![]() |
|
|
|
|
|
#1 | |
|
agaclar.net
|
Alıntı:
TOPRAĞIMIZA, SUYUMUZA VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ Trakya Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 13.07.2004 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe giren 1/100 000 ölçekli “Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı”; gerek kapsamı, gerekse yapılış süreci açısından, bölgenin ekolojik değerlerini dikkate alarak koruyan ve çağımızda Habitat İlkeleri ile bütünleşen, bilimsel yaklaşımla yapılmış; tüm kesimlerinin özlem ve istemlerini yansıtmış olması nedeniyle de ülkemizde bir ilktir. 2020 yılını ve geleceğin dinamizmini hedef alan mevcut 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı; Trakya Bölgesi’nde sürdürülebilir, yaşanabilir bir çevre yaratılmasını, doğal kaynaklarının, tarım(sal), mera, orman, turistik ve tarihsel alanların korunmasını, sanayi ve imar hareketlerini disiplin altına alınmasını ve sağlıklı gelişmeyi amaçlayan “korumacı” bir plandır. Bu plana damgasını vuran “Bütünleşik Sürdürülebilir Havza Yönetimi” kuramsallığı içindeki korumacı yaklaşım; özellikle bölgemizin doğal kaynakları açısından vazgeçilmeyecek öneme sahiptir. EHÇDP’nın onay tarihinden bu yana, plan hedeflerinin yaşama geçirilmesi için plan kararları gereği, Bölgenin alt ölçekli (1/25.000) Çevre Düzeni Planlarının ivedilikle yapılması gerekiyordu. Bu sürecin yaşanması beklenirken, Çevre ve Orman Bakanlığınca ana hedeflerden sapma gösteren ve stratejik plan kararlarının toplum katmanlarındaki inandırıcılığı giderek yitirilme noktasına getiren ve planın müellifi olan Trakya Üniversitesi’ne, uzlaşmacılık yaklaşımı içinde de çevre sorunlarına sürekli saygılı bulunan Sivil Toplum Kuruluları ile TMMOB’ne bağlı Meslek Odalarına sorulmadan, onları bilgilendirilmeden birçok değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Kırklareli Vize’de yapılan Çimento Fabrikası, bu değişikliklerden en çok tartışılan bir örnek olmuştur. Bu değişiklikler de; plan müelliflerinin ve ilgili kesimlerin bilgisi dışında yapılmıştır. Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait Bimtaş A.Ş. bünyesinde İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) tarafından hazırlanan, 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı; “İstanbul’un sorunlarının çözümü” amacıyla yapılmış ancak TMMOB’a bağlı meslek odaları tarafından açılan davada, T.C. İstanbul 2. İdare Mahkemesi, 21.03.2008 tarihinde “22.06.2006 tarihinde onaylanan, 1/100 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’nda şekil unsuru bakımından da uyarlık görülmemiştir. Yine; belirtilen nedenlerle yetki ve şekil unsuru açısından hukuka aykırı bulunan dava konusu plana, davacı tarafından yapılan itirazın reddine yönelik davalı idare işleminde de, hukuka uyarlılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” hükmü, oybirliği ile kabul edilerek iptal edilmiştir. Bu planda; İstanbul’un sorunlarının çözümü için Trakya’nın önemi vurgulanmış, sorunların önemli bir kısmının Trakya’ya desantralizasyonu (ihraç edilmesi) bir yöntem olarak benimsenmiştir. Daha fazla sanayileşme ve işgücünü kaldıramayacak olan İstanbul’da, özellikle marjinal ( İMP-Ülke ve Bölge Planlama Grubu’nun hazırladığı “İSTANBUL METROPOLİTEN ALANI’NIN PLANLAMASINDA MARMARA BÖLGESİ BAĞLANTILI DEĞERLENDİRMELER” isimli Raporunda aynen belirtilen “Bunlar; artık İstanbul’da konumlanmasının herhangi bir avantajı kalmamış olan işletmelerin ve faaliyetlerinin, İstanbul’u gereksiz işlevlerden ve işletmelerden arındırmak için ilk elde düşünülebilecek önlem; sanayi kuruluşlarının İstanbul dışına çıkarılması ve bunların Bölge’de uygun yerlere konumlanmasının sağlanmasıdır. Amaç; İstanbul’da yerleşik olarak halen faaliyette bulunan ve İstanbul’da yerleşerek ilerde faaliyette bulunmak isteyen yatırımcı ve girişimcilere Marmara Bölgesi’nde alternatif mekânlar yaratmaktır. Politik ilke olmak üzere Hükümetçe benimsenen; çok merkezli, dengeli, mekânsal kalkınmayı, İstanbul’u ekonomik ve verimli olmayan işlevlerden ve işletmelerden arındırmak için sanayi kuruluşlarının İstanbul dışına çıkartılması ve bunların Bölge’de uygun yerlere konumlanmasının sağlanmasıdır.” Özetlersek; çarpık ve kirli sanayinin Trakya’ya sıçraması ve yığılmasına karar verilmiştir. Aynı zamanda, Trakya’nın doğal kaynakları; İstanbul için cazibesini her zaman korumaktadır. Bu nedenlerle; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Trakya’nın plan çalışmalarına maddi ve manevi olarak sahip çıkmaktadır. Çünkü; İstanbul ÇDP’ nın uygulanmasına en büyük engel, ilk yapıldığı konumuyla 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın korumacı ve doğal hayatı kollayıcı anlayışıdır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB); İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (İMP) aracılığı ile bu korumacılığı kaldırmak ve İstanbul ÇDP’ nın hedeflerine varabilmek için bu kez bölgenin 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarını yapmaya talip olmuştur. Trakya Kalkınma Birliği (TRAKAB); İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Çevre ve Orman Bakanlığı ile protokol imzalanmıştır. Bu protokol sonucu her iki plan arasında “uyumlulaştırma” çalışmaları başlamış ve farklı mekân ve zamanlarda yapılan değerlendirme toplantılarında tartışmaya açılmıştır. Bu süreçte; en fazla tartışılan hususlar aşağıda özetlendiği gibidir. • 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı “ekolojik korumacı” lığı nedeniyle sosyo-ekonomik açıdan tutucu ve vizyonsuz olmakla suçlanmıştır. • Sanayileşme için Çerkezköy- Çorlu-Tekirdağ aksında oluşturulan tampon bölge; İMP tarafından Havsa- Babaeski-Lüleburgaz Bölgesine ötelenmek istenmektedir. Hatta Kırklareli İli’nin İstanbul’daki sanayi desantralizasyonunun bir kısmını alabilecek yapıda olması ve 4.derecede deprem kuşağında bulunması nedeniyle, İstanbul’daki şişkin nüfusun ve işletmelerin taşınabileceği bir yer olduğu vurgulanmaktadır. • Trakya; sakinlerine sorulmadan, yeni sanayi alanlarına ve hak etmediği bir nüfusa sahip olmaya zorlanmaktadır. IMP’ nin zorlamasıyla Trakya’nın demografik yapısı korunamayacak ölçülerde değişime açılmak istenilmektedir. Edirne, Babaeski, Lüleburgaz; kentsel merkez olarak sanayi oluşmasına ve nüfus artışına davet edilmektedir. • İMP’ nin hazırladığı 1/25 000’lik Çevre Düzeni Planı’na temel veri tabanını oluşturan toprak haritaları, çağdaş ve modern sınıflama sitemlerinden çok uzak Dünya standartlarının dışında kalan ve kendi ölçeklerindeki emsallerinin altındaki haritalardır. İMP’nin hazırladığı bu haritalar, bilimsel yaklaşımdan çok uzak, basit bir yapım tekniğiyle, bilim dışı yaklaşımla (1/25.000 ölçekli planların ve toprak haritalarının yapılması gerekiyor iken bu yapılmamıştır. Tarımsal alanları koruyucu önlemler yetersiz bulunmuştur.) hazırlanmıştır. • İMP temsilcileri yaptıkları toplantılarda, katılımcıları; yöre ekolojisinden uzak anlatım biçimleriyle yeterli düzeyde bilgilendirememişler ve katılımcıların öneri ve görüşlerini yeterince almamışlardır. • Ekolojik yapıyı bozacağı gerekçesiyle, İğneada’nın liman kenti olarak düşünülmesi uygun görülmemektedir. • Su kaynaklarının nasıl değerlendirileceği açıkça belirtilmemiştir. Özetleyecek olursak; Yapılacak plan değişikliği ve revizyon çalışmalarının 1/100 000 ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı’nın ana ilkelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğu görülmektedir. Trakya’da yaşayanlara sorulmaksızın, Trakya’nın büyük bir kısmı İstanbul’dan planlanmaktadır. Trakya’yı bir havza temelinde bütüncül olarak da değerlendirmeyen İstanbul’un sorunlarını çevre illere ve bölgeye ihraç etmeyi temel alan bir planlama anlayışı ile karşı karşıyayız. İstanbul’un sorunu; Türkiye’nin sorunudur. İstanbul’un sorunu, ulusal politikalarla çözülmelidir. İstanbul’un sorunlarını bölgeye ihraç suretiyle hafifletme politikası, içinden çıkılması çok daha zor sorunların kaynağı olacak ve Türkiye’nin eşsiz bölgelerinden biri olan Ergene Havzası’ nın ekolojik dengesini bozacaktır. Yukarıdaki öncelikli ve Trakya’daki yaşam paydaşları için önemli, özetlenmiş konular tartışılırken 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planları’nın yürütmesi yargı tarafından usul yönünden durdurulmuştur. Böylece; İMP’nin plan hazırlamaya yetkisi olup olmadığı, plan değişikliği yapıp yapamayacağı yasal olarak tartışılır hale gelmiştir. Aşağıda adı ve imzası bulunan kişi ve kurumlar, görüş ve önerilerimizin dikkate alınmasını talep ediyoruz. • 29 Eylül 2008 tarihinde teslim edileceği bildirilen 1/25.000 alt ölçekli Planlar, temelde 13.07.2004 tarihinde onaylanmış 1/100 000 üst ölçekli Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı amaç ve hedeflerine uygun olmalıdır. • Planlarda; sürdürülebilirlik ve bilimsellik esas alınmalıdır. Ekosistemleri koruyucu ve bu sistemleri bugüne kadar gördüğü zararları telafi edici olmalıdır. • Trakya’nın sosyal, kültürel, tarımsal ve demografik yapısı korunmalı ve ani değişikliklerle bu yapılara zarar verilmemelidir. Planlar; var olan sorunların çözümünü sağlamalı yeni sorunlara kaynak teşkil etmemelidir. • Çevre Düzeni Planlarının Revize çalışmaları ulaşım (deniz, kara, hava yolu, raylı sistem) sorunlarını çözmede yetersiz kalacağından, planlarla beraber ulaşım master planının da yapılması gerektiği göz önüne alınmalıdır. Planların yapım ve uygulama süreçlerinde; üniversiteler, kent konseyleri, meslek odaları ve ilgili sivil toplum örgütleri söz sahibi ve daha etkin olmalıdır. Planların hayata geçirilmesinde en yetkili kurum olan TRAKAB kuruluş amaçlarına sadık kalarak yeniden yapılandırılmalı, daha katılımcı ve demokratik bir yapıya dönüştürülmelidir. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, planları değiştirme yetkisindeki tekel kaldırılmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak değişiklik süreçlerinde de yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar söz sahibi olmalıdır. Planlama ve uygulama süreçlerinin kalıcı olması için Trakya Üniversitesi ve bölgenin diğer üniversiteleri ile bir “Trakya Bölgesi Çevre Sorunları ve Planlama Enstitüsü” nün ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla oluşturulması, planlamanın sürekliliği ve denetiminin sağlanması gereklidir Temelde 13.07.2004 tarihinde onanmış şekliyle Trakya’nın 1/100 000 ölçekli EHÇDP’ na sadık kalınarak yapılacak her türlü planlamayı destekleyeceğimizi, aksi durumda sosyal ve hukuksal her türlü mücadele yöntemine başvuracağımızı, Trakya sakinleri olarak; her şeye rağmen yapılan planların, onay ve uygulanması süreçlerinde; Toprağımıza, Suyumuza ve Geleceğimize Sahip Çıkma konusunda kararlı olduğumuzu kamuoyuna bir kez daha duyururuz. İMZA VEREN KURUMLAR (alfabetik sırayla) 1 Atatürkçü Derneği Babaeski Şubesi 2 Atatürkçü Düşünce Derneği Keşan Şubesi 3 Atatürkçü Düşünce Derneği Tekirdağ Şubesi 4 Atatürkçü Düşünce Genel Merkezi Çevre Kpmisyonu 5 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Edirne Şubesi 6 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kırklareli Şubesi 7 Çorlu Çevre Gönüllüleri Derneği 8 Çorlu Su Yaşamdır Platformu 9 Çorlu Yerel Yönetim Halk Girişimi 10 Çorlu Ziraat Odası 11 DİSK Emekli Sen Çorlu Temsilciliği 12 DİSK Emekli Sen Edirne Şubesi 13 DİSK Genel İş Sendikası Keşan Temsilciliği 14 DİSK Genel İş Trakya Şubesi 15 DİSK Tekstil Edirne Trakya Şubesi 16 Diş Hekimleri Odası Edirne Şubesi 17 Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği 18 Edirne Eczacılar Odası 19 Edirne Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği 20 Edirne İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği 21 Edirne Kent Konseyi 22 Edirne Köy Koop Birliği 23 Edirne Su Yaşamdır Platformu 24 Edirne Ticaret ve Sanayi Odası 25 Edirne Tüketiciler Derneği 26 Edirne Ziraat Odası 27 Eğitim İş Sendikası Çorlu Temsilciliği 28 Eğitim İş Sendikası Lüleburgaz Temsilciliği 29 KESK BES Edirne Şubesi 30 KESK BES Kırklareli Şubesi 31 KESK Eğitim Sen Çorlu Temsilciliği 32 KESK Eğitim Sen Edirne Şubesi 33 KESK Eğitim Sen Keşan İlçe Temsilciliği 34 KESK Eğitim Sen Kırklareli Şubesi 35 KESK Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilciliği 36 KESK Haber Sen Kırklareli Temsilciliği 37 KESK SES Edirne Şubesi 38 KESK SES Kırklareli Şubesi 39 KESK SES Sendikası Lüleburgaz Temsilciliği 40 KESK Tarım Orkam Sen Kırklareli Temsilciliği 41 KESK Tüm Bel Sen Çorlu Temsilciliği 42 KESK Tüm Bel Sen Edirne Şubesi 43 KESK Tüm Bel Sen Kırklareli Şubesi 44 KESK Tüm Bel Sen Sendikası Keşan Temsilciliği 45 KESK Yapı Yol Sen Edirne Temsilciliği 46 KESK Yapı Yol Sen Kırklareli Temsilciliği 47 Keşan Doğa ve Kültür Derneği 48 Keşan Emekli Öğretmenler Derneği 49 Kırklareli Tüketici Hakları Derneği 50 TBB Edirne Barosu 51 TBB Tekirdağ Barosu Çorlu Temsilciliği 52 Tekirdağ İnşaat ve Sanatkârlar Odası 53 Tekirdağ Muhasebeciler Odası 54 Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası 55 TEMA Çorlu Temsilciliği 56 TEMA Edirne Temsilciliği 57 TEMA Lüleburgaz Temsilciliği 58 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği 59 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği 60 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Keşan İlçe Temsilciliği 61 TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 62 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 63 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Edirne Temsilciliği 64 TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği 65 TMMOB İnşaat Mühendisleri Tekirdağ Şubesi 66 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği 67 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği 68 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 69 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği 70 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 71 TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği 72 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 73 TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği 74 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciliği 75 TMMOB Makine Mühendisler Odası Lüleburgaz Temsilciliği 76 TMMOB Makine Mühendisleri Edirne Şubesi 77 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Çorlu Temsilciliği 78 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Keşan İlçe Temsilciliği 79 TMMOB Makine Mühendisleri Odası Tekirdağ Temsilciliği 80 TMMOB Mimarlar Odası Çorlu Temsilciliği 81 TMMOB Mimarlar Odası Edirne Temsilciliği 82 TMMOB Mimarlar Odası Kırklareli Temsilciliği 83 TMMOB Mimarlar Odası Lüleburgaz Temsilciliği 84 TMMOB Mimarlar Odası Tekirdağ Temsilciliği 85 TMMOB Şehir Plancıları Odası Çorlu Temsilciliği 86 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Edirne Temsilciği 87 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Kırklareli Temsilciği 88 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şubesi 89 Trakya Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği 90 Trakya Üniversitesi Rektörlüğü 91 Trakya’da Birlik ve Dayanışma Derneği 92 TTB Edirne Tabip Odası 93 TTB Tekirdağ Tabip Odası Çorlu Temsilciliği 94 Türk Eğitim Sen Lüleburgaz Temsilciliği 95 TÜRK İŞ Belediye İş Sendikası Çorlu Temsilciliği 96 TÜRK İŞ Deri İş Sendikası Çorlu Temsilciliği 97 TÜRK İŞ Harb İş Sendikası Çorlu Temsilciliği 98 TÜRK İŞ Kristal İş Lüleburgaz Şubesi 99 TÜRK İŞ Metal İş Sendikası Çorlu Temsilciliği 100 TÜRK İŞ Petrol İş Lüleburgaz Şubesi 101 TÜRK İŞ Tes İş Sendikası Edirne Şubesi 102 Uzunköprü Çevre Gönüllüleri Derneği http://www.edirnebarosu.org.tr/kutup...bildirisi.html |
|
|
|
|
|
|
#2 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 02-02-2022
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 28
|
12 yıl önce açılmış ama yinede hortlatmak istiyorum çünkü bir şeyin olduğu yok ortada. Fabrikalara kimse bir şey demiyor ve rahatça salıyorlar atıklarını. İyi bir yönetim yok ortada 1 asır geçer yine ergene siyah akmaya devam eder....Muratlı kolu temizleniyormuymuş ? Haha cidden güldüm ben muratlılıyım ve hiçbir şeyin değiştiği yok. Birkaç gün önce dibine kadar yaklaştım rengi simsiyah ve çıkan kimyasal kokusu başımı ağrıttı. |
|
|
|
|
|
#3 | |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 02-03-2022
Şehir: amasya
Mesajlar: 1
|
Alıntı:
![]() |
|
|
|
|
|
|
#4 |
|
Yeni Üye
Giriş Tarihi: 02-02-2022
Şehir: Tekirdağ
Mesajlar: 28
|
Çaresizlik.
Parayı tanrı gibi gören,rant için geleceğimize ve çevreye kalıcı zarar veren bencil fabrika patronları oldukça ve bunları denetlemeyen para için satılmış devlet yöneticileri(en üst makamdakiler) var olduğu sürece ve umursamaz,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın hesabı yapan vurdumduymaz insanoğlu var olduğu sürece ergene nehri asla kirlilikten kurtulamaz. Bu gidişle kurtulamaz da çünkü insan para için her şeyi yapar. Kıyamet aslında kopuyor şuanda ve bunu 'sözde' yaratılmışların en üstünü yapıyor tüm değerleri çiğneyerek. |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Ağaç Dostu
|
Ergene Nasıl Kurtulur?
Ergene kirli değildi, kirletildi, insan eliyle, bilerek istenerek, hem de onlarca yıldır ve halen de kirletiliyor. Havzada yaşayan yüzbinlerce insan ve çok daha fazla sayıda hayvan ve bitki sistematik olarak kirletiliyor. Ergene havzasının biyolojik çeşitliliği ise gerçekten şaşırtıcıdır, Sanayi bölgesi olduğu için bu büyük biyolojik zenginlik hep es geçiliyor. Ergene'nin temizliği konusu ilk değil; daha önce de planlar, projeler yapılmış, ancak hepsi kağıt üzerinde kalıp uygulamaya geçemeden rafa kaldırılmış. Rafa kaldırılmaları ise "tamamen duygusal". Ergene'yi asıl kirleten; o gaz, bu kimyasal ya da kanserojen madde değildir, sadece ve sadece 'yüzü tatlı' paradır. Tüm projeleri rafa çivileyen de paradır. Gelecekte yapılacak olan projeleri de para önleyecek. Tabii, 'çivi çiviyi söker' dedikleri gibi, para ile kirletilen Ergene yine ancak para ile temizlenebilir. Bu kadar pis ve kirletici iş başka türlü olmaz, olamaz. Bu parayı kirletenlerin ödeyeceğini ise hiç ama hiç sanmıyorum. Ödemeyi yine yaşam alanlarına sürekli kirlilik gönderilen halk yapacak, her zaman olduğu gibi. Onyıllarca kirletilen bir nehrin temizliğinin çok ciddî ve büyük bir iş olduğunu anlamak için konunun uzmanı olmaya gerek yoktur. Ancak uygulamayı da bu işi gerçekten bilen uzmanların yapması zorunludur. Muratlı deresinde başlatılan çalışmaya gelecek olursak; Temizlenmesi yönünde bir şeyler yapılmaya başlanmasını bile önemli bulduğumu öncelikli belirtmeliyim. EM Agriton Ltd. Şirketi, bu konuda bir proje yapmış ve yerel yönetim ile irtibata geçip, sözleşme de imzalayarak projeyi uygulamaya başlamıştır. Ancak suyun yasaklara ve denetimlere rağmen halen kirletilmeye devam edildiği de biliniyor. Ancak bırakın temizleyen şirketi, koskoca devlet kirlenmeyi engelleyemiyor, kirletenleri caydıramıyor, kirletmeyi engelleyebilecek yeterli kamuoyu da oluşmamış ki kirletme sürdürülüyor. Sadece temizlik yönünde adım atılmasını bile önemli bulur ve projeyi desteklerken ensar başta olmak üzere meymun, acemi_caylak ve bayindirmevki projenin başlangıç zamanlaması nedeniyle başarılı olamayacağı ve "kaynak israfı" olduğunu söylediler. Bu tezlerini dere kenarına birkaç kez gidip, sahadaki gözlemlerini aktararak dile getirdiler. Aslında böyle bir muhalefet, sadece lafta kalan desteklerden daha yararlı olma potansiyeli taşır. Ancak bu sadece potansiyeldir. Dikkat edilirse projeye eleştiriler, yine parasal noktadan başladı; 'EM Agriton'un bu iş için aldığı para'nın miktarı. Ensar, EM Agriton'u 'olmayacak bir iş için' küçümsenmeyecek bir para aldığı için eleştirmişti. Hatta eleştirisi itham olarak algılanmış, parasal tutarın açıklanması konusunda karşılıklı beklentiler dile getirilmiş, sonuç konuyu takip edenlerce de beklenmişti. Bu tür konuların 'şüyuu, vukuundan beter' olduğundan, projenin bu yönünün ön plana çıkmasına, Dogasever ve Alper Akman tepki gösterdiler. Yaşanan tartışmalar da işte bu, vukûdan beter olan şüyû durumundan çıktı diye düşünüyorum. EM Agriton Ltd, adı üstünde şirkettir, ortaya mal ve/veya hizmet sunup, kazanabildiği kadar para kazanmak için kurulmuştur. Bunun tartışılması gereksizdir. İddia edildiği gibi bir 'haksız, gereksiz, aşırı' para sözkonusu ise bu, şirket olan EM Agriton'un değil, yerel yönetimin sorunudur. Onun kaynakları yerinde ve doğru oranda harcama yükümlülüğü vardır. MeyveliTepe'nin de belirttiği gibi, Kaymakamlık, temizlik yolunda önemli bir adım atmıştır. Halen kirletme sürdüğünden, ekonomik çıkarları ve güçleri nedeniyle, Ergene'yi kirletenler yönünden yerel yönetimi zor günlerin beklediğini söylerken, MeyveliTepe haklı. Ergene'nin temizliği konusu, projeyi yüklenen şirketin gelirinin temizliği' noktasına kayınca, malina; "Temizlik yapmayı, firmaları denetlemek için devleti harekete geçirmeyi, belediyeleri ikna etmeyi, firmalara atık tesisi kurdurmayı falan ondan bekliyor gibisiniz" demişti. Eleştiri, yorum, fikir yürütme tabii ki olacak, oluyor da, ancak hangi noktada, neyin eleştirildiği, açık ve net olmalı. Özellikle ensar'ın eleştirilerini netleştirmesi gerekiyordu. Ensar temizlik konusunda önerisini; kirliliği tamamen kesip, suyu oksijence zenginleştirmenin temizlik için yeterli olacağı şeklinde belirtti (ya da ben öyle anladım). 'Kirletme tamamen durmalı' Dogasever'in de ilk andan beri zaten söylediği bir şey ve her ne kadar yasalarımız kirletmeyi yasaklasa da yaptırım konusunda yetersiz ve daha da kötüsü mevcut yasaların dahi uygulanmasında eksiklikler de herkesçe biliniyor. Tüm tartışmalara rağmen, birlik ve beraberlik içerisinde, sadece hata ve yanlışların peşinde koşulmadan, ders alınarak, Ergene'nin temizlenmesi için gerekenlerin ortaya konup, olabildiğince çabuk temizlenmesi için girişimde bulunulması gerektiğini düşünüyorum. Dogasever'in "membran teknolojisi Türkiye'de etkin olarak uygulanmalı" düşüncesi ile hatırlattığı Ergene sorununun sadece akarsuyun kirliliğinden ibaret olmadığı, yeraltı sularının aşırı derecede çıkartılıp, müsrifçe deşarjı sorununu da unutmamak gerek. Aynı şekilde bir şeyler yapmak için kirliliğin tamamen kesilmesini beklemek ya da 'sadece beklemek' yetmeyecektir. Öyle ya da böyle, az başarılı ya da çok başarılı, en doğru ya da birazcık olsun doğru, bir şekilde başlanması ve kirletmenin zorlaşması, temizlemenin kolaylaştırılması gerekiyor. Oradaki sanayi kuruluşları bizim, sanayiciler, bizim sanayicilerimiz, çalışanlar, bölgede oturanlar hep bizim, biziz. Birbirimizi dışlamak, yoksaymak yerine bazı çıkar farklılıklarına rağmen ortak çıkarlardan başlayarak birlikte sonuca varılabilir. Bu öyle akşamdan sabaha olacak bir şey değil tabii ki. Unutmayın, Ergene; Avrupa'daki tek akarsuyumuz ve çok önemli bir biyolojik havzada akıyor, atıkların boşaltılacağı bir yer'den çok daha fazlası. gece tartışmalara rağmen konunun su gibi akmasının, durulmaya yol açmasını dileyen forum kişisi |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Ağaç Dostu
|
Rötarlı yazı
Dogasever'in alıntıladığı yazı gerçekten iç acıtıcı. Daha fazla gecikmemesi için konuyla ilgili yazmayı düşündüğüm yazıyı da iletişim sırasını bozmaması dileği ile ekliyorum. Biliyorsunuz, Biyokömür denememizi, Muratlı deresi kıyısında yapmayı planlamıştık, ancak ateş yakılması gerektiği ve ateşin de söndürülmeden bir gün ve geceden fazla kalması gerektiğinden dere kıyısında yapılmadı, yaklaşık 20-22 Km. uzaklıkta ensar'ın arazisinde bu uygulama ve toplantıyı yaptık. Ben diğer arkadaşlar gibi Muratlı üzerinden değil de Tekirdağ merkezden geldiğim için Muratlı deresindeki uygulamanın sonuçlarını ve koku durumunu kontrol edemedim. Ancak, onların hem Ergene'nin uygulama yapılmayan bölgesinden, hem de uygulama yapılan yerden pet şişelere aldıkları örnekleri ise kokladım. ![]() Soldaki Ergene'den, sağdaki ise Muratlı deresinden uygulama bölgesinden alındığı söylenen örnekler, her ikisinin de ortasında yer alan, temiz sudan çok uzak oldukları fotoğraftan da belli (zaten fotoğraftan başka da bir şey de belli olmuyor). Kişisel görüşüme göre; Muratlı deresi örneği (EM uygulanan) daha koyu renkliydi, her ikisinin kokuları arasında bariz bir fark yoktu. Bana EM uygulanan daha az kokulu gibi geldi. Ancak dediğim gibi dereyi değil de 1,5-2 litrelik örneği kokladığım için ve bidonlarda arka planda bir miktar petrol kokusu da aldığım için uygulamanın başarısı ile ilgili kokuyor, kokmuyor şeklinde net bir şey söyleyemiyorum. Zaten bu kadarcık bir örnekten proje ile ilgili sonuç söyleyebilmenin olası olmadığı açık. Umarım bir kaç içerisinde Muratlı deresi kıyısına da gider, oradakiler ile de görüşüp, görüp, duyduklarımı paylaşırım. gece geç olsun da güç olmasın, güç olsa da güçlükler yıldırmasın, diyen forum kişisi |
|
|
|
|
|
#7 | |
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
SAyın Gece Koku açısından benim buradan bir şey söylemem çok zor. Ancak, koku konusunda EM'nin neler yapabildiğini iyi bildiğim için, hiç tereddütsüz o derenin kokusunu rahatlıkla, tüm ERgene'nin kokusunu da en geç 2 haftada kesebileceğimizden hiç kuşkum yok. Açık alanlarda kokuyu ölçecek bir cihaz maalesef yok. Bu konuda kullanılan Olfaktometre denilen düzenek de insan burnuna dayalı bir cihaz (bir davlumbazla hava ekstrakte edilerek 6-10 kişilik özel koku eğitimli bir panele koklatılıyor. Böyle bir sistemi Türkiyede bulamadık yoksa Eylül ayında yaptıracaktık. Eylül ayında kokunun gittiği söylendi. (Ben orada olmadığım için söylendi diyorum). EM suyun içinde çok etkili. Bunun bazı nedenleri var. Daha sonra açıklarım. Ayrıca, kapalı bir organik çöp ayırma ve kompost tesisinde (kapalı alanda olduğu için gaz ölçümleri yapılabildi) EM uygulaması yapmadan ve yaptıktan sonra yapılan ölçümlerde, kokuya neden olan gazların son derece azaldığı saptandı (şu anda alım ihalesi olduğu için analizleri açıklayamıyorum, ihaleden sonra açıklarım). EM'nin sudaki kokuyu yok etmesi, daha da kolay... Ben proje bedeli konusuna bundan sonra girmek istemiyorum. Çünkü yanlış anlaşılabilir. Alıntı:
Çok haklısınız, şirketler kar etmek için kurulurlar ama sırf bu amaca yönelik hareket etseydik, üçüncü yılın sonunda şirketin kapısına kilit vurmamız gerekirdi. Şimdi de, bu projede Projenin önemli bir bölümünün maliyetini Japonya EMRO'nun karşılaması için elimden geleni yapıyorum. EMRO, çevre projesi olduğu için ve insanların yaşamlarında fark yaratacağı için projeye yardımcı olacak. Şimdilik bu kadarını söyleyebilirim. Biz sadece kar etmeyi düşünen bir firma değiliz. Öyle olsaydık, inanın bu işi yapmazdık. Sevgiler. Düzenleyen Dogasever : 31-10-2010 saat 14:34 Neden: ekleme |
|
|
|
|
|
|
#8 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
EMRO konusunda da ayrıca başarılar diliyorum. Tamam, ödenen, ödenecek bedel, para "garip ve yalnız bir ülke" için önemlidir, ama asıl önemli olan sonuç alınmasıdır. Unutmayın insanlar çoğunlukla sadece sonuca bakar, neyin nasıl yapıldığı ile ilgilenen hemen her zaman, yalnızca tanrıdır. gece son cümleyi bir yerlerden duyduğu ve önemli bulduğu için yazan, bu işin tanrı ile ilgisini kurmaya çalışmayan, teşbihte hata olmaz diyen forum kişisi. |
|
|
|
|
|
|
#9 | |
|
Ağaçsever
Giriş Tarihi: 19-10-2010
Şehir: tekirdağ
Mesajlar: 31
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
|
|
#10 | |
|
Ağaç Dostu
|
Alıntı:
|
|
|
|
|
|
|
#11 | ||
|
Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 05-04-2007
Şehir: Appleton-İngiltere
Mesajlar: 1,706
|
Sn Gece ve Cumhur Bey haklısınız. Bu bir defalık bir kirletme de değil. Yıllardır devam eden bir kirletme. Bu ülkede yasalar var ancak devlet eliyle uygulanmıyor. Çünkü devletin kendi ayıbı da söz konusu. Havzadaki 68 Belediyeden bir tanesinde arıtma tesisi var. Trakya üvey evlat mı? Vatan toprağı değil mi de, hem can damarını hem de topraklarını böyle kirletiyoruz? sorusunu bundan tam 25 yıl önce bölgedeki ilçe belediye başkanlarından birine sormuştum. Bana kendisine Mlletvekillerinin önce 67 ilin atıksu tesisinin yapılacağını, sonra sıranın o ilçeye gelebileceğini söyledi. Bunun üzerinden çok uzun zaman geçti. Şu anda pek çok ilin arıtma tesisi var ama Trakya'daki illerin hala yok. 2008 yılı master planına göre bunlar önümüzdeki 2 yıl içinde yapılacak. Ama masterplanına uyulur mu bilmiyorum. Öyle olmasını umuyorum. Alıntı (Sn Gece) Alıntı:
Kirletenlerin bence bırakın temizlik için para ödemelerini, bundan sonra kirletmesinler o bile yeterli. Sn Ensar'ın dediği gibi: Alıntı:
İnsanların yaşaması için en önemli maddelerden biri olan su, sanayidede bir hammadde olarak algılanmalıdır. Suyu yer altından pompa gücüyle çıkarıyor olmak, çıkarana o suyun otomatikman sahibi olma hakkını vermemelidir çünkü o su kamu malı olmalıdır ve ona uygun muamele görmelidir. Size bir anımı anlatayım: Trakya'da büyük bir tekstil işletmelerinden biri (adı önemli değil çünkü hepsi aynı şeyi yapıyor) bundan 20 yıl önce yer altından günde 7000 metreküp su çekip kullanıyordu. Kirlettiği suyu ise, inanamazsınız ama atıksu tesisi olmasına rağmen, arıtmak masraflı olduğundan yine yer altına basıyordu. Fabrikada yetkili birine şu soruyu sormuştum: Bir gün yer altında çektiğiniz su kirlenince, ne yapacaksınız? Soruma soruyla karşılık verdi: Bunun olması ne kadar sürer? Ben de belki 10 yıl sürebilir deyince, verilen yanıt şok ediciydi: O zamana kadar kim öle kim kala.... Dostlar bu mentalitenin değişmesi gerekir, bu mentaliteyi bizim değiştirmemiz gerekir. Herkese doğaya saygıyı öğretmeliyiz. Doğaya saygının her şeyden ve özellikle de paradan daha önemli olduğu gerçeği, bir çocuğa daha ilk okula başlamadan öğretilmeli. Bunu yapacak olan da bizleriz. Bugün ERgeneyi hunharca kirletenler, çocukken doğa sevgisini adam gibi öğrenmiş olsalardı, bugün o vanaları açıp zehirlerini akıtırken elleri titrerdi. Doğa ve insan sevgisiyle kalın. |
||
|
|
|
![]() |
|
|