![]() |
|
|
|||||||
| Anket Sonuçlarını Göster: GDO'lu besinler tüketmek ister misiniz? | |||
| GDO'suz olduğunu bilmek istiyorum |
|
243 | 98.38% |
| Binde dokuza kadar GDO'lu içerik benim için sakıncasızdır |
|
2 | 0.81% |
| Benim için olmuş, olmamış farketmez |
|
2 | 0.81% |
| Oy Verenler: 247. Bu ankete oy veremezsiniz | |||
![]() |
|
|
|
Dış Bağlantılar | Konu Araçları | Mod Seç |
|
|
|
|
#1 | |||||
|
agaclar.net
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,028
|
Daha önce yeni bir GDO tohumun gelmekte olduğunu, bunun "2,4-D" isimli aktif maddeye dayanıklı olduğunu, bu yüzden Round Up Ready tohumlara bir alternatif olarak sunulacağını yazmıştım. (alıntı rastgele. Bu konuda çok haber var) Amerikan toplumunun duyarlı %4'ü çaresizce engellemeye çalışıyor ama büyük ihtimal engelleyemeyecekler. Round Up'a dayanıklı otlar tüm ülkeyi sardığı için RR GDO tohumlar yerine veya onunla dönüşümlü kullanılacak daha güçlü ve başka tesirli bir sisteme ihtiyaçları var. Sn.MeTePe, siz bu 2,4-D'yi bilirsiniz. Bu maddeye dayanıklı bir GDO tohum üretilmesine ve dünyaya yayılmasına nasıl bakarsınız? Daha önce linkini ve özetinden sonuç cümlesini verdiğim taze bir araştırma var (Cytotoxicity on human cells of Cry1Ab and Cry1Ac Bt insecticidal toxins alone or with a glyphosate-based herbicide). Özetinden alıntıladığım cümleyi yazmıştım zaten. Araştırmanın son cümlesi şöyle; Alıntı:
Alıntı:
GDO'lar üzerinde yapılan araştırmalar hakkında GDO şirketlerinin kısıtlamalar koyduğunu yazmıştım daha önce. Alıntı:
Geçen gün Meksikadaki endemik mısır türlerinin GDO mısırlar tarafından kirletilmesi hakkındaki bilimsel yayınına zorluk çıkarılan Prof.Alvarez Boylle ile yazışmaya devam ettim. Yazmakta tereddüt ediyorum ama şöyle bir şey söyledi; Alıntı:
Alıntı:
Söz gelimi, GDO bitkilerin gen kaçışı ile diğer ve endemik çeşitleri kirlettiği bu kadar belgeli ve aşikar iken çevreye etkisi yok demenin manasını kendi adıma düşünemiyorum bile. |
|||||
|
|
|
|
|
#2 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Kusura bakmayın... Bir zirai ilaç olması dışında kayda değer bir bilgi sahibi değilim. Ancak araştırdıktan sonra yorum yapabilirim. |
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Alıntı:
Diyor ki, BT toksinini çeşitli dozlarda laboratuarda insan böbrek hücrelerinden üretilmiş kültürlere verdik ve 50ppm ve 100ppm dozlarında öldürücü sonuçlarla karşılaştık. Bu arada ufak bir detay ama insan serumunda bu toksin seviyesi 0.1-0.2ppm düzeylerinde çıkıyor. ![]() Çalışmayı yapanlar, GDO'da bu toksin olduğu için tüketenler bundan zarar görebilir diyor. Haklılar da... Birisi 0.1-0.2ppm dozlarında BT toksininin etkileri üzerine bir çalışma yaparsa bunu görmüş oluruz. Kendileri bu düzeylerde bir zarar tespit edebildiklerini gösterememişler.Bu arada, ziraatten pek anlamadığım için soruyorum... Bildiğiniz, insana hiç bir zararı olmadığı kanıtlanmış zirai ilaç var mı? Balkonda yetiştirdiğim tere, roka falan küçük sinekler tarafından yeniliyor. Bunun için zehirsiz bir zehir bulamadım hala.. ![]() |
|
|
|
|
|
|
#4 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 09-03-2012
Şehir: ANKARA
Mesajlar: 209
|
Alıntı:
Anladığım kadarıyla bu 2,4-D ilacı dünyada bol miktarda kullanılıyor. Neredeyse tüm ülkelerde kullanımına onay verilmiş. Zaten kullanılıyor. Şimdi bir firma çıkmış, diyor ki... ben bu herbisite dayanıklı soya fasülyesi yaptım. Siz bu 2,4-D'yi kullansanız bile sadece zararlı otları öldüreceksiniz, fasülyelere bir şey olmayacak! Peki, güzel! Burada şöyle bir risk ortaya çıkıyor. Bu tohumu kullananlar 2,4-D'yi endişe etmeden kullanabilecekler. Dolayısıyla gerekenden fazla 2,4-D kullanılabilir. Evet, doğru! Peki bu 2,4-D dayanıklı fasülyeleri GDO ile değil de, normal melezleme yoluyla veya doğadan ıslah ederek elde etseydik sonuç değişir miydi? Açıkcası sanmıyorum. Demek ki aradaki tek fark birinde bitkiye bir gen sokuşturulması. Biraz araştırınca melez tohumların ciddi çevresel sonuçlar doğurabileceğini gördüm. Özellikle bunlarda kullanılan mantar ilaçları, antibiyotikler veya hormonların dikkat çekici etkileri olmuş. Pazara gittiğimde gördüğüm ürünlerin çok ciddi bir kesimi hibrit tohumlardan elde edilmiş. Herhangi bir tohum satıcısına baktığımda satılan 10 tohum cinsinden 6-7 tanesi hibrit. Burada neden "HİBRİT İSE BİLMEK HAKKIMIZ!" şeklinde bir başlık açılmadığı soru işareti oluştu bende. **************************** Bazı kişilerin Organik Tarım fanatiği olması anlaşılabilir bir şey. Ancak markete gittiğimde kilosu 1TL'ye satılan sulu, lezzetli, iri, dayanıklı domates varken, kilosu 5TL'ye ezik, büzük, kolay çürüyen domatesi kimin satın alacağını da merak etmiyor değilim. Bu arada bazı kişilerin "markette satılan domatesin tadı mı var?" dediklerini duyar gibiyim. Çok haklılar! Ama ben aynı domatesi bahçede yetiştirdiğimde markette satılan organik domatesten bile lezzetli oluyor. Demek ki sorun tohumda değil, pazarlanma şeklinde. (olgunlaşmadan toplanması vs.) ****************************** Şimdi sizin Prof.Alvarez Boyll yazışmasına dönecek olursak, diyorsunuz ki; "Bu konudaki bilim adamlarının %90'ı yalancıdır, çıkarcıdır, firmaların adamıdır. Bakın zavallı kadını ne hallere düşürmüş, makalesini 2 sene yayınlatmamışlar." İyi de nasılsa eninde sonunda yayınlanmış. Kendisine rica etsem sorar mısınız: Yayınlanması için mafya veya başka bir örgütten yardım mı almış? Bilim dünyasının da zaman zaman önyargıları olabilir. Örneğin küresel ısınmayla ilgili ortaya çıkan önyargı gibi... Ama her zaman karşıt fikirler olur ve bunları bugünün teknoloji çağında engellemek imkansız gibi bir şeydir. Mutlaka bir yerlerden patlak verir. Herşey bir yana, firmaların asla engelleyemeyeceği, dolaylı etkilere yönelik yapılan pek çok çalışma mümkündür. Şimdi sizin bakış açınızdan bakarsak, sayın Odeh'in ithal edilecek tohumlarla ilgili verdiği bir haber linki vardı. Bunu inceleyen bilim kurulu 9 başvurudan 6 tanesini reddetmiş, 3 tanesini onaylamış. Ben bu adamları nereye koyacağımı bilemedim. Bunlar firmaların adamı mı? 3 tohuma onay vermişler. O zaman diğer 6 sını niye reddetmişler? |
|
|
|
|
![]() |
|
|