yoluyla geçtikleri uyarıcı bilgide diyorlar ki; araştırmacı, bir fare, sinek, balık, solucan üzerinde araştırma yapacağı zaman; her deney için önceden Bakanlık’tan izin isteyecek, her izine cevap alması 105 güne kadar çıkabilecek. Bu, araştırmacıya laboratuvarını kapat, araştırmadan vazgeç daha iyi demek değilse nedir? Genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri tarlada, bahçede, bostanda, serada ekilip üretileceği ve insana sunulacağı için kontrol altına alınmalarını sağlayacak bir yasa çıkartmak iyi bir girişim. Buna kimsenin itirazı yok fakat bir fareyle, bir balıkla, bir mantarla kapalı ortamda çalışmakta olan bilim adamının ve deney hayvanın kimseye bir zararı yok.

Yasa tasarısı sırıtıyor!

Yasa böyle çıkarsa, biyolojinin en önemli araştırma alanı olan DNA teknolojisi geliştirmeye Türk bilim dünyası kapısını kapatacak fakat Türkiye yabancının geliştirdiği GDO ürünlerine pazarını ardına kadar açacak.

Necati Doğru
Vatan

malina 18-03-2010 18:11

GDO yasası Meclis'ten geçti

Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar olarak bilinen GDO yasası TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Kabul edilen maddelere göre, tasarı; bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemeyi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasını amaçlıyor.

Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerle ilgili araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsayan tasarı; veteriner tıbbi ürünlerle Sağlık Bakanlığınca ruhsat veya izin verilen beşeri tıbbi ürünler ve kozmetik ürünleri kapsam dışında bırakıyor.

İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı gözönünde bulundurularak GDO veya ürünlerinin, ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesiyle genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilecek. Risk değerlendirme sonuçlarına göre, risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için verilen kararın geçerlilik süresi 10 yıl olacak.

Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya ithalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından Tarım ve Köyişleri Bakanlığına başvuru yapılacak. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin bilgiler ile GDO ve ürününün ne amaçla kullanılacağı yazılacak.

GDO ve ürünlerinin; insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmesi, üreticinin, tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldırılması, çevrenin ekolojik dengesinin ve ekosistemin bozulmasına neden olması, GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riski olması durumlarında başvurular reddedilecek.

TRANSİT GEÇİŞLER DE İZNE TABİ TUTULACAK

Deneysel amaçlı serbest bırakma veya piyasaya sürme amacıyla ilk defa ithal edilecek GDO ve ürünleri için ithalattan önce, yurt içinde geliştirilenler için ise piyasaya sürülmeden önce Bakanlığa ayrı ayrı başvuru yapılacak.

GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için Bakanlıktan izin alınması zorunlu olacak. Transit geçişler, Bakanlık tarafından verilen yazılı izinde belirtilen koşullara ve Gümrük Kanununa uygun olarak gerçekleştirilecek.
Araştırma yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınacak.

GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvurular hakkında, risk ve sosyo-ekonomik değerlendirmeye ilişkin bilimsel raporlar, kurul tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması vasıtasıyla kamuoyuna açıklanacak. Kurul, nihai değerlendirme raporu ile olumlu kararını toplantı tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde bakanlığa sunmak zorunda olacak.

Başvuru sahibi, geçerlilik süresi dolmadan en az 1 yıl önce Bakanlığa müracaat ederek uzatma talep edebilecek. Bu talep kurul tarafından değerlendirilecek ve sonucu başvuru sahibine bildirilmek üzere Bakanlığa gönderilecek. Sonucun 1 yıllık süre içerisinde başvuru sahibine bildirilmemesi durumunda, izin süresi, karar verilinceye kadar uzayacak.

GDO VE ÜRÜNLERİ, BEBEK MAMALARINDA KULLANILMAYACAK

GDO ve ürünlerinin; onay almadan piyasaya sürülmesi, Biyogüvenlik Kurulu kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması, genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi, GDO ve ürünlerinin kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olacak.

GDO ve ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra, kararda verilen koşullara uyulup uyulmadığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde herhangi bir beklenmeyen etkisinin olup olmadığını, bakanlık kontrol edecek ve denetleyecek.

Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleriyle ilgili olarak herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda karar, Kurul tarafından iptal edilebilecek. Kararı iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılacak. İnsan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkisi olduğu tespit edilenler derhal imha edilecek; herhangi bir olumsuz etkisi tespit edilmeyenlerin ise mülkiyeti kamuya geçirilecek.

İzlenebilirliğin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerinin ülkeye girişi ve dolaşımında, Bakanlığa beyanda bulunulması, gerekli kayıtların tutulması, kararın bir örneğinin bulundurulması ve etiketleme kurallarına uyulması zorunlu olacak. Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınacak. Kayıt altına alınan GDO ve ürünlerine ilişkin belgelerin 20 yıl süreyle saklanması zorunlu olacak.

Herhangi bir ürünün, Bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde; etikette GDO içerdiği açıkça belirtilecek.

Tasarının görüşmeleri 2. bölüm üzerinde sürüyor.

18 Mart 2010

Hürriyet

xenkebikec 30-07-2010 16:08

30.07.2010 tarihli Hürriyet gazetesinin internet sitesinden GDO ile ilgili bir haber.



"GDO'lu 25 ürün Türkiye'de

Daha önce sadece GDO’lu mısır ve soyaya izin veren Bilimsel Komite, aldığı son kararla GDO’lu şekerpancarı, maya, patates, pamuk, bakteri biyokütlesi ve kolzanın da ithalatına izin verdi.


Böylece bugüne kadar Türkiye’ye genetiği değiştirilmiş 9 çeşit mısır, 3 çeşit soya, 3 çeşit kanola, 6 çeşit pamuk, 1 çeşit şekerpancarı, 1 çeşit maya, 1 çeşit patates, 1 çeşit bakteri biyokütlesi olmak üzere toplam 25 çeşit genetiği değiştirilmiş ürün ithalatına izin verildi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, 26 Ekim 2009’da Resmi Gazete’de yayımlanan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik” ile GDO’ lu ürünlerin Türkiye’ye girişinin yasaklanacağı iddia edilmişti.

Bakanlık önce 27 ürünü GDO analizine tabi tutulacağını açıklamış ancak tepkiler üzerine ve yeterli laboratuar altyapısı olmadığı için analize tabi tutulan ürün sayısı 9’a indirilmişti. Bu 9 üründen domates, papaya ve çeltik hariç diğer 6 ürünün ithalatına izin verildi. Analize tabi tutulacak listede yer almayan maya ve bakteri biyokütlesinin de ithal edilmesi dikkat çekiyor."

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinha...64.asp?gid=373


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:58.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025