agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni15Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 01-08-2006, 22:41   #1
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
Haklısınız sözlerim çelişiyor gibi görünüyor. Aslında benim kafamda canlandırdığım ve söylemek istediğim şey, genel müdürünü hükümetin atadığı kooperatifler birliğinden ziyade, serbest piyasanın hakim olduğu, fiyatın arz talep eğrisine göre belirlendiği bir ortam. Bu ortamda birçok kooperatif olabilir. Ancak fiyat arz ve talep doğrultusunda belirlenir. Hiç kimse ihtiyaçtan fazla olan ürünü alıp da stok yapmak zorunda değil. TEKEL de bir zamanlar ihtiyaçtan fazla olup ta sırf üreticiye destek olsun diye fazladan yaprak tütün alır depolar ve eskiyince yakarak imha ederdi.

Düşüncelerim biraz farklı ve uçuk olabilir. Zaten pek çok kişiden farklı olduğu için paylaşmak istemiştim. Ama doğru ama yanlış...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 22:54   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
BASIN AÇIKLAMASI
FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK


Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Fiskobirlik arasında beklenen
protokol imzalandı. Onay için Hazineye gönderildi. Hazineden sorumlu
Devlet Bakanı sayın Ali BABACAN ile görüşüldü ve mutabakat sağlandı.
Kısa zamanda gerekli işlem ikbal edilecektir. Böylece Fiskobirliğin özel
bankalardan kredi alması engeli kaldırılmış olacaktır. Konu ile ilgili sayın
Ali COŞKUN beyin açıklaması aşağıdadır.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI
SAYIN ALİ COŞKUN’DAN
FINDIK PİYASASI VE FİSKOBİRLİK AÇIKLAMASI


Fındık, çiftçilik faaliyetlerinin yanında işlenmesi ve pazarlanmasına
ilişkin diğer hizmetlerin oluşturduğu istihdamla ülkemiz ve Karadeniz
Bölgesi nüfusunun önemli bir bölümünün geçimini sağlayan tarım
ürünümüzdür.

Dünya kabuklu fındık rekoltesinin %75’i ülkemizde üretilmektedir
ki, bu da dünya iç fındık talebinin tamamını karşılayacak seviyeyi ifade
etmektedir. Bu ürün, 2004/2005 ihracat sezonunda ülkemize bir buçuk
milyar dolar döviz sağlanmış ve 2005/2006 üretim dönemi için Ekim ayının
ilk haftası itibariyle 500 milyon doları aşan ihracat gerçekleştirilmiştir.
Genel ekonomi politikamız gereği hedefimiz; Birlikleri yeniden
yapılandırarak, Hazineye yük olmaktan çıkarmak, serbest pazar
şartlarında daha verimli ve karlı bir yönetime kavuşturmaktır.
Fındık sektörünün piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırarak,
Birliğin ekonomik etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde faaliyetlerini
sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak sektörün geleceği açısından önem
taşımaktadır

4572 sayılı “Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Hakkında
Kanun” ile Kooperatif ve Birliklerin hukuki yapısı yeniden düzenlenmiş,
bu çerçevede yeniden yapılandırma çalışmalarında kaydettikleri gelişme
dikkate alınarak Fiskobirlik dışındaki sekiz birliğin 749 Trilyon TL
tutarındaki borcu daha önce silinmişti.

Karadeniz bölgesinde çok geniş bir alanda faaliyet gösteren ve
yaklaşık 250 bin üretici ortağı ve 50 kooperatifi bünyesinde örgütleyen
ve yeniden yapılandırma sürecinde bulunan Fiskobirlik’in, sağlıklı bir mali
yapıya kavuşması, fındık ürününün ticareti ve piyasaları üzerinde etkin bir
aktör olarak yer alabilmesini önemli görmekteyiz.

Fiskobirlik’e Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) Gider
Hesabı’ndan kredi kullandırılarak ve Birliğin mali yapısı üzerinde olumsuz
bir etki yaratan personel tazminatları karşılanarak, Birliğin yeniden
yapılandırma süreci desteklenmiştir. Bu itibarla, yeniden yapılandırma
çalışmalarında kaydettiği aşama dikkate alınarak, Fiskobirlik ile Yeniden
Yapılandırma Kurulu arasında Birliğin yeniden yapılandırma programı
dışına çıkartılmasına yönelik bir Protokol imzalanmıştır.

Gelinen noktada Fiskobirlik’in yeniden yapılandırma
çalışmalarında kaydettiği aşama da dikkate alınarak ; Birlikle Yeniden
Yapılandırma Kurulu arasında imzalanan protokol ile Fiskobirliğin mali
yapısının kuvvetlendirilmesine yönelik nihai tedbirler hayata
geçirilmektedir.

Bu çerçevede;

a) Fiskobirlik’in DFİF Gider Hesabı’na olan borçlarının 4572
sayılı Kanun ve ilgili yılların Bakanlar Kurulu Kararları uyarınca
terkin ve mahsup edilmesine yönelik süreç başlatılmıştır. Bu işlem
sonucunda Birliğin 1999-2001 yılı ürünü fındıklarının satılması ve
yağlığa ayrılması sonucunda karşılaştığı zararlar Birliğin borçlarına
mahsup edilmekte ve Birliğin 94,5 milyon YTL tutarındaki bakiye
borcu terkin edilmektedir.

b) Birliğin özel bankalara olan bakiye borçlarının
üstlenilmesine yönelik süreç de tamamlanma aşamasına gelmiştir.
Bu konudaki hukuki süreç 4572 sayılı Kanun hükümlerine uygun bir
biçimde ivedilikle tamamlanacaktır.

Bu işlemler neticesinde, Fiskobirlik sürdürülebilir mali yapısı ile
yeniden yapılandırılmasını tamamlamış bir Birlik haline gelmektedir.

Alınan bu tedbirlerin Sonucu olarak;
1- Birliğin öz sermaye yapısı güçlendirilerek üreticilerin ürünlerinin
daha iyi şartlarda değerlendirilmesini sağlayacak şekilde yeniden
yapılandırılmış, devlete yük olmadan etkinliğini sürdürmesi sağlanmıştır.
Bu sayede, yeniden yapılandırma döneminde olduğu gibi
2005/2006 ürün dönemi için de devlet fiyatlara müdahale etmemiş ve
eskiden olduğu gibi Hazine adına fındık alımı yapılmamıştır. Sonuçta bir
çok spekülatif söylentilere rağmen, sürdürülen ciddi politikalarla yılların
kötü alışkanlıklarından uzak, yeni bir anlayışla fındık piyasası
oluşturulmuştur.

2- Birliğin ürün alım faaliyetlerini daha çok kendi kaynaklarıyla
gerçekleştirme imkanları geliştirilmiştir. Alınan yeniden yapılandırma
tedbirleri sonucunda kamu kaynaklarına mali yönden bağımlılığı ortadan
kaldırılarak öz sermaye yapısı güçlendirilmiş ve piyasadan kredi temin
edebilecek bir mali yapıya kavuşturulmuştur.

Nitekim, Birlik 2005/2006 ürün döneminde şu ana kadar yaklaşık
50 bin ton kabuklu fındık alarak üreticilere 120.000.000 YTL ödeme
yapmış, kalan 230.000.000 YTL tutarındaki üretici alacağını da kendi
imkanlarıyla gerçekleştirecektir.

3- Birlik piyasadan istikrarın sağlanmasını temin edecek miktarda
ürün satın almış, üretici ve ihraç fiyatlarının düşmesi önlenmiştir.
Sonuçta üretici ve ihracatçı belli bir denge içinde korunarak
memnun edilmiş, ülkemiz ekonomisi kazançlı çıkmıştır.

Arzumuz ve hedefimiz ise; dünya fındık rekoltesinin %75’ini üreten
ülkemizin bu ürünün en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayacak piyasa
mekanizmalarına işlerlik kazandırmaktır. Bu çerçevede, Bakanlığımızca
yasal altyapısı oluşturulan Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsaları
ile Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarında fındık ürününün işlem
görmesini sağlamak, böylece ülkemizin fındığın fiyat, stoklama,
pazarlama ve dağıtımı üzerinde etkin bir rol oynamasını sağlamaktır.

Kaynak : asimaykan.com

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:21   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
FİSKOBİRLİK YÖNETİM KURULU BASIN TOPLANTISI
GİRESUN :21.6.2006

Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Fiskobirlik) Yönetim Kurulu olarak 20.06.2006 tarihinde toplanıp; 2005 yılı ürünü fındık alımları, ortaklara kalan borçların ödenmesi ve sektörde yaşanan son gelişmeler ile Sayın Başbakanımızın 18.6.2006 tarihinde Giresun’da yaptığı açıklamaları değerlendirerek, kamuoyunu bilgilendirmek üzere siz değerli basın mensuplarını davet etmiş bulunuyoruz.

2005 yılı ürünü kabuklu fındık alım fiyatı, Türkiye ve dünya rekoltelerinin yanı sıra alternatif ürünlerin hacmi, geçen sezonun serbest piyasa fiyatı dikkate alınarak tespit edilmiştir. 15 Ağustos 2005 tarihinde 50 kooperatif başkanımızın katılımı ile Levant Kalite Fındığa 6.34 YTL, Giresun Kalite Fındığa 6.70 YTL. net fiyat tespit edilmiştir.

Fiyatın ilanından sonra köy köy dolaşarak, “bu fiyatı biz verdik” diyen iktidar partisi milletvekilleri değil midir?

Birliğimizce 2005 yılı ürününden 51 bin ton fındık alımı yapılmış, ürün bedelinin 197 Milyon YTL’si Birliğimiz kaynaklarından, 23 Milyon YTL Tarım Kredi kaynaklarından ödenmiş olup, şuanda ortaklarımıza 135 Milyon YTL borç bulunmaktadır.

Sezon öncesi, Birliğimizin ve iştiraklerimizin sahip olduğu toplam kaynak 210 Milyon Yeni Türk Lirası dolayındaydı. Ürün alımlarına başlamadan önce Mayıs 2005 tarihinde yayınlanan Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kararnamesinin birliklere tanıdığı olanaklarla 200 Milyon Yeni Türk Lirası kredi kullanacağımız dikkate alınarak, ürün bedellerini peşin ödemek kaydıyla 26 Ağustos 2005 tarihinde alımlara başlanmıştır.

19 Ağustos, 15 Eylül ve 14 Aralık 2005 tarihlerinde Birliğimizce 23.05.2005 tarih 2005/8839 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden yayınlanan Kararname doğrultusunda DFİF’ten ürün alım kredisi talep edilmiştir. Bu yazılarımıza cevap dahi verilmemiştir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının açıklamasına göre 2005 yılında 7 birliğe toplam 277.5 trilyon lira DFİF kredisi sağlanmıştır. Ancak bu kredisinden Birliğimiz, dolayısıyla fındık üreticisi yararlanamamıştır.

4572 sayılı yasa gereği DFİF’e borçlarını ödemeyen, kredi almaması gereken birliklere kredi verilirken, yine yasa gereği borçsuz olan kredi almaya en uygun durumdaki Birliğimize kredi verilmeyerek , bugünkü olumsuz ortam oluşmuştur.

Özel finans kuruluşları ve bankalarla yapılan kredi görüşmeleri de oluşan bu olumsuz hava nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.

Fındıkta yaşanan bu gelişmeler sonunda Sayın Başbakanın Giresun ziyareti sektör açısından büyük önem kazanmıştır. Özellikle üretici kesimi, üreticinin örgütü olan Fiskobirlik ve sektörün diğer tarafları Sayın Başbakanın fındık konusundaki tutumuna odaklanmıştı.

Hepinizin malum olduğu gibi Sayın Başbakanın fındık ve Birliğimizle ilgili değerlendirmeleri özellikle üreticiler açısından hayal kırıklığı yaratmıştır.

Bilindiği üzere 16 Haziran 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4572 sayılı Yasa ile tüm birlikler özerk bir yapıya kavuşturulması amaçlanmıştır.

4572 Sayılı Yasanın en önemli maddesi olan Geçici 1/E maddesinde,”Birliklerin 1.5.2000 tarihi itibariyle mevcut özel bünye faaliyetleri ile ilgili borçları, borçların ödenmesine kadar geçecek süre içinde bu borçlardan doğan faiz ve gecikme zammı gibi fer’i borçları ile personel kadrolarında yapılacak düzenlemeler için gerekli tazminat tutarı Yeniden Yapılandırma Kurulunun önerileri dikkate alınarak Hazinece üstlenilip tasfiye olunur...” denilmektedir.

Yasanın Geçici 1/E maddesi hükmü doğrultusunda ilk olarak 1989 yılında Garanti Bankasından kullanılan kredi ile 1998 yılında Vakıfbank’tan kullanılan kredi bakiyeleri Hazine Müsteşarlığı ile Garanti Bankası ve Vakıfbank arasında varılan mutabakatlar sonucunda bu Bankaların Birliğimizden olan alacakları, sırasıyla 21.12.2000 ve 15.03.2001 tarihlerinde Hazine Müsteşarlığınca üstlenilip tasfiye olunmuştur.

1996-1997-1998-1999 yılları ile 2000-2001 yıllarına ait Kararnameler doğrultusunda, Hazine Kontrolörleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin 06.05.2005 tarihinde Birliğimizde yaptığı incelemeler sonucunda, Yasanın yürürlük süresi olan 01.05.2000 öncesinden DFİF’e yaklaşık 147.9 trilyon borç kalırken, 01.05.2000 sonrasından yaklaşık 53.4 trilyon TL Birliğimizin alacağı çıktığı tespit edilmiştir. Alacağımız tüm girişimlere rağmen ödenmemiştir.

Birliğimiz 4572 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden sonra 2000 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere 99 trilyon TL, ve 2001 yılı ürünü finansmanında kullanılmak üzere de 63 trilyon TL DFİF kredisi kullanmış ve bunları faizleri ile birlikte 2004 yılında 235 trilyon TL olarak geri ödemiş olup, 01.05.2000 sonrası DFİF kredilerinden borcumuz kalmamıştır.

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki süreç, doğal olarak birliklerin 2000 öncesi borçlarının tasfiyesini gerektiriyordu. Devlet destekleme alımları tatbikatı döneminde oluşan zararlar, özerkleşme öncesi döneme ait olup, 4572 sayılı yasa gereği, 2000 yılında Hazine tarafından üstlenilmiştir. Bu borç özerk yapıdaki Fiskobirlik’in değil, hükümetlerin taban fiyat ilan ettiği döneme aittir. Hükümetlerin diğer tarım ürünlerine olduğu gibi fındığa yaptığı desteklerden oluşan görev zararlarıdır. Tüm birliklerin aynı döneme ait borçları yıllar önce silinmiştir. Birliğimizin borçlarının silinmesi, daha önceki hükümetler zamanında çıkarılan kanun ve kararnamelerin hukuksal bir sonucudur.

Yasa çerçevesinde yapılan bu hukuksal uygulamayı “hortumlama” olarak algılamak ve kamuoyuna sunmak hukuken de vicdanen de kabul edilir değildir. Borçları olduğu halde diğer birliklere kullandırılan DFİF kredisi, alacaklı konumundaki Fiskobirlik’e neden kullandırılmamıştır? Sayın Başbakan’dan bunu halka anlatmasını beklerdik.

Fındık üreticisi ve Fiskobirlik hiçbir zaman “hortumcu” olmamış, bilakis “hortumcularla” mücadele etmiştir. 70 yıllık tarihimizde fındık üreticisine ve Fiskobirlik’e böyle bir çamur atılmamıştır. Bu değerlendirmeyi şiddetle reddediyoruz.

Bakınız, 2001 yılı ürünü ile ilgili 31.5.2005 tarih ve 2004/7411 sayılı Kararnamenin 5. maddesinin son paragrafında “Fiskobirlik 1/5/2000 tarihinden sonra kullandığı DFİF kredilerinin tümünü geri ödemeden, DFİF kaynaklı yeni kredi kullanamaz” hükmü yer almaktadır.

“Fiskobirlik’in 1.5 katrilyon borcuna çizik attık “ yaklaşımı ve “İstesek tüm mal varlığına el koyabilirdik” ifadeleri hukuken doğru değildir. Yönetimimiz yaşanan sorunları tespit ederek, çözüm için bölge Milletvekilleri, Bakanlar ve Sayın Başbakanımızla giderek engellerin aşılmasını için destek istenmiştir. Yasal olmayan bir talebimiz olmadığı gibi bu görüşmenin sanki “hibe bir para talebi gibi” yansıtılması da yanlıştır. Cevaplanması gereken diğer tarım ürünlerine verilen yasal kredi desteğinin bu ülkeye 2 milyar dolara yakın gelir getiren fındığa neden verilmediğidir.

Özellikle son 6 yıl devletin fındığa hiçbir kaynak sağlamadan, yaklaşık 6 milyar $ gelir elde ettiği ortadadır.

Sayın Başbakanın;“Delege orada bir yönetim oluşturuyor. Bu yönetim maalesef farklı anlayışla, farklı mantıkla faturayı hükümetimize kesmeye kalkıyor… Sen geleceksin, bir fiyat açıklayacaksın, ondan sonra bu açıkladığın fiyatın altında kalacaksın…” yaklaşımı partisine ait Milletvekillerinin 5 Ocak’ ta yapılan Birliğimizin Olağan Genel Kurul’unda kurdukları baskıya rağmen secimi bizim kazanmamızın bir hazımsızlığı olarak değerlendirildiği görülmektedir. Seçim öncesi iktidar Milletvekillerinin destekledikleri listenin kazanması durumunda “ kredi meselesi hemen çözülür” ifadelerini hatırlatmak isteriz.

Gereksiz yatırımlara kaynak aktardığımız konusu istismar edilmektedir. 2003 yılından sonra yeni bir yatırım yapılmamış, mevcut yatırımlar tamamlanarak bölge ekonomisine, ülke ekonomisine ve birliğimize önemli bir güç katmışlardır. Teşvik kapsamındaki bölgemizde kiralık olarak verdiğimiz gayrimenkullerimizde 700 kişi istihdam edilmektedir.

İktidar partimize mensup bölge Milletvekillerinin ve son olarak Sayın Başbakanımızın Yönetim Kurul’umuza takındığı demokrasi acısından hiç hoş olmayan bu yaklaşımlar, üreticimize büyük bedellere mal olurken, üreticinin örgütünü güçsüz kılmaya, köşeye sıkıştırmaya çalışanlara cesaret ve güç vermiştir. Bu olumsuz gelişmeler ve antidemokratik yaklaşımlar sadece 2005 yılı ürününde fındık üreticisinin 500 trilyon az para kazanmasına ve ülkemize fındıktan 500 milyon dolar gelir kaybına neden olmuştur.

Sayın Başbakanın olumsuz konuşması sadece Birliğimiz depolarındaki 51 bin ton fındığın değerini 35 trilyon lira düşürmüştür.

2003 yılında 5 Bakan’ımızın Ankara’da yaptıkları toplantı sonunda, fındık fiyatının brüt 2 milyon lira olması yönündeki karara karşılık Yönetim Kurulumuzun 2.5 milyon lira fiyat ilan etmesi anlaşılıyor ki bazı kesimleri rahatsız etmiştir.

Fiskobirlik Yönetimi ne yapmıştır?

2001 yılı öncesi 1 dolar olan fındık fiyatlarını 4 dolarlara, Cumhuriyet tarihinde milyar doları hiç aşmamış fındık ihracat gelirini 2 milyar dolarlara taşımıştır. 1964-2000 yılları arasında, 36 yılda Türkiye’nin toplam fındık ihracat geliri 13.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Özerkleşme sonrası 2001-2006 yılları arasında fındık gelirinden ülkemiz hazinesine 6 milyar doları aşkın gelir sağlanmıştır. Bu tablo, Karadeniz’in fedakâr insanlarının gurur tablosudur. Yönetim Kurulumuzun doğru fındık politikasının tescilidir.

2003-2004 ürün yıllarında ürün alım bedeli ödemelerinde Birliğimiz hiçbir kredi kullanmamış, kendi kaynaklarından ödeme yapmıştır. Ayrıca yıl sonunda ortaklarına kar payı dağıtmıştır. 2005 yılında diğer tarım ürünlerine ve birliklerine sağlanan yasal destek Birliğimize de sağlanabilseydi, Karadeniz insanını gelecek endişesi taşımaz, Başbakanını da endişe ile değil coşkuyla karşılardı. Sayın Başbakanın anlamakta güçlük çekilen Giresun konuşmasından sonra fındık piyasası adeta şoka girmiş, fiyatlarda sert bir düşüş oluşmuştur. Politikacının görevi topluma umutsuzluk değil, çözüm üretmek ve moral kazandırmaktır.

Fındık üreticisinin talep ettiği krediyi “Tüyü bitmemiş yetim hakkı” olarak ifade etmek kabul edilir değildir. Fındık geliri bu ülkenin kalkınmasına tarih boyunca kaynak olmuştur. Bu gün ise fındık üreticisinin tüyü bitmemiş yetiminin hakkı verilmemektedir.

Tüm Karadeniz halkını bu çıkmaz politika karşısında duyarlı olmaya çağırıyorum. Karadeniz’in fındıktan başka dayanağı yoktur. Üreticimiz kimin kimden yana olduğunu iyi değerlendirmelidir. Fiskobirlik’i devreden çıkarmak, dikensiz gül bahçesi hayal edenlere karşı, güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bütün bu yapılanların altında, yeniden fındık fiyatlarını 1 dolarlar seviyesine çekme planları yatmaktadır. Bu yılın fiyatı 2006 ‘nın fındık fiyatında önemli bir gösterge olacaktır.

Sayın Başbakanın yanlış bilgilendiği ve kullandığı ifadelerin bundan kaynaklandığına inanmak istiyoruz. Yanlışı da düzeltmek için var gücümüzle çalışacağız. Kendileri ilgili bakanlar ile görüşmemizi tavsiye etmişlerdir. Bu yaklaşımı önemsiyor, en kısa zamanda harekete geçeceğimizi duyuruyoruz.

Tüm bu olumsuzluklar, kuşatmalar karşısında yılmadık, pes etmedik, etmeyeceğiz. Geleceğimiz için mücadeleye devam etmek zorundayız. Çünkü bizim fındıktan başka yaşamımızı sürdürecek başka dayanağımız yok. Üreticinin hakkını alana kadar mücadele edeceğiz.

Fındık üreticisi sadaka değil, onurla ürettiği fındığın değerini istemektedir. Hiç kimseden ve hiç bir çevreden hakkımız olmayanı talep etmiyoruz. Kimseye yedirecek fındığımızın olmadığını da vurgulamak istiyoruz.

Hepinize selam ve saygılar sunuyoruz.

Yönetim Kurulu Adına
A.Salih ERDEM
Başkan
Fiskobirlik

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:25   #4
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Fiskobirlik’e suç duyurusu ve olağanüstü kongre baskını

HÜKÜMET Ordu’da 100 bin kişiyi meydanlara döken fındık sorununun çözümünü Fiskobirlik yönetimini devirmekte buldu. Fiskobirlik, "kötü yönetim" gerekçesiyle olağanüstü kongreye götürülüyor. Sanayi Bakanlığı müfettişleri de, "usulsüz harcamalar" nedeniyle birlik yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunacak.

KARADENİZ’de üreticiyi ayağa kaldıran "fındık krizi"nde hükümetin şimşeklerini üzerine çeken Fiskobirlik yönetimini devirmek için düğmeye basıldı. Fiskobirlik, "kötü yönetim" gerekçesiyle olağanüstü kongreye götürülüyor. Sanayi Bakanlığı Müfettişleri de, "usulsüz harcamalar" nedeniyle birlik yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunacak. Fiskobirlik ve fındık krizi, Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün yapılan Bakanlar Kurulu’nda da ağırlıklı gündem oluşturdu. Yeni mahsül alımına ilişkin politikaların belirlenmesi için Erdoğan başkanlığında altı bakanın yer aldığı bir komisyon oluşturuldu. Komisyon, Sanayi Bakanı Ali Coşkun’un gündeme getirdiği devleti aradan çıkarmayı hedefleyen "Fındık Borsası" ve "lisanslı depoculuk" projesini masaya yatırdı.

SUÇ DUYURUSU:

Sanayi Bakanı Ali Coşkun, bakanlık müfetişlerinin Fiskobirlik’teki denetimlerine ilişkin Hürriyet’e şu bilgileri aktardı: "Usulsüz harcamalar var, yemek faturaları gibi. Eski Genel Müdürle ilgili mevzuata, anlaşmalara aykırı ödemeler var. Muhasebe defterleri gününde ve muntazam tutulmamış, usul hataları var. Bunlardan dolayı müfettiş resen suç duyurusunda bulunuyor. Ayrıca işletememe, başarısız yönetim nedeniyle yüksek alıma başlayıp, yüksek alım uyguladıkları adamlara adeta birlikten kaynak transfer edilmesi, bunun sonucunda da sermayeyi bitirip, kurumun hacze sokulması nedeniyle de müfettişler olağanüstü genel kurula götürüyorlar. Müfettişler bunu birliğe tebliği edecek, eğer belli günde olağanüstü kongreye gitmezlerse o zaman mahkeme karaRıyla gidecekler."

MALLARI SATIP ÖDESİNLER:

Coşkun, "Basiretli bir yönetim işi toparlar. Çünkü malvarlıkları var. 51 bin ton fındık var. Bunu 7 milyondan almışlar şimdi 2,5-3 milyona düşmüş. Zarar ederiz diye tutuyorlar. Zararın neresinden dönülse kardır. Ya da ufak ufak satabilirler. Fındık fiyatı hep bu seviyede kalmaz, biraz yükselince satıp toparlayacak. Ya da gayrimenkulleri var. Birlikçiliği bırakmışlar süpermarketçilikle uğraşıyorlar, fabrikaları, tesisleri, depoları var, bunlardan satıp borçlarını ödemeleri lazım. Bunların fındık borcuyla hükümetin ilgisi yok, istismar ediyorlar" dedi.

ÇÖZÜM ABD MODELİ

Kendi modelinin, tarım ürünlerini sağlıklı bir yapıya kavuşturup, hükümetin boynundan düşürecek, lisanslı depoculuk olduğunu belirten Ali Coşkun, "Yasası çıktı, yönetmelikleri hazırlandı. Bu sistemi kurup ABD’deki gibi serbest piyasa koşullarında halletmek gerekiyor. Ama bu sisteme yanaşmayanlar var, devlete sırtımı dayayıp, alırım diye düşünülüyor. Devlet nereden verecek? Fındık yemeyen adamın ödediği paradan sana avanta mı sağlayacak? Arkada incirci, üzümcü, kabakçı var, bekliyor" dedi.
Turan YILMAZ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 07:50   #5
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Fiskobirlik olmadan olmaz!

Fiskobirlik depolarında 2005 ürünü 50 bin ton fındık var. Geçen yıl Fiskobirlik yanlış ürün tahmini yaparak yüksek fiyatla fındık aldı. Fındık elinde kaldı. Bu fındığın parasını üreticiye ödeyemedi. Geçen yılın fındığından üreticiye 100 milyon dolar borcu var.

Fiskobirlik bu borcu ödeyemeden bu yıl fındık alacak durumda değil.
Bu yıl kabuklu fındık üretiminin 700 bin tona yaklaşacağı tahmin ediliyor. Halbuki 500 bin ton kabuklu fındık talebi var. (Hatırlatma: 2 kg kabuklu fındıktan 1 kg iç fındık çıkıyor. İhracat imkânı 220 bin ton, iç piyasa tüketimi 30 bin ton iç fındık. Bu nedenle 500 bin ton kabuklu fındığın üzerindeki fındık elde kalacak.)

Bu yıl fındığın elde kalmaması, şimdilerde 2.20 YTL dolayında dolanan kabuklu fiyatının 3.0 YTL'nin üzerine çıkabilmesi için Fiskobirlik'in 200 bin ton kabuklu fındık satın almak için piyasaya girmesi zorunlu.

Fiskobirlik'in 200 bin ton kabuklu fındığın kilosuna ortalama 3.0 YTL ödeyebilmesi (ve de bu kadar fındığı depolarda saklayabilmesi) için 600 milyon YTL'ye (yaklaşık 400 bin dolara) ihtiyacı var.


Fiskobirlik güçsüz kaldı
Fiskobirlik'e, geçen yıl stoka attığı fındıkların borcunu ödemesi için 100 milyon doları, artı bu yıl depolarına fındık istif etmesi için 400 milyon doları, toplam 500 milyon doları hiçbir banka vermez. Sadece hükümet verebilir. Hükümete de IMF verdirmez.
Fındık sorunu Fiskobirlik'siz çözülemez. Fiskobirlik'in görev ve sorumluluğunu TMO yapamaz.

Her tarım ürününde ve de özellikle fındıkta ürünün bol olduğu, arzın talebi aştığı dönemlerde, fazla ürünü piyasadan çekmek için destekleme alımı zorunludur. Bu olmazsa, ürün fiyatı gerçek fiyatın altına düşer. Üretici ezilir. Çünkü üreticiyle alıcılar arasında bilgi ve finansman asimetrisi vardır. Alıcılar kolaylıkla anlaşarak finansman gücü zayıf çiftçinin malını ucuz fiyatla satın alır.
Fındık, İzmit'ten Rize'ye, Türkiye'de çok ailenin geçim kaynağıdır. Fındık Türkiye'nin dünya pazarında hâkimiyeti elinde bulundurduğu tek üründür. Fındık ve çay Karadeniz'in dik yamaçlarının tek ürünüdür.

Fiskobirlik 1938 yılında kuruldu. 50 fındık satış kooperatifinin birliğidir. 1938 yılından bu yana doğru-yanlış fındık üretiminin, alım-satımının ihracatının içinde oldu. 200 bin ton kabuklu depolama kapasitesi var.

Fındıkta destek zorunlu

Depolarında 150 bin ton boş kapasite var. Bugüne kadar politikacıların, yöneticilerin hatalarının faturası Fiskobirlik'e çıktı. Bu demek değil ki, Fiskobirlik'siz bu işler olur. Fiskobirlik yerine TMO veya bir başka kuruluş destekleme yapamaz. Bizim ülkede "lisanslı depoculuk" kısa sürede işlemez. (Bunun ne olduğunu çok kimse bilmiyor. Bir başka yazıda anlatırım.)

Bizde destekleme için yapılan ödemeler kayıp gibi değerlendirilir. Halbuki, "Verilen nedir, alınan nedir?" ona bakmak gerekir. Eğer destekleme alımıyla piyasadan çekilen ve depolanan fındık sayesinde iç fındığın tonunun ihraç fiyatı 3 bin dolardan 6 bin dolara yükselmişse, bu, toplam ihracat gelirinin 660 milyon dolardan 1.3 milyar dolara yükselmesi anlamına gelir.

Depolanan fındığın bir kısmı denize dökülse bile, sonuçta (verilen ile alınan karşılaştırıldığında) hem üreticinin, hem ülke ekonomisinin kazançlı çıktığı görülür. (Hatırlayınız: Kakao ürünü bol olduğunda, hükümetler parasını vererek ürünü tarlada yaktırıyor. Böylece ihraç fiyatının düşmemesini sağlıyor.)
Güngör Uras / Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 08:03   #6
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Telefondaki milletvekili önce yalanladı, sonra kabul etti


SAAT: 16.43

Müdüre telefon eden ben değildim

AKP Ordu milletvekili Enver Yılmaz, Ordu’daki olaylı fındık mitingi sonrası açığa alınan Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler ile olaylar sırasında telefonla görüşen kişinin kendisi olmadığını belirtti. Yılmaz, ayrıca bu konuda hiç bir basın kuruluşuna açıklamada bulunmadığını kaydetti. Yılmaz, haberin tekzibi için ilgili haber ajansına bir yazı gönderdiğini bildirdi.

SAAT: 18.14

Olaylar sırasında müdürü ben aradım

Enver Yılmaz, görevden alınan Emniyet Müdürü Rıdvan Güler’le olaylar sırasında görüştüğünü söyledi. Yılmaz, "Sayın Valinin talimatı doğrultusunda yolun neden açılmadığını sordum. Emniyet Müdürü Güler de kendisinin yolu açamayacağını ifade ederek (siz gelin açın) şeklinde bana cevap verdi" dedi. Yılmaz, "Görevini yapmayanlara karşı siyasi ve vicdanı görevimi yaptım" dedi.
Hürriyet


Alıntı:
İktidarın polisi...


GÖREVİNİ başarılı bir şekilde yaptığı ve yasaları doğru uyguladığı için mağdur edilen kamu görevlilerinin son örneği olarak karşımızda Ordu Emniyet Müdür Vekili Rıdvan Güler var.

Güler, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner’in talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından "merkeze", bir diğer deyişle "kızağa" alındı.


Çünkü Güler, 30 Temmuz 2006 Pazar günü Ordu’da, fındık üreticisinin sesini duyurmak amacıyla düzenlenen mitinge katılanlara karşı "zor" kullanmadı.

Oysa bilinen o ki, Ordu’nun iktidar partilimilletvekillerinden özellikle biri, Güler’e Ankara’dan talimat veriyor, "zor kullanılarak halkın dağıtılmasını ve mitingciler tarafından trafiğe kapatılan Samsun-Giresun karayolunun açılmasını" emrediyordu.

Güler bu emri (!) dinlemedi. Yolun şehir merkezindeki kısmı 8-9 saat kapalı kaldı. Ama güvenlik güçleri acil durumlar için hem şehir içindeki arka yolları, hem de Fatsa-Gürgentepe-Ordu yolunu açık tuttular. Gerçi ulaşım sorunu yaşandı ama güvenlik güçleri ile halk arasında çıkabilecek bir arbede bu sayede önlendi. Kan akmasına fırsat verilmedi. Nitekim olayı bizzat yaşayan Ordulularla başta Ordu Gazeteciler Derneği olmak üzere çeşitli meslek kuruluşlarının güvenlik güçlerine teşekkür etmek gereğini duymaları, kimin doğru yaptığını ortaya koydu.

Aslında "güvenlik gücü" deyince miting sırasında görev yapan polisten ayrı olarak Jandarma’yıda dikkate almak lazım. Nitekim sadece Ordu’daki Alay Komutanı Kıdemli Albay Nevzat Yıldız’dan ayrı olarak Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Güney de Ordu’daki mitingde görev yaptılar. Bu görev sırasında onlarla Emniyet Müdürü Güler arasında belli ki bir görüş farkı olmadı.

O halde uygulanan önlemler, Güler’in görevden alınmasını gerektirecek şekilde hatalı ise Jandarma komutanlarına neden kimse bir şey demiyor?

Yok uygulananlar yerindeyse Güler’in görevden alınması nasıl açıklanıyor?

Görüldüğü gibi ortada çuvala sığmayan bir mızrak var. O da yeni bir mızrak değil... Adını koyalım:

Polis bu ülkede -öteden beri- sadece káğıt üstünde "devletin polisi"dir. Aslında o "hükümetin" hatta "iktidar partisinin" polisidir. Çünkü amirleri ondan kanuna değil, iktidardakilere hizmet etmesini ister. İktidara hizmet etmezse cezalandırır.

Nitekim Gökhan Aydıner’in son olarak Rıdvan Güler’e yaptığı da "iktidar partisi milletvekilinin talimatını dinlemediği için" cezalandırmaktan ibarettir.

Demek ki sorunu iktidar partisi mensuplarını ıslah ederek değil, polisi kanundan başka hiçbir gücün yönlendirmesine izin vermeyen -bir bakıma Silahlı Kuvvetler gibi- bir konuma kavuşarak çözmek mümkün olur. Aksi halde, "beni de yerimden alırlar" korkusu içinde görev yapan polisten ancak bugünkü kadar görev beklenebilir. O da bazen böyle başarıyı cezalandırmakla sonuçlanır.
Oktay EKŞİ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 10:19   #7
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
Galeri: 88
Alıntı:
Fındık üreticisi gerçeği gördü


Fındık Karadeniz'e Çin'den gelmiştir. Kadim Çinlilerin kutsal saydığı beş üründen biridir. 2 bin yıl evvel Çin pazarlarında şekerle karıştırılıp satıldığını biliyoruz. Bu terkip, yani fındıkla şekerin bu dostluğu hâlâ bozulmuş değildir. Fındık Karadenizli için de kutsal bir üründür. Son yıllara kadar, Giresun Limanı'ndan ilk parti malın ihraç edildiği gün, bütün Karadeniz'de 'Fındık Bayramı' olarak kutlanırdı.

Hal böyleyken, fındığın her hasat döneminin bir karabasana dönüştürülmesi, ancak Türkiye'ye mahsus bir garabettir, bir cehalettir, bir hıyanettir. Kullandığım ifadelerin keskin olduğunun farkındayım ama, kendi kendimize şu soruyu sormalıyız:

Nasıl olur da bir ülke, üretim ve pazar tekeline sahip olduğu, böylesine alternatifsiz bir ürünü, tatminkâr bir fiyatla pazarlayamaz? Nasıl olur da bir ülke, bu kadar avantajlı olduğu bir üründe bile, her seferinde alıcıların oyununa gelir ve milyarlarca dolar zarar eder?

Yıllardan beri usanmadan tekrarlanan yalanlar karşısında bu ülkeyi yönetenler nasıl olur da bir türlü uyanamazlar?

Avrupalı ucuza kapatmak istiyor

40 yıldan fazla bir süredir her kampanya döneminde Avrupalı ithalatçı sanayiciler ve onların Türkiye'deki mümessilleri tarafından ısrarla dile getirilen iddiaların asıl amacı, psikolojik üstünlüğü ele geçirerek Türk üreticisinin ve karar mercilerinin direncini kırmak ve Türk fındığını ucuz fiyattan kapatmaktır.
Buna karşılık, ihracatçılarımız yapısal ve moral açıdan yetersizdir. Ne dünya pazarlarına açılacak bilgi ve finans birikimleri, ne de fındığın gerçek değerini oluşturacak moral güçleri vardır. Belli sayıdaki Avrupalı sanayici ithalatçının talebi doğrultusunda Türkiye'den mal temin edecek Avrupa'ya servis yaparlar. Başka bir ifadeyle, Türkiye fındık ihraç etmez, Avrupalı istediği fiyattan ihtiyacı kadar fındığı Türkiye'den temin eder.

Bu 'gâvurun ekmeğini yiyen' temsilci ve distribütörlerin nabzına göre şerbet vermeyi marifet sayan yöneticiler bir gerçeği göz ardı ediyor. Fındık herhangi bir ticari ürün değildir. 6 milyon insanın kaderi doğrudan veya dolaylı fındığa bağlıdır. Bütün bir Karadeniz havalisinin sosyo ekonomik ve hatta kültürel yapısı, yaşam tarzı fındık üzerine kuruludur.

Biz, fındık üreticisinin, Avrupalı ithalatçıya ezdirilmesinin neden olacağı sosyal patlamalar konusunda herkesi uyardık. Karadeniz kıyılarını vuracak 'sosyal tsunami'ye dikkat çektik.


Üretici artık oyunun farkında

Ordu'daki mitinge 100 bin insanın katılmasının anlamı budur. Bu miting, fındık üreticisinin hak arayışı hareketinin başlangıcıdır. Şayet mahsul çıkmadan soruna bir çare bulunamazsa, iş Ordu'yla sınırlı kalmaz, bu 100 bin kişi Ankara'ya dayanır, ben de başlarında olurum.

Üretici, kendi emeği, alın teri ve çoluk çocuğunun rızkı üzerinde oynanan oyunun artık farkındadır. Kimse yalanlarla bu halkı aldatamaz. Halk, kimlerin üç kuruşluk kişisel menfaatları uğruna, fındık üreticisinin milyarlarca dolarını yabancılara peşkeş çektiğini artık bilmektedir.

Bu yılki tepkinin büyüklüğünün ana sebeplerinden birisi işte bu uyanıştır.
Hiç kimse bu hareketi basit bir 'Ben de isterim' hareketi zannetmesin. Karadenizli bu yıl ne yaptığının, ne yapmak istediğinin farkındadır.
Bu yıl Türkiye bir mevzi ele geçirmiştir.

Bu, önemli bir kazanımdır. Geçtiğimiz yıl, rekolte düşüklüğü sebebiyle oluşan fiyatlar Türkiye'ye de Karadenizliye de bir şey göstermiştir.
Karadenizli, arzı kontrol edebildiği takdirde, fındığı 7-8 liraya satabileceğini görmüştür.

Türkiye, 10 dolara fındık ihraç edebileceğini, 2 milyar doların üzerinde döviz girdisi sağlayabileceğini görmüştür.

Karadenizli bir hususun daha farkındadır ve başta bu ülkeyi yönetenler olmak üzere herkes de bu gerçeği görmelidir ki, bu yılki fındık mücadelesi bundan sonraki 20-30 yılın fındık fiyatlarını belirleyecektir. Bu mücadelenin başarısına göre, bundan böyle fındık fiyatı denince ya 10 dolar akla gelecek ya da iki dolar akla gelecektir.

Bundan böyle, fındık ihracatı denince ya 500 milyon dolar düşünülecek ya da 2.5 milyar dolar düşünülecektir.

Bu mücadele başarısız olur; Türkiye'yi yönetenler uyanmaz, üretici yabancı sömürüsüne yenilir ve fındık 2-3 dolar seviyesine düşerse, önümüzdeki 10 yıl içinde, Karadeniz'den 1 ile 2 milyon arasındaki insan açlık ve yoksulluk sebebiyle İstanbul'un varoşlarına yığılacaktır. Bırakınız başka göç edecek sorunları, böyle bir kitlenin yaratacağı asayiş sorunlarını aşmak için milyarlarca dolar kâfi gelmeyecektir.

Bu yılın geçmiş yıllardan bir farkı da, Başbakan'ın ithalatçı sanayicilerin Türkiye temsilcisi ağzıyla konuşmuş olmasıdır. Başbakan açısından bir talihsizliktir ve oluşan tepki biraz da bundandır.

Üstüne farz olan olmayan, ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, her önüne gelen Karadeniz havalisinin kaderiyle oynamaktadır. Sayın TOBB Başkanı, adeta alıcıların sözcülüğünü yaparcasına "Fiyatlarımız yüksek olursa komşularımız fındık eker" diyor. Ben bu iddianın nasıl bir cehalet eseri olduğunu ve 40 seneyi aşkın bir süredir hayâsızca tekrarlayıp durduğum, çeşitli defalar dile getirdim ve bu yalanları rakamlarla çürüttüm. Sayın TOBB Başkanı'na bir tek sözüm var: Siz bu kafayla Kayseri'ye bile fındık eker hatta kim bilir altı ay sonra hasat bile yaparsınız.

Ordu mitinginde şöyle de bir mesaj daha vardı: Fındığı rakı masasında tanıyan uzmanlar fındıktan ellerini çeksinler.

Lokman Kondakçı
Eski Fındık İharacatçıları Birliği Başkanı


Radikal

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 02-08-2006, 15:12   #8
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
alıntı tuşunu tıklayınca yazıyı almadı ben de bu şekilde kopyala yapıştır yaptım:
Malina'nın Turan YILMAZ / Hürriyet'ten alıntı yaptığı yazıdan alıntıdır:

Alıntı:
ÇÖZÜM ABD MODELİ

Kendi modelinin, tarım ürünlerini sağlıklı bir yapıya kavuşturup, hükümetin boynundan düşürecek, lisanslı depoculuk olduğunu belirten Ali Coşkun, "Yasası çıktı, yönetmelikleri hazırlandı. Bu sistemi kurup ABD’deki gibi serbest piyasa koşullarında halletmek gerekiyor. Ama bu sisteme yanaşmayanlar var, devlete sırtımı dayayıp, alırım diye düşünülüyor. Devlet nereden verecek? Fındık yemeyen adamın ödediği paradan sana avanta mı sağlayacak? Arkada incirci, üzümcü, kabakçı var, bekliyor" dedi.
işte ben de bunu söylemek istiyordum tam olarak. Ali Coşkun hislerime tercüman olmuş...


Düzenleyen malina : 02-08-2006 saat 16:02 Neden: alıntıyı ben yaptım :)
fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 11:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025