![]() |
Dilerim herşey yolunda gider ve bir an önce evinize yerleşir, keyfini cıkarırsınız.
|
Binanın ana kütlesi dediğim bölgeye ve bodrum duvarlarını taş ile bindirme yapacağım.
Ama hangi taş? En doğru taşın o civarda çıkan uygun taş olması gerektiğini biliyorum ama yine de şartlarımı zorlayabilir miyim diye düşünmekteyim. Taş binada görmek istediğim şey, yeni örülmüş gibi durmayıp eski havası vermesi. Bir çok yerde ve Memet'in çalıştığı yerde taşlara baktım. Memet'in orada gördüğüm Bergama taşı tam istediğim taştı. Gözenekli ve kendinden eski görünümlüydü. Ve sanki diğer cinslerden de daha hafif gibi geldi bana. Üç gram daha az yük bindirir olayı.. Ancak sanki içine su çekermiş, çabuk yıpranırmış gibi de geldi. Her taşın her yerde uygun olmayacağını da düşündüğümden gelip int.te araştırdım. Aşağıdaki yazıya rastladım. Kaygımı haksız çıkartmayan bir yazı. Ancak yine de ısrarla bu taşı kullanmak istesem, bu taşın dayanıklılığını attıracak bir yöntem var mıdır? Çünkü yazıya göre, oniki yılda bile hatırı sayılır bir yıpranma görülmüş. Tamam, eski görünümlü olsun dedik te hakikaten eski olsun dememiştik ki :) izmir - Bergama Cumhuriyet Meydanı günümüzde yüzeysel koşullardaki bozunma nedeniyle parçalanmış ve üzeri aşınmış andezit kesme taşlarıyla kaplı olarak harap bir görünüm sunmaktadır. Kaplamada kullanılmış olan taşlar otobreşik andezitler ve andezitık tuflerdır. Atmosfer basıncı altında her iki taşın ağırlıkça su emme değerlerinin % 1,8 den büyük, tek eksenleri basma dayanım değerlerinin ise istenilen standartların çok altında olduğu anlaşılmıştır (otobreşik andezitler için: 210 ± 27,0 kg/cm2, andezitık tufler ıçm . 150 ± 17,5 kg/cm2). Ayrıca Böhme aşınma değerlerinin de her iki cms taş için >20 cm3 /50 cm2 olduğu belirlenmiştir Otobreşik andezitlerde ve andezitık tuflerde porozite - P-dalga hızı arasındaki ilişkileri incelenmiş ve porozite arttıkça P-dalga hızlarının azaldığı, buna karşılık tek eksenli basma dayanım değerlerinin P-dalga hızı artışına bağlı olarak lineer bir artış gösterdiği anlaşılmıştır Bu makalede dış mekan kaplama taşı olarak açık hava tiyatrosunda kullanılmış olan pembe andezit taşlarının, gerek mühendislik özellikleri gerekse de petrografik modal analiz sonuçlarma göre kaplama taşı olarak kullanımının uygun olup olmadığı tartışılmıştır Açıkhava tiyatrosunun anfisinin ve çevresinin düzenlenmesinde kullanılan taşlar 1997 yılında Balıkesir-Balya taşından imal edilmiş ve montajına aynı yılda başlanarak 1998'de tamamlanmıştır. Andezitler sonradan havanın ve suyun etkisiyle atmosferik koşullarda bozunarak günümüzde (decomposition) işlevini yerine getiremeyecek duruma gelmişlerdir. Ayrıca, andezitlerin bulundukları yerlerde önceden belirli bir ayrışma derecesine sahip oldukları taş ocaklarında yapılan gözlemler ve ince kesit analizlerinden anlaşılmaktadır. Fiziksel olarak taşlarda ıslanma ve kurumaya bağlı olarak parçalanma ve ufalanma şeklinde mekanik ve hidroliz yoluyla feldispatların kil minerallerine dönüşmesi şeklinde yüzeysel koşullarda gelişen kimyasal bozunmalar meydana gelmiştir. Cumhuriyet meydanı günümüzde parçalanmış ve üzeri aşınmış andezit taşlarıyla kaplı olarak harap bir görünüm sunmaktadır. Bergama ve yöresinde breşik özellikteki pembe andezitlerle; andezitik tüflerin kaplama ve parke taşı olarak kullanımı alışagelmiş bir tercih olmamıştır. Osmanlı dönemindeki taş ustaları ya gri renkli andezitleri ya da granitik kayaları kullanmayı tercih etmişlerdir. Ayrıca, Bergama'ya yaklaşık aynı mesafede bulunan Kozak Masifi'ne ait granitlerin anfi tiyatronun inşaasında kaplama taşı olarak kullanımının uygulamacılar tarafından neden tercih edilmediği de bilinmemektedir. Bergama yöresinde mevcut tarihi binalarda gri andezitlerin kullanıldığı ve günümüze kadar atmosferik koşullardan fazla etkilenmeden (decomposition) bu taşların kalabildikleri gözlenmiştir. Gri andezitlerin pembe andezitlere göre tek eksenli basma ve nokta yükleme dayanımlarının daha yüksek, porozitelerinin ise daha küçük mertebelerde olduğu bilinmektedir [1]. Önceden taşlarla ilgili literatürün taranmaması, yeterli deney ve yerinde gözlemin yapılmaması uygulamada yanlış taş kullanım tercihleri ekonomik kayıplara neden olmaya devam etmektedir. http://www.maden.org.tr/resimler/ekl...c6ba51d_ek.pdf |
fotoğraf yükleyecegim demişsiniz? :)
|
Sayın çekirdek eger kararınızı bergama taşı yönünde verdiyseniz. şimdi taşlara ıslak görünüm vermek belirginleştirmek adına. Yağ gibi sürülen vernikler var bu hem taşın gözeneklerini kapatıyor hemde kavanın korozyonundan koruyor.
Ama taş önerim veya tercihim derseniz size muğla kayrağını tavsiye ederim ama bodrum taşı ile karıştırmayın. |
2 Eklenti(ler)
İnşaat yapımı başladı.
Arazi eğimli olduğundan, bina zemininin her köşesinin, hatta ön bahçesinin de sağlam zemine oturması için oldukça genişce düz zemin açtık. Kepçe günlerce çalıştı. Bina sırt duvarı toprağa değmesin diye ve hem kaymaya hem su sızmasına karşın toprak önüne bir de beton duvar çekilecek. İnşaat yapımcısı olarak mühendisle çalışıyorum. Devamlı işin başında olsam da tümüyle kendim kotarabileceğim bir şey değil. Yapımcı kişi açısından şanslıyım. Herhangi bir mütahhitle çalışsam, özellikle mali konuda aklım-gözüm arkada kalırdı. Mühendis kuzenim. Karakteri de pek hoş, soyu tükenmiş örneklerinden. Kimseye yalan söyleyemeyen, olaki söylesin, kıpkırmızı kesilip kendini ele veren biri. "Bana sakın bir sırrını söyleme, beynimde varsa ağzımda da vardır" diyen biri. Mimar, proje üzerinde çevre düzenlemelerini belirlemiş olsa da kağıttaki hesap araziye uymuyor. Araç giriş çıkışları umulan yerden olmayabiliyor, yeni yollar açılmak zorunda kalınabiliyor. Bunun böyle olacağını önceden de tahmin ediyordum. Bu nedenle çevre düzeni anlamında hiç çalışma yapmadım, gereksinimler için açılan-bozulan yerlerde çözümler üreteceğim. Kağıt üzerine göre değil de doğaçlama olacak, arazi belirleyecek ne yapmam gerektiğini. O yönlendirecek beni. Evin konumunu ve biçimini de O belirlemişti. (Gerçi, arazi biraz daha alçak olanını tercih ederdi) Eklenti 134230 İnşaat başında otururken çay içilmezse olmaz. Hemen çay ocağımızı kurduk, pek şirin oldu. Dağ başında da olsak teknolojimiz de olmazsa olmaz.. Bu arada; demir fiyatlarında müthiş bir yükselme var. Ve bana denk geldi. Malesef yüzde otuz zarardayım. Benim sipariş zamanımdan iki gün önce 890lira iken, benim sipariş vereceğim gerekli zamanda 1100 olmuştu. Böyle oynamalar bazen yapılıyor, yine spekülatiflerden biridir, gafil avlanmayayım diye iki-üç gün daha bekledim. Fırlıyor... 1250den almak zorunda kaldım. Şimdi de 1400... Varan birr. Eklenti 134231 |
Kalıpçı ekibi ve demirci ekibi çalışıyor.
Mühendis diyo ki: "İki ekibi de iyi ayarlayacaksın. Çoğu birbiriyle geçinemez, çünkü bir ekibin işini biraz sarkıtması, yanlışlık yapması diğerini etkiler, kızdırır. İşci için gün önemlidir. Planlanandan geç bitmesi onlar için bir sonraki olası işi kaçırmaları demektir. Birbirleriyle çok zıt giden gruplar iyi değildir, beni üzer, arabulucu olmaktan yorgun düşerim. Ama birbiriyle çok iyi anlaşan iki ekip te olmamalı. Birbirlerinin yanlışlarını örtbas eder, benim, işin başında olmadığımdaki hatalardan haberdar olmamı engeller. Birbirlerine biraz zıt olmalarında fayda oluyor, diğerinin eksiğini bana şikayet ediyorlar, ki, bu da benim kendiliğinden oluşan kontrol sistemim oluyor". |
Hayırlı uğurlu olsun. Allah yardımcınız olsun.
|
Maşallah maşallah başlanmış iş bitmiş iş demektir, haydi ayırlı uğurlu olsun.
|
Sn Çekirdek,
En büyük adımı atmışsınız inşallah gerisi tez gelir. Hayırlı uğurlu olsun. |
Gelişmeleri sabırsızca takip edenlerdenim ,kendi evim yapılıyormuş gibi de heyecan duyuyorum.Yeni gelişmeleri sık sık aktarın lütfen .
Bir de Mordoğan merkezle Çatalkaya arası kaç km öğrenebilirmiyim.. |
Alıntı:
|
Sayın çekirdek, planladığınız her şeyin en kısa zamanda gerçekleşmesini diliyorum.
Hayırlı olsun, kolay gelsin. 1975 yılı yazında Mordoğan'a gitmiştim. O yıllarda sahiller bom boştu, liman yakınlarında mısır(sanırım) tarlaları vardı. |
Sağolun Sezgin53.
O mısır tarlaları da artık yok. Karaburun-Mordoğan yarımadası çok önceleri, Rumların yoğun olduğu dönemde asma bahçeleri ile ünlü imiş. Topkapı sarayının ve padişahın üzümü özel nakil buradan gidermiş. İngiliz kraliyetine üzümleri burası gönderirmiş. (Hangi cins üzümler olduğunu şimdi unuttum, ileride terar eklerim) Rumlardan sonra Türkler de sürdürmüş geleneği. Ancak asmaları vuran hastalılarla, biraz da acemi olmalarından dolayı başedememişler. Tütüne dönmüşler. Tütüne uygulanan üretim politikaları sonucu bu da sonlandırılmış. Yılmayanlar, bıkmayanlar Zeytinciliğe başlamışlar. Bir de Nergizciliğe. Ama bu ikisi de şimdi oldukça az, yetersiz. Çoğu kısaldaki gibi, çoğu yerelin geçimi toprak satıp geçimini sürdürmek şeklinde. Nergizciliğin yok olmaması ve daha verimli sürdürülmesi için Mordoğan Belediyesi Ege Ü. ile bir proje dahilinde çalışma yapıyor, ikinci evresi yeni başlayacak. |
Sultaniye.
Razakı. 60 ve 70'li yıllarda Karaburun sultaniyesi ve razakı üzümü meşhurdu. Altın sarısı özlü üzüm Sultaniye. Soğutuculu tırlarla Istanbul ve özellikle Almanya 'ya gönderilirdi. Razakı yeşil iken hasat edilir (Almanlar böyle ister, yolda üzüm olgunlaşmaya devam eder) zayıf ve zarar görmüş taneleri ayıklanır kasalanıp sevk edilirdi. Daha öncesi ise yol olmadığından sevkiyat gemilerle yapılırmış. Daha eskilerde bağların hastalıktan ölmesini, fidelerin tatlı çubuk (çelik) olarak yetiştirilmesinden olduğunu söylerlerdi eskiler. Bu sebeple dayanıklı ithal anaca aşı yapılması metodu benimsendi. Tarlalar engebeli olduğundan işleme insan gücü ile yapılırdı. Bel ile işleme,Filiz alma, makaslama, çapalama, kükürtleme vs. Ovalarda yetişen üzüm ile rekabet edilemediğinden bu iş bitti. |
Çekirdek Urla'ya yerleşecekmiş dedilerdi 3-5 ay evvel, kendi hayatımdaki yoğunluk yüzünden bir türlü nedir ne değildir öğrenme fırsatım olmamıştı, siteye de giremiyordum doğru düzgün.. Kısmet bugüneymiş..
Bir solukta okudum; işçi olasım, o havayı soluyasım, herşeye burnumu sokasım geldi.. Heyecanlandım, hayat ne kadar güzel dedim.. Teşekkür ederim.. Anlatımın, içtenliğin, heyecanın harika, sarhoş da ol, şair de, aşık da.. Hoşgeldin.. İşçi sıkıntısı çekersen, gönültokluğuna dur durak bilmeden çalışacak bir arkadaşın var Bornova'da, aklında olsun;) |
Sevgili Zeytinci sağolasın.
Kollarını sıvamaya başla Penelophe, yazın hepimize bol iş çıkacaktır. Örneğin; Arazi eğimli olduğundan maalesef yüksek istinat duvarları oluşacak. Bunları taş örgü yapsam, görüntü güzel olacak, ben iyice fakirliycem, taş ocağı sahibi ağabey zenginleyecek, örücü işciler karın tokluğu yapacaklar... Bunları beton duvar yapsam, görüntü çirkin olacak, benim yarı maliyetim cebimde kalacak, betoncu amcalar zenginleyecek, taş işcileri başka yerden doyarken kalıp işcileri karın tokluğu yapacak... Ben de belki bükemediğim bileği öpeceğim, çirkinliklerden güzellikler oluşturmaya bakacağım. Örneğin, bu duvarları beton yaparsam, bunları aynı zamanda gelecekteki yüzme havuzunun bir yüzündeki duvarı olarak değerlendireceğim olası ise. Olası ya da değil, bu duvarları ya da havuzun görünen yüzdeki duvarınıııı, Duvar Bahçesi olarak değerlendireceğim. O kocaman taş ya da beton duvar böylece yeşererek kullanıma kazandırılacak. Belki bununla da direkt kendim uğraşamayacağım için o duvarların bakımını-ekim ve hasatını bir başka gönüllü arkadaşa devredeceğim. Gibi gibi.. Şimdilik fikir jimnastiği. Bu jimnastikte bazı hareketleri gerçekleştiremeyebiliyoruz da. |
Duvarlar taş da olsa, çok fazla olunca çok çirkin duruyor.
Mordoğan'a giderken bir tepe üzerine kocaman bir site kurulmuş. Neredeyse, o bölgelerin manzarası en güzel olan tepesine. Onlar en güzel manzarayı görüyor iken, siz onların iğrenç manzarasını görüyorsunuz. Bütün bir tepe taş duvarlara dönüşmüş. Sitenin içinde çimler-çiçekler varmış ama heyhat. O duvarların önüne hiç mi ağaç ya da sarılıcılar dikilmez.. Yanılmıyorsam site de arkeologlar sitesi.. Halbuki her hanenin sadece iki tanecik fidan dikme yükümlülüğü olsa çoktan yeşillenirdi o tepe. (Bir Belediye ve Halk Toplantısında belediyeden fidan bağışı istemişler. Zihniyet..) |
O sitenin adı Arkeologlara yakışmıyor.
Doğayı ancak bu kadar mahvedebilirsiniz sitesi olmalı. Google maps'den bir bakın ne demek istediğimi anlarsınız. İstinad duvarı yapacağınız yeri iki kademeli teras olarak düşünebilirsiniz. Arkada depo, sıcak su vs. alt terasıda sarkan bitkiler veya kaya bahçesi vs. Size kalmış. |
"Halbuki her hanenin sadece iki tanecik fidan dikme yükümlülüğü olsa çoktan yeşillenirdi o tepe."
Bravo Sn Cekirdek, bu dusuncenizin tum Turkiye geneline yayildigini dusunun!!! |
1 Eklenti(ler)
Tırtıllar Sardı Dört Bir Yanı
Yaklaşık beş gündür arazide ve çevrede milyonlarca tırtıl kol geziyor.. Önce, ben arazide kazı yapınca yuvaları bozulduğu için toprak üstüne çıktılar sanmıştım. Değilmiş. Bütün civarda varmış. Milyonlarca. Ya da on milyonlarca. Dinlenmek için oturamıyorsun, ayakta da üç dakika sabit kalamıyorsun, hemen üç tanesiyle aynı bedeni kullanmaya başlıyorsun. Güneşten ağaç gölgesine de geçemiyorsunuz, pıtır pıtır tırtıl yağıyor. Hepsi de tek bir yöne gidiyorlar, aşağıya. Dağ tarafından gelip ovaya iniyorlar. Geçen yılın Nisan ayında da aynı olayı anlatmıştı kardeşim. Balçova Termalin sırtlarından aşağıya, denize-düze iniyorlarmış. Bütün asfalt yeşile boyanmış. Çok hoş, eve geldiğimde çantamdan bir şey çıkartıyorum, bir tane de cansız tırtıl. Laptopu açıyorum, bir tane de hediyesi tırtıl. Yazık, çok kuvvetsizler ama. Ufacık bir dokunmada hemen ölüyorlar. Renkleri çok güzel, harika bir bileşim. Nedir bu doğa olayı? Biliyor musunuz? Daha kalabalık hallerini çekmeyi unutmuşum.Hala duruyorsalar yarın çekerim. Eklenti 139226 |
Alıntı:
Tırtıllar yeterli besinlerini almışlar koza yapacak yer arıyorlar sanırım. |
Binanın, lokanta bulunan bölümünün önünde kısa bir dolgu mesafesi kaldığından,
olası bir erken-şiddetli yağmur ya da fırtınada, olası bir tehlike oluşmasın diye, bu bölüme bir erken beton istinat duvarı koyduk. Mühendis, bu duvar için kayar kalıp denen kalıplar getirtti. 40 ton ağırlığında falan.. Çok göze batan bir duvar ve üzeri yemek bölümü olacağı, insanların can güvenliği için bunu çok önemsedi. Bu tarz duvar diğerlerinden daha sağlam oluyormuş. Görünüşü de diğerleri gibi bozuk değil, kendinden sıvalı gibi duruyormuş. Ekstra sıva veya boya masrafı olmayacakmış. Gitti benim paracıklar..:) Her yemek fiyatına birer lira da bunu için ekleyeceğim..:) Bu kırk ton nasıl geldi? Mühendis, iki kamyonla gönderin demesine rağmen işgüzar nakliyeciler, bize çift masraf olmasın diye, mini tır ile (kırkayak diyorlarmış) göndermişler. "Salih Abi, Salih Abi, senin malı bir kerede yükledik, sardık gönderiyoruz" demişler kıvançla.. Tır gelmiş gece, yol tenha iken. Sabah olunca girmiş bizim alttaki yokuş yola. Ortada nefesi tükenmiş. "A lo, kepçe lazım"la uyandım. Halbuki o sabah şantiye suyu bağlatacaktım. Gittim. Bizim tır, Nuh'un: "Şu hayvanları belki karada da kurtarmam gerekir, bu nedenle şu tırı da alayım gemiye" dediği tır.. Şoför amcam da Nuh'un: "Yaa, ben kullanmayı bilmiyorum ki, dur bir de sürücüsünü de gemiye alayım" dediği amcam.. Kepçe iki saat sonra gelebileceğim dedi. Eh, beklerken inşata çıktım. O ne?! Bizim inşaat beni ek masraftan kurtarmak için yüzme havuzunu bodrumda kotarmamın yolunu gösteriyor. Hazır havuz olmuş, suyunu doldurmuş. Hava da bol güneşli, gir içine yüz. Komşudan alıyoruz ya suyu, inşaat hortumu ile.. Bizim işciler kapamışlar hortumu uçtan, çeşmeden de kapadık diyorlar ya, inanırsak. Hortum en zayıf yerinden patlamış gece. Havuz kendi tahliyesini de kendi yapıyor, bulmuş bir yerden yol, şakır şakır boşaltıyor kendini dışarı ve aşağı yola. Biraz sonra tırın çıkmaya çalışacağı yola..... Şenlik var ..... Kepçe gelene kadar, daha alt seviyeye akış sağlamak için hortumla tahliye yapmaya çalıştık. Hortumun alt ucundan vakum yapabilmek için havayı emerken içtiğim suyun şeklini yazmıyorum.. (*)-Bu aradaki bölümü en alta ekleyeceğim. Kepçe geldi. Çekemedi. Kendisi devriliyordu. Yüreğim binbeşyüz attı. Yükün üçte birini boşaltıldı. Bir saatte santim santim çıkarttı yukarıya. Kepçe gitti. Yükün kendisi artık yan yatmıştı. Bağları çözünce, çözen kişinin altta kalma ihtimali çok yüksekti. Halledildi cambazlıklarla. İş bitti. Tır gidecek. Gidemiyor. Aşağıya indi, bizim köşeden manevra yapamıyor. Sağ ön teker girdi mi boşluğa. Hareket yapma, olduğun yerde kal dedikçe şoför amcama, Nuhçada anlamlar tam tersi imiş meğer. Gitti gidiyor tır ve amcam, ama yanlış yöne kestirmeden.. A lo kepçe.. Geldi bir saat sonra. Geri çekti santim santim. "Murat" dedim kepçeciye, "sen tırını ve amcamı Urlaya kadar bırakıver bir zahmet".. Bu kadar ekşın anjio yapıp damarlarımı açıp ömrümü uzatmış mıdır, yoksa stres nedeniyle damak sertliği mi oluşturmuştur bilemeyeceğim. Yüzbin kere, inşaatın en üst noktası ile enalt noktasında gidip geldiğimi gören, ve o yokuşta, ilk defa kullandığım arkadaşın aracını hiç kaydırmadan in çık yaptırmamdan sonra işci çocuk " bu enerjiyi nereden bulyorsunuz, ve arabayı nasıl böyle kullanabiliyorsunuz" dediğinde, nüfus cüzdanımı maviye boyamaya karar verdim..... (*) Bölümü: Tır altta henüz kepçeyi bekler iken, arabasıyla merkeze alışverişe inmek isteyen iki yaşlı komşu teyze "çekilin" dedi. "Yolu tıkıyosunuz, bozdunuz, biz bu yolu geri vites çıkamayız, manevra da yapamayız, şikayet-mikayet" v.s. "Sizi ben götürüvereyim" dedim, götürüp getirdim. Dik duruşumu, vakurumu da bozmuyorum. Ama içimden "aman efem, yaman efem" diyorum. Bu düştüğüm durum yüzünden yemek fiyatlarına bir lira daha ekledim..... Buranın esnafı bir garip. 200-300 lira kira ödüyorlar ama çektikleri fiyatlar Bodrum'dan, İstanbul'dan bile yüksek. Göya, görece tanıdık birine tesisat döşemesi yaptırdım. Henüz yarısı. İki yevmiyelik çalıştılar. Malzemeye, liste üzerinden yüzde yüz kar koydular, bunun üzerinden pazarlık yapılır anladık ta (ki, demir-tahta gibi işlerde böyle oluyor.Ama üstüne ayrıca işcilik diye başka ekleme yapılmıyor), bir de 700 lira işcilik istediler. "Tamam" dedim, "verin kaleminizi alnıma 'keriz' yazayım, ondan sonra kabul edeyim" Bense, yöre insanlarına ayrı bir fiyat politikası uygulayıp daha düşük tutayım onlar için diyordum. İptal. Hatta onlara bir lira daha fazla... |
Sayın Çekirdek,
Bir lira, bir lira sizi kurtarmaz. O kadar güzel, o kadar harika yazmışsınızki bundan güzel bir roman olur. Kapış kapış gider. Yakında yazarlığa başlarsanız şaşmam. |
:))Aynı fikirdeyim .Gözüm de canlandırarak okurken yüreğim sıkıştı ,bir taraftan da tebessüm ettim :)
Gerçekten yeteneklisiniz ,hiç kolay olmadığını biliyorum ama adettendir ...kolay gelsin. |
Siz insaat konusunda tum tecrubeleri onden ediniyorsunuz. Sonra kismetse sizden tiyo'lari aliriz.:)
Hersey gonlunuzce olsun. |
Selam
Selam Doğa dostları,
Ben yeni uye oldum ve bu ilk mesajım. Mordoğan'a her yıl gidiyorum. orda bırkaç gun tatıl yapıp çeşme ya geçiyorum. İstanbul'da yaşayan bir batı karadenizli olarak, o bölgenin (mordoğan-karaburun gibi), yeşilliklerden uzak olması beni şaşırtıyor. Bitki örtüsü, ekolojik denge korunmak şartıyla geliştirilemezmı acaba. Sanırım, on yıla kadar o bolge balık çiftlıkleri ve tatil siteleri ile dolacak. Sevgilerimle, |
Mordoğandan sırtlarından haber alamıyoruz, telaş çok olsa gerek
Sevgili çekirdek kolay gelsin işlerin rast gitsin Arada o güzel yazılarınızla bizleri de habersiz bırakma. |
Merhaba, biz tuğla üzerine taş bindirme yaptık. Bu konuda sorularınızı yanıtlayabilirim ama konunun kısa özetini buradaki yazımda bulabilirsiniz. Kolay gelsin.
|
Sayın Çekirdek siteye daha yeni üye oldum yazılarınızı bir solukta okudum kolay gelsin umarım işleriniz uygun gidiyordur. hayalleriniz gerçek olurda bize de cesaret verir.
|
Mordoğan sırtlarındaki sakine, yorgunluktan ve yoğunluktan gık diyemiyor. Bir de buraya yazarken keyifle-keyifli bir anımda yazmak istiyorum. Tamamen bana ait bir zamanımda..
Ama kısacık şu kadarını yazayım ön tiyo olarak; taş bina yapamadım. Bir de ilk defa bu yıl bitkilerden uzak, kurak bir dönem geçirmek zorunda kaldım, bunun huzursuzluğunu ve etkilerini yaşadım. Etrim, sizin sayfalarınızdan yararlanıyorum zaten. Ellerinize sağlık. |
Sn. çekirdek, hikayenizi benim kaldığım yerden (2009 sonu) bir çırpıda okudum... Sn. etrim, sizin de bloğunuza bakacağım.
2009 sonunda işime son verildiği için hayatta kalma mücadelesi içindeydim, şeytan dedi fırsat bu fırsat kaç istanbuldan ama eşim hamile, işinden ayrılmak istemiyor vs vs... Ben de şimdilik biraz daha para biriktirmek için yeni bir iş buldum 2 hafta önce, 10 aydır işsizdim yani :) Şu anda da 6 aylık şirin mi şirin bir kızımız var, annesi yılbaşında işe başlayacak... 2011'in biraz daha rahat geçmesini bekliyorum, bakalım zaman gösterecek, Allah sağlık versin de, herşey hallolur... Sn. çekirdek, sizi can-ı gönülden destekliyorum, bilesiniz, kendim gitmişim gibi huzur buluyorum... |
Eeeee, nerede kalmıştık?
|
Yazılarınız heyecan verici. Sizi ilgiyle takip ediyorum.
|
Şimdilerde saçak süsleri araştırmakla meşkulüm. Çok klasik te olmayacak çok modern de. Hazır standart kesilmişlerden de. Kendim çizip, belki kendim keseceğim dekupajla, belki de cns ile kestirteceğim.
Yağmura kışa kaldım ama çatı kiremitlerim anca döşeniyor. Zavallı çatımın başına gelen zorluklar pişmiş tavuğunkine gelmemiştir. Uuuuyyy, neler yaşadım bir çatı uğruna. Hem maddesel hem manevisel (!) Ben ne kadar özendiysem o kadar çok zorluk çıktı ve uzadı. Her ahşap döşememden sonra yağmur yağdı, ve biz her seferinde tonlarca kalın naylon parası vererek onları örttük. Biz örttük, rüzgar ve fırtına ertesi güne parçaladı-uçurdu. O da yılmadı biz de yılmadık. Artık o saatlerden sonra yamaç paraşütü yapmaya hiç korkmam herhalde... Bu çatı yapımı sırasında öğrendiğim en büyük ders; bir işini asla çok kişiye danışmayacaksın oldu. -Çatı merteklerimi meşeden yaptım, 5'e 10. İzmir piyasasında, ahşapçılar pazarında Çam fiyatları 450-650 idi. Ben çam fiyatına İst.dan meşe aldırttım bir arkadaşıma. -Üzerini lambiri ya da masif yapmadım maliyetli olacak diye, bir de tavanda lambiri görmeyi sevmiyorum. OSB döşedim meşelerin üzerine. Bunların tabaka fiyatı 20-25 lira arası. -OSB üzerine 2cm lik köpük koydum. (Ben cam yün olmasını istiyordum daha sağlıklı diye ama mühendis; cam yünün ıslanınca işe yaramaz hale geldiğini söyleyince köpüğü kabul ettim.) -Biraz müsriflik oldu ama, ısıyı arada hapsetmek için köpük üzerine tekrar OSB döşedim. -Üzerine 2mm lik mebran montelendi. Bir topu 20metre, fiyatı 30-40 lira arası. -2*6lık kiremit çıtaları ve üzerine artık kiremitler. Biz mebranı düz yaydık, masrafa dur demek için ama daha iyi ve mantıklı bir yayım şekli var, yarın ya da öbür gün foto çekip koyarım buraya, benim çok hoşuma gitti. - |
Sırada elektrik döşemesi var. Buralı biri yapacak, kazıklanmamaya (bu sözcük için özür dilerim ama durumu ifade eden argoya kaçmayan başka sözcük bulamadım) gayret edeceğim. Çünkü çatı sırasında yine aynı şey başıma geliyordu ama bu sefer çabuk savuşturdum. Şöyle oldu;
Sadece mebranı ve kiremitleri döşemek için 2bine anlaştığım kişi kalp krizi geçirince, bayram da ve yağmur da geliyor olduğundan bir acil kiremit döşeyici aramaya giriştik. Bir kişi geldi bin liraya yaparım dedi ama ömründe kendi evinin çatısını bile gördüğünden şüpheliyim. Yağmur oluklarımı takacak olan bir tanıdığımın kardeşi birini getirdi, 4bin istedi. Neyse, başkasıyla 2bin500e anlaştık. İyi biri. İşe başladı. Olukları yapacak kişi ısrarla fiyat söylemedi, "anlaşırız, yabancı değilsin" dedi. Sonucunu anladım tabii, ama ben de karar verdim, iş bitiminde o ne fiyat söylerse söylesin vermeyip, kendi uygun bulduğum fiyatı vereceğim, yabancı değilm ya ... kolaysa gelsin söksün... Kiremitçim işe başladı. Olukçum geldi. Kiremitlerden önce üç-beş oluk bileziğini taktı gitti. Akşam kiremitçimden duyuyorum ki, niye burayı ikibuçuğa yapıyorsunuz, biz dört fiyat vermiştik demiş. Eh yani. Ben şimdi buralıların tabak fiyatına birer lira daha eklemez miyim?? Olukçuya güle güle tabi. |
Bu başlığı yeni farkettim. Forumdan uzun süre uzak kalınca neler kaçırmışım yeni yeni farkediyorum. Bir solukta okudum. Sevgili çekirdek kolay gelsin, umarım bundan sonra her şey yolunda gider, her şey gönlünce olur.Takdir ve hayranlıkla izlemeye devam edeceğim.:)
|
Sevgili çekirdek, yazılarını zevkle okuyorum. Her mesajından sonra da Allah kolaylık versin diyorum.
Hani bir tabir vardır, eminim ki sen de bilirsin " yemek yedikleri kaba s....lar" derler ya, aynen öyle. Benim de uzun zamandır bahçede çalıştırdığım biri yeni gelen bir kadına " ooo sen böyle çalışırsan, otları böyle kökünden yolarsan burada zor iş bulursun, işler biter sen de açıkta kalırsın " demişti de kendisi işinden olmuştu. Ne kadar kızmıştım, kafamın tası atmıştı. Tam çatacaktım Oğuz mani oldu, " bırak, azarlayacağına iş verme olsun bitsin " diye beni tutmuştu. Ne kötü niyetli insanlar var yaaaa. |
Bedim de en nefret ettiğim şeydir fiyat söylemeyip " Yabancı değilsin abla hallederiz" diyenler. İş bitince de en yüksek parayı isterler.
Biz yağmur oluğu için araştırıp en ekonomik şu sistemi bulmuştuk. Bakırı tavsiye ederim, ilk takıldığında parlak sarı duruyor ama bir haftada oksitlenip eski halini alıyor. Bence taş kaplama binada bakır oluklar, gri veya kahverengi pvc den çok daha güzel görünüyor. Bir de bu sistemde çalışanlar profesyonel olduklarından sorun yaşanmıyor. 2 saatte işi bitirip gidiyorlar. |
''Olukları yapacak kişi ısrarla fiyat söylemedi, "anlaşırız, yabancı değilsin" dedi. Sonucunu anladım tabii, ama ben de karar verdim, iş bitiminde o ne fiyat söylerse söylesin vermeyip, kendi uygun bulduğum fiyatı vereceğim, yabancı değilm ya ... kolaysa gelsin söksün...''
Merhabalar! İşi öğrendiniz bakıyorum harikasınız. SİZE şu fiyata olur diyenlerden de uzak durun lutfen. Ne meslek ahlakı kaldı ne de dürüstlük piyasada. Fırsatını buldumu kazıklayan kazıklayana. İşini doğru dürüst yapıp emeğinin karşılığını alana saygımız var elbette. Yalovada bir abimizden bir söz duymuştum sizinle paylaşmak isterim. TECRÜBE YENİLEN KAZIKLARIN BİLEŞKESİDİR. Müthiş bir söz. Başarılar kolaygelsin. |
Son gelişmeleri ve fotoğrafları bekliyoruz.
|
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 17:00. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025