agaclar.net

agaclar.net (https://www.agaclar.net/forum/)
-   Bitkiler ve Sağlığımız (https://www.agaclar.net/forum/bitkiler-ve-sagligimiz/)
-   -   Buğday Çimi (https://www.agaclar.net/forum/bitkiler-ve-sagligimiz/1983.htm)

smart995 13-05-2008 17:42

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi obex (Mesaj 234524)
okadar kötümser olma, onlarda kola içiyorlar.limonata içende bizim limonatamızı içmiyor :)

Kısaca sıralanacak olursa coca cola ve benzeri gazlı içeceklerin içerisindeki bazı katkılar ve sebep oldukları

zararlar şöyledir ;

1-Fosforik asit: E338

Ancak sağlık üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Keskin bir tad sağlar ve diğer doğal benzer tad vericilere nazaran büyük miktarlarda ve ucuzca elde edilebildiği için üreticiler tarafından tercih edilmektedir. Genç kadınlarda, kemik gelişiminde gıda eksikliği ile ortaya çıkan osteoporoz hastalığı riskini artırmaktadır. Fosfor fazlalığı, zayıf kemik yoğunluğuna yol açabilmektedir. Beslenme uzmanları, vücudun kandaki fosfor-kalsiyum iyonları arasındaki dengeyi sürdürmeye çalıştığını belirtmektedirler. Fosfor fazlalığı oluşunca vücudun kimyasal balans mekanizması bu dengeyi sürdürebilmek için kemikteki kalsiyumun dışarı çıkarılmasına yol açar. Neticede fosfor-kalsiyum fazlası vücuttan dışarıya atılır ve geride gözenekli ve gittikçe zayıflayan bir kemik yapısı meydana gelir.Böylece kemik kırılmaları olarak bilinen olaylar yaşanmaktadır.

Kafein:

Kafeinli maddelerin kullanımının sonucunda karakteristik etkiler, huzursuzluk, sinirlilik, heyecan, uykusuzluk, yüz kızarıklılığı, fazla idrar ve sindirim şikâyetleri gibi rahatsızlıklardır. Bu semptomlar bazı insanlarda, günlük 250 mgr ‘dan daha küçük dozajlarda tezahür edebilir. Diğer bazılarında ise daha yüksek dozlarda oluşur. Günlük 1gr ‘lık dozlara çıkılması halinde ise, kas seyirmesi, düşünce ve konuşmanın düzensiz akması, yorgunluk duymama ve fizikomotor acitasyonu oluşabilir. Daha büyük dozlarda hafif duyumsal rahatsızlıklar, kulak çınlaması, ışığın parlaması gibi rahatsızlıklar rapor edilmiştir. Kafeinin 10 gr’ı geçen dozu ile, ani krizler, nefes alma güçlüğü ve ölümle sonuçlanmalar oluşabilir. Alınan maddelerle girebilecek kafein miktarının kabaca hesabını şöyle yapabiliriz. Bir bardak kahve yaklaşık 100-150 mgr kafein ihtiva eder, bir bardak çay yarısı kadar, bir bardak kola ise 1/3 ‘ü kadar kafein ihtiva eder. Bir bardak enerji içeceğinde ise yaklaşık 100 mgr kafein alınmış olur. Reçete ile satılan kafeinli ilaçlar bir bardak kahvenin ihtiva ettiği kafeinin bir tam üçte biri ile bir buçuk arasında değişmektedir. İstisna olarak migren hastalığı için kullanılan tabletlerin her biri 100 mgr kafein ihtiva ederler. Kafein, sindirim sistemi ve kalp rahatsızlıklarının gelişmesine ve ağırlaşmasına neden olabilir. Üst karın ağrıları, bazen peptik ülser ve kanamalar oluşabilir. Ekstrem yüksek dozlarda ise ritim bozukluğu eklenebilir, tansiyon düşer ve kan dolaşımı durabilir. Diğer farklı Teşhisler: Manik olaylar, panik rahatsızlıklar, genel anksiety rahatsızlıkları klinik raporlarda açıklanmıştır.

Boya Maddesi Karamel (E150): Şekerin yavaş şartlarda 170 C dereceye kadar ısıtılması sonucunda elde edilir. Başta kola olmak üzere çeşitli meşrubat, şekerleme, kek ve bazı hamur işlerinde boya maddesi olarak kullanılır. Avustralya Hiperaktiv Çocukları Koruma Teşkilatı(HACSG)’na göre alerjik bünyeli insanların kaçınmaları gerektiği ifade edilmektedir.

CO2 Gazı: E290 (Karbondioksit)

Sağlığa zararlı bir gazdır. Meşrubatlarla aşırı miktarlarda alınması halinde çeşitli rahatsızlıklara neden olur.kola ile beraber yüksek miktarlarda alınan co2 gazı ani ölümlere sebep olur.

Karmin: E120

Renklendirici; böceklerden elde edilir; kozmetiklerde, şampoanlarda, kırmızı elma sularında, şekerlemelerde ve diğer gıdalarda kullanılır; hassas ve asmatik bünyelerde alerjik reaksiyonlara sebeb olabilir. Ayrıca bir Müslüman için kesinlikle haramdır.

Sünî Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfan E950, Sakarin E954 Toz ve sıvı diğer bazı içeceklerdede kullanılır.Bu ürünler’de; Aspartam, asesülfam ve sakarinin kombinasyonu kullanılmaktadır. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına rağmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocukların zeka gelişimlerini olumsuz etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır. Türkiyede gazozlar ‘Gazlı alkolsüz içecek’ (gazoz) adlı, Türk Standartları Enstitüsü’nün Ekim 1992′de yürürlüğe giren TS4080 No.’lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi’nden veya bürolarından temin edebilir.Bu standardın 2. sayfasında ‘Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri’, 3.sayfasında da ‘Gazozun Genel Özellikleri’ tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo ‘Kimyasal Özellikler’in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr. kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici)bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor.Sade gazozlar da dahil, bütün gazozlarda tat veya koku verici esanslar kullanılar. Bu esanslar, yağ cinsinden maddeler olup suda çözünmezler.Bunları suda çözünür hale getirmek için hem su ile hem de yağlarla tam karışabilen (çözünebilen) ara çözücülere ihtiyaç olur. Bu hususta en bol, en ucuz ve en yaygın olarak kullanılan ara çözücü de etil alkoldür. Etil alkol bunun için gazozların terkibine girer. Kimya bilimi açısından bunun biraz daha açıklaması şöyledir: Kimyada, ‘benzer olanlar, birbiri içinde çözünür’ kuralı vardır. En mühim ve en çok kullanılan çözücü de su olduğundan suyun dışındaki bütün çözücülerde hidrofil (suyu seven, su ile tam karışan) ve hidrofob (suyu sevmeyen su ile tam olarak karışmayan) olarak ikiye ayrılır. Moleküllerinde hidrofil bulunduran maddeler su ile hidrofil assosiasyon yaparak berrak bir çözelti verebilir. Yağ cinsi maddeler, bu sebeple benzin, eter, toluen gibi çözücülerde çözünür. Etil alkol ise molekülünde hem hidrofil hem de hidrofob grub bulundurduğundan hidrofil grubu ile hidrofil

assosiasyon, hidrofob grubu ile de hidrofob assosiasyon yaparak ara çözücü

vazifesi görür.

Karmaşık gibi görünen bu olayı, aslında herkes çok basit bir deneme yaparak

kolayca anlayabilir. Bir iki damla yağ cinsi madde (zeytinyağı, çiçek yağı

veya diğer sıvı yağ ve esanslar) bir şişe suya ilave edilse, ne kadar

şiddetle ve uzun müddet çalkalansa berrak bir çözelti vermez. Bu bir iki

damla yağ-bulunursa, biraz etil alkolde kolayca çözülebilir. Etil alkol

bulunamazsa, tuvalet ispirtosu veya kolonya da %75-80 etil alkol ihtiva

ettiğinden, bunların az bir miktarları da yağ cinsinden bir iki damla

maddeyi kolayca çözerek berrak bir çözelti verir. Bu berrak çözelti şimdi

bir şişe suya ilave edilirse, suyun berraklığı bozulmaz.

İşte gazozlarda tat ve koku verici yağ cinsi maddelerin berrak bir

çözelti.Gerçekte içinde küçücük miktarda alkol olan bir içecek hiç

tereddütsüz olarak Müslüman tarafından terk edilmeli kullanılmamalıdır.

Kısaca yazılan içerikte görülür ki her şeyden önce coca cola cola özütü adı

altında ne kadar gizlenirse gizlensin kokain içermekte hiç gizlenmeden

açıkça görüldüğü üzerede yüzde beş oranında alkol içermektedir.Ki bu iki

içerik zaten başlı başına ”Ben Müslüman’ım” diyen herkesin tereddütsüz

kaçınması gereken maddelerdir.Aslında hiç şüphesiz coca cola,pepsi,diyet

içecekler adı altında sunulanlar bütün insanların kaçınması gereken

içeceklerdir.Öyle ya;

İçeriğinde alkol gibi istisnasız herkesin zararlarını inkâr edemeyeceği bir

madde varken açıkça bir uyuşturucu madde olan kullanımı suç dahi kabul

edilen kokain temel taş olarak kullanılıyorken,mide duvarında tahrişlere

sebep olduğu araştırmalarla ortada iken,obezite gibi hastalıklara sebep

olduğu açıkça görüldüğü için ilk üretim yerleri olan amerika gibi ülkelerde

yasaklanırken,sağlık bakanlığı belirgin zararlarından dolayı; ” “Asitli ve

gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve

meyve çayları tercih edilmelidir.” Şeklinde açıklamalarla dolaylı olarakta

olsa zararlı olduğunu açıklamak zorunda kalırken,böbreklerden kalsiyum

atılımını hızlandırdıkları, mide mukoza hücre döngüsünü bozduğu, diş

çürüklerini belirgin bir şekilde arttırdığı, aşırı içilmesinin kas

hastalığına (hipokalemik miyopati) neden olduğu raporlanırken,okul çağındaki

460 kız çocuğu üzerinde yapılan ve “gazlı içecekler kemik kırılmaları ile

yakından ilişkili” sonucuna ulaşılan araştırmayı “Pediatri ve Adölesan

Tıbbı” dergisi Haziran 2000′de sunup, kemiklerde kırılmalara sebep olduğu

sağlık birimleri tarafından itiraf edilirken,dişlerin çürümesine eriyerek

yok olmasına sebep olurken,abd nin New Orleans kentinde yapılan konferansta

sindirim sisteminde ortaya çıkan kanserlerle gazlı içecekler arasındaki

ilişkilerden söz edilirken, hastalık hallerinde kendileri ile yakın temas

haline girilen doktorlar “Gazlı içecekler kemikler için çok zararlı. Zaten

Türkiye’de süt tüketme alışkanlığı yoktu, üzerine bir de gazlı içecekler

gibi zararlı bir etken geldiği için kemiklerin oluşumunda bile sorun

yaşanıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketimi yaygınlaştırılmalı” (Prof.Dr.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim

Üyesi Prof. Dr. Tümay Sözen) şeklinde açıklamalar yapmak durumunda

kalırken,bir bardak gazlı içeceğin dahi diş çürümesine katkıda bulunduğu

anlaşılırken ve tüm zararlarının aksine kesinlikle ve hiçbir şekilde Mutlak

Manada tek bir faydası dahi bulunmazken hala Mutlak Gerçeğe gözleri kapayıp

içmeye devam etmek şüphesiz hiç olmaması gereken bir davranıştır.

O halde kişi içinde ne kadar istek olursa olsun tüm bu zararları göz önüne

getirerek coca cola-pepsi - enerji içeceği veya benzeri hiçbir gazlı maddeyi

kullanmamalı.Yalnızca kendisi kullanmamakla kalmayıp en yakınından

başlayarak kırmadan ve üzmeden zararlarını belgelerle göstererek uyarmaya

çalışmalı.Şüphesiz hem kendisi hem ailesi ve yakınlarını kullanmaktan vaz

geçirmek için kendi çapında çalışma yapan istisnasız herkes hem kendi

üzerinde hem çevresinde daha sağlıklı bir hayat ve ortamla

karşılaşacaktır

bardak kolanın içinde 32 küp şeker olduğunu

biliyor muydunuz?

İnsanlar hala çaya yarım şeker az atıp zayıflayacaklarını zannediyorlar.

Bunun yanında kolaların rengini meyan kökü denen bir bitkiden sağlıyorlar.

Meyan kökünü de fareler çok sever ve en çok bu tarlada bulabilirsiniz fareleri.

Araştırmaya göre meyan tarlalarındaki tarım araçları bitkiyle birlikte fareleri de tarladan

toplamaktadır!

Makinelerin depoları kan gölüne dönmekte, fare parçaları ve bitkiyle dolmaktadır.

Makinelerin deposunda işlenmek üzere fabrikalara götürülür.

Yani içtiğimiz kola, ASİTLİ FARE SUYU.

Bunun üzerine davalar açıldı ama firmalar kazandı.

Dezenfekte ediliyormuş güya…

Ayrıca bir bardak kola içine bir kemik parçası atın ve 3-4 gün bekletin. Kemiğin lastik gibi olduğunu göreceksiniz.

Bir de kolanın tuvalet ve banyoda ne kadar iyi bir temizleyici ve

parlatıcı olduğunu bilmeyen yoktur…

Kemik kıran Kola

Kanımız doğal olarak alkalindir. Aşırı asitli yiyecek ve içecekleri tükettiğimiz zaman – örneğin kola- bünyemiz uygun mineralleri kullanarak kendisini alkalize eder, buna kemiklerimizde bulanan kalsiyum da dahildir. Alkalin gıdalarca zengin bir diyet vücut dengenize yardımcı olur.

berduray 22-05-2008 10:56

Ben aşurelik buğdayı çimlendiremedim, galiba ondan olmuyor,orjinal başak bulup çimlendirmeye çalışmak lazım herhalde, benimkiler çürüdü.

M.Sema 22-05-2008 13:28

Ben de çimlendiremedim.:(

denizakvaryumu 22-05-2008 13:29

Aslında canlı olmayan buğday tükettiğimizin de kanıtı bu durum.

berduray 27-05-2008 23:46

3 Eklenti(ler)
Gülmeyin ama sevgili tavuklarıma verdiğim buğdayı denedim, sonuç, birer ikişer yiyorum, çünki suyunu sıkma makinem yok.

denizakvaryumu 28-05-2008 00:10

Anadoluda suyu sıkılmasa da, buğday çimi çok eskiden beri yeniyor zaten :)

muammer74 19-02-2009 14:49

herderdin bir caresini yaratmış mevlam

örs 29-11-2009 14:44

Dün Tansaş'a gittim Sezon marka 1 kilo aşurelik buğday aldım. Tava yoğurdu kabına benzer plastik bir kaba 1 parmak toprak koydum, ektim buğdayları. Daha sonra suladım, üzerine streç film çektim nemi gitmesin diye. Streç filme de 4-5 delik açtım yine hava da alsın diye. Bakalım filizlenecekler mi, sizleri haberdar etmeye çalışacağım.

kılıç 29-11-2009 19:36

Sayın örs zahmet etmişsimiz ama çimlenmezler çünkü aşürelik buğday yani göce haşalnıp da hazırlanıyor.mağlum pişmiş şey çimlenmez.çimlenmesini istediğiniz buğdayları işlenmemiş buğdaylardan almanız gerekiyor.

kılıç 29-11-2009 19:38

İstediğiniz buğdayları kuş yemi satan yerlerde bulabilirsiniz.

bengi_su 09-12-2009 10:21

Konya bu yönden çok şanslı her yerde buğday tarlaları var denemek lazım:)

bengi_su 09-12-2009 10:27

Suyunu sıkmak için kullanılan makinalar bizim kıyma çektiğimiz makinalara benziyor sadece ağızları dar onların ağzına çeşitliği ağızlıklar takılabiliyor ince uçlu bir ağızdan sadece suyu geçer bu sayede suyunu elde edebilirim sanırım **** bir süzekten geçirerek hafta sonu deneyeyim.

bengi_su 09-12-2009 10:30

Ispanaklı kek yapıyorduk çok güzel oluyordu çim suyundan kek yapılabilir aslında yeşil kekler.:)

sakagun 24-12-2009 16:27

Pazarda satılan açık buğdaydan aldım. Islattım. Bakalım çimlenecek mi?

Sarıcan 24-12-2009 18:20

Kanseri yakından yaşamış ve tanımış biri olarak buğday çimi yapıp yemeyi denedim. Çimlendirmeyi becerdiğim halde yiyemedim. Suyunu sıkma imkanımda yoktu vazgeçtim. Bir veya iki hafta buğday şırasını yapıp içmeyi denedim. Başlangıçta iyi gidiyordu ama onuda kavanozda üç günü geçen buğdaydan çıkan şıranın çok yapışkan bir sıvı olmasından dolayı ve içiminin rahat olmamsından bıraktım.

http://www.agaclar.net/forum/showpos...7&postcount=36

Daha sonra topraksız tarım başlığında arpa tohumu çimlendirerek hayvan yemi üretimi açılınca buğdayla ilgili çimlendirme deneyimimi oraya aktarmıştım. Çimlendirmek çok basit. Topraksız tarımda kullanılan besin eriyikleri ile daha da güzel oluyor. Arpa tohumu çimlendirmekten hiç bir fark yok. Ham buğday tohumu olması lazım. Bınu ticari olarak yapmayı düşünen arkadaşlar arpa tohumu çimlendirme çalışmalarından faydalanabilirler.

sakagun 24-12-2009 18:47

Katı meyve sıkacağında sıkmayı deneyeceğim. Çiğ ıspanak, maydanoz, kereviz yaprağını sıkıyor, belki buğday çimini de sıkar.

triple 28-12-2009 09:17

Çimlendirilmiş Buğdayın Faydaları!!!
 
http://www.bugun.com.tr/haber-detay/...or-haberi.aspx
Bugün ki BUGUN gazetesinde yer alan bir haberi sizlerle paylasmak istedim.
Faydasını say say bitmiyor
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor,kansere karşı koruyor, kalp damar sistemindeki tahribatı onarıyor ve kanı temizliyor.
Buğdayın, ev ortamında çimlendirilerek tanesinin veya uzayan çimlerinin tüketilmesi, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hücreleri yeniliyor, kansere karşı koruyor, kalp damar sistemindeki tahribatı onarıyor ve kanı temizliyor.
Prof. Dr. Erkan Topuz, buğday çimi suyunun düzenli kullanılmasını öneriyor.
İnsanlığın temel besin kaynağı olan buğday, evinize sadece beyaz ekmek ve aşurelik tane olarak giriyorsa çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Çünkü buğday, ev ortamında çok basit yöntemlerle çimlendirilerek tanesiyle veya uzayan çimlerinin tüketilmesiyle bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hücreleri yeniliyor. Özellikle buğday çimi suyunun 'şifa içeceği' olduğu belirtiliyor. Çimlenmiş buğdayın sağlığa etkilerini İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz'a sorduk. Kendisinin de evde buğday çimi üretip sofrasında bulundurduğunu belirten Prof. Dr. Topuz, buğday çimi suyunun mikropları öldürücü etkisiyle kanı temizlediğini belirtiyor. Bununla birlikte, kardiyovasküler sistemde de damarların açılmasını sağlıyor.
Buğday çiminin "Allah'ın verdiği çok büyük bir potansiyel" olduğunu ifade eden Prof. Dr. Topuz'un aktardığı bilgilere göre, buğday çiminin gençlik verici, imnün sistemi (bağışıklık) güçlendirici ve kansere karşı koruyucu etkileri var. Aynı şekilde saç dökülmelerine faydalı olduğu iddia ediliyor. Buğday çimi suyunun kimyasal bileşimi kana çok benziyor. İçeriğinde antiseptik temizleme özelliği olan klorofil yüzde 70 oranında bulunuyor. Mükemmel bir protein kaynağı ve bol miktarda beta karoten içeriyor. Yüksek oranda B1, B6, B12 vitaminleri, C, E, K vitaminleri ihtiva ediyor. Ispanaktan daha çok demire sahip olduğu için anemi (demir eksikliğine bağlı kansızlık) hastalarının kullanması tavsiye ediliyor. Başta magnezyum olmak üzere çok çeşitli mineraller içeriyor. Besin öğeleri vücudu besliyor ve gerçek bir denge sağlıyor.
Buğday çimi suyunun faydalı olduğunu ilk keşfeden kişinin Boston'da Hipokratlar sağlık kuruluşunun kurucusu Dr. Ann Wigmore olduğunu belirten Prof. Topuz, Wigmore'un hikayesini şöyle anlattı: "Dr. Wigmore, bacaklarındaki kangreni bununla tedavi etmiş. Doktorların bacaklarını kesme kararı üzerine buğday çimi suyunu içmeye başlamış. Çimlerden yaptığı lapayı da bacaklarına uygulamış. Bu şekilde tedavi olmakla kalmamış, iyileştikten sonra Boston maratonuna katılmış. O zamandan beri, tedavisi imkansız denilen hastalar buğday çimi suyu kullanıyor. Bitkisel tedavileri devamlı yapmak gerekir. İmkanı olan, her gün iki bardak içebilir. Bu suyu buğdaya karşı alerjisi olanlar da kullanabilir. Buğdayın birkaç gün nemli ortamda bekletilip filizlendirilerek tanesiyle tüketilmesi de çok faydalı. Böylece buğdayın hem çok faydalı olan kabuğu, hem de rüşeym denilen besin değeri çok yüksek embriyo kısmı alınmış olur. Bu filiz bebek gibi büyük bir güçle doğar. Bütün filizlerde, ama özellikle buğdayda büyük potansiyel var. Vitamin, mineral, antioksidan bakımından müthiş zengin. Çünkü çoğalıp yeni bir bitki üretecek. Gençlik sırrıdır. Çimi çok üretebilirseniz suyunu için. Azsa her gün koparıp salatanıza katın."
Buğday nasıl çimlendirilir?
Buğday çimi üretimini Türkiye'de 25 sene önce ilk kez başlatan Kırkambar Baharat'ın sahibi Bahri Kılıç'ın üretim önerileri şöyle: Öncelikle doğal, ilaçlanmamış buğday alın. Zirai buğdaylar zararlılara karşı ilaçlanmış olabileceği için dikkatli olun. Aşurelik buğday çimlenmez. Bir avuç buğdayı oda sıcaklığındaki içme suyu ile ıslatıp bir gece bekletin. Ertesi sabah şişen buğdayların suyunu süzüp genişçe bir tepsiye üst üste gelmeyecek şekilde yayın. Üzerini nemli bir bezle örtüp evin en sıcak ve karanlık yerine bırakın. Bez ve buğdaylar kurudukça nemlendirin. Buğdaylar 3-4 gün sonra filizlenmeye başlar. Filizleri 2 cm uzayınca dolaba alıp, her gün 1-2 kaşık salatalara katabilir, yoğurtla veya zeytinyağı, limon, nar ekşisi gibi karışımlarla tüketebilirsiniz. Çok dayanıklı olmadığı için azar azar çimlendirme yapılmalı.
Buğday çimi üretmek için de, yine bir gece suda beklemiş buğday tanelerini yayvan bir saksıya veya varsa bahçeye ekip üzerini toprakla örtün. Çimler 10-15 cm uzayınca 1 cm yukarıdan makasla kesin. Kestikçe uzayan çimlerden her gün salatanıza katın. Çok ektiyseniz mutfak robotundan geçirip suyunu çıkararak kullanın. Marketlerde satılan hazır çimler, büyümesini hızlandırmak için katkı maddesi katılabildiği için çok güvenli olmayabilir.

polatuz 29-12-2009 09:45

1 Eklenti(ler)
Buğday çimi suyunu sıkmak için çok ideal bir araç buldum. Sadece buğday çimi değil her tür meyve, sebze suyu için kullanılabiliyor. Katı meyve sıkacakları gibi yüksek hızda dönüp parçalama yapmıyor. Bunun yerine düşük hızda sıkarak su çıkarıyor. Bu nedenle enzimleri de öldürmüyor. G. Koreli bir şirketin Coway markalı bir ürünü. Türkiye'ye de getirilmiş ancak çok yüksek fiyatla satılıyor. 760 USD fiyat verdiler. İnternette İtalya'da 200 Euroya satıldığını gördüm. Avrupa'dan satın alıp postayla getirtmenin yolunu bulmak lazım. Bu ürün farklı markalarla ABD'de de satılıyor.

triple 29-12-2009 09:58

Polat bey soz konusu makinayı ebay dan sanirim teminedebilirsiniz **** amazon com dan da alınabiliyor olmalı.
Tum katı meyveleri sıkabilir ama bugday yapraklarını sıkacak mı acaba?

polatuz 29-12-2009 12:19

Coway ABD'de Hurom Slow Juicer adıyla pazarlanıyormuş. Bu isimle arayınca çok sayıda demo videosu bulmak mümkün. Buğday çimi (wheatgrass) ile ilgili de videolar var.

egetropical 29-12-2009 19:33

benzer makinalar türkiyede var. bir ara çok modaydı.
formun birinci sayfasında ayrıntılı açıklama var.

http://urun.gittigidiyor.com/BUGDAY-...QQidZZ22632198

polatuz 30-12-2009 09:28

Benim örnek olarak verdiğim cihaz sadece buğday çimi değil her tür meyve ve sebzenin suyunu en sağlıklı biçimde sıkmak için çok yararlı bir araç.

nerkinozturk 31-12-2009 22:50

http://www.youtube.com/watch?v=gS8Xch0G0jM

Bu video çok iyi bir şekilde anlatıyor arkadaşlar...

nerkinozturk 03-02-2010 23:11

Arkadaşlar, evde bugday çimi yetiştirmeye başladım fakat toprakta sürekli olarak mantarlaşma görüyorum. Ne tavsiye edersiniz? İlgli dükkanlara gitsem anti fungal ilaçlar bulabilir miyim? Havalar soğuk malum. Balkona alsam kururlar diye endişe ediyorum... Mantar ve küfü engellemek için ne yapmam lazım?

polatuz 09-02-2010 11:33

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi nerkinozturk (Mesaj 573473)
Arkadaşlar, evde bugday çimi yetiştirmeye başladım fakat toprakta sürekli olarak mantarlaşma görüyorum. Ne tavsiye edersiniz? İlgli dükkanlara gitsem anti fungal ilaçlar bulabilir miyim? Havalar soğuk malum. Balkona alsam kururlar diye endişe ediyorum... Mantar ve küfü engellemek için ne yapmam lazım?

Buğday çimi yetiştirmek için toprağa dikmenize gerek yok. Tohumların içinde bulunan besin maddeleri tükenene kadar sizin çimleriniz hasad edilebilir hale gelecektir. Topraksız ortamda çok daha steril olacağından, mantar, küf gibi sorunlar da olmayacaktır.

polatuz 09-02-2010 21:00

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi Sarıcan (Mesaj 576227)
Sn. Polatuz,

Ben de bir çimlendirme deneyi yapıyorum. Gerçi 20 gün oldu ama havaların soğuk gitmesinden biraz yavaş gidiyor herhalde. Sizin çimler daha açık yeşil duruyor, ben domateste kullandığım sıvı besinle suluyorum. Daha koyu yeşil. Fakat nasıl sıkıp suyunu çıkaracağım onu düşünüyorum. Daha önce çiğneyerek yemeyi denemiştim, pek mümkün olmuyor.

Sn. Sarıcan,
Ben musluk suyu dışında birşey vermedim. Açık yeşil olmasının sebebi sanırım henüz daha günışığı görmemiş olmasındandır. Klorofil oluşumu doğal olarak yavaş oluyor.
Siz herhalde dışarıda tutuyorsunuz. Ben ise mutfakta. Yani benim çimler iyi ısı, az ışık, sizinkiler az ısı, bol ışık alıyor.
Suyunu sıkmak gerçekten hala en önemli problem. Daha önce bu konuda bahsettiğim düşük hızlı sıkma makinalarını yurtdışından getirtmek için uğraşıyorum.

Gülbeşeker 09-02-2010 22:39

illakim suyunu sıkmakmı gerekiyor

Gülbeşeker 09-02-2010 22:59

ayrıca denizakvaryumu yatağınızın baş ucuna buğday çimi ekili bir saksı bırakın havayı temizler demiş halbuki yatak odalarında bitki bulundurmayın oksijeni alır derler

Sarıcan 14-02-2010 09:23

Çimleri biçtim fakat mutfak robotunda parçalayıp suyunu çıkaramadım. İçine yoğurt katarak yapmaya çalıştım ama çok berbat bir şey oldu. Bence çim sıkma makinası almadan bu iş yapılamaz. Biçtiğim çimler tekrar büyümeye başladı. Başka bir metodla çimden nasıl faydalanılabilr?

ssengoren 03-03-2010 21:23

Bende bir süredir çimlendirilmiş buğday denemeleri yapıyorum.Hem odada cam kap içinde hemde bahçede çok küçük bir alanda.Çiğneme ile tüketmek her ne kadar zor olsada bir şekilde oluyor.Topraktakileri ise dipten kesip havuçla beraber katı meyve sıkacağında yapıyorum.Artıkları 2.kez sıkınca daha iyi sonuç alınıyor.diğer makineleri bilmiyorum ama 2.3.kez sıkmalarda sonuç alınıyor...

balbay 08-03-2010 01:06

Acı biber salçası ve az miktar zeytin yağı ya da tere yağı ile pişirilmiş firik veya kalın kara bulgurun, demlenmesi sırasında, bir bardak bulgur ya da firik malzemenize 1.5 bardak oranı ile buğday ya da en hası arpa çimi katılıp, 10 dk beklenir. Kuru soğan piyaz doğranır ve tabağa servis edilirken üzerine nar ekşisi ile yenir. Bu şekilde tüketilen çim suyunun çıkarılmasından çok daha fazla fayda sağlar. Maksat sindirim sisteminde çok daha uzun süre kalmasının sağlanması ve emilimin uzamasına dayanır.

polatuz 09-03-2010 09:54

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi balbay (Mesaj 592164)
Acı biber salçası ve az miktar zeytin yağı ve ya tere yağı ile pişirilmiş firik veya kalın kara bulgurun, demlenmesi sırasında, bir bardak bulgur ve ya firik malzemenize 1.5 bardak oranı ile buğday ve ya en hası arpa çimi katılıp, 10 dk beklenir. Kuru soğan piyaz doğranır ve tabağa servis edilirken üzerine nar ekşisi ile yenir. Bu şekilde tüketilen çim suyunun çıkarılmasından çok daha fazla fayda sağlar. Maksat sindirim sisteminde çok daha uzun süre kalmasının sağlanması ve emilimin uzamansına dayanır.

Buğday çimini pişirmek onu tamamen yararsız bir ota çevirmek demek. Çünkü buğday çimi suyunda bulunan en yararlı maddeler enzimler. Enzimler, ısı 50 C civarına çıkınca bozuluyor. Bırakın pişirmeyi, santrifüj yöntemiyle çalışan katı meyve sıkacakları bile sürtünme nedeniyle enzimlere zarar veriyor. Bu yüzden düşük hızlı vidalı sıkma biçiminde suyunun sıkılması gerekiyor.

balbay 10-03-2010 07:59

Sevgili polatuz'

Benim yazımı dikkatlice okursanız pişirin denmiyor zaten. Pişirilmiş firik ya da bulgurun demlenmesi sırasında tencere içinde ki buhar ile söndürülmesinden bahsediliyor. Kaldı ki 50 C derece ısıyı hangi bilimsel veriye dayanarak söylediğinizi de ben anlamadım. Doğru bilinen yanlışlardan birisini savunuyorsunuz. Dikkatli okumadan yüz yıllardır kullanılan yöntemleri eleştirmek, sadece her yazılan yazıya cevap vermekten öteye geçmiyor. Buğday, arpa, karabuğday,çavdar Türk lerin sürekli çimlendirdikleri, ekşi yoğurt içerisinde ya da buharda terbiye ederek kullandıkları hububatlardır. Sebebi ise göçebe hayat tarzından dolayı çok uzun süre yerleşik kalıp tarım yapamamalarıdır. Sizinde bileceğiniz gibi bu hububatların yaprakları halk arasında ki tabiri ile kılçıklıdır. Bu sebeple çiğ yenmesi çok olası değildir. İşin kolayına kaçılarak suyunun çıkarılması bence de yanlış yöntemdir. Diğer söylediğim yöntemler ise yüz yıllarca denenerek bulunmuş ve uygulanan yöntemlerdir.

polatuz 11-03-2010 20:05

Alıntı:

Orijinal Mesaj Sahibi balbay (Mesaj 593374)
Sevgili polatuz'

Benim yazımı dikkatlice okursanız pişirin denmiyor zaten. Pişirilmiş firik **** bulgurun demlenmesi sırasında tencere içinde ki buhar ile söndürülmesinden bahsediliyor. Kaldı ki 50 C derece ısıyı hangi bilimsel veriye dayanarak söylediğinizi de ben anlamadım. Doğru bilinen yanlışlardan birisini savunuyorsunuz. Dikkatli okumadan yüz yıllardır kullanılan yöntemleri eleştirmek, sadece her yazılan yazıya cevap vermekten öteye geçmiyor. Buğday, arpa, karabuğday,çavdar Türk lerin sürekli çimlendirdikleri, ekşi yoğurt içerisinde **** buharda terbiye ederek kullandıkları hububatlardır. Sebebi ise göçebe hayat tarzından dolayı çok uzun süre yerleşik kalıp tarım yapamamalarıdır. Sizinde bileceğiniz gibi bu hububatların yaprakları halk arasında ki tabiri ile kılçıklıdır. Bu sebeple çiğ yenmesi çok olası değildir. İşin kolayına kaçılarak suyunun çıkarılması bence de yanlış yöntemdir. Diğer söylediğim yöntemler ise yüz yıllarca denenerek bulunmuş ve uygulanan yöntemlerdir.

Sn Balbay,
Sizinle tamamen farklı şeylerden söz ediyoruz. Hatta bu konu başlığı sizin sözünü ettiğiniz konu ile tamamen farklı bir konu. Buğday çimi suyu içmek, Türkler'in geleneksel tahıl tüketim yöntemlerinden tamamen farklı bir konu. Sitede yemek tarifi verebileceğiniz uygun başlıklar bulunuyor.

Birisi beslenmek ve ya gıda alımı diğeri ise vücudun ihtiyacı olan az bulunur maddelerin takviyesi anlamı taşıyor.

Beni dikkatli okumadan cevap yazmakla suçlamadan önce bu başlıkta tartışılanları daha dikkatli okuyup öğrendikten sonra fikirlerinizi açıklamanız daha iyi olurdu.

Enzimlerin ısı ile bozunma konusu ise, bilimsel veri ve ya basit ansiklopedik bilgi olarak adlandırılabilir. İşte bir bilim adamının yazısından alıntı:

Enzimlerin Çalışmasına Etki Eden Faktörler : Sıcaklık

Sıcaklık 10 °C yükseldiğinde tepkime hızı iki misli artar; yani tepkime hızının yükselmesi, sıcaklıkla doğru orantılıdır. Fakat belirli bir noktadan itibaren düşmeye başlar ve tamamen durur. En iyi çalışabileceği sıcaklığa Optimum Sıcaklık denir. Yüksek sıcaklıklarda enzimler etkisizdirler (genellikle 55-60 °C'de). Bazı ılıcalarda yosunlar 80 °C'de yaşabilirler; fakat bunun üzerindeki sıcaklıklarda enzimleri tamamen koagüle olur ve bir daha etkili hale geçemez. Optimum noktanın biraz üzerinde enzimler etkisiz olmasına karşın, sıcaklık düşünce tekrar etkili hale geçebilirler. Fakat bu sıcaklığın devamı ya da sıcaklığın biraz daha yükselmesi enzimlerin etkinliğini sonsuz olarak ortadan kaldırır.


Kaynak

Tahılla beslenme, yerleşik düzene geçip tarım yapan toplumların kültürüdür. Bu anlamda da göçebe Türkler değil Anadolu'nun eski yerlileri Sümerler ve Frigyalılar vs. anılmalıdır.
Bu konuyu garip bir milliyetçilik konusu haline getirmenize bir anlam verebilmiş değilim.

Aslında okudukça bu kısacık yazınızda daha da çok yanlışlar bulunuyor ama konuyu uzatmama gerek yok.

balbay 12-03-2010 00:09

Sayın polatuz'

Yine olayı çarpıtmak üzerine master derece yapmışsınız. Ben yemek tarifi yapmadım. Ayrıca yemek tarifi verenleri küçümser bir tavrınız olmuş o da başka bir master derece.Türk lerin geleneksel çim suyu içmesi diye bir kavram zaten mevzu bahis değil, ya da benim buğday,çavdar, arpa çimini Türk ler nasıl tüketirler diye yazdığım bilgiler arasında nasıl bir alaka kurdunuz anlayabilmiş değilim. Enzimler ile ilgili ansiklopedik bilgi 50 C derecelik sınır değer, ile ilgili bir saptama içermiyor. Kaldı ki bende bu bilgilere zaten sahibim. Türklerin Anadolu dan daha önceleri bir tarihe sahip olduklarını size hatırlatmak istiyorum. Yerleşik ve tarımsal hayatın başlangıcı günümüzden 10 bin ile 20 bin yıl öncesine kadar dayanıyor. Türkler Orta Asya da tarım yapan toplumlar ile ürettikleri hayvansal ürünlerin takasını yaparlardı. Hayvan otlatılırken yenebilecek bazı yabani bitkileri de taze tükettikleri gibi kurutup kış aylarında tüketirlerdi. Size daha çok fazla bilgi yazarım. Garip bir Milliyetçilik den kastınızı anlayabilmiş değilim. Son olarak hububat ya da yeşil sürgün suyunu içmek, çiğnemek, yutmak ya da benim eskiden nasıl tüketildiğini anlatmam hepsi aynı kapıya çıkar. Yani hepsi beslenmek ve bu yolla vücudun ihtiyacı olan maddeleri almaktır. Hakikaten uzatmaya gerek yok. Bir siz bir ben yazacak olursak işin tadı kaçacak.

denizakvaryumu 20-04-2010 21:17

http://webtv.hurriyet.com.tr/categor...vid=5768&bid=1

Buğday çimi suyunun yararını bir de Erkan Hocadan dinleyin derim :)

ayselug 23-04-2010 20:15

Gölgede kurutupta salatalara bol bol koysak. Geçen sene denemiştim güzel olmuşlardı

ehicran 03-07-2010 14:51

Merhaba, buğday şırası sadece bir günde olduğu kadar tüketiliyor, şırayı aldıktan sonra, tekrar tekrar şıra yapma şansımız yok sanırım değil mi?
Geriye kalan buğdaylar haşlanıp yenilebilir mi acaba? Veya başka bir değerlendirme yolu var mı?
Bir sorum daha var; bir insan günde kaç bardak buğday şırası içebilir?
Şimdiden teşekkür ederim.

essabır 08-07-2010 21:17

ben buğday şırası yapmayı deniyorum .bugün 2. gün ve suyun üstü köpüklendi.sodayla biraz karıştırıp içtim tadı ve kokusu tuhaf bu normal mi. ayrıca kalan suyu şişede dolaba koydum acaba bunu ne kadar zaman saklayabilirim . Günlük kullanım miktarı nedir? teşekkürler

onur85 04-08-2010 23:50

Herkes nasıl yapılcağı hakkında bilgilerini söylemiş ama kimse gerçekten bu kadar zahmetli bir işi yapıp faydasını gören var mı ? Kullandıktan sonra kendinizde olumlu bişeyler hissettiniz mi ?


Forum saati Türkiye saatine göredir. GMT +2. Şu an saat: 07:32.
(Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.)

Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025