![]() |
|
|
![]() |
#1 |
Ağaç Dostu
|
Artık bu ülkede olup bitenler beni tam bir komplo paranoyağına döndürdü... Hızla trene belediye otobüsüne biner gibi herkes kendisinin de bineceğini sanıyorsa yanılıyor. Uçaktan bile pahalı olacağı aşikar... Bu durumda -yani uçakla rekabet edemeyeceği için DDY'da özelleştirimesi oldu bittiye geliverecek. Benim bildiğim, hizlı tren projesinde daha hedefin % 20'sine gelindiğinde harcanan para 700 trilyondu... Deneme seferinden bu yana sesi çıkmayan hızlı trene daha ne kadar para harcandı meraklısı araştırırsa bulur bulmasına da özelleştirmede bu paranın ne kadarı geri döner bunu bulamaz. Diyelim özelleştirildi. -Bu arada başka şirketlerinde bu alanda faaliyet göstermesine, rekabetin oluşmasına izin verilir mi bilmem artık...- Daha bütçe yılı başında işletme faaliyete geçmeden zarar edeceği kesin olan DDY işletmesine yılda 10 milyar dolardan fazla para ayrılır... Yani devlete yükü ağırdır. Ancak, şuna inanıyorum ki maliyeti düşük teknolojik destekle çamaşır makinasından, buzdolabına, otomobilinden, ağır vasıtaya; uçak tribünlerinden ağır silah yapımına kadar geniş bir üretim yelpazesine dönüşebilecek yeteneği ve vasıflı elemanı olan bu kuruluş ne yazık A. Menderes'in ünlü Marshal yardımları yüzü suyu hürmetine Atatürk'ün '10 Yılda demir ağlarla' örmekle övündüğü yurt karayollarına kurban edildi... T.Özal'da demiryollarının kimlik kontrolunu kolaylaştırdığı için demirperde ülkelerince tercih edildiğini söylemişti. Yani hür ve demokrat ülkeler karayolcu, komünist blok demiryolcuydu... Bu yanlış politikaların vebalini öksüzlüğüne rağmen ayakta kalmakta direnen DDY'nın kötü yönetiliyor olmasına bağlamak insafsızlıktan başka bir şey değildir... Yapılacak iş bence şudur. DDY çağın gereklerine uygun hızlı trenini hizmete sokar ve özel sektöre de, 'buyrun siz aramızda görmek istiyoruz, karşımıza rakip olarak çıkın' der... Ha bu arada eskiden 10-12 saat çeken Ankara'dan İstanbul yolunun 3 saatte aşılacağını öğrenince aklıma şu fıkra gelmişti. Onu paylaşayım sizlerle: Şehrin valisi, bir köyün yanı başında geçecek olan demiryolunun inşaatını görmek için şantiye mahallindedir. Köylülerden biri de olanı biteni bir kıyıdan seyretmektedir. Vali köylünün yanına gelir: - Sen şehire nasıl gidiyorsun? - Eşeğim var. Onunla giderim beyim.. Vali eini köylünün omuzuna koyar ve gururla: - Şu demiryolu inşaatı bitip seferler başlayınca trene atladığın gibi bir saat içinde şehirde olacaksın. Umursamaz bir şekilde dudağını büker köylü. Vali şaşkınlıkla: - Ne o beğenemedin mi, diye sorar. Başını kaşır bizim köylü: - İyi de beyim geri kalan 7 saatte şehirde ben ne halt edeceğim... |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
#2 |
Ağaç Dostu
|
Merhaba. Tren ile ulaşımın uçaktan pahalı olup olmayacağını bilemem ama rekabetin piyasada ucuzluk getirdiği bilinen ve görünen bir gerçektir. Eğer TRT1'den başka televizyon olmasaydı veya THY'dan başka havayolu olmasaydı acaba ne olurdu? Bu gün ülkemizin her yerine otobüs fiyatına uçak ile gidebiliyorsak bunun nedeni bol havayolu firması olması ve tabi ki rekabettir. Ama ülkemizin 50'li ve 60 'lı yıllarına şekil verenler, dış düşmanlarımız yönlendirmeleriyle ilerlememizi çabuklaştıracak olan demiryolu ile taşımacılığı özendirmek yerine dış bağımlılığa yol açacak karayolu ile taşımacılığa yönlendirildiler. Bu yüzden ilk başta ucuz görünen ama yıllar ilerledikçe amortisman ve parça, lastik girdileriyle en pahalı taşımacılık sistemini seçmemiz bence yapılan en büyük yanlıştı. Diğer zararı ise, şimdi içinde bulunduğumuz petrolde dışa bağımlılığımıza sebep olan yakıt sarfiyatıyla mali krizler yaşamamıza sebep olunmuştur. Halbuki, tren ağı geliştirilip yaygınlaştırılabilmiş olsaydı, 1- Yıllar içinde milyar dolarlar harcanarak yapılmak zorunda kalınan, otoyollara gereksinimiz olmayacaktı. Otoyollara harcadığımız dolarlar ile ne kadar trenyolu döşeyebilirdik? 2- Toplu taşımacılık geliştirilebileceğinden, İnsanımız gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işlerine toplu taşım araçlarıyla gidebileceklerinden araba sahbi olmak zorunda hissetmeyecekti. Halen ithal etmek zorunda kaldığımız milyonlarca araç ithal edilmeyecekti. 3- Şehirlerde meydana gelen park ve trafik keşmekeşi olmayacağından araçlar sıkışık trafikte boşa yakıt harcamayacağından, çok kıymetli dövizimizi petrole değil, ülkemiz için gerekli olan başka kalemlere kaydırabilecektik. 4- Egzos gazlarının sebep olduğu hava kirliliği olmayacaktı ve şehirlerimiz daha temiz hava solunur yerler olacaktı. 5- En önemlisi de yüzbinlerce insanımız trafik kazalarında ölmeyecek veya sakat kalmayacaktı. Olası tren kazalarında trafik kadar kurban vermeyeceğimiz de muhakkak. Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Saygılar. |
![]() |
![]() ![]() |
![]() |
|
|