agaclar.net

Geri Dön   agaclar.net > Doğaya ve Yaşamınıza Sahip Çıkın > Doğa, Çevre, Ekoloji, Gıda Hukuk ve Politikaları
(https)




Beğeni Düzeni15Beğeniler

Cevapla
 
Bookmark and Share Dış Bağlantılar Konu Araçları Mod Seç
Eski 31-07-2006, 10:04   #1
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Fındık üreticisi için bu yıl kayıp

Bu yıl fındık üreticisi için kaybolmuş bir yıldır. Artık hükümet de bir şey yapamaz, Fiskobirlik de...
Sondan başlayarak anlatayım. Gerçekleri anlatacağımdan üreticiler üzülecek ama ne yapayım... Gerçekler bekleyişlere çok ters düşmüş durumda...
  • Üreticinin fındığını istediği fiyata satma şansı yok. Fiyatı talep belirliyor.
  • Bizim fındığın tüketicisi Avrupa'nın çikolatacıları, pastacıları. Son on yıldır her yıl ortalama 220 bin ton iç fındık ihraç ediyoruz. İçeride de yaklaşık 30 ton dolayında iç fındık tüketiyoruz.
  • 2 kg kabuklu fındıktan 1 kg iç fındık elde ediliyor. Demek ki, kabuklu fındık talebi yılda 500 bin ton dolayında.
  • 2001'de 705 bin ton, 2002'de 600 bin, 2003'de 480 bin, 2004'de 350 bin, 2005'de 522 bin ton kabuklu fındık üretildi. Bu yılın üretim tahmini 643 bin ton.
  • Bizde fındık üretimi 250 bin ton iç fındık talebini karşılayacak miktar olan 500 bin ton kabuklu fındık miktarını aştığında, o yılın fındığı başa bela olur. Depolarda kalır. Ya yakılır, ya yağ haline getirilir.
  • Eskiden bu satılamayan fındıkları Fiskobirlik satın alır, her yıl 100 milyon dolar dolayında zarar eder, zararı da devlet karşılardı. 2003 yılından bu yana Fiskobirlik "özerk" hale geldi. Artık devlet Fiskobirlik'e ne para veriyor ne zararını karşılıyor.
  • 2003 yılında don oldu. 2003 ve 2004 yıllarında kabuklu fındık üretim rakamı 500 bin tonun altına düştü. İşte bu nedenle ihracat fiyatları arttı. 2002 yılında fındığın tonunun ortalama ihraç fiyatı 2.290 dolar iken, 2003 yılında 3.750 dolar, 2004 yılında 10.490 dolar oldu. 2005 ürünü fındıklar 6.000 dolardan alıcı buldu.
  • Her yıl yaklaşıl 450 bin ton kabuklu fındığın içini ithal eden Avrupalı alıcı, Türkiye'deki üretim miktarını bizden iyi izliyor. 2006 yılında 700 bin tona yakın kabuklu fındık üretildiğini gören yabancı alıcı biliyor ki, bunun sadece 500 bin tonuna talep olacak. (İç fındık olarak 220 bin ton dış talep, 30 bin ton iç talep). Kalan 200 bin ton kabuklu (100 bin ton iç) fındık elde kalacak.
  • İşte bu ürün bolluğu nedeniyle alıcılar fiyat düşürdü. Alıcı biliyor ki satıcı (elinde fındık kalmasın diye) fiyat ne olursa olsun satmaya mecbur.
  • Şu günlerde, iç fındık ürününün eylülde teslimi vaadiyle, Avrupalı alıcı tonu 3.500 dolardan mal topluyor. Tehlike, bu fiyatın 3.000 dolara kadar gerilemesi.
  • Avrupalı alıcıya tonu 3.500 dolardan mal ihraç eden tüccarın, fındık üreticisine kabuklu fındık için kilo başına 2.20 YTL ödemesi gerekiyor. (Hesap şöyle: Kabuklu fındık 2.20/İç fındık 4.40= Ton başı iç fındık ödemesi 3.000 dolar + 200 dolar nakliye = 3.200 dolar ). Tüccar kabuklu fındığa 2.20'den fazla öderse ihracat yapamaz.
  • Peşin alımlarda ,Giresun fındığı 2.70 YTL. Düzce ve Trabzon fındığı 2.20 YTL.
  • İyi de Fiskobirlik'in kilo başı 7.45 YTL fiyatı nereden çıktı? 2003'de don nedeniyle fındık üretimi düştüğünde, fındık fiyatları anormal yükseldiğinde Fiskobirlik depolarındaki fındığı satarak 200 milyon dolar gelir sağladı. Bununla eski borçlarını ödedi. Kasasında 100 milyon dolar nakit kaldı. 2005'de ürünün gene az olacağı ve fiyatların yüksek kalacağı bekleyişiyle kilosu 7.45 YTL'den fındık topladı. Ancak parası yetmedi. Yüksek fiyatla topladığı fındıklar depoda kaldı. Çiftçiye 100 bin milyon dolar geçen yıldan borcu var.
Fındık üreticisi (1) Fiskobirlik'in 2005 ürününden borcu olan 100 milyon doları ödemesini, (2) 2006 yılı ürününü de 7.45 YTL'den satın almasını, bunun için hükümetin Fiskobirlik'e desteğini bekliyor.

Bu bekleyişin gerçekleşmesine imkân yok. Üretici için bu yıl kayıp bir yıldır.
Güngör Uras / Milliyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 09:31   #2
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Sıra onlara gelince...

FINDIK üreticisi nihayet patladı... O nedenle lafın başında söyleyelim:

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, yaşamını fındığa bağlayan 400 bin aile ile onların fındığını olabildiğince ucuza kapatıp Avrupa’daki alıcılara satan Cüneyd Zapsu arasında bir tercih yaptı ve Zapsu’yu seçti.


Bakalım sıra fındık üreticisine gelince onlar kimi seçecek?

Neden söz ettiğimizi bilmeyenlere özetleyelim:

Önceki gün Ordu’da Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin, fındık üreticilerinin sesini hükümete duyurmak amacıyla düzenlediği bir miting vardı.

Gazeteler mitinge katılanların sayısı hakkında 80 bin, 100 bin gibi rakamlar verdi ama olayı bizzat izleyen tarafsız gözlemciler, "O rakamlar abartılı ancak bu miting Ordu’nun gördüğü en büyük mitingdi" diyorlar. Bir de Emniyet ile Jandarma’nın mitingi en iyi şekilde götürdüğünü söylüyorlar.

Demek ki fındık üreticisinin gerçekten "canına tak demiş".

Öyle olması da normal... Çünkü geçen yıl sezon başında (eylülde) Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği’ne(Fiskobirlik) fındığın kilosunu en az (brüt) 6.90 YTL, en çok (brüt) 7.45 YTL’den satan üretici, 18 Haziran 2006 tarihinden yani Başbakan Tayyip Erdoğan, Giresun’a gidip de "Fındıkla ilgilenmiyoruz. Fiskobirlik’in borcu bizi ilgilendirmiyor" dediği günden itibaren 2.50 YTL’den satamaz oldu.

Başbakan Erdoğan daha sonra Ordu’da yine Fiskobirlik’eçatıp;

"Biz stokçunun (Fiskobirlik’in) yanında değiliz" cümlesini sarf ettikten sonra fiyat daha da aşağı düştü.

Aslında Tayyip Erdoğan da fındık üreticisinin bu sözlere tepki duyacağını bilir. Ama belli ki üreticiye bu kadar kızgınlık duymasının bir nedeni var.

O nedeni arayınca Ocak 2006’da yapılan Fiskobirlik Yönetim Kurulu seçiminde AKP’nin önerdiği adayların seçilemeyişini görüyorsunuz.

Belli ki Erdoğan bu seçimi kadrolaşma açısından çok önemsemiş. Nitekim AKP Düzce Milletvekili Yaşar Yakış’ı o sırada Giresun’a göndermiş. O da üreticilere aynen;

"(Bizim istemediklerimizi) seçseniz bile (TBMM’nin) Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu’nda, orada olmazsa Meclis Araştırma Komisyonu kurmak suretiyle (orada) bu işin (Fiskobirlik’in) peşinde olacağız" demiş.

Giresun AKP Milletvekili Nurettin Canikli de, 4 Ocak 2006 günü Giresun TEMPO TV’de, kendi önerdikleri isimler Fiskobirlik yönetimine seçilirse "(...) Önlerinin açılması için, kredi imkánlarının sağlanması için aklınıza gelen bütün alanlarda her türlü desteği sağlayabileceğiz. Bu bizim sözümüzdür. (AKP’nin istediği) Yönetimin kredi bulma konusunda bir sıkıntı olmayacağını biz düşünüyoruz. Bunu çok net olarak ifade ediyoruz" demiş.

İlginç olan şu ki bir tek Cüneyd Zapsu bu konuşmalardan önce, tam aksini yani Fiskobirlik’inkredi alamayacağını söylemiş:

"Alınacak kredi ile zarar finanse edilecek ve inandırıcı bir iş planı yoksa, (Fiskobirlik’e) tefeciler dışında kimsenin kredi vermeyeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerekir" demiş. (28 Aralık 2005 Giresun Haber Gzt.)

Tayyip Erdoğan da zaten başka bir şey söylemiyor.
Oktay EKŞİ / Hürriyet

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 10:17   #3
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Dağıtmayınca gitti

Emniyet Müdürü Güler, Ordu'daki fındık mitingini, AKP'li Eyüp Fatsa'nın 'uyarısı'na rağmen dağıtmayınca merkeze alındı.

Ordu'daki100 bin kişilik olaylı fındık mitinginin faturası Emniyet Müdürü Rıdvan Güler'e çıktı. Güler, dün akşam İçişleri Bakanlığı'nın Ordu Valiliği'ne gönderdiği faksla görevinden alındı. Güler'in görevden alınmasında, AK Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa ile tartışmasının etkili olduğu iddia edildi. Fatsa, yol kapama eylemi sırasında Güler'i cep telefonundan arayarak müdahale etmesini istemişti.


Fatura, eylemi dağıtmayan müdüre çıktı

Ordu, önceki akşamki olaylı mitingin ardından normale dönerken, olayların faturası Emniyet Müdürü Rıdvan Güler'e çıktı. Yol kapama eylemi sırasında kendisini cep telefonuyla arayarak kalabalığa müdahale etmesini isteyen Ak Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa ve Ordu Valisi Sait Vakkas Gözlügöl'e tartışan Güler merkeze alındı. Polis Başmüfettişiyken Ordu Emniyet Müdürlüğü'ne vekaleten getirilen Rıdvan Güler'in, Emniyet Genel Müdürlüğünün teklifi ve İçişleri Bakanlığı'nın onayıyla merkeze alındığı belirtildi. Ordu'da yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı mitingin ardından 30 bin kişilik bir grubun Ordu-Samsun Karayolu'nu trafiğe kapatmasıyla başlayan olaylarda, Emniyet Müdürü Rıdvan Güler eylemcilerin yanına gelerek dağılmaları için ikna etmek istedi. Eylemcilerle konuşan ve kalabalığın ikna edilemeyeceğini anlayan Güler, müdahaleden vazgeçti.

FAKSLA GÖREVDEN ALINDI

Saatler ilerlerken Ordu Valisi Sait Vakkas Gözlügöl, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun talimatıyla Güler'i arayarak eylemcilere müdahale edilerek yolun açılmasını söyledi. Güler ise kalabalığın fazla olduğunu müdahale edemeyeceklerini söyledi. Vali Gözlügöl ısrar edince de telefonu kapattı. Valinin ardından Güler'i bu defa AK Parti Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa aradı ve yolun hemen açılmasını istedi. Güler, aynı cevabı Fatsa'ya da vererek yine telefonu kapattı. Emniyet Müdürü Güler, bu olayların ardından, İçişleri Bakanlığı'ndan dün saat 20.00'da Ordu Valiliği'ne gönderilen faksla "Olaylara zamanında müdahale etmediği, halkı galeyana getirdiği ve müdahale sırasında eylemle ilgisi olmayan sahilde gezen vatandaşlarında coplanmasına neden olduğu" gerekçesiyle merkeze alındı.

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 19:13   #4
Ağaç Dostu
 
fmt79's Avatar
 
Giriş Tarihi: 17-07-2006
Şehir: Hatay
Mesajlar: 342
Benim düşüncelerin diğer insanlardan biraz farklı galiba o yüzden paylaşmak istiyorum.

Acaba Hükümet fındık üreticisini desteklemek zorunda mıdır? bence hayır
Eğer desteklerse Diyarbakır'daki karpuz üreticisi de karpuza destek isterse hata mı eder?
Peki güney sahillerindeki Turunçgil üreticileri?
Peki çay üreticileri?
Peki tütün?
Bir gün çıkıp da Mersinin Silifke ilçesindeki Çilek üreticileri de destek isterlerse ne diyeceğiz onlara? desteklemek zorunda mı devlet bunları?
bence hayır
Peki, Benim verdiğim vergilerle birsürü fındığı normal fiyatının üzerinden alıp da depolamak akıl karı mı? bence hayır
Benim verdiğim vergilerle ne diye ihtiyaçtan fazla fındık alınıp da depolansın ki? Sonra Fındıııık, iyi gelir aga nigi naga nigi diye reklam yaparlar stoklar tükensin diye.
Herkes başının çaresine bakmalı. Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar **** ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, **** yapmalılar.

Dünyadaki gelişmiş tarım modellerinde bu var. Kooperatifleşme. Birlikte hareket etme. Tabi yol kesip, slogan atarken değil fındığı satarken birlikte olmaları önemli.

Canları yanmış bunu anlıyorum. sonuçta ekmek parası. Fiskobirlik 11 aydır ödeme yapmıyormuş. Bir de 7 küsür ytl fiyat biçmiş ama fiyatı 2 ytl'ye kadar indirmiş.

Amaaaaa, 9 saat boyunca yol kesmeleri beni çileden çıkarttı. Emniyet müdürü gerçekten çok cılız davrandı. sağı solu, benim ülkemin polisini askerini taşladılar, yoldan geçmek isteyen kamyon ve tır şoförlerini taşladılar, etrafa çok zarar verdiler. Umarım bir an önce sorun çözülür. Ve devlet çiftçilik yapmaz artık. Hiç bir ürüne destek vermez. Devlet her yıl ihtiyaçtan çok fazla çay, tütün, fındık, buğday, şekerpancarı vs almak zorunda mı? Bence HAYIR...

fmt79 Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 20:44   #5
agaclar.net
 
malina's Avatar
 
Giriş Tarihi: 04-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,246
Galeri: 88
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi fmt79
Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar ya da ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, ya da yapmalılar.

Alıntı:
Cumhuriyetimizin ilanından sonra Büyük Önder Atatürk’ün “Belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır.” Sözüyle toplanan 1. Ulusal Fındık Kongresi sonrasında, 1938 yılında Fiskobirlik (Fındık tarım satış kooperatifleri birliği) kuruldu.

Fiskobirlik, ortaklarının ürünlerine sürekli satış olanağı ve pazarlar yaratmak, piyasaya istikrar getirmek, fındığın yurtiçi ve yurtdışı pazarlarını en iyi biçimde değerlendirmek, üretimini kontrollü ve bilimsel yöntemlerle geliştirmek, üretim araçları sağlamak, standartlara uygun, yüksek kaliteli ürün teslimini teşvik etmek, fındığın ülke içerisinde tüketimini özendirme, fındık ihracatını artırmak, bu amaçla ürün çeşitlendirme ve geliştirme projeleri üretmek üzere kurulmuştur.
http://www.fiskobirlik.org.tr/kurulus.htm

malina Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Eski 01-08-2006, 22:01   #6
agaclar.net
 
Mine Pakkaner's Avatar
 
Giriş Tarihi: 06-01-2006
Şehir: İzmir
Mesajlar: 10,707
Galeri: 99
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi fmt79

Benim düşüncelerin diğer insanlardan biraz farklı galiba o yüzden paylaşmak istiyorum.

Acaba Hükümet fındık üreticisini desteklemek zorunda mıdır? bence hayır
Eğer desteklerse Diyarbakır'daki karpuz üreticisi de karpuza destek isterse hata mı eder?
Peki güney sahillerindeki Turunçgil üreticileri?
Peki çay üreticileri?
Peki tütün?
Bir gün çıkıp da Mersinin Silifke ilçesindeki Çilek üreticileri de destek isterlerse ne diyeceğiz onlara? desteklemek zorunda mı devlet bunları?
bence hayır
Peki, Benim verdiğim vergilerle birsürü fındığı normal fiyatının üzerinden alıp da depolamak akıl karı mı? bence hayır
Benim verdiğim vergilerle ne diye ihtiyaçtan fazla fındık alınıp da depolansın ki? Sonra Fındıııık, iyi gelir aga nigi naga nigi diye reklam yaparlar stoklar tükensin diye.
Herkes başının çaresine bakmalı. Fındık üreticileri kendi aralarında Kooperatif kursunlar, doğrudan büyük firmalara satsınlar **** ihraç etsinler. Neden Fiskobirlik diye bir kuruma ihtiyaç duysunlar ki? Kendileri pek ala yapabilirler bence, **** yapmalılar.

Dünyadaki gelişmiş tarım modellerinde bu var. Kooperatifleşme. Birlikte hareket etme. Tabi yol kesip, slogan atarken değil fındığı satarken birlikte olmaları önemli.
...

Fiskobirlik zaten Fındık Satış Kooperatifleri Birliği. Üyeleri de çiftçiler. Çiftçilerin oluşturduğu fındık satış kooperatiflerinin birliği. Sorun kötü yönetim, sorun dışarıdan atamalar ,hesapsızlık, kitapsızlık. Atatürk'ün isteği ile satış kooperatifleri birlikleri kurulmaya başlamıştır.Tariş,Fiskobirlik,Pankobirlik,Trakyabi rlik,Çukobirlik gibi birlikler buna örnek.

Destekleme konusuna gelince bütün Dünya'da devletler tarımı destekler. Bizde de desteklenmesi gerekir ki çiftçi bezmesin, güçlü olsun ve en önemlisi vazgeçmesin. Çiftçisini en fazla destekleyen ülkelerin başında ABD, Avrupa ülkeleri, hatta Çin gelmekte. (Çin son 10 yıldır Dünya tarımsal ürün ticaretini ele geçirmek üzere, hatta üretimi zaten ele geçirdi.) Bu konuda Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Prof.Dr.Kamil Okyay Sındır'ın bir makalesini ekliyorum.



Tarıma Destek mi Köstek mi?


Prof.Dr.Kamil Okyay SINDIR
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı
ksindir@gmail.com

Anayasa’mızın “Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması” başlıklı 45’inci maddesi der ki;

“Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.

Peki bu madde günümüzde geçerliliğini koruyor mu ?

Bilindiği gibi tarıma verilen desteklerin en temel nedenleri, anayasamızda da devletin görevi olarak tanımlanmış bulunan; tarımda istikrarı sağlamak ve korumak, tarımsal üretim planlaması yapabilmek, toplumun gıda ihtiyacını güvence altına almak, tarımsal üretimi kolaylaştırmak, üretimde verimlilik artışı sağlamak, çiftçinin sosyal refah düzeyini yükseltmek ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını sağlamak, başta sanayi olmak üzere tarıma dayalı diğer sektörlerin de sürdürülebilirliğini sağlayacak tarımsal üretim arzını garantilemek, uluslararası piyasalarda tarım ürünlerimizin rekabet üstünlüğünü sağlamak, toplumun sağlıklı ve kaliteli ürünler ile gıda güvenliğini sağlamak ve bunların yanısıra çevre sağlığı ve doğal dengeyi korumak.

Tüm bunlar ise ancak doğru ve sürdürülebilir bir tarım politikası ile hayata geçirilebilir.

“Tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılması” amacıyla 18 Nisan 2006 tarihinde 5488 sayılı “Tarım Kanunu” kabul edildi.

Kanun ile; destekleme programlarının esaslarını ve araçlarını tespit ederek, bunların bütçe ödenek ihtiyaçlarını belirlemek, ilgili kuruluşlara teklif etmek; değişen ulusal ve uluslararası koşullara göre destekleme programlarında yapılacak düzenlemeleri belirlemek; desteklerle ilgili gerekli mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek ve; kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan destekleme programlarında kuruluşlar arası koordinasyonu sağlamak üzere “Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu” oluşturuldu. Ancak, salt çoğunluk ile karar verebilecek olan bu Kurul’un 9 üyesinden sadece 3’ü tarımsal nitelikli kurumlardan.

Yasal mevzuatın olması tek başına yeterli değildir hatta pek önemi de yoktur. Önemli olan bu mevzuatın yaşama geçirilebilmesidir. IMF’ye verilen niyet mektupları ve Dünya Bankası’ndan alınan krediler karşılığında uygulamaya konulan programlar sonucunda tarımsal desteklemelerimiz gerek miktar gerekse çeşitlilik anlamında önemli ölçüde kısıtlanmıştır.

Halihazırda, GSMH’ya, yani ülke ekonomisine, %14.5 katkıda bulunan tarım sektörümüze destekleme olarak aktarılan kaynak miktarı GSMH’nın ancak %0.7’si kadardır. Diğer bir ifadeyle tarımsal gelirimizin ancak % 5’i destek olarak geri dönmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) raporuna göre bu oran Avrupa Birliği ortalamasında %32’dir. Yani ülkemizdeki uygulamanın yaklaşık 6-7 katı.

Tablo gayet net ve açık, hem de OECD kaynaklarından. Peki ya biz ne yapıyoruz? Tarım Kanunu ile tarıma ayrılan destekleme miktarını GSMH’nın en az %1’i olacak şekilde garanti altına alıyoruz. Oysa bu oran en az 3-4 kat artırılmalı ve Kanunla da öngörülen destekleme çeşitliliği, ki girdi destekleri de buna dahil, en kısa zamanda uygulanmalı.

Evet, işimiz oldukça zor, zira aşılması gereken bir engel var; IMF. Bir yanda devletimizin anayasal sorumluluklarının gereğini yerine getirme görevi, diğer yanda Demokles’in kılıcı gibi tepemizde duran IMF ve AB’nin dayattığı politikalar... Yani bir yanda destek, diğer yanda köstek...

Mine Pakkaner Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön
Cevapla


Gönderme Kuralları
Yeni konu gönderemezsiniz
Konulara yanıt veremezsiniz
Ek dosya yükleyemezsiniz
Kendi gönderilerinizi düzenleyemezsiniz

BB code Açık
Smilies Açık
[IMG] Kodu Açık
HTML Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 00:06.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)


Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025