28-01-2020, 10:05 | #61 |
Ağaç Dostu
|
Elazığ, Sivrice 24 Ocak 2020 depremi
Elazığ, Sivrice'de 24.1.2020 tarihindeki 6.8'lik depremde 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, binlercesi fiziken, yüzbinlercesi ruhen yaralandı, 1000 (bin)'in üzerinde artçı sarsıntı ölçüldü. Binalar ve birileri (en sevdiklerini kaybedenler!) yıkıldı, hepimiz ciddî derecede üzüldük. Yıkıcı depremden 4 gün geçmesine, 41 kişinin vefat edip, arama kurtarma çalışmalarının durdu, havanın ise gece -2 derece C'a düştüğü, karla karışık yağmur ve kar beklendiği bu soğuk kış gecelerinde bölgeden hala binlerce kişinin çadır ve battaniyesi olmadığı ile ilgili haberler geliyor, üzülmeye devam ediyoruz. Tüm bunlar yaşanırken, çoğunluk beklenen büyük İstanbul depremi ile ilgili polemikleri izleyip, deprem vergisi diye halktan toplanan vergilerin âkıbeti belirsiz, yenileri muhtemelen hazırlanıyor, biz depremden etkilenecek insanlar ise sonuca etkili, gerçek önlemler alMAmakla meşgulüz. Açıkça anlaşılıyor ki, beklenen o çok büyük depremde fena halde yalnızız. Oysa az çok hemen hepimizin yapabileceği bir şeyler mutlaka var ve acilen bunları uygulamaya koymalı, başladıklarımızı ilerletmeliyiz. Üzülmek ve gözyaşı beklenen depreme çözüm olmadığından, deprem riskli bölgelerde yaşayan ve/veya sevdikleri olanlar (yani hemen hemen hepimiz!) için önlemler almak için ter dökme zamanı. Herkese kolaylıklar diliyorum. gece aktif bir dünyada yaşıyoruz, buna uygun davranmalıyız diyen forum kişisi |
28-01-2020, 16:05 | #63 | |
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
Ancak sarsıntılardan da anlaşıldığı üzere geçmiyor, geçmeyecek. Depremin zarar vermediğini, kendi yanlışlarımızın (deprem bölgesinde saçma sapan -malzemeler ve ustalıktan yoksun, sözümona ustalıkla -yapılmış/ yıpranmış/ yetersiz yapılar, vs.) zarar verdiğini artık iyice anlamamız gerekiyor. Ve bilim ne söylüyor, ne yapmamızı gerektiriyorsa onları gecikmeden yapmalıyız. gece 1999 depreminden beri yeterince zaman kaybetmedik mi ki aynı tutuma devam edelim diyen forum kişisi |
|
28-01-2020, 17:02 | #64 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 13-09-2015
Şehir: Bursa/Emirsultan/Viyana
Mesajlar: 768
|
Öncelikle geçmiş olsun. DEPREM VE TESLA Nikola Tesla (1856-1943) Sırp kökenli Amerikalı. Alternatif akımı bulan büyük bir deha. Cep telefonu dahil, yüzlerce teknik buluşun mucidi, istisnai bir insan. Ölümü, bir otel odasında gerçekleşiyor. Ölümü üzerine odası CIA tarafından denetime alınıyor, her türlü yazı ve notuna el konuluyor. Tesla ''depremin titreşime (rezonansa) bağlı olarak gerçekleştiğini keşfediyor. New-Yorktaki araştırma atölyesinde, belli bir frekans üzerinden rezonans uygulayarak deprem yaratan makineyi buluyor. Uyguluyor. Komşuları işin farkına varıyor. Şikayet ediliyor. Amerika, Tesla'nın deprem makinesini ''silah olarak kullanmak'' amacıyla HAARP adındaki araştırma kurumunu deveye alıyor. (İnternete HAARP yaz oku). Haarp, deprem makinesini, iyice geliştiriyor. Issız mekanlarda küçük depremler yarttığı söyleniyor. Amerika'nın Kaliforniya Eyaletinde DEPREM SORUNU var. Buradaki enerji, düşük oranlı rezonans çıkışı ile ''etkisiz hale getirilebilir mi'' sorusu tartışılıyor. Bilim adamları, sonucun riskli olduğunu söylüyor. Kaliforniyadaki fay hattına benzer bir yerde deprem makinesi kullanılarak, sonucuna bakılmak isteniyor. Benzer fay haffına sahip, enayi bir ülke aranıyor. Enayi ülkede ''kadercilik'' olmalı. İnsanlar, depremin Allahtan geldiğine inanmalı. Din adamları hemen devreye girmeli. Depremi günah yüzünden Allahın ceza olarak gönderdiğine halkı inandırmalı. Zira, yanlış bir sonuç meydana gelebilir. Can kayıpları olabilir. Enayi ülkeyi bulmakta zorlanmıyorlar. Bundan 20 yıl önce Nato tatbikatı adı altında, HAARP uzmanları gelip makineyi yerleştiriyor. Alt tarafı ufak bir deprem. 20 bin kişi ölüyor. Bu ülke size tanıdık geliyor mu? Alıntı. Bu enayi ülke Türkiye olmasın! |
28-01-2020, 21:34 | #65 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 14-07-2018
Şehir: Alanya
Mesajlar: 116
|
nÖncelikle herkese geçmiş olsun. Maalesef deprem bir Türkiye gerçeğidir. Türkiye'de yaşayan herkes bu gerçeği kabullenmeli ve hayatını buna göre planlamalıdır. Öte yandan deprem bazılarının iddia ettiği gibi insan eliyle yaratılamaz. İnsanoğlunun gücü milyarlarca ton ağırlığındaki yerkabuğu plaklarını hareket ettirmeye yetmez. Biz insanlar en fazla şöyle bir yeri sarsarız. Elazığ Depreminin acıları tazeyken ortaya böyle saçma sapan komplo teorilerinin atılmasını, deprem gibi ciddi bir konunun sulandırılmasını ahlaki bulmuyorum. Aşağıdaki videoda konu detaylı bir biçimde açıklanmış. İzlemenizi tavsiye ederim. Deprem yaratamıyoruz, yaratamadığımız gibi depremleri de durduramıyoruz. Biz insanlara düşen depremi en az can kaybıyla, en az ekonomik kayıpla atlatacak önlemler almaktır. Kendi alanım hakkında kabaca bir şeyler yazmak istiyorum. İnşaat mühendisiyim. Öncelikle şunu belirteyim. Depremin yıkamayacağı bina yoktur. Bunu 1995 Kobe depremi kanıtladı. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi belki de deprem konusunda en deneyimlisinde, Japonya'da meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki deprem içinde gökdelenlerin de olduğu birçok binanın yıkılmasına 6000'den fazla insanın hayatını kaybetmesine ve çok büyük bir ekonomik kayba neden olmuştur. Bize okulda depreme karşı en dayanıklı binaların nükleer santraller olduğu, nükleer santrallerin depremden zarar görmeyeceği öğretilmişti. Ne yazık ki bu bilginin yanlış olduğunu 2011 Tohoku Depremi bize gösterdi. Deprem ve yarattığı tsunami yine Japonya'da 15000'den fazla can kaybına yol açtığı gibi Fukuşima Nükleer Santralinde de bir kazaya neden oldu ve Çernobil'den sonraki en büyük nükleer facia yaşandı. Depremin yıkamayacağı bina yok dediysem yapabileceğimiz hiç bir şey yok, bu durumu kabullenmeliyiz demiyorum. Sadece kibrimizi bir kenara bırakıp yapabileceklerimizin de bir sınırı olduğunu bilmeliyiz. Neler yapılabilir? Yeni yapılan binalar depreme dayanıklı olarak yapılabilir. Depreme dayanıklı bina inşa etmek öyle zor bir iş değil. Bu bir sihir değil. Belli hesaplama yöntemleriyle depremin binada oluşturacağı yük belirlenir ve bina buna göre projelendirilir. Bina da bu projeye uygun olarak inşa edilir. Hatta eski binalarda gerekli ölçümler yapılarak depreme dayanıklı hale getirilebilir. Eskiyen binalar depremi beklemeden kentsel dönüşüm projeleriyle yıkılıp yenilenebilir. Deprem yönünden aşırı riskli bölgeler yeşil alan olarak bırakılabilir. Ekonomik yatırımlar deprem riski düşük bölgelere kaydırılabilir. Devlet deprem eylem planları hazırlayabilir. Deprem konusuna ar-ge çalışmaları yapılabilir. Halkı depreme karşı eğitebilir. Deprem öncesi, anı ve sonrasında nasıl davranacağı konusunda bilinçlendirebilir. Devleti beklemeden siz kendiniz evde kendi deprem eylem planınızı hazırlayabilirsiniz. En azından bir deprem çantanız olsun. Bundan sonra geriye Allah'a tevekkül edip dua etmek kalıyor. Ancak bu sayede depremde kaybımız en aza inebilir. Belki bir gün en büyük depremler bile sıfır can kaybıyla atlatılabilir. Peki biz ne yaptık? Yaklaşan İstanbul Depremi konusunda devlet resmi kurum binaları, hastane, okul gibi binalarda güçlendirme çalışmaları yaptı. Kentsel dönüşüm projeleri ile eskiyen binalar yıkılıp depreme dayanıklı olarak yeniden inşa edildi. İnşaatlarda denetimler arttı. Deprem sonrası eylem planları hazırlandı. Bu çalışmalar hâlen devam ediyor, planlanlar sürekli güncelleniyor. Ancak yine de depreme karşı tam olarak hazır değiliz, yavaş yavaş hazırlanıyoruz. Daha çabuk olmalıyız. Daha çabuk olmalıyız ancak ortada büyük bir direnç var. Biz kendimiz, Türk insanı. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da küçük bir sarsıntı oldu ve bu şehirde büyük bir kargaşa oluşmasına yetti. Yıllardır İstanbul'da deprem olacağı söylenmesine rağmen, insanlara depremde neler yapılması gerektiği anlatılmasına rağmen depremi hisseder hissetmez asansöre koşup çağır düğmesine bastık. Asansör gelmeyince merdivene koştuk. Kimimiz merdivende düştü, ayağını kırdı. Araba var mı yok mu bakmadan yola fırladık. Allah esirgedi çarpılmadık. Telefonu çıkardığımız gibi herkesi aradık, şebekeyi çökerttik vb. Israrla bilinçlenmek istemiyoruz. Bu sadece deprem konusunda değil, her konuda böyle ama konuyu dağıtmak istemiyorum. Türkiye'de deprem oluyor. Birinci gün yakınlarımızı arıyoruz. İkinci gün ölenlere üzülüyoruz. Üçüncü gün birbirimize sövüyoruz. Sonra unutuyoruz. Sonra yine deprem oluyor yine ölüyoruz. Allah aşkına önleminizi alın, depremden önce, deprem anında, depremden sonra ne yapılmasını gerektiğini öğrenin, politikacılar yoluyla devletten depreme karşı önlem almasını isteyin, tevekkül edin, dua edin Türkiye'de deprem olmasın. Düzenleyen Eomer07 : 29-01-2020 saat 06:07 Neden: Yazım yanlışları düzeltildi. Metine ekleme yapıldı. |
29-01-2020, 07:45 | #66 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 08-09-2013
Şehir: Usa
Mesajlar: 622
|
Sayın Eomer07 ne güzel yazmışsınız. 99 depreminden sonra binamızı söyle bir kontrol edip evde yatmaya devam ettim. Arkadaşlarımın ısrarı daha doğrusu zorlamasıyla bir gece dışarıda kaldım. Dostlarım beni vurdumduymazlıkla suçladı. Bir kısmı da korkmamamın aptalca olduğunu söyledi. Ben "Korku, acı vs. gibi hisler insanı korumak içindir. Hislerimle de korkarım ama akıl süzgecinden geçmeyen korkular bizi korumazlar." dediğimi hatırlıyorum. Sonrasında ne mi oldu? Üsküdar'daki labirent gibi sokağımı terk edip yapımına şahit olduğum ve güvendiğim bir binaya taşındım. Çok günü gününe olmasa da hemen her yıl ailemle deprem sırasında ve deprem sonrasında neler yapacağımızı konuşup planladık. Bazı mobilyalarımı duvarlara sabitledim. Beni vurdum duymazlık ve lüzumsuz cesaretle itham eden arkadaşlarımın ikisinin binaları kontrol edildi, depreme dayanıksız oldukları tesbit edilmesine rağmen hala o binalarda oturmaya devam ediyorlar. İçinde yaşadığım bu toplumu ben anlamıyorum. Sadece bu konuda değil, hemen her konuda kendimi yabancı gibi hissediyorum. |
29-01-2020, 08:35 | #67 |
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 19-02-2018
Şehir: Muğla
Mesajlar: 717
|
Sn Asoo Toplumu anlayamadığınız konusunda çalışmanız gerek Dönemin modasına uygun düşünüp, davranmak gerek. Kurnaz olup, kendi çıkarıyla ilgisizmiş gibi davranmayı öğrenmek gerek. Küçük bir çıkar UMUDU uğruna "çaktırmadan herkesi satmayı" çaktırmamak gerek. Yalan söylemenin değil, söylerken yakalanmanın suç olduğunu kavramak gerek. ........ Mış gibi yapmayı, yaşamayı becerebilmek gerek. Depremzedeye "mutlusunuz değil mi ? Devletin size yardımlarından" sorusunu yönelten muhabirin kitabını bekliyorum. O kafa yapısına nasıl ulaşabilirim ? |
29-01-2020, 16:30 | #68 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
|
Deprem bu ülkenin gerçeği ama depremzedelere yardım ulaştırması gereken Kızılay gibi vicdan sahibi, tamamen gönüllülük esasına dayalı kişilerin çalışması gereken kurumlarımız da tamamen laçka olmuş, ''ye babam ye'' derneği haline gelmiş..Toplanan paraları tecavüz davalarıyla ayyuka çıkan Ensar vakfına bağışlamış Kızılay: https://tele1.com.tr/kizilay-milyonl...TrDv9dTUd_m6yQ Ayrıca bu kurumlar çok parada gözü olmayan, vicdan sahibi, gönüllü insanlar tarafından yönetilmesi gerekirken bu kurumu yönetenler 30 bin lira maaş alabiliyorlar: https://tele1.com.tr/can-atakli-kale...Po6MvaqH-bi45E Diğer taraftan bu ülkenin partili Cumhurbaşkanı 99 depreminden bu yana toplanan 60 katrilyon için ''“Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok” diyebiliyor.. https://tele1.com.tr/erdogandan-depr...5hDka_L_GpM_Tk Bunlar da deprem gerçeği..bu gidişatla çok ağlarız biz |
29-01-2020, 17:03 | #69 |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
|
Bu ülkede çocuk yaştaki kızların evliliğinin yasaklanması yüzünden deprem oldu diyebilen akıl fakiri biri Yıldız Teknik Üniversitesinde prof olabiliyorsa: https://odatv.com/dinci-ilahiyatcida...-27012043.html Bu ülkede Diyanet İşleri Başkanı olacak zat, Elazığ'da yaptığı ziyarette ''ölmeye hazır olmalıyız'' diyebiliyorsa, fazla yazıp çizmeye hiç gerek yok.. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: Ölüme her an hazır olmamız lazım - GÜNCEL Haberleri Bitmişiz |
29-01-2020, 20:33 | #70 |
Ağaç Dostu
|
Yani zaman yeniden başiama zamanı. Önceki yanlışlardan ders alıp, yinelemeyerek tabii. gece ülkemiz depremlerinin bizi kendimize getirebilecek güçte olduğuna inanan foeum kişisi |
30-01-2020, 02:29 | #71 | |
Ağaç Dostu.
Giriş Tarihi: 06-08-2009
Şehir: Çanakkale
Mesajlar: 6,526
|
Alıntı:
Japonya’daki 8,9 büyüklüğündeki depremi yaşayan Türklerden Selimhan Kılıç, sarsıntı başlayınca kendini camdan dışarı attığını söyledi. Kılıç, “Biraz sakinleşince eve girdim. İkinci sarsıntıda da yine camdan atladım” dedi. Japonya'da camdan atlayan tek kişi Türk - GÜNCEL Haberleri Israrla bu huyumuzdan vazgeçemiyoruz https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yasam/677293.aspx |
|
|
|