![]() |
|
|
|
|
|
#1 | ||
|
Ağaç Dostu
|
Sayın İsmail Karagülle. Biraz konuyu geliştirmek, biraz da karşı görüşlerimi belirtmek için izin verirseniz, yazınızdan alıntılar ile kişisel görüşlerimi açıklamak isterim. Saygılarımla. Alıntı:
1970 lerde başlayan küreselleşme ve globalleşmenin olduğu kadar, tarım dışı sektrörlerin (Sanayileşme, hizmet, bankacılık, finans, turizm vs.) gelişmesinin yanı sıra, yaşanan terör, kan davası, ağalık rejimi ile ulaşım ve haberleşme olanaklarının gelişmesi ile ısınma maliyetlerinin artması gibi faktörlere dayalı olarak köy nüfusu ciddi şekilde azalmaya başlamıştır. 1927-2001 arası aynı medeni kanun geçerli olduğu halde, durumu genelde yönetenlerin uyguladıkları politikalara dayandırmayı pek anlamlı bulamıyorum. Miras bırakan yani muris sağlığında terekesi üzerinde gerekli düzenlemeyi yapmıyor ve ihmal ediyor ise ve vefatından sonra bir araya gelemeyen mirascılar bırakıyor ise suçu kimde aramak gerekir. Alıntı:
Bildiğim kadarı ile ABD ve AB de, tarımla uğraşan nüfus oranı Türkiye’nin kat ve kat altında olduğu halde kimse bundan şikayetçi olmadığı gibi tarımla uğraşanların sayısının azalmasını olumlu bir gelişme olarak görülüyor. |
||
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
|
Merhaba, Köylümüz malesef kendi akılsızlığının kurbanı oluyor. Kafasını kullanan köylü, malını da yetiştiriyor, Pazarlamasını da biliyor. Altınoluk ve Körfez bölgesine bakarsanız herkes kahvede oturuyor. Tarlalar boş. Ekilmişler de bakımsızlıktan kuruyor. Su ve Güneşin verimli olduğu bu bölgede kafasını kullanan, ürününü turistik yörelerde istediği fiyattan pazarlayabiliyor. Havran,Burhaniye,Edremit,Gömeç,Ayvalık,Akçay,Alrtı noluk,Küçükkuyu pazarları dopdolu her mal alıcı bulabiliyor. Hatta yetmiyor. Kafası çalışan köylü Bayramiçten,Ayvacıktan,Gömeçten malını istediği yere taşıyıp satabiliyor. Tembeller ise kahvede bahane üretip oturuyor. Saygılar |
|
|
|
![]() |
|
|