View Full Version : Ev yapımları hakkında
Türkiye'de bor bileşikleri kullanan emprenye malzemesi satılıyor mu?
Sayın Uzum doğru söylüyorsunuz bir işin başına geçmeden herşey çok kolay gözüküyor. Saman balyalarıyla işe yarar yaşama alanları oluşturulabiliyor. Bank, bahçe duvarı gibi hatta saman balyası ile yapılmış otobüs durağı bile gördüm. Basit bir şey yaparak başlamak istiyorum.
Selahattin Yılmaz
12-03-2008, 14:29
Nasip olursa Bursa'nın ilk saman balyası evini ben yapacağım. Siz daha yerinizde sayın arkadaşlar. :D
crocuscuk
12-03-2008, 14:57
Sn Todor,
Hala satılık prefabrik konut var mı çevrenizde?
Aşağı yukarı fiyatları nedir,bilginiz var mı?
Benim almış olduklarımdan yok. Ama bir çok firma prefabrik konut üretiyor. Hatta Sayın Kumru'nun evide prefabrik.
Sayın ctuncel, Sayın Selahattin YILMAZ,
Balya ev deneyimlerinizi anlatmanızı sabırsızlıkla bekleyeceğim.
Selahattin Yılmaz
22-03-2008, 19:58
Saman balyasından evi tamamıyla kendim yapmayı düşünüyorum yavaş yavaş ve sabırla. Önce gereken parayı bulmalıyım tüm malzemeler hazır olduktan sonra balya gelmeli ve hemen yerleştirir yerleştirmez sıvamalıyım diye düşünüyorum bu nedenle önce ahşap iskeleti kurup durumu kontrol altına almalıyım ha deyince olmuyor çünki çok çok sınırlı bir ekonomiyle yapacağım bunu. Sıvamada da nasılsa bir grup oluştururum diye düşünüyorum Bursa ekiinden **** buradan takip edipte sıvayı öğreneceklerden, olmadı babamı çağırırım (inşaat ustasıdır da) hatta bu amaçla Tokat'ta köyümden eski topraklardan taktik alacağım gerçi toprak sıva konusunda Süleyman Amcam (http://www.wikimapia.org/#lat=40.247494&lon=29.019908&z=18&l=0&m=a&v=2) var ama . Ama beni düşündüren sizlerin tersine tamamiyle para :) yoksa sorunlar çözülmek için var ve birde Bursa'ya bir saman ev kazandırmanın mutluluğu...
Balya ev diğer yöntemlere göre en uygun maliyetlisi (2004-2005 yılında çok detaylı araştırdım) Yığma olarak yapmayı düşünürseniz ahşap iskelet maliyetini yok ediyorsunuz. Geri dönüşüm tesislerinde (Bursa'da çoktur) uygun fiyata ikinci el ahşap malzeme bulabilirsiniz (yerli almayın). Çatı ve/veya ev planını bulduğunuz malzemeye göre planlarsanız maliyeti daha da düşürebilirsiniz.
Merhaba, ben de aranızdaki bazı arkadaşlar gibi Karamürsel'e kaçanlardan oldum.
Karamürsel'in hemen üzerinde(girişteki büyük dörtyolağzından çıkılıyor) 2,5 km mesafede Çamçukur Köyü'nden 3 hafta önce bir arazi aldım. Şu anda hemen istediğimiz evi yapabilecek durumda değiliz, bu nedenle bir süre beklemede kalacağız.Ancak bu arada arsada faaliyetlerde bulunmak için can atıyorum(henüz fidan halinde hurma ağaçları var) bu sebeple geçici yani evi yaptırana kadar haftasonları arsada ikamet edebileceğimiz (eşim ve 7 yaşındaki oğlum ile) çeşitli alternatifler arıyoruz, bu konuda tavsiyelerinize açığım sevgili tecrübeli arkadaşlar.Hepinize sevgiler.
Görüşmek dileğiyle
aslan
11 adet OSB plakası
Kiremit çıtası (zemini oturtmak ve köşelere destek için)
Bahçe çardağı 3*3'lük (brandanın altında kaldığından görünmüyor, çatısı için)
Branda
Resimdeki bizim geçiçi barınak.
Sevgili Üzüm teşekkürler, fakat bu malzemeleri nasıl kullanıp birleştirdiğini de anlatırsan sevinirim, dedim ya serde acemilik var, elimde biraz iş becerisi vardır ama daha önce hiç böyle birşey yapmadım. Bir de böyle bir kulübe hava biraz serin olunca ne gibi şartlar sunuyor.
Teşekkürler Sevgili Kumru, köyünüzü duydum, hatta arsa araştırırken internette oralardan da çok ilan bakmıştım. Seracılık fazlaca yapılıyor galiba oralarda. Evet, size soracaklarım mutlaka olacaktır işin daha başında olduğumuz düşünülecek olursa.Umarım zamanla benden bıkmazsınız:rolleyes: görüşmek üzere
Herkeze merhaba , :)
Çocukluk yıllarımı geçirdiğim ve üniversiteden sonra ancak bayramda seyranda **** 2-3 ayda bir uğrayabildiğim Karamürsel’e kısa bir süre içinde İstanbul’dan dönüş yapıyorum.
İstanbul’dan ayrılmanın en zor tarafı bunca yıldır acı , tatlı anıları paylaştığımız dostlarımızdan biraz uzaklaşmak. Yine de Karamürsel’in İstanbul’dan çok fazla da uzak olmayışı ve Karamürsel’de yeni dostlar ediniyor olacak olmamız bizleri teselli ediyor.
Evimizi ayarladık , bir de küçük bir tarla ayarlabilirsek , boş zamanlarımızda bağ bahçe
işleri ile de uğraşmak istiyoruz. Bunun yanı sıra her tür doğa ve spor olayına da varız.
Burada Doğa yürüyüşü , Çevre gezileri , Rüzgar sürfü , Motorsiklet , Bisiklet , Tüplü dalış , Balık tutmak , Yelken , Kayak , Tenis , Bağ bahçe işleri , Mangal partileri v.b tüm olayları birlikte yapacak ve bilgileri , dostlukları paylaşacak insanlarla tanışmayı umuyoruz.
Karamürsel’in bu tür olaylar için çok uygun bir yer olduğunu düşünüyoruz. Açıkçası buraya gelecek olamamızın bir nedeni de bu aktiviteleri imkanlar el verdikçe doya doya yapabilmek.
Mesajlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum
Sevgilerimle,
Timuçin
Sevgili Üzüm teşekkürler, fakat bu malzemeleri nasıl kullanıp birleştirdiğini de anlatırsan sevinirim, dedim ya serde acemilik var, elimde biraz iş becerisi vardır ama daha önce hiç böyle birşey yapmadım. Bir de böyle bir kulübe hava biraz serin olunca ne gibi şartlar sunuyor.
Sayın aslan_k,
Yetişkin olarak şartları zorlayarak 2005 yılında Aralık ortasına kadar kaldık, ama kış aylarında kullanılmasını tavsiye etmem. Mayıs başından Eylül - Ekim ortasına kadar rahatlıkla kullanılır. Eğer ısıtıcı kullanılırsa önden ve sondan 15-20 gün fazladan kalınır. Kullanımıda iyi bir kamp çadırından daha iyi.
Yapılışını elimden geldiğince aşağıda anlatmaya çalıştım. Vida ve matkapla çalıştık. Kiremit çıtasını köşeli ve geniş olanlardan şeçtik.
- Toprağı düzledik. Taş agırlıklı toprak ile bir miktar yükselltik. Bol miktarda kireç döktük.
- Şekil 1'dekine benzer bir yapıda kiremit çıtaları ile zemin oluşturduk. Köşelerde ve vidanın düz giremeyeceği yerlerde bağlantı elemanı kullandık.
- 8 OSB'yi Şekil 2'deki gibi, 2'sini Şekil 3'deki gibi ortadan alırken kestirdik. (11. OSB ile ilgili bilgi aşağıda) Vernikledik.
- Şekil 4 deki gibi duvarları oluşturup zemine dıştan vidaladık (OSB'de pullu vida kullandık) Bir duvarda kapının olduğu yerdeki OSB'yi (ortadaki kısa parça) 2 menteşe ile yan OSB'ye tutturduk. Köşelere içten kiremit çıtası vidaladık. (tepeden 6-7 cm kısa olarak)
- Şekil 5'deki gibi OSB'leri yerleştirip, zemine vidaladık. ortada kalan kısma 11. OSB'den bir parça kullandık. (Zemindeki kiremit çıtalarını özellikle en çok kullanılan ve ayakta durulan bazı yerlerde sık yapmadığımiz için problem yaşadık, 11. OSB yi buralarda 2. kat olarak kullandık)
- Bahçe çardağını ayakları kullanmadan ama bağlantı elamanını kullanarak hazırladık. Köşelerde kullandığımız kiremit çıtalarının üzerine oturtduk. Örtüsünü kenarları OSB duvarlarının dışına gelecek şekilde örttük. Dışarıdan en üstden kiremit çıtası, örtü, OSB olacak şekilde vidaladık.
-Duvarlardaki pencere diye adlandırdığımız yerlere sineklik mantığını kullanarak çıtalarla tülü vidaladık.
- 4*5'lik brandayı en üste örtüp çadır germe/sabitleme mantığı ile bağladık. Brandanın izdüşümünde yağmur için kanal açtık.
Aklıma bunlar geliyor. Sorularınız olursa cevaplarım.
Teşekkürler,
Sevgili üzüm, bir kaç sorum daha olacak
1- Barınağın ölçülerini nasıl belirlediniz, en boy yükseklik olarak ne yaptınız?
2- OSB denilen malzemenin ölçüleri heryerde sabitmidir, kaçtır.
3- OSB ve çıtaların birleşim yerlerinde ne kullandınız( köpük macun mastik vb).
Çatıyı nasıl çözdünüz.
4- Çardak dediğiniz yerde yere diktiğiniz direkleri nasıl sabitlediniz?
5- Kireci niçin kullandınız?
6- Neden "OSB'de pullu vida kullandık" dediniz, pulu vidadan kastınız nedir?
Umarım fazla abartıp sizi bunaltmamışımdır.
Sevgiler
Karamürsel çevresindeki arkadaşlar, bir barınak yapmak için ahşap ağırlıklı malzemeye ihtiyacım olacak, Karamürsel'de bu tür yapı malzemelerini nereden uygun olarak alabilrim.Bilen varmıdır?
Ahşap ağırlıklı malzeme olarak , bir şey diyemeyeceğim , ama genel yapı malzemelerinde biz İMSA'dan alışveriş yaptık , açık hesap çalıştık , en sonunda da iyi bir pazarlıkla, hayli iyi bir iskonto almıştık. Altıova-Karamürsel arasında, Kao otel civarında, deniz değil yol tarafında.
Ahşap malzeme için, Kaytazdere'de Kar Beton firmasının karşısında Eray Kereste var. Her çeşit yardımcı olmaya çalışırlar.
Teşekkürler Sevgili Todor Ve Kumru,
Bizim en azından 2 belki 3 sene istediğimiz gibi bir ev yaptırma imkanımız olmayacak.Ancak bir an önce de hafta sonları gidip orada kalmak ve birşeylerin ucundan tutup toprağa bulaşmak istiyoruz. Siz neler yaptınız nasıl yerleştiniz. bana neler tavsiye edersiniz.
Eğer bir sıralama yaparsanız iş planı gibi nelere öncelik verir neleri ertelememi tavsiye ederdiniz. mesela önce kuyu sonra elektrik sonra barınak sonra çit vs vs bilmediğim için sadece bunları saydım.
Bir de ben geçici yerleşim için Prefabrik ev, konteyner ve karavan arasında ortada kaldım tecrübelerinize dayanarak bana bu üçlüyü değerlendirirmisiniz.
Biraz uzun oldu mesajım ama inanın ne bilgi alabililrsem benim için çok değerli bir acemi olarak.
sevgiler
Mahmut Leventoğlu
10-04-2008, 22:11
Çok iyi,görgülü,elinden çok temiz iş gelen para hırsı olmayan bir marangoza ihtiyacı olan dostlar olursa haber verin. Ahşap doğramadan ,masif mobilyaya,mutfak banyo dolaplarına kadar üretebiliyor.Eğriyi doğruyu anlatıyor,paylaşıyor ve en önemlisi sözünde duruyor.Karamürsel,Altınova,Yalakdere bölgesinde birçok inşaatı başarıyla bitirdi. Atölyesi Karamürsel çıkışında İpek Kağıtın karşı sırası gibi.Adı ABİDİN.
Birde yine Valide köprüde betonarme ve inşaat işleri yapan baba oğul var. Ailecek çalışıyorlar onlarda çok iyidirler. Ben ve kardeşim çok memnun kaldık.
Mahmut Leventoğlu
10-04-2008, 23:21
Kusura bakmayın adını yazmayı atlamışım. Adı ABİDİN . Gerekirse telefonunu falan verebilirim. Soyadını bir anda hatırlayamadım. Yarın kardeşim Mustafa dan öğrenir daha detaylı bilgilendirebilirim.Atölyesi evinin altında.
Teşekkürler,
Sevgili üzüm, bir kaç sorum daha olacak
1- Barınağın ölçülerini nasıl belirlediniz, en boy yükseklik olarak ne yaptınız?
2- OSB denilen malzemenin ölçüleri heryerde sabitmidir, kaçtır.
3- OSB ve çıtaların birleşim yerlerinde ne kullandınız( köpük macun mastik vb).
Çatıyı nasıl çözdünüz.
4- Çardak dediğiniz yerde yere diktiğiniz direkleri nasıl sabitlediniz?
5- Kireci niçin kullandınız?
6- Neden "OSB'de pullu vida kullandık" dediniz, pulu vidadan kastınız nedir?
Umarım fazla abartıp sizi bunaltmamışımdır.
Sevgiler
Sayın aslan_k,
1- Çatısı için kullandığımız çardak 3*3 mt. likti. Zemin ızgarasınıda bu ölçüye yakın yaptık. Şekil 2'deki OSB'leri 183 * 122, şekil 3'dekileride 122 *122 cm. olacak şekilde kestirdik. Arabaya sığabilecek maksimum plaka uzunluğunu göz önünde bulundurarak, plakayı optimum kullanmak için bu ölçüleri kullandık. Bitmiş halinin ölçüleri : kenar yüksekliği 180, ortadaki yüksekliği 240 cm olan 3*3mt'lik bir yer.
2 - Bildiğim kadarıyla OSB ölçüleri sabit (244 *122 cm). Piyasada en çok bulunan 9 mm kalınlığındaki OSB 2'yi kullandık. (olurda bulursanız diye: OSB 1 kullanmayın. OSB 3 bulursanız verniklemeye gerek kalmadan kullanabilirsiniz. Plakaların üzerinde ülke ve cins (1-2-3-4) damgası olur)
3 - Hiç bir şey.
4 - Sadece çardağın çatı kısmını kullandık. (4 çubuk, tepe bağlantı elemanı) Yerde oluşturduk, sonra kaldırıp, köşelerde kullanılan kiremit çıtasının üzerine oturtduk. Köşede kullanılan kiremit çıtası yere direkt olarak bağlı değil. Kiremit çıtası duvarlara, duvarlarda zemin ızgarasına bağlı. Dışarıdan, üsten örtüyü sabitlemek içın kiremit çıtası kullandığımızdan bir problem olmuyor.
5 Kirece karınca ve bir çok yürüyen böcek gelmiyor.
6 Pul (ortası delik daire şeklinde metal) ayrı satılıyor. Daha sağlam ve dayanıklı olması için kullandık.
Sevgili Üzüm çok teşekkürler.
Benim gibi bir aceminin bile kafasında bir şekil yarattın, sanırım, verdiğin bilgilerle, ölçüleri biraz küçülterek önce kendime aletlerim için baraka yapacağım çünkü şu anda arazinin üzerinde bir kutu dahi yok. Daha sonra bu işteki performansıma göre karar vereceğim. Yarın karamürsel'e gideceğim ve ilk kez toprağa kazmayı vuracağım.hadi hayırlısı.
Üzüm, Todor, Kumru, Mahmut, Meyvelitepe ve tüm diğer komşular hepinize teşekkürler.
Yarın Karamürsel'e geçeceğim ve sanırım artık bir yerinden tutmaya başlayacağım. Öncelikle hevesle aldığım birkaç aletime baraka yapmam lazım sanırım. Verdiğiniz bilgilerle ahşap malzeme yerlerini gezeceğim bir de şu geçici barınak için sanırım gölcük ve karamürsel taraflarında 2.el konteyner ve prefabrik ev satanlar varmış onlara bakmak istiyorum.
Birazda toprağa el atmak istiyorum artık.Umarım iyi bir başlangıç olur.
Sevgili Meyvelitepe Fırınınızı merakla takip ediyorum çok iyi gidiyorsunuz bence tebrik ederim, sonunda çok güzel ve işlevsel bir fırın çıkacak eminim
1. sırada kuyu , 2. sırada elektrik , 3. sırada kanalizasyon (foseptik) 4. sırada çit ve kapı 5. sıraya da geçici prefabrik ev diyebilirim. Deprem prefabriklerinden bulabilirseniz işinizi görür kanaatindeyim. Biz geçici yerleşim düşünmedik (birkaç hafta sonu çadır kurmuştuk , onu saymazsak) normal prefabrik ev yaptırdık , çok da memnunuz. İnşaat başlamadan önce planda istediğiniz her türlü değişikliği yapabiliyorsunuz.
berduray
13-04-2008, 22:52
Tam bizlik bu konuyla ilgili bir slayt var elimde ama yükleyemiyorum, yardımcı olursanız paylaşırım arkadaşlar yalnız biraz zihni sinir procesi, demedi demeyin:D
Yeşilparmak
15-04-2008, 20:46
Madem doğayla "BÜTÜNLEŞMEK" istiyorsunuz. Buyrun seyredin ve kararınızı verin... :)
http://www.youtube.com/watch?v=mW-fGwJdqc8
Çok iyi,görgülü,elinden çok temiz iş gelen para hırsı olmayan bir marangoza ihtiyacı olan dostlar olursa haber verin. Ahşap doğramadan ,masif mobilyaya,mutfak banyo dolaplarına kadar üretebiliyor.Eğriyi doğruyu anlatıyor,paylaşıyor ve en önemlisi sözünde duruyor.Karamürsel,Altınova,Yalakdere bölgesinde birçok inşaatı başarıyla bitirdi. Atölyesi Karamürsel çıkışında İpek Kağıtın karşı sırası gibi.Adı ABİDİN.
Birde yine Valide köprüde betonarme ve inşaat işleri yapan baba oğul var. Ailecek çalışıyorlar onlarda çok iyidirler. Ben ve kardeşim çok memnun kaldık.
Mahmut bey merhaba ,
Karamürselde Şirin Kaptan karşısındaki yerde olan evimin çatısını teras olarak açtırmak istiyorum. Acaba mesajınızda bahsi geçen kişiler bu konuda yardımcı olabilir mi ? Sanırım yerleri de bana yakın , telefon bilgisi verebilir misiniz ?
***.
Sayın Berduray,
Elinizdeki slide powerpoint'mi? bu ortama yüklenme ihtimali varmı bilemiyorum, moderatör arkadaşlar cevap verecektir.Eğer bana mail atabilirseniz intenete koyup link verebilme şansını denerim çok merak ettim.
Foruma yükleyemiyoruz. Fakat rapidshare gibi bir siteye yükleyip, burdan linkini verebilirsiniz.
Berduray arkadaşımızın gönderdiği powerpoint slide gösterisi aşağıdaki link'e girip, ilginç_yaşam yazısının yanındaki download butonuna tıklayarak indirilebilir, ilginç bir doğal yaşam kulübesi, gerçi bazı detaylar pek doğal değil ama :)) deneyecek arkadaşlar var ise haber versin..
http://download.yousendit.com/C906AA3629C84372
yeni bir yaşamın başlangıç karelerini sizlere sunuyorum. Evimiz ahşap ve profil karışımı imal ediliyor. Henüz tamamen bitmedi daha. 1 oda ve bir salon şeklinde düşünüldü. Amerikan mutfak konuldu. Ayrıca içeride banyo ve tuvalet var. Yine dışarıda da bir tuvalet var. Önünde pergulesi var. İnşallah yakında biterde bitmiş halini gönderirim sizlere.
denizakvaryumu
03-05-2008, 21:30
Fikir vermek açısından maliyet de verirseniz çok iyi olur.
Ahşap kulübe fikrinden döner gibi oldum maliyet ve fayda bileşkesine baktığımızda prefabrik daha cazip geldi.Ancak Prefabrik ev inşa ettirmek için için Karamürsel dolayısıyle Kocaeli büyükşehir sınırlarında ne gibi işlemler yaptırmam gerekiyor.
Karamürsel'de prefabrik veya normal ev inşa ettiren arkadaşlar hangi bürokratik işlemleri yaptırmak zorunda kaldınız, bunlar yaptırırken ne gibi zorluklarla karşılaştırnız ve maliyetleriniz neler oldu? Çok fazla şey istedim belki ama istanbuldan telefonla yetkililerden çok kısıtlı bilgi alabiliyorum. Bu arada arsam %5 imar blögesinde.
Fikir vermek açısından maliyet de verirseniz çok iyi olur.
Sayın Denizakvaryumu, maliyet toplam olarak 8-10 milyar civarında olacak. Elektrik ve şebeke suyu bağlanması dahil olarak. Evin az bir işi kaldı. Sanırım önümüzdeki haftaya bitecek.
mayranci
10-05-2008, 09:41
Bitince güle güle oturun..Resimleri yüklemenizi merakla bekliyorum.Aliağa Şakran'da arsa üzerine böyle bir yapı kondurmak istiyoruz. O nedenle çok ilgimi çekiyor.Çok büyük olmayan ama kullanışlı ve ihtiyaçları karşılayan..
Sevgili Nazlı06,
Evinizi çok merak ediyorum, açıkçası verdiğiniz rakam da çok mantıklı geldi.Ben de bu sıralar aynı konseptte bir ev üzerinde düşünüyorum.Evin resmi makamlardan izin ruhsat vs durumlarını ne yaptınız?Elektrik ve su Fotografların boyutlarının büyük olmasından dolayı yükleyemiyor olabilirsiniz boyutlarını küçültmeyi deneyin isterseniz.
Evin ilk hali ve bitmemiş halini gönderiyorum. En son halini de bitince yüklemeye çalışayım
Mahmut Leventoğlu
13-05-2008, 21:57
Sevgili Nazlı 06 merhaba. Kolaylıklar dilerim. Bir uyarım var dış kaplama ve iç kaplama arasında oluşacak TERLEMEYİ önlemelisiniz.Dış cephe ve iç cepheyi ne ile kaplayacağınızı bilemediğim için bir öneride bulunamıyorum. Güle güle oturun,keyifle oturun.
Sergüzen
13-05-2008, 22:04
Eklenen Resimler mesaj 385
Sevgili Nazlı06
Evinizi bu şekilde yaparsanız, çok yağmur yağdığında içeriye su girecek. Tireye çok yağmur yağmıyorsa bu şekilde kalabilir. Duvarları ve çatıyı sıcağa karşı iyi bir izolasyon yaptırmanızda yarar var sanırım. Öğleden sonra güneşi içinde bir veranda gerekecek gibi duruyor. Verandayı şimdiden düşünürseniz daha ucuz ve estetik olur kanısındayım. Elektrik tesisatını mutlaka boru içine döşetin. Kemirgenler zaman içinde kablolarınızı kemirebilirler. Prizlerinizi mutlaka TOPRAKLI yaptırın ve ana panoya aşırı akım rölesi(yangın sigortası) koydurmayı ihmal etmeyin. Ağaçlarınızı bulabilirseniz emprenyeli (kimyasal maddeler ile muamele edilmiş) almayı deneyin. Boyama işi hep zor oluyor ve ustalar iyi bir boya ve koruyucu atmaktan kaçınıyorlar. Boyamayı en son yaptıkları için bir çok yer isteselerde boyanmadan kalıyor.
Bu resim de evin tam bitmemiş hali.
Dış cephe kaplamasını Jeopan, içi de MDF Lambiri ve arada yalıtım malzemesi olacak. Önünde OSB üstü Şıngıllı Pergule si var. Pergule daha dün bitti. Pencereler ahşap çerçeve oldu. haftasonu gittiğimde yeni resimler çekip eklerim.
Sevgili Nazlı 06 merhaba. Kolaylıklar dilerim. Bir uyarım var dış kaplama ve iç kaplama arasında oluşacak TERLEMEYİ önlemelisiniz.Dış cephe ve iç cepheyi ne ile kaplayacağınızı bilemediğim için bir öneride bulunamıyorum. Güle güle oturun,keyifle oturun.
Teşekkür ederim Mahmut Bey, darısı böyle bir yaşam düşleyenlerin başına diyelim.
Sevgili Nazlı06,
Evinizi çok merak ediyorum, açıkçası verdiğiniz rakam da çok mantıklı geldi.Ben de bu sıralar aynı konseptte bir ev üzerinde düşünüyorum.Evin resmi makamlardan izin ruhsat vs durumlarını ne yaptınız?Elektrik ve su Fotografların boyutlarının büyük olmasından dolayı yükleyemiyor olabilirsiniz boyutlarını küçültmeyi deneyin isterseniz.
Ev için ruhsat çok pahalıya mal olacağı için bu tarzı denemek zorunda kaldık. Tuğla kullanmadan yaptık. Yalnız elektrik için kuyu ruhsatı almak zorunda kaldık. Bunun içinde bu işleri bilen Jeoloji Mühendisi ve bir elektrikçi arkadaşla birlikte hareket ettik. Su sorun olmadı. Köyün şebeke suyundan bağlantı sağladık.
Bu güzel eve güzel bir selluka yakışır :)) Güle güle oturun..Bahçenin ilk düzenleme resimlerini de bekliyoruz artık :)
Sayın Caretta, Selluka o eve tenekeyle benden önce gitti yerleşti. Şu an adaptasyon sorunu yaşıyor gibi ama düzelecek. Teşekkür ederim.
denizakvaryumu
17-05-2008, 22:26
http://www.ayhanusta.com/
Prefabrik ev fiyatları bilgisi için.
Sevgili Nazlı06,
Hotmail adresimde bir problem olduğundan bir süredir açamadım, fotografları şimdi yükleyebiliyorum ancak kusura bakmayın ne olur :))
Bu da ikincisi, içeriden daha detay görüntüler varsa bizim gibi arkadaşlara fikir vermek adına onları da gönderebilirsiniz.
Muğla'dan yeni arkadaşımız Foks74 yeni bir bungalow yaptırıp içinde yaşamaya başlamış..Resimler konusunda problem yaşadığından ben ekliyorum :)
Diğer bilgiler ve ayrıntılar kendisinden..
barbababa
25-05-2008, 22:50
merhaba arkadaşlar,
uzun zamandır maliyeti düşük , tercihan kendi yapabileceğim sağlıklı bir ev arayışı içindeyim .bu konuda geldiğim nokta saman balyasından yapılan ve toprak sıva ile sivanan nefes alabilen evlerdir . bu konuda aşağıdaki linklerden faydalanabilirsiniz...saman balyasının adedi yanılmıyorsam 2-3 ytl civarında . karkaslı veyahut karkassız ( tek kat) olarak yapmak mümkük . olağanüstü deprem ve yangın dayanıklılığına sahip . bu konuda çeşitli üniversitelerin araştırmalarına erişmek mümkün . linkleri inceleyin daha fazlasına erişmek için google'da yapacağınız araştırma sonucu gerekli her türlü bilgiye erişilebiliniyor .
saman balyası en iyi izolasyon teknikleriyle bile rekabet edebilir. kuzey cephesinde hiç pencere olmayan veyahut gayet küçük pencereler olan , doğu / güney istikametinde ön yüzü planlanan bir saman evde eğer toprağın ısısı da kullanılacak olursa ( geothermal energy & heat pump ) pasif bir ev yapmak mümkün ( pasif evden kastım ekstra ısıtma gereği olmadan güneş enerjisi , toprak enerjisi ( toprağın 8 m altında ısı 11 derece ve sabittir) . buna rüzgar ve güneşten elektrik eldesini de ( http://www.telesan.com.tr ) eklersek dağ başında bile ısınan , klimatize edilebilen ve enerji açısından tam bağımsız , ekolojik bir evde yaşamak mümkün . ( güneşten elektrik eldesi ve geothermal klimatize sistemlerini maliyet bakımından ayrı tutmak gerek :-)) ) yine en bilinen en büyük doğal güneş enerjisi toplayıcısı olan dünyanın kendi iç ısısını kullanmak akıllıca olacaktır .bu arada bu enerjiji kukllanarak seraları da ısıtabileceğimizi düşünmek lazım .( örnekleri dünyada var ) http://www.builditsolar.com/Projects/Sunspace/ChicoHS/ChicoHS.htm
http://www.bugday.org/article.php?ID=1384
http://www.greenhomebuilding.com/strawbale.htm
http://www.balewatch.com/
http://www.hvce.com/geothermal.htm
http://culturelifestyles.blogspot.com/2006/01/examining-geo-thermal-heatingcooling.html
http://www.strose.edu/Alumni_and_Parents/Center_For_The_Arts/energy_efficiency.asp
http://geodrillingofne.com/_wsn/page2.html
Alaskada bile....:
http://www.alaskarefrigeration.net/geothermal.html
herkese sevgiler
berkhan
perihan07
11-06-2008, 22:31
başarmışsınız ve iyi etmişsiniz...bende başaracağım çok sıkıldım herşeyden doğya dönmek istiyorum...ordanda sıkılırmıyımki...doğada yaşamadım hiç..kene ısırırmıki
Emin olun ısıracak. Yatağınızdanda haşerat çıkacak. Sabah kalkınca pantolonu giymeden silkelemeyide öğreneceksiniz.
Ama zaten bütün bunlar doğanın parçası.:)
çekirdek
16-06-2008, 00:38
Ağustos sıcağında şortunuzla ya da bermudanızla, azıcık güneşten yanayım diye kolsuzlarınızla çapa yapamayacaksınız.
Toprakla en rahat şekilde ilişki kurmak istiyorsanız yüzlerce yıldır köylü kadınlarımızın giyim şeklini aynıyla kullanacaksınız.. Örneğin şalvar. Hem de basma olanından, benimki gibi penye olup terletmemeli :) Bileklerinin lastikli olması da boşuna değilmiş, böcek-kene girmesin nedenleri gibi.
Yazma. Bunun kadar çok yönlü başka bir giysi parçası düşünemiyorum. Saçlarınızı güneşin yıpratıcı (!) etkisinden, toprakla dolmasından koruyor. Sıcaktan bunaldıkça ıslatarak takıyorsunuz, yine öyle ıslak haliyle omuzlarınıza alıyorsunuz çok iyi serinletiyor. Terinizi siliyorsunuz. Mahsul toplayacak olur da yanınızda kabınız yoksa dolduruveriyorsunuz yazmanıza.
Uzun kollu bluz. Zannedersiniz ki kısa kolluyla daha serin daha rahat olacaksınız.. Hayır. Küçük gübre sineklerinin ve akşam üzeri sivri sineklerinin ısırıklarından korunmanız gerekir. Hatta sıcaktan bunaldığınızda bluzun da kollarını ıslatıverin.
Gündüzdeki bunca rahatlığınıza hizmet verenlerden sonra gece de cibinlik tepemizde..
Çekirdek Hanım, çok güzel anlatmışsınız.
çekirdek
16-06-2008, 15:58
Teşekkürler nazlı06.
Hadi bir şey daha anlatayım..
Arabanız varsa köyler arası kısa mesafelerde yol kenarında durup el eden yöre insanlarını alacaksınız. Çünkü köyler arası minibüsler seyrek geçiyor, köylüler de otostopu kullanıyor ki çok hoş bir durum. Bir tür imece. Hem aracınıza aldığınız kişilerle sohbet ederek çevre hakkında işinize de yarayacak şeyler öğreniyorsunuz.
Bir anlatı daha..
Ben mi çok komik bir kadınım, komik olaylar mı beni buluyor anlamadım:
Dün, arabamla bir köy (Sefaalan) sonraki ilçeye (Saray) gideceğim.
Bizim köyün çıkışında 10-12 yaşlarında üç erkek çocuğu aldım arabaya. Güle-koşa geldiler, bir kadın şöförün arabasına binecekleri için..
O sıra arkamdan da kırmızı modern bir araba geliyor.
Ben durunca o beni solladı geçti normal olarak.
Çocukları Sefaalan'ın girişinde bıraktım. Az sonra çıkışında da yine üç delikanlı el etti. Bunlarda 14-16 yaşlarında. Güldüm. O gün şansım otostopçulardan açıldı.
Onları da aldım. Onlar da İlçenin girişindeki petrol ofisinde indiler, ben de benzin alayım dedim.
Kırmızı araba da oradaydı.
Benim arabadan üç genç indi.
Kırmızı arabanın şöförü bizi gördü.
Bana baktıı, çocuklara baktı.
On dakikanın içinde çocukların üçer-dörder yıl birden bu kadar çabuk nasıl büyüyebildiklerinin sırrını çözebildi mi bilmiyorum.
Ben sadece muzip muzip gülümsüyordum.
Sayın çekirdek, tatlı dilinizle çok güzel anlatmışsınız, iyi ipuçları vermişsiniz.
ozden cengiz
18-06-2008, 13:31
arsamız olsa bile ev yapmak için en az 60 70.000 ytl gerek.
yokmu bize ucuz ağaç ev veya çelik ev yapacak birisi.
Teşekkürler nazlı06.
Hadi bir şey daha anlatayım..
Arabanız varsa köyler arası kısa mesafelerde yol kenarında durup el eden yöre insanlarını alacaksınız. Çünkü köyler arası minibüsler seyrek geçiyor, köylüler de otostopu kullanıyor ki çok hoş bir durum. Bir tür imece. Hem aracınıza aldığınız kişilerle sohbet ederek çevre hakkında işinize de yarayacak şeyler öğreniyorsunuz.
Bir anlatı daha..
Ben mi çok komik bir kadınım, komik olaylar mı beni buluyor anlamadım:
Dün, arabamla bir köy (Sefaalan) sonraki ilçeye (Saray) gideceğim.
Bizim köyün çıkışında 10-12 yaşlarında üç erkek çocuğu aldım arabaya. Güle-koşa geldiler, bir kadın şöförün arabasına binecekleri için..
O sıra arkamdan da kırmızı modern bir araba geliyor.
Ben durunca o beni solladı geçti normal olarak.
Çocukları Sefaalan'ın girişinde bıraktım. Az sonra çıkışında da yine üç delikanlı el etti. Bunlarda 14-16 yaşlarında. Güldüm. O gün şansım otostopçulardan açıldı.
Onları da aldım. Onlar da İlçenin girişindeki petrol ofisinde indiler, ben de benzin alayım dedim.
Kırmızı araba da oradaydı.
Benim arabadan üç genç indi.
Kırmızı arabanın şöförü bizi gördü.
Bana baktıı, çocuklara baktı.
On dakikanın içinde çocukların üçer-dörder yıl birden bu kadar çabuk nasıl büyüyebildiklerinin sırrını çözebildi mi bilmiyorum.
Ben sadece muzip muzip gülümsüyordum.
Otostopçuluk işini bizde çok sık kullanıyoruz. hatta yaşlı teyzeler becerebilseler eşimin motorsikletinin arkasına binecekler. Köy uzak kalıyor. ne yapsınlar. Yoldan geçene el kaldırıyorlar. Hemde dediğiniz gibi zevklidir. Annen evde mi baban köydemi derken yolun bittiğini anlamıyorsunuz bile. Ben işten çıkıp münibüse biniyorum.(İlçeler arası yolculuk) tarlanın kenarında iniyorum. Tarla komşularımız dalga geçiyor. O kıyafetle burda işin ne diye. Eve girip üstümü değiştirince az önce beni görmeyenler sen bu gün işe gitmedin mi diye soruyorlar. kıyafet klasik sizin yukarıda anlattığınızın aynısı. Zevkli şeyler.
arsamız olsa bile ev yapmak için en az 60 70.000 ytl gerek.
yokmu bize ucuz ağaç ev veya çelik ev yapacak birisi.
Siz bu forumu baştan sona okumamışsınız galiba?
ozden cengiz
19-06-2008, 12:55
Siz bu forumu baştan sona okumamışsınız galiba?
nazlı hanım ben kalıcı bir ev istiyorum 1 tane prefabrik evim var ama gelde bana sor.
dış duvarlar betopen iç duvarlar alçıpen araları izocam tavan aynı şekil izocam
iskelet profil ve bu evi biz kendimiz yaptık.1999 depreminden sonra.
ama çelik ev betonarme ev gibi değil soba yaktığımız için alçılarda patlamalar oluyor her sene bakım istiyor.
o yüzden ahşap veya çelik ev istiyoruum.
tabi en çok istediğim aşap bir ev bu siteyede ahşap ev ararken üye oldum.
Remedios
20-06-2008, 15:22
Ahşap ve çelik evlerin maliyeti ile prefabrik evlerin maliyeti karşılaştırıldığında arada %60 civarı fark var. Kısıtlı bütçeler için prefabrik evler gerçekten avantajlı. Prefabrik evlerin ömrü için yaklaşık 40 yıl deniyor. Ömürden de ziyade prefabrik evlerde yaşarken diğer dezavantajlar neler olabilir? Cengiz Bey kışın soba yakıldığında alçılardaki patlamalardan bahsetmiş. Prefabrik evlerde her yıl düzenli olarak yapılması gereken bakımlar neler ve ortalama maliyetleri ne kadar tutabilir? Prefabrik ev tecrübesi olan diğer üyeler de deneyimlerini paylaşabilirler mi?
Mahmut Leventoğlu
13-07-2008, 16:53
www.sukuyusu.com adlı bir site var sahibide Dr.Ali Seydi Gültekin
ve hikayeside aşağıda. İlgilenenlere duyurulur.
Petrolü bulmak çocuk oyuncağı
Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Seydi Gültekin, 'çatal çubuk yöntemi'yle su, maden ve petrol kaynaklarının yerini tespit ediyor.
Üstelik bunu 1 saatte yapıyor. 'Maden bulmak benim için nefes almak kadar kolay' diyen Gültekin'e göre pahalı bilimsel yöntemlerin başarı şansı yüzde 50, çatal çubuğun ise 95...
Ali Seydi Gültekin, TÜBİTAK bursuyla İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü bitirmiş, doktorasını vermiş, jeoloji yüksek mühendisi unvanı almış. www.sukuyusu.com adlı bir internet sitesinin de sahibi olan Gültekin, radyestezi yöntemiyle Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde su, maden yatakları buluyor, deprem faylarını tespit ediyor. Radyestezi üzerine çalışmasına izin verilmediği için üniversiteden istifa eden Gültekin, yönteminin istatistiksel olarak yüzde 95 başarılı olduğunu ve bu nedenle bilimsel sayılması gerektiğini söylüyor.
• Nasıl başladı, çatal çubukla su arama işi?
1990’da sahada su arıyorduk. Avcılar kampusundan Silivri’ye yürüyordum. Çatal çubukla gezen bir adam gördüm. “Amca burada ne yapıyorsun” dediğimde, “su buluyorum” dedi. Çok kızdım, “biz güneşin altında saatlerdir su arıyoruz, sen herhalde benimle dalga geçiyorsun” dedim. Amca, “beni Gaziantep’ten uçağa, sonra da Mercedes’e bindirip buraya getirdiler. Ben çatal çubukla su buluyorum” dedi. Merak ettim, üniversiteye döndüğümde hocama durumu anlatım: “Oğlum sen akıllı çocuksun, böyle şeyler söyleme, atarım okuldan” dedi. Sonra iş inada bindi. Kütüphanede ‘Amerika’da Su Nasıl Bulunur’ diye bir kitap buldum, üzerinde bir çatal çubuk resmi vardı. Onunla başladım. Yurtdışından kitaplar getirttim. Sonra Almanya’dan bir öğrencim, çatal çubuk getirdi. Fayların, kuyuların üstünde çalıştım onunla. 100’ün üzerinde sondaj yapılmış yerde ölçüm yaptım. Ölçtüğüm değerlerle sondaj değerlerini karşılaştırdım. Yerin altını okuyup söyleyen biri konumuna geldim. Üniversite hocalarıma, öğrencilerime anlattım durumu. Doktora tezimi bitirdikten sonra, radyestezi üzerine doçentlik tezimi vermek istedim.
• Radyestezi ne demek?
Radyetezi, deneysel ve istatistiksel bir bilim dalı. Cisimlerin yaymış oldukları ışınların, duyarlı kimseler tarafından algılanış ve yorumlanma sanatı da diyebiliriz. Her cismin bir manyetik alanı var; insan vücudunun da. İkisi arasındaki karşılaşmayı, çatal çubukla ya da sarkaçla ölçüyorum.
• Nereye dayanıyor kökeni?
Çin kitabelerinde, Çin imparatorunun elinde çatal çubuk resmi var. 6 bin yıldır süren bir gelenek, dünyada biliniyor. Rusya’da devlet üniversitesinde ders olarak okutuluyor. Dünyada cemiyetleri var; ‘Society of Dowsing’ diye internete girdiğiniz zaman binlerce sayfayla karşılaşıyorsunuz. Bunu kullanan, eğitimini veren çok insan var.
BANA DA SAÇMA GELMİŞTİ
• Ne işe yarıyor bu yöntem? Sadece su mu buluyorsunuz?
Su, maden, petrol, yerin altındaki fayların tespiti… Sağlıkta da kullanabiliyor, yediğiniz içtiğiniz her şeyi kontrol edebiliyorsunuz. Araziye gitmeden arazi fotoğrafı ve haritası üzerinden tespit yapabiliyorsunuz. Önce bütün bunlar bana çok saçma gelmişti. Aldığım bilimsel eğitim, ‘böyle bir şey olamaz’ dedirtiyordu. Ama sonuçlarını gördükçe, araştırmaya değer bir yöntem olduğu ortaya çıktı. Üstüne üstlük bizim bilimsel dediğimiz yöntemler, uzun süreli, pahalı ve sonucu yüzde 50’yi geçmeyecek yöntemler. Ama bu yöntemle başarı oranımız yüzde 95’lere çıktı. Bilimsellik dediğiniz zaman şunu söyleyebilirim: Herhangi bir deneyi laboratuar ortamında ve doğal ortamda ölçüp, sonuçlandırdığınızda olumlu sonuç yüzde 60-70’leri geçiyorsa o iş bilimseldir. Geriye onun kimyasını, formülünü bulmak kalır. Ben sonuçları yüzde 95 doğru buluyorum, bu benim için bilimsel. İspat edemiyorum ama jeolojik anlamını iyi biliyorum.
• Nedir jeolojik anlamı?
Sarkacı ya da çatal çubuğu elime alıp, ölçüm yapmaya başladığımda, yeraltındaki fayı, suyu, madeni, derinliğini, miktarını, boyutlarını ölçüp söyleyebiliyorum. Dışarıdan bakınca şaşırtıcı geliyor. Çünkü bir petrol kuyusunun yerini tespit etmek 5 yıl; jeotermal sahada sondaj yeri bulmak 2 yıl; su etüdü yapmak 3 ay sürüyor. Bense en çok 1 saat içinde bilmediğim bir arazide noktayı tespit edebiliyorum.
BİR SAATTE SU BULABİLİRİM
• Çalışma sistemi nasıl?
Ne arıyorsam, aradığım şeyin dalga boyuna denk gelen yerden çatal çubuğu tutuyorum. Arazide o dalga boyuyla karşılaştığında çatal çubuk belli bir titreşimle sinyal gönderiyor. Dijital bir radyoyu ayarlamaya benziyor. Ayarı yaptıktan sonra yürüyorum. O baskıyı hissettiğinizde ve tam üstüne geldiğinizde, çubuk bir hareket yapıyor. O hareketin jeolojik anlamını çözebildiğim için rakamlara döküp, tablo çizip teslim ediyorum işverene. Bazen ‘burada su yok bırakalım’ diyorlar ama ölçtüğüm metreye geldiğimizde bulacağımızı söylüyorum. En basit örnek olarak Knorr Fabrikası’yla çalışmamı gösterebilirim. Benden önce 7 sondaj yapılmış ama su bulamamışlar. 8. kuyu yeri için beni buldular, McDonald’s’tan referans alarak. 1 saatlik çalışmayla önceden çalışma yapılmış 7 kuyunun ortasında bir yer gösterdim ve ‘kuyu 400 metre kazılacak’ dedim. 396 metre granit kestik, su yok! Son 4 metreye giriyoruz ve 397’nci metrede su fışkırdı, onların ihtiyacı olanın 3 kat fazlası bulundu. Hemen teşekkür ve referans verdiler, çalışmamın bedelini ödediler.
• Hiç petrol bulduğunuz oldu mu?
Trakya bölgesinde 11 kuyuda sondaj yapılıp sadece birinden petrol bulunan kuyunun başında ölçüm yaptım. Verimliliği 5 bin metrede bulmuştum. Oradaki mühendis ise derinliğin 4900 metre olduğunu ve petrol çıktığını söylemişti. Benim için yerin altında bir şeyi bulmak nefes almak kadar kolay. Bu meslekte 25 yılımı doldurdum, uluslararası geçerliliğe sahip bir doktoram var ve işi bilimsellikle beraber götürüyorum. Bilim dışında bir şeyi savunmuyorum. Çalışmalarımı jeofizik yöntemlerle destekliyorum. Benimki alternatif değil, yardımcı yöntem. Çatal çubukla, sarkaçla maden, su, arıyorsunuz, zemin etüdü yapıp deprem olacak yerleri tespit ediyorsanız, bu jeolojinin ortadan kalkması anlamına gelmiyor. Sarkaç ve çatal çubuk yardımıyla bunları bulup miktarını, derinliğini hatta bileşimini tespit etmek mümkün. Zor olanı, bu kadar kolay olduğunu kabul etmek.
• Doçent olacakken neden istifa ettiniz?
Çünkü bu konuda çalışmama izin verilmedi. TÜBİTAK’a başvurdum ama o jüride de bizim üniversiteden hocalar vardı. Ben de hocaların çalıştığı yerlere gittim, çekimler yaptım. Suyu buldum, bütün bu çalışmam televizyonda yayınlandı, bunun üzerine istifa ettim. Kütüphanelere koymak için bir çalışma yapmak istemiyorum. Çalışmanın sokaktaki insana yararı olmalı. İstanbul susuzluktan kırılırken, hiçbir şey yapamıyorsak, o kurumda görev almayı uygun bulmadım. Kariyerimi bırakıp halkın gözünde profesör olmayı daha uygun buldum.
• Kendi şirketiniz var ve sadece su mu buluyorsunuz?
Ağırlıklı olarak su buluyoruz. Büyük sanayi kuruluşlarına, büyük yerleşim yerlerine ve çiftliklere projeler hazırlayıp su bulunamayan yerlerde su buluyoruz. Bunu da garantili yapıyoruz. Su bulamazsak para almıyoruz. Ayrıca sıcak su araştırmalarımız var. Sıcak sudan elektrik üretimi için çalışıyoruz.
• Çatal çubukla arazide olmanızı anlıyorum da kristal kuvarsla harita üzerinde de çalışıyorsunuz. Bu biraz inanılmaz geliyor…
Kuvars kristalini sarkaç olarak kullanıyorum. Araziye çıkmadan önce harita ve fotoğraf üzerinde kristalle araştırıyorum. Faylar nerede, fayın içindeki su ve maden nerede saptayıp sonra araziye gidiyor, çatal çubukla tam noktayı tespit ediyoruz. Başarı oranımız da en az yüzde 95. Elektro-manyetik hatları kullanarak bunu yapıyoruz. Tabii işin biraz da ruhsal boyutu var. Ciddi görevlerde bulunmuş çok önemli insanlar buna tanık oldu. Bugün bakıyoruz nehirlerin üzerine hidroelektrik santraller yapılıyor. Yerin altında buhar halindeki sıcak suları çıkarıp, jeotermal enerjiden elektrik üretiliyor. Dünya ciddi ekonomik krizdeyken, yatırımlar durmuşken, Türkiye’nin enerji işine yalnızca 350 milyar dolarlık bir yatırımı var. Klasik yöntemlerle araştırmak daha maliyetli. Bir kuyu dolu çıkarken, bir kuyu boş çıkıyor. Radyestezi yöntemiyle işleri kısa sürede sonuçlandırıyoruz. Süre ne derseniz, bir jeotermal kuyunun araştırılıp sondajının yapılması 2 yıl sürerken, biz 1 günlük çalışmayla yerini tespit ediyoruz.
• 18 yıldır bu işi yapıyorsunuz çok zengin olmanız gerekmez mi?
Hayatta her şeyin bir başlangıcı, emekleme ve gelişme dönemi var. Şu ana kadar yaptıklarımı ispat etmek, insanları inandırmak, sorduğunuz her soruya bir örnekle karşılık vermekle geçirdim zamanı. Ama bu soruyu bana 6 ay sonra sorduğunuzda sizi limuzinle aldırıp, en lüks otelde ağırlayacağım. Çünkü işin sonuna geldik, holdinglerin bu işe ciddi paralar yatırdığı ve bir şeyleri ispat ettiğimiz dönemdeyiz. Dünyanın her yerinden bana talep var.
Cerrahpaşa’nın altında fay vardı
Özellİkle bilimsel yöntemlerle bulunamayan, gömülü fayları tespit edebiliyoruz. Önce harita üzerinden ana fayları tespit edip sonra araziye gidip gösterebiliriz. İstanbul Cerrahpaşa Hastanesi’nin yerleşim planını aldım, altındaki fayları tespit ettim. Sonra hastaneye gidip oradan sorumlu olan üç profesörün eline bu krokiyi verdim, “beni bu binaların yanına götürün” dedim. Gittiğimizde bu kez de çatal çubukla inceleme yaptım, bir fay binanın duvarından devam ediyor, öbür taraftan araziden çıkıyordu. Dönemin rektörü bunu duyup beni çağırdı ve ‘böyle bir çalışmayı bana sormadan, nasıl yaparsın, sana bu yetkiyi kim verdi’ dediğinde ‘bana bu diplomayı siz verdiniz, bunu anlatmak zorundayım’ dedim. Sonra Cerrahpaşa’da çok büyük güçlendirme yapıldı. Orada sözleşmeli bir görevim vardı, böyle bir çalışmayı yaptığım için o göreve son verildi.
Afrika’da adı Waterman
• Afrika’ya gidişiniz nasıl oldu?
Bir eğitim kurumuna sondaj konusunda yardım etmiştim. Sokak çocukları için bir proje hazırlıyorlardı. Sohbet esnasında hedefimi sordular: “Afrika’da su bulup, onlara sulu tarımı öğretmek” dedim. Onlar bunu bir uluslararası proje olarak düşünebileceklerini söylediler ve gidip gidemeyeceğimi sordular. 2005’te Zambiya’ya gittik. Okulların bahçesine sondaj yapmayı şart koştum. 10 okula su sondajı yaptık, hepsinde içme suyu bulduk. Şu anda 20 bin çocuk ve ailesi bu suyu kullanıyor.
• Herhalde büyük ilgi gördünüz…
Orada adım ‘Waterman’di (su adam), büyük sevgi ve saygı gördüm. Suyu bulduğunuz anda onların gözlerinde bir ilahsınız. ‘Dönme’ dediler. ‘Ülkemde sizden kötü yerler var, oraya da hizmet etmem lazım’ dedim.
Mahmut Leventoğlu
30-07-2008, 12:59
Hemen şimdi DİSCOVERY CHANNEL i izleyin. Koçan adını verdikleri bir tür kerpiçle inşaat yapacaklar :)
kazim polat
31-07-2008, 00:31
Sevgili Mahmut Bey,izleyemedik ama aklıma birkaç soru geldi,siz kerpiç deyince.
"Ahşap ev arayışları" başlığında bir arkadaş buğday.org'un öncülüğünde Türkiye'ye tanıtılan saman balyalarından yapılan evlerden bahsetmiş.Biraz araştırdım, kulağa ve mantığa hoş geliyor küçük bir kulübe için.Cephe kaplaması için ustaların eskiden beri kullandığı bir karışımı öğrendim buralarda.Kırmızı toprak+kireç+saman+su.
Benim çekincem, böyle malzemelerle ufak bir kulübe yapmam halinde herhangi bir resmi işleme ihtiyaç duyulması hali.Sizler bu konuda bilgilisiniz, fikirlerinizi ve birikimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Mahmut Leventoğlu
31-07-2008, 14:35
İyi güzel hoş sevgili Kazım Polat
1- Ev yapmayı planladığınız yer İmarda Bahçemi,tarlamı,konut alanımı v.s yani ne olarak görünüyor?
2-Yakında elektrik varmı? Su varmı ? Arsa **** bahçenin yola cephesi varmı (İmar planında)
Yapacağınız her işlem için Belediye Fen İşleri Md.lüğüne danışmalısınız. Yani Birgi için düşünüyorsanız Mutlaka Turan Nazilliden bilgi alın. Önerilerine dikkat edin.
kazim polat
01-08-2008, 11:59
Öyle aman aman bir ev değil de haftasonu kaçamakları ve alet edevatlarımı koyacak küçük bir kulübe istiyorum.Şu anda tarla statüsünde ama imar alanı içerisinde,istersem üç adet arsa olarak parsellenebilirmiş.İçme suyunu aldım zaten.Elektrik direği de duvarımın dibinde.Yola cephem var evet.Turan Bey'le konuşmuştuk,aslında plansız birşey yapılamayacağından bahsetmişti.Ben imara aykırı olmayan geçici bir kulübeden bahsediyorum.Olmazsa bir konteyner karavan mı yapmalı?
Mahmut Leventoğlu
01-08-2008, 21:57
Sevgili Kazım Polat bu birazda harcama yapacağınız rakamlada ilgili.
İmara aykırı olmayan geçici bir klübe dahi yapsanız belediyeye yine bir plan sunmak zorundasınız. Ayrıca zemin etüdüde yaptırmalısınız. Eh bunları yapıncada çok basit ve kolay bir proje oluşturup işin içinden rahatlıkla çıkabilirsiniz.
size bence önerim (BENİM DÜŞÜNCEM VE UYGULAMALARIM)www.degirmenyeri.com sitesine bir bakın. Küçük,kolay,basit ama sağlıklı uygulamasıda çok çabuk olan ahşap binalar. Her işinize yarar.
Mahmut Bey sanırım adres www.degirmenyeri.com.tr (http://www.degirmenyeri.com.tr) olacaktı :)
Bizim evimiz bitti. Sonun da taşınabildik.
Bu resimler iç kısımda. Yani salon olarak kullandığımız bölümden.
Evimizin ön tarafı ve müştemilat olarak kullandığımız yer.
berduray
10-08-2008, 14:15
Sevgili Mahmut Bey,izleyemedik ama aklıma birkaç soru geldi,siz kerpiç deyince.
"Ahşap ev arayışları" başlığında bir arkadaş buğday.org'un öncülüğünde Türkiye'ye tanıtılan saman balyalarından yapılan evlerden bahsetmiş.Biraz araştırdım, kulağa ve mantığa hoş geliyor küçük bir kulübe için.Cephe kaplaması için ustaların eskiden beri kullandığı bir karışımı öğrendim buralarda.Kırmızı toprak+kireç+saman+su.
Naturel ev yapım malzemeleri
http://www.bodrumbaglari.com/bodrumevleri.html
Nazlı hanım, mutlu bir yaşam dilerim evinizde
Yan duvara dayalı hasırda kaldı gözüm:)
Darısı başımıza diyelim.
Sevgiler
Nazlı hanım, mutlu bir yaşam dilerim evinizde
Yan duvara dayalı hasırda kaldı gözüm:)
Darısı başımıza diyelim.
Sevgiler
Sevgili Cemo, daha önce o hasırda benimde gözüm kalmıştı. Aradım ve sonunda buldum. Eskiden Tirenin bir köyü hep hasır örüp satardı. Şimdi artık örmüyorlarmış. Bizde eşimle o köye gittik. Yaşlı bir teyzenin kapısını çaldık. Çünkü yoldan geçerken hep o teyzenin kapısının önünde dürülü bir hasır vardı. Bizde ördüğünü gösteriyor zannetmiştik meğer o kullandığı hasırmış. Köyde artık kimsenin hasır örmediğini ondan öğrendik. Teyzeye biraz naz niyaz derken bize temin edebileceğini, bir hafta sonra gelmemizi söyledi. Böylece bizimde bir hasırımız oldu.
kiwici77
11-08-2008, 09:38
Kusura bakmayın adını yazmayı atlamışım. Adı ABİDİN . Gerekirse telefonunu falan verebilirim. Soyadını bir anda hatırlayamadım. Yarın kardeşim Mustafa dan öğrenir daha detaylı bilgilendirebilirim.Atölyesi evinin altında.
Ben Altınovalıyım, 1 sene önce evlendim ve evimin mobilyalarını Abidin abi yaptı, tam olarak anlattığın gibi biri Abidin abi, malzemeleri, ustalığı ve kişiliği çok kalitelidir, fiyatlarda pazarlığa açıktır:cool:
kazim polat
11-08-2008, 11:18
Sayın Berduray, link için çok teşekkürler.
Sayın Komşum Nazlı06,
Evinizde güle güle oturun, herşey harika görünüyor. Müştemilatın yanına bir de köy fırını harika olur derim, ne dersiniz?
Sayın Komşum Nazlı06,
Evinizde güle güle oturun, herşey harika görünüyor. Müştemilatın yanına bir de köy fırını harika olur derim, ne dersiniz?
Kazım bey, teşekkür ederim. bekliyoruz biliyorsunuz. Fırın için uygun yer bulamadık. Ama yan komşularda var onu kullanıyoruz. belki ilerde uygun yer bulup bizde yapabiliriz.
ekalafat
06-09-2008, 13:00
Daha önce yazdığım bir yazıyı müsaadenizle buraya alma zamanı geldi...
Ama önce sağlık…
Günümüzde normal hayatın gidişatından biraz kafamızı kaldırıp bazı şeyleri sorguladığımızda çok farklı verilere ulaşabiliyoruz.
Son 50-60 senedir hayatımızı kuşatan hayat tarzımızı biraz birlikte kurcalayalım:
Birinci sırayı tabi ki betonarme binalar alıyor. Bu malzemeyle tanışmamız 2.Dünya savaşı sıralarını buluyor. Hitlerin soğuğa dayanıklı malzeme ile kuşatacağı yerlere hızlı ulaşmak istemesi betonarmenin oluşumuna önemli etki ettiği söylenir. O yıllarda orada eğitim gören teknik okul öğrencilerimizin de tabiî ki en iyi öğrendiği malzeme bu olacaktır. Sonra ikinci dünya savaşı ve bu öğrencilerin ve hocalarının ülkemize dönüşü ile betonarmeye bir hız vermişiz ki bu konuda belki de tüm dünya ülkelerini geride bırakacak bir teknolojiye ulaşmışız.
Bir yandan da konutlarımız hızlı bir değişim göstererek, kerpiç ve ahşaptan çıkıp bu bol bulunan, ucuza malolan malzeme ile” daha katlı daha katlı “diye diye rant farklılaşmasını meydana çıkarmışız.Bunun sonuçları da laz müteahhit diye fıkralara konu olmuş, depremlerde başımıza çöken tabut evlerin oluşmasına önayak olunmuştur.
Özellikle 80’li yılların sonrasındaki ahlaki erozyonun sonucu olarak, sadece bir kolon veya kirişinde sorun içeren, bir vibratör boşluğu, eksik etriye, paslı demir, çok kuru veya çok sulu, çimentosu akmış beton, erken alınmış bir döşeme kalıbı, sulanması ihmal edilmiş ve güneşte yanmış, çok soğukta katkısız dökülüp suyu donan veya kum çakıl büyüklük ve karışım oranları hesaplanmamış beton, demirleri ayakla basılıp aşağıya düşmüş bir balkon, paydos edildiğinde yanlış yerde bırakılmış döküm bitimi, kolon kiriş bağlantılarındaki kısa filizler,deniz kumu kullanımı gibi saymakla bitmez ve denetimi son derece güç sorunlarla uğraştığımız betonarme binalarda son depremde onbinlerce vatandaşımız neyin nasıl olduğunu anlamadan çöken binalar sebebiyle aramızda ayrıldı.
Bu tarihten itibaren de bir iki fevri çıkış görüldü ama, maalesef bu sorgulama tam yapılmadan bir depreme daha gidiyoruz ve bunun sonuçlarının öncekinden daha iyi olacağını kimse garanti veremiyor…
Her yıl ortalama depremlerde 1000 vatandaşımızı kaybediyoruz.* Yani şöyle hesaplayınız; son depremden sonra geçen sürede hiç ölü vermediğimize göre hali hazırda elimizde alem-i berzaha yolcu 9000 kişi hazır!!! Yazması bile korkunç ama kimse tınmıyor…
Bunları kafamızın bir yerine yazıyoruz, ve asıl üzerinde durmak istediğim konuya geliyorum. Sevgili okurlar, hiç milletimizin niçin kansere yakalandığını ve bunun millete açıklandığı bir yer duydunuz mu? O kadar Kanser araştırma kurumları, dernekleri vardır, hiçbirisi de çıkıp halkımızın niçin kansere yakalandığını ve bunun çığ gibi arttığını açıklamıyorlar. Bunu da bir irdeleyelim.
Bakınız Atom Enerjisi kurumu diye bir kurumumuz vardır. Bu kurumun süreli yayınlarında konuya şöyle değiniliyor:
Radon renksiz kokusuz tatsız 86 atom numarası ile periyodik cetvelin soy gazlar sınıfında yer alan radyoaktif bir gazdır. Radon kaya, toprak ve sudaki doğal uranyumun radyoaktif bozunması sonucunda oluşur.
Kaya ,toprak ve su size tanıdık geliyor değil mi. Bunlar sizin evinizin duvarının yapılışında kullanılan malzemeler. Yani harcında sıvasında kullanılan malzemeler. Peki bunların alındığı bölgenin radon ölçümleri yapılıyor mu? Veya binanız tamamlandıktan sonra içerideki radonu tesbit edip oturma iznini oradaki verilere göre yapan bir birimimiz var mı?
Beğenmediğimiz Rusya’da bile yapılıyor da ben biraz kulağa su kaçırayım!..
İkinci sırayı bina içindeki mobilyalarımız alıyor. Şimdi oğlan/kız evleniyor şöyle anlı şanlı bir düğün ve kalitelisinden bir de mobilya düzdükmü tamamdır…
Ama öyle olmuyor işte aldığınız mobilya ile onları ileride kanser edebileceğinizi biliyor musunuz? Kimyada kullanılan iki madde fenol ve formaldehit. Bunlar mobilyada tutkal , sunta ve kontraplak yapımında kullanılıyor.
Uzun süreli olarak düşük dozlarda formaldehite maruziyet solunum güçlüğü, ekzema ve allerjik reaksiyonlara yol açabilir. formaldehit insanlarda kanser yapıcı maddeler arasında sayılmaktadır. burun ve akciğer kanseri ile bağlantılı, beyin kanseri ve lösemiyle de ilişkili olduğu düşünülmektedir. havada 0, 1 ppm bulunduğunda, gözlerin sulanmasına, öksürüğe, nefes darlığına, hırıltılı solunuma, deri döküntülerine, allerjik tepkilere, göz, burun ve boğazda yanmaya neden olur. etkilenime bağlı olarak kusma ve ishale de yol açar. duyarlığa yol açması nedeniyle daha sonraki etkilenimler aynı derişimde daha şiddetli reaksiyolara yol açabilir. 2 ppm konsantrasyonda gözlerde tahriş yapar, 20 ppm de tek bir etkilenimle bile korneada kalıcı matlaşmaya neden olur. 25 ppm üzerindeki etkilenimler öldürücü akciğer ödemi dahil çok şiddetli tepkilere yol açar
Yani evin içinde soluduğumuz hava; duvarlardaki radon, mobilyalardaki fonel formaldehit ve üre formaldehit bir de pvc pencerelerin ortama etkileri ile birleştiğinde kansere niçin oluyor diye bakmak yerine bünyemiz ne kadar da sağlammış demek daha uygun olur sanırım.
Bunların çözümü nasıl mı olacak? Fazla teknik konulara girerek sıkıcı olmamak adına bir sonraki yazıya ekleyelim.
Sağlıcakla kalın, sağlıklı düşünün.
Ev için ruhsat çok pahalıya mal olacağı için bu tarzı denemek zorunda kaldık. Tuğla kullanmadan yaptık. Yalnız elektrik için kuyu ruhsatı almak zorunda kaldık. Bunun içinde bu işleri bilen Jeoloji Mühendisi ve bir elektrikçi arkadaşla birlikte hareket ettik. Su sorun olmadı. Köyün şebeke suyundan bağlantı sağladık.
Sevgili nazlı, ben de Ayvalık'da bir zeytinlik için de böyle bir yer oluşturmak istiyorum.Düşündüğüm yer köye 500-600 metre mesafede .İçinde elektirik ve su yok.Köy muhtarı köyden getirtebilirsin ya da kuyu açabilirsin dedi.Maliyetleri hakkında fikir verebilir misiniz?
sedirtoprağı
22-09-2008, 13:25
Alıntı:
Sevgili Mahmut Bey,izleyemedik ama aklıma birkaç soru geldi,siz kerpiç deyince.
"Ahşap ev arayışları" başlığında bir arkadaş buğday.org'un öncülüğünde Türkiye'ye tanıtılan saman balyalarından yapılan evlerden bahsetmiş.Biraz araştırdım, kulağa ve mantığa hoş geliyor küçük bir kulübe için.Cephe kaplaması için ustaların eskiden beri kullandığı bir karışımı öğrendim buralarda.Kırmızı toprak+kireç+saman+su.
Benim çekincem, böyle malzemelerle ufak bir kulübe yapmam halinde herhangi bir resmi işleme ihtiyaç duyulması hali.Sizler bu konuda bilgilisiniz, fikirlerinizi ve birikimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Kazım Polat bey Merhaba,
"Ahşap ev arayışları" başlığında sizin yazınızı ve diğer arkadaşların yazdıklarını okudum hararetle:) :rolleyes:
Şu an için görsel olarak izleyip bir fikir alabileceğiniz kaynak var:Eğer Digiturk 'e üyeyseniz 17.nci kanalda HOMETV'de (Grand Desing-Kevin McLoad) haftaiçi sabah 08:30-09:20 - öğlen 14:30-15:15 ve akşamleyin 20:30-21:15 sularında aynı programın tekrarları var. Yaklaşık 50-52 bölümlük bir dizi şeklinde İngiltere'de(İngiliz vatandaşların Avrupa'da da) yaptırdıkları Ahşap ev-Samanbalyasından-ekolojik ev yapım tekniklerini izleyin derim. Ben 2008 yaz başı haziran ayından beri 3 tur aynı programı izledim. Bir-iki tanesini de kayıt ettim el kameramla. Sanırım ağaçlar.net'teki üye olan tüm arkadaşlarımın bu yayını izlemesini salık veririm. Formun diğer kısımlarına da bu haberi nasıl ilertirim diye düşünüyorum.Yardımcı olunursa biçok kişiye faydamız olacaktır.
Zaman buldukça konularla alakalı görüşlerimi ve paylaşımlarımı aktaracağım.
Sevgi ve esenlikle kalın,
Hakan
Bu adreste saman ev yapımı anlatılıyor.Üstelik bilgi ve deneyim paylaşımı konusunda da çok istekliler...
http://www.imeceevi.org/index.php?option=com_content&task=view&id=111&Itemid=35
merhaba foruma yeni katildim. sun anda Los Angeles ta yasiyorum ve en buyuk hayalim sizlerinde yazdigi gibi ufak bir yer alip hem gecimimi saglamak hem de huzurlu bir hayat surmek istiyorum. bir yandan kaya tirmanma hobim var onu devam ettirmek istiyorum. cok fazla bir maddi birikimim yok ve sehire de cok uzak olmak istemiyorum. ben yer olarak fethiyenin ic koyleri, armutlu veya sile taraflari dusunmustum. yardim eden olursa sevinirim hem fikir yer arsa olarak. simdiden tesekkurler acikcasi su andaki isime ve sehirin stresine ne kadar daha dayanabilirim bilmiyorum. eger uygun yer bulursam hic dusunmeden gelecem.
ekalafat
18-10-2008, 11:47
www.reyev.com ahşap ev sitemiz yenilendi ve güzelleşti. İncelemenizi öneririm.Eksik bölümlerin çalışmaları devam ediyor. İncelemeye devam ediniz
Herkese merhaba.
Ben Bengü. Bu sayfaya kadar yazılanları zevkle okudum. Sizlerden birşeyler öğrenmek çok keyifliydi. Kütük ev hayalim vardı. Kerpiç ev yapan bir firma buldum. Kütük eve kıyasla avantajları var mı bilmiyorum, ama nefes alan bir ev. incelemeniz için www.kerpicev.com Umarım paylaşımlarınız devam eder.
Merhabalar,
Ben her sabah digiturk hometv de "grand designs" programını izleyip öyle geliyorum işe! ;)
Genellikle kendi evlerini yapan, alternatif çözümler üreten kişilerin ev yapım maceraları anlatılmakta. Topraktan ev, samandan ev, ağaçtan ev..hepsi mevcut.
Sanırım akşamları da tekrarı yayınlanmakta.
Konuyla ilgilenen arkadaşlar izlemek isteyebilir.
denizakvaryumu
14-11-2008, 11:13
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=8743
Bence en iyi evler linktekiler.
Oğuz Karsan
15-11-2008, 10:50
Merhaba,
Prefabrik evi, konteyneri, kütük evi olanlar.
Selamlar
Oğuz Karsan
15-11-2008, 11:24
Merhaba,
Şile, Doğancılı köyünde bulunan 500 m2 arazimin içine koyduğum prefabrik evim işte bu.
52887
Selamlar
çekirdek
29-11-2008, 18:47
Oğuz Bey, çok şirin ve sade görünüyor. Prefabrik gibi de durmuyor. Mutlulukla kullanın.
Oğuz Karsan
06-12-2008, 22:49
Merhaba.
Sn. çekirdek
Teşekkür ederim. Beğendiğinize sevindim.
Esasında Gölcük Depreminden sonra bu tip evlerde iki aile 3 sene yaşamak zorunda kalmışlardı.
Kapılar sağ ve sol yanlarındaydı. Ben kurarken biraz değişiklik yapıp girişi ortaya aldım.
Saygılar
merakli_ciftci
24-01-2009, 00:32
En iyisi Ahşap Ev bence. Hem de oldukça sağlıklı ve insan doğasına uygun. Ben de düşünüyorum. Dağ Evine benzer bir ev. Acaba bu konu ile ilgilenen ya da elinde proje olan arkadaşlar var mıdır? En Ekonomik olanından.
turkuaz61
31-01-2009, 22:29
Beykoz'da kendim tasarlayıp yaptığım ahşap evin resmini ekliyeceğim.Yazları ve hafta sonları ahşap evde kalıyoruz ancak bakım çok önemli 9 yıl oldu yapalı ancak bu yaz ciddi şekikde bakıma sokmam gerekli.
Biz de ahşap bir evde yaşıyoruz. Projeyi ve evi eşim kendisi yaptı, ahşap her malzemeden daha sağlıklı bu bir gerçek.
Sn.rohlfs ve Sn.turkuaz61 evlerinizin varsa yapım aşamları da dahil fotograflarını yüklerseniz hepimiz için faydalı olacaktır paylaşımınız.
Sn.rohlfs ve Sn.turkuaz61 evlerinizin varsa yapım aşamları da dahil fotograflarını yüklerseniz hepimiz için faydalı olacaktır paylaşımınız.
Sayın aslan_k
Yapım aşaması fotoları var fakar dijital ortamda değil. Sizin için dijitale aktarıp bu bölüme yükleyeceğim.
Tarayıcım olmadığından fotoğraflarını çekmek zorunda kaldım fakat yapay ışıkta zor oldu ******. Gün ışığında fotoğrafları çekip yükleyebilirim dilerseniz.
Bu ikisi fena değildi kalite yönünden. Diğerlerinin kalitesi çok düşük olduğunda yüklemiyorum.
61087
61088
Bu da evin şu anki hali, kapı giriş tarafından ve arka balkon tarafından fotoğrafları.
Bunlar bilgisayarında vardı zaten hemen yüklüyorum.
Bu konuda sormak istedikleriniz olursa yardımcı olmaya çalışırım elbette.
61089
61090
http://www.arkitera.com/news.php?action=displayNewsItem&ID=37843
Doğal malzemelerle yaratıcı fikirler.Görülmeye değer...
Biz de ahşap bir evde yaşıyoruz. Projeyi ve evi eşim kendisi yaptı, ahşap her malzemeden daha sağlıklı bu bir gerçek.
Sn. rohlfs ben basit küçük bir ahşap ev bekliyordum yukarıdaki söze istinaden, tamamını kendisi yaptı sandım :p
Sn. rohlfs ben basit küçük bir ahşap ev bekliyordum yukarıdaki söze istinaden, tamamını kendisi yaptı sandım :p
Ben de sizin gibi şaşırdım Sayın Aslan_k :) Ama muhteşem olmuş güle güle oturun Sevgili Rohlfs...
Teşekkür ederim Sayın aslan_k ve Minem,
Aslında tamamını değil tabii ama özellikle üst katın büyük bir bölümünü kendisi ve iki yardımcısı ile beraber yaptı. Alt katın kapatılması işleminde ben bile çalıştım, ağaç duvarlar yaptık beraber.
Oldukça yorucu bir iş ama bir o kadar da eğlenceli gelmişti bana.
Hobi olarak eski Türk Evleri ile ilgileniyorum. Okuduğum bir çok araştırma sonunda edindiğim bilgi; eğer yapacağımız evin dış görünümü için, inşaat malzemelerini ( taşı, ahşabı, toprağı) bulunduğu yerden-ortamdan alırsak doğal örgü bozmuyor. Dışarıda getirilen malzemeler çok sırıtıyor. Yani bulunduğu yerin doğasını taklit etmek en kolay ve güvenilir yol (muş).
denizakvaryumu
04-02-2009, 00:11
http://www.kerpicev.com/
Kerpiç ev seçeneğini de unutmamak gerek.
Hobi olarak eski Türk Evleri ile ilgileniyorum. Okuduğum bir çok araştırma sonunda edindiğim bilgi; eğer yapacağımız evin dış görünümü için, inşaat malzemelerini ( taşı, ahşabı, toprağı) bulunduğu yerden-ortamdan alırsak doğal örgü bozmuyor. Dışarıda getirilen malzemeler çok sırıtıyor. Yani bulunduğu yerin doğasını taklit etmek en kolay ve güvenilir yol (muş).
Evet, en azından en uygun kaplamalarla taklit etmek. "taklit etmek"; "benzetmek".
http://www.jelovicaevleri.com/
Böyle bir site var. İlginizi çekebilir.
http://www.arteknik.com.tr/
http://www.stonewrap.com/maintr.html
http://www.banyodekor.com/dekoratifkaplamalar.htm
böyle malzemeler, ürünler ve
http://www.erkanince.com/sedir_hazir_ev.htm
http://www.konakahsap.com/
böyle imkanlar var. İlgilenenlere.
Bunlar benim bulduklarımdan bir kaç örnek.
nurcanaybay
04-02-2009, 11:35
Bu evler yörenin kendi taşı kullanılarak yapılıyor.Taşının özelliği ıslandıkça sertleşmesi.Pencere ,kapı ,iç zemin ve tavanda ahşap kullanılıyor.
Benim burada vurgulamak istediğim aslında tam anlamıyla şu: İnebolu'da evi ahşaptan, Datça'da taştan, Çorum'da kerpiçten, Ağrı'da topraktan yapalım.
Daha ekonomiktir ve daha hoşuma gidiyordur diye de Datçaya, Karaburun'a, Çeşme'ye ahşap ev yapmak da doğru değil. O ortamda sırıtır.
Evet haklısınız Sayın tenar,
Ortamına göre ve doğadan malzemelerin kullanıldığı, hakiki ustaların elinden çıkan o güzelim yapılara ulaşmak zor malesef.
Fakat sizin de tecrübe ettiğiniz gibi "usta" bulmak oldukça zor. Hele ki hakiki taş ustası bulmak. Bizim burada Alanya'da epey tecrübelerimiz oldu bu konuda.
Eşim alman bir mimar ve çizimi yapıp kendine usta diyenlerin eline verdimi aynını alacağını düşünüyordu başta. Fakat ahşapta bile hakiki ustaların sayılarının giderek azaldığını görüyoruz deneyimliyoruz malesef.
Sn denizakvaryumu,
Ben de kerpiç evleri, dedemlerin evlerini anımsattığı için daha yakın buldum kendime.
Bu haftasonu Ankara'ya geldiğimde yüzyüze görüşmeye gitmek için telefon edeceğim bu şirkete.
Bir süreliğine rölantiye almıştım bu konuyu; ancak depreştirdiniz heyecanımı.
Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında.
Taştan olsun, kalın duvarlı; pencerelerine cam güzelleri konsun, kuş konsun, duman konsun, rüzgarla gelen mandalina kokusu konsun. Duvarında nişleri olsun. Çatısı akmasın en iyisinden yalıtım, kalın kalaslardan atılsın.
Kütükten olsun; taştan örülsün uzunca bacası. Zemini geniş tahtadan olsun; bastıkça gıcırdasın hatta. Balkonu yine ahşaptan, üzerine asma üzümü sarmış olsun. Penceresinde bir bulutlar olsun, bir güneş; yine bir bulut olsun, bir güneş. Ihlamurların kokusundan bayılmış olsun mutfağı, mutfağında kuzine sobası, sobanın içinde köz, közün içinde mısır olsun, mısırında süt olsun.
Dağlarında tilki, derelerine inen domuzları olsun. Taş olsun, ot olsun, toprak, tohum, bereket olsun. Yakınında koca bir ağacı mutlaka olsun; ağacın sabah dörte ötüşen kuşları olsun. Kışı olsun, yazı da.
Uçurtmam olsun, oltam olsun; duvara dayalı tırmığım, küreğim, yorgun çizmelerim olsun.
Olsun da...
Bu bir yaşam tarzı. Biz onu buluruz.
Ne güzel anlatmışsınız sevgili tenar.
Anneannemin toprak kokan kerpiç evi geldi aklıma ve burnumun direği sızladı sanki:(
Oda toprak, duvar toprak.
Süpürmeden önce, hafiften sulanırdı oda ve mis gibi bir koku. Toprak kokusu, misler gibi.
Dilerim istedikleriniz olur.
Sayın Tenar; okurken içim titredi inanın. Hiçbirşey istemezken herşeyi istiyormuşum aslında yeni farkettim. Koyun kuzu sesleri, kuş sesleri, duman kokusu, toprak kokusu... Hasret kalmışız bu kokulara egsoz kokuları arasında...
Ahşap evlerden istiyorum. Biliyorum herşeyden önce hayırlısı diye işe başlarım. Nedense bu isteğimi hayata geçirmek istediğim anlarda, bu isteğim herşeyin önüne geçmeye çalışıyor. Kendi ellerimle kumunu çimentosunu katmayı beceremesem de, belki duvarına bir raf, ocağına bir ateş atacağım. İnşallah...
Bu bölüme bakmamaya çalışarak geçiriyorum forum anlarımı. Ama bugün dayanamadım:(
Allah herkesin gönlündekini versin
Olsun da...
"Kırk kere ne dersen o olurmuş." derler bizimkiler. Ama doğru yerde diyeceksin; o kırk hakkını doğru kullanacaksın, üç vak'te sığdıracaksın.
Orada gözünüzün önünde bir yerlere koyun; koyun ki çok isteyin, hep içinizde olsun. Sonunda ayaklarınız götürür, seçtiğiniz yollar mutlaka oraya çıkar.
Anladığım kadarıyla sadece "Gördüğünü Hayra Yoranlar" değiliz çoğumuz; şimdi imkanı olmasa da bir fırsatını kollayanlar da var. Sizi de heveslendirmeye yetiyor belki de benim de yazdıklarım diğer yazan arkadaşlarımınki gibi. Bu sadece hevesle olacak iş değildir; önceden diyeyim. Dayanamayan bunları okumasın:)
Vardığımız yerleri paylaşacağımız yazılarımız da olur ilerde umarım. Yazdığımız yazıların içerikleri, başlıkları "Gördüğü Düşleri Koklayanlar", "Doldurdukları Çileden Kuş Çıkaranlar" değil de "Düşlere Kahraman Olanlar" ve hatta "Ütopyaya Karışanlar" olur belki başlıklarımız.
Herkesin gönlüne göre olsun.
Sayın tenar,
Güzel Allahım önce size versin diliyorum o evi.
Varolun.
Eşim alman bir mimar ve çizimi yapıp kendine usta diyenlerin eline verdimi aynını alacağını düşünüyordu başta. .
Sn. rohlfs Şimdi daha iyi anladım neden "eşim kendisi yaptı" dediğinizi :p Profosyonel bir el olduğu anlaşılıyor evinizde. Fotograflarınızı eşime gösterdim öyle hoşuna gitti ki "işte benim hayalim, kendimi terasta otururken hayal ediyorum" dedi
Ağız tadıyla güle güle oturun evinizde.
denizakvaryumu
05-02-2009, 14:39
Sn.tenar
yazdıklarınızı okuyunca ne kadar çok kişi aynı şeyi istiyor ama neden ortak payda da anlaşamıyoruz düşüncesi belirdi.
Ankara'da 5-10 kişi birlikte olalım arazi alalım hepsi hepsi 50 şer m2 ev yapalım diye uğraş veriyorum ama biryerlerde kesiliyor :)
Umarım sizin düşünceleriniz gerçek olur, kerpiç ev şirketiyle görüşürseniz fiyat vs.konularını buraya aktarırsanız sevinirim.
Hepimizin istekleri bir yerler de kesişiyor illaki. Öyle dönemler yaşıyor, öyle günler geçiriyoruz ki zaman zaman "ben artık gidiyorum şehirden" diyorsunuz. Diyorsunuz da, sadece laf ta kalmak zorunda kalıyor. O an ki şartlar ne kadar isteseniz de orda kalmanızı gerektiriyor.
Hayatımda ki en önemli yapılacaklar listesinde, ilk sırada yer alıyor şehirden kaçmak.
Ben kendi adıma yalnız bir yaşam sürmek isteyen biri olarak söylediğim gibi mecburen halihazırda bir ahşap ev **** müstakil tarzda bir yaşam alanı düşlüyorum. Eğer insanların arkasında güvenecekleri bir dayanakları yoksa,bu böyle olmak zorunda. Çünkü ne betonundan, ne ahşabından nede kullanılan malzemeden anlayan biriyim. Hangisi daha sağlıklı, hangisi daha dayanıklı bunları öğrenmemse yıllar sürebilir. Bu bölümün ilk mesajlarından itibaren okumaya incelemeye başladım ki, bir gün hayata geçirmeye kalktığım da hangi sürprizlerle karşılaşacağımı az çok bileyim :)
Sayın denizakvaryumu;
artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere. Elbette bir kaç kişi biraraya gelip birşeyler yapmak, biryerden başlamak daha kolay. Ama bunun ilerisini de düşündüğünüz de, siz kendi yaşamınıza çevrenize **** yaşadığınız yere ayak uydurmaya çalışsanız da bir kaç kişinin birlikte yapmaya çalıştığı şeylerde daha çok sorunlar çıkabilir. Elbette ki birlikten kuvvet doğar. Ama bu sizin yaşam standardınızla da alakalı değil midir?
Yine de söylediklerim benim kendi adıma düşüncelerimdir. Biz ortama ayak uydurmaya çalışsak da, dönem dönem ortam bizi çok gerebilir. Bu yüzden ben az ama öz kişilerle bir şeyler yapılması taraftarıyım...
Sayın aslan_k ,
Teşekkür ederim iyi dilekleriniz için. Keşke bu kadar bilinçli ve doğayı seven insanlar ile bir arada, kendi kurduğumuz köyde yaşıyor olsaydık.
Eşim Almanya'da böyle bir proje yürütüyormuş. Bir grup toplanıp belediyenin satılığa çıkardığı araziyi almak ve üzerinde tamamiyle ekolojik bir köy kurmak istemiş. Fakat malesef sorunlar yaşanmış belediye ile ilgili ve proje rafa kaldırılmış.
Keşke burada yapabilme imkanımız olsaydı. Ama kaç defa demek gerekiyordu olması için :) . Olur ya!
Emekli olunça İstanbula 120 km uzaklıkda bir köyde 2 dönüm yer alıp içine 2 odalı bir ev yaptırıp oturmaya başladık
Köyde oturmanın eksilerini ve artılarını cok iyi düşünmek lazım
Gökyüzünde ne kadar cok yıldız olduğunu .halis sütü .köy tavuğunu tadını klorsuz sudan yapılan cayın tadını buna benzer şeyleri ilk defa tatdık .
Ama işte burası cok mühim şu kanaata vardık biz 50 sene İstanbulda yani şehirde yaşadık yapamadık tekrar İstanbula geri döndük
Köyden indim şehire şaşırdım birden bire .biz bunun tersini yaşadık
Köyün yaşam tarzı.kültür farkı .kendilerine göre inanışları.onlar size uymuyorlar bizi kendilerine uymaya calıştırıyorlar
İyi ki İstanbuldaki evi dağıtmamıştık köydeki evi kapatıp İstanbula geri döndük
5senedir cok şükür şehirdeyiz .Bir serüven yaşadık .Hepinize iyi günler
Sayın Ahmeter; korkutmayın şimdi beni. Biz de her ne kadar site içinde bir ev almış olsak ta neticede köy sayılır. Hatta ben oraya giderken köye iniyorum falan demeye başladım bile :S Şimdi İstanbul'daki evi de sattık. Yani oralarda yapamazsak yandığımızın resmidir :D Dönecek bir evimiz bile yok artık :(
Aylin hanım evimize en yakın komşu 300 metre uzakta idi sizinki site olduğu için muhakkak bir dayanışma 2 laf edicek birileri bulunur .Yaşamak lazım iyi günler
İnadına Kaçmak lazım;
Yukarıdan aşağıya hayalleri ve gerçekleri okudum. Ben görevim gereği Türkiye' nin çeşitli şehirlerini dolaştım. Yirmibeş yıl boyunca evimin köşelerinde çimlenen birşeyler oldu. İçimde hep bahçeli ev önünde yatan bir can dost (köpek), bahçede dolaşan çokça tavuk vs vs vs hayal ederdim. Bütün yolculuklarda yer beğenirdim.
Sekiz yıl önce şimdiki yaşadığım tarlayı aldım. Param olmadığı için boş bir tarla alabildim. Bütün olanaklarımı seferber ettim; ev, kümes, sera, ağaçlar, köy fırını herşey yaptım. İlk yıllar ev yoktu. Hafta sonları gelirdim. Uzun soluklu ohhhh lar çekerdim. Gece geç vakitler şehre dönerdim.
İki yıldır burada sürekli yaşıyorum. Eşim de emekli oldu. Bir şeyi hesap etmemiştim. Ben kiminle konuşacağım. Sabah kalktığımda kime Günaydın diyeceğim. Gazetemi kiminle değişeceğim. Bahçe işleri yaparken kimi model alacağım. Kimin yaratıcı düşüncelerinden yararlanacağım. Ben kime faydalı olacağım?
Evet aynı dili konuştuğum kimse yok. Ara sıra şehire alış verişe gidiyorum. Boş geçen yarım saatı tüketemiyorum. Oysa aylaklık ne kadar zormuş. Zaman zaman başka şehirlere bir kaç günlüğüne gidiyorum. Hemen eşin dostun bahçesi var ise oraya gitmek istiyorum veee evimi bahçemi özlüyorum. Geçen gün bir hafta ayrılmıştım. Geldiğimde köpeğim ve 30 küsür tavuklarım beni koşarak evin kapısında karşıladılar. Tam bir tören vardı benim için. Gözlerim yaşardı. Bu nedenle inadına yaşamak lazım diyorum.
Şehirlerde yaşayan insanlar o kadar kalabalığa rağmen ne kadar da yalnızlar aslında. Komşuna günaydın diyorsun. Haaa diyor. Sözcük dağarcığında öyle bir şey kalmamış.
Müşerref Hekimoğlu'nun (gazeteci yazar ) bir anısını arz etmek istiyorum:
* Bir süre Almanya'da yaşamış ve Türkiye'ye evine dönmüş. Sabah kalkmış; kapıcıya günaydın; ses yok. Sokakta her rastladığına günaydın yanıt yok. Sonra gazete büfesine gitmiş; " GÜNAYDIN " demiş. Büfecide bir günaydın gazetesi uzatmış ona. Oysa o başka bir gazete almak istiyormuş.
Almanya'da yaşayanlar bilir. İnsanlar lokanta vs kalabalık bir ortama girerken; günaydın, iyi alşamlar gibi sözcükle selamlarlar topluluğu.
On dairelik bir apartmanda kaç kişi tanır birbirini. Kaç kişi bir tabak yemek verir karşı komşuya. Çöpe döker ama vermez. Çünkü böyle alışkanlıklarımızı yitirdik.
UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki.
Seraya yüzlerce tohum ektim. Her sabah bana göz kırpmalarını görmek için erken kalkıyorum. İçimde yirmili otuzlu yaşlarımın enerjisi var. Her gün bir mağma gibi yeryüzüne fırlamayı bekliyor.
Saygılarımı sunuyorum.
caucasus
10-02-2009, 12:02
Sayın Ahmeter, siz bu şekil de yazarsanız ben de çekinceme de kalıyorum. Benim emekliliğime 7 sene var, hemen köy'e gidip orada kalmayı düşünüyorum tabi ki İstanbul'la aramda ki bağı koparmadan Yazlık, Kışlık muhabbeti yapacağım diyebilirim. Köyün tadı başka oluyor ben yine de bir deneyeceğim.
Size iyi günler dilerim. Umarım aradığınız mutluluğu şehir de yakalarsınız.
Benimde annemim İzmir Menderes te bir tarlası var tarla sayılmaz çok küçük sadece bir ev ve önüne küçük bir bahçe yapabilirsiniz annemler satılığa çıkardı biraz paraya ihtiyaçları olduğu için benim gözüm olduğundanmıdır nedir bir türlü satılmıyor eşimle beraber büyük bir çaba içinde para biriktiriyoruz annemlerden biz alalım diye alırsak öyle mutlu olucaz ki şehir hayatı bize göre değil diye düşünüyoruz.
Yazdıklarınızı okudum 675 mesajda yazdığım gibi yaşamak lazım ben 2 sene yaşadım olmadı .
Moraliniz bozulmasın allah ömür verirse tabii cağrırsanız ilk ziyaretciniz ben olurum keşke bir araya gelip bol bol konuşsak
Belki de benim şanssızlığım iyi bir yere düşemedim
Bildiklerimi gördüklerimi ve yaşadıklarımı bir nebze anlatdım
Köyde şortlan gezmek yasak.bakkalda ve eczanede hayatımda ilk gördüğüm ilaçlar ve gıda maddeleri gibi
Herkesin tahammülü .hassasiyeti ayrı oluyor .hele yaş ilerleyince
Moral bozmak yok iyiyi kötüyü bilmeniz için yazdım iyi günler dilerim
Sn.tenar
yazdıklarınızı okuyunca ne kadar çok kişi aynı şeyi istiyor ama neden ortak payda da anlaşamıyoruz düşüncesi belirdi.
Ankara'da 5-10 kişi birlikte olalım arazi alalım hepsi hepsi 50 şer m2 ev yapalım diye uğraş veriyorum ama biryerlerde kesiliyor :)
Umarım sizin düşünceleriniz gerçek olur, kerpiç ev şirketiyle görüşürseniz fiyat vs.konularını buraya aktarırsanız sevinirim.
Çoğu kişide çekinceler olabilir.
Emin olamadığı konular vardır.
Hesapları kapanmamıştır.
Ayrıca, kendi hayallerini yaşarken arkada bıraktıklarını güvenceye almak istiyordur...
Birlikte birşeyler yapalım diye yola çıktıklarını çok iyi tanımıyordur. Vardır sebepler.
denizakvaryumu, ayağımı burktum, Ankara'ya gidemedim.
gittiğimde mutlaka paylaşacağım.
Toprağınız varsa, onu istediğiniz biçimde ekip biçebilirsiniz ve sizinle aynı felsefede insanları bulup onlarla herzaman kaynaşabilirsiniz. Bu zor ve imkansız bir şey değil ki.
Zaten öyle yaşıyoruz.
Ama işin içine bu tarzdaki yapıları, mimari-felsefe ve estetik açıdan içimize sindirdiğimizde daha farklı yaşamayı kabul etmek gerekiyor.
......
Aslında bir bakıma bu evlere duyulan istek, şehir baskısından bunalmış insanların daha ilkel yaşama arzusu olamaz mı? Ve günün birinde buradan da bunalmayacaklarını bilebilir misiniz?
*
Neden toprağımız varken birileriyle birlikte olmak düşücesini de yanında atbaşı götürüyoruz acaba? Amacımız inzivaya çekilmek değil de ondan sevgili sukranayalp arkadaşım.. Hani “kafa dengi” denir değil mi, böyle birilerini bulmak imkansız değil elbet ama zor. Asgari müştereklerde buluşabilmek yeterli olduğu halde, düşünün ki onu sağlamak bile çok zor. Biz onları arıyoruz. Neden ev alma komşu al sözüne durup durup hak veriyoruz?
Sebat edince, kararlı olunca, zor başarılır, imkansız biraz zaman alırmış. (biz oğlaklar öyle deriz)
**
Bir kaç yaşantımız olmayacak. Her şeyi bu bir seferde yaşamak isteyebiliyor bazen insan işte. Şimdi apartmandan sıkılır, sonra köydeki hayattan, sonra teknede yaşamak isteyebilir; o da olmadı sonunda eski apartmanını dahi özleyip aynı mahalleye dönebilir.
Olabilir; dönebilir. Bunun tadında tuzunda, İçeriğinde ne vardır:
- Bu bir "geçici hevestir", bitmiştir, şimdi başka bir hevesi vardır, gidecektir.
- Tadına bakma olabilir; insan elinde olmayanı merak eder.
- Umduğunu bulamayabilir insan, yakın tabiriyle "gözünde büyütme". Bunu yapınca başı göğe ermemiştir.
- Hatta kaçıştı, arayıştı da denebilir, bunun ileriki boyutuna "sonucunda istediğini bulamayış" da denir.
- Herkes yapıyor diye yapılmış olabilir "modaya uyma", sonrasında modası geçiş.
- Beklentilerini tartamayış; evdeki hesap… olayı olabilir; köşeli yazarsak "yanlış köseye yatış" da denebilir.
- "Alışkanlıklardan vazgeçemeyiş". Veya öbür adıyla "eskiden yaşadığımız apartman ve şehir yaşantısına duyulan özlem" de denilebilir.
Bunların hepsinin çıktığı yerde insan "ŞEYTANA UYMA" modunda mıdır?.
Sonunda vardığı yer "BU YAŞANTI BANA GÖRE DEĞİLDi"dir. Bu cümleyle biter hepsi. Doğrudur, haklıdır kişi.
Bu tecrübelerin aktarılması iyidir. Akla gelmeyen şeyleri tartma imkanı olur okuyanların. Yeni yeni düşünmeye başlayanlar olabilir.
Ben emekliliğimi bile beklemeden gitmek için uğraşanlardanım. Kendimi orada buluyorum. Hayattan beklentinin en özeti karın doyurmaksa her şekilde doyurabilirim karnımı. Sorun, bana ihtiyacı olan kızımın gelecekle ilgili planlarını bu şekilde yok sayamayacağım gerçeğinin, içimi eskiden bu kadar yakmayan bu isteğimin üzerinde öncelikte olması. En azından şimdilik Ereğli’de bu tür yaşantıya daha yakınım şansıma.
Zeytinci
10-02-2009, 20:06
Çocukluğum Köyde geçti. Annem ve babam Cumhuriyet dönemi çocukları. Yokluk nedir bilirler, var olanın kıymetini de.
Geçimimiz; Sultaniye, Razakı, Nergis, Sümbül ve Zeytin sevdalısı. Arasıra Anason, Buğday ve biraz da Tütün.
Anneannem ve dedem yazları yaylada kalıyorlar. İlk okul tatillerinde yanlarına gidiyorum. Üzüm, incir, ayva, armut, erik, kavun, karpuz, badem, nar hepsi ilaçsız ve hormonsuz. Su bol ve kuyu başlarında kokulu çiçekler de.
Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor.
Akşam kararınca, yatak damın önüne seriliyor, yıldızlar karşımızda; yediyarlar (büyük ayı, küçük ayı) ve tık tık horoz (iki küçük yıldız yanyana konuşuyorlar gibi) ve yıldız kaymaları özellikle ayın karanlığında. Anneannem'in Köroğlu ve Ayvaz hikayeleri.
Sadece köyü şehire bağlayan yolda araba çalşıyor. Razakı ve sultaniyeler at, katır ve eşek sırtında köy merkezine taşınıyor. Sonrası frigorafik konteynerlerile avrupaya satılıyor. Üzüm, Tütün ve Zeytin yağı geçim kaynağı. Nergisler, sümbüller toplandı mı mahalle kokar eve kokudan girilmezdi.
Sonra okul sebebiyle şehir hayatı başladı. Aklımda şehirden pek bir şey yok. Ama çoculkğumdaki Köroğlu Ayvaz hikayelerini hatırladıkça anne anneme rahmet okuyorum.
Yıllar geçti hep tek katlı bir taş ev ve bahçe hayal ettim. 10 dönüm tapulu zeytin bahçeme ev yapmak istedim. Teraslı deniz manzaralı İçinde 100 ve 1000 yıllık ağaçları olan ve zeytin tarımı yapılan bahçem, meğerse 1 derece doğal sit yapılmış herşey yasak.
Şükür, dubleks yazlık bulup aldım, çiçeği bol, bahçesi olan. Neye niyet, neye kısmet.
Sevgili Zeytinci;
Sit alanlarıda yapılaşma yasağı vardır. Ancak 1 oda 1 salon hazır evler vardır. Bizim burada Ahmetbeyli - İzmir yolu üzerindeki nahçelerde gördüm. Hazır getirip koymuşlar ve yaşıyorlar.
İnsan sabah kalktığında ilk hayvanlarını ve ağaçlarını görmek istiyor. Bu nedenle illaki yakın olmak diyorum.
Saygılarımla.
sedirtoprağı
11-02-2009, 09:54
İnadına kaçmak için kalplerimizdeki umut tohumlarını yeşertmeye, büyütmeye devam edelim.. Siz, dostlarımın tüm mesajlarını tekrardan okudum.3-4 aydır iş değişikliğinden dolayı forumu takip edememiştim. Söze, sizlerin bıraktığı yerden devam etsem aynı akıntıda yol alan bi dal parçası gibi olabilirim, varsın olsun.. Burada her bir can arkadaşın söylemlerine kalpten katılıyorum. Biz de emekliliğini beklemeden kırsal yaşamın dinginliğinde(!?) olmak isteyenlerdeniz.
"Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz ............'sıyız." diye bi reklam spotu vardı yıllaar önce.. Özlem ve isteklerimiz belli, bi farkımız yok. Yüreğimizde coşku yaratan betimlemeler birbirine benzer, bi farkımız yok. Niyet ve girişimlerimiz aynı, bi farkımız yok.. Örneğinimiz de çook:
"Aslında istediğim çok çok bir köy evi: ahşap iskeleti, araları kerpiçle örülsün, Sıvası çamurdan ve samandan, üzerine beyaz badanası olsun. Pencerlerinden güneş girsin; horoz sesi, inek çanı, at kişnemesi, gübre kokusu girsin. Ocağı olsun yemek yapılası, kocaman bir odanın bir duvarında."
"Tek odalı bir dam (bağ evi) ve gölgeli küleme (çardak). Ne elektrik nede teknoloji, sadece transistörlü radyo. Yiyecekler tel dolapta, yemekler odun ateşinde günlük pişiyor, ekmekler ise halis buğday unundan köy usulü fırında pişiyor."
Sn.Tenar, Zeytinci, efe-can, ahmeter, aliş, Minem, caucasus, seyyah17, aaylin, rohlfs, denizakvaryumu, aslan_k, hosseda, cemo, nurcanaybay ve diğer isimlerini yazamadığım arkadaşlara somut anlamda sesleniyoruz:
UMUTLARINIZDAN VAZGEÇMEYİNİZ. Ne para kazanmanın sonu var. Ne de mal edinmenin sonu var. Mevki, kariyer, koltuk geçici kavramlardır. Giderken bir şey gitmiyorki.
İşi bilen usta bulamıyorsak biz önce araştırıcı-amatör çırak edasıyla, aklını profeyonel işleten ustalar olalım. Önce kendimiz asgari müşterekte kafa dengi insanlar olalım.
"artık insanlar kaba bir tabirle atıp tutuyorlar "şöyle yaparım böyle yaparım" diye ama iş icraata geldiğin de malesef etrafınızda kimse kalmadığını görüyorsunuz. İnsanların birbirlerine güveni mi kalmadı yoksa "amann nasılsa gideriz toprak, doğa kaçmıyor ya" diye mi düşünüyorlar bilemiyorum. Dönem dönem o an ki psikolojimize göre konuşmak yapmaktan daha kolay geliyor bizlere." Genel geçer psikolojik halimize göre konuşanlar yerine farklı tad,anlayış ve duyarlılığı özümsemiş kararlı, azimli insanlar olalım.. Önce biz olalım, derim.. Önce biz 'günaydın, iyi günler, hoşgeldiniz' diyenler olalım.. Önce biz emin ve güvenilir olalım yaşamsal değerlerimizin devamlılığı için.. Eğer 'değilsek' bu sözler fazla bize..
İstanbul-Anadolu yakasında Üstbostancı'da yaşıyorum. Çalıştığım firma YDudullu sanayinin içinde.. Gözlerim ağacı, toprağı, suyu göremiyor.. Ereğli ve Menderes'teki dostların doğaya yakınlıkları imrendiriyor..
Türkiye'nin bi çok yerinde tanıdığım arkadaşlarım, benzer taleplerini(köye-kırsala yerleşmek) imkanları ölçüsünde yaşama geçirmek için ferdi çabalarını sonuna kadar kullanıyorlar.. Birisi Antalya-Kemer'de, birisi Küçükkuyu'da, birisi Gümüldür'de, birisi Ödemiş'de, birisi Bursa Ürünlü'de ve daha başka yerlerde.. Sizlerle aklınızın ve kalbinizin bi yerinde yeşermiş bu umutlarla bir araya gelelim, diyorum.
Sevgi ve Esenlikle kalın :))
sedirtoprağı
11-02-2009, 12:18
Sizlerin özlem dolu kokan niyetlerinizi biraz ateşleyelim istedim.. Nette bikaç yere bakıp aşağıda ve ekteki Saman Balyası-Straw Bale- evlerinden örnekleri içeren resimleri yükledim...
Sevgiler
sedirtoprağı
11-02-2009, 15:36
http://www.greenplanethomes.ca/photo_gallery.htm
http://harvesthomes.ca/portfolio/ resmin yanındaki yerleri tıklayın..
http://www.strawbalebuilding.ca/gallery.shtml
Buraya aldığım örnek ev modelleriyle ilgili teknik bilgiyi bu website yetkililerinden yardım isteyebiliriz. Daha önce bir arkadaşımız imeceevi'nden (İsmail Yenigün'den) yardım ve destek alabileceğimizi söylemişti.. Hadi hayırlısı..
Emeğinize-elinize sağlık sn. sedirtoprağı;
Yüklediğiniz resimler çok güzel. Yeni bahçe kuracaklar için güzel modeller var. Kafamda yapacağım eklentiler için ben de model alabilirim.
Bir anımı anlatmak istiyorum:
Bu araziyi aldığımda çıplak ayakla çalışıyordum tarlada. Yorulunca da toprağa upuzun yatıyordum. Yanımdaki tarlada yaşlı bir adam beni izliyormuş. Kahveye gitmiş " yazık adama, kafayı kırmış. Toprağa belenmiş çalışıyor. Karısına yazık, odun ateşinde çay yemek yapıyor. Üstelik memurmuş. Allah şifasını versin" diye kahvedekilere anlatmış gördüklerini. Yabancı olduğum için bir kaç kişiden fazla insan tanımıyordum. Tarlanın kenarında açık alana bir uyduruk mutfak yapmıştım. Tarlanın etrafı açıktı. Sadece yeni diktiğim meyve fidanları vardı. Ertesi yıl sebze, karpuz kavun vs vs diktim. Herşey çok fazla idi. Genç fidanın bir dalına poşet torbası astım. Kartona bir tabela yazdım. " ihtiyacı olan fidelere zarar vermemek kaydı ile sebze toplayabilir " Gelen geçen toplamış götürmüş.
Bir gün kahveye gittim. Ayağımda çizme, başımda poşu, üstüm toz toprak. Birkaç çay içtim. Bir adam oturdu yanıma. Durumu anlattı. " Senden özür dilerim. Sen bizi utandırdın. Meğerse senin kafan kırık değilmiş" dedi.
Aslında insanlar emekli olduktan sonra , şehirde kalma zorunluluğu yoksa, kırsal kesimde yaşamalarında yarar var. Hem şehrin yükü azalıyor, hemde insan daha sağlıklı kalıyor. Haftada bir gün kültürel gıda için ( sinema-tiyatro vb ) şehre inilebilir. Zaman zaman şehre indiğimde arkadaşlamın büyük bir çoğunluğu kahvelerde vakit geçirdğini görüyorum. Solundaki oyun arkadaşı taş atmadığı için ağzı bozuluyor. Sözcük dağarcığını yeni argo ve küfürlü sözcüklerle zenginleştirmişler. Yüz renkleri tanımı uygunsa; yoğurtlu patlıcan gibi olmuş. ****** günde 10 küsür saat kahvede oturmanın bir de ekonomik boyutu ve arkasından gelen geçim sıkıntısı vardır.
****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı, otu çöpü, börtü böceği, yılanı sevmesi lazım. Karı kocanın fikirlerinin de örtüşmesi gerekir.
Saygılarımla.
Sayın Efe Can yazınızı okudum görüşlerinize katılıyorum . Müsade ederseniz son cümlenizi bir daha buraya yazmak istiyorum.
****** böyle yerde yaşamak için önce toprağı,otu cöpü ,börtü böçeği ,yılanı sevmesi lazım .Karı koçanın fikirlerinin örtüşmesi gerekir.
Hayat arkadaşınızın sinek yapıyor diye eve saksı sokmazsa,her eli toprağa değdiğinde yıkamak için çeşmeye koşarsa ,sinek geliyor ben bahçede yemek yemem derse bu iş zor
Sizi candan kutlar uzun ömürler dilerim
sedirtoprağı
12-02-2009, 08:56
Saman Balyasından-Straw Bale- bikaç örnek daha:p Fırsat buldukça yapım uyguklamaları hk. az da olsa katkı sağlamaya çalışacağız..
İnadına (güzel inat) yürümek istiyoruz..
Esenlikler
Zeytinci
12-02-2009, 19:26
Sevgili Zeytinci;
Sit alanlarıda yapılaşma yasağı vardır. Ancak 1 oda 1 salon hazır evler vardır. Bizim burada Ahmetbeyli - İzmir yolu üzerindeki nahçelerde gördüm. Hazır getirip koymuşlar ve yaşıyorlar.
Sevgili Efe-Can,
Bir oda bir mutfak içi ahşap taş ev düşünmüştüm. Ağaç ev, prefabrik **** karavan bana uygun değil.
İçinde asırlık zeytin ağacları ve tarım yapılan bahçenin 1 derece doğal sit yapılmasına şaşırdım. Yoksa, doğal ormanlarımızın ve sahillerimizin sit olarak korunmasına tarafım.
Hoşça kalın.
Sevgili Efe-Can,
Bir oda bir mutfak içi ahşap taş ev düşünmüştüm. Ağaç ev, prefabrik **** karavan bana uygun değil.
İçinde asırlık zeytin ağacları ve tarım yapılan bahçenin 1 derece doğal sit yapılmasına şaşırdım. Yoksa, doğal ormanlarımızın ve sahillerimizin sit olarak korunmasına tarafım.
Hoşça kalın.
Sn zeytinci benim de problemim aynı şimdi. Bir kaç sene önce 1.derece doğal sit alanı olarak tapuda değişiklik yapılmış ancak benim haberim bile olmadı bundan; ne zaman ev yapmaya kalkıştım o zaman öğrendim ki durum bu.
Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var.
Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz.
Benim bahçemde asırlık ağaçlar bile yok. yıllardır tarım yapılır. Eski bağlıktır. İki oda salon bir ev yapacaktık, bir oda bile yapamıyoruz. Ama hayyallerimi gerçekleştirmeye engel değil bu. Hemen bir B planı yürütmeye başladım.
Biliyorsunuz 1.derece doğal sit olunca kuyu dahi açamıyorsunuz. Suyu şebeke suyundan alıyorum. Karaburun yolunun üzerinde en son geçen imardan sonra imarsız olarak kayıtlı yerlerin hepsi sit alanı olarak yazılmış. Yolun altı hepten sit.
Zeytinci
13-02-2009, 11:38
[QUOTE=tenar;359594]Bu işi biraz karıştırmaya başladığımda, Hükümetin toprak oyunları çıkıyor karşımıza ne yazık ki. 2Blerden sonra bir de bu var.
Etrafınızdakilere söyleyin lütfen, arazilerini kimseye satmasınlar. Çünkü ucuza kapatmaya ve yanyana arazileri almaya çalışıyorlar. Daha sonra sit alanından çıkarıp otel motel yapacaklar anlaşılan. Biliyorsunuz bizim oranın insanları böyle şeyler olsun istemiyor ve hatta otoban dahi istemediler, şimdilik izin vermediler, en gel olundu ama... bir yolunu bulanlar var görüyorsunuz.
QUOTE]
Arazilerin miras sebebiyle bölünerek küçülmesi kırsal alanda tarımı öldürdü ama doğanın bir dereceye kadar bakir kalmasını da sağladı. Mülk sahibi çoğalınca anlaşarak arazi satılması da zor oluyor böylece betonlaşma azalıyor.
Devlet kuralı, kanunu koyuyor dürüstler için. Kurala kanun tanımayan cesurlar işini hallediyor.
Paranın gücüyle olağanüstü yapılar yaparsın. Ama bizim yarımadanın doğasını yapamazsın. Şimdilik en azından....:cool:
Internet icat oldu tepemizde binlerce göz doğayı izliyor. Tanrı doğa katliamcılarından, kötülüklerden son kalelerimizi korusun.
toprak12
16-02-2009, 15:57
ah ne güzel :o bizde bahçeli evden apartmana taşınıyoruz:(
Arkadaşlar önce selam buralardan çekip gitmek atlı konunuzu merak edip yazılanlar banim yaşam anlayışıma uygun paralellik arz ediyordu efe- can arkadaşımın yazılarınıda görünce kendimi konunun yabancısı görmedim.
Önce size kendimden bahsederek tanışalım ben bahçe,toprak ,kompost hobilerimi hayata geçirmek için geliboluda 300 mt2 arsa içinde bürüt 72mt2 tek katlı bahçeli evim de senenin yarısı orada yaşıyarak emekliliğimin demini sürüyorum. Bahçemde bulunan ağaçları çekirdekten yetiştirip amatörce aşılama işlerni onların üzerinde öğrendim.
Kendim pratikten yetişme elektronik teknisyeniyim Radyo,Tv Tamiri ve Uydu montajcılığı üzerine dükkanımdan 1995 senesinde emekli olduktan sonrada kesintili olarak devam ediyorum .
Buralardan çekip gitme duygusu, bana rahmetli babamdan kalma sanki vasiyet gibi hayata geçirme isteğini kabullendim . Bu duygu bende alışkanlık yaptı gelibolu ya gitme heyacanım bitmiyor .Ocak 23-Şubat 19 arasında yine orada kış da olsa bahçemde ağaçlarımın yanında olmak mutluğunu kendime yaşatmış oldum bahçe ve ağaçlarımla ilgilenip bakımlarını yaptım toprağın uygun yerlerine bakla,bezelye,soğan,sarımsak ektim aşıya gelen ağaçlara kalem aşısı yaptım.Bordo bulamacı ile ağaçlarımı asmalarımı ilaçladım.
Tanışma için sorularınız olursa cevaplamaktan kaçınmıyacağım tekrar bu satırlarda buluşmak üzere sağlık esenlik içinde olasınız
açık-pozisyon
27-02-2009, 10:36
Sn. epsody, birşey soracağım. Sanırım İstanbul'da da yaşadığınız eviniz var, Gelibolu'da da.... Siz İstanbul'da olduğunuz zaman Gelibolu'daki evizin güvenliği problem olmuyor mu, yani eviniz kırsal kesimde mi, şehir içi bir yerde mi? Şehir içinde ise şehirden kaçmış olunmuyor pek diye düşünüyorum, şehir dışına çıkıp da 7/24 yaşamayınca güvenlik problemi oluşmuyor mu? Şimdiden teşekkürler...
Sn.Açık-pozisyon önce selamlarımı sunar, yazıma gösterdiğin alkana teşekkür eder, samiyetine istinaden sorularınızı tam anlamıyla yanıtlıyarak, şehirden kaçarak buralardan çekip giderek büyük şehir hayatının stresini küçük bir beldede sakin, mutlu, sade ve doğallığı içinde; yaşamın acı tatlı birikimlerin geçimden kaynaklanan olumsuz etkilerinin strese dönüştüğünde yaşamın güzelliklerinin silinipte hayatın çekilmezliğini tatlı anılara dönüştüren , kaçışın nasıl bir sihirle yeni bir dünya yaşamı başlattığını, romanlara konu olacak kadar uzun ben size özetliyerek sorularınızın içinde açıklamaya çalışacağım ..
İstanbul eyüpte babadan kalma bahçeli bir evde yaşıyorum, bu ev ne kadar müstakil olsada büyük şehir hayatının olumsuz, kargaşa stres yaratan koşullarınıda azaltmıyor. Mesleğim ve evliliğim içinde kırsalda yaşamanın hazlarını yakaladım, kenarda yaşama planları yaparken, atölyeme komşu bir avukat arkadaşla 1987 yılın da geliboludaki evim olacak koopratife üye olduk, fakat sizinde malumunuz koopratifler işi yokuşa sürerek üyelerin evlerini tamamlamadan 300mt2 arsada %20 imarlı tek katlı kaba inşaat durumda olarak 1993 yılında kooparatif dağıldığından üyelere teslim edildi.
Ben ve eşim kendi imkanlarımızla yaparız düşüncesiyle 1997 ağustosunda gerekli hazırlıkları tamamlıyarak, ben eve lazım olan kapı çerçeve ve el aletlerimi, eşimde evde kulanacağımız eşyaları tamamlıyarak geliboluya gidiş maceramıza başlamış olduk. Ben kendi evimin ustalığına soyunurken eşimde bahçe düzenleme işleriyle bir yandan bana çimanto işlerinde su ve elektrik tesisat işlerinde yanımda bulunarak yardımlarını kendi evini yapmanın şevki ve heyacanı içinde, büyük şehrin verdiği stresi umutsuzluğu evimizin inşaatına gömüyordük.
Bulunduğumuz yer şehir merkezine 6.3 km gelibolun dışında kırsal alanlarla çevrili tarlalar içinde, merkeze bağlı bir mahalle ulaşım münibüslerle sağlanıyor devamlılığı yaz sezonunda sabah 8den akşam 19a kadar saatte bir olarak servis yapıyorlar kışın yolcu olursa günde 3servis yapıyorlar, kendi aracımız olmadığından şehre gidişi minibüsler le karşılıyoruz .
Gelelim güvenlik konusuna sitemiz de hayvan severlerden dolayı bir çok kedi ve köpek barınıyor bunların ihtiyaçlarıda siteye kış aylarında da istanbulun yaşamından kaçamak yaparak yaşamaya gelen bir kaç komşunun bulunmasıyla sağlanıyor sizin bahsettiğiniz güvenlik soruları sitenin uzağında kalan komşularda görüldüğü oluyorsada bölgemizde askeri birlilkerin olması ve bölgemizde jandarmanın gözetimiyle sağlanmış oluyor zaten komşularda fazla kıymetli eşyalarda bulundurmuyorlar evler yazlık nizamında donatıldığından göze çarpacak durum arzetmiyor.
Sözün kısası ama sen dersen 15 milyonluk şehirden 22 bin nüfuslu beldeye gitmeyi şehirden şehre gitmek gibidir deyip, bana robinson kruzo misali ıssıs bir yerdeki yaşam biçimini kıstas alırım. Benim sana söyleyecek şu sözüm 60ına gelmiş bir insana yakışan bu yeter derim satılarıma son vermeden sağlık esenlik içinde gönlüne göre şehirden kaçışlarınız olsun sevgiler saygılar.
açık-pozisyon
02-03-2009, 07:37
Sn. epsody, aleyküm selam... Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim... Ben henüz 31 yaşındayım, şu an para biriktirme/borçlarımı ödeme aşamasındayım... Ben, her an çekip gitmeyi düşünüyorum fakat sanırım 4-5 sene daha bekleyeceğim maddi durumlardan dolayı... Umarım "kaçış" yapmak isteyen herkese nasip olur...
Sn,açık-pozisyon günün aydın olsun diyerek başlıyorum, kardeşim benim bir sözüm emekli olacaklara kedinizi emekli yaşamda nelerle uğraşacaksanınız emekli olmadan bunun ön görümünü yaparak beceri ve alışkanlıklarınızı geliştirerek sonra emekli olduğunuzda biçare kalmayınız. Sözün kısası emekliliğe kendinizi şimdiden hazırlayınız ki emeklilik geldiğinde şaşkın ördek durumuna düşmeyiniz.
Ben çok insan gördüm hazırlığını yapmayıp emekliliği geldiğinde yapıcak bir şey bulamadığından, yaşamı boyuca oluşturmuş olduğu kafa yapısına göre kimisi camii cematına katılıp onlarlar la vakit namazların da bulunmak la yaşam birikimlerini orada değerlendiriyor , bir başkası kendini kahvede dörtlü oluşturma deneylerini çoçukluğun da oyun oynamamış çocuklar gibi kendini oyunlarda arıyor kimiside hayatın zorluk ve çilelerini şişenin dibinde gidermeye çalışıp hayatı ayık algılama yetilerini kaybediyor bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.
Şimdi size soruyorum buradan zamanı gelince çekip gitmek sözünüzün samiyetini ortaya koyacak ve emekliliğe hazırlıklarınızdan bahsedermisiniz. Önce sizi buralardan çekip gitmeye gütüren sebebleri ortaya koyarmısınız, eşinizle bu konularda fikirleriniz nekadar örtüşüyor doğa merakınız deniz ve güneşin dışında dağ ve ormanıda kapsıyor mu. ?
Size bu suruları yöneltmemin sebebi, size kendi deneyimin birikimlerini aktarma ve bilgi paylaşımı sırasında yeterli desteği sağlamak için sizin samimi olan kişisel bilgilerinize örtüşücek bilgileri ortaya koyabilmek ve konumuzun özüne hizmet ederek hem bu konuda yorum koyanlara, hemde ağaçlar nette diğer arkadaşları da konuya yakınlık duyurarak ilginç fikirlerin alternetiflerini sağlamaktır.
Siz ne iş uğraşarak gelir sağlıyor, boş zamanlarız da neler yapıyorsunuz istanbuldaki eviniz bağçeli mi yoksa apartmadamı yaşıyorsunuz. Umarım sorularımla sizi sıkmamışşımdır. sorularımın ayrıntı detaylarını atlamadan açıklığa kavuşturmanı aynı hassasiyeti yazdığım yorumlarada aynı şekilde yazmanız dileğiyle satılarıma son vermeden önce cevabınızı, furumda yazan diğer arkadaşlarıda yurumlarını bekliyorum iyigünler sağlık esenlikler dilerim.Sevgilerle kal.
açık-pozisyon
03-03-2009, 07:41
Sn. epsody, ilgi alakanız için teşekkür ederim... Ben istanbul'da Emirgan'ın ara mahallerinde birinde kendi halinde bir sokakta bahçeli 3 katlı bir evde yaşıyorum, ev kendimin değil, kiracıyım... Benim işim yazılım geliştirmektir. Ömrüm plazalarda geçmiştir, şu anda da bir amerikan firmasında çalışıyorum. Beni şehirden kaçıran şey aslında çok kişiyle benzer sebepler; trafik, kalitesiz insan yığını, kalitesiz ve pahalı beslenme olarak sayabilirm. Tabi daha çok sebep var... Henüz çocuğum yok ama olduğunda onun da benim gibi stresli, trafikli, pahalı, belki etrafı duvarla çevrili bir sitede doğayı hiç tatmadan, saygısız insan yığınları arasında değil küçük bir şehirde (örneğin balıkesir, çanakkale, bursanın merkez olmayan yerleri) büyümesini-yaşamasını istiyorum.
Boş zamanlarımda internet ile vakit geçiririm, tv hemen hiç seyretmem, olsa da olur olmasa da cinsinden yani... Saksılarımda domates, biber, çiçek vs dikerim, onlarla uğraşmayı severim. Sinemaya senede 2 defa giderim, eğlenceye düşkün değilim... İnsanları da genel olarak pek sevmem :)
Bir de emeklilik konusuna değinmek istiyorum, bu iş benim için zor, çünkü emeklilik yaşım 58 daha var 27 sene, ben o yaşa kadar yaşayabilir miyim bu şehirde bu soruya cevap vermek çok zor... O yüzden küçük bir şehire gidip kendimle başbaşa kalmak istiyorum, yani benim planım emeklilik için değil 5 sene sonrası için... Eşim de kısmen benimle aynı fikirde ama o küçük bir şehirde evde oturup çocuk bakmak konusunda kararsız... Sonuçta pek arkadaşı, komşusu, tanıdığı vs olmayacak orada...
Kendi evimi yaptıktan sonra, kira derdi olmayınca küçük bir iş kurarsam, geçinip gideriz diye düşünüyorum... En sonunda insan bir avuç toprak olup gidecek, çok lükse gerek yok...
Sn,açık-pozisyon açıklayıcı ifadelerinden dolayı medeni cesaretizi kutlarım.Size benimde bazı açıklamalarım olacak, konu çocuğunuz üzerine düşündüklerinize bazı ilavelerim olacak arkadaşım benim buralardan çekip gitme düşüncelerime kendi insanlarımı büyük şehrin pislik ve sıkıntılarıdan kurtarma amacı içinde çözüm olur bir yaklaşımı güderken, sonradan edindiğim izlenimler den dolayı bu yakaşımımın doğruluğu her kes kendi hayatının içinden çıkardığı doğrularla çeliştiğinden. Görüşüm her kes kendi hayatını yaşıyarak saptar kişinin geleceğe yatırım yapacaksa bu yönde olması ekonomik değer arz ediyor. Sizinde son sözlerinizdeki yaşama dair makul yaklaşımlarınız açısından açıklamağa değer buldum.
Bilgisayar donanımları hakkındaki malumatınız bizim oyun hastası oğlumuzun değişik oyunlar karşısındaki bilgisayar donanımlarının uyumsuzluğundan kaynaklanıyor bilgisayarı ortaklaşa kullandığımızdan senin bilgisayar üzerindeki çalımalarının farkına varınca derdini sana da açmak ihtiyacın dan dolayı çare arayışlarını sürdürüyor. 15-16 yaşlarında olmasına rahmen oyunlardan kendini alamıyor. ilgin için teşekkür ederim, satırlarıma son vermeden önce sağlık esenlik dolu günler seninle olsun tekrar görüşmek üzere hoşça kal. Saygılar
therapido
12-05-2009, 21:36
Merhaba
Paylaşacak tecrübelerim var.
Sanırım bu konuyu erken tecrübe eden "şanssız" kişilerden biriyim...
2000 yazında İstanbul'dan ani bir kararla Antalya'ya, Olympos'a yerleştim.
Bir sene kadar o arsa senin, bu arsa benim gezdikten sonra doğru yeri bulup satın aldım. Böylece 5 dönüm kocamaaaan bir arazim oldu. Biraz büyük biliyorum. İleride burada ufak tefek bir iş yapıp geçimimi de buradan sağlayıp yaşayıp gitmeyi umuyordum.
İnanması zor ama 2 sene boyunca hesap-kitap, mimari proje ve etüt çalışmaları sürdü. Kendimcede çizdim, mimarlarda. Bir mimar birşey, diğeri başka bir şey önerdi. Biraz araştırdım bana önerdikleri bölgeye uygun olmayan yapılar, maliyeti belirtmeme rağmen boyumu aşan yapılar çıktı. 2. mimar, 3. mimar derken sanki projeyi kendim çizdim...
Benim sizlere tavsiyem bir bölgeye bir ev yapacaksanız, mümkünse gidip eski yerleşimlere bakınız. Taştan mı yapmışlar, imkan varsa taştan yapınız. Ahşap mı, sizde ahşaptan yapınız. Çatınızın eğimini dahi mümkünse o binalardan örnek alarak yapınız. Bölgeye düşen yağmuru-karı çatınızın en iyi nasıl tutmayacağını deneyerek öğrenmişlerdir eskiler nasıl olsa.
Şahsi fikrimdir ama mümkünse bölgedeki görüntüyüde çok değiştirmeyiniz. Bütün mesajları okuyup, neredeyse tüm linklere baktım. Gördüğüm bazı evler tamam ekonomi buna izin vermiş olabilir ama o kadar sentetik, o kadar sakil duruyor ki arazilerin üzerinde...
Sadece ekonomik sebeplerle değil, mimari açıdan da bu durumda olan evler var.
Neyse..
Yazları serin, kışları daha sıcak olacağı için ben binalarımı taştan yapmaya karar verdim. 2000 yıldır orada duran yapılara, dokularına zaten aşığım. Köydede eski pek çok taş yapı var. Hatta arazide de yıkık duran, toprak harçla örülmüş, taş duvarlı bir ev ve han vardı.
İnşaattan önce sevgili devletimizin çıkarttığı imar kanunlarından nasıl en makul rakamla çıkılır, bürokrasiye en az nasıl takılınır diye araştırıp, başladım işlemlere.
Önce "Haritacı" getir dediler. Bir mühendisle çalışıp ölçümler yaptırdım. Sonra zemin etüdü istediler. Deprem ölçümü yapılmasınıda istediler, hallettim. Sonra dediler mimari plan, statik, elektrik... eee tamam onlarıda yaptırdım.
Benden yapı denetimi için bir firma istediler. Sordum bir firmada 2 milyar o zamanın parasıyla istedi, çok sağolun dedim ben almayayım. Öğrendimki 200m2 üstüne isteniyormuş yapı denetimi. Kestim biçtim plandan 200m2 altına düştüm, kurtuldum.
Ben iki ayrı bina yapmak istiyordum arazime. Bir tarafta kendi evim, yakınında daha sosyal bir alan. Ona da izin yokmuş. "Tek arazi tek bina" dediler. Bende projede binaları bir koridorla birleştirdim hallettik.
Daha bitmedi, malum inşaata dahi başlayamadık!
Sonra dediler ki: Mütahit kim?
Dedim: Benim
Dediler: Ama iş verende sizsiniz?
Dedim: O bir şey mi işçide benim!
Kafalarını iyice karıştırdıktan sonra, "Biz bir bunun kanununa bakalım siz mütahitlik belgesi getirin" dediler. Gittim Kumluca Ticaret Odası'na, dedim durum bu. O zamanın parasıyla 540 milyon kayıt parasını verice bir liste verdiler, mesleğinizi seçin diye :). Seçince mesleğimi hani şu çerçevelenen kağıtlardan verdiler. Üzerinde Kerem Akyar İnşaat ve Taahhüt İşleri yazan, oldum mütahit.
Bütün bu kovalamacada dosya için tapu örneğide istiyolar ve o örnek 10 gün süresince geçerli. Her süre dolumunda tapu dairesine, oradan 1.75 TL'lik harcını yatırmaya Ziraat Bankası'na koşturmaya, sonra geri gitmeye vs girmiyorum hiç:)
Tekrar geldik Antalya Bayındırlık Müdürlüğü'ne. "Biz tam olarak çözemedik kanunen, ama siz yapın bir mahsuru yok" dediler :) Oh dedim tabi, bitti bu iş sonunda.
Amaaa sonra sıkıştırdılar, "İnşaat için suyu nereden alacaksınız, belge lazım?" :( Döndük köye...
Dereden desem, hem çok yakın **** ormanın içinde kuyu var. İkisi içinde DSİ'den yazı lazımmış yer altı suları kullanım vs... Arsanın hemen altında 50 tonluk sulama havuzu var, köy kullanımına ait oradan alayım dedim. Muhtara gittim. "Tamam alda" dedi, "Senin elektriğin yok. Su için dinamo taktıracaksın, onu neyle çalıştıracaksın?". Haklı!
"Haklısın dedim muhtar, haklısın".
Araştırınca elektrik bağlatmak için önüme iki yol çıktı. Ya imar iznim olacak şantiye elektriği alacağım **** çiftçi kağıdı alıp sulama elektriği alacağım. İmar almak için elektrik istediklerine göre (izah edemedim bir türlü nasıl döngüde olduklarını) çiftçi olmak gerekti mecburen.
Sağolsun muhtar verdi çiftçi kağıdını oradan Tedaş'a. Onlarda istedi elektrik saati, projesi vs. Bulundu elektrikçi, çizildi proje sonunda aldım elektriği. Oda az değil epey tutu. Arada atladığım o kadar çok parasal şey var ki!
Sigortalı işçi istediler O'da ben oldum. Ne dedilerse ben oldum galiba kurtulmak için sonunda gidildi Antalya'ya alındı imar!
Birinci kısmın burada sonuna geldik :)
Şayet kimse sus demez ise 3 bölümde bitirebilirim yazımı.
Olympos'da inşaat. İnşaattan kaçan taş ustaları azzz sonra...
Saygılarımla,
Kerem Akyar
hala neşeyle anlatabiliyorsam, bu hayatta nerede olsamda bana birşey olmaz.
Koyu yeşil
13-05-2009, 13:51
Sayın Therapido, yazınızı keyifle okudum. Çok da faydalı bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz merakla...En sona evin resmini de eklersiniz inşallah :)
BalıkcıSerdar
13-05-2009, 14:01
hala neşeyle anlatabiliyorsam, bu hayatta nerede olsamda bana birşey olmaz.
Hala neşeyle anlatabiliyorsanız yaptığınız işin sonunda alacağınız hazzın farkındasınızda ondan diyebilirim ancak:)
Allah muvaffak etsin, çok zor işler, helede tamamen yabancı bir çevredeyseniz, yardım edecek kimse yoksa çok çok daha zor.
Hikayenizin devamını ilgiyle bekleyeceğim, böyle işlere kalkışacak olanlara da çok güzel bir örnek. Yaptığınız bürokratik işlemleri de atlamadan anlatın ki tam örnek olsun.
Şöyle de bir ek yapayım, bütün hesapları yaptıktan sonra, yola çıkarken, yaptığınız hesap toplamının üç katını hazır edin:)
Selamlar, saygılar.
Sn therapido, öncelikle geçmiş olsun.
Merakla bekliyorum yazınızın devamını. Umarım mutlu sonla bitiyordur :)
Bende hayal ediyorum ki çakarım bikaç tahtayı birbirine, alırım dereden suyu, elektriğide güneş paneli rüzgar vb. + invertörle halletim mi, bitti gitti gibi hayallerdeyken tecrübeleriniz çok kişi için değerli olacaktır.
Malesef her işini kuralına göre yapmak isteyen kanunlara saygılı bir vatandaşın daha iyi yaşamak için, sadece kendine ait bir araziye istediği evi yapabilmek uğruna, çektiği işkencelere bakın, bunların hepsini kaçak yapsaydı gelecek bir af ile kurtulmuş olacak ve yanına kar kalacaktı ..İşte bizim prosedürlerimiz, ahh ahhh
Sayın Therapido,
Ben de kendi arazime ev yaptırmak istedim. Önce maddi imkanım yoktu öyle bekledim. Sonra param oldu imkanlar elveriyor gibiydi ama vaktim olmadı. Sonra vaktim ve param oldu, prosedürlerin çeri çöpüyle uğraşayım derken herşey hazır, ama bu defa da tesadüfen öğrendim ki arazim bir iki yıl önce birinci derece doğal sit alanı olarak işlenmiş. Bundan da benim hiç haberim olmamış. Nasıl olabilirdi bilmiyorum ama ya evi yaptırmış olsaydım? Avukat arkadaşımın söylediğine ve araştırmalarımıza göre bunda başka bir iş var zaten. Sadece beni ilgilendiren bir durum değil, çok kimse de madur, üstelik haberleri bile yoktu maduriyetlerinden.
Ancak ben böyle artık ev yaptıramayacağım diye üzülerek, hayallerimi bir uçanbalonun ipinin ucuna bağlayıp gökyüzüne salıverirken, kimse sit alanı durumuna bakmadan yine evlerini de yaptırdılar; yaptırmışlar; seçim öncesi bir kaç hafta içerisinde hem de.
Ben mi aptallık ettim? İnsanlar nelerine güvenerek yapabiliyorlar. Ben bizler neden onlar gibi yapamiyoruz? Bilmediğim bir bildikleri mi var acaba? Bilen var mı?
metin-neşe
14-05-2009, 10:20
Merhaba arkadaşlar,bende sürekli olmasada siteye girip konuları takip etmeye çalışıyorum,özelliklede 'kaçıp gitme' kısmını.
Umarım hekes aklındakilere eninde sonunda ulaşır.Bende antalya kendime uygun bir yer arayarak planıma başladım.Bir kaç yer için girişimlerim oldu ama sonuç alamadım.Halen takipteyim ama bu işin bireysel değilde kollektif olduğunu düşünüyorum artık.Hayatın keyfini,zorluklarını yakın **** aynı kafa yapısındaki insanlarla paylaşmak daha güzel olacaktır.
Kerem akyarın arsasını gördüm.bir sitede 245.000 tl ye satılık.okadar değerli bir arsayı almaya cesaret etmiş birisinin hayalini yarım bırakması üzücü.
bende hikayenin gerisini bekliyorum.herkese iyi günler
bekiralkanat
14-05-2009, 10:27
Sayın Therapido,ilk önce yazınızı bir nefeste okudum çok hoşuma gitti sizin ayzınızı okuyan bazı arkadaşlar bir yerde ev yapmak ne kadar zormuş diye düşüne bilirler.Bende emekliliğim için bir arazi aldım.Daha 7 senem olduğu için projesini yavaş yavaş çizmeye başladım ****** daha son şeklini almadı ,projenin resimlerini aşağı kısıma koyacağım ******
Bende 24 seneden beri bu işlerle uğraştığım içinmidir bilmem , bir evin doğaya ve o bölgenin şartlarına uygun yapılması taraftarıyım,şu andaki bilgilerimin bir kısmını anltsan şu anda kimse kendi evinde oturmaz diye düşünüyorum.gelelim benim yapmayı düşündüklerime ve yaptıklarıma dedimya daha emekliliğe zamanım var diktim araziye 300 zeytin ağacı(1 yıl önce) ,allahtan aldığım yerde kuyu vardı.Birtane jeneratör birtane camur pompası aldım sulama işinide damlama çekerek hallettim.bu arada bizim orada keçiler kol geziyormuş,500 m2 biryer cevirip zeytin fidanlarını oraya dikmiştim,bu sene **** seneye arazinin tamamını tel çitle cevirip zeytinleri yerlerine dağıtacağım.Bundan bir ay önce elektrik hattınıda hallettirdim.Ama bu arada rüzgar tribünleri ile ilglili bir çok araştırmam oldu işşallah onuda hallederim dışarda satılanlardansa kendim yapmayı daha uygun buldum ,hem maliyeti hem tamiri benim için daha olacak diye düşünüyorum.
binayı yapmayı düşündüğünüz yerde güneşin yaz kış hareketleri rüzgar yönü bina içi yaşam alanları için çok önemlidir.onun için bunları iyi tespit etmeniz lazım.benim bildiğim kadarı ile 5 dönümün altına arazilere imar yok ise %0,5 birtane olmak kaydıyla
yapı izni veriliyor.Bazı şeylere ulaşmak mesakkatli ama bir okadarda haz veriçi oluyor.Bence bunu biraz zamana yayıp bıkmamak lazım ve sizin yaptığınız gibi tam bir hazırlıktan sonra bina yapımına başlanmalı selamlar
bekiralkanat
14-05-2009, 10:31
tenar kardeşimede şöyle bir şey söyliyebilirim bence bazı firmalar prefabrik (ama taşınabilir
olanlarından) evler yapıyorlar, herhangi bir ruhsata gerek yok bir problem çıkarsa al başka yere götür.Bence hayallerinden vazgeçme önemli olan biraz sabır ve azim
selamlar
bekiralkanat
14-05-2009, 10:38
resimleri yolluyorum belki bir fikir verir:p
Sayın Therapido, mümkemmel bir hayat tecrübesi olmalı. Devamını merakla bekliyorum bende, sanırım sus diyen olmaz be yüksek tempolu hayata.... ;)
Bu arada Bekir İnşallah sizde evinize ve hayallerinize kavuşursunuz en kısa zamanda... Ev modeli de oldukça hoş duruyor, ben ahşap evleri çok severim
gerçi sadece çatı ahşam ama :dilli:
bu arada çizimleriniz için google sketch up programını öneriyorum, kullanımı da oldukça basit, belki tavsiye eden olmuştur ama ben gene de yazayım dedim...
bekiralkanat
14-05-2009, 11:25
optimus kardeşime teşekkür ederim ama ben profesyonel çizim yaptığım için google sketch up programı benim isteklerimi karşılamaz benim kullandığım programda evin içine girip gezebiliyorsunuz herhangi bir hata yapma şansınız yok mimari çizim formlarına uygun bir program kullanıyorum ama yinede teşekkür ederim
therapido
14-05-2009, 13:20
Olympos'da inşaat Bölüm 2
Tekrar merhaba
Yorumlarınızı okuyorum. Yazımın sonunda ufak cevaplar vereceğim. Ama önce hikayemize devam edelim :).
İmar izni alıp güle oynaya döndük köyümüze. Ertesi gün imar müdürlüğündeki denetim memurlarını alıp tekrar köye döndük. Bu durumda onların gelmesini beklerseniz ödenek, araç vs. çıkmasını 1 aya kadar bekleyebiliyormuş, **** onları siz getirip götürüyormuşsunuz. İzin almak için 90 km'lik Antalya-Olympos yolunu yaklaşık 8-10 kere aşındırdığımız düşünülürse bu bize engel olamazdı. Gittik, aldık, geldik. Evin yapılacağı yeri görmek istediler. Direkler çakıp tarif ettim yerlerini. Dediler ki "Bak güzel kardeşim sen bu inşaatı 200m2 altında tututun. Binalarda zaten taştan dolayısı ile bir kaybında buradan var (40-50cm kalınlık), gelsen bunu biraz büyük yap biz görmeyiz!". Hadi buyrun, şeytan girdi aklıma. Uğraştığım onca yasa sağ omzumda, denetim memuru sol omzumda fısıldayıp duruyor... İnsanoğlu işte yine uyduk şeytana...
Direkler birer metre genişletildi.
Sonradan araştırdığımda, zaten olası illegalite tespitinde para cezası verildiğini bununda m2 olarak hesaplandığında neredeyse imar izni almaktan ucuza geldiğini; hatta davayı temyize verip senelerce ödeme dahi yapılmadığını öğrendim.
Köyden iş gücü için iki kardeşle anlaşıldı o zamanın parasıyla günlüğü 30 milyona (sonra bir artış oldu). Mahallenin imamıda arada gelip ücretine mukabil yardım etti. Kazdık hep beraber evlerin pabuç çukurlarını. 70cm genişliğinde, 50cm derinliğinde yere gömülü çerçeve şeklinde demirli bir beton düşünün, onun yatağı. İş makinası opsiyonumuz vardı ama astarı yüzünden çoktu. Geleceği mesafe, yapacağı iş azlığıla toplanınca mantıksızlığı ortaya çıkıyordu. Nitekim daha önce istinat duvarları ve yol inşaatı için kullanmıştık kendisini. Yanılmıyorsam saati 60 milyondu, ve yola çıkarken açılıyordu saat. Siz hiç 100 K/h le giden iş makinası gördünüz mü?
Bu arada inşaat öncesi hazırlığım olan istinat duvarları ve yol yapımını anlatmayı sanırım hiç istemiyorum :) 3 ay kadar sürdü. Sanırım bir büyük evin kaba inşaatı kadarda tuttu. Hesaplanmayan bir maliyet değildi ama inşaata ilk adım olmasından dolayı epeyce zor oldu.
Yol duvarları esnasında, köyden bulabildiğim çalışan tek bir usta vardı. Sağolsun çok şahsına münhasır biriydi. Yaşı epeyce ilerlemiş olsada, senden benden güçlü ve sağlıklıydı. Anlaşmayı yaparken, (tabiiki yazılı değil) sürekli çay olmasını ve sigara molalarını ekledi (götürü yapmasına rağmen). Meğer saatte bir, sarma sigara içermiş yanındada çay :). Semaverle çay sorun çözüldü.
Evine anlaşmaya gittiğimde duvarına asılı şu eski Q&Q plastk "kol" saatlerden vardı. Görmek için en az kırk santim yaklaşmak gerekenlerden. İki gün önce yaz saatine geçmiş olduğumuzu hatırlattığımda "nasıl olsa tekrar ileri alıyorsunuz, gerek yok". "Ben güneşle kalkar, güneşle yatarım, yarın güneş doğarken arsada görüşürüz!" dedi.
Geldide ekibiyle ve ördü. O yol duvarını örerken bende yan tarafta daha az yük binecek bir duvarı kendimce örmeye başladım. İki kardeşten Bedri bana harç ve taş getirdi, bende dandik bir çekiçle şekil verip taşları üst üste mantıklıca koydum. İki işde bittiğinde, ikisini karşılaştırdığımda şeklen benim yaptığımın işin acemiliği atmış taraflarının daha düzgün olduğunu bir kaç arkadaş onayıyla tespit ettik. Ama ustaya sadece malzeme hariç, işçilik bedeli olarak 1980 milyon lira vermiştik bile...
Durum böyle olunca ev için ekonomimiz el verdiğince başka bir usta aramaya başladım. Bir arkadaşla anlaştık. Hatta kendisi arsada kalabileceği bir küçük seraya benzer ev yapmayı önerdiğinde dahada sevindim. İşler daha hızlı yürüyecekti. Küçük bir paraya yaptı barakasını. Ev örülmeye başlandı. Bende etraftaki ufak tefek duvarları örmeye başladım. Arsadaki taşların yetmeyeceği gün gibi ortada olduğundan taş temin etmek gerekti. Arsanın hemen altından geçen derenin aşşağı kısımları yazın kuruduğundan taşları oradan almak en mantıklısı olurdu. Ama unuttuğumuz bir şey vardı. O taşlarında sahibi vardı, DEVLET! Ve o taşların devlet adına köydeki koruyucusu Ormancı! Bu durumu ve cezasını, bilmeden aldığımız bir kaç taktör taş sonunda kendisinden öğrendik. Aramıza devleti sokmadan anlaştık. Ama anlaşma bir iki traktörden fazlasına yetmedi oysa benim 50-60 traktör taşa ihtiyacım vardı. 4 iyi yüklü traktör = 1 Kamyon taş. 1 kamyon taş 600 milyon o zamanın parasıyla.
Taşlar azaldı usta kayboldu. Telefonlara çıkmaz oldu. Neyse dedim ben taş bulayım. Köydeki aza arkadaşlarımdan biri yardımcı oldu, amcasının arazisinden traktör başı 5 milyon alması üzere anlaştık. Taşın geleceği yer 6 km uzaklıkta olduğu için normalde 35 milyona gelen 1 traktör taş yanlış hatırlamıyorsam 45 milyona çıktı birde amcanın 5'i, 50. Her şekilde kamyonla getirtmekten iyidi. İki traktör 4 işçi, 3 günde bu işi halletti (onları hesaba katmayı unuttum ama yinede ucuz).
Bir süre sonra usta geri geldi. Annesinin hastalığı idi sanırım ilk koyboluşundaki bahanesi. Ev tekrar örülmeye başlandı. Ev yükselirken arada bir bakıyordum, usta arsanın başka bir kısmında başka bir duvar örmekte. "Hayırdır?" dediğimde, "Burasıda gerekli" diyordu. Haklı olabilirdide ama neden şimdiydi, neyse iyi geçinmek lazım...
İkinci bahanesini hatırlamıyorum ama epey bir kaybolduktan sonra geldiği üçüncüdeki bahanesinin "başka bir iş aldım onu halledip geldim" olması sanırım benim için en ağırıydı:) Başka bir usta bulmak şart olmuştu ama nereden bulunacaktı. 4. kayboluştaki aramalarımda o civarda yaptıkları işleri bitmek üzere olan bir ekipten, yine aza arkadaşım bahsetti "Lazlar var bizim" diye. Bir hafta sonra yere gelip görmeleri için anlaştık. Gelip görecekleri gün öncesi bizim kayıp usta, insan üstü bir heves ve kuvvetle geri gelip işe başladı. Ertesi sabah karşılaştıklarında, Laz ustalarla "Bu benim işim, vemem" dedi. Ben "Yok ben artık senle çalışmayacağım" dediysemde, bu sefer Laz ustalar "Biz kimseyi işinden etmek istemeyiz" dedi ve gitti!...
Sanırım bu durum 5. kayboluşa kadar 1 hafta 10 gün idare etti.
İnşaatı yaptığım para kısım kısım geldiği için çok kalabalık bir grupla işe girişmek benimde işime gelmediğinden az ve yavaş işleyecek bir ekip benim içinde mantıklıydı. Zaten taş duvar örerken bina çok büyük değil ise yavaş çalışmak mantıklı. Duvarın yükselebilmesi için alt taraflardaki betonun donmasın beklemek gerekli.
Yeni usta aradım bulamadım. bulduklarımda çok pahalı çıktı. Taş duvar yüzlerinin düzgünlüğüne bakılıp, tek yüz **** çift yüz örülmesine göre hesaplanıyor. Bir yere yaslanan bir duvar örerken tek yüz, bina için çift yüz hesaplanıyor. Eski ustamın verdiği fiyat o zamanın parasıyla (zam gelmeden önce) çift yüz duvar için metrekaresi 25 milyondu yanılmıyorsam. Bölgesel olarak bu rakamlar çok değişiklik gösteriyor.
Usta gitmeden evvel köşeleri örerken kullanmak üzere daha düzgün taşlar olsa daha iyi olur demişti. Bu boşlukta bende onları aramaya başladım. 30 km uzaktaki baraj kenarında bir ocaktan çıkan, bu daha şekilli taşlardan bir kamyon, yola döşemek üzere kayrak taşının epey kalınına benzeyen, üzerlerinden araç geçecek dayanıklılıkta, düzgün yüzlü taşlardan bir kamyon getirttim. Usta geri geldi, o köşeleri, ben yolu yaptım.
Gitti geldi, ilk binanın birinci katı bitti. Gitti geldi, lentosu, ara kat betonu bitti. Gitii geldi, aradaki ikinci binaya geçti. Sonunda onunda lentosu bitti. Arada birde foseptik kuyusu kazdı ördü.
Anlatırken çabuk geçti ama bu terane 2,5 senede geçti...
Bu bölgede kışları inşaata devam etmek çok yağmurdan dolayı neredeyse imkansız, durduğu günleride öncede tespit edip inşaatı planlayamıyorsunuz. Yazlarda hem teknik açıdan hem insani yönden çalışmak çok zor. Gölgede 45 derecede beton çok çabuk kuruyor ve çatlıyor, keza insanda öyle. Arada kalan dönem en mantıklısı. Olaki hala inşaat yapacak vardır diye söylüyorum :)
Günler geçti çatı için fiyat aldım, onun maliyet bunun maliyeti o kadar çok kalem vardı ki...
Bir gün arsada çalışırken yine o İstanbul'dan ayrılmaya karar veren Kerem geldi, geçti karşıma. "Ya kardeşim" dedi. "Ben sana İstanbul'dan ayrıl dedim ama, bu mudur?" dedi. dedim "Ben nerden bileydim". O'da dediki "işte şimdi biliyorsun, ne o hala elimde tutuğun?"
"Taş" dedim.
Attım o taşı. Herkesede attırdım kazma küreği taşı harcı. Paydos.
Anlamaları biraz zor oldu, özellikle ustanın ne güzel çalışıyordu...
Hayaller hiç bitmedi. Eskileri gider, yenileri gelir. Zaten belkide budur yaşamayı sağlayan.
Dükkan o gün kapandı,
kapısınada satılık tabelası çakıldı.
Merak edenler için,
http://www.hurriyetemlak.com/real_estate/land/advertise_detail.php?ad_id=2687154
Buradada daha bol resim var
http://yfrog.com/2s43810366jx
therapido
14-05-2009, 13:20
3 bölüm olur demiştim ama dayanamadım ikide bitirdim.
Sevgili Koyu Yeşil teşekkür ederim ilginize. Resimler linkte, hatta kalitesi düşük olsada bir videosu da var.
BalıkcıSerdar, haz almakla ilgili değişik fikirler var bazılarına psikolojik sapkınlık deniyor. Acıdan haz almak (ne yazık ki) benim için hala mümkün değil :) Tek hazzım bol bol hikayem var anlatacak. Maliyet tüm bunların arasında tek kestirebildiğim kalemdi bu arada.
Merhaba kömür, hikayenin sonu henüz hayatta olduğum için belli değil :) Umarım mutlu biter. Şu anda İstanbul'da istavrit avlayıp, bahçede-domates biber yetiştiriyorum. Hala hamağım var. Eğer arsayı satarda, makulde bir iş kurarsam daha iyisi şimdilik yok. Mühim olan kafamın içi. Nereye gidilirse gidilsin bu kafa bu omuzların üstünde duracak nede olsa.
Şunuda belirteyim, bende hala solar sistemler, rüzgar enerjileri; mobil hayat, karavanlar, tekneler; kendine yetebilen evler peşindeyim. Maliyetler çıkarıp, projeler çiziyorum. Dedim ya eski hayaller gider yeni hayaller gelir...
aslan_k, ben bu hale getirene kadar arsayı, mahallede köylüler tarafından 5 tane ev yapıldı. Hatta elektrik bağlandı, şebekeden suyu alındı :).
tenar, bu konuda epey talihsizlik yaşamıssınız gerçekten. Ama bundan sonrası için en azından bekiralkanat gibi size bir kaç önerim olabilir. Benin yaşadığım yerde 1. dereden sit alanına çok yakın ve köylüler bu işi yapa öğrene yasal sorunu çözmüş :). Evlerini ağaçların üzerine yapmışlar mesela. Bilen bilir bu şekilde pansiyonlarda var. Artık nasılsa inşaat konusunda daha rahat olsada, sit alanında toprağın 16 cm altını kazmanız yasak. Tapulu araziniz var ise oraya mobil bir sistem yapabilirsiniz. Bu tekerlekler uzerinde duran bir villa bile olabiliyor diye biliyorum ki örnekleri var. Eğer isterseniz daha detaylı görüşürüz.
metin-neşe, umarım sizde istediğiniz şekilde bir yaşam kurarsınız. Antalya civarında elimden birşey gelirse yardımcı olmak isterim. Bu arada arsanın değeri pek çok kişiye yüksek geliyor. Sanırım inşaat maliyetleri ile ilgili bilgi sahibi olmamaktan. Ben biliyorum nede olsa koskoca bir mütahitim:) Ben yaşadıklarıma paha biçmeye kalksam sanırım hiç satamam bu arsayı...
bekiralkanat, siz başaranlardansınız! :) 5 dönüm altına imar yok diye değilde, tapu ifrazı (bölme işlemi) yok diye biliyorum. Bölgesel değişiklik gösteriyor olabilir. Bizim orada köy yerleşim alanı (mahalle) sınırları dışında kalan yerlerde imar izni çok düşük. Benim arazim mesela köy yerleşim alanında kaldığından %10 emsalle, 6.5 m saçak yüksekliği ile inşaat iznim var, yani 500m2 ye tekabül ediyor.
optimus, umarım devamıda hoşunuza gitmiştir. Final biraz acılı olmuşya...
İlgilenip okuyan herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla
Kerem Akyar
bekiralkanat
14-05-2009, 14:25
therapido bu hikaye değil hayat dersi gibi bir şey ama sonu kötü gibi bitti gibi görünsede birde bakmışsınız tekrar başlayıp bitiri vermişsiniz.yer güzel gözüküyor , yaşancak yer ama soğumadıysanız
BalıkcıSerdar
14-05-2009, 16:24
Bu kadar uğraştan sonra vaz geçmiş olmanıza üzüldüm doğrusu. İmkanım olsa kaldığınız yerden devam etmeyi o kadar isterdim ki...
Hani derlerya; başlamak bir ayıp, bırakmak iki ayıp (tam deyiş: Ata binmek bir ayıp, inmek iki ayıp), hele bırakmak zorunda kalmak...
Eğer imkanınız varsa, bir müddet dinlenip, kaldığınız yerden devam etseniz. Şu satılık levhasını kaldırsanız. Yüreğiniz cızz etmiyor mu şimdi? Benim bile yüreğim sızladı, yeriniz de o kadar güzelken, asıl zorlukları aşmışken:(
Buradan benim gördüğüm, okyanusu geçmiş, derede pes etmişsiniz. Tabi yer sizin, iş sizin, can sizin ve mühim olan içinize sinmesi. Bundan sonraki hayalinize yelken açarken, aynı zorlukları yaşamamanız dileklerimle.
Selamlar, saygılar.
Sayın Akyar,
Yazdıklarınız bu yola çıkacaklara pek güzel dersler verecek mutlaka.
Kaçıp gitmede bütçe mühim. Eğer hesap şaşarsa ne yazıkki yolu tamamlamak imkansız.
Benzer durumum var ama ölçek sizinkine göre daha ufak. Bende yazayım yararlanan olacaktır.
Aldığım bahçe 800 m2. Tapusunda köy içi yazmakta, sahiden de içinde köyün.
Alırken buna dikkat ettim. Elektrik ve su hazır. Yola da cephem var ancak dar ve çok eğimli bir yol. Alırken atladığım bir nokta inşaat ruhsatının kolay alınacağı laflarına inanıp iyi araştırma yapmamış olmam. Eğer alacağınız arsa köy içinde ise ve o köyün bağlı olduğu şehirdeki belediye büyükşehir belediyesi ise, köyün şehir merkezine kuş uçuşu uzaklığı 50 km den uzak olacak. Buna dikkat eden kazanır. Aksi halde ruhsat için şehirdeki vatandaş ne yapıyor ise aynı şeyleri de siz yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ancak size ruhsatı veren belediye köyün bağlı olduğu ilçe belediyesi oluyor, ama kanalizasyon meselesi için büyük şehirdeki ilgili kuruluşa da ayrıca müracaat gerekiyor.
Tabii bu dediğim içinde eskiden yapılmış bir ev olmayan arsalar için. Yani alınacak arsa içinde eski bir bina varsa ve bunu muhtar belgeler ise iş biraz daha kolaylaşmakta imiş. Yaşamadım ama kendi ruhsatımı alır iken bunu da öğrendim.
Sayın Akyar sizede gelecek yaşamınızda mutluluklar diliyorum. Kaybınız olmayacaktır eminim. Arazi yerinde, taş deseniz altın gibi. Nasılsa bir meraklı daha çıkacaktır bu yükü sırtlanmaya hemde ne hayaller ile. Ve de adım gibi eminim ki o arkadaşımızda , sizin yeri aldıktan sonra ki bir vakitte, arazinin bir yerine çömelip " ya benim işim ne burada, nasıl girdim ben bu cendereye " diyecektir.
Hoşçakalın.
BalıkcıSerdar
14-05-2009, 23:51
arazinin bir yerine çömelip " ya benim işim ne burada, nasıl girdim ben bu cendereye " diyecektir.
Hoşçakalın.
Bunu dememek için, hayallerinizi aşmamak önemli, tamam böyle işler bir sefer yapılıyor ama, ayağınızı yorganınıza göre uzatmak en başta gelmeli. Ya sizin gibi maddi sorunlar nedeniyle yukarıdaki söz söylenir, ya da Sayın Akyar gibi çok büyük girilir, maddi sıkıntıda yoktur, ama iş büyük olduğu için bıkkınlık verir. Sayın Akyar daha evin yapım aşamasında pes etmiş, birde bunun 5 dönümlük bahçe düzenlemesi var. Bahçe işiki bir sefer yapınca bitmiyor da, her sene sil baştan başlıyacaksınız neredeyse.
Ben bir kaç yazı üstte "bütün hesapları yaptıktan sonra, yola çıkarken, yaptığınız hesap toplamının üç katını hazır edin" demiştim. Bu sizin için maddi açıdan geçerli iken, Sn. Akyar için zaman ve uğraş için geçerli. Bende böyle bir uğraş işine girdim, herzaman bir sefer yapılıyor şuda olsun buda olsun diyenler var, olacakta, aslında kötü birşey de yapmıyorlar, işte burada işe kalkışanın ayağını yorganına göre uzatması devreye girmeli diye düşünüyorum.
Yapı için böyleyken, bahçe içinde, tamam bahçe büyük olabilir ama gözünüz kesmiyorsa hepsine, hertarafına yetişmek zorundaymış gibi düşünmeyeceksiniz kendinizi. Yetişebileceğiniz yeri belirleyip, geri kalan kısma dokunmayın bile, şurda da şu olsaydı diye dahi düşünmeyin. siz yetişemezseniz yaptığınız emek hiç olacaktır, bunu görmektense, en aciz zamanınızda bile yapabileceğiniz kadar yeri işleyin. Gerisini bırakın, kendinize dert etmeyin.
Herşeyden önce siz burayı alırken kendinizi mutlu etmek için aldınız, başkalarını değil. Sizin mutlu olabileceğiniz ve yetişebileceğiniz asgariyi belirleyip önce ona ulaşmak olsaydı çabanız, şimdiye ona ulaşmış dahi olabilirdiniz ve "ben ne yapıyorum" yerine, büyük ihtimalle "şükürler olsun" diyordunuz.
Çıtayı yükseltmenin, olmuşken şuda olsun, buda olsun demenin sınırı yok. Evet herşey olsun ama her şuda olsun buda olsun demenin bir (gerek maddi gerek manevi) maliyeti var. Onun içinde o çıtayı "yetişebileceğiniz yere kadar" yükseltmekde sizin elinizde. Çevrenizde şuda olsun buda olsun diyenler, yetişemediğiniz yerde "alın şunuda tamamlayın" veya "işin şurasında ucundan da biz tutarız" veya "ustaların başında bir hafta da ben bekler ihtiyaçlarını giderir işi takip ederim" dediler mi hiç?
İşe kalkışırken yaptığınız hesabı, daha doğrusu koyduğunuz hedefi saptırmamak, çıtayı erişemeyeceğiniz yüksekliklere kaldırmamak çok önemli diye düşünüyorum.
Selamlar, saygılar.
therapido
15-05-2009, 00:48
Merhaba hosseda,
Birkaç bira (biraz fazla) içmiş olamam sebebiyle şimdilik çok yazamıyorum mazur görün. Ama ben derim ki 40 m2 bir ev ile 70 m2 çatı katlı bir ev arasında çok az bir maliyet farkı vardır. Malum aynı çatı altındalar. Ayılınca dahada yazacağım umarım :)
Ps:İstanbul'da olduğumu söylemeseler bahçemin ne farkı var Olympos'dan...
quercuslover
22-05-2009, 23:41
herkese merhaba, deneyimlerini paylaşan arkadaşlara çok teşekkür ederim bu deneyimlerden olabildiğince faydalanıyorum burasının harika bir paylaşım platformu olduğunu gösteriyorsunuz.Bende doğayla daha içiçe olabilmek için bir arsa alıp içinede kütükten bir ev yaptırmayı planlıyorum fakat biraz araştırınca gördüm ki kütük evler öyle zannettiğim gibi ucuz değilmiş, 80 m2 kütük ev ile aynı büyüklükteki bir kaloriferli dairenin fiyatı nerede ise aynıymış şimdi taş ev daha mantıklı geliyor ne dersiniz.
Sn quercuslover,
Taşevin de çok hesaplı olmayacağını düşünüyorum, önceki mesajlarda Sn.therapido'nun anlattıklarını dikkatle okuyun derim.Taşev için arsayı alacağınız bölgenin nerde olduğu çok önemli, taş ocaklarına yakıon mı?Çünki taş ucuz bir malzeme olabilr ama naklşye denen meret çok baş ağrıtabilir.
Ayrıca orada taşev yapabilecek usta bulabilecekmisiniz bunu da düşünmeniz gerek.Sadece bir ustaya bağlı olarak çalışırsanız haliniz yaman olur, tabiri bağışlayın ama parmakta oynatılabilirsiniz
Bence kafanızda düşündüğünüz arsa hangi bölgede ise orada çevreyi gözlemleyin ve üç aşağı beş yukarı aynı malzeme kökenli bir ev düşünün derim.Orada yapılmış eski evler çevrenin mimari yapısını ve malzeme kayanklarını gösterecektir size.
therapido
26-05-2009, 00:53
Merhaba quercuslover,
Dolaylı olarak kendimi taş ev erbabı olarak gördüğümden, hemen atlayıp mesajınızı bende cevaplayayım dedim :)
Ben tecrübelerimle ve ****** zevkimle, taş evin benim inşaat yapacağım coğrafyadaki en uygun ev olduğunu düşündüm. Aslına bakarsanız benim hesaplarımda maliyet taş evde, ahşapla neredeyse denk gidiyordu. Ama ahşap kalitesi (Sadece ağaç türü değil koruyucular, yanmaz kimyasallar vs) değiştikçe ev maliyetide epey artıyordu. Ömürünü ve zaman içerisindeki bakımlarınıda düşünürsek bana taş daha mantıklı geldi. Boya istemez cila istemez koruyucu hiç istemez. Koruyucusu var aslında ama neden var bilmiyorum. Kimyasalada karşıyım zaten :)
Nerede ev hayal ettiğinizi bilmiyorum ama taş bulunan her yerde, ki bu nerdeyse Türkiye'nin tamamıdır; eski örnek olabilecek taştan evler bulabilirsiniz. Üç aşağı, beş yukarı maliyetlerde ortak bir paydada buluşur. Önemli olan sizin rayici doğru bilmeniz, kaba tabirle kazıklanmamanızdır. Bölgedeki insanlar size taşın 3 lira olduğunu söyleyebilir ama siz o taşın fizandan 2 liraya geleceğini bilirseniz bu sorun olmaz. Hatta bir arazi bulursunuz içindeki taşı topla topla bitmez :)
İnternette anahtar teslim taş ev yapan firmalar var, ama adım atmadan yöresel faktörleri incelemekte fayda var daha ucuza çıkabilir.
Tabi göze almanız gereken bir müteahhitlik süreci söz konusu olabilir.
Usta faktörü ise, en az 4 yedekle sahaya çıkmak gerektiren bir durum :) (Abartmış olabilirim). Yeteneği gerçekten çok önemli.
80 m2 telafuz etmişsiniz. Küçük bir arsada ve bu m2de bir ev için benim önerim hep çatı katını kullanmak olur. Tabanda kapladığı alan daraldıkça maliyetide biraz daha kadar düşer. Çatı katını klostrofobik bulmuyorsanız tabi (Ben çok sıcak bulurum mesela).
Eksileride var; mükemmel izolasyon yapılmazsa güneş altında çatı katı daha sıcak, kışında daha soğuk olabilir. Yaşlanınca bu merdivenleri nasıl çıkacağım sizin için dert olabilir... (Doğru rıht yüksekliği ile yapılan merdiven ömre ömür katar.)
Taş evde duvarlara nişler (girintiler) yapabilirsiniz unutumayın.
Işık almak için pencere genişlikleri de çok önemli, betonarmede kullanılan ölçüler taşta referans olmaz. Duvar kalınlığı bu konuda biraz engel olabilir. Pek az usta açılı örmeyi önerir cam kenarlarını, araştırıp izah edebilirsiniz.
İlerleyen zamanlarda iç tarafı sıvamak isteyebilirsiniz (İçeride sürekli taş görmek bir süre sonra gözünüze hoş gelmeyebilir). Bu yüzden boya badana işine bunu düşünerek girmenizi öneririm.
Takmak isterseniz klima için duvarı delmek sonrada problem olacaktır, yerini hazır bırakmak gerekir. Keza ihtiyaçlar için diğer delikleride...
Elektrik tesisatını, sıva yapmayacaksanız duvar üzerinden götürmek yerine epey zor olsada duvarın içine koydurabilirsiniz .
Bu tarz bir evi gerekli izinleri alırsanız; doğru lokasyonu olan bir arsada, iyi bir koordinasyonla 1 ay gibi bir sürede bitirebilirsiniz.
Bakmayın benim öteki anlattıklarıma :)
Benim o arazide ördüğüm istinat duvarları bile 2-3 ev yapardı. Arazinin düz olmaması ve yolu baştan yapıyor olmam da işleri zorlaştırdı. Kanun değişti deprem yönetmeliği çıktı. Bende çok nazlıydım mimari proje beğenmedim.
Gerçi bu doğru bir yaklaşım bence.
Mimari Projeyi onaylamadan, yapabiliyorsanız evin bir maketini edinin **** yapın. Bir süre hayal edin içinde yaşadığınızı, belki bir ay.
Koltukları, yatağınızı, klozetin yerini bile...
Daha sonra arsanıza gidin evi yapacağınız yeri belirleyin. Manzara kadar güneşin durumuna bakmanızıda öneririm. Jeolojik etkenleri zaten imar izni alırken bir bilene danışmanız gerekecek.
Yeri belirledikten sonra bence evinizin köşelerinin yerine birer çubuk çakın.
Ben okul hayatım boyunca öğrendiğim o kadar formülden neredeyse sadece pisagor toreminin gerçek hayatta işime yaradığını gördüm (Reklamcıyım belirteyim).
Evinizin gönyesinin doğru olmasını, köşelerin dikliğini sağlayarak başarabilirsiniz.
Çubuklara ipler bağlayın. İplerle duvarları (kalınlıklarıya!) işaretleyin. Sonrada odaları...
Boyutları birebir görmek, gerçeğe daha yakın hayal etmeyi sağlıyor.
Kapıları ve camların yerini ister çubuklarla, ister taşlarla belirleyin.
Elinizde plan dolaşın evde, kahve yapmak için mutfağa gidin, dolabı açıp fincan alın. Evde misafir varken banyoyu kullanmayı deneyin :)
Kitaplık orada güzel durmadı, ama diğer duvarda pencere var diyorsanız henüz geç değil.
Oda gündüz pek ışık almıyor ise hala çözümü var.
**** sabah güneşi ile uyanmak istiyorsanız o da hala mümkün.
Kapılar biraz dar gelebilir **** üst kata o yatağı çıkartmak için dönüş mesafesi olmayabilir.
Katlanan bir sandalyede epey işinizi görür, oturun salonda bir süre.
O LCD tv'nin yerinde harika bir şömine olabilir.
**** pencereler daha alçak. Doğramaları giyotin mi olsun yoksa kanatlı mı?
Bahçede o toprak hatta çamurda çalıştıktan sonra eve ön kapıdan girmek yerine belki banyoya açılan ikinci kapı daha mantıklı olur.
Pek çok şeyi düşünüp önermek elbette mimarınızın işi. Ama bence onun denetcisi olmaktan başka şansınız yok. Mimar arkadaşınız değilse evinizi sizin ihtiyacınız gibi tasarlaması için sizi çok iyi anlamış olması lazım ve çok tecrübeli.
Yinede sizin zevkinizde çok önemli.
Mesela girdiğiniz evlerde hoşunuza giden tavan yüksekliklerine dahi dikkat edin, beğendiğinizi sorun **** üşenmeyin ölçün.
Bu tarz detaylar projenizde çok işinize yarayabilir.
Ben yine konudan uzaklaşıp kendi alemime daldım.
2 satır suale 50 satır cevap yazdım :)
Saatte geç oldu bari yatıp rüyamda dolaşayım şu taş evimin içini...
Saygılarımla
Kerem AKYAR
quercuslover
30-05-2009, 22:00
therapido vermiş olduğunuz ayrıntılı bilgiler için çok teşekkür ederim.Birazda maliyetlerden bahsedermisiniz.80 m2 2 katlı (tahmini 1. kat 50 m2 ve 2. kat 30 m2 olarak) bir taş evin kaba inşaatının (duvarları ve çatısı yapılmış) tahmini maliyeti ne olur? Birde tamamiyle bitmiş bir taş evin maliyeti ne olur? Şimdiden teşekkürler.
prensess
31-05-2009, 13:53
İnşallah bende kendime bir düş bahçesi kurabileceğim.Manisa da merkeze çok yakın 1300 metrekarelik bir zeytinliğimiz vardı.Onun içerisine su basmanını yaptırıp 45 metrekarelik 1 oda,salon-mutfak,banyo-tuvalet ve önü verandalı prefabrik bir ev yaptıracağız.İçerisinde su ve elektriğimiz zaten vardı.O yüzden bunlar sorun olmayacak. Prefabrik konut içinde bir arkadaşımın sayesinde İstanbul'da bir firma ile anlaştık.İnşallah tez zamanda kavuşuruz düş bahçemize... verandalı,begonvilli küçük evimize....
çekirdek
31-05-2009, 15:01
Kırsalda ev yaptırırken, devamlı girip çıkacağınız bölümün yer kaplamasının taş olmasını öneririm.
Bahçeden salona ya da mutfağa işleyen, devamlı ayak basacak yerlerin tahta oluşu şeklen güzel oluyor ama bir o kadar da kullanışsız oluyor. Yüzbin kere içeri-dışarı yaparken ayağınızdakileri çıkarmak bir süre sonra 'yeter' dedirtiyor ve öylece girmek zorunda kalıyorsunuz. 'Ben titizimdir, üşenmem, sık sık ta temizleyebilirim' iç seslerinize inanmayın.
Sizce güzelinden, doğal görünümlüsünden taş-seramik döşeyin derim.
therapido
01-06-2009, 14:00
quercuslover,
İlk olarak belirteyim ne mühendisim ne mimar benim anlattıklarım sadece benim doğrularım. Bu işleri yinede en iyi onlar yapar.
Ben inşaatı 2006 yılında bıraktım dolayısı ile verebileceğim fiyat bilgileride çok güncel olmayacaktır.
Alt kat 50 m2 net ise örmeniz gerekecek taş duvar m2si
50cm sub basement yüksekliği
260 ilk kat tavan yüksekliği
70 cm 2. kat kenar yüksekliği dersek
3,80m duvar yüksekliği ile
((3.80 x 5.80) x 2) + ((3.80 x 10.80) x 2) =126,16 m2 duvar örülmesi gerekir.
Ben ustaya bir uyanıklık yapıp bir kenarı 5,80 ise digeri 10 olarak hesaplatmıştım. İkna yeteneğimi yoksa ustanın mı boş anımıydı bilmiyorum. Bu ufak detaylar size toplamda tasarruf sağlayacaktır. (6 m2)
Duvar için malzemeyi ustaya sorun ne lazımsa mümkünse siz temin edin. Günahlarını almayayım ama en iyi usta bile biraz daha para kazanmak ister.
126m2 x 0,4m (duvar kalınlığı) = 50m3 taşa ihtiyacınız olacaktır. Beton payını hiç hesaba katmadan, sadece taş gibi hesaplıyorum çünkü taşın büyük kısmı fire olacaktır.
Benim zamanıma göre 40TL işçilik 40TL malzeme dersek
80x126=10.080 TL
Başlamışken bir iki tecrübemide paylaşayım. Taş bina için, inşaatı yaptığınız zemin altına ilk önce içi demirli, beton lento çerçevesini dökün. Tamamen donduktan sonra (ortama ve katkıya göre değişsede 21 gün diyorlar) taş duvarı örmeye başlayın. İlk katın duvarı üzerinede demirli bir lento betonu dökün. Sub basement kısmını ilk kat duvarları çıktıktan sonra yapın. Ben sub basement kısmını yaparken duvarların içine eski inşaat tahtalarını koydum daha sonra işe yaramayan, duvardan artan moloz taş artıklarını zemine serdim ve onun üzerine beton döktüm. Bu kısımda banyo tesisat için ayrı bir yükseklik farkı olması gerektiğinide sakın unutmayın. Sub basement betonunun taş duvarlardan tahtalarla ayrılması ona bağımsız hareket etme olanağı tanıyor ve zemindeki çökmelerden ve onun yükünden evin daha az etkilenmesini sağlıyor gibi geldi.
Sub basement anlattığım şekilde iki işçi ile yapabileceğiniz bir şey. Çok yüksek bir rakam tutmaz ama onada fazladan 1,000 lira ekleyelim.
11,080
Ara kat için ben yapabileceğimi bildiğimden ahşap tercih etmiştim. Ses izolasyonu dışında bence betondan daha iyi.
Bu kısmı ne yazık ki boş geçeceğim. Elimde ne güncel ahşap m3 fiyatı var ne beton ne kadara olur, bilemiyorum.
Çatı için bana verilen fiyat
ahşap iskelet, iç 2. sınıf çam lambri üstü membran + alaturka kiremit 15.000TL idi.
Ben biraz takıntılı olduğumdan bu şekilde istemiştim. Alaturka kiremit bildiğim kadarıyla diğerlerinden çok daha ağır ve çatıya çok fazla yük biniyor. Kullanılması gerken ahşap artıyor. Sanırım daha ucuz malzemelerlede çatı yapılabilir.
Ara kat, iç bölmeler ve merdiven olmadan şu ana kadar 26.080 oldu. Elinizde uzaktan baktığınızda eve benzeyen birşey oldu. Ama bu masrafların düşmeye başlayacağı anlamına gelmiyor ne yazık ki. Hatta korkutayım biraz, yeni başlıyor :)
Doğramalar, tesisat, döşemeler, mutfak vs bunların hepsi isteğe göre o kadar değişiyorki.
Pvc mi ahşap mı pencere istiyorsunuz? Kepenk istiyor musunuz? Kullanacağınız fayans hangisi? Elektrik tesisatı duvaramı gömülecek sıva üstümü olacak?
Bunları size kalem kalem hesaplayıp fiyat garantisini ancak işin ehli firmalar verebilir ve imzasını atar. Ama o firmadakilerin maaşlarının bir kısmınında ev maliyetine eklendiğini unutmayın. Bu yüzden göze alabilirseniz döktüğünüz her damla ter evinizin maliyetini düşürecek hatta maneviyatını artıracaktır.
Bahsettiğimiz ev 80m2, saray yavrusu değil. Bu bakımdan ekonominiz, zamanınız ve özellikle sağlığınız el veriyorsa bu yola girin ve kendiniz mütahit olun derim.
Saygılarımla
Kerem Akyar
alıntıdır:
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=82921&stc=1&d=1243857311
BalıkcıSerdar
01-06-2009, 14:12
Sayın Therapido;
Yukarıdaki projeniz çok güzel olmuş, şimdi mümkün değil ama ileride müsait olursam diye, şimdiden kullanım için müsaadenizi istirham ediyorum:)
Selamlar, saygılar.
therapido
02-06-2009, 00:04
Aman yanlış anlaşılmasın!
Alıntı olduğunuda belirtmiştim ama...
Plan bana ait değil bir siteden almışım zamanında biraz esinlenmek için :).
Hangi site olduğunu keşke not alsaymışım gerçekten yaratıcılığın hakkını vermek lazım diye düşünüyorum. Google'da tekrar arattım resim ismi ile ama bulamadım.
Umarım denk gelirde "sahibi benim" der, bizlerde gönül rahatlığı ile yaparız evlerimizi.
Ayrıca internet ortamında buna benzer ücretsiz pekçok kaynakda bulabilirsiniz.
Ben biraz planı eleştireyim, teras kısmı bence evin içerisine gömülmemeli. Daha fazla alan kazanmak için evin dış duvarına yaslı başka bir yerine yapılabilir derim. Daha sonrada yapılabilir böylece. Birazda merdivenden emin değilim. O şekilde sonu dönen bir merdiven bana nedense pek kullanışlı gelmiyor biraz mecburiyetten olmuş sanırım.
Benim küçük evim aynı mantıkla çizildi. Merdiven evi ikiye böler, salon daha küçük banyo daha büyük bende. Yaşadığınız coğrafya sıcak ve dışarıda manzara iyiyse zamanın büyük kısmı evin dışarısında geçiyor. Dolayısı ile akşam ayak uzatacak çok daraltmayan bir alan yetiyordu.
Bu sefer kısa yazacağım dedim :)
Kerem Akyar
ps.elimde başka plan örnekleride var değişik m2 lerde bir bilen aydınlatırsa telif vs konusunda bende paylaşırım rahat rahat.
therapido Kerem Bey çok teşekkürler. Sizin veya değil, benim kafamda da farklı fikirler yarattı.
Aziz Fayda
05-06-2009, 06:00
Merhaba,
Ben de uzun zamandır takip ettiğim başlıklardan biriydi “buralardan çekip gitmek”. Ben de çekip gittim ama çok uzaklara değil, şehir yaşantısından muhteşem bir güzelliği olan köy yaşantısına geçiş yaptık. Benim şansım kendi işime devam ederken bu değişimi yapmaktı. Çünkü yaşım itibarıyla herşeyi bırakıp terketmek benim için biraz riskti. İşimden de menun olduğum için işime yakın bir köy arayışına girdim.
Bu sevdamız, 2000 yıllarında eşimle birlikte Fethiye Kayaköy’de can dostum fotografçı Faruk Akbaş’ın kurmuş olduğu Kayaköy Sanat Kampı’na katılımla başladı. Kayaköy tarihiyle, doğal güzellikleriyle ve insanıyla bizi büyülemişti. Defalarca gidip gelmelerden sonra köy yaşantısı bizi pozitif yönde çok etkilediğini fark ettik. Önceleri herşeyi bırakıp Kayaköy’e göçmeyi planlamıştık. Düşünün menun olduğum işimi bile terk edecektim. Hatta içinde evi olan bir bahçe üzerinde pazarlık yaptık ama satıcı vazgeçince o hafta İzmir’e döndük. İşte o hafta eşimle birlikte işimi terk etmenin doğru olmayacağını düşünerek çevre köylerde arayışa girdim. İzmir Torbalı’da olan işyerime yakın tüm köylere girip çıktım. Bazı beğendiğim yerlerde günü birlik çadır kurup geceledim. Her geçen gün bizi yıldırıyordu. Düşlediğimiz bir yeri bulamamıştık. Taa ki yıllar önce doğa yürüyüşleri sırasında girip çıktığımız ve Kurudere Kanyonu’nu içinde barındıran ve Türkiye’de ilkel yöntemler ile nazar boncuğu üretimi yapan eski adıyla kurudere yeni adıyla Nazaköy aklıma gelene dek herşey hüsrandı. Bir gün iş çıkışında yalnız gittiğim köydeki kanyona yürüyüş yapınca işte buldum dedim. Eşimin de görmesini sağladıktan sonra (o da şok olmuştu), 3-5 gidip gelmeden sonra burdan bir yer almanın zamanı gelmişti. Derken yaz kış akan dere kenarında, kanyonu gören vadi içinde kiraz bahçelerinin içersinde bir dönüm (1000 m.²) bahçe satın aldım. Tabii ki buraya yapacağımız ev kesinlikle taş olacaktı. Çevreye yakın taş ocaklarından temininde bir problem yaşanmayacağını kendim de daha önceden düşünmüştüm. Yer eğimli olduğundan istinad duvarlarını önceden yapmak zorunda kaldım. İnanın bir hayli yorucu ve sıkıcı oldu.(bu konuyla ilgili yazımın sonunda naçizhane tavsiyelerim olacak). Kısıtlı olan bütçemin evin 2 yıl sonra başlamasına ancak müsade etti.
Ev yapımında benim şanslı olduğum konular vardı. İlki, sadece muhtar izni ile ev inşaatına başlayıp bitirebildim. İçme suyunu muhtarlıktan aldım. Komşu köyden bulduğum Artvin’li taş ustam çok iyiydi, başladı ve bitirdi. (Tabii ki beni çok zor durumda bıraktığı anlar oldu, bunları yeri geldiğinde anlatırım.)
Bu avantajlar ile eşimle daha önceden kendimiz, belirlediğimiz planı çizdik ve ihtiyacımız olan alanları çıkardık. Bu alanlar çıkınca evim m²si ve planı çıktı. Hiç mimar kullanmadan, bürokrasiye uğramadan inşaata 2003 yılında başladık. İnşaat teknikeri arkadaşımdan sadece çıkardığımız plana ve zemine göre temel projesi istedik. O da gerekli statik hesapları yapıp, demir, beton ve etre hesaplarını çıkarıp bize teslim etti. Taş ev yapımında temel önemli olup taş ağırlığı taşıması gerektiğini öğrendim.
Hiç kolonsuz, sağlam temel üzerine 65 m.² olan evin taş duvar işçiliği üç ay sürdü. Ustayı her gün ya da gün aşırı gelip kontrol ediyordum. Eline çizip verdiğim ölçüyü bile yanlış ölçü alıyordu. Bu yüzden 1-2 m² duvar bir iki kez sökülüp yeniden örüldü. Tabii ki yanlış yapmasına rağmen o ördüğü duvarın parasını aldı. Zaten ben de hakkı kalmaması için kesme derdinde değildim. Anlaştığımız m² fiyatı ikinci kata gelince “Ben bu fiyata bu ikinci katı yapmam” ve tam iki katı istedi. İlk kattaki söylediği fiyatta da hiç pazarlık yapmadan kabul etmiştim.Ben de bu isteğine karşılık bir- iki özel istekte bulundum ve karşılıklı anlaştık.
Birinci katın üstüne hiç lento dönmeden direk ikinci katın ağaç taşıyıcılarını koyarak ikinci kata başladık. Tabii ki sonradan ustaya hak erdim. Yükselen taş duvarlar ile duvar seviyesine taş çıkarmak gittikçe zorlaşıyordu. Farklı işçilik fiyatını kendi istediği gibi kabul etmeme rağmen halen ağlıyordu. Artık belli bir zaman sonra kullaklarımın içi bu ağlaklar yüzünden nasır bağlamıştı ve hiç duymuyordum.
Öte yandan yükselen duvarlar ile şekillenmeye başlayan ev karşına geçip baktığımızda hayal ettiklerimizin aynen şimdi gerçekleştiğini görüyorum. O kadar çaba, stres, maddi sorunlar derken seyretmek insanı rahatlatıyordu. Çoğu günler çadır kurup, sabahları işe oradan gidiyorudum.
Temel dışında hiç beton ve tuğla kullanmadık desem yalan olmaz. Sadece üst kattaki banyo üzerine beton attık. Çünkü ahşap çatı banyo üzerinde de devam etseydi, nemden dolayı çok sorun yaşandığını biliyorum.
Taş duvar işçiliğinden sonra tam bir sene durduk. Bu sıralarda inşaata gidip geldiğimde ve eve baktığımda inanın şu anki durumunu görür gibiydim.
Kiremit araştırması yaparken çatının önemini öğrendim ve nerdeyse ihtisas yapmış duruma geldim. Onca araştırmadan sonra su, ses ve ısı yalıtımlı ahşap çatı imalatına girdik. Bunda başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Detayları görenler çok şaşırıyordu. Ama içinde oturmaya başlayınca verilen paranın ve alınan verimin önemini anladık
Neyse çok uzatmak istemiyorum. Uzun yıllar sonrası katlanılan sıkıntılar sonucunda 2005 yılında evimize taşındık. İlk bir kaç gün aptal gibi olduk. Onca şehir gürültüsünden sonra aşağıda akan derenin ve kuşların cıvıltısı vardı. Dış mekanda bir çok iş yarım hatta hiç başlanmamışken taşınmıştık. İşte 2005 ten beri halen sağıyla soluyla uğraşıyoruz. Ama bu uğraşlar artık hobi olmaya başladı. Eşim heykeltraş olması nedeni ile artık ince rutuşlar başladı. Günden güne herşey şekilleniyor.
İşte belkide biz çekip gidenlerin içersinde şanslılardan mı ya da başaranlardın mı sayılırız bilmiyorum ama biz mutluyuz.
İsteyen arkadaşlara fotograflı detay resimleri ile tecrübelerimİ ayrıca paylaşabilirim. Yakın bir zamanda da fotograflarını da koyabilirim.
Herkesin gönlündekinin gerçekleşmesi dileğiyle.
Aziz FAYDA
Merhaba Aziz Bey!
Bende “buralardan çekip gitmek”. Uzun zamandır bu başlığı takip ediyorum. Gerçekten yaşananlar muhteşem. Çile çekiliyor belki, ama sonunda emeğinin karşılığını rabbim veriyor. Tüm doğaseverlerin düşlerini gerçekleştirmeleri dileğiyle
Aziz Bey,
Bir fotograf amatörü olarak Sn Faruk Akbaş'a sevgilerimi sunarak başlamak istedim .Gerçekten Kayaköy konusunda haklısınız muhteşem bir yer.
Sabrınız ve azminiz ile hedefinizi gerçekleştirmişsiniz, yürekten kutlarım sizi. Eşiniz ile beraber yaptığınız eserinizi bizimle de görsel olarak paylaşırsanız forumdaki birçok kişi memnun olacaktır.
Görsel'in dışında da , burada bir çok kişi Taşev aşkıyla yanıp duruyor, , bu nedenle detaylı olarak tecrübelerinizi ve matematiksel rakamları( TL vb) :p paylaşırsanız herkes ilgiyle her kelimesini takip edecektir, özelliklede çatı kısmı hakkındaki uzmanlığınızı merak ediyoruz.
Buradaki herkesin paylaştığı her kelime diğerleri için hata yapma zarara uğrama riskini azlatmaktadır diye düşünüyorum, özelliklede hiç bir fikrimizin olmadığı konularda bazı insanların eline düşmekten bir nebze olsun kurtarırız birbirimizi.
lerdemir
05-06-2009, 09:58
Sn.Aziz Fayda,
Merakla, fotoğrafları ve ilave yazılarınızı bekliyorum.
BalıkcıSerdar
05-06-2009, 10:22
Aziz Bey;
Sizin adınıza çok sevindim, umarım sevdiklerinizle birlikte sağlık ve mutluluk dolu uzun yıllar yaşarsınız hayallerinizdeki evinizde.
Herkesin gönlündekinin gerçekleşmesi dileğiniz içinde ayrıca teşekkürederim.
Bende fotoğraflarınızı bekliyorum.
Bu arada taş işi yaptıracaklara naçizane tavsiyem, bu işi ekip olarak yapan kişiler bulabilirseniz, çok daha çabuk halledebiliyorsunuz, işçilik fiyatları da aşağı-yukarı aynı fiyatlara tekabül ediyor. Örneğin, bir ustanın 3 ayda bitireceği işi, 10 kişilik ekiple 3 gün gibi bir sürede ve neredeyse aynı işçilik tutarına yaptırabiliyorsunuz.
Ama işin içine usta girecekse (ne işi olursa olsun) sakın şaşıp yanılıpta ustanın parasını peşin vermeyin. Hani "parasını peşin alınca adam daha özverili çalışır" gibi bir düşünce doğru olmuyor. Kimse alınmasın, işini herhalükarda dürüst yapanları tenzih ederim, ama durum bu maalesef.
Zaten dürüst çalışan adam, parasını peşin almaya meyilli olmaz:) Bu konuda tecrübe sahibi olanlar dediklerimi teyit edeceklerdir.
feridun usta
05-06-2009, 13:13
Ama işin içine usta girecekse (ne işi olursa olsun) sakın şaşıp yanılıpta ustanın parasını peşin vermeyin. Hani "parasını peşin alınca adam daha özverili çalışır" gibi bir düşünce doğru olmuyor. Kimse alınmasın, işini herhalükarda dürüst yapanları tenzih ederim, ama durum bu maalesef.
Merhabalar, balıkçıserdar arkadaşımızın yazdıklarına katılmamak maalisef mümkün değil, Aziz beyin ve Serdar beyin yazdıklarını okudukça 6 yıl önce sözde ustalarla yaşadığım olumsuz, sevimsiz olayları hatırladım.
Bence dürüst çalışan usta %2 -3 o da bana rastlamadı, açıkçası rastlayanlarla da karşılaşmadım, bahçe çevresini çitle çeviren ustadan tutunda sıvacısı, boyacısı, duvarcısı camcısına kadar pek farklı sayılmazlar , birde işe başladıktan birkaç gün sonra, türlü bahanelerle sizden para kopartmışlarsa, o tarafını hatırlamak bile istemiyorum , işte öyle bir durumda kendinize hakim olmaya bakın.
Tel örgü ustası sizden parayı kapıpta tatile kaçarsa , duvarcı ustası kızını evlendirmeye memleketine giderse , sıvacı anam hastaymış ona gittim derse , o zaman bütün istek kırılıyor nereden bu işe kalktım diye düşünmeye başlıyorsunuz, Allah çokça sabırlar versin.
Ustalarla yapılan sözleşmelerin fazla bir yaptırımı yok.
Şu **** bu şekilde işler bittiğinde ise o çekilen sıkıntılar zorda olsa unutuluyor ve hayat o mekanda yeniden başlıyor. Saygılarımla.
Aziz Fayda
06-06-2009, 02:02
Sn. Selmaa
İyi dilekleriniz ve görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Umarım herkes birgün hayal ettiği eve kavuşur. Çok şükür Allaha, eşim ve ben uzun çileli bir yoldan sonra aynen tasarladığımız evimize kavuştuk. Allah herkesin gönlüne göre versin. Sağlıcakla kalın.
Sn. aslan k,
Öncelikle fotografçı olmanıza çok sevindim. Kayaköy muhteşem bir yerdir ve benim çıkış noktamdır. Can dostum Faruk Akbaş'a sevgilerinizi de ayrıca ulaştırırım.
Mutlaka önümüzdeki günlerde fotografları ve ayrıntıları sizlerle paylaşacağım. Ama sizlerinde öğrenmek istediği ayrıntıları bana sormasını diliyorum. Her türlü yardıma imkanlarım elverdiğince hazırım ve zevk duyarım. Çünkü bu evde bir daha yaparsam böyle yapmam dediğim anlar ve detaylar var. Bunları size aktarabilirim. Sağlıcakla kalın
Sn. lerdemir,
Fotografları en yakın zamanda koyacağım. Aklıma gelenleri bir önveki yazımda yazdım. Sizlerin öğrenmek istediği konuları da cecaplamaya hazırım. Bilgim yettiği kadar. Sağlıcakla kalın.
Sn. BalıkçıSerdar,
İyi dilekleriniz ve olumlu görüşleriniz için çok teşekkür ederim.
Usta seçimi konusunda haklısınız. Ben ustadan çekmedim ama bir marangoz vardı evlere şenlik. Bir geldim inşaat meyhaneye dönmüş.
Sonuçta ne kadar dikkat ederseniz edin gelip sizi buluyorlar.
Esenlikler diliyorum.
Sn. feridun usta,
Evet verdiğiniz oranda haklısınız. Ben usta yönünden şanslıyım derken ana konularda sıkıntı çekmedim. Başladı ve bitirdi. Ama bunun yanında ne nazlanmalar oldu ne istekler, vay ellerine düşmeyesiniz. Esenlikler dilerim.
Aziz Fayda
07-06-2009, 00:39
Arkadaşlar,
Başlangıçtan itibaren taş işçiliği fotograflarını yükledim. Sorunuz olursa cevaplarım.
Aziz Fayda
07-06-2009, 00:55
1- Ağaç mertekler mutlaka vida kullanılarak birleştirilmeli. Çivi sadece lambiride kullanılmalı.
2- Baca çatı omurga yüksekliğini min.40 cm. geçmelidir. Yoksa baca çekmez.
Aziz Fayda
07-06-2009, 01:17
(Arkadaşlar birileri çıkıp şimdi diyecek "adam ev imalatını anlatmış". Çok mu detaylı oluyor. Neyse devam edelim.
1- Mertekler ana taşıyıcıya vida ile monte edilerek, mertek araları (lento boşlukları) taş ile örülüp mertek seviyesine getirildi. Mertekler olası kirlenmelere ve hasarlara karşı streç ile sarıldı. (çatı imalatını yapan firma ile anlaşmamız böyleydi.)
2- Daha önceden zımparalanmış ve boyanmış lambiri çakıldı.
3- Lambiri üzeri nem bariyeri dediğimiz izolasyon kumaş (mavi renkteki) döşendi.
4- Enine 3x5 çıta çakılıp %50 yaoğunluklu taş yünü döşendi. (Taş yününden hariç size izocam, extirüde köpük, yumurta kolisi vs. tavsiye edebilirler. Kesinlikle sıkıştırılmış taş yünü!)
5- Isı köprüsüne engel olmak ve kalınlığı arttırmak için tekrar dikine 3x5 çıta çakılıp tekrar taş yünü döşendi. Yani %50 yoğunluklu 6 cm. taş yünü oldu.
6- Taş yünü üzeri su izalosyonu görevi yapan kumaş serildi.
7- Tekrar dikine ve yatay çıtalama yapılıp Kılıçoğlu kiremit döşendi. Kiremitler belli sayılarda kiremit altı çıtasına çivi ile çakıldı.
8- Çatıdaki tüm olukları ve dereleri bakır saçtan imal ettirdim. Çünkü bu dokuya en uygun bu olduğuna karar verdim. Yıldan yıla değişik renk almaya devam ediyor. Ustasını bulmak da çok zor. Oluklar ve dereler için bakırdan başka alternatifleriniz de var. İsteyen olursa onu da yazarım.
9- Evin tek ısınma kaynağı şömine olduğundan (çok memnunuz) baca çok önemli deyip hazır sistem satın alarak bu işi çözdük. Schidel marka Ø 20cm. baca sistemi kullandım. Yoğuşma yok, tepme yok, çekiş çok iyi. Odunuda iyi seçerseniz kurum temizlemek yok.
Arkadaşlar bu konular herkesi ilgilendirmeyebilir isterseniz bundan sonra isteyenlere ve sorusu olanlara özeline mesaj göndererek yardımcı olamaya çalışayım.
İyi geceler.
Aziz Fayda
07-06-2009, 01:20
bugünlük son fotograflar...
Sayın fayda,
Allah onandırsın, sağlıklı, mutluluk dolu uzun ömürler geçirin aileniz ile o güzel evde.
Süpersiniz, lütfen devam.
Hoşçakalın.
Sn fayda, adınız gibisiniz, verdiğiniz bilgiler çok faydalı.
Lütfen çok mu detaya giriyorum diye düşünmeyin, bu forumda eminim ki herkes en ufak bir detayı kaçırmayacak şekilde okuyordur yazdıklarınızı. Eğer siz paylaşmaktan kaçınmazsanız biz okumaktan sıkılmayız emin olun.
Aziz Bey!
Sıkılmak ne demek bence her metrekarenin nasıl hesaplandığı, hangi evrelerden sonra nasıl bu hale geldiği, iç ve dış mekanı bana göre herkez merak ediyor. Yeterki siz sıkılmayın. Sağlıkla güle güle oturun.
therapido
07-06-2009, 15:03
2 gün foruma bakmadım, evi yapıp bitirmişsiniz Aziz Bey :)
Atlattığınız bin türlü badire sonunda sizde genelde keyif içinde otursanızda ara sıra da olsa "neden?" dedirten bir ev yapmışsınız anlaşılan. Bence artık demeyin, olan olmuştur. Keyfinize bakınız. Neredeyse her taşı tanıyorsunuz, bu şekilde bakın. Çok güzelde olmuş, ellerinize sağlık.
Bazen keşke başka bir arazi alsaydım (daha küçük), içinde harapta olsa köy evi olan diğer arsayı mı alsaydım, **** yola daha yakın olanı mı desemde, şu an olsa yine yapar mıydım sorusuna cevabım hala "Evet".
Acaba sizinki nedir?
Siz çok daha detaycı yaklaşmışsınız. Belki olması gerekende odur.
Verilen bilgilerde şahane. Bu maceraya girişecek olanlara yol göstermek adına daha arsa ararken dahi kılavuz olacak nitelikte. Bende elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. İkimizin yazılarınıda tarafsızca okuyunca bu yola çıkmanın korkutuculuğu ortak nokta olarak öne çıkıyor ne yazık ki :).
Epey araştırsamda sanırım forumun bu bölümü Türkiye'de alanındaki en iyi kaynak (yeterli demiyorum). Umarım daha detaylanır.
Bizlerden çok var eminim. Benim yaşadığım yerde dahi bu mantıkla evini yapan 4-5 arkadaşım daha var. Onlarda belki burada tecrübelerini paylaşır.
Aslında hep hayal ettiğim, bu işin tek başına daha zor yapılabileceğini bilen biri olarak daha komün bir topluluk oluşturup (imece usûlüde diyebilirsiniz) küçük bir mahalle yapmak. Sadece imal aşamasında değil, sonrasında da işleri ve maliyetleri azaltmaktı. Birbirini rahatsız etmeden yazılı olmayan antlaşmaların olduğu, gerçekte olması gerektiği gibi işeleyen bir hayat.
Bu kadar deneyimden elde ettiğim tek sonuç ise aslında zor olsada yalnızlığın güzelliğidir, insandan korkarım.
Piyangodan parayı bulduğumda **** bu forum bu tecrübe ve azimdeki kişileri bir araya getirdiğinde belkide mahalle gerçek olur :)
Zeitgeist'i izlediyseniz bilirsiniz oradada Venüs Projesinden bahseder. Daha derin mevzulara dokunsada insanlığın geleceği ile ilgili pozitif şeyler anlattığı için oradaki amca (Jacque Fresco) çok ilgimi çekmişti. Göz atmanızı öneririm. Bizim taş binalara pek benzemiyorlar ya ...
http://www.thevenusproject.com/
Saygılarımla,
Kerem AKYAR
jacque fresco
http://www.agaclar.net/forum/attachment.php?attachmentid=84607&stc=1&d=1244380004
Aziz Fayda
08-06-2009, 03:35
Sn. hosseda,
İyi dilekleriniz ve temennileriniz için çok teşekkür ederim. İsteyen herkese elimden geldiğince tecrübelerimi aktaracağım. Herkesin gönlünce bir hayat sürdürebilmesi temennisi ile esenlikler dilerim. Sağolun varolun.
Aziz FAYDA
Aziz Fayda
08-06-2009, 03:40
Sn. asalan k,
Pen paylaşmaktan ve tecrübelerimi aktarmaktan ne sıkılırım ne de esirgerim. İnanın şimdiye kadar hiç bir forumda ya da net'te hiç bu kadar uzun yazılar yazmamıştım. Bu forumdaki dostların, akademisyenlerin, uzmanların paylaşımlarını görünce kendimi borçlu hissettim. Yazmaya devam. O kadar çok detay var ki aynen Kerem bey'in dediği gibi her taşta parmak izim var.
Aziz AFYDA
Aziz Fayda
08-06-2009, 03:45
Sn. selmaa,
Gecenin bir saatinde işyerinden gözümden uyku akarken bu kadar uzun yazılar yazabileciğime ya da anlatabileceğime inanın ben de inanmadım. Meğer ne kadar meraklıymışım :))
Merak etmeyin sıkılmadım. Sağlıcakla kalın.
Aziz FAYDA
kazim polat
09-06-2009, 22:30
Arkadaşlar merhaba,
Ben de herkes gibi, öncesinde Kerem Bey'in, şimdilerdeyse Aziz Bey'in "hayal ev" projelerini merakla takip etmekteyim. Gönül istiyor ki Kerem Bey de Aziz Bey'in yaptıklarından etkilenir de, tekrar işe koyulur.
Aziz Bey, gerçekten takdire şayan bir iş çıkarmışsınız. Sizi gerçekten tebrik eder, sevdiklerinizle beraber uzunca bir yaşam geçirmenizi dilerim "hayal evinizde". Verdiğiniz detaylar sıkıntı vermenin aksine, birçok arkadaşın da belirttiği gibi bizleri çok memnun etmekte, lütfen yazılı ve fotoğraflı olarak aktarmaya devam edin, zira sizin ve Kerem Bey'in yaşayıp aktardıkları bizler için birer belgesel niteliğindeler.
Ben de sitedeki birçokları gibi "buralardan kaçıp gitmek, arsa arayışları" seline katılıp, geçen sene başında, yaşadığım ilçe olan Ödemiş'in tarihi ve doğal dokusuyla ünlü Birgi beldesinde 2 dekarlık bir araziye sahip olma şansını yakaladım. Aslında öğretmenim, ama amatörce başladığım fidan işinden elde ettiğim paranın kuruşu kuruşuna tümünü ödeyerek alabildim bu araziyi. Yani "hayal ev"e başlayabilmem için daha önümde ne kadar sene var bilmiyorum, ama Nasrettin Hoca misali yeni fidanları diktik, bekliyoruz. O zamana kadar da içinde oyalanıp, ihtiyaçlarımı karşılayabileceğim küçük, geçici bir kulübe yapmanın peşindeyim şu sıralarda. Sitemizde de bahsedilen, Avrupa ve Amerika'da yaygın olarak kullanılan "saman balyasından ev" fikrine yoğunlaşmış durumdayım . Umarım harekete geçebilir de, sizlerle paylaşabilirim yapacaklarımı. Sevgi ve selamlarımla...
Kâzım POLAT
Sn.Aziz Bey
Yazılarınızı keyifle okudum,fotoğraflarınızın anlatımı bile yetiyor. Temelden çatıya kadar çividen şömineye kadar ne kadar sade ama detaylı bir anlatım olmuş, sırf bu anlatım için bile şimdiden tebrik ediyorum sizi.
Evinizin bitmiş hali ve yaşam alanınız çok hoşuma gitti,doğaya yakışır bir son olmuş ki o sıcaklığı fotoğraflardan hissetmek mümkün...
"Buralardan kaçıp gitmek" ve sizinki gibi bir hayali gerçekleştirmiş olmak en büyük dileğim şu sıralar,benim gibi düşünenelere de ilham kaynağı oluyorsunuz.
Keyifle ve mutlulukla geçsin ömrünüz...
Sevgiler :)
Aziz Fayda
10-06-2009, 16:47
Sevili arkadaşlar,
Sizlere bir seyahat sırasında yazıyorum. En yakın zamande devam edeceğiz.
Sayın Kazım Polat, Ödemiş Birgi'nin bende önemli bir yeri vardır. Oraya ilk gittiğimde gördüğüm tarihi konak içersindeki ortancalar beni şok etmişti. Şimdi en sevdiğim çiçektir.
sizlere projenizde başarılar dilerim.
Sn. irism,
İyi dilekleriniz ve övgüleriniz için çok teşekkür ederim. Umarım hayali olan insanlara yardımcı olurum ve sizin deyiminizle de ilham kaynağı olurum.
Arkadaşlar,
Taş yerinde ağırdır, yerinden oynattıktan sonra gerisi geliyor. Herkese kolay gelsin.
Aziz Fayda
13-06-2009, 15:13
Sevgili arkadaşlar,
Aklımda kalan birkaç detayı da aktarmak istiyorum. Ben elektrik teknisyeniyim. Aynı zamanda mekanik işlerde de vasıflıyım. Bu vasıflarımın bana kazandırdığı yetkinlikler ile evimin tüm sıhhi tesisat ile elektrik tesisatnı kendim yaptım. Sadece vitrifiye dediğimiz sınıfın montajını arkadaşım ile birlikte yaptık. Hal böyle olunca temelden çatıya tüm detayları zamanında ve yerinde düşünerek kendim oluşturdum. 50 cm. lik kalın taş duvarda neyin nerede ve nasıl işleneceğini önceden hep kendim tasarladım ve uygulama zamanında hep başında bulundum ya da tarif ettim.
Elektrik tesisatı taban döşemesi üzerine çakılan süpürgelik yerine kablo kanalı döşeyerek hallettim. Plastik kablo kanalını akrilik boya ile ağaç damarları görüntüsü vererek boyadım. Her gören ağaç sanıyor. Bu kablo kanalları taban döşemesi üzerinde evin dört duvarını dolaşıp her türlü kablo (güç, data, telefon vs.) hatlarım içinden geçmekte olup istediğim yerde priz istediğim yerde telefon çıkışı verebiliyorum. İsteyenlere detay resmi gönderebilirim. Islak zeminlerde sıva altı döşeme mevcuttur. Banyo, tuvalaet ve mutfağın bir bölümünü kapsayan iç duvarlar sıvanıp seramik kaplanmıştır. Buralarda taş duvar bırakmayı uygun görmedim. Çünkü kullanış ve hijyen açısından çok sorunlar yaratıyor. tavsiye etmiyorum.
Eğer elektrik tesisatını duvarların içersinde gizleyip yapmak istiyorsanız işiniz biraz zor. Her hat için borular çekilip, içinden kablo geçecek bu boruların taşlar arasında ezilmemesi gerekiyor. Bir de ustanızın montaj sırasındaki yakınmalarını (işini zorlaştırdığı için) göze almak zorundasınız.
Haa ! arkadaşlar eğerki maddi sorununuz yoksa istediğiniz en iyi malzemeden ve işçilikten ödün vermeyerek tüm işi proje haline getirip bir mimar ile anlaşıp yaptırmanız en güzeli. haklarını yememek lazım bu işlerde çok iyi mimarlarımız var (burada da dikkat ! bu işte deneyimli olanını bulmanız sizin işinizi kolaylaştırır)
Şimdilik bu kadar.
Bağ kültürü.Bilenleriniz,yaşayanlarınız vardır.
Geçmişte kentlilerin kurduğu yaşam bahçeleri.
Tam anlamıyla terki diyar düşünmeyip de,tabiatla haşır neşir olup ara sıra mutlu olmak isteyenler için bir tarz,artık kaybolmuş bir yaşam biçimi.
Ben Özlüyorum!
İç Anadolu'da geçmişte bağ kültürü vardı.(Ankara,Eskişehir-Karabayır,Konya-Meram,Kayseri-Erkilet)Yazlık olayının bilinmediği bir dönemdi,dedelerimiz şehirlerin 8-10 km uzağında yaklaşık 2 dn.arazi içinde küçük evleri olan bağlarda yaşardı.O devirlerde henüz muhafazakarlaşma yoktu.Hafta sonları bağlarda genç kız kahkahaları duyulurdu!Yaşam modern'di.Çocuklar uçurtma uçurur,salıncakta sallanırdı.(Biraz büyüyünce cennet kaybolur yerini kuyudan su çekme gibi ağır bedensel angaryalar yüklenirdi!)İnsanlar iyiydi,görgülüydü,iyi komşuluk vardı!Sonra ne yazık ki şehirler büyüdü,zevkler değişti,bağlar varoşların içinde kalıp sonunda yok oldular!
Merak ediyorum bu atmosferin yaşandığı kültür hala bir yerlerde devam ediyor mu?
Sevgili Aziz Fayda;
Bu bölüme ben de deneyimlerimi önceki sayfalarda aktarmıştım. Kaçış/yapış serüveninizi bir solukta okudum, fırsat bulunca bir daha okuyacağım.
Yaptığınız iş tek kelime ile müthiş bir şey. Güle güle huzur içince oturun. Benimde taş ev hayalim var dı ama olmadı. Bende size benzer çalıştım ev yaptım. Şimdi olsa yapamam herhalde.
Mühim olan bundan sonra istek ve hevesin devam etmesi. Dilerim enerji ve umutlarınız sıcak kalır.
"Cozder" kardeşime katılıyorum. Ama şimdi Şehir ile Köy aynı olmuş. Her kültürden insan önce " benmerkezli" olmayı ilke edinmiş. Sizler gibi hümanist ve insani duygular içinde yaşama arzusu ve beklentileri çok güzel. Fakat uygulamada yok böyle şeyler.
Aziz bey'in çadır kurup havayı teneffüs etmesi çok güzel bir deneyim. Bu konuyu daha önce kaçıp gidecek "kaçık" lar için dile getirmiştim. Önce git yaşa. İnsanları gör, sonra karar ver. Çünkü yaptığımız yatırımlar; çoğumuzun bir atımlık barutudur.
Umutları kaybetmemek dileğiyle......
Kıssa'dan hisse;
Yazarlarımızda Müşerref Hekimoğlu; bir süre Almanya'da kalır. İstanbul'a dönüş yapar. Sabah evinden çıkar: kapıcıya; günaydın! (yanıt yok) sokaktaki gördüklerine; günaydın!(yanıt yok ) derken, gazete büfesine gider; "günaydın" der. Büfeci de çıkarır bir GÜNAYDIN gazetesi verir.
Oturduğumuz yerde günaydın diyecek birileri olmalı.....
Aziz Fayda
27-06-2009, 00:01
Sevgili efe-can,
Öncelikle ilginize ve olumlu görüşlerinize çok teşekkür ederim. Bir kaç cümle ile çok güzel şeyler anlatmışınız. Bu konuda da ben sizi tebrik ederim.
Evet söylediğiniz gibi, bu hevesler için sadece bir atımlık barutu olanlara yardımcı olamaya çalıştım. Çünkü oturacağımız ve hayal ettiğimiz evi yapabilmek için eğer maddi sıkıntılarımız var ise işimiz daha da zorlaşıyor. Örneğin, ben taş işçiliğini bitirir bitirmez devam edemedim. Çatısız halde ev 2 yıl hayalet ev gibi kaldı.
Bu yüzden ne tecrübem varsa yazmaya çalıştım. isteyenlere daha da yazarım.
Bu arada avatarınızdaki köpek fotografı ilgimi çekti. Sanırım köpeğiniz var. Benim de 2 dişi, bir de erkek kangalım var. Onlar da bu evin ortakları oldular.
Ben de Sn. cozder'in söylediklerini düşündüm. Çok doğru olan izlenimlerini aktarmış. Evet söylenenler çok alışılagelmiş bir yaşam tarzıydı. Birçok köylerde bu hayatı görmek mümkündü. İçinde bulunduğumuz zaman diliminde de anadoluda bir yerlerde halen devam ettiğine inanıyorum.
Sn. cozder "yaşam moderndi" derken neyi kastettiğini çok iyi anlatıyor. Ama içinde bulunduğumuz çağın gereği modern hayatın şekli değişti. Uzay çağı derken içine ediliyor herşeyin. Bir çok tüketim malı değeri bilinmeden, kullanılmadan eskiyor. Eski zamanda üretim toplumuyken bana kalırsa şimdilerde tüketim toplumuyuz.
selamlar
Aziz FAYDA
Sevgili Aziz Fayda;
Resimdeki köpekler benimdi; siyah olan afacanı trafik kazasında kaybettim. Diğeri sağ. ( kangal kırması ) Geçen yılda saf kangalım var idi onu da bir kaza/kasıt sonu kaybettim. Şimdi bir tane var. Aslında olanaklarım olsa onlarca köpeğim olsun isterim. En çok kaybetmek korkusu beni köpek edinmekten alıkoyuyor.
Zaman zaman barınağa gidiyorum. Çok güzel köpekler var. O yüzden bir insanın diğerine kızınca " köpek " demesine alınıyorum.
Sözün özü: evinizin içi ve dış'ı çok hoş. Tasarımını güzel yapmışınız bu ortam ; sn eşiniz ve çocuklarınızla mutluluğunuza katkı sağlasın, ışık yumağı olsun.
Selamlar....
Zeytinci
30-06-2009, 18:01
Aziz bey,
Eviniz harika olmuş. Güle güle oturunuz.
Yeşillikler içinde bir cennet, maşallah. Çatı ustanız iyi iş çıkarmış. Şömine'den de memnunsunuz anlaşılan. Çatı ve şömineyi kim yaptı. Özelden de bildirebilirsiniz reklam olmasın derseniz.
Malumunuz iyi usta bulmak zor. İyileri desteklemek gerekiyor.
Sağlıcakla kalınız...
Aziz Fayda
30-06-2009, 23:57
Sayın efe-can,
Köpekleriniz için çok üzüldüm. Bizde köpekler bir tutku hatta ötesinde çocuklarımız olmuştur. Bambaşka bir duygudur. Ayrıca iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim, Allah herkesin gönlüne göre versin.
Sayın Zeytinci,
Size de çok teşekkür ederim. Bu evi yapmak gerçekten benden çok şeyler götürdü, şimdilerde ise kaybettiklerimi tahsil etmeye çaılışıyorum ama nafile, giden gitti. Yani analayacağınız fedakarlık gerekiyor.
Aslında çatıya geldiğimde hangi kiremidi kullanayım derken karşıma çatı detayı çıktı. İçine girdikçe birçok detay çıktı ve önemini keşfettim. Çatıyı İzmir'den bir firma Şahan Çatı yaptı. Aynı şekilde şömine derken yine kafam kuma gömüldü. Açık tip mi, kapalı tip mi, kazanlı mı kazansız mı daha bir çok detay. Nihayet doğrusunu bulup doğru karar vermiş olmama çok seviniyorum. İki katlı tüm ev bu şömine ile ısınıyor. İlk anda inanası gelmeyenler yüzleri kızarıp dışarı çıkıyor. Şömineyi Meda Şömine nin İzmir bayisine yaptırdım. Ben ve misafirlerim çok memnun.
En iyi dileklerimle hoşçakalın.
Koyu yeşil
01-07-2009, 14:14
Aziz Bey, hikayenizi baştan sona okudum. Yazılarınızı ve resimleri bilgisayarıma dosyaladım :) İlerde lazım olduğunda faydalı bir kaynak olacak. Çok teşekkürler.
Çok güzel bir ev yapmışsınız, tebrik ederim. Ailenizle birlikte sağlıklı ve huzur dolu bir yaşam dilerim.
therapido
04-07-2009, 10:53
Tekrar merhaba,
Dün itibarı ile Olympos'dan dönmüş bulunuyorum. Satmak hata olabilir, işin çoğu bitmiş olabilir ama içimdeki enerjide bitmiş. Tekrar aynı mekanda inşaata devam etme isteği yok nedense. Yeni bir yerde mevcut tecrübelerimle yeniden yola çıkabilirim sanırım.
Neden yazıyorum bunları; yola çıkmadan dikkatli olun diye, kendinizi en kötüye hazırlayın diye. Dünya başınıza yıkılmaz belki ama çok önemli bir karar. Belki benim gibi vazgeçer veya Aziz Bey gibi fazlaca yorulabilirsiniz. Hazırlıklı olmakta, herşeyi bu kaçışa bağlamamakta fayda var.
Cepte bir B planı hep olmalı derim.
Saygılarımla
Kerem Akyar
Yer seçimi çok önemli!Kısa bir tatil geçirdiğiniz yer,bağ bahçe kurup yaşamak için uygun olmayabiliyor.En başta çok uzak olup gidip gelmek zor olabilir.İklim yaz mevsiminde cehennem gibi sıcak olabilir.Çevrede sizin frekansınızdan, iyi ve güzel komşular olmayabilir;hatta bir alternatif yaşam forumunda bir arkadaşın aktardığı gibi, bahar mevsiminde geri döndüğünde arazisinde bir ev yapılmış bulup,mahkemelere düşebilir!Bu veya benzer sebeplerden yıllardır gönlüme göre bir yer bulamıyorum.Ceviz,zeytin veya üzüm bağı kuracak yer bakıyorum.Ekonomik açıdan fizibil olması için en az 10 dn.olsun diyorum,bu kez bütçem yetmiyor.Bağ yaşam kültürü yazıma olumlu tepkiler alınca bu durumu da açıp,insanların tecrübelerini işitmek istedim!
Merhaba,Aziz Bey,
bu güzel eve sahip olmak için verdiğiniz emek için sizi kutlarım,yeni mekanınızda huzurlu,sağlıklı ve bol neşeli günler yaşarsınızı dilerim,
Aziz Fayda
06-07-2009, 19:13
Sn. ozbey,
Öncelikle iyi dilekleriniz ve temennileriniz için çok teşekkür ederim.
Arkadaşlar,
Belki daha önce de bu konuya değinmiştim ama üzerine basa basa yeniden geçeceğim.
Öncelikle henüz bir arazisi, toprağı, bahçesi, tarlası vs. olamayanlara fakat almayı düşünenlere bir iki önerim var. Öncelikle alacağınız taşınmaz ne olursa olsun ne maksadla aldığınız çok önemlidir. Tarım mı yapacaksınız, içine yaşlanacağınız ve uzun süredir hayalini kurduğunuz bir ev mi yapacaksınız, oturacağınız ev yazlık ya da kışlık mı olacak, hobi amaçlı bir bahçe mi olacak, yatırım amaçlı alıp değerlendiğinde satarım amaçlı mı olacak, kiraya mı vereceksiniz gibi bu soruları kendinize sorabilir ya da ihtiyacınızı belirleyebilirsiniz. İşin bizi ilgilendiren tarafı "buralardan çekip gitmek" uğruna içine hayal ettiğiniz bir ev yapmak ve keyfini sürmek ise, işte burası çok önemli bakabileceğiniz kadar bir yer almanızı tavsiye ederim. Sizlere evimin içinde bulunduğu bir dönüm bahçenin hakkından gelemiyorum diye yazmıştım. İnanın yaz işleri başka kış işleri başka. Meyva ağaçlarım ve çiçeklerim var, hatırlatırım sebze bahçem yok (başlı başına bir iştir), kümes ya da küçük baş hayvanım yok.
Bütün bunlarla uğraşmak ve canlı tutmak için (eğer herşeyi kendiniz yapmak zorunda iseniz) inanın bazen ne zaman yetiyor ne su yetiyor ne de para...
Önceliklerinizi ve hedefinizi iyi belirleyerek bu işe başlamanızı öneririm.
Yer seçimi çok önemli!Kısa bir tatil geçirdiğiniz yer,bağ bahçe kurup yaşamak için uygun olmayabiliyor.En başta çok uzak olup gidip gelmek zor olabilir.İklim yaz mevsiminde cehennem gibi sıcak olabilir.Çevrede sizin frekansınızdan, iyi ve güzel komşular olmayabilir;hatta bir alternatif yaşam forumunda bir arkadaşın aktardığı gibi, bahar mevsiminde geri döndüğünde arazisinde bir ev yapılmış bulup,mahkemelere düşebilir!
[COLOR="Black"]
Sayın cozder'in dediklerini de aynen katılıyorum. Bu konudan da daha önce bahsetmiştim. Ev yapmayı düşündüğünüz arazi ya da bahçede mümkünse geceli gündüzlü bir kaç gün hatta daha fazla zaman geçirin. Gündüz gözü ile gördüğünüz yerin gece olunca avantajları ve dezavantajlarını mutlaka görmelisiniz. Eğer bir yerleşime yakınsa ya da içindeyse (köy, nahiye, ilçe, mezra vs.) insanlarıyla ilişki kurup tanımaya çalışın. Bahçenizde ya da arazinizde o yörenin insanına yevmiye karşılığı bir iki iş yaptırın. Alış-verişi görün. Benim tavsiyem eğer şehir içinde yaşamış belli bir yaşam kültürüne sahip insanlar olarak yöre insanı ile çok fazla ilişkiye girmeyin, yakınlaşmayın derim. Bilmem ne bey ya da bilmem ne hanım olarak kalın. İçinde olduğum ve şu anda yaşadığım için söylüyorum, kesinlikle bu tür ilişkiden hem siz memnun olursunuz hem de onlar.
Küçük bir hatırlatma daha, bahçe, arazi vs. alacaklara söylüyorum, mümkünse kendi suyunuz olsun. Taşıma suyu ile değirmen dönmüyor. Herşey tamam su yoksa bahçeniz ya da yaşam alanınız bir hiçtir bu kuraklıkta...
selamlar
Aziz FAYDA
TOPLU KAÇIŞ
Bu bölüme bir öneri eklemek istiyorum. Yukarıda arkadaşlarımız yazmış oldukları deneyimler, yeni kaçmak isteyenlere çok iyi bir kaynak oldu. Her sayfa iyice okunmalıdır. Sonuçta karavanla kaçmıyoruz. Yeni bir düzen kuruluyor. Yeni ortamdan kaçmak daha da zor oluyor.
Bunu aza indirmenin başka bir yolu da TOPLU KAÇIŞ tır. Aynı frekanstaki bir kaç insanın toplu olarak gitmesidir. O zaman gittiğiniz yerde başka insanlara gereksinim olmaz. Bilgi alışverisi ve dayanışma daha iyi olur.
Selamlar.
Aziz Fayda
30-07-2009, 15:09
Sayın efe-can,
Daha önce de bu konuyu bir arkadaşımış dile getirmişti. Bence parlak bir fikir. Aynı kafadan ve felsefeden insanlarla toplu kaçış mümkündür. Yine de tüm konularda ve ayrıntılarda birleşmek ya da aynı frekansta buluşmak tam anlamıyla imkansız ama en azından benim köy yaşantısında çektiğim sancılar yaşanmaz ayrıca toplu faaliyetler insanları birbiriyle kaynaştırır. Dayanışma da arkasından gelir.
Aziz FAYDA
selim_50
30-07-2009, 15:35
aziz beye tamamı ile katılıyorum, bırakın tanımadığınız başka bir yerde ev yapmayı, bahçe kurmayı, bazen doğup büyüdüğünüz yerde bile bu tür sorunlar çıkabiliyor.
ince elenip sık dokunması gereken bir konu
selamlar
selim_50
30-07-2009, 15:50
Bağ kültürü.Bilenleriniz,yaşayanlarınız vardır.
Geçmişte kentlilerin kurduğu yaşam bahçeleri.
Tam anlamıyla terki diyar düşünmeyip de,tabiatla haşır neşir olup ara sıra mutlu olmak isteyenler için bir tarz,artık kaybolmuş bir yaşam biçimi.
Ben Özlüyorum!
İç Anadolu'da geçmişte bağ kültürü vardı.(Ankara,Eskişehir-Karabayır,Konya-Meram,Kayseri-Erkilet)Yazlık olayının bilinmediği bir dönemdi,dedelerimiz şehirlerin 8-10 km uzağında yaklaşık 2 dn.arazi içinde küçük evleri olan bağlarda yaşardı.O devirlerde henüz muhafazakarlaşma yoktu.Hafta sonları bağlarda genç kız kahkahaları duyulurdu!Yaşam modern'di.Çocuklar uçurtma uçurur,salıncakta sallanırdı.(Biraz büyüyünce cennet kaybolur yerini kuyudan su çekme gibi ağır bedensel angaryalar yüklenirdi!)İnsanlar iyiydi,görgülüydü,iyi komşuluk vardı!Sonra ne yazık ki şehirler büyüdü,zevkler değişti,bağlar varoşların içinde kalıp sonunda yok oldular!
Merak ediyorum bu atmosferin yaşandığı kültür hala bir yerlerde devam ediyor mu?
merhaba sayın cozder;
Evet hala bağ evi kültürü var (Nevşehir) ama tamamen şekil değiştirmiş durumda, şimdi bağ evleri sizin bahsettiğiniz gibi kullananılmayıp, tamamen başka amaçlara hizmet ediyor, (herhalde anlamışsınızdır)
selamlar
selim güney-nevşehir
denizakvaryumu
30-07-2009, 16:18
TOPLU KAÇIŞ
Bu bölüme bir öneri eklemek istiyorum. Yukarıda arkadaşlarımız yazmış oldukları deneyimler, yeni kaçmak isteyenlere çok iyi bir kaynak oldu. Her sayfa iyice okunmalıdır. Sonuçta karavanla kaçmıyoruz. Yeni bir düzen kuruluyor. Yeni ortamdan kaçmak daha da zor oluyor.
Bunu aza indirmenin başka bir yolu da TOPLU KAÇIŞ tır. Aynı frekanstaki bir kaç insanın toplu olarak gitmesidir. O zaman gittiğiniz yerde başka insanlara gereksinim olmaz. Bilgi alışverisi ve dayanışma daha iyi olur.
Selamlar.
Hiç kolay değil.
Türkiye'de şimdiye kadar bir örneği olamadı.(Yabancı ülkelerde pek çok örnek var)
Bir tek imece evi bu yolda ilerliyor.Gelişmeleri takip ediyoruz.İmece evinin aldığı süreç aslında çok önemli...İmece evindeki gelişmeler sanıldığından çok daha fazla insan tarafından takip ediliyor.Yani mikroskop altındalar.
Burada başarılı olunursa gerisi gelebilir.
http://www.imeceevi.org/
therapido
31-07-2009, 01:02
Epeydir yazan yoktu...
Korkmadım değil tıkandı diye :)
http://www.nestavilla.com
Prefabrik evler. Denk geldi dolaşırken. Estetikten uzak bence ama, pratik bir çözümde olabilir bazılarımız için. Fiyat listeside vermişler!!!
İhmal etmeyelim burayı olur mu? Ufak bir yazı bile iyi hissetiriyor.
Saygılarımla
Kerem AKYAR
Sayın therapido,
Bir iki satır da ben ilave edeyim.
Ekonomik krizi boşlamak mümkün değil. Her taraftan rüzgarını yemekteyiz. Böyle bir günde, belirli bütçe ile çıktığımız yola devam mı, yoksa otur bir kenara bekle hava dursun bir hele, sonra bakarsın ne yapacağına deyen akla uymak mı doğrudur diye düşünürken, gelişmeler düşüncelere galebe çalabiliyor.
Bahçe duvarları için yaklaşık 15 kamyon taşı aldığım kişi ile dün karşılaştım. Bana, bir evlik çıkma taş buldum, fiatta anlaşabilirsem taşın tamamını sana ocak taşı fiatı ile versem alırmısın diye sordu. Olabilir dedim. Haber bekleyeceğim, uygun fiat gelirse, taşı göreceğim ve parasını ödeyip, satıcının yerinde bekleteceğim. Bu arada şantiye elektriği bağlatmak için fiat aldım. Panonun yerinde sıkıntım var onu aşarsam elektriği bağlatacağım.
İlk etapta sadece temeli yapmak planım. Eğer bir aksilik olmaz ise eylül başı gibi ben start alacağım gibi görünmekte. Zaten bir iki görüşme var onlara tamam der isem frene basma imkanım kalmıyor. Tek durabileceğim yer kabanın başlayacağı nokta olacak.
Hoşçakalın.
çekirdek
31-07-2009, 22:58
Sevgili therapido, alıntıladığım cümleleriniz çok hoştu, bu bölümle ilgili ben de sık sık aynı korkmayı yaşarım.
Epeydir yazan yoktu...
Korkmadım değil tıkandı diye :)
İhmal etmeyelim burayı olur mu? Ufak bir yazı bile iyi hissetiriyor.
Kaçmak!
Toplu kaçmak!
Bu ifadelere itirazım var!
Sorunlar, kaçmak istedikleriniz,nereye giderseniz gidin sizi takip eder!
Ama aynı frekanstan insanların bir araya gelmesinde fayda görüyorum.Gittiğiniz her yer oradaki insanlar kadar güzeldir.
Ayrıca toplu hareket etmek maliyeti düşürür,rantabl kılar.Ben hep bahçe kurmak hayali kurduğum için min.10 dn. düşünüyorum.Bu ölçeğin altının hobi olacağını söylüyorlar!
Arazi maliyeti açısından 1 dn.ve altında küçük parsel için satıcılar 20 ila 60 bin isterlerken,örneğin 40 dn. büyük arazilerde makul fiyatlı yörelerde dn. fiyatı 5 ila 10 lira oluyor!
Demek istediğim belki çok istekli bir grup oluşur da beraber hareket edebilirse herkes fayda görür!
Son olarak Şarköy'de oldukça uygun fiyatlı bağlıklar var ama bu iktidarın şaraba karşı önyargısı ve tutumu belli!Ekonomi gözlüğü ile bakamadıklarından,şarap sektörünü baltalayacaklar diye buralara gitmeye tereddütlüyüm!
Görüşlerinizi beklerim!
Aziz Fayda
03-08-2009, 20:55
Hiç kolay değil.
Türkiye'de şimdiye kadar bir örneği olamadı.(Yabancı ülkelerde pek çok örnek var)
Bir tek imece evi bu yolda ilerliyor.Gelişmeleri takip ediyoruz.İmece evinin aldığı süreç aslında çok önemli...İmece evindeki gelişmeler sanıldığından çok daha fazla insan tarafından takip ediliyor.Yani mikroskop altındalar.
Burada başarılı olunursa gerisi gelebilir.
http://www.imeceevi.org/
Sevgili Dostlar,
Bu sayfada yazı yazarken nedendir bilmem çok keyif alıyorum. Kesinlikle bir ev yaptıktan sonra bilmişlik edası ile değil aksine yaşadığım olumsuzlukları ve sevinçlerimi paylaştım şimdiye dek. Yaşadığım deneyimleri örnek alıp bir kaç dostumuz benimle irtibata geçip tecrübelerimden faydalanmak istedi, çok sevindim. Bence paylaşmaya ve tartışmaya devam edersek daha neler öğreneceğiz ve peşimize kimler takılacak şimdiden merak ediyorum.
Sn. denizakvaryumunun göndermiş olduğu imeceevi projesini inceledim. Bilmiyorum sizler biliyomuydunuz ya da duymuşmuydunuz. Zaman zaman toplu olarak aynı frekanstaki dostlarla bir şeyler yapılabilir mi diye konuşuyorduk. Getirilerini, götürülerini konuşuyorduk, nereden buralara gelmiştik, takip eden dostlar çok iyi anımsayacaklardır.
İmeceevi projesi için emek veren tüm gönüllülere ve isteklilere teşekkür ediyor ve alkışlıyorum. Kesinlikle henüz yolun başında olan bir girişim olsa takdir edilmeli ve teşvik edilmelidir.
Arkadaşlar, buradan kaçıp gidelim derken söz gelimi bir düdükle yatıp bir düdükle kalkmak gibi ya da sözleşmeye dayalı bir hayat nasıl olur ve buradaki dostlara ne kadar uygun bilemem. Bildiğim şey bana uygun bir yaşam tarzı değil. Bana kalırsa Türkiye'mizin şartlarında ekolojik yaşam standartı çok yüksek ve henüz toplu yaşam olarak hazır değiliz. Ama imeceevi bir başlangıç yapmış, başım üstüne.
Epeydir bu sayfada yazışıyoruz, kendi deneyimlerini paylaşan arkadaşların arasından tanıyabildiğim kadarıyla böyle bir yaşantıyı tercih edecek çıkmaz diye tahmin ediyorum.
Çok ciddi kurallar var, herşeyden ötesi sözleşme var. Kooperatif olarak geçiyor. Sahip olacağınız alanın (ev, bahçe vs.) sadece 50/1'ne hissedarsınız. Ama bu ev benim diyemezsiniz. Başka bir hissedar "ben onun evini istiyorum" diye karşınıza çıkabilir. Ben kooperatif yöneticiliği de yaptım. Birçok ayrıntı ver asıl konumuz bu değil.
Arkadaşlar kaçıp gidelim derken baltayı taşa vurmayalım. Bizim kaçıp gitmekte amacımızı, hedeflerimizi az çok buradaki arkadaşlar ile paylaşmıştık.
Huzur, dinginlik, izolasyon, doğa, sessizlik ne eklerseniz ekleyin.
Tıpkı Kerem bey'in dediği gibi ben ege çocuğuyum. Evimin bahçesinde güle oynaya mangalda balık rakı yapamadığım sürece, hiçbirşeyden habersiz, sessiz kalmak istediğim zamanları yaşayamadığım sürece kaçıp gitmişin neye yarar. Zaten şehirde askerdik. Başkalarının ya da bir yönetimin yaşamıma özel kurallar koyması ya da böyle bir yerde yaşamak bana göre değil.
Hani toplu hareket olur dedik. Denenmelidir dedik. Zaten aynı freakansta olan insanlardan kasıt, toplu yaşamın kurallarını benimsemiş, belli bir kültür düzeyine ulaşmış, aynı fikirde ve anlayışta olan topluluk diye anlıyorum. Yanlış anlamışsam düzeltin lütfen. Birbirine çok yakın olmayan, benzer yapılarda, birbirinden bağımsız arazilerde ya da bahçe içlerinde mahalle oluşturarak aynı kafadan dostlarla yardımlaşarak, sevip sayarak birlikte yaşayalım. Belli toplu yaşam koşullarında ve kurallarında hayatımızı sürdürmeye eyvallah. Zaten hiç de zor değil. En basidi oturduğumuz apartmanlarda bunun benzeri bir yaşam tarzı sergiliyoruz, öyle değil mi ? Bazen bizi sıkıyor bazen de mecbur olduğumzu düşünürüz. Yeterli kurallar bence. Çok fazla kanun nizam bu yaştan sonra bizi sıkar. Ben bundan sonraki yaşantımda (yani kaçıp gitmekten kastım) kaliteli ve sağlıklı yaşam, huzurlu, stressiz bir ortam, hani üç beşte aynı kafadan dost, mümkünse, egeliyiz ya bir de denizin iyot kokusu...
selamlar
Aziz Fayda
Becerebilirsem inşaası muhtemel evimin ve de köyün resmini yükleyeceğim:)
Ancak başardım..
Köyün en sağında ,yeşil binanın arkasındaki tek katlı ahır işte bizim potansiyel ev mekanımız:)
Köyün en ''yel alan '' yeri :)
İşaretliyim dedim ama beceremedim,köy de köylükten çıkmış kasabalaşmaya başlamış gördüğünüz gibi:(
Google Earth 'de gezinirken bir fotograf gördüm, sizin yüklediğiniz bir fotografa çok benziyor sanırım siz yüklediniz. İnternette çok güzel eski taş-ahşap karışımı evler gördüm, bunları yaşanır hale getirmek çok mu zor olur acaba?Siz oralarda yakından görmüşsünüzdür.
bahsettiğim evler şu tipte evler..
Küçük bir üzüm bagımız var, heryıl kendi şarabımızı yapıyoruz.bizimde bir ahşap ev hayalimiz var onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz ufak ufak.
Hmm kendi bağına sahip olmak,kendi şarabını üretmek,kulağa çok heyecan verici geliyor sevgili Açelya:) Oralarda Urlice bağları da var değil mi? Çok merak ettiğim halde kısmet olup gidemedim.Zaten benim özbekle bağım tam anlamıyla gönül bağı.Ben eşimle evlendikten sonra kıymetlendi özbek.Çünkü kayınvaldem 18de köyden ayrıldıktan sonra sadece arada ve çok seyrek ziyarete gitmişler .Ama ben izmirli oldugunu duyunca konuyu deştim deştim,şimdi hepsi havaya girdi;orada bir ev hayalimin peşine takıldılar:) Sadece ev olsa iyi,köyün dışında atıl duran,köydeki akrabaların yalnızca asırlık zeytinlerini topladığıbir bahçe de var.Bununla ilgili zihni sinir projemi de birazdan anlatırım.Şu an işyerindeyim de :( bana müsaade...
Aşağıya o bahsettiğim bahçenin ve manzarasının resmini yükledim.Benim hayalim burda ceviz bahçesi kurmak .Aslında aklımdan bağ da geçmedi değil,Ama sanırım bağcılık daha zor ve daha özen istiyor.Bu yüzden ceviz bahçesi daha aklıma yattı .Gerçi çok bir bilgim henüz yok yavaş yavaş okuyor,araştırıyor,öğreniyorum.Daha vakte ve de nakte ihtiyacım var.Acele etmiyorum,edemiyorum:) Ama çok heves ediyorum.Şimdilik olaylar hayal bazında olduğundan köye seyahatlerimiz sıklaşmadı ,ama oraya gittiğimizde muhakkak bağınızı ziyaret etmek ve sizinle tanışmak isterdim sevgili Açelya:) Sizden öğreneceğim çok şey var sanırım.Bağ bozumu ne zaman?Ay çok heveslendim birden,keşke orda olsam da bağbozumuna katılsam...
alideryacengel
08-08-2009, 12:07
sayın riko.köydeki yeriniz de güzel ama en son resimlerdiğiniz bahçeye bayıldım.çok güzel bir yer.
Evet Ali bey yaa,ben ve eşim bu bahçeyi bu sene gördük ilk kez ;içimiz gitti resmen.kayınvaldemin çocukluğu geçmiş burda.buğday ekerlerlermiş,orada gece yatarlarmış annesi ve kardeşiyle,nasıl ıssız bir yer anlatamam.70 yıl önceki halini düşünün bir de...gece de dayıları gelince parolalı bir ıslık çalarmış ,bunlar sevinirlermiş.bizi oraya götüren dayı oğlu da hastası,oralı olmasına rağmen bu bahçeye ayrı bir çok düşkün.mis gibi kekik kokuyordu .gelin bize kekik,tavşanotu vs topladı ordan,harikalardı başka resimleri de var ,birazdan yüklerim.yine hastam geldi de çıkmam lazım :P
Ali bey, sevdiniz diye ''beylik''in (bizimkiler böyle diyor orası için) diğer resimlerini de yolluyorum.Ben zaten ara ara bakıp meditasyon yapıyorum:)
sevgili riko başımızın üstünde yeriniz var.(bizim buralarda böyle denir).Bu tarafa yolunuz düştüğünde mutlaka haberim olsun misafirimiz olun.Bagcılığa bizde çok bilmeden başladık,zamanla ögreniyor insan.Bag bozumu ağustos ayının sonu geçen yıl otuzunda kesmişiz üzümleri .Ayrıca benimde bağ bozumu ile ilgili zihni sinir projelerim var.Bu yılki bağ bozumuna yetişmez seneye ancak projelerimizi gerçekleştirebiliriz.
Projem şöyle:Her yıl arazimizde bir bağ bozumu şenliği düzenleyerek,Şarabı doğayı seven, şarap yapmak isteyen dostlarla bir araya gelip Bağ bozumunu yapmak,ucu bucağı görünmeyen sofralar kurup,Mangal ,şarap partisi yapmak.Şarap yapmak isteyen arkadaşların,şarap yapması için zemin, malzeme ,kalacak yer temin etmek.topluca yiyip içip gülüp söyleyip eğlenmek.
alideryacengel
08-08-2009, 15:01
sayın riko.yüklediğiniz resimler için teşekkürler.zahmet ettiniz.ama iyi ki etmişsiniz.hele o en son resimdeki ağaç adeta bir anıt gibi.çok güzel bir yer.lütfen kıymetini bilin.benim gönlüm (eminolun sizden daha fazla)isterki sınırsız olanaklara kavuşun da bu arsanızda suyu elektriğiyle dört dörtlük bir ev yapın.
akrabalarınız önceleri bu araziye tahıl ekmişlerse ve bu arazi de tenha bir yerdeyse sanırım domuzdan korumak için geceleri içinde beklemişlerdir.domuzlar tahıl ekili bir tarlaya girdiğinde tarlada sanki bir araba geçmiş gibi tahılı yere yatırıyor.sabahları yüksekten bakıldığında yol yol izleri görülüyor.burada köylüler bir cihaz edinmişler.bir ufak tüpe bağlanıyor.tarlaya koyuyorlar.zaman aralıklarını ayarlıyorlar.tüpün ucuna bağladıkları alet belirli zaman aralıklarıyla patlıyor.patladığında tüfek sesine benzer bir ses çıkarıp yabani hayvanların ürkmesini ve tarlaya girmemesini sağlıyor.
Dedikleriniz doğru sanırım Ali bey,zira son gittiğimizde bile domuzdan bahsediyordu köylüler.Tüplü metodu ben de burda duydum onlardan,ama kayınvaldenin çocukluğunda başka bir metod kullanıldığını sanıyorum;havaya sıkmak gibi:) Burası tabii ki köyden daha cazip ama çok ücra ,elektrik yok bir kere,su da meçhul; kuru bir kuyu var taş atsan ''tak ''diye ses geliyor dipten:) Ev yapmak hayal ,hoş biz de kalkmış buraya ağaç dikelim diyoruz; fantazi işte...Evi buraya yapamasak da eğer bir bahçe kotarabilirsek,minik bir bağ evi de buraya hayal ediyorum,tek göz oda ,verandası da körfeze bakacak ama:)Ay gerçekleşse de sizler de gelseniz ağırlasak sizleri! Benim hayal iyice uçtu,''hayal evimde hayal ağırlama'':)
Sevgili Açelya,içten davetiniz için çok teşekkür ederim,kesin gelicem:) Ayrıca bağbozumu projeniz gerçekten de çok zihni sinir:) Sadece hayali bile çok cezbedici,seneye kesin organize olalım.Bu konuyla ilgili maddi yükü yüklenmenize degerek yok ,katılımcılardan minik bir katkı payıyla herşey hallolabilir bence...
Sevgili Açelya,
Bağınızın fotoları mevcut mu? Çok merak ettim de:)
Sn. Ali BEy,
Benim durumum biraz farklı, daha önceki mesajlarda belirttiğim Kuzey Ege hedefi , biraz uzun vadeli bir hedef, emeklilik için yani.Şu an eşim de ben de çalışıyoruz ve ilköğretim 1. Sınıfı bu sene bitiren bir oğlumuz var. Sanırım bu etkenler neden emeklilik için dediğimi açıklar biraz olsun.
Ama şu anda toprakla ve doğayla bütünleşme çabalarımı, İstanbul'a yakın ve eşimin memleketinin dibinde olduğundan dolayı, Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinin 3 km üstünde bulunan Çamçukur köyünde edindiğimiz bahçemizde gerçekleştiriyorum.
2008 Mart ayında aldığımız yerimize bugüne kadar ancak bir kuyu açtırıp ve elektrik hattı çektirebildik.Yeri aldığımızda üzerinde 1,5 yaşında Trabzon hurmaları vardı ben de bu yıl biraz zeytin diktim.
Üzerinde haftasonu gidip yaşabileceğimiz bir ev hayalini kuruyorum, hayal diyorum çünki maddi imkanlarım sınırlı.Ancak sizin yaptıklarınızı görünce oraya bakla sofa denecek kadar bir kulübe yaptırıp gidip gelebilirim diye düşünmeye başladım.Yani bana bir cesaret verdiniz, eksik olmayın.
Ancak tüm bunlar hiç bir zaman Emeklilikteki Kuze Ege Hedefimi çaptan düşürmedi. Her sene mutlaka oralara kısa da olsa bir gezi yaparız, bu sene de Küçükkuyu'ya 4 günlük bir gezimiz oldu. Bu nedenle, ben internet üzerinde de olsa oralarda yerler bakıp en azından bilgi edinmeye çalışıyorum.
Sizin köydeki evlerden birini edinemesem de, komisyonunuz baki merak etmeyin, ama biraz farklı sizin istediğinizden değil.
Benim düşündüğüm, yol uzun, bir sürü yerden geçeceğiz gelirken, Keşan'dan biraz kavun, Gelibolu'dan Sardalya, Ezine'den Beyaz Peynir eee, yolun başında zaten bir de 1000'lik Tekirdağ almıştık :p
Bu komisyon kabul görürmü acaba ?
alideryacengel
08-08-2009, 19:56
inşallah bahçenizi dilediğinizce geliştirebilir ve en azından haftasonu kalabileceğiniz minik bir kulubecik yaparsınız.elektrik sorununuzu da halletmişsiniz.delikanlı okurken yavaş yavaş hepsini yapacak vaktiniz olur.
ben de 6 zeytin diktim bu bahar bahçeme.benimkiler yüzük parmağım kalınlığındalar daha.üzerlerinde tane yaptılar.
Benim Zeytinlerin de birkaçında tane var en büyük olanı en fazla beklentim olan kurudu gerçi :(
Sonunda Köyüme Yerleştim, Haziran başı temmuz başı derken sonunda köyüme yerleştim, 3 gündür burdayım ve herşey çok farklı, kulaklarım çok garip çünki nerdeyse 0 ses huzur dolu kapı her daim açık dakka başı kahvemi alıp çıkıyorum bahçeye gine ara sıra çalışmak için günübirlik geliyordum fakat eve yerleşmek çok farklı herkeze tavsiye ederim şehir hayatı insanı yaşlandıran en büyük etmenlerden biriymiş bunu anladım.
Ayrıca Sigara içen biri olarak burada fark etmeden az içtiğimi gördüm umarım bırakıcamda.
Seramıda kurunca umarım 10 gün içinde start vericez hayallerim gerçek olucak.
En kısa zamandada Resimliyecem buraları.
BalıkcıSerdar
10-08-2009, 12:13
Sn. Delimus;
Yazdıklarınızın birebir, farkındayız, bizim kaçma çabamız niye:) Ah imkanımız olsa da sizin kavuştuğunuz huzura "hala toprağın üstündeyken, altına girmeden" kavuşabilsek:)
Umarım Allah uzun ömür verir de uzun zaman bu huzuru yaşarsınız. Mutluluğunuz ve sağlığınız daim olsun, selamlar, saygılar.
alideryacengel
10-08-2009, 21:07
satın delimus.güle güle oturun.huzurunuz ve keyfiniz bol olsun.yeriniz ve orada yaşadıklarınız ile ilgili bizimle birşeyler paylaşırsanız bizlerde keyifleniriz.yazılarınızı bekliyoruz.
Saolun arkadaşlar ,Darısı başınıza düzene girdikçe gelişmeleri ileticem.
bayindirmevki
10-08-2009, 23:46
Sayın Açık-Pozisyon;
Kısıtlı zamanda hevesle yazdığım yazıya yanıtınızı Çanakkale'den dönüşte okuyunca, acaba nerede yanliş yaptım diye yazdıklarımı tekrar okudum. Fark ettim ki teknik bir yazı olmuş ve her halde siz buna hazır değilsiniz. Kurmayı düşünüyorum dediğiniz yaşamdan ben bunu anladım, buna göre yazdım. Kırsala yerleştiğimde geçimimi bağ-bahçeden çıkartırım diyorsanız, gereken donanım şehirde gerekenden farklı değil. Hayat gerçek.
Her şey gönlünüzce olsun.
Bu arada Ali beyin adını yanlış yazmışım, yorgunluk işte .
babamın köyü çıkan .Önümüzdeki günlerde ziyaret edip,resimleri çekip.kaçış hayali olanlara tanıtmayı düşündüm ki olana bakın.Bu gün gidip bakamadım ama sanırım bizim zeytinlikte yanan alan içerisinde.Köyden aşagıya dogru sonsuz deniz manzarası ve çam ormanları vardı ne yazık ki artık yok.
çok üzücü; seferihisar 'da mıydı bu köy?çok da güzelmiş:(
Çocukluğumda çok giderdik; seferihisar'da ufak bir teknesi vardı babamın,haftasonları hava iyi olduğunda giderdik,üniversiteyide izmir'de okudum ama bir türlü gidemedim,Oradaki ormanlar deniz hafasına çok güzel bir koku katıyorlardı, harika görünüşlerinin yanında haberi duyunca içim cız etti yazık olmuş :( umarım arsa parsellemeden rant sağlamak için oralar heba olmaz :(
evet seferihisarın doğanbey köyü.Sonsuz deniz manzarası vardı.Tek umudumuz çok hızlı bi şekilde tekrar ağaçlandırılması sitelere teslim olmaması
bayindirmevki
12-08-2009, 23:17
Sayın Açelya; geçmiş olsun, üzüldüm. Nasıldır bilirim. Yurdunuza sahip çıkın. Çok güzel yer. Rahat bırakmazlar. Köylünüze çok iş düşüyor ranta teslim olmasınlar.
açık-pozisyon
13-08-2009, 10:52
Sn. bayindirmevki, ben acele ile çok da geniş bir cevap yazamadım size, şu anda da öyle maalesef... İşyerinde meşgul olunca böyle oluyor. Emeklerinize, katkınıza, düşüncenize sağlık, sakın yanlış anlamayın. Ben her an herşeye hazırım da hanım çalıştığı şirketi bırakmaya hazır değil. Değil köy/kasaba, başka şirkete geç desen geçmez, üste para versen geçmez, neyle bağlandı anlamıyorum ki... Neyse konumuz bu değil tabi.
Seferihisar yangınına ben de çok üzüldüm, 2 sene önce bir akrabamızın yazlığında haftasonu kalmıştık, havası, denizi, mandalina bahçeleri çok güzeldi... Gerçekten çok geçmiş olsun...
mine serc
13-08-2009, 21:00
coooook guzel bir ev.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.