PDA

View Full Version : İzmir Karaburun Yarımadası "Bakir Cennet"




mcege
31-08-2007, 12:21
Merhaba!
Alternatif yaşam arayışları için veya doğa tutkunları için bence harika bir alan.İlk nedeni ise yolu.

Karaburun İzmir'e 100 km mesafede bir kasabadır.Özellikle kasaba dedim çünkü burada kaymakamlık var.Bu ne anlama geliyor derseniz, eğer hazineden zeytinlik,fıstık çamı,harnup(keçiboynuzu) v.b tipinde ağaçlandırma yapılacak bir arazi kiralamak veya satın almak isterseniz bununla ilgili tüm işlemler valilik veya kaymakamlık aracılığı ile yapılabiliyor.(Bu konularla ilgili bildiklerimi ayrıca bir konu açacağım ve orada anlatacağım.)

Karaburun'un yolu pek çok şehir insanına göre berbattır.Sanıyorum 113 tane kadar viraj,iki araç karşılıklı zor geçebilir, en fazla yapabileceğiniz hız 60 km. ve ayrıca başka bir alternatif yol da yok.Ancak bizim gibi doğa severler için harika bir ortam yolun bir yanı sürekli deniz kenarında(gidiş istikametinde),diğer yanı ise tamamen bakir dağlar ve zeytinlikler. Deniz kenarlarının % 80'i hala beton tarafından işgal edilmemiş bir durumda.Zaten elinizi uzatsanız tutacakmış gibi olan deniz kenarına inmek için kesinlikle hiçbir yol olmayan pekçok koy var.

Bu yolun 40 km.lik bölümünü ( İzmir merkezinden itibaren) es geçmek isterseniz, Çeşme otobanı İçmeler-Karaburun kavşağından çıkmanız gerekiyor. Bu kavşaktan çıktıktan sonra önünüze ilk gelen köy Gülbahçe olacak.
Gülbahçe Köy'ü yönetim olarak Urla'ya bağlıdır.Bu Köy'ün yerlileri genel olarak kendilerini Arnavut olarak tanımlarlar.Bu köyde eskiden Rum'lar ve Türkler birlikte yaşamışlar.Mübadeleden sonra buraya yerleştirilen Rumeli'nden getirilen halk genel olarak Arnavutluk'tan gelen Türk'lerdir.Şu anda İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi bu köyün çok yakınında kurulduğu için köy yaşam tarzı ve yaşayan nüsuf olarak çok kozmopolit bir yapıdadır. Aynı zamanda burada yazlık villalar ve orta gelir gurubuna ait ayzlıklar da vardır.

Köy deniz kenarında olmasına rağmen yeraltından gelen tatlı su kaynakları ve zamanında aktif olan iki adet derenin getirdiği alüvyonlar nedeniyle köy merkezi denize 300 metre mesafeye kadar içeride kalmıştır.Denizi sığ ve kumluktur.Köy içinde halen oturulan taş evler yapıların %30'unu oluşturur.

Şu anda bu köyden bir arazi satın almak hiç hesaplı olmayacaktır.Hem İYTÜ, hem İzmir'e yakın oluşu, köydeki içilebilir su kaynaklarını çok kaliteli olması fiyatları yukarı çekmiştir.Köy halkı genel olarak halen tarım ile uğraşmasına rağmen(Domates,zeytin,mandalina) bu alanlar hergün gitgide azalmakta.
Pardon!Ben kendimi fena kaptırdım galiba, ne kadar uzun yazmışım ben öyle. :)

Ancak yazacak daha o kadar şey var ki, eeee nede olsa yeni bir yaşama başlamak isteyen arkadaşlara ne kadar ayrıntılı bilgi verirsem o kadar iyi olur diye düşünüyorum.

Arkadaşlar!Henüz daha ilk köydeyiz ve bu köy hakkında anlatacaklarım bitmedi ama sormak istediğiniz başka şeyler varsa lütfen bu ortamda yazalım,herkes yararlansın sonra TODOR kızıyor vallahi. :)

Son birşey (tabii şimdilik.) Burada yazdıklarım tamamen benim birebir yaşadıklarım,köylü yaşlılarla konuşmalarım ve diğer köylerin bu köyler hakkındaki yorumlarından ibarettir.Yani "kanun" değildir.Benim şahsi izlenimlerimdir.Herkesin görüşleri değişik olabilir bunu kabul etmemiz gerek,yanılıyor muyum?
Hepiniz hoşçakalın.Tekrar görüşmek üzere......




memet
31-08-2007, 12:59
Karaburun en sevdiğim yerdir.
Gezmediğim yeri yok. Tepeboz köyü, Sarpıncık feneri, balığa çıktığımızda uğradığımız, Kaynarpınar, Saip altı.
Katıldığımız, İzmirdeki fuarda, yanımızda Mordoğan belediyesinin standı vardı.
Standı hazırlamalarına yardım etmiştik.

mcege
31-08-2007, 13:33
Çok yaşa sen "memet" kardeşim.
Karaburun deyince burnu sızlayan birilerinin daha olduğunu biliyordum zaten.

Todor
31-08-2007, 14:52
Karaburun'da ki limanda 15 yaşında bir gencin oltayla müren yakalamasını ve mürenin sudan 2 m yükselince yemi kusup kurtulmasını unutmam. Deniz öyle saydamdı ki, 4-5 m derinlikteki mürenin kayaların arasına girip çıkışını seyredebiliyordum. Zaten yakalayan çocuk da müreni görüp, gözüne kestirmişti.

mcege
31-08-2007, 15:27
Todor! Bu bahsettiğin olay ne zaman önce oldu bilmiyorum ama Karaburun'un suları hala aynı berraklıkta.Sanırım o "berbat yol" sayesinde uzun zaman daha saydamlık ve berraklığını koruyacak.

Todor
31-08-2007, 16:21
20-25 sene önce.:)

memet
01-09-2007, 00:02
Devam edelim o zaman, Mordoğan, Eğlenhoca, Yeni liman. Haseki. Yılar önce Karaburun'daki kelebek Türleriyle ilgili araştırması olan bir emekli valinin gazete makalesini hatırlıyorum.
Bir Karaburun derneği var. Bir de Karaburun isimli araştırma kitabı.

mcege
01-09-2007, 10:39
Evet Ben yine geldim.!
Gülbahçe'ye biraz daha devam edelim.

Şu anda pekçok İzmir'li ve hatta Gülbahçe'lilerin bile pek bilmediği antik bir kaplıcası vardır.Burası şu anda İYTÜ için yapılaşmaya ayrılmış ve tel örgü ile çevrilmiş arazinin içinde kalıyor ve kullanım dışıdır.

Bu köydeki yerli halk daha çok kendi içlerine kapanık, ayabncılara mesafeli ama hiçbir ard niyet taşımayan insanlardır.Şööyle bir gideyim deniz kenarında bir balık yiyeyim derseniz vazgeçin.Çünkü böyle bir işletme ve işletme kurabilecek ortamı yok bu köyün.

Şimdi yola devam.

Kaynarpınar

Gülbahçe'yi az geçince,hatta birleşik bile sayılabilir Kaynarpınar'a geliyorsunuz.Burası çok fazla incelemediğim biryer.Nedeni ise incelenecek çok fazla birşey yok.Eskiden beri oturulan bir köy değil.Osmanlı zamanında verilen Padişah tapularının sorunları halen devam eden,pekçok imar sorunu bulunan,sadece yazlıkçıların ve yazlıkların bulunduğu bir mevkiidir.Bu mevkiideki yapıların % 70 inde imar ile ilgili sorunlar bulunmaktadır.Tarım içi uygun arazisi çok azdır.Sadece Kocadağ üzerinden Barbaros köyü'ne bağlanan ve kışın akan bir derenin oluşturduğu vadi ve çevresinde biraz mandalin,biraz,zeytin ve sebzecilik yapılmaktadır.Buradaki tarım arazileri Barbaros ve Gülbahçe köylüleri tarafından işleniyor.

Balıklıova

Neyse yola devam.Kaynarpınar'dan ortalama 15 km sonra Balıklıova'ya geliyoruz.
Balıklıova adını okuyunca "haah işte balığın bol olduğu yer" diye düşünmeyesiniz sakın.Eskiden bu yörede var olan iki dere aynı yerden denize kavuşurmuş ve deniz, o azmaktan( derelerin denizle buluştuğu nokta) içeriye ekili tarım arazilerine dolarmış yılın belli zamanlarında.(Venedik gibi)Daha sonra deniz geriye çekilince bütün tarım arazisi balıklarla dolu olarak kalırmış ve herkes tarlalarından balık hasatı yaparmış.)))

Bu hikayeyi bize Kösedere Köyündeki bir ihtiyar anlatmıştı.Ancak bu hikayeyi Balıklıova'nın yerlileri pek anlatmazlar.Nedeni ise, Balıklıova şu anda tarım ve balıkçılıktan daha çok yerli turistlere hizmet sektöründen para kazanıyor.Balık lokantaları oldukça fazladır.Her zaman taze ve çeşitli balıklar bulabilirsiniz. Ancak bu lokantalardaki balıkların %60'ı İzmir'deki balık halinden gelir.Bilmem anlatabildim mi?

Balıklıova'nın kuruluş hikayesi de ilginçtir.Eski zamanda Barbaros ve şimdiki Balıklıova köylerinin arasında bir köy varmış.Bu köyün çok gelişmiş tarım konusunda ve büyük bir ticaret merkezi olmaya başlamışken köye gelen pekçok yabancı insan ve hayvanlardan dolayı bir hastalık çıkmış ortaya.Kısa sürede bu köyün insan ve hayvan nüfusu yok olurcasına azalmış.Ve bu köyden bir aile göç kararı alıp şimdiki Balıklıova'nın bulunduğu yerdeki bir çobanın yanına gitmiş.

Gel zaman git zaman aileler birbirine kız alıp kız vermişler ve nüfus yeniden çoğalmaya başlamış.Şu anda Balıklıova'nın yerli nüfusunun % 70'i akrabadır.Son 20 yılda yazlıkçı yoğunluğu oldukça artmıştır.Ancak İzmir'e olan yakınlığı (60 km.), köylü nüfusun ticarete olan yatkınlığı, hem tarım hem de yerli turizm konusunda yaz kış hayli hareketli bir köydür.Özellikle İzmir-Karaburun yolu bu köyün tam ortasından geçtiği için ticari faaliyetler çok yoğun bir şekilde köy merkezinde toplanmıştır.Ortalama 2000 m2 lik bir alan içinde yapılaşma,araç ve insan yoğunluğu m2'ye 3 kişi gibidir.Ancak o merkezden hemen 30 metre arkası hayalet bir tarım yerleşimi gibidir.Enginar,zeytin,zeytinyağı köyün tarım ürünlerinde ağırlılı olarak yer tutar.Balıklıova idari yönden Urla'ya bağlıdır.Peki buralardan arsa veya arazi alınabilir mi?

İşte onu bir sonraki mesajımda anlatacağım ve Balıklıova ile ilgili anlatacak birkaç önemli şey daha var onları da bir dahaki mesajıma bırakıyorum.
Hepiniz hoşçakalın.Tabii şimdilik.

sayat
01-09-2007, 11:13
Ellerine sağlık mcege kardeşim. Verdiğin bilgilerin her kelimesi bizim gibi "alternatif yaşam" (aslında "gerçek yaşam" terimi daha doğru bence de neyse... Bu konu derin...) arayışı içinde olanlar için son derece kıymetli. Sağol, varol.

mcege
01-09-2007, 13:54
Aslında ben teşekkür ederim hepinize, böylesine kaliteli bir ortamda olmak benim için büyük mutluluk.

mesut özdemir
01-09-2007, 15:03
boyle bır konuyu-konuları-bızlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederim,bende böyle konuların açılmasına vesile olduğum için mutluyum.daha fazla anlatımlarınızı bekliyoruz bence yorumlarınız da doğru ve hoş olmuş,saygılar.

mcege
02-09-2007, 11:16
Balıklıova Sohbete devam.

Evet Balıklıova'ya gittiğimizde çok eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen eski köy evleri,taş evler gibi nostaljik yapılar göremiyoruz.Çünkü şu anda Balıklıova'nın asıl köyünde kimse oturmuyor.Herkes deniz kenarına inmiş.Tüm evler ve ticari işletmeler deniz kenarına taşınmış.Balıklıova'nın asıl köyü şu anki merkezden hemen çıkışta sola ayrılan Ildırı Köyü yoluna girdikten sonra 1 km kadar içeridedir.

Eski köy tamamen taş evlerden kurulu ve bu evlerin % 75'i sağlam durumda bulunuyor.Bu köy hafif yamaca kurulmuş hemen arkasında yaklaşık 70-80mt yüksekliğinde sanki bir istinat duvarı gibi duran dimdik vaziyette bir tepe var.Bundan 50 yıl kadar önceki depremde bu tepeden kopan kayalar yuvarlanarak köydeki bazı evlere zarar vermiş.Köylü de aşağıya deniz kenarına yeni bir yerleşim yapmış.İnsan bu evleri görünce hemen bir tanesini alıp az bir masrafla restore edip oturmak istiyor.Ama olmuyor çünkü tapuları yok.Eski köydeki evlerin neredeyse tamamı tapu yönünden sorunlu.

Peki şu anda yaşanılan yerdeki evler ne durunda derseniz orada da aynı sorunlar var.Bakıllıova'dan yer almak isterseniz çok dikkatli olmanız gerekiyor.Hem tapu,hem de imar yönünden pekçok sorunu var.Bundan iki yıl kadar önce İstanbul'daki yalıları andıran bir malikane yapıldı deniz kenarına, yapılan masraf neredeyse 700.000 YTL civarında olmasına rağmen resmi statüsü gecekondu olarak görünüyor.Evi yapan kişi halen bu sorunları çözememiş durumda.

Ayrıca bir sorun daha var.O da şu.Diyelim ki bir arsaya baktınız, çok beğendiniz,araştırdınız ve hiçbir sorunu olmadığını gördünüz ve kesin kararlı olarak almak istediniz,pazalık sonunda 35,000 YTL. olarak anlaştınız.Balıklıova'da banka şubesi olmadığı için Urla'ya gidip para çekip gelinceye kadar arsanın değeri 40,000YTL' ye çıkıveriyor.

Balıklıova'da banka şubesi ve ATM yok.alışveriş merkezi yok(sadece bakkallar var.) hastane yok,lise yok,kıyıdan balık avlamak isterseniz o da yok."Eee ne var peki o zaman derseniz?" "Haydi daha fazla zaman kaybetmeyelim yola devam". derim.Unutmadan,Balıklıova'da içme suyu da, bahçe suyu da problemlidir.

Mordoğan

Balıklıova'dan çıktıktan 20 km sonra Mordoğan'a geliyoruz.Karaburun Yarımadası'nın en büyük düz arazisine kurulu Mordoğan Belediyesi de aynı Balıklıova gibi eski köy alanı terkedilip deniz kenarına yerleşilmiş durumda bir yerleşimdir.Mordoğan bence gerçek anlamda yeni bir yaşam için ilk ciddi yerleşim alanıdır.Onun için Mordoğan'a uzun uzun değineceğim.Ama en önce değineceğim şey aslında bir uyarı.

İnternetteki emlak sitelerinde 10,000-15,000 YTL civarında 400-500 m2 Mordoğan Kamukent sitesinde satılık denize sıfır arsaların ilanları var.İnsanı cezbediyor değil mi.?Eğer buraları bilmiyorsanız ve İzmir dışında yaşıyorsanız bu arsaları görmek için Ankara,İstanbul veya başka şehirlerden gelmeye değmez.Mordoğan'da bizim gibi doğa severlerin hoşlanacağı arsalar 500 m2 olanlar 35-40,000 YTL civarındadır.

Tarımcılık içinse 1000 m2'si 8-10,000YTL civarından başlar.Kamukentteki arsaların neden uygun olmadığını bir dahaki yazımda anlatacağım ama ilk söyleyeceğim şey; Kamukent arsalarının ana yoldan bağlantı yerinden (ilk parsellerin olduğu yerden) denizin kenarı yaklaşık 3-3,5 km.dir.Ve ana yoldan başka bağlantı yapılacak yer yok.Denize doğru uzanan bir balon olduğunu düşünün tek ulaşım yeri balonun ağız kısmı.Yerleşim merkezinden de 3 km kadar uzakta.

Neyse şimdilik hoşçakalın.

Balıkcı
02-09-2007, 11:35
Ne güzel okuyorduk.
Çok doyurucu ve değerli bilgiler.
Devamını bekliyoruz, tabii denizde balık durumu nasıl onu da bilsek süper olur.:p

Teşekkürler

mcege
02-09-2007, 12:17
Balıkçı Baba!
Şimdiye kadar anlattığım yerlerdeki balık durumuna az çok değinmiştim ama herkesin merak alanı farklı oluyor değil mi?:))))
Kıyıdan balık avlamak isterseniz en ideal yer Karaburun'u 10 km geçince Yeniliman köyü bulunmaz bir cennettir.Hem balık bolluğu hem de çeşit yönünden harikadır.Tabii eğer biraz profesyonelseniz Kaynarpınar' dan sonraki her koydan balık avlayabilirsiniz.Eğer tekne ile balığa çıkma merakınız varsa Balıklıova açıklarında kerterizi iyi bulabilirseniz en küçüğü 150 gr. olan Mercan balığı yuvası vardır.Ortadoğulular sitesinin koy çıkışı Lidaki için harikadır.Yeniliman kıyıdan az açılınca Eşek isparozu,Melanur,Gopez,İzmarit kıyıya yakın yerlerde Levrek,Kefal hatta Zargana bile yakalayabilirsiniz.Eğer daha da profesyonelseniz zamanı gelince Karaburun'un açıklarında İnce ada civarlarında en küçüğü 35 kg olan Orkinos dahi yakalayabilirsiniz.Neyse Balıkçı Baba biraz aydınlatabildiysem ne mutlu bana.Tekrar görüşmek ümidiyle.
NOT:Arkadaşlar yazmış olduğum yazıları sadece okuyup geçiyorsanız ben bunu bilemiyorum.Gerçekten yazdıklarım birşeylere yarıyor mu,okunuyor mu yoksa havanda su mu dövüyorum bilmiyorum.Yani okuduktan sonra en azından olumlu veya olumsuz bir küçük mesaj atarsanız ben de gaza gelirim diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim

memet
02-09-2007, 12:23
Başlık bence son derece güzel başladı. Çok da güzel gidiyor.
Şimdilik tek eksiğimiz, fotoğraflarla desteklememiş olmamız.
Bir ara Mordoğan belediyesiyle bağlantı kurmalı. Çiçek fuarında açtıkları sergiden fotoğrafları buraya eklemeli.

mcege
02-09-2007, 13:16
Memet kardeşim!
Sanırım yakın zamanda bu forumdan yazıştığımız bir arkadaşım İzmir'e, benim Barbaros Köyü'ndeki satılık olan arsa ve evime bakmaya gelecek.Onunla birlikte eğer uygun olursam Karaburun seferine birlikte çıkacağız.O zaman bu anlattıklarımı hem fotoğraflayabilirim hem de bir şahidim olur.:)))))
Ancak fotoğraf nasıl eklenir bilmiyorum ki.Şu hain teknoloji ile başım gerçekten dertte.Elimde benim Barbaros'taki evin ve arsanın fotoğrafları var eğer becebilirsem Takas,satılık bölümündeki ilanıma eklemeye çalışacağım.

memet
02-09-2007, 15:59
Kolay, yeterki fotoğrafımız olsun.
Buraya tıklayınca, (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=487&highlight=foruma+galeriye)fotoğraf yüklemek ve forumu kullanmakla ilgili ipuçları bulabilirsin. Yine de olmazsa, yardım ederim.

nesquick
02-09-2007, 21:14
Bende yaklaşık 15 gün önce Karaburun da idim. Çok sevdiğim bir yer denizi, doğası ,havası muhteşem. Kafanızı dinlemek için, şehir haline gelmiş tatil yerlerinden uzaklaşmak için, insan kalabalığından uzakta olmak için seçilmiş bir tatil yeri.
Bende orada bulunduğum 15 gün içinde deniz kenarında bir arsa baktım ama istediğim gibi bir yer bulamadım.

Ağaçkakan
02-09-2007, 21:52
mcege, bu coşkulu ve içten anlatım için teşekkürler. şimdi gördüm ve hemen sonuna dek okudum.
karaburun'u 25 yıl önce görmüş, 1 hafta kalmıştık. o zamanlar, "iki bakkal, bir fırın, karaburun..." tekerlemesi vardı. ama şimdi biraz değişmiş galiba. bir de mevsim ilkbahar başlangıcıydı ve denizine girmemizle çıkmamız ve de ısınabilmek için bir kaç km koşturmamız çok komikti.
izmir'in batı yönünde yaşamak isteyen bir doğa ve sanat aşığı olarak ayrıntılı açıklamalarını ben de bekliyorum.

Balıkcı
02-09-2007, 22:29
mcege dostum.

Anlattıklarını ilgiyle okuyoruz, gidip görenler, hatıralarını tazeliyor, görmeyenler, görmüş gibi oluyor.

Benim gibiler de olsa olsa metoduyla bakıp, yutkunup duruyor.:p

Ben bahçe işlerinde amatör sayılırım ama balıkçılıkta profesyonelim diyebilirim.
En azından usta gördüm, zira babam ve onun babası da ekmeğini denizden çıkaran usta balıkçılardı. (Allah rahmet eylesin.) şimdi pek fazla meşgul olamasam da hala ticari ruhsatlı küçük bir teknem, ağlarım, olta takımlarım vs yerinde duruyor.

Teşekkür ederek, yazının devamını bekliyorum.:p

mcege
03-09-2007, 12:30
Arkadaşlar!
Sizlerden bir ricam var.
Karaburun yavaş yavaş keşfedilmeye başladı.Gerçi Belçikalılar,Almanlar ve Hollanda'lılar bu bölgeyi keşfedeli ve yerleşeli 10 yıl kadar oluyor ancak Türkiye'den pek fazla talebi yotku bu bölgenin.Ben sadece bizler gibi doğa sevdalısı çevreme ve arkadaşlarıma Karaburun'u tavsiye ederken, disco,gece hayatı,bar,pavyon kısacası televole insanlarına Karaburun'u kötüledikçe kötülüyorum.Ancak son bir yıldır bu kültür de oraları keşfetmeye başladı.Ve buna bağlı olarak arsa fiyatları artmaya başladı.Eğer Karaburun taraflarına yerleşmek veya en azından bir arsa almak düşünceniz olursa bunu biran önce gerçekleştirin derim.Biraz uçuk bir fikir ama söylemeden geçemeyeceğim.Ben diyorum ki agacalar.net ailesi olarak ortak istekler belirlesek ve bu istekleri karşılayan bir yerde yoğunlaşıp kendimize ait bir yerleşim alanı oluştursak.Yaşı biraz büyük olanlar hatırlayacaktır 12 Eylül öncesindeki "kurtarılmış bölgeler" gibi.

zenfree
03-09-2007, 13:26
Sevgili mcege "kurtarılmış bölge" çok iyi fikir. :)

mcege
03-09-2007, 15:23
Öncelikle "memet" kardeşime bir yanıt vermek istiyorum.Yok abicim ben bu işi beceremiyorum.Benim fotoğraflar 230-190 kb büyüklüğünde, ben onları bile nasıl küçülteceğimi bilmiyorum.Eğer bana bir mail adresi verebilirseniz ben oraya göndereyim siz foruma ilave edin olaz mı?:))

Eveet geldik Mordoğan'a.

Mordoğan

Son 10 yıldaki yoğun İzmir'li akışı,arzisinin geniş ve düzlük olması sürekli bir gelişme ve genişlemeye yol açmıştır.İdari yönden Karaburun'a bağlıdır ancak son çıkan yerel yönetimler kanunu ile büyükşehir belediyesi sınırları içindedir.Mordoğan'ın nüfusu ve konut sayısı son 10 yılda Karaburun'a yetişmiş hatta geçmiştir bile, böyle devam edeceğini öngörürsek birsüre sonra idari yapı Mordoğan'a geçebilir.

Mordoğan'ın şimdiki turistik merkezi deniz kenarındadır.İzmir-Karaburun ana yolu Mordoğan'da deniz kıyısından ayrılır taa ki Mordoğan'dan çıktıktan yaklaşık 8 km sonrasına kadar.Bu ana yol ile deniz kıyısı arası yaklaşık 2 km.dir.Mordoğan'ın başlangıç noktası ile çıkış noktası arasının 5-6 km. civarı olduğunu düşünürsek ve bu alanın % 80'ininde yapılaşmanın tamamlandığını bilirsek ne kadar bir büyüklükte olduğunu hayal edebiliriz.

İlçenin deniz kıyısındaki merkezi ile çevredeki sitelerin arası neredeyse kapanmıştır. İzmir_Karaburun ana yolunun Karaburun istikametine giderken sol yanı henüz imara açılmamış durumdadır.Sağ tarfı ise deniz kıyısına kadar imarlı ve imar sorunları olmayan yapılaşmaya açılmış bir durumdadır.Yazlık veya yaz kıl oturulacak bir dubleks yapmak isteyenler yolun sağ tarafını,zeytinlik veya çiftlik yapmak isteyenler yolun sol tarafını tercih etmelidir.İmar yönünden neredeyse hiçbir sorun yoktur.(ancak yine de dikkatli olmak gerek.)

Yolun sol tarafı Çatalkaya tepesine kadar derinlemesine yaklaşık 4 km civarındadır.Buradaki arazilerin büyüklükleri 2-10 dönüm arasında değişmektedir ve çoğu zeytinliktir.Yolun sağ tarafındaki fiyatlar neredeyse oturmuş durumda 400 m2 bir arsa 30,000 YTL. civarındadır.Yolun sol tarafı ise çok değişik fiyatlandırmalara açıktır.Eğer buralarda bir arazi almak isterseniz paranız mutlaka hazır olmalı ve Ziraaat Bankasında bekliyor olmalı.(şu anda sadece bu bankanın şubesi var ve haftanın yanlızca iki günü hizmet veriliyor.)Diğer bazı bankaların ise sadece ATM leri var.Paranın hazır olmasındaki neden, iki aynı özelliği taşıyan tarlanın birinin fiyatı 35,000 YTL iken (4 dönüm) diğeri 80,000 YTL isteyebiliyor.

Mordoğan'a bağlı Kösedere,Eğlenhoca,İnecik ve Çatalkaya köyleri vardır.Ayrıca Hacılar ve Kaynarpınar mevkiileri de halk arasında köy olarak geçer.Bir de Mordoğan'ın kendi asıl köyü vardır ki muhteşemdir.(tabii bizim gibi doğaseverler için.)Mordoğan'ın asıl köyü halen yaşanılan, taş evleri, harika bir camiisi olan biryerdir.Bu köyde tek katlı basit taş evlerin yanında iki katlı konak tarzında yapılmış taş binalar da vardır.Ancak pekçoğu bakımsızdır.Bu köyün eskiden varolan gelişmişlik durumunu anlatmak için köyde varolan 'hapishane binasını' söylemem sanırım yeterli olacaktır.

Buradaki köylüler genel olarak çok hoşsohbet ve misafirperverdirler.Genel olarak yaşlı nüfus burada kalmış gençler deniz kenarındaki merkeze taşınmışlardır.Bu köyde eski bir taş ev almak isterseniz "buralarda satılık ev var mı?" sorusunu sormanızla beraber "yok" cevabı almanız bir olacaktır.Çünkü öncelikle tipinizi beğenmeleri gerekiyor.Yani gyiniş tarzınız hoppa,beli açık giyisiler,göbek deliğinde küpeler ya da başında sarık, çember sakallı birileriysen vay haline.

Eğer gözlerin renkliyse ve güleryüzlü "efendi" kılıklı biriysen ilk sınavı geçiyorsun.İkinci sınav nereli olduğun ile ilgili.Bu da çok ilginç çünkü senin doğduğun yer pek önemli değil, "dedenler nerden kuzum" sorusuna, "selanik göçmeni,priştinalı,giritli,boşnak v.b" yanıtlar tüm kapıları açmaya yetiyor.
Arkadaşlar ben yazmaktan yoruldum siz okumaktan hala yorulmadınız mı? :)

Biraz mola istiyorum izninizle.
Hepiniz hoşçakalın.Şimdilik.

mcege
03-09-2007, 15:27
Yaa özür dilerim.Son yazımda "kış" kelimesi yerine "kıl" demişim.Yuuh yani.İyi ki bir alttaki harfi yazmamışım.:)))

mcege
03-09-2007, 16:32
Yine ben geldim!:)))
Forumu okuyan arkadaşlardan olumlu veya olumsuz bir küçük mesaj yazmalarını beklesem çok şey mi istemiş olurum.?Yani kendimi daha iyi motive etmek amacım,başka birşey değil vallahi.:)

kuru.umit
03-09-2007, 17:25
secgili mcege,
bilgilerin için öok teşekkür ederiz. Keşke bu açıklamaları daha önce yapsaydınız. Bir yıl önce tırım tırım yer aradık. Parayı başka işe bağladık. Neyse takipteyiz. umit kuru

nesquick
03-09-2007, 21:32
Sevgili mcege ne güzelde anlatmışsınız.Ağzınıza sağlık,gönlünüze sağlık bu kadar vakit ayırıp herkesle paylaştığınız için. Bu emekleriniz karşılığında kocamannnnnnnnnn bir buket olarak teşekkürlerimi sunuyorum.;)

mcege
04-09-2007, 14:14
Haydi yola devam!

Mordoğan Çatalkaya Köyü 15-20 yıl öncesine kadar yıkık taş evleri bedava verilen bir yerdi.Taa ki bir Hollanda'lı gelip buradan bir evi alıp restore edene kadar.Şu anda bu köyden arsa almak neredeyse imkansız.Çünkü nüfusunun %80'i dışarıdan gelip evleri retore edip oturanlardan meydana geliyor.Bu köy öyle bir yer ki yerleşim alanını genişleme imkanı yok.Arkasını ve sağ yanını Çatalkaya tepesine yaslamış sol yanı ve ön kısmı uçurum gibi yarlarla çevrili sınırlı bir araziye kurulmuş.Bu yarımada da kurulu pekçok köy benzer şekilde doğal kale gibi denizden 4-5 km. uzağa ve tepelere yerleşmiştir.Bunun nedeni ise bu köylerin tarihinin oldukça eski olması, dolayısı ile eski zamanlardaki korsan saldırılarından uzak durmak ve savunmayı doğal yoldan kolaylaştırmakmış.

Çatalkaya köyü 'nün manzarası muhteşemdir.Eğer verdiğim bilgileri hatırlayarak Karaburun gezisine çıkarsanız Mordoğan'ı tanımak için hiçbir yeri gezmeden önce mutlaka Çatalkaya Köyüne çıkın.Çünkü tüm yerleşim yerlerini,ovayı ve denizi birarada görebilirsiniz, hem de sanki uçaktan seyreder gibi.:)

Hacılar mevkii'ne, Mordoğan'ın girişinden sola giren bir yol ile ulaşabilirsiniz,bu yol aslında Çatalkaya yoludur.Hacılar mevkii ise Çatalkaya'nın genişleme imkanı olmadığı için aşağıda yeni yeni oluşan bir mahalle görüntüsündedir.Bu mevkiide arsa fiyatları daha uygundur ve yolun üst kısmında imara açılmış tek yerdir.

Mordoğan'ın eski köyünü bulmak biraz güç olacağı için tekrar tarif etmek isterim.Mordoğan'dan çıktıktan sonra Karaburun istikametinde yaklaşık 800-900 metre devam ediyorsunuz sola ayrılan dar,asfalt bir yol vardır,şimdilik herhangi bir tabela yok.Buradan içeri giriyorsunuz yaklaşık 1,5 km gittikten sonra sağda 5, solda 3 tane, kaşınızda da 2 tane ev görürsünüz ve yolun bittiğini sanırsınız." aahh mcege eski Mordoğan bu muydu?" deyip kızarsınız.Yok yok paniğe gerek yok biz bile 2. seferde bulduk köyün girişini.

Hani dedim ya karşınıza gelecek 2 tane ev.Bunların birinin altında kahve, diğerinde bakkal vardır ve ikisinin arası ancak bir araba geçecek kadar yakındır.Siz çekinmeyin o daracık aralıktan içeri girin ve 300 haneye yakın olan köyü bulun.Aracınızı uygun bir yere bırakın ve yaya olarak dolaşın.Çünkü bu köyde ilk girişteki gibi daha pekçok kapalı sandığınız yol var.Daracık aralardan her geçişte arkasında saklanmış harika yapıları keşfedebiliyorsunuz.

Yanlız unutmayın Gördüğünüz herkese mutlaka selam verin, çoban,köylü,genç, yaşlı farketmez.Buralarda böyle şeyler hala çok önemli."Hoşgeldiniz.Kimlerdensiniz?" diyen ihtiyar ninelere ve dedelere "biz kimselerden değiliz sadece sizi ziyaret etmeye geldik." şeklinde verilen bir cevap akşam yatıya kadar uzanabilecek bir sohbetin başlangıcı olacaktır.(Nereden mi biliyorum? Biri kulakları çok ağır işiten,diğerinin gözleri çok az gören ve çocuklarının en son 2 yıl önce ziyaretlerine geldiği ve bir merhabaya susamış iki tane teyzeye biz merhaba dedik.:)

Evet Mordoğan'ın şu andaki merkezine gelelim isterseniz.
Deniz kıyısına kurulmuş,manav,balıkçı,PTT,sağlık ocağı, biri düz diğeri çok programlı iki tane lise, bir tane ilk öğretim okulu(ikinci okul yapılacak veya birincisine yeni binalar yapılıp kapasitesi genişletilecekti),banka şubesi(haftada yazın 3,kışın 2 gün hizmet veriyor Ziraat Bankası), sanırım 3 değişik bankanın ATM'si, iki tane büyük alışveriş merkezi,pansiyonları,otelleri,sahildeki balık lokantaları,çay bahçeleri ve İzmir'e ulaşımı sağlayan son model Volkswagen Volt klimalı minibüsleri ile yaz kış oturulabilir bir belde.Bu merkezde denize bile girebileceğiniz bir sahil de var.

İsterseniz yavaş yavaş Mordoğan'dan çıkalım.Çünkü daha size anlatacağım Mordoğan'a bağlı 3 köy ve 2 tane de mevkii var.
Size daha önce yazmış olduğum "kurtarılmış bölge" için önereceğim yere daha 20 km var.

Hepiniz, Hoşçakalın!
İnecik Köyü'nde görüşmek üzere.:)))

zai
04-09-2007, 20:19
Mcege, ne hoş anlatmışsınız. İnecik, Tepeboz ve Bozköy benim anlatmanızı heyecanla beklediğim köyler. Bir ay önce bu üç köyden taş ev aramıştım. Hem de internet yardımıyla. Bulduğum emlakçı bana Tepeboz'da çok uygun fiyata taş ev resimleri gösterdi. Hayalim oraya gidip bu evlerden birini satın almak ve onarıp, yerleşmek.

mcege
05-09-2007, 08:29
Sevgili "zai"

Biraz daha sabır lütfen.Bizler gibi düşünen, doğasever insanların hep beraber yerleşebileceği 2 tane terkedilmiş, 2 tane de çok az insanın oturduğu, arsa alım maliyetlerinin düşük olduğu 4 yerden daha bahsedeceğim ileriki yazılarımda. Sizden ricam "gezdiğimiz yerler" bölümündeki "Karaburun bakir cennet" bölümünde yazdıklarımı da okumanız.

Yeni bir hayata başlamak için tek başımıza değil de aynı fikirleri paylaşan insanlarla birlikte olmak daha bir güç vermez mi hepimize?

Hoşçakalın.Selamlar.

habibe
05-09-2007, 09:39
Yazılarınızı, anlattıklarını büyük bir merakla okuyor ve takip ediyorum. Çok teşekkürler.

Ağaçkakan
05-09-2007, 09:52
Ütopyamıza topya bulabilecek miyiz Karaburun'da?

mcege
05-09-2007, 10:29
Arkadaşlar!
"Daha iyi bir yaşam için" "Buralardan çekip gitmek" bölümündeki yazılarımı da okuyorsanız eğer, her iki konu da bir süre sonra birbiriyle bağlanacak ve herkesin belli bir birikimi olarak ütopyalarımızı gerçeğe dönüştürecek adımları tartışmaya açabileceğiz sanırım.

mcege
05-09-2007, 15:05
Aslında İnecik, Eğlenhoca ve Kösedere köyleri birbirinin içine girmiş kadar yakındır. İnecik köyüne bundan 6 yıl öce ikinci gidişimizdi.Havalar sonbahardan kışa dönmek üzereydi. Karaburun'dan İzmir'e dönüyorduk, saat 14 civarlarıydı, üşümüştük ve karnımız acıkmıştı, yanımızda biraz peynir ve biraz da ekmek vardı. İnecik'e uğrayıp kahvede bir çay içelim ve peynir ekmeğimizi yiyelim dedik ve İnecik'e çıktık.

Yaklaşık 100 haneli köydeki tek kahve hemen camiinin yanındadır.Çok büyük dut ve çam ağaçları altındadır, arka balkonundan güzel bir deniz manzarası seyredip çayınızı yudumlayabilirsiniz.

Neyse kahveye girdik, içieride sadece kahveci vardı (60 yaşlarında).Daha önceki gelişimizde bu kahveciyle sohbet etmiş ve köydeki en genç kişinin kendisi olduğunu hayretle öğrenmiştik. Birer çay söyleyip masaya oturduk. Biz peynir ekmeği gizlice yemeye başladık (kahveci amcadan utanmıştık.Koskoca şehirliler peynir ekmek mi yermiş.))) )

Kahveci çaylarımızı getirdi, biz hiçbirşeyi belli etmemiştik ve çaylarımızı bırakıp gitti. Kahveden çıkıp giderken seslendi " aha çay orda isterseniz kendiniz gene doldurun.Üşürseniz aha odunlar şurda sobaya atıverin." dedi.

Biz kendimize birer çay daha doldurmuşken kahveci tekrar geldi elinde bir poşet vardı, hızlı adımlarla yanımıza yaklaştı ve poşeti masanın üzerine bırakıp " ulen yemek içmekle efendilik mi olur. Alın garnınızı güzelce doyurun. Kusura bakmayın teyzeniz evde yok, evde ne varsa onu getirdim." dedi. Poşeti açınca, ev yapımı keçi peyniri, ev yapımı zeytin, salça, kekikli ve pul biberli zeytinyağını ve birde ev yapımı ekmek olduğunu gördük. Vay canına halen böyle yerler, böyle insanlar var mıydı dünyada?

İşte İnecik'teki bir anım böyle.

zai
06-09-2007, 11:27
Mcege'nin anlattığı rota Google Earth'ten takip edilebilir. Oradaki mavi toplara tıklayarak, amatör fotoğrafçıların çektiği Karaburun fotoğraflarına bakılabilir. Ayrıca, İnecik köyü için hazırlanmış şöyle bir site bulmuştum. İlgilenenler için: www.karaburunizmir.net (http://www.karaburunizmir.net/)

mcege
06-09-2007, 12:19
O zamanlar yeterli birikimim olmadığı için, bu köyde beğendiğim eski bir taş evi alamamıştım ( fiyatı 6000YTL: idi). İki yıl sonra birikimimi tamamlayıp tekrar gittiğimde ise aynı evin fiyatının 30,000 YTL olduğunu öğrendim.Nedeni ise bu eski köyü Ankara'lı bir gurubun keşfedip pekçok evi satınalmaları ve restore edip yazlık olarak kullanmalarıydı.Tabii ki alamadım.

İnecik köyünden çıkarçıkmaz Eğlenhoca köyüne giriş yapıyorsunuz. Bu köy oldukça büyüktür. Denizi cepheden görür, az miktarda eski taş evleri vardır. Yapılaşma daha çok 2 katlı apartman tarzı yeni yapılardan oluşmuştur, arlarda 3 hatta 4 katlı yapılar da vardır. Ancak yazlık olarak değerlendirmeyin yaşayan nüfusun yine de çoğunluğu köylülerdir. Buradaki köylü nüfusun fazlalığı tarım arazilerinin geniş ve verimli olması ile orantılıdır. Eğlenhoca' dan çıkıp çıkmadığınızı anlamadan Kösedere köyü'ne giriş yaparsınız.

Kösedere eskiden bu yarımadadaki en kalabalık nüfusa sahip olan köymüş ( 17-18000 kişi ).Bu köydeki eski taş evlerin bulunduğu aşağı mevkii ( köy meydanından aşağıda kalan taraf.) neredeyse terkedilmiş gibidir. Buradaki evlerin ancak % 50 sinde oturuluyor. Bundan 50 yıl kadar önce olan deprem nedeniyle evlerde hasarlar oluşunca bu evleri onarmak yerine gücüc olanlar köyün üst kımına yeni evler yapmışlar. bir kısmı devlet tarafından verilen deprem konutlarında, yeni ev yapma imkanı olmayanlar da halen eski taş evlerde oturuyorlar. Eskiden kalabalık olan nüfus şu anda 3000 kişi civarındadır. Ancak bu eski taş evlerin olduğu bölgede şu anda hızlı bir alışveriş ve ev tadilatları var, bu evleri alanların emekli öğretmenler olduğunu söylüyor köylüler.

Ağabeyimin elindeki çok eski bir Ege bölgesi haritası sayesinde şu anda oturulmayan pekçok yer, kullanılmayan pekçok yol, çeşme, ve köyü keşfetmiştik. Kösedere civarında da böyle bir yerleşim vardı, ancak yeni haritaların hiçbirinde burası yer almıyordu. Burası Aşağı ve Yukarı Ovacık denilen bir yerdi.

Ovacık' tan bahsetmeden önce Kösedere ile ilgili bir anımı anlatmak istiyorum.

Kösedere, İnecik ve Eğlenhoca köyleri denizden yaklaşık 5 km içeride tepelere kurulu köylerdir. Bu köylerin altında yani Karaburun ana yolu üzerinde Kaynarpınar mevkii yeralır. Burası deniz kıyısında bir balıkçı limanı ve yerleşim yeridir. Burayı 3 km. kadar geçince İçme Kıyısı denilen yine deniz kenarı olan biraz derme çatma bir yer vardır.

İşte biz bu İçme Kıyısı'nı keşfetmeye çıktığımız ilk gezimizde rastlamıştık Mazlum Dayı'ya. İçme Kıyısı2nın ilk girişinde arabamızı bırakıp zeytinliklerin arasından yaya olarak deniz kenarına ilerlerken 10-12 adet koyunluk bir sürü ve bunların başında 10 yaşlarında bir çoban çocuk gördük. Yanına gidip selamlaştık ve sohbet etmeye başladık biraz sonra yanımıza yaşlıca bir amca geldi. Koyunları asıl o otlatıyormuş çocuk da ona yardım ediyormuş. Biz geldiğimiz zaman amca yakındaki bir incir ağacından incir tpolamaya gitmiş bizi uzaktan yabancı görünce hemen yanımıza gelmiş. Bize de topladığı incirlerden ikram ettikten sonra onunla da sohbeti sürdürdük. Kendisi Kösedere köyündenmiş ve çobanlıkla geçimini sağlıyormuş. Şu anda yaz ayları olduğu için keçi sürülerini yaylaya çıkarmış ve kendisine ait olan koyunları da burlara otlatmaya gelmiş. "Vallahi helal olsun sana Mazlum Dayı, bu yaşta dağlarda çobanlık yapmak her babayiğidin harcı değil." Deyince yaşını tahmin etmemizi istedi, ben 55, ağabeyim ise 58, olarak tahmin ettik. Aldığımız cevap bizi şaşırtmıştı Mazlum Dayı 65 yaşındaydı. "Ne mutlu sana, allah sağlık versin, torununu da almışsın yanına halen çalışmaya devam ediyorsun, ne güzel." Deyince, ağzındaki incir Mazlum Dayı'nın boğazına kaçtı ve bir yandan gülmeye bir yandan da öksürmeye başladı. Neyse sırtına falan vurduk ve sakinleşince niye güldüğünü sorduk. Biz torun deyince birden gülmek istemiş de ondanmış. Meğer yanındaki çocuk onun oğluymuş ve 8 yaşındaymış. Yani Mazlum Dayı 57 yaşında baba olmuştu.:)))

Bir kez daha kendisini tebrik edip en kısa zamanda yeniden ziyaretine geleceğimizi söyleyip yanından ayrıldık. Düşünsenize eğer adam 65 yaşında halen dağlarda çobanlık yapabiliyorsa ve 57 yaşında baba olabiliyorsa, buraların suyu, havası, doğal yiyecekleri ve stressiz ortamı hayta hayat katıyordu.

Ovacık mevkiine, Kösedere köyü'nün Eğlenhoca köyü ile birleşme noktasından, mezarlığın hemen üzerinden sola dönünce asfalt ile başlayıp daha sonra toprak olan bir yol ile gidilir. Ovacık Kösedere'ye 10-11 km. uzaklıktadır.

Ovacık yepyeni bir hayat kurmak için çok bakir bir alternatiftir. Bunun için ayrıntılı olarak bir dahaki mesajımda anlatacağım.

Tekrar görüşebilmek dileğiyle, hoşçakalın.

Balıkcı
06-09-2007, 17:16
Devamı ne zaman? :p

mcege
06-09-2007, 17:23
Şu bağlantı sorunlarımı bir atlatabilsem daha sık yazacağım. Örneğin bugün 3 saat boyunca heryere bağlanmama rağmen agaclar.net'e birtürlü bağlanamadım, en sonunda fişi çektim ancak şimdi bağlanabildim o da çok ağır işliyor.

mcege
07-09-2007, 15:11
Aşağı Ovacık yolu Kösedere'den asfalt olarak başlar yaklaşık 5 km sonra toprak yol olarak 6 km. daha devam eder. Karaburun Yarımadası genel olarak tepeler, inişler ve çıkışlarla bezelidir. Ancak Ovacık hariç burası gözalabildiğince düzlük ve toprağındaki taş büyüklüğü ancak bir ceviz kadar olan bir alandır.

Kösedere'den yola çıktıktan sonra ilk önümüze gelen yerleşim 9-10 hanelik, hayvancılık ve tarım ile uğraşan ailelerin oturduğu çiftlik benzeri yapılaşmanın olduğu biryerdir. Asfalt yol bittikten 1 km kadar sonra yol toprak olarak devam ederken yolun sağından ve solundan iki tepe sanki birleşircesine yolu sıkıştırır. İşte bu boğazı geçer geçmez bambaşka bir bitki örtüsü ve arazi yapısıyla karşılaşırsınız. Yaklaşık 5 km. uzunluğunda 4 km. genişliğinde dümdüz bir ova, bu ovanın hemen bittiği yamaçlarda oldukça büyük çam ağaçları ile sizi karşılar. Tıpkı çok büyük bir yemek tabağı gibi düşünün, düz olan tabanındaki toprakta bir ceviz büyüklüğünde bile taş bulmanız zordur, düzlükten yükselmeye başlar başlamaz ise heryer çam ağaçlarıyla çevrili.

Neyse; gittiğiniz yol, ovanın tam ortasından geçer ve sona erdiği noktada yaklaşık 60 hane kadar terkedilmiş taş evler vardır. Evlerin çoğu %50 yıkık durumdadır. Osmanlı'dan kalma halen su akan iki tane çeşmesi vardır. Şu anda bu büyük ve muhteşem alanda yaşayan sadece 3 kişi vardır, onlar da çobanlar. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanları otlatıyorlar buralarda. Hiçbir tarım yapılmayan, sadece hayvan otlatılan terk edilmiş bir yerdir.

Zamanında Rum'lar buralarda hep üzüm bağları yapmışlar. Rum'lar gittikten sonra bağlar bozuluncaya kadar bizimkiler de üzümleri toplamaya devam etmişler. Kösedere köyünün nüfusu azalmaya başlayınca zeytinle uğraşmaktan kimse bağlara gelemez olmuş, birkaç kış üst üste "don" olunca iyiden iyiye teredilmiş. Bazen tahıl, yemlik bitkiler ve bostan dikmelerine rağmen yine de köylüler buraları gözden çıkarmışlar. Sadece düğün zamanlarında adetleri gereği bütün köylü arabalara doluşur ve buradaki Çınar ve Dut ağaçları altındaki çeşmelere gelir oğlak ziyafeti yaparlar ve tekrar geriye giderler. Arazi fiyatlarına gelince ( 2004 yılı rakamı verebileceğim, ancak şu anda nedir bilmiyorum. 4500 m2 arazi 2000YTL.)

Ovacıktan çıkmak için tekrar aynı yoldan dönmeniz gerekiyor. Ancak eskiden kullanılan bir traktör yolu ile Balıklıova'ya da bağlanıyor. Normal bir araba kesinlikle gidemez. Ancak dağ yürüyüşü yapmak isteyenler için harika manzaraları olan, kimi zaman çamlıklar, kimi zaman zeytinlikler içinden geçen aralarda eski taş evler, çeşmeler olan bir güzergahtır. Yaya olarak sanırım 5-6 saatte Balıklıova'ya inebilirsiniz. Nereden mi biliyorum biz 1976 model Renault arabamızla resmen Camel Tropy yaparak 3 saatte zor indik de oradan biliyorum. Yüreğimiz ağzımıza gelmişti.Aşağıdan ana yoldan 25 dakikada gidilecek yeri 3 saatte gitmek delice bir tecrübeydi.

Eveet yola devam, Ovacık'tan ve Kösedere'den aşağıya ana yola inelim ve ana yola çıkar çıkmaz hemen yolun sağına yani Kaynarpınar'a girelim.

Girelim dedim ama bir dahaki yazımda inşallah.

Hoşçakalın.

zai
07-09-2007, 16:19
Ben özellikle Rumlar tarafından bağ yapılmış arazilerle ilgileniyorum. Sizce halen satılık bir tarla bulabilir miyim oralarda? Google Earth'ten bakıyorum da sağlı sollu oldukça çok yeri sürmüşler. Demek ki bir faliyet var oralarda. Yanılmıyorsam Kösedereliler Ovacık yaylasında tekrar üzüm yetiştirmeye başlamışlardı. Bu, fiyatları yukarı çekmiş olabilir mi?

mcege
10-09-2007, 10:14
Aşağı ve Yukarı Ovacık' ta daha önce de bahsettiğim gibi arada sırada yine de tarım yapılıyor. Ancak bu tarlalara hayvanlar için yem olabilecek ürünleri dikiyorlar **** sezonluk ürün dikip hasatı aldıktan sonra uğramıyorlar bir daha. Ege Üniversitesi Ziraat Fak.'nden mail ile aldığım bilgiye göre buradaki toprak ve iklim yapısı üzüm, yayla kirazı, elma, armut ve vişne için çok uygunmuş. Ancak ben bu ürünlerden dikili bir ağaç bile görmedim. Yanlızca küçük bir alanda üzüm bağı vardı.( Bu bilgilerim 3-4 yıl öncesine ait, şu anki durum hakkında bilgi edindiğim zaman buradan yine size ileteceğim.)

Evet Kaynarpınar'a geldik. Denize girilecek plaj konusunda sıkıntılı, yerleşilebilecek alanı çok az, çanak şeklinde küçük bir koydur. Balıkçılara hizmet amacıyla kurulmuş limanı, iki adet bakkalı, iki adet çay bahçesi, bir büyük balık lokantası olan şirin bir yerdir. Eskiden kalma 3-5 taş ev haricinde yeni bir yapılaşma şeklinde oluşmuştur. Ancak Karaburun yolculuğuna kendi aracıyla gidenlerin mutlaka uğradıkları bir mola yeri olacak kadar da şirindir. Hele çay bahçesi asırlık çınar ağaçları altında, Osmanlı'dan kalma halen akan bir çeşmesi( 2 yıl önce restore edildi.) ve deniz manzarasıyla insanı cezbeder.
Caminin yanındaki çınar ağacını mutlaka görmelisiniz, 4 yetişkin insanın kolları çevresini sarmak için ancak yetişir.

Evet mola bitti yola devam.
Kaynarpınar'dan çıktıktan sonra yolun sağ tarafında 2-3 tane daha küçük yerleşim alanları vardır. Boyabağ, İçme Kıyısı ve Eşendere. Bu üç yer de tarihi özelliği olmayan, biraz da derme çatma kurulmuş deniz kıyısı yazlık yerleşimlerdir. Buralardan size anlatacağım sadece iki şey var.

Bunların birincisi İçme Kıyısı'nda. Burada eski yerleşime ait hiçbir yapı ve kalıntı olmamasına ve köylülerin de buralarda eski bir yapılaşma oladığını söylemelerine rağmen biz ilgi çekici birşey bulmuştuk tesadüfen. Kurumuş durumda %60'ı yıkılmış bir Osmanlı çeşmesi vardı burada ve çalılıkların arasında kaybolmuş gibiydi. Bu çeşmenin ilginç olan yanı ise deniz kıyısından sadece 2 metre içeride olmasıydı. Burada ne bir liman kalıntısı, ne de anayoldan ulaşım için herhangi bir yol vardı. Bu yol şu anda bile yok. Deniz kıyısına ulaşmak için yaya olarak 600 metre kadar yürüyorsunuz. Peki o zaman buradaki çeşmenin yapım amacı neydi? Şu ana kadar bu konuda bir adım bile ilerleyemedik. En yaşlı köylüler bile bu konuda birşey bilmiyorlar.

İkinci bahsetmem gereken yer ise Eşendere'de.
Eşendere aslında çok güzel yerleşim alanı olabilecekken harap edilmiş bir koy. Derme çatma beton yığınları neredeyse denizin içine kadar girmiş hatta bunlar iki ve üç katlı şehir tipi yapılardır. Yerleşilebilecek alanı çok uygun olmasına rağmen sadece kıyı çizgisine yapılmış 30-40 tane kadar içiçe bir yapı yığını vardır. Sadece yazları açık olan bir bakkalı ve çay bahçesi bulunur. Bir de sadece yazlıkçıların ve birkaç balıkçının kullandığı küçük bir limanı vardır.

Ancak Eşendere'den anlatmak istediğim şey asıl bunlar değil. Dağlardan gelen yeraltı suyu burada tam limanın içinden denize kavuşur. Limanın üzerine çıkıp dikkatlice suya bakarsanız tatlı ve tuzlu suyun bir süre birbirine karışmadığını izleyebilirsiniz. Eğer denize girmek isterseniz zaten limanda girmek zorundasınız. Çünkü plajı yok denebilir. Ancak limandan denize girmenin de güzel bir yanı var, duş almanız gerekmiyor.:)))

Eşendere'den yola çıktıktan yaklaşık 7 km. sonra artık Karaburun ilçe sınırına iyice yaklaşmış oluyoruz. İlk yerleşim, yolun sol tarafında küçük bir tepeye kurulmuş olan Ambarseki Köyü. Tarihi oldukça eski olan köyün yazlıkçılar tarafından rağbet görmemesinin nedeni deniz ile pek ilgisi olmadığındandır. Kendine ait bir sahili, hatta pek deniz manzarası bile yoktur. Ancak Ambarseki köyü kendine has ilginçlikleri ile yine de yerli ve yabancı turistlerin mutlaka ziyaret ettikleri bir yerdir.

Bu ilginçliklerin başlıcası köydeki eski bir yağhanenin tiyatro ve sanat merkezi haline getirilmesidir. Ayrıntıları bir dahaki mesajımda anlatacağım.

Şimdilik hoşçakalın.

mcege
11-09-2007, 15:32
Bu sanat merkezini köye yerleşen adını bilmediğim sanatçı biri oluşturmuş. Çoğunluğu kendi maddiyatı ve uğraşları ile ortaya harika bir yapı çıkarmış. İki katlı taş bina restore edilmiş, çevre düzenlemeleri sanki bir müzeyi andıran, yakınındaki dev çınar ağaçlarını gölgelendirdiği görülmesi gereken bir yerdir. Ambarseki köylüleri misafiri çok severler, sokakları dolaşırken 5 dakikalık yolu 1,5 saatte gidebilirsiniz merhabalaşıp sohbet etmekten. Hatta zorlama ikramlar bile olabilir. Limonata, ayran gibi.(Ne ilginç değil mi Cola veya Fanta ikram etmiyorlar.)

Köyün gelir kaynakları çeşitlilik taşır. Zeytinyağı ( harika bir zeytinyağı vardır.), nergis çiçeği, defne yaprakları ( fabrikası bile vardı ama halen işliyor mu bilmiyorum), gibi değişiklik gösteren dallarda geçim sağlanır. Köyün halen yarısı taş binalardan oluşmakla birlikte son yıllarda giderek modern yapı teknikleri de kullanılıyor ve 2-3 katlı binalar görülüyor. Köy nüfusunun % 90'ı halen köylülerden oluşur.

Ambarseki ile Saip köyü birbirlerine çok yakındır. Ana yoldan gidilirse aralarında 1 km. mesafe vardır ancak Ambarseki'nden Saip'e bağlanan eski yoldan gidilirse mesafe 200 metreye iner.

Saip köyü, Ambarseki köyüne göre denize daha yakındır ve kendine ait 1 plajı bir de limanı vardır. Aynı zamanda Karaburun merkezine 2 km. mesafede oluşu Saip köyünü sanki Karaburun'un bir mahallesi haline getirmiştir. Son zamanlardaki gelişmeye paralel olarak, aslında Saip'li balıkçılara hizmet vermek için kurulmuş olan liman şu anda daha çok Karaburun'daki yazlıkçılara hizmet verir haldedir. Ancak bu pek sorun yaratmıyor çünkü Saip'li balıkçılar da Karaburun limanını kullanabiliyorlar.

Saip köyü son zamanlarda betonun işgaline uğramış gibidir, yapıların ancak % 30'u halen taş evlerden oluşur ve pek bakımlı değildir. Sanki yıkılsın da yerine iki katlı bir apartman yapalım dermiş gibi kullanılıyor.

Köyün bir kısmı deniz manzarasını görür. Deniz manzarası gören bir yapı da köy kahvesidir. Çınarların gölgesinde, tahta masa sandalyeleri olan şirin bir kahvedir.
Saip köyünün de asıl geçim kaynağı zeytinyağıdır, buna ek olarak balıkçılık, ve nergis çiçeği de önemli mktarda yapılır.

Saip'in plajına Olcabük adı verilmiştir. Daha bir yıl öncesine kadar çok az insanın bilip gittiği küçücük bir koydur. Ambarseki ile Saip köyü arasında ana yolun sağına giren toprak bir yolu vardır. Yaklaşık 300 metre olan yol topraktır. Biraz bozuk ve virajlıdır. Ancak her zorluğa rağmen gidilmesini tavsiye ederim. Burada şimdilik hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Sadece denize girmek amaçlı kullanımdadır. Plajda ve denizin içinde kum bulmanız imkansızdır, küçük çakıl taşlarından oluşmuştur. Sadece denizin içinde 50m2 kadar bir alan (koyun sağ yanında denizin kıyısından başlar ve denize uzanır ) kumluktur. Kayalardan denize atlama merakınız varsa burada gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca dalma merakınız varsa, denizin içindeki kumluğu, deniz içinden kıyıyı takip ederek sağa doğru giderseniz yaklaşık 60 metre sonra dipten denize karışan tatlı suyu görebilirsiniz.

Denizin içini nereden biliyorsun derseniz!? Ağabeyim dalgıçtır ve kendisi Karaburun'da dalgıçlık okulu da işleten bir eğitmendir aynı zamanda. Bir de 11 metrelik bir gezi teknesi var. Karadan ulaşamadığımız bazı koyları da bu sayede keşfediyoruz.

Şimdilik bu koydan çıkalım ve yola devam edelim. 1 km kadar sonra yolun sağ tarafından Karaburun'un Bordum mahallesi ve koyu'na giriş yapabilirsiniz. Veya soldan ana yola devam edip Karaburun merkezine çıkabilirsiniz. Yolun bundan sonrasını bir dahaki mesajımda anlatacağım.

Ancak Ambarseki ve Saip'teki arsa ve ev fiyatlarına değinmedik. Bu iki köyün de içlerinde yeralan taş evlerin fiyatları çok değişken olmakla birlikte son zamanlarda emlakçıların buraları keşfetmeleri nedeniyle artık ucuz bir yer( 15-20,000 YTL) almak hayal gibi birşey. Genel olarak büyük parselli zeytinlikler iyice yamaçlarda ve ulaşımı zor olan yerlerdedir. Düzlük yerlerde ise daha çok nergis ve enginar dikimi yapıldığı için buralarda zeytinlik yok denecek kadar azdır. Bu yörede ister 300m2 imarlı arsa, ister 4 dönüm zeytinlik, isterseniz yıkık bir taş ev almaya kalkın en az 30-35000YTL. vermeyi göze almalısınız.

Haydi şimdilik hoşçakalın.

mcege
13-09-2007, 12:51
Saip ve Bodrum kavşağını geçtikten yaklaşık 1 km. sonra döner kavşaktan sola girdiğinizde Karaburun ilçe merkezine ulaşırsınız. Aracınızı uygun bir yere park ettikten sonra dev çam ve çınar ağaçları altında, muhteşem manzaralı çay bahçelerinden birinde kendinize bir bardak çay ısmarlamak tüm yorgunluğunuzu alacaktır.

Karaburun merkezinde eski taş yapılar görme şansınız pek yoktur. Bunun nedeni ise Karaburun'un merkezi yaklaşık 50-55 yıl öncesi kurulmuştur. Şu anda merkezin olduğu yerin eski adı Ahırlı'dır. Eskiden nüfus yoğunluğunun olduğu zamanlarda hayvancılık ( keçi sürüleri) çok yoğun olduğu için bunları barındıracak büyük ahırlara ihtiyaç olurmuş. 3-4 köyün ortak kullandığı büyük ahırların olduğu kısmen düzlük olan yerde kuruluymuş bu ahırlar. Herkes sürüsünü otlattıktan sonra bu ortak kullanımlı ahırlara bırakırlarmış. İşte buraya da Ahırlı denirmiş. Yani şimdiki Karaburun'un merkezi.

1950'li yıllarda meydana gelen depremden sonra evleri yıkılan köylülere yeni bir yerleşim yeri olarak işte burası gösterilmiş ve yeni yerleşim yeri böylece oluşmuş. Bu anlattığım Karaburun merkezinin ilk hikayesi. Bir de ikinci bir hikaye anlatılır.
Demokrat Parti zamanında dağınık halde bulunan köylere yeterli hizmet götürülemeyeceği ve herkesin belirli bir merkezde toplanması gerektiği söylenince köylü önce pek rağbet etmemiş. Ancak bedava arsa, elektrik ve su sözü verilince herkes fikrini değiştirmiş.
Şu anda Karaburun merkezine 2-3 km uzaklıkta terkedilmiş halde bulunan Çullu, Hisarcık ve Manastır köyleri bu nedenlerle şu anda tamamen yerleşim dışıdır.( Sadece Manastır'da 1-2 tane hayvancılık yapan ailenin evi vardır.)

Buna rağmen Merkezde yer alan caminin tarihi oldukça eskidir ve mutlaka ziyaret edilmelidir derim. Çok fazla olmasa da yine de incelenebilir değerde taş yapılar vardır. ( Camiinin yolunda ve civarında.) Bir de Hikmet Köse'nin evi vardır ki sanki bir müzeyi anımsatır. Bu evi ziyaret etmek Karaburun'un tarihini birebir yaşamak gibidir. Ancak bu ziyaret için çok şanslı olmanız gerekir. Hikmet beyi karaburunda bulmak gerek, sonra sizi sevmesi gerek ve en önemlisi o gün keyfinin yerinde olması gerek. Birkaç yıl önce randevu alarak röportaj ve çekim yapmaya gelen bir televizyon kanalının sunucusunun "çok sulu" olan muhabiri yüzünden toplam 3 dakikalık söyleşiden sonra kovulduğunu bilirim.:))

Karaburun merkezinde yapılacak geziyi 1 saatte tamamlamanız gayet normaldir. Çünkü herşey toplu halde küçücük bir çanağın içindedir. Balıkçı, manav, market, eczane, PTT, banka, polis merkezi, otogar, fırın, kahveler ve çay bahçeleri gibi aklınıza gelen herşey bir merkezde toplanmıştır.

Bu merkezden hemen bir arka sokakta evler bulunur. Karaburun'un yerlilerinin çoğu Yörüktür. Yerli halkın yaşlıları için ticaret hala olmasa da olur durumundadır. Yani bakkalı işletirken aklındaki en önemli şey zeytinlerin bu sene verimli olup olmayacağıdır. Son zamanlarda yavaş yavaş gençlerin işbaşına geçmesi ve yabancı işletmecilerin gelmesiyle durum biraz değişmesine rağmen Karaburun'un havasından mıdır, suyundan mıdır, yerli halk değişeceğine, gelenler buralara ayak uydurur durumdadır.

Bir gerçek hikaye; vücudunun alt kısmı özürlü olan Terzi Mehmet İzmir'de yaşamını zorlukla sürdürürken bir de akciğerlerinde kanser illetine yakalanmış. Doktorların 3 ay ömrün var dediği Terzi Mehmet, "havası temiz olan bir yere yerleşirsen belki biraz daha yaşarsın" diyen başka bir doktorun tavsiyesini dinleyip kendisini Karaburun'a atıyor. Biz kendisini 1999'da tanıdığımızda bu hikayeyi kendi ağzından dinlemiştik. 1999'da Karaburun'a yerleşeli sanırım 3 yıl olmuştu ve sapasağlam karşımızdaydı. İzmir'e kontrol için gittiğinde doktorunun nasıl da şaşırdığını büyük bir zevkle anlatmıştı bize.

Terzi Mehmet ne mi oldu? Halen yaşıyor. Merkezdeki çay bahçesinden camiiye doğru giderken sağdaki 4. dükkanda terzilik yapmaya devam ediyor.

Hoşçakalın.

1kosedereli
16-09-2007, 00:03
merhaba mcege
Ben Kösedere'liyim.
Nerelisin diye sorduklarında Karaburun'lu derim.İnan bazen İzmirde oturan arkadaşlar bile ora nere der.Ben de her defasında Karaburunu tarif etmekten çok hoşlanırım.Türkiyenin İncisi İzmir'in Egeye uzanan çizmesi var.Oçizmenin topuğu Çeşme, burnu Karaburun.Güzelbahçe'den başlayıp , Karapınar (kaynarpınar demişsiniz ama okadar kusur kadı kızında da olur.), Balıklova,Mordoğan,Kösedere,Eğlenhoca,İnecik,....h er birini çok güzel gözlem ve araştırmayla güncel olarak değerlendirmişsiniz.
Bir konuda itirazım var.Yanlış bir değerlendirmedir gidiyor.RUM'lar zamanı diye.Karaburunda Türkler 1200 lü yıllardan beri var.Ovacıktaki bağlardan bahsedereken rumlar gittikten sonra sadece meyveleri toplanmış bağ yapılmamış,bakılmamış gibi bir deyişiniz var.O tamamen yanlış.Ovacıkta 1970 li yıllarda 300 da bağ vardı.Bu bağların tamamı yeni yapılmış bağlardı.Bizim de Bağımız ve damımız vardı.Köyümüzden her gün 1960 lı yıllarda 2 soğutuculu Tır almanyaya taze üzüm giderdi.Floksora denilen bir bağ hastalığı var biliyorsunuz 50 li yıllardan önce bütün bağları kurutmuş.O nedenle rum olan yerlerdeki terkedilen mallardaki bağların kurudukları biliniyor.Dikkatinizi çekmiştir,Karaburunun en güzel koylarına ve arazisine sahip köyümüzde en iyi korunan arazi ve koylar bizim köydedir.İşallah küresel istiladan sonra yöresel istilayla karşılaşmayız.Ovacık benim büyüdüğüm gençliğimin geçtiği topraklar.Şu anda 120 da şaraplık bağ dikildi.Ben de üç parça arazimize ve ovacık köyündeki yıkık taş damımızda 40 yıl sonra geri dönüşte şaraplık bağ dikmek istiyorum.1960 lı yıllarda Karaburundan büyük nüfusa sahip olan köyümüzde ilkokulda 150 öğrenci vardı.1100 nüfus lu 11 bakkal,4 kahvehane,3 berber ,2 ayakabı atelyesiyle lider köydü.Tütün.Zeytin ve Bağcılık üçlüsü bir ailenin geçimini sağlıyordu.Yanlış tarım politikaları,Tütünün yasaklanması,Zeytin yağının ve üzümün fiyatının enflasyonun 100 de 110 0lduğu yıllarda 10 yıl sabit fiyatta kaldığını kimse söylemiyor.Radyoda basında televole sanayi ürünü reklamları,üretici toplumu tüketici hale getiriyor.Köylü kendi işinin beyi iken, neden gitsin elin kölesi olsun,Bizim atalarımız 40 yıl öncesine kadar bu topraklarda ele güne muhtaç olmadan yaşamış.Sonra ne olmuş.Yanlış politikalar.Ekonomik sıkıntı getirmiş.Lütfen korunan doğaya ve çevreye sahip çıkalım.Sahip çıkalım derken oraları istila etmeyelim.İnsan çevreyi yok ediyor.Doğayı insandan koruyalım.
saygılar

mcege
16-09-2007, 12:03
Sevgili "kösedereli" kardeşim. Merhaba!
Öncelikle ben bir bilim adamı olmadığımı ve burada anlattıklarımın köylerde yaptığımız sohbetlerden derleme olduğunu belirtmiştim. Ovacık için söylediklerin ve tarımın bugünkü haline gelmesinde köylülerin katkısının ancak % 5 kadar olduğu kanısını ben de taşıyorum. Şehirlerin pırıltılı yaşamlarını özendiren devlet politikalarını ben de eleştiriyorum ancak biz de üzerimize düşen görevi yapmalıyız öyle değil mi? Yani kooperatifleşme, tarım birlikleri oluşturma gibi. Bu gibi toplu hareketleri köylülerimiz siz de bilirsiniz ancak daha yeni yeni uygulamaya geçmiştir. Bu konu ile ilgili önceki yazılarımda ve "daha iyi bir yaşam için" bölümünde "nergis" ile ilgili anlattıklarımda sizin düşüncelerinizi paylaşan bölümleri görebilirsiniz.
Bir de Karapınar, Gülbahçe'yi çıkar çıkmaz geldiğiniz yazlıkların yoğun olduğu bölgenin adıdır. Kaynarpınar ise sizin köyünüz olan Kösedere, İnecik ve Eğlenhoca'nın altında bulunan limanın adıdır.
İlginiz için teşekkür ederim. Bu şekilde fikir alışverişi yaparak en doğruya ulaşbileceğimiz konusunda hiçbir tereddütüm yok.
Hoşçakalın.

malina
16-09-2007, 14:26
Arkadaşlar,

Nokta ve virgülden sonra boşluk bırakmıyorsunuz. Paragraf yapmıyorsunuz.

Bu durumda yazılar rahat okunmuyor. Çünkü ekrandan okurken göz bu kadar kesintisiz blok biçiminde yazıları okurken yorulur ve sonunda atlayarak göz gezdirir, okudum varsayar...

Parafraf için enter tuşuna iki kez basmanız yeter.

Yeni bir yerleşim yerinin anlatımına geçince de konu başlığı olarak adını yazın. Bir kez okuduktan sonra tekrar aynı yer arandığında bulunabilir olsun.

mcege
18-09-2007, 11:59
Karaburun merkezi

Karaburun'un iki tane mavi bayraklı plajı vardır. Birincisi Bodrum adı verilen, yazlıkçıların ve turistlerin oldukça rağbet ettiği bir plajdır. Bu sahillerde ince kum plaj bulma şansınız pek yoktur, bu iki plaj da aynı karakteristik özelliği taşır. Denizin içi ve plaj kısmı çakıllardan oluşur. İkinci mavi bayraklı plaj ise Kuyucak'tır. Bu plaj Bodrum plajına göre daha sakindir.

Su üstü ve su altı sporları daha yeni yeni gelişmeye başlamış olmasına rağmen oldukça iyi hizmet verir. Plajlarda çay bahçeleri, büfeleri ve duşları ile tüm ihtiyacınızı karşılayabilecek yapıdadır.

Karaburun merkezinden yola devam ettikten 10 km. sonra Yeniliman'a geliyoruz. Yeniliman,
aslında Tepeboz Köyü'ne bağlı olan bir limandır. Daha çok açık deniz balıkçılığının büyük teknelerle yapıldığı bir balık merkezidir. Tepeboz Köyü ise zeytincilik ve nergis ile geçim sağlayan, artık pek gençlerin oladığı yıkık bir köy iken Alman ve Belçika'lı yerleşimcilerin keşfetmeleri ile tekrar canlanan çok güzel manzarası olan şirin bir köydür.

Bozköy köyü ise Tepeboz'la birleşik gibidir. Bozköy ise daha yeni yeni yabancı yerleşimcilerin ev alıp restore ettiği bir köydür. Yerleşim alanı olarak Tepeboz'a göre daha geniş bir alana sahiptir. Bozköy'lüler daha çok tarım ile geçimlerini sağlarlar. Bozköy'ün hemen altında içerilere doğru uzanan çok verimli bir vadisi vardır ve bu vadiyi ikiye bölen bir dere akar. Her ne kadar bu dere son zamanlarda kurumaya yüz tutsa da yine de sulu tarım yapılmasına izin verecek kadar bir akımı vardır.

Yeniliman, Tepeboz ve Bozköy sanki medeniyetin son noktası gibidir. Buradan sonraki yerleşimler neredeyse kaderlerine terkedilmişlerdir. Bu noktadan sonrasını bir dahaki mesajımda anlatacağım.

Şimdilik hoşçakalın.

memet
20-09-2007, 11:11
Karaburundan iki görünüm.
Dahası için derginin çıkmasını beklemeliyiz.

21060 21061

mcege
08-10-2007, 13:05
Merhaba !
"memet", "murat", ağabeyim ve benim gerçekleştirdiğimiz mini Karaburun gezisinden döndükten sonra işim nedeniyle 3 hafta kadar uzak kaldım. Ancak bu arada dergimiz de yayınlanmış oldu. Dergideki yazıma fotoğraflarıyla ve bana verdiği cesareti ile öncelikle "memet" e ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Ellerinize sağlık.

Yeniliman'dan çıktıktan 5-6 km. kadar sonra Haseki köyü'ne geliyoruz. Bu köy Osmanlı zamanındaki yapılan nüfus sayımlarında Türk'ler ve Rum'ların birarada yaşadığı ancak Rum nüfusun Türkler'den daha çok olduğu tek karma yerleşimdir. Nüfusunun tamamı Rum olan veya Türk olan köylerden hariç çoğu köyde karma nüfus yaşarmış eskiden.

Arazi yapısı oldukça dik olan genişleme ve yayılma imkanı olmayan bu köy denizden yaklaşık 10 km. kadar içeride kuruludur. Evler neredeyse üstüste binmiş gibidir. Yeni yapılaşma yok denecek kadar azdır. Tamamına yakını taş evlerden kurulu olan köyün ancak yarısında yaşam vardır. Köy halkı genellikle yaşlılardan oluşur ve zeytincilik yaparak geçim sağlanır.

Haseki köyünden çıktıktan sonra önce Sarpıncık köyüne gelinir. Adından da anlaşılacağı gibi sarp bir arazi üzerine kurulmuştur. Haseki köyü deniz seviyesine yakın olan son köydür. Sarpıncık ise denizden 10 km kadar içeride ve oldukça yüksek rakımlı bir konumdadır. Ancak köyün % 90'ı deniz manzarasına hakimdir. Buradan görülen deniz Ege denizi yani açık denizdir. Bu noktaya kadar anlattığım tüm köylerden İzmir Körfezi görülür.

Sarpıncık Feneri halen işler durumda olan bir deniz feneridir ve mutlaka görülesi bir manzaraya sahiptir. Bu fenerin bulunduğu uçurumun kenarına gelip önce aşağıya sonra da açık denize doğru baktığınızda içinizde gerçekten bir ürperti oluşuyor. İşte o an sanki çok büyük bir transatlantiğin en ucunda, tek başınıza denizde ilerliyormuş gibi hissediyorsunuz.

Sarpıncık köyü anayolun 10 mt. kadar uzağında olmasına rağmen bir türlü giriş noktasını bulamıyorsunuz çünkü bu 10 mt. lik uzaklık 90 derecelik bir yamaçtır. Köye giriş için anayoldan 2 km. kadar devam edilince ve tam 180 derece geri dönüş yapılınca bulunuyor.
İyisi mi siz anayol üzerine kurulmuş olan kahvelerdeki ihtiyarlardan yardım isteyin daha garanti olur.

Çünkü Sarpıncık her nekadar denizden uzak bir mevkiide kurulmuş olsa da denizle ve balıkçılıkla uğraşısı olan bir köydür. Kumbükü, Badembükü, Hamzabükü, Dolcaderesi ve Gönsüz adlarındaki küçük koylara inmek için Sarpıncık Köyünün girişinden sola ayrılan yoldan gitmeniz gerekiyor.

Bahsettiğim bu koylara ulaşım için mutlaka kendi aracınızla seyahat etmeniz gerekir. Hemde son model yere yakın araç olmamalı. Ya 4x4 **** benimki gibi eski model bir Renault olursa yolda kalmazsınız. Peki yolda kalırsanız ne olur?
Hani boy boy reklam veren GSM operatörlerimiz var ya, işte onların gazabına uğrarsınız. Çünkü yarımadanın bu yüzünde Yunan Gsm operatörlerinden başka operatör yok.( Bu bilgi 4 yıl öncesine ait. Eğer şu anda yeni vericiler konulduysa bilemiyorum. Ancak 4 yıl önce gerçekten çok az noktada Türk Gsm operatörleri hizmet veriyordu Karaburun Yarımadası'nda.)

Bu koyların en güzeli Haseki ve Sarpıncık arasında kalan Kumbükü'dür. Yazın en sıcak olduğu Temmuz ve Ağustos aylarında bile en çok iki aile denizi kullanır durumda olan o kadar bakir bir koydur. Yaklaşık 400 mt. uzunluğundaki sahilde hiçbir yapılaşma yoktur. Zaten 1. derece doğal SİT alandır. En yakın ev 4-5 km kadar uzakta olan Haseki Köyü'dür.
4 yıl öncesine kadar o bölgede tarım yapan birisinin çok küçük bir taş kulübesi vardı halen duruyor mu bilmiyorum? Eğer buraya gitmek isterseniz %95 'i toprak olan bozuk bir yolu katetmeniz gerekiyor. Ancak emin olun buna değer.

Diğer koyları daha sonraki yazımda anlatacağım.
Hoşçakalın.

mcege
09-10-2007, 14:14
Sarpıncık bağlantılı koyların anlatımına devam.

Kumbükü'nden bağlantılı yol ile gidilen Hamzabükü 15-20 hanelik bir balıkçı yerleşimi gibidir. Ancak arada yazlık olarak kullanılan yapılar da bulunuyor. Kumbükü'ne göre daha küçük bir koydur burası. Sahilin uzunluğu yaklaşık 200 mt civarındadır.

Hamzabükü'nden sonra tekrar ana yola çıkış yapıp Badembükü yoluna girmeniz gerekiyor. Badembükü daha önceki her iki koydan da büyük ve düzlük bir arazinin devamında oluşmuş güzel bir plajdır. Balıkçılık, tarım ve yazlık amaçlı kullanılan 50'ye yakın ev vardır. Aslında Badembükü ileride çok daha fazla gelişebilecek olanakları barındıran bir koy ancak şu anda tamamen unutulmuş gibi bakirdir.

Badembükün'den tekrar anayola doğru çıkılırken sağa (aşağıya) doğru ayrılan toprak bir yol vardır. Bu yola girip 100 mt ilerideki çataldan sağa devam ederseniz Dolcadersi'ne varırsınız. Dolcaderesi'nin bir tek özelliği var, terk edilmiş olan Sazak köyünün paralelinde ilerleyen bir yol ile ulaşılabiliyor. Yani Sazak köyünü uzaktan da olsa seyretmek çok keyif veriyor insana. Yolun sonunda ise toplam 2 tane ev ve yaklaşık 75mt. uzunluğunda minicik bir koya geliyorsunuz.

Dolcaderesi koyundan tekrar geri çıkıp, çataldan sola girerseniz Gönsüz'e giden yola girmiş olursunuz. Ana yol ayrımından yaklaşık 10-12 km kadar çok bozuk toprak bir yol ile ulaşılabilen bu koyda hiçbir yapılaşma yok. Önümüzdeki 1000 yılda da olacağını sanmıyorum.)))
Yaklaşık 200 mt. uzunluğunda ve 15-20 mt genişliğindeki plajı küçük çakıl taşları ile oluşmuştur. Anlattığım bütün koylarda deniz oldukça derin olmasına rağmen Gönsüz bu konuda rekor kıracak kadar derindir. Deniz kıyısından denize atacağınız ilk adımda su belinize gelir, ikinci adımda ise boy olur, üçüncü adımı atamazsınız çünkü koyu lacivert bir derinlik başlar. Kısaca karadan direkt balıklama atlanabilecek kadar derin bir denizi vardır. Dalış meraklıları için ideal bakir bir alan olan Gönsüz Koyu'nda geçireceğiniz 10 dakikalık bir zaman sonunda kendinizi ıssız bir adaya düşmüş gibi hissetmeniz çok doğaldır.

Anlatmış olduğum bu 5 koyu gezmek, incelemek ve keşfetmek için mutlaka ve mutlaka kendinizi Camel Tropyh şartlarına hazırlamanız ve fotoğraf makinanızı hazırlamanızı tavsiye ederim ve tabiiki bir de kendinize ayıracağınız 2-3 günlük bir zaman dilimi.

Bu koyları keşif harekatı bittikten sonra tekrar ana yola çıkıp devam edelim, ama nereye?

8 yıldır gelip geçtiğim ama sırasını birtürlü doğru hatırlayamadığım iki köy vardır, o kadar birbirine benzerler ki her seferinde karıştırırım nerede olduğumu. Bunlardan biri Parlak diğeri de Salman'dır.

Ancak ben bu iki köyü bir dahaki yazımda anlatacağım.

Hoşçakalın.

mcege
16-10-2007, 12:08
Terkedilmiş Çullu Köyü

Arkadaşlar daha önceki yazılarımda anlattığım Karaburun merkezine 1,5 km. uzaklıktaki terkedilmiş Çullu Köyü'nden bazı fotoğraflar eklemek istedim. Bu fotoğrafları 1 ay kadar önce "memet" ve muratla birlikte yaptığımız gezide çekmiştik, sağolsun "memet" benim için boyutlarını ayarlayıp bana göndermiş. Ben de sizlerle paylaşmak istedim. Umarım biraz da olsa bilgi verir.

mcege
16-10-2007, 12:12
Fotğraflarda görülen kişi ağabeyim Melih. Ben değilim yani:)))

Remedios
24-10-2007, 16:05
Sayın Mcege,

Yazılarınızı takip ediyorum. Bugün internet'te kurabiye tarifi peşinde koşarken tesadüfen bir blog'da(http://www.evcini.com/) Karaburun'a yapılan bir geziyi anlatan bir yazı buldum. Yazının içeriği ve fotoğrafları güzel. Okumanızı tavsiye ederim.

Selamlar,

memet
24-10-2007, 16:29
Üniversitenin varlığından haberdar olduğu , fakat bir türlü bulamadığı sellukanın da fotoğrafı var yazıda.

Remedios
24-10-2007, 16:44
Sayın Memet,

Tesadüfen yazıyı okuyunca, forumun bu kısmına yollamak için epey tereddüt ettim. Gereksiz bir paylaşım olur mu diye. Bir faydası olmuş, sevindim:)

Selamlar

hotshot77
20-01-2008, 22:33
bilgileriniz için teşekkürler doğa dostu olduğunuz kelimelerinizde saklı. siteye bugün üye olduk, kurtarılmış bölge dikkatimizi çekti.bununla ilgili bilgiyi hem merak edip hemde batşan sona yazdıklarınızı kaçırmamak içinbir gayret yazınızı okuduk.tam olarak açıklamamışsınız,biraz bilgi verirmisiniz.bizde bu bölgede yatırım yapıp oturmak istiyoruz.biliyoruzki bu yerler hala bakir.bu bizim için çok önemli,umarız bu yerde hem mavinin hemde yeşilin izleri vardır.

1kosedereli
22-01-2008, 20:50
Merhabalar Sayın Mcege
2008 yeni yılınızda sağlık ve başarı dilerim.
Sevgi ve Saygılarımla
Her Şey Gönlünüzce Olsun

mcege
22-04-2008, 16:15
Tekrar merhaba arkadaşlar!

Önceki yazılarımda anlatmış olduğum Karaburun'a yerleşme ve yeni bir hayata başlama kararı alıp bunun uygulamasına çabaladığım için uzun bir süre aranızda olamadım.

Karaburun'a bağlı Çullu Köyü'nde cafe ve kahvaltı salonu açarak bu yeni yaşamın ilk adımlarını attım. Ancak daha önce de yazdığım gibi bu köyde henüz imar, elektrik ve su yok. Buna bağlı olarak da bilgisayar ve internette yok. Bundan sonra artık sitemize arasıra internet cafeden giriş yapacağım.

Bu arada; Karaburun'a gelmek, gezmek ve tanımak isteyen herkesi bekliyorum. Otel rezervasyonundan tutun, tarihi yerlerin, insan eli değmemiş koylara nasıl ulaşılır gibi her konuda yardım etmeye hazırım.

Görüşmek üzere hoşçakalın.

Bu arada bana nasıl ulaşabileceğiniz konusunda site yönetimiyle bilgi alışverişi yaptıktan sonra tekrar burada sizlere bilgi vereceğim.

mcege
22-04-2008, 16:16
Kusuruma bakmayın arkadaşlar.
İnternet cafedeki bir aksaklık nedeniyle aynı mesajı 2. kez göndermişim. Tekrar özür dilerim.

dkp
22-04-2008, 21:40
Sayın mcege ; Karaburun fahri temsilcisi olarak görüyorum sizi.. :)
Geçtiğimiz hafta sonunu orada geçirdik,çok güzeldi.
Katırtırnakları nın kokusunu hala hissediyorum.Sabah yürüyüşümüz biraz zordu(yokuşlardan dolayı) kahvaltıdan sonra enginar tarlasında dolaştık;hiç büyük şehirlerde satınaldığımız enginarlara benzemiyordu.Tahmin ediyorum ;tarla bize ilgiç geldiği kadar çiftçiye de bizim davranışlarımız ilginç gelmiştir.Meydandaki çay bahçelerinden birinde dinleniyorduk,saka kuşlarının konserini muhteşemdi..Dolunay da akşam çayı..canımız hiç ayrılmak istemedi..
Evet , Karaburun da yaşayanlar şanslı,son kararımız..

Nail Sarı
30-07-2008, 10:48
Karaburun gerçekten İzmir'in cenneti denilecek kadar bakir ve doğal bir yarımadadır. Bulduğum her fırsatta soluğu Karaburun yarımadasının koylarında ve dağlarında alırım.
Bu yazılarınız için çok teşekkür ederim.

cemo
01-08-2008, 23:32
Karaburun da arkadaşımın yazlığı var, methini duyuyorum. inşallah birgün görmek nasip olur.Sevgiler

tufan
02-08-2008, 01:00
Sn. mcege;
mesajlarınızı, bugün başından sonuna kadar, hem de yana Wikimapia açarak adım adım takip ederek okudum. Çok teşekkür ederiz bu güzel bilgiler için. 2 gün sonra yola çıkacağım, 1 ay kadar Ayvalık- Cunda' da olacağım. Şimdiden düşünüyordum, Cunda' da 1 ay nasıl geçer diye. Daha önce de gördüğüm Dikili-Foça yaparım derken, şimdi acaba Foça' dan Karaburun' a geçilir mi? diye düşünüyordum.
Ama mesajlar kesilmiş. Geçebilirsek Çullu' da, kahvaltı olmasa bile bir öğlen görüşürüz, umarım hala ordasınızdır. Görüşemezsek ve mesajlara da devam ederseniz, güncel zeytinlik-taşev-arsa fiatları verebilir misiniz acaba?
Görüşmek umuduyla...

pinars
05-03-2009, 11:02
Karaburun-Çatalkaya-Köyüstü mevkiini iyi bilenler varsa, buradan arsa alımı vs. konularında görüşlerini paylaşabilirler mi. Teşekkürler

yurtalan
23-03-2009, 20:27
Merhabalar Sayın pinars Çatalkaya değil fakaz az daha ileride bulunan Kösedere,Kaynarpınar mevkiilerinde görmeniz şartı ile çok güzel doğal sakin arsalar bulabilirsiniz

Margan
26-03-2009, 23:18
Arkadaşlar!
Sizlerden bir ricam var.
Karaburun yavaş yavaş keşfedilmeye başladı.Gerçi Belçikalılar,Almanlar ve Hollanda'lılar bu bölgeyi keşfedeli ve yerleşeli 10 yıl kadar oluyor ancak Türkiye'den pek fazla talebi yotku bu bölgenin.Ben sadece bizler gibi doğa sevdalısı çevreme ve arkadaşlarıma Karaburun'u tavsiye ederken, disco,gece hayatı,bar,pavyon kısacası televole insanlarına Karaburun'u kötüledikçe kötülüyorum.Ancak son bir yıldır bu kültür de oraları keşfetmeye başladı.Ve buna bağlı olarak arsa fiyatları artmaya başladı.Eğer Karaburun taraflarına yerleşmek veya en azından bir arsa almak düşünceniz olursa bunu biran önce gerçekleştirin derim.Biraz uçuk bir fikir ama söylemeden geçemeyeceğim.Ben diyorum ki agacalar.net ailesi olarak ortak istekler belirlesek ve bu istekleri karşılayan bir yerde yoğunlaşıp kendimize ait bir yerleşim alanı oluştursak.Yaşı biraz büyük olanlar hatırlayacaktır 12 Eylül öncesindeki "kurtarılmış bölgeler" gibi.

Bu yazıya kadar zevkle okudum. Devamını okumadan önce şu notu düşmek istedim.
"Bu yerleşim oluşturma fikri destek bulursa, ben hazırım."

Teşekkür ederim.

Margan
27-03-2009, 01:21
Sahibinden.com da konuyla ilgili ilanı paylaşmak istedim. Fiyat çok uygun. 50.000 tl.
Sanırım yakında ege turuna başlıyacağım. :)
http://www.sahibinden.com/dordu_bir_yerde-45WQQaXQQ13037811WQQpXQQdisplayitem

Mordoğan Kösedere köyü Kavaklı mevkiinde Ovacık köyü otoyolu üzerinde, Deniz manzaralı, 1) 4160 m2, 2) 3040 m2, 3) 1100 m2 4) 1010 m2 olmak üzere toplam 9310 m2 DÖRT ADET Zeytin ağaçlı tarla. Hepsi birlikte **** ayrı ayrı satılık

balbay
27-03-2009, 20:54
Arkadaşlar Çeşme/Alaçatı bölgesi Turizm Planlamaları Kültür Gelişim Alt Bölümlerinde epeyce katkım bulunur. Bu arada Karaburun da dahil tüm yarımadanın sayısal olarak mülki yapısını şirket olarak çıkardık. Karaburun un Çeşme ye göre dezevantajı (**** şimdilik şansı) yolunun Karaburun sapağından itibaren çok iyi olmayışı. Tabi bana sorarsanız o yol benim için bitmese keşke kıvamında ama turist için bitmez bir çile.

Neyse Karaburun a planlanan otobanın devamı niteliğinde yap işlet devret formüllü bir otoban projesi ni Bakanlığa sunalı 9 ay oluyor. Eğer ki bu proje hayata geçerse Karaburun a iyilikmi olur kötülükmü olur bilmem ama yöre halkı büyük ölçüde refaha erer.

Burada önemli bir husus da Ülkemiz de ve dünya da nadir bulunan (civa) madeninin bu bölge de yoğun çıkarılması. Birleşmiş milletler bir karar almak üzere. Civaya yasak gelmesi gündemlerinde. Bu bölge için gerçekten çok ama çok önemli.

Sebeplerini anlatmama gerek bile yok sanırım. Siyanür ile altın çıkarmak bile 1/10 kat daha az tehlikeli.

Bölge de ham araziye imar uygulamasın da aynen Çeşme Yarımadasında olduğu gibi düşük yapılanma hakkı verileceğinden ve betonlaşmaya izin verilmeyeceğinden emin olabilirsiz.

Bu yarımadanın herhangi bir yerinde yatırım yapmak isteyen, **** emekliliğini burada geçirmek isteyenlere seve seve yardımcı olurum.

Bu bölgenin tümünde yer satın alarak yaşayan toplam yabancı uyruklu nüfus (2008 sonu itibari ile) Karaburun ve Çeşme yarımadası dahil 340 konut 512 nüfustur.
Toplamda ise belli aralıklarla gelip gidenleri de katarsak, yabancı uyruklularca satın alınan konut 544 tür.

Sevgiler

dkp
27-03-2009, 21:43
Karaburun ilginç bir bölge, bölge diyorum çünkü en yakın yerleşim,20 km uzaklıkta Mordoğan, İzmir ise 100 km.mesafede...
Karaburun'u anlatmak için eskiler şöyle bir söz söylemiş: '' iki bakkal bir fırın '' .
Son yıllarda doğru orantılı olarak her yıl biraz daha artış oluyor, devamlı yaşamaya çalışan emekli sayısında, yapılaşmada, hafta sonu dinlenmek amacı ile gidenlerde.
Sağlık ocağı ve bankası, iki adet marketi var.Yolları çok virajlı ve dar,yolculuk bir eziyet.
Satınalmak için iyi düşünmek lazım, alacağınız yer Çeşme, Bodrum, Kuşadası'nda olursa birkaç yılda değeri iki katın çıkar.Fakat burada böyle bir durum sözkonusu değil...
Televizyon, telefon, deniz, yürüyüş, bilgisayar, bahçe ve kuşlar(saka) yaşamım bundan ibaret diyorsanız, seçiminiz doğrudur diyorum.

mustiist
30-06-2009, 16:33
Merhabalar,
Formu baştan aşağıya okudum. Bilgilerden çok yararlandığımı söylemeliyim. Saip Köyü'nde bir yıkık taş ev aldım. Ve dokuya uygun şekilde yeniden ve yine bir taş ev olarak inşaasını gerçekleştireceğim. Büyük araştırmalar sonucu, en iyi yer olarak Karaburun'u, yani tam olarak Saip'i seçtim... Fakat, çevreyi yürüyerek dolaştığımda, özellikle deniz kıyısı (Saipaltı ve köy merkezinde) betonlaşmanın ve kirlenmenin başladığını gördüm. Oysa, taş evler birinin ellerinden tutmasını bekliyor adeta. Umarım bir rant mekanı haline gelmesi açık olan Karaburun ve çevre köylerinin korunması yönünde hem belediye, hem de devlet bir şeyler yaparlar. Yoksa henüz geniş bir yol ile ulaşımın olmadığı bu mekanlara da veda etmek zorunda kalacağız. Taş evlerin yerlerini, beton bloklar alacak. Haftasonu mangalcıları ile başlayacak olan istila, kişiliksiz yapılanma sayesinde tam bir kirliliğe dönüşecek.

Karaburun ile ilgili kendini bilen ve hem doğayı hem yapı dokusunu korumaya yönelik olarak kendilerinde bir istek duyan kişilerle iletişim kurmak isterim; özellikle taş evler ve köy mekanlarının eski halini alması yönünde fikirleri olan ve hem tecrübe hem de imkanlarını kullanmak isteyen kişilerle...

Kendi çektiğim videoları ve diğer fotoğrafları daha sonra paylaşacağım.

memet
30-06-2009, 20:10
Karaburuna sık sık giderim umarım yerleştiğinizde görüşme şansımız da olur. 15 ağustosda festival var bu arada Karaburun'da. Orada olacağım sanırım.

alposkay
30-06-2009, 21:20
merhaba musti ist,

ben de bugün tam karaburuna nasıl yerleşiriz diye düşünüp (aslında birkaç aydır hayal etmekteyim) bu blogu görüp senin de bugün ki yazını görünce daha bir heveslendim, blogun ana yazıcısı olan mcege uzun zamandır yazmıyor sanırım interneti bıraktı. yerleşme konusunda bilgi verirsen memnun olurum, bu yaz oralara gelmek istiyoruz

memet
30-06-2009, 21:25
Festivale denk getirin gelişinizi.

tenar
01-07-2009, 07:12
Sayın Mustiist,

Hoşgeldiniz Karaburunaaa:)

Bu ev hatırladığım kadarıyla internette satılıyordu. Bir taş evin hayatını kurtarmışsınız, iyi yapmışsınız; hayırlı olsun. Arazisini çok geniş değil diye biliyorum ama her yer arazi her yer yeşil zaten. Bahsettiğim ev sizin aldığınız ev mi merak ettim.

Festival zamanı ben de orada olmaya çalışacağım.

Zeytinci
01-07-2009, 09:58
Karaburun yarımadası hakkında yazmaya korkuyorum;

- gürültü kirliliğinden
- tozdan dumandan,
- güç gösterisi uygulamalardan,
- betonlaşmadan,
- site kurallarından ve iç içe yaşamdan,

Yaşam tarzı sn. Mustiist'in tercihi veya geniş alanlara küçük,yetecek kadar, evler olmalı.

Yoksa birçok yerde olduğu gibi buranında canına okuruz. Mordoğanı şehre benzettik. Bari diğer yerleri/köyleri kollayalım.

Pamuklara saralım...

mustiist
01-07-2009, 11:35
Tekrar Merhaba,
Alposkay, eğer oradan bir yer alma konusunda fikirlerimi ve yardımımı istiyorsan, maille bana ulaşabilirsin. Bu arada komisyoncu falan değilim:))) "Sadece kaç taş ev daha kurtulur veya yerlerine yenisi yapılsa bile, doku nasıl korunur"un peşindeyim... Bu arada bu işleri yaparken de, rantçılara rant sağlamadan, fiyatları suni olarak arttırmadan, alana da satana da yarayacak şekilde yapabilirsek ne ala. Benim e-mailim mustiist @ yahoo . com ...

Bu arada memet'in sözünü ettiği festivale çok gelmek isterdim ama iş hayatı işte:( Gelecek sene kesin diyelim:)

Hoşbulduk tenar... evet o ev bu... Karaburun ve Saip'i seçtikten sonra araştırmalarım sonucu bu en iyi alernatif olarak göründü bana. Bir gün ilanlar içinde göremeyince çok üzülmüştüm. Ertesi gün yeniden görünce, bir günlüğüne Karaburun'a gittim işi bitirmek için:) Hatta maddi ve manevi gücüm yettiğince, taş evleri kurtarmak ve taş ev almak ve yenilemek isteyen herkese de yardımcı olmak niyetindeyim. Özellikle Saip Köyü'nün üzerinde bir taş ev kümesi var ve bir meydan var. Meydanın kenarindaki yıkıntının da bir kilise olduğunu öğrendim. Bina olarak en azından Onu ve meydanı hayata geçirmek, şu an benim için bir rüya ama rüyalar gerçekleşmek için var... Yolların da kaldırım taşından olduğunu düşününce, heyecanlanıyorum:)

Zeytinci,
gerçekten zeytincilik mi yapıyorsun? Benim arzum orada küçücük de olsa bir zeytin ağacı kümesi ve aralara da asmalar koymak:)

Zeytinci
01-07-2009, 11:54
Sn. Mustiist,

Zeytin ata armağanı. Bizimkisi onlara hürmet ve hobi. Yoksa geçimim zeytinden değil. Geliri bakımına gidiyor. Toplayana destek oluyor.

Bahçeyi düşündüğünüzde haberim olsun... Kolay gelsin.

mustiist
01-07-2009, 12:57
Bir kaç video.. Saip ve Karaburun ile ilgili...
Saip Köy üstü ve çevresi, ağaçlar, tepe ve deniz manzarası;
http://www.youtube.com/watch?v=hGva6fdpedA

Eski ve harabe taş ev;
http://www.youtube.com/watch?v=N6FK_A9ywWg

Karaburun liman;
http://www.youtube.com/watch?v=zRawi5F3fsc

Saipaltı liman/balıkçı barınağı;
http://www.youtube.com/watch?v=cDCkwyRsG0M

alposkay
01-07-2009, 13:02
Sevgili Mehmet,

Maalesef oğlum kolunu kırdığı için 15 Ağustos'ta oralarda olmam zor, ama şenlik hakkında bilgi de verirseniz çok memnun olurum

kömür
03-07-2009, 21:38
Karaburun çok güzel bir açıdan irdelenmiş.
Eklemek istediğim karaburunda donanımlı (scuba) dalış eğitimi veren merkezinde mevcut olduğu. Dileyen tatilinde sualtıyla tanışma fırsatıda yaratabilir.
Benim karaburun bölgesinde yapmış olduğum dalış oldukça keyifliydi.

alposkay
11-07-2009, 17:39
merhaba,
pazartesi 13.07 karaburuna gidiyoruz, kalacak yer hakkında bilgisi olan var mıdır?

hosseda
11-07-2009, 19:18
Sayın alposkay,

Şu anda Karaburun sırtında yükselen Bozdağ'a karşı oturmaktayım ( Çeşme tarafındayım, gerence kıyılarını görmekteyim. Birazdan hava kararacak, Bozdağ'ın tepesinden radarın ışıkları yanmaya başlar. Her geçen yıl dağda ışıklı yer sayısı artmakta. O yörenin doğal sit olduğunu biliyorum ancak yinede ülkenin bakir az sayıdaki yerlerinden olan bu yarımadanın da "Turizm gelecek, geçim derdi kalmayacak" aldatmacaları ile kaçınılmaz sona uğrayacağından şüphem olmadığı için evzinmekteyim.).

Size Karaburunda her keseye uygun konaklama imkanı olduğunu söyleyebilirim. Uzun zaman oldu uğramayalı ama Karaburun merkeze yakın
" Bodrum" isimli koya gidin derim. Eğer iddiasız bir yerde konaklayacak iseniz orası ideal bir koy. Pansiyonlar var. Biraz uzun kalacak olur iseniz emekli memurların evlerinin bir bölümünü kiraya verdiğini de biliyorum. Endişe etmeden gidin, orada açıkta kalmayacaksınızdır. Denizi güzel bir koy, merkeze de yakın olduğundan akşamları da gezmeye, çay kahve içmeye gidersiniz Karaburun limanına.

Hoşçakalın, iyi tatiller size.

memet
11-07-2009, 22:11
Yeni limanın en ilerisinde arkadaşlarımızın işlettiği bir pansiyon var. Daha önce gidip fotoğraflarını da eklemiştik.

tenar
12-07-2009, 07:11
Merbaha Sn. alposkay,

Ne amaçla gideceksiniz, beklentilerinizi bilemediğimden bir iki yer önereceğim.

Gölgede oturalım biramızı alıp gazetemizi okuyalım, acıkınca yemek ayağımıza gelsin, hemen şuracıkta denize de girelim diyorsanız ERGİN pansiyona gidin derim. Bodrum mahllesinde. Telefonu: 0232 731 3078.

Yok, küçük çocuğum da yok bu yüzden denize merdivenle inmeyi göze alırım, güzel odamın balkonundan deniz görünsün, sessiz bir yer olsun, harika kahvaltı ve yemek, biraz da paraya kıyabilrim diyorsanız, geçen yıl hizmete açılan Nergis Butik otelde kalmalısınız. Bu otelde inanın iyi keyif yapılır ve ikinci yazını yaşayacak. İskele mahallesi, burgazarkası mevkii. Telefonu : 0232 731 4146.

Odamdan deniz görünsün (veya görmesin seçebilirsiniz), temiz olsun, denize girmek istersem merdivenleri göze alabilrim, ama çocuklar da var havuzla da idare ederim, çimenlerde oynarlar, havuza da girerler ben de şurada birami içerim derseniz, yemeği de burada yiyelim uzağa gitmeden diyorsanız, Karaburun Butik Pansiyonda kalabilirsiniz. Pansiyon ikinci yazını yaşayacak. Telefonu: 0232 731 3721.

Ben Karaburun içerisinde kaldığım yerleri yazdım; ararsanız başka kalacak yerler bulabilirsiniz.

k0900
12-07-2009, 08:36
Bir kaç video.. Saip ve Karaburun ile ilgili...
Saip Köy üstü ve çevresi, ağaçlar, tepe ve deniz manzarası;
http://www.youtube.com/watch?v=hGva6fdpedA

Eski ve harabe taş ev;
http://www.youtube.com/watch?v=N6FK_A9ywWg

Karaburun liman;
http://www.youtube.com/watch?v=zRawi5F3fsc

Saipaltı liman/balıkçı barınağı;
http://www.youtube.com/watch?v=cDCkwyRsG0M

Youtube izlenebiliyormu?

alposkay
12-07-2009, 12:20
sevgili hoşseda, mehmet ve tenar,

tavsiyeleriniz için teşekkür ederim, seçimimi ERGİN'den yaptım

memet
12-07-2009, 16:18
Çeşitli tunnel'lerle izlemek mümkün oluyor.

k0900
12-07-2009, 18:42
Sn. memet tunnel ? :)

mcege
28-08-2009, 14:50
Merhaba!
Çok uzunca bir süredir aranızda olamadım. Hani eskilerin bir sözü vardır; "adamın işi rast gitmeye görsün dişiyle mermer kırar, adamın işi ters gitmeye görsün muhallebi yerken dişi kırılır". İşte benim de öyle oldu.
Karaburun'da yeni bir başlangıç yapalım derken herşey tersine gitti.
Cafe ve kahvaltı salonu olarak işletmeye başladığımız yer, terk edilmiş Çullu Köyü idi. Burada 1999 yılında yapmış olduğumuz evimizin ruhsatsız olduğunu ve imar affı kapsamında ruhsatlandırılacağı konusunu Belediyenin yetkili kişileri ile görüşmüştük. Ve buna dayanarak işletmemizi hizmete açtık. Bir yandan da ruhsat işleri ile ilgileniyorduk ki hiç umulmadık bir yerden hem işletme hem de konut olarak kullandığımız evin yıkım kararı çıktı.

Bu hiç umulmadık yer Jandarma. " Çevre kirliliği yaratan yapılar " kanunu mu varmış, işte ona benzer bir maddeden işletmemizi ve evimizi kapatmak zorunda kaldık. Mahkemeler, cezalar v.s. derken sonunda ruhsatımızı almaya hak kazandık. Ancak aradan neredeyse 18 ay geçti. Onun için şimdilik yeniden tabiri caiz ise "kendi çöplüğümüze döndük."

Değişik konularda da yazan arkadaşların belirlediği bir nokta çok doğru. Küçük bir yerde yaşamak istiyoruz, ancak küçük yerlerde de herkes birbirine akraba veya samimi arkadaş olduğu için siz sürekli "yabancı" gözüyle görülüp, ona göre muamele ile karşılaşıyorsunuz.

Neyse, tabii ki bunlar benim kişisel sorunlarım. Ancak yine de her ne olursa olsun Karaburun sevdam bitmez.

Sizlere Karaburun'u ve o bölgede yaşadığım anıları aktarmaya devam edeceğim.

Şimdilik hoşçakalın.

memet
28-08-2009, 20:25
Karaburun'a taşınan başka arkadaşımız var. onunla da görüşürsünüz artık.

mcege
28-08-2009, 20:50
Sevgili "memet" !
İşlerimizin ters gitmesinden ötürü Karaburun hayallerimizi ertelemek zorunda kaldık. Yani ben yine Özdere'ye geri döndüm. Ancak işlerimden ötürü yine de sık sık Karaburun yarımadasına uğruyorum.
Biliyorsun ahşap yapılar ve yenilenebilir enerji ( rüzgar ve güneş enerjisi ) konuları bu aralar oldukça gündemde. Ben de sürekli Foça , Karaburun, Mordoğan, Çeşme, Aliağa v.s dağ-taş seyahat edip duruyorum.
Kışa doğru işler biraz hafiflerse gezip dolaştığım yerleri yine buradan paylaşacağım sizlerle.
Bu arada Karaburun'da yaşayan arkadaşlar bana özel mesaj ile telefon numaralarını iletirlerse mutlaka ziyaretlerine gitmek isterim.

RİKO
09-09-2009, 11:21
geç bir bilgi belki ama,food&travel dergisinin ağustos sayısında karaburundan bahsetmişler,hem de pek iştah açıcı...

RİKO
14-10-2009, 15:53
Sevgili ''Karaburun'' meraklıları,
NTV TARİH dergisinin bu ayki (Ekim) sayısında Karaburun yarımadasının tarihte tanıklık ettiği mühim olaylar ele alınıyor ,inceleniyor.
Bilgilerinize...

mmavi
19-10-2009, 20:44
Samimiyetle yazdıklarınız çok güzel,öğretici.Özellikle mcege teşekkürler.2007 yılında yazılmış yazılar ama hala bu konuyla ilgili birşeyler yazmak isteyenler olursa çok sevinirim.İzmir civarında gerçek yaşam kurabileceğim bir yere taşınmak istiyorum.Bilgi,tecrübe ve iyiniyet dolu yazılarınızdan istiyorum,bekliyorum:)

triple
20-10-2009, 15:35
Mordogan, Balıklıova, Karaburun!!!
Kıymeti mutlaka bilinmesi gereken ender yerlerden biri! Sanirim cok Şanslıyım çünkü Dünya nın Cennet köşelerinden biri olan Mordoğan civarında bir yazligim var. Yüce yaradanıma bu yüzden sonsuz teşekkür ediyorum. Yanlız tek derdim istanbul da ikamet ettiğimden dolayı sadece uzun sureli tatilerde gidebiliyorum. Ahh birde yakın olsaydı hafta sonları kesinlikle zamanımı mordogandaki yazligimda geçirirdim.
Mordogan Karaburun, Balıklıova civarındaki arkadaşlarla yazları gorusebiliriz saygılar
Ortadogulular sitesinde bir yazligim var!!!
Ayrıca Mordoğan Körfez bolgesinde Hacıların yeri denilen yerde aileme ait :) !!!!

triple
20-10-2009, 15:38
Karaburun Mordogan Bolgesinde Ceviz yetistirilebilirmi birkac tecrubem oldu ama ne yazikki hepsi husranla sonuclandı nerde yanlıs yaptim yoksa asla yetismeyecek bir agacmıdır ceviz bu bolgede yoksa sansızlıklar benimi buldu????? yardımcı olun:)
Mordogan cevresinde bolgede yetisebilecek agac cinsleri nelerdir???
kaysı-uzum-seftali-badem - kiraz agaclari guzrl yetisiyor bunlar dısnda ozelikle ne tavsiye edersiniz? tropik meyvelerden eken yetistiren var mı??????

arıkuşu
21-10-2009, 10:59
Sayın triple,
Mordoğan gerçekten çok güzel bir yer. Ben sizden daha çok gidip geliyorum. Kış-yaz farketmiyor işim uygun oldukça yani...Eylül ayında Mordoğan civarında yaptığımız trackingde dağların arasında çok yaşlı harika bir ceviz ağacının altında dinlenme molası verip, kumanyalardan sonra, nefis cevizlerinden tatmıştık. Tropik meyveler görmedim ama bol badem ağacı var Mordoğan'da. Bir de bizim sokaktaki Jakaranda ağaçları. Sanırım Mordoğan'nın havası suyu iyi gelmiş onlara. Hiç nazlı değiller. Senede iki defa mor salkım halinde açıyorlar. Saygılarımla.

dervisali
13-05-2010, 15:51
Sayın grup üyeleri özellikle karaburun severler. Öncelikle hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Ben bir doğa düşkünü gezginim. Tabi şimdilik çalışma hayatım dışında bu güzel değerlere zaman ayırabiliyorum.
Ancak bu konu başlığında size yazmamın nedeni yaşadığım ekonomik sıkıntı nedeni ile 15 yıllık hayalime veda etmek üzere olmam ve bu vedayıda olabildiğince bilinçli bir insana aileye yapmak istiyor olmamdır. İzmir Karaburun Yeniliman köyünde şu anda bitmiş bulunan (Dubleks bahçeli villalar) ancak henüz çekilişi yapılmamış olan kooperatif hissemi devretmek istiyorum.
Bu doğa güzeli cennet yerin sahibi gerçekten İzmir in ve buraların değerini kıymetini anlayan birisi olması gerekir diye düşünüyorum.
Bu konu başlığında burada arayışlar içinde olan birilerini görünce yazma ihtiyacı hissettim.
Selamlar,

Smyrna
13-05-2010, 19:33
Merhaba Karaburun dostları,

Eğer Karaburun'da tatil yapmayı düşünüyor ve alternatif bir yer arıyorsanız bu yıl İskele'de hizmete giren, işletmeciliğini eski komşum, canım arkadaşım GÖZDEN hanımın yaptığı YALI PANSİYON hizmetinizde..

Denize sıfır, iskele restauranlarına 50 mt mesafede, huzur ve sıcak evsahipliği arıyorsanız 0232-7314012 numaralı telefondan GÖZDEN hanım ile irtibat kurarak rezervasyon yapabilirsiniz...

http://www.karaburunyali.com/

Adres :))
Google earth (enlem: 38°38'48.62"K) (boylam: 26°30'48.81"E)

buyukcoban
13-05-2010, 20:50
Arkadaşlar,

Yanlış anlaşılmazsa eğer benim de Mordoğan'da bir evim var satılık. Ben de buradaki diğer arkadaşlar gibi Mordoğan tutkunu olduğum için 3 sene önce kabada alarak en iyi malzemelerle evimi geçen sene tamamladım. Ancak gel gelelim bu arada dünyaya gelen benim küçük kızımı hesaba katmamışız. Kendisini Mordoğan yolunda araba tuttuğunu geçen yaz anladık. ****** bundan sonra Mordoğan'a gitmek bizim için ızdırap olmaya başladı. Neyse fazla uzatmayayım biz bu güzel evi şubat ayında satma kararı aldık ailecek. İlgilenenler www.sahibinden.com adresinde arama çubuğuna 20117573 numaralı ilan yazarlarsa ayrıntılı inceleyebilirler...

naturelover
17-05-2010, 21:58
merhaba arkadaşlar. Bende Karaburun'u çok sevenlerdenim. Havası, denizi, doğası mükemmel bir yer. Her fırsatta gidip kendimi tazeliyorum adeta.

Kalınacak yerler konusunda tecrübeli bir Karaburun'cu olarak sizlere 5-6 senedir sürekli gitmekte olduğum Keyfim Butik Otel ve Pansiyon'u önerebilirim. Hem sahipleri çok cici bir aile hem de turizmci oldukları için işlerini bilerek yapıyorlar. Odalar tertemiz ve konforlu, yemekler mükemmel, manzara harika. Yerleri İskele'de taş çeşmenin tam karşısında. Otelin terası muhteşem bir manzaraya sahip. Bir de isterseniz tekne turu ve balık avına da otelin teknesi ile gidebilirsiniz. web sitesi www.keyfimhotel.com tel : 0 232 7313161

Karaburun görmeyenler muhakkak buraya gitmeli. ne bozcaada , ne cunda, ne çeşme, ne alaçatı... sevgiler...

qokhanyilmaz
05-07-2010, 10:31
Sayın mgece selo abiyi tanırmısınız.Limanda teknede yaşar bide nayman canku abimiz vardı orda.Akvaryum koyu özellikle Türkiyede akdeniz dahil girdiğim en güzel denizdi.Bence bu kadar güzel kalabilmesinin sebebi çok uzun ve kıvrımlı bir yol olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Bu arada tepedeki mezarlıkta bir arsa beğenmiştim 2008'de ve 3 dönümdü. O zaman için paramız yetmemişti ve ertesi yıla ertelemiştik.Ertesi yıl helikopterlerle gelip arsaların neredeyse tamamına yakınını almışlar. Ve şu anda inanılmaz pahalanmış hem arsalar hemde konutlar. Benim gördüğüm kadarıyla kendi kendisine yetebilecek bir insan için gerçekten bir cennet ama sosyal aktivitelere ihtiyaç duyacak birisi için yanlış tercih olur diye düşünüyorum. Bana en ilginç gelen şeylerden biriside orda savcılık yapmış bir arkadaşımın bölgede 20 yıldan beri hiçbir hırsızlık olayına rastlanmadığını söylemesi olmuştu.

tenar
05-07-2010, 13:07
Sayın gökhanyılmaz,

Bahsettiğiniz mezarlık Karaburun mezarlığı mı?

Ben de bir karaburunlu olarak, henüz emekli olamadan, gidip tadını alamadan bozulacağından endişe ediyordum hep. Helikopterlerle gelip arazileri satın aldıklarını duymamıştık, ya da bizlerin nasıl da haberi olmadan oluyor bazı şeyler.

Şu an arazi fiyatları ne olmuştur bilmiyorum ancaki gelip yanımıza komşu olacak arkadaşlarımız için artık çok geç kalınmış olabilir diye üzülüyorum.

Türkiye'de pek de bir yer kalmadı doğrusu, sıra Karaburuna' da gelmiştir artık...

yasarugur
05-07-2010, 15:34
http://sibelinkahvesi.blogspot.com/2005/08/mor-iekler-mor-zmler-diyar-karaburun.html karaburunla ilgili bir yazı da burada var,benim de o yarımadada Badembükü(yanılmıyorsam aklımda kaldığı kadarıyla) köyü ilgimi çekmişti tv de izleyince

gazilim
10-07-2010, 13:23
bu yaz bende buraya gitmeyi istiyorum. kısmet olur inşaallah.

Neslihan ilhan
25-06-2012, 13:15
Gecen hafta sonu esim ve ben karaburun yarimadasindaydik.Sinirli iki gun icinde karaburun, yeni liman , tepeboz koyunu dolasabilme firsatimiz oldu. Bir de kucukbahce koyune kadar bir araba gezisi yapabildik.
Bu yolculuk sirasinda oldukca uzak mesafeden terkedilmis (hayalet de diyebiliriz) bir koy gorduk.
Dondugumde intrnette gordugumuz yerlerle ilgili ayrintili bilgileri edinmeye calisirken sizin muhtesem aciklamalariniza rastladim. Bir solukta okudum.
Tepeboz ve diger koyler hk yazacaklarinizi merakla bekliyorum. Sevgiler

menerio
17-07-2012, 22:59
Selamlar,

Karaburun Yarımadasında dolaşmadan önce ufak bir araştırma yaparken tesadüfen bu konuya rastladım. Ben araştırmamı ve gideceğim yerleri önceden belirlemiştim ama bilerek gitmek çok faydalı oldu.

Mordoğan'dan çıkıp gündüz İncirlikoy'da vakit geçirdik, akşam 5 gibi ordan hareket edip Karaburun - Küçükbahçe - Balıklıova ve tekrar eve geldik, çok keyifli bir yol, ilk defa gittiğim için koylarda sadece resimler çekebildim, gelecek seferlerde denize girecek güzel noktalar keşfettim. Köyler gerçekten hayalet kasaba gibi, insan bir garip oluyor izlerken.

Geçen yaz Mordoğan'da bir yazlık aldık ve yavaş yavaş bu yarımadayı keşfetmeye başlıyorum, gerçekten kimselerin olmadığı çok güzel noktalar var, umarım herkes keyfini çıkarır ve korumayı başarır.

Resimlere aşağıda ekledim, forum en fazla 5 link alıyor, iki mesajda göndereceğim, esas köyleri gezmek lazım, en güzel fotoğraflar orda ancak çok zamanım olmadığı için merakla gelecek seferi bekleyeceğim artık. :cool:

http://img221.imageshack.us/img221/9707/dsc0007nef.jpg
http://img818.imageshack.us/img818/6914/dsc0015nef.jpg
http://img96.imageshack.us/img96/9380/dsc0016nef.jpg
http://img191.imageshack.us/img191/7067/dsc0023nefr.jpg
http://img713.imageshack.us/img713/9590/dsc0025nef.jpg

menerio
09-08-2012, 20:10
Bunlar da diğer resimler, umarım çok büyük değildir. :)

http://img844.imageshack.us/img844/921/dsc0026nef.jpg
http://img835.imageshack.us/img835/471/dsc0027nef.jpg
http://img703.imageshack.us/img703/3197/dsc0028nef.jpg
http://img267.imageshack.us/img267/4238/dsc0031nef.jpg
http://img215.imageshack.us/img215/6084/dsc0032nef.jpg

menerio
09-08-2012, 20:14
Son pozlarla mesaj trafiğini noktalayalım...

http://img16.imageshack.us/img16/3366/dsc0034nef.jpg
http://img825.imageshack.us/img825/9332/dsc0039nef.jpg
http://img198.imageshack.us/img198/5627/dsc0040nef.jpg
http://img194.imageshack.us/img194/1856/dsc0045nef.jpg

çekirdek
17-08-2012, 17:00
Sayın hb27tr,
Balıklıova'da kiralık yer bulmakta zorlanacağınızı zannediyorum. Orada pek yapılaşma yoktur.
Urla, okul çağında çocuklarınız da var ise daha iyi olabilir. Şirin, tarihi ve doğal dokusu da olan, insana köy yaşamını da şehir yaşamını da sunabilen, İzmir'e de yakın (ve bu yüzden de kalabalıklaşan) bir nokta. Şiddetle tavsiye olunur :) :)

çekirdek
17-08-2012, 17:05
Sayın menerio, ne güzel resimler çekmişsiniz..
Hala Mordoğan'da iseniz, aşağıda linkini eklediğim yere de bir uğrayıp kahvemi için derim. Sohbetini yapacağımız çok şey olacaktır.

http://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/17259.htm

Zeytinci
17-08-2012, 21:17
Son pozlarla mesaj trafiğini noktalayalım...
[/IMG]

Menerio,

Sizden gün batımı sularında köylerden yeni fotoğraflar da bekliyoruz. Fotoğraflarınızın yorumlarını da lütfen.

Ellerinize ve emeğinize sağlık.

hb27tr
18-08-2012, 13:25
kıymetli tavsiyeniz için çok teşekkür ederim.


Sayın hb27tr,
Balıklıova'da kiralık yer bulmakta zorlanacağınızı zannediyorum. Orada pek yapılaşma yoktur.
Urla, okul çağında çocuklarınız da var ise daha iyi olabilir. Şirin, tarihi ve doğal dokusu da olan, insana köy yaşamını da şehir yaşamını da sunabilen, İzmir'e de yakın (ve bu yüzden de kalabalıklaşan) bir nokta. Şiddetle tavsiye olunur :) :)

menerio
21-08-2012, 17:07
Merhaba,
Bayram tatilinde yazlık kalabalık, pek fotoğraf makinamla dışarıya çıkamadım. Yarımadanın sahillerinde ve köylerinde dolaştıkça yeni fotoğraflar ekleyeceğim konuya.
Beğenmenize sevindim, kendi çapımda birşeyler çekmeye çalışıyorum, henüz bir iddiam yok, zaten gezmem gereken çok yer var :D

köylü_
18-08-2014, 12:34
Sevgili Agac-Net Üyeleri, ve Karaburun yerlileri ve hayranlari,

Karaburun'a yerlesmeyi düsünüyorum. Arazi, tarla ve/veya bir arsa ve üzerinde yikik bir tas evi almak istiyorum. Lütfen yardiminizi rica ediyorum. Saygilar ve sevgiler
Köylü

hawkan
10-05-2015, 16:21
konu güncel midir?
Anlatılanlardan sonra karaburuna hayran oldum ama yazılar bir kaç yıl öncesine ait. Son duruma ilişkin bilgi verebilecek arkadaş varsa çok memnun olurum.
Bakarsınız ben de Karaburunlu olmuşum. Yerleşebilirim yani.

ogunisik
02-04-2016, 15:11
eğer imkanınız varsa kesinlikle görmelisiniz, doğası değişmeden görülmesi gereken yerlerden...

MorBG
12-10-2016, 21:12
Oncelikle bu basligi acarak altinda degerli bilgiler paylasan Sn Mcege'ye ve katkilariyla destekleyen herkese cok tesekkur ederim. Keyifle okudum ve cok faydalandim. Bu haftasonu ozellikle Mordogan civarinda belirledigimiz bazi evleri gormek uzere o tarafta gelmeyi planliyoruz esimle. Ortadogulular Sitesi hakkinda yorumlarinizi almak isterim. Denize sifir, deprem yonetmeligi sonrasi yapilmis, nisbeten yeni site tavsiyelerinizi de paylasirsaniz cok sevinirim. Cok tesekkurler simdiden.

mavi eylul
17-10-2016, 15:28
2010 yılında gitmiştik karaburuna çok güzel bir yerdi... Hatta eşim cüzdanıyla denize girmiş ve denizin içinde düşürmüş tabi biz yolda felan düştü sanıyoruz... Karakola gittik belki bulan olmuşta karakola getirmiştir diye... Karakolun bahçesinden içeri girdik bir polis cüzdana bakıyordu ulaşabileceği bir numara varmı diye görünce çok sevinmiştik vatandaşın biri bulmuş denizin dibinde daha dikkatli olun diyede nasihat vermuşti :))

y.sule
04-12-2016, 19:01
Bu yaz mutlaka biz de karaburuna gitmeyi istiyoruz. Ozellikle melisa kahvalti evi ve manzarasi harika gorunuyo :)

Doğadann
07-01-2017, 15:55
Güzel paylaşımlar yapıyorsunuz teşekkür ederim kendi adıma :)

Foça Butik Otel
07-02-2019, 11:49
Çok güzel bir paylaşım olmuş teşekkürler...

www.focaotel1887.com (https://www.focaotel1887.com)