![]() |
Bence konuya bu kadar mekanik yaklaşmamak lazım. Sabahın ilk aydınlık ışıkları ile akşama doğru son aydınlık arasında güneşin tayfında veya yoğunluğunda benzerlikler sözkonusu olmakla birlikte, çevreden bağımsız bitkinin genlerine kazınmış olan biyo-ritmini de bu konu konuşulurken akla getirmemiz lazım.
Gece boyunca oksijenli solunumdan (respirasyon) sonra elde edilen şeker ve enzimler adapte olmuş olduğu biyolojik saatine uygun olarak görev görmeye başlamakta. Bu görevler adeta bir zincirleme tepkime gibi birbirini tetikliyor. Sabah bitki oksijenli solunumdan, oksijensiz solunuma geçiş yapıyor, BU AN 'ın tetiklediği mekanizmalar bitkinin ışık ve sıcaklık koşullarına göre farklı tepkiler vermesine sebep oluyor diye düşünüyorum. Yapay ışık koşullarında gece ve gündüzü tam tersine çevirebilmiş olmamla birlite sağlıklı ve sürdürülebilir bitki gelişiminde bitkinin biyo-ritminin bir şekilde yakalanmasının zaruret olduğunu düşünmekteyim. Gece ve gündüz oranı ile bunların başlangıç-bitiş süreleri bitkilerde mekanizmaları ve adaptasyon kabiliyetlerini doğrudan etkilemektedir diye düşünüyorum. Bu sebeple gözleme dayalı tecrübeler çok değerli oluyor. Mesala halk tabiri olarak "yerini sevdi" deriz. Aslında bu bence nakledildiği yerdeki sıcaklık, aydınlık, nem, hava sirkülasyonu vs. gibi bir dizi çevresel parametrelerin tamamının ancak biraraya gelmesi ile yakalanan bir hal ifadesidir. Ben bonsai severlere yapay ışık kaynaklarından bir destek veya tek aydınlatma şekli olarak yararlanmalarını tavsiye ederim. Kaydadeğer müspet bir gelişim yakalayabileceklerdir. Sn. Sule, çiçekli bitkilere çiçek açtırmak için yapılacak yapay aydınlatmalarda kırmızı, turuncu yani 2000 - 3000 K 'lık lambalar kullanılır. Burada yapılan aslında gün doğumundaki kızıla boyanan doğanın taklididir. Yapılan bir dizi araştırmalar ortaya koymuştur ki, tayfın kırmızı ve turuncu bölümünde daha çok enerji harcamak çiçeklenmeyi teşvik etmektedir. Hollanda'nın meşhur lale çiftliklerinde, o memleketin çoğrafik konumundan mütevellit tayfın bu tarafı pek bir eksik kaldığından yapay aydınlatma yöntemleri ile laleler bu sıcaklıktaki lambalar altında büyütülür. Bu bilgiyi de adres göstererek belirtmek isterim ki; bence sabah güneşinin gerek biyoritm açısından zamanlaması, gerekse bitki fizyolojisi açısından çevre koşulları (sıcaklık vb.) bakımından avantajları ve gerekse güneşin tam bu vakitlerde dağları, denizleri boyadığı kızıllık tamda çiçeklenme için ideal bir an teşkil ediyor. Genel olarak çiçekli bitkilerin sabah güneşini muhakkak görmeleri gerektiğini düşünürüm. saygılarımla, |
Alıntı:
Genellikle fazla ışık görmeyen bitkiler fazla sıcaklıkta da iyi gelişemiyorlar. Düşündüğünüz gibi Sn. Sule'nin tecrübesi aslında aydınlığın dolaylı bir sonucu olarak uzun süre bitkiyi pek istemediği sıcaklık koşullarında bırakıp bırakmadığı ile de ilgili olabilir. Fazla aydınlık malum, aynı zamanda fazla sıcaklık demek! Heleki gölgesi pek olmayan bir balkonda bu bir soruna dönüşüyor olabilir. saygılarımla, |
Bu geniş bilgiyi paylaştığınız için teşekkür edriz Kemal Bey.
Balkonda bir ekosistem yaratmaya çalışan bizlerin en büyük sıkıntısı; sıkışık yerleşik kent hayatında balkonlara fazla güneş ışığı gelmemesi sorunudur. Ayrıca fazla güneşte boğumların kısalmasına en kolay örnek sardunyalar olurdu. Dikkat ettiyseniz gölgede uzayan sürgünler verirken, direk güneş gören yerde kısa boğumlar yaparlar... Saygılarımla... |
Haklısınız, zaten bitkilerin boğum aralıklarında aldıkları ışığın sperktrumu ve fotoperyod süresinin etkin olduğu söylenir (Mesala mavi ışık boylanmayı teşvik eder ve boğum araları açılabilir). Elbette bu söylediklerim genel geçer bir kaide gibi söylenemez, bitkilerin talep setleri yeri geldiğince çok özel ve farklılıklar arzetmekte.
Ben aslında zaten birazda buradan hareketle, bonsaicilere bir destek olarak yapay ışıktan faydalanabileceklerini düşündüğümü söyledim. Kalın bir gövde için veya kök gelişimini artırmak için farklı spektrumlu lambalardan destek alabilirsiniz diye düşünüyorum. Tabii konuya hormon mantığı ile yaklaşmıyorum ancak güneş ışığının bünyesinde bir kompozisyonu olduğunu bu kompozisyonda yapacağınız seçici bir eliminasyon ile aynı bahsettiğiniz sardunyalarda olduğu gibi bonsailerinize ışıkla farklı form kazandırabilirsiniz. Tabii konu hormon mantığı ile anlaşıladabiliyor ancak benim asıl söylemek istediğim ışığın bitki kütlesine kazandırdığı bir form olduğunu bilmek lazım. Bu belki boğum aralıklarında kendini gösterir, belki gövde kalınlaştırmasında, belki de kök gelişiminde... Oraları bilemem, sizin ilgi ve heyacan alanlarınız. :) Keşke imkan dahilinde olsa ve bir ardıcın biri mavi diğeri sarı ışıkla desteklenmiş az güneş alan bir ortamda 2-3 yıl sonraki gelişimlerinin ne kadar farklılık sergileyeceğini gösterebilecek bir düzenek oluşturabilsek. Şaşırtıcı sayılacak biçimde, farklı formlarda bitkiler şekilleneceğini hayal etmenizi isterim. saygılarımla, |
Çok güzel bir deneysel çalışma olurdu. Yeterli yeri olan bir arkadaşımız dener ve bize de burdan sonuçlar hakkında bilgi verseydi süper olurdu. Bu deney sadece bonsaicilerin değil, tüm bitkilerle ilgilenenlerin de kaynağı olurdu. Bitkileriniz solmasın dileklerimle...
|
Sayın Saka verdiğiniz çok değerli bilgiler için teşekkür ederim. Merakımı gidermiş oldunuz.
Bütün bu bilgiler ışığında şöyle bir benzetme yapmak istiyorum: Genelde bir günü bir insan ömrüne benzetebiliriz. Güneşin ilk ışıkları doğumu simgeler. Bildiğimiz gibi bebekler ilk yıllarda çok hızlı bir gelişim gösterirler. Sonra gelişim yavaşlar. Ve bir gün ölümle son bulur. Bu da güneşin battığı vakittir. Bitkileri de bu döngü içerisinde düşünürsek benzer bir sonuca varırız diye düşünüyorum. Yine bahsettiğiniz biyoritm meselesine geldik. Aslında bitkilerin fotosentezi onların çalışması oluyor, oksijen soluyup karbondioksit vermeleri de uyumaları, dinlenmeleri oluyor. Dinlenmiş bir bitki daha iyi çalışacaktır. Dün bu konu hakkında nette bilgi aradım, bulamadım. Keşke günün belli saatlerinde bitkilerin neler yaptığına ilişkin bir araştırma yapılsa. Aslında insan, gözlemleriyle de bir takım sonuçlara varabiliyor. Mesela, evlerimizde beslediğimiz dev yapraklı tropik bir bitki var (şu anda ismini hatırlayamıyorum). Onun sarma gibi sarılmış yaprakları gece 2-3 gibi açılıyor. Yaprakların açılırken çıkardığı ses insanı uyandırabilecek düzeyde oluyor. Bu da tropik iklim koşullarına uyum sağlamakla ilgili olsa gerek. |
Ne kadar ilginçmiş bitkin şule,
Acaba diyorum bir resmini çekip koysan. Çok merak ettim. Bu tür bitkiler çok ilgimi çekiyor. Sıradışı ve insanı davranışlarıyla şaşırtıyorlar. Ses bile çıkaranını böylece duymuş olduk:)) |
Sn Sule, aslında bitkilerin geceleri bizim tasavvur edeceğimiz şekli ile
dinlenmeye çekilip çekilmediklerini ne kadar söyleyebiliriz bilemiyorum zira kendi beslek olan bu canlılar ihtiyaç duydukları besinlerini üretirken (glikoz) gereken oksijeni geceleri elde edebiliyorlar. Bunun için kütlesine aldığı oksijeni gece mesaisinde harıl harıl kullanarak tabiri caizse kendi besinlerini kendi mutfaklarında hazırlıyorlar. Daha burada ne gibi mekanizmaların tam olarak nasıl çalıştığı konuları hala bilinmezlerle dolu zira tahmin edersiniz ki, hem oksijenli, hemde oksijensiz solunum yapan sevgili bitkilerimiz hayata tutunabilmek için aslında gerçekten çok kompleks mekanizmaları işletiyorlar. Bütün bunlar bir yana, onları anlayabilmek için aslında yapabileceğimiz en güzel şey kanımca sizin yapageldiğiniz gibidir: Bitkilerin gözlerinin içine baktığınızda size hem çok şey söyleyeceklerdir hemde bu meyanda bilmesiniz ki asla yalan söylemezler. Siz onları böyle şevkatli ve yakından gözlemledikçe bizde sizden öğreneceğiz; hangisi nelerden hazzediyor, nelerden etmiyor!? Her bir samimi ademoğlu nebatat ilişkisi çok değerli malumatlar üretir. Öyleki bu süreç insanlık tarihinde taa Adem'e kadar uzanır. :) saygılarımla, |
Aslında şu geceleri oksijen verme işine bir bakış açısı getirmeden edemeyeceğim. Bir oda dolusu çiçek bir gecede sadece bir insanın bir nefesi kadar oksijen tüketirler. Burdan yatak odanızı çiçekle doldurun anlaşılmasın. Hani gece yattığınız yerde bitki olmasın aman sakın, karbondioksit dolar oda diyorlar ya! O bakımdan belirtmek istedim.
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Estağfurullah, sizin söylediğiniz daha da anlamlı olmuş zira, her tür samimi ilişkiden pek çok mahsul ortaya çıkar. İki nesne arasında üç şey vardır. Nesne A, Nesne B ve bir de, ilişkinin bizatihi kendisi diye düşünmüştüm.
Bu sebeple bitkilerle ilişkilerimizden ne kadar çok şey öğrenebileceğimiz hususunda hemfikiriz. Mesala az önce ben, asla bir diffenbachia ile aynı odada uyumamaya karar verdim. :D saygılarımla, |
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
-Gece yattığınız yerde bitki olmasın -Sinek kapanlara kolunuzu uzatmayın mazallah kapıverir -Mum çiçeğini kaç parmağınlar dikersen okadar yılda açar(buda enteresan bir inanış çok düşündüm varmı bir açıklması diye ama bulamadım) Daha aklıma gelmeyen bir sürü şey vardır mutlaka. |
Gece gece aklıma geldi, ben de yazayım unutmadan dedim. Bonsailer genelde dışmekan (outdoor denmesi hoşuma gitmiyor, çünkü Türkçe karşılığı olayı daha güzel anlatırken ne gerek var!..) olduğundan güneş ışığını taklit etmek için kullanacağımız lambaları balkona kurarsak komşu apartmandakiler ne yaparlar acaba? Sanırım bu iş sadece içmekan bonsailerimiz için bir alternatif olabilir..
Bu arada bu mekanizma için epey para harcamak gerektiğini ve evin içinin ışıl ışıl vitrin gibi aydınlanacağını da unutmamak lazım... |
Evden o kadar yoğun ışığın geldiğini gören komşular polisi arayıp karşı apartmanda uzaylılar olabileceğinden şüpheleniyoruz derler. :D
|
ben peyzaj mimarlığı öğrencisiyim ve sınav sorularımdan biride bu konunun ta kendisi..araştırma yaparken denk geldi aşırı güneş ısığının zararları..çok farklı cevaplar var soruya ama malesef tek doğru cevap var..herkesin bukonuda fikir sahibi olmasını beklemiorum paylaşımda güzel bişey ama keşke bilenler konuşsa..bu işin eğitimini alanlar mesela..??
|
Sayın kuzah, Hoş geldiniz. Kendinizi Yeni gelen arkadaşlar başlığında tanıtırsanız seviniriz.
Ayrıca hepimiz bildiğimiz kadarını paylaşmaya çalışıyoruz. Hepimiz ziraat mühendisi veya orman mühendisi değiliz. Çok farklı meslek guruplarından insanların bir araya geldiği bir platform burası. Eğer verilen bir bilginin yanlış olduğunu düşünüyorsanız doğrusunu bizimle paylaşmanızı dileriz. Ve dediğim gibi çok farklı insanların bir araya gelmesi ile oluştuğumuzdan dolayı, mesajlarımızın herkesçe anlaşılabilmesi için yazarken Türkçeyi düzgün yazmaya gayret ediyoruz. Sevgiler.:) |
Alıntı:
|
KUZAH Merhaba aramıza hoş geldin... Bu konunun eğitimini almış kişileri aramızda görmek ne güzel.
Buradaki tüm üye arkadaşlar adına diyebilirim ki; üyelerin en önemli ortak özelliği bilgiye aç olmaları. -E daha ne duruyorsun sen yaz bizler can kulağı ile okumaya hazırız. |
Merhaba arkadaslar,su gunes isiginin bitkiler uzerine etkisi ile ilgili discovery kanalinda izledigim birseyi paylasmak istiyorum.Ne tur oldugunu bilmedigim bir grup bitkiye surekli isik veriliyor ve kamera surekli kayit halinde.Hizli cekimde oynattiginda,ilk zamanlar bitkiler cok mutlu bir goruntu ciziyorlar, hertaraflari oynuyor sanki dans ediyormus gibi ancak ilerleyen gunlerde hareketleri gittikce yavasliyor ve sonunda hepsi boynunu bukuyor.Sanirim sonrada oluyorlardi.Cok eskiden izlemistim o yuzden fazla ayrinti hatirlamiyorum.Ama paylasmak istedim.Ben burdan su sonucu cikartiyorum.Doga ne gerekiyorsa zaten en mukemmelini yapmis,biz onu degistirmeye kalktigimizda alacagimiz sonuclar hicde iyi olmayabilir.Bir bitki dogada hangi kosullarda yasiyorsa evde baktigimiz bitkininde en saglikli olacagi ortam dogal kosullarina en yakin olanidir diye dusunuyorum.Saygilar:)
Bu arada konunun uzmani arkadaslar son derece bilimsel,cok guzel aciklamalarda bulunmuslar hepsine tesekkur eder elleri dert gormesin derim. |
8W E27 139 Kırmızı 30 Mavi Bitki İçin Led Lamba GittiGidiyor'da 85866206
linkteki ürün bonsai gelişiminde faydalı olurmu ? |
evimin tek penceresi sabah 2 saat kadar güneş ışığı alıyor bu kadar az ışıkla yetiştire bileceğim bir ağaç türü var mı. yardım ederseniz sevinirim şimdiden saolun :)
|
D vitamini falan maceraya gerek yok, leonardit tüm açığı kapatır.
Alıntı:
|
Şehirde bina gölgeleri sebebiyle ekseri olarak ağaçlar güneş görmez; bir şekilde sağlıklı görünüyor çoğu bitki. Karadeniz de hava hep kapalı, bitkiler güneş alamıyor, demekki adapte oluyor bitkiler.
|
Alıntı:
Güneş ışınları bulutlardan geçer. Işınların içerdiği fotonlar yapraklara ulaşır ve fotosentez oluşur. Doğrudan güneşi görmediğimiz zamanlarda da bitki yaşamını sürdürecek kadar foton ile buluşabiliyor. Ancak, büyüme hızı düşüyor. Çevrenin etkilerine uyum gösterebilen bitkiler o bölgede çoğalıyor. Daha fazla güneşe gereksinim duyan bitkiler Karadeniz bölgesinde çoğalamıyor. Tersi durum Akdeniz için geçerli. |
Forum saati Türkiye saatine göredir.
GMT +2. Şu an saat: 16:17. (Türkiye için GMT +2 seçilmelidir.) |
Forum vBulletin Version 3.8.5 Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0
agaclar.net © 2004 - 2025