agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni2Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 01-06-2006, 15:58   #1
Kaybettik, Allah rahmet eylesin
 
memet's Avatar
 
Giriş Tarihi: 18-02-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 13,948
Galeri: 11
Gediz nehri için zamanın anap lı çevre bakanı İmren Aykut "ben bu işi kökünden" halledeceğim demişti. sonrada işler benim boyumu aştı diye yan çizmişti.
"işler" bir bakanın boyunu nasıl aşıyor....?

sanıyorum Gediz deki nedenle Kızılırmak taki neden aynı

memet Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-06-2006, 16:38   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
22. Dönem 4. Yasama Yılı
110. Birleşim 01/Haziran/2006 Perşembe
..................................

FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.

Danışma Kurulu önerisi, Cumhuriyet Halk Partisi Kırşehir Milletvekili ve 50 milletvekili…

BAŞKAN - Feridun Bey, öneri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisi.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Evet… Biliyorum Sayın Başkanım.
Önerinin nedeni, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır ve 50 milletvekili arkadaşımızın 24.11.2004 tarihinde Meclis Başkanlığına vermiş olduğu bir araştırma önergesinin görüşülmesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisinin önerisidir. Yani, bugün görüşülmesi istenilen önerinin özü budur. 24.11.2004 tarihli araştırma isteğine bakıldığında, Kızılırmak… Irmak olarak bunun çevresinde meydana gelen, bugüne kadar meydana getirilmiş bulunan kirliliğin önlenmesine dair bir araştırma önergesidir.

Kızılırmak, Türkiyemizin, ülkemizin, 1 151 kilometre uzunluğunda, Sivas-Kızıldağ'dan çıkan ve 10 ilin sınırları içerisinden geçtikten sonra, buradaki havzaları suladıktan sonra, Bafra'dan Karadenize dökülen bir ırmağımızdır. Bütün mesele, bu ırmağın, çıktığı yerden, döküldüğü Karadenize kadar, havzalarında meydana getirmiş olduğu faydaların yanı sıra, ne gibi tehlikelerle karşı karşıya geldiği sorunudur; sorun burada yatmaktadır.

Burada, çevre kirliliğinin ne şekilde meydana gelmiş olduğunun,
gerçekten araştırıldığında, sanki, böyle bir araştırma önergesinin gayet masumane bir şekilde, milletvekili arkadaşlarımız tarafından, sanki, sıradan verilmiş bir araştırma önergesi gibi algılanması, şu andaki Adalet ve Kalkınma Partisinin anlayışı doğrultusunda kabul edilebilir; ancak, işin özüne bakıldığında ve Kızılırmak gibi, Türkiye'nin en uzun nehri olan böyle bir nehrin kirletmeyle böyle bir tehlikenin altında bırakılmış olması Türkiye'ye ne gibi şeyleri kaybettirdiğini de ciddî bir şekilde bu Mecliste araştırmanın gerekli olduğunu görmekteyiz.

Sebebine bakıldığında, her şeyden önce, çevre kirliliği adı altında böyle bir araştırmanın istenmiş olmasının dayanağı Anayasamızın 56 ncı maddesinde yerini bulmaktadır. Anayasamızın 56 ncı maddesi açık bir biçimde "Sağlık, çevre ve konut" şeklinde başlık olarak yer almış ve açıkça şunu ifade etmektedir: "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir" şeklindedir. Önce, hak olarak böyle bir hakkı, dengeli bir çevrede, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını herkese veriyor; daha sonra da bunun denetimini ve bunun yerine getirilme görevini ise devlete veriyor. Ancak, bugüne kadar baktığımız kadarıyla, verilen bu araştırma önergesinin tarihine de bakıldığında, bu tür araştırma önergelerinin, çevrenin kirliliğine dönük, Adalet ve Kalkınma Partisinin olayın bu şekilde üzerine ne derece titizlikle gidilip gidilmediğinin de göstergesi olarak, maalesef, 2004 tarihinden bugüne kadar ele alınmamış olması, Cumhuriyet Halk Partisini grup olarak bunu gündeme aldırmak için harekete geçirmesine sebep olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız; olay budur değerli arkadaşlarım.

Şimdi, çevre dediğimizde ve Kızılırmak dediğimizde, somut bir şekilde, böyle bir ırmağın Türkiyemize kazanımları ne olabilir ve bu ırmağın şu andaki bulunduğu tehlikeyle karşı karşıya bulunmasının Türkiye'ye ne gibi kaybettireceği konular, değerler olabilir; bunu, gerçekten araştırmamız gerekir, gerçekten bunun bilimsel bir şekilde ele alınması gerekir. Bu yol da, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyelerinin buradaki tavırlarıyla ortaya çıkacaktır, ortaya konulacaktır. Ama, bir baktığımızda, gerçekten değerli arkadaşlarım, bu kirlenmenin, tarımsal yönden, endüstriyel yönden ve yine, çarpık kentleşme dediğimiz bu kentleşmenin, Kızılırmak gibi, böyle önemli bir ırmağın ne şekilde tehlike altında bırakıldığını 1998'den sonra özellikle görmekteyiz. Dünyanın ekolojik dengesinin, iklimlerinin değişmesinden tutunuz da, her türlü değişikliğe uğrayabilecek diğer doğal şartları içerisinde Kızılırmak'ın da bu şekilde tehdit altında bulundurulması, Türkiye'ye çok önemli kayıplar verecektir; çünkü, böyle bir ırmağın üzerinde Hirfanlı gibi çok önemli hidroelektrik santralının bulunduğu ve bundan sonra da üzerinde oldukça hidroelektrik santralının yapılmasıyla ilgili çalışmalarının bulunduğu da bir gerçektir.

Biz, en yakını olarak Çorum sınırları ve havzasından geçen Kızılırmak üzerinde de, 1995 yılında ihalesi yapılmış olan Obruk Barajının da, hidroelektrik açısından, gerçekten Türkiye'ye çok büyük katkı sağlayabileceği bir baraj olduğunu burada vurgulamak istiyoruz; ancak, maalesef, 1995'ten bugüne kadar Obruk Barajının da, hidroelektrik üretimi açısından, Çorum'da olumlu bir şekilde bugüne kadar bir sonuç alınabilmiş olamamanın da üzüntüsünü çekmekteyiz; bunu ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Hidroelektrik olayının, termik santrallarla ilgili yaratılan tehlikelerin yüzde 1'i kadar olmadığı gerçeğini de artık bilimsel veriler ortaya çıkartmıştır. Ama, bir bakıyoruz ki, Adalet ve Kalkınma Partisi, Sinop gibi, Türkiyemizin en gözde illerinden, Karadenizimizin incisi bir ilimizin, gerçekten, termik santral kurulmak suretiyle, oranın hem denizini öldürmek hem çevresini öldürmek gibi bir kararını vermesinden de çevreye vermiş olduğu önemin ne derece olduğunu bütün kamuoyu bilmektedir, biliyor.

Yine, yakında çıkarılmış bulunan Çevre Kanununda, Sayın Çevre Bakanımızın, Meclis sıralarında yapayalnız, boynu bükük bir şekilde kalmış olmasını da kamuoyu çok çok iyi bilmektedir; çünkü, çıkarılan Çevre Kanunuyla, gerçekten, amacına ulaşamayacak bir çevre korumasının da ortaya çıkmış olduğunu bizler görüyoruz, kamuoyu biliyor, çok iyi okuyor bunu.

Biz, o zaman söyledik, Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesindeki çevrenin kirletilmesine ilişkin olmak üzere verilen hapis cezalarının ertelenmiş olmasının sebebini anlayabilmenin mümkün olmadığını, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, dile getirdik; ama, maalesef, Adalet ve Kalkınma Partisi, şu andaki İktidar bunu hiçe saydı, elinin tersiyle görmezlikten geldi ve "Çevre Kanunu" adı altında yeni bir kanun çıkarmakla, sözüm ona, çevreyi koruyacaktı, çevreye verilen tahribatı önlemeye çalışacaktı; ama, öyle bir kanunun da dayanağı olmadan, temeli olmadan, boşlukta yüzen bir yaprak gibi, burada, Sayın Bakanımızın Meclis sıralarında yapayalnız kalmış olması da, öyle bir kanunun Türkiye'ye hiç de olumlu bir şeyler getirmediğini gözlemledik; bu tarihe geçti değerli arkadaşlarım.

Cumhuriyet Halk Partisinin, her konuda olduğu gibi, çevre konusunda da vermiş olduğu, yapmış olduğu uyarılara Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından hiçbir şekilde ciddî olarak yaklaşılmadı. Biz istiyoruz ki, uluslararası çerçevelerde olmak üzere, Anayasamızda az önce belirtmiş olduğumuz amir hükümler çerçeveleri doğrultusunda olmak üzere, böyle bir araştırma önergesinin, mutlaka ve mutlaka, hiçbir siyasî ayırım gözetmeksizin, şu anda bulunan değerli milletvekili arkadaşlarımızın oylarıyla bu araştırma önergesinin gündeme alınmasının, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, elbette, biz, lehinde olduğumuzu ve bu şekilde oy vereceğimizi bildiriyoruz ve sizlerden de buna destek vermenizi özellikle istirham ediyorum. Değerli arkadaşlarım, uluslararası…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - Sayın Başkanım, bitiriyorum.
Dünyadaki ekolojik dengeler çerçevesinde bozulan, dünyanın dengesinin Türkiye çapında ve dünya çapında, Birleşmiş Milletler çerçevesinde olmak üzere ele alınan ve Kyoto Sözleşmesi dediğimiz iklimlerin değişikliğine ilişkin sözleşmeler kapsamında da Türkiyemizin daha fazla olumsuz etkilenmemesi için bu tür araştırma önergelerine lütfen ciddî bir şekilde kulak veriniz. Lütfen, artık, burada bu tür araştırma önergelerinin görüşülmesine, sizler, siyasî parti, iktidar partisi olarak taraf tutmayınız.

Geliniz, biz böyle bir önerge verdiysek, bunun ciddî bir şekilde bugün Kızılırmak üzerindeki tehditleri oluşturduğunu söylüyoruz, yarın bir gün Sakaryasından tutunuz Fıratına kadar Diclesine kadar bütün akarsularımıza ve denizlerimize de böyle tehditlerin devam edeceğini, ekolojik dengelerin değişmekte olduğunu, burada hep birlikte hüküm altına alalım, hep birlikte Meclis iradesini imza altına alalım değerli arkadaşlarım.

Adalet ve Kalkınma Partisi olarak sizlerden bunu bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu bu Danışma Kurulu önerisini şahsım adına desteklediğimi ifade ediyorum. Geliniz, siz de elinizi vicdanınıza koyunuz. Yarın bir gün çevre hususunda ne yaptınız denildiğinde sizlerin verebileceği ve belki onlarca Anadolu'ya giden milletvekili arkadaşlarımızın, Anadolu'ya giderken, Karadenize giderken üzerinden geçmiş olduğu Kızılırmaka karşı vermiş olduğumuz, verebileceğimiz o sorumluluğu, türkülere konu olmuş o ırmağımıza hiç olmazsa gereğini öyle yerine getirelim ve ekonomik yönden, sosyal yönden, stratejik yönden çok olumlu bir şekilde hidroelektrik kaynağı olabilecek bu ırmağın kirletilmesinin sebeplerini Meclis araştırması olarak hep birlikte olumlu bir şekilde değerlendirelim ve bu şekilde oy verelim diyorum; şahsım adına ve Cumhuriyet Halk Partisi adına da teşekkürlerimi sunarak, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)



BAŞKAN - Lehte ikinci söz istemi Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır'ın.
Buyurun Sayın Bayındır. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

24.11.2004 tarihinde verdiğimiz Kızılırmak'la ilgili araştırma komisyonu kurulması yönündeki önergemiz bugün buraya tekrar Cumhuriyet Halk Partisi Danışma Kurulu önerisi olarak getirildi. Kızılırmak'ın sorunlarını, Kızılırmak'tan akan sudaki kirliliği, insanlara, geçtiği yerlere, bölgeye hayat veren bu pınarın sorunlarını yerinde görmek, incelemek için sizinle iki yıla yakındır mücadele ediyoruz. Bugün de burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu öneriyi getirdi.
Şimdi ben merak ediyorum. Çevreye duyarlı olması gereken, hele bölgesinde Kızılırmak'ın geçtiği hem Cumhuriyet Halk Partili hem de AKP'li milletvekillerine sesleniyorum. Bir araştırma komisyonu kurulduğunda, bu komisyon sorunları yerinde inceleyip irdelediğinde, bu sorunlarla ilgili bilim adamlarından faydalanıldığında, çözüm önerileri bulunduğunda, bu çözüm önerileri yaşama, hayata geçirildiğinde ne gibi kaybınız olabilir?! İktidarın ne gibi kaybı olabilir, AKP Grubunun ne gibi kaybı olabilir, doğrusu ben merak ediyorum.
Kızılırmak, adına türküler yazılan bir ırmaktır. Irmak boyunca 9 tane ilden; Sivas'tan, Kayseri'den, Nevşehir'den, Kırşehir'den, Kırıkkale'den, Ankara'dan, Çankırı'dan, Çorum'dan, Samsun'dan geçer Kızılırmak ve bölgeye, geçtiği yerlere hayat verir, yaşam verir. Ama, son dönemlerde, Kızılırmak'ın içinde bulunduğu bu kirliliği yeniden kurtarma adına bu araştırma önergemizin gündeme alınmasını Yüce Heyetinizden bir kez daha talep ediyoruz.
Bir zararınız olmayacak, korkmayın bundan; kurulacak komisyon, Meclise çok fazla külfet ve yük getirmeyecek; ama, içinde bulunduğu Kızılırmak'ın sorunlarının çözümüne katkı sunacaktır diye düşünüyorum.

Anadolu bozkırının hayat suyudur Kızılırmak Nehri; cana can katar, çiçeğe, böceğe, Anadolu insanına, toprağına… Kızılırmak, 1355 kilometre uzunluğuyla ve kendisine katılan sayısız dereleri, çaylarıyla Türkiye'nin en uzun nehridir. Son zamanlarda Kızılırmak'taki suda ağır metallerin bulunduğu ve bu nedenle hiçbir şekilde içilmesinin mümkün olmadığı söylenmektedir.

Kızılırmak, geçtiği bölgelerdeki sanayi kuruluşları tarafından bırakılan atıklar, nehrinin suyunu kirletmektedirler ve kirlilik her geçen gün artmaktadır. Yaklaşık iki yıl önce Kızılırmak'ta ciddî şekilde toplu balık ölümleri gerçekleşmiş ve o günden bu yana kirlilik için önlem alınmadığını hep birlikte gördük, buna da destek sunmadınız.

Kızılırmak'ın geçtiği bölgelerdeki sanayi tesislerinden nehre atık bırakılması en önemli kirlilik nedenidir. Irmak suyunda ciddî oranda ağır metal vardır. Cıva ve kurşun gibi maddeler, balıklarda da bulunuyor. İçme suyu olarak arıtılıp kullanılamıyor ve artık bundan sonra da tarım alanında kullanılamayacak kadar kirlendiğini düşünüyoruz.

Dedik ya, adına şiirler yazıldı Kızılırmak'a ve bir şair dörtlüğünde diyor ki:

"Daima bulanın, asla durulman,
Nedir bu sendeki hal, Kızılırmak?
Çağlayıp akarsın, hiç mi yorulman?
Seni zapteylemez göl, Kızılırmak.

Bahar gelir, bulanırsın, coşarsın,
Dalga vurur, kenarlara taşarsın.
Dünya kurulalı böyle yaşarsın,
Tükenmez ömrün var, bol, Kızılırmak."

Bu şiirde olduğu gibi, bu Kızılırmak'ın ömrünü tüketmeyelim diyorum.
Bugün, Kızılırmak Havzasında gerektiği gibi kontrol altında tutulamayan tarımsal, evrensel ve endüstriyel atıklar nedeniyle oluşan kirliliğin korkunç boyutlara ulaştığı açık açık görülmektedir. Bölgedeki kirliliğin en önemli nedenlerinden birisi, altyapısız ve plansız kentleşme olgusudur. 1998 yılında Kızılırmak boyunca sıralanan yerleşim birimlerinin hiçbirinde evrensel atık su arıtma tesisi bulunmadığı düşünüldüğünde, çevre kirliliğinin ulaştığı boyut daha iyi görülecektir. Belirtilen yıldan sonra kirliliğin önlenmesi için çeşitli önlemler alınmasına karşın, kirliliğin kabul edilebilir sınırlar içine çekilemediği de görülmektedir.

Bölgedeki çevre kirliliğinin bir diğer önemli nedeni de, havza etrafında sıralanan sanayi tesisleridir. Sanayiden kaynaklanan ve arıtılmaksızın deşarj edilen atıkların çevreye verdikleri zarar önemli boyutlardadır. Ayrıca, tarımsal faaliyetler ve hayvancılıktan kaynaklanan etmenler de önemli çevre kirliliğine neden olmaktadır. Kızılırmak'ın neden olduğu tarımsal, evrensel ve endüstriyel kirlilik Hirfanlı Baraj Gölü gibi bölgede yer alan sulak alanları da tehdit etmektedir.

Günümüzde, su, sürdürülebilir kalkınma için gerekli, önemli kaynaklardan birisidir. Rakamlar, ülkemizin sınırlı miktarda su varlığına sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye'nin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için kaynaklarını çok iyi koruyup, akılcı kullanması gerekmektedir. Bu ise, sürdürülebilir kalkınma anlayışı çerçevesinde bu kaynakların rasyonel bir biçimde kullanılması amacına, ancak çevreyle ilgili stratejilerle uyum sağlaması durumunda ulaşılabileceğini ortaya koymaktadır. Ne yazık ki, hayata geçirilen uygulamalarda bu uyuma özen gösterildiğini de söylemek, maalesef, mümkün değildir.

Kısacası, Kızılırmak'ın boynu büküktür. İçerisinden geçtiği dokuz tane il, otuzun üzerinde ilçe ve yüzün üzerinde Kızılırmak köylüsü, bugün, bizim konuşmalarımızı dikkatle dinlemektedirler. Bugün, burada, alınacak kararla, Kızılırmak'ın kirliliğine bir çözüm bulunabilmesi için önerimizin gündeme alınmasını tüm heyetinizden açık yürekle rica ediyorum ve bundan korkulacak bir şey olmadığını da söylüyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun bu önerisine benim de katkım olsun diyen sayın milletvekillerine hodri meydan diyorum ve son sözüm de şu: Lütfen, elinizi vicdanınıza koyun, geçerken yollarda Kızılırmak'a bakarken, utanmayın, Kızılırmak sizi utandırmasın verdiğiniz oylarla diyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Süreniz içinde kaldığınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Karar yetersayısı arayacağım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okuttum, şimdi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı yoktur.

10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.33

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.46


BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110 uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.




BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verdiği önerinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi oylamayı tekrarlayacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Cumhuriyet Halk Partisinin önerisini kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı vardır; kabul edilmemiştir.

.................................................. .....

110. Birleşim 01/Haziran/2006 Perşembe


malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 06-08-2007, 06:55   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Kızılırmak uyarısı


Bilim adamları, Kızılırmak'tan Ankara'ya su taşınmasının, nehrin geçtiği bölgelerde ekolojik dengeyi bozacağını açıkladı: Tarım zarar görür. Sivrisinek, kene gibi zararlı böcekler artar

Sivil toplum örgütleri ve akademisyenler, Ankara'nın içme suyu ihtiyacını karşılamak için başlatılan Kızılırmak'tan su taşıma projesiyle, nehrin geçtiği bölgelerde ve özellikle Bafra Ovası'ndaki ekolojik dengenin bozulacağı uyarısında bulundular. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ise Kızılırmak Havzası'nı korumak için yasa hazırlığı içinde oldukları söyledi.

Çevreyi bekleyen tehlike

Çetin, Kızılırmak'tan Ankara'ya su taşınmasının, havzadaki doğal dengeye getireceği zararları şöyle sıraladı:

Tarımsal sulama azalacak, verimlilik düşecek.
Nehir suyundaki azalma nedeniyle yeraltı suları da azalacağı için tarımda kullanılan kuyularda su kalmayacak.
Yeraltı sularının kuruması ormanları susuz bırakacak.
Havzadaki yumurtlayan-yavrulayan kuş sayısı azalırken, göçmen kuşlar da rota değiştirmek zorunda kalacak.
Kuş sayısındaki azalma, tarım alanlarına zarar veren sivrisinek ve kene gibi böceklerin popülasyonunda artışa neden olacak.
Bu böceklerden insanlara bulaşan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) gibi ölümcül hastalıklarda da artış gözlenecek.
Nehrin debisi azalacağı için balık türlerinde azalma olacak.
Nehrin geçtiği bölgelerde iklimi yumuşatma özelliği ortadan kalkacağı için kış aylarında don olayları artacak ve meyve-sebze üretimi azalacak.
Bafra Ovası'nda alarm

Uzmanlar, Kızılırmak'ın suyunun çekilmesinden Ankara'ya 450 kilometre uzaklıktaki Bafra Ovası'nın bile olumsuz etkileneceğine işaret etti. Çetin, "Kızılırmak'ın Karadeniz'e döküldüğü bu deltada hayvan ve bitki çeşitliliği olumsuz yönde değişecek" dedi.
Koruma yükümlülüğü unutuldu

Doğal Hayatı Koruma Vakfı Su Kaynakları Program Müdürü Buket Dıvrak da Kızılırmak Deltası'nın (Bafra Ovası) Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen BM Su Alanları Koruma Sözleşmesi'ne göre Türkiye'nin korumakla yükümlü olduğu 12 alandan biri olduğunu anımsatarak, "Sözümüzü unutup nehirden su çekme projesi başlattık. Oraya bir damla suyun bile eksik gitmesi deltadaki doğa dengesini ve bundan etkilenen insanların yaşamını mutlaka değiştirecektir" dedi.
Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Neriman Özhatay, "Ankara'nın su ihtiyacı açık ama çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) yapılması gerekirdi. Bu yapılmadan başlanan proje, Kızılırmak Deltası'nın kaybedeceği suyun miktarı, oradaki bitki ve kuş çeşitliliğini değiştirecektir. Örneğin, o bölgeye has su içerisinde yetişen Longos ormanı bundan etkilenecektir" diye konuştu.
Alıntı:
Kızılırmak'taki sorun ne?

TMMOB'un verilerine göre, başkente alınacak olan Kızılırmak'ın su kalitesiyle ilgili değerler ve içme suyu değerleri arasındaki ciddi fark sorun yaratıyor. Bu değerler şöyle:

İçme suyu
Sertlik (FS):8.5
Klorür mg/l:8.0
Sülfat mg/l:21.0

Kızılırmak'ın suyu
Sertlik (FS): 45.4
Klorür mg/l: 239.0
Sülfat mg/l:336.8


Kirletildi, şimdi suyu çekilecek

TMMOB Çevre Mühendisleri Başkanı Ertuğrul Ünlütürk de, "Su taşıma projesi için gerçekçi bir fizibilite raporu hazırlanmadı. Kızılırmak zaten korunmuyordu. Çevresindeki sanayi tesisleri tarafından atık sular ile sürekli kirletilirken, içerdiği sülfat oranı da gün geçtikçe artıyor. Tarımsal sulama için bile risk taşımaya başlayan Kızılırmak'tan şimdi içme suyu çekilmesi vahim bir hata" dedi.


Gökçek: Yasa hazırlığımız var

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek ise basında yer alan "Kızılırmak'a ne olacağını Allah bilir" sözleri konusunda Milliyet'e açıklama getirerek şunları söyledi:
"Kızılırmak'ta 7 milyar metreküp su var. Kuraklık böyle sürerse 10-15 sene sonra Orta Anadolu'da çatlayan, patlayan topraklar meydana gelebilir. Onu izah etmeye çalıştım. Bir havza yönetimi oluşturmamız, korumamız lazım. Kirlenmesini önlemeliyiz. Bunun için kanun çıkarma hazırlığı yapıyoruz.
UTKU ÇAKIRÖZER, YILDIZ YAZICIOĞLU Ankara
Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 10-08-2007, 09:35   #4
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 13-04-2006
Şehir: Ankara
Mesajlar: 9,099
Galeri: 25
Kızılırmak suyu

Halbuki Kızılırmak suyu Ankara için yeni değildi. O zamanki adıyla Ankara Sular İdaresi Umum Müdürü Eşref Özand 1957 tarihli Büyük Sakarya Projesi isimli kitabında şöyle diyordu: "Su, evsaf itibariyle çok bulanık ve ayni zamanda tuzlu olup tuz miktarı bilhassa asgari sarfiyat devresinde normalden 10 misli kadar fazladır. Sakarya'ya nazaran 40 km daha kısa olmasına rağmen gerek suyun tuzlu, gerekse tasfiye tesisatı işletmesinin daha güç ve masraflı olması ve ayni zamanda pompajda iki misli daha

enerji sarfı icap ettirmesi sebebiyle Kızılırmak sureti halle uygun görülmemiştir."

DSİ'nin 1968 tarihli Master Planı'nda da Kızılırmak suyu irdelenmiş: "Pompa gideri nedeniyle bu seçenek devre dışı bırakılmasın. Hattın bir bölümünde tünel açılarak pompa gideri azaltılabilir. Su kalitesi Dünya Sağlık Örgütü standartlarına uygun değil. Kirlilik yüksek. İleride bu suyun arıtılması yöntemleri de irdelenmeli. Kızılırmak'tan su alınırken nehrin aşağısında kalan yörelerin sulama, elektrik üretimi, kullanma suyu gereksinimi de göz önüne alınmalı."

Belediye bu bilimsel önerileri göz önüne almadan Kızılırmak'tan su getiriyor.

DSİ Kızılırmak'tan su alınmasına karşı çıkıyor. Aralık 2005 tarihli raporunda suyun içme suyu olamayacağını söylüyor. Tünel açma seçeneği, zaman kısıtlaması yönünden, gözardı edilmiş. Suyu dağlardan aşırmak için yüksek bedeller ödeyeceğiz. Daha az pompa istasyonu ile suyu aktarabilmek mümkün. Büyük kapasiteli pompalar kısa sürede bulunamayacağı için küçük pompa kapasiteli beş pompa istasyonu yapılacak. Yani, pahalı seçenek tercih ediliyor. Bu kadar kısa sürede yeterli miktarda çelik boru bulunamadığı için piyasadan bulunacak borulara göre hat döşeyeceğiz. Yüksek basınçlı yerlerde çelik boru, alçak basınçlı yerlerde camelyaf takviyeli plastik (CTP) boru kullanılacak. Gölbaşı tarafından gelen ve Dikmen tepelerine kadar yükselmiş olan su buradan cazibe (yerçekimi) ile kente dağılabilir. Ama su henüz arıtılmamış olduğundan önce yokuş aşağı İvedik arıtma tesislerine kadar götürüp, sonra Çankaya tepelerine doğru yeniden pompa ile basacağız. Çünkü, kısa sürede ancak bunlar yapılabilir...

Nasıl arıtılacak?

İvedik arıtma tesislerine gelen Kızılırmak'ın suyunun burada arıtılması öngörülüyor. Tüm bilimsel veriler Kızılırmak suyunun içme suyu olarak uygun olmadığını söylüyor. Günümüz teknolojisiyle kanalizasyon suyunu bile arıtıp içmek mümkün. Deniz suyunu arıtarak içme suyuna dönüştüren ülkeler var. Ancak Kızılırmak'ın suyunda bulunan klorür ve sülfatların arıtılması için gerekli ters ozmoz teknolojisi İvedik tesislerinde bulunmuyor.

Sivas'tan başlayarak yukarı Kızılırmak havzasındaki tüm kirlilik yükleri uzun yıllar boyunca Hirfanlı Baraj gölünde birikti. Kayseri'nin tüm atıksularını taşıyan Karasu ile Kırşehir'in atıksularını taşıyan Kırşehir Çayı Hirfanlı Barajı öncesi Kızılırmak'a akıyor. Kızılırmak nehrinin doğal yapısından kaynaklanan sertlik (kalsiyum klorür), sülfat ve tuz değerleri yüksek.

Kalsiyum klorür suyun sertliğini artırır, sabun ve deterjanın köpürmesini engeller, suyun taşındığı boru ve kaplarda kireç tabakası oluşumuna yol açar. Klorürlerin kentsel içme suyu şebekesindeki en önemli etkisi, aşındırıcı özelliğidir. Metal borularda klorür, tepkimeye girerek suda çözünen metal tuzları oluşturmakta, böylece içme suyu içinde metallerin artmasına neden olmaktadır. İçme suyuna karışan kurşun ve bakır, çocuklarda gelişim bozuklukları ve zekâ geriliğine, yetişkinlerde ise mide sorunlarına ve beyin hasarına yol açabilmektedir. İçme suyunda litre başına 250 miligramın üzerindeki sülfat varlığı suyun kokusunu ve tadını olumsuz etkiler. 1000 mg üzerindeki varlığı da ishale yol açar. Dünya Sağlık Örgütü, litrede 500 miligramı aşan miktarlarda sülfat taşıyan içme suları için halkın uyarılmasını önermektedir.

İvedik arıtma tesislerindeki su litrede 15-20 mg sülfat içermektedir. Kızılırmak suyunda ise 350 mg civarındadır. Halkın uyarılması gereken bir diğer nokta da, bu suların kaynatılmaması gerektiğidir. Su kaynatılırken buharlaşacak, içindeki zararlı maddeler daha da yoğunlaşacaktır.

21. Yüzyıl Ankarası

21. Yüzyıl Ankarasının gündemi işte bu konulardır. Özellikle son 10 yıldır yaşanan ihmal, umursamazlık, plan ve bilimsellikten uzaklaşma sonucunda gelinen nokta ortadadır. Yağışların azlığı altyapı eksikliğimizi görmemizi öne almıştır. Şimdi, günü kurtarma çabaları zamanıdır. Bu da bilimsellikten daha da uzaklaşılmasına neden olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti buna layık değildir.

Levent TOSUN: Eski Ankara Sular İdaresi Genel Müdürü, Makina yüksek Mühendisi

denizakvaryumu Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 03:55.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025