PDA

View Full Version : Damda 12 m2 Hidroponic Sera Yapımı




Sayfalar : [1] 2 3 4

leventali
11-09-2013, 22:11
Tüm üyelere merhabalar.

Öncelikle bu siteye emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Tarsus'tayım. 3. katın damında (bizim buralarda çatı olmadığı için çatı alanı düz boşluktur, 'dam' denir) 12 m2 amatör bir sera yapacağım. En başından gerek resimli, gerek çizimli (elimden geldiği kadar) gerekse maliyetini burada paylaşarak bir nebze olsun çorbada tuzum olsun istedim.

Teorik olarak en az 10 çeşit profilden çizim yaptım. Her çizimim sitedeki bir başka arkadaşımızın denemesi sonucu karşılaştığı olumsuzluk nedeniyle değişti. Araştırırken de daha ekonomik malzemeler bulabildim. Ha deyince yapmamayı da aç gözlülüğün nelere kadir olduğunu da yine bu siteden öğrendim. Zira seraya ilk çizdiğim projelerle, ilk uygulamaya sokmayı düşündüğüm boru adetleriyle şu anki durum 10/1 oranında. Tabi bu da maliyeti o kadar düşürdü demektir.

M2'sinden de anlaşılacağı üzere ticari bir kaygısı olmayan bir sera. Kendim yazılımcıyım. Bu bölgede görüştüğüm seracıları program yazmaya ikna edememiştim. Bu vesile ile bu amatör seranın otomasyon programını da yazacağım. 1 yıl gibi deneme yanılmaları içeren bilgileri elimden geldiği kadar burada paylaşacağım.

Sera kurma fikri başladığından bugüne değişmeyen tek şey seranın ölçüsü oldu. Ne uzadı ne kısaldı. Bu sera da farklı ürünleri yetiştirmeyi deneyeceğim. Elbette sitede bu konuda uzman olan üstadların da yardımıyla. Şems'e sormuşlar en iyi neyi bilirsin diye, o da "Haddimi bilirim", demiş. İşte ben de haddimi bilerek, bildiklerimi, uyguladıklarımı paylaşmaya çalışacağım. Peşinen yazıyorum ki, polemiklere düşmemek için.

Serada:
3 adet 3m 110'luk Pis su borusu,
1 adet 3m 150'lik pis su borusu,
1 adet 3m 80x80 yağmur suyu oluğu bağlantısı
1 adet 250 lt'lik depo olacak.

Biraz önce bahsetmiştim. 2 ay önce başlasam 110'luk borudan 24 adet kullanmayı düşünüyordum. Olmaz mı olur. Ama önce pişmeli düşüncesini de yine bu forum sayesine öğrendim. Hatta söylemesi ayıp, ilk denemeyi aquaponic yapmayı bile düşünüyordum ki, iş icabı Düzce'ye gidip 15 gün kalmam her şeyi değiştirdi. Ben de kendimi tatmin etmek için akvaryum üzerine 1 m'lik 110'luk borudan bir deneme yaptım. Birkaç çiçek, nane ve soğukluk ektim. Çiçek muhteşem çoştu. Naneler 10 cm civarında. Soğuklukları aç gözlü dönemimden kaynaklı, bizim saksıların dibinde yeni baş vermişlerden diktim. Onlarda ne büyüdü ne kurudu.

Nasipse yarın boruları delmeyle başlayacağım. Önce boru düzeneğini kurup, seranın dış profillerini buraya göre ölçülendirmek istiyorum. Tamamen bittikten sonra liste halinde masrafları buraya yazacağım. Karşılaştığım zorlukları da. Bu arada hayat yaşadığım şehre yabancı etmiş beni. Ve şehrimin esnafları da eski esnaf değil artık. Aradığım hiç bir şeyi burada bulamadım. Bulmama yardımcı olan da olmadı. Dünya parmaklarımın ucunda, istedim ki kendi yöremin esnafı kazansın ama nafile. Bir tek evimin karşısındaki su tesisatı satan kişiden yeterince yardım gördüm.

Perlit'i aradım örneğin bilen yok. Bilende de perlit yok. Girdim internete fabrikası 5 km ilerimde. Yani bu yazıyı okuyanlara tavsiyem, kağıdı kalemi alıp elinize, gerekli şeyleri yazıp, önce nereden bulacağınızı araştırın. Yine kendi şehrinizden almaya gayret edin bulabildiğinizce. Mesleğim yazılım ama yine de internetten satışlara soğuğum biraz. Olmayan ürünler için değil ama olanlar için soğuğum.

Fark ettiyseniz borular farklı ebatlarda ve hatta birisi çatı oluğu (kare 4 tarafı kapalı olan). Sebebi hepsi üzerinde denemeler yapmak. Kıvırcık Marul çeşitleri, domates, salatalık ve bazı çiçekler. Çiçekler annemiz için. Eminim benden çok emeği geçecektir sebzelere de. İşin garibi herkesten çok annem heyecanlı. Bakkalından, manavına, camcısından kuruyemişçisine kadar soruyorlar: Gülşen Teyze söyledi, damda suyla sera yapacakmışsın. Pek akıl işi değil ama bekliyoruz bakalım...

Araştırmalarımdan edindiğim bilgiye göre domates köklü bir bitki ve 150'lik borunun bile yeteceğinden şüpheliyim. Deneyip göreceğiz. 70'lik boruda marul yetiştiren bir sürü kişiyi de gördüm sitede. Belki benim aç gözlülüğümden ama bana oldukça küçük geldi. O yüzden ve ileride pişman olmayim ya da başka ürün eker denerim diye 110'luk boru aldım. Yağmur oluğunu ise sadece onda nasıl olacak diye aldım. Şunu söyleyebilirim ki, montaj işçiliği yağmur oluğunda daha fazla olacak gibime geliyor çünkü çoğu birleştirme parçaları onlarda yok. Su borusu kadar esnek hareket edemiyorsunuz. En azından şu anki düşüncelerim o.

Seranın küçük bir bölümünü de soğan, samırsak, maydanoz, tere gibi yeşillikleri ekmek için, ya kasalara içerisine perlit koyarak ya da küçük bir havuz yaparak deneyeceğim.

Tohum da aldım ama direk tohumla değil, fideyle başlayacağım. Tohumu da deneyerek yanılarak büyütmeyi düşünüyorum.

Seranın yarıya kadarı profil, üst tarafı 25 mm su borusunu yarım ay şeklinde bükecek şekilde yapacağım. Sebebi, birincisi maliyet, ikincisi kolaylık. 4 m 25 mm su borusunu 7.5 TL'den aldım. Dedim ya çok çizdim ama kiminde maliyet, kiminde taşıma zorluğu çıktı. Bunu da tesadüf eseri bir videoda seyrettim. 1.5 metrelik 30 mm boruyu yere çakıyorlar ve 25 mm su borusunu yarım ay şeklinde buraya geçiriyorlar. yaklaşık 2,5 - 3 m yüksekliğinde bir sera oluyor.

110'luk boruları 20 cm ya da 25 cm (iki merkez arası) delmeyi düşünüyorum. Hemen bir çok kişi 20 cm delmiş forumda. Bana bir birine çok yakın gibi geldi.

150'lik boruyu 40 cm arayla delmeyi düşünüyorum. Domates ve salatalık ekeceğim oraya.

Bu konuda önerisi olan üyelerimiz olursa memnun olurum.

Bir de bir konuda haddim olmayarak ricada bulunmak istiyorum. Bu yaptığım sera A'sından Z'sine kadar tamamen amatör bir seradır. Burada paylaşmak istememin sebebi bunu herkes yapabilir demek için. İçimizde çok tecrübeli arkadaşlarımız mevcut. Özellikle sera yapımında çalışanlar. Bazen öyle yorumlar yapıyorlar ki amatör seralara, okuyan insan "Yok bu benim boyumu aşar" diyebiliyor ki bu durumu ben de yaşadım forumu okurken. Eğer anne, konu, komşu mahalle baskısı olmasa sanırım bende vazgeçmiştim ki bu benim 15 yıllık hayalim. Toprağım olmadığı için sera yapamadım. Oysa şimdi toprağım yok ama sera yapabileceğim. Bu başlı başına bir mucize zaten. O yüzden çok tecrübeli arkadaşlardan ricam, öneriler de bulunurken içinde bir şeyler filizlenen kişilerin şevkini kıracak, bundan vazgeçirecek aşırı teknik konulardan kaçınmaları.

Yarından itibaren hemen her aşamasını resimleyerek, elimden geldiğince çizerek yaşadıklarımı paylaşacağım. İçinde amatör bir sera yapma fikri olup da yapamam diye çekinen varsa burayı takip etsin. Olabilen en basit anlatımla paylaşmaya çalışacağım. Maddi boyutu da dahil.

Uzun yazdığım için kusuruma bakmayın. Amatörün heyecanı deyin.

Sağlıcakla kalmanız dileğiyle...




idris şenol
12-09-2013, 16:42
hayırlı olsun:))

kursun
13-09-2013, 10:43
Hayırlı olsun, kolay gelsin ve başarılar.

leventali
15-09-2013, 00:57
Tüm üyelere hayırlı günler. Bu serada bir hayır var. Her tarih verdiğimde kendi kendime bir iş çıkıyor ve zaman kalmıyor. Nihayet bugün başlayabildim. Sera kuracağımız alanı boşaltabildik (ki bayağı bir zaman aldı). Profilleri alıp gelince ve ortalık boşalınca, yine ölçülerde değişiklik oldu. Seranın basit çizimini bilgisayarda çizip onu da yollamak istiyorum.

Bugün gece saat 20'de başladığım ilk işlem sera yerini ve ölçülerini belirledikten sonra, boruları delmek oldu.

Resimlerden sonra devam edecek...

leventali
15-09-2013, 00:59
2. parti resimler.

leventali
15-09-2013, 01:00
3. parti resimler.

leventali
15-09-2013, 01:24
Bu arada bir parantez açarak, Kursun ve İdris Şenol üyemize iyi dileklerinden ötürü teşekkür ederim. Parantezi kapatmadan, inanılmaz bir sıcakta çalıştığım için üzerimi çıkartmak zorunda kaldım, kusurumuz affola.

* 110'luk boruyu masa üzerinde delmek ve oynamaması için boru kilitlerini bağladık. Böylece boru çizimde ve delik işlemlerinde oynamadı.

* 110'luk borulara 20 cm (iki merkez arası) ölçülerimizi çizdik. (Büyük sözü dinledik)

* 6 mm bimetal (metal olmayan maddeleri delmek için üretilen) matkap ucu ile işaretlediğimiz yerlere birer delik deldik. Bu matkap ucunu kullanmamızın sebebi, bir sonraki aşamada 64 mm puncla deliklerimizi açarken, punc ucunun merkezden kaymaması. Bimetal matkap uçları 2-3 mm sivri, iğne gibi bir uca sahiptir. Noktayla işaretlemek zorunda bırakmaz sizi.

* Koçtaş'tan 13 Tl'ye aldığım yine bimetal ve bu iş için inanılmaz güzel 35-64 arası değişik ölçülerde kullanılabilen Boch marka punc. En güzel yanı büyük deliğin kenarlarında fazlalık olmasından ötürü, delik delindikten sonra, daha da aşağı inip bir yerlere zarar vermesini önlüyor. Ben 64 mm olan en büyük ebatla deldim delikleri. Köpük bardak kullanacağım ve sanki bu aletin ölçüsü bunun için tasarlanmış.

* Resimde matkaba abanmış gibi gözüktüğüme aldanmayın. Tam tersi matkabın birden inmemesi için matkabın ağırlığını alıyorum.

* Boruyu delerken matkabın en hızlı devrini kullanmak gerek. Ve bastırmamak. Çünkü metal olmayan ürünler yüksek devirle delindiğinde daha temiz bir yüzey ve delme kolaylığı olur.

* son resim sera alanımız.

yarın da çalışmaya devam edeceğim ve yeni resimleri eklemeye çalışacağım...

leventali
22-09-2013, 21:20
Seranın demir doğraması ve hidroponik bölümü tamamlandı. Resimler ekte.

leventali
22-09-2013, 21:21
2. parti resimler

leventali
22-09-2013, 21:24
3. parti resimler

leventali
22-09-2013, 21:25
4. parti resimler

leventali
22-09-2013, 22:38
Herkese merhabalar,

Nihayet seranın demir doğrama ve hidro sistem kısmını bitirebildim. Video olarak da sistemi çalışırken çektim. hidroponik deneme test sürüşü 2013 09 22 18 41 23 - YouTube (http://youtu.be/Z1R2vnJRUWI) videoya buradan ulaşabilirsiniz.

Geçen hafta Besin eriyiklerimiz, EC metremiz ve ph kitimiz Kudret Bey tarafından iletildi. Hediyesi ile birlikte. Buradan da teşekkür ederim kendisine. Bu arada yazmadan edemeyeceğim. Kargo geldi, paketi açtım, hepsini bir bir çıkardım ve paket boşaldıktan sonra yeniden pakete aynı ürünleri yerleştiremedim. 3-4 kişi denedik ve pakete aynı ürünleri yeniden yerleştiremedik. Paketin itina ile hazırla hazırlanması bir yana, ürünlerin yerleştirilme dizaynına hayran kaldık. Ve biz hala yerleştirememiş durumdayız.

Deneyimli arkadaşların önerilerini, düşüncelerini, yorumlarını bekliyorum.

Seranın ölçüleri 600 cm x 280 m genişlik, 220 cm tepe yüksekliği. Çatı bağlantısı tepe noktasından 20 cm.

Sera boruları :
Sera çatı boruları (tüm borular): 27 mm x 2 mm x 600 cm (çap-kalınlık-boy)
Çatı borusu bağlantıları : zemin 30 cm vidalı, 30 mm çap, 1.5 mm kalınlık
üst bağlantılar, 10 cm vidalı, 300 çap, 1.5 mm kalınlık

Çatı boruları, 60 cm sağdan ve soldan pay bırakılarak yarım daire şeklinde boru bükme makinasıyla büktürüldü. (ayaklar için 60 cm düz bırakıldı)

Havalandırma için arkaya bir pencere düşünüyorum, ön tarafın kapı durumunu düşünmedim.

Hidro sistem :

Fide boruları : 110 x 300 cm (2 merkez arası 20 cm delindi her boruda 15 fide gözü mevcut)
Redüksiyon : 110 /50 cm
Besin Deposu : 250 Lt
Pompa : Akvaryum iç filtre ( çift gözlü)

Sehpa (fide boruları için):

Ebatlar : 140 cm boy, 100 cm en, yükseklik 75 cm borular arası 20 cm
(iki boru fide deliği merkezleri arası)

Besin deposu yan yatırıldığı için yerden yüksekliği 60 cm. Drenaj deliği yüksekliği 50 cm. Sehpa yüksekliği 75 +3+2 (profil kalınlığı ve kelepçe yüksekliği) = 80 cm. Yaklaşık drenaj için redüktürlerden akan suyu depoya taşıyan boru ile besin deposu drenaj deliği eğimi 25 cm farkla eğimli.

Sehpanın 140 cm eninde yapılmasının nedeni, ölçülendirildiğinde 4 sağda, 4 solda , 7 ortada fide deliği kalıyor. Sistem su ile teste başladı.

Pompa olarak Akvaryum iç pompası kullandım. Güçlü bir pompa. Depo zemininden 20 cm yukarıdan borulara su pompalıyor. Yaklaşık 80-90 cm yüksekliğe. İki çıkışı T boru ile ayırdım. Çıkışın biri iki boruyu, diğeri iki boruyu dolduruyor.

Bir borudan akan su miktarı 90 sn (1.5 dk)'de 5 litre. (5 litrelik pet su şişesine saniye tutarak tespit edildi.)


Deneyimli üyelerimize sorularım :

1- Sehpayı bu şekilde yapmamın bir zararı olur mu? Fideler büyüdükten sonra (Kıvırcık marul ekeceğim) sağdan ve soldan aşağı doğru eğim olur mu endişesindeyim. 4 marul 300 gram olsa 1.2 kg sağa ve sola ilave yük binecek. Aynı zamanda da orta bölüme 7x300= 2.1 kg yük binecek. Sağ ve sol aşağı bastırırken orda da aşağı bastırdığında dengeler düşüncesindeydim. Tereddütlüyüm.

2- Yine bu sitede okumuştum, suyun akıntı hızının ph'ı etkilediğini yazıyordu. Şu anki verilere göre hız normal mi düşürmek mi gerekir?

3- Ön kapı için tepe merkezden aşağıya bir dikme boru inip, ön kapı bölümünü böyle yapmak istiyorum. Naylonlar iki yana açılacak ve kapanacak. Kapı yapmayı düşündüm ama hidro sistem arızası vs bir şey gerekli olduğunda kapının bayağı bir büyük olması gerekiyor.

Saygı ve Sevgilerimle...

kursun
23-09-2013, 13:04
Sayın leventali. Açıklamaların ve el ile yaptığın çalışmalar çok güzel olmuş.
Sorularını ustalarımız cevaplayacaklardır. Yapılan bir işin açıklaması da bu kadar güzel olur.
Yetiştireceğin marullar da kesinlikle aynı şekilde güzel olacaktır. Bunu hissedebiliyorum.
Başarılar, kolay gelsin.

leventali
23-09-2013, 14:38
Teşekkür ederim Sayın Kurşun.

Yavuz MALKOÇ
11-10-2013, 12:26
Hayırlısı olsun.Çok güzel olmuş.İnşallah güzel ürünler yetişir.

malbman
11-10-2013, 19:51
Sayın leventali, yaklaşık yirmi gündür sessiz kaldı sayfanız. Hiç gelişme yok mu?

beckham_711
19-10-2013, 18:11
Gelismelerin ne oldugunu merak ediyoruz.

leventali
20-10-2013, 00:20
Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Gecikmenin sebebi meşhur bir söz vardır "İngiliz gibi başlayıp, Türk gibi bitirmek!" diye, bizimkisi bunun tersi oldu biraz. Türk gibi başladık, İngiliz gibi devam ettik. Zira bu işin şakaya, aceleye, geçici hevese alınır bir yanı yokmuş.

Seraya havalandırma için yanlara iki adet 200 cm x 50 cm,
Arkaya bir adet 100 cm x 70 cm,
Ön kapıya bir adet 100 cm x 70 cm (kapıya monteli kapı kapalıyken havalandırma penceresini açabiliyorsunuz)

pencere ilave edildi. Sera alanı 600x 280 yaklaşık 18 m2. % 20 si 3,6 m2. Yani havalandırma için önerilen en az yüzde yirmilik alan. Pencere ebatları hesaplandığında seranın yüzde 20 sini oluşturmasa da 3. kat ve kuzey-güney, doğu-batı havalandırmaya açıldığından ve önü açık olduğundan yeterli gibime geliyor.

Önümüz kış olduğundan sadece arka pencere ve kapı penceresi aktif edildi, yan pencerelerin naylonlarını kesmedim onlar kapalı şimdilik.

Seranın taban profilleri içeri su almaması için betonla profil arasına köpük sıkılıp oturtuldu. Damın sütunlarına denk gelen yerlerden de ilaveten profil kaynatıldı. Maksat rüzgarda uçup gitmesin. Şimdilik gayet sağlam görünüyor.

İki gün önce naylonu ilk çektiğimiz gün sabah 04 te inanılmaz bir fırtına ve yağmur bastırdı. Yaklaşık 1, 1.5 saat kadar sürdü. Tahmin edebileceğiniz gibi soluğu serada aldık. İşin garibi beni uyandıran, bu işlerde pek de hevesi olmayan kızım oldu :) Birlikte çıkıp baktık, hatta bir 20 dakika kadar içeride o fırtınada oturduk. Bir iki yerden küçük bir sızıntı dışında su girmedi içeriye. Dışarıdaki fırtınayı sera içerisinde hissetmedik bile. İlk sağlamlık ve sızdırmazlık testini başarıyla geçtik.

Dün fidelerimizi aldık ve bugün yerine yerleştirdik.

Bu vesile ile Yonca Fide (Özbek Köyü-Tarsus) sahibine, çalışanlarına buradan bir teşekkürü borç bildim. Zira devasa bir tesiste amatörce bu işi yapacağımızı söylediğimiz halde, kapalı kamyonlar sıralanmış harıl harıl fideler paketlenip yüklenirken, kökü dibi 60-70 fide alacak bir amatöre gösterilen ilgi ve alaka teşekkürden fazlasını hak ediyor. 128 marul (kıvırcık), 9 domates (3 anıt, 3 gönül, 3 astona) ve 3 sivri, 3 dolmalık biber fidelerini bize normal satış fiyatlarıyla değil çiftçi fiyatlarıyla verdiler. İlaveten 10 tane göbek marulu da denememiz için verdiler. Aldığımız fiyat özel bir fiyat olduğu için buraya yazmayacağım ama az alımlarda fide tanesini 500 kuruşa verdiklerini buradan rahatlıkla yazabilirim.

Bugün toplu olarak resimleri paylaşacağım. Bir kısım resimler ben bilgisayara aktarmadan kızımın telefonuyla gitmiş. Onları da yarın aktaracağım. Gün gün imkanım oldukça resim çekip gelişmeleri buradan aktaracağım.

Ben bir amatörüm ve hayatımda ilk kez bir fide ekiyorum. Tüm bilgim, 2 aydan biraz fazlaca bu sitede okuduklarımdan ibarettir. O yüzden her türlü öneriye açığım. Sormak istediğiniz her şeyi seve seve cevaplarım (bu aşamaya kadar getirmiş olduğum pratikteki bilgiler)

Yardımlarını esirgemeyen Kudret Tezel Bey'e de teşekkür ederim.

Bu arada mini bir elektronik saksı da yaptım. Resimleri ekte. Elektronik bilgim amatörce. Ancak yazılım konusu zaten mesleğim. Nasip olursa serayı elektronik otomasyon durumuna yavaş yavaş, geçireceğim. Şimdilik sulama, ısı ve nem kontrollerini picle yaptıracağım. Pic olarak sulama için 16F84A kullanıldı, programı yazıldı ancak sistem seraya kurulmadı. Aslında mini elektronik sera bunun için yapıldı. Orada 12 V Renault Megan marka otomobilin cam silecek motoru kullanıldı. (15 TL). Sera içi damlama sulama için de 12 V dalgıç motor (25 TL) kullanılacak.

Kısa zamanda 16F877A entegresine yazdığım programla birlikte

- Dış Nem ve Sıcaklık,
- Sera içi nem ve sıcaklık,
- Sera içi, gün içinde aydınlanma süreleri ve şiddeti
- Sera içi damlama sistemi kontrolü.

her 10 dakikaya bir
Sensör-Tarih - Saat - Değer olarak seri porttan bilgisayara ve oradan da veritabanına kaydedilecek. Amaç geriye dönük istatistikleri kaydetmek.
Programını yazdım ancak picte deneme imkanım olmadı. Zira elimde USB destekli bir pic programlayıcı olmadığından yazdığım programları eski laptopuma yükleyip onun aracılığıyla seri port programlayıcı aracılığıyla aktarıyorum bayağı zor oluyor ve oldukça proplemler yaşadığım için usb programlayıcı alana kadar bekleyecek.


19-10-2013 tarih ve saat 20:00 itibariyle marullarımız 1.2 EC ve 6.5 PH değeriyle sisteme alındı. Yarın da (bugün) Domatesleri ve biberleri kasalarına ekeceğiz. Vira Bismillah diyelim.

leventali
20-10-2013, 00:24
2. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:26
3. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:29
4. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:32
5. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:34
6. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:39
7. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:40
8. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:42
8. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:45
9. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:46
10. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:48
11. Parti Resimler

leventali
20-10-2013, 00:59
Elbette hep çalışmadık. İlk mahsülümüzü unutmadık. Seranın hemen her aşamasında yardım eden, elinden telefonu düşürmeyen, 5 mesaj 10 resim çeken, yer yer beni sinirden hoplatan, beni gıcık etmekten ayrı bir zevk alan, yaşımızı unutturup çılgınlık yaptıran...

Ben O'na kısaca "Hayatın Anlamı." diyorum.

İyi ki varsın kızım. Hayat bir başka güzel seninle...


Şimdilik Saygı ve Sevgilerle...

idris şenol
20-10-2013, 19:34
hayırlı olsun

oceaneagle55
20-10-2013, 20:38
Elinize sağlık herşey çok güzel görünüyor.Bende sizin gibi denemelerime geçen sene başladım.Yanlızca bu işi profesyonel olarak yapmayı düşündüğümden 4-5 yılda kendimi biraz daha geliştirip öyle başlamıştım.Şimdi sizin sistemin aynısını 1000m2 lik bir serada yapmaya hazırlanıyorum.100 lük pimaş boru yerine farklı bir sistem düşünüyorum.Piyasada farklı seçenekler var.Evde topraksız tarım denemeleri-Samsunda topraksız tarım denemelerim başlığı altında sizin pimaş borulara dikili çileklerimi görebilirsiniz.:)
İyi çalışmalar bol sağlıklı ürünler

leventali
21-10-2013, 03:48
Teşekkürler İdris Bey ve oceaneagle55.

oceaneagle55, verdiğiniz linkteki çalışmalarınızı hayranlıkla izledim. 1000m2 seranızın çalışmalarını da heyecanla bekliyorum. Herşey gönlünüzce olsun.

Gün gün seradaki gelişmeleri, yaşadıklarımı buradan aktarmak istiyorum. İçinde hevesi olan arkadaşlara amatörce yaptığımız işte başımıza neler gelebileceğiyle ilgili bilgiler olsun.

1. Günün serüvenleri :

- Uygunsuz bir günde sistemi aktif etmenin neticesinde PH ayarlamak için sodyum hidroksit ve sülfirik asit bulmak için açık bir yer bulamadık. Suyun asit oranı 7 nin üzerinde. Bugün ilk işimiz bunları temin etmek olacak.

- Marul fidelerinin yüzde 90'ı kendini toparladı. Bugün resimlerini ekleyeceğim. Ama yüzde 10'unun baygınlığı hala devam ediyor.

- Sera içi gün boyu çok sıcaktı. Hatta saat 12:00 da 35 C'nin üzerine çıkınca içeride vantilatör çalıştırdım. 30 civarına indi.

- Gün boyu saatler arasında sıcaklık ölçtüm. Gece ve gündüz arasında çok büyük fark var. Gündüz 30 ortalamalarında gece ise 13-14 derece. Bunun için ilave önlemlere ihtiyaç var mı ustalar cevap verirse sevinirim.

- Gece çok aşırı bir nem oluşuyor içeride. Yapraklar bile ıslak. Bunun ne gibi zararları olur bilmiyorum ama iyi birşey olmadığını okumuştum. Bunun için ne gibi önlemler alabileceğim konusunda yardıma ihtiyacım olacak.

- Akşam 21'e kadar suyun EC değeri 1.2 değerini gün içerisinde sabit tuttu. Ancak sabaha karşı 02'de baktım EC 0.8 e düşmüş. Yaklaşık 200 lt lik su var sistemde. 100 er ml besin eriyiği ekledim. Saat 3'te hala EC 0.8 di. Isının buna etkisi olup olmadığı endişesiyle 1.2 ye gelene kadar besin eriyiği ekleyip eklememe de kararsızım.

Ustalar cevaplarsa sevinirim. Isı değişiminin EC üzerinde bir etkisi var mı?

- Domates ve biber fidelerimizin yeri hazır olmadığından viyollerde duruyor, arada bir az miktarda 2 EC ile fisfisle suluyordum. Öğleden sonra 4 saatlik bir zaman ayrı kaldım. Geldiğimde hepsi viyolun üzerine yatmıştı. Sularını verince 1 saat içinde kendilerine geldiler. Yerlerini hazırlayana kadar hepsini bir kasaya perlit koyup içerisine ektim. Asıl yerlerine ekince umarım birşey gelmez başlarına.

Sık sık deniyor ya, bitki beslemek çocuk yetiştirmek gibi. Kesinlikle hayır! Bir çocuğun ki isterse 1 aylık olsun, siz yemeğini vermeyin, susuz bırakın, altını temizlemeyin, gazını almayın size dünyayı dar eder. Bu gariplerin ne sesi var ne soluğu. Tek numaraları yere kadar yığılarak sizin görebilmenizi ümit etmek.

- İyi bir elektrik tesisatı çekmek gerekiyor. Zira ortalık üçlü uzatmadan geçilmiyor. Sera içine bir masa mutlak şart. Küçük bir masayı içeriye koydum. Bugün de elektrik tesisatını çekeceğim. Bugün yeni resimleri de ekleyeceğim. İşin doğrusu ortalık çok karışık olduğundan göz zevkinizi bozmak istemedim. Yoksa bayağı bir resim çekiliyor.

- Bir konuya dikkat çekmek için (aslında bu anlamda kullanılmaz ama) bizim buralarda o konuya gözüm seğeriyor denir. Ofisten çıkarttığım 12.000 btü split klima kenarda duruyor ve gözüm ona doğru seğeriyor :) Bu gidişle ısıtma işini ona havale edeceğim gibi.


Bu günlük bu kadar.

Kudret Tezel
21-10-2013, 23:17
Merhabalar sayın leventali, ölçümleriniz çok doğru. Eğer topraksız tarım yapılacaksa teknik bir iş olduğunu unutmamak, ve oyunun kurallarını bilmek zorundayız. Yaptığımız ölçümlerin doğruluğundan emin olmamız lazım. Bu vesile ile EC konusunda birkaç şey söylemek istiyorum. Bunlar daha önce söylendi bahsedildi, ama sayfa sayısının çoğalması konuların çoğalması dolayısıyla birkez daha anlatmakta fayda var.
Herşeyden önce kullanmış olduğunuz ölçü aleti topraksız tarım çalışmalarım ilerleyince olmassa olmaz diye düşündüğüm ve öncelikle kendim için yaptığım ama arkadaşlarımın beğenisini kazanmış kalibrasyon gerektirmeyen doğru ölçen çok fazla hata yapmayan bir ölçü aletidir. Ancak bazı temel bilgileri bilmessek hata yapabiliriz. Bu yanılgıya düşmemek için herşeyden önce ve herşeyden önce bu aletin gerçek bir EC metre olduğunu bilememiz gerekiyor. EC elektrik iletkenlik demektir. İş elektrik iletkenlik olunca her malzemenin iletkenliği sıcaklığına bağlıdır.Dolayısı ile su sıcaklığı değiştiğinde EC nin değişmesi çok doğaldır. Onun içindir ki bu ölçmelerde ısı kompanzasyonuna dikkat etmek gerekir. İletkenlik deyince 25 derece ki iletkenlik kabul edilmiştir. Su için iletkenliğe sebep olan içindeki tuz miktarıdır. Tuz miktarı değişmediği halde ısı ile iletkenliğin değişmesi ısı ile iyon hareketlilğinin artmasına bağlıdır. EC metre kullanma talimatında ısı konpanzasyonu konusu anlatılmış, ısı değişikliliği ile EC nin hesaplanması ait örnek verilmiştir. Ancak hataların büyük bir kısmı su seviyesinden kaynaklanmaktadır. Besin tankınıza dolu olduğunu gösteren bir işaret çizgisi çiziniz. EC ölçeceğiniz zaman tankınızın suyunu işaret çizgisine kadar tamalayınız.ve suyun iyice karışmasını bekleyiniz. Ölçümü öyle yapınız. Besin eriyiğine sıcaklığını ölçen basit bir termometre koyunuz. Ölçümleri ayni sıcaklıklarde yapmaya gayret ediniz hiç bir hata olmıyacaktır. Eksilen ec değerini yerine çekmek için besin stoklarından ilave ediniz. Eğer farklı sıcaklıklarda ölçme yaparsanız kompanzasyon hesaplamasını yaparak doğru değerleri bulunuz.

Gerçek değer = Ölçülen değer * 56/ (t+31)

Ölçülen değer= Gerçek değer* (t+31)/ 56

Örnek: 30 derecede ölççülen EC 1,2 olduğuna göre gerçek EC ( 25 derecedeki EC )

1,2* 56/ (30+31)= 1,2* 56/ 61= 1,10 imiş.

Sıcaklık 14 dereceye düşünce:

1,10 * (14+31) / 56=0,88 Bu ölçmeyi yaparken su seviyesine dikkat ettiyseniz 0,08 lik bir düşme yani besin azalması olmuş yani marullarınız besinin bir kısmını tüketmişler demektir.

ÖZET: sistemimizi kaç EC ile çalıştıracağımıza karar vereceğiz. ve bunu gerçek değer olarak formülümüzde yerine koyacağız.

Olması gereken değer. =Sistem değeri* ( t+31) /56 olmalıdır.

Bu basit hesaplama yapıldığında her ölçmede EC düşük çıkacak ( su seviyesi tamamsa) ve olması gereken değere kadar besin ilave edilecektir.
Herkese başarılı çalışmalar dilerim. Kolaygelsin.

leventali
23-10-2013, 18:08
Marullarımızın ilk sabahları...

leventali
23-10-2013, 18:11
Marullarımızın ilk sabahları 2

leventali
23-10-2013, 18:12
Marullarımızın ilk sabahları 3

leventali
23-10-2013, 18:13
Marullarımızın ilk sabahları 4

leventali
23-10-2013, 18:14
Marullarımızın ilk sabahları 4.0 (program versiyonlarına döndü )

leventali
23-10-2013, 18:17
Marullarımızın 3. günü-1

Büyük aksilikler, bilgi eksikliği ve bunların giderilişinin ardından 1 günde marulların kendini toparlayışı. İnanılmaz bir durum! Resimlerden sonra notlarıma devam edeceğim...

leventali
23-10-2013, 18:19
Marullarımızın 3. günü-3

leventali
23-10-2013, 18:20
Marullarımızın 3. günü-3

leventali
23-10-2013, 18:21
Marullarımızın 3. günü-4

leventali
23-10-2013, 18:23
Marullarımızın 3. günü-5

leventali
23-10-2013, 18:24
Marullarımızın 3. günü-6

leventali
23-10-2013, 19:49
Yeniden Merhabalar,

Nasıl üzülüyor insan, aradığını bulamamakla, aradığını anlatamamakla... 2 gün sülfürik asit aradım. Sonunda bir sanayide akü imalatçısı Mehmet Amca o kadar ısrarıma rağmen 1 litrelik asitten para almadı. O da ben de Sülfürik Asitin suyun PH'ını düşürdüğünü anlayamadık. Mehmet Amca'nın "Sen yine de dökmeden iyi araştır olum, benim pek kafama yatmadı. Biz asiti azaltmak için saf su kullanıyoruz." tembihiyle ve benim Kudret Bey'e teyit ettirmemle sorunu çözdük.

Yanlış EC ölçmenin ve Suyun PH'ının yüksek olması neticesi marulların yüzde doksanı ilk ektiğimden pek farkı yoktu. Bir de seraya direk güneş ışığının vurması ve ısıyı 40 C lere çıkarması, baygınlıklarını gideremedi. Üstüne bizim hatalı ölçümlerimiz ve suyun PH'ı sanırım hepsini isyan ettirdi. Sıcaklık önlemini metresi 4 liradan 4 metre %50'lik (anca bulabildik) jüt (gölgeleyici) alarak ve içeride küçük bir vantilatör çalıştırarak önledik.

Doğru EC ölçmesini Kudret Bey'den yeniden öğrendik. Suyun PH'ını 6.5'e düşürerek, ki hiç kolay olmadı, 1.2 EC ile bugün sabah yanlarına gittiğimde inanılmaz bir gelişme gördüm. İlk resimlerle son gönderdiğim resimler arasında toplamda 1 gün var. Hemen hepsi canlanmış. İçlerinden küçük yapraklar çıkmaya başlamış.

Suyun PH'ını düşürmede oldukça zorluyor mevcut sistem. Depoda mevcut su miktarını tam bilememek büyük eksiklikmiş. 4 boruda toplamda 100 lt ye yakın su oluyor. Depoda da bir o kadar tahmini. Her ölçümde suyun devirdaimi için yarım saat kadar beklemek gerekiyor. Zira 10 dakikalık ölçümler doğru sonuçlar vermedi. Hatta 1 saatte su tam ölçülebilecek süre.

Bu sisteme ölçüm yapılacak bir düzenek eklenmeli. Su ölçümünden önce sistemdeki tüm su depoya gelmeli. Ölçümler eklemeler, çıkarmalar yapıldıktan sonra sisteme geri basılmalı su. ****** bu dediğim amatör sistemler için geçerli olsa gerek. Benim 4 boruda 100 lt su olduğunu düşünürsek...

Koca Tarsus'ta ki 350-400 bin nüfusa sahip, topraksız tarımla ilgili aradığınız hiç bir şeyi bulamamak çok üzdü beni. Tarsus'un en büyük tarım mağazasında o da hatalı bir siparişten dolayı damlatma kazıklarını (sadece 3 mm liği vardı) ve hortumunu bulabildik. Ama ana boruya bağlantı parçasını bulamadık. 7 mm lik başka birinin elinde kalmış bağlantı parçalarını ısıtarak bin bir eziyetle yerlerine bağladık.

Domatesleri ektiğim kasada sadece perlit mevcut. İçerisini artan sera naylonuyla kapladım. Herhangi bir kesim yapmadan havuz misali. Perliti iyice ıslatıp, yıkayıp içerisine döktüm. Yaklaşık 15-18 cm yükseklikte. 200 litre kadar perlit aldı içerisi. Resimde görüleceği üzere besin tankını da sebze kasası içerisine naylon sererek yaptım. Kasanın geldiği yerin tam altına naylona bir delik açtım ve üzerine perlit koymadan plastik telis çuvalından keserek koydum. Böylece perlit hiç dökülmüyor. Soğanları ektiğim kasadan tecrübe. Üzerini siyah kalın naylonla kapladım. Perliti içerisine döküp, naylonu yanlarından geçirdim. Yani torba gibi siyah naylonun içerisinde değil sadece uçlarını yanlardan kasaya gömdüm. Kasanın eni 45 cm boyu 150 cm. Resme bakıp ustalar dikimin doğruluğunu teyit ederlerse sevinirim. Damlatıcı kazıkları kökten yaklaşık bir 5-10 santim uzağa gelecek şekilde, her bir fideye bir adet sapladım. Ekim şekline göre her iki fideye bir tane olabilir mi? Ustalar cevaplarsa sevinirim.

Bu kasanın yapımını resimleyemedim zira hep çalışıp hem resim çekmek oldukça zor. Ama ikincisini yaparken özellikle resimleyeceğim. Çünkü bu kasa pimapen artıklarından yapıldı. Yani sıfır maliyet. Sadece işçilik. Büyük bir pvc firmasının işini de yapıyorum. Oranın tesadüfen resimlerini çekmeye gittiğimde arkada hurdalıklarıyla tanıştım. Bu malzemeleri atıyorlar. Haftada bir gün hurdacı gelip götürüyor. Yanlara ve altlara konulan parçalar asma tavan lambrisi olarak isimlendiriliyor. Zaten alacak olsanız da 20 cm x600 cm olarak satılıyor bu şekilde 8 TL.
Bunları birleştirmek için dar U isimli parça kullanılıyor. Bunun da 6 metrelik boyu 5 tl. Yanları kuvvetlendirmek için taban parçası diyorlar, bunun fiyatını bilemiyorum ben zaten hurdasını aldım. 2 metrenin altındakileri atıyorlar. Asma tavan lambrisinde de öyle. İşçiliği çok kolay. Maket bıçağıyla bile kesiyorsunuz. Annem bunun böyle olduğunu görünce pimapenden buz gibi oldu.

Su devirdaimi için 25 tl ye mazot pompası adıyla anılan 12 V pompa aldım. Bugün öğleye kadar harikaydı. Ancak bugün yandı. İçerisini açtığımda inanılmaz adi bir işçilik gördüm. 1 damla slikon kullanmışlar. Çok kaliteli gibi görünen bir o kadar kalitesiz bir ürün. Tam emin değilim ama iyi izole edildiğinde, yani yeni alındığında açılıp iyi slikonlanırsa ve motor içine su girmezse, çok ucuz ve çok güçlü bir alet. İlk aldığımda denedim 3 metreye suyu sorunsuz bastı. Bunu almamın nedeni içerideki sistemin tamamını 12 V üzerine kuruyorum. Zira bir araba aküsü alıp, elektrik kesintilerine karşı şimdilik kullanacağım. İleride olurda güneş paneli de alırsam diye düşünüyorum. Alet güçlü ama kalitesiz. Yenisini alıp izole edim mi yoksa şu akvaryum içinde çalışan sump pompalardan mı alim karar veremedim doğrusu.

Hidroponic akan su sisteminde akvaryum içi hava motoru kafası çalışıyor. Şu ana kadar en küçük bir sorun çıkarmadı. Ancak basınca damlama kazığı olan sisteme yeter mi bilemiyorum. Deneyenler deneyimini paylaşırsa sevinirim.

Yaşadığım tecrübeler sonucunda üzülerek söylemek zorundayım ki, bu işi çiftçi memet yapamaz kardeşim. Bir çok nedenden dolayı yapamaz. Biz eğitimli insanlar bunca bocalarken, bunca hatalar yaparken, en basit konuları anlayamazken bu işi çiftçi memet yapamaz. İkincisi çok maliyetli ve masraflı bir iş. Bu işi amatörce yapmak isteyenlere tavsiyem evde oturup hesap yapmasınlar, zira çarşıya uymayacak. Ya da evde yaptığınız hesabı bir 8-10 katına çarpın. Ve mutlaka tek ürün ekin. Tek ürün, tek sorun, tek masraf. İşin başında 24 boru düşünüyordum da...

Aşık Veysel boşuna dememiş benim sadık yarim kara topraktır diye. Arta kalan marulları ablamların bahçesine ekmiştim. Bugün hava atıyor bana, benim marulları gelde gör seninkiler ne ki diye. Gittim gördüm. Gerçekten de benden bir gün sonra ekildiler ama harika toparlamışlar kendilerini. Biz EC ile, PH ile, Isı ile, Gölge ile uğraşırken onlar almış yolu gidiyor...

Ama topraksız tarımın gücünü asla küçümsememek gerekiyor. Ticari anlamda ciddi bir sermaye ve birikim istiyor. O da yetmez çalışan her personelin topraksız tarım eğitimi alması gerektiği gibi, ekili ürünün bakımıyla da bilgilendirilmeli. Çiftçi memet'in neden uzak durduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Çünkü yapamaz. Yıllarca nakliyecilik yaptığımızdan onların yapısını iyi bilirim. Yapamazlar. Çok cesurları vardır gözü kara. Bu lafım onlardan uzak...

İşin içine girdikten sonra gördüğüm şey müthiş bir pazar. Türkiye bunu nasıl atlıyor ya da sermayeli insanlar bunu nasıl atlıyor bir türlü aklım ermiyor. Aslında eriyor. Bizde Zengin yok! Bizdeki zengin kavramı iyi bir evi, iyi bir cibi, bankada bir kaç trilyon parası, birkaç da stüdyo ev eşittir zenginlik. Bir sanayi odası toplantısında konuşma yapacağım günün sabahında bir gazetenin haberi şöyleydi : "Türkiye'deki iş adamlarının tamamının serveti Toyoto'nun yarısını almaya yetmiyor." İşte bizdeki zenginlik bu! Hep demişimdir kime göre zenginsin? 100 bin lirası olan bir asgari ücretliye göre multi milyarder zengin. Neyse konumuzdan uzaklaşmayalım.

İnşaattan tarıma fırsat bulamayan hükümetlerden gelen bir ülkeyiz. Dün de öyleydi bugün de. (Cumhuriyet dönemini ayırıyorum). Koç bile tarımdan çekilme kararı aldı. Önce hayvancılıktan şimdi de tarımdan. Neyse yeniden konumuza dönelim.

Yaşadığım olumsuzluklar :
- EC'yi depodan aldığım suyla ve EC metrenin gösterdiğiyle ölçüm yaptım. Kudret Bey açıklayana kadar da böyle devam ettim.
- Depo büyük de olsa (250 lt) EC ve PH tutturabilmek çok zor. Sıcaklık farkı inanılmaz. Dışarıda 30 dereceyken su deposunda 19 derece. Dışarı 12 dereceyken su deposu 25 derece...
- Her ölçüm mutlaka kayıt altına alınmalı. Yoksa nereye gittiğinizi de bilemiyorsunuz, kaç mg la neyi hangi ölçüye getirdiğinizi bulamıyorsunuz. Hoş bulduğunuzda da matematik uzmanı olmanız gerekiyor. Isı, PH, EC hepsi bir birini etkiliyor. O yüzden ilk tavsiyem orantı hesabını iyi öğrenin :)

- Başında yapmadığımız kaydı yapmaya başlayınca güzel sonuçlar çıkmaya başladı. 70 ml A ve B eriyiğinden koyduğumuzda 0,050 artışımızın olduğunu tespit ettim.

1. ölçüm : (23:10) dün
ISI=20 C
EC=1.13 (Gerçek EC)
70 ml A ve B eklendi..
PH=6.5 (renkle ayarlandığı için tahmini yani 6.4, 6.2 de olabilir)

2. ölçüm : (23:46) dün
ISI=20
EC=1.18 EC (Gerçek EC)
PH=6.5

70 ml 0,05 Gerçek EC artışını sağlamış.

30 ml A ve B eklendi. 1.2 'ye geleceği düşünüldü ve domateslere zaman ayrıldı. Gelip gelmediği ölçülemeden
gece 03'te seradan hızla ayrılıp yatıldı.


3. ölçüm (10:00) bugün
Tanktaki su eksikliği tamamlandı. (yaklaşık 20-25 lt)
EC=1.2
PH=yüksekti 6.5 e indirildi.

4. ölçüm ( 16:00) bugün
Tanktaki su eksikliği tamamlandı.(yaklaşık 20-25 lt)
EC=1.4
PH= Yüksekti 6.5'e indirildi.

Bugünlük bu kadar...
Saygı ve Sevgilerle...

oceaneagle55
23-10-2013, 21:26
Sayın leventali

Öncelikle bu özverili çalışmanızı hayranlıkla izliyorum.Tecrübe dediğimiz olay yaptığımız hataları anlayıp düzeltmemizle gerçekleşmezmi ?Sizinki gerçekten bir arge çalışması olmuş.Ben artık bu işi yavaş yavaş ticari anlamda büyütmek için araştırma ve girişim yaparken bile sizin kadar istikrarlı bir çalışma yapamadım :)
Bugün alışveriş yaptığım manavın 500 gr bile gelmeyen kıvırcık marulu üreticiden 1.25 tl den aldığını duyunca şaşırdım.Yani bu işte gerçekten para var.****** bilinçli ve kaliteli üretimde.Kolay gelsin

leventali
24-10-2013, 01:49
Sayın oceaneagle55,
Size naçizane tavsiyem, terzi misali 3 ölçüp bir biçin. Eğer topraksız tarımı ticari olarak yapacaksanız 10 ölçün bir biçin derim. İnsanı heyecanlandırıyor ama bir o kadar da yorucu ve riskli bir iş. Asla ve kata ucuza getirmek gibi bir düşünceyi aklınıza bile getirmeyin. Denedim iki üç katına mal oldu. Ticari düşünüyorsanız mutlaka profesyonelce bu işi yapanlarla görüşün. Bir kişiyle değil 10 kişiyle görüşün. Hepsi sizi yolunuzdan döndürecek bir sürü gereksiz şeyler söyleyeceklerdir. Siz hepsinin haklı, haksız, taraflı, tarafsız yanını süzerek kendiniz karar verin.

Bir, belki iki yıl sürebilecek bir yazılımını yazmak için çıktım yola ve gördüm ki, her bir işi otomasyona bağlasanız bile çevresel faktörlerin etkisiyle insan olmazsa olmaz bu işte. Hele işin başında siz durmayacaksanız ki ilk dönemlerde belki de 24 saat, şevkinizi kırmak istemem ama hiç girmeyin bu işe.

Sahibinden çalışanına kadar bilinçli bir sistem kuran ve bu işi severek özveriyle yapan bir kimsenin bu işte para kazanmaması içten bile değil. Zaten bütün mesleklerde bu söz konusu değil mi?

Bir dönem siyasetle uğraştım. Ki o zamanlar bu bölgede seracılık deyince akla alçak sera denilen kargılarla yapılan bir metre yükseklikteki seralar gelirdi. Her köye, her çiftçiye söyledim, anlatmaya çabaladım: Tarım deyince aklınıza artık bu gelsin. 100 dönümün hiç olmazsa 1 dönümünü akıllı sera (o zamanlar böyle denirdi) yapın diye. O gün burun kıvıranlar bugün geç kalmışlıklarına yanıyor.

Ticarette karlılık ortalama alınır ama tarımda karlılık hep o yılın hasatdındaki karla anılır. İki sene domates ekmiş biri birinci yıl 1 tl ye domates satar zarar ettim der, ikinci yıl 5 tl ye sattım kar ettim der, 3 yıl 500 kuruşa domates satar bittik der. oysa üç yılın ortalaması 2.6 dır. Yani yine kardadır.

Bugün forumu okurken bir topraksız tarım tartışmasında birisi şöyle diyordu: Zirai ilaçlar gübreler mahvetti herşeyi. Hayır. Bilinçsiz, aç gözlü, cahil, eğitilemeyen çiftçi mahvetti tarımı. Buğdayı kaldırıp köklerini sürmek yerine yaktı, 5 metreye artezyen vurdurup taban suyuyla suladı, toprağı verimsizleştikçe verdi gübreyi, her canlıyı zararlı sanıp onu yok etmek için envai çeşit zirai zehir kullandı. 1 ay erken ürün alacağım diye yapmadık hile bırakmadı. Neyse ki topraksız tarım imdada yetişti.

Kusuruma bakmayın biraz akıl verir misali oldu. Asla akıl vermeyi sevmem. Şems'e sormuşlar "En iyi neyi bilirsin?" diye, "Haddimi bilirim." diye cevaplamış. Aman böyle bir şey gelmesin aklınıza. Şu iki aydır yaşadıklarım bana sanki uzayda yaşıyormuşum ya da bilim kurgu gibi 50 yıl önceye gitmişim de kendi şehrime gelmişim gibi bir hava yarattı.

Sodyum hidroksit ve Sülfürik asit ararken girdiğim zirai ilaç satan yerde olmayan bu iki ürüne rağmen bayağı bir bilgililerdi topraksız tarımdan yana. Bayağı da bir şikayetçiydiler bu tip seraları yerli yatırımcı Antalya'ya yaptırıyor diye. Bende şu iki basit ürünü bulamadığım koca Tarsus'ta buraya mı yaptıracaktı yerel yatırımcı? Elbette gidip Antalya'ya yaptıracaktı diyerek ayrıldım. Bayağı bozuldular ama ne diyebilirim ki?

Bu kadar dedikodudan sonra dönelim kendi işimize.
Ya ben yanlış yapıyorum bir şeyleri ya bizim marullar bir garip.

5. ölçüm (23:54)
Isı=20
PH=6.5
Ölçülen EC=1.15
formüle göre
Sistem değeri* ( t+31) /56
1.15*(20+31)/56 = 1.15*51/56 = 1.047
G. EC= 1.047

Umarım doğrudur hesabım yoksa marulların ahı olacak.

100'er ml A ve B eklendi.

6. ölçüm (02:00)
Isı=19 C
PH=6.5
Ölçülen EC=1.2
G.EC =1.071

250 ml A ve B verildi.

leventali
24-10-2013, 02:14
7. Ölçüm (02:53)
Isı= 18 C
PH=6.5
EC= 1.3
G. EC= 1.13

Kudret Tezel
24-10-2013, 13:56
Teşekkürler sayın leventali, Şems'in söylediği gerçekten çok güzelmiş.
En iyi neyi bilirsin.? HADDİMİ BİLİRİM. Gerçekten çok güzel.

vetman996
24-10-2013, 14:14
Asla akıl vermeyi sevmem. Şems'e sormuşlar "En iyi neyi bilirsin?" diye, "Haddimi bilirim." diye cevaplamış.
Sayın Leventali Bey Merhaba.

Çalışmalarınızı ilgiyle izliyoruz. Tam size bir şeyler söyleyecek oluyorum. Ustaların yanında bize söz düşmez diyorum. Haddimi biliyorum.:D

Allah kolaylık versin.

Selamlar... Saygılar...

Kudret Tezel
24-10-2013, 20:20
:)Sayın leventali hesaplamalarınız doğru ancak yerine koyma yani değerler yanlış. Hata oradan kaynaklanıyor. Sistem değeri yerine ölçülen değeri yazmışsınız. Sistem değeri hangi bitkiyi besliyorsak onun istediği EC değeridir. Yani sistemimizde sabit tutmaya çalıştığımız değerdir. Ölçülen değerin formülde yerine konması hatadır. O değer kontrolü sağlar. Olması gereken ölçülmesi gereken değerdir. Herşeyden önce sistem değerimizi yerine koymalıyız.
ÖRNEK: Marul için sistemimizin değerinin 1,3 ms/ cm olmasını kabul edelim. Bu sayı sabit kabul edilecektir. Ama dönem dönem büyüte bilirsiniz fide dönemi aradönem, gelişmiş dönem gibi.

Sistem değeri *(t+31) /56= Ölçülen değer ( okunması gereken değer)
su sıcaklığını 20 derece demişsiniz. 20 derece için hesaplıyalım.

1,3*(20+31) /56 =1,18 ms/cm olmalı imiş.

Eğer marul için EC yi 1,3 kabul edersek su sıcaklığı 20 derece iken yaptığımız ölçümde EC nin 1,18 olması lazım. Ölçtüğümüz değer bundan düşük ise A ve B stoklarından ilave etmemiz lazım. Yüksek çıkarsa su miktarı azalmış demektir su ilave etmemiz lazım. Eğer su seviyesini kontrol ediyorsak size düşün sadece EC değerini yerine çıkartmak için marulların kullandığı besini ilave etmek olacaktır. Hiçbir zaman yüksek çıkamaz.
Öyle çabuk pes etmek yok Sayın leventali, Büyük bir heyecanla başladınız büyük bir özveriyle emek verdiniz ama Topraksız tarım serayapmak, fide dikmek değildir. Teknik bir konudur hep beraber bu tekniği kavrayıp tarım ülkesi olan ülkemizin geleceğine ışık tutmak zorundayız.Topraksız tarım sizin dediğiniz gibi ne pahalı nede çok çok zor bir tarımdır. Karşılaştığınız olumsuzluklarla umudunuzu kaybetmeyiniz. Ancak her işin bir amatörlük acemilik dönemi vardır. O dönemi yaşamadan başarıyı yakalamak zordur. Lütfen moralinizi sağlam tutunuz. Terasınızda çok güzel günler sizleri bekliyor. Su motorunuzun yanması tamamen sizden kaynaklanmıştır. Hiçbir DC motor bu işte kullanılmaz. Bilgi eksikliğidir. Sülfirik asit meselesi gibi. Akümülatör asiti diye arasaydınız ilk oto elektrikçisinde bulacaktınız. Yanlışmı.? Haydi kolaygelsin çalışmaya devam.:):)

İsmail Karagülle
24-10-2013, 21:32
Topraksız tarıma başlamak için yaklaşık 3-4 senedir okuyorum izliyorum . Küçük balkon denemeleri yapıyor ve tam öğrenmeye başladığımı sanarken bakıyorum aslında pek de bir şey öğrenememişim .

Sonra pratiklerimi azıcık daha büyük bir alanda tatbik etmek için binbir zorlukla şehirden köye geldim .

Köyde toğraksız tarımı hem öğrenmek hem de pratiğini yapabilmek için bir sera ve bir kulube yaptım . Hem de 63 sene Şehirde ( istanbul'da ) yaşayan bir insan olarak köy hayatına adepte olmaya çalıştım .

Domatesi biberi hıyarı çileği tabakta görmüş biri olarak başladım .

Bir çok olumsuzluklarla karşılaştım .

Ama her seferinde ben neyi eksik yaptım ?

Neyi yanlış öğrendim ?

Diye düşündüm .

Ama asla ben beceremiyorum demedim .

Asla topraksız tarımı ben beceremedim , o halde topraksız tarım imkansızdır demedim . Vazgeçeyim veya kimseye vazgeçin demedim .

Zira çok iyi biliyorum ki insan nüfusu artarken topraklar artmıyor. Ve geleceğin tarımı topraksız tarım.

Topraksız tarımı halledemeyen ülkeler sıkıntıya düşecek matematik hesap bunu gösteriyor.

Zor olabilir , çok sermaye isteyebilir .
Oldukça fazla bilgi isteyebilir .

O zaman bizim yapmamız gereken ,

Zor olanı başarmak , sermayeyi bulmak ,

Bilgiye ulaşmak ve doğru bilgiyi pratik yaparak kendimizi test etmek ,

Ve topraksız tarıma gönül vermişsek bu işi başarmaktır.

Ben karşılaştığım zorluklar için hiçbir zaman başkalarını suçlamadan , topraksız tarım bela bir iş demeden , başarısızlıklarla kaşılaşıldığında havlu atmadan , azimle bu işi öğrenerek yapıldığında Mutlaka başarılacağına inanıyorum . Ve mutlaka başarılmalı .

Ama hedef bu işten, hemen başlayıp para kazanmak ise işte o zaman bu acelecilik için gereken sermaye ve uzman kişilerin profesyonel yardımı şart olur.

Kendim her şeyi yaparım derseniz , her öğrenme aşamasında yanlışlar yapmanız kaçınılmazdır.
Ben işte bu yolu tercih ettim . Tabii hatalar yapmam da kaçınılmazdır.

Şimdilerde çileklerim yavaş yavaş yüz güldürmeye başladı .

Yılmak yok yola devam.

Bu yazıyı zevkle okuduğum bu başlıkta topraksız tarıma aman ha bulaşmayın anlamına gelecek bir yılgınlık belirtisi görünce arkadaşımızı sakın yılma öğrenmeye ve üretmeye devam edelim moduna teşvik için yazdım .

Uzun yazmamı mazur görün. Topraksız tarım diyince azıcık hassas oldum galiba .

leventali
24-10-2013, 21:37
Ben teşekkür ederim Sayın Tezel. Bu arada EC ölçümüm doğru mu? Söylerseniz sevinirim. Neden sorduğumu birazdan anlatacağım.

Sayın vetman996, sizin de iyi dileklerinize teşekkür ederim.

Ayrıca sanırım benim ilk yazımdan kaynaklı buraya yazı yazmaya içinden gelse de çekinen arkadaşlar var. İlk yazımda asıl anlatmak istediğim, ben araştırma yaparken okuduğum yazılarda bazen konu yorumcular arasında polemiklere yol açıyor. Bayağı bir konulardan uzaklaşılıyor ve hatta kırılmaları gördüm çok üzüldüm.

Bazen da amatör bir sera aksamına sanki 10 dönüm sera yapılıyor gibi çok teknik davranılıyor. Oysa amatörün ihtiyacı çok basit bilgiler. O kadar korktum ki damda bu işi yaptığıma ve buna sebep olan bir sürü yazı ve kişi oldu. Hatta uzun bir zaman bekledim ellemedim. Sonra konu komşuya zarar vermeyecek önlemi al, uçarsa da parçalanırsa da yaptığın masraf boşa da gitse yap dedim ve öyle devam ettim. Sonuç ortada.

Önceki yazılarımda bahsettiğim rüzgar şiddetini bilmiyorum ama ismine fırtına diyebilirim. Zira komşunun ağacı yarıya kadar yere yatıyordu. Seranın içerisine girdiğimizde o şiddetin eğimden kaynaklı akıp gittiğini gördük. Yağmur da aynı bardaktan boşalırcasına yağıyordu ki damda su akıntısı iyi olduğu halde çatı oluğundan su taşıyordu. Buna rağmen sera içerisine su girmemiş (çok az o da mecburen sera tabanındaki 30x40 profille beton arasına köpük sıkarak yerine oturttum ve sonradan sütun demirlerine kaynattım, kaynak yaptığım bir yerde belli ki köpüğün bir kısmı yanmış) ve rüzgarı üzerinde direyebilmiş.

İçi su basabilir, naylon parçalanabilir ve hatta sera yerinden çıkabilirdi de.

Yani söylemek istediğim amatörce yapılan bir işte çok aşırı teknik detaydan çok, bir amatörün işine yarıyacak pratik bilgilere ihtiyacı var. Hatta özellikle Ustalar cevaplarsa sevinirim diye yazdım ki, belli ki bu da yanlış anlaşılmış zira özellikle Üstadlar cevaplarsa demedim, benim yaptığım gibi daha önce amatörce girişim yapmış, başından tamda benim sıkıntılarım geçmiş, o şöyle çözüm bulmuş gibi yorumlar bol olsun istedim. Hatta amatörce başlayıp bu işi büyüten üyelerimiz de mevcut. Bunlardan edinilecek bilgi hazine değerinde.

domates fidelerinin arası kaç santim olsun, sulama kazığını nereye çaksam iyi olur, gibi soruların cevaplarını üstadlar verse bunca amatörce iş yapıp tecrübe edinen arkadaşlar sadece seyirci kalır; üstadlar da bu işten bir o kadar sıkılır. Zira bu defalarca sorulmuştur.

Kolaycılık yaptığım düşünülmesin. Siteyi 2-3 aydan beri okuyorum. Ancak çok okumak çok bilmek anlamını taşımıyor. Amatör bir türlü emin olamıyor kendimden biliyorum. Bir daha sorma isteğini duyuyor ve cevap da bekliyor.

Ben yazılımcıyım. İyi bir yazılımcı. Kendi ürettiğim market otomasyon programları yakın şehirlerde oldukça revaçta. Büyüklü küçüklü. Yazılım öğretmenliği de yapıyorum(bir yıldır bıraktım). Gerek öğrencilerime, gerek stajerlerime ve gerekse etraftaki arkadaşlara hep şunu söyledim. Bilgi öyle dipsiz ve karanlık bir kuyu ki, kimin nerede olduğu belli değil. Bazen günlerce uğraştığınız bir problemi lise talebesi çözebiliyor. O yüzden ne kendinizi küçük görün ne de başkasını, demişimdir. Bilmediğimde sormaktan da çekinmem, sorana bildiğimi aktarmaktan da.

Ne olursa olsun lütfen yazın, siz yazdıkça ben daha da mutlu oluyorum. Örneğin Sayın smnvrl 'nin inanılmaz güzel çalışmaları olmuş. Ben role devresini ondan kopya çektim ve kendisine buradan teşekkür ediyorum. Yoksa nette araştıracaktım ki zaten arkadaşımız burada cesurca paylaşmış. Bu vesile ile kendisine teşekkür ederim. Ama aynı arkadaş bir başka yerde bilgisini paylaştığı için polemikler arasında kalmış. Sayın smnvrl burada paylaşmasa bulunmaz mıydı bu devre? Elbette bulunurdu. Ancak bu kadar basitçe dizaynı, şemayı arama motorlarının bilmem kaç milyon sonuçları arasında arardınız. Oysa hiç alakası olmayan elektronik bir bilgiyi böyle bir sitede bulabilmek ne kadar harika. İşte amatörün tam da ihtiyacı olan bir bilgi.

Polemiklere maruz kalan kişide yazma isteği kalmaz. Hatta diğer görenler de "Aman benim de başıma böyle bir şey gelir." düşüncesiyle yazmaz.

Lütfen arkadaşla rica ediyorum. Geçmişte neler yaşadıysanız da lütfen yazın. Öneri de olsa, eleştiri de olsa, düşünce de olsa yazın.

Zira söz havada kalır ama yazı dünya döndükçe kalır. Hoş dijital bir felakette yazı nerede kalacak kimbilir? Bu da bilim kurgu konusu gerçi ya...

Mesajın başında Sayın Tezel'e "Neden sorduğumu birazdan yazacağım" demiştim. Şunun için soruyorum:

Bilgisayar programcıları kendilerini, program yazmaya, algoritma kurmaya adayanlar bir süre sonra bilgisayar gibi düşünmeye başlıyorlar. Zaten öyle olmasa program yazamazlar. Sonra benim yaşlara gelince iyice bilgisayarlaşıyorlar.

Bu ne demek mi? Bu şu demek:
- Bilgisayar bahardan, kıştan, kuştan, böcekten, matematikten, fizikten, kimyadan, sosyolojiden anlamaz. Onun anladığı bir tek dil vardır ve o da iki rakam. 1(bir) ve 0 (sıfır).
- Bilgisayar matematik bilmez ve öğrenemez de ama saniye de trilyonlarca hesabı yaptırabilirsiniz.
- Bilgisayar bilgiyi yorumlayamaz ama terabaytlarca bilgiyi size saniyeler içerisinde süzer ve siz yorumlarsınız. Örneğin Cern'de çalışan fizik mühendisi bir arkadaş tam da bu konuda çalışıyordu, 1 saniyede sensörlerden gelen bilginin 4 terabayt olduğunu söylemişti. Yanlış anlaşılmasın sadece onun çalıştığı birimin. Onların işi bu bilgileri yorumlayabilecek düzeye getirmek programsal açıdan.
- Bilgisayar sizin söylemediğiniz hiçbir şeyi yapmaz; yorumlama, anlama kabiliyeti yoktur çünkü. Bunu derste anlatmak için masaya üç beş mavi kalemi koyup, herhangi bir öğrenciden kalemi vermesini ister, tahta önündeyken arka sıralara doğru yürürüm. Öğrenci gider, kalemler içinde tahta kalemini alır, arka sıralardaki bana getirir.

İşte insan zekasının muhteşemliği. Kişi ben tahtada olduğum için tahta kalemini isteyeceğimi düşündü ve gitti tahta kalemini aldı, tahta önündeyken arka sıraya yürüdüğüm halde kalemi arka sıraya getirdi.

Siz böyle bir şeyi bilgisayara anlatmaya çalıştığınızda, klasik hata mesajıyla karşılaşırsınız. syntax error. Yazım hatası. Sınıfta bir sürü kalem var masada ve öğrencilerde hangisi, bu kalem nerede(kiminin cebinde kiminin masasında vs.), hangi kalem, tahtadayken istedin yer değiştirmişsin onu bildirmelisin, getirdi ne yapacak vs. vs. vs. İşte bu kadar akılsız bir alete program yazarken onun gibi düşünmezseniz olmuyor; bir süre sonra da ona benziyorsunuz.

Ben matematikten anlamam. Hatta dört işlemi bile zor yaparım. Ama gerekli formülleri verir ve alan desteği sağlarsanız çözülmesi günler alan problemi saliselerle çözen (bilgisayarın gücüne göre) programı yazabilirim.

Kimyadan, biyolojiden anlamam. Ama gerekli formülleri verir ve teknik destek sağlanırsa hesaplamaları çok karmaşık olan bir konuyu bilgisayarda saliseler içerisinde yaptıracak programı yazabilirim.

Kısaca söylemek istediğim, bazen en basit soruları sorduğumda ya da en basit bir şeyi atladığımda bilinsin ki bu benim mesleğimden ötürü. Anlamadıysam syntax error hatası veriyorum :) Ne kadar basit olursa olsun.

Bir de yazarak derdini anlatmak, okuyarak problemi çözmek ya da anlamak gerçekten çok zor. Hani anlatan kişi karşınızda olsa, sorarak daha basite indirgettirebileceksiniz belki de. Belki anlamadığınızı gören kişi farklı bir yönden anlatacak. Ama burada bayağı zor oluyor?

O yüzden bazen basit sorular sorduğumda bilinsin ki gerçekten onu anlamamışım ve bilmiyorum.

Bu gün çok zor bir gündü. Uzun yazdım sıktım belkide okuyanları. Bu mesaj da böyle oldu.

Herkese saygı ve sevgiler..

leventali
24-10-2013, 22:19
Çok teşekkür ederim Kudret Bey, şimdi tam anladım. Ben yazımı yazarken siz ve Sayın İsmail Karagülle yorum yapmışsınız. Her ikinizin yorumlarına da ayrı ayrı teşekkür ederim.

Belli ki fazlaca ağlamam, sızlamam yanlış anlaşılmış. Asıl serzenişim Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu işe 100 milyar dolar bağlayıp bunun 4'te 3'ünü çöpe gönderse, geriye kalan 1 bile yatırılan parayı misliyle çıkarır. Buraları siyasilerin okuyacağını sanmıyorum ama hani bizimkisi bir ümit.

Tüm okuyucu arkadaşlara yeniden söylüyorum. Serzenişlerimi lütfen başınıza gelecek minik aksaklıklar olarak yorumlayın. Nasıl çözülmüşse siz de aynı yanlışı yapmayın diye yazdım. Vazgeçmek benim kitabımda karşılığı olmayan bir kelime. Bir işe ya hiç başlamam ya da sonucu ne olursa olsun sonuna kadar giderim. Ve bundan da bugüne kadar pişmanlık duyduğum hiçbir şey olmadı. Zira hiçbir emeğin hakkını sonuna kadar götürenden esirgememiştir yaradan.

Ama birşey var ki zaten siz de kendinizden anlatmışsınız: Tabakta gördüğüm çileği yetiştirmek için köye gittim, diye, işte tam da söylemek istediğim, anlatmak istediğim şey buydu ama bilvesile siz canlı örneğisiniz. Topraksız tarım, ciddiye, çok ciddiye alınacak bir tarımdır ve özveri istiyor. Ve siz zaten bir cümleyle yazabileceklerimi anlatmışsınız.

Rahmetli babam nakliyeciydi. Tarsus'taki tüm köylerin çiftçilerinin gerek gübresini, gerek ırgatlarını, gerek mahsüllerini taşıdık. İster istemez büyük bir çiftçi kesimiyle haşır neşir olduk. Bir 22 yıl kadar da siyasetle uğraşınca daha bir tanıdık çevremizdekileri. Köylünün şehirlinin efendisi olmaya devam etmesinin yolu Topraksız Tarımdan geçiyor. Bu da tarihe not düşülsün diye, kendimden büyük laf ettim.

Uzun yazmak konusuna gelince. Belli ki aynı kuşaktanız. Maalesef bende kısa yazamıyorum. Kim ne yazarsa, ne kadar yazarsa zevkle okuyorum. Gerek sitede gerekse kendi başlığımda. Elinize, yüreğinize sağlık.

Kudret Bey bakın söylemedi demeyin. Ben bu işten bıkmaya bıkmam da bir süre size saç baş yoldurabilirim. Geç anlayan, ama anladığında hiç unutmayan biriyim.

Motor konusunda önereceğiniz bir marka model olursa sevinirim. Zira inanılmaz çeşit ve fiyatları var. Damlatma kazıklarına su basabilecek nitelikte ki neredeyse yatay basacak zira yerden yüksekliği 50 cm kasanın, olması yeterli.

Tekrar Saygı ve Sevgilerle...

Kudret Tezel
24-10-2013, 22:27
Ama sizin bilgisayar hep error veriyor sayın levent ali. :) Siz bir problemi çözmek için binlerce satır yazarım diyorsunuz, ben iki satırda çarpıp bölüp neticeyi bulalım diyorum nasıl anlaşacağız.? :) Gelin bir yol bulalım, eğer topraksız tarım yapacaksak onu öğreneceksek siz yazılımları biraz kenara koyun ortaokulda lisede öğrendiğimiz bilgileri hatırlamaya çalışın. İnanın ozaman ne sayfalarca yazılım gerekecek nede error verecek. Sistem tıkır tıkır çalışacak.:D:D

leventali
24-10-2013, 23:30
Hesabın Doğrusu öğrenildikten sonraki ilk ölçüm. (22:50)

Isı= 20 (suyun ısısı)
EC= 1.3 (Depodan alınıp EC Metreye konularak EC Metreden Ölçülen Değer)

Marulumuzu 1.2 EC ile başlatmayı ümit etmiştik yukarıda bayağı bir yüklenmişiz.. Ona rağmen hepsi mutlu gözüküyor ****** şimdilik. Bu asla doğru değil. Okuduklarım bunu söylüyor.

Marulları besleme EC miz 1.2

Formülümüz:
Sistem değeri *(t+31) /56= Ölçülen değer

1.2 * (20+31)/56
1.2 * 51 / 56
61,2/56
= 1.09 Tanktaki ölçüm sonucu çıkması gereken değer.

EC Metre ile 1.3 EC ölçtük. Oysa 1.2 EC olması için tankımızdaki yaptığımız ölçümde 1.09 EC çıkması gerekiyor. EC miz olması gerekenden yüksek. Bunun iki nedeni var: a) Hatalı hesaplamalarla EC değerini hep artırmışız. Bundan önceki değerlerin sonucu onu gösteriyor. b) Biz hesabı yanlış yaptıkça bizim marullar tuzluluktan kana kana su içmişler:).

EC'ye dokunmuyoruz tanka su ilave ediyoruz. 4 plastik sürahi su döküldü, bir daha ki ölçüm bekleniyor.

Bu arada tanktaki su oranı hiç değişmemiş gibi görünüyor. Aslında hata olarak kullandığım renkli raptiyelerin sonucu bu. Zira raptiyeler arası mesafe ve raptiyelerin çapı kullanımda küçük görünse de 250 litrelik tankta 4 sürahi su ilavesinde bile ölçümü farkettirmedi. Yarından itibaren bir çitaya işaret konularak yapılacak ölçüm. Onda az bir azalma bile fark edilebiliyor çünkü. Hani bizimkisi biraz hoş dursun düşüncesiydi. Allah için hoş da durdu durmasına da iş görmedi amatörlerin bilgisine...

leventali
24-10-2013, 23:42
Kudret Bey beni güldürdünüz Allah da sizi güldürsün. İster istemez bir 5 yıl daha error vererek devam edeceğiz. Gönül verdik bu işe artık ne gerekiyorsa öğreneceğiz. Gerekirse ilk okul bilgilerine bile döneriz.

Son yazdığım mesajda saat (23:50) olacak yanlışlıkla 22:50 yazılmış. Ölçüm ve yorum doğru mu Sayın Hocam. 5 günde bir EC yi doğru ölçmeyi öğrenebilmiş miyim? Yoksa marullar eziyete katlanmaya devam mı edecek :)

vetman996
25-10-2013, 07:45
Sayın Leventali bey merhaba.

Deponuzdaki besin eriğinin Ec değeri mutlaka önemli. Ph değeri de önemli. Ama bitkiye kaç Ec verip kaç Ec alıyorsunuz bu daha da önemli. Biz bitkilerimizi bu değerleri inceleyerek daha iyi büyütmeyi öğrendik.

Selamlar... Saygılar...

Kudret Tezel
25-10-2013, 08:02
Teşekkürler sayın leventali, Son yaptığınız hesaplama ve yorum tamamen doğrudur. Şimdi oldu işe devam kolaygelsin.

ateşkaptan
25-10-2013, 12:47
Sayın Leventali,
Çalışmalarınızda başarılar dilerim
Bozulan pompa ile ilgili, size önerim resimde görülen sintine pompasıdır.
İnternet ten veya İstanbul Karaköy-Perşembe pazarı - Femeniciler caddesindeki
tekne-yat ve balıkçılık malzemeleri satan dükkanlardan kolayca temin edebilirsiniz.Fiyatı 20-30 tl aralığındadır.
Kolay gelsin

Kudret Tezel
25-10-2013, 12:59
Sevgili arkadaşlar bu tip pompalar uzun vade çalışmaları için uygun değildir. Doğru akım motorlarıdır. fırçalı yanı kömürlü motorlardır ve yüksek devirlidirleri . Bu iş için önerilemez. En güzel pompa akvaryumlarda kullandığımız su içinde çalışan ki buna dalgıç tip te denir pompalardır. Büyüklüğüne gelince sisteminizin büyüklüğüne göre seçilmelidir. her boyutu mevcuttur. Her akvaryumcudan temin edile bilir.

ateşkaptan
25-10-2013, 13:22
Sayın Tezel,
yıllardır teknemde sorunsuz çalışan ve bu sene topraksız tarım denememde de kullandığım pompadan çok memnunum. Her hangi bir arıza göstermedi. İzolesi mükemmel olduğu için su içine giremiyor ve arıza olmuyor. Hiç elektrik harcamıyor, yani çok ekonomik.

İsmail Karagülle
25-10-2013, 18:00
Mesleğinizi öğrenince , problemin ne olduğunu az çok anlamıştım .(Geçmiş deneyimlerimden )

Bir öğrencim vardı . Öğrencim dediysem oto kullanmayı öğretmeye çalışıyordum . Ama bir türlü tam anlamıyla verim alamıyordum.

Mesleği elektronik mühendisliği idi ve üniversitede öğretim görevlisiydi.
Bana nedenini aynı sizin anlattığınız gibi anlatmıştı .

Ama vazgeçmek bir yana daha sıkı öğrenmeye sarıldı .Ve mükemmele yakın bir sürücü oldu .

Aynı filmi seyreder gibi oldum .

Ama bu kez hoca ben değilim . Allahtan ve şükürler olsun (:

İsmail Karagülle
25-10-2013, 18:19
Ben bu konuda öğrenci konumunda olduğum için fikir verme konusunda kendimi yetkin görmüyorum .

Ama yine de bazı şeyler söylemek istiyorum .

Bitki sadece besin ile yetinmez.

Bitki için iklim ( ısı - nem - ışık ) da çok önemlidir.

Bitki gece ve gündüz sıcaklık farklarından çok sıkıntı çeker.

Nem oranıda bir çok olumsuzluklara neden olabilir.

Güneş ışığı da gereken kadar olmalı .

Siz yazılım ile bütün bu şartları otomatiği bağlamak istiyorsanız , naylon sera bu işe o kadar da uygun değil diye düşünüyorum .

Sizin hedefinize uygun olan cam bir sera hatta mümkünse ısı bakımında ısı cam kullanmanız sizin hedefinize daha uygun olurdu .

Ve seranızda fideden önce ,
ısıtıcı,
nem ayarlayıcı bir düzenek
ve belki de güneş ışığının eksikliklerini giderecek aydınlatma sistemleri

Zira siz istediğiniz kadar besin eriyiğinin ayarlamasını hesaplamasını yapın , sıcaklığı istediğiniz seviyede tutamazsanız sizin yazılım hata verecek (:

Sıcaklık gece düşecek , gündüz çıkacak ve nekadar düşeceğini gündüz ne kadar çıkacağını bilemeyeceksiniz.

Ve bütün hesaplamalarınız yeniden ve her seferinde yeniden yapmanız gerekecek ki bu sizin yapmak istediğiniz yazılımı çokk zorlayacaktır.

O yüzden ısı nem ve ışık konusunu belli aralıklarda tutacak bir sera ortamı yapmadan hedefe varmanız çok zor olacaktır.

Hedef bitki yetiştirmekse başında durur ve bu ayarlamaları tekrar tekrar yaparsınız .

Ama hedef yazılım ve otomasyon ise ,
değişkenleri sabitleyecek düzenek kurmadan iş zor.

Yılmayacağınızı söylemişsiniz , kendime bir arkadaş buldum .
Ben de aynı tabiyattayım . Yılmak yok yola devam .

Hem de benim açımdan başka yolu yok . Ben gemileri yaktım . Başka seçeneğim yok .

Mecburum bu işi öğrenmeye ve başarmaya .

Başaramazsam ne olur ?

Kaplumbağanın hacca gitmesi gibi ,

Hedefe varamazsam da yolunda ölürüm .

Hedef doğru ve ömür yettiği müddetçe hedefe doğru yürüyeceğiz.

Sağlıcakla kalın diliyorum .

Başarılar diliyorum .

Kudret Tezel
25-10-2013, 19:57
Sayın ateş kaptan ben yaptım oldu demek bü mükemmeldir bunu tavsiye ederim manasına gelmez. Özür dileyerek buna olabilir diyemiyorum. Elinizde böyle bir pompa vardır kullanmak durumunda olabilirsiniz şimdiye kadarda işinizide görmüş olabilir ancak bu onun mükemmel olduğunu kanıtlamaz.Sistem olarak döner mıknatıslı bir dalgıç pompanın çalışması ile, mili dışarıya bir salmastradan geçerek pervaneye bağlanan bir motor arasında oldukça büyük fark vardır. Tabiiki bunu derken mademki bu motor bukadar güzel DC sintine motorunu niye kullanıyoruz diye soranlar olabilir. Akvaryum motoru ile ençok 2 metre yükseğe su basabilirken bir DC motor olan sizin motorunuzla çok daha yükseğe basabilirsiniz. Tabiiki tercih edileceği hatta mecburen kullanılacağı yerler vardır.
Hiçbir imalat boşuna yapılmamıştır. Ancak mevzubahis olan topraksız tarım sistemlerinde hele hele akar su sisteminde yani devamlı çalışaçak bir sistemde güvenilir pompalar değillerdir. Şunuda hatırlatmakta fayda var her motor yaptığı iş kadar elektrik harcar, artı , motorun kalitesine bağlı olarak birazda fazla harcar. herkonuda olduğu gibi randıman denen bir faktör vardır. Akvaryum motorlarında yani döner mıknatıslı motorlada randiman biraz daha düşüktür, dolayısı ile güç harcamaları yaptıkları işe göre biraz daha fazladır. Ama bu olumsuzluk tercih sebebinin yanında dikkate alınacak boyutta değildir.
Ama tabiiki son söz kullanıcıya aittir tercih onundur.

ateşkaptan
25-10-2013, 23:18
Sayın Tezel,
Elektrikli aletler teknik konusu sizin mesleğiniz içinde. Belirttiğim Pompanın teknik detaylarını da bilmem. Ben sadece kullanarak ve deneyerek böyle bir pompanın, topraksız tarımı hobi olarak ele alan veya deneyen dostların ilk andaki maliyetlerini de hesaba katarak, bu arada sayın Leventali nin bir derdine derman olayım istedim. Arızalı pompa sorununu dile getirmesine rağmen (23.10.2013 tarih ve 67 no'lu mesaj) kimse ilgilenmeyince acizane , deniz suyunda mükemmel çalışan pompayı, topraksız tarımda da denemem ve olumlu sonuç almam sebebiyle tavsiye etmeyi arzu ettim. 12 volt 2 amper lik adaptörle mükemmel sonuç aldım. Her ne kadar debisi az ise de , 5 metre gibi bir yüksekliğe sıvıyı iletmesi ile, bizim gibi amatörler için mükemmel sonuç verdiğine, kurduğum ve denediğim raflı çilek düzeneğinde gördüm. sizin belirttiğiniz akvaryum için kullanılan pompaları da hem domates sisteminde hem de biber sisteminde kullandım. Onlar ile de çok iyi sonuç aldım.
Ancak; Yaptığı iş ,enerji ve fiyat yönünden benim favorim 12 volt luk pompadır. Yani biz amatörler için yeterlidir. Sayın Leventali'nin de yaptığı amatör seradaki düzenek için sanırım fazlasıyla yeterli olacaktır. Bizimkisi öneri, denemek ve kıyaslamak dikkate alacakların olacaktır.

leventali
26-10-2013, 00:25
Sayın AteşKaptan, Öneriniz ve ilginiz için teşekkür ederim. Mersin'de elinizdekine benzer farklı bir marka buldum. Ancak satıcıya olayı anlatınca bu günler haftalarca durmaksızın çalışmaz. Bozulur dediği için almaktan vazgeçtim. Zira sizden sonra yazan Kudret Bey'in yazısını henüz okumamıştım. Şu an akansu kültüründe çift kafalı akvaryum iç filtre kafası var. Ben fideleri ekmeden yaklaşık 1 ay önce çalıştırmaya başladım ve neredeyse hiç durdurmadım ki bozulacaksa boşken bozulsun diye. Sistemi kurduğumdan beri sorunsuz çalışıyor ve de benim akvaryumdan söküp taktım ki yaklaşık 3 yıldırda akvaryumda çalışıyordu. Yine de ilginize teşekkür ederim. Bir tanede elinizdekinden alacağım. Ben akvaryumlarda kullanılan kafa motoru tabir edilen bir motoru sipariş ettim. Her ikisini de böylece test etme imkanı buluruz. Sizin önerdiğinizi de saatte belirli bir süre su basacak sistemde kullanacağım. Nasılsa seramız test serası değil mi:)

Aslında Kudret Bey çok haklı. Bugün iki yere sordum ikisi de olmaz dedi tereddütte kaldım. Teknik olarak DC motorlar 2 zamanlı patlamalı, yanmalı motorlar gibi çok güçlü. Siz deneyip kullandığınıza göre amatörler için uygun bir çözüm. Bir de motorunuz ne kadar süredir çalışıyor? Saatte ne kadar çalıştırıyorsunuz? gibi bilgileri paylaşırsanız sevinirim.

Sayın İsmail Karagülle, yorumlarınızın tamamına katılıyorum. Bu benim ön test çalışma seram olacak. Serayı hiçbir teknik bilgi olmadan, oradan buradan tasarladım. Bir öğretmen arkadaşımın gönderdiği çok basit bir çizimle bu hale geldi.

Lise, üniversite, dershane hocaları pek sevmez, kabul etmez bu cümleyi ama benim bir cümlem vardır. Öyle kolay değil yirmi yılda ettim bu cümleyi: "Eğer yazdığınız yazılım hata veriyorsa korkmayın doğru yoldasınız.", derim öğrencilerime. Zira hata veren bir şey sizi doğrusunu yapmaya iter ki en kötü hata, hata vermeyen hatalardır.

Prototip yazılımlar eğer sıfırdan yazılıyorsa prototip yerlerde başlanması her zaman daha sağlıklı bir temel oluşturur. Zira bu tip yerlerde yaşayacağınız sorunları bile kontrol altına alabilecek kodlar oluşur sistemde.

Türkiye'de 3. PTS(Plaka Tanıma Sistemi) yazılımını yazan kişiyim. Bu sistemin kameraları oldukça pahalı. Test aşamasında edinemediğimiz için 300 tllik bir kamera ile çıktık yola. O yol çok inanılmaz zorlu geçti. Zira kameranın yapamadıklarını biz kodla yaptırmaya çabaladık. %91 gibi çok yüksek bir başarı elde ettik. Sistemi PTS için üretilen kameralarla deneyince, gerekli değişiklikleri yaparak %99 gibi bir başarı elde ettik. Bayağı bir boşa zaman harcadık ama yokluğun verdiği sıkıntılardan dolayı işin en ince detaylarını bile öğrenmek zorunda kaldık.

Bu serada birçok eksiklik var ve bu eksiklikleri yazılımın düzeltmesi zaten imkansız. İşim gereği sürekli bu konuya yoğunlaşamayacağım. Ama Isı, Işık, Nem ve EC nin otomatik olarak kayıt edilmesiyle ilgili şu anda çalışmalarım mevcut. Tabi rüzgarı unutmadım. Belirli bilgileri yaklaşık 1 yıl veri tabanına kayıt ettireceğim. Bu benim damın 1 yıllık bilgileri bir YSA ( yapay sinir ağı) sistemine yüklenecek. Bir adım sonrası artık bilgileri bilgisayara YSA ile yorumlattıracağız. Tabi bu bayağı bir süreç gerektirecek. Allah ömür verdiği sürece bu başlıkta devam edeceğiz.

İklimlendirme uyarınız çok önemli. 18 m2 olduğu için 12 btü bir klimanın yeterli gelebileceğini söyledi teknik bir arkadaş. Bahsetmiştim evde atıl duran var bir tane. Sadece daha çok çalışacağını zira içerideki izolasyonun yetersiz olabileceğini söyledi.

Işık konusu damda olduğumdan şu anda bir sorun yok. Ama önümüz kış. Birçok yazıda okudum. Pahalı ledler yerine flöresan lambanın yeterli geldiği. Bunu deneyeceğim.

Yine haddim olmayarak denediğim ve sonuç aldığım bu lamba konusunda bir şeyler karalamak istiyorum. Koçtaştan salatalık ve marul tohumları aldım. Sadece tecrübe edinmek için. Filizler çıkmaya başlayınca akvaryumda kullandığım flöresan lambayı üzerlerine koydum. Resimlerden anlaşılmıyorsa anlaşılacak şekilde çeker koyarım. Büyümeleri inanılmaz. 1 kaç gün ışık vermedim normal oda ışğıyla, gelişimi durakladı. Yeniden lambayla devam ettiğimde şu anda çok iyi durumdalar. En azından salatalıklar. O da benim gibi bir aceminin elinde. Bu arada grolüx flöresan. 15 Tl ye almıştım. watt ını bilmiyorum yarın bakar yazarım.

Yine bu forumda ama hangi başlıkta nerede hatırlamıyorum, bir üye led lambası konusunda çok teknik bilgiler verirken bir ziraat mühendisi (Bu alanda uzun yıllar çalışmış) beyaz flöresan lambayı tak yoluna devam et demiş. Bunu deneyip başarı elde edenlerle yoğun bir led & flöresan tartışması vardı. Bende denedim ve sonuç harika.

Işık konusunu da bu şekilde çözmeyi düşünüyorum kapalı havalarda.

Benim asıl yapmaya ve kanıtlamaya çabaladığım şey, böyle bir sistemin zor olmadığı, korkulacak bir şeyinin olmadığı, evin damında bile basitçe yapılabileceği. Elbette verim için uygun şartlar sağlanmalı. Amaç Çiftçi Mehmet'i bu işe ikna etmek, yol göstermek, önüne düşmek. Başarabilirsek ne mutlu. Eğer bu sistemi yüzde 50 başarıya ulaştırırsak, öyle çok da maliyetler bindirmeden, Çukurova'nın tüm damları Topraksız Tarım Serası olabilir.

Şartlar bizi neye zorlayacak hep birlikte göreceğiz.

Bu arada PH sensörüyle ilgili çalışma yapan arkadaşlarımız varsa, onlarla da temasa geçmek isterim.

Bu arada yine araştırma yaparken suyun içindeki erimiş oksijeni artırmak için, bunda da perlatör önerilmiş. Bu tip amatör sistemler için. Deneyemi olan arkadaşlar varsa, paylaşırsa sevinirim. Bende bunu denemek istiyorum.

Seramızla ilgili bugün yaşadıklarımız :

Nihayet doğru EC ölmeyi öğrendikten sonra bugün yaklaşık 50 lt depodan besinli su alıp, normal su koyarak, marulumuzu besleme EC'miz olan 1.2 EC ye getirebildik. Suyun PH' ı yükselmişti, onu da düşürdük 6 civarlarına.

Akşam tam resim çekecekken pil bitti. Şarja taktım ama artık resimler yarına.

Olumsuzluk olarak marulların üç beş tanesinde yaprak uçlarında yanma gördüm. Komple yanmadıklarına dua ediyorum.

Dikkat ettiyseniz 2 çeşit marul var. Dikenli kıvırcık diye anılan ve göbek kıvırcık diye anılan. Göbek kıvırcıklar diğer fidelerden daha gelişmişti aldığımda. O yüzden diğerlerinden çok hızlı büyüyorlar. Baygın hiç fidemiz kalmadı. Hepsi içinden yaprak çıkartıyor ve inanılmaz hızda büyüyorlar. Bunun iyi bir şey olmadığını okumuştum ama ilk denememiz gayet normal. 60 marulu konu komşu paylaşacağız:)

İşin güzel yanı, ısı değişimiyle ilgili olarak, deponun büyük olması çoğu şeyi kurtarıyor. Isı çok yavaş artıp, çok yavaş düşüyor. İçeride vantilatör çalıştırmanın ve jütle güneşin direk vurmasını engellemenin çok faydası oldu.

Marulla ilgili bir çok arkadaşımızın başarılı denemeleri oldu. Onlardan da öneri bekliyorum.


Saygı ve Sevgilerle...

leventali
26-10-2013, 00:34
Bu arada Sayın AteşKaptan, Çapa güzel durmuş. Toprak da olsa topraksız da, gönlüm deniz kokar diyorsunuz yani...

ateşkaptan
26-10-2013, 22:23
Sayın Leventali,
Topraksız kültür için denemelerime, 2013 yılı nisan ayında başladım, bugün itibariyle de bu yıl için son verdim. Kısmet olursa seneye daha bir deneyim kazanmış olarak devam etmeyi düşünüyorum. Bu konuda bilgilerinden istifade ettiğim sayın Tezel'e ve Topraksız tarım forumunu düzenleyenlere şükran ve saygılarımı sunuyorum.
Sizin gibi evimizin çatı katı tabir ettiğimiz terasında 12 m2 lik bir seram mevcut. Seranın haricindeki alanda ise iki düzenekte biber yetiştirdim. Kullandığım pompadan 3 adet var ve iki adedini çilekte kullandım, bir adedini biber de kullandım. Her gün 7 defa belirli saatlerde otomatik olarak çalıştırdım. Bitkinin büyüme ve ısı durumuna göre 3 dakika ile 6 dakika arasında çalıştırdım. Günde toplam 21-42 dakika aralığında çalıştılar. Çalışma süresi Nisan-Ekim sonu itibari ile 7 ayı buldu.
Çapaya gelince; Aşağıda resimde görüldüğü üzere denizden kopmak mümkün mü?.
Çalışmalarınızda başarılar.

Kudret Tezel
26-10-2013, 22:35
Bir tarafta deniz bir tarafta topraksız tarım, Cennet burası galiba sayın ateşkaptan.

leventali
27-10-2013, 00:24
İzleyen Arkadaşlara Merhabalar,

Bugün Mersin'de Agaclar.Net üyeleri bir araya geldiğimizden gerekli resim ve yazıları yarın paylaşacağım.

Çok yorucu ve sinir bozucu bir gündü. Belirli siteler dışında online alışveriş yapmam. İnternetten yapmış olduğum bir sipariş Türkiye'nin daha bu işte çok yol kat edeceğini gösterdi. CANPET, Online PET SHOP, Kpek Mamas, Kedi Mamas, Royal Canin, Proplan, Hills, Brit, Purina, Goody, Eheim, Fluval, Tetra, Astro, Jebo, Akvaryum, Ku, Balk, Kedi, Kpek, Kaplumbaa, Kpek Mamalar, Kedi Mamalar, Ku Yemi, D Filtre, Filtre,Motor (http://www.canpet.net) (İstanbul) adresinden sipariş ettiğim pompadan sonra, gerek sitede bulunan, gerek banka aracılığıyla gönderilen telefonlardan, e postalardan hiç birine ulaşamadım, cevap alamadım.

Bu işin uzmanı olan ben bunları yaşadım. Ödemeyi geç de olsa hesabıma geçerler. Zira bu konuda yasal boşluk yok. Bunu buraya yazmamın nedeni sizlere bu konuda da bilgi vermek.

1-) Başında şirketin ünvanını da içeren ve sonunda İHTARNAME yazan ve sitede iletişim maili olarak (sipariş hattı, müşteri hattı değil iletişim maili) kullanılan e posta adresine dilekçe yazar gibi ve sonunda Tüketici Hakları Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu ve Bilişim Suçları Kanunu'ndan doğan haklarla dava açacağınızı bildirin.

2-) Kredi Kartı ya da Banka Havalesi yaptığınız bankaya aynı durumu anlatan bir e posta atın. Benim gözümden kaçmış son günlerde pıtrak gibi türeyen bankalara kredi kartı aracılığı eden firmalar var. Bunların bankayla hiçbir ilgisi yoktur. Sadece aracı kurumdur. Kanunen yeri yoktur. Alan memnun satan memnun işliyor şu anda. Ve merkezleri Türkiye'de değildir.
Aynı e postayı bu kuruma da atın. Kurumun yine info ya da iletişim yazan mailine e posta atın.

3-) E-Ticaret siteleri aynı zamanda barındırma hizmetini beraber vermekte ve bu ödeme aracı kurumuyla birlikte çalışmaktadır. Barındırma (Servis Sağlayıcılığı ve Data Merkez) kanunu inanılmaz sıkıdır. Mahkemeye başvurduğunuz gün mahkeme tüm sistemleri durdurma kararı veriyor ve bu kararın kalkması günler alıyor. Bilişim suçlarına girdiği için bu konu Tüketici Hakları gibi esnek bir kanun değil. Online satış yapan firmaların üzerlerine Tüketici Haklarıyla giderseniz (başınıza bir şey geldiğinde) çözümü zaman alır.

Aynı e postayı bu firmayı barındırdığı için onların iletişim mailine gönderin. Bu propleminizin çözümünü ışık hızına çıkaracaktır. Zira aynı kanunla (Bilişim Suçları) mahkeme komple Servis Sağlayıcısının tüm sistemini durduruyor.

4-) Aynı e postayı Telekominikasyon Üst Kurulu (internetten sayfasını bulabilirsiniz) şikayet hattına gönderin. Çünkü işin içerisine internet girdiği için en üst ve çok katı kuralları olan kurum burasıdır.

Beni kızdıran siparişi aynı gün ya da ikinci gün kargoya vermemeleri değil. Ne eposta ne telefonlara çıkmamaları. Yazdıkları 5 numara, bankanın gönderdiği cep numarası cevap vermeyen bir numara. Sitede işyeri resimlerini koymuşlar orada bile tabelada farklı bir numara. Böyle bir araştırmayı yapmadan, sadece sağlayıcının ismine güvenerek alışveriş yapacak hataya düştüm, sizler düşmeyin. Ola ki düşerseniz yukarıda yazmış olduğum bilgilerden yararlanın.

Ben yurt dışından hatta bilmem hangi ülkenin, ismini bilmediğim şehrinden malzeme getirtiyorum. Geç gelmesine aldırmıyorum. Çünkü ne zaman hangi sorunla adamlara e posta atsam 1 saat içinde cevabı geliyor. Bugünkü Mersin toplantımızda Tayvan'dan Emin Bey led lamba getirtmiş fideleri için. İki ay sonra bozulmuş. Durumu ileten bir e posta atmış ve 20 dolarlık ürünü yeniden göndermişler. Hey gidi ülkemin esnafı heyyyy...

Konunun bu başlıkla ilgisi yok ama bu başlık açıldığı günden beri ülkemin esnafına çok kızgınım. Bilişim alanında uzman olan bir kişi olarak, bu siteyi iyice araştırmadan böyle bir hata yaptığım için de kızıyorum. Zira bugün araştırdığımda Şikayet Var sitesine 150 kişiden fazla şikayet mesajı atılmış. Adamları ayrı bir başlıkta toplamışlar. İstanbullu gidip alacağı yeri bilir ama Anadolu'dan bu tip siparişleri yapacak olan arkadaşlar siparişi yapmadan çok iyi araştırsınlar.

Saygı ve Sevgilerimle...

leventali
28-10-2013, 00:11
26-10-2010 resimleri

leventali
28-10-2013, 00:12
26-10-2010 Resimler

leventali
28-10-2013, 00:14
27-10-2010 Resimleri

leventali
28-10-2013, 00:17
27-10-2010 2

leventali
28-10-2013, 01:32
GÜN|Tarih|Saat|ISI|PH|Marul S-EC|Ö-EC| G-EC |FARK
1|19.10.2013|20:00|20|7|1,2|1,2| 1,09 |-0,11
2|20.10.2013|21:00|15|7|1,2|0,8| 0,99 | 0,19
2|21.10.2013|10:00|15|6,5|1,2|1,2| 0,99 |-0,21
3|22.10.2013|23:10|20|6,5|1,2|1,25| 1,09 |-0,16
3|22.10.2013|23:46|20|6,5|1,2|1,3| 1,09 |-0,21
4|23.10.2013|10:00|18|7|1,2|1,35| 1,05 |-0,30
4|23.10.2013|16:00|27|6,5|1,2|1,35| 1,24 |-0,11
4|23.10.2013|23:50|20|6,5|1,2|1,15| 1,09 |-0,06
5|24:10-2013|02:00|19|6,5|1,2|1,2| 1,07 |-0,13
5|24:10-2013|02:53|18|6,5|1,2|1,18| 1,05 |-0,13
5|24.10.2013|23:50|20|6,5|1,2|1,3| 1,09 |-0,21
6|25.10.2013|10:40|20|6,5|1,2|1,2| 1,09 |-0,11
6|25.10.2010|16:48|26|7|1,2|1,35| 1,22 |-0,13
7|26.10.2013|08:30|17|6,5|1,2|1| 1,03 | 0,03
7|26.10.2010|22:45|21|6,5|1,2|1| 1,11 | 0,11
8|27.10.2013|08:30|11|6,5|1,2|0,95| 0,90 |-0,05
8|27.10.2013|23:30|19|6,5|1,2|0,92| 1,07 | 0,15



Tablodaki Kolonların Açıklanması (Sadece kısaltma olanlar)
Marul S-EC = Marulumuza şu an için uyguladığımız standart EC
Ö-EC = EC Metre ile ölçtüğümüz EC değeri
G-EC = Isı ve Sabit EC'nin formülasyonu sonucunda EC Metrede Okumamız Gereken Değer.
Fark = Formül değeri EC ve EC metre Değeri arasındaki Fark

Bu fark (-) eksi ise Besin Değeri Fazlalığını (Su ilave edilmeli)
Bu fark (+) artı ise Besin Değeri Azlığını (Besin ilave edilmeli)
anlamını taşıyor.

Tabloda 6. gün itibariyle EC ölçümü öğrenildi :). Ondan önceki değerlerde öğrenilen formüle göre yeniden hesaplattırıldı. Son iki gündür EC kontrol altında.

15. güne kadar bu tabloyu yayınlayacağım. Yorumlarınız ve önerileriniz benim için çok değerli.

Eski tabirle, bıyıklarımızın yeni terlediği dönemlerde dünyayı benim döndürdüğümü felan sanırdım. Tabi yıllar gösterdi ki ben, dünyanın umurunda bile değilim; o kafasına göre dönmeye devam ediyor..

Resimlerden de görüleceği üzere bizim onca hatamıza rağmen marullardaki büyüme çok olumlu. Yani biz aksilikleri dert ederken o kafasına göre büyümeye devam ediyor. Belli ki bıyıkları terleme dönemini çoktan geçmiş :). Bu hızlı büyüme beni endişelendirmiyor değil.

Bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

4 boru var ve ben bunları resimlerde görüleceği üzere A,B,C,D diye ve her boruda 15 delik olduğu için 1,2....15 diye numaralandırdım.

1-) Su seviyesi başlarda ve ortalarda farklı yaklaşık 1,2 cm kadar. Bu beni endişelendirmişti ama hiç sorun olmadı. (Bardağın dibi hepsinde suya giriyor)
2-) Her boruda ayrı gözlerde toplamda 12 marulun gelişimi diğerlerine göre çok yavaş. Bunları borudan çıkartıp baktığımda diğerleri bardağın deliklerinden suya kök indirmişler, bunlar henüz o kökü indirememiş. Gelişimlerinin bundan yavaş olduğunu düşünüyorum.
3-)Bardaklarda perlit mevcut. Öğleden sonra güneş alan arka taraftaki perlitlerin üzeri yosunlaşma başlamış. Bunun yarar ya da zararını bilemiyorum. Bilen paylaşırsa sevinirim.

Resimlerden görüleceği üzere biberlerimiz ilk tomurcuklarını verdi. Ne harika bir duygu. Şimdi bunları yetiştirenler için çok komik geliyordur. Görmemişin çocuğu misali ama görmedim arkadaş! Hayatımda ilk kez yetiştiriyorum.

Domateslerimizi günde iki kez elle suluyoruz. Yarın pompamız geliyor ve ona göre sulamayı ayarlayacağız.

Son resimde görülen salatalıklar, tohumdan büyüttüklerim. Onları da büyüyene kadar bu kasada beslemeyi düşünüyorum. Büyüdükten sonra yerlerine alacağız.

Şimdilik paylaşacaklarım bu kadar.
Saygı ve Sevgilerle...

Kudret Tezel
28-10-2013, 06:33
Sayın leventali, güzel bir tablo hazırlamışsınız elinize sağlık. Tabii ki iş bilgisayar olunca döktürmüşsünüz. Ancak açaba ölçülen değerle gerçek EC yi yer değiştirsek yani sistem EC si, hemen yanında ısıya göre değişen gerçek EC yi yassak, ve hatta bunu bir tablo haline çevirsek yani örnek 5 derece ile 40 derece arasında. Hiç hesaplamaya gerek kalmasa EC nin düşüşünü izlesek nasıl olur. Eğer işlemler doğru ise yani biz ölçmeleri doğru yaparsak her ölçmede su seviyesini hassas bir biçimde tamamlarsak EC hep negatif veya eşit olacaktır. Hele birde ilave ettiğimiz A ve B stok miktarlarını yazarsak bakın topraksız tarım nasıl kolay ve zevkli bir hal alacak.Nedersiniz. Teşekkürler kolaygelsin.

leventali
28-10-2013, 09:44
GÜN|Tarih|Saat|PH|ISI|Marul S-EC| G-EC |Ö-EC|FARK
1|19.10.2013|20:00|7|20|1,2| 1,09 |1,2|-0,11
2|20.10.2013|21:00|7|15|1,2| 0,99 |0,8| 0,19
2|21.10.2013|10:00|6,5|15|1,2| 0,99 |1,2|-0,21
3|22.10.2013|23:10|6,5|20|1,2| 1,09 |1,25|-0,16
3|22.10.2013|23:46|6,5|20|1,2| 1,09 |1,3|-0,21
4|23.10.2013|10:00|7|18|1,2| 1,05 |1,35|-0,30
4|23.10.2013|16:00|6,5|27|1,2| 1,24 |1,35|-0,11
4|23.10.2013|23:50|6,5|20|1,2| 1,09 |1,15|-0,06
5|24:10-2013|02:00|6,5|19|1,2| 1,07 |1,2|-0,13
5|24:10-2013|02:53|6,5|18|1,2| 1,05 |1,18|-0,13
5|24.10.2013|23:50|6,5|20|1,2| 1,09 |1,3|-0,21
6|25.10.2013|10:40|6,5|20|1,2| 1,09 |1,2|-0,11
6|25.10.2010|16:48|7|26|1,2| 1,22 |1,35|-0,13
7|26.10.2013|08:30|6,5|17|1,2| 1,03 |1| 0,03
7|26.10.2010|22:45|6,5|21|1,2| 1,11 |1| 0,11
8|27.10.2013|08:30|6,5|11|1,2| 0,90 |0,95|-0,05
8|27.10.2013|23:30|6,5|19|1,2| 1,07 |0,92| 0,15
9|28.10.2013|09:10|6,5|17|1,2| 1,03 |1,02| 0,01

Merhaba Kudret Bey,
Öneriniz üzerine tabloyu bu hale getirdim. Yanına verilen besin miktarlarını da yazacaktım ama ayın 6. güne kadar olan bölümde yanlış ölçümler sonucu bayağı bir farklılıklar vardı. Buraya doğru ölçüm değerlerini yazdım ki burayı takip edenlere yanlış bir bilgi vermeyelim diye.

Ayın 6.gün doğru ölçmeyi öğrendiğimde sudan 50 litre (besin eriyikli depodan) başka bir bidona alıp, yerine normal su koydum. EC eksilmesinde 7. gün bu sudan 25 litre koydum ve tam EC çıktı. 8. günde aynı şeyi yaptım. 9.gün ölçtüğümde tabloda dikkat edilirse yine tam EC çıktı. Bunun üzerine suyu yeniden ölçüp çitaya işaret koydum.

Bugünden itibaren ölçümlerdeki ilave edeceğim besin eriyikleri miktarını da yazacağım.

5-40 derece sonuçlarını içeren eki doğru anlamadığımı düşünüyorum. Aşağıdaki tablo gibidir umarım. Diğer arkadaşlara bilgi verir.

ISI|Marul Sistem EC| Gerçek EC
0|1,2| 0,66
1|1,2| 0,69
2|1,2| 0,71
3|1,2| 0,73
4|1,2| 0,75
5|1,2| 0,77
6|1,2| 0,79
7|1,2| 0,81
8|1,2| 0,84
9|1,2| 0,86
10|1,2| 0,88
11|1,2| 0,90
12|1,2| 0,92
13|1,2| 0,94
14|1,2| 0,96
15|1,2| 0,99
16|1,2| 1,01
17|1,2| 1,03
18|1,2| 1,05
19|1,2| 1,07
20|1,2| 1,09
21|1,2| 1,11
22|1,2| 1,14
23|1,2| 1,16
24|1,2| 1,18
25|1,2| 1,20
26|1,2| 1,22
27|1,2| 1,24
28|1,2| 1,26
29|1,2| 1,29
30|1,2| 1,31
31|1,2| 1,33
32|1,2| 1,35
33|1,2| 1,37
34|1,2| 1,39
35|1,2| 1,41
36|1,2| 1,44
37|1,2| 1,46
38|1,2| 1,48
39|1,2| 1,50
40|1,2| 1,52

Umarım doğru anlamışımdır.

Kendi kullanımım için minik bir programcık yazdım. Bunları bana otomatik verip kaydediyor. Bu programa benim kendi kullandığım ve yazdığım basit bir arşivleme programım var, onu da ilave edip buradan paylaşacağım. Sizlerin önerisiyle de gelişir ve üye arkadaşlarımız da indirip kullanabilir. Bizim de bu siteye böyle bir katkımız olur.

Burayı takip edip daha önce yapmış ve yeni yapacak arkadaşlara bir önerim olacak. Siteyi okurken güzel paylaşımların yanında, bizim gibi amatörlerin aradığı bolca yazı ama sistemi anlayacak, takip edecek, bir yerlere varacak değerleri içeren bilgiler. Örneğin marul büyütüyor arkadaş ve çok başarılı. Ancak EC değerleri, ph değerleri, nem, ısı gibi bilgiler bir birine karışmış. Ve benim de yaptığım bir hata resim çekerken tarih eklemeyi unutmak (makinede ayarlayarak) Ben resme tarih eklemesem de sıralı olarak göndermeye çalışıyorum ama bugünden sonra bende ekleyeceğim.

Şimdi daha önce çalışmış, başlık açmış, sonuca ulaşmış arkadaşlara minik bir iş çıkarıyorum haddim olmayarak yapılmasını diliyorum.

1- Başlığınızı başından sonuna yeniden okuyarak bir sonuç yazısı yazmanız.
2- Verebileceğiniz her değer, her bilgi, her tecrübe önemli bunları eklemeniz.

Bu sonuç yazıları inanılmaz önemli bir kaynak oluşturacaktır. Bu uzunca bir sürecin devamında arkadaşların yaptığı yorumlar, iyi dilekler, öneriler, eleştiriler dışında kalacağı için sonuç bölümünde daha net bilgiler alınabilir. Tabi bu benim naçizane düşüncem ve önerim.

Marullar harika görünüyor. Biberlerim de çiçek vermeye başladılar. Domateslerim üzgün zira onları istedikleri gibi sulamadığımı düşünüyorum. Motor işini bugün halledebilirsem biraz rahatlayacaklar.


Saygı ve Sevgilerle...

leventali
30-10-2013, 18:06
İki gündür yoğunluktan resim ekleyememiştim. Resimler şimdi yorumlar birazdan..:)

leventali
30-10-2013, 18:10
30-10-2013 2

leventali
30-10-2013, 18:12
30-10-2013 3

leventali
30-10-2013, 18:13
30-10-2013 4

leventali
30-10-2013, 18:28
Son resim perlite ekmiş olduğum soğanlardan. Mercimek çorbası, patates kızartması ve ev usulü yeşil soğan. Tadı soğan gibi ama fazla ıslak gibi. Sulu yiyormuş gibi. Gayet lezzetli.

Marulların tam 10. günü bugün sisteme alınışının. Hepsi gayet güzel ve sağlıklı görünüyorlar. 3-4 fide büyümeyi reddediyor. Birazdan onların yerlerini değiştireceğim. Gün boyu sadece su eksilttiler. EC tüketmediler. Sabah 8'de ölçtüğümde 2.5 litre su döktüm. Akşam ölçtüğümde depoyu su eksilmişti. Tamamladım. 5 litre su döktüm ve EC'yi yeniden ölçtüm fark sıfır.

Dün Adana'dan Atman AT-105 kafa moturu aldım. 65 TL. Son derece güçlü ve sağlam bir yapısı var. Ancak 16'lık borulara göre düzen kurmuştum, bunun çıkış borusu çapı 25 mm. Yarın 20'lik kangal boru ile sistemi yeniden kuracağım. Daha sağlıklı olacaklar.

Dün basit bir sulama programı yaptım. Sabah saat 08'de sulamaya başlıyor, 15 dakika sonra duruyor. Sistem saat başı sulamaya ayarlandı. Bilgisayar aracılığıyla çalışıyor. LPT portu üzerinden. Bilgisayar saatinin dakikası sıfırlandığı an (ör. 12:00:00) sistem, sisteme bağlı role çekiliyor ve roleye bağlı su motoru çalışmaya başlıyor. Bilgisayar saatinin 15. dakikasında sistem durduruluyor. Yani 45 dakika duruyor, 15 dakika çalışıyor.

leventali
30-10-2013, 18:45
Bir programcık da EC ve PH takibi için yaptım. Yapılan ölçümleri kayıt ediyorum. Program verileri formülasyonla kendisi hesaplıyor. Yaptığınız müdaheleyi not edebiliyorsunuz. El terminallerinde kullanılan SQL CE veri tabanı kullanıldı. Sebebi SQL Server kurmak zorunda kalmıyorsunuz. Benim için önemi yok zaten kurulu ama programı biraz geliştirip, Agaclar.Net üyelerinin kullanımına sunmak istiyorum. Windows işletim sistemi olan tüm bilgisayarlarda sorunsuz çalışır.

Buna bir de Arşiv bölümü ekleyeceğim. Bir sürü yer dolaşıyoruz internette ve bir sürü link kaydediyoruz sonra onları aramakla geçiyor ömrümüz. Bunu kolaylaştıran bir bölüm ekleyeceğim. Benim gibi tembellerin çok işine yarıyor.

Grafik yapısı şu anda çok basit bir yapıda zira grafiğinden çok işlevine şu anda önem verdim. Yakın zamanda grafik olarak da düzeltilecek.

Resimde gördüğünüz değerler gerçek değerlerdir. Kaydedilmiş değerler. Bir üst mesajlarda excel'de tutup buraya aktardığım verilerin ilk başları yok, gerisi olduğu gibi gerçek değer ve yorumlardır.

Programa eklememi istediğiniz öneriniz olursa ve bildirirseniz sevinirim. Şu an program benim eski laptopumda çalışıyor. Toz konduramam ona 8-9 yıllık laptopum. Her port mevcut üzerinde. Şimdikilerde bu işlere yaramayan onlarca port var ama asıl işe yarayacak ( bu konularda) portlar yok. Yaptığımız programları düşük kapasiteli bilgisayarlarda nasıl çalışıyor bu laptopla test ediyoruz. O yüzden göz bebeğimiz. Dell D-500 512 Ram, 64 Ekran kartı (tümleşik), 40 GB Harddisk, XP işletim sistemi.

Yarın elektrik tesisatını seranın içerisine göre dizayn edeceğim. Zira ortalık kablodan, üçlüden geçilmiyor. Artık domateslerin sulama sistemi de çalıştığına göre temizlik zamanıdır. Şu an eksiğimiz, Isı sensörleri, Nem sensörleri , PH ve EC sensörlerimiz. Isı ve nem sipariş edildi, EC ve PH için yurt dışı araştırılıyor. Önerisi olan arkadaşlarımız varsa değerlendiririm.

Saygı ve Sevgilerle...

leventali
30-10-2013, 18:46
Resmi eklemeyi unutmuşuz...

TRAKLI
30-10-2013, 18:47
Maşallah iyi gidiyor güzel örnek olacak.

Nami
03-11-2013, 18:21
Çalışmalarınızı hayranlıkla okudum. Başarılarınızın devamını dilerim. Deneyimlerinizden faydalanmak isterim. Kolay gelsin.

leventali
03-11-2013, 21:37
Merhaba Sayın Traklı ve Nami Bey,
İyi dileklerini için teşekkür ederim.

Önce 3 günlük resimleri yükleyip, sera ile ilgili çalışmaları ve tecrübeleri aktarmaya devam edeeceğim.

leventali
03-11-2013, 21:38
01-02-03 Kasım 2013 2. parti

leventali
03-11-2013, 21:40
01-02-03 Kasım 2013 3. parti

leventali
03-11-2013, 23:48
Yeniden merhabalar,

Bugün fideleri ektiğimizin 13. günü. Son resimlerde konu mankeni(!) ile çekilmiş resimler bugüne ait. 13 günde marullardaki bu büyüme inanılması güç bir büyüme. İlgilenenler başa dönüp kıyaslama yapabilirler. İlk 4 günlük hiç büyümeme, kendini toparlamama durumları, doğru EC ölçümü ile 24 saatte kendini gösterdi. Toprağa ektiğimiz marulların resimlerini de yarın ekleyeceğim buraya mukayese yapılabilmesi adına.

Pompa sıkıntımızı giderip, düzgün sulama başladığından bugüne bir kaç gün içerisinde hemen tüm domates ve biberler çiçek açtılar. Ve onlar büyüdükçe benim seraya ayırdığım zaman da doğru orantılı olarak artıyor. İki ayrı ürün ekmenin iki ayrı çocuk gibi bakımları gerekiyor. Ayrı ayrı EC lerinin ölçümü, besin ya da su takviyesi, ph ölçümü vs. derken göz açıp kapayana kadar bir kaç saat geçmiş oluyor.

Bu arada EC kayıt programımızı biraz geliştirdik. İhtiyaçlarımız doğrultusunda. Ben ısıyı ve ölçtüğüm EC miktarını yazdığımda seçili olan ürüne göre kaç litre su takviyesi ya da kaç ml besin eriyiği vermemiz gerektiğini o söylüyor bize. Ve her ölçümü kayıt ediyor veri tabanına. Sera içini bugün düzene soktuğum için yarın gönül rahatlığıyla resimlerini çekip buraya koyabilirim. Ayıplarımızın bir çoğunu örttük, ortalıktan kablo karmaşasını kaldırdık.

Sipariş ettiğim elektronik parçalar geldiğinde de (sanırım salı günü gelir) ısı ve nem ölçme sorunundan kurtulacağız bunu da bilgisayara otomatik girdireceğiz. Bayağı bir araştırıyorum ve test de edeceğim, EC ölçümü kolay ama PH bayağı bir zor olacak, sensörünü kendim yapmaya çalışacağım. Bu aşamaları da kat edebilirsek, burada uygun bir dozaj pompası bulamadım, Çin'den getirtmeyi düşündüğüm amatör işlerde kullanılan gayet de fiyatı uygun dozaj pompasıyla ölçülen ve karar verilen miktarda besin eriyiklerini ya da suyu sisteme bilgisayar aracılığıyla yaptıracağız. Tabi bunlar bir süreç içinde olacak ve ben bunları buradan paylaşmaktan zevk duyacağım.

Bu mahsülde değil ama bir sonraki marul ekimi ile birlikte bir deney yapacağız. Buradan ve araştırmalarımızdan edindiğimiz bilgiler ışığında bitkinin alması gereken besin eriyikleri bir süre sonra kullanılmaz hale geliyor ve değiştirilmesi gerekiyor. Sebebi içerisinde eksilen madde miktarının bilinememesi ve bunun tespitinin labaratuvarlardaki ücretinin yüksek olması. Tabi bu da çevre kirliliğini ve maliyeti artıran bir unsur. Eğer şu ana kadarki yapmış olduğumuz araştırmalar sonuç verirse ve biz de bunu serada test ederde istediğimiz sonuçlara ulaşırsak, YSA (Yapay Sinir Ağı) sistemiyle bu soruna bir çözüm getirmeye çalışacağız. Yani herkesin anlayacağı dilde söylemek gerekirse, testlerimiz sonucunda oluşan değerler ve sonuçları YSA'ya öğretilecek (diğer bir anlamla bilgisayara öğretilecek) ve bu besin eriyiği içerisinde bulunan maddelerden hangisinin eksildiğini ve ne oranda eksildiğini tespit etmeye çalışacağız. Eğer bunu labaratuvara yakın değerlerde başarabilirsek (ümit ediyoruz) bu suyu dökme yerine kullanmaya devam edebileceğiz. Tabi bunu başarabilmemiz için öncelikle Ar-Ge ye destek verebilecek bir labaratuvarı bulmamız gerekiyor. Bu hafta girişimlerini yapacağız nasipse...

Topraksız tarım mucize gibi bir şey. Özellikle toprağı olmayanlar, toprağı verimsiz olanlar ya da hava, su şartlarından dolayı ekim zorluğu olan alanlarla ilgili. Ancak hiç de kolay bir sistem değil. Bu konu öyle oradan buradan okumakla da olmuyor. Bizzat içinde yaşamak gerekiyor. İşi ciddiye almadığınız zaman ya da yanlış bir uygulama yaptığınız zaman, elektronik devre gibi duruyor sistem. Ciddiyetle, uzmanca yaklaşımla ve zaman ayırarak oluyor bu iş. Toprağa ekilen çiçek gibi arada bir hatırlanacak bir iş değil. Ya otomasyon ya da otomasyonun yaptığı her şeyi siz kontrol ederek düzgün bir verim alabilirsiniz. Bu işin amatörünün olmadığını düşünüyorum. Zaten cesaret eden ve başlayan ister istemez yarı profesyonel oluyor.

Ufaktan başlayıp bir de bakıyorsunuz bir sürü alet-edevatınız olmuş. Yetmiyor ve her defasında bir eksiklik daha çıkıyor.

Örnek vermek gerekirse:

1- EC metre
2- PH metre
3- Güzel bir devirdaim pompası
4- Damlama sulama boru ve edevatları
5- Ya kendinizin yapacağı ya da uygun bir kasa alıp iyi bir drenaj sistemi (perlit vs. gibi ekimler için) ya da akansu kültürü için PVC boru vs.
6- Su deposu
8- Termometre
9- Nem ölçer
10- Besin Eriyiği
11- 50 ml enjektör
12- Sürfürik Asit (PH düşürmek için)
13- Sodyum Hidroksit (PH yükseltmek için)
14- Zamanlama saati (sulama için)

bu yazdıklarım olmazsa olmaz şeyler. Bunlardan birinin bile eksikliği kabul edilemez. Sistem çalışmaz mı? Çalışır. Topraksız tarım olmaz mı? Olur. Ama bu bir hevesle eve süs köpeği almaya benzer. Eğer zaman ayırıp iyice eğitmezseniz bir zaman sonra neşe yerini kedere bırakmakla kalmaz, kurtulmanın çareleri aranır ve ağzına kadar dolmuş hayvan barınakları aranır duruma gelinir.

Buraya yazmayı unuttuğum şeyler de vardır elbet maddeler içerisinde. Ama yukarıdaki 14 maddeyi maddiyata dökseniz 400-600 TL arası tutar. (Para tutan kısmı EC,PH metre, Pompa, Isı-Nem ölçer, Zamanlama Saati). Asıl sorun bu işe zaman ayırıp ayırmamanızda. Ayırdığınız da ne mi oluyor? İnsan uğraşırken, izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyor ve son üç resimdeki mutluluğu yaşayabiliyor.

Müsait yeri olup sera yapmayı düşünenler ilave olarak profil, boru ve sera naylonunu içine katmalılar. Tabi yaptırılacaksa bir de işçilik ücreti.

Asıl soru şu? Herkes yapabilir mi?
Birkaç resim gördükten sonra heveslenen arkadaşlar forumda önüne gelen başlığı okumazlarsa EVET. Özellikle de daha işin en başında besin eriyiği formüllerine takılıp kalanlar. Türkiye gibi (hoş bu konu dünya istatistiklerinde de böyle) matematik, kimya, biyoloji gibi öcü görünen ve büyük bir kısmımızın sorunlu olduğu bu konu başlıklarda dolaşmaya başladığınız an gözünüz korkar, içiniz daralır, yok bu benim yiyeceğim bir halt değil dersiniz. Kaldı ki bir zaman ben de demiş bulundum.

Eğer birkaç yüz metre ya da dönümlerce arazide bu uygulamayı yapmayı düşünmüyorsanız ki, foruma gelip dolaşanların büyük çoğunluğu bu işi ticari düşünmüyor ve hobi amaçlı düşünüyor, 10 tl ye alacağınız besin eriyiğiyle matematik, kimya, biyoloji, tartı, ölçü, nereden bulurum derdinden kurtulacağınız gibi size işin zevkini tatmak kalır.

İçinde heves beliren, bende yapsam mı diyen arkadaşlara tavsiyem YAPIN. Yapın ama ÖCÜ başlıklardan (en azından 1 yıl :) ) uzak durun. Her şeyi değil hoşunuza giden bir bilemediniz iki ürün ekin. O ürünü yetiştirirken bile hayatınız boyunca ilgi duymadığınız neler öğreneceksiniz ve hemde zevkle.

Ve bu işe karar verdiğiniz anda amatörlüğünüz bitiyor yarı profesyonel oluyorsunuz, o yüzden amatör gibi davranıp aç gözlülük yapmayın. Unutmayın! Bu iş yorulmak için değil, yorgunluk atmak için yapılıyor. Stres olmak için değil, stres atmak için yapılıyor.

Yapı itibariyle ben geç öğrenen birisiyim. Hele ki içinde ÖCÜ'ler varsa. Ama öğrendiğim bir şeyi iyi aktarırım. Çok öcüyse öğrenir, program yazarım sonra unuturum. Lazım olduğunda açar o programı kullanırım.

Serada yaşanan tecrübeler:

1- İster istemez işin içine elektrik giriyor. Ve ister istemez Besin eriyiği. Ne alakası var Demeyin! Zira su gibi durduğuna bakmayın, besin eriyiği eklenmiş suyun elektrik iletkenliği çok yüksek. Bugün bir aksilik yüzünden pompadan çıkan su hortum aracılığıyla yere ve tam da pompanın üçlü pirizinin üzerine. Koşup durdurmayı düşünmeye bile fırsat kalmadan sigorta attı. İyi bir ders oldu. Erteleyip durduğumuz elektrik aksamına biraz da olsa çeki, düzen verdik. Ama artık yerden yüksekte kablo kanalıyla yapacağız bu hafta itibariyle. Zira hem toprakta değiliz zemin beton, hemde sera metal. Şakaya gelmiyormuş, öğrendik.

2- Köpük bardaklar içerisine perlit koyarak (köpük bardakların altı ve yanlarına delik açtık) fideyi içerisine suya değecek şekilde koymuştuk. Su borusu dengesiz ve ön arka arasında farklılık var. Mahsül sonuna kadar da giderilmeyecek, sonra sehpayı yeniden tecrübeye göre yapacağız. Resimlerde de göreceğiniz üzere her boruya A,B,C,D diye ve her borunun ürünlerine 1,2,3...15 diye rakamlar yazdık. Ürünlerin büyümelerini izlemek için. Farklı yerlerdeki ürünlerden 3-4 adedinde büyüme yavaşlığı gördük. Baktık ki diğerleri gibi suya kök indirememişler. Perlitini boşaltıp altını komple kestik. Yaprakları fide zamanından büyük olduğu için yapraklar bardağın ağzından destek alarak sadece kökü suya değecek şekilde ayarladık. Resimlere bakarsanız A sırasında 1 ve 2 no'lu ve D sırasında 2 no'lu marullarda 48 saatte inanılmaz büyüme gördük. Bugün kontrol ettik bayağı bir kök salmışlar suya.

3- Bardağı yanlarından 4 çizgi şeklinde havya ile kesmiştim. Altlarını da yine havya ile 6-8 delik delmiştim. Bu 4 sayısının az geldiğini düşünüyorum. Hatta bir sonraki ekime, hidroponic için üretilmiş saksıları düşünüyorum.

4- Perlit konusunda bayağı şikayeti olanlar vardı. Ben herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. Bardağa koyacağım perlitleri, akvaryum kepçesinden süzerek, suyla yıkayarak küçük parçalarından ayırdım. Daha iri perlitleri kullandım. Depoya şu ana kadar gelen perlit parçacığına rastlamadım.

5- Gündüzleri hala hava çok sıcak oluğundan içeride vantilatör çalıştırmaya devam ediyorum.

6- Bugün marullar gün boyu su tükettiler. Yaklaşık 7.5 lt. Çok az bir besin tüketimleri oldu.

7- Elimde 2 mt 110'luk bir boru mevcut. Bugün onların deliklerini deldim. 2 domates ve 4 biber fidanını bu boruya ekeceğim. Perlitte mevcutlar. Aynı suyla bunları da akan su kültürüyle deneyeceğim. Yarından itibaren gelişimlerini birlikte buradan gözleriz.

8- Domateslerden konu açılmışken, inanılmaz besin tüketiyorlar. Akşam 19'da son sulamadan sonra EC'sini tamamlıyorum, ertesi gün son sulamadan sonra yeniden ölçüyorum ve verdiğim besinin yarıdan fazlası gitmiş. 2 gündür üst üste 250 ml A ve B besini koyuyorum depoya. Bu arada deposu resimlerden de göreceğiniz üzere plastik sebze kasası içerisine naylon çekerek oluşturduğum bir depo. Tahminim 30-40 lt var içerisinde. Hatta hata mı yapıyorum diye birkaç kez ölçtüm.Sonuç doğru. Eksilen suyu tamamlayıp EC sini ölçüp, çıkan sonuca göre ml olarak depoyu besinle tamamlıyorum. Ayrıca 2.5 litre de su tüketmişler bugün.

9- Son resim topraksız tarım denemelerimizin hor görülen garibi Taze Soğan. Sıskadan ekmiştim. Sebze kasasına perlit dökerek ekimini yaptığım ilk deneme. Günlerce boy vermedi. Su döktüm, besin eriyiği verdim, güneşe koydum, gölgeye koydum, olmadı olmadı. Dedim ya hor görülen garibi diye. Çünkü sulamayı unuttuk, fazla su verdik, fazla besin eriyiği verdik, vermeyi unuttuk vs. vs. vs. bir sürü hatalar yaptık. Buna rağmen, Aşık Veysel'in dediği gibi "... Bir tohum verdim, dört bostan verdi..." bostanımızı verdi. Bunlar viyol içerisine ektiklerimdi. Fazla büyümediler. Bugün hepsini söküp bir güzel yedik.

İlginç bir tecrübe, soğanın büyümemesi üzerine bir kıskayı çıkartıp bakmıştım bayağı bir kök var ama büyümüyor. Yeni fark ettim ki büyümenin hızlanması, soğan kökünün kasa dibine deymesinden sonra başlaması. Tesadüf mü bilmiyorum ama kasanın dibine kökler deyene kadar boy uzaması çok yavaş, deydikten sonra çok hızlı oldu. Bu arada kasaya 30 cm yüksekliğinde perlit dökmüştüm. Kökün tabana değmesi konusunda bilgisi, tecrübesi olan varsa ve açıklarsa buradan sevinirim.

Bugünlük bu kadar.
Saygı ve sevgilerle...

leventali
04-11-2013, 10:48
Hayırlı günler,

Bugün dikkatimi çeken ve sorun olduğunu düşündüğüm resimleri aşağıda paylaşıyorum.

1. Resim EC-PH ölçümleri, tabloya bakıldığında günlük besin ve su tüketimi mevcut normal olup olmadığını bilemiyorum

2-3-4-5-6. resimler (marul resimleri) birkaç marulda tespit ettiğim şekil bozukluğu. Sanki yaprakları farklı kıvrılıyor ve iki adet marul varmış gibi. Kök resimleri gayet sağlıklı. Bu 5-6 marulda mevcut ve buna doğru bir eğilim var.

Bugün akşam seranın kapısını tam kapatmışım, sanırım terleme olmuş içeride ve marullar üzerine de damlamış. Ama farklı olan marul çeşidine baktığınızda sanki kabarmalar var. Bu bugünden önce de vardı ama bugün bayağı bir hissettiriyor kendini.

Aynı şey diğer cins marullarda da mevcut. Bugün hariç herhangi bir damlama olmamıştı bugüne kadar.

7-8-9. resimler domatesle ilgili.

7 ve 8 . resimlerde kökten yaklaşık 5 cm lik kısmı kahverengi ve bir kaç mm incelmiş. Aslında bu fideleri aldığımda birkaç tanesinde vardı. 9. resimde bu yok örneğin.

Sorular:

1- Sulama kazığı çok mu yakın? Uzaklığı ne olmalı. (08:00-19 :00 arası 45 dakikada 15 dakika sulama yapılıyor. Motor durduğunda drenaj suyu 2 dakika içinde boşalıyor.)

2- Fideleri iplere bağlamadım. Bağlanma zamanı var mıdır ? Sanırım bağlama zamanını erkene almam gerekecek zira perlitin direme gücü yok denecek kadar az.

Bilgi verecek arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

leventali
04-11-2013, 10:50
resimlerin devamı

Adalet Yağcı
06-11-2013, 20:10
Topraksız tarım denemeniz hayırlı olsun Levent bey.
Seranız çok güzel olmuş, iki boru uzatacak kadar yeriniz var daha.

Marullardaki gelişim sahiden inanılmaz, bu kadar çabuk büyüdüklerine şahit olmamıştım.
Kök kısmında beliren, sizin sorun olarak gördüğünüz, yaprakların aksi yöne kıvrılması, iki kök var gibi görülmesi normal diye düşünüyorum.
Toprağa diktiğimizde de bu tarzda oluşumlara rastladım.

Son yüklediğiniz mesajdaki domates fidesi(2. foto) sanki kök çürüklüğü yaşıyor gibi.
Belki de fotoğraf yanıltıyor beni, diğerlerinin de kök kısımları koyu renk ama gövde ve kökler sağlam görünüyor.
2. fotodaki ise kök kısım rengi değişmiş ve zayıflamış sanki.

Azminizi, emeğinizi kutluyorum, başarılar diliyorum.

leventali
06-11-2013, 21:01
önce resimler sonra yorumlar

leventali
06-11-2013, 21:03
06-Kasım-2013 resimler -1

leventali
06-11-2013, 21:05
06-Kasım-2013 resimler-2

leventali
06-11-2013, 21:07
06-Kasım-2013 resimler-3

leventali
06-11-2013, 22:03
Yeniden merhabalar,
Marullarımızın, domates ve biberlerimizin günlük resimleri. En sondaki toprakta ekilen marullar, hidroponic sistemden bir gün sonra toprağa dikildi. İki ayrı resim var ön bahçe ve arka bahçe.

Topraklı ve topraksız arasındaki ilginç fark gözler önünde. Elbette lezzet kıyaslaması da yapılacak ve buraya yazılacak.

Lütfen yetiştirenler bilgi verirse sevinirim. Marullar 18. günü buldu. 1.2 EC devam ediyordum. Sitede daha önce ekenleri okuyorum 2 EC, 2.4 EC ye çıkan bile mevcut. Kaynak taraması yaptım, 1.2 ile 2.2 arasında. Değişik dönemlerde oynanıyor.

Bende sistem EC'sini (yani marul sabit EC sini) dün gece itibariyle 1.4'e çıkardım. İki gündür su tüketimi de EC tüketimi de arttı. 10 gün içerisinde gün gün yavaş yavaş EC'yi artırmayı düşünüyorum. Gerçi gelişimleri gayet iyi. Ama sanki büyümelerinde bir duraklama oldu. Çok belirli olmuyor ama bugün sanki biraz daha kendindelerdi.

Sudaki oksijeni artırmak için pompa düzeneğini değiştirdim. İki kanal pompaydı. Birini sulamaya diğerini de suyu yukarıdan depoya düşürerek oksijen sağlamaya ayırdım.

Bir de burası önemli, daha önceki sistemde her bir kanal 2 boruyu besliyordu ve çok hızlı akıyordu. EC tüketimleri gayet düşüktü. Günlük 20-30 ml civarında. Yeni sistemde damlama spagatti borusu diye anılan 3 mm'lik boruyu, damlama borusuna bağlayarak suyu tek kanaldan 4 boruya dağıttım. Dolayısıyla su daha yavaş akmaya başladı. Yani akıntı daha yavaş. Öyle ki pompayı durdurduğumda fazla bir su gelmiyor borulardan. EC tüketimi 100-130 ml ye yükseldi. Oysa eski sistemde neredeyse 50-60 lt su boşalıyordu depoya pompayı durdurduğumda.

Bir de iki gündür güneş çok keskin ve yakıcı görünmediği için jütü aşağı indirdim.

Şimdi burada şöyle bir durum var. İki değişikliği de aynı gün yaptığımdan dolayı çok da kesin sonuçlar olmayacak:

1- EC değeri 1.4'e çıkartıltıktan sonra beslenmeye hız verdiler ve EC tüketimleri arttı.
2- Su akıntısı yavaş olduğundan beslenmeyi daha rahat yapabiliyorlar.
3- %50'lik jüt ışık eksikliği yaratıyor besin almaları yavaşlıyor. jüt kalkınca beslenme hızlandı.
4- Her üçünün de etkisi olabilir.

Gelişimleri gayet iyi gidiyordu ise bu değişikliklerin nedeni nedir diye sorabilirsiniz. Daha önce de sormuştum, EC 1.2 başlayıp hasada kadar 1.2 mi gideceğiz diye. Kimse cevap vermedi. Araştırmalarımda da ne ararsanız var. Dün yurtdışı bir kaç kaynaktan detaylı anlatımları okuduğumda fidenin ilk ekim ve gelişim sürecinde 1.2 ile başlıyorlar ve bitki büyümesine göre 4 ayrı aşamaya kadar getiriyorlar EC'yi. Bu aşamalarda EC miktarlarını marulun cinsine göre belirlediklerini belirtiyorlar. 1.2 ile 2.2 ve hatta 2.4. Besin eriyi formüllerini de vermişler. Şu an öğrenmeye zaman ayırmayı düşünmediğim için o bölümle ilgilenmedim. Ancak, bir gelişme durgunluğu hissettim, eski hızlarında büyümüyorlardı. Duraklama dönemine girdiler. Ve 1.2'den 1.4 de çıkarmaya karar verdim. 130 ml besin eriyiği tüketmişler bugün. Bende şaşırdım.

Bu besin tüketiminin nedeni yapmış olduğum pompa düzeneği değişikliği de olabilir. Depodaki su yeniden depodaki suya yukarıdan dökülüyor. Acaba herhangi bir kimyasal bu esnada uçup, EC değerini mi düşürüyor?

Bu konularda yorum yapacak arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

Bu arada soru sormak isteyen arkadaşlardan ricam, özelden mesaj atmak yerine buraya direk yazarlarsa, konuyu okuyan arkadaşlara da bir faydamız olur, belki bizim yanlış bildiğimiz bir hususu buradan bilgili bir arkadaş düzeltebilir ve daha uygun olur kanısındayım. Bu mesajım bana özelden mesaj atmayın anlamında değildir lütfen doğru anlaşılsın.

Çok sık ölçüm yapıyorum. Bazan günde 4-5 kez. Bunun ne derece doğru olduğunu bilemiyorum. Yani bu ölçümlerde su eksilmelerini tamamlıyor, EC eksilmelerini besinle tamamlıyor PH yükselmişse düşürüyorum. Bunun sık yapılmasının doğru olup olmadığı konusunda emin değil ama bazı kaynaklar EC değişikliklerini bitkiye hissettirmeyin anlamında açıklamalar yapmışlar. Yani EC sık değişiklik gösteriyorsa sık kontrol edilmesini, yavaş hareket ediyorsa seyrek kontrol ve tamamlama yapılmasını öneriyor. Okuduğum kaynakların bir çoğu yabancı. Marul ile ilgili olanlardan önemli gördüğüm bölümlerini ve kaynağın kendisini toplu olarak bir süre sonra buradan yayınlayacağım.

Ne yazık ki her konuda olduğu gibi bu konuda da bir tarama yaptığınızda binlerce belki on binlerce yabancı kaynak bulabiliyorsunuz, yerli kaynaklar ise birkaç profesörün kitaplarında kalmış.

Sadece bu yüzden bile Agaçlar.Net'i kuranlar, bu güne getirenler, amatörce gibi yapılan ki bana kalırsa bir çoğu son derece profesyonel, çalışmaları yapanlar Türk tarım tarihinde önemli bir yere sahip olacaklardır.

Çok sık ölçüm yapıyorsanız ölçü aletlerinizin dijital olmasında fayda var. PH metreyi dijital sipariş ettim. Hediye geleceği için marka modelini bilmiyorum.

EC metreyi Kudret Bey'den getirtmiştim. Analog. Son derece kullanışlı. El emeği, göz nuru. Ellerine sağlık. Bir üst modelini, değerleri dijital olarak veren, bekliyoruz. Birden fazla farklı besin deposu ölçümleri sık yapıldığında bayağı zorlanıyor insan. Ama dijitalleri bile arada bir doğruluğunu kontrol etmek için edinilmesi gerek bir cihaz olduğu kanısındayım.

Saygı ve sevgilerle...

leventali
06-11-2013, 22:05
İyi dilekleriniz ve bilgilendirmeniz için teşekkür ederim Adalet Hanım.

leventali
08-11-2013, 18:28
08-11-2013 Resimler-1

Önce resimler sonra yorumlar...

leventali
08-11-2013, 18:29
08-11-2013 Resimler-2

merdefe
08-11-2013, 18:46
Eklemek istediğim bir konu var. Gece gündüz sıcaklık farkları bulunduğum bölgede 30 dereceyi geçtiği günler oluyor. harika bir seraya sahip değilim ve harika bir ısıtma sistemi kullanmayacağım. fakat bu bitkideki stresi engellemek için bir denemem olacak. bakteri desteği yarayışlı bakteri olarak bilinen bir çok bakteri var bunlardan biri trichoderma hazelnut olarak arama motorlarına geniş araştırma yapabilirsiniz.
aslında bu bakteriler senelerce topraklardan izole edildi ve topraklı tarımda kullanıldı ( aslında kullanılmış) ama hydroponicde de kullanıldığı köklenmeyi arttırdığı destek sağladığı besin alınımını hızlandırdığı yazıyor internette fakat kafamdaki tek soru bunu solüsyonda kullandığımızda mevcut ec ve phı etkileceğinden durum nasıl olur.benim kullanma tarzım. aslında thrikoderma ve mikozira mantarları birlikte kullanıldığında tek seferlik olarak mikoriza içerden trikoderma dışardan sağlam ( kök içinden ve kök etrafından ) bir destek oluyormuş gözle görmedim bu sene göreceğimi umuyorum.

Tam bir çözüm sunamadım ama bu konuda araştırma yapabilir ve denemeler yapabilirsiniz. ben elimden geldiğince durumları paylaşmaya devam edeceğim.. Saygılarımla ..

leventali
08-11-2013, 18:55
Resimler bugüne ait. Marullarımız da, domateslerimiz de, biberlerimiz de gayet güzel büyüyorlar. Son resimde domates ve biberlerimizin ilk çiçekten meyveye dönüşmüş hali. Muhteşem görünüyorlar.

Tüm gün su tüketmişler yine. Hava sıcaklığı eskiye oranla düşük. 3-4 gündür vantilatör çalıştırmıyorum. 25 yer yer 30'a çıktığı oluyor içerisinin. Ancak kapı ve arka pencere sürekli açık. Gece de gündüz de. Gece sıcaklığı 15 derecelerde.

Daha önce de bahsetmiştim. Bulamadığımdan 3 mm'lik damlatma kazığı kullandım domates ve biberlere. Sürekli tıkanıyorlar. Yarın Adana'da Tarım fuarına katılacağım. Bulabilirsem 5 ve 7 mm'liklerinden de alacağım.

Domateslerin sulama rejimini 2 gündür 45 dakikada bir 5 dakikaya indirmiştim. Sebebi biberlerle aynı kasadalar. Biberler sanırım fazla sulamayı sevmiyor. Özellikle drenajın sağlandığı yerde ister istemez daha fazla ıslaklık oluyor demek ki drenaj bitene kadar. Orada iki biber fidesi ekili. Onların kazıklarını çıkardım. Sebebi yaprakları aşağıya doğru inmişti. Şimdi gayet iyiler.

İlginçtir. Marullar akşam saat 18, 19'dan sonra EC tüketiyorlar. Gündüzleri su tüketiyorlar. Biraz önce EC'lerini ölçtüm biraz düşmüş. 3-4 saat sonra yeniden ölçeceğim. Kayıtlara baktığım zaman bunu görebiliyorum. Akşamları EC tüketimi yapıyorlar.

Bunun birkaç nedeni olabilir.
- Isının o saatlerden sonra düşmesi,
- Işık meselesi

İncelemeye değer. Bir sonraki üründe kayıtlar daha sık ve otomatik yapılacağı için deneylerimizi yorumlamada biraz daha rahat davranabiliriz düşüncesindeyim.

Tecrübeler:

1- Marulları ektiğim boruların aralıkları 20 cm idi. Bu ölçü kıvırcık marul türleri için uygun bir ölçü değil. Yapraklar bir birine girmeye başladı. 25-30 civarında olmalı. Hatta 30 diyebiliriz.

2- 110'luk boru kullanmıştım. Bir daha ki ürün ekiminde 75'lik borulardan da kullanacağım. Sanki bu boru çapı biraz fazla gibi (marullar için). Kıyaslamayı o zaman daha rahat yapabiliriz.

Bu günkü tecrübeler bu kadar.

leventali
08-11-2013, 19:03
Teşekkür ederim Sayın Merdefe. Bugün seranızı anneme gösterdim. Çok beğendi. Bayağı bir dua aldınız. Dilerim her şey gönlünüzce olur, güzel ürünler çıkartır ve Türk tarımına örnek teşkil edersiniz. Dualarımız siz ve sizin gibi, mesleğinin icrasını yapmaya cesaret bulan kişilerin üzerinedir.

Yıllarca ziraat mühendisleri bu topluma yük gibi görüldü. Aklınıza gelecek her mesleği icra etmek zorunda kaldılar. Ama bugün görülüyor ki, ziraat mühendisliği Türk tarımının geleceğini teminat altına alıyor. Cesaretiniz diğer mühendis arkadaşlara örnek olsun.

Yaşayacağınız tüm zorluklarda Hak yanınızda olsun..

leventali
09-11-2013, 00:02
Gözlemim bugün de doğru çıktı. Biraz önce Saat 00:10'da yaptığım ölçümde marul tankında hem su hemde EC azalması oldu. 200 ml A ve B eklenerek sabit tuttuğumuz 1.4'e ayarlandı. Yaklaşık 2.5 litre de su eksilmiş. Yine besin tüketimi akşam 5'ten sonra artmış. Bu konuya açıklık getirebilecek bir arkadaşımız olursa ne iyi olur.

leventali
09-11-2013, 19:50
09-11-2013 resimler-1

Geleneği bozmayalım ve önce resimler sonra yorumlar.
Bugün sabah çekilen marul resimlerimiz. Diğer cins marullar çok büyüdüğünden yerleri değiştirildi. Ne garip "Yerleri değiştirildi!".

452927

452928

452929

452930


Öğleden sonra Adana Tarım Fuarına gittim. Buradan da bir kaç kare ekleyelim ve fuar konusundaki yorumlarımızı da sona bırakalım.
452932

leventali
09-11-2013, 19:56
09-11-2013 resimler-2

Çocukları unutmamışlar!

452933

452934

Köylü kızlarımızı ve keçilerimizi de...
452935

452936

Tayfun Talipoğlu'yla resim çektirmek de kısmet oldu.
452937

leventali
09-11-2013, 20:04
Fuardan aldığımız bağlama ipi ile (4-5 mm boru şeklinde yumuşak bir plastik) domateslerimizi askıya aldık.

452941

Sera yeni yeni şeyler görüyor, biz de yeni yeni şeyler öğreniyoruz. İsmini bilmiyorum ama ip bağlama aparatı. Hayır böyle bağlanıp bağlanmadığını da bilmiyorum. Denedik gayet güzel oldu. Seranın üst borularını tutan iki vida arasına tel çekip, bu aparatı da tele astık.
452942

Nazarlık ilk domatesimizi konu mankeni yaparak, sera klipsi (bunun ismini öğrendim) ile gövdeden bağladık.
452944

Depomuzdaki suyu borulara aktaran düzeneği biraz değiştirdik. Böyle daha rahatlar. Ancak çok küçük damla halinde de olsa sızıntı mevcut spagettilerin bağlandığı yerden. Bugün fuarda bulurum ümidiyle gitmiştim ama neyse yorum sona...
452945

Seranın bir eksiği daha giderildi. Fuarda dağıtıyorlardı, birkaç tane aldık. Atamızın resmi de eksik olmasın dedik.
452946

leventali
09-11-2013, 21:28
Ürünlerimizin keyfi yerinde. Marullar akşama kadar 5 litre su tüketmişler ekledik. EC ölçük bayağı tüketmişler. Sistem EC miz olan 1.4'e tamamlamak için 300 ml A ve B besin eriyiği ekledik. Karıştırıp bir 5 dakika sonra yeniden ölçtük ve 100 ml A ve B ekleyerek 1.4'e ulaştırdık. PH 7'ye yükselmişti, 2 ml Sürfirik Asit ekleyerek PH'ı da 6.5 e çektik.

400 ml besin eriyiği eksilmesi bana biraz fazla gibi geldi. 20 gündür başladığından beri komple su değişimi yapmadım. Aslında bugün düşünüyordum ama hafta sonuna bıraktım. bundan olabilir mi acaba. Yorumu olan olursa sevinirim.

Burada ilginç bir tecrübeyi paylaşmak istiyorum. Suyu tamamlıyorum. EC yi ölçüyorum. Gereken miktarı zaten yaptığım program bana söylüyor. Çok yüksek çıktığı durumlarda iki kez kontrol ediyorum yine de doğru çıkıyor.

Buraya kadar her şey normal. Besin eriyiğini döküp bayağı bir karıştırdıktan sonra EC'yi ölçüyorum ya çok yüksek çıkıyor, ya da düşük. Karıştırıp 5-10 dakika bekledikten sonra yeniden karıştırıp ölçüyorum EC miktarı tam çıkıyor. Sanırım maddelerin sudaki karışımı bir miktar zaman alıyor. Bunu bir hafta önce fark etmiştim o günden beri karışımı ekledikten sonra bir iyice karıştırıp, 5-10 dakika bekleyip öyle ölçüyorum.

Bugün yine denemek için karıştırdıktan sonra beklemeden ölçtüm 1 EC düşük çıktı. 10 dakika bekledim ölçtüm 1 EC yükselerek tam geldi.

Bu konuyu da aydınlatmak isteyen olursa sevinirim.

Domatesler çok az bir EC tüketmemiş. 2.5 litre su ekledim. Domateslerin sistem EC si 1.5. Bir hafta daha bu şekilde gitmesini planlıyorum.

Gelelim fuarla ilgili görüşlerimize:

Nedense hiç hüsrana uğramadım! Yaklaşık 10 yıldır fuarlara gitmiyordum pek bir şey değişmemiş fuarcılık anlayışımızda. Hakkını yememek lazım ilerlemeler olmuş. Bolca dönerci, peynirci, kolonyacı, ekmek arası ne ararsanız...

Fuara katılan traktör firmalarını kaldırsanız, ha bir de kravatlı çiftçiler için getirilen cipleri, Adana'nın büyük caddelerini gezerken göreceğiniz şeylerin daha azını görürsünüz. Hayır dışarısı böyle içerinin yarısı da böyle.

Mesela bir tane seracı yoktu. Vardı ise de bir sürü işinin içinde sera da yapıyorlarsa ben fark edemedim. Topraksız tarımın T'si bile yoktu. Ha bir ümit bir şeyler bulurum umudunun kırıntıları vardı ama nafile.

Üç beş tane damlama sulama firması vardı. Vallahi de billahi de benim yukarıda damda daha fazla sergileyeceğim şey var. Benim serayı kapıp fuara götürsem izlenme rekorları kırar. Soruyorum:
- spagetti hortumu, damlatma kazığı...
- Hepsi var abi, ama işyerinde.
- Anlıyorum fuar satış alanı değil de teşhir alanı arkadaş bunlardan niye getirmediniz?
- Abi ıvır zıvır zor oluyor, broşürde hepsi var.

Alıyorum broşürü eviriyorum, çeviriyorum (iki dal zaten) yok.
Soruyorum:
- Saydıklarınız burada yok?
- Abi o eski broşür, yenisi yetişmedi ama ne isterseniz hepsi var.

Sanırım 300 m2 bir yerdeler. Duvarlarında kocaman resimler, ortada bir masa, masada üç beş kağıt...

Hakkını yememek lazım bir konunun. Otomobil fuarında olmayan kadar güzel stant mankenleri vardı. Yurdum insanı işte... Soru uzamış ki, karısı çekiştirip duruyor, bir kaç dakika sonra patlayacak saatli bomba durumuna gelmiş, adam hala fidanlar hakkında soru sormaya devam ediyor 1.80'lik fidana! Sonra bir daha karşılaşmadım o aileyle fuarda:)

Dedim ya yurdum insanı, kimisine de baktım, gerçekten ihtiyacı var, soru soracak, fidanlarla ilgili, kafasını bir o tarafa bir bu tarafa bakıştırıp duruyor ki, anlatacak erkek bir stant görevlisi var mı diye. Kılığı, kıyafeti tam tarım fuarına yakışır babanın. Tüm sülieti bağırıyor "Ben çiftçiyim, ben çiftçiyim" diye ama, koymuşlar 1.80 mankeni, asıl görevliler ortaya kurdukları masada koyu sohbetteler.

Yardım ettik tabi babaya. Zeytin bahçesi varmış. Ceviz ekecekmiş yanına. Gel babacım deyip, oturanların sohbetlerini bozarak, "Kardeşim neden babayla ilgilenmiyorsunuz?"diye biraz da sitem ederek babayı 1.80'den kurtardık. 1.80'likle tebessüm eşliğinde oradan ayrılıp fuarı gezmeye devam ettik.

Ne garip değil mi? Bir türlü ortayı tutturamıyoruz. Babanın ezildiğine mi yanarsın, babayı ezmek için stant açtığının farkında olmayan satıcıya mı yanarsın, ilgilensin broşür dağıtsın diye günlüğü 60 tl'den çalışan dünya güzeli kıza mı yanarsın, Türk filmlerinin bir dönem önemli isimlerinden biri olan Adana'nın haline mi yanarsın.

"Yiğidi öldür hakkını yeme.", derler. Biz topraksız tarım ve sulama amaçlı kendi ihtiyacımız olanları bulamasak da, topraklı tarımla ilgili inanılmaz güzel yerli makineler üretilmiş ve teşhir için üşenmeden getirilmiş stantlar da mevcut.

Elimdeki broşür yığınını gören bir stant görevlisi hanımefendi , "Poşet verebilirim" diyerek koridordan geçenleri boş boş izlemediğini göstererek beni eziyetten kurtarması buradan da teşekkürü hak ediyor. Bir birine geçmeli saclardan modüler su deposu yapan bir firma. Gerçekten çok güzel düşünülmüş bir depo. Büyütmek istiyorsanız ilave yapabiliyorsunuz mevcut deponuza. Paslanmaz çelikten.

5 kiloluk plastik askı ipini beni kıramayıp açıp 1 kilosunu bana veren esnafa da buradan teşekkür ederim. Esnaf esnaftır, tüccar tüccar. Hiç değişmeyecek bu...

Çukurova Üniversitesi'nin iki sandalye, 1 küçük masanın zor sığdığı standı(!) içimi çok burktu. Bu mudur, dedim içimden. İçeride oturan, yarı uyumak üzere olan görevliye doğru yöneldiğimde, kafasını çevirince vazgeçtim. Yerine ulaşır mı bilmiyorum ama, "Yakışmamış bu stant Çukurova Üniversitesi'ne", diyecektim. Yetkililere iletirseniz sevinirim, diyecektim. Daha neler neler diyecektim de neyse...

Büyük emekler harcanmış. İnsan üzülüyor. Bunca emek, bunca para, bunca reklam yapılarak ortaya konulan bir fuardan, acı ama böylesi sonuçlar çıkarmak canını yakıyor adamın...

Arka tarafta bir traktör firmasının açtığı stantta bir zamanların "Bam Teli" programı ile efsane olup, Tayfun Talipoğlu'nun bulunduğu duruma mı yanarsın? Onun yol hikayelerinde ülkemin nerelerini, ne insanlarını tanıdı bu toplum. Eşşekle su taşınan, elektriği bile olmayan ülkemin insanlarını, cennetin dünyadaki adreslerini gördü. Orda bir köy var uzakta, gitmesek de demedi ve gitti... Gitmesi gerekenlerin seçimden seçime gittiği, hatırladığı...


Ayak üstü birkaç dakika sohbet ettik:
- Özledik sizi, dedim. En çok da yol hikayelerinizi. Yurdumun görmediğimiz yerlerini görmeye, tanımadığımız insanlarını tanımaya ne zaman yeniden kavuşacağız?

Gelmişi, geçmişini boşverin. Kimdir Tayfun Talipoğlu biliyor musunuz?
Türkiye'e Unicef'in ve Unicef Türkiye Milli Komitesi'nin ortak karar alarak atadığı tek Unicef İyi Niyet Elçisidir.

Verdiği cevabı buraya yazmayacağım. Zira bir çok değerli gazeteci, yazar, düşünür, araştırmacı, akademisyen, yapımcı gibi o da siyasi görüş ayrılığı nedeniyle kanallarda yok.
Vereceği cevabı üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirsiniz.

Tayfun Talipoğlu'nun her hikayesinin sonunda dediği gibi bitirelim biz de cümlemizi.
Yolumuz uzun, şartlar çetin...

Saygı ve Sevgilerle...

leventali
10-11-2013, 17:41
10-11-2013 tarihi itibariyle, marul ve domates tanklarımızın sularını yeniledik. Aslında birkaç gün daha bekleyecektim. Ancak bugün bir tek marulda, genç içten gelen yapraklarında uç yanıklığı (umarım doğru tabir kullanmışımdır) gördüm. Bu, bugün suyu değiştirmeme büyük etken oldu. 23 gün olmuştu zira.

Marulların suyunu 1.4 EC ye çıkarmıştık. Okuduklarımızdan anladığımız, bu besin eriyiği hazırlanırken mevcut ürünün EC sine göre ayarlanıyor içindeki maddeler. Marul EC si 1.2 olarak söylenmişti. Biz 1.4'e çıkardığımızda şaşılacak kadar EC tükettiğini düşündüğümüz olay sanırım bu. Yeniden marul tankımızı 1.2 EC ye ve 6.5 ph a göre ayarladık. Sistemi çalıştırdık.

Su tankını şu şekilde boşalttım:

1- Motoru çıkartıp tank içindeki suyu başka bir depoya boşalttım.
2- Borular içerisindeki mevcut suyu da eğerek boşalttım. (Ne garip değil mi?).
3- Boşalan borulara normal su doldurdum. Zira tankı temizlemem ve yeniden eriyik hazırlamam zaman alacaktı.
4- Tankı su ile doldurup, daha önceki su seviyemize gelince suyun EC sini ölçtüm. 0,2 çıktı. Bu değer iyi diye düşünüyorum. Zira yazılarda okuduğum kadarıyla böyle söylüyor.
5- İlk hazırladığımız tecrübeden 1'er litre A ve B besininden ekledim. Bunu şu şekilde yaptım. Tanka fiskiyeyle su doldururken belli bir miktara geldiğinde A besin eriyiğinden döküp, doldurmaya devam ettim. Bu arada suyu arada bir karıştırdım. Sonra B eriyiği için de aynı şeyi yaptım ve su işaretlediğim yere gelene kadar devam ettim. EC'yi ölçtüm, eksik kalan kısmını tamamladım. PH için 4 ml sülfürik asit döktüm. Borular 4 adet ve 25'er litre su alıyor. Bunlarında sisteme karıştığında yaklaşık 100 litre su temiz su hazırladığım besin eriyiğine. Bu yüzden her boru için 100 ml ilave ederek sistemi çalıştırdım.

Birkaç saat sonra EC ve PH ı yeniden ölçeceğim.

Domateslerimiz 1.5 EC ye ayarlanarak onun da sistemi çalıştırıldı.

Tecrübeler:

1- Tankı boşaltmak için mutlaka bir sistem kurulmalı. Pompa düzeneğini bu yönde ayarlamadığımdan sürahiyle boşaltmak durumunda kaldım. Ayrıca borular içerisindeki suyun da tahliyesi için bir şeyler düşünmek gerekir.

Çıkmam gerekli, diğer tecrübeler gelince...

leventali
11-11-2013, 00:36
Önce resimler.

leventali
11-11-2013, 03:07
Merhabalar,

Bu topraksız tarım işinin ne kadar ince bir iş olduğu, her tecrübede yeni yeni şeyler öğrenildiği, hiç kuşkusuz titiz yapılan çalışmada verime çok çabuk etki ettiği, uygulamadaki anlık değişikliğin saatler içerisinde bitkiye yansıdığı kaçınılmaz bir gerçek.

Forumda bir sera uygulamasında, bir üyemiz şöyle diyordu: "Eve gidiyorum, sabaha kadar aklım serada kalıyor. Zira bu kadar hızlı büyüyen bir bitkide anlık değişiklikleri takip etmek gerekiyor.".

Gerçekten de bu cümlenin bu etkisini bugün gözlerimle gördüm. Sizlere de göstermek amacıyla iki resmi birleştirerek ekliyorum.

453223

Yorum sizin.

Bu vesile ile buraya not düşebiliriz: Suyun 15 max 20 gün içinde mutlaka komple yenilenmesi. Buradan dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu yorum tamamen benim sistemimle ilgili. 60 marul, 300 lt tank. 15. gün değiştirilseydi marulların şimdikinden daha farklı büyümüş olacağını (abartı olmasın biraz daha) tahmin ediyorum. Marulların büyüklüğüne bakılırsa bir kez daha suyunun değişmesi gerekebilir düşüncesindeyim. Çünkü artık boyları o kadar da küçük değil. Yani ilk zamanlar küçük olduklarından 15-20 gün aralığı iyi ama, kayda değer büyüme sonrası bu suyun da 1 hatfa (7-10) gün içinde değişmesi gerekli diye düşünüyorum.

Marullarımız yeterli büyüklüğe 7-10 gün içerisinde gelirse, sistemi boşaltıp yeni ürünler için hazırlık yapacağız. Bu da gösteriyor ki tüm otomasyonun (bu konuyla ilgili) bitirilmesi ve marul için besin eriyiğinin kendimiz tarafından hazırlanması gerekiyor. Bunun birkaç nedeninden en önemlisi, YSA (yapay sinir ağı) çalışmalarını yeni ürünle başlatacağız. Bunun çalışmasını yapabilmek için besin eriyiğindeki her bir maddenin detaylı özelliklerini ve kullanım miktarlarını bilmemiz gerekiyor. Alacağımız test numunelerini kayda alacağız, her komple su değişikliğinde tank içinden numuneler alarak labaratuvarda test ettireceğiz ve bunun sonuçlarıyla YSA'mızı eğiteceğiz.

Bu deneme tamamen deney aşamasıdır. Sonuçlar çıkmadan ve hatta çıktıktan sonra bile yanılgı payı mutlak olacaktır. Bu çalışmadaki titizlik ve etkenler sonuçları mutlaka etkileyecektir. Sonuçlara göre belirli yorumları o zaman daha rahat yapabileceğiz.

Bu deneyin amacı şu: Hazırlanan ve sisteme eklenen besin eriyiğindeki bitki tarafından kullanılan maddelerin oranını tespit edip, belirli bir süre sonunda hangi maddeden ne kadar eksildiğini olabilecek en yakın değerle bulabilmek. Bu da bize besin eriyiği tankını komple yeniden boşaltıp değiştirmemiz yerine eksilen maddeleri ilave ederek mevcut suyu kullanmaya devam etmeyi sağlayacak. Temennimiz ve deneyin yapılış amacı budur. Asla ve kata şu aşamada şu olur diyemeyeceğim bir durumdur. Zira kimya ve kimyasallar konusunda bugüne değin hiç bir çalışmam olmamıştır.

labaratuvar testlerinin ücretlerini de bilmiyorum. Bu hafta bir araştırıp buraya da yazacağım. Bu deneyin sonuçları çok pahalıya mal olacaksa (birkaç bin tl gibi) o zaman bu deneyi yapmayı bir miktar düşüneceğiz.

Aslında başından beri atladığım bir konuyu, önümüzdeki üründe mutlaka yerine getireceğim. O da gün gün belirli marulları tartarak gramajını da not etmek.

Okuyan arkadaşlara önemli bir not olması açısından, ben deneylerimi marul bitkisini baz alarak yapıyorum. Diğerleri de ekmiş olmak ve takip etmek için yaptığım bir çalışma. Ama ağırlık marul bitkisinde. Sebebi birini izlemek, takip etmek, kayıt tutmak daha kolay. Aynı zamanda marulun olgunlaşma süreci de buna etki.

Bu hafta yoğun bir ödev beni bekliyor. Bunun yanında işlerim tabi ki.
Forumda besin eriyiklerinin hazırlanma şeklini okudum bir kaç gündür. Bayağı bir not aldım. Ancak kendimi hazır hissettiğimde başlayacağım öğrenme çalışmasına ki bu da uzun zaman alacaktır. Zira öğrenme kabiliyetim son derece düşüktür. O yüzden bu gibi formülasyona dayanan konuları, öğrenir, hemen programa döker, sonra unuturum. Öğrenemesem de bir bilen yardımıyla programa dökerim. Sonrasını zaten program yapıyor. Bununla ilgili yabancı kaynaklı bir program mevcut aslında. HydroBuddy. Programın kullanımı (Kimyasallar hakkında hiç bir bilgim olmadığından) bayağı karmaşık geldi bana. Belli ki benim kapasitemdeki birinin kullanabileceği bir seviyede, yeniden bir program yazmam gerekecek. Kullanımı da benim kapasitemi aşmayacak :)

Programı ilk önce marul için programlayacağım. Gelişmeleri buradan birlikte yaparız. Bittiğinde ağaçlar.net'e bir katkımız da bu olur. Zira bu programı da buradan ücretsiz paylaşmak istiyorum. Bu hem üyelerimize hemde bu alanda okuyanlar için örnek bir çalışma olur.

Tecrübelerin devamı :
2- Kesinlikle ve kesinlikle borulardaki deliklerin bir birinden uzaklığı 30 cm yi bulmalı. Merkezler arası değil iki delik arası teğet noktaları. 60 mm bir delik deliyorsanız iki merkez arasını 45 yapmalısınız. Ya da 40 cm. Tabi bu ölçünün kıvırcık marulla ilgili olduğunu unutmadan. Daha önce de belirtmiştim ama yeniden vurgulamak istedim.

Nedenleri:

a-) Marulların yaprakları çok çabuk büyüyor ve bir birlerine değmeye başlıyor. Hemde hasattan bayağı bir önce.

b-) Bazı fideler dengesiz büyüyor. Arada küçük kalabiliyor. Yerleri değiştirildiğinde anında etkisini görebiliyorsunuz. A2 borusunda ve D2 borusunda bu değişikliği yaptık. Zira bu ürünlerdeki gelişme diğerlerine nazaran %50 daha küçük. Diğerleri hızlı büyüdüğünden arada kalan bu fidenin gün ışığını etkiliyorlar. Bugün bunu bizzat test ederek gördüm.

c-) Nedenini bilmemekle birlikte, borunun sonundaki (suyun verildiği değil, döküldüğü taraf) deliklerde ve ortalarda gelişme çok hızlı. Suyun ilk verildiği yerde gelişme buralara nazaran daha yavaş.
Tahminime göre bunun nedenlerinden bir tanesi, daha önce suyun akışı hızlıydı. Şimdi ise yavaş. Bundan dolayı suyun ilk verildiği yerde deliklerdeki akıntı sondaki akıntıdan kat kat daha fazla. Bu yüzden gerekli besini almakta zorlandılar. Aynı zamanda EC ve PH (Eriyik ve Sülfirik asit ekleme durumlarında) değişikliklerinde anlık etkiyi ilk hissedecek bir yer. Suyun akıntısı da buna eklenince böyle bir etki olduğunu düşünüyorum.

Olası bir başka nedeni de borunun dengesiz oluşundan kaynaklı ilk büyüme evrelerinde kökleri tam suya inmeden yaşanan sorunlar. Ama akıntı hızının kesinlikle bir etkisi olduğu düşüncesindeyim. Çünkü akıntıyı yavaşlatan sistemi kurduğum günden beri marullardaki gelişim daha hızlı. Bu belki büyüme evresinden de kaynaklanıyor olabilir. Ama ciddi bir etkisi olduğu kanısındayım.

3-) Topraksız tarımı amatör yapmak istiyorsanız mutlaka çalıştığınız alanın ve ürün sayınızın (çeşit değil adet) az olması gerekiyor. Bu deneylerin hepsi 1 adet 70'lik boru ve 50'litrelik bir depo, 20 tl'lik akvaryum pompasıyla da yapılabilecek deneyler. Biz işi biraz abartmışız. Tabi bu da beraberinde maliyet ve ilave zahmet getiriyor. Ekonomik olsun bende bunu denemek istiyorum diyorsanız, projeniz küçük, minyatür olmalı. Hatta evin içinde 150 cm lik bir akvaryum boyutunda yerde bile hevesinizi yerine getirebilirsiniz.

Yarı profesyonel yapim diyorsanız besin eriyiğini kendiniz hazırlamanız gerekecek. Bir sürü alet edevat almak durumunda kalacaksınız. Amatörce bu deneyi yapmak istiyorsanız bir iki kök domates ekin ama 10 domates ekiyorsanız artık yarı profesyonelsiniz.

Yarı profesyonellikten kastım, ticari düşünmediğiniz bir ürünü fazla yetiştirmek ve bolca para, bolca emek harcamak, bir yığın, nerede bulacağınızı bilmediğiniz bilgiyi araştırmaya, öğrenmeye çalışmak, minik bir bilgi kırıntısı için forumlarda polemikler, karmaşalar arasında saatlerce zaman geçirmek vs.vs.vs...

Bence bir dershane bu topraksız tarımın hoby kursunu açmalı. Parası, vakti, hevesi olan da gidip birinci ağızdan, tecrübeden öğreneceği şeyleri öğrenmeli, zevkle, sinire kalmadan bu işin tadını çıkartmalı.

Bugünlük bu kadar. Değerli yorumlarınızı esirgemezseniz beni mutlu edersiniz.
Saygı ve Sevgilerle...

ankafar
11-11-2013, 10:54
10-11-2013 tarihi itibariyle, marul ve domates tanklarımızın sularını yeniledik. Aslında birkaç gün daha bekleyecektim. Ancak bugün bir tek marulda, genç içten gelen yapraklarında uç yanıklığı (umarım doğru tabir kullanmışımdır) gördüm. Bu, bugün suyu değiştirmeme büyük etken oldu. 23 gün olmuştu zira.

Marulların suyunu 1.4 EC ye çıkarmıştık. Okuduklarımızdan anladığımız, bu besin eriyiği hazırlanırken mevcut ürünün EC sine göre ayarlanıyor içindeki maddeler. Marul EC si 1.2 olarak söylenmişti. Biz 1.4'e çıkardığımızda şaşılacak kadar EC tükettiğini düşündüğümüz olay sanırım bu. Yeniden marul tankımızı 1.2 EC ye ve 6.5 ph a göre ayarladık. Sistemi çalıştırdık.

Su tankını şu şekilde boşalttım:

1- Motoru çıkartıp tank içindeki suyu başka bir depoya boşalttım.
2- Borular içerisindeki mevcut suyu da eğerek boşalttım. (Ne garip değil mi?).
3- Boşalan borulara normal su doldurdum. Zira tankı temizlemem ve yeniden eriyik hazırlamam zaman alacaktı.
4- Tankı su ile doldurup, daha önceki su seviyemize gelince suyun EC sini ölçtüm. 0,2 çıktı. Bu değer iyi diye düşünüyorum. Zira yazılarda okuduğum kadarıyla böyle söylüyor.
5- İlk hazırladığımız tecrübeden 1'er litre A ve B besininden ekledim. Bunu şu şekilde yaptım. Tanka fiskiyeyle su doldururken belli bir miktara geldiğinde A besin eriyiğinden döküp, doldurmaya devam ettim. Bu arada suyu arada bir karıştırdım. Sonra B eriyiği için de aynı şeyi yaptım ve su işaretlediğim yere gelene kadar devam ettim. EC'yi ölçtüm, eksik kalan kısmını tamamladım. PH için 4 ml sülfürik asit döktüm. Borular 4 adet ve 25'er litre su alıyor. Bunlarında sisteme karıştığında yaklaşık 100 litre su temiz su hazırladığım besin eriyiğine. Bu yüzden her boru için 100 ml ilave ederek sistemi çalıştırdım.

Birkaç saat sonra EC ve PH ı yeniden ölçeceğim.

Domateslerimiz 1.5 EC ye ayarlanarak onun da sistemi çalıştırıldı.

Tecrübeler:

1- Tankı boşaltmak için mutlaka bir sistem kurulmalı. Pompa düzeneğini bu yönde ayarlamadığımdan sürahiyle boşaltmak durumunda kaldım. Ayrıca borular içerisindeki suyun da tahliyesi için bir şeyler düşünmek gerekir.

Çıkmam gerekli, diğer tecrübeler gelince...



Merhabalar,

Yakın bir zamanda marula tekrar bir başlangıç yapacağız gibi duruyor. Sizden bir kaç şeyi farklı yapacağım zannedersem.

Okuduğum kadarıyla EC 1,2 uç yanmalarına sebep olabiliyormuş bu da ileri zamanlarda mantar hastalıklarına davetiye çıkartırmış (burası garip geldi ancak uç yanması mantar olmasa bile pek iyi değil). Açıkçası ECyi 1,6 civarı tutmak mantıklı geliyor şimdilik (ilk denememizde biz de 1.2 tutmutuk zannedersem)

pH için 5,5-5,8 aralığında tutmayı planlıyoruz. pH düşürmek için ise nitrik asit. Hazırladığım solusyonda zaten sülfat isteği az bu yüzden sülfürik asit vermek biraz sülfat fazlasına neden olabilir.

Hydrobuddy den hazırladığım stok formülü şu şekilde (burada distile su kullanılacağı baz alındı ve 100'er litrelik stok tankları üzerinden hesap yaptım) otomazyon kullanılmayacak ana tanka EC istenilen seviye olana kadar boşaltma yapılacak.

A tankı

Kalsiyum Nitrat: 10680 gram (10,68 kg)
Demir EDTA: 666 gram (Squestrene 138 kullanılırsa 333 gram)
Amonyum Nitrat: 466 gram
Potasyum Nitrat: 3500 gram (3,5 kg)


B Tankı

Mangan Sülfat: 15 gram
Bakır Sülfat: 3,9 gram
Sodyum Molibdat 1,2 gram
Zinc Sülfat: 3 gram
Borax: 44 gram
Magnezyum Sülfat: 4560 gram (4,5 kg)
Potasyum Monobasic Fosfat(KH2PO4): 2447 gram (2,45 kg)

kiziltan
11-11-2013, 18:22
Sayin Levenali

Merhaba, heyacanla basladiginiz projeyi hep okuyorum, teknik tecrubenizi yansittiginiz bolumler takdiresayan, basarilar.

Izin verirseniz yumurta kapiya dayanmadan cozumunu bulacaginiz sorularla ilgili yazmak istiyorum. 1,5 yil Mersin`de kaldim, bilirim yazin nemi ve sicakligi nasildir. Siz kurdugunuz akansu sisteminin icinde surekli dolanan suyun yazin nasil isinacagini ve nasil sogutacaginizi hesapladiniz mi? Siz bu sorun icin cozum biliyorsaniz bilgi verebilirsiniz, veya konuyu tartismaya acarsaniz deneyimli olanlar sizi simdiden deneyimleri ile yonlendirebilirler biz de faydalanmis oluruz.saniyorum.asiri isinma sorun olacak, bunu okumustum. soguk hava sorununuz Mersin`de olmayacak saniyorum.

Youtube da dolasirken yuvarlak bir hidroponik system gordum, hem durgunsu hem akansu olabiliyor, yuvarlak olmasi nedeniyle iklimlendirmede homojenlik kolayligi var. istenildigi kadar buyutmek, bir kisiyle hem dikip hem toplamak mumkun. incelediginizde goreceksiniz ki marul buyudukce strafor uzerinde seyreltme yapmak sorunu kesinlikle hallolmus. sistem yuvarlak oldugundan geceleri tavani indiren bir yapi kurulsa hacmi azaltip iklimlendirme masrafindan ekonomi saglamak gibi birseyleri deneyebilirim. Sanirim yuvarlak yerine hilal sekli de olabilir.

Iran dayim, kullandigim internet yavas oldugundan bazen fotograf yukleyemiyiorum. Bu yuvarlak sistem ilginizi cekerse sanirim denersiniz cunku cok kucuk de yapilabilir. Burada hava mart sonu nisan ilimanlasiyor, ozamama kadar hardware isini halledersem kucuk bir ornegini denemek istiyorum amatorce ve sadece yapilabilirligini gormek icin.

Lutfen youtube aramasinda " amazing farm japan gandpa " yazarak aratiniz. Ingilizce alt yazilidir.
Incelemek zahmetine katlanirsaniz degerli fikirlerinizi beklerim.

Arastirmalarinizda basarilar dilerim, saygilarimla
Engin KIZILTAN

leventali
11-11-2013, 20:55
Sayın Vetman, benden yana hakkım helal olsun ama siz de hakkınızı helal edin zira yazıları sildireceğim. Varsa bu alanda başka bir başlığa taşıtacağım.

Sayın Fozada, yorumlarınız için teşekkür ederim.

Sayın Kızıltan, örnek gösterdiğiniz videoyu daha önce izlemiştim. İnsanın içi eriyor bu tip videoları görünce. Umarım bizde de ilham kaynağı olur ve bu tip uygulamaları ve daha güzellerini görebiliriz.

Benim seram 20 m2. Yazın inanılmaz sıcak olacağı aşikar. Eğer ticari düşünmüş olsaydım su ve besin depolarını yerin 5 metre altına gömdürürdüm. Bu yönde ciddi çalışmalar yapılmış. Hem yaz hemde kış için. Zira yerin 4 metre altından sonra ısı hep 14 dereceymiş. Su için böyle birşey düşünülebilir ama sera içi soğutma mutlaka olmalı bizim Tarsus'ta. Hele ki damda. İlk yatırım maliyeti yüksek ama yerin altına gömülen bu sistemde (bu arada yerin altına borular çakılıyor dikine ya da yatay sistem, su bu borular içerisinden dolaştırılıyor) uzun vadede çok verimli bir sera yapılabilir. İklimlendirme açısından tabi ki. Asıl sorun yine dönüp dolaşıp kaynak ayırmaya geliyor.

Benim 20 m2 lik seranın şu ana kadar yaptığım masraflarını göz önüne aldığınızda birkaç dönüm için bu maliyet hayli yüklü olacaktır. Ama uzun vadede çok karlı bir yatırım olacaktır düşüncesindeyim.

Ben, şu anda sıcaklık 25 derecenin çok üzerine çıkarsa içeride vantilatör çalıştırıyorum. Sera küçük olduğundan tavan vantilatörü düşünmedim de değil. Önümüz kış olduğu için şu anda duruyorum ama mayıs-haziran 2014'te nasip olurda hayatta kalırsak, bunları da deneyerek göreceğiz.

Aslında evin damı 200-220 m2 civarında. Yüksek sera şeklinde tamamını kapatmayı da düşünüyorum. Tabi seneye artık. Bu sene AR-GE ile geçecek günlerimiz. Böylece daha geniş alanda, daha çok bitki yetiştirebilirim, deneyebilirim.

Sizlere yakın zamanda yaşadığım güzel bir anekdotu aktarmak istiyorum.

Serayı kurduğum ve sistemi çalıştırdığımdan bu yana sokağımızın çocukları oldukça ilgi gösterdiler. Mersin toplantısında Sayın Almira'nın vermiş olduğu bolca çiçek fidelerini, çeliklerini ve tohumlarını, ben kendim ektiğim gibi, her bir çocuğa da beğendiği bir bitkiyi ektirdim.

Yetinmediler elbette. Hergün gelip çiçeklerini sulamakla kalmıyorlar, boruların üzerindeki harfler ve rakamlarla ekilen marullar hakkında ilginç yorumlar yapıyorlar. Hepsine izlemesi için iki marul verdim. Tohumdan viyollere ekmiş olduğum marul fidelerine de gözleri gibi bakıyorlar.

Her sabah okula gitmeden çıkıp suluyorlar (bu arada fisfisle sulatıyorum çok az bir şekilde, anlaşamadıkları için sıraya koymuşlar sabah sen, akşam ben gibi), marulların büyümelerini not ediyorlar ki özellikle diğerlerine göre küçük kalan fideleri izliyorlar.

Onlarla birlikte EC ölçümü yapıyorum her gün. Besin eriyiği veriyorum. Onların görevi besin tankına dereceyi daldırıp suyun kaç derece olduğunu söylemek ve enjektörün ucuna bağladığım hortum vasıtasıyla numune almak. Diğer işlemleri ben yapıyorum.

Besin tankındaki suyun onlara zarar vermemesi konusunda verdiğimiz bilgiler ışığında işlerimiz bittiğinde hepsi ellerini sabunla yıkıyorlar.

Onların bu şevkleri çok hoşuma gidiyor. Buraya kadar güzel ama asıl bu yazıyı yazmama neden olan olay farklı. Yarın resmini çekip buraya ekleyeceğim bir icat yapmışlar. 1 litrelik kola şişesine benden lazım diye aldıkları 30-40 cm lik damlama sulama borusunu yerleştirip onun ucuna da akvaryum hava hortumu bağlamışlar. Yaptıkları her şeyi de ısrarla ne yapacaklarını söylemeden aldıkları siyah bantla bantlamışlar.

Sonra bana sürpriz yapıp buldukları hidroponic sistemi getirdiler ve bayağı bir anlattılar. Şeklen ne işe yarayabileceği konusunda hiç bir fikrim yok. Tabi içerisine suyu koyunca her tarafından sular boşaldı ama ona rağmen anlatmaya devam ettiler ve benden marul fidelerinin birini bunda yetiştirmek için istediler.

Oturup onlara sistemi yeniden anlattım. Ellerindeki sistemin aslında bu sistem olduğunu, çok başarılı bir çalışma olduğunu ama üzerinde düşünülmesi gereken şeyler olduğunu anlattım. Cumartesiye kadar yeni bir proje yapacaklar. Projelerini götürmüşler o yüzden bugün resmedemedim. Ama yarın bu ilk okul çağındaki çocukların tasarımını buraya resimleyeceğim.

Bayağı bir malzeme için izin istediler. Bende sulama sistemi için almış olduklarımı önlerine koydum. Buradan ne istiyorsanız kullanabilirsiniz diye. Projeleri yine sürpriz olacakmış. Bende bu sürprizi merakla bekliyorum.

Çilek ekmem için sıkıştırıyorlar beni. Biz besleriz diyorlar. Yer darlığı nedeniyle bu isteklerini yerine getirmem zor ama dikey sistem bir su kültürü düzeneği kurabilirim. Onlara anlattım bunu. Biri toprak olmazsa yetişmez, diyor, diğeri benim cevaplamama gerek duymadan marullara baksana diyor, bir diğeri ama bu yatay su, dikine nasıl duracak diyor, diyor, diyor...

Sanırım küçük de olsa bir düzenek kuracağım dikey sistem. Veriminde değilim.

İnsan bu çocukları, kızlı-erkekli bir şeyler yapmak için çabalarken görünce geleceğe daha bir umutla bakıyor.

Saygı ve sevgilerimle...

leventali
11-11-2013, 22:59
Seramızın bugünkü resimleri
453438

453439

453440

453441

leventali
11-11-2013, 23:02
Çalışma prensibi hakkında detaylı bilgi verildiği halde, sistemin nasıl işleyeceği konusunu çözemedim. AR-GE hırsızlığı(!) olduğunu biliyorum ama sistem bir çok yeni fikirleri beraberinde getirecektir. Türk tarımına katkı sunması temennisiyle...


453442

453443

453444

453445

453446

kiziltan
11-11-2013, 23:14
Sayin Levent Ali Bey

Cevabiniza tesekkurler, topraga gomulu borulari ve bunlarin isitma ve sogutma icin kullanilirligini biliyorum ama sizing projeniz damda olunca kafamda soru olusmustu.

Isitma sorun olmaz, sizin oralarda herkesin daminda gunes enerjili su isitma vardir, oradaki suyu soguk gecelerde sera icerisinde bir kamyon radyatorunde dolandirip arkasina ufak ventilator koysaniz birkac derece isitir, o cagrafyada yeterli olabilir.

sogutma icin, belki ucuk olacak ama, gubreli suyunuzu normal musluk suyunizin gectigi boruyu cift katli yapip ( iciice) borunun icinden gecirerek birkac derece sogutabilirsiniz.

Sn Leventali benden boyle ucuk seyler gelirse sasirmayin, ben beyin firtinasina ( brain storm ) inanirim, her fikir ucuk bile olsa soylenmeli, birgun biryerde ise yarar.

calismalarinizi ilgiyle izliyorum, prensipte marula karsiyim, ama sizin arastirma yaptiginizi biliyorum, ekonomik olmasi su anda onemli degil sizin icin, siz sistemin temel felsefesini deniyor ve arge nizin metodolojisini oturtmaya calisiyorsunuz. ilerisi icin katma degeri yuksek olan urunleri, brokoli, bruksel lahanasi, gibi deneyebilirsiniz ama hele isin alfabesi bir kez denensin, sisteminiz otursun, otomasyon isleri denenip otursun bakarsiniz sonrasina.

evde, spor olsun diye, yedigimiz marul, ispanak, kereviz sapi gibi sebzelerin diplerini suda bekletiyorum, 4-5 gunde koklenip yesillenince saksiya dikiyorumm yeniden urun veriyorlar, tohum ekmeye gerek kalmiyor. siz bunu bir ufak portakal kasasinda deneseniz elinizdeki besinden birikac litresini durgun su verseniz iyi sonuc alir ve mahallenin kucuk afacanlarinin ilgisini ceker.
basarilarinizin devami geleceginden eminim, saygilarimla

leventali
11-11-2013, 23:15
Dün de bahsetmiştim. Birkaç marulumuzda uç yanıklığı gördüm. Tabi tabir buysa. Önlem konusunda sistem suyunu komple değiştirdim. Saat: 00:00 itibariyle bugün ölçüm yaptım. Yaklaşık 10-12.5 litre su eksilmiş. Tamamlayıp EC ölçümü yaptık. 800 ml A ve B eklenlenerek sistem EC si olan 1.2 ye çekildi. Elimizde bulunan sülfürik asitle ph 7 den 6.5 lere çekildi.

24 saatte bu kadar su ve bu kadar besin tüketmesi garip mi, normal mi bilmiyorum. Daha önceleri de bu denli su tüketimi oluyordu zaman zaman bugün de o günlerden biri. Yarın (yani bugün) gün gün tuttuğum kayıtları tablo halinde yayınlayacağım. Önümüzde takriben 10-15 gün gibi hasat zamanı düşünüldüğünde bu hızda giderse 8-10 litre daha besin eriyiği tüketecek gözüküyor.

Bu uç yanıklığı nedenleri hakkında önerileri olanları dinlemek isterim. Şimdilik üç beş marulda mevcut.
453451

453452

Tecrübeler :

Kimse sormadı ama ben cevaplayim. Besin tankımızın içerisindeki suyu başka bir depoya, yetmeyince bidonlara doldurdum. Konu komşu bayağı bir memnun oldu. 5 litrelik kap bulan geldi. Az bir miktar kaldı o da komşuların çiçekleri ve bahçeleriyle yarın tükenir gibime geliyor :)

Saygı ve sevgilerle...

leventali
11-11-2013, 23:28
Sayın Kızıltan, ben yazarken siz yazdığınız için fark etmemişim. İyi dilekleriniz ve önerileriniz için teşekkür ederim. Aslında uçuk fikir diye bir şey yoktur. Sadece diğer insanlara yapılması imkansız gibi görünen ama cesur bir yüreğin başardığı konular vardır. İnşallah sizinde gönlünüzdeki cesur işleri yapabilme fırsatınız olur.

Afacanların şimdilik keyfi yerinde. Serada çilek de çilek diye ısrar ediyorlar. Daha önceki yazımda da bahsetmiştim. Zamanım el verirse önümüzdeki günlerde düzeneğini hazırlayacağım dikey sistemin. Yataya şu an için yerim dar gözüküyor.

Ben serayı küçük bir şey yapacağımda annem "Hiç yapma daha iyi!" diye sitemlenince bu boyuta geldi. "Ne yapacağız, manav mı açacağız?", diye de ben ona sitemlenmiştim. Kırılmasın diye 20 m2 ye çıkarmıştım. Yükseklik 2.20 cm. Şimdi bakıyorum da o zaman bana hangar gibi büyük gelen serada yer bulamıyorum.

Ama her şey yolunda giderse damı komple sera yapmayı düşünmüyor değilim. Şimdilik bu şekilde devam edelim ve tecrübelerimizi edinelim. Bu 20 m2 bile neler neler öğretti.

smnvrl
12-11-2013, 15:18
Sn Leventali,

Marulda ki uç yanıklığını araştırdığımda 2 farklı etken buldum,

1) Kalsiyum eksikliği
2)10-15 dk dan daha uzun süre 25 C dan daha fazla sıcaklığa maruz kalmaları

bunlardan biri sizde olabilir mi?

Saygılarımla.

malina
12-11-2013, 16:11
Buradaki bazı yazışmaları yazışmaları taşıdım (http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/33091.htm)
Zaten baştan ayrı başlık altında yazmalıydınız :)

Yazışmalara orada devam etmeniz ricasıyla...

kiziltan
12-11-2013, 16:15
Sn Levent Ali`ye yazmistim, bolgesinde sicak buyuk sorun, su gunlerde 25 dereceye ulasabilen sicaklik ( kendileri yazmislardi ) baharda ve yazin dayanilmaz olacak. Bu konuya bir cozum sart, arastiriyorum birseyler bulup yazayim diye, bakalim.

Sistemi degistirip akilli vana ile calisabilseler, depoyu bina icerisine serin bir yere alsalar belki birkac derece faydasi olur enazindan besin sivisinin asiri isinmasi ile ugrasmazlar.

ykaya194
12-11-2013, 16:37
Sn Levent Ali`ye yazmistim, bolgesinde sicak buyuk sorun, su gunlerde 25 dereceye ulasabilen sicaklik ( kendileri yazmislardi ) baharda ve yazin dayanilmaz olacak. Bu konuya bir cozum sart, arastiriyorum birseyler bulup yazayim diye, bakalim.

Sistemi degistirip akilli vana ile calisabilseler, depoyu bina icerisine serin bir yere alsalar belki birkac derece faydasi olur enazindan besin sivisinin asiri isinmasi ile ugrasmazlar.

Fanlı küçük soğutma kuleleri var. Besin sıvısının depoya dönüşünü bu kuleden geçirerek soğutulabilir.

smnvrl
12-11-2013, 16:37
Daha önce fikir olarak aklıma gelmişti mini seram da uygulamıştım.

Sıcaklık belli bir değeri geçtiğinde havalandırma fanına enerji vererek içerideki sıcaklığı düşüren bir devre tasarlamıştım. Leventali beyin elektronik bilgisi de iyi , sıkıntı sıcaklıktan kaynaklıysa buna yakın zamanda çözecektir.

Saygılarımla.

kiziltan
12-11-2013, 17:04
Bence iyi oldu, simdiden fikir uretiliyor, Sn Levent Ali Bey`in teknik birikimi ve azmine guvenen gelip bu projeye bir tugla koysun, Sn Levent Ali ulasacagi sonuclari acikca yazdigina gore herkes faydalanacak, iste bu..

leventali
12-11-2013, 17:24
Öncelikle Sayın Malina'ya hem teşekkür eder, hemde konu başlıklarını vermeyi unuttuğum için özür dilerim. Bence başlık harika olmuş.

Hemen ardından bu taşınan yazılar için de arkadaşlardan özür dilerim. Zira amacım kimseyi kırmak değil, aksine bu tip tartışmaları en hararetli biçimde başka başlıklarda yapmaktı.

Sayın Smnvrl, ykaya194, kızıltan. Vermiş olduğunuz cevaplar için teşekkür ederim. Evet sera ısısı gün içerisinde 30 dereceyi bulduğu oluyor. Hani tecrübeler deniyor ya, işte bu da böylesine bir tecrübenin eseri oldu. Sayenizde hatamı buldum. Zira daha önce 40 derecelere çıktığını biliyorum sera içinin.

Hata şu: Bir iki gün hava kapalıydı. Artık böyle gider düşüncesiyle jütü (güneş önleyici) bir kenara çekmiştim. Yoksa her sabah vantilatörü çalıştırıp, akşam geldiğimde kapatıyorum. Gün içinde ısı 25'lerden aşağı düşmüyor ama vantilatörün ve jütün inanılmaz etkisini gördüm.

Bir yabancı videoda izlemiştim. Orada tavana asılmış vantilatörler vardı. Ve içeri ısısının 30 derece olduğunda bile marulları serinlettiğini, sağlıklı büyüdüklerini anlatıyordu. O da bir amatör video. Çiftliğine kendi yapmış olduğu serayı gösteriyordu.

Daha vahimi ben jütü bir kenara çekince depo da bundan nasibini aldı. Depodaki su gün içerisinde 20 derecenin üzerine hiç çıkmıyordu. Bugün 25 gördüm. Siz yazınca şimdi aklıma geldi jüt faktörü. Bence en büyük etken bu. Ben jütü yeniden eski haline getirim.

Bugün resimlerle birlikte tecrübelere de bu konuyu yeniden yazmak lazım.

leventali
13-11-2013, 00:04
Önce resimler...

leventali
13-11-2013, 00:52
Tohumdan ektiğim salatalıklar. Onlara baktıkça üzülüyorum. Henüz yerleri tam değil. Sulamalarını elle yapıyorum. Hep diyorum ya amatörseniz henüz, tek bir ürün, bilemediniz iki ürün.
453695

Bu da mini elektronik saksımız. Bunda da tadilat yaptık. Atman AT101 marka/model akvaryum kafa motoru (15 TL) var içerisinde. Sulaması, diğer domatesleri sulayan pirize bağlı o yüzden birlikte çalışıp birlikte duruyorlar.
453696

Sera içi ısısı. Vantilatör çalışmadan, jüt açıkken. Bu memlekete hastayım ben. İyi ki burada doğmuşum. Aylardan Kasım, kısa kolluyla gece gündüz dolaş. Bir kaç gündür unutmuşuz, marullara da yarından itibaren yeniden kısa kollularını giydireceğiz.
453697


Bugüne dair notlar:

1-) Hava birkaç gün kapalı gittiği için jütü bir kenara kaldırmıştım, daha fazla gün ışığı almaları için. Tarım ciddi işmiş. Ben bunun tüm otomasyonunu bitirmeden bana göre değilmiş. Bir iyice haşlamışız adamları ama Allah'tan vantilatör çalışıyor. Neyse ki bugün arkadaşların uyarılarıyla önlemimizi aldık.

2-) Su değişikliğini yaptığım günden beri öyle böyle değil, gözle görülür değil, bağıra bağıra inanılmaz büyüyorlar. Biraz önce (01:00) çıkıp EC lerini ölçtüm ve gün içinde yine şaşkınlık verecek miktarta tüketim olmuş. Dün 800 ml, bugün 900 ml. Yine tereddütte kalıp 5 er dakika arayla 3 kez ölçtüm. Evet 900 ml. Neredeyse günlük 1 litre tüketim yapıyorlar. Bu arada sistem EC'si hala 1.2 olarak devam ediyor.

Sistemde 60 marul var. 900/60=15 ml. demek ki günlük EC tüketimleri ki bugün 24. günüydü, 15 ml civarında oluyor. Bunun normal olup olmadığını bilmiyorum. Ayrıca bugün su tüketimleri de sadece 2.5 lt olmuş.
Hesap bu şekilde giderse 15 gün sonra hasat edeceğimizi düşünürsek 15x900=13.500 = 13.5 Litre daha besin eriyiği kullanılacak anlamına geliyor. Şu ana kadar 7.5 litre kullanıldı. 13.5+7.5= 21 Litre besin eriyiği

21/60=0,35 (350 ml) litre marul başı besin tüketmiş olacak. Bugün buraya not düşmek için yazdım. Hasat günü de karşılaştırma imkanımız olur.

Sadece bu iki başlık bile ticari düşünen bir kişinin serasında (otomasyon olsa bile) ne kadar sıklıkla, özellikle de hasada yaklaştıkça, bulunmasını, dikkat etmesini gözler önüne seriyor.

Saygı ve sevgilerle...

kiziltan
13-11-2013, 09:48
Sadece bu iki başlık bile ticari düşünen bir kişinin serasında (otomasyon olsa bile) ne kadar sıklıkla, özellikle de hasada yaklaştıkça, bulunmasını, dikkat etmesini gözler önüne seriyor

Sayin Levent Ali merhaba, teknik calismalarla gecmis gunlerinizin titizligi aldiginiz notlara yansiyor, cok guzel calisiyorsunuz. Yukariya aldigim cumleniz , topraksiz tarim isinin basinda bir profesyonelin surekli bulunmasi dusuncemi dogruluyor, yani bu is kucuk cifcinin kandi basina yapacagi is degil, ya profesyonelce yaparsin ya batarsin.Basarilar devam edecek inaniyorum.

leventali
13-11-2013, 10:25
Sayın Ankafar'ın vermiş olduğu formüldeki maddeleri alacağım bugün. Besin eriyiği hazırlamak için. Umarım listede olanların tamamını bulabilirim. Kendisine ve bilgili olan arkadaşlara bir iki sorum olacaktı.

1-) 100 litre A, 100 litre B için bu formül, doğru anlamış mıyım?

2-) Ben musluk suyu kullanıyorum. Su tahlili yaptırmadım. Suyun EC si 0.3 . Bunun
dışında suyun içeriğiyle ilgili bir bilgim yok. Ama bizim içme suyumuz. Biz burada hep bu suyu kullanırız. Çok bir şey fark eder mi?

3-) Bu 100 litreyi oranlayarak karışım miktarlarını değiştirebiliyor muyuz? Örneğin
Amonyum Nitrat: 466 gram kullanımı var 100 litrede. 50 Litre için bunun gramını 233 gram kullanabiliriz diyebiliyor muyuz? Yoksa yeniden hesaplanması mı gerekiyor?

4-) Bu maddelerin karışım sırası önemli mi? Yani 100 litre su koyduğumuz depoya bir maddeyi döküp (gramına göre) eriyene kadar karıştırıp, sonra diğerini döküp aynı şekilde eriyene kadar karıştırıp böyle devam mı etmek gerekiyor. Yoksa her maddeyi ayrı bir kapta eritip suya ekleyip, 100 litreye kalan kısmını tamamlamak mı gerekiyor?

Bunu şunun için soruyorum: Örneğin sülfirik asit seyreltilirken, su sülfirik asit içerisine değil, sülfirik asit suyun içerisine yavaş yavaş dökülür diye okumuştum. Oluşan reaksiyondan dolayı ortaya çıkan ısıdan dolayı. Burada da böyle bir sıralama ya da dikkat edeceğimiz bir husus var mı?

Sorularım şimdilik bu kadar. Teşekkür ederim.

ykaya194
13-11-2013, 12:56
453739

126 nolu mesajıma biraz açıklık getireyim.

Besin eriğinin depoya dönüş borusuna T parçası bağlanır ve biri direk depoya diğeri ise soğutma kulesine gidecek şekilde aynı çapta iki boru monte edilir, bu boruların girişine 2 adet selenoid valf bağlanır. Besin eriği sıcaklığı üst limitin üstüne çıkınca direk depoya giden valf kapanır ve kuleye giden valf açılır dolayısıyla besin eriği kuleden geçerek soğutulmuş olur.
Bu şekilde besin eriğinin sıcaklığı alt ve üst limit içinde kalması sağlanır.


Resimde
sıcak su :Besin eriğinin depoya dönüşü
soğutulmuş su: " " soğutulmuş olarak depoya dönüşü

kiziltan
13-11-2013, 13:50
Bu evoperatif sistem olabilir ama iki soru var bende :
1-Rutubetli olan Mersin yoresinde ise yarar mi?
2-Besinin acik hava tazrik edilmis ortamda olmasi ve yuzey alaninin genis olmasi kirlenme
yaratir mi? Havadaki polen, komsu arazilerden gelen ilaclama kalintilari falan diyorum,
bir bilene sormali bunu.

ykaya194
13-11-2013, 14:33
Bu evoperatif sistem olabilir ama iki soru var bende :
1-Rutubetli olan Mersin yoresinde ise yarar mi?
2-Besinin acik hava tazrik edilmis ortamda olmasi ve yuzey alaninin genis olmasi kirlenme
yaratir mi? Havadaki polen, komsu arazilerden gelen ilaclama kalintilari falan diyorum,
bir bilene sormali bunu.

-Havanın rutubetli olması önemli bir faktör teşkil etmez.
-Besin eriği seranın diğer alanlarında kirlenme yapıyorsa buradada yapar.
-Kuleye taze hava gişinde filtre var.

ankafar
13-11-2013, 16:36
Sayın Ankafar'ın vermiş olduğu formüldeki maddeleri alacağım bugün. Besin eriyiği hazırlamak için. Umarım listede olanların tamamını bulabilirim. Kendisine ve bilgili olan arkadaşlara bir iki sorum olacaktı.

1-) 100 litre A, 100 litre B için bu formül, doğru anlamış mıyım?

2-) Ben musluk suyu kullanıyorum. Su tahlili yaptırmadım. Suyun EC si 0.3 . Bunun
dışında suyun içeriğiyle ilgili bir bilgim yok. Ama bizim içme suyumuz. Biz burada hep bu suyu kullanırız. Çok bir şey fark eder mi?

3-) Bu 100 litreyi oranlayarak karışım miktarlarını değiştirebiliyor muyuz? Örneğin
Amonyum Nitrat: 466 gram kullanımı var 100 litrede. 50 Litre için bunun gramını 233 gram kullanabiliriz diyebiliyor muyuz? Yoksa yeniden hesaplanması mı gerekiyor?

4-) Bu maddelerin karışım sırası önemli mi? Yani 100 litre su koyduğumuz depoya bir maddeyi döküp (gramına göre) eriyene kadar karıştırıp, sonra diğerini döküp aynı şekilde eriyene kadar karıştırıp böyle devam mı etmek gerekiyor. Yoksa her maddeyi ayrı bir kapta eritip suya ekleyip, 100 litreye kalan kısmını tamamlamak mı gerekiyor?

Bunu şunun için soruyorum: Örneğin sülfirik asit seyreltilirken, su sülfirik asit içerisine değil, sülfirik asit suyun içerisine yavaş yavaş dökülür diye okumuştum. Oluşan reaksiyondan dolayı ortaya çıkan ısıdan dolayı. Burada da böyle bir sıralama ya da dikkat edeceğimiz bir husus var mı?

Sorularım şimdilik bu kadar. Teşekkür ederim.


1) 100 litre A ve 100 litre B stok tankı için evet

2) 0,3 gayet iyi bir rakam ben ilk başladığım su 0,8di (şimdi distile kullanıyoruz) ne fark eder örneğin siz stoklardan besleme suyu yaptığınızda mineral miktarları biraz değişir örneğin sizin solusyonda kalsiyum çok olur buna bağlı olarak nitrat azalır gibi (ama küçük üretimde devasa bir fark görmezsiniz 0,3 iyi)

3) Evet aynen o ölçüde oranlıyabilirsiniz 100 litrelik stok zaten sizin bir senelik tüketiminiz olur neredeyse. bence 10 litreyi geçmeyin. Biz küçük sistemlerde 5-15 litrelik karanlık bidonlara stokları hazırlıyoruz. Oradan ana tanka örneğin birer bardak dökerek suyla tamamlayarak istedimiz EC değerine getiriyoruz.

4) Bu karışımda pek erimeme sorunu çekmezsiniz o yüzden sırayla koyup en son stok tankını karıştırabilirsiniz pek çökme olmaz. Kullanılan maddeler genelde denge durumunda kalmaz tam çözülür. Normalde bunları teker teker su içerisinde eritip hepsini birleştirmek iyidir ancak bunlarda gerek yok.
Sülfürik asit başka bir olay genel kural asitlere asla su dökülmez ortaya çıkan gaz patlamaya neden olabilir. (Sağlık açısından dikkat etmek gerek Kimyaevi: Asidin üzerine mi su eklenir yoksa suyun üzerine mi asit eklenir? (http://www.kimyaevi.org/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF8007620E7D5602E87 9F42ACAFA14FF55))

leventali
13-11-2013, 17:17
Teşekkür ederim Sayın Ankafar, ykaya194.

Çok açıklayıcı bilgi oldu. Bugün bu ürünleri almak için bayağı bir koşuşturdum. Çoğu torbayla satılıyor açık satılmıyor. Aldığım fiyatlar şöyle :

Kalsiyum Nitrat: 25 KG 75 TL
Demir EDTA 1 Litre 30 TL
Amonyum Nitrat: 50 TL
Potasyum Nitrat: 25 KG 70

Mangan Sülfat: 100 TL
Bakır Sülfat: 1 KG 8 TL
Sodyum Molibdat 1 LT 120 TL (Emir Kimya Ankara, burada bulamadım)
Zinc Sülfat : Sanırım 25 Litre ya da 50 litre 60 TL
Borax: 50 KG 70 TL
Magnezyum Sülfat: 25 KG 50 TL
Potasyum Monobasic Fosfat(KH2PO4): ????? (burada bulamadım)

Bazılarını hızlı yazdığım kaç kg olduğunu atlamışım. Yarın açıkta bulabildiklerimi açık, bulamadıklarımı kapalı olarak alacağım. Açıkta satılmaması için ziraatçileri çok sıkıştırıyorlarmış, ciddi cezalar yazıyorlarmış hatta polis bile takip ediyormuş vs.

Bu zinc sülfat dediğim şeye, onlar bakır sülfat diyor ama bakır sülfata ayrı buna ayrı fiyat veriyorlar.

Bir de bunların sulandırılmışı satılıyormuş. Katı değil, sulu. İş yoğunluğundan saati geçirince yarına kaldı bunlar.

Birde tartes sitesinde bir iki ürünle karşılaştırınca uçuk bir fark çıkıyor ortaya. Örneğin kalsiyum nitrat tartes sayfasında 35 tl. Sodyum molibdat 100 gr. 7 tl yanlış hatırlamıyorsam.

Bunları açıkta bulamazsam bizim 20 m2 sera yüzünden ev ziraat odasına dönecek!

30 yıldan fazla bu şehirde nakliyecilik (şehir içi taşımacılığı) yaptık. Bu gübrelerin hepsini taşıdım. Gerek fabrikadan bayiye, gerek bayiden çiftçiye. En çok kokularını severdim bu depolara girince. Kaç kez uyarıldım burada gezinme diye.

Kadere bakar mısınız?..

kiziltan
13-11-2013, 17:40
Merhaba

Zinc Sulfat Cinko sulfat oluyor, bakir sulfat degil , bu kesin.

Bakir sulfatin halk arasindaki adi goztasi olabilir ama kesin degil baskasina teyidettirin lutfen. Kolay gelsin.

Bolgenizde zirai ilaclama yapanlar cok var, o sirketlerden isteyebilirsiniz 1-2 kilo
icin para bile almayabilirler. Narenciye bahcesi olanlara soyleseniz bazi gubreleri 1-2 kilo onlardan alabilirsiniz. Ama miko elemetler icin care yok.

kiziltan
13-11-2013, 17:43
Merhaba
Arsivde buldum, Ankara`da kilo hesabi bunlari satan kargoyla gonderen var :

EMİR KİMYA (http://www.emirkimya.com)


Fiyatlari oldukca ucuz.

Saygilarimla
Engin KIZILTAN

leventali
14-11-2013, 09:55
Önce Resimler

kiziltan
14-11-2013, 10:26
Sayin Levent Ali

Kolay gelsin, cok guzeller. Fotograflari verirken kac gunluk bitki oldugunu yazsaniz takibi ve degerlendirmesi kolay olacak.

leventali
14-11-2013, 10:31
14-11-2013 Resimler-2

453925

Domateslerimiz büyüyor. Üç çeşit domates türü var. 2 çeşitten ses seda yok. Çiçek açıp duruyorlar. 1 çeşit domates meyve verdi. EC hala 1.5
453926

Biberlerin keyfi de yerinde. Aynı sandıkta ve aynı suyla besleniyorlar. Biberlerin göründüğü köşe drenajın tanka döküldüğü köşe. Bir süre önce, 45 dakikada bir 15 dakika sularken) bunlarda bayılma görmüştüm. Sulama süresini 10 dakikaya çekince hepsinin keyfi yerine geldi. Tabi bu domateslere ne etki etti bilemiyorum.
453927

Bu da ayrı bir ilginçlik. Bu kasada perlit içerisinde tohumdan ektiğim salatalıklar ve yer noksanlığından ektiğim 4 biber fidesi var.
Bu biberleri günde iki kez her birine 50 ml besin vererek (yine aynı tanktan) besliyorum. Yani diğerleri gibi sistemli bir sulamaya sahip değiller. Ama aynı şekilde meyve vermeleri ve aynı şekilde büyüme hızları garip.
453928


Marullarımızın durumu gayet iyi. Ama pek keyifli görünmüyorlar. Uç yanıklığını bugün bir kaç marulda daha gördüm. Daha önce de yazmıştım. Çok iç içe girdiler ve çok sıkışıklar. Bu ölçü eksik bir ölçü.

Ayrıca bugün yine 1000 ml besin tüketmişler. 15 litre de su.

leventali
14-11-2013, 10:33
Merhaba Sayın Kızıltan,

Aslında hemen her gün tarihiyle resim ekliyorum. Bu uyarınız güzel. Hesaplatmak yerine yanlarına da yazarım bundan sonra. Bugünkü eklediğimle 25. gün. Yani son resimlerle ilk resimler arasında bugün 25. gün.

kiziltan
14-11-2013, 17:54
Sayin Levent Ali
Merhaba, siz hergun olan biteni acikca yazdikca birseyler oldu , sanki sizin sera bizim sera oldu !

Ne oldu besin icin alinacak gubreler, nereden aldik kaca aldik , istedigimiz kadar verdiler mi yoksa paketler buyuk mu dediler ?

Iyi aksamlar

leventali
14-11-2013, 23:16
Merhaba Sayın Kızıltan,

Bugün Tarsus'u dolaştım açık gübre bulabilirim umuduyla bulamadım. Açıkta satmıyorlar. Ancak güzel haber Mersin'den geldi burada açık satılan yerler var yarın oradan alacağım. Emir kimyanın fiyatları uygun. Ancak gelecek ürün 25 kg civarında. Bugün sipariş edim dedim sonra bir kargo firmasını aradım ve sordum 50 tl ye getiriyorlar Ankara'dan Tarsus'a.

Yarın Mersin'de aradığım tüm ürünleri bulamazsam, bulduklarımı alıp kalanını oradan getirteceğim. Olmadı Ankara'ya gidip kendim alıp geleceğim. Böylece hem gezmiş olurum, hem ürünleri alırım, hemde kargodan biraz fazla ücret ödemiş olurum. Artık iyice abarttılar bu kargo ücreti olayını.

Biraz önce bir arkadaş işin garibi ismini de hatırlayamıyorum marul ekmiş ve soru sormuştu. Tam cevap yazmak için benim eski yazılarımdan örnek verecektim, tüm yazılar kaybolmuş. Sanırım taşıdılar. Eğer o arkadaş okuyorsa yazımı :

http://www.agaclar.net/forum/1211299-post57.htm

Burada EC ölçümünün doğru anlatımını bulabilir. Sağolsun Kudret Bey bayağı bir uğraştı bana EC ölçümünü öğretmek için :) Bende bir daha unutmayim diye buraya yazdım. Burada nasıl olduğunu anlattım.

Ben arkadaşın marullarını çok küçük gördüm. Benim fide olarak ektiğim marullar bundan kat be kat daha büyüktü. O yüzden arkadaşa önerim 1.6 EC bana göre yüksek, bir süre onlar kendini toparlayana kadar 1.0 , 1.1 , 1.2 gibi tutsun. Önerim 1.0 .

Yine yaşadığım bir tecrübeyi kendisine aktarim ki gördüğüm kadarıyla aynı hatayı o da yapıyor. Besin tankından gelen suyun çok hızlı akmaması gerekiyor. Ben damlama borusuna bir akvaryum hortumu bağladım, onunla basıncı kadar akıyor. Neredeyse süzülüyor. En sağlıklı büyüme bu deneyi bilmeden yaptıktan sonra oldu. Ve bu konuda tecrübeli arkadaşlar da bunun böyle doğru olduğunu yazdı.

Arkadaşa son bir tecrübemi de aktarim içi rahat etsin. İlk ektiğimde neredeyse marullarla birlikte yatacaktım. Elime bir cetveli alıp bir milim büyüdüler de ben mi görmüyorum, olayları yaşadım. İlk suya indirdiğim gün, (tabire bakar mısınız arkadaşlar aman Allah'ım) resmen bayıldılar. Yaprakları boruya yapıştı. İlk resimlerime bakarsanız görürsünüz. Hatalı ölçümden dolayı yüksek EC (bakın yüksek diyorum yine 1.6 nın altında) verdim. Birkaç gün kendilerine gelemediler. Taa ki yeni kökler perlit içerisinden çıkıp suya değene kadar da kendilerini toparlamadılar. Her halde ilk bir haftada yaşadığım ümitsizliği, yılgınlığı, üzüntüyü, çeresizliği hayatımın hiç bir döneminde yaşamadım. Ki sizin fideleriniz benimkinden çok küçük.

EC yi ayarlamayı öğrendiğim günün , sanırım 3 ya da 4. gündü, ertesi günü fidelerin kendini toparladığını (yüzde 80 inin) gördüm. Toparlama tabi öyle havaya kalktılar gibi değil, gözle hissedebileceğiniz yani artık işlerin yolunda gitmeye başladığını hissettirecek bir toparlama. İşte o gün dedim ki tamam oldu, bu iş oldu. Ve artık zamana bıraktım onları. Gün gün toparladıklarını gördüm. Kimisi yaprak vermeye başladığında artık hiç bir umutsuzluğum kalmadı.

Arkadaşın suya koyma gününü bilmiyorum. EC ölçümü için ve takip için kendime mini bir programcık yaptım. Dilerseniz size de gönderirim. Sadece arkadaşa değil, isteyen herkesle paylaşabilirim.

Yani biraz sabır arkadaşım, mutlaka çok güzel marulların olacak ki resimde gördüğüm kadarıyla çok sağlıklılar. Tabi bu benim birkaç aylık tecrübemle sınırlı.

Seramızda durum gittikçe güzelleşiyor. Yazmıştım sabah 800 ml besin eriyiği verdim diye. biraz önce 23:30'da ölçümde 600 ml daha ekledim besin eriyiği. 2.5 litre de su. Çok büyüdüler de mi bu kadar EC tüketiyorlar anlamadım. Ama sağlıkları gayet yerinde.

Bir de bugün EC yi Ankafar'ın önerdiği 1.6 ya çıkardım son besin verişimde. Sistem EC sini yani. Bu hızla büyürlerse tahminim 24 Kasım 2013 Pazar günü Ağaçlar.Net Adana grubunun düzenlediği geleneksel buluşmaya birkaç tane götürebilme şansına sahip olacağım.

Toplu bir lezzet testi de yapmış oluruz...

Saygı ve Sevgilerle...

kiziltan
14-11-2013, 23:59
Sayin Levent Ali

Merhaba. Kargoya vereceginiz para 50 Tl ise birsey degil.Rakam size buyuk gelir ama alacaginiz mal ile kac ay uretim yapacaksiniz, bir hesaplayin sonar bolun gun basina , birsey cikmaz sanirim.

Akilli vanayi inceledinizmi ? Marul icin ise yararmi bilemiyorum. Ama avantajlari olabilir. Besin tankini fazla isinmayacak veya soguk almayacak biryere koyabilirsiniz. Ayrica tanki EC ve PH ayarlanmis doldurunca bitene kadar sabit kalacaktir, sadece buharlasma ile kucuk etkilenme olabilir. Vana Tartes`de 25 TL sanirim.Bir vanayla 50-100 marulluk bir mini havuz veya kuvet benzeri kabi idare edersiniz. Sizde besin, sera, hersey var tek masrafi plastic bidondan depo, 25 TL vana, biraz akvaryum hortumu falan, masrafsiz gibi birsey olur. Pompasiz oldugundan elektrik kesintisi falan etkilemez. Ben iki vana aldim ama gubreleri gumrukten geciremeyince burada da teminedemedim elimde kaldi. Besin isi hallolunca kullanacagim. Kuvet yerine 30 cm derin, strafor olcusunde tahta kasaya altina kum serip icini iki kat naylon sererek de oluyor.

Programi onermenize memnun oldum, system kurunca ararim sizi.

Basarilar
Engin

leventali
15-11-2013, 00:47
Merhaba Sayın Kızıltan,

Akıllı vanayı inceledim ancak çalışma prensibini tam olarak anlayamadım. Akan su kültürü için yani. Jütü yeniden yerine çekince, depodaki ısı 20 derecelerde kaldı.

Kargo ücreti konusu biraz yordu beni. Çok küçük şeylere, getirttiğim ürünün kat be kat bedelini ödedim ve artık rahatsız oluyorum bu konudan.

Ancak en rahatsız olduğum konu ise amatör tarımcının aradığını bulamaması meselesi. Yani her aradığınızı bir yerde bulsanız toplu bir kez kargo öder unutursunuz.

Benim şehrim bu değildi. Ben uzun yıllar Ankara'da yaşadım. Sonra gelip Mersin'e yerleştim. O yüzden Tarsus'la ailem dışında bir ilişkim olmadı. Ama bu işe başladğımdan beri yerden yere vurmadığım esnaf kalmadı neredeyse.

Adam devasa bir işyeri kurmuş. Damlama sulama sistemi. Bugün yeni gördüm. Girdim bana spagetti hortum ve parçaları lazım dedim. Siparişle getirttiklerini söylediler. Kapatın o zaman bu işyerini niye varsınız ki, diye ukelalık ettim. Biz büyük işlere bakıyoruz abi böyle küçük şeyleri stokta bulundurmuyoruz gibi garip bir cevap verdiler.

Alifakı'daki serayı siz mi yaptınız? diye sordum. Haberi bile yok. 2 milyon dolara mal oldu bu sera. Antalya firması yaptı. Demek o kadar da büyük değilmişsiniz, dedim ve ayrıldım.

300 binden fazla nüfuslu kendi şehrimden hiç bu kadar utanmamıştım. Kahroluyor insan.

Dahası da var. Çiftçiler resmen soyuluyor. Topraktaki zararlılarla mücadele edeceklerine asıl çiftçiye kazık atanlarla mücadele etseler, hepsi bugün kravatlı çiftçi olurdu.

Aynı gübreyi, dikkat: aynı marka, 4 yere sordum, 4 ayrı fiyat. 40-90 arası. Bunun benim bireysel isteğimden kaynaklandığını düşünüyordum. Çiftçi bir arkadaşla sohbet ettim. Durumu anlattım. Bunun sadece bana yapılmadığını, kendisi bu işin böyle olduğunu öğrenene kadar ne büyük kazıklar yediğini ve artık kendi belirlediği birkaç Antalya firmasıyla çalıştığını anlattı. Aynı gübreyi ben köylümün yarı fiyatına alıyorum, dedi.

Şimdi "Deveye sormuşlar boynun niye eğri?", diye "Nerem doğru ki" demiş meselesine geldik.

Saygı ve sevgilerle...

vetman996
15-11-2013, 06:12
Sayın Leventali Bey merhaba,

Amatör tarımcının aradığını bulamaması meselesini iyi bilirim. Küçük bir sulama düzeneği parçası için İzmir'e gittiğim oldu. İçinizdeki heyecan nedeniyle kargoyu bekleyemiyorsunuz.

Sipariş verdiğiniz ürünün değerinin üzerinde kargo ücreti ödemek de acı veriyor insana. Hele aldığınız ürünün çok az kısmını kullanacaksanız hepten kahroluyorsunuz.

Ama yetiştirdiğiniz ürünü yerken veya eşe dosta ikram ederken tüm yaşadığınız olumsuzluklar kayboluyor. Ayrı bir neşe bürüyor içinizi. Ne kadar sıkıntı çekerseniz o kadar lezzetli oluyor ürettiğiniz.

Değerli Leventali bey, siz bulabildiğiniz ürünleri alın. Bulamadıklarınızı biz size eğer kabul buyurursanız ücretsiz gönderelim. Kargo için de fazla ödeme yapmazsınız. Kudret Hoca Salihli'ye geldiğinde gübre satıcılarını görünce İstanbul'da bu gübreleri bulamadığından, kargo ile istediğinden ve çok kargo ücreti ödediğinden bahsetmişti.

Biz gübreleri özellikle çuvalla aldığımızdan çok ucuza geldi. Bir dostun çorbasında tuzumuzun olması bize mutluluk verecektir.

Her şey gönlünüzce olsun.

Selamlar... Saygılar...

Not: Bugün Ödemiş fidancılık sergisinde olacağım. Yarın gönderebilirim.

kiziltan
15-11-2013, 09:02
Sn Levent Ali

Esnaf konusundaki elestiriniz cok dogru, bu sadece tarim icin degil hepsi icin dogru. Makina icin reduktor aldim, birakin kalitesini bir kenara, sonradan ogrendim ki baskasi %10 ucuza almis, ne yapalim mecbur oluyoruz almaya. Bu nedenle Ankara firmasini hemen yazdim, kendilerini tanimam, konusmadin bile birisinden duymustum, yazmisim biryerlere lazim olur diye. Firma iyi ise soran herkese soylemek lazim.

Sn.Vetman`in yazdiklarini gorunce sevindim, adam gibi adam oldugunu tahmin etmistim, dogru dusunmusum. Arge calismak kolay degil, aranizda bu benzerlik var, ustelik yaptiginiz jersey acikca paylasmaniz da ortak bir noktaniz. Kolay gelsin.

Akilli vana akansu sistemi degil. Hassa olarak yatay hazirlanmis bir pek derin olmayan ( 5-10 cm ) uzun bir havuz benzeri dusunun, sizin resimlerde var, sanirim domates ve ya salatalik var icinde. Saksilara dikim yapip getirip bu havuz gibi yere koyuyorsunuz. Depoda besin var, biraz yukarida ve akvaryum hortumuyla bu alttaki havuza bagli, yani sivi yercekimiyle oraya akiyor. Arada akilli vana var, Bu vana ozel yapida. Bulundugu yere 2.5 cn ( 1 inch ) s dolunca kapaniyor, azalinca aciliyor yine dolduruyor. Ancak tuvalet sifonu gibi degil, su biraz azalinca hemen acilmiyor. Su tamamen bitince acilip su aliyor ve 2.5 cm olunca kapaniyor. Boylece kok bir miktar hava almis oluyor. Artan besin yok ki ziyan olsun. Bitki o anda ihtiyaci olan hizla besin tuketiyor. Depodan cikis var geri donus olmayinca EC ve PH sabit, depoda buharlasma varsa degerler ona bagli degisebilir ama onlemek cok kolay. Ortama gelen su saksi altindan fitil sistemiyle bitkiye ulasiyor. Pompa yok, timer yok ! Internette " autopot " olarak ararsaniz var, youtube da da var isleyis semasi falan var. Tartes satiyor, sadece vanayi alsaniz gerisini yapabilirsiniz, ancak kucuk bir havuz dolup bosaldigindan tam yatay olmasi sart.

Inceleseniz zarari olmaz, Japonya, Malezya taraflarinda cok var, sizinki gibi sicak ve nemli ortmda onlar da, domates, salatalik ve kavun da cok kullaniyorlar. Bakinca akliniza takilan olursa gorusuruz.

Basarilariniz devamli olsun

leventali
15-11-2013, 13:09
Sayın Vetman,

Aradığım tüm ürünleri Sayın Kızıltan'ın önerdiği yerde buldum. Toplam 200 TL tutuyor. Tabi bunun içinde dereceli pipetler ve beher de var. Tam listeyi bugün akşam yayınlarım buradan. Nakliyat ambarıyla (Adana Express Nakliyat Ambarı) gönderecekler ürünleri 20 TL tutuyor. İşte bu can yakmıyor.

Çorbadaki tuz öneriniz için de çok teşekkür ederim. Eğer bir ihtiyacım olursa çekinmeden kapınızı çalarım. Yeniden içtenliğiniz için teşekkür ederim.

Sayın Kızıltan,

Size yazdıktan sonra biraz daha inceledim akıllı vanayı. Gerçekten güzel bir düşünce. Şu an benim sistemin içinde perlit var. Buradan motorla devirdayim yapıyor besin. Ama ilk bahara doğru kurmayı düşündüğüm sistem için mutlaka düşüneceğim.

Benim esnaflara kızdığım asıl nokta kar marjları değil. Asıl kızdığım nokta biraz sermaye yapınca geldikleri noktayı unutuyorlar. Hemen sabit müşteri pozisyonuna geçiyorlar. Onların talepleri dışında yeni girişimler yapmıyorlar. Hele ki küçük mal alan kişiye uzaydan gelmiş muamelesi yapıyorlar. Küçük kar marjlarıyla yetinmiyorlar. Hoş sistem onları bu hale soktu.

Üniversite yıllarım. Üç beş işletme, iktisat, ekonomi dersi gördük diye az ahkam kesmedik rahmetli babamıza. Adam esnaf. Öyle böyle değil gerçekten esnaf. 10 tl ye (bugünün parasıyla kıyaslamak için gerçek rakamı yazdım o zaman daha azdı) bir yükü bana 8-10 km'lik bir yere gönderdi. Nakliye yapıyoruz. Döndüğümde dünyanın lafını saydım adama. İşletme dedim, ekonomi dedim, karlılık dedim. Bana verdiği cevap "O adamın cebini görmedim ama eminim cebindeki son parasıydı. .... senin ekonomine de işletmene de karlılığına da. İnsanlık denen de bir şey var, size kitaplarda okutmuyorlar mı bunları...".

Gençlik işte pek de aldırmamıştım. Cahildi(!) adam çünkü. Üniversite okumamış, bizim gibi ilim, irfan görmemiş(!). Bir hafta sonra 10 tl'lik müşteriyle iyi giyimli bir adam geldi. Müteahitmiş. Adam esnafa hasret. Aldık mütaahitin işini. Bir kez olsun yüzüme vurmadı olayı ama ben hep yüzümde taşıdım bu ayıbı. Babam rahmetli olduğunda evimize kadar gelen kişilerden di 10 TL'lik müşteri ve müteahit. Aradan onca geçen yıllara rağmen 10 TL'lik müşterinin herkese anlattığı bir anısı vardı babamla ilgili:

... Çekyat almıştım taksitle. Son 10 TL param kaldı. Kime sorsam 30-40 TL den aşağı götürmüyor. Cebimde başka para yok. Masada oturuyor Kemal Amca. Bir de şuna sorim dedim. Allah razı olsun gönderdi beni 10 TL'ye.

Evet ben Ticaret Turizm Eğitim Fakültesi mezunuyum. 109 tane ders verdiler bize. Çoğunluğu hesap kitap. Hepsi ticaretle ilgili. Ama hiç birinde zararına bir satışın maddi manevi kara dönüşebileceğini yazmıyordu.

Yeni nesil okumuş(!) tüccarlarda (onlar artık esnaf değil) böyle eğitildiler.

Son dersini cenazesinde vererek gitti. İnanılmaz kalabalıktı. 3-4 cenaze olduğu için o kalabalığın bize ait olduğunu son mekanına götürürken anladım. Büyük bir çoğunluğunu tanımıyordum bile. Üniformalı polisler (belli ki izin alıp geldiler), hamal, bakkal, emekli müdür, şoför, gazeteci...

Kızım, "Baba bu insanların hiç birini ben tanımıyorum. Polis ağlıyor. Ne işi vardı ki polisle dedemin?".

Bende, "İnsanın insana hasret kaldığı bir dönemde bir çam daha devrildi, ona ağlıyorlar." demekle yetindim.

Nereden nereye geldi konu. Özlemişim onu. Nur içinde yatsın. Canı rahmet istemiş.

Saygı ve sevgilerimle...

kiziltan
15-11-2013, 13:35
Merhaba Sayin Levent Ali

Akilli vanayi yazmam illede para kazanacak proje olsun demek icin degil. Arastirma yaparken olgunlasma suresi, hangi besin formula, isi ve nemin etkisi gibi seylerde kolatlik olsun ve kotu iklim sartlarida alabilesin iceri falan..

Yeni malzemeler hayirli olsun.

Rahmetli babaniz sizing gercek unuversiteniz olmus. Hani tufek icadoldu mertlik oldu gibi birsey bu. Yeni tarim sekilleri, yeni metot yuksek uretim cabuk uretim derken bozuluverdi domatesin hiyarin cilegin tadi, kalmadi kokusu. Rahat is derken herkes insaatciliga girdi, uretip satmak sanayicilik artik ilerlemiyor bugunlerde, paradan par4a kazanmak ortaya cikip yayginlasinca uretmek geri kaldi, bunlar gibi oldu ticaret, artik ersnaf yerine tuccar var. Satis musteri odaklidan cikti. Ne yapabiliriz ki, ornegin ben bazi mallari buyuk marketten degil komsu bakkaldan almaya dikkat ediyorum. O market gece kapali, yagmur yaginca kapali, cebimde yoksa Sabah veririm dersem ikiletmiyor. Onlara yani gercek esnafa yardim sart.

Adam ille 25 kilo alacaksin demeyip azar azar satinca, tanimadigim halde yazmisim sana almissin , yarin birkac kisiye daha ismini versen olacak musteri portfoyu.

Akilli vana sisteminde gordugun fotograflari aynen uygulama istersen, alttaki sini gibi olan bolumu yagmur olugundan yapsan ( kesin yatay durmali hatta ucuz cin mali lazerli aletle terazile bunu ) icine saksilari dizsen olur. Vana cikisina T koyup vana cikisini 4 hortuma baglasan, 4 veya 6 metre yagmur oluguna 4 yerinden hortumlari baglasan vana acilinca hepsi birden homojen ve cabuk doldurur. Hesapla artil o 4 metreye kac tane marul koyarsin.

Boyle birkac boru olsa, birisinde sikisik koyup saksilari yerden tasarruf edersin, buyuduklerinde bir borudaki saksilari 2 boruya dsagitsan seyreklmis ve buyuk marula yer vermis olur degil mi? Ornegin 4 metreye 8err cm arayla diksen 50 tane, buyuyunce 2 adet 4 metre boruya seyreltsen, 12 metre yagmur olugunda 50-60 marul olur, tam olculeri bilmiyorum mesela diyorum !

Lazim oldugunda haber ver bana yagmur olugunu cok ucuza maledersin, pvc plaka alip kendin yaparsin bedava gobi olur fiyati. Veya cilek icin satilan kanal tiplerinden alirsin ucuz onlar senin kullandigin borulara gore cok ucuz, kullanmadiginda ustute koyup saklamasi da kolay.

Bu arada daldirip sen diye hitabetmisim, kusura bakmayin, var biz Akdeniz insaninda hemen samimi olmak.

Iyi calismalar, sans dilemiyorum, sihhat diliyorum bir de umidini kaybetmemeni.

ykaya194
15-11-2013, 13:46
Akıllı vana ile sera bekçisi arasındaki farkı biraz açarmısınız.

smnvrl
15-11-2013, 14:00
Sn kiziltan,

"AutoPot " sistem dediğimiz otomatik sulama sistemi gibi bir şey sanırım. Saksının dibini sürekli ıslak tutuyor. Bitki suyu kullandığında, su da azalma olduğunda sistem vanayı açıyor su seviyesini gene aynı seviyeye getiriyor. Bitki suyu tükettikçe vana takviye yapıyor.

Doğru mudur ?

Saygılarımla.

kiziltan
15-11-2013, 14:27
Merhaba

Akilli vananin sera bekcisi ile alakasi yok. Besin icinde EC ve ya PH ayarlama falan yapmiyor.

Cok kizs anlatayim. Bir saksi dusunun altinda da derince bir tabak olsun.

Simdi saksida bitki dikili, alttaki tabaga bir vanay bagli, vana bir besin tankina bagli, yani vana besin tankiyla tabak arasida.

Simdi vana kendi kendine aciliyor ve tabaga 2.5 cm su dolunca otomatik kapaniyor.

Saksi alttaki bu gubreli siviyi istedigi kadar cekiyor, yavas yavas. Tabaktas hic su kalmayinca vana aciliyor ve tekrar 2,5 cm su gelince tekrar duruyor.

Tuvaletin suyu gibi sanabuilirsiniz, orada sifon bosalirken hemen su gelmeye basliyor ve dolunca duruyor. Buradaki fark su ki akilli vana su tamamen bitince aciliyor ve koklerin biraz hava almasina izin veriyor. Vana plastic, elektrik falan istemiyor. Siz alttaki tabagi buyuk yapip icine istediginiz kadar saksi koyabiliyorsunuz. Tek sart su, saksilardaki bitkiler ayni olmali yani hepsi ayni formulde besin icinde buyebilmeli.

Birazdan forum icinde fotografi olan siteleri ve internetteki isleme sekline ait adresleri yazarim

ykaya194
15-11-2013, 15:07
Merhaba

Cok kizs anlatayim. Bir saksi dusunun altinda da derince bir tabak olsun.

Simdi saksida bitki dikili, alttaki tabaga bir vanay bagli, vana bir besin tankina bagli, yani vana besin tankiyla tabak arasida.

Simdi vana kendi kendine aciliyor ve tabaga 2.5 cm su dolunca otomatik kapaniyor.

Saksi alttaki bu gubreli siviyi istedigi kadar cekiyor, yavas yavas. Tabaktas hic su kalmayinca vana aciliyor ve tekrar 2,5 cm su gelince tekrar duruyor.



Vanayı tekrar açmak için bir enerji gerekmezmi bu elektrik (limit-sviç ) veya mekanik olabilir.

kiziltan
15-11-2013, 15:59
Merhaba

Sn ykaya194 hayir enerji istemiyor tuvalet sifonu gibi calisiyor. Su dolunca yukselip depodan gelen hortumu tikiyor, su azalinca asgi iniyor depo hortumunun ucunu aciyor.

Bunu guzel anlatan 3 video var , youtube a griniz ve asagidaki 3 videoyu izleyiniz lutfen :

Youtube da aranacak video isimleri
1- autopot greenhouse walkthrough animation
2- autopot setup-easy to grow
3- autopot commercial trial
4- autopot melon
Bu sistem tek olabildigi gibi tum serada ticari olarak da kullaniliyor. Malezya`da 1000 metrekare serata 2000 adet saksi yerlestirip her saksi icinde 3 ay surede 2 kavun yetistiriyorlar, yani 1000 metrekare serada 3 ayda 4000 kavun cikiyor tanesi 2,5 kg.

Denemek isterseniz eger, akilli vanayi tartes satiyor kargoyla gonderiyor 24 saatte, aldigimda sanirim 25 TL idi.

Kurmak isterseniz 10 saksiya kadar bir sistemi nasil kuracaginizi anlatirim, biraz uzun olacagindan buraya koymadim.

ykaya194
15-11-2013, 16:35
Merhaba

Sn ykaya194 hayir enerji istemiyor

Kurmak isterseniz 10 saksiya kadar bir sistemi nasil kuracaginizi anlatirim, biraz uzun olacagindan buraya koymadim.

Teşekkür ederim sayın Kiziltan,

Benim İstanbul'daki yerim uygunmu bilemiyorum (toprak üstü 1,5 m ve 40-50 m2 lik penceresi olan bodrum var) ancak herzaman sistem ile ilgilenemem. Mesleğim gereği daha çok merakımdan soruyorum.

kiziltan
15-11-2013, 16:50
Sn ykaya194

Benim seram yok, tam bilemem ama tahminimi soylerim, siz bu yerin fotografini koysaniz disaridan ve iceriden isik alimini tahminetsek, sonar Sn Todor, Sn Ankafar, Sn. Vetman ve tabi Sn Levent Ali Beylerden sorsak cevap verirler.

Pencereden gelecek isik butun 50 m2 yi aydinlatmaz saniyorum ama pencere onune rafli bir system hani A-Tipi dedikleri koysaniz kac saksi alir bilemem, marul yuksek buyumediginden ( lolo, kivircik tippler gibi ) yere parallel birkac sira olabilir. Bu A tipi dizis Sn. Ankafarin seralarinin bu forumdaki fotograflarinda var, siz ayni sistemi akilli vana ile yapabilirsiniz sanirim. Olmasa bile cok az bir para harcayip denersiniz. Sonuc husran olmaz, hic bir sey olmasa kivircik marul, maydonoz, nane, roka falan olur, afiyet olsuuunnn !!! Siz fotograflayin, soyledigim beyefendiler ile birlikte bir proje yaratmaniza yardimci olmaya calisalim. Meslsginizi bilmiyorum, ama surekli basinda olamayacaksaniz akilli vana haftada bir basvursaniz bile calisir.
Saygilarimla

İsmail Karagülle
15-11-2013, 17:17
Akıllı vana galiba bu .
Evde akıllı saksı yapımı - Dailymotion video (http://www.dailymotion.com/video/xi5hd1_evde-akilli-saksi-yapimi_tech)

ykaya194
15-11-2013, 17:54
Akıllı vana çalışma prensibi animasyonu.

AutoPot Greenhouse Walkthrough Animation - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=gKEhnGyDLXk)

kiziltan
15-11-2013, 18:08
Sn I.Karagulle ve Sn Ykaya194 dogru bu akilli vana yani ingilizce autopot valve.

Sn Ykaya194 bodrumla ilgili olculeri ve birkac fotografi paylasirsaniz forumdaki herkes yardimci olmaya calisir.

Bu arada, siz Istanbul`dasiniz , Sn. Levent Ali Mersin, arada iklim acisindan cok fark var, siz bugunlerde bodrumda, yeterli gunes alsa dahi sistemi zor calistirirsiniz, isitmasi zor olur. Yineden bilgi verin herkes fikrini soylesin, kafanizda olusursa kis sonunda kurarsiniz. Istanbul`a gelince ararim mumkunse gorusuruz, tanismis oluruz hem de karsilikli oturunca bazi seyleri anlatmak daha kolay, geldigimde bu is icin alisverisim olacak, fiyatlar hakkinda bilgi alirsiniz isterseniz sonar isinize yarar.

Saygilarimla

ykaya194
15-11-2013, 18:48
Sn I.Karagulle ve Sn Ykaya194 dogru bu akilli vana yani ingilizce autopot valve.

Sn Ykaya194 bodrumla ilgili olculeri ve birkac fotografi paylasirsaniz forumdaki herkes yardimci olmaya calisir.


Saygilarimla

Beni tahrik ediyorsunuz. Birileri aynı şekilde tahrik etti gidip köyde kapalı ceviz bahçesi kurdum, sık sık İstanbul'dan taa oralara gidip geliyorum. Kötüde olmadı bol bol sebze meyve yiyiyorum ama....

Benim sorunum, İstanbul'da düzenli kalamıyorum dolayısıyla gerektiği gibi ilgilenemem ağırlığı bir tarafa vermek gerekir, ayrıca bodrum olduğu için doğal ışık alamama sorunu var ve balkon ise küçük.

kiziltan
15-11-2013, 19:24
Sn Ykaya194

Ne yapabilirim? Ben birsey satmiyorum, sizin seyahat ve surekli basinda olamama durumunuzu, bodrum oldugunu gozonune alarak aklim erdigince birseyler yazdim. Karar size ait, ben yazarim, baskalari yazar bir yol olusur, karar sizin , son karari verince ya yaparsiniz ya yapmazsiniz. Ben cok istemneme ve iyi de para vermeyi goze almama ragmen gidip gelebilecegim isime mani olmayacak yerde bulunan serayi kiralayamadim, evde balkonum camli degil, dudunduklerimi yapamadim. Simdi kis sonuna kadar bir akilli vana sistemi kurup yaz gelince atacagim balkona. Maket ucak falan yaptiysaniz eger bilirsiniz, yapmasi da ucurmasi kadar zevk verir, bence. Herseyi yavas yavas hazirlarim, sartlar elverdiginde ekerim.

Sirf birseyler yapabilmek icin, yedigim marul ve kereviz sapini koklendirip diktim, hergun suluyorum, yarin gubre alip koyacagim, hosuma gidiyor cope giden marul dibinin yesermesi.Daha once de yazdim fotografliyorum, buyusun koyacagim foruma.

Bu topraksiz tarim isi bir kiza asikolmak gibi, asik olunca gozunde oyle buyutuyor oyle sekillendiriyorsun ki, aci cektigini saniyorsun ama aslinda o acidan zevk aliyorsun.

Bu isle ugrasanlara uyan bir fikra var.

Nasrettin hoca elindeki cuvaldizi testislerine batirip Ah! diye bagiriyormus. Gorenler neden bagirdigini sorunca " cuvaldizi batirinca aciyor " demis. Batirma ozaman deyice de " Hosuma gidiyor " demis. Bu isle ugrasan, para harciyor, umitleniyor, vaktini harciyor hata yapiyor tekrar deniyor, sonunda 1.5 liraya alacagi marul 5 liraya malolunca cok tatliydi harika diye seviniyor. Bu fikra amatorce deneyenlere, serasi olan profesyonellere degil.
Kalin saglicakla

ykaya194
15-11-2013, 19:42
Sn Ykaya194

Ne yapabilirim? Ben birsey satmiyorum, sizin seyahat ve surekli basinda olamama durumunuzu, bodrum oldugunu gozonune alarak aklim erdigince birseyler yazdim. Karar size ait, ben yazarim, baskalari yazar bir yol olusur, karar sizin ,



Beni yanlış anlamayın, tahrik derken kastım iyi yönlü bir öneri yaptığınızdır, zira ceviz bahçemi kurma kararımda bu şekilde tahrik sonucu oldu demek istedim ve iyide oldu şu an bile hala bahçeden getirdiğim sebzeleri tüketiyorum. Kafam eserse bu sistemide kurarım belli olmaz.

idris şenol
15-11-2013, 19:50
kızıltan ALINTI:

Nasrettin hoca elindeki cuvaldizi testislerine batirip Ah! diye bagiriyormus. Gorenler neden bagirdigini sorunca " cuvaldizi batirinca aciyor " demis. Batirma ozaman deyice de " Hosuma gidiyor " demis. Bu isle ugrasan, para harciyor, umitleniyor, vaktini harciyor hata yapiyor tekrar deniyor, sonunda 1.5 liraya alacagi marul 5 liraya malolunca cok tatliydi harika diye seviniyor. Bu fikra amatorce deneyenlere, serasi olan profesyonellere degil.
Kalin saglicakla
.................................................. ...........................
ANADOLUDA bir tabir vardır af buyurun. isteksiz koyunları güden köpek
,koyunlara kurt getirimiş.))
topraksız tarım yazılarımda mevcut ,geçen yıl ipslada yetiş çeltik fide yetiştirici çiftçi bir abimiz ,çeltik tarımından sonra sonbaharda aynı ortamda kıvırcık yetiştiriyor 15000 adt kıvırcığı 200 tl gibi bir maliyete yetiştiryor

kiziltan
15-11-2013, 20:05
Merhaba Sn Idris Senol

Son zamanlarin moda deyimi " innovation" yani yenilikcilik. Dogrusunu yapmis. Bakmis Adana`da pespese 2-3 urun dikip yetistiriyorlar dusunmus ne yapabilirim diye, marul ekmis para da kazanmis.

Bugunlerde televizyonda hep ayni konusmalar oluyor, yenilik yapin, uretim yapin, katma deger uretin. Kisacasi diyorlar ki " Kafanizi calistirarak dogru isi secin ". Artik baskasinin yaptigini ben de yayim deyip sonar sikismak yok.

Ciftci, yeni bir fikir yaratmis yine ciftcilik yapiyor dogal olarak basariyor. Insaat yapmamis ya ! Bildigi isi yapmis.

Faizsiz kredi verdiler diye cok kisi besicilige girdi para kazanabildi mi, sizing bolgenizde de var, insaatcidan, tekstilciden, besici oldu mu, olduysa yuzde kaci oldu. Ufak besicileri birlestirip onlara verselerdi dah basarili olmaz miydi ?

Kredi bulunca hic bilmedigi topraksiz sera yatirimi yapinca oyle borclandilar ki. Okul servisi yapmak icin Merceds 500 almak gibi oldu. Isi bilen, planlayarak dogru yerde , dogru pazara yonelik dogru malla baslarsa para kazandi. Izmir yakinlarinda 500.000 m2 serasi olan batmadi ki? Bu isten ekmek yiyen cok var. Akilli yatirim yapmak onemli bir de isi bilene emanet etmek.

kiziltan
15-11-2013, 20:16
Cok iyi Sn Ykaya194

Ben alinmadim ki, yazis seklimden belki oyle sandiniz. Dedim ki 3-5 harcar denersiniz, belki basarir ve buyutmeye karar verirsiniz. Hic olmasa organige yakin domates, biber, salatalik, marul falan az da olsa yetistirir coluk cocuk saglikli seyler yersiniz. Bakiniz Sn Levent Ali hedefini koymus " Arge yapacagim " ve yapiyor. Yetistirdigi marullarin hesabini cikarinca yazacaktir, herseyi saklamadan yaziyor zaten, ozaman bakalim ekonomik mi degil mi. Ekonomik olmasi icin nekadar ucuza maletmesi gerek ortaya cikar zaten, hemen bakilacak maliyeti dusurmek icin neler yapilabilir diye. Yolu varsa ve bu isi bilen birisi yaninda olursa kurar serasini, ama simdiye kadar gucunu vaktini ve parasini arge icin harciyor, hedefi bu. Allah kolaylik versin.

Sn Smnvrl, soylemislerdi elektrikli araba yapacakmis, deneyecek bakalim umarim olur. Hic sanmiyorum ki yilda 100.000 tane yapip satmak icin yola ciksin. Arastiracak, ugrasacak olursa o kismini ileride dusunur.

Forumun bu kisminda Sn Levent Ali Bey`in cabalarini izliyor ve zevk aliyorum, aklima gelen herseyi soyluyorum belki biryerde isine yarar. Yakinda ben de badlayinca O da bana yardimci olacaktir biliyorum.

kar çiçeğim
15-11-2013, 20:35
Merhaba Sayın Levent Ali,
Çalışmalarınız gerçekten çok güzel ve detaylı...
Bende Tarsusluyum Tekirdağ'da yaşıyorum başarılarınızı görmek bir Tarsuslu olarak gurur verici gerçekten başarılar dilerim esen kalın.

leventali
15-11-2013, 21:09
Önce resimler. 28. Gün.

kiziltan
15-11-2013, 21:25
Merhaba hasata ne kadar kaldi?

Devamedecekseniz, marullardan biriki tanesinin kokunu cikartmayin yerinden, maket bicagi ile kesin, ana govdesinden ( kazik govde ) 1-2 cm kalsin. Burada yesistiren birisi 3-4 gunde surgun verdigini soylemisti.

leventali
15-11-2013, 21:38
Herkese hayırlı akşamlar,

Sohbet harika. Sayın Kızıltan'ın vasıtasıyla hayatımıza yeni bir kavram daha girdi. Akıllı vana. Ben incelemeye değer buluyorum. Tek gördüğüm eksiklik izlediğim videolarda depoya oksijen verecek bir motorun bulunmaması. Belki de yeterli geliyordur bilemiyorum. Aslında bu akıllı vanaları uzun uzadıya bir konuşmak, tartışmak gerekli diye düşünüyorum.

Ne dersiniz Sayın Kızıltan? Aramızda gördüğüm kadarıyla en bilgili sizsiniz bu konuda.

Yardım etme konusuna gelince. Ne demek efendim. Elinden geleni herkes yapar, elimden gelenden fazlasını da yaparım.


Sayın ykaya194, İstanbul-Biga yazmışsınız. Çanakkale Bigalı mısınız?

Sayın Kar Çiçeğim, Sana da torpilli merhaba. Tarsusluymuşsun. Torpil ondan. Tarsusluyu bilemez şimdi arkadaşlar alınmasınlar. Hemşehricilik değil yaptığım. Tarsus'un garip bir hikayesi vardır. Yazarız yeri geldi mi bir gün. Tarsuslu pozantıyı geçti mi hasret çöker içine. Garip kalır. Buruk kalır. Sudan çıkmış balığa döner. Bir Tarsuslu Kar Çiçeğim diye isim verebiliyorsa kendine anlayın beni:) O yüzden torpilli bir merhaba dedim. Tarsus özlemine bir nebze serinlik vermesi için. İyi dileklerin için de ayrıca teşekkür ederim.


Sera ile ilgili notlarımız :

1- Marullar gün boyu su tükettiler. O kadar su tükettiler ki besin eklemeyi bırakın 30 litre tanktan su alıp, 30 litre su ekleyerek EC yi düşürebildim. Biraz önce ölçtüğümde yine su tüketmişler ve bir miktar EC yeniden yükselmiş.

Biz ne yaparsak yapalım adamlar kafasına göre oyalanıyor bizimle. Belli ki eylenmek istiyorlar. İki üç gün üst üste neredeyse birer litre besin eriyi tükettiler. Şimdi de su içip duruyorlar.

2- Bir aksilikten ötürü siparişlerimizi geçemedik bugün. Besin eriyik maddeleri pazartesiye kaldı. Biz işe dalınca firma erken kapatmış. Cumartesi de çalışmıyorlarmış. Aksilik işte var bir hayır.

3- Fuardan şu televizyonlarda gördüğümüz uzayan hortumlara benzeyen bir hortum almıştım. Çeşmeye takılan aparatı ve diğer ucunda da aç kapalı musluğu güzel bir şey. 20 TL ye almıştım. Televizyonda reklamı yapılan değil ona benzer bir hortum. Ama çok kalitesiz bir şey çıktı. Birinci gün bir orta yerden su fışkırmaya başladı. Bu gün bir kaç yerinden daha. İptal tabi. Görünüşe aldanmamak lazımmış. 20 TL daha heba...

4- Tartışmalar arasında "Gaza gelmek" konusu geçmiş. Aman ha, diyorum. Adamı şehirden köye indiriyor. Şakası yok! İnanmazsanız sorun İsmail Bey'e... (İsmail Bey'in geniş hoşgörüsüne sığınırak yapılmış bir espiridir.)

Bu arada İsmail Bey'i daha yakından tanımak isteyenlerin, forumun İçimizden Biri başlığını bir karıştırmalarını öneririm.

5- Haftaya cumartesi günü sanırım hasat yapacağım. Bayağı büyüdü marullar. Hasat diyorum zaten yarıdan çoğu paylaşıldı. Bizim afacanlar seçtikleri marulun önünde poz verdiler.

454366

6- Gaz demişken. Daha önce yazmıştım. Market otomasyon işi yapıyorum. Mersin'de programımı kullanan marketlerin bir çoğu gaza getiriyorlar beni. Tarsus'taki yakın komşumuz manavı, marketi saymıyorum bile. Benden yüz bulamayanlar Annemizi salıyorlar üzerimize. Hayırlısı Allah'tan...

7- Kendim için yazmış olduğum bir EC, PH , NEM, ISI takip programı vardı. Minik bir programcık abartmaya gerek yok. Onu buradan paylaşıyorum şimdilik ama onun için yeni bir başlık açıp, kullanımını orada anlatacağım. İndirmek isteyen arkadaşlar aşağıda verdiğim linkten indirebilirler.

Sıkıştırılmış bir dosya. Onu açınca iki tane Setup dosyası göreceksiniz.

-SeraECTakipKur
-Setup

Setup olan dosyadan kuracaksınız. Nedeni eğer bilgisayarınızda olmayan ek dosyalara ihtiyaç duyarsa internetten indirip kuracak.

Kurduktan sonra masa üstünüze bir link atacak.

Biz programcılar mükemmel program yazdığımızı zannederiz. Oysa kullanımda onlarca hatamız çıkar. Çünkü biz test ederken nasıl kullanılacağını bildiğimiz için o şekilde test ederiz. Kullanımda ise herkes farklı bir kullanım yapar. Orada kaçırdığımız olası kullanıcı hatalarını görürüz. Programda gördüğünüz eksikleri, talepleri yazarsanız o doğrultuda geliştirmeye devam ederim.

İndirme Linki : AlestaECTakipKUR.rar (http://yadi.sk/d/khR7PZ1gCkqXM)

Saygı ve sevgilerimle...

kiziltan
15-11-2013, 21:54
Sagol Levent Ali Bey

Haftaya hasat bitince adet, kilo, birim maliyet filan epey bilgi gelecek sizden, Sagolun.

"Gazagelme " ikimiz tarafindan da kullanilan bir sakaydi, zaten metinlerden belli. Arkadasin sorunu surekli basinda durmamakmis, ben de akilli vanadan baskasini soyleyemedim, size goruyoruz surekli basindasiniz, ayrilmak hele birkac gun mumkun mu?

Ben baslayinca yardim isteyecegim birkac kisiden. Besin yapmak icin, goruyorum ppm hesaplari, atom agirligi, mol hesaplari karisik. Kendim birseyler hesapliyorum cok zor degil ama bir hata yapsan sonuc kotu olur. Bu nedenle yapacagim hesabin teyidi olsun yeter.
Aslinda Kudret Bey`den aldim ama gumrukte birakmadilar, bir suru ufak pakette beyaz toz falan, birakmadilar pasaportumun fotokopisini de alip elkoydular. Mecburum kendim yapmaya. Elimde arayip buldugum taze yesillik, kavun besin formulleri var, marulu da sizing denenmisi kullansak kurdukmuydy akilli vanayi gel keyfim gel. Ruya gorur adam hemen 1000 m2 sera yeter mi? 5000 mi yapayim, ucunda buyuk para var ruyalari. Insan boyle iste. Otur yaz millet aman dikkat edin cok zor is, teknik is, pazari bulmadan aman ha !, sira bana gelince " ben yaparim abi !". Saka bir tarafa denemeyi istedigim birkac urun var, bruksel lahanasi, kavun, brokkoli, domates, hiyar istemiyorum. Bunlarin formullerini buldum. Sirasi gelince sorariz arkadaslara.

Size kolay gelsin bakalim, cogu gitti bir haftasi kaldi.

Siz argenizi yapadurun, o afacanlardan kacina tarimi sevdirdiniz, kaci deneyecek biliyor musunuz? Hem arge hem milleta fayda, sagolun!

fozada
15-11-2013, 22:13
Ancak en rahatsız olduğum konu ise amatör tarımcının aradığını bulamaması meselesi. Yani her aradığınızı bir yerde bulsanız toplu bir kez kargo öder unutursunuz.

Benim şehrim bu değildi. Ben uzun yıllar Ankara'da yaşadım. Sonra gelip Mersin'e yerleştim. O yüzden Tarsus'la ailem dışında bir ilişkim olmadı. Ama bu işe başladğımdan beri yerden yere vurmadığım esnaf kalmadı neredeyse.

Adam devasa bir işyeri kurmuş. Damlama sulama sistemi. Bugün yeni gördüm. Girdim bana spagetti hortum ve parçaları lazım dedim. Siparişle getirttiklerini söylediler. Kapatın o zaman bu işyerini niye varsınız ki, diye ukelalık ettim. Biz büyük işlere bakıyoruz abi böyle küçük şeyleri stokta bulundurmuyoruz gibi garip bir cevap verdiler.

Alifakı'daki serayı siz mi yaptınız? diye sordum. Haberi bile yok. 2 milyon dolara mal oldu bu sera. Antalya firması yaptı. Demek o kadar da büyük değilmişsiniz, dedim ve ayrıldım.

300 binden fazla nüfuslu kendi şehrimden hiç bu kadar utanmamıştım. Kahroluyor insan.


Elin Amerikalı'sına, Avrupalı'sına imreniyor insan. Adamların ellerinin altında istedikleri her türlü malzeme, ister 3-5 tane, ister 1000 tane olsun hazır.

Siz 300 bin nüfuslu Tarsus'ta utanmışsınız, ben de 1 milyon nüfuslu Mersin'de sizden farklı değilim yani. Adana'lıyım, büyük ihtimalle aradığım malzemeleri orada da bulamayacağım.

Örneğin bir gün Mersin'de hidroton aramaya çıktım. Bulmayı bırakın, hidrotonun ne olduğunu bilene rastlamadım. Belki abartı gelebilir insanlara, inanır mısınız perlitin ne olduğunu bilmeyen gübrecilerle tanıştım. Güya seracılık yaygın, güya tarım bölgesi.

Mersin'de Metropol (52 kat da diyorlar) denilen bölgede gübreciler var. Ancak demir sülfat, bakır sülfat, amonyum sülfat gibi birkaç gübrenin dışında diğerlerini açık satmıyorlar. Mesela kalsiyum nitratı, potasyum nitrat, MKP gibi gübreleri 25 kg. lik ambalajlarıyla satıyorlar.

Ben de sizin gibi Ankara'ya kendim gidip almayı düşündüm. Yani neredeyse daha ucuza gelecek o şekilde :)

kiziltan
15-11-2013, 22:26
Sn Fozada

Merhaba, Sn Levent Ali`nin siparisi pazartesiye kalmis, konusup birlestirseniz siparisi nakliyeyi kirisirsiniz daha ucuza gelir, mali Tarsus`a gondersinler gidip aliverirsiniz.

leventali
15-11-2013, 23:02
Sayın fozada,

Sayın Kızıltan'ın önerisini değerlendirin bence. Kargo parası önemli değil. İstediğiniz şeyler varsa yazın bana gelecek nasılsa. Mersin'e getirir bırakırım. Merkezde çok işyeri var tanıdığım. Onlardan alırsınız. Firmanın hesap numarası sitelerinde mevcut. Havalesini çıkarsınız, ürünü ayrı ama aynı kutuya paketlerler.

Sayın Kızıltan,

Korkmayın besin eriyiği hazırlamaktan. Bir süre sonra ben programını yapmış olacağım zaten. Küçük yeri olanların bunları hazırlamasına gerçekten gerek yok. Hazır yapılmışını satın alabilirler. Ama yer, bitki sayısı büyükse kendileri yapmaya çabalasınlar.

Bu konuda çok güzel öneriler aldım. İyice araştırmadan buraya yazmayacağım. Farklı tarım gübre üreticilerinin çok güzel hazırlanmış gübreleri mevcut. İçinde bizim arayıp bulmakta zorlandığımız şeyler oranlarıyla verilmiş. Sitede de anlatılmış zaten bu.

Yani yeriniz ve ürünleriniz büyük değilse hassas terazi, pipetler, maddeler için vereceğiniz toplam para gereksiz bir yatırım olur. Ama kullanım oranınız yüksekse bunu öğrenmek durumundasınız. Sitede gayet güzel de açıklanmış.

kiziltan
16-11-2013, 07:13
Gunaydin

Sagolun Levent Ali Bey, tesekkurler.

Aslinda besin hazirlamak da bu amatorce isin zevkli tarafi aslinda. Ancak ilk baslarken bir taraftan malzeme almak, bir seyleri kurmak, digger yanda besin hazirlamak zor saniyorum.

Basladiktan sonar yapilmayacak sey degil. Internetten farkli seylerin formullerini aldim, tercihen universitelerden, forumda bazi basliklarda bitki gelistikce formulde yapilacak degisiklikler de var. Internetten hydrobuddy programi da indirim.

Zamani gelince gireriz bakalim. Baslngicta herkesten yardim ister insan sonar yavas yavas birseylere daha girer, ticari boyut yok nasilsa.

Internette satilan hazirlara nedense isinamiyorum, hersey icin yararli mallari var bunlarin nasil olur ki. Hani hem cocugu olmayana, hem romatizmaya yarayan, hem zayiflatan hem sismanlatan harika ( ! ) bitkisel urunler gibiler. Bence guvenilmez. Bitkinin gelisimine, rutubete, isiya, gun isisgi miktarina falan dayali degisimler olmali bence. Limon degil bu hem caya hem corbaya hem baliga kullanasin.
Hayirli gunler,

kar çiçeğim
16-11-2013, 09:27
Günaydın hayırlı sabahlar
çok çok teşekkür ederim sayın Levent Ali bey evet haklısınız memleketten çıkınca (8 Yıl) insanın burnunda tütüyor memleketin her şeyi, inanın bir nebzede olsa torpilli merhabanız içime su serpti bu özlem anlatılmaz sizde bilirsiniz Ankara'da okumuşsunuz bakalım yaza gelmeyi düşünüyorum belki tanışmak nasip olur her şey kısmet.
merhabalar sayın kızıltan size katılıyorum besin eriyiği hazırlama konusunda bence az **** çok kendimiz hazırlamalıyız besin eriyiğini, bana göre işin nasıl olduğunu nasıl hazırlandığını içeriğinde neler olduğunu bilmek gerekir hazır besin eriyiklerine bakıyorum hiç bir formül yok içerik açıklaması yok buda hazır besin eriyiğine sayın kızıltan gibi soğuk bakmama neden oluyor...
Gerçi ben topraksız tarım konusunda pek fazla bir bilgim yok yeni yeni gerek forumdan gerekse netten bakıyorum her fırsatta ama hiç bir yerden kesin bir bilgi edinemedim galiba deneme yanılma yöntemleri ile bulacağız tıpkı sayın Levent Ali bey gibi başarılarınızı yakından takip ediyorum sayın Levent Ali bey , bu arada malzeme araştırma konularında istediğiniz birşey olursa sizin için seve seve yardımcı olmak isterim faydam olursa ne mutlu bana.

kar çiçeğim
16-11-2013, 09:31
Yalnışım varsa affola. Anladığım kadarı ile bitkinin dikim zamanından itibaren belirli dönemlerde farklı besin eriyikleri hazırlanıyor buda hazır satılan tek formüle edilmiş besin eriyiklerini geri planda bırakıyor eğer yalnış anlamadıysam.

leventali
16-11-2013, 09:50
Merhaba Sayın Kızıltan ve Kır Çiçeği,

Aslında benim söylemeye çalıştığım gübre her şeye yarayan ismi, cismi, içeriği belirsiz değil aksine her bir detayı mevcut olan, fabrikasyon gübre.

NPK Gübresi Genesis (http://www.merkezanadolu.com.tr/npk-gubresi-genesis)

Bu ürün 25 kg ve 80 tl. Bunun içindeki oranlarla oynayarak istenilen bitki kullanımına getirilebilir. Bunun nasıl olduğu konusunda forumda bilgiler mevcut.

semihbagis
16-11-2013, 09:58
Levent abi şimdi bu güzel programımıza kendi verilerimi girdim fakat 34,17 lt su eklemesi yap diyor. Benim besin tankım biliyorsun ki 20 lt :). Sen 100 lt ye göre mi yazdın programı ?

kiziltan
16-11-2013, 10:44
Merhaba Sn Levent Ali

Bakacagimbu siteye, olabilir.Aslinda formul belli olsun sorunlari halledebilir insan. Ornegin hava isindi bitki buyudu, sorarsin ne yapayim diye,kalsiyum mu eklenecek, formule gore hesaplar katarsin.

Benim is biraz sarpa sariyor,aksam oturur yazarim,burasi cuma tatil,cumartesi ive pazar calisiyoruz.

leventali
16-11-2013, 11:36
Merhaba Sayın Semihbagis,

Programda onların parametreleri giriliyor. Şu an parametresi 0 olduğundan EC eklemede su ekleme de hatalı yazar.

Sen 1 hafta boyunca çalışarak test edeceksin ve kaydedeceksin. Yaptıklarını yandaki bulunan yere yaz öyle kaydet. Sonra ortaya bir parametre çıkacak. Onu birlikte yaparız.

Şu anda ısıyı ve ölçtüğün ec miktarını yaz. o sana olması gerekenle arasındaki farkı verecek. Örneğin aradaki fark 0,02 gibi çok az miktarlar çıktığında dokunma hiç sistem düzgün demektir. Bugün nasip olursa bir başlık açıp bunları anlatacağım.

Bir süre sonra oturur bunun tankın aldığı su miktarına göre hesaplama da yaptırırız programa. Bunu yapacaktım ama besini her değiştirdiğimde parametrelerde değişiklik oluyor. Yeni bir besin eriyiği hazırladığında parametre güncellemesi de yapmak durumunda kalıyorsun. Hani başlayıp hasat sonuna kadar hazırlayabilsen besin sıvısını o zaman tek parametreyle gidersin.

Bir de tankının 20 litre olmasına aldanma. Zira eğer 110 luk boru kullandıysan ki öyle görünüyor, 3 metrelik boru, takriben 25 litre su alıyor içerisi. 4x25 100 litre eder, bir de senin 20 litrelik tankın = 120 litre su eder toplamda. EC tamamlarken 20 litre hesabı yaptığında yanlış olur.

Ama dediğim gibi sen 1 hafta yaz verilerini sana sabit parametresini çıkartırız. Bir de EC ölçerken :
- sistemi durdur
- 5 dakika kadar bekle
- EC yi ölç eksikse tamamla verileri kaydet
- sistemi çalıştır
- bir saat sonra yeniden ölç aynı şekilde ve verileri gir.

Çünkü bizim tankta 20 litrede tamamlıyoruz EC yi. Su borular içerisinde dolaşmaya başladığında EC de otomatik olarak düşecektir. O yüzden 1 hafta boyunca söylediğim gibi iki kez ölçüm yaparsan, hatta üç, dört, sana sabit bir parametre hesaplarız. O zaman boruları beklemek zorunda kalmazsın.

Saygı ve sevgiler...

kiziltan
16-11-2013, 13:34
Merhaba Levent Ali Bey

Merkez Anadolu Kimya yi aradim 0532 493 4429 Abdullah Bey`i aramami soylediler. Kendisi ile gorustum, topraksiz tarima uyan mallarinin Special Fert oldugunu soyledi.
Iran`da getiren bayisi varmis bana telefonunu email atacak.

Bu arada bunu nasil formule edecegimi bilmiyorum, bende veya sizde ppm olarak belli bir bitki icin formul var, neyi ekleyecegimiz nekadar katacagimizi ben hesaplayabilecegim konusunda pek emin degilim. Siz yaptiginizdahaberim olsa iyi oolur, ben de birseyler calisayim bakar karsilastiririz.

Internette " hydrobuddy " isimli bir program var indirirseniz parametreleri girince besin icin gerekli malzeme ve miktarlari veriyor. Siz indirseniz kendi yaptiginiz hesapla karsilastirabilirsiniz.

Bugun canim sikildi, anlatacak kimse bulamadim size yazayim bari. Benim dairem 3 katli binanin 2nci katinda net 199 m2,her kat bir daire. Bugun ust kattaki komsuyu gordum, catiya bir hidroponik kurayim deneriz falan derken, olmaz dedi catiya birsey koydurmam.Halbuki cati dumduz 200m2 ve bos. Hepimiz malsahibiyiz yapacak bir sey yok, buranin kanununa gore koyamam.

Balkon guneye bakiyor buyuk ama kis geldi disari koyamam, pencerelerin tumu kuzeye bakiyor gunisigi cok az aliyor. Kisacasi kaldik yaza ki balkona kurayim. Neresinden baksan 4-5 ay beklemek lazim, bu da kismetimiz. Hayirlisi bakalim.

Sizin besin programina bu Special Fert in terkibini girip calistirsan gerikalani hesaplatsan cok kolay olur.

Depom kucuk diyen arkadasin sorunu kolayca cozulur boylece, formulunuzu 100 litreye gore yaparsaniz, herkes kendi istedigi yuzdeyi hesaplar. 200 litre yapacaksa herseyi 2 misli koyar 200 litreye tamamlar,20 litre yapacaksa 1/5 oranda tartar hazirlar 20litreye tamamlar.Boyle degilmi? Bence programinizi 100 litre icin fiksleyin carpani kendi istedigi litreye gore orantiyla hazirlasin.

Saygilarimla

leventali
16-11-2013, 16:13
Merhaba Sayın Kızıltan,

Üzüldüm durumunuza. Ne diyebilirim ki? Müstakil evin gözünü seveyim. Ben bu rahatlığı kullanıyorum. Komşunuza kızmayın. Belki ben de olsam, hani bu işleri sevmiyor da olsam ben de izin vermeyebilirdim. Hidroponic olarak ev içerisinde de çok güzel çiçekler yetiştirebilirsiniz. Tabi bu bir teselli. Aklıma gelen şey bu.

Besin eriyiği hesaplamasına gelince. Ben henüz hesaplamalarını öğrenmedim. Başlamadım yani. Ama başlayacağım. Biraz geç anlarım. Ama iyi anlatırım. Öğrenim, ona yönelik bir program da yazacağım. hydrobuddy programına gelince. Üstel bir inceledim. Ama çok şey anlamadım zira kimya ve formüller hakkında bilgim yok. Olunca mutlaka anlamlı bir kullanımı olacaktır.

Aslında her şeyde bir hayır vardır derler. Size de 3-4 ay okumak, araştırmak, proje çizmek için bayağı bir zaman yaratmış.

kiziltan
16-11-2013, 17:32
Merhaba
Hydrobuddy yi sanirim Sayin Ankafar kullaniyor, bu iste egitimli ve buyuk serasi var, size kullaniminda yardimci olur saniyorum, bildiklerini anlatmaktan cekinmiyor.

leventali
16-11-2013, 17:52
Merhaba Sayın Kızıltan,

O aşamaya gelmeden kimseyi rahatsız etmek istemiyorum. Bir süre yoğun bir iş tempom olacak. Ondan sonra daha rahat bir ortamda çalışma fırsatım olacak.

kar çiçeğim
16-11-2013, 18:05
Merhaba sayın Levent Ali,
Siz linkini vermiş olduğunuz gübreyimi kullanıyorsunuz acaba.

leventali
16-11-2013, 21:28
Bugün 29. Gün.

Biberlerimiz de hızla büyüyor. Açan çiçeklerin hepsi minik tomurcuk halinde biber olma yolunda...

454619

Domateslerimizin de keyfi yerinde. Bugün çiftçi bir misafirimiz vardı. Biz ondan o da bizden bir şeyler öğrendi. Domates askıları dallar arasından saat yönünde yukarıya sararak yapılırmış. Sağ olsun hepsini halletti.

454620


454621

Sağ baştan ikinci boruda (B olarak gözüküyor) ilk marul en küçük marulumuz. Diğerleri gibi büyümedi. Ne yaptıysak olmadı direniyor. Bu marula dikkat edin bir sonraki resimlerde büyüklüğünü anlayabilmeniz için yanına çaydanlık koyarak resmettim.

454622


454623

leventali
16-11-2013, 21:33
En baştan son marulda aynı şekilde çaydanlıkla resmedildi. Bu da diğer marullarımızın ebadında. Çok ama çok ilginç. Bu marul da büyümemekte ısrar ediyordu. En başlardaydı. Bu en son, drenajın döküldüğü yerle değiştirdim. Hızla büyüdü. Bu küçük olanı da değiştireceğim. Eminim o da hızlı büyüyecek. Çünkü bir kaç mahsülde denedim bunu. Yorumlarımda daha çok yazacağım.

454627


Marullarımızın ortalama boyu ve kökleriyle birlikte hali.
454628

454629


Ortalama marullarımız. Çaydanlık eşliğinde...
454630


Büyümemekte ısrar eden marulumuz. Çaydanlık eşliğinde...
454631

limoncu33
16-11-2013, 21:47
arkadaşlar unutmayın...

susuz tarım olur fakat şalvarsız asla :)

kiziltan
16-11-2013, 21:49
Merhaba cifycilere gosterip anlatmaniz onemli, amcam 50 yil once Samsun Carsamba koylerinde ogretmendi rahmetli, bir sozu vardi :

Koylunun akli gozundedir, gormeden inanmaz !

O zamanlarda tarla kiralayip zamanin yeni metotlariyla tarim yapar koyluye gosterirlermis. Ogretmene olan saygi ozamanlar cok baskaydi derim, sebebi bu calismalariydi herhalde.

On ciftciye anlatsaniz birkac senede bircok sera olusur oralarda. Ama isi bilen, insafli, kazikci olmayan bir sera imalatcisi lazim.

Mersin`deyken Ziraat Bnkasi subesine gidip kredi verdikleri sera ( cilek ) icin sart kostuklari standartlari sorunca seranin olculu cizimini vermislerdi, alabilirseniz birkac yerle konusur ciftcilere onerebilirsiniz. Caliskansiniz belli, onayak olup siz bile yaparsiniz, Antalya civarindan bir usta getirseniz yeter. Siz kucuk bir karla yapsaniz ciftciye faydasi olur sizin amatorluk masraflarinizi cikarir. Sera malzemeleri, ustalari, iscileri falan icin "domates.com " iyidir. Bakin vaktiniz oldugunda. Ikinci el malzeme satanlar da var bu sitede siz bedava ilan da verebilirsiniz.

leventali
16-11-2013, 22:19
Sayın Kar Çiçeğim,

Hayır, ben Kudret Bey'den getirtmiştim onu kullandım. O linkini verdiğim gübre ile ilave maddeler ekleyerek farklı ürünlerin besin eriyiğini hazırlayabiliyorsunuz. Elinizde daha çok madde bulundurmak yerine böyle bir çözüm önerildi. Tabi ne kadar bir çözüm, ne kadar işimizi kolaylaştırıyor bunu bir kaç hafta sonra yazabilirim. Zira kimya bilgim hiç yok.


Yorumlarımız :

1- Marullarımız yaklaşık 10 litre su 300 ml de besin tüketmişler. Bir kaç gündür fazla mesai yapmışlardı, sanırım yorgunluk atıyorlar.

2- Onlarca hataya rağmen 29 günde bu büyüme gerçekten çok muhteşem.

3- Su yavaş aksın diye, marul tankından gelen boruya ek düzenek yaparak, damlama spagetti borusu takıp öyle çözüm bulmuştum. İyi bir çözüm olmadı. Zira sürekli tıkanıyor. Bardaklardaki perlitler den çok az bir kısmı artık tanka giriyor. Pompada bir sorun yaratmadı ama bunları hemen tıkıyor. Bugün iki kez açtım. Yarın başka bir çözüm deneyeceğim.

4- Aynı şeyi domates ve biberlerin olduğu düzenekte de yaşıyorum. Sürekli tıkanıyorlar. Tankta hiç perlit yok gibi gözüküyor. Ama toz halinde birikme yapıyor ve tıkıyor demek ki. Bu olaya da bir çözüm bulmak gerek.

5- Yukarıda resimlerde bahsetmiştim. Borunun bir başından diğer başına büyüme farklı oranlarda. Suyun ilk döküldüğü yerde büyüme biraz daha yavaş, ortalara doğru biraz ondan hızlı, en sonda daha hızlı.

1 aydır ürünlerin yerlerini değiştirerek bunu test ettim. Her defasında sonuç olumlu çıktı.

Bunun bir kaç nedeni olabileceğini düşünüyorum.

a-) Suyun döküldüğü tarafta benim ofis olarak da kullandığım bir oda var. Bu oda sabahın güneşini bu bölgede kesiyor. Hatta bir keresinde saat başı test ettim. Saat 11-12 gibi buraya güneş geliyor. Diğer uca açıdan dolayı saat 9 gibi.

Aynı zamanda, yine güneşin dönme açısından dolayı, bu tarafta jüt yok, arka kısımda yani, öğleden sonra güneşini batana kadar buradan alıyor. Jütten güneşin kurtulup, bu bölgeye direk vurması saat 3-4 ü buluyor. Kış ayında olduğumuzdan çok keskin bir güneş değil.

b-) Olası bir diğer neden de su akışı burada duraklıyor. Çünkü tam önünde redüktör var. İlk suyun girdiği tarafta su hareketi ister istemez biraz daha hareketli. Sona doğru gittikçe yavaşlıyor. Sonda neredeyse duruyor. Redüktörü aşan su dökülüp gidiyor.

Çok hassas bir ölçüm yapılsa suyun başladığı yerle, suyun döküldüğü yer arasında bir yoğunluk farkı olabileceği inancındayım.

Aklıma gelen olası nedenler bunlar. Tabi bu tamamen benim olaya bakış açımla ilgili. Her hangi bir bilimsel tarafı yok. Belki de var ben bilmiyorum. Ama böyle. Bu konuda tecrübesi, bilgisi olan arkadaşlarımız açıklarsa mutlu olurum.

6-) Domateslerimizi çok yakın ektik bir birine. Şu an keyifleri yerinde de olsa kısa bir zaman sonra kaçacak. Onlar için de farklı bir düzenek düşünmeye, tasarlamaya başladım. Aslında Sayın Kızıltan'ın önerdiği autopot (akıllı vana) sistemini düşünmüyor değilim. Ama akıllı vana bir şey tutmuyor ama diğer saksıları vs. baktığımda 26 ürün için bir yekün tutacak. Ama bu konuda kendisinin, benim yapabileceğim bir çözümü olursa dinlemek isterim.

7-) Domateslerin sulama sürelerini 10 dakikadan 15 dakikaya çıkarmıştım. 2 günde bir çok çiçek domates tomurcuğuna döndü. EC si 1.5 ti. Aynı büyümeyi biberlerde de gördüm.

Şunun altını çizmek istiyorum. Bitkiyi ektikten sonra, onlar kendini güvende hissedene kadar siz ne yaparsanız yapın, milim büyüme göremiyorsunuz. Tabiatın güzelliğine bakın. Güven veren her şey, karşılığını fazlasıyla alıyor.

8-) 4 biberimizi bu sulama sisteminden ayırıp, salatalıklarla birlikte sebze kasasına ekmiş el ile suluyorduk. Sabah ve akşam köklerine 200 ml besin eriyiği sıkıyorum. Tabi biberlere. Salatalıklara daha az. Bu biberler de, diğer sistemli sulanan biberlerle aynı hızda büyüyorlar. Bunlar da kendini güvende hissetmeye başladıkları anda büyüme hızları birden arttı.

Şimdi 45 dakikada bir 15 dakika sulanan, drenajı çok iyi, yine perlit içerisine ekilmiş bir biberle, bu kasadaki, günde iki kez, bir sabah, bir akşam 200 ml besin verilen bitkinin aynı hızda büyümelerini nasıl açıklayacağız?

Drenaj çok iyi olduğundan aslında besin eriyiği akıp gidiyor ve bitki gereğinden fazla sulansa bile 45 dakikalık sürede nefes alıyor. Nasılsa 45 dakika sonra yeniden besleneceği için de rahat. Aceleci davranmıyor, dilediği kadar besin alıyor.

Kasadaki az sulanan biber ise, ilk başlarda büyümesi diğerlerine göre yavaşsa da bir süre sonra o da hızlandı. Anladığım kadarıyla o da besin verildikten sonra besini son derece dikkatli kullanıyor. Ve diğerleriyle aynı büyüme hızını yakalıyor.

Bunu test etmenin en kolay yolu birer fidenin yerlerini değiştirip ilk birkaç günü ve haftayı gözlemek. Bunu kaç kez düşündümse de kıyamadım. Kıyar mıyım da bilemiyorum.

Bir kuş, bir örümceği yemek için yanına gittiğinde örümcek, "sudan geçmeme yardımcı ol, sonra yersin.", demiş. Kuş kabul etmiş. Bir saman dalını önüne koyup örümceğin sudan geçmesini sağlamış.

Kuş, istediğini yaptım. Artık suyun diğer tarafındasın ve seni yemem gerekiyor, demiş.
Örümcek gülmüş ve artık yiyemezsin çünkü biz arkadaş olduk, demiş.

Tabi hikaye bu kadar kısa değil ama uzatmak istemedim. Ama meramımı anlatmıştır.

Bugünlük bu kadar.
Saygı ve Sevgilerimle...

leventali
16-11-2013, 22:24
Merhaba Sayın Limoncu33 kardeşim,

Biz çiftçiyi şalvardan kurtarıp, kıravatla gezdirmek istiyoruz. Kıravatlı çiftçi yani:)
Neden olmasın? Yakışır Cumhuriyet'imin çiftçisine. Yeter ki istesin.

Bu arada bahçeni sulamayı özledik, bilgin olsun :)

kar çiçeğim
16-11-2013, 23:12
Merhaba sayın Levent Ali abiciğim,

İyi gözlemler yapmaktasınız, yani iyi bir gözlemcisiniz :) ...

Konuya tam hakim olmadığım için fazla bi yorum veya yardımda bulunamıyorum bu benim için üzücü gerçekten fakat çalışmalarınız ibret verici en azından yapılamayacak veya zor bir şey olmadığını buradan siz ve sizin gibi abilerimiz tarafından öğreniyoruz umarım ülkemizde de kısa zamanda topraksız tarım diğer ülkelerde olduğu gibi yaygınlaşır bu konuda birer öncüsünüz gerçekten...

Emeklerinize , ellerinize sağlık...

leventali
16-11-2013, 23:30
Sayın Kar Çiçeği,

İyi niyetleriniz için teşekkür ederim. Söylemedi deme. Bulaşıcı hastalıkların(!) kol gezdiği bir yerdesin :).

Ben de küçük bir araştırma için girmiştim. Gördüğün üzere hastalık bize de bulaştı.

kar çiçeğim
16-11-2013, 23:51
Sayın Levent Ali abiciğim ,

Kendimi bildim bileli yeşili seviyorum, varsın insana böyle bir hastalık bulaşsın abi :) zaten her yaz döneminde evimde domates, salatalık, biber, yeşillikler (bunları balkonda yapıyorum eğer fideler fazla gelirse evin içine taşıyorum bir gün evden kovacaklar zaten) yetiştiriyorum bunu yapmazsam zaten kahrımdan giderim :) bu senede topraksız tarım ilgimi çekti şimdilik gözlemler yapıyor bazı notlar tutuyorum ...
ayrıca evimde 20 çeşit çiçek 11 ağaç fidanım var ağaç fidanları gelecek nesillere bonsai çalışması olarak miras kalacak çabam bu :) anlayacağın hastalık evvelinden var abiciğim fakat bu forum ortamında herşey paylaşımlar çok güzel

Topraksız tarımı araştırmadaki asıl nedenim kız kardeşim Tarsusu'un Huzurkent beldesinde çifcilik ile uğraşıyorlar geçenlerde Huzurkentte topraksız tarım ile ilgili bir sera kurulmuş kardeşim de eşi ile sürekli o yol üzerinden geçiyorlarmış merak etmiş bir bakalım demişler oradaki gerek görevli gerekse mal sahibi kardeşim ve eşini adeta kovar gibi yollamışlar çok üzücü bir durum duydum zoruma gitti o yüzden ögrenmek istiyorum...

leventali
17-11-2013, 13:13
Sayın Kar Çiçeğim,

Kardeşinizin ve eşinin yaşadığı üzücü bir durum. O serayı biliyorum. Oranın güvenlik kamera sistemlerini benim bir arkadaşım yaptı. Yaşadığı bir çok sıkıntıdan dolayı, adam çok ciddi bir para harcayarak kamera sistemleri döşetti.

Eğer benim bildiğim yerse, işçiler içeriye duş alıp giriyor, iş elbiselerini giyiyor; ayakkabıları bile firmanın. İçeride hastalıktan dolayı tam bir denetim var. Hastalık olduğundan dolayı değil, dışarıdan hastalık bulaşmasın diye.

Tabi üslubu dairesinde söyleseler sorun yok. Sorun da burada zaten. Kişiye bunu anlatsalar, kişi kırılmadan oradan ayrılır.

Topraksız tarımı araştırıyormuşsun. İyice araştır. Bu konuda benim gözlemlerim kadar bu işe yönelmek için, profesyonel anlamda:

1-) Kirada bu iş zor olur, toprak kendi malı olmalı. Zira ilk kurulum maliyetleri büyük.
2-) Seranın kurulacağı yerdeki hava, nem, ışık, rüzgar, su gibi faktörler çok iyi izlenmeli. Zira bunların her biri ayrı bir maliyet artırıcı unsur. Örneğin suyunuz yeterli kalitede değilse ayrı bir masraf demektir bu.
3-) En önemlisi ve en önemlisi yeterli bilgi. Çünkü topraksız tarımda mevcut çiftçilik bilginizle bu işi iyi yapamazsınız. Bilgi ve eğitim. Gerekiyorsa gidip böyle bir serada çalışmak ya da küçük bir alanda denemelerini yaparak bu işi öğrendikten sonra ticari büyüklükte bir şey düşünmek.
4-) Topraklı tarımdaki gibi bırakıp gidemiyorsunuz. Bu işi yapacak çiftçinin kesinlikle ve kesinlikle buna hazır olması gerekir. Öyle suyu verdim 3 gün sonra giderim, gübreyi attım haftaya giderim yok topraksız tarımda. Sürekli başında bulunmanız gerekli. Aynı işleyen bir fabrikanın başında durur gibi.
5-) Yetiştirilecek ürünle ilgili, topraksız tarımdaki yetiştirilme usülleri çok iyi araştırılmalı. Buna verilecek gübre (besin eriyikleri) hazırlaması da dahil.

Bunlar kimsenin gözünü korkutmasın. Zaten çiftçilik yapıyorsa ilaveten bir şeyler öğrenecekler. Bu da öyle abartı bir şey değil. Benim gibi 3. katın damında, hayatında tarımla işi olmamış bir kişi bunu yapabiliyor ve başarılı olabiliyorsa, çiftçilerin bunu yapmaması için bir neden göremiyorum.

Sayın Kızıltan, bir yazısında ki sadece Sayın Kızıltan değil bu işi profesyonel yapanlarında ortak düşüncesi, eğer tarım arazisinde tüm şartlar uygunsa topraksız tarım yapmanın anlamlı olmayacağı konusunda fikir beyan etmiş.

Üzülerek söylüyorum ama bu fikre katılamayacağım. Topraklı tarımın içerisinde ilk ekime hazırlama, tarla sürme, tarla gübreleme, zirai ilaçlama, sulama, işçilik gibi giderler karşılaştırıldığında (ekim ürününe göre değişir) en verimli araziden daha karlı bir ürün çıkarabiliyorsanız bu konu tarlanın verimi ile kıyaslanamaz diye düşünüyorum.

Elbette tüm ürünleri topraksız tarımda yetiştiremiyorsunuz. Bu da ayrı bir konu.

Bu önümüzdeki 15 gün yoğun bir iş tempom olacak. Ondan sonra bu konuyla ilgili girişimlerde bulunacağım. Bunun bir seminerini düzenlemek istiyorum Tarsus'ta. Elbette bu konuda ciddi araştırma yapmış, uygulamış ve bilgili insanların da katılacağı. Ben sadece organize etmek istiyorum.

Böyle bir organizasyonun maddi manevi zorluğunu çok iyi bilirim. Eğer Ziraat Odasını ikna edebilirsem düşüncem bu. Buradan da yayınlarız. O zaman Ablanız da katılır, aklındaki her soruyu oradakilere sorabilir.

Saygı ve sevgilerle...

idris şenol
17-11-2013, 19:00
nihayetinde topraksız tarım otomasyon bir sistem ,insan kontölünde olması ve bu kontolü insanın devamı çok zor ,ya serabekçisi veya muhadili bir sistem kurmak gerekli
birde kullanılan gübreler topraksız tarıma uygun ürünler olmalı

fozada
17-11-2013, 19:34
Sn Fozada

Merhaba, Sn Levent Ali`nin siparisi pazartesiye kalmis, konusup birlestirseniz siparisi nakliyeyi kirisirsiniz daha ucuza gelir, mali Tarsus`a gondersinler gidip aliverirsiniz.

Sayın Kızıltan,

Değerli öneriniz ve ilginiz için çok teşekkür ederim.



Sayın fozada,

Sayın Kızıltan'ın önerisini değerlendirin bence. Kargo parası önemli değil. İstediğiniz şeyler varsa yazın bana gelecek nasılsa. Mersin'e getirir bırakırım. Merkezde çok işyeri var tanıdığım. Onlardan alırsınız. Firmanın hesap numarası sitelerinde mevcut. Havalesini çıkarsınız, ürünü ayrı ama aynı kutuya paketlerler.


Sayın LeventAli,

Değerli öneriniz ve ilginiz için çok teşekkür ediyorum. Ancak ben hydroponic konusunda şu an için beklemeye geçtim. Geçtiğimiz yaz başında binbir hevesle başladım, ama o kadar çok şeyi bulamadım ki!

İnsan daha işe başlamadan yoruluyor, bıkıyor. Bu nedenle kafamdaki projemi şimdilik erteledim. Sanırım önümüzdeki bahara kadar da elimi bir şeye vurmayacağım.

Bu arada çalışma sistematiğiniz bu işe soyunan bir çok insana örnek olacaktır. Ben de çalışmalarınızı beğeniyle ve keyifle takip ediyorum.

İsmail Karagülle
17-11-2013, 20:36
Sulama sistemini 10 dk veya 15 dk gibi az sulama çok sulama gibi nedenlere bağlı kalmamak lazım .
Tamamı su içinde büyüyen bitkiler var .
Bitkinin besin eriyiğine kolay ulaşması lazım . Bu da kökleri vasıtasıyla oluyor. Bitki ( diğer şartlar tamamsa ) kökleri hem besine kolay ulaşabilmeli hem de oksijensiz kalmamalı .

Aman diğer şarlara dikkat . Yoksa göstergeler bize çok şey anlatamaz.

leventali
17-11-2013, 20:43
Herkese iyi akşamlar,

Şimdi yukarı seraya çıkıyorum. Bu arada cümleye bakar mısınız, "Yukarı...". Dedim ya topraksız tarımda ve benim serada enteresan kelimelere maruz kalabiliyoruz.

Yukarıda biraz sohbet, hal, hatır sorduktan sonra gelip sizlerle de paylaşacağım: Neler konuştuk, hal, durum nedir?...

Uzun bir yazı olacak dönüşümde. Çünkü her geçen gün bakış açımda değişiklikler oluyor. Topraksız tarıma değil, işleyişine, uygulamasına...

Görüşmek ümidiyle...

leventali
17-11-2013, 21:43
30. Gün

leventali
17-11-2013, 21:45
17-11-2013 Resimler-2

leventali
17-11-2013, 23:07
Herkese hayırlı geceler,

Bizimkilerin keyfi yerinde. Tüm ürünler şaşırtıcı bir şekilde büyüyorlar. Marullar neredeyse saat başı büyüyor. Tabi bu abartı. Ama geceden geceye bir önceki günden büyüdüklerini görüyorsunuz. Yarın birkaç tanesini tartarak burada yayınlayacağım.

Marulların EC si çok yükselmiş. İnanılmaz su tüketmişler. 15 litre su ekledim. Ölçtüm hala EC yüksek. 10 litre daha su koyup, sistemi çalıştırıp kendi hallerine bıraktım.

Bugün domatesler de aşırı su tüketmiş. Aynı zamanda besin de. Boyları bir hayli büyüdü. Gördüğünüz ürünleri çekerken artık kareye sığmıyor tamamı. Hemen hepsi meyve verdi. Marulların son haftası. Sistemi boşaltmadan önce fide araştırması yapmam gerek bu hafta. Lollo Rose ekmek istiyorum. Ama bizim burada fidesi yok. Bulabileceğim bir yer önerisi olursa sevinirim.

Marullar şu ana kadar 12.5x2= 25 (A ve B toplamı) litre besin tüketti. Domates ve biberler ise 4x2=8 litre tüketim yaptılar. İlk bir iki hafta motor sorunu yaşadığımızdan tam rakam olmayabilir. Ortalama 10 litre diyebiliriz. Belirli bir boyu geçip meyveler büyüdükten sonra bu oran marullardaki gibi artacaktır mutlaka.

Marullar hasat gününe kadar toplamda 36-40 gün geçirmiş olacaklar. 5 litre daha besin tüketseler ki fazla olacaktır, demek ki bir hasat süresinde 30 litre besin eriyiği tüketecekler. (A+B toplamı).

Benim sistemde 60 marul var. Demek ki 60 adet / 30 litre=2 litre birim besin tüketimi yapacaklar hasada kadar.

Sistemde çalışan akvaryum iç filtre resmi. Bunun sadece kafa bölümünü kullandım.
Özellikleri :
-Aquatic Life MF-4000 Internal Filter / Akvaryum İç Filtresi 2 x 1000 L/H
-Saatte 2000 litre suyu filtreler. Çift motorludur.
-Saatte 22 W enerji harcar.

454862

Bu motor 24 saat çalışıyor. 22 watt x 24 Saat x 40 gün= 21.120 watt enerji kullanacak hasat sonuna kadar.

...Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (EPDK) aldığı karar doğrultusunda vergi, fon ve paylar hariç olmak üzere, elektrik fiyatları konutta kilowatt saat başına 21.376 kuruş... diyor haberde. 1 Ekim'den itibaren.

Geriye toplam kullanılan su miktarı kalıyor. Toplamda (tutmaz da) 1 ton su tüketimi diyebiliriz. Dikkat! 1 ton toplamda su tüketmediler. Toplam kullanılan su miktarı 1 ton. Suyun ton fiyatını bilemiyorum. Bunu ancak yarın yatırdığımız faturalardan bulabilirim.

Birim başına (yatırım maliyeti hariç) hesap yapan arkadaşlar olacaktır.

Domatesler içinse daha net rakamlar hasat başladığında çıkacaktır.

Bugünden bunları yazmak istemiyordum aslında. Hasattan sonra genel bir yorum yazacaktım. Unutmayayım diye buraya yazdım.

Böylece kıvırcık marulun birim maliyetini bu sistemde hesaplayacak arkadaşlar olacaktır. Topraklı tarımda kıyaslama yapmak için de marul ekmiş birinden bilgi almaya çalışacağım. Karşılaştırmayı birlikte yapabiliriz.

Aslında bugün uzun bir yazı yazacaktım. Hatta büyük bir kısmını da yazmıştım. Ama bugün paylaşmanın uygun olup olmadığı konusunda kararsızım. O yüzden bu yazımı belki hasat bölümünde son konuda yazmam daha uygun olacak diye düşünüyorum.

Topraksız tarım konusuna ilk adım attığımdan bugüne yaşadığım tecrübeleri, edindiğim deneyimleri buraya aktarırken dilediğim özgürlükte yazmaktan çekindim. Çekindim derken, öyle kolay çekinen ve kenara çekilen bir yapım yoktur. Ama siteye bir zararım dokunur mu diye geri durdum.

Büyük emekler verilerek bir site hazırlanmış. Buraya ismini bile bilmediğim (çünkü çoğu kişiye takma isimleriyle hitap ediyoruz) insanların katkıları olmuş. Aslında ucuz bir uğraş olmasına rağmen, amatör hevesi bu işi biraz pahalandırmış ve insanlar ceplerinden ciddi paralar harcamış ve karşılığında bir şey beklemeden (çoğu kişi) burada yayınlamaktan zevk almış.

Burada teoriden çok pratik çalışmaları yapılmış. Pratik emek demek, zaman demek, para demek... Her bir arkadaşın çalışması Ar-Ge gibi demiyorum, bizzat Ar-Ge olmuş. Başarılı olan da olmuş olmayan da.

Ama bir şey var ki, bu sadece bizim topluma has bir konu mudur bilemiyorum çünkü Avrupa görmedim, burada da istenmeyen tartışmalar olmuş. Küslükler olmuş. Çocuk gibi itişip kalkışmalar olmuş.

Yapanlar haklıdır, haksızdır demiyorum, olmasaydı keşke diyorum. O zaman insanlar biraz daha özgür yazabilir, biraz daha özgür hareket edebilir, acaba birini kırar mıyım, acaba yanlış anlaşılır mıyım diye sözlük kullanarak konuşmak, yazmak, önermek, eleştirmek zorunda kalmazlardı. Ya da binlerce kişi sadece izlemekle yetinmezdi.

Habil'le Kabil'den bu yana menfaat, kardeş kavgasını getirmiştir. Acısını da kavgayla alakası olmayanlar çekmiştir.

Özetle söylemek gerekirse. Burada yazdıklarımdan ötürü topraksız tarımın pahalı bir uğraş olduğunu düşünenler olmuştur. Öyle mi? Eğer bir koruma altında yapmazsanız evet. Kim koruyacak? İşte bu sorunun cevabını Sayın İsmail Karagülle verebilir. Zira benim 30 metre 20'lik kangal boru, 3 20'lik vana, 10 20'lik T, 10 20'lik köşe, 10 20'lik kör tapa ıvır zıvıra verdiğim 5 TL'ye siz 50 TL verebilirsiniz. Bunun çözümü var mı? Elbette var. Ama dedim ya cevabı Sayın İsmail Karagülle verecektir.

Saygı ve sevgilerimle...

leventali
18-11-2013, 00:14
Hala anlayamadınız değil mi?
Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil!
Kavganın kazananı yoktur.
Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz.
Önemli olan kalp kırmamak.
Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek.
Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, bilge olmaktır.
Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek.
Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız.
*Albert Einstein

İsmail Karagülle
18-11-2013, 08:23
leventali herşeyi o kadar güzel anlatıyorsun ki tamamlamak için söylenecek şey kalmıyor.
Hani; iki çoban mola verip yemek için ağacın altına oturmuşlar.
Başlamışlar yemeği yerlerken , yemekleri de soğan ekmek .
Bilindiği gibi baş çobanlar soğanın cücüğünü yerler diğer çobanlar da kalanını yerler. Başlamışlar konuşmaya .
Çömezlerden biri diğerine arkadaş sen ağa olsan ne yaparsın diye sormuş.

Arkadaşı , soğanın cücüğünü yerdim demiş.

Dönmüş o da diğerine aynı soruyu sormuş.

Yahu bilader bana söyleyecek birşey bırakmadın ki demiş.

İsmail Karagülle
18-11-2013, 08:38
Topraksız tarım maliyetleri , ilk kurulumda yapacağınız masrafları saymazsak , toprağa göre maliyeti çok gibi görünse de aslında hiç de öyle değil.
Torakta yapmanız gereken bir çok iş ortadan kalktığı için ürünü daha kısa sürede topladığınız için erkencilik imkanı doğurduğu için daha iyi fiattan satabilme imkanı da sağlar. Ayrıca ürün miktarı da toprağa göre daha fazla olacaktır.
Tabii maliyetler açısında besinler için ödenen miktarlar göze batabilir . Fakat toprakta yaptığınız da gübre bedava değil. Üstelik işçilik maliyeti oldukça fazla . Toprakta tarım yapan seracıların hepsinde müşterek hastalık bel ağrısıdır. Topraksız tarımda bir kişinin yapacağı işçilik topraklıda neredeyse on kişi ile yapılabilir.

Maliyet hesapları topraksız tarımda doğru yapılırsa , abartıldığı kadar çok değil.

Ekonomisi güçlü ülkelerde topraksız tarım gün geçtikçe büyüyor.
Maliyet hesaplanırken ,
Birim alandan alınacak ürün miktarı da piyasa fiatıda , ilaç kullanımı da hesaba katılmalı .

Kentlerde balkonda, küçücük bahçelerde , çatılarda ,
Hatta abartalım bodrumlarda topraksız tarım amatörcede olsa uygulanmaya çalışılıyor.

İsmail Karagülle
18-11-2013, 08:45
Bizim ülkemizde ticaret hayatı çok yeni en eski firmamız 100 seneyi çok zor geçer.
Bizde ticaret 1980 ler sonrasında yaygınlaşmaya başlamıştır.
Esnaflık daha eskidir.

Ve ticareti maalesef ceyardan öğrendi toplum .

Hemen bir işe gireyim en az parayı yatırayım çabucak köşeyi döneyim mantığı ile iş yapılmaya çalışılıyor .

Tabii 10 kişi popüler olan bir işe atılıyor bunlarda bir kaçı muaffak ( doğrusu muvaffak olacak hatırlatan arkadaşım kızıltan'a teşekkürler oluyor . Büyük çoğunluğu da batıyor.
Sebep iş kötü olduğundan değil.
İş yapma metodumıuzun yanlışlığındandır.

Para kazanmayan iş yoktur.
Batmayan iş de yoktur.

Sağlıcakla kalın .

leventali
18-11-2013, 09:32
Merhaba İsmail Bey,

Her zaman ki gibi mütevazı tavrınız yazılarınıza da yansımış. Aslında anlayan anladı yazınızdan. Ağaçlar'ı okuren gün geçmiyor ki yeni bir şey karşınıza çıkmasın. Hele benim gibi yeni bir üyeyseniz. Tohum takası organizasyonu gibi, işleyen bir mekanizma kurulmuş. Bu organizasyon sürekli yapıldığı için iyi tecrübeler kazanılmış.

Yani aslında minik bir kooperatif geliştirilmiş, uygulanmış ve başarıyla yürüyor. Hiç bir resmiyeti de yok. Tamamen gönüllülük esasına dayalı ve katılımcıların maddi beklentisi de yok.

Ben mühendis kafayım. Ticaretten anlamam. Bana 1 milyon kişinin girip sipariş vereceği, işleyen bir sistemi web üzerinden kurun deseniz. Bir kaç ayda en mükemmelini yazarım. Organizasyon yap deseniz, maliyeti karşılandığı sürece katılımcı sayısı önemsiz, organizasyonu yaparım. Ama ticaret deseniz, işte onu yapamam.

Hayır, bilgisizliğimden değil. Ama uygulama farklı bir şey.

Diyorum ki, Agaçlar'ın da içinde bulunduğu, yönettiği mini bir kooperatif kurulması, ürünlerin toplu alınıp üyelere çok küçük bir kar marjıyla (masrafların çıkması için) ulaştırılması organizasyonu yapılamaz mı?

Burada kullanılan maddi ürünlerin bir çoğu, fabrikasından alınacak düzeyde ürünler. Çok teknik ürünler değil. Üye gidip çarşıdan bir adet bulabilmek için eziyet çekmez, 1 tl lik bir ürüne 20 tl vermez. Geriye bir ulaşım sorunu kalıyor. Ulaşım sorununu kargolar aracılığıyla çözmek yerine, otobüs firmalarıyla anlaşıp çok rahat çözülebilir.

Teoride tartışılsa bunun bir sakıncası olabileceğini düşünmüyorum. Tabi belki de sitenin amaçlarına ters bir durumdur onu bilemem. Teoride bile tartışmaya gerek kalmaz o zaman. Buna cevabı da site yöneticileri verebilir.

Saygı ve sevgilerimle...

SUDEM
18-11-2013, 13:43
özverinizi içten tebrik ediyorum.maşallah.marullar iştah kabartıcı...

leventali
18-11-2013, 13:57
Sayın Sudem,
Teşekkür ederim. Hiç sormayın, kıyamıyorum :)

kiziltan
18-11-2013, 14:01
Sn Karagulle haddim olmasa bile bir seyi duzeltelim diyecegim, muaffak asiri olan anlamina gelir, muvaffak basarili olmak. Duzeltelim cunku soylemek istediginizin tersi cikiyor ortaya. Sanirim hizli yazmaya calisirken benim cok yaptigim hatayi yaptiniz.

leventali
18-11-2013, 16:18
31. Gün

olcim
18-11-2013, 16:29
Ellerinize sağlık , eeeeşimdi ben bu kıvırcıklardan nasıl yiyeceğim ki ? Yine avuç yalamak gerekecek oooffff....

ykaya194
18-11-2013, 16:50
Sayın leventali,

Her girişim (hobi hariç) mutlaka ticari bir amaç taşır, dolayısıyla seranız küçükte olsa (belki büyütme planınız vardır) ihtiyacınız dışında ürettiğiniz sebzelerin ticaretini yapmayı düşünüyormusunuz?.
sevgiler.

leventali
18-11-2013, 16:59
Bu marulun cinsini bilmiyorum. Bu da kıvırcık marul. Denemem için 10-15 tane vermişlerdi. Yanlara inanılmaz büyüyor. Büyüklüğünü Kıyaslama yapabilmeniz için vantilatörün yanında çekmeye çalıştım.

454961

Tek başıma bu marulun resimlerini çekmek oldukça zor oldu. İki elimin açıklığı kadraja ancak yetebildi.

454962

İlginçtir. Besin tankında EC inanılmaz yükselmiş. Bunun anlamı su tüketmişler. Tamamladığımız su yeterli gelmeyince tanktan 30 litre su alıp, 30 litre taze su ekledik. Yine sistem EC mizden yüksek çıktı. 10 litre daha su ekleyip sistemi çalıştırdık. Bir kaç saat sonra yeniden ölçüm yapacağım.

Daha önce defalarca bahsetmiştim yeniden bahsedim. Kıvırcık marul için boru deliklerinin iki merkez arası uzaklığı 35 hatta 40 olmalı. Ben 25 yapmıştım. Marullar kucak kucağa büyüyor. Sarmaş dolaş.

Tohumdan ektiğim salatalıklar da çiçek vermeye başladı. Onlar seranın en hor görülen garipleri. İşlerin yoğunluğundan her seferinde bir bahane çıkıyor onlara yer yapmaya.

Güzel olan nedir biliyor musunuz? "Bunu ben yetiştirdim.", diyebilmek.

Tabiat, insanın güzel duygularına, emeğine cömertçe katkıda bulunuyor. Ama insanoğlu yetinmiyor.

Ben hiç açlık çekmedim. Nedir?, bilmem de. Yanlış anlaşılmasın. Yokluk çekmedim demedim, açlık çekmedim dedim. Yoksa altı yırtık ayakkabıyla da, ceketin kolu kısa geldiği için, kadınlar bilir, selanik örgüsü ile kollarından uzatılan ceketle de okula gittim. Taa ki Mayıs ayının ortasında bir hocamın, "Oğlum üşüyor musun neden altına kazak giydin!", diyene kadar.

Fark edince hoca da söylediğine bin pişman oldu ama, benim yeni bir cekete kavuşmama sebep oldu. Kim bilir hangi şartlarda...

Bıyığımızın yeni yeni terlediği dönemler. Her ailenin hayatında bir ya da birkaç kez geçirdiği ekonomik bir sıkıntıdayız. Gençle babanın cebi bir birine ters orantılıdır. Asla "Yok"u bilemiyor o yaşlarda. Adam nakliyeci. Evin önünde 5-6 araba var. Çuvalla para kazanıyoruz ki çoğu tahsilatları ben yapıyorum. Ödemeleri de bana yaptırdığı halde o yaşta sadece gelen paraya bakıyor insan. Arabalar borçlu tabi. Çuvalla kazanıyoruz, çuvalla ödemelere gidiyor.

- Renkli televizyon alalım diyoruz, Borçlar bitmeden olmaz.
- Evin yarısı örtük yarısı açık, örttürelim hepsini diyoruz, Borlarçlar bitmeden olmaz.
- Motorsiklet, bisiklet, o, bu, şu... Borçlar bitmeden olmaz.

Tabi babayla hır gür başlıyor elbet.

Yıllar yılları kovaladığında borçlar bitti. Evin üstü komple örtüldü. Tüm mobilyalar değişti. Renkli televizyonumuz bile vardı, en büyük ekranından.

Üniversitede okuyorum. Bir tatil ne tatili bilmiyorum, belki de kafa tatili, Tarsus'tayım. Balkonda yemek yiyoruz. Takıldım Rahmetliye : Baba gençliğimizde bize çok çektirdin. Her şeye hasret bıraktın.

O'nun ne zaman gülen, ne zaman sinirlenen, ne zaman üzülen belli olmayan bir suratı vardı. Sinirlenmeyle gülme arası bir cümle etti. Bu kulaklara küpe olmaktan da öte.

- Bana, ayakkabı almadın diyebilirsiniz. Bana, televizyon almadın, diyebilirsiniz. Bana, elbise, bisiklet, motor almadın diyebilirsiniz. Hatta yargılayabilirsiniz de.

Ama bana "Baba bizi aç bıraktın. Baba biz eti, balığı, tavuğu komşuda görüp imrenirdik.", diyemezsiniz. Borçlar bitene kadar borçları eksik ödediğim de oldu ama boğazınızdan hiç kısmadım.".

Neden yazdım bu anıyı biliyor musunuz? Tabiat gibi adammış babam. Ekip, dikerek bir çok şeyden mahrum kalabiliriz (ev, araba, kıyafet) belki ama, asla aç kalmayız.

Açlığın, sözlüklerde zor hatırlanan bir kelime olması dileğiyle. Öyle ki, bilgi yarışmalarında bile hatırlayanı alkışlayacak kadar...

Saygı ve sevgilerimle...

leventali
18-11-2013, 17:04
Sayın Olcim, otobüse verir göndeririz Erzurum'a. Yeter ki isteyin.

olcim
18-11-2013, 17:14
Aynı baba bende de vardı , benzer anılarda vardır eminim . Amaç çocukluğumuzu yaşamayı sürdürmek gibi ; her yeşeren tohum - her büyüyen fide bize gerçek mutluluklar veriyor , büyütebilmenin ,canlı tutabilmenin , ortaya beğenilecek övülecek bir şeyler koyabilmenin mutluluğu hiç bir şeye benzemiyor . Tabiatı sevmek yetmiyor ki , her kişi karınca kararınca dememeli , daha fazlasını yapmayı istemeli , bu sevgiyi içinde değil , dışında büyütmeli ki ; bunu görenlere örnek olsun .
Evde şu an Karadeniz gezisinden dönüş yoluna geçerken pazardan alınan marul halkası var , ben yine de bunlardan yemek isterdim , orada olsaydım emin olun gelip o serayı gezerdim (İmamoğlu' ndan pek uzakta değilsiniz ), bide şöle acılı nar ekşili bir kısırla taçlandırırdım ki ooohhhh ne iyi olurdu .

Emeğinize sağlık , afiyet bal şeker olsun , ister satın ,ister dağıtın , bol ürünler , kolay gelsin.

olcim
18-11-2013, 17:16
Sayın Olcim, otobüse verir göndeririz Erzurum'a. Yeter ki isteyin.

Allah razı olsun , eminim gönderirsiniz , yemiş kadar oldum , benim yerime tarifteki kısır eşliğinde yerseniz daha çok memnun olurum :D En azından kiloyu ben almam :dilli:

olcim
18-11-2013, 17:17
Haa istemeye hiç gelmeyelim , çünkü ne görsem isteme modundayım bu günlerde :)

ykaya194
18-11-2013, 18:35
Serada topraksız sebze yetiştiriciliğinde, katı ortam kültürü ile akan su kültürü arasındaki gerek üretim zorluğu gerekse zaman ve kalite yönünden aradaki avantaj ve dezavantajlar nelerdir?. Sanırım bu siteninde üyesi olan Ege'li bir arkadaş, 320 m2 lik serasında katı ortam kültüründe bir yıl önce deneme üretimi olarak çilek yetiştiriciliğine başlamıştı. Umarım başarılı olmuştur.

leventali
18-11-2013, 20:54
Teşekkür ederim Sayın Olcin,

Sayın ykaya,

Ticari düşünmeye henüz erken. Çünkü ticari düşünecek büyüklükte bir yerim yok. Evin damını komple sera yapmayı düşünmüyor değilim. Ama toplamda 250 m2 anca yapar. Burada gelir düşük olur ama risk de düşük olur. Pazar sorunum yok. En azından bu m2 için. Zira market otomasyon işi yapıyorum. Bir hayli sayıda market zaten var. Hemen hepsinin de manav reyonu. Konuştuk da.

Sürekliliği olan iki ürün yeterli olur. Çilek ve Marul örneğin. Ama önce işi iyice öğrenmek gerekiyor. Otomasyonla işler daha da kolaylaşır. Ama hepsini topladığınızda bir maliyet çıkıyor karşınıza. Aslında yazımın rapor bölümünde hasatta bu konuda iyice hesaplamalar yapıp yayınlayacağım. Eminim çok değerli fikirleri olan arkadaşlar da çıkacaktır.

Sayın Kızıltan'ın güzel önerileri oluyor. Kimsenin ekmediği ürünü ekmek gibi. Ancak orada da şöyle bir sıkıntı var. Burada o saydıklarının pazarı yok. Üretimde kişiyi yormayacak, fazla işçilik istemeyecek, çok da nazlı olmayacak ürünler yetiştirilebilir.

Aslında damın yarısını yatay sistemde hesaplamıştım, 800-900 marul ekilebiliyordu. Raflı sistemde bu daha da artar. 1000 marul deseniz yatayda, haftada 250 marul üretebilirsiniz. Sayın Ankafar'ın raflı sistemi gibi bir raflı sistem hesaplamadım hiç. Bundan fazla olacağı kesin.

Büyük bir ticari beklenti olmaz ise, ki öyle, bir evin komple damı bir aileye küçümsenemeyecek bir ek gelir getirir.

Oturup ciddi anlamda hesaplamadım. Elbet bu konuda da yorum yapacak değerli arkadaşlar olacaktır. Belki atılan taş kurbağayı ürkütmeyecektir ama pazar sorunu olmadığında küçümsenemeyecek bir gelir getirebileceğini düşünüyorum.

Yapar mıyım? Bilemiyorum. İyice hesaplamak gerek. Yaparsam da bu yaza anca. Zira önümüz kış. Ben serayı son baharda kurdum. İyice bir neler olup neler bitiyor bu serayla tecrübe edinmek gerek. Çünkü evin damında. Güneş şimdilik harika destek veriyor. Ama mayıstan sonra neler olacak birlikte göreceğiz. Anlayacağınız, tam karar verebilmek için 1 yıl bir çalışması ve bizim verileri kayıt etmemiz gerekiyor. Havasını, rüzgarını, yağmurunu, fırtınasını, ısısını vs.

Çünkü bu küçücük 20 m2 serada bile bugün yapsam neleri değiştirmezdim. Örneğin yüksekliği 220 cm. Daha yüksek yapardım. Tabi bu metal aksamında ebatlarının, kalınlıklarının değişmesi anlamına gelecek.

Üstten havalandırma sistemi tasarlardım. Nasıl mı? Ben de bilmiyorum ama düşünürdüm, araştırırdım. Tabanı 1 tugla örer, üzerine inşa ederdim. İçeri su almasını önlemek için. Şu anda almadı ama daha şiddetli yağmurları görmedik.

Sera naylonunu sarı, UV olmayan 1 yıllık naylondan aldım. Zira açık hiç bulamadım. Tabi aradığım kadarıyla bulamadım. Bugün olsa Ankara'dan getirtir yine ondan alırdım. Hatta eğer bir gün evin damını komple sera yapmayı düşünsem, yan duvarlarını pleksi yapardım. Şu fide seralarındakinden. Tabi maliyet düşünülerek.

Modüler yapmayı planlamıştım. Yeterli aletim olmadığından yarı modüler oldu :) Şimdi yapmaya kalksam tam modüler yapardım. Yanlara ya da öne büyütebilmek için ilave parçalar ekleyerek.

Bunları sonuç bölümünde detaylı anlatacağım. Çünkü gerçekten düzgün bir başlangıç, hatasız bir malzeme seçimi ile, bir evin ihtiyacını karşılayabilecek, maddi olmasa da mutfak ihtiyacını ve kişinin zevkini, bir sera yapmak sanıldığı kadar pahalı değil. Hatalı hesaplamalarımdan kaynaklı, düşenemediğim şeylerden kaynaklı en az 6-7 kez nakliye parası ödedim profil getirmek için. 20-30 ortalamayla hesaplayın. Yine yanlış planlamayla ödediğim kargo ücretleri.

Besin eriyiği getirtiyorsunuz örneğin. Bilseniz hasat süresince şu kadar gidecek, o kadarlık sipariş edersiniz. Başlarda 20-30 ml verdiğiniz eriyiği, ürünler büyüyünce 700-1000 ml ye çıkacağını hesaplayamıyorsunuz. Bu da size ilave kargo parası. 20 TL besin eriyiği, 15 tl kargo.

Dedim ya iyi hesaplayamadığınız her konu size yol, su, elektrik olarak geri dönüyor. 10-15 gün sera naylonunu çekmeme yardımcı olsun, bilen biri eşliğinde çekim diye kimleri beklemedim. Sonunda kendim çektim. Sera naylonu klipsleri almıştım. Ben hesapladım 50 tane büyük, 50 tane küçük. Toplamda 10-15 tane büyük gitti. Çok büyük bir tutar değil, sanırım tanesi 500 kuruştu. Ama bu da bir maliyet.

Sera naylonunu 10 metre aldım. 6 metre seranın uzunluğu, ön ve arkanın yüksekliği de 2.20 x 2=4.40 m. Ben hesaplarken 2 m hesaplamıştım. Önde kapı olmasa farkı görüyorsunuz. 2 Metre fazla almamayı kardan saydık. Bir yerde demiştim ya mühendis kafası diye...

Örneğin daha bir inşaat mühendisine danışmadım. Bu evin damında böyle bir şey yapılır mı? diye. Temel sağlam, bina sağlam ama bir de mühendislik denen bir şey var. Mühendis olmayan teknik arkadaşlar, etrafındaki güneş enerjilerine bak her biri bir kaç tonluk depolar içeriyor. Korkma diyorlar ama yine de bir danışmak gerek.

Yatırım maliyetini çıktıktan sonra, üretimde pek bir gideriniz yok. Dedim ya 200 m2 de olsa, bir eve mütevazı bir ek gelir getirir.

kiziltan
18-11-2013, 20:59
Merhaba

Babalarla ilgili anilari hep okurum, ben 3 yasimi taze bitirirken babam olmus, olmus dedim cinku hatirlamiyorum. Rahmetli annem beni ve agabegimi buyuturken ayni zorluklari cekti, memur maasiyla falan ama dusunuyorumda ozaman paranin bereketi vardi. Aldigimiz evin borcu, iki cocuk falan bir masala gecinebilirdik, pazardan hep eli dolu gelirdik eve. Simdi alsan onlari bir degil iki maas yetmez.

Bu aksam misafirdik yemege, benim uzun yazi yarina kaldi cunku aceleye getirmek istemiyorum, sizing baslik daha teknik oldugundan sohbet havasinda Sn Karagulle`ye yazacagim.

Ye kardesim su marulu, yaninda ayran (!) ve mangal..

leventali
18-11-2013, 21:03
Sayın ykaya, son sorunuzu atlamışım. Ben perlit ve akan su kültürü ile çalışma yapıyorum. Ama akan su kültürünü daha çok benimsedim. Tabi ekeceğiniz ürüne göre değişebilir.

Sebeplerine gelince:

1- 24 saat süreyle sürekli akan, akışını kontrol etmeyeceğiniz bir sistem. Yani pompa durmaz, elektrik kesilmez ise sürekli akıyor. Oysa katı ortam kültüründe köklerin hava alabilmesi için belirli aralıklarla sulamanız gerekiyor. Yetmez, bu aralıkları duruma göre değiştirmeniz gerekiyor. Şimdiki aklım olsa, ki hala geç kalmış sayılmam, domates ve biberleri ve salatalıkları da akan su kültürüyle yetiştirmeye çalışırdım.

2- Sulama sisteminin arızalarıyla boğuşmak zorunda kalmazsınız. Yok sistemin başındakiler fazla, sonundakiler az sulanıyor, yok boru tıkandı, yok damlama kazığı tıkandı gibi sorunlarınız olmaz.

3- Sistemi daha esnek dolaştırabilme imkanına sahipsiniz. Mesela marullar büyüyünce ben boruların arasını açtım. Suyu komple değiştirdiğimde boru içindeki suları da eğerek kaldırıp boşalttım. Hemde ürünler üzerindeyken. Ne gülmüştük.

4- Ürünlerin yerini değiştirebilme gibi bir özgürlüğünüz var. Yani bir bölümden başka bir bölüme su kültüründe direk alabiliyorsunuz. Oysa şimdi domatesler bir birine girecek ve ben korkuyorum köklere bir zarar vermeden onları nasıl ayırırım diye.

Elbet bunlar şu andaki aklıma gelen avantajları. Şu ana kadar gördüğüm tek dezavantaj, deliklerin ölçülerini yanlış delmem. Neyse ki 4 boru. Ya 100 boruda bunu yapsaydım?

Deneme yapan arkadaşlar da tecrübeleri ışığında bu konuya bir kaç cümle yazarlarsa sevinirim. Avantajı ve dezavantajı.

Saygı ve sevgilerle...

leventali
18-11-2013, 21:12
Sayın Kızıltan,

Allah rahmet etsin babanıza. Babanın yerini anne doldurabiliyor da annenin yerini baba zor dolduruyor. Öpün ellerinden benim yerime annenizin.

Aslında sohbet havasında geçince İsmail Bey'in de yapmış olduğu çalışmalar geride kalıyor. Burada kahveler varmış. Aslında sözleşip arada bir orada güzel fikirler paylaşsak ne güzel olur.

kiziltan
18-11-2013, 21:20
Merhaba Lervent Ali Bey

Ayarla bir sohbet basligin bildir, siz olun, Karagulle, Vetman, Tezel baska kim gelse, yazalim konusalim, kirilmadan gucenmeden ne iyi olur.

Bu arada babamin vefati 1961, annemin ki 1979, kisacasi hayatim ayaklarim uzerinde durmayi ogrenmek ve basarmakla gecti. Yazdiklarimdan belli olur, hesapsiz kitapsiz is yapmaktansa yapmamayi tercihederim. Bir dusunce kaldiracak kimse olmayinca mecbur oluyor insan.

Neyse bizim konumuz, toprakli ve topraksiz tarim olsun, icinde kooperatif mutlak olsun, olsun ki biz goremezsek faydasini sonrakiler gorsun. Ayarlayin sohbet yerini, herkes alsin ayranini yanina otursun bilgisayar basina.

Hatta serana bir kamera koysan baglansa internete, sifresi bizde olsa buralardan bakardik. Sanirim teknik olarak mani yok, masrafi da olsa kamera sadece sanirim degil mi?

leventali
18-11-2013, 21:30
Mekanları Cennet olsun Sayın Kızıltan,

Fikir güzel. Ayarlayıp başlığı ve konuyu bildiririm. Gün belirleyelim ve saat.

Seraya kamera işi zor değil. Ama yarın videosunu çekip koyarım buraya. Aslında bugün sürpriz yapacaktım ama işlerim nedeniyle yukarıya geç çıktım. Baktım hava kapanıyor, güzel çıksın istedim yarına bıraktım.

vetman996
18-11-2013, 22:00
Merhaba Lervent Ali Bey

Ayarla bir sohbet basligin bildir, siz olun, Karagulle, Vetman, Tezel baska kim gelse, yazalim konusalim, kirilmadan gucenmeden ne iyi olur.

Merhabalar,

Bu sohbet konusuna ben de sıcak bakıyorum aslında. Sayın Leventali Beye bu başlıkta konu haricinde yazmayacağım sözü verdiğim için de yazmaktan çekiniyorum biraz:))

Sayın Ykaya194 Bey'in bahsettiği Ege'li arkadaş benim galiba. Katı ortam kültürü ile akan su kültürü hakkında fikir beyan etmek istedim ama verdiğim sözü hatırlayınca vazgeçtim.

Tartışma ortamlarında bulunmak istemezken bir fikrimi beyan ediyordum ki kendimi tartışmanın ortasında bulup Sn.Leventali Bey'in sayfasını mahvetmiştik. Neyse ki Sn. Malina Hanım yardımcı oldu. Başka bir başlık açılmış oldu.

Bu arada ben de rahmetli babamı 6 yaşımdayken kaybetmiştim. Bu yüzden olsa gerekir ki kimyasal gübre yerine doğal gübreyi tercih etmenin sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca ölüm acısını küçük yaşta tattığınızda çocuklarınızın sağlıklı büyümesi için daha hassas olabiliyorsunuz.

Her şey gönlünüzce olsun.

Selamlar... Saygılar...

leventali
19-11-2013, 01:23
Merhaba Sayın Vetman,

Allah iyiliğinizi versin emi, gecenin bu saatinde güldürdünüz beni. Çay ağzımdan burnumdan geldi.

Yaz sevgili arkadaşım yaz. Eline, yüreğine, kalemine sağlık. Yaz da mayınlı toprakları buraya getirme.

İnternetin en eski kullanıcılarından bir olarak şunu içtenlikle söyleyebilirim. Kelimelerin yüzü soğuktur, insanların değil. Burada yaşanan bir çok tartışmayı, herkesin bulunduğu bir ortamda yapsak, bu tartışmaların çoğunun bir espiriyle biteceğine adım gibi eminim.

Cemil Meriç, "Kelimelerle savaşırız. Yüreğinden çıkana bakmayız." (Tam cümle bu olmayabilir) diyor. Biz de öyle yapıyoruz işte. Kelimelerle savaşıyoruz. Ben inanıyorum ki, hemen herkesin yüreğinden çıkan şeyleri görebilsek bunca tartışma da yaşanmayacak.


Deneme yapan arkadaşlar da tecrübeleri ışığında bu konuya bir kaç cümle yazarlarsa sevinirim. Avantajı ve dezavantajı.
Saygı ve sevgilerle...

Zaman zaman yardım istediğim, zaman zaman bilgi istediğim şeyler aslında sadece bana değil, burayı okuyan kişilere de yarayacak istekler. Bu güne değin çok az isteğime cevap geldi.

Bunun nedeni insanlar yazmaya korkar olmuş. Aman şimdi biri bir şey diyecek, küçük mü düşerim, benden daha bilgililer var o cevap versin gibi düşüncelerle bildiği şeyde bile bir şey yazmak istemiyor.

Kasıtlı olarak birini hedef almadığınız, aşağılamadığınız ve daha önce tartışılıp sonuca bağlanamamış başlıkları burada yeniden başlatmadığınız sürece yazın. Hatta hatıratınızı bile yazın. Çünkü bir hikaye, bazan kelimelere dökemeyeceğiniz şeyleri anlatır.

Ama ben derim ki, tartışmaları her hafta bir konu belirleyip, bir başlıkta, belirlediğimiz saatlerde olabildiğince tartışalım. Haftaya yeni bir konu açıp onu tartışalım. Benim ve diğer başlıklardaki arkadaşların yaptığı çalışmalara da onların ve okuyanların işine yarayacak bilgileri yazalım. Çünkü bilgi arayan kişilerin kafalarını da karıştırmamış oluruz böylece.

Amerika'da bilim adamları bir araştırma yapmış ve beynin bir bölümünü kesip alınca insanların siyasi olarak SOL düşüncesinin kaybolduğunu ve bu deneyin SOL'un bir hastalık olduğunun kanıtı olduğunu savunmuşlar.

Rus bilim adamları da cevaben: SOL bir hastalık değildir. Bu araştırma kanıtlamıştır ki sadece beyinsizler SAĞ düşünebilir.

Şimdi bu yazıyı okuyan arkadaşların bir kısmı ilkini, bir kısmı ikincisini haklı bulacaklardır. 3 bin sene tartışsak bir yere varılamayacağı kesin bir konu.

Bu başlığa ne kadar çok yazı yazılırsa, bu başlığın o kadar hiti olur. Hit sıkıntım olsa tartışmaya iki odun da ben atardım.

Önerilerinizi çekinmeden yazın. Uzun uzadıya yazın. Birileri bir şey der mi düşünmeden yazın.
Bu konudaki bilgi birikiminizle de soruları cevaplayın. Gerek benim gerekse buradan yazan arkadaşların.

Ama lütfen birilerini itham ederek bir şey yazmayalım.

Saygı ve sevgilerimle...

kiziltan
19-11-2013, 07:41
Sn Vetman yazmis Sn Levent Ali evsahibi olarak cevaplamis iste bu.

Yazarken unutmamam gereken ama hep unuttugum sey su :

Soz agizdan cikana kadar soyleyenin, sonrasinda isitenindir.

Birbirimizin samimiyet ve iyiniyetine inandiktan sonar sorun cikmaz.

Su kahve basligini Sn Malina mi acar ne yapar bilmem, birisi acmazsa ben ickili lokanta acarim, aradaki fark ikinci kadehten sonra memleketi kurtarmaya baslariz.

Iyi gunler herkese

vetman996
19-11-2013, 07:42
Sayın Leventali Bey,

Daha önce yazdığım cümlelerimin tartışmaya neden olacağını bilseydim sizin başlığınızda yazmazdım. Konu mankeninizi (çok şekermiş, Allah bağışlasın) görünce dayanamayıp yazdık. Böylece tartışmaların fitilini ateşlemiş olduk. İnanın çok üzüldüm ve tartışmaların bitmesi için de son yazılanlara cevap dahi vermedim.

Şimdiden sonra yazacaklarım da İnşallah tartışmalara neden olmaz.

Katı ortam kültürü ve akan su kültürünü kıyasladığımızda akan su kültürünün daha profesyonel bilgi birikimi ve uğraş istediğini düşünüyorum. Katı ortam kültüründe yaptığınız hata bitki tarafından tolere edilebilirken, akan su kültüründe bunun mümkün olmadığını biliyorum.

Akan su kültürünün çok çabuk büyüyüp hasad edilen bitkiler için (örneğin marul) uygunken, daha geç hasad edilen bitkiler için (örneğin çilek) uygun olmadığını biliyorum. Bir dostum akan su kültüründe ve katı ortam kültüründe çilek denedi, katı ortam kültüründe başarılı olurken akan su kültüründe başarısız oldu.

Akan su kültüründe elektrik uzun süreli kesiliverdiğinde tüm emeğiniz boşa gidebilir korkusunu her zaman yaşarsınız ama katı ortam kültüründe böyle bir korkunuz olmaz.

Şimdilik bu kadar..

Selamlar... Saygılar...

ykaya194
19-11-2013, 08:39
Şimdiden sonra yazacaklarım da İnşallah tartışmalara neden olmaz.

Şimdilik bu kadar..

Selamlar... Saygılar...


Sayın leventali ve vetman996 teşekkür ederim.
Benim ve diğer arkadaşlarında duymak istediği; Tecrübeler sonucu elde edilen bu gibi bilgilerin paylaşıldığı yorumlar olacak.

Benim daha önce onaylamadığım bir söylem olacak ama yinede söyleyeyim. "yetmez ama evet"

sevgiler.

fozada
19-11-2013, 10:14
Bu marulun cinsini bilmiyorum. Bu da kıvırcık marul. Denemem için 10-15 tane vermişlerdi. Yanlara inanılmaz büyüyor. Büyüklüğünü Kıyaslama yapabilmeniz için vantilatörün yanında çekmeye çalıştım.

454961



Boston marulu. ABD'de çok sevilen ve tüketilen bir marul türü. Oldukça lezzetli olduğu söyleniyor.

leventali
19-11-2013, 10:57
Soz agizdan cikana kadar soyleyenin, sonrasinda isitenindir.

Birbirimizin samimiyet ve iyiniyetine inandiktan sonar sorun cikmaz.

Su kahve basligini Sn Malina mi acar ne yapar bilmem, birisi acmazsa ben ickili lokanta acarim, aradaki fark ikinci kadehten sonra memleketi kurtarmaya baslariz.

Iyi gunler herkese

Sayın Kızıltan, kaleminize sağlık. Bir sürü kalabalık cümlelerle anlatmaya çalıştığımı siz bir cümlede özetlemişsiniz.

Kahve başlığı konusuna gelince. Bugün akşam bu konuyu hallediyorum. Aslında ikinci fikrinizden dolayı da bir süre bekleteyim mi diye düşünmüyor değilim :)

Saygı ve sevgilerle...

leventali
19-11-2013, 10:58
Teşekkür ederim Sayın Fozada,

Mersin'deymişsiniz. Size de gönderim bir adet. Hemde arayıp bulma gayreti gösterdiğiniz "Boston Marulu"ndan...

fozada
19-11-2013, 12:58
Teşekkür ederim Sayın Fozada,

Mersin'deymişsiniz. Size de gönderim bir adet. Hemde arayıp bulma gayreti gösterdiğiniz "Boston Marulu"ndan...

Çok fazla gayret gösterdiğim söylenemez Sayın LevetAli :rolleyes:

Zira geçen bir-iki yıldır konuyla ilgili belki yüzlerce video izledim. Çoğunluğu da yabancı videolardı. Bunların çoğunda da boston marulu üretiliyordu. O nedenle hafızama kazındı bu marul türü. Hatta ilk başta marul olup olmadığını bile anlayamamıştım.

Türkiye'de damağımızın alıştığı bir-iki çeşit marul var. Lolorossoyu da beğenmiştim ama biraz sert bir tür gibi geldi bana. Boston marulunu da sizin sayenizde tadacağız anlaşılan. Çok sağolun, hasadı yaptığınızda bir tane almak isterim mümkünse.

Şöyle bol nitratlı tarafından ekşili güzel bir salata yapıp Sayın Vetman'la da paylaşırız bilgileri :D

leventali
19-11-2013, 13:04
Sayın fozada,
24 Kasım Pazar günü Adana grubunun toplantısına geliyorsanız, oraya getirim size. Bu arada Sayın Vetman'a da otobüsle göndeririz.

kiziltan
19-11-2013, 15:14
Sn.Vetman

Merhaba. Iki cesit topraksiz tarimi karsilastirmissiniz, denediginiz bildiginiz seyler. Okumakla, video seyretmekle denemek ayni degil. Sizin ulastiginiz sonuclara guveniyorum.

Bu arada havuz icerisinde suya strafor ile marul dikilse avantaj dezavantaj ne olur? Su var ki bu sistemde asagi dogru urun almak mesela cilek olmaz ama marul icin nasil?

Todor Tarim uyguluyor. Siz fikrinizi soyleseniz sonar bir mesaj atip ayni soruyu Sn Todor`a sorsak bir netice cikaririz.

Ben bu sisteme sicak bakiyorum, elektrik kesintisi, su verme sure ve frekansi gibi sorunlar olmayacak, su miktari fazla olacagindan ani EC ve PH degisimi olmayacak, Sn Todor gibi bir havalandirma ve suyu devridaim ettirme sistemi olsa pasif mekanik filtre sistemi suya dusecek parcalari ayiracagi gibi pompa basinda gubre tazriki ile EC, PH ayarlamasi yapilabilecek saniyorum. Bir bastan yeni dikim, diger bastan hasat olunca gune yayilmis programli uretim imkani olacak. Su miktari fazla oldugundan ani sicaklik degisikligi olmayacak sera icinde. Bunlari bir degerlendirseniz memnun olurum, dedigim gibi sonra Sn Todor`a uygulayici olarak sorariz. Benim dusuncelerim yukarida yazili, seram yok bu nedenle " Bekara kari bosamak kolay " deyip bir degerlendirim lutfen.

Saygilarimla

olcim
19-11-2013, 15:45
Haydi arkadaşlar zeytin dalı kahvesine buyurunuz , orada her şeyden bol bol var :)

Ben acılı şalgam alırım yanıma:rolleyes:

vetman996
19-11-2013, 16:57
Sn.Vetman

Merhaba. Iki cesit topraksiz tarimi karsilastirmissiniz, denediginiz bildiginiz seyler. Okumakla, video seyretmekle denemek ayni degil. Sizin ulastiginiz sonuclara guveniyorum.

Bu arada havuz icerisinde suya strafor ile marul dikilse avantaj dezavantaj ne olur? Su var ki bu sistemde asagi dogru urun almak mesela cilek olmaz ama marul icin nasil?

Todor Tarim uyguluyor. Siz fikrinizi soyleseniz sonar bir mesaj atip ayni soruyu Sn Todor`a sorsak bir netice cikaririz.

Ben bu sisteme sicak bakiyorum, elektrik kesintisi, su verme sure ve frekansi gibi sorunlar olmayacak, su miktari fazla olacagindan ani EC ve PH degisimi olmayacak, Sn Todor gibi bir havalandirma ve suyu devridaim ettirme sistemi olsa pasif mekanik filtre sistemi suya dusecek parcalari ayiracagi gibi pompa basinda gubre tazriki ile EC, PH ayarlamasi yapilabilecek saniyorum. Bir bastan yeni dikim, diger bastan hasat olunca gune yayilmis programli uretim imkani olacak. Su miktari fazla oldugundan ani sicaklik degisikligi olmayacak sera icinde. Bunlari bir degerlendirseniz memnun olurum, dedigim gibi sonra Sn Todor`a uygulayici olarak sorariz. Benim dusuncelerim yukarida yazili, seram yok bu nedenle " Bekara kari bosamak kolay " deyip bir degerlendirim lutfen.

Saygilarimla
Sayın Kiziltan Merhaba.

Durgun su kültüründe su içine yeterli oksijeni sağladığınızda bitkileriniz akan su kültüründeki kadar hızlı olmasa da büyüyecektir.

Akan su kültüründe bitkilerin büyümesi daha hızlı. Ayrıca akan su kültürü sisteminde kullandığınız besin eriği miktarı daha az. Ph ve Ec kontrolü daha kolay.

Durgun su kültürünü yurt dışında özellikle balık sisteme entegre ederek başarılı sonuçlar almışlar.

En son olarak da solucanları da sisteme koymaya çalışmışlar. http://www.motherearthnews.com/~/media/Images/MEN/Editorial/Blogs/Mother%20Earth%20News%20Fair/Aquaponic%20Gardening%20Growing%20Fish%20and%20Veg etables%20Together/cycle.jpg

Durgun su kültüründe bitkilere verilen besin eriğinin su dibine çökmesiyle ilgili sorunlar oluşmuş.

Her yöntemin kendine göre avantaj ve dezavantajları var ama bu konuları Sayın Leventali Beyin çalışmalarını gölgelememek adına tartışmaların taşındığı başlıkta http://www.agaclar.net/forum/topraksiz-tarim/33091.htm devam etsek daha iyi olur düşüncesindeyim.

Selamlar... Saygılar...

leventali
19-11-2013, 17:06
Herkese iyi akşamlar,

Sayın vetman, sorun yok burada da tartışabiliriz. Zira bu konu önemli.

Sayın Olcim, Bizi Zeytin Dalı'nın kaldırabileceği konusunda endişelerim var :)

Sayın Kızıltan, Bence akan su kültürü. Çünkü çok esnek bir yapısı var. Büyümesi konusunda tartışamayacağım. O ayrı bir tartışma. Ama akan su kültüründe iç düzenlemede dilediğiniz gibi değişiklik yapabilirsiniz.

Tabi bu konuyu deneyip yapanlar daha farklı fikirler beyan edeceklerdir. Onlar tecrübelerini aktarırsa çok da güzel olur. Ekonomik anlamda, esneklik anlamında, ürün anlamında...

kiziltan
19-11-2013, 17:26
Sn Vetman ve Sn Levent Ali

Durgunsu sisteminde sutun mekanik temizligi ve cokuntu halli cok kolay, Todor Bey yapmis zaten, suyu bir bastan alip digerinden geri basiyor, havalandirma hic sorun degil.

Buyume hizi konusunda pek net degilim, ayni sera icinde, ayni urunu karsilastirmadan bir sey denebilecegini sanmiyorum.

Balik entegre olan sistem yani akuaponik system konusu bence yanlis anlasilmiz, balik havuzundan gelen su biofiltre gecisi sonrasi akansu benzeri sistemler var kesinlikle durgunsu olmaz cunku su temizlenmez ki baliklara geri donsun.

Buyuk yabanci marul ureticileri durgunsu kullaniyor, otomasyon kolayligi icin tercihetmis olabilirler, Turkiye` de Hydroser, Todor bildigim kadari deniyor, Antalta`da domates.com site sahibinin ( kendisi orada kabzimal ) bir havuz sistemi var, birara kiralikti. 700 m2 havuz 20.000 civari ( ayda ) marul diyor. Bu uretim haftalik partiler halinde, aylik toplami tutturiyor.

Neyse su kahve acilsin konusuruz.

Levent Ali Bey adam ne demis " Gonul ne kahve ister ne kahvehane, gonul sohbet ister kahve bahane. " Kis geldi kahve olurmu simdi dersen adini " Ihlamur kahvesi " koyalim. Bu son yazdigim Sn Karagulle icin " Kizim sana soylerim gelinim sen anla " mesajidir.

leventali
19-11-2013, 17:55
Merhaba Sayın Kızıltan,

Durgun su kültüründe çok video seyrettim. Ama hepsinde de marul var. Oysa akan su kültüründe bir çok ürün yetiştirebiliyorsunuz. Örneğin, hafta sonu ben yerini ayarlayabilirsem, domates, biber ve salatalıkları akan su da da deneyeceğim.

Birlikte bakarız gelişimlerine ve meyvelerinin sonuçlarına.

Yani durgun suda başladığınız zaman ekebileceğiniz ürünler sınırlı. Oysa akan su kültüründe, burada deneyen arkadaşlar da var, çilek, marul, domates, salatalık vs. ekenler de oldu.

Yine yabancı videolardaki tesislerde de su kültürleri belirli ürünlerle sınırlı. Ama cocopeat gibi katı ortam kültürü kullanan bir çok ürün çeşidi ekmiş tesisler mevcut. Tabi bu bizim videolarda seyrettiğimiz kadar.

Aquponic sistem için de bir kaç cümle:

Türkiye'de bir üniversite denemiş. Şu an ismini hatırlayamayacağım. Ama arzu eden olursa arar yine sorarım. Kitap da yazmış deneyen hoca.

Su ürünleri mühendisi, alabalık konusunda uzman bir akademisyen arkadaşımla görüştüm. Kendisi doçent. Ben ilk bu sistemi denemek istemiştim. Bu iş için en uygun olan balığın sazan olabileceğini söyledi. Sazanların her şeyi yediği, her ısıda yaşadığı, kendi tabiriyle "komando gibi balık" olduğunu, yem masrafının da olmayacağı ya da çok aza düşeceği konusunu anlattı. Hatırlayamayacağım ama benim sera için balık adeti ve balıkların yaşam alanını hesapladığında kulağa hoş gelmeyen rakamlar çıktı. Çünkü balıkların, bitkinin o istenen besin düzeyini sağlayabilmesi için yapılan hesaplar var. Ben o yüzden vazgeçtim.

Hatta benim akvaryumun üzerine küçük bir aquaponic sistem de yaptım. Sadece çiçek yetişti. Soğanlarda büyüme hiç olmadı.

Ama vazgeçiren en önemli unsur: Görenlerin, "Ölsem bu soğanı yemem" dediği için. Yani toplum kültürünün de buna hazır olması gerekli.

leventali
19-11-2013, 18:30
Arkadaşlar, Sayın Malina'dan ricada bulundum. Sohbet başlığı açılır açılmaz buradan duyurup çağrı yapacağım.

Eğer kabul ederseniz, başlığın adının Topraksız Köylü Kahvesi olmasını önerdim..

kiziltan
19-11-2013, 18:35
Sn. Levent Ali

Hem balik hem bitki olan system aquaponic, bence cok teknik bir konu. Hesaplamalari anlasilmayacak kadar zor degil ama cok cok etkili. Balik sayiniz artar ya da eksilirse bitki sayisinda yarlama gerek. Bitki sayisi neredeyse sabit, aksi halde baliklar zehirleniyor ve oluyor cunku bitki filter gorevini ustleniyor sistemde. Son derece karmasik ve asla hata kabuletmeyen bir system.

Kanimca yapilabilmesi icin buyuk bir balik ciftligi gerek. Balik ciftlikleri sudaki oksijen seviyesi dusup baliklar olmasin diye surekli olarak kuyu veya dere suyu ekliyorlare, fazla su tasarak havuzlardan cikip gidiyor. Bu tasan su cok fazla, bir kismini boruyla alip bitkiye verirseniz yetistirme olur, oradan cikan su dogaya birakilir. Bu dudrumda da tehlike var, baliklara antibiyotik verince oluyor bitkiler. Dolayisiyla denemesi bile riskli.

Durgunsu icin lutfen hydroser.com u okuyun bos bir zamanda. Sn. Todor da bu sistemi kullaniyor. Basliginda resimleri ve bazi anlatimlari var.

Durgunsu sitemde marul disinda domates, salatalik, biber yapilabiliyor, yapilamayan urun olarak aklima gelen cicek. Cunku sistemde bitkinin asagiya dogru uzanma sansi yok, duz bir sini uzerinde, ancak yukari dogru buyuyebiliyor. Neyse sonar bir dener konusuruz, ben Sn Todor`a bir mesaj atip karsilatigi sorunlari falan sorayim, vakti olursa yanitlar.

İsmail Karagülle
19-11-2013, 18:39
Arkadaşlar, Sayın Malina'dan ricada bulundum. Sohbet başlığı açılır açılmaz buradan duyurup çağrı yapacağım.

Eğer kabul ederseniz, başlığın adının Topraksız Köylü Kahvesi olmasını önerdim..

Topraksız köylü , kahvesi

Topraksız , köylü kahvesi

Tonlama yapamadığımız için virgülle anlatmaya çalıştım .

oku adam ol daki gibi anlam kayması olmasını önlemek için başlığı

TOPRAKSIZ TARIMIN
köylü kahvesi

Nasıl olur?

Veya ;

Topraksız tarımcıların buluşma yeri ,

Topraksız tarımcıların köy kahvesi ,

Gibi .

leventali
19-11-2013, 18:56
İsmail Bey,

forumda bir çok arkadaş Topraksız Köylü. Aynı benim gibi :) Toprağı olup Topraksız Tarım yapan da. Aynı sizin gibi.

Bir kaç anlam birden çıkıyor. Önerilere açığım.

kiziltan
19-11-2013, 19:10
Merhaba " Koylu milletin efendisidir ", oyleyse icinde " koylu " olacak.

Kahve hatali, asli " Kiraathane " yani okuma yapilan yer.

Bence "Koylunun Kiraathanesi " ve ya " Koy Kiraathanesi "

Buyuk olan Sn. Karagulle, karar versin.

ykaya194
19-11-2013, 19:21
Merhaba " Koylu milletin efendisidir ", oyleyse icinde " koylu " olacak.

Kahve hatali, asli " Kiraathane " yani okuma yapilan yer.

Bence "Koylunun Kiraathanesi " ve ya " Koy Kiraathanesi "

Buyuk olan Sn. Karagulle, karar versin.

Bence Topraksız Tarım Sohbeti olsun