agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Buralardan Çekip Gitmek (Ev yapımları) (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/)
-   -   Ev yapımları hakkında (https://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/2219.htm)

barbababa 25-05-2008 22:50

merhaba arkadaşlar,
uzun zamandır maliyeti düşük , tercihan kendi yapabileceğim sağlıklı bir ev arayışı içindeyim .bu konuda geldiğim nokta saman balyasından yapılan ve toprak sıva ile sivanan nefes alabilen evlerdir . bu konuda aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz...saman balyasının adedi yanılmıyorsam 2-3 ytl civarında . karkaslı veyahut karkassız ( tek kat) olarak yapmak mümkük . olağanüstü deprem ve yangın dayanıklılığına sahip . bu konuda çeşitli üniversitelerin araştırmalarına erişmek mümkün . linkleri inceleyin daha fazlasına erişmek için google'da yapacağınız araştırma sonucu gerekli her türlü bilgiye erişilebiliniyor .
saman balyası en iyi izolasyon teknikleriyle bile rekabet edebilir. kuzey cephesinde hiç pencere olmayan veyahut gayet küçük pencereler olan , doğu / güney istikametinde ön yüzü planlanan bir saman evde eğer toprağın ısısı da kullanılacak olursa ( geothermal energy & heat pump ) pasif bir ev yapmak mümkün ( pasif evden kastım ekstra ısıtma gereği olmadan güneş enerjisi , toprak enerjisi ( toprağın 8 m altında ısı 11 derece ve sabittir) . buna rüzgar ve güneşten elektrik eldesini de ( http://www.telesan.com.tr ) eklersek dağ başında bile ısınan , klimatize edilebilen ve enerji açısından tam bağımsız , ekolojik bir evde yaşamak mümkün . ( güneşten elektrik eldesi ve geothermal klimatize sistemlerini maliyet bakımından ayrı tutmak gerek :-)) ) yine en bilinen en büyük doğal güneş enerjisi toplayıcısı olan dünyanın kendi iç ısısını kullanmak akıllıca olacaktır .bu arada bu enerjiji kukllanarak seraları da ısıtabileceğimizi düşünmek lazım .( örnekleri dünyada var ) http://www.builditsolar.com/Projects...HS/ChicoHS.htm

http://www.bugday.org/article.php?ID=1384
http://www.greenhomebuilding.com/strawbale.htm
http://www.balewatch.com/

http://www.hvce.com/geothermal.htm
http://culturelifestyles.blogspot.co...ngcooling.html
http://www.strose.edu/Alumni_and_Par...efficiency.asp
http://geodrillingofne.com/_wsn/page2.html

Alaskada bile....:
http://www.alaskarefrigeration.net/geothermal.html

herkese sevgiler
berkhan

perihan07 11-06-2008 22:31

başarmışsınız ve iyi etmişsiniz...bende başaracağım çok sıkıldım herşeyden doğya dönmek istiyorum...ordanda sıkılırmıyımki...doğada yaşamadım hiç..kene ısırırmıki

Todor 11-06-2008 22:38

Emin olun ısıracak. Yatağınızdanda haşerat çıkacak. Sabah kalkınca pantolonu giymeden silkelemeyide öğreneceksiniz.

Ama zaten bütün bunlar doğanın parçası.:)

çekirdek 16-06-2008 00:38

Ağustos sıcağında şortunuzla ya da bermudanızla, azıcık güneşten yanayım diye kolsuzlarınızla çapa yapamayacaksınız.

Toprakla en rahat şekilde ilişki kurmak istiyorsanız yüzlerce yıldır köylü kadınlarımızın giyim şeklini aynıyla kullanacaksınız.. Örneğin şalvar. Hem de basma olanından, benimki gibi penye olup terletmemeli :) Bileklerinin lastikli olması da boşuna değilmiş, böcek-kene girmesin nedenleri gibi.

Yazma. Bunun kadar çok yönlü başka bir giysi parçası düşünemiyorum. Saçlarınızı güneşin yıpratıcı (!) etkisinden, toprakla dolmasından koruyor. Sıcaktan bunaldıkça ıslatarak takıyorsunuz, yine öyle ıslak haliyle omuzlarınıza alıyorsunuz çok iyi serinletiyor. Terinizi siliyorsunuz. Mahsul toplayacak olur da yanınızda kabınız yoksa dolduruveriyorsunuz yazmanıza.

Uzun kollu bluz. Zannedersiniz ki kısa kolluyla daha serin daha rahat olacaksınız.. Hayır. Küçük gübre sineklerinin ve akşam üzeri sivri sineklerinin ısırıklarından korunmanız gerekir. Hatta sıcaktan bunaldığınızda bluzun da kollarını ıslatıverin.

Gündüzdeki bunca rahatlığınıza hizmet verenlerden sonra gece de cibinlik tepemizde..

nazlı06 16-06-2008 08:43

Çekirdek Hanım, çok güzel anlatmışsınız.

çekirdek 16-06-2008 15:58

Teşekkürler nazlı06.

Hadi bir şey daha anlatayım..

Arabanız varsa köyler arası kısa mesafelerde yol kenarında durup el eden yöre insanlarını alacaksınız. Çünkü köyler arası minibüsler seyrek geçiyor, köylüler de otostopu kullanıyor ki çok hoş bir durum. Bir tür imece. Hem aracınıza aldığınız kişilerle sohbet ederek çevre hakkında işinize de yarayacak şeyler öğreniyorsunuz.

Bir anlatı daha..

Ben mi çok komik bir kadınım, komik olaylar mı beni buluyor anlamadım:
Dün, arabamla bir köy (Sefaalan) sonraki ilçeye (Saray) gideceğim.
Bizim köyün çıkışında 10-12 yaşlarında üç erkek çocuğu aldım arabaya. Güle-koşa geldiler, bir kadın şöförün arabasına binecekleri için..

O sıra arkamdan da kırmızı modern bir araba geliyor.
Ben durunca o beni solladı geçti normal olarak.

Çocukları Sefaalan'ın girişinde bıraktım. Az sonra çıkışında da yine üç delikanlı el etti. Bunlarda 14-16 yaşlarında. Güldüm. O gün şansım otostopçulardan açıldı.
Onları da aldım. Onlar da İlçenin girişindeki petrol ofisinde indiler, ben de benzin alayım dedim.
Kırmızı araba da oradaydı.
Benim arabadan üç genç indi.
Kırmızı arabanın şöförü bizi gördü.
Bana baktıı, çocuklara baktı.
On dakikanın içinde çocukların üçer-dörder yıl birden bu kadar çabuk nasıl büyüyebildiklerinin sırrını çözebildi mi bilmiyorum.
Ben sadece muzip muzip gülümsüyordum.

üzüm 17-06-2008 09:17

Sayın çekirdek, tatlı dilinizle çok güzel anlatmışsınız, iyi ipuçları vermişsiniz.

ozden cengiz 18-06-2008 13:31

arsamız olsa bile ev yapmak için en az 60 70.000 ytl gerek.
yokmu bize ucuz ağaç ev veya çelik ev yapacak birisi.

nazlı06 18-06-2008 14:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi çekirdek (Mesaj 249181)
Teşekkürler nazlı06.

Hadi bir şey daha anlatayım..

Arabanız varsa köyler arası kısa mesafelerde yol kenarında durup el eden yöre insanlarını alacaksınız. Çünkü köyler arası minibüsler seyrek geçiyor, köylüler de otostopu kullanıyor ki çok hoş bir durum. Bir tür imece. Hem aracınıza aldığınız kişilerle sohbet ederek çevre hakkında işinize de yarayacak şeyler öğreniyorsunuz.

Bir anlatı daha..

Ben mi çok komik bir kadınım, komik olaylar mı beni buluyor anlamadım:
Dün, arabamla bir köy (Sefaalan) sonraki ilçeye (Saray) gideceğim.
Bizim köyün çıkışında 10-12 yaşlarında üç erkek çocuğu aldım arabaya. Güle-koşa geldiler, bir kadın şöförün arabasına binecekleri için..

O sıra arkamdan da kırmızı modern bir araba geliyor.
Ben durunca o beni solladı geçti normal olarak.

Çocukları Sefaalan'ın girişinde bıraktım. Az sonra çıkışında da yine üç delikanlı el etti. Bunlarda 14-16 yaşlarında. Güldüm. O gün şansım otostopçulardan açıldı.
Onları da aldım. Onlar da İlçenin girişindeki petrol ofisinde indiler, ben de benzin alayım dedim.
Kırmızı araba da oradaydı.
Benim arabadan üç genç indi.
Kırmızı arabanın şöförü bizi gördü.
Bana baktıı, çocuklara baktı.
On dakikanın içinde çocukların üçer-dörder yıl birden bu kadar çabuk nasıl büyüyebildiklerinin sırrını çözebildi mi bilmiyorum.
Ben sadece muzip muzip gülümsüyordum.





Otostopçuluk işini bizde çok sık kullanıyoruz. hatta yaşlı teyzeler becerebilseler eşimin motorsikletinin arkasına binecekler. Köy uzak kalıyor. ne yapsınlar. Yoldan geçene el kaldırıyorlar. Hemde dediğiniz gibi zevklidir. Annen evde mi baban köydemi derken yolun bittiğini anlamıyorsunuz bile. Ben işten çıkıp münibüse biniyorum.(İlçeler arası yolculuk) tarlanın kenarında iniyorum. Tarla komşularımız dalga geçiyor. O kıyafetle burda işin ne diye. Eve girip üstümü değiştirince az önce beni görmeyenler sen bu gün işe gitmedin mi diye soruyorlar. kıyafet klasik sizin yukarıda anlattığınızın aynısı. Zevkli şeyler.

nazlı06 18-06-2008 14:01

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi ozden cengiz (Mesaj 250003)
arsamız olsa bile ev yapmak için en az 60 70.000 ytl gerek.
yokmu bize ucuz ağaç ev veya çelik ev yapacak birisi.





Siz bu forumu baştan sona okumamışsınız galiba?

ozden cengiz 19-06-2008 12:55

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nazlı06 (Mesaj 250034)
Siz bu forumu baştan sona okumamışsınız galiba?

nazlı hanım ben kalıcı bir ev istiyorum 1 tane prefabrik evim var ama gelde bana sor.

dış duvarlar betopen iç duvarlar alçıpen araları izocam tavan aynı şekil izocam
iskelet profil ve bu evi biz kendimiz yaptık.1999 depreminden sonra.
ama çelik ev betonarme ev gibi değil soba yaktığımız için alçılarda patlamalar oluyor her sene bakım istiyor.
o yüzden ahşap veya çelik ev istiyoruum.
tabi en çok istediğim aşap bir ev bu siteyede ahşap ev ararken üye oldum.

Remedios 20-06-2008 15:22

Ahşap ve çelik evlerin maliyeti ile prefabrik evlerin maliyeti karşılaştırıldığında arada %60 civarı fark var. Kısıtlı bütçeler için prefabrik evler gerçekten avantajlı. Prefabrik evlerin ömrü için yaklaşık 40 yıl deniyor. Ömürden de ziyade prefabrik evlerde yaşarken diğer dezavantajlar neler olabilir? Cengiz Bey kışın soba yakıldığında alçılardaki patlamalardan bahsetmiş. Prefabrik evlerde her yıl düzenli olarak yapılması gereken bakımlar neler ve ortalama maliyetleri ne kadar tutabilir? Prefabrik ev tecrübesi olan diğer üyeler de deneyimlerini paylaşabilirler mi?

Mahmut Leventoğlu 13-07-2008 16:53

www.sukuyusu.com adlı bir site var sahibide Dr.Ali Seydi Gültekin
ve hikayeside aşağıda. İlgilenenlere duyurulur.


Petrolü bulmak çocuk oyuncağı
Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Seydi Gültekin, 'çatal çubuk yöntemi'yle su, maden ve petrol kaynaklarının yerini tespit ediyor.
Üstelik bunu 1 saatte yapıyor. 'Maden bulmak benim için nefes almak kadar kolay' diyen Gültekin'e göre pahalı bilimsel yöntemlerin başarı şansı yüzde 50, çatal çubuğun ise 95...

Ali Seydi Gültekin, TÜBİTAK bursuyla İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü bitirmiş, doktorasını vermiş, jeoloji yüksek mühendisi unvanı almış. www.sukuyusu.com adlı bir internet sitesinin de sahibi olan Gültekin, radyestezi yöntemiyle Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde su, maden yatakları buluyor, deprem faylarını tespit ediyor. Radyestezi üzerine çalışmasına izin verilmediği için üniversiteden istifa eden Gültekin, yönteminin istatistiksel olarak yüzde 95 başarılı olduğunu ve bu nedenle bilimsel sayılması gerektiğini söylüyor.

• Nasıl başladı, çatal çubukla su arama işi?

1990’da sahada su arıyorduk. Avcılar kampusundan Silivri’ye yürüyordum. Çatal çubukla gezen bir adam gördüm. “Amca burada ne yapıyorsun” dediğimde, “su buluyorum” dedi. Çok kızdım, “biz güneşin altında saatlerdir su arıyoruz, sen herhalde benimle dalga geçiyorsun” dedim. Amca, “beni Gaziantep’ten uçağa, sonra da Mercedes’e bindirip buraya getirdiler. Ben çatal çubukla su buluyorum” dedi. Merak ettim, üniversiteye döndüğümde hocama durumu anlatım: “Oğlum sen akıllı çocuksun, böyle şeyler söyleme, atarım okuldan” dedi. Sonra iş inada bindi. Kütüphanede ‘Amerika’da Su Nasıl Bulunur’ diye bir kitap buldum, üzerinde bir çatal çubuk resmi vardı. Onunla başladım. Yurtdışından kitaplar getirttim. Sonra Almanya’dan bir öğrencim, çatal çubuk getirdi. Fayların, kuyuların üstünde çalıştım onunla. 100’ün üzerinde sondaj yapılmış yerde ölçüm yaptım. Ölçtüğüm değerlerle sondaj değerlerini karşılaştırdım. Yerin altını okuyup söyleyen biri konumuna geldim. Üniversite hocalarıma, öğrencilerime anlattım durumu. Doktora tezimi bitirdikten sonra, radyestezi üzerine doçentlik tezimi vermek istedim.
• Radyestezi ne demek?

Radyetezi, deneysel ve istatistiksel bir bilim dalı. Cisimlerin yaymış oldukları ışınların, duyarlı kimseler tarafından algılanış ve yorumlanma sanatı da diyebiliriz. Her cismin bir manyetik alanı var; insan vücudunun da. İkisi arasındaki karşılaşmayı, çatal çubukla ya da sarkaçla ölçüyorum.
• Nereye dayanıyor kökeni?

Çin kitabelerinde, Çin imparatorunun elinde çatal çubuk resmi var. 6 bin yıldır süren bir gelenek, dünyada biliniyor. Rusya’da devlet üniversitesinde ders olarak okutuluyor. Dünyada cemiyetleri var; ‘Society of Dowsing’ diye internete girdiğiniz zaman binlerce sayfayla karşılaşıyorsunuz. Bunu kullanan, eğitimini veren çok insan var.

BANA DA SAÇMA GELMİŞTİ
• Ne işe yarıyor bu yöntem? Sadece su mu buluyorsunuz?

Su, maden, petrol, yerin altındaki fayların tespiti… Sağlıkta da kullanabiliyor, yediğiniz içtiğiniz her şeyi kontrol edebiliyorsunuz. Araziye gitmeden arazi fotoğrafı ve haritası üzerinden tespit yapabiliyorsunuz. Önce bütün bunlar bana çok saçma gelmişti. Aldığım bilimsel eğitim, ‘böyle bir şey olamaz’ dedirtiyordu. Ama sonuçlarını gördükçe, araştırmaya değer bir yöntem olduğu ortaya çıktı. Üstüne üstlük bizim bilimsel dediğimiz yöntemler, uzun süreli, pahalı ve sonucu yüzde 50’yi geçmeyecek yöntemler. Ama bu yöntemle başarı oranımız yüzde 95’lere çıktı. Bilimsellik dediğiniz zaman şunu söyleyebilirim: Herhangi bir deneyi laboratuar ortamında ve doğal ortamda ölçüp, sonuçlandırdığınızda olumlu sonuç yüzde 60-70’leri geçiyorsa o iş bilimseldir. Geriye onun kimyasını, formülünü bulmak kalır. Ben sonuçları yüzde 95 doğru buluyorum, bu benim için bilimsel. İspat edemiyorum ama jeolojik anlamını iyi biliyorum.

• Nedir jeolojik anlamı?

Sarkacı ya da çatal çubuğu elime alıp, ölçüm yapmaya başladığımda, yeraltındaki fayı, suyu, madeni, derinliğini, miktarını, boyutlarını ölçüp söyleyebiliyorum. Dışarıdan bakınca şaşırtıcı geliyor. Çünkü bir petrol kuyusunun yerini tespit etmek 5 yıl; jeotermal sahada sondaj yeri bulmak 2 yıl; su etüdü yapmak 3 ay sürüyor. Bense en çok 1 saat içinde bilmediğim bir arazide noktayı tespit edebiliyorum.

BİR SAATTE SU BULABİLİRİM

• Çalışma sistemi nasıl?

Ne arıyorsam, aradığım şeyin dalga boyuna denk gelen yerden çatal çubuğu tutuyorum. Arazide o dalga boyuyla karşılaştığında çatal çubuk belli bir titreşimle sinyal gönderiyor. Dijital bir radyoyu ayarlamaya benziyor. Ayarı yaptıktan sonra yürüyorum. O baskıyı hissettiğinizde ve tam üstüne geldiğinizde, çubuk bir hareket yapıyor. O hareketin jeolojik anlamını çözebildiğim için rakamlara döküp, tablo çizip teslim ediyorum işverene. Bazen ‘burada su yok bırakalım’ diyorlar ama ölçtüğüm metreye geldiğimizde bulacağımızı söylüyorum. En basit örnek olarak Knorr Fabrikası’yla çalışmamı gösterebilirim. Benden önce 7 sondaj yapılmış ama su bulamamışlar. 8. kuyu yeri için beni buldular, McDonald’s’tan referans alarak. 1 saatlik çalışmayla önceden çalışma yapılmış 7 kuyunun ortasında bir yer gösterdim ve ‘kuyu 400 metre kazılacak’ dedim. 396 metre granit kestik, su yok! Son 4 metreye giriyoruz ve 397’nci metrede su fışkırdı, onların ihtiyacı olanın 3 kat fazlası bulundu. Hemen teşekkür ve referans verdiler, çalışmamın bedelini ödediler.

• Hiç petrol bulduğunuz oldu mu?

Trakya bölgesinde 11 kuyuda sondaj yapılıp sadece birinden petrol bulunan kuyunun başında ölçüm yaptım. Verimliliği 5 bin metrede bulmuştum. Oradaki mühendis ise derinliğin 4900 metre olduğunu ve petrol çıktığını söylemişti. Benim için yerin altında bir şeyi bulmak nefes almak kadar kolay. Bu meslekte 25 yılımı doldurdum, uluslararası geçerliliğe sahip bir doktoram var ve işi bilimsellikle beraber götürüyorum. Bilim dışında bir şeyi savunmuyorum. Çalışmalarımı jeofizik yöntemlerle destekliyorum. Benimki alternatif değil, yardımcı yöntem. Çatal çubukla, sarkaçla maden, su, arıyorsunuz, zemin etüdü yapıp deprem olacak yerleri tespit ediyorsanız, bu jeolojinin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Sarkaç ve çatal çubuk yardımıyla bunları bulup miktarını, derinliğini hatta bileşimini tespit etmek mümkün. Zor olanı, bu kadar kolay olduğunu kabul etmek.

• Doçent olacakken neden istifa ettiniz?

Çünkü bu konuda çalışmama izin verilmedi. TÜBİTAK’a başvurdum ama o jüride de bizim üniversiteden hocalar vardı. Ben de hocaların çalıştığı yerlere gittim, çekimler yaptım. Suyu buldum, bütün bu çalışmam televizyonda yayınlandı, bunun üzerine istifa ettim. Kütüphanelere koymak için bir çalışma yapmak istemiyorum. Çalışmanın sokaktaki insana yararı olmalı. İstanbul susuzluktan kırılırken, hiçbir şey yapamıyorsak, o kurumda görev almayı uygun bulmadım. Kariyerimi bırakıp halkın gözünde profesör olmayı daha uygun buldum.

• Kendi şirketiniz var ve sadece su mu buluyorsunuz?

Ağırlıklı olarak su buluyoruz. Büyük sanayi kuruluşlarına, büyük yerleşim yerlerine ve çiftliklere projeler hazırlayıp su bulunamayan yerlerde su buluyoruz. Bunu da garantili yapıyoruz. Su bulamazsak para almıyoruz. Ayrıca sıcak su araştırmalarımız var. Sıcak sudan elektrik üretimi için çalışıyoruz.

• Çatal çubukla arazide olmanızı anlıyorum da kristal kuvarsla harita üzerinde de çalışıyorsunuz. Bu biraz inanılmaz geliyor…

Kuvars kristalini sarkaç olarak kullanıyorum. Araziye çıkmadan önce harita ve fotoğraf üzerinde kristalle araştırıyorum. Faylar nerede, fayın içindeki su ve maden nerede saptayıp sonra araziye gidiyor, çatal çubukla tam noktayı tespit ediyoruz. Başarı oranımız da en az yüzde 95. Elektro-manyetik hatları kullanarak bunu yapıyoruz. Tabii işin biraz da ruhsal boyutu var. Ciddi görevlerde bulunmuş çok önemli insanlar buna tanık oldu. Bugün bakıyoruz nehirlerin üzerine hidroelektrik santraller yapılıyor. Yerin altında buhar halindeki sıcak suları çıkarıp, jeotermal enerjiden elektrik üretiliyor. Dünya ciddi ekonomik krizdeyken, yatırımlar durmuşken, Türkiye’nin enerji işine yalnızca 350 milyar dolarlık bir yatırımı var. Klasik yöntemlerle araştırmak daha maliyetli. Bir kuyu dolu çıkarken, bir kuyu boş çıkıyor. Radyestezi yöntemiyle işleri kısa sürede sonuçlandırıyoruz. Süre ne derseniz, bir jeotermal kuyunun araştırılıp sondajının yapılması 2 yıl sürerken, biz 1 günlük çalışmayla yerini tespit ediyoruz.

• 18 yıldır bu işi yapıyorsunuz çok zengin olmanız gerekmez mi?

Hayatta her şeyin bir başlangıcı, emekleme ve gelişme dönemi var. Şu ana kadar yaptıklarımı ispat etmek, insanları inandırmak, sorduğunuz her soruya bir örnekle karşılık vermekle geçirdim zamanı. Ama bu soruyu bana 6 ay sonra sorduğunuzda sizi limuzinle aldırıp, en lüks otelde ağırlayacağım. Çünkü işin sonuna geldik, holdinglerin bu işe ciddi paralar yatırdığı ve bir şeyleri ispat ettiğimiz dönemdeyiz. Dünyanın her yerinden bana talep var.

Cerrahpaşa’nın altında fay vardı

Özellİkle bilimsel yöntemlerle bulunamayan, gömülü fayları tespit edebiliyoruz. Önce harita üzerinden ana fayları tespit edip sonra araziye gidip gösterebiliriz. İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi’nin yerleşim planını aldım, altındaki fayları tespit ettim. Sonra hastaneye gidip oradan sorumlu olan üç profesörün eline bu krokiyi verdim, “beni bu binaların yanına götürün” dedim. Gittiğimizde bu kez de çatal çubukla inceleme yaptım, bir fay binanın duvarından devam ediyor, öbür taraftan araziden çıkıyordu. Dönemin rektörü bunu duyup beni çağırdı ve ‘böyle bir çalışmayı bana sormadan, nasıl yaparsın, sana bu yetkiyi kim verdi’ dediğinde ‘bana bu diplomayı siz verdiniz, bunu anlatmak zorundayım’ dedim. Sonra Cerrahpaşa’da çok büyük güçlendirme yapıldı. Orada sözleşmeli bir görevim vardı, böyle bir çalışmayı yaptığım için o göreve son verildi.

Afrika’da adı Waterman
• Afrika’ya gidişiniz nasıl oldu?

Bir eğitim kurumuna sondaj konusunda yardım etmiştim. Sokak çocukları için bir proje hazırlıyorlardı. Sohbet esnasında hedefimi sordular: “Afrika’da su bulup, onlara sulu tarımı öğretmek” dedim. Onlar bunu bir uluslararası proje olarak düşünebileceklerini söylediler ve gidip gidemeyeceğimi sordular. 2005’te Zambiya’ya gittik. Okulların bahçesine sondaj yapmayı şart koştum. 10 okula su sondajı yaptık, hepsinde içme suyu bulduk. Şu anda 20 bin çocuk ve ailesi bu suyu kullanıyor.
• Herhalde büyük ilgi gördünüz…

Orada adım ‘Waterman’di (su adam), büyük sevgi ve saygı gördüm. Suyu bulduğunuz anda onların gözlerinde bir ilahsınız. ‘Dönme’ dediler. ‘Ülkemde sizden kötü yerler var, oraya da hizmet etmem lazım’ dedim.

Mahmut Leventoğlu 30-07-2008 12:59

Hemen şimdi DİSCOVERY CHANNEL i izleyin. Koçan adını verdikleri bir tür kerpiçle inşaat yapacaklar :)

kazim polat 31-07-2008 00:31

Sevgili Mahmut Bey,izleyemedik ama aklıma birkaç soru geldi,siz kerpiç deyince.
"Ahşap ev arayışları" başlığında bir arkadaş buğday.org'un öncülüğünde Türkiye'ye tanıtılan saman balyalarından yapılan evlerden bahsetmiş.Biraz araştırdım, kulağa ve mantığa hoş geliyor küçük bir kulübe için.Cephe kaplaması için ustaların eskiden beri kullandığı bir karışımı öğrendim buralarda.Kırmızı toprak+kireç+saman+su.
Benim çekincem, böyle malzemelerle ufak bir kulübe yapmam halinde herhangi bir resmi işleme ihtiyaç duyulması hali.Sizler bu konuda bilgilisiniz, fikirlerinizi ve birikimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.

Mahmut Leventoğlu 31-07-2008 14:35

İyi güzel hoş sevgili Kazım Polat
1- Ev yapmayı planladığınız yer İmarda Bahçemi,tarlamı,konut alanımı v.s yani ne olarak görünüyor?
2-Yakında elektrik varmı? Su varmı ? Arsa **** bahçenin yola cephesi varmı (İmar planında)

Yapacağınız her işlem için Belediye Fen İşleri Md.lüğüne danışmalısınız. Yani Birgi için düşünüyorsanız Mutlaka Turan Nazilliden bilgi alın. Önerilerine dikkat edin.

kazim polat 01-08-2008 11:59

Öyle aman aman bir ev değil de haftasonu kaçamakları ve alet edevatlarımı koyacak küçük bir kulübe istiyorum.Şu anda tarla statüsünde ama imar alanı içerisinde,istersem üç adet arsa olarak parsellenebilirmiş.İçme suyunu aldım zaten.Elektrik direği de duvarımın dibinde.Yola cephem var evet.Turan Bey'le konuşmuştuk,aslında plansız birşey yapılamayacağından bahsetmişti.Ben imara aykırı olmayan geçici bir kulübeden bahsediyorum.Olmazsa bir konteyner karavan mı yapmalı?

Mahmut Leventoğlu 01-08-2008 21:57

Sevgili Kazım Polat bu birazda harcama yapacağınız rakamlada ilgili.

İmara aykırı olmayan geçici bir klübe dahi yapsanız belediyeye yine bir plan sunmak zorundasınız. Ayrıca zemin etüdüde yaptırmalısınız. Eh bunları yapıncada çok basit ve kolay bir proje oluşturup işin içinden rahatlıkla çıkabilirsiniz.
size bence önerim (BENİM DÜŞÜNCEM VE UYGULAMALARIM)www.degirmenyeri.com sitesine bir bakın. Küçük,kolay,basit ama sağlıklı uygulamasıda çok çabuk olan ahşap binalar. Her işinize yarar.

caretta 02-08-2008 08:51

Mahmut Bey sanırım adres www.degirmenyeri.com.tr olacaktı :)

nazlı06 09-08-2008 14:06

2 Eklenti(ler)
Bizim evimiz bitti. Sonun da taşınabildik.

nazlı06 09-08-2008 14:11

2 Eklenti(ler)
Bu resimler iç kısımda. Yani salon olarak kullandığımız bölümden.

nazlı06 09-08-2008 14:15

2 Eklenti(ler)
yandan dış görünüş.

nazlı06 09-08-2008 14:19

2 Eklenti(ler)
Evimizin ön tarafı ve müştemilat olarak kullandığımız yer.

berduray 10-08-2008 14:15

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kazim polat (Mesaj 263779)
Sevgili Mahmut Bey,izleyemedik ama aklıma birkaç soru geldi,siz kerpiç deyince.
"Ahşap ev arayışları" başlığında bir arkadaş buğday.org'un öncülüğünde Türkiye'ye tanıtılan saman balyalarından yapılan evlerden bahsetmiş.Biraz araştırdım, kulağa ve mantığa hoş geliyor küçük bir kulübe için.Cephe kaplaması için ustaların eskiden beri kullandığı bir karışımı öğrendim buralarda.Kırmızı toprak+kireç+saman+su.



Naturel ev yapım malzemeleri


http://www.bodrumbaglari.com/bodrumevleri.html

cemo 10-08-2008 15:19

Nazlı hanım, mutlu bir yaşam dilerim evinizde
Yan duvara dayalı hasırda kaldı gözüm:)
Darısı başımıza diyelim.
Sevgiler

nazlı06 10-08-2008 22:41

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi cemo (Mesaj 267078)
Nazlı hanım, mutlu bir yaşam dilerim evinizde
Yan duvara dayalı hasırda kaldı gözüm:)
Darısı başımıza diyelim.
Sevgiler



Sevgili Cemo, daha önce o hasırda benimde gözüm kalmıştı. Aradım ve sonunda buldum. Eskiden Tirenin bir köyü hep hasır örüp satardı. Şimdi artık örmüyorlarmış. Bizde eşimle o köye gittik. Yaşlı bir teyzenin kapısını çaldık. Çünkü yoldan geçerken hep o teyzenin kapısının önünde dürülü bir hasır vardı. Bizde ördüğünü gösteriyor zannetmiştik meğer o kullandığı hasırmış. Köyde artık kimsenin hasır örmediğini ondan öğrendik. Teyzeye biraz naz niyaz derken bize temin edebileceğini, bir hafta sonra gelmemizi söyledi. Böylece bizimde bir hasırımız oldu.

kiwici77 11-08-2008 09:38

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Mahmut Leventoğlu (Mesaj 223717)
Kusura bakmayın adını yazmayı atlamışım. Adı ABİDİN . Gerekirse telefonunu falan verebilirim. Soyadını bir anda hatırlayamadım. Yarın kardeşim Mustafa dan öğrenir daha detaylı bilgilendirebilirim.Atölyesi evinin altında.

Ben Altınovalıyım, 1 sene önce evlendim ve evimin mobilyalarını Abidin abi yaptı, tam olarak anlattığın gibi biri Abidin abi, malzemeleri, ustalığı ve kişiliği çok kalitelidir, fiyatlarda pazarlığa açıktır:cool:

kazim polat 11-08-2008 11:18

Sayın Berduray, link için çok teşekkürler.
Sayın Komşum Nazlı06,
Evinizde güle güle oturun, herşey harika görünüyor. Müştemilatın yanına bir de köy fırını harika olur derim, ne dersiniz?

nazlı06 11-08-2008 20:30

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi kazim polat (Mesaj 267297)
Sayın Komşum Nazlı06,
Evinizde güle güle oturun, herşey harika görünüyor. Müştemilatın yanına bir de köy fırını harika olur derim, ne dersiniz?


Kazım bey, teşekkür ederim. bekliyoruz biliyorsunuz. Fırın için uygun yer bulamadık. Ama yan komşularda var onu kullanıyoruz. belki ilerde uygun yer bulup bizde yapabiliriz.

ekalafat 06-09-2008 13:00

Daha önce yazdığım bir yazıyı müsaadenizle buraya alma zamanı geldi...

Ama önce sağlık…

Günümüzde normal hayatın gidişatından biraz kafamızı kaldırıp bazı şeyleri sorguladığımızda çok farklı verilere ulaşabiliyoruz.

Son 50-60 senedir hayatımızı kuşatan hayat tarzımızı biraz birlikte kurcalayalım:

Birinci sırayı tabi ki betonarme binalar alıyor. Bu malzemeyle tanışmamız 2.Dünya savaşı sıralarını buluyor. Hitlerin soğuğa dayanıklı malzeme ile kuşatacağı yerlere hızlı ulaşmak istemesi betonarmenin oluşumuna önemli etki ettiği söylenir. O yıllarda orada eğitim gören teknik okul öğrencilerimizin de tabiî ki en iyi öğrendiği malzeme bu olacaktır. Sonra ikinci dünya savaşı ve bu öğrencilerin ve hocalarının ülkemize dönüşü ile betonarmeye bir hız vermişiz ki bu konuda belki de tüm dünya ülkelerini geride bırakacak bir teknolojiye ulaşmışız.

Bir yandan da konutlarımız hızlı bir değişim göstererek, kerpiç ve ahşaptan çıkıp bu bol bulunan, ucuza malolan malzeme ile” daha katlı daha katlı “diye diye rant farklılaşmasını meydana çıkarmışız.Bunun sonuçları da laz müteahhit diye fıkralara konu olmuş, depremlerde başımıza çöken tabut evlerin oluşmasına önayak olunmuştur.

Özellikle 80’li yılların sonrasındaki ahlaki erozyonun sonucu olarak, sadece bir kolon veya kirişinde sorun içeren, bir vibratör boşluğu, eksik etriye, paslı demir, çok kuru veya çok sulu, çimentosu akmış beton, erken alınmış bir döşeme kalıbı, sulanması ihmal edilmiş ve güneşte yanmış, çok soğukta katkısız dökülüp suyu donan veya kum çakıl büyüklük ve karışım oranları hesaplanmamış beton, demirleri ayakla basılıp aşağıya düşmüş bir balkon, paydos edildiğinde yanlış yerde bırakılmış döküm bitimi, kolon kiriş bağlantılarındaki kısa filizler,deniz kumu kullanımı gibi saymakla bitmez ve denetimi son derece güç sorunlarla uğraştığımız betonarme binalarda son depremde onbinlerce vatandaşımız neyin nasıl olduğunu anlamadan çöken binalar sebebiyle aramızda ayrıldı.

Bu tarihten itibaren de bir iki fevri çıkış görüldü ama, maalesef bu sorgulama tam yapılmadan bir depreme daha gidiyoruz ve bunun sonuçlarının öncekinden daha iyi olacağını kimse garanti veremiyor…

Her yıl ortalama depremlerde 1000 vatandaşımızı kaybediyoruz.* Yani şöyle hesaplayınız; son depremden sonra geçen sürede hiç ölü vermediğimize göre hali hazırda elimizde alem-i berzaha yolcu 9000 kişi hazır!!! Yazması bile korkunç ama kimse tınmıyor…

Bunları kafamızın bir yerine yazıyoruz, ve asıl üzerinde durmak istediğim konuya geliyorum. Sevgili okurlar, hiç milletimizin niçin kansere yakalandığını ve bunun millete açıklandığı bir yer duydunuz mu? O kadar Kanser araştırma kurumları, dernekleri vardır, hiçbirisi de çıkıp halkımızın niçin kansere yakalandığını ve bunun çığ gibi arttığını açıklamıyorlar. Bunu da bir irdeleyelim.

Bakınız Atom Enerjisi kurumu diye bir kurumumuz vardır. Bu kurumun süreli yayınlarında konuya şöyle değiniliyor:

Radon renksiz kokusuz tatsız 86 atom numarası ile periyodik cetvelin soy gazlar sınıfında yer alan radyoaktif bir gazdır. Radon kaya, toprak ve sudaki doğal uranyumun radyoaktif bozunması sonucunda oluşur.

Kaya ,toprak ve su size tanıdık geliyor değil mi. Bunlar sizin evinizin duvarının yapılışında kullanılan malzemeler. Yani harcında sıvasında kullanılan malzemeler. Peki bunların alındığı bölgenin radon ölçümleri yapılıyor mu? Veya binanız tamamlandıktan sonra içerideki radonu tesbit edip oturma iznini oradaki verilere göre yapan bir birimimiz var mı?

Beğenmediğimiz Rusya’da bile yapılıyor da ben biraz kulağa su kaçırayım!..

İkinci sırayı bina içindeki mobilyalarımız alıyor. Şimdi oğlan/kız evleniyor şöyle anlı şanlı bir düğün ve kalitelisinden bir de mobilya düzdükmü tamamdır…

Ama öyle olmuyor işte aldığınız mobilya ile onları ileride kanser edebileceğinizi biliyor musunuz? Kimyada kullanılan iki madde fenol ve formaldehit. Bunlar mobilyada tutkal , sunta ve kontraplak yapımında kullanılıyor.

Uzun süreli olarak düşük dozlarda formaldehite maruziyet solunum güçlüğü, ekzema ve allerjik reaksiyonlara yol açabilir. formaldehit insanlarda kanser yapıcı maddeler arasında sayılmaktadır. burun ve akciğer kanseri ile bağlantılı, beyin kanseri ve lösemiyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. havada 0, 1 ppm bulunduğunda, gözlerin sulanmasına, öksürüğe, nefes darlığına, hırıltılı solunuma, deri döküntülerine, allerjik tepkilere, göz, burun ve boğazda yanmaya neden olur. etkilenime bağlı olarak kusma ve ishale de yol açar. duyarlığa yol açması nedeniyle daha sonraki etkilenimler aynı derişimde daha şiddetli reaksiyolara yol açabilir. 2 ppm konsantrasyonda gözlerde tahriş yapar, 20 ppm de tek bir etkilenimle bile korneada kalıcı matlaşmaya neden olur. 25 ppm üzerindeki etkilenimler öldürücü akciğer ödemi dahil çok şiddetli tepkilere yol açar

Yani evin içinde soluduğumuz hava; duvarlardaki radon, mobilyalardaki fonel formaldehit ve üre formaldehit bir de pvc pencerelerin ortama etkileri ile birleştiğinde kansere niçin oluyor diye bakmak yerine bünyemiz ne kadar da sağlammış demek daha uygun olur sanırım.

Bunların çözümü nasıl mı olacak? Fazla teknik konulara girerek sıkıcı olmamak adına bir sonraki yazıya ekleyelim.

Sağlıcakla kalın, sağlıklı düşünün.


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 05:04.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025