Bağlan

View Full Version : Kaçıp gittik nasıl yaşayacağız?




Sayfalar : 1 [2]

çiftçi5234
16-08-2012, 18:40
Sevgili Rahat, teşekkür ediyorum :) Sevgiler




çiftçi5234
16-08-2012, 18:54
Şimdi eartship konusuna baktım, iyi güzel ama ben uygulayamam.Normalde 3-4 metre kar yağdığını düşünürsek dayanıklı olmaz.

Rahat
16-08-2012, 22:02
Şimdi eartship konusuna baktım, iyi güzel ama ben uygulayamam.Normalde 3-4 metre kar yağdığını düşünürsek dayanıklı olmaz.

Aslında mevsim şartlarına ve uygulanacak yerin ekolojisine göre ev yapılıyor bu sistemde :) Yani uyguladıkları yerlere göre nasıl bir yapı yapılması gerektiğine karar verip ona göre uygulamaya geçiyorlar. Çöllerden ekvator kuşağına kadar yaptıkları yapılar var her biri değişiklik gösteriyor.

Sistemde anlatılanların tamamını uygulamak zor ancak en azından bir kısmından yararlanılabilir.

Earthship Biotecture Türkiye (http://www.earthshipturkiye.com/)

Ama ondan da öte tarımsal faaliyet için Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü (http://permacultureturkey.org/)

https://www.facebook.com/turkiye.permakultur.agi

sitelerine bakılabilir, bu sitelerin kendileri ile önerdikleri blogları ve diğer ilgili siteleri karıştırmanız işinize yarayabilir.

Umarım faydası olur...

çiftçi5234
17-08-2012, 02:15
Allah razı olsun, ben zaten hepsine şöyle bir baktım.Ama mantıken İstanbul'a 15 saat, Ordu'ya 5 saat olan bir yere nasıl gelip yapacaklar.Ve biz kendimiz yaparsak maliyet 5 bin TL'yi bile zorlamaz.Teşekkür ederim tekrar, tercih etmeyeceğim :) Permakültür'e gelince, biz zaten 1000 yıllık adetlerle bunu yapıyoruz :))

YeniBON
17-08-2012, 17:15
[QUOTE=LavantaSE;1000057]Konu sessizliği hak etmiyor gibime geldi…

Sık sık yolumun düştüğü forumu üye olduğumdan buyana daha bir ilgili takip etmekteyim. Öyle engin göründü ki gözüme, çoğu kez bilgi ve tecrübe olarak beni aşan konuları, sindire sindire bölüm bölüm okumaktan yazmaya ya da paylaşmaya fırsat bulamıyorum desem yeridir. Bu başlık altındaki mesajları da ciddiyetle inceledim. Sanırım birkaç kelam etme isteğimi kaleme dökme zamanı geldi.

Kaçıp gitmek üzerine umutlu, umutsuz, cesur, muvaffak.. Pek çok görüş var. İstemek yapmanın yarısıdır felsefesiyle, bardağı dolu görenlerden biri olarak tanımlayabilirim kendimi. Tıpki hikayedeki gibi:
“ Karınca yürüyerek hacca gitmeye karar vermiş. Etrafındakiler gülmüşler.
- O kadar yolu nasıl yürüyeceksin, ömrün yetmez!
Karınca yanıtlamış:
- Olsun, yolunda ölürüm ya..”

Sanırım benimki de o hesap. Uzun süre İstanbul keşmekeşinde hem de gökdelenlerdeki insan tıkışık ofislerden birinde yıllarca çalışmış biriyim. Aynı zamanda hayatta tek başına bir anneyim. Bu da yetmezmiş gibi, ticarette şansını denemiş ve ( az sonra sıralayacağım hayallerime uzanmak için biriktirdiğim ) az çok ama tüm birikimini dolandırılmak suretiyle kaybetmiş ve maalesef haklarını ispatta hukuk sisteminde satır aralarına takılmış bir insanım.

Normal koşullarda “ Tek başına bir kadınsın, bu kadar musibetten sonra çiftlik hayali senin ne haddine..” diye fısıldar bütün mantıklı sesler. Ama yok öyle yağma. Ben “başlamak için en uygun yer, olduğun yerdir” diye düşünüyorum ve başladım. Bu güne dek kendime detaylandırdığım maddeleri biraz kısaltarak sizlerle paylaşmakta mahsur görmüyorum. Belki esin kaynağı olur kimilerimize, belki de önerilerden faydalanmama fırsat verir.

1 ) 5000 m2 ( aşağı yukarı ) deniz gören, suyu olan bir arazi edinmek. Mümkünse köy hudutları içinde, çok dağ başı bir yer olmasın.

Bunun için ne mi yaptım? Fellik fellik arazi bakıyorum.Öncelikle birkaç bölge belirledim. Saroz körfezi civarı, İğneada tarafları, Tekirdağ kıyıları, Kocaeli- Kandıra köyleri , Yalova aday bölgelerim. Önce ben gibi hayallere sahip birkaç arkadaş olup olmadığına baktım çevreme. Belki daha büyük bir araziyi birlikte alıp bölebiliriz ve komşu kadrosunu da aradan çıkarırız diye. Ancak görünen o ki yolda tek başımayım.

Sayın LavantaSE,

Belirlediğiniz yerlere Bandırma - Erdek - Kapıdağ'ı da ekleyin bence. İstanbul başta olmak üzere Bursa-İzmir-Ankara vb. şehirlere daha yakın. Düşüncelerinizi gerçekleştirmenizi sağlayacak yer- malzeme - hizmet alımı vb.lerini daha kolay temin edersiniz diye düşünüyorum. Gerektiği zaman arazi ve diğer konular da yardımcı olabiliriz sizlere. Benim ki bir düşünce. Gerisi size kalmış.

Kolay gelsin. Saygılarımla.

Halil Önen
18-08-2012, 02:54
...

...
2 ) Arazi üzerine küçük bir taş ev inşa ettirmek. ( Verandasına salıncak koyacağım:))
...

Not: Candan Erçetin'in söylediği "Bu Şehiiiir, insana tuzak kuruyoooor " şarkısını dinliyorum bir yandan. Karma ironisi mi deniyordu buna??:)))

Tamam içinde ''ceza' da'' olsun....:)

"Bu şehir " Ceza ve Candan Erçetin - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=bahrhtZIumw)

'' belki yarına umut olur'' ...;)

LavantaSE
18-08-2012, 03:38
Sayın YeniBON,
önerinizi dikkate alacağım, çok teşekkür ediyorum. Zaten ihtimal dahilindeki bölgeleri illerarasımesafe.com sitesinde İstanbul'a uzaklığı ile ilgili değerlendirmeden mutlaka geçiriyorum.

Belirttiğiniz faktörlerin önemine vakıfım. Melzeme temini, projenin hayata geçirlimesinde sağlıklı hizmet alımı çok önemli. Hele hele ustalarla başetmenin yegane yönteminin " Malzemen burada. Bitir işini, al paranı " cümlesinde gizli olduğuna adım gibi eminim:)) O raddeye geldiğimde baba mesleği kerestecilik işlerindeki engin bilgilerimin de bana yardımcı olacağını tahmin ediyorum:)

Sayın Halil Önen,
yazımın anlam ve önemine binaen eklemiş olduğunuz parçada her ne kadar Ceza "Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm" dese de gelin Martin Luther King'in sözüne kulak verelim biz:))
" Dünyada yapılmış her şey, umut sayesinde yapılmıştır."

Sağlıcakla...

Rahat
21-08-2012, 16:15
Allah razı olsun, ben zaten hepsine şöyle bir baktım.Ama mantıken İstanbul'a 15 saat, Ordu'ya 5 saat olan bir yere nasıl gelip yapacaklar.Ve biz kendimiz yaparsak maliyet 5 bin TL'yi bile zorlamaz.Teşekkür ederim tekrar, tercih etmeyeceğim :) Permakültür'e gelince, biz zaten 1000 yıllık adetlerle bunu yapıyoruz :))

Merhaba, galiba bir yanlış anlaşılma olmuş. Ben sadece bu deneyimlerden sizin de faydalanabileceğinizi söylemeye çalışmıştım. Kimsenin sizin yerinize gelip de bir şey yapacağından bahsetmedim ki :)

Ayrıca neyi tercih etmeyeceğinizi de anlamadım. Öğrenmeyi mi tercih etmiyorsunuz?

Her neyse, önemli olan kaçıp gitmek değil mi :) Umarım her şey istediğiniz gibi olur.

ciroz
21-08-2012, 17:09
Merhaba, galiba bir yanlış anlaşılma olmuş. Ben sadece bu deneyimlerden sizin de faydalanabileceğinizi söylemeye çalışmıştım. Kimsenin sizin yerinize gelip de bir şey yapacağından bahsetmedim ki :)

Ayrıca neyi tercih etmeyeceğinizi de anlamadım. Öğrenmeyi mi tercih etmiyorsunuz?

Her neyse, önemli olan kaçıp gitmek değil mi :) Umarım her şey istediğiniz gibi olur.

Sayın Rahat,

Nacizane bizim de kaçma planlarımız, kaçana kadar da kendi imkanlarımızla yapabileceklerimizi uygulamaya çalıştığımız bir etüd alanımız var.

Bu etüd alanında deneyimlerimizi uygulamaya çalışırken, araştırmalarımızın bir çok yerinde permakültür felsefesi ve uygulamarına da rastladık.

Konu özelinde, bizim dikkatimizi çeken şey, uygulamalar çok faydalı, uygulanası ve zaman zaman özenilesi görünürken, Permakültür' le yeni tanışanların, eğitimini almışların ya da uygulayanların, permakültürü neredeyse herşeyin üzerinde mükemmel tek bir sistem olarak algılamaları ve bunu ateşli bir biçimde savunmaları oldu.

Daha sonra sadece Türkiye' de değil Dünya' da da permakültür' ün SATILAN bir meta haline dönüştüğünü biraz da üzülerek gözlemledik.

Dememiz şudur, yüzyıllardır uygulanan doğal tarım, enerji üretimi, toprak iyileştirme yöntemleri, bitki ve zararlıları ile doğal mücadele, vs. vs. gibi konuların bir sistem tarafından sahiplenilip, bir de bunun TİCARET' e dökülmesi bizim içimizi acıttı. Umarım yanılıyoruzdur.

sevgiler...

BrunoL
21-08-2012, 18:06
5 yıldır İstanbul il sınırlarına girmedim. Çekip gitmiş sayılırım biraz.

Küçüklüğümden beri hayvanları ve bitkileri çok severim. İnsanlığıda severdim tabii o zamanlar. Çocukluk işte. Sonra büyüdüm ve gördüm ki, insanlar tek teksevilebilse bile insanlık çokda sevilebilecek bir şey değil.
...
...Tuna Kiremitçi'nin bir yayınlamadığı bestesi vardı, sonra şiir kitabına koydumu bilmiyorum. Ama yukarıda anlatmak istediğimi çok güzel özetliyor.

İstanbul büyük şehir.
Düşlerimse çok küçük.

Uzun oldu, baş ağrıttıysam kusuruma bakmayın artık:)

Kaçmak isteyip de çaresizce medeniyetin içine sıkışanlardan...
Tebrik ederim Sn.Todor'la başlayıp devam eden "çekip gittme" öykülerinin kahramanlarını;)

Gün Olur Alır Başımı Giderim Orhan Veli - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=NKu4RwV8lj8)

Cesaretlerinden dolayı, bravo.

vi-ta
21-08-2012, 19:41
Okuduğum kadarı bile beni nasıl heyecanlandırdı anlatamam.Hepsini okumadan bende düşüncelerimi paylaşmak istedim.Belki fikir verecek arkadaşlar çıkar. Bütün bayram tatilini aileme planlarımı anlatmakla geçirdim.Ben 30 yaşındayım, kurumsal bir yerde çalışıyorum.Tayin olaylarımız çok rahat olmamakla birlikte yarın tek gün tayin girmek için şans tanıdılar bize.Aklımda hep topraksız tarım var ve bunun Antalyada daha kolay yapılacağını düşünüyorum.Ama Balıkesirin de bende yeri çok çok başka. İşin tuhaf tarafı daha çok yeniyim bu konuda. Yarın Balıkesiri yazacağım sonrasında pişman olmadan... İlk aşamada hayal ettiğim birkaç dönüm araziye ve taş eve kavuşamasamda önce topraksız tarım konusunda kendimi yetiştireceğim.Bir arkadaş her şey hayal etmekle başlar yazmış, bir süredir benim hayalim de bu, kaçma planımda...Tayin müjdemi de paylaşırım umarım sizinle :))

ayazkentli
22-08-2012, 11:22
KAÇIP GİTMENİN FARKLI BİR VERSİYONU.

Doğaya kaçanlardan oluşan İMECE EVİ, Kaz Dağlarından İzmir Menemen
'e taşınmış.


mece Evi zmirliler i doal yaama davet ediyor (http://www.egedesonsoz.com/haber/Imece-Evi-Izmirliler-i-dogal-yasama-davet-ediyor/824173)



Kaz Dağları'nda geçen 5 yılın ardından 2011 yılında Menemen Dumanlıdağ'daki Turgutlar köyünün arka tarafına yerleşen İmece Evi'nin sakinleri, doğayla iç içe bir yaşam sürüyor. Ekmeklerini, meyvelerini, sebzelerini, zeytinyağlarını, sabunlarını, diş macunlarını ve hatta güneş enerjisi ile kendi elektriklerini üreten İmece Evi sakinleri, adeta dünyadan elini eteğini çekmiş bir şekilde, yüzde 100 doğal ve organik yaşam biçimini benimsiyor. Aynı zamanda birer aktivist olan İmece Evi'nin daimi sakinleri, mümkün olan en az teknoloji, en az para ile yaşamlarını devam ettiriyor.

İzmir'e yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta yıllar önce terk edilmiş eskiden Dutlar Köyü olarak bilinen Turgutlar köyünün yer aldığı Dumanlıdağ'da kurulan İmece Evi Doğal Yaşam ve Ekolojik Çözümler Çiftliği ziyaretçileri arasında doktor, mühendis gibi meslek gruplarından kişiler ile dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, doğal yaşamı arzulayanlar yer alıyor. İmece Evi'nde birkaç günlük kamplar, kurslar düzenleniyor. Son olarak "Şirinler evi" olarak bilinen mantar ev inşaatına başlayan İmece Evi sakinleri, ziyaretçilerini özenle seçiyor. Ziyaretçileri, çobanlıktan meyve-sebze toplamaya, ev inşaatında çalışmaktan reçel yapımına kadar bi çok zorlu yaşam koşulu bekliyor. Alkol, sigaranın bulunmadığı, buzdolabının yer almadığı İmece Evi'ne gidecek olanların, bu zorlu yaşam koşullarını benimsemesi gerekiyor. İmece Evi'nde bayram tatili için de özel programlar hazırlandı. İmece evi'ni merak edenler öncelikle mece Evi - Anasayfa (http://www.imeceevi.org) web sitesine girerek, merak ettiklerini öğrenebilirler.

İmece Evi kurucularından ve daimi sakinlerinden İsmail Yenigün (49), Türkiye'de bu şekilde başka bir örneğin bulunmadığını belirtti. Yenigün, "2007'de ekolojik kamp olarak kurduğumuz İmece Evi önce bir çiftliğe, sonrada kendiliğinden bir öğrenme merkezine dönüştü. Burayı bir tür tapınak, okul, arınma merkezi gibi görebilirsiniz. Köylerde ya da şehirlerdeki etkinliklerimizi sitemizde ve haberleşme ağlarımızda yayınlayıp katılımı, dayanışmayı arttırmaya çalışıyoruz. Amacımız barış içinde temiz bir Dünyayı hemen şimdi yaşamak. Başka bir dünyanın, kendine yeten üretimleriyle, takas ile doğayla uyumlu, kolektif dayanışmayla, erk-iktidar oluşturmadan, açık, şeffaf, dürüst ve cesaretli, coşkulu adımlarla mümkün olduğunu gördük" dedi.
Kaz Dağları'ndaki arazinin kiralık olduğunu daha sonra kendi arazileri olan Dumanlıdağ'a taşınma kararı aldıklarını anlatan Yenigün, şöyle devam etti:

"Bizim asıl derdimiz Dutlar Köyü'nü tekrar yerleşime açabilmek. Burada dışarıdan hiçbir gelir yok. Amca parası, kira, faiz hiçbir şey yok. Burada kendi kendine yeten bir yaşamı kurmak istedik. Biz gezginiz aynı zamanda. Bu dünyadaki karargahımızı oluşturmak hedefimiz. Böyle bir yer oluşturunca ister istemez bir cazibe merkezi oluyor. İnsanlar buraya gelmek istiyor. Gelsin ama bize hem ekonomik hem de psikolojik bir yük olmasın istiyoruz. Bizim burada ziyaretçilerimizi besleyecek bir üretimimiz yok. Bizim kendimizi besleyecek bir üretimimiz var. Biz kurslardan ve insanlar herhangi bir ücret almıyoruz. Ama ekonomik yük olmamakta gerekiyor. Buraya parasız olan gelebilsin istiyoruz. Öğrenciler ödeyebiliyorsa 10 lira ödesin. İşi gücü olanlarda 30 lira versinler ki parası olmayın da destekleyebilsin. Atölyeler zamanında ziyaretçi sayısını 20-30 kişiyle sınırlı tutuyoruz."

Gezginliği bir hayat tarzı olarak belirleyen, barınma, yemek, giyinme gibi temel ihtiyaçlardan fazlasını hayatına sokmak istemeyen Reyhan Güler, 3.5 yaşındaki kızı Surya Toprak Kapucu ile birlikte 2 aydır İmece Evi'nde kalıyor. Hayatının geri kalanını İmece Evi'nde geçirmek istediğini belirten 30 yaşındaki Güler, "Zamanımı başkalarına kiralayıp, para kazanmak için yaşamak istemiyorum. Temel ihtiyaçlarımı burada karşılayabiliyorum. Bize dayatılan sistemin dışında olmak istiyorum" diye konuştu.

Elektrik teknikeri Gökhan Can da (38), İmece Evi'ne kalıcı yerleşmek isteyenler arasında yer alıyor. 5 yıl önce Kaz Dağları'nda İmece Evi ile tanıştığını anlatan Can, artık her şeyi geride bıraktığını ve burada yaşama devam etmek istediğini söyledi.

İMECE EVİ'NİN JAPON MİSAFİRİ
İmece Evi, dünya üzerinde ekolojik yaşama gönül verenleri biraraya getiren çok sayıda sosyal ağa üye bulunuyor. Yurtiçinden ve dışından bir çok ziyaretçi bu örgütler aracılığıyla İmece Evi'ne geliyor. Ta Tu Ta (Tarım Turizm Takas) Ekolojik Köyler Ağı, WWOOF World Wide Opportunities on Organic Farms (WWOOF) ve Global Ecovillages Network bunların başında gelenler arasında yer alıyor.

Japonya'da yaşan deprem ve arkasından gelen tsunami felaketinde annesi, babası ve büyükannesini kaybeden Tomoko Yamamoto'da (31), sosyal ağlar aracılığyıla İmece Evi'ni keşfedenler arasında yer alıyor. Yamamoto, doğayla iç içe bir yaşam sürmek için Türkiye'ye gelip, Emice Evi'ne yerleşenler arasında bulunyor. Bir süre burada kalıp Japonya'ya dönünce arkadaşları ile birlikte kendi ekolojik yaşam alanlarını kurmak isteyen Yamamoto, "Japonya'da buradakine benzer bir şekilde yaşamak istiyorum. Arkadaşlarım yurtdışına gitmemi tavsiye etti. Bende dünya üzerinde ekolojik yaşam için gönüllüleri bir araya getiren World Wide Opportunities on Organic Farms (WWOOF) örgütü aracılığıyla İmece Evi'ni keşfettim ve gelmeye karar verdim. Hayatımda ilk inciri burada yedim. Türkiye'ye uzun yıllardır gelmek istiyordum. Burada çok mutluyum" dedi.


İmece Evi'ni internet sitesinden takip etmek isteyenler için.


mece Evi - Anasayfa (http://www.imeceevi.org/index.php)

çiftçi5234
22-08-2012, 20:39
Merhaba, galiba bir yanlış anlaşılma olmuş. Ben sadece bu deneyimlerden sizin de faydalanabileceğinizi söylemeye çalışmıştım. Kimsenin sizin yerinize gelip de bir şey yapacağından bahsetmedim ki :)

Ayrıca neyi tercih etmeyeceğinizi de anlamadım. Öğrenmeyi mi tercih etmiyorsunuz?

Her neyse, önemli olan kaçıp gitmek değil mi :) Umarım her şey istediğiniz gibi olur.

Evet bir yanlış anlaşılma olmuş :))) Öğrenmeyi tercih ederimde, o yöntemleri tercih etmem anlamında söyledim.İnşallah herkesin kaçma planı gerçek olur.İyi akşamlar ;)

Selehattin 67
08-11-2012, 18:59
çiftçi5234 selamlar ordu mesudiye daıcabaşı köyü doğumluyum lakin son 4,5 seneye kadar gitmemiştim şu sıralar senede bir veya iki kez gidiyorum çekip gitmek gerçekten güzel fakat çok az kişi bunu gerçekleştirir siz ve sizin gibi düşünen değerli tüm üye dostların hayallerini gerçekleştirmesini dilerim

çiftçi5234
08-11-2012, 19:42
Sağolasın, hangi yayladansın sen ben çukuralan yaylacısıyım

Ben fakir
08-11-2012, 20:05
Bir devir daim motoru ile yapabilirsiniz gibi geldi söylediğiniz şelale, dere, havuz sistemini.

Ben bu işi yaptım. Her türlü motor gürültü nedeniyle olumsuz ve başarısız. Teknelerin suyunu tahliye eden ve 12 volt ile çalışan "sintine pompası" adlı aygıt başarılı oldu. sessiz oluşu en önemli yanı. Çeşitli kapasite alternativleri var. Ben 1000lik aldım. deremi şırıl şırıl dolduruyor. Tavsiye ederim.

Selehattin 67
09-11-2012, 19:38
fındık alan yaylasını bilirim rahmetli dedemin evi vardı şimdi yaylacılık zaten kaybolmuş ben cocukken hatırlarım köylü cümbür cemaat şenlikler içinde giderdi şimdi ise bir iki kişi koyunlarını götürüyor

oz26
10-11-2012, 01:35
umutlarımı ısıtan herkese teşekkürler.

Erdogan
10-11-2012, 17:24
merhabalar,

böyle bir başlığı gördüğüme ne kadar sevindim anlatamam. demekki yanlız değilim :) ben de istiyorum herşeyi bırakıp çekip gitmek. kaçmak istiyorum. ama nereye ve nasıl gidilir ? neyle geçinirim ? henüz daha hayatın başında sayılırım fakat şimdiden bazı sebeplerden kendimi mutlu hissetmiyorum. şehir ortamı, şirket çalışma koşulları o bunaltıcı ofis, stres , birbirinden habersiz egolu bencil hissiz ve ilgisiz insan toplulukları .. vs. Ege' de küçük bir köyde yaşamak isterdim. ama neyle geçinirim fikrim yok.. sıfırdan başka bir hayat nasıl kurulur ?

kemal-efe
10-11-2012, 18:36
Sanırım kaçıp giderken arkadaş&komşu faktörünü de düşünmek lazım. Ben herkesten farklı çorak geniş bir arazi istiyorum. Bakalım böyle bir yeri vahaya dönüştürebilecek miyim :)

9 sayfanın tamamını okumadım, ama yağmur suyu toplamak için bir yeraltı sarnıcı inşa etmek istiyorum. Sağlam bir filtreyle sanırım bu biriktirilen su hem içilebilir hem evde kullanılabilir, hem de bahçe sulanabilir? Teoride sorun yokmuş gibi geliyor ama pratikte işler yolunda gitmeyebiliyor :)

Eskiden rüzgar enerjisini savunuyordum ama pervane devasa olmazsa yüksek hızdan dolayı kuş ve yarasa katliamı yapıyormuş. Eğer Todor'un deresi gibi bir su kaynağı bulamazsam termal (boilerli odun sobası?) ve güneş enerjisi (muhtemelen çatının bir kısmına) elektrik faturasının şişkinliğini biraz olsun indirir :) Unutmadan Arazi olarak içanadolu&akdeniz sınırını düşünüyorum.

çiftçi5234
10-11-2012, 20:15
Ben karadeniz dışında yaşayabileceğimi hiç sanmıyorum.Gelin sizide bizim oralara alalım zaten vaha orası :D

Erdogan
11-11-2012, 00:46
çoğu emeklilikten sonraki hayat için fikirlerde bulunmuş anlaşılan. kaçmak bile maliyetli demekki :/

önce arazi ve ev yapmak için para gerekiyor. hem de iyi bir para gerekli.. sanırım bu kaçmak değil, hayatı değiştirmek.

nasıl kaçabiliriz biri anlatabilir mi ? herşeyi bırakmak ( aile - arkadaşlar unutulmayacak tabi.) o kadar üniversite ve eğitim aldıktan sonra herşeyin birden boş gelmesi, o kadar verilen emeğin aslında kapitalism şartlarında bir hiç değerinde olması. etrafta çıkar için bulunan kişiler. ve birden aslında ne kadar yanlız olduğunu anlamak. bari en azından küçük bir köy ya da kasabaya yerleşeyim ki en azından doğa ile başbaşa kalayım. bahsettiğiniz gibi tavuk, koyun , kuzu besleyeyim. toprakla uğraşayım. ama nasıl ? neyle geçiniyorsunuz ? herşeyi yazmışsınız, yel değirmenleri falan iyi hoş ta bu değirmenin suyu nereden gelecek ? demek istediğim şirketin verdiği 1-2 kuruş şeye bağımlı kalmadan henüz daha hayatın başında iken neler yapılabilir ?

çiftçi5234
11-11-2012, 01:44
Aza kanaat etmeyi, kalenderliği ve yorulmamayı öğrenmek gerekir.
Daha sonra sabırda çok önemli.Ben emeklilik sonrası düşünmeyenlerdenim, bu desteksiz bir nebze daha zordur.Allah'tan bizim köyde evimiz tarlamız var.Koyun kuzu, domates salatalık bunlarla huzurlu bir yaşam sürülür ama o tv deki çiftliklere ulaşmak zaman alır.Herkesin dilekleri kabul olması niyazımla iyi geceler

abay54
12-11-2012, 15:31
ntvde serdar kılıçın dağ evi programını izlemenizi tavsiye ederim Her cumartesi sıfırdan yaşamı kuruyor.;)

Serdar kılıç hiç kaçırmam hatta ev olayını ve köpekleri çok güzel programdı buarada bu evi benim köyümden 15 km uzaklığı vardır yaptığı evin
tatillerimde köye gider arada yaylaya çıkarım millet istanbuldan günü birlik para veripte bizim yaylaya geliyorlar...bazen bana rast geldiklerinde birlikte ormanın içinden yaylaya çıkıyoruz hatta onlara çay bile ikram ediyorum yaylada ...bu aralar çok işim var çok neden derseniz memur olupta köye gidince işler bitmiyor ondandır belkide..)) ama hala köyü çok özlüyorum desem yalan olmaz...

abay54
12-11-2012, 19:09
Benimde şehirden kaçıp dinlendiğim yerim

abay54
30-11-2012, 14:51
Buraya yakında kalacak kulübemin inşaatına başlıyorum... fındıklığın içine yapacağım ...

çiftçi5234
30-11-2012, 15:29
Bizimde fındıklığımız var fakat hiç kulube yapmak aklıma gelmemişti.Otlar çok muntazam makine ile mi kesiyorsunuz? Veya koyun mu otluyor

abay54
30-11-2012, 19:00
Genellikle sırt tırpanı ile aldıyorum ama koyunlarında otladığı oluyor....

abay54
30-11-2012, 19:03
Ben karadeniz dışında yaşayabileceğimi hiç sanmıyorum.Gelin sizide bizim oralara alalım zaten vaha orası :D

Sizin orası tam olarak neresi..:confused:

İsmail Karagülle
25-12-2012, 04:45
Kaçabilmeyi başarmışların öyküsü yok mu? Çok güzel bir konu başlığı devam etmesi , izlemesi çok hoş.

ayazkentli
25-12-2012, 12:29
Var.


http://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/18030.htm

İsmail Karagülle
25-12-2012, 17:05
Var.


http://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/18030.htm

Baştan sona okudum. Kaçıştan çok , gerçekten yeniden doğuş öyküsü. Film olacak bir öykü. Ve merak ettim acaba sağlık durumu nasıl . Tansiyona bağlı kalp problemi vardı. Şimdi nasıl acaba? İnşallah sağlığına kavuşur.

çiftçi5234
25-12-2012, 17:07
Sizin orası tam olarak neresi..:confused:

Çok geç kaldım, çok çok özür dilerim :(:(

Bizim orası Ordu ili.Ve daha ileri sahil kesimini tavsiye ederim.Yükseklerde yaşamak sonradan gelen için zor olabilir.

abay54
02-01-2013, 19:07
Çok geç kaldım, çok çok özür dilerim :(:(

Bizim orası Ordu ili.Ve daha ileri sahil kesimini tavsiye ederim.Yükseklerde yaşamak sonradan gelen için zor olabilir.

Bizler trabzondan dedelerimiz gelmiş ve sakaryanın yükseklerde yaşıyorlar ...İstanbuldan günü birlik bizim yaylaya yürüyüş için geliyorlar ..Tam karadeniz de olmasak da köyümüz güzeldir..:p
Bende rahmetli dedemin fındık bahçelerini ayakta tutmaya çalışıyorum dersek yalan olmaz uzaktan da olsada....

çiftçi5234
02-01-2013, 19:15
Fındık zor bir iş, 8 ay kaldı toplanmasına ;) uzaktan nasıl yani ?

abay54
02-01-2013, 20:34
kendim kastamonuda memurum ama tarlam sakaryada işçi tutup işleri yaptırmaya çalışıyorum bazende 1 hafta izin alıp ot kesmek ti ayıklamaydı felan elimden geldiği kadar işleri bitirmeye çalışıyorum koştura koştura...
Fındık toplamasıda çoğunlukla işçilerle halletmeye çabalıyorum...

çiftçi5234
02-01-2013, 20:47
Anladım kolaylar gelsin ;)

Charlaux
03-01-2013, 19:43
Aşk Meydan Savaşı 1.bölüm - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=gvwoH26qe94) Ask Meydan Savasi diye bir dizi,Kanal D'de yayinlanmisti hatta konusu da kirsal alanda yasamak ;) Konuyu biraz basit bir bicimde ele almis olsalarda izlemek belki de faydalidir bilemiyorum,doneme gore kalitesizmis ama halbuki seviyordum o zamanlar.

SAHIRE
11-01-2013, 22:14
Merhaba doğadostları,
Kaç zamandır eşimle ben de kaçış planları yapıyoruz. Bunun için o koca Ankara' da didindik durduk,çok çalıştık, dişimizden tırnağımızdan arttırdık. önce oralardan bakındık, bir çıkış bulamadık ve geldik Ege'ye: Muğla'ya. Dedik ki bari iklim yumuşak olsun,deniz yakın olsun. Burası nefis, her yeri ayrı güzel, Şimdi buralarda arazi arıyoruz. Gezdikçe güzellikleri keşfediyoruz. Ancak şartlar çetin ve evdeki hesap çarşıya uymadı : meğer bizim paramız pulmuş da buralarda arazi fiyatları uçmuş. O kadar çok geziyoruz ki: gezmekten bitap düşüyoruz. Bazen bir yer beğeniyoruz, ama başka krtiterlere uymuyor, ne bileyim komşu iyi olmuyor mesela, ya da o köyle ilgili nahoş şeyler duyuyoruz vazgeçiyoruz. Netice de bazı bölgeleri benim diyen emlakçıdan iyi biliyoruz artık köylerde tanıdıklar oluştu:) ama ne hikmetse bütçemize ve kafamıza uygun bir yer henüz nasip olmadı... Alacağımız araziye göre şekillenmeye karar verdik - önce güzel bir yer bulmalıyız. Sonra ver elini doğa, çalışır çabalar aç kalmayız. (buradan idolümüz Sayın Aliderya Çengel abimize selamlar) Sadede gelirsem, eğer buralarda "Gelin bize komşu olun" diyen varsa bana yazsın lütfen.
P.S. Ovakışlacık köyünde bir zeytinlik bulduk dağın güney yamacında 70 dönüm yaklaşık %30 eğim var. Yolu var. Sahibi sıkışıkmış 180000 e kadar düştü... ancak zeytinler bakımsız hepsi tımar ister... denildiğine göre 1800 zeytin varmış - ben saymadım. Ovakışlacık medeni insancıl güzel bir köy..denize yakın. Denildiğine göre su problemi yok. Zamanında organik tarıma başvurmuş organik tarım yapılabilir belgesi almış ama devamını getirmemiş.Ancak fiyat bizim bütçeyi aştı , daha ev yapılacak, ne dersiniz? başka tavsiyeleriniz olur mu? Fikirlerinizi bekliyorum. Yarın yine gezeceğiz.

mrduran
12-01-2013, 01:06
....1800 zeytin varmış - ......


Merhaba efendim,

200 zeytin sağlam çıksa yeter. Toprağın bedeli yok demek:))).

70 dönüm için beleşe yakın.

Bence tabii.

Saygılarımla lütfen.

pria
12-01-2013, 01:29
P.S. Ovakışlacık köyünde bir zeytinlik bulduk dağın güney yamacında 70 dönüm yaklaşık %30 eğim var. Yolu var. Sahibi sıkışıkmış 180000 e kadar düştü...

Bu köyde çiftçi bayağı bir zorda demek ki..satan satana..veya zeytinliklerde bir terslik var..gelir ve verim çok düşük..herhalde çok kıraç bir alan..bu zeytinlikleri niye elden çıkardıklarını iyi araştırmak gerek..

Aşağıdaki ilanda '' 600 VE 700 ZEYTİN AĞACI BULUNAN YILDA ORTALAMA 7.000 İLE10.000 TL ZEYTİN YAĞI ÜRETİLEN'' diye yazıyor..çok ilginç..verim yok gibi..sahipleri herhalde bıktı uğraşmaktan..veya başka sorunlar var..tapuyuda iyi incelemek gerek..

Ovakışlacık köyünde acil satılık zeytinlik 70.000 TL (http://www.milliyetemlak.com/ilandetay/54190-64/ovakislacik-koyunde-acil-satilik-zeytinlik)

hosseda
12-01-2013, 09:42
Köylü yağın kilosunu toptan 4-5 TL. ye verebiliyor. Toplamaya 35 silkmeye 70 TL. yevmiye ile işçi bulup çalıştıracak halleri yok. Ailece, çoluk çocuk ne toplarlarsa o. Komşularım neredeyse 1,5 aydır soğuk, buz, ayaz demeden sabah gidip akşam gelmecesine zeytindeler ama hala kolaylayamadılar.

Hiç bir şey dışardan görüldüğü gibi değil. Hele bizim gibi herkesin birbirinin işini kolladığı, ne sattı ne aldı diye çizelge tuttuğu bir memlekette hangi iş para kazansa çok geçmez 5 yılda sereriz onu da yere.

çiftçi5234
12-01-2013, 09:54
Eğer ilandaki araziden bahsediliyorsa kıraç olduğu kesin ;) Evet zeytin çok zor bence herşeyi olduğu gibi köylüye **** devlete yüklememeli..

Safranlı
12-01-2013, 10:01
Degerli dostlar
yer alırken m2 nin büyüklüğüne aldanmamak gerekir
70 dönüm yer çok büyüktür
bildiğin dap taştır
sadece verimsiz zeytin olur
daha küçük ama verimli suyu olan yerlerre bakmalı
komsu mutlak olmalı
5-10 dönüm idealdir

çiftçi5234
12-01-2013, 10:04
Katılıyorum sayın Safranlı

İsmail Karagülle
12-01-2013, 12:28
kıraç arazi dönümü 1500 tl den , 70 dönüm yer 105 000 tl olarak , bilirkişi tarafından rayiç bedel tespiti yapıldı. Yer Bolu . Vasıf Tarla.

Bu bilgiyi karşılaştırma yapabilmek için verdim.

Muğla ilinde 70 dönüm , 180 000 tl fiat çok iyi gibi geldi bana . Üzerinde zeytin ağacı hiç olmasa bile fiat iyi. Arazinin eğim yönü güneye bakıyorsa yani kuzeyi kapalı ise , içinde suyu varsa , elektirik konusu halledilebilir durumda ise fiat fena değil gibi geldi bana .

syılmaz
12-01-2013, 14:02
Degerli dostlar
yer alırken m2 nin büyüklüğüne aldanmamak gerekir
70 dönüm yer çok büyüktür
bildiğin dap taştır
sadece verimsiz zeytin olur
daha küçük ama verimli suyu olan yerlerre bakmalı
komsu mutlak olmalı
5-10 dönüm idealdir

Sadece tarım amaçlı bakarsak haklısınız ama bence olaya yatırım açısından da bakmak gerekir. Muğla gibi bir ilde denize yakın kayalık arazi eğer ucuz ise sadece yatırım amaçlıda alınabilir, Antalya Kalkan'da aynı kayalık verimsiz arazilere yapılan villalar elin ingilizine 1.000.000 TL'ye satılıyor.

Gelecek vaad eden yerlerden alabildiğiniz kadar arazi alın, var olan arazinizi de asla satmayın.

Antalya'da ki otellerde kat hizmetlisi, güvenlik görevlisi gibi hizmetlerde çalışan insanlardan bu otelin arazisi zamanında dedeminmiş gibi çok sayıda öykü dinlersiniz.

syılmaz
12-01-2013, 14:23
Fotoğrafı kendim çekmiştim, yer Kalkan.

Fotoğrafta ki villa 1.000.000 pounda satılık (2.850.000 TL).

Villanın çevresinde ki araziye dikkat edin, kayalık, ancak keçinin katırın tırmanacağı meyilde kıraç arazi. İçinde doğal olarak yetişen yabani zeytinlerden ve maki nitelikli çalıdan başka birşey yok.

30 yıl önce Kalkan'ın asfalt yolu bile yokken, turizmin t'si bile yokken bu arazileri acaba kaça satıyorlardı? Söyleyeyim, dönümünü bir gömlek parasına.

Bazen üzülüyorum keşke daha eski zamanda Antalya'da doğsaymışım diye. :)

Safranlı
12-01-2013, 14:24
Sadece tarım amaçlı bakarsak haklısınız ama bence olaya yatırım açısından da bakmak gerekir. Muğla gibi bir ilde denize yakın kayalık arazi eğer ucuz ise sadece yatırım amaçlıda alınabilir, Antalya Kalkan'da aynı kayalık verimsiz arazilere yapılan villalar elin ingilizine 1.000.000 TL'ye satılıyor.

Gelecek vaad eden yerlerden alabildiğiniz kadar arazi alın, var olan arazinizi de asla satmayın.

Antalya'da ki otellerde kat hizmetlisi, güvenlik görevlisi gibi hizmetlerde çalışan insanlardan bu otelin arazisi zamanında dedeminmiş gibi çok sayıda öykü dinlersiniz.

Evet yatırım açışından tamamen haklısınız
biraz emlak piyasasını takip ederim
bir yılda iki kat artabiliyor
topragı seven ve yatırım imkanı olan dostların almaları çok mantıklı
70 dönümün işlenmesi açısından zorluklar olacagından m2 ye aldanılmasın diye yazdım
bölgeyi iyi araştırdıktan sonra tapusunda sıkıntı yoksa toprak topraktır
asla zarar etmez
hatta servet kazandırır

Safranlı
12-01-2013, 14:27
Fotoğrafı kendim çekmiştim, yer Kalkan.

Fotoğrafta ki villa 1.000.000 pounda satılık (2.850.000 TL).

Villanın çevresinde ki araziye dikkat edin, kayalık, ancak keçinin katırın tırmanacağı meyilde kıraç arazi. İçinde doğal olarak yetişen yabani zeytinlerden ve maki nitelikli çalıdan başka birşey yok.

30 yıl önce Kalkan'ın asfalt yolu bile yokken, turizmin t'si bile yokken bu arazileri acaba kaça satıyorlardı? Söyleyeyim, dönümünü bir gömlek parasına.

desenize bire iki milyon para kazadırmış....
ne servet ama....
çalış çalış bir milyon yılda kazanamazsın
eee döndük dolaştık yine toprağa bağladık
ne varsa toprakta var
ister doga sevgisi
ister rant sevgisi hepside toprakta....

syılmaz
12-01-2013, 14:30
ne varsa toprakta var
ister doga sevgisi
ister rant sevgisi hepside toprakta....

+1

Özeti budur!

SAHIRE
13-01-2013, 12:32
Yorum yapan tüm dostlara teşekkür ederim... Aslında bize de iyi bir fırsat gibi geldi ancak malesef araziyi alsak ev yapmaya para kalmıyor. Arazinin dibinde oturan köylülerle çok muhabbet ettik... Elektrik var, bir minicik ev var 2 oda oraya bağlanmış. Köylünün dediğine göre su da var. Ama evet zeytine bakacak insan yok. Yaşlılar ancak kendilerine yetecek kadar yapabiliyorlar. Genşler de var,onlar da Bodrumda Akbükte iş peşindeler. toprakla uğraşmak istemiyorlar. Netice de zeytinlikler çok çok bakımsız kalmış. Biraz daha para olsaydı...fiyat çok iyiydi. 70 dönüm - müstakil tapu. tabii alıcı olsak araştırırız iyice tapuyu - ama duygusal nedenlerle işte:) alıcı olamıyoruz -evet çok büyük: bizim gibi doğa sevdalısı birileri daha olsaydı,altından kalkılırdı ama çevremizde yok...
Bu arada dediğim yer o ilandaki yer değil, oranın yolu yok, dağda. burası tabandan başlıyor,yol var yani arsaya, oradan dağa doğru çıkıyor. Şimdi zeytin para etmiyor diyorlar. Toplatacak güç yok. İmece usulü kendileri toplasalar ya...Bilmiyorum. Aşılamak lazım belki zeytinleri, budayıp gençleştirmek lazım, bunların masrafı ne olur, onu da bilmiyoruz..Ne zaman köylere gitsek, kahveler dolu, okey gırla gidiyor. Köylü toprağını fahiş fiyata satma derdinde.yine de onlar emlakçılar kadar değiller. siz siz olun aman emlakçıya bulaşmayın. Kaç kere gördük birinin 100 istediği yere emlakçı 200 diyor.Durum böyle...

kazim polat
15-01-2013, 23:22
Arkadaşlar Merhaba,

Daha önceki yazı ve paylaşımlarımı " Ev yapımları hakkında " başlığı altında yazıyordum ancak, sanırım artık bu bölümde yazmam daha doğru olur, zira artık yeni evimde yaşamaktayım. :)

" Kaçıp gittik, nasıl yaşayacağız? " sorusuna en kolay cevabı sanırım ben verebilirim, çünkü ev bitmeden önce tayinimin Birgi'ye çıkmış olması benim için yaşamı daha da kolaylaştırdı. Hepinizin bildiği " Yavaş Şehir " yapılanması için aday kentlerden biri olan Birgi'de çalışıyor ve yaşıyor olmak çok, ama çok keyifli. Burada yaşam yavaş ve huzurlu olduğu kadar, zevkli de. Tabii bu zevk kavramınızın nasıl olduğuyla ilgili. Mesela, okula yürüyerek dere yolundan giderken karşınıza aniden çıkan sincap, ya da, kendisini göremeseniz bile ağaca vurduğu darbelerle varlığını duyduğunuz ağaçkakanın size verdiği zevk, sanırım az çok bir fikir verebilir sizlere.

Kış olduğu için ısınma konusuna değinmemde fayda var sanırım. Keyfe keder zamanlarda yaktığım ocağın verimi gayet iyi. İlk başlarda biraz tütmüştü ama, iki sıra daha tuğla ekleyince, sorunu çözdüm. Ancak çekiş arttığından, odunların dayanma gücü de ters orantılı olarak azaldı.

Hani bir fıkra var : Erzurum'lu dedeye sormuşlar; " Küresel ısınma hakkında ne düşünüyorsun?" diye. " Vallah sobanın yerini heçbirşey tutmir!" demiş. :) İşte o hesaptan, ben de kuzine sobanın yerini hiç bir şeyin tutacağını sanmıyorum. Yüzeyi geniş ve kovalı olduğundan, yanma verimi hayli yüksek. Normalde, oda kapılarını kapalı tutuyorum ama, açmam gerektiği zamanlarda da, oraları da ısıtmada başarılı oluyor. Tabii uyku moduna alamıyorsunuz o zaman. Çekmeceleri ve üzerinde pişen " lezzet" lerden bahsetmeme gerek yok sanırım.

Geçen sonbaharda, koca bir traktör kasası dolusu odunu 350 liraya almıştım. 50 liraya da ağaç motoruyla böldürdüm ki, gayet ucuza mal oldu. Ama tabii ki, kömürle birlikte yakıyorum ki dayanma süresini uzatabileyim.

Su büyük şehirlere oranla çok ucuz. 4 er aylık periyodlarda bakılıyor saatlere ve 25 lira civarında geldi hep faturalarım. Dörde böldüğünüzde, çok az bir meblağ tutuyor yani. :) Şehirlerden daha pahalıya bile mal olsa değerdi, çünkü inanılmaz lezzetli suyumuz. Birgi, Bozdağ'ların hemen dibine konuşlanmış olduğundan karla beslenen su kaynakları şimdilik çok temiz ve zengin. Umarım hep böyle devam eder.

Burada yaşıyor olmaktan benden daha memnun olan bir birey var; köpeğim Goldie. :) Kendileri bir Golden Retriever olmalarına rağmen, artık bildiğiniz köy köpeği oldular. Allah korusun, içeri hırsız gelse kuyruk sallar, salyalarıyla adamı bayar ama, sesiyle baya bir bekçilik yapar hale geldi. Sabahları gezdirme ve parklardan dışkısını toplama derdinden kurtulduğuma da çok seviniyorum. Dahası, uçsuz bucaksız arazilerde geziyor olmaktan o da çok memnun. Hem, horozlardan tutun da eşeğe kadar geniş yelpazede arkadaş çeşitliliği var keratanın. :)

Aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Sorularınız olursa, seve seve cevaplamaya çalışırım. Kalın sağlıcakla. :)

Ben fakir
15-01-2013, 23:55
Sevgili arkadaşlar,
Sayfaya arada bir uğruyorum.
En önemli görülen konular, kusura bakmayın ama, detay!
Bahçe, arazi, ev, kulübe... Küçük ya da büyük olmuş!..
Isınma sorunu şömine mi kuzine mi?.. Son teknoloji nedir?..

Bunlar gerçekten birer detay!.. Hem öyle detaylar ki, şehirden kopmanızı engelliyor, Gitmiş olsanız bile, şehri de oraya sürüklemenize neden olan faktörler oluyor!

Önemli olan, karar vermek!.. Şehri, tüm konforuyla birlikte terk etmek!.. Gemileri yakmak, köprüleri yıkmak!..

Gittiğiniz yerde çözüm aramak işin keyfini orada çözüm bularak sağlamaktır. Ben öyle yaptım. Mutluyum.

sadecegeçen
16-01-2013, 00:13
Merhaba doğadostları,
Kaç zamandır eşimle ben de kaçış planları yapıyoruz. Bunun için o koca Ankara' da didindik durduk,çok çalıştık, dişimizden tırnağımızdan arttırdık. önce oralardan bakındık, bir çıkış bulamadık ve geldik Ege'ye: Muğla'ya. Dedik ki bari iklim yumuşak olsun,deniz yakın olsun. Burası nefis, her yeri ayrı güzel, Şimdi buralarda arazi arıyoruz. Gezdikçe güzellikleri keşfediyoruz. Ancak şartlar çetin ve evdeki hesap çarşıya uymadı : meğer bizim paramız pulmuş da buralarda arazi fiyatları uçmuş. O kadar çok geziyoruz ki: gezmekten bitap düşüyoruz. Bazen bir yer beğeniyoruz, ama başka krtiterlere uymuyor, ne bileyim komşu iyi olmuyor mesela, ya da o köyle ilgili nahoş şeyler duyuyoruz vazgeçiyoruz. Netice de bazı bölgeleri benim diyen emlakçıdan iyi biliyoruz artık köylerde tanıdıklar oluştu:) ama ne hikmetse bütçemize ve kafamıza uygun bir yer henüz nasip olmadı... Alacağımız araziye göre şekillenmeye karar verdik - önce güzel bir yer bulmalıyız. Sonra ver elini doğa, çalışır çabalar aç kalmayız. (buradan idolümüz Sayın Aliderya Çengel abimize selamlar) Sadede gelirsem, eğer buralarda "Gelin bize komşu olun" diyen varsa bana yazsın lütfen.
P.S. Ovakışlacık köyünde bir zeytinlik bulduk dağın güney yamacında 70 dönüm yaklaşık %30 eğim var. Yolu var. Sahibi sıkışıkmış 180000 e kadar düştü... ancak zeytinler bakımsız hepsi tımar ister... denildiğine göre 1800 zeytin varmış - ben saymadım. Ovakışlacık medeni insancıl güzel bir köy..denize yakın. Denildiğine göre su problemi yok. Zamanında organik tarıma başvurmuş organik tarım yapılabilir belgesi almış ama devamını getirmemiş.Ancak fiyat bizim bütçeyi aştı , daha ev yapılacak, ne dersiniz? başka tavsiyeleriniz olur mu? Fikirlerinizi bekliyorum. Yarın yine gezeceğiz.

Arazinin içindeki zeytin ağaçlarının cinsi nedir acaba? 70 dönüm 180.000 tl çok uygun bence. Daha geçenlerde burda 50 dönüm 250.000 tl ye gitti.

çiftçi5234
16-01-2013, 15:25
Ah bir gitsek gerisi kolaydı, ev var ocak var şanslıyız ama :(

Safranlı
16-01-2013, 16:08
aslında bende itiraf edeyim..
yaklaşık iki aydır iyice stresten kaçıp gitmeyi dilime doladım
aslında zaten merkez köyde yaşıyorum
ama akşam karanlıkta eve varıyorum
sadece köyümde uyumuş oluyorum
bize sadece pazar günü kalıyor
o da pat diye geçiyor
hep iş hep iş
stres alabildiğine fazla
ödemeler ,müşteriler,çekler mekler
bitmiyorki kardeşim..
iş hayatında nedense mutlu olan az
belkide biz nedticede çalışan oldugumuzdandır
kazancımız belli...
ögle yemeginde iş arkadaşlarıma şu cümleyi kuruyorum
'geçinebilsem köyüme dönücem'
bir yandan sahip oldugumuz konforu nasıl bırakıcaz
yaşım 37-38 oldu
çoçuklar küçük
emeklilik hayal...
ihtiyaçlar
çoçukların egitimi
falan filan liste uzun
bazanda ticaret hayatımızdaki tecrübeyi köyümde uygulayayım desemde
ticari bakınca mevcut gelirimizin yarısını dahi garanti edemeyiz
birde topragı sevsekte bedensel güçte çok önemli
bir kaç parça arazimizde ticari yaptıklarımızn garantisi yokki....
söyle mütevazi emekli maası kadar düzenli akarım olsa bu masayı bırakmayı iyice düşünür oldum
aynaya bakıncada bu düşündüklerim bir nevi intihar anlamına geliyor
işi bıraksan ertesi gün saglık güvencen yok....
çoçukları nasıl riske atabilirilirim
ara formül olarak işimde biraz daha layt tempoda çalışıp toprağa ağırlımızı artırmaya niyetliyim
hakkımızda hayırlısı olsun
modern dünyanın damgalı mahkumları olduğumuz gerçeği ap açık belli.....

SAHIRE
17-01-2013, 09:15
Arazinin içindeki zeytin ağaçlarının cinsi nedir acaba? 70 dönüm 180.000 tl çok uygun bence. Daha geçenlerde burda 50 dönüm 250.000 tl ye gitti.

İşte onu bilmiyorum. Burada köylüler bütün zeytinlere Milas zeytini deyip geçiyorlar. Ben de anlamıyorum, bir anlayanı da bulamadım, bulursam götürüp gösterebilmeyi çok isterim.

sadecegeçen
17-01-2013, 10:40
İşte onu bilmiyorum. Burada köylüler bütün zeytinlere Milas zeytini deyip geçiyorlar. Ben de anlamıyorum, bir anlayanı da bulamadım, bulursam götürüp gösterebilmeyi çok isterim.

Fotoğraf olsaydı yardımcı olabilirdik :)

İsmail Karagülle
17-01-2013, 13:17
Hem kentten kaçmak , hem de kentteki konforu yaşamak istemek , işte bu işin zor yanlarından sadece biri.
İnsan tek başına değil. Ailesi ve çocukları da kaçış sonunda yaşanacak hayatı sevmesi ve istemesi, gerekir.

Kentten kaçtıktan sonra geçim hiç de zor değil. Bir devlet memuru arkadaş ile konuşurken söylediği şey bunun izah ediyor.

iKİ İNEK BİR MAAŞ DEMEK DEMİŞTİ.

Safranlı
17-01-2013, 14:01
hem kentten kaçmak , hem de kentteki konforu yaşamak istemek , işte bu işin zor yanlarından sadece biri.
Insan tek başına değil. Ailesi ve çocukları da kaçış sonunda yaşanacak hayatı sevmesi ve istemesi, gerekir.

Kentten kaçtıktan sonra geçim hiç de zor değil. Bir devlet memuru arkadaş ile konuşurken söylediği şey bunun izah ediyor.

Iki inek bir maaş demek demişti.

tespitiniz çok doğru
ben kaçsam eşim ailem uyum sağlayamayabilir
ev halkı sözde konforu sevebilir.
en büyük açmazda bu zaten.
hem köyü sevmek hem şehrin imkanlarını istemek...
Memur arkadaşta anlşıldıgı kadarıyla aynı dertten muzdarip
rasyonel bakınca iki inekten dedelerimiz dahi geçinemedi
biz nasıl geçiniriz...??
hadi geçindik;
gübresini pisliğini bir zaman sonra kim atıcak
o enerji içimizde kalacak mı
ilk hevesimizi koruyabilecekmiyiz
bu arada faturalar düzenli gelmeye devam edecek
gelirimiz ise ancak çay parasını çıkartır
gece gündüz çalışan dedelerimiz hiç masrafları olmadıgı halde zorluk çektiler
neden....
çünkü en büyük problem sosyal güvenceleri yok
yaşalanınca bitiyorsun
ele bakıyorsun
sosyal inkanlardan geri kalıyorsun
çevrenin gerisinde olunca çoluk çocuk ezilebilir...
Insanca ve alnı açık yaşayabilecek standart olsa tamam
benim evim barkım var
çalıştım geçindim
sosyal güvenliğimi nasıl sağlıyacagım
dışarıdan ödesen her zaman paran olmayabilir...
Gibi ..gibi...
Uzadıkça uzuyor
belkide biraz cahil cesaretine ihtiyacımız var
şirket bana sıfır arabayı sınırsız telefon kullanımını tahsiz etti
hadi aynı maaşım kadar kazandım
o arabayı kazanmam için ayda iki milyar kenara koysam iki senede sahibi olabiliyorum ki bu imkansız
sürekli hesap ediyorum
şu andaki ayda iki tekli gelirimin verdiği konforu bulabilmem için en az ayda dört tekli kazanmalıyım
kazandığımızıda sosyal güvence konusunda titizce harcamalıyım.
benimde oy verdiğim iktidar ülkemin hangi tarımsal üretiminde bu kazanca imkan bıraktı ki....
Dedikya bu sayfalarda terapi ye devam edicez başka çare yok....

oz26
17-01-2013, 14:07
iKİ İNEK BİR MAAŞ DEMEK DEMİŞTİ.

2 inek bir maaş olsaydı köyüler "zengin" ya da durumları iyi olurdu İsmail Bey. hiç inandırıcı gelmedi bana. tabi maaş derken 200-300 lirayı kastediyorsa bilmem...
8 - 10 inek, çok zahmetli bir bakımla, ancak bir memur maaşı kazandırır diye düşünüyorum.

İsmail Karagülle
17-01-2013, 14:14
Köyden kaçıp kente gelenlerin bir çok zorlukları olduğu gibi tersini yapanlar için de zorluklar vardır. Önemli olan niyet ve zorluklarına rağmen mücadele azminin olup olmadığıdır.

Safranlı
17-01-2013, 14:18
Köyden kaçıp kente gelenlerin bir çok zorlukları olduğu gibi tersini yapanlar için de zorluklar vardır. Önemli olan niyet ve zorluklarına rağmen mücadele azminin olup olmadığıdır.

tamamen dogru
itiraf edelim demekki bizde o cesaret yok

çiftçi5234
17-01-2013, 15:04
Kendi köy şartlarımda ve sorunsuz bir durumun hesabını yapıyorum.
Süt, 5 litresi 6-7 lira.Elle sağılan bir jersey 5 kilo ortalama verir.8.5:40. 40.6:240. (Litresi 1.20 ye geliyor biz bu fiyata satıyoruz.)


240.30 = 7200.Köye gidipte 7-8 ineğin pisliğini halledemeyecek olan gitmeyiversin.

İsmail Karagülle
17-01-2013, 15:47
Kendi köy şartlarımda ve sorunsuz bir durumun hesabını yapıyorum.
Süt, 5 litresi 6-7 lira.Elle sağılan bir jersey 5 kilo ortalama verir.8.5:40. 40.6:240. (Litresi 1.20 ye geliyor biz bu fiyata satıyoruz.)


240.30 = 7200.Köye gidipte 7-8 ineğin pisliğini halledemeyecek olan gitmeyiversin.

Yorumunuza katılıyorum.

Bizim köyde süt çiğ olarak satılmaz. Peynir yapılır satılır. Yaklaşık 7-8 kilo sütten bir kilo köy peyniri yapılır. ŞU anda kilosu 15 tl.

Madem köyde yaşıyacağız. Neden tavuğumuz olmasın , köy yumurtası da olmalı.

Neden bahçemizde sebzemiz olmasın . Köy yaşamı kent yaşamızdan daha ucuzdur. Giderlerimiz de düşüktür.

Köye gidip , kentteki gibi yaşayacaksak problemlerimiz çok olur. Gelirim var .Bunları yapmadan da yaşarım diyorsak . O farklı. Hem çevreye uyumda problemlerimiz olur. Bir müddet sonra her iki tarafta birbirinden sıkılır.

Bir de böyle alternatifler var.
http://www.imeceevi.org/

çiftçi5234
17-01-2013, 18:10
Ben kendi şartlarımı yazdım en azından.. ;)

Yemlerimizi çayır ve mol olarak yazın kesiyoruz, kurutuyoruz.Hiç sıkıntısı yok.Kepeğimizde devede kulaktır kayda değer değil, ev artıklarıyla beslenirler (Domates salatalık kabuğu, bayat ekmek, bayat hamur).Jersey ırkı en az yemle en verimli süt fabrikasıdır

çiftçi5234
17-01-2013, 18:15
Otluklar..

SAHIRE
22-01-2013, 08:57
Fotoğraf olsaydı yardımcı olabilirdik :)

Fotoğraf çekmedik malesef. Biraz da bütçeyi aştığı için detaya inmedik sanırım.ama eğer o tarafa yolumuz düşerse çeker yüklerim çünkü ben de merak ettim.

abay54
22-01-2013, 12:56
Kendi köy şartlarımda ve sorunsuz bir durumun hesabını yapıyorum.
Süt, 5 litresi 6-7 lira.Elle sağılan bir jersey 5 kilo ortalama verir.8.5:40. 40.6:240. (Litresi 1.20 ye geliyor biz bu fiyata satıyoruz.)


240.30 = 7200.Köye gidipte 7-8 ineğin pisliğini halledemeyecek olan gitmeyiversin.

40.6 =240 neyin hesabı anlayamadımda bence bu hesap
8.5=40 günde 30.40=1200 lt süt ayda
1200. (sütün fiy.) 0,800 = 960 lira ayda yapar bence oda bayağı bir para köyde yaşayan için...:p
Tavuğuydu sebzesiydi derken aylık 1200 liraya gelir bence kazanc
:p

abay54
22-01-2013, 13:02
Birazda bize kolay geliyor galiba masa başında hesap yapmak ama köyde olsak bazı bilmediğimiz masraflarda çıkar karşımıza ama özlemiyor değilim köy hayatını özlüyorum..

gürselbaranlı
05-02-2013, 20:23
Kaçabilmeyi başarmışların öyküsü yok mu? Çok güzel bir konu başlığı devam etmesi , izlemesi çok hoş.




Selamlar öncelikle



evet evet ben kaçtım....47 yaşında 2007 hala da kaçtığım yerdeyim..Ne kadar da arkam da beni kovalayan Komiser RİCHIRT (kaçak dizisinden) lar olsa da..

İsmail Karagülle
05-02-2013, 20:41
Gitmek mi zor, kalmak mı zor ? Diye bir şarkı var mıydı? (:

gürselbaranlı
05-02-2013, 20:49
Gitmek mi zor, kalmak mı zor ? Diye bir şarkı var mıydı? (:




öncelikle selam.. olmaz mı o şarkı çok daha anlamlı..İnsanoğlu gerçekten neyi isterse onu başarıyor...Kalmak çok kolay..(tabii ki uzun konu açmak lazım) ..6 yıla girdim başından beri hayata yeniden gelmiş gibiyim...




sağlıkcakla

İsmail Karagülle
05-02-2013, 21:25
Şu anda bu yazıyı , Bolunun mengen ilçesine bağlı düzköy- kemikler mah. den yazıyorum. Ve ben İstanbul'da doğmuş büyümüş halen de İstanbul'da oturan biriyim.

Yani hala tam olarak kaçmayı başaramamış biriyim. Ama köydeyim ve sera ile uğraşıyorum. Dün kendi emeğimle yetiştirdiğim ıspanaklarımdan yaptığım yemeğin üzerine hakiki manda yoğurdunu ilave edip yedim .

Ben hayatımda böyle bir lezzet görmemiştim.

ıspanağın içinde demir var derler. Bu ıspanağın içinde sevgi ve emek de vardı.

Bütün arkadaşlarıma nasip olmasını dilerim .

Sağlıcakla kalın .

gürselbaranlı
05-02-2013, 21:47
Şu anda bu yazıyı , Bolunun mengen ilçesine bağlı düzköy- kemikler mah. den yazıyorum. Ve ben İstanbul'da doğmuş büyümüş halen de İstanbul'da oturan biriyim.

Yani hala tam olarak kaçmayı başaramamış biriyim. Ama köydeyim ve sera ile uğraşıyorum. Dün kendi emeğimle yetiştirdiğim ıspanaklarımdan yaptığım yemeğin üzerine hakiki manda yoğurdunu ilave edip yedim .

Ben hayatımda böyle bir lezzet görmemiştim.

ıspanağın içinde demir var derler. Bu ıspanağın içinde sevgi ve emek de vardı.

Bütün arkadaşlarıma nasip olmasını dilerim .

Sağlıcakla kalın .



selam öncelikle..işin çoğunu başarmışınız...Afiyet olsun

hanbayrak
10-02-2013, 17:01
Selamlar...
Uzun zamandır hazırlık yaptım..artık kertesidir diyerek çekip gitmeye karar verdim..şuan yer bakıyorum. İlk tercihim çoçukluğumun geçtiüi yalova ve civarı..Burada yazılanlardan inanılmaz faydalar sağladım..Hepinize teşekkürler..

hanbayrak
10-02-2013, 17:12
TODOR....

Selamlar..yakınlarda Yalovada olacağım eğer müsait olursanız yerinizi ziyaret etmek isterim..Kaçıp gidenlerin canlı temsilcisi ile tanışmak isterim.
sevgiler..

Todor
17-02-2013, 14:53
Sn Hanbayrak, eğer bir konuda yardımcı olabilirsem mutlu olurum. Bir proje çalışması için devamlı Bursa tarafına geçiyorum, denk getirebilirsek görüşmek isterim.

revolutionary_
17-02-2013, 15:18
paranın bize dayatığı seyleri düşündüğümüz için zaten istediklerimizi yapamıyoruz ama ben para olmasaydı ne yapardım ne yapmak isterdim sorusunu kendimce cevapladığım için bisikletimle dünyayı gezme kararı aldım.sizde farklı bir yol çizmişsiniz ama mantık aynı :D hayatınız bol gülümsemeyle devam etsin

RİKO
18-02-2013, 15:58
Selamlar herkese,
Epeydir foruma uğramıyordum,uğradım yine kaçış duygularım depreşti.Ben dişhekimiyim,hep içimdeki şeytan git Urla' da klinik aç,köyünde de yaşarsın diyor,diyor diyor diyor işte!!!Sizin için olduğundan benim için daha kolay sanki ama bir çok arkadaşımızın dediği gibi '' o karar'' ı verebilmek mesele!!!Gidenleri,gidebilenleri kıskanıyorum...O kadar cesur değilim sanırım:(

İsmail Karagülle
18-02-2013, 16:07
İki inek bir maaş demişti bir dostum . Bir arkadaş itiraz etmiş. ''DOĞRU OLSAYDI KÖYLÜ ZENGİN OLURDU'' Demiş. Kendi bakış açısından haklı olabilir.

Benim gençlik yıllarımda , köyden şehre giden gurbetçi çalışır çabalar para artırır , köydeki anne babasına para gönderirdi.

Şimdi aynı köydeki anne -baba gurbetteki çocuğuna ev daire alması için para gönderiyor. Değişim ve denge çok farklılaştı.

Safranlı
19-02-2013, 16:42
sevgili dostlar...
modern dünyanın bizdeki izlerine dikkatli bakarmısınız...
ben 38 yaşındayım iyi kötü mürekkep yaladık...
konuşabilirim,anlaşabilirim,vede çalışmayı severim
ama bir şey var ki beni ve bizleri göbekten bağlamış.
birşeylerden korkuyoruz
birşeyleri göze alamıyoruz
ne ugruna yaşadığımız ve ne ugruna çabaladıgımız konusunda kafamız net degil...
her kes gibi alışılagelmişin dışına çıkamıyoruz
birileri bizleri toplamış ,istif etmiş.
daha da vahimi beyminize ipotek koymuş...
işin enteresan yani bu şartlara rağmen özgür olduğumuza inandırılmışız
tüm ruhumuz teslim olmuş
ama neye onu bilemiyoruz.....
sadece aç kalmaktan mı korkuyoruz..?
yoksa sadece var olduğunu sandığımız sanal kariyerimizi mi bırakamıyoruz.
asıl olanı kaybedip sanal olan ile mi kandırıldık..
ve tüm hayatımız elma şekeri yemekle mi geçiyor....
sorular çok....
benim acizane kanaatim o ki;
sadece ve sadece konfor diye tanımladıgımız kafeslerimizden çıkamayacak kadar korkuyoruz....
işin özü bence bu.....

ayazkentli
19-02-2013, 17:30
- Bir gün mutlu olmak istiyorsan İçki iç.
- Bir hafta mutlu olmak istiyorsan Tatile çık.
- Bir ay mutlu olmak istiyorsan Evlen.
- Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan TOPRAKLA UĞRAŞ.
- Bir ömür boyu mutsuz olmak istiyorsan İnsanlar ile uğraş.

Çin atasözü.


Bugün, bunu bir arkadaşım sosyal medya'da paylaşmıştı.


Sn. Safranlı'nın dediklerinin bir kısa özeti şu cümlelerde gizli aslında.


Ben özgürüm:

Donuma kadar beni soyan Bankayı,

Beynime ihtiyacımı azaltan Tv. ve kanallarını,

Beni zehirleyecek Besin maddelerini,

Beni Kaz gibi yolacak telefon şirketini,

Bana yalnış bilgi veren tv kanalını,

Her seferinde beni hayal kırıklığına uğratan partiyi,

seçebilirim.

Ben özgürüm.



İşte, ha bire kendimizi kandırdığımız bu kısır döngü zincirini bir türlü kıramıyoruz.

Böylece, sistemin efendileri'nin bize dayattığı ve üzerine bir de, kolayımıza geldiği için bu zinciri ne kadar kırmak istiyoruz? orası önemli.

Gitmek isteyen ama bir türlü gidemeyenler kendilerini kandırıp duran kişiler'dir.

Gidebilenlere ne mutlu.

Safranlı
20-02-2013, 08:45
Böylece, sistemin efendileri'nin bize dayattığı ve üzerine bir de, kolayımıza geldiği için bu zinciri ne kadar kırmak istiyoruz? orası önemli.

Gitmek isteyen ama bir türlü gidemeyenler kendilerini kandırıp duran kişiler'dir.

Gidebilenlere ne mutlu.[/QUOTE]

ne güzel buyurdunuz......
ağzınıza sağlık

pria
23-02-2013, 11:16
Dün gece Haberturk'te ''İlaç sektörü, hastalıklar'' konulu bir program vardı..

Doktor Mutluhan İzmir '' Doğada olmayan tavuk tavuk değildir, şehirde yaşayan insan insan değildir'' diye ilginç bir cümle kurdu..

Safranlı
23-02-2013, 15:01
Dogru söylemiş

İsmail Karagülle
23-02-2013, 15:59
Dün gece Haberturk'te ''İlaç sektörü, hastalıklar'' konulu bir program vardı..

Doktor Mutluhan İzmir '' Doğada olmayan tavuk tavuk değildir, şehirde yaşayan insan insan değildir'' diye ilginç bir cümle kurdu..

Tavuk için birşey demiyeceğim de insan için söylediğine teessüf ederim. .:rolleyes:


Proğramı ben de izledim. Ve doğal yaşamın ne kadar öneminin anlaşıldığının galip geldiği bir söyleşi olduğunu gördüm .

İçimden biz de tam bundan bahsediyoruz dedim . Biz bunun farkındayız da nasıl yapacağımızı oralarda nasıl düzen tutturacağımızı bilmemekten veya başka nedenlerle bir türlü bunu başaramadığımızı arıyoruz.

Ama hedefimiz doğrudur. Mutlaka başaracağız.

miralay
23-02-2013, 20:36
Dün gece Haberturk'te ''İlaç sektörü, hastalıklar'' konulu bir program vardı..

Doktor Mutluhan İzmir '' Doğada olmayan tavuk tavuk değildir, şehirde yaşayan insan insan değildir'' diye ilginç bir cümle kurdu..

Şehirde yaşayan insan doğal olmayan bir ortamda yaşıyor diyemeyiz sonuçta şehir yaşamının bileşenleri fezadan değil ben böyle inanıyorum onlara kalsa mağarada kemik iliği ile beslenmeye devam ediyor olurduk

Milka
28-02-2013, 20:17
Herkese selamlar ,
Başlık altındaki tüm mesajları sırayla okudum. Gitme hevesim iyiden iyiye arttı. Bende istanbulda doğmuş büyümüş ama kendisin buraya aitmiş gibi hissetmeyenlerdenim. Eşimle 2yıl önce 2 dönüm bir arsa aldık Datça dan . Bu yıl ağaçlandırma yapmak istiyordum ancak şimdi acaba 2 kişi için fazlamı bu arazi demeye başladım. İçine 100 m2 bir ev yapsak kalanı 5,10 tavuk , 1 keçi , kedisi köpeği , sebze meyve ağaçları vs derken 2 dönüm idealim kalır yoksa 1 dönüm yeterlimidir karar veremedik. Çocuk fikrinide bitirdik artık. Çocuksuz olunca kaçmak daha kolay. Eşimde üniversite hocası olmak için uğraşıyor ,36 yaşındayız bakalım en geç 45 yaşında gitmeliyiz diyoruz kısmet erken olsa daha iyi tabi:) erken hocalık erken göç;) tersine göç çoğalmalı diyorum. Herkese kaçışlarında bol şans diliyorum!

İsmail Karagülle
28-02-2013, 20:25
Herkese selamlar ,
Başlık altındaki tüm mesajları sırayla okudum. Gitme hevesim iyiden iyiye arttı. Bende istanbulda doğmuş büyümüş ama kendisin buraya aitmiş gibi hissetmeyenlerdenim. Eşimle 2yıl önce 2 dönüm bir arsa aldık Datça dan . Bu yıl ağaçlandırma yapmak istiyordum ancak şimdi acaba 2 kişi için fazlamı bu arazi demeye başladım. İçine 100 m2 bir ev yapsak kalanı 5,10 tavuk , 1 keçi , kedisi köpeği , sebze meyve ağaçları vs derken 2 dönüm idealim kalır yoksa 1 dönüm yeterlimidir karar veremedik. Çocuk fikrinide bitirdik artık. Çocuksuz olunca kaçmak daha kolay. Eşimde üniversite hocası olmak için uğraşıyor ,36 yaşındayız bakalım en geç 45 yaşında gitmeliyiz diyoruz kısmet erken olsa daha iyi tabi:) erken hocalık erken göç;) tersine göç çoğalmalı diyorum. Herkese kaçışlarında bol şans diliyorum!

Zaten almışsınız . Fazla mı diye düşünmek niye? Hem de datça'dan almışsınız. Dünyanın en güzel yerlerinden biri.
Şimdiden bahçenizin planlamasını yapıp , ağaçlandırmaya başlayın .Siz oraya gidene kadar ağaçlar büyüsün.Gittiğinizde meyvalar hazır olsun :rolleyes::rolleyes:

Safranlı
01-03-2013, 12:54
Herkese selamlar ,
Başlık altındaki tüm mesajları sırayla okudum. Gitme hevesim iyiden iyiye arttı. Bende istanbulda doğmuş büyümüş ama kendisin buraya aitmiş gibi hissetmeyenlerdenim. Eşimle 2yıl önce 2 dönüm bir arsa aldık Datça dan . Bu yıl ağaçlandırma yapmak istiyordum ancak şimdi acaba 2 kişi için fazlamı bu arazi demeye başladım. İçine 100 m2 bir ev yapsak kalanı 5,10 tavuk , 1 keçi , kedisi köpeği , sebze meyve ağaçları vs derken 2 dönüm idealim kalır yoksa 1 dönüm yeterlimidir karar veremedik. Çocuk fikrinide bitirdik artık. Çocuksuz olunca kaçmak daha kolay. Eşimde üniversite hocası olmak için uğraşıyor ,36 yaşındayız bakalım en geç 45 yaşında gitmeliyiz diyoruz kısmet erken olsa daha iyi tabi:) erken hocalık erken göç;) tersine göç çoğalmalı diyorum. Herkese kaçışlarında bol şans diliyorum!

Sevgili kardeşim....
kaçıp gitmek için çocuk fikrinide bitirdiğinizi yazmışsınız
dünyanın en büyük olayı çoçuk sahibi olmaktır
dünyanın hayından huyundan kaçmak belkide sadece çocukla olabilir
her şey insana zevk verebilir
ancak hiç bir şey sizi kapıda bacacıııım diye karşılayamaz
hiç bir varlık sizleri kucaklayamaz....
modern dünya en çok ta bu konuda insanı yönlendiriyor
hayatın temeli çoçuk sahibi olmakken kariyer para vb. adına yanlızlığa mahkum ediliyoruz
bence sizlerde kaçıp gidin...
beraberinde de güzelim bahçenizde çoçuklarınızın cıvıltısıyla mutlu bir hayat sürün.....
benim bir kızım var
ve gündüz kızımı özlüyorum
henüz dört yaşında ve benim için dünyaya bedeldir

pria
02-03-2013, 14:09
Dün gece Haberturk'te ''İlaç sektörü, hastalıklar'' konulu bir program vardı..

Doktor Mutluhan İzmir '' Doğada olmayan tavuk tavuk değildir, şehirde yaşayan insan insan değildir'' diye ilginç bir cümle kurdu..

İsterseniz bu ilginç tesbitleri yapan doktorları bir dinleyelim, ondan sonra bir kez daha düşünelim:

tv arşivi (http://tvarsivi.com/player.php?e=89696)

Cumhur Tonba
02-03-2013, 16:15
Tavuk için birşey demiyeceğim de insan için söylediğine teessüf ederim.


Sayın İsmail Karagülle
Konuyu tam olarak bilmiyorum fakat o cümleden benim anladığım şu. Belki de o niyetle söylemiştir.

Şehirde yaşayan insanlar bir çok şeyden mahrum kalıyor. Kuş sesi duymaz, rüzgarın esintisin, yaprakların hışırtısını bilmez. Yağmur yağdığı zaman topraktan gelen güzel kokuyu hissedemez. Kırlarda açan çiçekleri göremez. Yani insan olarak bir çok güzelliği hak ettiği halde bunlardan mahrumdur. Yani kişilik olarak değilde, eksik kaldığı güzellikler olduğu için insan olamaz demiştir.
Saygılar, sevgiler.
Şu an ben bahçeye çıktığımda kediler, köpekler hemen yanıma gelecek, başlarını okşayacağım. Toğrağın kokusunu hissedeceğim. 100 metre ileriye gidersem deredeki su sesini dinleyebileceğim

İsmail Karagülle
04-03-2013, 00:16
Sayın İsmail Karagülle
Konuyu tam olarak bilmiyorum fakat o cümleden benim anladığım şu. Belki de o niyetle söylemiştir.

Şehirde yaşayan insanlar bir çok şeyden mahrum kalıyor. Kuş sesi duymaz, rüzgarın esintisin, yaprakların hışırtısını bilmez. Yağmur yağdığı zaman topraktan gelen güzel kokuyu hissedemez. Kırlarda açan çiçekleri göremez. Yani insan olarak bir çok güzelliği hak ettiği halde bunlardan mahrumdur. Yani kişilik olarak değilde, eksik kaldığı güzellikler olduğu için insan olamaz demiştir.
Saygılar, sevgiler.
Şu an ben bahçeye çıktığımda kediler, köpekler hemen yanıma gelecek, başlarını okşayacağım. Toğrağın kokusunu hissedeceğim. 100 metre ileriye gidersem deredeki su sesini dinleyebileceğim

Mükemmel izah etmişsiniz . Ben de zaten espiri olsun diye , mecazı anlamamış gibi yaptım .

Siz bu konuda meseleyi halledebilmiş , sadece düşüncede ve hayalde kalmasına müsaade etmemiş nadir insanlar sınıfındasınız . Ne mutlu bu tarz doğru hayatı yaşayabilenlere.

cananbulak
04-03-2013, 12:08
Arkadaşlar Merhaba,

Daha önceki yazı ve paylaşımlarımı " Ev yapımları hakkında " başlığı altında yazıyordum ancak, sanırım artık bu bölümde yazmam daha doğru olur, zira artık yeni evimde yaşamaktayım. :)

Aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Sorularınız olursa, seve seve cevaplamaya çalışırım. Kalın sağlıcakla. :)


Sn. Kazım Polat, çok sevindim sizin adınıza..;) Evinize emeklerinize ilişkin yazdıklarınızı hep okumuştum... Şimdi bu paylaşım daha da anlamlı yaptı bu güzel evi...

Esas dikkatimi çeken husus, mesleğiniz. Önce evi yaptınız sonra atandınız öyle mi? Biz İstanbuldayız, Kocaelini düşündük, dün de gittik gezdik, içimize sinen bir yer bulamadık henüz, üzüldük, eşimle ikimizin de ailelerimiz İstanbulda, onlardan çok uzaklaşmayalım derken ayaklarımızı biraz geri geri tutuyoruz. ama biz önce atanıp gitmeyi düşünüyorduk, dünkü geziden sonra biraz kafam karıştı, ya arsa bulamazsak diye! Siz bilinçli mi bu sıralamayı yaptınız yoksa öyle mi gerekti merak ettim doğrusu...

bukalemune
05-03-2013, 01:13
Asker dönüşü Muğla ya gidip kitapçı dükkanı açtım. Kimseyi tanımam, tek bildiğim her yaz Muğla ilçelerine yaz tatiline giderdik ve tüm yıl boyunca benim için zevk aldığım günlerde yaz tatili günleri idi, ama bar disco kızlar nedeniyle değil, çamlarınn kokusu, ormanda yürüyebilmek, denizde kaslarımı hissedebilmek sanırım tüm insani ihtiyaçlarımı karşılayabildiğim anlardı. O yüzden Muğla hep hayalimdi ve ancak 30 yaşına kadar bekledim gidebilmek için, gittim Muğla merkeze yerleştim, neden merkez? çünkü merkezi sevdim, küçük sakin, deniz zaten çok yakın, orman desen 10 dakika sonra istediğin yere git. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor, ev kirası, dükkan kirası, benim masraflarım derken 8 ay boyunca ailemden yardım almak zorunda kaldım, sonunda ailem dükkanı kapatıp Ankara'ya gelmeye zorladı haklı olarak. Gerçi Muğla'da yine şehirdeydim Ankara gibi ama en azından büyük şehirin gürültüsü keşmekeşi yok, deniz yakın, doğa yakın küçük şehirler biraz olsun kaldırılabilir yani.
İlk adımdı aslında Muğla'da yaşamak, iş büyüyüp geliştikçe, doğanın daha da içerisine kucağına doğru gitmeyi planlıyordum ama olmadı malesef döndük Ankara'ya bir iş denemesi yine devretmek zorunda kalmakla bitti, bu sefer kar ettim ama devretme zorunluluğu vardı, neyse işi de pek sevmedim, şu an boşum ve bekarım yaş 37, annemde İzmir taraflarına yerleşmek istiyor artık, şehirden kaçıp özlediği köy yaşamını daha modernize versiyonunu yaşamak hayallerinde, babam şimdilik isteksiz ama biz gidip bahçeyi yeşillendirdikten sonra gelince alışacağına eminim.
İzmir Zeytinalan köyü civarlarında bir koop. ten ev aldık kendimize ve kuzenim de aldı, 30 ev var sadece, 1 dönüm içerisinde her ev.
Tek endişem sürekli yaşayan bizden başka tek kuzenim ve bekçi olacak, diğer sakinleri çalıştıkları için haftasonları gelecek, bu acaba sıkıntı yaratır mı? özellikle güneş battıktan sonraki sessizlik insansızlık...
Denemeden bilemeyiz, en kötüsü tavuktu, kazdı, meyveydi yetiştirip satmayı beceremezsek, yazlık amaçlı kullanırız yazın 3 ay. Sığacık 13 km, ormanın içinde yürüyüşler, belki avcılık, tekne ile balığa çıkmak filan.

Bu sefer kaçıyorum galiba, doğdum büyüdüm okudum ama sevmedim şehri. Ruhumu hiç bir zaman ait hissetmedim, neyseki hayatımın bir döneminde hapishane dışında bir hayatın olduğunu deneyimlemişim ki o hala umut veriyor, planlar yaptırıyor, heyecanımı koruyor.
Umarım başarılı olurum, yetiştirdiklerimi satabilip kendi ayaklarım üzerinde kalırım ve tekrar dönmek zorunda kalmam.

Neden bu doğaya özlem? şehirlere neden yabancıyız? Doğanın basitliği, mütevaziliği bize kendimizi geliştirme kendimiz olabilme fırsatını verdiği için mi?
Şehirlere adapte olabilmiş, kesinlikle dışında yaşamak istemeyenlere ne demeli, başka tür insan grubu mu bunlar?
Her insan hükmedebilmek ister, kendisinden daha alçakgönüllü, merhametli olana muhtaçtır var olabilmek için, insanlar arasında en mütavazi merhametli olanlar bunu ancak doğada bulabiliyor, insanlara hükmedemiyor, hakkı yeniyor, arsızca varolma çabasında başarılı olamıyor. İnsanlara hükmedebilenin sanırım doğaya ihtiyacı yok, onlar vampir gibi insanlardan besleniyor...

tugrulbaba
10-03-2013, 19:36
Merhabalar. Sayın bukalemune; hiç endişe etmeyin. Benim bahçem sözün tam anlamıyla dağ başında. Hafta sonları 45 km. yol giderim akşama dönerim. Yazın cumartesi akşamı işten döner dönmez, arabayı yükler doğru yayladaki bahçemize. Geceyi orada geçirir pazar akşamı geri döneriz. Çevremdekiler ve çok çok yakınımdaki insanlar için çekilmez bir şey bu. Gel bana sor derim ama. Bu dağ başında alet edevatlarım bahçede düzensiz ve özensiz bir şekilde saçılıdır. Hiç umurumda bile olmaz. Bir iğne bile insan eliyle yer değiştirmez. Kimse benim bahçemde neler dönüyor diye gelmez, umursamaz. Ufak tefek tedbirler alarak, güvenli bir yaşam ortamı hazırlar orada mutlu mesut yaşarsınız. Tavsiyem endişe etmemeniz yönünde.

Zaman zaman ava çıkarım. Silahım var. Zaman zaman da atış talimi yaparım bahçemde. Komşumun köpekleri bazı geceler bana yoldaşlık ederler. Komşum dediğim 200 metre ötemde en yakını, ikinci ve sonuncu komşumla 2 km var aramda. Orman arazisi 300-500 metre. Kurt domuz gırla. Yolum berbat olur bazen ama bütün olumsuzluklarını saymakla bitiremesem, yine de dünyadaki cennet bana göre. Allah herkese böylesi sevgi versin.

ardacan2000
11-03-2013, 10:56
Hayallerim lotoya, milli piyangoya kaldı. Kısacası yıldırıma çarpılma olasılığım daha yüksek...

Safranlı
11-03-2013, 14:22
hayallerim lotoya, milli piyangoya kaldı. Kısacası yıldırıma çarpılma olasılığım daha yüksek...

degerli dostlarım
bu sayfalardaki kaçıp gitmek hayali bir çogumuz için çok zor
meseleye birazda felsefi olarak bakabiliriz
kaçıp gitmeyi zihinsel olarak yapabiliriz
daha az koşturmamız gerektiğini dünyaya sadece bir kez geleceğimizi bilerek dingin bir hayatı ya da sufii bir bakış açısını deneyebiliriz.
evimizdeki eşyaların altında ezilmeden gerçek hayatı anlamaya çalışabiliriz
mutluluk insanın içindedir
biz ise kolayı seçip mutluluğu dışarıda arıyoruz
sihirli bir deynek bekliyoruz
böyle bir şey yok
kendi iç dünyamızı biraz daha geniş açılardan bakarak şekillendirebiliriz
ne için dünyaya geldim ne için yaşıyorum sorularını güzelce çevaplamalıyız
işin uygulamasına gelince çok yollar var
sitemizdeki dostlar gibi balkon sebzeciliği vb. Türlü yolları aramalıyız

salvadore-tr
11-03-2013, 14:43
Tüm bu kötülüklerin anası kapitalizm,çünkü gölgesini satamadığı ağacı kesmek doğasında var. Bende 11 yıldır istanbuldan ayrı yaşıyorum son 4 yıldır ziyaret bile etmedim. 30 bin nüfuslu bir sahil kentinde yaşıyorum, büyük bir arsam olmasada evin etrafı ve çalıştığım yerin bahçesi yetiyor. doğada birşeyler filizlendirdikçe insanın içi gençleşiyor buna inanıyorum.

gadem35
14-03-2013, 02:16
Selam arkadaşlar.

sırf şu konuya erişebilmek için üye oldum :) uzun zamandır araştırdığım bir konu var. yaklaşık bir senedir de "olur mu ya acaba" sorusunu bastıramamaya başladım. eşimde yakın zamandır bunu sık sık dile getirmekte.

ve bir süredir earthship konusunu kurcalıyorum yine. belki bir çoğumuz bunu duymuştur ama kısaca özetlemek gerekirse : tüm enerji gereksinimlerini kendi bünyesinde yapıp bunu yanında size 12 ay kullanabileceğiniz geniş bir sera sunan ve tamamı atık malzemelerden yapılan bir ev fikri. hatta fikir olmaktan çıkıp 40 senelik gelişim süreci sonunda 1000 lerce örneğin yapıldığı ve yaşatıldığı altarnetif bir yaşam biçimi.

info : Garbage Warrior [Türkçe Altyazılı] - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=eSQlpffQxEo)


size sorum şu olucak.. bu konu hakkında fikri olan varmı acaba..


çünki sadece sehirde yaşamak değil içimdeki sıkıntı , mümkün olduğu kadar faturalardan ve fatura ödeten kredi kartlarıyla ömrümüzü çalan sistemden de uzak olmalıyım.. bunun için de en az bağımlılık istiyorum... dünyanın öbür ucunda bu şekilde şehirlerden ayrılıp şu an ikinci nesillerini büyüttükleri farklı yaşayan , doğal yaşayan insanlar var.


*** ediyorum.. tekrar merhaba..

adembaba1
14-03-2013, 06:06
yapilabilir:D ilk once bedava eski araba lastiklerini nerden temin edebiliriz onu ogrenmek lazim,araba lastikleriyle duvarlari insa edebilirsiniz,iclerini toprakla doldurarak..bu yontemlerle nasil ev yapildigi youtube de var.

tiryaki
14-03-2013, 15:04
earthship konusu ilginç geldi, biraz araştırdım. her iklimde çalışan model çok fazla iddialı. Avrupa'da adaptasyon konunusunda ciddi sorunlar yaşanmış. Biz biraz daha şanslıyız. İzmir gibi kışları ılık geçen bir yer uygun olabilir. 3 odalı evin tasarım planlarını 8000 $a satıyorlar. Ayrıca danışmanlık almadan ya da seminerlere gitmeden yapmak çok kolay değil gibi geldi bana.

Şuna bir göz atın derim:
Performance (http://www.earthshipeurope.org/index.php/earthships/performance)

gadem35
17-03-2013, 02:18
evet haklısınız. eğitim almadan bu işe girişmek sanırım tam anlamıyla macera olucaktır. bununla ilgili biraz araştırdım ve permakültür ile ilgili bazı seminer ve eğitim kamplarıyla ilgili bilgilere ulaştım. ana konu earthship olmasada , sürdürülebilir yaşamla ilgili pek çok konu ve yöntemi içeriyor. ayrıca sadece yöntem değil alternatif ve kesinlikle doğa ile özdeş bir yaşam tarzını biçimliyor.

performanslar ile ilgili yazılara göz gezdirdim. aklıma bir kaçı ile ilgili soru işaretleri bu konuyu araştırırkende gelmişti. hatta toprak altı ortalama ısı değerlerine bile tam anlamıyla güvenilebilirmi diye düşünmüştüm. neden derseniz , bu planı gerçekleştireceğiniz toprağın yapısınında bu konuda belirleyici olacağını düşünüyorum. toprak var toprak var.. örneğin ben bu planı kafamda oluştururken çeşme - ıldır köyü bölgesinde düşünmüştüm hep. toprak olarak her ne kadar verimli görünsede çevrede yapılan sitelerin inşaatlarında yerin biraz altında tam bir kireçli toprak görünüyor. hiç bir bilgim yok ama belkide bu haliyle daha normal bir toprağa nazaran daha soğuk bir iç ısıya sahip olabilir diye düşünüyorum.


Araştırmaya devam. ayrıca dediğiniz gibi ayrıntılı bir plan olmadan bu işe girelecek gibi değil. evin dış yapısıyla ilgili bir çok detay ortalıkta bolca mevcut. ancak evin altında çalışan sistemlerle ilgili kaba taslak bir kaç bilgi var.. ve eminim bu farklı inşaat methodunun kendine has birsürü tekniği olduğunada eminim....

ebrulim77
20-03-2013, 08:41
sanırım ben şanslı gruptanım..evimiz yaşadığımız işimizin gücümüzün olduğu yerde ve bahçesi var.buraya merkezden 4 ay kadar önce taşındık merkeze 3-4 km uzaklıkta.site içinde villa tipi evimizin ön bahçesi düzenlenmiş arka bahçesi çok büyük olmasada çeşitli ağaç fidanları ve sebze ekecek kadar..taşınıca ilave olarak 2 kiraz 1 bodur nar 1 limon ve hurma diktik..sebze ekeceğimiz yeri şimdilik belleyip gübreledik..bir yandan çiçek dikiyorum güllerim var..kısacası baharda verandada çayımı içerken yeşillik görüp mutlu olacağım inşallah..herkese mutlu sağlıklı yeşillik dolu günler dilerim..:rolleyes:

salvadore-tr
20-03-2013, 08:59
Bence soruna yanlış yerden bakıyorsunuz. Kaçmayıp mücadele edelim. Mesela bağlı olduğumuz belediyeye hergün telefon edelim çevre düzenlemesi isteyelim kaldırımlara esnafların malları yeri çiçek platformları, inanın elektirik direklerine bile çiçeklik konuyor, Sinop belediyesinde var, bu şekilde çevremize ve sevdiklerimize birazda göz zevki ve toprak hissi verebiliriz. başka türlüsü hem macera **** geniş imkan gerektiriyor. herkes villa alacak durumda değil ve yaşadığı yere bir şekilde bağımlı kapitalizm içinde ancak bunu yapabiliriz daha fazla hak talep etmeliyiz.

ayazkentli
21-03-2013, 12:35
Büyük usta'dan tam bu konumuza uygun bir filim.


Elektiriğe ihtiyacımız yok.
Traktöre ihiyacımız yok.
Geceler aydınlanmasın, Çünkü yıldızları göremeyiz... gibi, bol mesajlı güzel bir filim.

Su Değirmenleri Köyü - Akira Kurosawa's Dreams (Yume - 1990) on Vimeo (http://vimeo.com/34415863)

tiryaki
11-04-2013, 07:56
Bu sabah tesadüfen denk geldiğim, sovyet rusya'sında yaşanmış, hüzünlü bir kaçış hikayesi (ingilizce)

For 40 Years, This Russian Family Was Cut Off From All Human Contact, Unaware of WWII | History & Archaeology | Smithsonian Magazine (http://www.smithsonianmag.com/history-archaeology/For-40-Years-This-Russian-Family-Was-Cut-Off-From-Human-Contact-Unaware-of-World-War-II-188843001.html)

mayistos
06-11-2013, 11:07
YKY nin çıkardığı Sanat Dünyamız dergisinde yıllar önce okuduğum, yıllar sonra bile benim için önemini hiç kaybetmeyen bir cümle var ''çekip gitmek alışkanlığa karşı kendi sürecini başlatmaktır''.Birey olarak kendi varoluşumuzu sorguladığımız da ve düşünsel olarak bir yerlere geldiğimizde batıda sık olan bu kaçmalar bizde de çoğalacaktır.

tiryaki
11-11-2013, 12:12
imece usulü çalışan earthship imar ekibi kursak nasıl olur? Avrupada benzeri bir grup gördüm, neden biz yapamayalım?

pria
26-11-2013, 21:25
Dün gece TRT'de ''Bir avuç toprak'' belgeselinin bir bölümünü izledim..
Ekolojik köyün kurucusu şu minvalde konuştu:

''İstanbul gibi büyük şehirlerden bıkıp kaçmak, kurtulmak, doğayla içiçe yeni bir hayat özlemi duyan insanlar önce gelip bizlerin arasında kalır ve doğa ile içiiçe yaşamanın artılarını ve eksilerini gördükten sonra asıl kararlarını verirlerse daha iyi olur..Nitekim, bizim aramıza bu özlemle katılan insanlardan bazıları gelip aramızda bir müddet kaldıktan sonra bu işin o kadar kolay olmadığını anlayıp tekrar şehirlerdeki onları daha mutlu eden hayatlarına geri dönüyor ve körükörüne tarla alıp, ev yapmak hayallerinin ancak bir ''hayal'' olduğunu anlıyorlar..

Belgeselin tamamını izleyin derim:

Bir Avuç Toprak - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=3x2xXw5tXnE&feature=youtu.be)

Bir Avuç Toprak - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=KkegKSCcLJA)

Bir Avuç Toprak Toprak İncili - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=0uxoma7cjeE)

http://www.youtube.com/watch?v=xCj4Kawc8z4

Bir Avuç Toprak - YouTube (http://www.youtube.com/watch?v=CJ3mfiIJ8MI)


https://www.facebook.com/video/video.php?v=232381403557684

tiryaki
27-11-2013, 03:05
Teşekkürler sevgili Pria, demek TRTde hala güzel şeyler de oluyormuş. Son verdiğiniz link belgesele ait değil sanırım. youtube'da başka bölümler de var.
bu da ilginç
Bir Avuç Toprak – Marmariç - Marmariç Permakültür (http://marmaric.org/bir-avuc-toprak-marmaric/)

gulsenmerkez
30-05-2015, 20:35
Evet sizi tum samimiyetimle takdir ettim. Korkusuzsunuz ve tembel degilsiniz ve de sabirlisiniz. Allah islerinizi rast getirsin.

Kolay gelsin
Gulsen

kavil
12-09-2015, 01:07
Herkese merhaba. konuyu 2,5 saat gibi bir sürede baştan sona bir oturuşta bitirdim.
ufaktan kendimi tanıtayım. 21 yaşındayım. İTÜ Mimarlıkta 3. sınıf öğrencisiyim. ailem doğma büyüme eskişehir merkezli ve memur, ne bir köyümüz ne bir tarla arsa vs var.
Bende liseye kadar eskişehirde okuyup ardından üni sebebiyle istanbula geçici olarak taşınmak zorunda kaldım.
inanın şehirlerin Ş sinden hoşlanmıyorum. nasılki köydeki bir genç internetim olsa sinemaya gitsem kafede otursam, kızlarla görüşsem etsem vs vs diyorsa bende şu anda keşke bi bağım bahçem, kümesim küçükbaşım vs olsa, şebekeden bağımsız el emeği alın teri şeylerle uğraşsam diye düşünüyorum. kendi çağımda günü birlik 2 gecelik vs kampların yanı sıra arkadaşımla atış talimi, trekking vs şeyleri yapmaya çalışıyoruz ancak yetmiyor.

herhangi bir gelirim şimdilik yok. ancak yaşımın en uygun olduğu zamanlarda bunlar. kalkıp 50 yaşından sonra bir tarla alıp ev yaptırtıp bahçesiyle uğraşmak ve yapmak ile 20li yaşlarımdaki zihnen ve fiziksel gücüm aynı olmayacak. ama hayatta kalmak içinde para lazım.

okulum 2 seneye bitse ardından 1 yıl askerlik desek yaş olucak 25 çalışıp para biriktir desek 15 yıl oldu yaş 40. e eş çoluk çocuk vs dersek onların okulu büyümesiydi vs vs derken ömür geçicek olucak yaş 55-60, o saatten sonra ne bağ bahçeyle uğraşak derman mı kalır.

inanın kafam karışık ve kötü hissediyorum sırf bundan dolayı. diyeceksinizki sende bizi öldürdün mezara gömdün diye. her şey istek meselsi burada benden yaşça büyük bütün abilerimi ablalarımı takdir edip ellerinden öpüyorum ancak 3 günlük dünyada böyle basit bir zevk için bu kadar beklemek zorunda olmak beni üzüyor.
Saygılar.

Sağanak
12-09-2015, 17:18
Herkese merhaba. konuyu 2,5 saat gibi bir sürede baştan sona bir oturuşta bitirdim.
ufaktan kendimi tanıtayım. 21 yaşındayım. İTÜ Mimarlıkta 3. sınıf öğrencisiyim. ailem doğma büyüme eskişehir merkezli ve memur, ne bir köyümüz ne bir tarla arsa vs var.
Bende liseye kadar eskişehirde okuyup ardından üni sebebiyle istanbula geçici olarak taşınmak zorunda kaldım.
inanın şehirlerin Ş sinden hoşlanmıyorum. nasılki köydeki bir genç internetim olsa sinemaya gitsem kafede otursam, kızlarla görüşsem etsem vs vs diyorsa bende şu anda keşke bi bağım bahçem, kümesim küçükbaşım vs olsa, şebekeden bağımsız el emeği alın teri şeylerle uğraşsam diye düşünüyorum. kendi çağımda günü birlik 2 gecelik vs kampların yanı sıra arkadaşımla atış talimi, trekking vs şeyleri yapmaya çalışıyoruz ancak yetmiyor.

herhangi bir gelirim şimdilik yok. ancak yaşımın en uygun olduğu zamanlarda bunlar. kalkıp 50 yaşından sonra bir tarla alıp ev yaptırtıp bahçesiyle uğraşmak ve yapmak ile 20li yaşlarımdaki zihnen ve fiziksel gücüm aynı olmayacak. ama hayatta kalmak içinde para lazım.

okulum 2 seneye bitse ardından 1 yıl askerlik desek yaş olucak 25 çalışıp para biriktir desek 15 yıl oldu yaş 40. e eş çoluk çocuk vs dersek onların okulu büyümesiydi vs vs derken ömür geçicek olucak yaş 55-60, o saatten sonra ne bağ bahçeyle uğraşak derman mı kalır.

inanın kafam karışık ve kötü hissediyorum sırf bundan dolayı. diyeceksinizki sende bizi öldürdün mezara gömdün diye. her şey istek meselsi burada benden yaşça büyük bütün abilerimi ablalarımı takdir edip ellerinden öpüyorum ancak 3 günlük dünyada böyle basit bir zevk için bu kadar beklemek zorunda olmak beni üzüyor.
Saygılar.
Sayın kavil, anladığım kadarıyla henüz arazi fiyatları ve ev yapımlarıyla ilgili bir araştırmanız yok. Hayallerinizi gerçekleştirmenin zorluğu nerede ve nasıl bir hayat sürmek istediğinizle alakalı. Arazi fiyatlarının yüksek olduğu bir bölgede, 250m2 ev yapmak isterseniz elbette yıllarca çalışmak zorundasınız.

Şehri sevmediğinizi söylediğinize göre sizin için küçük bir bağ evinin yeterli olacağını düşünüyorum. En azından başlangıç için yeterli olacaktır.
Belediye sınırları dışında olan arazilerin dönüm fiyatı 1000-1500tl olabiliyor. İleride eş ve çocuk sahibi olma ihtimalinizi göz önünde bulundurarak belediye sınırları dışında ancak ilçeye aşırı uzak olmayan (ortalama 45dk) bir köyde veya yakınında arazi bulabilirseniz, uzun yıllar sıkıntı çekmezsiniz.

***Askerlik***
Askerliğinizi subay olarak yaparsanız 1 yıl, kısa dönem olarak yaparsanız 6 ay sürecek. Subay olarak yaparsanız aylık 2000tl civarı bir maaşınız olacak. Bu para hayalleri gerçeğe dönüştürmeye başlamanızı sağlayacak. Kışlada kalmayacağınız için, terhis zamanı yaklaşınca işinizi garanti altına alabilirsiniz.

***Mimarlık***

Cahilliğimi bağışlayın ama birkaç soru sormam gerekiyor ;)
1-İşinizi evde icra etmeniz mümkün mü ? İleride mümkün olacak mı ?
2-Mümkün değilse hangi şehirde yapmayı düşünüyorsunuz ?

İş sahibi olmak elbette kolay değil ama, sonuçta mimar olacaksınız. İstanbul'da çalışacağınızı varsayalım. Bunun yerine başka bir şehrin ilçesinde iş sahibi olabilirseniz, ilçeye aşırı uzak olmayan bir yerden arazi alıp(belediye sınırları dışında) en kötü ihtimalle muhtardan alacağınız bir belgeyle bağ evinizi yaparsınız. İşinizle eviniz arasındaki mesafe İstanbul trafiği kadar can sıkıcı olmayacaktır ;) . Bu konular hakkında pek çok ihtimal olduğundan dolayı varsayımları bir kenara bırakıp sizi aşağıdaki konuya yönlendiriyorum.
http://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/33611.htm

Arazi konusunda verebileceğim bir bağlantı yok. Forumdaki arazi konusu en son baktığımda güncel değildi.

Söylenecek çok şey var ama hava sıcak olduğu için daha fazla yazamayacağım ;) . Siz hayallerinizde vazgeçmeyin, elbet bir çaresi bulunur.

kiziltan
12-09-2015, 18:29
Belediye sinirlari disinda donumu 1500 TL tarla var mi ? Elbette ben Ege bolgesinde aradim, internet uzerinden, donumu 8-10.000 TL soylenenler var. Alici olup gidilse belki indirim mumkun olur.

Soke taraflari ve Didim arka taraflari 12.000 e kadar oturulabilecek yarler var.

Sağanak
12-09-2015, 18:57
Belediye sinirlari disinda donumu 1500 TL tarla var mi ? Elbette ben Ege bolgesinde aradim, internet uzerinden, donumu 8-10.000 TL soylenenler var. Alici olup gidilse belki indirim mumkun olur.

Soke taraflari ve Didim arka taraflari 12.000 e kadar oturulabilecek yarler var.

Sayın kiziltan, aynı hataya bende düşmüştüm. x şehrinde arazi olarak ararsanız bulmanız çok zor. x şehrinde x fiyata arazi diye ararsanız 1dk içinde bulabilirsiniz. Hatta bazı ilanlarda ada ve parsel numarası bile veriliyor. Bu şekilde devletin sitesinden yerini ve durumunu görebiliyorsunuz.

kiziltan
12-09-2015, 19:08
O aramalari yaptim, ancak haritada bakinca ulasim sorunu goruluyor, yakininda yerlesim yoksa guvenlik sorunu, en onemlisi gidip gormek ve suyu varmi bakmak. Yerlesim yerine yakinsa , oturacaginiz yere biraz uzak bile olsa agaclandirarak birisine emanat edebilirsiniz, isteyacagi maas cok olmayacaktir.

kiziltan
12-09-2015, 19:37
Mantar ciftligi dusundunuz mu ? Binanin sabit yapi olmasina gerek yok, sera tipi de oluyor. Kazandikca buyutebilirsiniz. Arsaniz buyukse salma tavuk yapip az da olsa ek gelir olabilir, ve ya ufak bir sera olabilir. Bunlar icin buyuk yatirim istemiyor. Onemli olan pazarlayabilmek. Pazarlamayi halledebilirseniz sehire yakin yer olabilir, isinizi da o sehirde kurabilirseniz mali sorun olmaz. Egitimli olmaniz avantaj, seracilik ve mantarcilik kurslari var, ucretsiz de. Arastirip katilabilseniz faydali olur. Yapmasaniz bile birseyler ogrendiniz ya. Boyle bir yeriniz olsa, sus tavugu, tavsan, bildircin, kedi uretimi gibi fazla yatirim istemeyen, yer olarak da maliyeti kolay kaldirilabilecek ama akari olabilecek seyler var. Bir yerden baslayin gelir gerisi. Evinizden mesleginizi kisitli da olsa goturebilseniz baslangictaki gelir size yetebilir. Ege Bolgesi`ni secerseniz, havasi iyi, fiyatlar uygun, turizm nedeniyle pazar var. Saglicakla kaliniz.

TCM
12-09-2015, 21:17
...herhangi bir gelirim şimdilik yok. ancak yaşımın en uygun olduğu zamanlarda bunlar. kalkıp 50 yaşından sonra bir tarla alıp ev yaptırtıp bahçesiyle uğraşmak ve yapmak ile 20li yaşlarımdaki zihnen ve fiziksel gücüm aynı olmayacak. ama hayatta kalmak içinde para lazım.

okulum 2 seneye bitse ardından 1 yıl askerlik desek yaş olucak 25 çalışıp para biriktir desek 15 yıl oldu yaş 40. e eş çoluk çocuk vs dersek onların okulu büyümesiydi vs vs derken ömür geçicek olucak yaş 55-60, o saatten sonra ne bağ bahçeyle uğraşak derman mı kalır...ancak 3 günlük dünyada böyle basit bir zevk için bu kadar beklemek zorunda olmak beni üzüyor.
Saygılar.

Üç günlük dünyada böyle basit bir zevk için yirmili yaşların başında kendini strese sokmanın, efkarlanmanın gereği yok. Olaya şu an görmek istediğin yerden bakıyorsun. Bence hayatının akışını yönlendirecek mesleğin için bu yaşlarda çalışma, girişim, özveri vs. öncelik vermen doğru olacaktır. Mantar ve bıldırcın yetiştirip 45 yaşına geldiğinde 'bu işte bir yanlışlık oldu' dersen geriye dönüş zor olur. Ancak elin ayağın tutup, aklın yerinde olduktan sonra her yaşta şu an istekli olduğun uğraşları yapabilirsin. Sağlığın elverdikçe hayat her yaşta güzeldir.

Yaşıma (45) istinaden tekil ikinci şahısla hitap etmenin uygun olacağını düşündüm, sevgi ve saygılarımla...

kavil
12-09-2015, 22:32
Sayın kavil, anladığım kadarıyla henüz arazi fiyatları ve ev yapımlarıyla ilgili bir araştırmanız yok. Hayallerinizi gerçekleştirmenin zorluğu nerede ve nasıl bir hayat sürmek istediğinizle alakalı. Arazi fiyatlarının yüksek olduğu bir bölgede, 250m2 ev yapmak isterseniz elbette yıllarca çalışmak zorundasınız.

Şehri sevmediğinizi söylediğinize göre sizin için küçük bir bağ evinin yeterli olacağını düşünüyorum. En azından başlangıç için yeterli olacaktır.
Belediye sınırları dışında olan arazilerin dönüm fiyatı 1000-1500tl olabiliyor. İleride eş ve çocuk sahibi olma ihtimalinizi göz önünde bulundurarak belediye sınırları dışında ancak ilçeye aşırı uzak olmayan (ortalama 45dk) bir köyde veya yakınında arazi bulabilirseniz, uzun yıllar sıkıntı çekmezsiniz.

***Askerlik***
Askerliğinizi subay olarak yaparsanız 1 yıl, kısa dönem olarak yaparsanız 6 ay sürecek. Subay olarak yaparsanız aylık 2000tl civarı bir maaşınız olacak. Bu para hayalleri gerçeğe dönüştürmeye başlamanızı sağlayacak. Kışlada kalmayacağınız için, terhis zamanı yaklaşınca işinizi garanti altına alabilirsiniz.

***Mimarlık***

Cahilliğimi bağışlayın ama birkaç soru sormam gerekiyor ;)
1-İşinizi evde icra etmeniz mümkün mü ? İleride mümkün olacak mı ?
2-Mümkün değilse hangi şehirde yapmayı düşünüyorsunuz ?

İş sahibi olmak elbette kolay değil ama, sonuçta mimar olacaksınız. İstanbul'da çalışacağınızı varsayalım. Bunun yerine başka bir şehrin ilçesinde iş sahibi olabilirseniz, ilçeye aşırı uzak olmayan bir yerden arazi alıp(belediye sınırları dışında) en kötü ihtimalle muhtardan alacağınız bir belgeyle bağ evinizi yaparsınız. İşinizle eviniz arasındaki mesafe İstanbul trafiği kadar can sıkıcı olmayacaktır ;) . Bu konular hakkında pek çok ihtimal olduğundan dolayı varsayımları bir kenara bırakıp sizi aşağıdaki konuya yönlendiriyorum.
http://www.agaclar.net/forum/buralardan-cekip-gitmek-ev-yapimlari/33611.htm

Arazi konusunda verebileceğim bir bağlantı yok. Forumdaki arazi konusu en son baktığımda güncel değildi.

Söylenecek çok şey var ama hava sıcak olduğu için daha fazla yazamayacağım ;) . Siz hayallerinizde vazgeçmeyin, elbet bir çaresi bulunur.

Sayın Sağanak, detaylı ve bilgilendirici cevabınız için teşekkür ediyorum. müsadenizle devam edeyim.
Yarına sağ çıkıp çıkmayacağımız bile belli değil o sebeple şu gün şu saat kafamdaki şeylerde 5 sene sonra değişebilir ancak dün dediğim gibi tek solukta konuyu bitirdim. Linkten linke atlayarak biraz mevzuata vs de bakındım. Daha bitirmemiş olsam dahi mesleğim gereğide faydalı olabilecek şeyler öğrendim.

Geçtiminiz senelerde okuldan tanıştığım bir itü makine müh öğrencisi arkadaşımın tekirdağda tarlaları olduğu ekip biçtiklerini vs sohbet esnasında öğrendim ve kendisiyle iletişme geçip yaklaşık 1 ay kadar hasat zamanı kendisiyle tekirdağda kaldım. Traktörlerle tarlayı pulluklarla bellemekten, biçerdöverle hasat yapmaya, tarlada karpuz-peynir ekmek yemekten büyük-küçük baş bakmaya kadar görebildiğim çok güzel şeyler oldu. :cool:

Dünkü konu ardından mevzuatı incelediğimde belediye sınırları dışarısındaki tarlaların ekip biçilmesine devam açısından sadece %5 imar izni verilmesi ve minimum 5.5 dekarlık bir alan olması ve max 250m2 ye kadar imar izni verildiğini okudum. doğruluğunu resmi kurumlardan tasdik edememiş olsamda bu gibi bir uygulama var ise minimum 5,5 dönümlük tarla alınması gerekiyor.

Kendi açımdan bu işi başlarda tek ve kas gücüyle yapacağım düşünülürse 5 dönüm benim gözümde çok çok büyüdü açıkcası. Bahçeli müstakil bir evde oturuyoruz şu anda eskişehirde ve 200 m2 lik bir bahçe bile tatil zamanı olmasına rağmen gün sonu gelindiğinde insanı yoruyor. benim 1 dönüm ve üzeri bir tarla arazinin altından tek başıma kalkman bana pek makul gelmiyor gibi.


Mesleği icra etme anlamında dediğiniz pek ala yapılabilir ancak şu bir gerçekki ilçede muhtemelen 1 kazanılırken büyük şehirde 10 kazanılma potansiyeli var. Daha erken belki ancak mezun olup askerlik sonrası Özbekistan-Kazakistan türevi uzak asya ülkelerinde 8-15 yıl arası çalışıp ciddi bir maddi birikim yapıp TR ye o şekilde dönme düşüncem var. öte yandan bölümden hiç keyif almayan ben bu yaz 36 iş günü 1,5 aydan bir az fazla bi staj yaptım ve mesleğin piyasanın özellikle şantiye ortamının tadını aldım ve ciddi anlamda uğraşıldığı takdirde iyi bir kazanç sağlıyabiliyor. ancak tüm bu şeyler için aralıktız bir emek ve uğraş lazım.
Devlette memur olmak dışında özel sektör ne yazık ki kendi şirketiniz olmadığı takdirde iyi bir ücret alınsa dahi oldukça acımasız şartlarda çalıştırıyor. Büro olsun şantiye olsun bayram seyran demeden sabaha kadar beton dökümünü bekle, hafriyat aletleri gelsin gitsin onlara bak derken sabah 7 akşam 8-9 a kadar kaldığım oldu staj süresince. bu tempodan sonra gelip bahçeyle uğraşakcak insanı geçtim karısı çoluğu çocuğu olan insanın evladını öpecek karısına sarılacak dermanı kalmaz.
Öte yandan 5 sene çalışıp para biriktirip ardından tarlaya yerleşsem yaş 50 olduğunda tarladan sıkıldım çalışacağım dendiğinde geri dönmek o kadar kolay olmayabilir.


Ancak dendiği gibi her şey kafamızda bitiyor. Yapılcak olduktan sonra hiç bir şey engel değil yeterki karar verelim. Ancak takdir edersinizki bilgisayar oyunu değil ve kaydedip tekrar yükleme gibi bi seçenek yok önümüzde o sebeple opsiyonları sonuna kadar değerlendirip en uygununu seçmek gerekiyor gibi.

Uzun oldu birazcık ancak okuyan yorumlayan herkese teşekkür ediyorum. Saygılar.

Sağanak
12-09-2015, 23:28
Sayın Sağanak, detaylı ve bilgilendirici cevabınız için teşekkür ediyorum. müsadenizle devam edeyim.
Yarına sağ çıkıp çıkmayacağımız bile belli değil o sebeple şu gün şu saat kafamdaki şeylerde 5 sene sonra değişebilir ancak dün dediğim gibi tek solukta konuyu bitirdim. Linkten linke atlayarak biraz mevzuata vs de bakındım. Daha bitirmemiş olsam dahi mesleğim gereğide faydalı olabilecek şeyler öğrendim.

Geçtiminiz senelerde okuldan tanıştığım bir itü makine müh öğrencisi arkadaşımın tekirdağda tarlaları olduğu ekip biçtiklerini vs sohbet esnasında öğrendim ve kendisiyle iletişme geçip yaklaşık 1 ay kadar hasat zamanı kendisiyle tekirdağda kaldım. Traktörlerle tarlayı pulluklarla bellemekten, biçerdöverle hasat yapmaya, tarlada karpuz-peynir ekmek yemekten büyük-küçük baş bakmaya kadar görebildiğim çok güzel şeyler oldu. :cool:

Dünkü konu ardından mevzuatı incelediğimde belediye sınırları dışarısındaki tarlaların ekip biçilmesine devam açısından sadece %5 imar izni verilmesi ve minimum 5.5 dekarlık bir alan olması ve max 250m2 ye kadar imar izni verildiğini okudum. doğruluğunu resmi kurumlardan tasdik edememiş olsamda bu gibi bir uygulama var ise minimum 5,5 dönümlük tarla alınması gerekiyor.

Kendi açımdan bu işi başlarda tek ve kas gücüyle yapacağım düşünülürse 5 dönüm benim gözümde çok çok büyüdü açıkcası. Bahçeli müstakil bir evde oturuyoruz şu anda eskişehirde ve 200 m2 lik bir bahçe bile tatil zamanı olmasına rağmen gün sonu gelindiğinde insanı yoruyor. benim 1 dönüm ve üzeri bir tarla arazinin altından tek başıma kalkman bana pek makul gelmiyor gibi.


Mesleği icra etme anlamında dediğiniz pek ala yapılabilir ancak şu bir gerçekki ilçede muhtemelen 1 kazanılırken büyük şehirde 10 kazanılma potansiyeli var. Daha erken belki ancak mezun olup askerlik sonrası Özbekistan-Kazakistan türevi uzak asya ülkelerinde 8-15 yıl arası çalışıp ciddi bir maddi birikim yapıp TR ye o şekilde dönme düşüncem var. öte yandan bölümden hiç keyif almayan ben bu yaz 36 iş günü 1,5 aydan bir az fazla bi staj yaptım ve mesleğin piyasanın özellikle şantiye ortamının tadını aldım ve ciddi anlamda uğraşıldığı takdirde iyi bir kazanç sağlıyabiliyor. ancak tüm bu şeyler için aralıktız bir emek ve uğraş lazım.
Devlette memur olmak dışında özel sektör ne yazık ki kendi şirketiniz olmadığı takdirde iyi bir ücret alınsa dahi oldukça acımasız şartlarda çalıştırıyor. Büro olsun şantiye olsun bayram seyran demeden sabaha kadar beton dökümünü bekle, hafriyat aletleri gelsin gitsin onlara bak derken sabah 7 akşam 8-9 a kadar kaldığım oldu staj süresince. bu tempodan sonra gelip bahçeyle uğraşakcak insanı geçtim karısı çoluğu çocuğu olan insanın evladını öpecek karısına sarılacak dermanı kalmaz.
Öte yandan 5 sene çalışıp para biriktirip ardından tarlaya yerleşsem yaş 50 olduğunda tarladan sıkıldım çalışacağım dendiğinde geri dönmek o kadar kolay olmayabilir.


Ancak dendiği gibi her şey kafamızda bitiyor. Yapılcak olduktan sonra hiç bir şey engel değil yeterki karar verelim. Ancak takdir edersinizki bilgisayar oyunu değil ve kaydedip tekrar yükleme gibi bi seçenek yok önümüzde o sebeple opsiyonları sonuna kadar değerlendirip en uygununu seçmek gerekiyor gibi.

Uzun oldu birazcık ancak okuyan yorumlayan herkese teşekkür ediyorum. Saygılar.

Dediğiniz gibi mesleğinizi yapıp para biriktirdikten sonra işiniz daha kolay olacaktır. Ben şehre tahammül edemediğinizi düşünerek öyle yazmıştım ;) . Gerçi mesleğinizi sevdikten sonra şehir bile katlanabilir oluyor.Zaten kendinize iyi bakıp, sporunuzu eksik etmedikten sonra 80 yaşında bile köye gidebilirsiniz.
5 veya 15 sene sonra iyi haberlerinizi bekliyor olacağım ;) . İyi geceler diliyorum.

Hellmarch
16-09-2015, 10:29
Dünkü konu ardından mevzuatı incelediğimde belediye sınırları dışarısındaki tarlaların ekip biçilmesine devam açısından sadece %5 imar izni verilmesi ve minimum 5.5 dekarlık bir alan olması ve max 250m2 ye kadar imar izni verildiğini okudum. doğruluğunu resmi kurumlardan tasdik edememiş olsamda bu gibi bir uygulama var ise minimum 5,5 dönümlük tarla alınması gerekiyor.




Minimum 5.5 dekar olması gerekliliği şartını nerede okudunuz? Tarlanın kadastral yola 25m cephe olması gerekliliği şartını duymuştum ama minimum 5.5 dekar şartına herhangi bir yerde rastlamadım. Mümkünse kaynağınızı paylaşabilir misiniz?

İyi günler.

kavil
16-09-2015, 17:10
Sayın Hellmarch,
Sizin mesajınız üzerine konuyu biraz daha okudum ve ne yazık ki net bir bilgiye kavuşamadım. sizde incelerseniz belki bir şeyler çıkarabiliriz.
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4882&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
den detaylı bakabilirsiniz.

benim anladığım ALTINCI BÖLÜM
Belediye ve Mücavir Alan Sınırları İçinde ve Dışındaki Yerleşme Alanı Dışında Kalan (İskân Dışı)
Alanlarda Uygulanacak Esaslar
İfraz ve Tevhid İşleri:
Madde 62- (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Üst ölçek planı bulunmayan iskan dışı alanlarda yapılacak ifrazlardan sonra elde edilecek her parsel (5000) m2 den küçük olamaz. Bu parsellerin tapu kadastro veya tapulama haritasında bulunan kamu eline geçmiş bir yola, yapılan ifrazdan sonra en az (25.00) m. cephesi bulunması zorunludur. Parselden terk suretiyle yol oluşturulamaz. Yeni yerleşme alanı oluşturma amaçlı ifraz işlemi yapılamaz.
(Ek fıkra:RG-30/6/2001-24448) 2510 sayılı İskan Kanunu uyarınca hazırlanan Tarımsal İskan Projeleri kapsamında yapılaşma amacı taşımayan tarımsal amaçlı ifrazlarda, yola cephe koşulu aranmaz.
Tevhid işlemlerinde (5000) m2 asgari büyüklük şartı aranmaz.
Yapı Şartları
Madde 63 - (Değişik:RG-2/9/1999-23804) Üst ölçek planı bulunmayan iskan dışı alanlarda bulunan parsellerde; inşaat alanı katsayısı %5 den fazla olmamak, yapı inşaat alanları toplamı hiçbir koşulda (250) m2 yi geçmemek, saçak seviyelerinin tabii zeminden yüksekliği (6.50) m.yi ve 2 katı aşmamak, yola ve parsel sınırlarına (5.00) m.den fazla yaklaşmamak şartı ile bir ailenin oturmasına mahsus bağ ve sayfiye evleri, kır kahvesi, lokanta ve bu tesislerin müştemilat binaları yapılabilir.


şimdi madde 62 ye göre bakıldığında bu ifraz etmek tabirinin tam olarak ne amaçlı kullanıldığını anlayabilmiş değilim. atıyorum 20 dekarlık alanın parsellenmesi sonrası 5dekardan daha az olmak mı demek yoksa inşaa edilen ev sonrası tarladan kalan alanın 5dekardan aşağı olmaması mı demek. ilki gibiyse sizinde farzettiğiniz gibi 25 m yola cepheli olan her tarlaya %5 ev yapılabilir demek lakin 1dekarlık alana 50m2 gibi bir şey söz konusu. kimisi için yeterli kimisi için yetersiz gelebilecek bir miktar. Saygılar

Cumhur Tonba
16-09-2015, 20:19
Ne mutlu size sayın Todor.
Bunları gerçekleştirebildiyseniz.


Karşılığında ne mi elde ettim;
İstediğim kadar kedi, köpek, kuş bakabiliyorum.
İstediğim kadar yüksek sesle müzik dinleyebiliyorum.
Domatesimde hiç bir şekilde suni gübre, ilaç yok.
Sütümde kesinlikle antibiyotik kalıntısı yok.
Sabah beni kuşlar uyandırıyor.
Evimde perde yok, çünkü içeriyi görmesini istemediğim kimse yok.
Fidanlarım büyüyor (bazıları meyve veriyor artık)

Bu listeyide uzatmak mümkün tabii.

Selamlar, saygılar.

TCM
17-09-2015, 08:50
Ne mutlu size sayın Todor.
Bunları gerçekleştirebildiyseniz...

Kimin neyi gerçekleştirdiğini pek anlayamadım. Bir sayfa geriye (birkaç sene) giderek 'todor' un yazısını bulmaya çalıştım o da yok, olayı da merak ettim :o

Jakin
17-09-2015, 09:10
Kimin neyi gerçekleştirdiğini pek anlayamadım. Bir sayfa geriye (birkaç sene) giderek 'todor' un yazısını bulmaya çalıştım o da yok, olayı da merak ettim :o

Sn. TCM ilk sayfanın ilk mesajında.. :)

karaagaci
22-09-2015, 14:26
Merhaba; Benim gibi düşünen insanlar varmı diye ararken rastladım bu foruma; yazılanları uzun süredir okuyorum, bir kısmını okurken yalnız olmadığımı görüyor mutlu oluyorum. Çevremdeki insanlara eşime sizin yazdıklarınıza benzer düşündüklerimi anlattığımda saçma buluyorlar.

Zaman zaman çok sıkılıyor gitmek lazım buralardan diyorum, hayal kuruyorum sizin gibi, sonra gidişin mümkün olmadığıyla ilgili düşüncelere çeviriyor, inanmasam da, kendimi bulunduğum düzene yeniden ayak uydurmaya zorluyorum.

Yaşamak istediğimizi değil, bize biçilen hayatı yaşıyoruz ne yazıkki.
Çocukluğum çoğunluğu şehirde apartman dairesinde geçti; fakat tatilde dedemin, babaannemin yaşadığı ankarada köyümüze giderdim, orada yaşadığım o bir iki aylık zamandaki çocukluğumdan anlar hayalimde zevkli parlak olan kalanlar, gerisi saman yığını gibi.
Babaannemle eşeğin sırtında sebzeleri sulamaya yaylaya giderdik. Babaannem su sularken meyve ağaçları altında oynardım, ağaç dallarından gemi yapar akan suda yüzdürürdüm. Öğlen olduğunda babaannemin evden getirdiği köy yoğurdunu köy ekmeğiyle yemesi ne tatlı idi. Rüzgar estiğinde ağaçların hoş sesleri, böceklerin vızırtıları hala aklımda. Sonra akşam olunca eşeği sebzelerle yükler gün batımında eve dönerdik. Kışın şubat tatilinde giderdim ayrı bir zevki olurdu, sobalı kerpiç evde kalırdık. Babaannemin sabah namazıyla kalkıp, hayvanlara bakmasını, koşturmalarını hayretle zevkle izlerdim, sonra sobada kaynattığı nefis sütten bana içirmesi vs vs.

Gerisi şehirdeydim, Babam memurdu, akşamdan sonra ikinci bir işte çalışırdı, sonra gece 9 da gelir sonra da sizin için çalışıyorum sizde derslerinize çok çalışın derdi, yorulur bizimle hiç vakit geçiremezdi gariban. Annem sürekli peşimizde dolanır ders çalışın der saçını süpürge ederdi. Gel de nasıl çalışma.

Sonra onların istediği gibi hep çalıştım, okudum, iyi okullar kazandım, şimdide maaşlı stresli bir işte çalışıyorum. Babama kızardım bize vakit ayırmadığı için fakat şimdi ben babamın durumundayım. Üstelik eşim de çalışıyor. Sonunda gelmek istediğim yer yaşam bu değildi ne yazık ki.

Nasıl bir düzendir arkadaş bu, nasıl bu hale geldik, ne yapmaya çalışıyoruz, bu kadar mı zor yaşamak. Yok sa biz mi abartıyoruz.
İnsan bu , bu kadar mı tekdüze yaşayacak, ruhunda özgürlük varken.
Modern zamanın köleleriyiz biz, bu gidişle bir masabaşında bağlı bitireceğiz ömrü.
Gitmek mi lazım yok sa gitmememek mi sürekli düşünerek.

TCM
23-09-2015, 00:41
Bu sayfaya ne zaman rastlasam şu hikaye aklıma geliyor;

Amerikalı zengin işadamı, bir iş seyahati sırasında küçük bir Meksika kıyı kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balıkçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar,
—Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı?
Balıkçı;
— Tümünü bir-iki saatte yakaladım.
— Niçin daha uzun süre kalıp daha fazla balık yakalamıyorsun?
— Ailemin geçimi için bu kadarı yetiyor.
— Günün kalan zamanını nasıl geçiriyorsun?
— Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğlende de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları, amigolarla beraber gitar çalıp şarap içeriz, eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var senyör.
Amerikalı gerinerek,
— Benim Harvard’dan MBA’m var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa sürede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle, yakaladığın balığı aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun.
Ve Amerikalı devam eder,
—Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip Mexico City’e, daha sonra Los Angeles’e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York’a yerleşirsin.
Balıkçı düşünceli, sorar,
—Peki senyör, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır?
Amerikalı yanıtlar,
—15–20 yıl kadar.
— Peki, bundan sonra senyör?
Amerikalı güler,
— Şimdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın!
—Milyonlar? Eee... Sonra senyör?
— Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla şarap içip, gitar çalarsın. Nasıl, mükemmel değil mi?”
Balıkçı ‘nin yüz ifadesi gevşemiş;
— İyi de ben zaten böyle yaşıyorum ki, hayallerimi neden erteliyim!

cseee
15-10-2015, 15:21
Hikayenin güncel durumu ne alemdedir acaba :) Kaçmak için emekliliği **** çoluk "çocuğun okulları bitsin" tezini beklemeye niyeti olmayan birileri merak ediyor olabilir :)

Grkm
21-06-2016, 04:15
Uzun zamandır aradıgim konuyu sonunda buldum :)
Buradaki çoğu insan gibi benimde köyde doğal,sessiz bir yaşam hayalim var ama bu hayalimi gerçekleştirmek hic kolay degil. Çünkü şu an 24 yaşındayim universite son sinif öğrencisiyim,Harita Mühendisligi okuyorum ve meslegim geregi kadastro,imar izinleri gibi bazi kanunlar hakkinda da bilgi sahibim.
Şehirde dogdum buyudum lakin bir ayagim hep köyde oldu,köyde zeytin agaclarimiz oldugu icin kış aylarinda annem babam ben ve kardesim kendi zeytinimizi toplar,köyün degirmeninde yağını cikartirdik,zeytinlerimizin diplerini capalamaya giderdik,sulamalarini yapardik gerci hala yapiyoruz,surekli gidiyoruz köye,bir de 2 sene önce babam arıcılıga merak sarip,kurslarina gidip sertifiklarini aldiktan sonra arıcılıga basladik.Arıcılık tek basina yapilacak bis is olmadigi icin bana da ogretiyor yavas yavas ve gercekten cok sevdim bu isi,hem teori de hem pratikte kendimi gelistirmeye calisiyorum ve ne yalan soyleyeyim toprakla,agacla,hayvanla ugrasmak kadar baska hicbir sey beni bu kadar mutlu etmiyor,sanki bunca sene boşa okudugumu dusunuyorum ve hala da bosa okuyormusum gibi geliyor bana ve iste bu yuzden moralim bozuluyor.
Önumde iki secenek var ya hayallerimin pesinden gidip mutlu olacagim bir hayat yasayacagim,cunku şu hayata bir kez geliyoruz ve istedigim mutlu olacagim hayati yasayacagim,ya da bunca sene ailemin ve benim emek harcayip sirf guzel bir meslek edinebilmek icin okudugum okulumu bitirip calistiktan sonra anca 50 li yaslarimda emekli oldugum zaman yasayabilecegim bir hayat...
Hayallerimden hic vazgecmiyorum vazgecmemde,hayallerimi daha da genisletiyorum,kafamda hergun planlar kuruyorum ama bunlarin onunde cok sayida engel var,maddiyat cok buyuk bir engel,ailemin beni okutmak icin yaptigi onca maddi ve manevi emek bosa mi gidicek endisesi var, tabi bir de kiz arkadasim var ki sen git ben gelmem diyor :)
Eger bir gun hayallerimin pesinden gitmeye karar verirsem sizlerin tecruberilerinizden yararlanabilmek icin agaclar.net ailesi ile paylasicagim, umarim bir gun herkes hayallerini gerceklestirebilir...

g.c.
21-06-2016, 07:35
Ne güzel hayaller, ne güzel bir görüş açıklığı, fikir teatisi...

Benim son dönemde biraz daha dikkatimi çeken nokta artık emekliliğine yakın değil, daha üniversite yıllarında "kaçış"ın yolları aranıyor. Üzerine hayaller kuruluyor. Yaşamak zorunda olduğumuz çevre adına da(sürekli sömüren düzen), farkındalığa sahip yeni bireylerin varlığı(iyi yetiştirilmiş genç nesil) adına da çıkarımlar yapmak mümkün.

Tez konusu olarak ele alınıp incelenmesi toplum sosyolojisinin yorumlanması için önemli.

vgezer
21-06-2016, 21:08
Değerli Grkm,
Evet insan bir kere dünyaya geliyor ve istediği gibi bir hayat yaşamak en doğal hakkı. Hayallerini gerçekleştirebilmen senin için çok kolay aslında bir ayağın köyde ama çok büyük bir engelin var bence o da kız arkadaşının ''sen git ben gelmem'' tavrı, sana hayatı zehir edebilecek bir durum bence. hiç istemediğin halde şehir yaşamına üstelik 65 yaşına kadar buna katlanacaksın. Bana göre aynı hayat görüşüne sahip kişiler ancak bir ömür boyu beraberlik düşünmeli yoksa iki taraf içinde zor bir durum olacaktır. çok güzel yaşanabilecek bir hayat orta şeker veya eziyet dolu halde yaşanacaktır hep bir şeyler yarım kalacaktır. Belki düşüncelerime katılmayabilirsin ama bu konu çok önemli, Şansın bol olsun.

Grkm
21-06-2016, 23:25
Değerli Grkm,
Evet insan bir kere dünyaya geliyor ve istediği gibi bir hayat yaşamak en doğal hakkı. Hayallerini gerçekleştirebilmen senin için çok kolay aslında bir ayağın köyde ama çok büyük bir engelin var bence o da kız arkadaşının ''sen git ben gelmem'' tavrı, sana hayatı zehir edebilecek bir durum bence. hiç istemediğin halde şehir yaşamına üstelik 65 yaşına kadar buna katlanacaksın. Bana göre aynı hayat görüşüne sahip kişiler ancak bir ömür boyu beraberlik düşünmeli yoksa iki taraf içinde zor bir durum olacaktır. çok güzel yaşanabilecek bir hayat orta şeker veya eziyet dolu halde yaşanacaktır hep bir şeyler yarım kalacaktır. Belki düşüncelerime katılmayabilirsin ama bu konu çok önemli, Şansın bol olsun.

Düşüncelerinizde çok haklisiniz,bende bu durumu çok düsünüyorum ama bana göre önümdeki en zor engel bu degil,daha buyuk engellerim var önümde ve engelleri aştığım zaman ben hayallerimi gerceklestiricem buna eminim,yaşamak istedigim hayat icin bazi fedakarliklar yapmam gerek ve zamani geldiginde bu fedakarliklari hic dusunmeden yaparim,kimseyi istemedigi hayata zorlayamam,dedigim gibi zamani geldiginde herkes kendi hayati icin en dogru karari verir ve bunu uygular...
İlerleyen zamanlarda bu forumda bende köye kaçış hikayemi anlaticam bundan eminim...

Rahat
01-12-2016, 13:36
Sayın Hellmarch,
Sizin mesajınız üzerine konuyu biraz daha okudum ve ne yazık ki net bir bilgiye kavuşamadım. sizde incelerseniz belki bir şeyler çıkarabiliriz.
Mevzuat Bilgi Sistemi (http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4882&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=)
den detaylı bakabilirsiniz.

benim anladığım


şimdi madde 62 ye göre bakıldığında bu ifraz etmek tabirinin tam olarak ne amaçlı kullanıldığını anlayabilmiş değilim. atıyorum 20 dekarlık alanın parsellenmesi sonrası 5dekardan daha az olmak mı demek yoksa inşaa edilen ev sonrası tarladan kalan alanın 5dekardan aşağı olmaması mı demek. ilki gibiyse sizinde farzettiğiniz gibi 25 m yola cepheli olan her tarlaya %5 ev yapılabilir demek lakin 1dekarlık alana 50m2 gibi bir şey söz konusu. kimisi için yeterli kimisi için yetersiz gelebilecek bir miktar. Saygılar



Yönetmeliği bulmuşsunuz. Yönetmeliğin anlamı şu: Kırsal alanda, planı bulunmayan yerlerde, Toprak Koruma Kanunu kapsamında özel bir durum yoksa, bir yola en az 25 metre cepheli ve toplam yüzölçümü 5000 m2'den küçük parsel oluşturulamaz. Yani, ifrazen oluşturulacak taşınmaz en az 5000 m2 olmalı ve bir yola en az 25 metre cephesi olmalı. İçerisine yapılacak bina da, toplam 250 metrekareyi geçmeyecek şekilde yapılabilir.

Konu hakkında daha detaylı bilgi isterseniz yardımcı olmaya çalışırım.

doğa07
14-12-2016, 00:55
Hafta sonu köye gittim babam ile birlikte çardak yaptık tüm aşamalarını fotoğrafladım yalnız bitiremedik eksik yerleri kaldı bir dahaki seferde tam bitmiş olur burada veya ayrı bir başlık altında ayrıntılı bir şekilde anlatacağım.

Ayrıca köyde komşumuz yaşlı bir teyze toprak fırın yapıyormuş ondan söz aldım bir hafta sonu yapacağız.
merhaba çardak ve toprak fırının fotoğraflarını yayınladınızmı

doğa07
14-12-2016, 01:03
Todor, fotoğraf makinam arızalı şuan. Yaptırınca çekeceğim. :D Sakın nazar değdirme ! Birazda baharı bekliyorum yapraklar çardağın tamamını kapatıyor, yanları bile kapatıyor. Çardağın altından geçerken bir tünelde hissediyorsun kendini. (: Çardakla kalmayacağım, bütün bahçeyi evin çatısına çıkıp, fotoğrafını çekeceğim.

Merhaba çardak ve bahçenin fotoğraflarını yayınladınızmı

QodaCH
10-03-2017, 18:46
Bazen buroda gevsersiniz ya, hayallere dalarsiniz, iste oyle bir his aninda daldim agaclar.net e ve sansima bu konu ...

Tak oturdu, iyi mi? tek kelime ile 10 numara, bayildim.
Hepsini okudum mu? Hayir. Soyle bir gezindim corbada tuzum olsun istedim ...

"
Çağımızın çalışma yüzyılı olduğu söyleniyor, öyle mi acaba? Yoksa yıpranmanın, sinir bozukluğunun, ruhsal ve bedensel çürümenin yüzyılını mı yaşıyoruz? Milyonlarca eğitimli insan dahi bu deliliğin esiri olmuştur. Bu delilik çalışma ve kazanma hırsıdır... Yaşamsal güçlerini, yani ruh ve vücut sağlığını tüketene kadar devam eden bir sonsuz kavga.
Ama hayatımız sonsuz değil ki.
Bu kaosun deli etmekte olduğu toplum insanlarından, güzel yaşam felsefesi ve düşünce tarihi dikkatle gizlenir, hiç bir şekilde gündeme getirilmez.
Siz hiç, Epikuros, Platon, Aristotales, Plutarkhos, Likurgus gibi dev düşünürlerin yaşam yorumlarının ekranlarda yer aldığını gördünüz mü?
Siz hafta sonu tatil günlerinin 'insanların en bilgesi' sayılan Likurgus'un eseri olduğunu duydunuz mu? Likurgus, Antik tarihte, çıkarttığı kanunla yurttaşlarına hafta sonu tatilini veren ilk 'filozof kral'dır.
Günümüz kapitalizminin sosyologları, ahlakcıları, siyasileri insan doğasını menfaatleri doğrultusunda saptırmışlar, mahfetmişlerdir.
Daha çocukluklarından itibaren aşırı tüketim ve israf idealiyle insanların bütün güzel yeteneklerini ve huylarını yok ederek, yalnızca öfkeli bir çalışma çılgınlıgı ve israf içine itmişlerdir... Bu da beraberinde sinirli ve huzursuz insanları ve aç gözlülük ahlaksızlığını yaratmıştır.
Halbuki 'Üçüncü Kültür'ün ve Zeitgeist belgelerinin seslendiği gibi,
"Doğada yaşam, daha az ile yetinme ahlakı ve mutlu ve sağlıklı yaşama hakkı verir" Doğaya Dönün aydın insanlar, çünkü Ait Olduğunuz Yer Orası.

"

- Bunu soyliyen Rüzgar Baba / Haldun Sevel -

Hepinize kucak dolusu selam doga dostlari

david72
11-03-2017, 10:15
Hepimiz genetiğimze aykırı yaşadığımızın farkındayız maalesef. Geçenlerde doğada analitik düşünebilme kabiliyetinin ve yaratıcılığın doğada yürüyüş yapan insanlarda daha fazla olduğuna dair bir belgesel izlemiştim. Bu da bilinç atlaması yaşayan düşünürlerin, peygamberlerin veya bilim adamların büyük keşiflerini neden doğada elde ettiklerini gayet iyi açıklıyor

tcoalngsau
24-05-2017, 01:15
acaba geçen bir kaç yılda şehirden kaçıp istediği yaşama erişen oldumu bu topicte :)

bahçe heveslisi
24-05-2017, 09:39
açıkçası bende sizin gibi merak ediyorum :)

aslında benim merak ettiğim gitmekten ziyade, gidenlerin geçimini nasıl sağladığı öğrenmek ama onuda ne yazık ki göremedim hiç bir başlıkta. Aslında gidenler ya emekliler, ya da hali vakti yerinde maddi olarak bir doygunluk içerisinde olanlardan(çalışmadan geliri olanlardan) oluşuyor. Yani maddi olarak bir geliri olmayan, gelirini tamamiyle köy yaşantısından elde edecek yaşı genç kişi veya ailelerin gittiğini henüz görmedim... :)

takorof
09-11-2018, 14:01
Bu konu başlığı ilk açıldığı günden bu yana 10 yıldan daha uzun bir süre geçmiş, bu arada yeni gidenler oldu, geri dönenler oldu hatta hayatını kaybedenler oldu. Çok az yazdım ama gidip de geri dönenlerden biri de benim. Aslında tam olarak döndüm denilemez zira Yalova'nın bir köyünden Marmaris'in bir köyüne transfer olduk denilebilir. Yani biraz daha fazla insanın, biraz daha fazla sosyal hayatın içerisine. Oğlum 5 yaşında iken satın aldığım arazi içerisine kurduğumuz hayat oğlumuzun 15 yaşına gelip, artık buralara gelmek istememesi daha çok insanlarla birlikte vakit geçirmek istemesi neticesinde böyle bir karar vermek zorunda kaldık maalesef.
Ve anladık ki, böyle bir hayat kurmak, yani " Büyükşehirden kaçıp gitmek" ya evlenmeden ve çocuk sahibi olmadan önce veya emekli olup, çoluk çocuğu yerlerine yerleştirdikten sonra vereceğiniz bir karar olmalıymış.
Yaklaşık 10 yıl doğanın içerisinde yaşamının büyük bir kısmını geçirmiş biri olarak diyorum ki; Doğadan uzaklaşabilirsiniz ama kopamazsınız.

ayazkentli
09-11-2018, 15:18
Ortamınızı bilmem ama en azından coğrafya ve iklim koşullarını göz önüne alarak daha iyi bir yere taşınmıssınız diyebilirim.


En azından iklim yaz aylarında çok sıcak olsa da, kış aylarında Yalova'ya göre çok çok daha ılık kışlar yaşamanız ve biraz daha uzun süre bahçelerde vakit geçirmeniz için avantajlı diyebiliriz.

(Tabii, yüksek bir yaylada değilde, aşağılarda bir köye yerleştiğinizi varsayarak yazıyorum).


Marmaris iklim yönünden çok daha ılımandır.

Hayırlı uğurlu olsun.

suvarii
09-11-2018, 20:25
açıkçası bende sizin gibi merak ediyorum :)

aslında benim merak ettiğim gitmekten ziyade, gidenlerin geçimini nasıl sağladığı öğrenmek ama onuda ne yazık ki göremedim hiç bir başlıkta. Aslında gidenler ya emekliler, ya da hali vakti yerinde maddi olarak bir doygunluk içerisinde olanlardan(çalışmadan geliri olanlardan) oluşuyor. Yani maddi olarak bir geliri olmayan, gelirini tamamiyle köy yaşantısından elde edecek yaşı genç kişi veya ailelerin gittiğini henüz görmedim... :)

Merhaba ben köye gidenlerdenim. Yaşım 39 endüstri mühendisiyim. Emekli değilim. Geçimimi hayvancılıkla sağlıyorum. Kaz geliştiriyorum. 8 ay oldu köye göçeli. Daha detaylı, yaşadıklarım ile ilgili ilerde paylaşım yapabilirim

ahmeter
09-11-2018, 20:33
Merhaba ben köye gidenlerdenim. Yaşım 39 endüstri mühendisiyim. Emekli değilim. Geçimimi hayvancılıkla sağlıyorum. Kaz geliştiriyorum. 8 ay oldu köye göçeli. Daha detaylı, yaşadıklarım ile ilgili ilerde paylaşım yapabilirim

Zahmet olmazsa biraz detaylı yazarsanız memnun olacağız Teşekkürler

encarte
10-11-2018, 22:46
Merhaba ben köye gidenlerdenim. Yaşım 39 endüstri mühendisiyim. Emekli değilim. Geçimimi hayvancılıkla sağlıyorum. Kaz geliştiriyorum. 8 ay oldu köye göçeli. Daha detaylı, yaşadıklarım ile ilgili ilerde paylaşım yapabilirim



Bence sizde anlatmalısınız.

Asoo
12-11-2018, 12:00
açıkçası bende sizin gibi merak ediyorum :)

aslında benim merak ettiğim gitmekten ziyade, gidenlerin geçimini nasıl sağladığı öğrenmek ama onuda ne yazık ki göremedim hiç bir başlıkta. Aslında gidenler ya emekliler, ya da hali vakti yerinde maddi olarak bir doygunluk içerisinde olanlardan(çalışmadan geliri olanlardan) oluşuyor. Yani maddi olarak bir geliri olmayan, gelirini tamamiyle köy yaşantısından elde edecek yaşı genç kişi veya ailelerin gittiğini henüz görmedim... :)


Merhabalar herkese.

Geçen Şubat ayından beri %90 köyde, %10 İstanbul'daydım. Son 2,5 aydır hep köyümdeyim. Sizin aradığınız vasıfları taşıyan biri değilim, "çalışmadan geliri olan" gruba dahilim. Emekliyim. Ama konu hakkında bir şeyler söyleyesim var.

Sıradan bir köylü kalkıp şehre gelse, bir bankada gişeye oturtsak, bir şirkette muhasebe veya insan kaynakları birimine yerleştirsek, mahalle bakkalını veya bir lokantayı işletmesini istesek ne kadar başarılı olursa, bir şehir insanı da köyde o denli başarılı olur.

Gerçek bir köylüde yılların birikimi bilgi var. Hatta kendisine miras kalan bilgiler de var. Bu bilgilerin modası geçmiş olabilir, bazıları yanlış da olabilir, ama kesinlikle onları kuşaklardır hayatta tutan bir bilgi dağarcıkları vardır.

Bir diğer konu alet-edevat, makina-ekipman birikimi. Sakın küçümsemeyin. İki senedir alıyorum bir türlü bitiremedim. Bir şey alıyorsunuz, kısa süre sonra bir büyüğüne, sonra daha küçüğüne ihtiyaç oluyor. Bakıyorum komşularımda hepsi babadan kalma var. Sadece arada yeniliyor veya bakım yapıyorlar. Tarım makinalarına hiç girmiyorum.

Meyva üretimi uzun vadeli bir şey. Otuz civarı ağaç diktim, bir adet vişne, üç adet dut yemek nasip oldu . :) Mevcut ağaçlardan bir kısmını da soğuk vurdu.

Bu sene buralarda baldan verim alan görmedim. Arıcılık tecrübem var teknik bilgim de iyi. Kimse bal alamazken ben bir kovandan 25 kg kadar bal aldım. Ama bölgedeki sarıca arıların bu kadar yoğun olacağını bilmediğimden geç tedbir alınca, iki kovanla bu sene tekrar başladığım arıcılıkta, kışa boş kovanlarla giriyorum. Köyümdekilerin farklı alanlardan elde ettikleri gelirleri var. Hayvancılık, arıcılık, meyvacılık, dağdan toplanan şeyler (kızılcık, kuşburnu, mantar vs.) Biri kötü gitse diğeri telafi ediyor.

Bir diğer konu, şehirden sıkılıp, bunalsanız, tabiat aşığı olsanız da sonuçta bazı yaşama alışkanlıklarınız ve tüketim alışkanlıklarınızla şehirlisiniz. Bu alışkanlıkların bir kısmını da köye taşımanız kaçınılmaz oluyor. Bu bazen şehirdekinden daha maliyetli olabiliyor.

Elinden her iş gelen biri olduğunuzu düşünseniz bile (bencileyin) köy hayatında yetersiz kaldığınız durumlar oluyor. Adeta güreş tutarak kestiğimiz köy ekmeğini komşu teyze salatalık doğrarcasına dilimleyiverince; beraber oduna gittiğimiz yaşlıca bir amca baltayı ustalıkla kullanırken; saman balyasını kaldırıp götüren bir hanım kızımızı gördüğümüzde; iki bastonla yürüyen ihtiyarın dik yamaçlara çıktığını izlediğimizde vücudumuzu tamamen farklı kullandığımızı anladık. Bu zamanla edinilecek bir şey.

Gariptir, en çok ayaklarım ve ayak bileklerim beni zorladı. Çünkü hemen tüm hayatım düz zeminlerde geçerken, şimdi bastığım her yer eğri büğrü. Buna bile alışmak bir zaman alıyor.

Bir de iş gücü meselesi var. Ailece geliyorsanız herkes işin ucundan tutmalı. Burada çok iyi kazanan insanlar tanıdım. Hepsi iş gücünü aile içinden temin ediyor. Her birey kendince bir konuya odaklanmış çalışıyor. Hem de çok çalışıyordu. Ve bu tür ailelerin, şehirde maaşlı olarak kazanmaları mümkün olmayan gelirleri var.

Sadede gelirsek, tüm giderlerinizi köyde yaptığınız bir işle karşılamak kısa vadede mümkün değil. Ama iyi hesaplanmış bir sermeye ile en az 3-4 yıl kazancım olmayacak diyerek köye gelinirse ve hayat standardınızı düşürmeye razıysanız başarılabilir diye düşünüyorum.

TCM
12-11-2018, 14:54
@ Asoo, bana göre mükemmel kaleminiz var. Tebrik etmek haddim değil ama en azından teşekkür etmek isterim. Bu özelliğiniz gibi, bazı şeyler Allah vergisi. Ağzıyla kuş tutsa adam sizin gibi yazamaz, ben 40 fırın ekmek yesem halam gibi hamur yoğuramam (bırakın ekmeğini yapmayı), siz ne yaparsanız yapın okey taşlarını arkasından benim gibi hızlı okuyamazsınız. Çok basit gibi görünen işleri dahi şöyle böyle öğrenmek için en az altı ay gerekir. Ustalaşmak ise uzuuun yıllar gerektirir. 20 m.kare yeri kürekle altını üstüne getirmek ne kadar zor olabilir ki? Öyle değil işte, seçtiğiniz kürek dahi önemli. Kayınpederim ben kürekle işlenirken baktı baktı da 'ne yapıyorsun öyle' diyerek aldı küreği elimden, sol ayağıyla küreğe bastı ve benim kollarımdan güç alarak yaptığım hareketi o sağa ayağından destek alarak yaptı. Geçen fasulye için çalı tipi fidancılık yapan bir abimizin bahçesinden kargı kesiyorum. Kargıları kestim kalınca iple bir arada tutmak ve eğrilip bükülmelerini engellemek için üç yerinden bağlıycam. Adam aldı ipi öyle güzel, kolay ve hızlı düğüm attı ki, aynı harekete altı kez yapmasına rağmen gram anlamadım. Bu işler böyle; içeride aşk var ise az veya çok her iş gelir insanın elinden. Ama şu gerçeği de akılda tutup kasılmamak lazım, 'her horoz çöplüğünde öter'. Mevlanaya sormuşlar 'ne bilirsin?' diye, 'haddimi bilirim' demiş.

takorof
13-11-2018, 09:00
Aslında bu siteye girip, yazıp çizerek paylaşanlar kadar, sadece okuyarak, hayal ederek veya küçük de olsa adımlar atarak, kaçmak gitmek isteyen o kadar çok insan var ki... Sn. Todor'un bu konu başlığı altında ilk mesajını paylaştığı 2006 yılından, 2017 yılının mayıs ayına kadar yüzlerce mesajın ardından uykuya geçen mesajlar, 1.5 yıl sonra yeniden, sanki hiç bir şey kaybetmemiş gibi aynı hızla, eski popülaritesini sağlamaya başladı. Bu da gösteriyor ki, kaçıp gidip devam edenler, geri dönenler kadar, hala kaçmak için can atan, gün sayan dostlarımız var.

EAkpınar
13-11-2018, 09:31
Köy de var. Ev de var. Ancak tek bildiğim 50 yıllık fındıklıkta dalından fındık koparmak. Ağaçlar.net e katılmadan önce aklıma gelmeyi bırakın söylendiğinde asla dediğim köye yerleşmek konusu artık bir heves halini aldı. Emekli olsak da gitsek.Evin dibine küçük bir sebze bahçesi yapsak. Tavuklarımız olsa gibi hayaller var şimdi hep aklımda.