![]() |
|
|
|
|
|
#1 |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 17-09-2007
Şehir: Istanbul
Mesajlar: 147
|
Arkadaşlar birşey sorucam, lütfen beni mazur görün **** yanlış anlaşılmak istemem... Bu bölümdeki GDO nun zararlarını anlatan arkadaşlara bende aynen katılıyorum..Satın aldığım herşeyede artık şüpheyle bakmaya başladım. Çünkü tarım ürünleri **** işlenip paketlenmiş ürünlerinde bu konuda etiketleme mecburiyeti olmadığı **** siyasiler bu GDO lara karşı ciddi tavır koymadıkları için gümrük kontorollerinin de iyi yapılabileceğine inanmıyorum. Manavdan/pazardan yediğim ürünle olmasa bile içtiğimiz süt, kullandığımız un **** yağ ile biz bu ürünleri işlenmiş haliyle birşekilde tüketiyoruz..Bu şekilde bol bol yazarak **** okuyarak bunun önüne geçemiyeceğimiz belli.. Bence bunun tek çözümü var siyasilere ve GDO üreticilerine ciddi manada kafa tutmak, ve ülke genelinde işlenmeyen arazilerin devlet kontrolünde organik tarıma teşvik edilmesi dolayısıyla organik tarım boyutunun artırılması için girişimci desteğinin artırılmasını sağlamak. Hayatımızı hep şüpheyle yaşayarak geçiremeyiz.. değil mi.. Sadece merak ediyorum..Buraya yazan, **** bu bölümü okuyup takip eden arkadaşlardan kaçımız, devlet kurumlarına, başbakanlığa **** tüm siyasi partilere bu tarz düşüncelerimizi ve taleplerimizi anlatan dilekçe ile şikayet **** öneride bulunuyoruz.. Ben tam 3 kere yaptım, yazmayada devam edeceğim..sizde neler yaptınız lütfen bizimle paylaşırmısınız..Demokrasi demek halkın söz sahibi olması, yöneticilerin halka danışması demekse...birileri bizim sesimi dinlemek zorunda...hepimiz istemiyorsak devlette yapamaz, hiçbir dış lobinin etkisinede giremez. Amerikalının ne işi var benim ülkemin bakanlığında,eğer bizim bakanımız halkını düşünüyorsa, amerikalıya,-bana değil kardeşim, gel halkıma anlat desin, Bakanımız çağırsın GDO üreticilerini,bilim adamlarını ve 100 lerce vatandaşı bir kongre salonuna, televizyondan canlı yayınla anlatsınlar bakalım halkı ikna edebilecekler mi...Bence agaclar.net kadrosu ve destekleyen doğa dernekleri , ziraatçi birlikleri buna önayak olabilirler... Eğer devlet GDO lu ürün ithal edilmezse hayvancılık sekteye uğrayacak diye düşünüyorsa, o zaman ben hafta, 1 tavuk yerine, tek tavuk bacağıyla beslenmeye razıyım yeterki GDO bazlı hastalıklar, genetik bozukluklar benden ve neslimden uzakta dursun.. Eğer devlet GDO lar kullanılmazsa hayvancılığın ve tarımın yavaşlayacağını ve ülke nufusunun beslenemeyeceğini düşünüyorsa buna uyumlu hayvancılık ve tarım politikaları geliştirsin, çiftçileri daha fazla hayvan ve tarım ürünleri üretmeye teşvik etsin, buna uygun politikalar ve ihaleler geliştirsin ve adam gibi istatistiksel çalışma yapıp, halkı organize etsin ve tembelliğide bir tarafa bıraksın...Yapamayacaksalar, yerlerini yapabileceklere bıraksınlar.. Lütfen sizde başımızdaki devlet ve siyasi parti yönetimleriyla nasıl mücadele veriyorsunuz anlatabilirmisiniz..Birlikten güç doğar, bir elin nesi var iki elin sesi var misali..Bence gazetelerin köşe yazarlarınıda bu konuda daha çok yazı yazması ve halkın sesi olması için desteklemiyiz.. Teşekkür ederim.. |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 22-03-2009
Şehir: istanbul
Mesajlar: 16
|
Merhabalar, Bugün blogumda da yayınladığım Slow Food Fikir Sahibi Damaklar'ın hazırladığı bu bülteni yayabilirseniz sizin de bu yolda bir katkınız olur kolayca... Tüm açıklamalar aşağıda. http://yesim-pembedomatesistanbulpda...ok-verene.html SLOW FOOD FSD'NİN GDO BÜLTENİDİR!!! "ÇOCUKLARINA KANAT VE KÖK VERENE ŞÜKÜRLER OLSUN" Coelho'nun ''Kazanan Yalnızdır'' kitabında okuduğum bir atasözü sanırım tüm çabamızın özeti... Dostlar, Sizlere Slow Food Fikir Sahibi Damaklar konviviyumu tarafından özenle hazırlanmış GDO bültenini sunuyorum.Amacımız mümkün olduğunca herkesi aydınlatabilmek... İlk güzel haber benden olsun...Bu sabah site yöneticimize GDO'ların zararlarından bahsettim.Birazdan toplam 300 dairelik sitemizin her blok kapısına bültenimiz asılacak.Ayrıca aidat toplayan apartman görevlilerimiz fotokopi ile çoğaltılacak bültenleri dostlarına ulaştırmaları için her daireye birer tane verecek ))Okullarımıza,doktorlarımıza,işyerlerimize,daimi müşterisi olduğumuz nazımız geçen ya da geçmeyen market,restoran,alakalı alakasız her işyerine aklınıza gelebilecek her yere bu bültenleri astıralım.Bloglarımıza koyalım,gruplara bildirelim... GDO orucuna gerek kalmayan,temiz gıdalar yiyeceğimiz keyifli günler çabucak gelecek elbirliğiyle. Sevgiyle kalın Yeşim Güriş Dünya dünya olalı beri mısırın püskülüne konan kelebeği, artık 'konmamaya' ikna etmek üzere mısırın genetiğine işlenen bir kimyasal, yıkamakla çıkmaz, biliyorum; çünkü kızımın gözlerinin yeşili gibi, o kimyasal da, tümüyle mısırın kodlarında artık. Üzerinde ya da etrafında değil. İçinde.Kelebek konarsa mısırın püskülüne ve yumurtalarını bırakırsa eğer, ürünün bir kısmı zarar görür, doğru. Ama, o mısırı kızım yediğinde, içine işlenen, yıkamakla temizleyemeyeceğim, haşladığımda gitmeyecek o kimyasal, kızıma ne yapar... Asıl onu merak ediyorum ben. Diyorlar ki "üreticisi, eğer, GDO'lu ürünün zarar verdiğini fark ederse, ürününü piyasadan çeker!" Diyorum ki, "benim kızım denek değil!" Anneler! 26 Ekim Pazartesi günü 27388 sayılı Resmi Gazete'de sizi, ailenizi, çocuklarınızı çok yakından etkileyecek bir yönetmelik yayımlandı: Tohumluklar dışındaki genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile bunları içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları kapsayan Gıda Ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmelik" ! Şu andan itibaren market raflarına uzanıp da aldığınız herhangi bir ürün, çocukluğunuzda yediğiniz, yemeye alıştığınız gıda olmayacak. Çocuklarımıza "çocukken yediğimiz"i yedirme hakkımız, elimizden alındı. "Yerine koyduğumuz"sa, çocuklarımıza yüksek ihtimal daha fazla sağlık problemi olarak dönecek. Yeni doğanlarımızda daha fazla otizm göreceğiz. Yeni doğanlarımızın daha çoğu yaşamayacak. Çocuklarımızın çocuklarını görebilme ihtimalimiz, annelerimizinkinden daha düşük olacak... Aldığınız her ürünün etiketini okuyun. Her içeriği sorgulayın. Endüstriyel, hazır, paketlenmiş gıdalardan uzak durun. Organik ürün tercih edin. Sertifikasyon sistemi mükemmel olmasa da, bu ürünler diğerlerinden pahalı görünse de gözünüze, düşünün ki gerçek gıdayı tanımlamanın henüz başka bir yolu yok. Gerçek gıda tüketin. Gerçek gıda tüketmemek çok daha pahalı, unutmayın. Çocuğunuza ne yedirdiğinizi ve neden diğerini yedirmediğinizi anlatın. Anlatın ki, o da kendini koruyabilsin.Ve unutmayın: bugünün dünyası kazanç odaklı! Cebinizdeki o binbir güçlükle kazandığınız paranın alım gücüne son kuruşuna kadar güvenin. Onu gerçek gıdaya yatırın. Düşünün ki raflardaki onca yapay ürün, onca niteliği düşük gıda siz satın almadığınızda karlılığını yitirecek. Düşünün ki, gıdaymış gibi yapan onlarca kavanoz, kutu ve şişe siz satın almadığınızda üretenlerine birer zarar olarak geri dönecek. Ve hayal edin, bir gün, eğer, çokuluslu şirketler fark ederlerse ki tüketici gerçek gıdaya yöneliyor, kimbilir, belki üretimlerini gözden bile geçirirler.Gerçek gıdaya eşit erişim hakkıçocuklarımızın en temel hakkıdır!Bu yönetmelik bizi kollayan bir yönetmelik değil.Bu yönetmelik çokuluslu şirketlere toprağımızı, tohumumuzu sömürme yolu açan bir kapı. Vatandaşını ticaretin, gerçek gıdayı GDO'nun önüne koyan bir yönetim arzuluyoruz. Biz GDO'lu gıdaların yönetilmesini değil, yasaklanmasını istiyoruz. Yönetmeliği kaleme alan ve altını imzalayanlara bir çift sözümüz var: "Oğul sadıklığın bu muydu? Valla kurda yedirdin beni!" http://www.fikirsahibidamaklar.org/ Gerçek gıdaya dair neden ve nasıl sorularınızı grubumuzda cevaplıyoruz. Yeter ki çocuklarımıza biz sahip çıkalım! |
|
|
|
![]() |
|
|