agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/)
-   -   Fındık sorunu (https://www.agaclar.net/forum/doga-cevre-ekoloji-gida-hukuk-ve-politikalari/1625.htm)

bardacık 07-09-2006 21:22

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi eskimo
1986 yılında Çenobil faciasından sonra avrupa ülkeleri ülkemizden fındık ithalatını durdurmuştu.
O findıkları ne yapmıştık?

Ben ilkokula gidiyordum. Sınıfta dağıtıldığını hatırlıyorum.
(Reşat Nuri Güntekin ilkokulu-İzmir)

malina 08-09-2006 15:41

Mantıklı çözümler varmış ve bunu en iyi özetleyenlerden biri İsmet Berkan


Alıntı:

Fiskobirlik, sezon başında fındık rekoltesini yanlış hesapladı ve ardından da fındığa kilo başına 7 lira gibi bir fiyat açıkladı. Ancak bir süre sonra bu Fiskobirlik'in üreticideki fındıkları alabilmek için yeterli parasının olmadığı ortaya çıktı, birlik alım yapamadı.

Birliğin fındık üreticisine para verebilmek için bankalardan kredi alma girişimleri de sonuçsuz kalınca fındık fiyatları piyasada hızla düşmeye başladı.

Bu durumdan haklı olarak şikâyetçi olan fındık üreticisi bir miting sırasında şikâyetini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a anlatmak istedi, Başbakan fındıkçıyla tartıştı.

İşte o andan itibaren, zaten bir süredir hükümete ve Başbakan'ın danışmanı Cüneyt Zapsu'ya yöneltilmekte olan öfke iyice hükümetin üzerine kaldı, kimse Fiskobirlik'in beceriksizliğini ve yanlış yönetimini konuşmaz oldu.

Bu arada Ordu'da düzenlenen fındık mitingine 100 binden fazla kişinin katılması, hükümete yönelik tepkinin daha da artmasıyla birlikte hükümet ilk yanlışını yaptı, üreticinin elindeki fındık için devlet kontrolündeki Toprak Mahsulleri Ofisi'nin düzenleme alımı yapacağını açıkladı.

Geçen gün de Tarım Bakanı Mehdi Eker, TMO'nun yüksek kaliteli fındığa verdiği fiyatı açıkladı: 4 lira.

Bu fiyat hayal kırıklığı yarattı. Zaten böyle olması bekleniyordu.
Yani hükümet daha yüksek, diyelim 6 lira gibi bir fiyat açıklamaya kalksa Uluslararası Para Fonu ile arası açılacak, içeride piyasalar programa yeniden şüpheyle yaklaşmaya başlayacaktı. 4 lira açıkladı, üreticiyle arası açıldı bu kez.
İşte tam da bu nedenle özellikle tarımsal alımlarda fiyatların siyaseten belirlenmesi sakıncalı. Oysa siyaset bu işten gerçekten uzakta durabilse bugün olduğu kadar yara almayacaktı.

Bence hükümetin yapması gereken, her aşamada fındık üreticisini bilgilendirerek Fiskobirlik'e para aktarmaktı. Çünkü birliğin devletten ciddi bir alacağı var. Bu paranın ödemesini hızlandırsalar, fındık üreticisi ile Fiskobirlik'i baş başa bıraksalar bu sorun kendi mecrası içinde kalırdı.

İsmet Berkan / Radikal

fmt79 12-09-2006 13:09

Alıntı:

Bence hükümetin yapması gereken, her aşamada fındık üreticisini bilgilendirerek Fiskobirlik'e para aktarmaktı.
Yok ya, olur başka işimiz yok para aktaralım. Benim daha elektriği, suyu olmayan köyüm var güzel ülkemde. Daha geçen aylarda Fiskobirliğin bankalara olan 4 trilyon borcunu sildi hükümet. Daha ne yapalım. Vatandaş çıkmış bugün de tekelcilikten bahsetmiş;
Alıntı:

FİSKOBİRLİK'i tekelciler devreden çıkarmak istedi
FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem, "İktidar ve fındık tekelcileri FİSKOBİRLİK'i devreden çıkararak dikensiz gül bahçesi yaratmak istediler'' dedi.
12 Eylül 2006 12:40
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=184807
Yahu bunlar işi beceremediler, yüzbinler sokağa döküldü hükümet bize yardım et diye çığlık çığlığa sloganlar attılar. Bir yıldır paralarını alamayan üreticiler vardı ortada. Hükümet de yardım etmek için TMO'yu görevlendirdi. Fiyatın yarısı peşin diğer yarısı 15 gün sonra. Oh ne güzel peşin para. Şimdi bu Fiskobirlik yöneticileri nasıl oluyor da konuşabiliyorlar anlamıyorum. Hatta bunların insan içine çıkmamaları lazım uzun bir süre. Utanma duygusu olan insanlar böyle yaparlar en azından...

malina 12-09-2006 13:47

Alıntı:

Fiskobirlik öyküsü...

Altın
çağ

Fiskobirlik, 1938 yılında kuruldu. Fındık üreticilerine pazar yaratabilmek amacıyla yola çıkılmıştı... 50 kooperatif çatısı altında örgütlenen Fiskobirlik, 1964 yılına kadar altın çağını yaşadı. Özerkti, borcu yoktu.
Gün oldu devran döndü...

Politikacı, 'altın yumurtlayan tavuk' olarak gördüğü 18 birliğe el attı.
1964 yılında dönemin iktidar partisi, 'tarım ürünlerini destekleme politikasıyla' birlikleri denetlemeye ve kontrol etmeye başladı. Üreticiyi oy deposu olarak kullandı. Açıkçası, 'politikacının fendi, üretici kooperatiflerini yendi.' 30 yıl süren saadet zinciri kırıldı. Türkiye, 'kara deliklerle' tanıştı.

Oyun, "5 Nisan kararları'na kadar" sürdü. Tansu Çiller hükümeti, 1995 yılında ilk neşteri attı. Ama birliklerin kartopu gibi büyüyen kara deliğine çeşitli fonlardan kaynak aktarımı da sürdü. Fiskobirlik'te de sorunlar aynıydı.

Büyük
devrim

1999 yılına gelindiğinde deniz bitmişti...
Türkiye, Dünya Bankası'nın gözetiminde "Birlikler" politikasını değiştirdi. 2000 yılında uygulamaya soktuğu 4572 Sayılı Yasa ile bir devrim yaptı.
Artık birlikler özerkti.

Taban fiyat uygulaması çöpe atılmıştı. Birliklerden politikacının "oy sopası" alınmıştı.

Üstelik 4572 Sayılı Birlikler Yasasının geçici 1-e maddesi;
'1 Mayıs 2000 tarihi itibariyle birliklerin özel faaliyetlerinden doğan borçları ve faizi, Yeniden Yapılandırma Kurulu'nun önerileri dikkate alınarak Hazine'ce üstlenilir" diyordu.

Gerçekten de 8 birliğin borcu silindi. Fiskobirlik'in borcu da aynı kapsamda silindi. Birliğin bugün 3 iştirakı var. Gayrimenkul portföyünün değeri ise 1.5 milyar YTL.
Yazıyı önceki sayfalarda alıntılamıştım. Burada sözü edilenden başka borcunun daha mı silindiğini söylüyorsunuz?

fmt79 12-09-2006 14:01

Tabi elimde belge yok. Kanun da yok. Ancak başbakanın ağzından söylüyorum. "Fiskobirlik bankalara 4 trilyon borcu olduğu için hiçbir banka kredi vermeye yanaşmıyordu. Biz de 4 trilyonluk bu borcu sildik" dedi. Gerçi bir kez mimlenince hiçbir banka yine de kredi vermeye yanaşmadı...

malina 12-09-2006 14:21

Konuyla ilgili bir yazı...

Alıntı:


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan alışkanlık haline getirdi. Karadeniz Bölgesi'ne ayak basar basmaz Fiskobirlik'i ve fındık üreticilerini acımasızca eleştiriyor.
Geçen pazar günü katıldığı AKP Giresun İl Kongresi'nde yine Fiskobirlik ve fındık üreticilerine öfke saçtı.

Başbakan'ın yerden yere vurduğu fındık üreticileri Türkiye'nin yaklaşık 6 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatının üçte birini yani 2 milyar dolarını tek başlarına gerçekleştiriyor. Üstelik bu ihracatta tek bir dolar ithal girdisi yok.
Başka bir ülkede olsa bunu başaran üreticiler baş tacı yapılır.
Fakat Başbakan, fındık üreticisine teşekkür edeceğine her fırsatta eleştiriyor, hakaret ediyor.

Çok eskilere gitmeye gerek yok. Başbakan bu yılın başında hem de Kurban Bayramı'nda Trabzon'daki konuşmasında üreticinin en büyük örgütü olan Fiskobirlik'i çok sert bir dille eleştirdikten sonra şöyle demişti: "Ne yazık ki, yüzlerce trilyon borcu var ve son yıl bu borç 94 trilyona indi. Baktık ki, birçok söylenti ve dedikodu yayıyorlar. Hazine olarak bu üstlenildi ve çizik atıldı." (Hürriyet-14.1.2006)

Daha sonra birçok kez Fiskobirlik ve fındık üreticilerini eleştiren, fırçalayan Başbakan Erdoğan,geçen pazar günü yaptığı konuşmada bu kez borçların silinmesini bakın nasıl anlattı: "Biz göreve geldiğimiz ana kadar devlete olan borcu 1.5 katrilyon. Bakınız bu parayı kimse konuşmuyor. Bunun 300 trilyonu bankalara ait. Biz göreve geldik bir anlaşma yaptık. Ve bu 1.5 katrilyon liraya çizgiyi çektik. Fiskobirlik'i devlete borçlu olmaktan kurtardık. Bu parayla bütün mal varlığına el koyabilirdik ama koymadık."

Başbakan bir yandan fırça atıyor, diğer tarafta borçlara çizik atıyor. Fakat her çizikte bir karalama, bir yanıltma var.

Fiskobirlik'in borcunun neden ve nasıl silindiğini anlayabilmek için öncelikle Dünya Bankası'nın dayatması ile 16 Haziran 2000'de yürürlüğe giren Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerin Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin 4572 Sayılı Yasa'yı çok iyi bilmek gerekiyor.

Bunu bilmezseniz Başbakan gibi her şeyi birbirine karıştırırsınız.

Birliklerin yeniden yapılanmasını öngören bu yasanın geçici 1/E maddesi şöyle der: "Birliklerin 1.5.2000 tarihi itibariyle mevcut özel bünye faaliyetleri ile ilgili borçları, borçların ödenmesine kadar geçecek süre içinde bu borçlardan doğan faiz ve gecikme zammı gibi fer'i borçları ile personel kadrolarında yapılacak düzenlemeler için gerekli tazminat tutarı Yeniden Yapılandırma Kurulu'nun önerileri dikkate alınarak Hazine'ce üstlenilip tasfiye olunur."

Açıklamalarından öyle anlaşılıyor ki, Sayın Başbakan bu yasayı bilmiyor. Çünkü bu yasa kapsamında bugüne kadar 7 Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'nin 694 trilyon liralık borcu silindi.

Fakat aynı yasa maddesi Fiskobirlik'e farklı bir biçimde uygulandı. Fiskobirlik'in 2000 öncesi ile 2000 sonrası borçları birlikte değerlendirilerek mahsuplaşmaya gidildi.

Hazine Kontrolörleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın müfettişlerinin 6.5.2005 tarihinde Fiskobirlik'te yaptıkları incelemeler sonucunda Fiskobirlik'in 1.5.2000 öncesine ait 147.9 trilyon lira borcu olduğu, buna karşılık 1.5.2000 sonrasından ise Hazine'den 53.4 trilyon lira alacağı olduğu tespit edildi.

Yapılan mahsuplaşma sonucunda Hazine'ye 94.5 trilyon lira borcu kaldı. Yasa gereği bu borç silindi. Başbakan'ın 13 Ocak'taki konuşmasında "çizik attık" dediği borç bu.

Fiskobirlik'in bankalara olan borcuna gelince... Devlet tarafından fındık alımları ile görevlendirilen Fiskobirlik'e 1989 yılında Garanti Bankası'ndan kullandırılan kredi 21.12.2000 ve 1998'de Vakıfbank'tan kullandırılan kredi ise 15.3.2001 tarihinde varılan anlaşma doğrultusunda Hazine tarafından üstlenilerek tasfiye edildi. Bu iki bankanın borcu tasfiye edildiğinde AKP iktidarda değildi.

Bu nedenle Başbakan'ın "1.5 katrilyon liraya çizik çektik" sözü gerçeği yansıtmıyor.

AKP döneminde tasfiye edilen borç Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası borçlarıdır. Bu borçların toplamı ise, 28.5 trilyon liradır.
Hazine ile Yapı Kredi Bankası arasındaki anlaşmazlık nedeniyle Yapı Kredi Bankası kağıt üzerinde yürüttüğü olağanüstü faiz ile bu borcu 600 trilyon lira olarak talep etti. Bu Fiskobirlik'in değil, Hazine ile Yapı Kredi Bankası arasındaki bir anlaşmazlık. Bunun faturasını Fiskobirlik ve fındık üreticisine kesmek haksızlıktan öte insafsızlık olur.

Bu arada Başbakan pazar günkü konuşmasında Fiskobirlik'e para vermeye yetkileri olmadığını söyledi. Bu konuda da Başbakan'ın yanlış bilgilendirildiği anlaşılıyor.

Çünkü, sadece bu yıl Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'ndan Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri'ne 300 trilyon liradan fazla kredi verildi. Fakat Fiskobirlik'in kredi talebi geri çevrildi. Kredi verilen birliklerin durumu Fiskobirlik'ten farklı değil.

Kaldı ki, bu yılın başında yapılan Fiskobirlik'in genel kurul toplantısından önce AKP milletvekilleri "bizim listemizi seçin, paranız hazır" demişlerdi.
Yoksa, Fiskobirlik'in genel kurul delegeleri AKP'nin listesini seçmeyerek para verme yetkisini hükümetten almış mı oldular?

Özetle, Başbakan'ın fındık konusundaki açıklamaları yanlışlıklar ve çelişkilerle dolu.

TARIM DÜNYASINDAN / Ali Ekber Yıldırım
Dünya Gazetesi

malina 12-09-2006 14:53

Alıntı:

TMO yetkilileri, finansman sorunu da bulunmadığını, 150 milyon dolarlık kredi sağlandığını, gerekirse kredi tutarının 400 milyon dolara çıkarılabilceğini ifade ediyorlar.

Alımın finansmanı için varlığa dayalı kredi sistemi ile (fındık teminat gösterilerek) Hazine garantisi olmadan kredi alındığı için, alımların Hazineye herhangi bir yükünün olmadığını belirtiliyor.

Bu nedenle Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, ''Bu işin Hazine ile IMF ile hiç bir alakası yok'' ifadesini kullanıyor.
Sabah

Alıntı:

Soru:
Fiskobirlik’e kredi verilmemesi için bankaları etkilediğiniz iddiası var. Bu iddiayı güçlendirecek bir açıklamanız oldu. 27.12.2005 tarihli basın açıklamanızda “ Alınacak kredi ile zarar finanse edilecekse ve inandırıcı iş planı yoksa tefeciler dışında kimsenin kredi vermeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir” dediniz. Fiskobirlik nasıl bir iş planı ile kredi kullanabilir? Ayrıca bu açıklama ile bankaların yöneticilerini kararlarını olumsuz etkilediğinizi düşünüyor musunuz?

Ali Ekber Yıldırım / Dünya


Cevap:
Fiskobirlik’in zamanında yapması gerekeni bana danıştıklarında açıkça kendilerine de söyledim, bahsettiğiniz açıklamada da söyledim. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir bankaya gidip para istediğinizde bu parayla ne yapacağınızı dolayısıyla geri ödemeyi ne zaman ve nasıl yapabileceğinizi anlatmanız gerekir. Bunu yapmak istemediğiniz taktirde sadece bir tefeciden para alabilirsiniz. Çünkü tefeci için sizin ne yapacağınız önemli değildir, Tefeci size hem yüksek faizi fatura eder, hem de vakti geldiğinde acımasızca garantilerinizi nakite çevirir. O tefeci sadece garantiye bakar.

Fiskobirlik, “şu kadar parayla şunu yapacağız, netice olarak şu kadar kazanıp şu şekilde ödeyeceğiz demesi gerekir” dedim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Merak etmeyiniz, bugünün Türkiyesi’nde hiç bir banka yöneticisi sadece Cuneyd Zapsu’nun lafı ile hareket etmez, kaldı ki söylediğim özel ve bilinmeyen bir şey değil. Bir sürü yerli ve yabancı özel banka kredi verecek sağlam müşteri ararken,

FKB’nin kredi alamamasına sebep bir tek inandırıcı bir iş planını vermemesine bağlıyorum.

Bankalar para verip karşılığında yine para almak isterler. Gayrimenkul veya fındık değil.

Cüneyd Zapsu
Kaynak

TMO fındığı teminat gösterip kredi alabiliyorsa Fiskobirlik neden alamadı?

malina 12-09-2006 15:20

ZAPSU'NUN FINDIK SORULARINA VERDİĞİ CEVAPLAR

Başbakanın Danışmanı Cüneyd Zapsu bundan bir süre önce gazetecileri mail atarak, kendisiyle ilgili bütün soruları mail yoluyla iletmelerini ve bunların hepsini tek tek yanıtlayacağını belirtti. Sorular gitti ve Cüneyd Zapsu bugün soruları yine mail yoluyla cevap verdi.

--------------------------------------------------------------------------------
Zapsu'ya toplam 177 soru yöneltildi. Cüneyd Zapsu bu soruları verdiği cevapları 377 gazateciye mail attı. işte o cevapların ilk bölümü. Konu Başlığı: FINDIK

1. Fındık pazarında ne kadar bir paya sahipsiniz? AKP iktidarı sonrasında pazardaki payınızda artış veya azalma oldu mu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

İddia edildiği gibi, fındık pazarında bir paya sahip değilim. AK Parti’nin 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulmasından sonra, işle gereğince ilgilenemedigim için, tüm ortaklıklarımda olduğu gibi ortağı bulunduğum fındık entegre tesisini de 22.09.2002 tarihinde ağabeyime devrettim. Bu tesis 80’li, 90’lı yıllarda Türkiye’nin fındık ihracatında yaklaşık %15’e yakın paya sahip iken geçtiğimiz seneler ihracattaki payı sadece %2’lerde kalmıştır.

2. Fındık piyasasını tümüyle sizin yönlendirdiğiniz söyleniyor bu doğru mu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Ben 1970’lerin ortalarından beri, yani 30 yıla yakın bir zaman fındık sektöründe her kademede çalıştım, bu sektörün daha da gelişmesi ve ilerlemesi için çaba gösterdim. İhracatçılar Birliği Başkanlığı, Fındık Tanıtım Grubu, Dünya Fındık Konseyi’nden sonra 2002’den beri INC- Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi Başkanlığını yürütüyorum. Tabii ki bu tecrübemden ve bu alanla ilgili birikimimden dolayı hem hükümet, hem partimden bana bu konuda danışmak isteyenlere elimden geldiğince yardımcı oluyor, fikrimi söylüyorum. Ancak görüşlerime katılıp katılmamaları kendi takdirlerindedir. Kısacası sorunuza cevabım hayırdır.

( INC – Uluslar arası Kabuklı Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi hakkında detay için bkz. Madde 29 )
3. Fiskobirlik’in ihtiyacı olan krediyi özel bankalardan ve devlet bankalardan almasını engellediğiniz belirtiliyor. Bu iddiaların doğruluk payı nedir? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Fiskobirlik’in bankalardan kredi almasını engellemem söz konusu bile olamaz. Bu iddiada bulunanlara dava açtım, hala da açmaktayım. “Ben size hizmet etmek istiyorum Zapsu ise beni dava etti” diyerek beni toplanan halka şikayet eden TZOB Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’ı da bu yüzden dava ettim. Bundan sonra da hakkımda yanıltıcı iddialarla üçüncü şahısları yanlış bilgilendiren ve yalan iddiaları ile halkı şahsıma karşı kışkırtan kişilere karşı dava açmaya devam edeceğim.

Kaldı ki hangi banka kredibilitesi olan bir kuruluşun kredi başvurusunu Cuneyd Zapsu istiyor diye ret eder? İçinde bulunduğumuz şartlarda bankalar kredi verecek sağlam, düzgün müşteri ararken, hele faizlerin bu denli düştüğü bir ortamda kamu bankalarına ilaveten diğer özel ve yabancı bankaların da bir şahsın sözü veya yönlendirmesi ile kredi vermekten vazgeçtiğini düşünmek ne derecede inandırıcı olabilir?

İşin aslı ise şudur:

Sizin herhangi bir projeniz, bir iş planınız yoksa hiçbir banka size kredi vermez. Bankalar parayı kiraya verir ve tekrar para ister; yoksa para verip karşısındaki zamanında ödeyemediği için fındık veya gayrimenkul almak istemez. Eğer buna rağmen kredi vermeyi kabul ediyorsa, o zaman zaten bu banka değil, tefecidir.

FKB bana danıştığı zaman öncelikle kendilerine iş planı yapmalarını söylemiştim. Şayet bu yapılsaydı büyük ihtimalle istedikleri krediyi alabilirlerdi. İş planı “ben şu fiyattan alacağım, şunu yapıp şu fiyattan satacağım demektir. Fakat bu yapılmamışsa, o zaman kredi ile zararın finanse edilme veye spekülasyon yapılma ihtimalleri söz konusu olur ve bu da kredi bulunmasını elbette zora sokar.

Bunu anlamak istemeyenler başarısızlıklarını örtmek için herhalde böyle çirkin bir dedikodu çıkarıp belki sonunda kendileri bile inanmışlardır.

4. Fındık fiyatının belirlendiği toplantılara hiçbir resmi sıfatınız olmadan nasıl katılıyorsunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Yukarıda belirttiğim gibi, benim bu sektördeki geçmişim 30 yılı aşmaktadır. Deneyimlerim ve birikimlerimden kim faydalanmak isterse ona elimden geldiğince yardımcı olmaya hazırım. Bu sebeple de partimden ve hükümet üyelerimizden bana danışmak isteyenlerle de düşüncelerimi paylaşırım Halen bugün INC Başkanı sıfatı ile dünyanın her köşesinde kuru meyve ve kabuklu yemiş toplantılarına konuşmacı olarak davet edilmekteyim. Şayet fındık meselesinin konuşulduğu toplantılara davet ediliyorsam bundandır.

Ancak “fındık fiyatının belirlendiği toplantılar” diye sorarsanız ortada ciddi bir bilgi eksikliği var demektir. Zira AK Parti hükümeti yakında 4. senesini bitirecek ve bugüne kadar “Fındık Fiyatı” hükümetçe belirlenmemiştir. Son senelerde hükümetin fındık fiyatları ile hiç bir ilgisi olmamıştır, FKB’nin alım fiyatları mevzu bahisse bunu FKB kendi kararı olarak tespit edip açıklamıştır. İlk defa bu sezon Sayın Başbakan’ın direktifi ile Tarım Bakanlığı fındık çifçisini mağdur etmemek için arz fazlasını piyasadan çekecektir. Bunun fiyatının ise Eylül ayında tespit edileceğini söylemiştir.

“Resmi sıfatım” meselesini de ayrı cevaplamam gerekiyor: Sayın Başbakanımızın belirttiği üzere ben kendisinin Genel Baskani oldugu AK Parti’ye bağlı çalışan özel asistanı, veri koordinatörü ve müşaviriyim.

5. Fındık fiyatının 2 YTL’ye düşmesinden vicdan azabı duyuyor musunuz? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Bu sorunun muhatabı olmadığım için vicdan azabı duymam söz konusu bile olamaz. Bu soru maalesef önyargılı bir anlayışı yansıtmaktadır. Lütfen şunları hatırlayın.

FKB, hükümetle hiç bir bağı kalmadıktan, tüm borçları silindikten ve kendi imkanlarına sahip bir bağımsız kuruluş halini aldıktan sonra hükümetten –haklı olarak- kimseye sorup danışmadan, sezon başında “ tüm rekolteyi alacağım” diyerek 7YTL’lik bir fiyat açıkladı ve 52 bin ton piyasadan çekti. Ancak yarısının parasını ödeyemeyince önce kredi arama yoluna gitti. Bunda da başarılı olamadı. Ayrıca mahsül tahmininde de yanıldığını, satarsa büyük zarar edeceğini gördü. Bunun üzerine zararı göğüsleyip üreticinin parasını vereceğine, hükümeti ve bilhassa, Cuneyd Zapsu’yu günah keçisi yapıp kendi hatasını örtbas etmeye çalıştı.

Dolayısıyla vicdan azabı duyması gerekenlere, çiftçimizi köylümüzü zor durumda bırakanlara, onları yanıltanlara ve aldatanlara sorun lütfen bu soruyu, bana değil.

FKB 600 bin tona yakın çıkan 2005 mahsulünü yanlış bir şekilde 480 bin ton olarak tahmin etmiştir (ki Odalara kalsa bu 450 bin ton deniyordu). Hesabını DA bu yanlışa göre yapmıştır. Mahsul fazla çıkıp fiyat düşünce bunda ne hakla başkasında suç aranabilir ? 2006 mahsulünün 700 bin tonlardan fazla çıkmış olmasından da (ki fiyatın bu kadar düşmesinin asıl sebebi budur) ben mi sorumluyum?

FKB yöneticileri bu sezon içinde Başkani, Başkan Vekili ve diğer yöneticileri ile bana defalarca müracaat etmişlerdir. Her seferinde onlara bildiğim ve doğru olduğuna inandığım yolu gösterdim. Her görüşmede de yanımda şahitler olmuştur. Geçen Kasım ayından, son olarak Mayıs ayına kadar ellerinde her zaman mallarını satıp borçlarını ödeme imkanı vardı, ama onlar bu fırsatı kullanmadılar. Gerçeği de bildikleri halde, yanlış değerlendirme ve kararlarının sonucunu bana fatura etmeye çalışmışlar, kuklamın yakılmasına göz yummaktan da öte bu harekete çanak tutmuşlardır.

Evet birilerinin vicdan azabı duyması gerekir, bunların kim olduğu da çok açık!

6. Fındık fiyatları düşmeye başladıktan sonra stoklarınızdaki fındık miktarında ne kadar artış oldu? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Ben 22 Eylül 2002 tarihinde ortaklığımı devrettiğimden bu yana sorunuzun muhatabı olamam. Şayet “Ya ailesi? Ya ağabeyi? diye sorarsanız, onların da pazar paylarının %2 civarı olduğunu bir başka soru münasebetiyle belirtmiştim. (Bu arada sorunuzun ekonomik mantığını da anlamış değilim, çünkü fiyat düşerken mal alınmaz, mal satılır, yoksa siz aksini mi biliyorsunuz?)

7. Fındıkçının sizin üzerinden AKP’ye bunca yüklenmesine rağmen Başbakan Erdoğan sizi neden, hangi özelliğinizden dolayı yanında tutuyor? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Öncelikle şu açıklığa kavuşturulmalı: “Fındıkçının” diyorsunuz. Fındıkçı kimdir? Tamamen siyasete bulaşmış odalar mı? Tamamen siyasete bulaşmış kooperatifler mi? Siyasiler mi? Yoksa yanlış ve yanıltıcı beyanlarla galeyana getirilmeye çalışılan fındık çiftçisini mi kastediyorsunuz ? Eğer bu son kesimi kastediyorsanız onları ayrı olarak değerlendirmeliyiz; Çünkü onlar, kendilerini savunduklarını iddia edenler tarafından mağdur edilenlerdir. Onların sıkıntılarını, problemlerini ,sorunlarını çözme gayretlerime rağmen, siz de biliyorsunuz ki sezon başından beri yalan haberlerin yayılması ile günah keçisi haline getirildim.

Tabii ki benim üzerimden AK Parti’ye hatta doğrudan Sayın Başbakan’a yüklenilmekte. Medyayı biraz objektif bir gözle izlerseniz bunun sadece fındıkla değil birçok konuyla yapılmak istendiğini görürsünüz. Bunlara rağmen Başbakan beni hangi özelliğimden dolayı tutuyor diye merak ederseniz lütfen kendisine sorun, bunu benim cevaplama imkanım yoktur. Ama sualinizin arkasında “sizin ne özelliğiniz var?” diye bir başka soru yatıyorsa aşağıda bir başka vesileyle bunu da cevaplayacağım.

8. 30 Ağustos'ta Ordu'da düzenlenen ve hükümet komiserinin belirlemesine göre 80 bin kişinin katıldığı fındık mitinginde hükümetin yanı sıra şahsınıza yönelik protestolar eylemin odağında yer aldı. Sizin de fındık tüccarlığı yaptığınız dikkate alındığında üreticilerin bu tepkilerini haklı buldunuz mu, size yönelik -maket yakma, dövizler ve sloganlar- protestoları nasıl değerlendirdiniz? Bir fındık tüccarı olarak şu an Türkiye'de fındığa verilen ücreti siz yeterli buluyor musunuz, yoksa siz de düşük olduğu konusunda üreticilerle hem fikir misiniz? ( Fırat Kozok / Cumhuriyet )

Önce izninizle sorunuzun içindeki birkaç tane yanlış bilgiyi hemen düzeltmek isterim:

Mitinge, İçişleri Bakanlığı’nın verdiği rakamlara göre 30 bin kadar kişi katılmıştır.

Benim 4 senedir fındık ticareti yapmadığımı bircok kere açıklamış bulunmaktayım. Lütfen diğer sorulardaki bu konu ile ilgili cevabıma bakınız.

Bu düzeltmelerden sonra Ordu mitingi hakkındaki düşünceme gelmek istiyorum:

Bırakın 80 bini, 30 bini, 1 kişinin bile beni hedef alıp bana lanet okuması beni yaralar. Oradaki vatandaşlara sorular yöneltildi ve kendilerinin tamamen yanlış bilgilendirildiğini, “suçlu Cuneyd Zapsu” söylemi dışında “niye?” sorusuna cevap verilemediği görüldü. Tabii ki çok üzüldüm, üzülmekten de öte... Çünkü ben bazı eski siyasiler gibi hakkımda söylenenlerin bir kulağımdan girip diğerinden çıkabileceği kadar vurdumduymaz biri değilim. Bu kadar sene fındık ile sadece ticaretini yaparak değil, tüm kesimlerin hakkını korumak için AB ile, ABD ile mücadele eden biri olarak FKB’ nin hatası yüzünden bütün kamuoyu önünde günah keçisi ilan edilmek, bana tabii ki çok acı verdi. Bir fındık tüccarı olarak değil, ancak sektörün içinden gelen ve uzun yıllar bu işle uğraşmış bir kişi olarak fiyat konusundaki fikirlerim ise şöyle:

Öncelikle Doğu Karadeniz’de yüksek bölgelerde üretilen fındığın maliyeti ile Batı bölgelerimizde daha çok düz yerlerde taban arazilerde yetişen fındığı aynı kefeye koymamalısınız. İkisi arasında çok büyük bir maliyet farkı vardır. Batıya verilen makul fiyat, Doğu Karadeniz’de, fındığın monokültür olduğu bölgelerde asgari bile olmamaktadır. Bu sebeple fındık konusunda fiyat hakkında konuşurken bunu mutlaka Doğu ve Batı Karadeniz olarak değerlendirmek ve bölge koşullarına göre tespitte bulunmak gerekir.

Dağlık bölgenin maliyeti düz bölgeye verilmeye devam edilirse, düz bölgelerde her yer, her yıl daha da fazla fındık dolar. Bu durum ise başka hiç bir alternatifi olmayan doğu bölgesi üreticisi aleyhine gittikçe büyüyen bir sorun olur. Bu gerçekler görülürse sorunların sadece fiyatla çözülemeyecek bir yapıda olduğu anlaşılır.

9. Sizin bu konu hakkındaki mütalaanız nedir? Yani sorunun temelinde ne yatıyor? Sorumluları sizce kimler? ( H.Avni Uz / Vatan )

Sorunun temelinde öncelikle bizim arz-talep konusunu göz ardı etmiş olmamızın yattığına inanıyorum. Benim her türlü iktisadi konuda inanmış olduğum temel bir kural vardır: Arz ve talep dengesi.

Türkiye’de düz arazilerde fındığın çok karlı bir ürün olmasından dolayı son 30 yıldır ekim alanlarında %100’e yakın çok büyük bir artış vardır. Bu artışın çok fazla olması elimizde arz fazlası kalmasına yol açmıştır.

Diğer taraftan bu seneye spesifik olarak baktığımızda, FKB geçen sene rekolteyi yaklaşık 120 bin eksik olarak 480 bin ton olarak tahmin etmiş ve bu sebeple yüksek bir alım fiyatı ilan etmiştir Bu yanlışı gördükten sonra geri dönmemişler, “zararın neresinden dönersek kar” dememişlerdir. Son hataları ise yanlışlarını fark ettikten sonra, “gelin çözüm bulalım” diyeceklerine, önce bende sonra hükümette suç aramaya kalkışmalarıdır. Belli birkaç yönetim hatasından kaynaklanan sorunlar bu kadar büyük sonuçlara yol açmıştır.

10. Özellikle bu yıl ve bundan sonraki yıllar açısından sorunun çözümü nasıl sağlanır? ( H.Avni Uz / Vatan )

Sorunun çözümü öncelikle lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve sözleşmeli tarım gibi modern tarım yöntemlerinde yatmaktadır. Bu konuda hükümetimiz çeşitli çalışmalar başlatmıştır. Şu anda bu projeler hayata geçme aşamasındadır. Netice olarak ürün desteklenmemeli, üretici desteklenmelidir. Aksi taktirde piyasalara suni bir müdahale mevzu bahis olur ve istikrar sağlanamaz. Bu sene ise öncelikle ortada olan sorunun ivedilikle halledilmesi gerekmektedir.

Orta vadede öncelikle taban alanlarındaki mevcut ekim yasağını hakikaten geçerli kılmamız gerekmektedir. Bunun dışında Fındık Tanıtım Grubu aracılığıyla Türkiye dahil tüm dünyada fındık tüketimini artıracak pazarlama faaliyetlerinde bulunmamız gerekmektedir. Türkiye’yi yakında bir milyon tona yakın fındık üretimi beklemektedir. Bunun için tanıtım faaliyetleri büyük önem taşımaktadır. DFIF’in ( Destekleme Fiyat İstikrar Fonu ) tamamının bu sebeple tanıtım ve pazarlama faaliyetleri için Fındık Tanıtım Grubu’na verilmesi gerekmektedir.

Uzun vadede fındığın katma değerinin de yörede kalması için o bölgelere çikolata fabrikaları kurulmasını teşvik etmemiz gerekmektedir. Türk tüketicisi için de çikolata artık lüks bir ürün olmamalıdır.

Bu hususlara dikkat edilirse hem fındığın katma değeri yörede kalır, hem de yöre halkı için değişik geçim kaynağı alternatifleri çıkarılır, göç önlenir.

11. Fiskobirlik'in aldığı olağanüstü genel kurul kararından ne çıkar? Yönetim değişir mi? ( H.Avni Uz / Vatan )

Fiskobirlik özerk bir kuruluştur, Genel Kurul öncesi bu konuda herhangi bir yorum yapmanın doğru olmayacağına inanıyorum.

12. Konunun genelinde şahsınıza yönelik çeşitli ithamlar da mevcut. (Düşük ihraç rakamı telaffuz/telkin ettiğiniz, ihracatçılara, haliyle de yabancı alıcı şirketlere avantaj sağlanmasına yönelik tutum sergilediğiniz, Fiskobirlik' in kredi kanallarını engellediğiniz gibi konularda) Bu ithamlara karşı neler söylersiniz? ( H.Avni Uz / Vatan )

Bu soru sanırım sayın Ayaydın’ın köşe yazısı ile ilişkili. Öncelikle hep hatırlattığım bir hususu yine dile getirmek durumundayım: Yüksek ne demek? Düşük ne demek? Kime göre? Neye göre? Sayın. Aydın beyle telefon görüşmemde bazılarına göre düşük sayılan bir ihraç birim fiyatı telaffuz ettiğim doğrudur. Ancak telkin diye bir şey söz konusu olamaz. Sebebi ise çok açık:

Son 30 sene içinde ortalama ürün 300 bin ton olmuş ve ortalama ihraç birim fiyatı 3 usd/kg dan düşük gerçekleşmiştir. 2003 sezonuna kadar da bu bu şekilde devam etmiştir, sadece son 3 sene, o da üst üste arz çok düşük olduğundan ( bir sene rekolte düşükken ertesi sene ise don olmuş) tabii olarak fiyat, tarihinde hiç olmadığı kadar, 8-9 USD’lere çıkmıştır . Şimdi ise rekor bir üretim var, 700 bin tonlardan fazla deniyor. Bu rakam doğru ise ve herhangi bir şekilde piyasalara müdahale edilmezse, 3,60 usd ihraç birim fiyatları bırakın normali, fevkalede iyidir. Yoksa bizim memleketimizde iktisadın arz talep kuralları çalışmıyor mu? Tuhaf olanı bunu garipseyen, ekonomide herşeyin global arz talebe bağlı olduğunu bilmeyen, daha doğrusu bilmek istemeyen, hala dünyada “tekelciliğin” olduğunu sanan zihniyetteki kişilerin olmasıdır. Siyasi olarak bunun üzerinden prim yapmak isteyenler olabilir, bunu anlayabilirim, mantığı var, ama iktisat sayfalarında nasıl olur da bu yer bulur, işte bunu anlayabilmiş değilim. Ama hükümet bedelini ödemeye hazırsa ve piyasaya müdahale gelip arz fazlası piyasadan çekilip satılmazsa, o zaman piyasa tabii ki kendine göre daha yüksek bir seviye bulacaktır.

Fiskobirlik kredi konusundaki cevabım için bkz. Madde 3

13. Hükümetin bu konuda yaklaşımı ve izlediği/izleyeceği politika size göre ne olmalı? ( H.Avni Uz / Vatan )

Bu konuda hükümet üyesi olmadığım için benim birşey söylemem uygun olmaz. Ancak AK Parti’nin programında ürün değil üreticinin destekleneceği açıkça yazmaktadır. Bu nedenle hükümet lisanslı depoculuk, ürün borsaları ve sözleşmeli tarım gibi modern tarım yöntemlerinin uygulanması çalışmaları içindedir. Bence piyasalara doğrudan müdahil olunmamalı, üreticimize direk destek sağlanmalı ve onlara alternatifler sunulmalıdır.

14. Üreticinin mağduriyeti çözüm bulacak mı? Bu konuda gözlemleriniz/öngörüleriniz nedir? (Bu soruya yanıtınız sanırım okurlarımız açısından hükümete çok yakın bir isim olmanız nedeniyle hayli ilgi çekecektir diye düşünüyorum)

Belki cevabım ilgi çekebilir, ancak“mağduriyet”ten ne anlaşıldığının açıklanması gerekir : 1kg findigin maliyeti acaba hakikaten 3,5 ytl midir? Bu rakam tamamen siyasallaşmış, bir kg dahi fındık alıp işleyip satmamış bir kurum başkanına göre söylenmiş bir rakam mıdır? Yoksa maliyet İhracatcı Birliklerinin çıkardığı 1,5 ytl midir? (Bilgi için Roma/İtalya findık maliyeti 1,80 ytl dir). Şimdi mağduriyet konusuna dönelim. :

Türkiye’de tarım sektöründe ortalama kar marjina bir bakın lütfen. Son 30 sene içerisinde fındığın ekim alanı batı bölgelerimizde %100 ’den fazla artmıştır. Aynı zaman zarfında bu bölgedeki çiftciye fındık getirisi kiloda takribi 1 ytl’dir. 1 ytl alan çiftçi, bu 30 senede mesela batı bölgelerinde (Adapazarı, Düzce, Akçakoca, Bolu vs) 1974’ te 80 bin hektar dikim alanı olan fındığa bir 87 bin hektar daha eklemiştir ( Mesala toprağındaki mısırı sökerek.) Bu bölgelerde mağduriyetten bahsedilemez. Eğer bahsedilirse o zaman Türkiye’deki diğer milyonlarca çiftçimizin ahı alınır.

Buna karşın, yüksek bölgelerin fındık çiftçisinin başka hiç bir alternatifi yoktur. Bu bölgelerde fındık monokültürdür, başka hiç bir şey yapamazlar. Zaten bu bölgelerde ekim alanını da arttıramazsınız. Nitekim 1974’ te fındık ekim alanı 99 bin hektar olan bölge, 2004 yılında 102 bin hektar olarak gözükmekte, yani neredeyse hiç artmamıştır. Bu bölgelerde ise 3,5 YTL dahi yetmeyebilir, burası hakikaten “mağdur” dur.

Benim düşünceme göre bulunacak bir sistem dahilinde bu bölgelerimizdeki çiftçimize doğrudan destek verilmesi gereklidir. Aksini yaparsak, mesela 1,5 YTL verirseniz batı “mağdur olmaz” ama doğu perişan olur. 3,5 YTL verirseniz doğu ancak nefes alır; fakat bu sefer batı çok daha fazla eker, ertesi yıl ürün daha da fazla olur ve neticede de problem katlanarak büyür, tekrar önünüze gelir. Ziraat Odalarının siyaseti bırakıp, bu probleme eğilmelerini ve çözüm üretilmesinde yardımcı olmalarını dilerim.

15. Fındık piyasasına müdahale ettiğiniz ve kendi çıkarlarınıza kararlar aldığınız iddialarına ne diyorsunuz? ( Dilek Yaraş / İnternethaber )

Fındık piyasasına müdahele ettiğim ve kendi çıkarlarım için kararlar aldığım iddiaları tamamen gerçek dışıdır. Bu konuya daha önceki sorularda cevap verdim.

16. Türkiye’deki fındık fiyatlarının belirlenmesi konusunda spekülasyon yaptığınız ve fiyatların düşmesine neden olarak üreticiyi zarara uğrattığınız yönünde suçlamalar ile karşılaştınız. Sizin bunu aksini iddia eden yanıtlarınız oldu. Fakat iddialar her yıl yeniden yeniden tekrarlanıyor. Fındık ticaretindeki aktiviteniz nedir? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 1 ve Madde 2

1987 – 2001 yılları arasında, son 7 sene başkan olarak İhracatçılar Birliği’nde görev aldım. 1997’de Fındık Tanıtım Grubu’nu kurdum. Yine 1997’de New Jersey’de Dünya Fındık Konseyi’nin kurucu eş başkanlığını yaptım. 1997’de yönetim kuruluna girdiğim INC’nin 2002 senesinde halen sürdürmekte olduğum başkanlık görevine seçildim. Fakat 30 senelik fındık geçmişimden ve INC Başkanlığımdan dolayı fındık sektörüyle ilişkim elbette sürmektedir. Ancak 2002 itibariyle herhangi bir ticari aktivitem bulunmamaktadır .

17. Fındıkta yılda ne kadarlık bir dış ticarete aracılık ediyorsunuz? ( Hülya Güler / Ekonomist )

Daha önceki sorularda değindiğim üzere, fındık piyasasında herhangi bir ticari aktivitem bulunmamaktadır, buna aracılık yapmama da dahildir.

Bu tip iddalar ciddiye alınması için delilleriyle ortaya konulmalı; aksi taktirde iftira edilmiş olmaz mı? Kaldı ki fındık ticaretiyle uğraşacaksam niye aracılık yapayım? Fındık işiyle ilgilenen eski şirketim ile ticarete devam ederdim. Bunda da hukuka aykırılık bulunmazdı.

18. Bazı ticari ilişkileriniz kamuoyunu oldukça meşgul ediyor. Fındık fiyatları konusunda üzerinizde önemli soru işaretleri var. Uluslararası fındık ticaretini yürütmeniz, gerçekten fındık fiyatlarını etkiliyor mu? Alivre satış bağlantısı yapıp, fındık fiyatının düşük olması için çaba gösterdiğiniz iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

AK Parti’nin 14 Ağustos 2001 tarihinde kuruluşundan sonra fındık işleme fabrikamı zaman ayıramadığım için ,22.09.2002 tarihinde ağabeyime devrettim. Bu tarih itibarıyla da fındık ticaretindeki aktivitem sona ermiştir. Uluslararası fındık ticareti yürüttüğüm gerçeği yansıtmayan bir iddiadır. Alivre satış yaptığıma, fiyatların düşük olması için uğraştığıma dair iddialar gerçekle bağdaşmayan, yanlış ve yanıltıcı ithamlardır.

19. Fiskobirlik ile hükümet yetkilileri arasındaki tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tartışmada tarafların haklılık derecesi sizce nedir? ( Bülent Sarıoğlu / Milliyet )

Bu tartışmaya geçtiğimiz sene itibariyle baktığımızda FKB’nin yapmış olduğu üç ciddi yanlış dikkati çekmektedir :

FKB geçen sene rekolteyi yaklaşık 120 bin ton eksik tahmin etmiştir. 600 bin yerine 480 bin tonluk tahmin sebebiyle piyasada arz noksanı olacağını sanıp yüksek bir alım fiyatı söylenmiştir.

Bu yanlışı piyasa açıldıktan hemen sonra, kasım ayında gördükten sonra geri dönmeleri gerekirken bunu yapmamışlar, “zararın neresinden dönersek kardır” dememişlerdir.

Son hataları ise yanlışlarını fark ettikten sonra, çözüm arayacaklarına, suçu hükümette aramaya kalkmalardır. Belli birkaç yönetim hatasından kaynaklanan sorunlar bu kadar büyük sonuçlara yol açmıştır.

Hükümetin bu tartışmada herhangi bir hatasını görmüyorum, çünkü bu fiyatın açıklamasını hükümet yapmamıştır. Finansmanına zaten karışmamıştır. Malı alan da, kararı veren de, vaktinde satmayan da ( ki FKB isteseydi elindeki malın bir kısmını satıp üreticiye ödeyemediği borcunu ödeyebilecek durumdaydı, şu anda hepsini satsa bile yetmez) FKB’ nin kendisidir. Netice olarak tipik bir yönetim hatası ile karşı karşıyayız.

Hükümetin hatası ise belki şurada olmuş olabilir: Çiftçimize en baştan “Dikkatli olun, FKB hükümet demek değil, artık özerktir, buna mal vermekle normal bir tacire mal vermek arasında hiç bir risk farkı yoktur” demesi gerekebilirdi. Böylece çiftçi FKB’yi devlet sanmaz, “Ürünümün karşılığı nasıl olsa ödenir?” düşüncesine kapılmazdı.

20. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ordu'da Fiskobirlik'le ilgili eleştirileriyle gündeme gelen 'fındık sorunu'nda ilk akla gelen kişi siz oldunuz. Bazı Fiskobirlik yöneticileri ve üreticilerin tepkisi size yöneldi. Şu anda fındık sektörüyle ilişkiniz ulusal ve uluslararası düzeyde ne durumda? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 1 ve Madde 18

malina 12-09-2006 15:22

21. Fındık fiyatlarındaki düşüşte sizin etkili olduğunuz iddia ediliyor. Başta siz olmak üzere ihracatçı firmaların daha iyi kar edebilmesi için fiyatların düşük tutulduğu iddiaları sadece CHP'li milletvekillerinden değil, yöre çiftçisinden de geliyor. Bu doğru mu, değilse işin aslı nedir? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konu ile ilgili cevaplarım için bkz. Madde 2 ve Madde 6

22. Dünya çikolata sanayi fındıktan vazgeçmeye mi başladı? Yani içsel nedenlerin dışında global ne tür sorunlar var? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Hayır. Ancak sanayiciler zincir marketlere karşı hammaddelerindeki artıştan dolayı zam yapmaları gerekirken - fındık fiyatının yaklaşık %400 arttığı bir pazardan söz ediyoruz - aksine iskontolar vermek zorunda kaldılar. Firmalar artık AR-GE’ lerine fındık dışında farklı alternatif hammaddelerle ürünler yaptırmaktadırlar. Bu AR-GE çalışmasının tamamlanıp, çıkan prototipin deneme bölgelerinde satılması vs 3-4 senelik bir zaman almaktadır. Bu da demektir ki, önümüzdeki dönemde fındıklı ürün sayısında azalma olabilecektir. Dünyada çikolata pazarı giderek büyümektedir, ancak fındıklı çikolatanın payını bu pastada arttırmamız şarttır. Normalde fındıktan 3-4 kat daha pahalı olan cashew için Vietnam çok ucuz fiyatlarla devreye girmiştir. Şu anda Vietnam Cashew’sının kilosu 4 usd’den satılmaktadır ve büyük çikolata firmaları cashew’li ürünler yapmaları için desteklenmektedirler.

23. Fındık sorununda Fiskobirlik'in sorumluluk payı nedir? Geçmiş dönemlerde görev zararı yüklenen birliğin 1.5 katrilyon lira borcu silindi. Fakat hala yüksek miktarda borcu bulunuyor ve çiftçiye ödeme yapamıyor. Fiskobirlik bu kadar borcun altından nasıl kalkacak? Mevcut yönetimin stratejik hataları nedir? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Öncelikle şunu belirtelim : FKB’nin silinen borcu 1,5 katrilyondan daha fazla bir rakamdır. Enflasyona göre güncellenmemiş tutar toplam 1 milyar 889 milyon YTL’dir. Demek ki bunu güncellersek çok daha büyük bir rakamla karşılaşacağız.

FKB’nin bu borcun altından kalkması için kendisine ait aktifleri ve gayrimenkullerini satması gerekir. Bunun dışında ellerinde kalan malın da satılması neticesinde kendi bünyesini tekrar sağlamlaştırabilirler.

Fiskobirlik hakkında düşüncelerim için bkz.madde 19

24. Fiskobirlik yönetimi seçimlerinde sizin desteklediğiniz aday var mıydı? Mevcut yönetim, seçimlerle ilgili niye sizin adayınızdan söz ediyor? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Hayır. Üstelik hiç bir şekilde bir kooperatifin yönetimine siyasiler tarafından “aday” önerilmesini doğru bulmuyorum. Bunu geçen FKB seçiminde de açık açık belirttim. FKB yönetimi de bu konudaki tavrımı çok iyi bilmektedir. Aksi duyulmuşsa açıklanmasını rica ederim.

25. Fiskobirlik'in kamu bankalarından kredi alamayışının nedeni olarak gösteriliyorsunuz. Bu doğru mu? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu konudaki cevabım için bkz. Madde 3

26. Sizce Başbakan, Fiskobirlik'e neden bu kadar kızgın? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Başbakan’ın FKB’ye herhangi bir şahsi kızgınlığı olması bence söz konusu olamaz. Bu sadece, üreticiyi yanlış bilgilerle yanıltarak, bütün bir sezon boyunca kendi yapmış olduğu üç temel hata sonrasında halen bu sorumluluğu üstlenmeyerek suçu hükümete atmak isteyen ve kendi dışında günah keçileri arayan FKB’ye yönelik bir tepkidir. Çünkü burada mağdur olan, parasını alamamış olan üreticidir. Sayın Başbakan’ın bu mağduriyet karşısında tepki göstermesi çok doğaldır.

27. Fındık sorunu nasıl çözülür? Yol haritası ne olmalı? İhracatçı, üretici, Fiskobirlik, hükümet neler yapmalı? ( Sedat Sahmay / Radikal )

Bu sorunun cevabı için bkz. Madde 10

28. Son günlerde BİM nedeniyle Ordu’daki olaylarda adınız miting alanlarına taşındı. Bu sizi rahatsız ediyor olmalı…? Kendinizi haksızlığa uğramış olarak mı görüyorsunuz? Bu durumu siyasetin bir cilvesi olarak mı değerlendiriyorsunuz? Bu konuda özellikle altını çizmek istediğiniz noktalar neler? Neler oluyor sizin değerlendirmeleriniz neler? ( Gülçin Tahiroğlu / Platin )

Ordu’da düzenlenen miting beni tahmin edemeyeceğiniz kadar üzdü. Bu kadar sene fındık ile uğraşan her insanın, her kesimin refahını artırmak için çalıştıktan sonra başkalarının hataları yüzünden günah keçisi ilan edilmek bana çok acı verdi. Düşünsenize 2002’de de ben Tayyip Bey’in yanındaydım, aynı vazifedeydim. 2003’ten 2004’e fiyat iki misli arttı, 2004’ten 2005’e bir iki misli daha, 2005’te de aynı yükseklikte kaldı, yani 3 sene artışta kimse bana birşey demezken bu sefer arz fazlasından dolayı fiyat düşünce Cuneyd Zapsu suçlu oldu... Bariz yönetim hataları yüzünden, bir kurumun aldığı yanlış kararların örtbas edilebilmesi için günah keçisi olarak seçildim. Haksızlığa uğramaktan da öte çok kırıldım. 1996 senesinde şirketim için bir broşür hazırlatmıştım ve kapağına bir Türk köylü kadının resmini koymuştum, “Bu insanlar için fındık olmazsa olmaz bu insanlara destek olmamız lazım” diyerek. Kooperatif yönetmeyi beceremedi, Fakat kabul edelimki, suçlarını başka yöne yöneltmede becerikli davrandı.

Detaylı bilgi için bkz. Madde 19

29. Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığından önce ve sonra danışmanlığını üstlenirken, fındık konusuna bir şekilde müdahil olmayı sürdürmenin, bugün baktığında doğru olduğuna inanıyor musun? İki yıl önce bir konuşmamızda, 'kardeşime devrettim' dediğini hatırlıyorum. Ancak bir yandan Kabuklu Yemişler yöneticiliğin devam ediyor muydu? Fındık üreticisi ülkenin yönetimine danışmanlık verirken, fiyatını belirleyen kuruluşun yönetiminde rol almak çıkar çatışması, conflict of interest sayılır mı? ( Murat Yetkin / Radikal )

“Fındık konusuna müdahil olmak demekle” Tayyip Bey’e bu konuda bildiklerimi aktarmaksa, evet yaptığımın doğru olduğuna inanıyorum. 30 seneye yakın bu işi yaptıysanız, sektörde çiftçisinden çikolata üreticisine ve onun müşterisi dünya süpermarketlerine kadar bilip tanıyorsanız, arz-talebin tüm yan oyuncularını biliyorsanız, tabii ki bu birikiminizi ve düşüncelerinizi ülkenizin yetkili kurumları ve kişileriyle paylaşmanız gerekiyor demektir.

Detaylı bilgi için bkz. Madde 1,Madde 2 ve Madde 4

INC’nin fiyat belirleyen bir kuruluş olmadığını da bildirmek isterim. Ltf www.treenuts.org’ a bir girin. Bu INC’nin portalıdır. INC sadece fındık değil, dokuz adet kabuklu yemiş ve 5 adet kuru meyveyi bünyesinde barındıran, dünyada 42 ülkeden 500’ün üzerinde üyesi olan, fiyatla alakası olmayan, daha çok bir üretici birliğidir. Kabuklu yemiş ve kuru meyve konusunda sağlık, besin araştırmaları, kalite standartları, gıda güvenliği, devletlerin standartları konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu sebeple bu Konsey’i “fiyat kırmak” amacıyla kullandığım iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

30. Başbakan'ın yakınında olmanıza karşılık, Dünya Fındık Konseyi Başkanı olmanıza karşılık, fındık üreticisini memnun edememeniz sizin de başarısızlığınız değil mi? ( Serpil Yılmaz / Milliyet )

Bir bakıma evet. Demek ki kendimi yeterince iyi anlatamamışım geçtiğimiz dört sene içerisinde. Benim hayatım fındıkla geçti, 30 yıl bu işin her türlü kadamesinde, her türlü alanında çalıştım. Dünyada Çin’den Kaliforniya’ya, Finlandiya’nın en kuzeyinden, Güney Afrika’ya gezmediğim hiçbir çikolata fabrikası kalmadı. Bu birikimlerimi tabii ki burada anlatmak, paylaşmak istiyorum. Benim istediğim Türk üreticisinin fındık ile hakettiği yere gelmesi. Ancak iktisat kuralları işlemeye devam ediyor. Birinin Türk fındık köylüsünü, üreticisini uyarması gerekiyor. Artık sadece kendi ülkemize bakamayız; dünyanın geri kalanında da neler olduğuna bakmak mecburiyetindeyiz. Ancak bir noktayı da unutmayalım: Ben karar mercii değilim. Ben kendi deneyimlerimi ve düşündüklerimi anlatmakla görevliyim. Bundan sonrası karar merciilerinin takdiridir.

Bir düzeltme de yapayım : INC Dünya Fındık Konseyi değildir. Uluslararası Kabuklu Yemiş ve Kuru Meyve Konseyidir. INC. için bkz. Madde 29

31. Güneydoğu kökenli bir işadamı olarak Karadeniz ve Marmara bölgesinde üretilen fındık ticaretine ilginiz nereden kaynaklandı? ( Sezai Matur / Sakarya Yenihaber )

Bir kere ailemin sadece bir tarafı Güneydoğuludur. Anne tarafim ise Rumeli göçmenidir. Ama haklısınız, Karadenizli degilim.

Almanya-Münih’de öğrenci iken Almanya’ya fındık ithalatına başladım. O zamanlar fındık Almanya’ya çuvallarla kabuklu olarak ihraç ediliyordu (halen maalesef Türk fındığının %70’i böyle ihraç edilmektedir ). Ben işlenmiş olarak almaya başladım. Daha sonra babam Türkiye’ye dönmemiz için ısrar ettiğinde başlamış olduğum ve öğrendiğim işi yapmaya devam ettim. 1985’de fındık işleme tesisi kurdum ve bu iş 2002 senesinde görevimi bırakana kadar devam etti.

32. Fiskobirliğe kredi verilmemesinin arkasında sizin olduğunuz iddiaları fiskobirliğin market açtığı ve kaynaklarını bu tür yatırımlara yönelttiği iddiaları nın altında Fiskomarların bim mağazalarına müsteri acısndan zarar vermesinden dolayı ortaya atılmış iddialar olduğu söylentilerinden sizlere zaar vermek insanları sizlere cephe aldırılması açısndan ortaya atılmış iddilar olduğuna ınanmak istiyorum.

lütfen üreticisinden esnafına tum karadenizli zor durumda bu konuda dünya kabuklu yıyecekler bırlığı başkanı olarak bır onlem alırsanız hakkınızdakı yum olumsuzlukları bır anda sılmış bu halkın kalbınde taht kazanmış olursunuz dıye duşunuyorum ( İsminin açıklanmasını uygun görmedi ).

Fiskobirlik kredi konusu ile ilgili iddialar için bkz. Madde 3

BİM ile uzun senelerdir ticari bir ilişki içinde bulunmadığım bütün resmi kayıtlarla sabittir. O halde BİM’e rakip herhangi bir firma dolayısıyla zarara uğramam nasıl söz konusu olabilir?

BİM ile ilgili daha detaylı bilgi için Bkz. Madde 38

Ayrıca, ticari bir mantıkla konuya eğilirsek, BİM gibi 1300’ün üstünde mağazası ile tüm Türkiye’ye yayılmış bir market zincirinin, FİSKOMAR gibi piyasada hiç bir şekilde kendisine rakip teşkil etmeyecek ufaklıkta bir marketler gurubu ile ilgili strateji geliştireceğini ve bu işe enerji tüketeceğini tahayyül edemiyorum. Ancak daha evvelde izah ettiğim gibi konunun benim şahsımla hiç bir alakası yoktur.

INC – Uluslar arası Kabuklı Yemiş ve Kuru Meyve Konseyi hakkında detay için bkz. Madde 29

Sorunun çözümü ile ilgili düşüncelerim için bkz. Madde 10

33. Fındık sektörüne ne zaman girdiniz ve ilk ihracatınız ne zaman başladı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Yanlış hatırlamıyorsam, 1978 yılında Almanya’da yaşarken, Almanya’ya Balin Şekerleme’den ithalat yapıp, direk Alman çikolatacılara satarak başlamıştım.

34. Fındık veya fındık mamülleri ihracatınız ne kadardır? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

22.09.2002 itibariyle şahsımın herhangi bir fındık veya fındık mamülü ihracatı veya aracılığı bulunmamaktadır.

35. Fındık sektöründen çekildiğinizi söylediniz. Balsu fındık ile bir ilişkiniz var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )
Hayır, ne yöneticisiyim, ne de dediğim tarihten beri hissedarıyım.

36. Fındık ihracatçısı Ali Haydar Gören ile iş ortaklığınız var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Ali Haydar Bey’in rahmetli babası Fehmi Gören’i çok iyi tanırdım ve şirketinden fındık alırdık. Ancak ne rahmetli Fehmi Bey ile ne de oğlu Ali Haydar Bey ile hiçbir yerde ortaklığım ne eskiden - yani 2002’den önce, ne de yeni mevcut değildir.

37. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan fındık konusundaki konuşmalarını siz mi hazırlıyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Hayır, Sayın Başbakan’ın fındık konusundaki konuşmalarına hazırlamak bir yana, kesinlikle karışmıyorum.

38. ATV’de Fatih Altaylı ile yaptığınız röportajda “fındık konusunda Başbakan elbette bana danışacak” demiştiniz.Bu danışmanın boyutu nedir? Sizin görüşlerinizi mi yansıtıyor? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sayın Ali Ekber Bey, kendinizi benim yerime koyun: 30 seneye yakın bir sektörde çalışmışsınız, emek vermişsiniz, yatırım yapmışsınız, bu sektörde gelinebilecek en üst yerlere gelmişsiniz, tüm dünya fikir ve tecrübelerinizden istifade etmekte. Ayrıca vazifeniz de Sayın Başbakan’a bilgi ve tecrübelerinizi iletmek, bu yurtdışındaki herhangi bir siyasi veya ekonomik bir mesele de olabilir, ya da 30 senedir içinde bulunduğunuz bir sektörle alakalı olabilir. Sayın Başbakan herkesi dinlediği gibi beni de dinler, ancak kararını kendi verir, takdir kendinindir.

39. Fındık ihracatçısı olarak kendi çıkarlarınız doğrultusunda hükümeti ve başbakanı yönlendirdiğiniz doğrumu? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fındık ihracatçısı olmadığımı zaten belirttiğim için, çıkarım da mevzu bahis olamaz.

40. Fiskobirlik’e kredi verilmemesi için bankaları etkilediğiniz iddiası var. Bu iddiayı güçlendirecek bir açıklamanız oldu.27.12.2005 tarihli basın açıklamanızda “ Alınacak kredi ile zarar finanse edilecekse ve inandırıcı iş planı yoksa tefeciler dışında kimsenin kredi vermeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir” dediniz.Fiskobirlik nasıl bir iş planı ile kredi kullanabilir? Ayrıca bu açıklama ile bankaların yöneticilerini kararlarını olumsuz etkilediğinizi düşünüyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fiskobirlik’in zamanında yapması gerekeni bana danıştıklarında açıkça kendilerine de söyledim, bahsettiğiniz açıklamada da söyledim. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir bankaya gidip para istediğinizde bu parayla ne yapacağınızı dolayısıyla geri ödemeyi ne zaman ve nasıl yapabileceğinizi anlatmanız gerekir. Bunu yapmak istemediğiniz taktirde sadece bir tefeciden para alabilirsiniz. Çünkü tefeci için sizin ne yapacağınız önemli değildir, Tefeci size hem yüksek faizi fatura eder, hem de vakti geldiğinde acımasızca garantilerinizi nakite çevirir. O tefeci sadece garantiye bakar. Fiskobirlik, “şu kadar parayla şunu yapacağız, netice olarak şu kadar kazanıp şu şekilde ödeyeceğiz demesi gerekir” dedim. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Merak etmeyiniz, bugünün Türkiyesi’nde hiç bir banka yöneticisi sadece Cuneyd Zapsu’nun lafı ile hareket etmez, kaldı ki söylediğim özel ve bilinmeyen bir şey değil. Bir sürü yerli ve yabancı özel banka kredi verecek sağlam müşteri ararken, FKB’nin kredi alamamasına sebep bir tek inandırıcı bir iş planını vermemesine bağlıyorum. Bankalar para verip karşılığında yine para almak isterler. Gayrimenkul veya fındık değil.

malina 12-09-2006 15:24

41. Çok az konuşuyorsunuz, fakat konuştuğunuzda hep “adalet önünde hesaplaşacağım” diyorsunuz.Fındık konusunda bugüne kadar kimleri mahkemeye verdiniz? Mahkemelerin sonucu ne oldu? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Bu konuda açılmış davaların hemen hemen tümü sürmektedir. Yargıya intikal etmiş ve yargılama msüreci devam eden bir konuda konuşup açıklama yapmak adetim değil ve zaten etik de değildir. Ancak davalar kesin sonuca bağlandığında gereken açıklamayı yapacağım.

42. Sizin açıklamalarınızdan işlerinizi ağabeyinizin yürüttüğünü söylüyorsunuz. Ağabeyinizin fındık ve fındık mamülleri ihracatı ne kadardır? Yaptığınız çalışmalar,fındık konusundaki çabalarınız ağabeyinizin işini kolaylaştıracak nitelikte midir? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Daha önce başka sorularda da cevaplandırdığım gibi, Türkiye ihracatının 1980-90’larında %15’e varan payımız son senelerde %2’lere kadar düşmüştür. Fındık konusundaki “çabalarım” ile bu işin alakası yoktur. Ağabeyimin asıl işi bambaşkadır. Şimdilik hedefi mevcut tesisin ayakta durmasını sağlamaktadır. İleride belki başka ortak da alabilir.

43. Siz sürekli olarak “fındığı işleyerek satmamız gerektiğini savunuyorsunuz. Yıllarca fındık konusundaki kuruluşlarda en üst seviyede görev yaptınız. Türkiye’de çikolata üretecek bir tesis kurulmasına öncülük yapmayı düşünmediniz mi? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Haklısınız, dünyada tanıdığım her çikolata, şekerleme ve kuruyemiş sanayicisine Türkiye’de yatırım yapmasını söyledim, ancak son yıllara kadar çikolata yurdumuzda ne yazıkki bir lüks tüketim malı olarak görüldüğünden kişi başına tüketimi de çok düşük olmuştur. Son bir-iki senede güzel bir artış gözüktüğünden önümüzdeki yıllarda yeni tesislerin kurulacağını ümid ediyorum. Bu tesislerin de her ne kadar lojistik açısından sıkıntılı bile olsa önemli bir hammaddeye yakınlığı açısından Karadeniz’de olmasını hep birlikte sağlamamız gerekir.

44. Açıklamalarınızda hep “ürün değil,üreticiyi desteklemek” gerektiğini söylüyorsunuz. Bu modeli biraz açar mısınız üretici nasıl desteklenecek? Karşılıksız para mı verilecek? Hangi üreticiye ne kadar verilecek ve bu nasıl tespit edilecek? Bunu hükümete ve sayın Başbakana neden önermiyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

AK Parti programının tarım bölümünde zaten bu dediklerim yazmaktadır. Bu sadece benim değil, parti programında olduğu için tabii ki Sayın Başbakan’ın da düşüncesidir. Yıllarca hükümetler Fiskobirlik kanalı ile arz fazlasını çektirip, hazineler zararları üstlenmedi mi? Yani “karşılıksız para” ödenmedi mi? Biz bunun modern tarım gereğinin yapılarak monokültür olan Doğu Karadeniz’de fındık üreticisinin desteklenmesi, buna mukabil diğer yörelerin desteklenmemesi ve/veya ürün değiştirme karşılığında desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

45. Fındık ihracatındaki tekelleşme eğilimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Küçük ihracatçıların piyasadan çekilmesi sektörü nasıl etkiler? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Fındık ihracatında tekelleşmenin nedeni bence fiyat istikrarsızlığıdır. Şöyle ki, ihracat bağlantısı yapıp da, kontratlarını tutabilmek için 2003 ile 2006 arasındaki 3 sezon içinde %400 fiyat artmıştır. Genelde ihracat brüt %3-4 marjlarla yapılırken tabii ki küçük ihracatçılar bu zararları kaldıramadılar ve piyasadan çekilmek durumunda kaldılar. Ne zaman fiyatlar daha istikrarlı olur, yani bir sezondan diğer sezona hatta aynı sezon içerisinde çok büyük artış veya azalış önlenebilir, o zaman tekelleşme de azalacaktır.

46. Ak Parti’nin fındık politikasını siz mi belirliyorsunuz? Yoksa sadece Başbakanı mı bilgilendiriyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sorunuzun cevabı için bkz. Madde 37, Madde 38 ve Madde 39

47. Nutella ile veya Ferrero ile iş ortaklığınız veya müşteri ilişkisi bazında da olsa bir işbirliğiniz var mı? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Daha önce de söylediğim gibi hiçbir kimse ile, hiçbir işte ortaklığım, mal alıcı veya satıcı ilişkim yoktur. Değil söz konusu marka veya şirketle, başka kimse ile de bu ilişkiler içinde değilim.

48. Fındıktan çekildiğinizi söylüyorsunuz fakat sektörü etkileyecek açıklamalar hep sizden geliyor. Son olarak Sayın Aydın Ayaydın’a açıklamalarda bulundunuz. Piyasayı gerçekten yönlendirdiğinize inanıyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Eğer sektörü etki edecek, yönlendirebilecek bir imkanım olsaydı, yapabileceğimden emin olabilirisiniz. Çünkü şu andaki gelişmeler sektör ve de çiftçimiz için iyi değildir. Sayın Aydın Ayaydın’a 700 bin tonlardan fazla ürün varken 3,60 USD ihracatın iyi bir fiyat olduğunu söyledim. Hakikaten de hükümetin bedelini ödeyip, arz fazlasını çekmediğini düşündüğünüz taktirde herhalde siz de iyi değil belki çok iyi bir fiyat olduğunda hem fikir olursunuz. Arz fazlası çekildiği taktirde tabii ki arz-talep dengesi daha yukarılara çekilecektir.

49. Ak Parti, CHP ve diğer partilerin fındık konusunun bu kadar içinde olmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

AK Parti dahil olmak üzere siyasi partilerin herhangi bir şekilde çiftçinin sırtından siyaset yapmamaları lazım geldiğini düşünüyorum. Hangi parti olursa olsun, kendi partimin de çiftçi kooperatifleri ile ilişkisinin, yardımcı olmaktan başka, olmaması gerekir. Aksi taktirde hiç bir hakiki adım atılamaz, sistem değişikliği yerine, gerçek alt yapı ve sanayii yatırımları yerine siyasetçiler Ağustos aylarında gelir ve sadece fındık fiyatı üzerinden politika yapmaya devam ederler.

50. Fındık fiyatının yüksek olması ihracatçının yararına olduğunu söylüyorsunuz. Fakat fiyatın düşmesi için açıklamalar yapıyorsunuz. Düşük fiyatı savunuyorsunuz. Bu konuda tepki alıyor musunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Sevgili Ali Ekber Bey, yüksek, düşük, güzel, çirkin bunlar hep göreceli kavramlardır. “Düşük” fiyatı savunuyorsunuz diyorsunuz, sizce fındık fiyatı ne olmalı? Misalen, 3 USD mı, 13 USD mı yoksa 23 USD mi? Bunun bir sınırı var mıdır? Nerededir? Tekelcilikten bahsediliyor, artık global dünyada tekelcilik kalmamıştır. Bizim ne azami ne de asgari, bizim optimal bir fiyata ihtiyacımız vardır. Fiyat o kadar düşük olacak ki, üreticimiz yine de memnun olacak, ancak o kadar yüksek olacak ki, kendimize Arjantin, Şili, Kafkasya, Ukrayna ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi yeni rakipler çıkarmayacağız. Demin ki yeni rakiplerin üretim imkanlarını, üretim maliyetini çok iyi inceleyip fiyatımızı onların bu ürüne geçmeyecekleri bir noktada tespit etmemiz gerekir. Şundan emin olabilirsiniz ki son 2 seneki fiyat seviyesi bırakın Ukrayna, Kafkasya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi düşük gelir ülkelerini, İtalya hatta ABD gibi yüksek maliyet ülkelerini dahi kat ve kat aşmıştır. Bu konuyu incelemenizi rica ediyorum. İnceleyin ve ondan sonra fiyatımızın ne olması gerektiğini söyleyin. Ben kendim yurtdışındaki ekim alanlarını gördüm ve hakikaten korktum. Dikkat etmediğimiz taktirde “yorgan gitti, kavga bitti” durumuna gelebiliriz. Eminimki bu görüş açısına durumu incelediğinizde siz de varacaksınız. Tekrar ediyorum ben kendi menfaatimi değil, Türk fındık sektörünü ve dünya pazarının tümüne yetebilecek derecede fındık üreten bir ülke olmuş olan Türkiye’nin geleceğini düşünüyorum.

51. Fındık üretim bölgesine en son ne zaman gittiniz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Siyasete girdiğimden bu yana zamansızlıktan gidemedim, ancak son zamanlarda, hele son aylarda hakkımda yayılan çirkin dedikodu ve iddialardan dolayı şu an gitmem provakasyon olur diye düşünüyorum. Ancak doğru bilgilenmeler gelişip, yöre halkımızın bir kısmındaki yanlış algılama düzelme yönüne gittiği an ilk işim bölgede toplantılara katılmak olacaktır.

52. Fındık konusundan çekildiğinize göre INC’de hangi şirketi temsilen bulunuyorsunuz? ( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

INC Başkanı seçildiğim zaman fındık işleme şirketimizin temsilcisi olarak oradaydım. INC Başkanlığı oldukça zaman alan bir iştir ve orada bulunan kişi zaten herhangi bir şirketi temsilen bulunamaz. INC, 9 kabuklu yemiş ve 5 adet kuru meyveyi temsil etmekte, daha çok istatistik, hükümet standartları, ticari bariyerler, kalite konuları, besi değerleri ve bilimsel araştırmalar ile ilgili bilgi bankası durumundadır. Üstelik daha çok üreticilerin bulunduğu bir birliktir. (Misalen, Amerikan Badem Üretici Kooperatifi, İran Fıstık Kooperatifi’nin murahhas azaları yönetim kurulundadırlar). Yani, bazılarının dediği gibi dünya fındık tüketiciler derneği değildir.

Kaynak

memet 12-09-2006 19:30

fiskobirlik'te yönetim değişmiş

malina 12-09-2006 22:45

Yaşar Pamuk

1960 yılında Ordu Ulubey'de doğdu . 1976-1981 yılları arasında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Lisans bölümünden mezun oldu. Askerliğini yedek subay olarak yaptıktan sonra, 1983 yılında Malatya Arapkir Lisesine Matematik Öğretmeni olarak atandı. 1987 yılında Ordu Merkez Kuylu İlköğretim Okul Müdürü , 1990 yılında Ordu Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okul Müdür baş yardımcısı, 1993 yılında Ordu Anadolu Lisesi Matematik Öğretmeni , 1994 yılında Ordu Fen Lisesi Matematik Öğretmeni ve Müdür baş yardımcısı olarak çalıştı. 1999 Mahalli İdareler seçimlerinde Ulubey‘de Belediye Başkan adayı oldu.

21 Haziran 2000 tarihinde Ordu Fen Lisesi Matematik Öğretmenliğinden istifa ederek Ordu Soya Sanayi A.Ş. Genel Müdürlüğüne getirildi. Evli ikisi erkek birisi kız üç çocuk babası olan Pamuk, en son Ordu Yağ Sanayi A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapıyordu.

malina 13-09-2006 19:04

50. Fındık fiyatının yüksek olması ihracatçının yararına olduğunu söylüyorsunuz. Fakat fiyatın düşmesi için açıklamalar yapıyorsunuz. Düşük fiyatı savunuyorsunuz. Bu konuda tepki alıyor musunuz?
( Ali Ekber Yıldırım / Dünya )

Cüneyd Zapsu: "Sevgili Ali Ekber Bey, yüksek, düşük, güzel, çirkin bunlar hep göreceli kavramlardır. “Düşük” fiyatı savunuyorsunuz diyorsunuz, sizce fındık fiyatı ne olmalı? Misalen, 3 USD mı, 13 USD mı yoksa 23 USD mi? Bunun bir sınırı var mıdır? Nerededir? Tekelcilikten bahsediliyor, artık global dünyada tekelcilik kalmamıştır. Bizim ne azami ne de asgari, bizim optimal bir fiyata ihtiyacımız vardır. Fiyat o kadar düşük olacak ki, üreticimiz yine de memnun olacak, ancak o kadar yüksek olacak ki, kendimize Arjantin, Şili, Kafkasya, Ukrayna ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi yeni rakipler çıkarmayacağız.

Demin ki yeni rakiplerin üretim imkanlarını, üretim maliyetini çok iyi inceleyip fiyatımızı onların bu ürüne geçmeyecekleri bir noktada tespit etmemiz gerekir. Şundan emin olabilirsiniz ki son 2 seneki fiyat seviyesi bırakın Ukrayna, Kafkasya ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi düşük gelir ülkelerini, İtalya hatta ABD gibi yüksek maliyet ülkelerini dahi kat ve kat aşmıştır.

Bu konuyu incelemenizi rica ediyorum. İnceleyin ve ondan sonra fiyatımızın ne olması gerektiğini söyleyin. Ben kendim yurtdışındaki ekim alanlarını gördüm ve hakikaten korktum.

Dikkat etmediğimiz taktirde “yorgan gitti, kavga bitti” durumuna gelebiliriz. Eminimki bu görüş açısına durumu incelediğinizde siz de varacaksınız. Tekrar ediyorum ben kendi menfaatimi değil, Türk fındık sektörünü ve dünya pazarının tümüne yetebilecek derecede fındık üreten bir ülke olmuş olan Türkiye’nin geleceğini düşünüyorum."

demiş ama gelişmeler ilginç bir yönde olmaya başladı...


Alıntı:

İspanya'da Türk fındığına protesto

Mehmet ÇİFTÇİ/MADRİD, (DHA)

Türkiye’de fındık için belirlenen taban fiyatın çok düşük olduğunu düşünen İspanyol fındık üreticileri Türk hükümetini protesto etti. AB yetkililerine de çağrıda bulunan İspanyol üreticiler, fiyatların yukarı çekilmemesi halinde Brüksel’e yürümekle tehdit etti.

İspanya’nın en büyük fındık üretim merkezlerinden Katalonya’nın Reus bölgesi fındık üreticileri Türk hükümetini protesto etti. Karadenizli fındık üreticilerine destek veren İspanyol fındıkçılar, Türk hükümetinin belirlediği fiyat oranının İspanya’daki fındık alımlarını yüzde 50 düşürdüğünü iddia etti.

’KATALAN FINDIK ÜRETİCİLERİNİ BİTİRİYORLAR’

Katalonya fındık üreticileri derneği ’la Unio de Pagesos’ yönetimi yaptığı açıklamada, sene başında kabuklu fındığın kilogram başına 5.25 euro olarak belirlenen fiyatının Türkiye’den gelen haberler yüzünden yüzde 51 düşerek 3.50 euro’ya indiğini belirtti. Türk hükümetinin belirlediği fındık fiyatının Katalan fındık üreticilerinin sonunu hazırladığını savunan dernek yöneticileri Avrupa Komisyonu’nu derhal ’göreve’ çağırdı. İspanyol fındık üreticileri Avrupa Birliği’nden de zararlarının karşılanması için yardım isteyerek, bunun gerçekleşmemesi durumunda gerekirse Brüksel’e kadar yürüyeceklerini açıkladı.

Bundan sonraki tavırlarını Avrupa Konseyi’nin 16 Kasım’da Türkiye’de yapacağı toplantıdan çıkacak sonuca göre belirleyeceklerini kaydeden dernek yöneticileri tüm siyasi partileri de fındık konusunda ortak hareket etmeye çağırdı.
Kaynak

bonsaisever 13-09-2006 19:47

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi malina
[B]50. Fındık fiyatının yüksek olması ihracatçının yararına olduğunu söylüyorsunuz. Fakat fiyatın düşmesi için açıklamalar yapıyorsunuz.

"Dikkat etmediğimiz taktirde “yorgan gitti, kavga bitti” durumuna gelebiliriz. Eminimki bu görüş açısına durumu incelediğinizde siz de varacaksınız. Tekrar ediyorum ben kendi menfaatimi değil, Türk fındık sektörünü ve dünya pazarının tümüne yetebilecek derecede fındık üreten bir ülke olmuş olan Türkiye’nin geleceğini düşünüyorum."
Alıntı:


İspanya'da Türk fındığına protesto

Mehmet ÇİFTÇİ/MADRİD, (DHA)

Türkiye’de fındık için belirlenen taban fiyatın çok düşük olduğunu düşünen İspanyol fındık üreticileri Türk hükümetini protesto etti. AB yetkililerine de çağrıda bulunan İspanyol üreticiler, fiyatların yukarı çekilmemesi halinde Brüksel’e yürümekle tehdit etti.
Kaynak

Emin ÇÖLAŞAN'ın "Yalçın Nereye Koşuyor" kitabını okudunuz mu?
Anlattığı kişi Yalçın DOĞAN
Türkiyenin en küçük bankeri ve bu konuda hapis yatan iki kişiden biri.
Hapishanede (yanılmıyorsam Eskişehirde yatıyordu) bile rahat durmayıp boncuk
tekelini eline geçiriyor.
İstanbuldan getirttiği boncuklarla önce fiyatları kırıyor ve hapishanede boncuk satışı yapan kişilerin önünü kesiyor.
Satıcı kalmadıktan sonra da fiyatlarla istediği gibi oynuyor.
Boncuk deyip geçmeyin.
Adam hapishanede kazandığı bu paralarla ailesinin geçimini sağlayıp para biriktiriyor ;)

Her nedense bu adam aklıma geldi :D
Tabii bizde bu fiyatlarla üretici kalırsa ;)

memet 19-09-2006 18:24

TMO'nun çalışmaları sonucu madur olmayan üretici, fındığı artık. 2.50 den satıyor...

malina 22-09-2006 08:05

Alıntı:

TMO ve Fiskobirlik anlaştı, fındık alımında sorun kalmadı

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Pamuk, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile "TMO adına fındık alınması, Fiskobirlik depolarının kullandırılması ve depolardaki 2005 yılı ürününün bedelinin ödenmesi için kredi bulunması konusunda anlaşma sağladıklarını açıkladı. Anlaşmaya ilişkin protokol bugün imzalanacak.

BARIŞ SAĞLADIK:

Pazartesi gününden beri Ankara’da, görüşmeler yaptıklarını kaydeden Pamuk, "Fındık üreticisinin sorununun çözümü konusunda barış sağladık. Herkesle kucaklaştık" dedi. Pamuk, şöyle devam etti: "sorunları çözmek için her türlü fedakarlığı yaptık ve sonuçta anlaşmalar sağlandı. Fındık alımı ve satımı konusunda TMO ile birlikte hareket edeceğiz. İnşallah en kısa zamanda 2005 yılı fındığı ile ilgili borçlar ödenme noktasına gelinecek ayrıca 2006 fındığı için gerekenler yapılacak." Önceki yönetim dönemindeki görüşmelerde TMO ile Fiskobirlik’in fındık fiyatları ve kira bedelleri konusunda anlaşamadığının hatırlatılması üzerine Pamuk, şunları söyledi:

RAHATLATMAK GEREKİYOR:

"Onlarla ilgili bir problem yok. Yarın protokol imzalayacağız. Depomuzdaki 2005 yılı fındığı ile ilgili alakalı, TMO bize kredi almamız konusunda kolaylık sağlayacak. Fiyatlar açıklandı. TMO, Karadeniz’in bir gerçeği haline geldi, fındık almaya başladı. Fındık 2,2 YTL’ye kadar düştü. Şu anda TMO’nun ve bizim açıklamalarımızdan sonra 2,8-2,9 YTL’ye yükseldi. Bu artış trendinin devam etmesi, arz fazlası fındığın piyasadan çekilmesine bağlı.

Bu anlamda biz, piyasa fiyatlarının yükselmesi adına, hem Fiskobirlik adına hem de TMO adına alım yapacağız. Depolarımızı TMO’ya açacağız. Asıl gaye fındık fiyatının yükseltilmesi. Bu arada 11 Eylül’de, 13 ildeki 50 alım merkezinde fındık alımlarına başlayan TMO, bugüne kadar 6 bin 628 üreticiden 22 bin 822 ton fındık beyanı aldı ve bu üreticilere randevu verdi. Ofis, 18 Eylül itibariyle alım merkezlerinde 850 üreticiden toplam 2 bin 362 ton fındık alımı yaparken üreticilerin hesaplarına; ürün bedellerinin ilk taksidi olarak 3,5 milyon YTL aktarıldı.
Hürriyet

malina 24-09-2006 21:48

Alıntı:

Başbakan Tayyip Erdoğan, Ordu’yu ziyareti sırasında kendisinden fındığa sahip çıkmasını isteyen köylülere "Fındığınızı tüccara vermeyin. TMO, Fiskobirlik’le anlaştı, fındığınızı Fiskobirlik’e verin" yanıtını verdi.
Kaynak

malina 25-09-2006 16:40

Allah; eşeğini kaybettirir üzer, sonra buldurur sevindirirmiş :)

Alıntı:

Fiskobirlik'ten üreticilere bayram müjdesi...

FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Üyesi Ramis Sungur, FİSKOBİRLİK'e 2005 yılında fındık teslim eden üreticilere, Ramazan Bayramı'ndan önce ödeme yapmayı planladıklarını söyledi.

Sungur, düzenlediği basın toplantısında, TMO ile bir protokol anlaşmasına vardıklarını anımsatarak, ''Varılan anlaşma çerçevesinde, TMO 46 bin ton fındık karşılığı bize kredi verecek'' dedi.

FİSKOBİRLİK olarak 2006 ürünü fındığın ücretini şubat, mayıs, temmuz aylarında ödemeyi planladıklarını ifade eden Sungur, şunları kaydetti:

''Üreticilerimize 2005 ürünü paralarını Ramazan Bayramı'ndan önce ödemeyi düşünüyoruz. Ayrıca üreticilerimiz ihtiyaçları yoksa ellerindeki fındıkları satmasınlar. Şu an pazara inen fındık tamamen üreticilerin ihtiyacından dolayı. Üreticinin gönlü FİSKOBİRLİK'ten yana.'' Sungur, TMO'nun fındık alım işi içinden tek başına çıkamayacağını ileri sürerek, ''TMO'nun fındık alımı konusunda ne alt yapısı, ne depoları ne de elemanları var'' görüşünü savundu.

Kaynak

malina 28-09-2006 17:34

http://finduklutarifler.blogspot.com/

malina 29-09-2006 11:14

Türk fındığı nasıl kurtulur?

Alıntı:

Sonuç

1.
Bana göre “aganigi” yaklaşımı son derece yanlış olmuş ve bütün popülaritesine rağmen Türk Fındığı’nı maalesef kirletmiştir. Eleştirdiğim, bu reklam serisinin temelini oluşturan afrodizyak konumlandırmasıdır. İkincisini değilse bile, ilk reklamı ben de keyifle izlediğimi hatırlıyorum.
2.
Fındığı markalaştırırken, hedef kitlenin değerler sistemi dikkate alınmalı, alt grup ve düşük profil popüler kültür anlayışına teslim olunmamalıdır.
3.
Tüm görüş ayrılıklarına son verecek yöntem, bilimsel yaklaşımdır. Her iletişim faaliyetinin Türk Fındığı’na ne kazandırıp he kaybettirdiğini ölçümlemek bilimsel yöntemlerle mümkündür. Bu araştırmaları yapmak, Türk Fındığı’nın markalaşma yolundaki yönünü tayinde çok yararlı olacak, benim de burada nefes tüketmeme gerek kalmayacaktır.
4.
Türk fındığının ancak sağlam, doğru ve hedef tüketici kitlesinin beklentilerine uygun bir konumlandırmayla istenilen başarıya ulaşacağına inanıyorum.
5.
İletişimde istikrar şarttır. Süreklilik, aynı zamanda harcanan bir önceki iletişim kaynağının boşa gitmemesinin güvenceye alınması, verimliliğin yükseltilmesi açısından da çok önemlidir.
6.
Türk fındığının Amerikan fıstığına göre tek eksiği markalaştırılamamış olmasıdır.

Sorunu, yalnızca taban fiyat, üretici-ihracatçı çekişmeleri, Fiskobirlik seçimleri gibi noktalardan tartışmaya devam edersek, belki de asıl odağı kaybederiz.
Konunun tamamını okumak için:
http://selimtuncer.blogspot.com/2006...-kurtulur.html

malina 27-10-2006 09:41

Alıntı:

Bu sezon TMO 4 YTL'den 60 bin ton fındık aldı. Bu genel üretimin yüzde 9-10 kadar bir miktarı. Fiskobirlik de 5 YTL ile 30 bin ton fındığı deposuna koydu; ama parasını gelecek şubat, mayıs ve temmuzda üç taksitle ödeyeceğini açıkladı. Ayrıca parayı ödeyemezse, malı geri vereceği taahhüdünde bulundu.

Bir yandan depodan fındık satılıyor, üreticinin eline para geçmiyor, aksine Fiskobirlik'ik borcu azalmıyor.Lokman Kondakçı bu tehlikeli tabloya işaret ederken, bir başka uyarıda bulunuyor:

FİSKOBİRLİK, ÜRETİCİNİN MALINI TMO'YA REHNEDİYOR
"Şimdi öğreniyoruz ki, Fiskobirlik 5 YTL'den aldığı ve üreticiye henüz bir kuruş ödemediği fındığını TMO'ya rehnedip oradan avans almaya başlamış.

Ve bu para da, birliğin maaş, vergi ve temsil gideri gibi cari harcamalarda kullanıldı. Bu inanılmaz bir skandaldır. TMO, Fiskobirlik'e bunu sormuyor mu, "Sen bu malın sahibi değilsin, üreticiye niye bu parayı avans olarak ödemiyorsun" diye.

Fiskobirlik'in üç dört ay sonra 100 trilyon üzerinde yeni bir borçla karşılaşacağını ve bunun da hiçbir karşılığı olmayacağını ve gelişmelerin bir banker skandalına dönüşeceğini ileri sürüyor.

Fındıkta fiyat 5 YTL, ama serbest piyasada 2.8 YTL; üretici ağlıyor, Türkiye'nin döviz girdisi azalıyor; Fiskobirlik borç içinde yüzüyor.

Peki sorunun sahibi kim?
Yalçın Bayer / Hürriyet

Yazının tamamı

memet 27-10-2006 10:30

Fiskobirliğin eski yönetiminin hatalı olduğunu söylüyorlardı.
Yeni yönetim buna son vereceğini söylüyordu.
Şimdi durum daha da karmaşıklaştı sanki...
Ya da gazetelere mi böyle yansıyor acaba.

malina 15-07-2008 12:07

Yine yeşillendi fındık dalları,
Acep ne olacak yarin halleri


Konuyu unutmuştuk, değişen çok bir şey yok gibi...

Alıntı:

Fındıkta sıkıntı büyüyor!

Fındıkta yeni sezona 15 gün kaldı. Ortalık toz duman. Hâlâ fiyat belli değil! Rekolte tahmini konusunda ortak bir görüş yok! Rekolteyi kimin açıklayacağı belli değil! Müdahale kuruluşu TMO mu? Fiskobirlik devreye girecek mi?
Geçen hafta Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Ulusal Fındık Konseyi ile bir araya geldi. Eker, açık açık, "Fındık işini kucağımızda bulduk. Bu yıl yine görev verirlerse TMO olarak piyasada olacağız" dedi.
Çarşambanın gelişi perşembeden belli!

Türkiye Ziraat Odaları Birliği, fındıkta bu yıl 728 bin ton rekolte bekliyor. Fiskobirlik, rekolte için 833 bin ton derken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, "798 bin 500 ton" rekolte tahmininde bulunuyor. Acaba bu tahminlerden hangisi doğru çıkacak. Bu tahminlerin tümü kayıtlı dikim alanları üzerinden yapılıyor.

Ancak 100 bin hektar civarında olduğu tahmin edilen kayıtdışı dikim alanları var. Kimse kayıtdışı dikim alanına dönüp bakmıyor!
Peki, fındıkta ne olacak?

TMO'da 300 bin ton stok var. TMO geçen yıl fındığa 5 YTL fiyat vermişti. Bu yıl bu arz fazlası nedeniyle bu fiyat yakalanır mı? Sorun bu. Çünkü yeni ürün satışa çıktı. Alivre satışlarda 2.5 YTL'den işlem görüyor.
Duyurulur...
Meliha Okur

malina 01-09-2008 15:53

Alıntı:

Karadeniz’deki fındık üreticisi ‘mutsuz’ ve de ‘umutsuz’

Ben size Karadeniz’deki fındık üreticisinin durumunu anlatayım. Siz yazdıklarımı okuduktan sonra “vicdanınızın sesini dinleyiniz”. Onların yerine kendinizi koyunuz. Ve de karar veriniz.

Efendim, Karadeniz’de özellikle Giresun, Ordu ve Trabzon’un dik eğimli topraklarında fındıktan başka ürün yetişmiyor. Bölgede yaşayan 1 milyon insanın ana geçim kaynağı fındık. Bu bölgelerde aile başına fındıklık büyüklüğü 20 dönüm. Bir dönümden yaklaşık 100 kg kabuklu fındık elde ediliyor. Bu, aile başına yılda 2 bin kg fındık üretimini ifade eder.

Geçen yıl hükümet fındığın kilosuna 5 YTL fiyat biçti. Bu fiyatın rüzgârında, üretici, fındığını tüccara 3.5 YTL dolayında sattı. En babayiğidi 4 YTL’den alıcı buldu.


Destekleme fiyatı önemli

Hükümet 5 YTL fiyat biçmişken, TMO fındık alımı yaparken üretici neden tüccara daha ucuz fındık satıyor? Çünkü, TMO’ya fındık satmak zor, parayı hemen ödemiyor.

Hükümet bu yılın fiyatını açıkladı. TMO fındığın kilosuna 4 YTL ödeyecek. Ama üretici fındığını hemen satmaz, bekletirse yıl sonuna doğru fiyat 5 YTL olacak. Bu yılın ürününü tüccar 2.5-3.0 YTL’den toplamaya başlamıştı. Demek ki, hükümetin açıkladığı fiyattan sonra tüccarın peşin alım fiyatı 3-3.5 YTL olacak. Üretici fındığını daha ucuza tüccara satmamak, 4 YTL de TMO’ya satmak için ne yapacak? Tarım Bakanı onu da açıkladı:
(1) Üretici bir bilgisayar bulacak. İnternet bağlantısı olacak. Üretici internetten TMO sitesine girecek. Randevu alacak. Kendisine 3 vakte kadar randevu verilecek. (2) Randevu günü üretici fındıklarını kamyona yükleyerek TMO’ya teslim edecek. (3) Fındık parası 15 gün sonra bir banka hesabına yatırılacak.


TMO’ya satmak zor

Üretici, güç işleyen bu çarkın içine giremediği için fındığını daha ucuza ama peşin parayla tüccara satmaya mecbur kalıyor. Tüccarın fiyatını da hükümetin açıkladığı fiyat aşağıya çekiyor. Tarım Bakanı diyor ki, (1) Bu yılın fiyatını geçen yılın fiyatının altında açıkladık ama, üreticinin zararı yok. Çünkü bu yıl ürün fazla. Üretici çok satarsa eline geçen yılki kadar para geçer. (2) Fındığın maliyeti kiloda 2 YTL’dir. Açıklanan 4 YTL’lik fiyat iyidir.
Karadeniz’de bir aile ortalama 2.000 kg fındık elde ediyor. Aile bu ürünü 4 YTL’den satsa, eline geçer 8.000 YTL. Bakanın açıklamasına göre, kiloda 2 YTL masraf varsa, üretici ailenin geliri düşer 4.000 YTL’ye. Bölünüz 12’ye: Aylık 335 YTL gelir eder.


Üretici desteklenmiyor

İşte bunun için fındık fiyatı Karadeniz’de geçimi sadece fındığa bağlı aileler için önemli. Üreticisi mutsuz ve umutsuz. Dört kişilik, beş kişilik ailenin aylık geliri işte bu kadar... Bu kadar ama fındığının kilosunu 4.0 YTL’den satarsa bu kadar. Halbuki üreticinin TMO’nun alımını beklemeye takatı yok. Nakit paraya ihtiyacı var. Çünkü borcu var. Ödeyecek.
Başbakan, memur maaşlarındaki ayarlamaları değerlendirirken, “Memuru enflasyona ezdirmeyiz” diyor. Ama üreticinin, hem de memleketlisi üreticinin ürününe geçen yılın altında fiyat veriyor. Üretim girdilerindeki artışı dikkate almıyor.

Tabii ki, fındığın dış piyasadaki fiyatı önemli, tüccarın da para kazanması gerekir, TMO’nun imkânları sınırlı... Ama biz bu ülkede üreticiyi “olduracak” yerde “öldürür” isek, ekonomiyi nasıl ayakta tutabiliriz? Tarımda üretici mutsuz ve umutsuz... Sanayide de öyle... Bu işte bir yanlışlık yok mu?
(Vicdanınızın sesi ne buyuruyor? Yazdıklarım yanlış ise “yanlışsın” deyiniz. Özür dileyeyim.)
Güngör Uras
Milliyet

Doğrunun bir kısmını yazmak, olayı doğru yapmıyor...
Her yıl aynı şeyler... Ülkemizin tarım politikası var diyebilir miyiz?

Alıntı:

Ordu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Karadeniz, fındık taban fiyatının arazinin eğimine göre verilmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Turan Karadeniz yaptığı açıklamada, tamamen düz arazilerde zahmetsiz bir şekilde hasat edilen fındığın yüzde 80 eğimli bahçelerde toplanan ürünle aynı fiyata satılmasının haksızlık olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Karadeniz, üreticinin hakkını korumak için eğime göre taban fiyat belirlenmesi gerektiğini belirterek, "Taban arazi ile eğimli arazide yetişen fındıkları fiyatı farklı olmalı. Eğim katsayısıyla taban fiyat çarpılarak fındığın esas fiyatlı belirlenmelidir. Çiftçi kayıt sistemlerinde her yörenin ve ilçenin eğim verileri mevcuttur.

Bugün Keşap'ta, Tirebolu'nun yüksek köylerinde yüzde 70-80 eğimli arazilerde fındık hasat ediliyor. Bu bölgenin insanı zor şartlar altında fındığı sırtında taşıyarak harmana getiriyor.

Düzce'de çiftçi düz arazide fındığı traktörle topluyor ve aynı fiyata pazara getiriyor. Böyle bir haksızlık olamaz. Adapazarlı'nın fındığını tüccar ya da TMO fındığını 5 YTL'den alacaksa, eğilimli araziden bin bir zorlukla fındık üreten üreticinin fındığı ise 7.5 YTL'den alınmalı" dedi.

"DÜZ ARAZİDE MISIR YETİŞTİRİLMELİ"

Eğimi arazilerde fındık üreten üreticinin daha fazla zahmet edip daha fazla masraf ettiğini belirten Prof. Dr. Karadeniz, şöyle konuştu:

"Karadeniz Bölgesi'nde eğimli arazilerde fındık üreten çiftçi terörün gelmesini de engelledi. Ormanları korudu, asayişini sağladı. Akçakoca'daki çiftçi hiçbir zahmet etmeden dönümden 300-400 kilo aldı. Fındık milli bir ürün, mutlaka fındık eğim katsayıları alınarak fiyatlandırılmalıdır.

Düz araziler alternatif ürünlerle değerlendirilmeli. Hiç eğimi olmayan bu verimli arazilerde fındık dikilecek en son ürün olmalı. Bu arazilerde mısır, soya, çeltik, sebzelerin her türlüsü olur. Yılda üç kez ürün alınacak araziler. Her yıl değişik ürün üretilebilir. Fındığa tahsis edildiğinde başka bir tarım yapılamaz.

Vatandaşı bu konularda bilgilendirilerek ve eğime göre fiyat politikası belirlenmeli. Böylece gelir adaletsizliğini ortadan kaldırılacak. Bu yöntemle fındık üreticilerin hakkı korunacaktır."
Prof. Dr. Turan Karadeniz
www.turankaradeniz.com

malina 01-09-2008 15:57

1 Eklenti(ler)
Google'da "verimli araziye fındık" kelimelerini yazıp aratırken gördüm.

Konu dışı ama buraya ekleyeceğim.

Eklenti 46197

Bakanlık sitesi kontrol eden görevli elemanları yok mu?

eskimo 03-09-2008 19:31

Fındık Savaşları 3
Alıntı:

Fındıkçılar AK Parti binasını taşladı
Sakarya’nın Kocaali ilçesinde fındık alım fiyatına tepki gösteren bir grup üretici, AK Parti ilçe binasına saldırdı. Protestocu gruba polis biber gazıyla müdahale etti.
http://www.ntvmsnbc.com/news/458271.asp
Alıntı:

Fındık üreticileri isyanda
Düzceli fındık üreticileri, hükümetin fındık ürününe vermiş olduğu fiyatı protesto etmek için bahçelerde kullandıkları patpat motorları, traktörler, patoz makineleri ve kamyonlarla D-100 karayolunda eylem düzenledi.

http://www.radyoonbes.com/haberler_d...haber_id=10734

eskimo 03-09-2008 19:34

Alıntı:

Vatandaşı bu konularda bilgilendirilerek ve eğime göre fiyat politikası belirlenmeli. Böylece gelir adaletsizliğini ortadan kaldırılacak. Bu yöntemle fındık üreticilerin hakkı korunacaktır."

Prof. Dr. Turan Karadeniz
Düz arazide AKP'nin oy oranı %50
Eğimli arazide AKP'nin oy oranı %50
Bu konuda bir adaletsizlik olmadığına göre diğer politikaların ne önemi var?

malina 03-09-2008 21:18

Gak guk, ne desem bilmem ki :)

İklimsiz 16-06-2009 23:21

Bugüne kadar doğrudan fındık alarak iç piyasaya üretici lehine müdahil olan devlet, bu yıldan itibaren fındık almayacak. Fındık alımı yerine üreticiye dekar başına destekleme primi verecek olan Tarım Bakanlığı, düz arazilerdeki fındıkların sökülmesi içinde üreticiye 3 yıl boyunca yüksek miktarda teşvik verecek.

Kaynak

gurbik67 18-06-2009 17:24

Acaba dünyada fındık üreticisi ikinci ülke kim. eğer AB üyesi bir ülke ise birinciliği o ülkeye verip fındıkta söz sahibi o ülkeyi yapmaktır.
devlet elindeki stok fındığı neden yeterince pazarlamaz ya da pazarlamak istemez. eğer fındık satılamıyorsa, Düzceli fındık fabrikaları aylarca neden Zonguldak yöresinde yana yakıla fındık ararlar.
fındığın verimli arazilere dikildiği belirtilmekte acaba bunu diyenler verimli arazilere konut yapıldığını neden görmezden gelirler .aslında bunun üzerine gidilmeli o halde.
amaç verimli toprak meselesi gibi görülsede bu zihniyetin sahipleri kimlere hizmet eden kişiler olduğuda bilinmektedir. fındığı söküp tarıma kazandırabilirsiniz apartmanları yıkıp tarıma geçemezsiniz.
Neticede karadeniz genelde tarıma çokta elverişli topraklar değil fındıkta zaten dağlık ve engebeli arazilerde dikilidir. buralarda ne traktör nede biçerdöver hareket edebilir.
tarıma elverişli yerde zaten insanimiz kivisini ya da sebzesini bir şekilde dikmektedir. nasıl yer altı madenlerimizi yok yok pahasına veriyorsak verecek artık daha ne kaldı. tarımda Konya ovası olacak şimdide karadeniz ovası.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 16:10.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025