![]() |
|
|
![]() |
#1 | |
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
|
Alıntı:
Greenpeace, Alman tüketicisi için neyi rahatlıkla yiyebileceği, nelerde dikkatli olunması gerektiği, nelerden uzak durulması gerektiğini gösteren raporunu, gerekçeleriyle ve yaklaşımı ile birlikte yayınladığında oluşan tepkileri de yorumlamaya çalışalım. Bir kere başta beyanat verenler olmak üzere kimse raporu okumadı. Sadece içinde "Turkey" yazılı yerlere baktılar ve Greenpeace'in iftira ettiğini söylediler. Konudan uzak sade vatandaşın milliyetçilik duyguları ile bu söylemde bulunmasını bir yere kadar anlarım. Fakat bakan düzeyinde söylendiğinde anlamıyorum. Rapor, Greenpeace'in raporu. Alman Tarım Bakanlığının değil. Alman makamları, bireysel olarak belirlenmiş toksik aktif maddeleri (bunların sayısı 300'ün üzerinde) belli sınırlar dahilinde içeren gıda maddelerinin girişine izin vermeye devam ediyor. Fakat bu böyle diye, Greenpeace gibi bir kuruluşun bunu kabul ediyor olması beklenmemeli. Sadece Greenpeace değil, hiç bir bireyin bu pestisitleri içeren yiyecekleri yemeyi kabul etmesi gerektiği beklenmemeli. Biz de bir kuruluş değiliz, makam değiliz, ama irtibatta bulunduğumuz herkese sınırın içinde veya dışında pestisit içeren şeyler yememelerini tavsiye diyoruz. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Raporlarında açıkça yazıp, esas endişelerini ve yüzlerce farklı toksik maddenin bir arada bulunmasının bu güne kadar dikkate alınmamış riskler içerdiğini, bu sebeple kendi değerlendirmelerinde her madde için ayrı ayrı belirlenmiş "yasal" denen sınırların yeterli olmadığını belirtmişler. Buna katılıp katılmamak bireylerin vereceği bir karar. Kimsenin de Greenpeace veya başka bir kuruma böyle söyleyemezsin deme hakkı bulunmuyor. Rapor Alman tüketicisine yönelik. Raporu dikkate alıp benimseyen tüketiciler, risksiz ya da az riskli yiyeceklere yöneleceklerdir. Bunun sonunda ikide bir sınırdan dönen armutlamızlardan yemezlerse bunun suçunu ne Greenpeace'e, ne o armutları yemeyen tüketiciye atabiliriz. Kaldı ki, niye endişe ediyorlar, bizim insanımız onları da bilmeden yiyiyor zaten. Tohumcular biriliğini bir kenara koyalım (niyeyse tohumculuk kanunu geliyor aklıma), ama ilgili ve yetkili resmi kişilerimiz ne zaman ki kendi insanımızın ne yediğiyle gerçekten ilgilenir, o raporları tahlilleri Greenpeace'den önce kendileri yapar ve periodik olarak yayınlarlar, pestisitlerin azaltılması veya tamamen yok edilmesi için tutarlı bir program başlatırlar ve (samimi olarak) desteklerler, başta kendileri insanımızı toksik gıdalara karşı uyarırlar, o zaman hak veririm. Bakın, üzüm üreticileri sendikası ne demiş? |
|
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|