View Full Version : Etidot-67 (Borlu Gübre)
fındıkçı74
13-09-2013, 11:23
Merhaba sn yakup bey editot67 adlı üründen denemek için 1 torba almak istiyorum ücreti ne kadardır acaba fındıkta topraktan uygulama yapmak istiyorum hangi ayda yapmalıyım saygılar
Merhaba sn yakup bey editot67 adlı üründen denemek için 1 torba almak istiyorum ücreti ne kadardır acaba fındıkta topraktan uygulama yapmak istiyorum hangi ayda yapmalıyım saygılar
Merhaba Sn fındıkçı74,
1 torbası 30 kg olup yaklaşık 70 TL (KDV dahil) civarında olması gerek. Net bilgi için lütfen 0 266 721 31 00 dan 3301 i arayınız.
Ben genel olarak tüm bildiklerimi bu konu başlığında yazdım. Bitkiler genel olarak vejetatif gelişme döneminde bor kullanımını arttırmaktalar. Siz sorunca internete baktım. Şu (http://trabzon.tarimkredi.org.tr/files/gubreleme.pps) dosyayı inceleyin isterseniz.
Fındıkla ilgili yapılan bir çalışmada, iç doluluk oranları başta olmak üzere bir kaç parametrede iyi neticeler alındığını hatırlıyorum.
Genel olarak yapraktan gübreleme daha az gübre harcamanıza ve daha ani bir etkiye neden olur. Ancak, toprakta bor eksikliği varsa ve hayvan gübresi de kullanmıyorsanız ya da az kullanıyorsanız, ara ara topraktan besleme yapmakta mutlaka yarar var. Böylece, kök uçlarına da bor vermiş olursunuz ki, kök uçları bitkinin büyüyen-gelişen noktalarındandır. Borun bitkide yoğunlaştığı noktalar, yaprak ve filiz uçları gibi büyüyen noktalardır.
Yapraktan vereceğiniz borun köklere pek fayda etmeyeceği söylenmekte. Ayrıca, topraktan verilen bor oranını iyi ayarlayabilirseniz, toprak kökenli bazı hastalıklara karşı bitkinin korunmasına vesile olabilirsiniz.
Bor'u genel olarak mantar veya böcek ilaçları ile karıştırarak uygulayabilirsiniz. Uygulayan çiftçilerimiz, ilaçlama randımanının yüksekliğinden söz ediyorlar.
Saygılarımla
syıldıran
03-10-2013, 09:55
Sn. Yakup ,
Etidot-67 çok güzel bir ürün , bitki iz element ihtiyacını karşılamanın yanında fungusit ve herbisit olarak da kullanılabildiğini mesajlarınızda ve diğer bazı yayınlarda okudum. Bu ürünü özellikle zeytin solgunluk hastalığı diye anılan Verticilium hastalığına karşı toprak dezenfeksiyonu için kullanabilir miyiz :confused: Kullanılabilir ise dozajı ne olmalıdır :confused: Bu konularda bir çalışma veya döküman var ise bilgilendirirseniz çok memnun olacağım. Saygı ve selamlarımla . .
Sn. Yakup ,
Etidot-67 çok güzel bir ürün , bitki iz element ihtiyacını karşılamanın yanında fungusit ve herbisit olarak da kullanılabildiğini mesajlarınızda ve diğer bazı yayınlarda okudum. Bu ürünü özellikle zeytin solgunluk hastalığı diye anılan Verticilium hastalığına karşı toprak dezenfeksiyonu için kullanabilir miyiz :confused: Kullanılabilir ise dozajı ne olmalıdır :confused: Bu konularda bir çalışma veya döküman var ise bilgilendirirseniz çok memnun olacağım. Saygı ve selamlarımla . .
Sn syıldıran,
Maalesef yardımcı olamayacağım. Bu tip sorular uzmanlık veya en azından deneme gerektiren sorular. Bende ise zeytin ağacı bile yok.:o
Saygılarımla
Merhaba Sn fındıkçı74,
1 torbası 30 kg olup yaklaşık 70 TL (KDV dahil) civarında olması gerek. Net bilgi için lütfen 0 266 721 31 00 dan 3301 i arayınız.
20 kg lık torbalar da hala satışta imiş. :)
fındıkçı74
31-10-2013, 18:54
20 kg lık torbalar da hala satışta imiş. :)
Merhaba Yakup bey bu ürünü kışlık taban gübreleriyle karıştırarak kullanabilirmiyim dekara ne kadar kullanmam lazım? saygılar.
Merhaba Yakup bey bu ürünü kışlık taban gübreleriyle karıştırarak kullanabilirmiyim dekara ne kadar kullanmam lazım? saygılar.
Kullanılabileceği kanaatindeyim.
Çünkü, literatüre göre, genel olarak borun diğer elementlerin alımına olumsuz etkisi olmadığı rapor edilmektedir. Ancak, toprağınızda aşırı miktarda N, P, Ca veya Molibden varsa bor alımı olumsuz etkilenmektedir.
Eğer hayvan gübresi/kompost vs. kullanmıyorsanız veya az kullanıyorsanız, yıllık toplam 200 g/dekar olarak ilk denemenizi yapabileceğinizi düşünüyorum. Eğer sezonda hem topraktan hem yapraktan verecekseniz o zaman bu miktarı da bölünüz. Tabi bu durumda, 200 g/dekar değerinin üzerine çıkabilirsiniz ama ilk yıl için bunu göz ardı ediniz bence.
Saygılarımla
_ (https://www.youtube.com/watch?v=MxdWgF3j0J4)
Geçtiğimiz İzmir Fuarında Bereket TV röportaj yapmıştı. Dilim döndüğünce Etidot-67 yi anlatmak istemiştim..
Adana Fuarı'na gittik. Çok dolu geçmedi..
4-7 Aralıkta ise Antalya Fuarına gittik. Şu ana kadar katılmış olduğum en büyük tarım fuarı idi. Bir iki küçük aksaklık yaşadık ama bu boyutta bir fuar için organizasyon yeterli idi.
Girişin ücretli olmasına sevindim. Böylece fuar alanında eşantiyon kavgaları önleniyor. Ancak otoparktan ücret almaları hoşuma gitmedi. Yine de olsun..
Tarımsal bilgilerinizi güncellemek istiyorsanız Antalya fuarına katılmanızı öneririm. Hatta 1 gün yetmeyecektir size..
Saygılarımla
suhademirgoren
09-12-2013, 14:30
DiSodiumOctaBorateTetraHydrate (Etidot-67) Suda çözünebilen bor hakkında araştırma yapmak isteyenler için bir kaç bilgicik vereyim o zaman.
Ürünün eşdeğeri veya benzeri olan yabancı ürünleri, internette "solubor", "polybor", "timbor" (veya tymbor olabilir) adları ile aratabilirsiniz.
Ürünün çözeltisi, ahşap sektöründe, ağaca emdirilerek, ahşabın ömrünü çok uzatıyor.
Ayrıca, borun kendisi antifungal olduğundan, mantara karşı etkili.
USA nın ormanla ilgili bir dairesinin yabancı bir yayınında okumuştum. Boraks dekahidratı, ağacı budadıktan sonra budanan yere (mantara karşı) sıvıyorlarmış. Tabi uygulamacı olmadığımdan nasıl yapılacağını bilemiyorum.
Bu konunun, türkiyedeki meyvecilik de dahil olmak üzere, tarım ürünlerinin belki %50 sini, belkide fazlasını direkt olarak ilgilendirdiğini görmemiz olası. O yüzden, uygulamacılardan rica ediyorum. Hobi bahçenizde 10 metrekare domatese de uygulayıp neticelerini paylaşmanızda büyük fayda var.
Allah hayretsin.
SAYIN YAKUP BEY,
İzmir fuarın da ETİBANK standından bir örnek verildi çok verimsiz kireçli toprakyapısı olan bahçemde tozu sulandırarak soğanlarıma ve limon fidanıma kullandım deneme amaçlı çünki toprağımın bora ihtiyaçı olup olmadığını bilmeden denedim sonuç harika ilk defa taze soğanlarım pazarda satılanlar gibi oldu.
Limon fidanımda gayet sağlıklı görünüyor soğanların yanında ki biberlerden hala biber alıyorum aralık ayında .
Evet uygulama güzel ama bu aldığım eşantiyon Borun (toz halindeydi) devamını nasıl bulurum size çalışmalarınızda başarılar dilerim
SAYIN YAKUP BEY,
İzmir fuarın da ETİBANK standından bir örnek verildi çok verimsiz kireçli toprakyapısı olan bahçemde tozu sulandırarak soğanlarıma ve limon fidanıma kullandım deneme amaçlı çünki toprağımın bora ihtiyaçı olup olmadığını bilmeden denedim sonuç harika ilk defa taze soğanlarım pazarda satılanlar gibi oldu.
Limon fidanımda gayet sağlıklı görünüyor soğanların yanında ki biberlerden hala biber alıyorum aralık ayında .
Evet uygulama güzel ama bu aldığım eşantiyon Borun (toz halindeydi) devamını nasıl bulurum size çalışmalarınızda başarılar dilerim
Keşke "2 Kere Beğen" tuşu olsaydı da bassaydım.. :)
Konu içerisinde yeterli bilgi var. Ama cevabı aramak istemiyorsanız, 0 266 721 31 00 tel i arayın. Satışı bağlatın. Eğer kargo ile isterseniz gönderirler. Yok İzmir'den alacaksanız, adresi verirler. Alsancak stadının orada depomuz var.
Yine de bu forumda yazılmış olan 9 sayfayı okumanızı öneriyorum.
Saygılarımla
Manifesto
27-12-2013, 21:47
Yakup beyin deneme amaçlı verdiği Etidot 67 borlu gübrenin çeşitli bitkilerde uygulaması.
Patlıcan,
Galiba salatalık...
Fidanlar peki?
Alakanız için teşekkür ederim. Sizden gelecek gözlem ve yorumlar çok kıymetli olacak inşaallah.
Saygılarımla
Manifesto
28-12-2013, 20:08
Patlıcan,
Galiba salatalık...
Fidanlar peki?
Alakanız için teşekkür ederim. Sizden gelecek gözlem ve yorumlar çok kıymetli olacak inşaallah.
Saygılarımla
Çeşitli narenciye fidanları,salatalık ve patlıcan.
Uygulanan ve uygulanmayan parseller belirlendi.
Uygulanan bitkilerde gelişime ve fungal etmenlere karşı dirence etkileri gözlemlenecek.Nihayette kar-zarar hesabı yapılacak.
idris şenol
28-12-2013, 21:17
sayın yakup bey Bursa fuarında sizin yetilinizle berağber etidot67 hk uzun uzun görüştük.))
sizin burdaki fuara ihtiyacınız yok dedim gülerek.)) haklısınız dedi arakaşımız ,,,
bizimkisi gerçekten amme hizmeti ,,,,çiftçilerimize tamamen katkı amaçlı burdayız dedi
eti maden işletmelri ciddi anlamda kar eden bir kuruluş ,böyle hizmetler için [etidot67]sizlere nekadar teşekkür etsek azdır.))
İnşaallah milletin olanı millet kullanır.
Yoksa ben de biliyorum kapitalizmin kurallarını.
Bir çok vatandaşımızın, ortamın pusundan, grisinden irkilmeyip doğru bildiğini yapmasıdır önemli olan.
Daha öncede yazmıştım üstadın satırlarını; unutmamak lazım:
Ye's öyle bir bataktır, ki düşersen boğulursun
Azmine sımsıkı sarıl bak ne olursun..
Saygılarımla
sayın yakup bey Bursa fuarında sizin yetilinizle berağber etidot67 hk uzun uzun görüştük.))
sizin burdaki fuara ihtiyacınız yok dedim gülerek.)) haklısınız dedi arakaşımız ,,,
bizimkisi gerçekten amme hizmeti ,,,,çiftçilerimize tamamen katkı amaçlı burdayız dedi
eti maden işletmelri ciddi anlamda kar eden bir kuruluş ,böyle hizmetler için [etidot67]sizlere nekadar teşekkür etsek azdır.))
Düşmez kalkmaz bir Allah.
Hiç kimseyi veya kurumu ne büyültmek lazım, ne de küçültmek.
Seçilen yolun verimliliği ayrı bir konu. Ama bir şekilde, borun milletimize anlatılması gerek.
Saygılarımla
Çeşitli narenciye fidanları,salatalık ve patlıcan.
Uygulanan ve uygulanmayan parseller belirlendi.
Uygulanan bitkilerde gelişime ve fungal etmenlere karşı dirence etkileri gözlemlenecek.Nihayette kar-zarar hesabı yapılacak.
Daha Etidot-67'nin üretimini düşünmediğimiz günlerde,
Zeytinci ağabeylerimiz bizden sadece boraks dekahidrat alırken..
Ben diyeyim 2007, siz deyin 2006..
Bir makale okumuştum, ingilizcesinden. USA Orman idaresi, ormanlarda dalları budadıktan sonra, açık kalan yüzeye boraks sıvıyorlarmış. Eskiden beri yani, böyle yapıyorlarmış.
Elbette konsantrasyon bilgisi yoktu o makalede. Ama konsantrasyon mevzuu önemli elbet. Hatta bu mesele beni, acaba E-67 yi Binde kaçlık uygularsak, (çoğu üründe) hiç analiz yapmadan rahatlıkla kullanabiliriz? sorusunu sormaya itmişti..
Bu konunun ilk sayfalarında da bu mevzuyu tartışmaya çalışmıştım.
Saygılarımla
Çeşitli narenciye fidanları,salatalık ve patlıcan.
Uygulanan ve uygulanmayan parseller belirlendi.
Uygulanan bitkilerde gelişime ve fungal etmenlere karşı dirence etkileri gözlemlenecek.Nihayette kar-zarar hesabı yapılacak.
Sn. Manifesto,
Gözlemlerinizin ve yorumlarınızın sabırlı bekleyicisiyim.
Saygılarımla, Hoşça kalın.
Bandırma'da 3 dekarda badem ağaçları olan bir abimiz, bademler %80 çiçeklendiğinde Mantar ilacı+E-67 karışımını uyguladığını, çiçeklerin zarar görmediğini ve bu şekilde uygulama yapmaktan memnun olduğunu beyan etti.
İsmail Kuzucu
12-02-2014, 23:43
Eti madenin şuanki yerinin daha yukarılarda olması gerektiğini düşünüyorum. Yazın oraya gelmiştim, biraz gezme şansımda oldu, herkes karınca gibi çalışıyor :)
Sağ tarafta büyük öbekler halinde malzemeler vardı. İşlenmemiş bor olduğunu öğrenmiştim, dünya kadar çeşitli madde üretiliyormuş.
Elimde önceden meyvelerde kullandığımız Boraks dekahidrat var. Acaba bunu ne şekilde değerlendirebilirim bilgi verir misiniz?
İsmail Bey,
Gerek Boraks Dekahidratı, gerekse Boraks Pentahidratı veya Borik Asiti, gübre amacı ile kullanabilirsiniz.
Ancak bu ürünlerin farklı çözünürlük değerleri ve bor oranları vardır.
Etidot-67 %20,8 bor içerirken, Boraks dekahidratta bu değer %10 civarındadır. Borik Asitte ise %17 civarındadır. Yani, bor gübrelemesi için 100 g Etidot-67 yerine 200 gram Boraks dekahidrat kullanırsanız, yaklaşık olarak aynı miktarda bor gübrelemesi yapmış olursunuz.
Etidot-67 nin avantajları, konu içerisinde anlatılmıştır.
Saygılarımla
Etidot-67 reklamlarımız dünden beri yayınlanmaya başladı. Ben beğendim. Umarım sizler de beğenirsiniz.
Zeytinde Etidot-67 kullanmak istiyorum."1. uygulama: Çiçeklenmeden hemen sonra, 70g/ağaç dozda yapılır." belirtiliyor.Toprakta uygulama konusunda, ağaç taç iz düşümüne sulandırılmış solüsyonu dökülmek suretiyle uygulanabilir mi? Ya da doğrudan toz formu uygulanabilir mi?
Topraktan uygulama yapılacağı için, bazı mesajlarda, hasat sonu (Şubat ) olarak belirtiliyor.Çiçeklenme öncesi, Şubat sonu -Mart başı uygun olur mu?
Konuyla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Teşekkürler,
Zeytinde Etidot-67 kullanmak istiyorum."1. uygulama: Çiçeklenmeden hemen sonra, 70g/ağaç dozda yapılır." belirtiliyor.Toprakta uygulama konusunda, ağaç taç iz düşümüne sulandırılmış solüsyonu dökülmek suretiyle uygulanabilir mi? Ya da doğrudan toz formu uygulanabilir mi?
Topraktan uygulama yapılacağı için, bazı mesajlarda, hasat sonu (Şubat ) olarak belirtiliyor.Çiçeklenme öncesi, Şubat sonu -Mart başı uygun olur mu?
Konuyla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Teşekkürler,
Sn. Kaann,
Öncelikle 70 gram/ağaç oranı toprakta bor sıfır kabul edilerek verilmiş olan değerdir. Buradaki "ağaç" ise tam verimde olan ağaçları kastetmektedir. Eğer hayvan gübrelemesi de yapıyorsanız, ki hayvan gübresi de ayrı bir bor kaynağıdır, dozaj belirlerken bu husus da dikkate alınmalıdır.
Topraktan uygulama ile yapraktan uygulama neticeleri bakımından farklılıklar göstermektedir. Elbette topraktan da bor uygulayabilirsiniz. Burada belirleyici olan şartlarınız ve çiftçiliğinizdir.
Topraktan uygulama, biraz da Etidot-67 çıkmadan evvel çiftçilerin bor uygulama metodu idi. O zaman, genellikle boraks kullanırdı çiftçiler. Boraks ise, suda Etidot-67 gibi kolay, hızlı ve yüksek oranda çözünmez. Çiftçilerimiz de -yağmurdan hemen önce- topraktan boraks uygularlardı.
Literatüre göre Bor, bitkide en çok hızlı gelişme döneminde (vejetatif) kullanılmaktadır. Ayrıca, polen tüpünün gelişimi gibi çiçeklenme dönemine özel faydaları da vardır. Öte yandan, ağaçların yeni sezona güçlü girebilmeleri için kış dinlenme periyoduna da güçlü girmeleri gerekir. Tüm bu bilgiler birleştirildiğinde, borun genellikle çiçeklenme döneminin öncesinde/sonrasında kullanımı ve hasattan sonra kullanımı tavsiye edilmektedir.
Ayrıca, Etidot-67, mantar-böcek-ot ilaçları ile de karıştırılacak kullanılabildiğinden, bazı çiftçilerimiz de uygulama dönemlerini kolaylık ve maliyet azaltmak için ilaç kullanım dönemlerine kaydırmaktadırlar. Sakıncası yoktur.
Tüm burada yazdıklarım düşünülersek, çiftçilerimiz uygulama şekli ve zamanına kendileri karar vermelidir. Zeytin özelinde, özellikle sineğe karşı mücadele için tarımsal kaplama yapılacaksa, tarımsal kaplama malzemesi ile de karıştırılacak kullanılabilir.
Tekrar etmek gerekirse, bitkinin hızlı gelişim döneminde ve hasattan sonra bor uygulaması yapmak faydalı olup, bahar-yaz döneminde uygulanacak kısmı da tercihen bölerek 2-3 seferde de uygulanabilir. Ancak şartlarınız ve çiftçiliğiniz önemlidir. Bu şekilde düşünüp hareket ettikten sonra, uygun zamanı kendiniz tayin edebilirsiniz. Umarım faydalı olabilmişimdir.
Yakup Bey;
Kısa sürede verdiğiniz yararlı bilgiler için teşekkür ederim,
Saygılarımla
Yakup Bey;
Kısa sürede verdiğiniz yararlı bilgiler için teşekkür ederim,
Saygılarımla
Rica ederim. İnşaallah (kullanırsanız) memnun kalırsınız.
Saygılarımla
desingby
02-03-2014, 11:52
peki bu eriyen boru leonarit hayvan gübresi vb şeylerle karıştıtısak bir sorun oluyormu?
Etidot-67 yi, dediğiniz şekilde karıştırabilirsiniz. Taban gübreleri ile veya hayvan gübresi ile de karıştırabilirsiniz.
Sadece, tohumlara karıştırarak (tohuma sardırarak) uygulamayın. Yoksa tohumlarınız çimlenmez. Delik deşik olmaları beklenir.
untouchable
26-03-2014, 23:46
Bu ürünün değeri bilinmiyor aslında mevya tutumunu arttırdığı periyodiseyi ortadan kaldırdığı pek bilinmez,yine kalsiyum gibi ağaç sertliğini arttırıp bitkiyi hastalık ve diğer stres koşullarına karşı koruduğu, meyve kalite özelliklerini özellikle meyve içindeki bu element eksikliğinden dolayı oluşan mantarlaşmaları boşlukları önlediği, meyvede şeker taşınımını potasyumla beraber arttırdığı, kalsiyumun alımını arttırdığı çoğu bu işi teknik boyutuyla inceleyen kişiler dışında bilmez. madem kalsiyumun alımını arttırıyor karıştırıp verelim diyenleri dumura uğratacaktır çünkü katılaşır çökelir, belli oran dışında karışmaz 12:1 civarı bir oranda karışabilir anca.Bu tipteki ürünlerin etiketlerini incelerseniz bu oran dışında bir ürün olmadığını görürsünüz ya da daha düşük bor düzeyleri.meyve tutumu için çinkoyla mükemmel ikili oluştururlar :D
Bu ürünün değeri bilinmiyor aslında
Mevya tutumunu arttırdığı periyodiseyi ortadan kaldırdığı pek bilinmez,
yine kalsiyum gibi ağaç sertliğini arttırıp bitkiyi hastalık ve diğer stres koşullarına karşı koruduğu, meyve kalite özelliklerini özellikle meyve içindeki bu element eksikliğinden dolayı oluşan mantarlaşmaları boşlukları önlediği, meyvede şeker taşınımını potasyumla beraber arttırdığı, kalsiyumun alımını arttırdığı çoğu bu işi teknik boyutuyla inceleyen kişiler dışında bilmez.
Madem kalsiyumun alımını arttırıyor karıştırıp verelim diyenleri dumura uğratacaktır çünkü katılaşır çökelir, belli oran dışında karışmaz 12:1 civarı bir oranda karışabilir anca. Bu tipteki ürünlerin etiketlerini incelerseniz bu oran dışında bir ürün olmadığını görürsünüz ya da daha düşük bor düzeyleri.
Meyve tutumu için çinkoyla mükemmel ikili oluştururlar :D
Böyle cevapları okumak ne güzel. Yazdıklarınızın çoğunu, ben gerek çiftçi geri dönüşlerinden, gerek literatür(cük)den, gerekse kendi kendime "nasıl?" sorusunu sorarak anlamış/öğrenmiş idim.
Sizinle tanışmak isterim. 2013 Antalya Tarım Fuarına gelmiştim.Ancak bu sene fuar listelerinde güncelleme yaptık. Bir değişiklik olmazsa bu sene başka fuara gitmeyeceğim.
Hayırlısı.
Eşim bor, çamaşır sodası, karbonat ve rendelenmiş sabunu çamaşır deterjanı olarak kullanmaya özendi..
Aktarlardan boru buldum bugün..
Hazır bor bulmuşken sorayım istedim bilenlere..Aldığım bor fidanlığımda topraktan kullanılabilir mi ?
Bu bor türevinin kimyasal yapısı bitkilerin alımı için uygun mudur acaba ?
Eşim bor, çamaşır sodası, karbonat ve rendelenmiş sabunu çamaşır deterjanı olarak kullanmaya özendi..
Aktarlardan boru buldum bugün..
Hazır bor bulmuşken sorayım istedim bilenlere..Aldığım bor fidanlığımda topraktan kullanılabilir mi ?
Bu bor türevinin kimyasal yapısı bitkilerin alımı için uygun mudur acaba ?
O bor muhtemelen boraks diye bilinen boraks dekahidrattır. (Parmaklarınızın arasına alır da ezmeye çalışırsanız, tuz gibi sert bir şekilde taneleri hissediyorsanız da buna işarettir.)
Boraks olsa da olmasa da bitkileriniz için kullanabilirsiniz. Her ihtimale karşı binde beş i geçmeyiniz.
O bor muhtemelen boraks diye bilinen boraks dekahidrattır. (Parmaklarınızın arasına alır da ezmeye çalışırsanız, tuz gibi sert bir şekilde taneleri hissediyorsanız da buna işarettir.)
.
Aynen dediğiniz gibi ve bembeyaz..
Sağolun Yakup Bey..
Ben bir kilo alıp, geçen kıştan kalan 50-60 kilo odun külüne karıştırıp elle saçacağım bu yıl 5 dekarlık zeytinliğime..
Aynen dediğiniz gibi ve bembeyaz..
Sağolun Yakup Bey..
Ben bir kilo alıp, geçen kıştan kalan 50-60 kilo odun külüne karıştırıp elle saçacağım bu yıl 5 dekarlık zeytinliğime..
Olur. Burada topraktan bor verileceği zaman, şubat-mart gibi yağmurdan bir-iki gün önce veriyorlar.
Ancak, 1 kg boraks/5 dekar oranı daha ziyade yaprak uygulaması için kullanılan dir oran. Bu sene hasattan sonra da bu işi yapabilirsiniz (yapraktan).
Yakup Bey, ben zeytinlere her yıl yapraktan en az 5 kez DoktorTarsa'nın ithal denizyosununu veriyorum zaten..Yosunda, bitki için gerekli bor ve diğer iz elementler var..
Amacım, topraktan da az bir miktar verip takviye yapmak sadece..Onun için az vereceğim..Duruma göre tekrarlarım.
11-14 Eylül tarihlerinde, İstanbul Feshane'de, 2. Balıkesir Tanıtım Günleri düzenlenecek.
Balıkesir ve İlçelerinin tanıtılacağı fuarda, Eti Maden ürünleri (Eti Matik dahil) tanıtılacak.
Nasipse ben de orada olacağım. Görüşmek üzere.
birnefestoprak
08-09-2014, 08:15
Bu urun, gubre olarak mi geciyor (yorumdan ziyade ambalajin son halini kastediyorum)? Eger oyleyse, neye dayanilarak gubre deniliyor?
Ürün gübredir. Tescillidir (http://www.agaclar.net/forum/834093-post67.htm). Yapılan yorumlarda, afaki olmaktan kaçınılmış, kullanıcı tecrübeleri yansıtılmaya çalışılmıştır.
Ürün, içerik olarak ABD de satılan solubor ticari isimli ürüne neredeyse eşdeğerdir (proses gereği farklılıklar olabilir yani).
Ürün gübredir. Tescillidir. Yapılan yorumlarda, afaki olmaktan kaçınılmış, kullanıcı tecrübeleri yansıtılmaya çalışılmıştır.
Ürün, içerik olarak ABD de satılan solubor ticari isimli ürüne neredeyse eşdeğerdir (proses gereği farklılıklar olabilir yani).
Bu ürünü İzmirde ya da internette nereden satın alabilirim?
Online satışını yapan bir site bulamadım.
Bu ürünü İzmirde ya da internette nereden satın alabilirim?
Online satışını yapan bir site bulamadım.
İzmir'de buradaki numarayı (http://www.agaclar.net/forum/1013566-post158.htm) arayarak alabilirsiniz.
Üyelerimizden adaşım Yakup Bey ziyaret ettiler. Kendileri ile Etidot-67 üzerine sohbet ettik.
Çınarmunarı
15-09-2014, 19:08
Sayın Yakup Bey hiç üşenmeden sorularımı detaylı cevapladığınız ve ikramınız için çok teşekkür ederim.
Rica ederim. Umarım faydalı olmuşumdur.
Saygılarımla
birnefestoprak
17-09-2014, 21:06
Solubor, gubre olarak tescillenmis bir urun degil (hic kullanmadim). Sadece topraktaki Bor eksikliginin raporla tespit edildigi durumlarda, toprak bileseni/takviye urun olarak kullanilabiliyor (bu, "Bor eksikligi tespit edilip izin alinmadan kullanilmasi yasak" demek oluyor). Urunun onay sayfasi: Products List Search: solubor | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-opl-search/results/solubor) (urun sentetik ama -anladigima gore- temelde gubreyle karistirilarak, doz asimi yapmamak kaydiyla, organik tarim kapsaminda kullanilabilir gibi gozukuyor).
Etidot-67'nin de gubre olarak sunulmasi ne derece dogru bilmiyorum (Turkiye standartlarinda gubre tanimina uyuyorsa, herhalde o yuzden gubre olarak tescillenmistir).
Ürün gübredir. Tescillidir (http://www.agaclar.net/forum/834093-post67.htm). Yapılan yorumlarda, afaki olmaktan kaçınılmış, kullanıcı tecrübeleri yansıtılmaya çalışılmıştır.
Ürün, içerik olarak ABD de satılan solubor ticari isimli ürüne neredeyse eşdeğerdir (proses gereği farklılıklar olabilir yani).
Etidot-67'nin de gubre olarak sunulmasi ne derece dogru bilmiyorum (Turkiye standartlarinda gubre tanimina uyuyorsa, herhalde o yuzden gubre olarak tescillenmistir).
Bor da diğer iz elementler gibi bitkiler için vazgeçilmez bir mikro besin olduğuna göre ''gübre'' tanımlaması yanlış değildir bence..
Farklı Düzeyde Bor İçeren Sulama Sularının Zeytin
Fidanlarının Gelişme ve Besin Maddesi İçeriklerine Etkisi
Saime Seferoğlu, Emre Dalgıç
Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, Aydın
GİRİŞ
Türkiye, dünyadaki başlıca zeytin ve zeytinyağı
üreticisi ülkeler arasındadır. Türkiye dünya zeytin ağaç
varlığında dördüncü, zeytinyağı üretiminde beşinci
sırada yer almaktadır. Bütün bitkilerde az veya çok
miktarlarda bulunan ve bitkilerin yaşamasını sağlayan
elementlere ilave olarak minimal miktarlarda bazı diğer
elementlere de ihtiyaç vardır. Bunlar; Bor, demir, bakır,
manganez, çinko, molibden, cobalt, vanadiyum,
Wolfram gibi iz elementlerdir. Bu elementlerin çok
yüksek bir katsayıları vardır ve çok az miktarlarda dahi
optimum tesiri sağlamak için yeterlidirler (Güner,
1961). Bor elementinin fazlalığı da eksikliği gibi, bitki
için tehlikeli olmaktadır. Bu elementin ve bileşiklerinin
sularda ve toprakta belirli bir konsantrasyonun üzerinde
bulunmasının insan, hayvan ve bitkilere zararlı etkileri
bulunduğu tespit edilmiştir (Göncü, 1982). Borun
bitkiler için optimum ve toksik düzeyleri arasındaki fark
oldukça düşük olduğundan bitkilerin bor toksititesi ve
etkinliğini ayarlamak oldukça güçtür. Bu nedenle
bitkilerde noksanlık ve toksitite belirtileri en yaygın
görülen mikro elementlerin başında bor gelmektedir
(Keren ve Bingham, 1985; Sakal ve Singh, 1985;
Goldberg, 1997).
Kültür bitkileri B içerikleri yönünden önemli
ayrımlılık gösterir. Genellikle tahıl bitkilerinin bor
gereksinimleri göreceli olarak azdır. Yonca gibi baklagil
bitkileri ile pancar, lahana ve benzeri bitkilerin bor
gereksinimleri ise göreceli olarak fazladır. Pamuk, zeytin,
tütün, marul, domates ve kimi bitkilerin bor
gereksinimleri orta düzeydedir. Borun bitkiler için
gerekli miktarı ile zehirli miktarı arasında çok dar bir
sınır vardır ve bu sınır bitki türlerine göre değişmektedir.
Bitki çeşitleri arasında dahi farklar görülür. Toprakta
veya sulama sularında fazlaca bor bulunması halinde bazı
bitkilerin zarar görmelerine karşılık bazıları
etkilenmezler. Bor fazlalığında büyüme noktaları uzun
zaman sağlıklı kaldıkları halde yaşlı yapraklar zarar
görür. Kökler ise zarar görür ve ölürler. Bitkiler bor
isteklerine göre farklı şekilde sınıflandırılabilirler.
Bitkilerde bor noksanlığı belirtileri görülmeye başladığı
noktaya göre gruplandırılırlar. Örneğin; yonca için bu
kritik seviye 20 ppm, elma ve şeker pancarı için 14 ppm,
tütün için 10 ppm'dir. Marul noksanlık belirtilerini
bitkinin bor kapsamı 30 ppm' e düştüğünde gösterir
(Berger, 1949).
Bor bitkilerde genellikle su ile taşındığından sulama
suyunun bor içeriğine göre, hem sular hem de bitkiler
gruplandırılabilir. Eaton, (1940)’a göre 0,3-1,0 ppm bor
seviyesinde bor hassas bitkiler, 1,0-2,0 ppm bor
seviyesinde bora orta hassas bitkiler, 0-4,0 ppm bor
seviyesinde bora toleranslı bitkiler yetişir. Sulama
suyunda veya toprakta yüksek düzeyde bor bulunması
bor toksititesi nedeniyle ürün kayıplarına neden
olmaktadır. Bu durum özellikle kurak ve yarı kurak
bölgelerde ortaya çıkmaktadır (Staiger ve Machelet,
1984). Toprak çözeltisinde bor etkili olmakta ve
özellikle tuzlu topraklarda bor fazlalığı görülmektedir.
Toprakların saturasyon ekstraktında 0,7 ppm bor içeriği
ve daha aşağısı hassas bitkiler için normal kabul
edilebilir sınır olarak kabul edilebilir (Sezen, 1988).
Bor’ un bitkiler tarafından alınımını etkileyen en
önemli toprak özelliği toprak pH’sıdır. Toprak
pH’sındaki artışa ve gereğinden fazla kireçlemeye bağlı
olarak bitkilerde bor alımı azalmaktadır(Bartleta ve
Picarelli, 1973; Bennett ve Mathias, 1973).
(Fernandez-Escobar vd. 2006) Mineral gübrelemenin
zeytin verimine ve yağ kalitesini etkilediğini
bildirmişlerdir. (Ateyyeh ve Sahatat, 2006) Borun bir
mikro besin elementi olduğunu ve yeterli bor
beslenmesinin sadece yüksek kaliteli ürün ve verim
için ölçüt olduğunu bildirmiştir. (Nyomora vd.,1997)’de
yaptığı çalışmada B noksanlığı sonucunda düşük polen
oluşumu, polen çimlenmesinin zayıf ve gelişen tüpte
polenin azaldığını bildirmiştir. Pek çok araştırıcı bor
uygulamalarının çiçek taslağının ve meyve verimi ve
fındıkta arttığını bildirmişlerdir (Baron, 1973; Chaplin,
vd. 1977; Hanson, 1991; Nyomora, vd. 1977). (Perica,
vd. 2001b) tarafından yapraktan bor uygulamalarından
sonra zeytinlerde meyve tutumunun arttığını
bildirmişlerdir. Yapraktan 300mg L-1 dozunda sulu
borun 2 yıl uygulamada yaprakların bor seviyelerini
arttırdığını, meyve kalitesini, ürün miktarını ve
yağ kalitesi üzerine etkisinin önemsiz olduğunu
belirlemişlerdir (Larbi, vd. 2011)
Bitkilerde bor alınımını etkileyen çevre
etmenlerinin başında toprakların nem içerikleri gelir.
Kuraklık stresi öteki mikro elementlere göre bor alımını
göreceli olarak daha fazla etkiler ve bitkilerde bor alımı
önemli derecede azalır (Sherrell ve Toxopus, 1978,
Mcquarrie vd., 1983). Ege bölgesi koşullarında, Büyük
Menderes nehrinin ve yer altı sularının B seviyesi
çevredeki jeotermal kaynaklardan dolayı gün geçtikçe
artmakta ve toprakların kalitesi bor yüzünden
bozulduğunu bildirmişlerdir (Aydın ve Seferoğlu 2000).
Araştırmanın amacı; artan oranlarda bor içeren
sulama suları ile sulanan zeytin fidanlarının bora karşı
dayanıklılığının belirlenmesidir. Bu çalışmayla bor
toksitesine karşı toprak kalitesinin nasıl ve ne ölçüde
arttırılabilirliği ortaya çıkarılacaktır.
MATERYAL VE METOT
Araştırma, ADÜ Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü
serasında 2012-2013 yıllarında 12 kg’lık saksılarda 2
yaşında Gemlik zeytin çeşidi fidanlarında 3 tekerrürlü
olarak yürütülmüştür. Saksılar; (1/3) Kum, (1/3)
Toprak, (1/3) Organik gübre karışımından oluşturuldu.
Sulama suyu bor dozları 0-1-2-4-6-8 ppm olup, bor
dozları Sodyum Oktaborat (Na2B8O13)’la oluşturulmuştur.
Sulama işlemi kış aylarında 15-20 günde bir, yaz
aylarında ise haftada 2 kez yapılmıştır. Daha sonra her
iki yılda da kış dinlenme döneminde (Aralık) 25 g/saksı
15:15:15 kompoze gübresi, nisan ayında 20 g/saksı % 33
lük amonyum nitrat gübresi uygulanmıştır.
Zeytin fidanlarının yetiştirildiği saksı topraklarından
deneme öncesi alınan örneklerde bazı fiziksel ve
kimyasal analizleri (Kacar, 2009)’e göre ve bor analizi
Azomethin-H yöntemi ile yapılmıştır (Wolf, 1971).
Bitkilerden 2012 ve 2013 yıllarında mart-mayıs
aylarında olmak üzere 4 kez ve 5. örnekleme ise kasım
ayında olmak üzere 5 örnekleme yapılarak yaprakların
bor içerikleri Azomethin-H yöntemi ile (Wolf, 1971)
belirlenmiştir. Deneme öncesi alınan toprağın bazı
analiz sonuçları Çizelge 1’de, sulama da suyun bazı analiz
sonuçları Çizelge 2’de verilmiştir.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Farklı dozlarda sulama suyu olarak uygulanan bor,
saksıların içerisindeki toprakların bor konsantrasyonunu
etkilemiştir (Çizelge 3). Kontrolden itibaren artan bor
konsantrasyonuna paralel olarak toprakların bor
konsantrasyonu her iki yılda da doğrusal olarak arttığı
belirlenmiştir. Toprakların bor içerikleri 2011 yılında
1,03-8,59 ppm, 2012 yılında 0,42-12,11 ppm arasında
iken, 2012 yılında 6 ppm’den 2013 yılında ise, 4 ppm’den
sonraki bor uygulanan topraklarda borun toksik seviyede
olduğu belirlenmiştir. Reisenauer vd. 1973’de sulama
suyunda bulunan 1 mg B L–1’un duyarlı bitkilerde gözle
görülebilen toksik belirtilere yol açtığını bildirmişlerdir.
Artan bor dozlarının zeytin fidanlarının boy
uzunluklarını 3 boy ölçümü zamanında da etkisinin
negatif yönde olduğu ve boylarının kontrole göre
gelişimlerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir Çizelge
4. Bu da bor besin elementinin bitkinin büyüme
noktalarını etkilediği ve bitkinin boyuna büyümesini
özellikle 3. örnekleme döneminde olumsuz yönde
etkilediğini göstermektedir. Yadav vd. (1989) tuzluluk
ve B’un nohut bitkisinin çimlenme, büyüme ve mineral
bileşimi üzerine etkisini araştırmışlar ve borca zengin
tuzlu toprakların çimlenme ve büyüme üzerine etkili
olduğunu diğer topraklara göre zararlı etkisinin meydana
geldiğini bildirmişlerdir.
(Zabunoğlu vd. 1977)’in Gemlik zeytin çeşidi için
yaprakların besin maddesi yeterlilik sınır değerleri
Çizelge 5’de verilmiştir. Yaprakların bor yeterlik
sınırının gemlik çeşidi için 11-23 ppm olarak
belirlenmiştir. Bor için yeterlilik değeri göz önüne
alındığında yaprakların bor içerikleri 2012 yılında artan
bor konsantrasyonuna paralel olarak artış sağlamış,
ancak bu artış istatistiki açıdan önemli bulunmamıştır.
Artışlar mart ayı örneklemesine göre mayıs ayındaki
örneklemelerde her iki yılda da daha fazla olmuştur.
2013 yılı mayıs ayında ise en yüksek bor değeri 8 ppm
uygulamasında 45,19 ppm olarak elde edilmiştir
(Çizelge 5–6). Ortalama değerleri göz önüne aldığımızda
artan bor konsantrasyonuna paralel olarak kontrole göre
yaprakların bor içeriklerinde artış sağlanmış, en yüksek
bor içeriği 8 ppm bor uygulamasından elde edilmiş ve
istatistiki açıdan p≥ 0,01 önemli olduğu belirlenmiştir.
(Chatzıssavvıdıs vd. 2004) yaptıkları çalışmada yüksek
seviyede borlu (3,6 mg L–1 ) sularla sulanan 2 farklı
zeytin çeşidinin yapraklarındaki besin elementlerin
mevsimsel değişimi konulu çalışmasında yapraklarda en
yüksek bor içeriğini 175 mg kg–1, en düşük bor içeriğini
ise 70 mg kg–1 olarak belirlemişlerdir.
Her iki yılda da Mart ayına göre mayıs ayı yaprak
örneklerinin bor içeriğinin daha yüksek olmasının
nedeni, sıcaklığın artmasıyla traspirasyonla bor
taşınımın da artış olması ve buna bağlı olarak bor
birikiminde artış göstermesidir. Hava sıcaklığının ve
güneşlenmenin artmasından dolayı (transpirasyon) mart
ayına göre mayıs ayının Bor değerleri daha yüksek olarak
belirlenmiştir. Bu durumda ışık intensitesi ve sıcaklığın
da bor alımı üzerine etkili olduğu belirlenmiştir. Işık
intensitesine bağlı olarak fotosentez süresinin uzaması
ve transpirasyon oranının artması, bitkilerde bor
alınımını olumlu ve önemli bir etki yapmaktadır
(McInnes ve Albert, 1969, Çakmak vd. 1995).
(Boncukçuoğlu vd. 2003), toprakta veya sulama
suyundaki bor derişimin belirli sınırları aşması
durumunda bitki yaprağında sararma, yanma ve
yarılmalar, olgunlaşmış yapraklarda dökülme ve
büyüme hızının yavaşladığını bildirmişlerdir.
Bununla birlikte 2012 yılında özellikle 6 ppm bor
uygulanmış fidanların yaşlı yapraklarının (alt) uçlarında
kurumalar meydana gelmiştir. 8 ppm uygulamasında ise
1 yıllık borlu sularla sulama sonucunda fidanların
kurumasına ve çalı olmasına neden olduğu
belirlenmiştir. 2013 yılında ise 4-6 ve 8 ppm bor
uygulanan bitkilerde nekroz şeklinde yanmalar
gözlemlenmiş olup, bu değerlerde Zabunoğlu vd.
(1977)’in belirlediği 23 ppm bor değerinden yüksektir.
Her iki yılın mart ve mayıs aylarının bor içeriklerindeki
değişim Şekil 1-2-3-4’de regresyon grafikleri halinde
verilmiştir. Yaprakların bor içerikleri her iki yılda da 8
ppm uygulamasında ve mayıs ayındaki örneklemede en
yüksek seviyededir. 5. örnekleme (kasım) değerleri ise
ikisinin arasında bir değerdedir. Bu değerlendirmeler
istatistiki açıdan p≥ 0,01 seviyesinde önemli
bulunmuştur. (Seferoğlu vd. 2000) iki farklı zamanda ve
iki farklı dozda yapraktan uyguladığı borik asitin
(% 0,25–0,40) 5 farklı zeytin çeşidinde bitkilerin
mevsimsel değişimine ve yaprakların bor içeriklerini
arttırdığını belirlemiştir. İki yıl boyunca yapraklarda ve
meyvelerde bor içeriğini yapraklarda (12-28 ppm)
meyvelerde (31-41 ppm) olarak belirlemiştir.
Uygulanan borik asitin her iki dozda da yaprakların ve
meyvelerin bor içeriğini arttırdığını bildirmişlerdir. Daha
önceden yapılmış olan çalışmalarda belirtildiği üzere,
zeytin bitkisi 1 ve 2 pmm bor’ a dayanıklı bir bitki olduğu
görülmüştür (Gupta vd. 1985; Demirtaş, 2005;
Lardi,2011;) Yaptığımız çalışmada kontrol, 1 ppm, 2ppm
ve 4 ppm bor uygulanan bitkilerde herhangi bir toksite
belirtisi gözlemlenmemiştir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Zeytin ağaçlarında, yüksek ve kaliteli bir verim
artışı sağlanabilmesi için bitki besin elementlerinin
bitkide ihtiyaç duyulduğu kadar bulunması
gerekmektedir. Aksi halde bu besin elementlerinin
birbirlerine antagonistik etki oluşturması sonucu bitki
bu besinlerden yararlanamaz ve noksanlık çeker. Bazen
Çizelge 6. Farklı bor içerikli sularla sulanan, zeytin fidanlarının farklı dönmelerdeki yapraklarının bor analiz sonuçları.
de besin elementinin çok fazla olması bor’da görüldüğü
gibi zehir etkisi oluşturarak yapraklarda meydana gelen
kloroz ve nekrozlar nedeniyle fotosentez ve solunumu
olumsuz yönde etkileyerek bitki gelişimini
engellemektedir. Bunun sonucunda da verim ve
kalitede olumsuzlukların oluşmasına neden
olmaktadır.
Bu durumların oluşmaması için bitkileri sulamada
kullandığımız sulardaki kalite parametreleri ve
özellikle bor içeriği göz önünde bulundurularak
yetiştiricilik yapılmalıdır. Çalışmanın sonucunda;
zeytin bitkisi için sularda ilk yıl 6 ppm’de toksite
oluşurken 2. yıl 4 ppm’de toksite belirtileri
belirlenmiştir. İkinci yılda ise 4-6-8 ppm
uygulamalarda bor toksitesine gerek yaprakların 23
ppm’den yüksek olması ile ve gerekse yapraklardaki
toksite belirtilerinden dolayı uygun olmadığı
belirlenmiştir. Böylece literatür de belirtilen zeytin için
2 ppm’den sonra bora karşı duyarlılığın doğru olduğu
bir kez daha kanıtlanmış olmaktadır. Gemlik zeytin
fidanlarının sulanmasında kullanılacak olan sulama
suyunun bor içeriğinin 2 ppm’den fazla olmaması
gerektiği ortaya konmuştur.
Solubor, gubre olarak tescillenmis bir urun degil (hic kullanmadim). Sadece topraktaki Bor eksikliginin raporla tespit edildigi durumlarda, toprak bileseni/takviye urun olarak kullanilabiliyor (bu, "Bor eksikligi tespit edilip izin alinmadan kullanilmasi yasak" demek oluyor). Urunun onay sayfasi: Products List Search: solubor | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-opl-search/results/solubor) (urun sentetik ama -anladigima gore- temelde gubreyle karistirilarak, doz asimi yapmamak kaydiyla, organik tarim kapsaminda kullanilabilir gibi gozukuyor).
Etidot-67'nin de gubre olarak sunulmasi ne derece dogru bilmiyorum (Turkiye standartlarinda gubre tanimina uyuyorsa, herhalde o yuzden gubre olarak tescillenmistir).
Maalesef bilgilerinizde hata veya eksiklik var. Lütfen
Agriculture (http://www.borax.com/market/agriculture.aspx) sayfasını inceleyin.
Ayrıca Türk tarım mevzuatı ab regülasyonlarına dayanılarak hazırlanmıştır. Yani, biz Etidot-67 üzerine EC-Fertilizer ibaresini tamamen AB mevZuatına uygun olarak yazıyoruz.
Daha önce de dediğim gibi, ürünümüz gübre olarak tescillidir.
Saygılarımla
Yani Etidot-67 min gübre olarak sunulması %100 doğrudur.
Organik tarımdan fazla anlamam. Ancak temelde bir doz ve teknik meselesi olarak yorumluyorum. Bizim ürünümüz kimyevi gübre olarak tescillidir. Ancak bu durum, Etidot-67 nin organik tarımda kullanılamayacağı anlamına (en azından%100 olarak) gelmemektedir.
Sertifikasyon kuruluşunun şartlarına göre kullanılır ya da kullanılmaz.
Saygılarımla
Anladığım kadarıyla boru, toprak, sulamada kulklanılan su ve yaprak analizi yapmadan topraktan veya yapraktan vermek çok sakıncalı ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabileceğidir.
Gelişigüzel verilmeyecek bir mikro besin bu.
Gelelim sulama suyundaki bor oranına:
Sulama suyu, bitkiyi hep suladığınız sudur. Hele bu su kaynağı dere gibi sürekli akan bir kaynak ise bu sudaki bor oranına çok dikkat etmek gerekir. Bu sudaki bor oranının elbette 1-2 ppm mertebelerinde olması bitki için yeterlidir. Ancak sulama suyu doğal bor oranı ile suya gübre olarak katılan bor oranını bir birine karıştırmamak gerekir. Çünkü ilki doğaya sürekli olarak bor taşırken, ikincisi 1-5 uygulama/yıl olarak doğaya bor vermektedir.
Çünkü daha önce bazı teknik kişilerin bu iki farklı oranı çevre boyutları ve gübrelemesi açısından hatalı yorumladığına şahit oldum.
Anladığım kadarıyla boru, toprak, sulamada kulklanılan su ve yaprak analizi yapmadan topraktan veya yapraktan vermek çok sakıncalı ve telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabileceğidir.
Gelişigüzel verilmeyecek bir mikro besin bu.
Elbette bu konuda akademiklerin sözü geçer akçe olacak. Ancak ben bu yorumunuza katılmıyorum. Bitkiye yapraktan ve yılda 2-3 defa binde 2-3 oranında Etidot-67 vermenizin ( binde 2 Etidot-67 onbinde 4 bor a denktir) bir sakıncası olmayacağı görüşündeyim. Tabi bu görüşüm, doğal tarım için değil, gübre mevzuatlarına göre yapılan kimyevi konvansiyonel tarım için geçerli. Doğal tarım için uzun süreli gözlem ve analiz gerekebilir, bir şey diyemem.
Saygılarımla
Bu sudaki bor oranının elbette 1-2 ppm mertebelerinde olması bitki için yeterlidir.Ancak sulama suyu doğal bor oranı ile suya gübre olarak katılan bor oranını bir birine karıştırmamak gerekir. Çünkü ilki doğaya sürekli olarak bor taşırken, ikincisi 1-5 uygulama/yıl olarak doğaya bor vermektedir.
.
Yakup Bey,
Eğer benim zeytinleri sulamada kullandığım suda 2 ppm bor mevcut ise benim ayrıca etidot'u vermeme hiç gerek yoktur diyorum ben..
Yakup Bey,
Eğer benim zeytinleri sulamada kullandığım suda 2 ppm bor mevcut ise benim ayrıca etidot'u vermeme hiç gerek yoktur diyorum ben..
Başkaca bir etken vs yoksa, elbette bu yorumunuza katılıyorum. Yani demek istiyorum ki, elbette bir toprak analizi veya tecrübe ile toprağın tanınması önemli. Ancak sulama suyundaki her hangi bir sınır-aşırılık değeri çok daha önemli. Bu nedenle sulama suyunun özelliklerinin mutlaka bilinmesi gerekir. Bunu bilmeden dekara 500 g bor attım fazla geldi gibi yorumlar yapmak doğru olmayacaktır veya en azından eksik olacaktır.
Tabi zeytinleri suladığınız sudaki doğal bor oranının, toprak yapısından fazla etkilenmeden bitkiye geçtiğini kabul ediyoruz.
Bununla birlikte, kapitalist-kimyevi tarımda, iz elementlerinin yapraktan verilmeleri üzerinde çok duruluyor. Uygulamacı olmamanın eksikliklerini burada yaşıyorum. E-67 özelinde, ürünün mantar sevmemesi ve çoğu tarım ilaçları ile karıştırılacak kullanılabilmesi ve hatta bazı çiftçilerimizin tarım ilaçları ile ya da kaolin ile karıştırarak kullanmayı özellikle tercih etmeleri gibi bir durum var.
Bu, sadece uygulama maliyetini düşürmek için yapılmıyor. Karıştırarak kullanımda, daha olumlu sonuçlar alındığı/alınabildiği söyleniyor. Buradan iyi bir tez konusu çıkar ama...
Neyse, sohbet güzel ama mesaim 8 de.
Iyi geceler efendim.
birnefestoprak
18-09-2014, 07:32
Onceki mesajinizda bir ABD urunu oldugu anlasilan Solubor ornegini vermissiniz. OMRI'nin (Organic Materials Review Institute) kendi sayfasindan baktigimizda, fertilizers and soil amendments (gubreler ve toprak bilesenleri) kategorisinde yer aldigi goruluyor. Bu sizi yaniltmasin cunku, bu kategoride hem gubreler yer aliyor hem de diger toprak bilesenleri/bitki buyumesini duzenleyen malzemeler yer aliyor. Diger bir deyisle Gubreler diye bir kategori ve Diger Bilesenler diye ayri bir kategori yok (alt siniflar var); her ikisi de ayni kategoride ele alinmis. Solubor'a OMRI'nin sayfasindan tekrar bakalim: Products List Search: solubor | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-opl-search/results/solubor)
Urunun dahil oldugu sinif Generic Materials Search: boron products synthetic | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-gml-search/results/%22Boron%20Products%20%E2%80%93%20synthetic%22) adresinde sentetik ve suda cozunebilen bor urunu olarak geciyor. Urun, gubre olmadigi icin "fertilizer" ifadesi de yer almiyor.
Yine OMRI'nin sayfasindan bu sefer gubre olan bir urune bakalim: Products List Search: jobe, s | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-opl-search/results/jobe%27s)
Jobe's'un bircok urunu, gubre kategorisinde "fertilizer" olarak incelenmis (ornegin domates ve sebze besini olarak gecen urun): Generic Materials Search: fertilizers blended | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-gml-search/results/%22Fertilizers%2C%20Blended%22)
Bunlar bir yana,
Turkiye standartlarinda gubre tanimina uyuyorsa, herhalde o yuzden gubre olarak tescillenmistir
demisim ki Turkiye'nin bagli oldugu standartlara gore belli bir kategori ustunden urun sertifikalandirmasi yapilmis olabilir anlaminda soyledim. EC fertiliser olarak geciyor demissiniz ama ayni mesajda bu sefer de Solubor'un WSDA sertifikasinin oldugu sayfaya yonlendirmissiniz. WSDA (Washington State Department of Agriculture) Organic Food Program, Washington Eyaleti'nin ziraat departmaninca yurutulen bir urun sertifikalandirma programi. Son zamanlarda, kar amaci gutmeyen bir kurum olan OMRI'ye gore ciddi bir alternatif sunmus durumda (saniyorum basta mali sebepler geliyor cunku bircok sirket, OMRI'nin yillik sertifika ucretlerinin yuksekliginden dolayi urunleri organik olsa dahi sertifika almamayi tercih ediyor diye duyuyoruz). Solubor'un ureticileri WSDA'den de sertifika almis gozukuyor (http://www.borax.com/docs/pdfs/wsda-organic-cert-2014.pdf?sfvrsn=2). Burda da urunun gubre olduguna dair bir ibare yok.
Solubor'un kendi urun profil dokumanina bakalim: http://www.compostwerks.com/images/Solubor.Profile.pdf
Ilk sayfadaki "Correcting Boron Deficiency" bolumunden alintiliyorum:
Boron deficiency can be remedied by the correct application of a borate containing material in solid or liquid fertilisers, to the seedbed in annual crops or under the foliar canopy of perennial crops.
Bor eksikligi, borat iceren malzemenin belirtilen sekillerde kati veya sivi gubreyle karistirilarak ... giderilebilir.
Gubreyle karistirmanin yaninda, tek basina puskurtme yoluyla da kullanilabilecegi belirtilmis (bu, urunun gubre oldugunu gosterir bir uygulama degil).
Bunun yaninda bir de ureticinin Ingiltere'deki Soil Association Certification Limited'ten aldigi bir sertifika daha var: http://www.borax.com/docs/pdfs/euro-soil-assoc-cert.pdf?sfvrsn=2. Burda da belgenin sag tarafinda, "kullanimi izne tabidir" anlamina gelen bir ifade var. Ornegin, eger ciftci, organik sertifikali tarim yapip urununu (or. sebze, meyve) organik sertifika etiketiyle satiyorsa, kendisini degerlendirmeye alan kurumla gorusup, bu urunun sertifika kapsamindaki faaliyetlerine uygun olup olmadigini, kullanim izninin olup olmadigini ogrenmesi gerekiyor (bunun icin de ciftciden ornegin topraktaki Bor eksikligini ortaya cikarmak icin analiz yaptirmasi istenebilir). Yani organik gubreyi cok daha rahatlikla kullanabildigi gibi, Solubor'u kullanirken farkli bir yol izlemesi gerekli.
Yine AB ile ayni referanslari izleyen Soil Association Certification Limited, kendi internet sayfasinda Solubor'u iz element kategorisine dahil etmis (eger Etidot-67, bu kurulustan sertifika almak isterse, o da iz element kategorisine dahil olacak): Trace elements : Soil Association (http://www.soilassociation.org/farmersgrowers/technicalinformation/fertilisers/traceelements). Dikkatinizi bir noktaya cekmek isterim: Gubre olsun ya da olmasin, butun urunler Turkce'ye birebir "gubre" olarak cevirebilecegimiz, "fertilisers (http://www.soilassociation.org/farmersgrowers/technicalinformation/fertilisers)" ana basligi altinda, AB mevzuatiyla paralel olacak sekilde incelenmis fakat burda "fertiliser" belki de bitki besini (her zaman N, P, K gibi birincil besin degil) olarak cevrilebilecek genel bir kategoriye denk dusuyor.
Solubor referansini bir kenara koyup AB mevzuatina bakalim (bu baglantidaki bilgiler guncel degilse, lutfen belirtin): Fertilisers (http://europa.eu/legislation_summaries/food_safety/contamination_environmental_factors/l21278_en.htm)
Provisions for specific types of fertilisers
The Regulation sets out detailed technical provisions regarding the scope, declaration, identification and packaging of four types of fertiliser:
- main inorganic nutrient fertilisers: these are the main fertilising elements supplied in substantial quantities for plant growth, i.e. nitrogen, phosphorus and potassium;
- secondary inorganic nutrient fertilisers: these are calcium, magnesium, sodium and sulphur;
- inorganic micro-nutrient fertilisers: these contain elements required in small quantities such as boron, cobalt, copper, iron, manganese, etc.;
- ammonium nitrate fertilisers of high nitrogen content: given the dangerous nature of this type of fertiliser, the Regulation lays down additional measures such as a detonability test described in Annex III to this Regulation.
Ilk kategori: Azot, Fosfor, Potasyum'un olusturdugu ve esas bitki gelisimini saglamak icin kullanilan ana/birincil besinler
Ikinci kategori: Kalsiyum, Magnezyum, Sodyum ve Kukurt'un olusturdugu ikincil besinler
Yukarda icinde Bor'un da bulundugu 3. maddenin basligini birebir soyle cevirebiliriz:
inorganik mikro-nutrient besinleri (mikro-nutrientler, bitkinin belli bir konsantrasyondan daha dusuk miktarda ihtiyaci olan nutrientler oluyor)
Son olarak birseyi daha belirtmek isterim: Bu konunun ilk mesajinda, parantez icinde urun icin Borlu Gubre ifadesini kullanmissiniz. Lafi uzatmadan bir analoji yapalim:
Cok guzel kazan dibi yapan bir tatliciya gittiniz diyelim. Kazan dibi siparisi verdiniz ve yaninda bir top da vanilyali dondurma istediniz. Garson size "dondurmayi biz yapmiyoruz ama isteyen musterilerimiz icin bulunduruyoruz; isterlerse tatliyla birlikte veriyoruz, bilin istedim" dedi. Bu duruma gore, dondurmali kazan dibi yemis oluyorsunuz ama esas yediginiz sey aslinda kazan dibi cunku dondurma, tatlicinin monusunde yok, isteseniz de siparis veremezsiniz. Borlu gubre diyebilmeniz icin de, satisini yaptiginiz urunun icinde Borla birlikte gubre (ya da gubreyi gectim baska bir malzeme daha) olmasi gerek. Borlu Gubre tanimini siz kendiniz mi yapiyorsunuz yoksa bu kurumsal bir pazarlama stratejisinin urunu mu? Eger Etidot-67'nin icinde suda cozunebilir Bor yaninda gubre kategorisine girebilecek bir urun yoksa, sizin mantiginiza gore, urunu, Borlu Gubre yerine Bor Gubresi olarak tanitmaniz gerekmiyor mu?
Maalesef bilgilerinizde hata veya eksiklik var. Lütfen
Agriculture (http://www.borax.com/market/agriculture.aspx) sayfasını inceleyin.
Ayrıca Türk tarım mevzuatı ab regülasyonlarına dayanılarak hazırlanmıştır. Yani, biz Etidot-67 üzerine EC-Fertilizer ibaresini tamamen AB mevZuatına uygun olarak yazıyoruz.
Daha önce de dediğim gibi, ürünümüz gübre olarak tescillidir.
Saygılarımla
Borlu Gubre ifadesini kullanmissiniz.
Etidot-67 için ''borlu gübre'' ifadesinin kullanılması için şöyle karışımlar olması gerekirdi:
http://www.yarabrasil.com.br/fertilizer/products/specialties/yaravita/yaravita_bortrac.aspx
Bir İngiliz şirketi olduğunu bildiğim Yara'nın azot karışımsız bor solüsyonlarından kullandım ben yıllar önce, artık Türkiye'de bulamıyorum:
YaraVita BORTRAC 150 | Yara (http://www.yara.co.uk/crop-nutrition/products/yaravita/0115-yaravita-bortrac-150/)
Sondan başlayayım:
"Borlu Gübre" tabiri, türkçemizin halk arasında kullanımı ile ilgili seçilmiş bir kelimedir. Maksadım, "Azotlu gübreler", "Fosforlu gübreler" gibi terimlerşmiş ifadelerin çağrıştırdığı şeyi çağrıştırmak idi. Çiftçiye "azot gübresi" kullan denmez genellikle, "azotlu gübre" kullan denir.
"Borlu Gübre" ifadesinin kullanımı da kişide yapacağı çağrışım göz önünde bulundurularak benim seçtiğim bir ifade. Bu, art niyetle değil, doğru anlamı çağrıştıracak ve telaffuzu kolay olsun vs diye seçildi.
Esases eskiden borlu gübre demek yanlıştı. Fakat son zamanlarda (bkz. Gübre yönetmeliği son hali) sodyum (Na) da gübre olarak değerlendirilmeye başladı. Eğer sodyum bir gübre ise, E-67 hem bor hem de sodyum içerdiğinden, borlu gübre olarak değerlendirilebilir konumuna-tartışmasına dahil olacaktır.
Elinizde bir ürün var ise ve bunu bir X ülkesinde üretmek-satmak vs istiyorsanız, ürününüzü "o ülkenin mevzuatına göre" tescil etmeniz gerekir.
Konu ne olursa olsun, esas mesele ticaret hangi ülkede yapılacaksa o ülkenin mevzuatına uygun olmalıdır.
Kısaca teknik olarak OMRI ve/veya başka bir yapılanma ya da bir üniversiteyi referans alabilirsiniz. Böylece gerçekten doğa veya sürdürülebilir hayat adına çok doğru yorumlar yapabilirsiniz. Ancak, ticari olarak, yani hukuki olarak bunun hiç bir önemi yoktur. Bulunduğunuz ülkenin mevzuatına göre hareket etmekle mükellefsinizdir.
Ülkemiz, AB muktesebatını esas almıştır. AB sınırlarına yapacağı ihracatlar için AB regülasyonları ile birebir uyumlu (çeviri) yasal mevzuatı yürürlüğe almakta ve yerli firmaları da bu mevzuat kapsamında denetlemektedir.
Netice olarak, E-67 yi hangi ülkeye ihraç ediyorsak, önce o ülkenin yasalarına göre gübre tescilini yaptırmaktayız. Sonra da gübre olarak satmaktayız. Buna AB ülkeleri de, USA da, Çin de dahildir.
Dedim ya, teknik olarak OMRI, çok saygı duyulası bir yapıdır. Böyle bir iddiaya veya gerçeğe saygı duyarım.
Ancak, yaratılışın düzenini anlamak ve aklımızı kullanmak için de OMRI den ya da AB den tescillenmek zorunda değiliz. M.Fukuoka'nın emeklerine yazık ederiz o zaman.
Ben arıcılık yapmaktayım. Yasa der ki, balındaki zararlı madde miktarı, zararlı doz sınırını geçmedikçe balın zararsızdır. Yani... arılarını sağlıklı tutabilmek için X ilacını kullanabilirsin. Yeterki balındaki kalıntısı şu değerin altında bulunsun.
Aynı-benzer şeyi yıllar önce DDT için de söylemişti o yasa.
Demek istediğim şey şu: Hukuk kuralları, akademik yapılanma ve kapitalist sermaye, birlikte ve denge içinde dünyamızı (hayatımızı) nasıl yöneteceğimizi söylerler. Bunu binlerce yıldır yapmaktalar. Bu, kendi içerisinde çelişki yaşamak istemeyen insanlar için bir çözüm-kurtuluş yolu olabilir. Fakat benim gibi meraklı ve eleştiren insanlar için çoğu zaman yük ve huzursuzluk kaynağıdır.
Özgür düşüncenin ehliyetli amirlerle tartışabildiği bir dünya arzuluyorum.
Özellikle orta okulda soru sorduğu için öğretmeninden çokça dayak yemiş biri olarak;
Saygılarımla
Gübre nedir?
diye sorunca fidancılık kurs hocama, bütün bitki besin maddeleri gübredir demişti.
Yemek nedir?
sindirebildiğimiz ve böylece (önemli bir zarar görmeden) yaşamsal fonksiyonlarımızı sürdürmemize vesile olan şeylerdir.
Benim sınırlarım, biraz farklı. Bu, içinde bulunduğum toplumun hoşuna gitmiyor. Ama Nasreddin Hoca da toplumu mutlu edecem diye eşşeğe ne kendi binmişti, ne de çocuğunu bindirmişti.:)
Saygılarımla
Yakup Bey,
İnsanlararası algı ve yorum farklılıkları her zaman olacaktır..
Yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın..
''Bor'' da dense, ''borlu gübre'' de dense sonuç değişmez..
Değişmeyecek olan tek ana husus ''Etidot-67''nin ulusal ve uluslarası kabul görmüş tescilli bitki besleme ürünü oluşudur..
Tartışmalarımız ayrıntının ayrıntısıdır..
Selamlar.
Yakup Bey,
İnsanlararası algı ve yorum farklılıkları her zaman olacaktır..
Yazdıklarımı lütfen yanlış anlamayın..
''Bor'' da dense, ''borlu gübre'' de dense sonuç değişmez..
Değişmeyecek olan tek ana husus ''Etidot-67''nin ulusal ve uluslarası kabul görmüş tescilli bitki besleme ürünü oluşudur..
Tartışmalarımız ayrıntının ayrıntısıdır..
Selamlar.
Çok yanlış anlaşılmış biri olarak asla ve kat'a yazdıklarınız bende olumsuz bir etki oluşturmadı.
Biz esasen, "esası" tartışıyoruz.
Gübre elementleri bellidir. Bu elementler, bitkiye bitkinin gıdası olarak kullanılabileceği formda verilebilirse, bitki beslenmiş (gübrelenmiş) olur.
Bu formlar, her hangi bir şekilde gübre olarak "tescil" edilirse, hukuken yani devlet ve yasalar nezdinde de gübreolarak kabul edilir ve ticari hayatta böyle tanımlanır.
Bu element veya gübrelerin başka fonksiyonlarının da olması (Azot hem gübredir, hem de TNT nin bileşeni), onları gübre olmaktan alıkoymaz.
Maalesef, özellikle bu son yazdığımı anlayamayan bazı kamu görevlileri biliyorum. Adam diyor ki, senin ürünün internette ilaç olarak geçiyor, o zaman ben buna gübre demem? Neden, diye sorduğunuzda, söylediği veya söylemediği gerekçesi, sizden önce başkasının bu ürünü gübre olarak tescil ettirmemiş olması ya da bir AB firmasının vs bunu ülkemizde yapmamış olması.
Adama desen ki su hayatın kaynağıdır ama tarlada çok durursa mahsulü kurutur, ANLAMAZ...
Sorun, zihniyet ve kültür sorunudur. Ahlak ve sevgi sorunudur.
Saygı ve selamlar benden efendim.
birnefestoprak
18-09-2014, 18:49
Yakup Bey, referanslariniz basta olmak uzere, aralarda yaptiginiz Nasrettin Hoca ve tarih-felsefe yorumlarinizla urunle ilgilenebilecek insanlarin kafasini iyice karistiriyorsunuz. Basindan beri ABD sertifika programlarini referans verdiniz; ordan AB mevzuatina ve standartlarina gecis yaptiniz.
Elinizde bir ürün var ise ve bunu bir X ülkesinde üretmek-satmak vs istiyorsanız, ürününüzü "o ülkenin mevzuatına göre" tescil etmeniz gerekir.
demissiniz, dogru. Ek yapayim: Etidot-67'yi OMRI'den sertifika alip ABD'de gubre olarak satamazsiniz (Avrupa'da da satamazsiniz cunku paketin arka yuzunde harf hatasi yapilarak yazilmis 'EC Fertilizer' ifadesi, urunun kategorisini ifade ediyor; Avrupali ciftci, urunu gubre niyetine almaz, eger toprakta Borla ilgili bir sorun varsa, takviye bilesen olarak gubreyle uygulamak uzere alir). OMRI listesinde Solubor'un da dahil oldugu Crop Fertilizers and Soil Amendments (Gubreler ve Toprak Bilesenleri) kategorisindeki urunlere bakalim: Products List Search: amendments, and, crop, fertilizers, soil | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-opl-search/results/Crop%20Fertilizers%20and%20Soil%20Amendments)
Bu urun kategorisi icinde birbirinden farkli bircok urunle birlikte ornegin Humik Asit de var. Humik Asit, gubre mi?
Gorece daha denk olan bir karsilastirmayi, ABD'li OMRI ve Avrupali sertifikalandirma kurulusu Soil Association arasinda yapalim. Bu kurum, Avrupa standartlarina gore belirlenen ve "fertilisers (terim, Ingiliz Ingilizcesinde s ile yaziliyor, z ile degil)" ana kategorisi altinda gubre, iz elementler, dolomit, mikroorganizmalar ve diger urunleri (bu digerlerinin icinde, kimi urunlerinde potasyum konsantrasyonu yuksek olabilecek yosun ozu de var) siralamis. Solubor da iz elementler grubuna dahil edilmis: Trace elements : Soil Association (http://www.soilassociation.org/farmersgrowers/technicalinformation/fertilisers/traceelements). Dolayisiyla, EC Fertiliser ifadesini paket arkasina yazmak, yani bu kategoriyi belirtmek, mevzuat geregi zorunluluk olabilir (yazilmasa da olur mu bilmiyorum ama bir sekilde AB onayli oldugunu belirten bir barkod veya baska bir ibare vardir). Bunun disinda, paketin on kisminda Turkce olarak "Gubre" ifadesi de gozukmuyor (asagidaki resim, paketin yeni hali degilse, lutfen belirtin).Ornegin paket ustune Turkce olarak "Gubre" yazabiliyor musunuz?
Bu listelerdeki urunleri, bitki bir sekilde bunyesine katarak kullanabiliyor (ayrica iz elementler bence de cok onemli) fakat konvensiyonel anlamda gubre tarifi baska; yani sorun urunde degil, onun ic piyasada pazarlanis seklinde. Ciftciye gubre dediginizde anladigi anlamdaki gubrenin (or. keci gubresi) icinde bitki icin birincil oncelikte bilesenler (makronutrientler) olan N, P, K'dan en az birisi belli bir oranin ustunde yer almalidir. Tuketiciler kendi aralarinda konusurken, tartisirken, urunleri farkli isimlerle ifade edebilir, bazen terim yanlisliklari da yapabilir ama ureticinin bu luksu yok. Etidot-67'yi ABD'de satmak istiyorsaniz, paketin icine soz konusu uc bilesenden yine en az birisini belli bir oranda koymaniz gerek. Bu durumda bile paketin ustune yuzdeler ornegin N-P-K-20.8 seklinde verilerek ve ustune "gubre" yazilarak satis izni verilir mi bilmiyorum. Etidot'u ayrica "Bor urunleri kategorisinde satmaniz gerek" de denebilir.
ABD referanslari bellidir. N, P, K'nin birincil oneme sahip olmasi da, topraktaki yetersizliginden kaynaklaniyor cunku bitkiler buyume ve meyve verme evresinde bunlari bol miktarda kullaniyor; bu yuzden surekli uretim halindeki bir tarlaya belli araliklarla yeniden vermemiz gerekiyor.
Ikincil nutrientler (yine makronutrientler) Ca, Mg, S.
Bunlarin disinda mikronutrientler, cok kucuk miktarlarda verilmesi tavsiye edilen B, Cu, Fe gibi bilesenler.
Sozun ozu, ne Etidot-67, ne Solubor, ciftcimizin gubre uygulamasi yapmak uzere tek basina almaya yonlendirilmesi dogru olan urunler; bu baslikta sanki bu boyle yapiliyormus gibi bir algi var. Ozellikle organik gubre piyasasindaki yerli urun sayisinin cok daha fazla olmasini dilerim ama Etidot-67'nin pazarlama seklini "gubreyle birlikte, ozellikle Bor eksikliginin risk yarattigi durumlarda, bir takviye urunu olarak kullanmanizi tavsiye ederiz" seklinde degistirirseniz daha dogru ve faydali olur diye dusunuyorum. Hatta bir adim oteye geceyim, urunun sekli, bitkinin ihtiyaci olan miktarda B ve diger mikronutrientleri icerecek sekilde sivi hale donusturulurse cok daha guzel olur (yalniz, bu durumda da gubre olmaz, onu belirteyim :)).
Sn pria, odun kulu, topragin pH degerini oldukca yukseltip alkali yapar. Genis olcekli uygulamalarda dikkatli olmak gerekir. Bor icin da esas olan bitkiye eser miktarlarda verilmesi, doz asimi yapmamaya dikkat edin derim.
Daha sonra detaylı olarak yazarım ama çeliştiğimiz nokta gübrenin tanımı.
O resim muhtemelen Etimine USA nın kullandığı ambalajı göstermekte. Yurt içi ambalajımız farklı.
Devam ederim..
Şimdi biraz vaktim var:
Öncelikle şunu beyan etmek istiyorum. Bu sayfayı açmaktaki amacım, Eti Maden üretmeden önce ülkemize ithal yollardan fahiş fiyata gelen Di Sodyum Okta Borat Tetrahidrat (Na2B8O13*4H2O) formundaki kimyevi gübrenin, çiftçilerimiz tarafından çok makul fiyata temin edilebileceğini duyurmak gibi kesinlikle bilginin paylaşılmasına yönelik hususlar idi. Hala da öyle...
Çelişilen ana nokta bence şu: "Gübre nedir?"
Böyle düşünüyorum, çünkü gübre tanımım ve E-67'yi gübre olarak tanımlamam eleştiriliyor.
Efendim, bu meselenin iki boyutu var. Birimi teknik boyut, ki belli bir standarda uysa da uymasa da, bir elementin gübre fonksiyonunda olup olmadığı ile alakalıdır. Diğeri ise hukuki-resmi ve ticari boyut ki, mevzuat nezdinde bir maddenin gübre olarak tanımlanabilirliği ile alakalıdır.
İşte bu noktada, mevzuat bizim referans noktamızdır. Peki ne diyor mevzuat:
d) Gübre: Ana işlevi bitkilere besin maddesi sağlamak olan maddeleri,
e) Birincil bitki besin maddesi: Azot, fosfor ve potasyum elementlerini,
f) İkincil bitki besin maddesi: Kalsiyum, magnezyum, sodyum ve kükürt elementlerini,
g) Mikro bitki besin maddesi: Birincil ve ikincil bitki besin maddeleri ile mukayese edildiğinde çok daha az oranda kullanılan, bitkinin büyümesi için gerekli olan bor, kobalt, bakır, demir, mangan, molibden ve çinko gibi iz elementleri,
h) Kimyevi gübre: Beyan edilen bitki besin maddelerinin ekstraksiyon, fiziksel ve/veya kimyasal endüstriyel proseslerle elde edildiği, elde edilen bu bitki besin maddelerini içeriğinde mineral formunda bulunduran gübreleri; kalsiyum siyanamit, üre ve onun yoğunlaştırılmış ve ilintili ürünlerini, şelatlı veya kompleks halde mikro besin maddesi içeren ve kimyevi gübre olarak sınıflandırılan ürünleri, (bknz: TARIMDA KULLANILAN KİMYEVİ GÜBRELERE DAİR YÖNETMELİK-Resmi Gazete Tarihi: 18.03.2004 Resmi Gazete Sayısı: 25406)
Yasalarımıza göre, Etidot-67 hem teknik olarak, hem de resmi olarak gübredir. Yasaya uygun olarak hazırlanan tüm bitki besin elementleri gübredir. İster birlikte olsunlar, ister ayrı ayrı olsunlar, bu durum değişmez.
Eğer USA devletindeki ana bayimiz, E-67 nin etiketlenmesi konusunda USA yasaları nezdinde bir hata veya yanlış yapmışsa, bunu denetlemek ve düzelttirmek de Amerikan makamlarının görev ve yetkisindedir.
Ancak yukarıda bahsettiğim amacıma yönelik olarak, bu sayfalardan yapılmasına vesile olduğum açıklamalarda önemli bir hata olmadığını düşünüyorum. Bu sayfa, yerli üreticilerimiz için oluşturulmuştur.
Benim anlamadığım, bir vatandaş ve kamu görevlisi olarak sorumlu olduğum mevzuatta anılmayan OMRI isimli organizasyonu referans alma zorunluluğumun nereden geldiğidir?
Kısaca, OMRI sertifikasyonları vs teknik olarak çok önemli ve değerli olabilir ama ülkemizde yasal bir gereklilik değildir.
Ayrıca, "Yakup Bey, referanslariniz basta olmak uzere, aralarda yaptiginiz Nasrettin Hoca ve tarih-felsefe yorumlarinizla urunle ilgilenebilecek insanlarin kafasini iyice karistiriyorsunuz. Basindan beri ABD sertifika programlarini referans verdiniz; ordan AB mevzuatina ve standartlarina gecis yaptiniz." yorumu ile ilgili de bir şey söylemek istiyorum:
Tarih-felsefe-iktisat-Nasreddin Hoca vs yi birlikte düşünebilmek ve bunları kullanarak fikirlerimi basit bir dille halka aktarabilmek, benim için önemli. Beni tutarsız olarak değerlendirmeyin. Çünkü bunlar hep içiçe olan şeyler. ABD sertifika programını değil, siz daha kolay ikna olun diye rakibimizin DiSodyumOktaBoratTetrahidrat sayfasını referans verdim. Ama sadece siz daha kolay ikna olun diye. Yoksa o sayfanın teknik bilgi edinmek dışında benim için bir önemi yok.
Saygılarımla
Sn pria, odun külü, topragin pH degerini oldukca yukseltip alkali yapar. Genis olcekli uygulamalarda dikkatli olmak gerekir. Bor icin da esas olan bitkiye eser miktarlarda verilmesi, doz asimi yapmamaya dikkat edin derim.
Benim, anamın köydeki sobasından çıkan safi odun küllerini atmayıp zeytinlik toprağımın ıslahında kullandığımı hatırlamanız çok sevindirdi..
Merak etmeyin sn. birnefestoprak, benim fidanlığın toprağının PH'ı 5.5 idi..
Yılda attığım 60-70 kilo odun külünü birkaç yıl daha devam ettireceğim..İnşallah PH'ı 7 gibi seviyelere çekerim..
Ayrıca, birkaç yıl öncesine kadar kalsiyum içerikli azotlu gübreler kullanmaya dikkat ederek PH'ın biraz daha yükselmesine katkıda bulunmuşumdur sanırım..Örneğin CAN %26 (kalsiyum amonyun nitrat) gibi..
Tabi attığım odun külündeki potası zeytin taneleri de sömürüyor bir taraftan da..Zeytinler özellkle bu yıl çok iri..
Uyarınız için teşekkür ederim..
Ben fidanlığıma ilk 5 yıl Bortrac solüsyonunu verdim topraktan..5 yıl ara verdim..
Şimdi ise içinde 100ppm bor bulunan ve yılda 5 kez yapraktan verdiğim DoktorTarsa'nın ithal denizyosununu (proton veya acotrop) vermekle yetiniyorum..
Gerçekten bir önceki sayfada kopy-paste yaptığım üniversite araştırmasında yazılı olduğu gibi boru toprağa ve yaprağa verirken çok dikkatli olmak gerek..Kaş yapayım derken göz çıkarılabilir..
http://www.agaclar.net/forum/1319917-post297.htm
Yukarıdaki Etidot-67 bor çuvalı bende olsa sanırım 5 dekarlık fidanlığımda 20-30 sene yeterdi bana..
Bor gerçekten çok cüzi miktarlarda kullanılmalı..Özellikle bazı bitki türlerinde bor eksikliği veya fazlalığı arasındaki makas çok dar..
Bu yüzden analiz yaptırmadan bol kepçe bor çuvalına sarılmamalı derim..
Bir göz attım OMRI neymiş diye.
OMRI, bir enstitü imiş efendim. Sayfasında şunlar yazıyor:
"About OMRI
The Organic Materials Review Institute (OMRI) is an international nonprofit organization that determines which input products are allowed for use in organic production and processing..."
Yani, OMRI organik üretim ile ilgili imiş. Dolayısı ile Organik olmayan bir gübre hakkında organik demesini beklemiyoruz. Ancak daha önce bir mesajımda da belirttiğim gibi, organik üretim bir lisanslama meselesi. Yani, lisansçının şartlarına uyduğunuz zaman, kimyevi bir gübre de organik üretimde "sınırlı bir şekilde bile olsa" kullanılabiliyor. Ha gübre olarak kabul edilmiyor, çünkü organik üretimdeki gübreler sadece "organik gübreler". Yani, OMRI elbette Etidot-67'yi gübre olarak değil, katkı maddesi olarak tanımlamalı.
Acaba hangi mesajımda, Etidot-67'nin "Organik Gübre" olduğunu iddia ettim?
Ya da bir kimyevi gübre sayfasında, organik gübre-gübrelemeye dair koşullar neden bu kadar çok dillendirildi?
Ya da USA da kimyevi gübre satışı yok da o yüzden bütün gübreler OMRI sertifikası mı almalı?
Bizim E-67 yi "organik gübre" olarak satma derdimiz yok ki.
Eğer ben veya bir başkası böyle bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiysek, lütfen hata ettiğimiz noktayı işaret ediniz, düzeltir ve özür dilerim.
Sn. Birnefestoprak,
Mesajlarınıza ve alıntılarınıza dikkat ederseniz istemeden de olsa okuyucuyu yanlış yönlendirmektesiniz. Örneğin, "organik gübre" tabirini kullanmanız gereken yerde sadece "gübre" tabirini kullanarak anlam değişikliğine sebebiyet verdiniz. Ya da Sn. Pria. 'dan yaptığınız alıntı, cevap bütünlüğünüz içerisinde benden yapılmış gibi durmakta.
Son yazdığım paragraftaki eleştiriler gibi şahsa yönelik eleştirileri yapmamaya çalışan birisiyim. Ancak, konunun ve sayfanın, tarımda bor kullanımı hakkında bilgilendirme ve tartışma olan amacının muhafaza edilmesi gerek.
Çiftçimiz için ağır veya anlaşılması zor teknik ifadelerden kaçınmaya çalışıyorum. Belki bu yaklaşımım çok basit ama olsun. Bence böylesi daha iyi.
Etidot-67 sayfamızı okuyan ve bu sayfada hata tespit eden üyelerimizden, bunu belirtmelerini özellikle rica ediyorum.
Saygılarımla
birnefestoprak
19-09-2014, 16:36
Bu (http://www.agaclar.net/forum/1319918-post298.htm) mesajinizda bana Agriculture (http://www.borax.com/market/agriculture.aspx) sayfasini inceleyin demissiniz. Dogrudan OMRI'den (ABD) ve European Soil Association'dan (Avrupa) alinan sertifikalarin oldugu sayfaya yonlendirmissiniz.
Etidot'un muadili oldugunu ve Turkiye'de fahis fiyatla satildigini soylediginiz Solubor'a sertifikayi veren OMRI olduguna gore, ben de gittim OMRI'nin sayfasina baktim nasil sertifikalandirmislar diye (siz yonlendirmeseniz de gider bakardim). OMRI, Solubor'u gubre olarak sertifikalandirmamis. Etidot-67 icin basvurulsa, onu da gubre olarak sertifikalandirmayacak cunku gubre degil; bu kadar basit.
Solubor'un sertifika aldigi bir diger kurulus, Ingiltere'de kurulu bulunan ve sertifikalandirmayi AB mevzuatina gore yapan Soil Association. Kendi sayfalarinda Solubor'un urun siniflandirmasini iz elementler olarak gostermisler (butun tarim urunleri "fertilisers" ana kategorisi altinda inceleniyor): Trace elements : Soil Association (http://www.soilassociation.org/farmersgrowers/technicalinformation/fertilisers/traceelements). Diger bir deyisle, Etidot-67 icin de bu kurulustan sertifika almak istese, onu da iz elementler sinifina dahil edecekler.
Ha gübre olarak kabul edilmiyor, çünkü organik üretimdeki gübreler sadece "organik gübreler". Yani, OMRI elbette Etidot-67'yi gübre olarak değil, katkı maddesi olarak tanımlamalı.
OMRI, sadece organik gubrelere sertifika vermiyor. Hatta ana bileseni organik olsa bile, icinde sentetik bilesenler olan urunlere de bu sentetik bilesenlerin, organik tarim kriterlerinin disina cikilmasina neden olacak miktarlarda kullanilmadigi durumlarda da sertifika verdigi oluyor. Ornek olarak, balik gubresinin sinifinin verildigi sayfaya bakalim: Generic Materials Search: fish products liquid stabilized | Organic Materials Review Institute (http://www.omri.org/simple-gml-search/results/%22Fish%20Products%2C%20Liquid%20%E2%80%93%20stabi lized%22). Bakin orda sentetik yaziyor (%100 organik olsa bile dogrudan organik yazmaz, nonsynthetic yani sentetik olmayan yazar). Niye? Cunku urun paketinin icindeki bilesenler %100 balik ve onun turevi degil (urunun kolay bozulmasini onlemek icin koruyucu maddeler vs de vardir). Dedigim gibi, OMRI'nin bir urune sertifika vermesi icin urunun %100 organik olmasi gibi bir sart yok. OMRI, Solubor'a sertifika vermis, niye? Cunku, belli kisitlamalar dahilinde organik tarimda kullanilabilir de ondan.
Ya da USA da kimyevi gübre satışı yok da o yüzden bütün gübreler OMRI sertifikası mı almalı?
Bu da diger ifadedeki yanlisligi devam ettiriyor. OMRI'den sertifika almaniz icin urununuzun organik olmasi sarti yok.
Eğer USA devletindeki ana bayimiz, E-67 nin etiketlenmesi konusunda USA yasaları nezdinde bir hata veya yanlış yapmışsa, bunu denetlemek ve düzelttirmek de Amerikan makamlarının görev ve yetkisindedir.
ABD'de yasalar bakimindan bir yanlislik yapilmasi soz konusu olmaz; uretici kendisine ne dendiyse urunu o sekilde basmak zorunda zaten. Etimine sayfasindaki urun brosurune bakalim: http://www.etimineusa.com/sites/etimineusa.com/files/EtimineUSA%20SDS%20-%20Etidot-67%202014%20%28Disodium%20Octaborate%20Tetrahydrat e%29.pdf
Phytotoxicity: Although boron is an essential micro nutrient for healthy growth of plants, it can be harmful to boron sensitive plants in higher quantities. Plants and trees can easily be exposed by root absorption to toxic levels of boron in the form of water soluble Borate leached into nearby waters or soil. Care should be taken to minimize the amount of boron released to the environment.
Urunun bitkiler ustundeki toksik etkileri: Bor, bitkilerin saglikli sekilde buyumelerini saglayan gerekli bir mikronutrient olmakla birlikte, yuksek dozlarda uygulandiginda, Bor'a hassas olan bitkiler icin zararli olabilir. Bitkiler ve agaclar Bor'un toksik seviyelerine, kok emilimi yoluyla, suda cozunebilen Borat'in yakin mesafelerdeki suya ve topraga sizmasi sonucu, kolaylikla maruz kalabilir. Cevreye salinan Bor miktarinin en dusuk seviyelerde tutulmasi icin onlem alinmalidir.
Siz ne diyorsunuz? Etidot-67, bir gubredir. Yukardaki fitotoksisite uyarisini da goz onunde bulundurarak, ayni keci gubresinde oldugu gibi, Etidot-67'yi de brokoli fidesinin dibine avuc avuc koyabilecegimizi soyleyebilir miyiz? Gubre dediginiz zaman, etiketteki kullanim dozlarindan bagimsiz olarak, yanlis bir algi yaratiyor (ayrica paketin arka yuzundeki etiket de bu konunun ilk mesajindaki gibiyse, kullanim dozlari paket ustunde verilmemis).
Bu (http://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/21788-11.htm#post1320119) mesajda AB mevzuatindan aktardigim "fertilisers" gruplarinin Turkce mevzuatta yer alan hallerini vermissiniz. Yani, siz kendi elinizle acik acik yazmissiniz, daha nasil bir yorum yapayim:
d) Gübre: Ana işlevi bitkilere besin maddesi sağlamak olan maddeleri,
g) Mikro bitki besin maddesi: Birincil ve ikincil bitki besin maddeleri ile mukayese edildiğinde çok daha az oranda kullanılan, bitkinin büyümesi için gerekli olan bor, kobalt, bakır, demir, mangan, molibden ve çinko gibi iz elementleri,
Etidot-67, d secenegine mi yoksa g secenegine mi giriyor?
Yine konunun sizin yazdiginiz ilk mesaj (http://www.agaclar.net/forum/temel-konular-toprak-gubre-tohum-sulama/21788.htm)ina donelim:
Tarım Endüstrisindeki Bor Bileşikleri Tüketimi:
Bor bileşiklerinin tarım endüstrisinde kullanılan iki çelişen şekilde uygulaması mevcuttur. Düşük konsantrasyonlarda, bor bileşikleri gübrelerin içerisinde mikro besin elemanı olarak kullanılırken, yüksek konsantrasyonlarda herbisit, algisit ve diğer pestisitler (zararlı ot öldürücüler) olarak da kullanılırlar.
demissiniz (celisen sekilde uygulama ne demektir, bunu da anlayamadim). Diger kullanim alanlarini konusmadigimiz icin, uygun kismi koyulttum. Kendiniz yazmissiniz tek basina gubre olarak degil, gubrelerle birlikte kullanildigini...
Bir de lutfen Etidot-67'nin Turkiye'de satildigi haliyle on yuzunun guncel resmini (mumkunse konunun ilk mesajina) ekleyebilir misiniz?
Not: Hicbir mesajda Etidot-67'nin organikligini tartismadik:
Ozellikle organik gubre piyasasindaki yerli urun sayisinin cok daha fazla olmasini dilerim...
Piyasadaki yerli urunlerin daha da fazlalasmasini dilerim ama ozellikle organik yerli urunlerin sayisinin artmasini diliyorum (birkac iyi urun var) demisim. Bu yorum, genel olarak piyasayla ilgili bir temenniden ibaret, Etidot-67'nin organikligiyle/inorganikligiyle bir ilgisi yok.
Yazık.
Mesajlarım gayet açık ve okuyucuya iletmek istediğimi ilettim.
Sizinle bu konuyu tartışmayı sürdürmeyeceğim.
Selametle kalın.
birnefestoprak
19-09-2014, 18:11
Neye yazik beyfendi? Mugalata yapmanin luzumu yok. Yanit vermeme gibi bir luksunuz de yok; urunle ilgili soru soruyorum, yanit alamiyorum. Forumun bir basligi altinda bir urun tanitimi yapiyorsunuz (urunu de temsil eden kisisiniz); urunle ilgili her soruyu yanitlamak, bir yanlislik varsa duzeltmek durumundasiniz. Bu foruma her gun cok sayida insan girip cikiyor; herkesin butun basliklari detaylica okuma luksu yok. Bu yuzden urunun ilk mesajinda yazanlar cok onemli.
Sorumu yineleyeyim: Turkcesini yayinladiginiz ve asagida sizden alintiladigim (Ingilizcesini de ben daha once verip kendimce Turkce'ye cevirmistim) mevzuata gore, Etidot-67, d maddesine mi uyuyor yoksa g maddesine mi uyuyor?
d) Gübre: Ana işlevi bitkilere besin maddesi sağlamak olan maddeleri,
g) Mikro bitki besin maddesi: Birincil ve ikincil bitki besin maddeleri ile mukayese edildiğinde çok daha az oranda kullanılan, bitkinin büyümesi için gerekli olan bor, kobalt, bakır, demir, mangan, molibden ve çinko gibi iz elementleri,
Bir de bu konunun ilk mesajina urun paketinin on ve arka yuzunun guncel resimlerini eklemeniz (bu, forumda tanitilan yerli, varsa yabanci, devlet eliyle hazirlanmis veya ozel diger urunler icin de gecerli) gerekir.
Yazık.
Mesajlarım gayet açık ve okuyucuya iletmek istediğimi ilettim.
Sizinle bu konuyu tartışmayı sürdürmeyeceğim.
Selametle kalın.
Türkçe sözlük:
Gübre
Verimi arttırmak için topraga dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre.
İngilizce sözlük:
Gübre:
fertilizer, manure, dung, droppings, dressing, plant food , artificial manure, chemical manure, kainite
Sayın birnefestoprak,
Aşağıda Michigan Üniversitesi kaynaklı yazıda sık sık ''boron fertilizer'' ibaresi geçmekte..
Amerika'da dahi bir üniversite boru gübre olarak tanımlıyorsa aslında bu konuyu pek te uzatmaya gerek yoktur kanaatindeyim:
Risks and benefits of applying boron fertilizer to soybeans | MSU Extension (http://msue.anr.msu.edu/news/risks_and_benefits_of_applying_boron_fertilizer_to _soybeans)
Bizde de safi bor içeren ürünler ''gübre'' olarak tanıtılmaktadır:
http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/pro_detay.asp?gId=2&fId=6
http://www.yalovagubre.com/borax/
Yaprak sararmasını bor eksikliğine işaret ettiğini söylüyorlar.
.
...BOR FAZLALIĞI
Bor toksitetesi diğer pek çok elementin toksisitesinden daha önemlidir. Çünkü bitkiler için yeterli ve gerekli bor miktarı ile zararlı olacak toksik seviye arasındaki fark çok azdır. ( bor gübrelemesi başlı başına teknik bir gübrelemedir. İyi bir teknik bilgiye sahip değilseniz, bitkinizde bor eksiklik veya bor fazlalığı toksisitesi yaratabilirsiniz. Onun için kendini kanıtlamış marka gübrelerden vazgeçmeyin ) Toprakta bitkilerce alınabilir bor miktarı 1 ppm' den düşük ise bor noksanlığı, 5 ppm'den yüksek ise bor fazlalığı söz konusu olabilmektedir. Bu sebeple bor gübrelemesi yaparken toksik etki ortaya çıkması olasılığı yüksektir. Eğer toprağa birkaç yıl ard arda bor içeren gübreler verilecek olursa, izleyen yıllarda yetiştirilecek bitkilerde fazla bordan ileri gelen zararlanmaların görülmesi çok mümkündür. Bu nedenle toprağa yapılacak bor gübrelemelerinde oldukça dikkatli davranmalıdır.
Yaprak gübrelemesi yoluyla bor verilmesi durumunda gübreleme sadece o bitkiye yapıldığı için böyle bir risk yoktur.
Bor toksisitesi daha çok kurak ve yan kurak bölgelerin topraklarında görülür. Bu topraklarda bor düzeyi çoğu kez yüksek olmaktadır. Böyle topraklarda bor toksisitesi bakımından özellikle önemli olan başka bir husus, sulama suyunun bor kapsamıdır. Sulama suyunda bulunan 1 ppm düzeyinde borun duyarlı bitkilerde gözle görülür derecede toksisite simptomlarına neden olduğu, 10 ppm düzeyindeki borun ise dayanıklı bitkilere bile toksik etki yaptığı gözlemlenmiştir.
Bor toksisitesine en duyarlı bitkilerden bazıları şeftali, asma, incir ve fasulyedir. Orta derecede duyarlı bitkiler arpa, bezelye, mısır, patates, yonca, tütün n ve domates bit*kileridir. Şalgam, şeker pancarı ve pamuk bor toksisitesine en dayanıklı bitkilerdendir.
Bor toksisitesinde yaprak uçları sararır ve nekrozlar oluşur. Simptomlar daha sonra yaprak kenarlarına ve orta damara doğru yayılır. Yapraklar yanık bir görünüm alırlar ve erken dökülürler. Bu simptomlar yaşlı yapraklarda görülür.
GETA KİMYA Bitki Beslemede Uzman Kuruluş (http://www.getakimya.com/BitkilerdeBorEksik.aspx)
Besin maddesi eksiklik veya fazlalıkları (http://www.eziraat.net/besin-maddesi-eksiklik-veya-fazlaliklari.html)
...toprakta veya sulama
suyundaki bor derişimin belirli sınırları aşması
durumunda bitki yaprağında sararma, yanma ve
yarılmalar, olgunlaşmış yapraklarda dökülme ve
büyüme hızının yavaşladığını bildirmişlerdir.
Bununla birlikte 2012 yılında özellikle 6 ppm bor
uygulanmış fidanların yaşlı yapraklarının (alt) uçlarında
kurumalar meydana gelmiştir. 8 ppm uygulamasında ise
1 yıllık borlu sularla sulama sonucunda fidanların
kurumasına ve çalı olmasına neden olduğu
belirlenmiştir. 2013 yılında ise 4-6 ve 8 ppm bor
uygulanan bitkilerde nekroz şeklinde yanmalar
gözlemlenmiş...
http://www.agaclar.net/forum/1319917-post297.htm
Tam tersine, toprakta veya bitkide bor fazlalığı kloroza yani sararmalara, dökülmelere neden olabilir..
Bor, gerçekten göz kararı yöntemlerle uygulanmaması gereken, fazlalığı durumunda en ağır toksisite sonuçlarına neden olabilen bir elementtir.
Toprağınızı, sulama suyunuzu iyi tanımadan asla kullanmayınız.
Aman Yakup bey..Emin olmadan lütfen birşey yazmayalım..Şimdi, zeytinlerinde bor fazlalığından dolayı yaprak sararması olduğunun bilincinde olmayan bir vatandaş bor eksikliği var diye bir de bol bol bor uygulaması yaparsa sonuç tam bir felaket olmaz mı ?
...
Aman Yakup bey..Emin olmadan lütfen birşey yazmayalım..Şimdi, zeytinlerinde bor fazlalığından dolayı yaprak sararması olduğunun bilincinde olmayan bir vatandaş bor eksikliği var diye bir de bol bol bor uygulaması yaparsa sonuç tam bir felaket olmaz mı ?
Eğer bu uyarınız bana ise, merak etmeyiniz. Gerek fuarlarda, gerekse çeşitli sunumlarda, sebep-sonuç ilişkisi kurarak anlatım yapmaktayım.
Borun bitki ve topraktaki hareketini, bitkiyi neye teşvik ettiğini, çiftçinin nasıl deneme yaparak kendi kararını nasıl vermesi gerektiğini vs gayet basit bir dille anlatıyorum.
Bu konuda içim çok rahat. Hem bu konu başlığı altında kimseye mucize vaad etmedim ki. Hep tartışmaya çalıştım. Ha bu demek değildir ki hata yapmayacağım. İnşaallah kimsenin yanlış yapmasının müsebbibi olmam.
Selamlar
MeyveliTepe
20-09-2014, 13:26
Borun gübre olarak adlandırılıp adlandırılmaması işin çok da önemli olmayan minör bir tarafı bence.
Gübre denilince bitkilerin major olarak aldıkları besinler N,P,K akla gelir, belki bunların yanında ikincil olmakla beraber ppm değerlerinin yüksek olduğu Ca, Mg ve S ilave edilebilir. Mikro elementler Fe, Cu, Mn, B, Cl, Mo çok küçük miktarlarda alınırlar, öyleki bitkilerin ihtiyaç duyduğu nitrojen miktarı ile B miktarı arasında bitkisine göre 100-150 misli fark vardır. Bu yüzden "borlu gübre" denildiğinde içinde büyük miktarda N ve/veya P ve/veya K olan bir gübrede iz element olarak B olduğu da anlaşılır.
Mikro elementlerde miktarlar çok düşük olduğu için toksidite sınırları da oldukça düşük oluyor haliyle.
Etidot 67'nin ambalajında bazı kullanım miktarları önerisi de yer alıyor. En altta, topraktaki B miktarının sıfır olduğu var sayılarak bu miktarlar önerilmiştir gibi bir ibare var.
Ülkemizdeki en fakir toprakta bile B oranının sıfır olduğunu sanmam. Bu durumda çiftçinin tarlasındaki bor oranını biliyor olması şart. Öyleki hasbelkader tarlasına bor verdikten sonraki durumu da biliyor olmalı. Sorun şu ki, kaç çiftçi tarlasında düzenli olarak analiz yaptırıyor? Çok az, yaptırsa bile düzenli değil.
Bu durumda önerilen miktarlar da fazlasıyla önem kazanıyor. Söz gelimi ambalajda zeytin için yılda iki defa ağaç başına 70'er gr Etidot 67 önerilmiş. Ağacın büyüklüğü konusunda bir şey denmemiş.
Kaba bir bakkal hesabı yaparsak 70 gr ürün 14gr saf bor demektir. Zeytinin kök bölgesini büyük bir ağaç için 5m2 kabul etsek kabaca 9 ppm bor verilmesi anlamına geliyor. Yılda iki defadan 18 ppm eder. Her yıl tekrarlandığında ise büyük bir birikim oluşması söz konusu. Oysa bitki köklerinin bulunduğu topraktaki bor oranının 1,5 ppm'den büyük olması fazla kabul ediliyor. Bu durumda bir yanlışlık var demektir. Belki bu kaba bakkal hesabında belki de önerilen miktarda. Açıklık kazandırmak adına ağaç başına 70gr etidot 67 önerisinin arkasındaki hesabı bilmek isterdim.
Borun tarımsal ve çevresel etkileri (http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/3d7dc096493e1f7_ek.pdf)
Çok önemli, can alıcı hususlara değinmişsiniz..
Etidot-67 ürününün kullanım miktarlarının sıralandığı yerin en altında ''topraktaki B miktarının sıfır olduğu var sayılarak bu miktarlar önerilmiştir'' diye uyarıda bulunulmuş ama bu uyarı notu bende aynen bankaların kredi sözleşmeleri, Gsm firmaları sözleşmelerinin en altında minik yazılarla yazılan bölümleri hatırlattı..İnsanlar genelde bunları ya görmez ya da okumadan atarlar imzaları..
Keşke Etidot-67 üzerine kırmızı ve büyük harflerle bu uyarı yapılabilseydi..İnsanların daha ilk bakışta gözüne çarpardı bu husus..
Ayrıca, ben de sizin dediğiniz gibi Etidot-67 kullanım yüzde ve oranlarını çok yüksek buluyorum Sn.Meyvelitepe..
Hangi araştırmaya göre bulunmuş bu miktarlar bilemiyoruz..
Daha önce de yazdığım gibi, Etidot-67 üzerinde önerilen miktarları ben gerçekten zeytinlerime vermeğe cesaret edemem..
Zeytinliğimi kurduğum 2000 yılından sonra Eskişehir'den satın aldığım 3 litre sıvı Bortrac bana 5-6 yıl yetti..
Son 3 yıldan beri de sadece DoktorTarsa'nın Proton veya Acotrop denizyosunlarındaki 100 ppm borla yetiniyorum..
20 litrelik akülü sırt tulumbama 20-25 gram denizyosunu karıştırıyorum..6 tulumba 170 fidana yetiyor..Yılda 5 kez yapraktan veriyorum..Her seferinde 150 gram hesabıyla yıllık 5 kez uygulama sonucunda toplamda 1 kilo kadar denizyosunu kullanıyorum 5 dekarlık zeytinliğimde..
Tarsa'nın 1 kilo denizyosununda 250 ppm bor olduğına göre ağaç başına 1.5 ppm bor vermiş sayılırım..ama tulumbayla yapraktan verirken fidan başına püskürttüğüm gübreli suyun ortalama 700 gram olduğunu varsayarsak ve bitki yapraklarına yapışan miktarın da ancak 250 gram olduğunu düşünürsek, gerçekten zeytinlerimi riske sokmayacak miktarda bor verdiğim anlaşılabilecektir.
Böyle eser miktarlarda uygulamalar yapmak daha mantıklı geliyor bana..Çok ta memnunum bu uygulamalarımdan..
Umarım hesaplamalarımda hata yapmamışımdır.
Düşük oranlarda kullanılan bor, bitkiler için gerekli olup yüksek konsantrasyonlarda ise toksik etkiye sahiptir. Bor, bu özelliğinden dolayı yabani ot kontrolünde herbisit olarak yüksek dozlarda kullanılmaktadır. Özellikle kara ve demiryolu kenarlarındaki yabani otların temizlenmesinde etkin olarak kullanılmaktadır. Borlu yabani ot temizleyiciler, boraks ve borik asit ile üretilmekte, genellikle de sodyum klorür ve diğer toksik kimyasallarla karıştırılmaktadır.
Benzer şekilde bor ürünleri, böcek/haşere ile mücadelede pestisit, ahşap malzemeleri mantar gibi zararlı organizmalardan korumak amacıyla da fungusit olarak kullanılmaktadır.
BOR HAKKINDA >> Bor Kullanım Alanları >> Tarım (http://www.etimaden.gov.tr/tarim-80s.htm)
İlk defa böyle bir bilgiyi okudum..Fazlası otları öldürebildiğine göre, binbir emekle yetiştirdiğimiz fidanlarda da neler yapmaz ki..
Zeytin başlığında bu yıl bizim köydeki zeytin verimlerinden bahsetmiştim..Buraya da birkaç satır yazayım..
Köyümüzde 15 kadar kişinin zeytinliği var..Fakat, benim fidanlık hariç diğer bahçelerdeki zeytinlerde zeytin ya hiç yok ya da çok az..
Köylüler bunu, çiçeklenme döneminde sık sık yağan yağmurlara yoruyorlar..
Ama, benim aklıma bor eksikliği de gelmiyor değil..
Çünkü, köyde zeytin ekili bahçelerin hemen hepsi kaba kumlu toprak..Cıgır cıgır kum, çakıl..
Bor'un da toprakta hareketli ve kolayca yıkandığını düşünürsek acaba özellikle bu yıl son zamanlarda yağan yağmurlar topraktaki bor eksikliğini iyice arttırmış olamaz mı ?
Aynı iklim koşullarında oldukları halde, sadece benim zeytin fidanlarımda özellikle 15 yılın en çok zeytin tanesi oluşunu, 3 yıldan beri yapraktan uyguladığım denizyosunundaki bor sayesinde olabileceğini de düşünmeden edemiyorum.
MeyveliTepe
20-09-2014, 15:34
Ama, benim aklıma bor eksikliği de gelmiyor değil..
Çünkü, köyde zeytin ekili bahçelerin hemen hepsi kaba kumlu toprak..Cıgır cıgır kum, çakıl..
Bor'un da toprakta hareketli ve kolayca yıkandığını düşünürsek acaba özellikle bu yıl son zamanlarda yağan yağmurlar topraktaki bor eksikliğini iyice arttırmış olamaz mı ?
Bunu pek zannetmiyorum. Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz. Yıkanma sorunu varsa önce esas elementler yıkanır ki, bitkinin yaşayabilmesi için öncelikle onlar hayati. Çiçeklerin meyve tutmasında benim bildiğim çinko çok daha etkili. Öte yandan bu yıl olan, çiçekteyken yağmur yağmasından çok yağmur aralarında birden bire parlayan güneş. Bir çok çiçek bu yüzden yandı. Bazı dallar zeytinden yıkılıyor, bazılarında hiç yok, aynı bahçede bazı ağaçlar tam yüklü bazıları bomboş.
Borun gübre olarak adlandırılıp adlandırılmaması işin çok da önemli olmayan minör bir tarafı bence.
Gübre denilince bitkilerin major olarak aldıkları besinler N,P,K akla gelir, belki bunların yanında ikincil olmakla beraber ppm değerlerinin yüksek olduğu Ca, Mg ve S ilave edilebilir. Mikro elementler Fe, Cu, Mn, B, Cl, Mo çok küçük miktarlarda alınırlar, öyleki bitkilerin ihtiyaç duyduğu nitrojen miktarı ile B miktarı arasında bitkisine göre 100-150 misli fark vardır. Bu yüzden "borlu gübre" denildiğinde içinde büyük miktarda N ve/veya P ve/veya K olan bir gübrede iz element olarak B olduğu da anlaşılır.
Mikro elementlerde miktarlar çok düşük olduğu için toksidite sınırları da oldukça düşük oluyor haliyle.
Etidot 67'nin ambalajında bazı kullanım miktarları önerisi de yer alıyor. En altta, topraktaki B miktarının sıfır olduğu var sayılarak bu miktarlar önerilmiştir gibi bir ibare var.
Ülkemizdeki en fakir toprakta bile B oranının sıfır olduğunu sanmam. Bu durumda çiftçinin tarlasındaki bor oranını biliyor olması şart. Öyleki hasbelkader tarlasına bor verdikten sonraki durumu da biliyor olmalı. Sorun şu ki, kaç çiftçi tarlasında düzenli olarak analiz yaptırıyor? Çok az, yaptırsa bile düzenli değil.
Bu durumda önerilen miktarlar da fazlasıyla önem kazanıyor. Söz gelimi ambalajda zeytin için yılda iki defa ağaç başına 70'er gr Etidot 67 önerilmiş. Ağacın büyüklüğü konusunda bir şey denmemiş.
Kaba bir bakkal hesabı yaparsak 70 gr ürün 14gr saf bor demektir. Zeytinin kök bölgesini büyük bir ağaç için 5m2 kabul etsek kabaca 9 ppm bor verilmesi anlamına geliyor. Yılda iki defadan 18 ppm eder. Her yıl tekrarlandığında ise büyük bir birikim oluşması söz konusu. Oysa bitki köklerinin bulunduğu topraktaki bor oranının 1,5 ppm'den büyük olması fazla kabul ediliyor. Bu durumda bir yanlışlık var demektir. Belki bu kaba bakkal hesabında belki de önerilen miktarda. Açıklık kazandırmak adına ağaç başına 70gr etidot 67 önerisinin arkasındaki hesabı bilmek isterdim.
Borun tarımsal ve çevresel etkileri (http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/3d7dc096493e1f7_ek.pdf)
Tespitlerinize katılıyorum. Ayrıca olayın bu şekilde tartışılmasına katkıda bulunduğunuz için de teşekkür ederim.
Benim de gayretimdeki ana amacım bu hususların irdelenmesi zaten.
"Borlu gübre" tanımlamasına hangi maksat ile sebebiyet verdiğimi daha önce de izah ettim.
Ancak "gübre" kelimesi anlam ve kapsam olarak tüm iz elementleri de kapsar.
Kullanım miktarlarına gelince, ambalajdaki bilgi eksiklikleri konusunda yine size hak veriyorum. Miktarlar konusunda teoride belki tamamen haklısınız. Pratikte ise bu miktarlardan fazlasını düzenli kullananlar var. Daha etkin ve yerli araştırmalar yapılmalı.
Özellikle bazı eski yabancı yayınları incelediğimde de ambalaj üzerindeki miktarlara eşdeğer miktarların önerildiğini gördüm.
Ancak, ambalaj üzerindeki miktarlar benim tarafımdan tespit edilmedi. Bu konuda Kurumumdan bilgi isteyebilirsiniz.
Bu sayfayı bir vatandaş olarak açtığımı belirtmek isterim. Burada yazdıklarımdan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz. Buradaki hatalar bana, ürün ve ambalajındaki hatalar ise üreticisine aittir.
Saygılarımla
Çok önemli, can alıcı hususlara değinmişsiniz..
Etidot-67 ürününün kullanım miktarlarının sıralandığı yerin en altında ''topraktaki B miktarının sıfır olduğu var sayılarak bu miktarlar önerilmiştir'' diye uyarıda bulunulmuş ama bu uyarı notu bende aynen bankaların kredi sözleşmeleri, Gsm firmaları sözleşmelerinin en altında minik yazılarla yazılan bölümleri hatırlattı..İnsanlar genelde bunları ya görmez ya da okumadan atarlar imzaları..
Keşke Etidot-67 üzerine kırmızı ve büyük harflerle bu uyarı yapılabilseydi..İnsanların daha ilk bakışta gözüne çarpardı bu husus.
Ambalaj revizyonu ile ilgili söz hakkım olursa ve bu önerinizi unutmazsam, bu konuda gayret edeceğimi bilmenizi isterim.
Düşük oranlarda kullanılan bor, bitkiler için gerekli olup yüksek konsantrasyonlarda ise toksik etkiye sahiptir. Bor, bu özelliğinden dolayı yabani ot kontrolünde herbisit olarak yüksek dozlarda kullanılmaktadır. Özellikle kara ve demiryolu kenarlarındaki yabani otların temizlenmesinde etkin olarak kullanılmaktadır. Borlu yabani ot temizleyiciler, boraks ve borik asit ile üretilmekte, genellikle de sodyum klorür ve diğer toksik kimyasallarla karıştırılmaktadır.
BOR HAKKINDA >> Bor Kullanım Alanları >> Tarım (http://www.etimaden.gov.tr/tarim-80s.htm)
İlk defa böyle bir bilgiyi okudum..Fazlası otları öldürebildiğine göre, binbir emekle yetiştirdiğimiz fidanlarda da neler yapmaz ki..
Aşırılık, sadece bor için değerlendirilmemeli ancak...
Bunu pek zannetmiyorum. Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz. Yıkanma sorunu varsa önce esas elementler yıkanır ki, bitkinin yaşayabilmesi için öncelikle onlar hayati. Çiçeklerin meyve tutmasında benim bildiğim çinko çok daha etkili. Öte yandan bu yıl olan, çiçekteyken yağmur yağmasından çok yağmur aralarında birden bire parlayan güneş. Bir çok çiçek bu yüzden yandı. Bazı dallar zeytinden yıkılıyor, bazılarında hiç yok, aynı bahçede bazı ağaçlar tam yüklü bazıları bomboş.
Bor, daha çok bitkisel yiyeceklerden eser olarak sağlanan bir elementtir. Özellikle kemikler ve dişlerin yapısında bulunmaktadır (McCoy ve ark., 1994). Son yıllarda daha çok Bor’un eklem ve kemik sağlığı açısından önemi üzerinde durulmaktadır. Ayrıca beyin fonksiyonları ile ilgili çalışmalar da yapılmaktadır (Murray, 1998).
Bor vücuttaki kalsiyum, magnezyum ve fosfor absorpsiyonunu dengeleyici rolü ile kemik sağlığı açısından önemli bir elementtir. En yaygın olarak osteoartirit, osteoporoz ve romatoit artirit’in tedavilerinde kullanılmaktadır. Bor, bu hastalıkları önlediği gibi tedavilerinde de önemli yer teşkil etmektedir.
Bor bitki bünyesinde immobil olduğu için hareketi sınırlıdır. Borun bitkide yukarı doğru taşınmasında transpirasyonun etkili olduğu saptanmıştır (Michael, 1969).
Mevcut bilgilere göre, bitkiler tarafından bor alınımı ve farklı organlara taşınmasının bitkinin su alımı ve ksilemdeki hareketi ile yakından ilişkili olduğu ve ayrıca bor taşınmanın bitki türleri arasında farklılıklar olduğu belirlenmiştir (Marscher, 1976).
Birçok araştırmaya göre bor, bitki bünyesinde karbonhidrat ve protein metabolizmasında, hücre zarı, doku farklılaşmasında, oksin ve fenol metabolizmasında, membran permeabilitesinde, kök uzaması, nükleik asit, protein ve indol Asetik Asit (IAA) metabolizması üzerinde polen çimlenmesinde ve polen tüpü büyümesinde, bor sekerlerin taşınmasında, hücre duvarı yapısında, yaprağın uzama ve genişlemesinde, karbonhidrat, RNA ve IAA metabolizmalarında, solunum ve transpirasyonu düzenlenmesinde, virüs ve fungal hastalıklara karsı olduğu kadar böcek zararlarına karsı da dayanıklılık kazanmalarında önemli rol oynamaktadır (Marscher, 1995).
Verim çağındaki Manzanillo zeytin çeşidinin ağaçlarında çeşitli organlarındaki bor taşımını, mannitol ve glukoz konsantrasyonlarım ve bor uygulamalarının eriyebilir karbonhidratların düzeyi üzerine etkisini incelemişlerdir. Bu nedenle yapraktan bor uygulayarak floem yoluyla bazı meyve türlerinde kolayca ağacın farklı organlarına taşınabilmektedir. Bazı zeytin çeşitlerinde yapılan dışsal bu uygulamaların generatif organların B içeriğinin yükselterek dolaylı bir şekilde verim artısına yol açtığı bildirilmiştir. Aynı zamanda B noksanlığı belirtisi görülmeyen meyve ağaçlarında dahi yapraktan B uygulamasının badem, zeytin, elma, vişne gibi çeşitli meyve türlerinde meyve verimi arttırdığını göstermektedir (Perica ve ark. 2001).
Zeytinlerde çiçeklenmeden önce yapraktan bor uygulamasının meyve tutumu üzerine etkisini araştırmışlardır. Araştırıcılar, iki yıl süre ile yaptıkları denemede bor noksanlığı göstermeyen zeytin ağaçlarına dört aynı dozda bor çözeltisi püskürtmüşlerdir. Araştırmada yapraktan bor uygulamasının zeytinde çiçek ve meyve tutma yüzdesini önemli ölçüde arttırdığı saptanmıştır (Penca ve ark. 2001)
Bu bilgiler ''ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ-BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Şemsigül AYBABA
GEMLİK ZEYTİN ÇEŞİDİNDE DAL EĞME İLE BİRLİKTE YAPRAKTAN BOR VE ÇİNKO UYGULAMALARININ MEYVE VERİMİ VE KALİTE ÜZERİNE ETKİSİ-ADANA, 2010'' yüksek lisans tezinden alınmıştır.Tez Prof. Dr. Ömer GEZEREL Prof. Dr. Ali KÜDEN Prof. Dr.Zülküf KAYA tarafından kabul edilmiştir.
Sn. Meyvelitepe,
Generatif organların gelişimi, çiçeklenme, polen yapısı ve dolayısıyla meyve tutumu üzerine en az çinko kadar etkisi var bor'un da..
'' Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz'' gibi kesin yargılarda bulunulmamalı..
''Yıkanma sorunu varsa önce esas elementler yıkanır'' öngörünüz de biraz hatalı..Toprakta en hızlı yıkanan besin maddeleri azot, ca, mg ve bordur..
Ana besin maddelerinden potasyum ve fosfor toprak kolloidleri üstünde tutuldukları için yıkanmaları zordur.
Sn. Pria,
Son yazdıklarınıza bir ekleme-düzeltme yapmak durumundayım.
Bor tamamen immobil değil. Şimdi adını hatırlamadığım bir şeker molekülüne bağlanarak hareket edebiliyor. Buna bademi örnek gösteriyorlar. Bor bitkilerin çoğunda yaprakta depo edilirken, badem yeşil kabuğunda yüksek oranda bor bulunmuş. Unutmazsam, hafta içi ilgili çalışmayı belirtirim.
Yıkanma için söylediklerinize ekleyecek bir şeyim yok. Ancak elementlerin topraktaki hareketi üzerine daha çok düşünürseniz neler söyleyeceğinizi merak ediyorum.
Bir de şu deniz yosunu. Onun hakkında çok olumlu konuşuyorlar.
Saygılarımla
Sn. Pria,
Son yazdıklarınıza bir ekleme-düzeltme yapmak durumundayım.
Bor tamamen immobil değil. Şimdi adını hatırlamadığım bir şeker molekülüne bağlanarak hareket edebiliyor. Buna bademi örnek gösteriyorlar. Bor bitkilerin çoğunda yaprakta depo edilirken, badem yeşil kabuğunda yüksek oranda bor bulunmuş. Unutmazsam, hafta içi ilgili çalışmayı belirtirim.
Yukarıda Şemsigül AYBABA tarafından yazılıp kabul edilmiş yüksek lisans tezinde aşağıdaki bilgiler var:
''Bor toprakta borik asit ya da borat şeklinde bulunur. Bitkilerce bor iyonize olmamış borik asit formunda alınmaktadır. Bitkide hareketi oldukça sınırlıdır ve bitkilerde xylem dokusunda transprasyon etkisi ile taşınır...
...Bor bitki bünyesinde immobil olduğu için hareketi sınırlıdır. Borun bitkide
yukarı doğru taşınmasında transpirasyonun (terleme) etkili olduğu saptanmıştır (Michael,
1969).
Mevcut bilgilere göre, bitkiler tarafından bor alınımı ve farklı organlara
taşınmasının bitkinin su alımı ve ksilemdeki hareketi ile yakından ilişkili olduğu ve ayrıca bor taşınmanın bitki türleri arasında farklılıklar olduğu belirlenmiştir
(Marscher, 1976).
....Verim çağındaki Manzanillo zeytin çeşidinin ağaçlarında çeşitli
organlarındaki bor taşımını, mannitol ve glukoz konsantrasyonlarım ve bor
uygulamalarının eriyebilir karbonhidratların düzeyi üzerine etkisini incelemişlerdir.
Bu nedenle yapraktan bor uygulayarak floem yoluyla bazı meyve türlerinde kolayca ağacın farklı organlarına taşınabilmektedir.
...Topraktan Zn (çinko) uygulamasının meyve ağaçlarında çok iyi sonuçlar vermediğini çünkü meyve ağaçlarının köklerinin derinlere yayıldığını ve çinkonun da toprakta zor ilerleyen bir element olduğunu belirtmiştir. Yaprak gübreleri daha etkili olmalarına rağmen yapraklardan absorbe edilen Zn’nun bitkilerde zor taşınan bir element
olduğunu, bu yüzden yaprak uygulamalarında tekrarlamayı gerektirdiğini ve bu
durumun yaprak gübrelerinin etkinliğini azalttığını, bütün bitki kısımlarında Zn
noksanlığına sebep olduğunu bildirmiştir. ''
transpirationtraglor.cu.edu.tr/objects/objectFile/UjZwPdEh-2982013-25.pdf
Dedim ya hafta içi borun şekere bağlanması hk. Olan çalışmayı belirtirim inşaallah.
Fakat ben toprakta element hareketleri hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.
MeyveliTepe
20-09-2014, 19:24
Generatif organların gelişimi, çiçeklenme, polen yapısı ve dolayısıyla meyve tutumu üzerine en az çinko kadar etkisi var bor'un da..
'' Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz'' gibi kesin yargılarda bulunulmamalı..
''Yıkanma sorunu varsa önce esas elementler yıkanır'' öngörünüz de biraz hatalı..Toprakta en hızlı yıkanan besin maddeleri azot, ca, mg ve bordur..
Ana besin maddelerinden potasyum ve fosfor toprak kolloidleri üstünde tutuldukları için yıkanmaları zordur.
O zaman kesin bor eksikliğidir, hemen ağaç başına 70 gr etidot vermeli, hasat sonrası bir 70 gr daha.
Benim çiftçi geri dönüşlerine göre düşüncem (iddia değil) çinkonun meyvenin bitkiye sağlam bağlanması yönünde. Ama polen miktar ve kalitesi üzerine borun çinkodan önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir de şu deniz yosunu. Onun hakkında çok olumlu konuşuyorlar.
Saygılarımla
Forumda sanırım denizyosunu ile ilgili benden fazla konuşan-yazan yoktur.
O benim İstanbul'daki saksı biberlerime, nergislerime ve en önemlisi de zeytinlerime uyguladığım vazgeçilmez bir besin maddesi..
İçeriğinde yok yok..
Boru da, çinkosu da, azotu da, algnic asiti, gbberalini, proteini, karbonhidratı, azotu, fosforu potası da, yani herşey var sayılır..
Üç yıl oldu herhalde kullanmaya başlayalı..
Yapraktan yılda 5 kez veriyorum.
Çok çok memnunum..
Aşırı kaba kumlu, organik maddece çok fakir fidanlığımda beni her yıl çuval çuval yok 18x46, yok 15x15x15, yok %26 CAN yok bilmem ne kimyasal gübre kullanmaktan kurtardı..
Ama, yerli markalara kusura bakmasınlar güvenmiyorum..İlle de PROTON veya ACOTROP:
Organik Gübreler | DRT TARIM (http://www.drt.com.tr/BitkiBesleme.aspx?sayfa=organik)
DRT TARIM | Aylk E-Blten (http://www.drt.com.tr/blog/labels/proton.html)
O zaman kesin bor eksikliğidir, hemen ağaç başına 70 gr etidot vermeli, hasat sonrası bir 70 gr daha.
Valla ne yalan söyliyeyim; eskiden biraz da gençlik heyecanıyla köyde her sorana, merak edene elimden geldiği kadar birşeyler söyleyip, bilgilerimi aktarmaya çalışıp ikna etmeğe çalışır ve zevk te alırdım..
Ama artık usandım bu laf anlatmanın zorluklarından..
Adama anlatıyorsun, tekrar tekrar anlatıyorsun, işin püf noktalarını, kullanımlardaki ölçü ve dikkat edilmesi gereken hususları ince ince anlatıyorsun..gene de gidip senin tam dediğin, istediğin, kastettiğin şekilde yapmıyor köydeki çiftçiler..
Sıkıştı mı da ''bişey olmaz abi, boşver'' deyiveriyorlar ki, insan kahroluyor..
Artık bu tür konulara girmek ve soruları yanıtlamaktan kaçınıyorum..
''Git ziraate sor'' deyip başımdan savıyorum..
Çünkü, karşınızdaki insana teknik altyapısı olmadığı için, kavram, yöntem bilgisi olmadığı için birşeyler anlatıp izah etmek deveye hendek atlatmaktan zor..
Adama uzun uzun anlatırsın yapması gerekenleri..Sonuç iyi olursa amenna..Ama sonuç kendi kişisel uygulama hatasından kaynaklansa bile sorumlu siz olursunuz.
Bu yüzden stresli mevzulara girmiyorum artık köyde..
birnefestoprak
20-09-2014, 20:03
Basindan beri ifade etmeye calistigim sey, konuyu Turkce'deki veya Ingilizce'deki gunluk kullanimdaki karsiliklariyla ifade etmenin, ozellikle tarimda inovatif urunlerin kullanimi konusundaki egitimi cok yetersiz olan ciftciler arasinda, buyuk kafa karisikliklarina yol acacagi cunku zaten sorun, gubre sozcugunun uretici tarafindan ister urun etiketinde olsun, ister urun tanitiminda olsun, kullanilma seklinden kaynaklaniyor. Gunluk dilde, bir baska ciftciyle, bir arkadasimizla konusurken "bugun brokolileri Bor'la gubreledim", "bugun brokolilere Bor verdim", "bugun brokolileri Bor'la besledim", "bugun brokolilere Bor besini verdim", "Bugun brokolilere Bor nutrienti verdim" gibi ifadeleri kullanabilirsiniz, hatta teknik bir konuyu aciklarken "Bor gubresi" diyebilirsiniz; bunda bir sorun yok. Sorun, tanim itibariyle bitkinin ihtiyaci olan ana elementler disinda bitkiye verilen (cogu kez verilmese de olabilecek) ornegin bitkiye verilmesi gereken azotlu gubreyle arasinda miktar bakimindan dunyalar kadar fark olan ve ozellikle su tablasinin yuksek oldugu tarim arazilerinde topraga verilme dozaji cok dikkatle takip edilmesi gereken iz elementlerin, israrla urun saticilari/temsilcileri tarafindan gubre olarak sunulmasinda. Bu anlamda, sertifikalandirma konusunda Tarim ve Koy Isleri Bakanligi ile AB mevzuati arasinda nasil bir iliski var, bilen birisi varsa aciklayabilirse sevinirim.
Simdi konunun ozellikle Yakup Bey'in verdigi referanslarla evrilme asamalarini ozetleyeyim:
- Ozetle "Solubor'a bakin, Etidot-67'nin muadili bir urun", dedi. Solubor'u ABD'de sertifikalandiran OMRI'nin sayfasina baktik. Gubre ve toprak bilesenleri ust kategorisinin icinde Bor urunleri-sentetik sinifinda tanitildigini ve urunun internetteki brosurunde tek basina kullanilabilecegi gibi gubrelerle birlikte kullanilabileceginin de ifade edildigini gorduk.
- Sonra, "biz OMRI'ye ya da ABD'ye degil AB mevzuatina uygun olarak urunumuzu etiketlendirdik", dedi. Bu noktan sonra, Ingiltere'deki bir kurum olan ve urun sertifikalandirmasini AB mevzuatina uygun olarak gerceklestiren Soil Association'in sayfasindan Solubor'un nasil sertifikalandirildigina baktik. OMRI'ye benzer sekilde, burda da Solubor'un iz elementler sinifinda degerlendirildigini gorduk.
- En sonunda geldigimiz noktada ise "bakanlik tarafindan gubre sertifikasi verilmis; o yuzden de bakin boyle bir firma var, urununun ustune 'sivi Bor gubresi' yazmis" konumundayiz.
Bir kere hangi referans ustunden gidecegimize karar vermemiz gerek. Hemen bu noktada daha once sordugum bir soruyu bu sefer tersten sorayim; yalniz yanit verirken lutfen "hepimizin gubre tanimi birbirinden farkli" demeyin:
Eger Etidot-67 gubreyse, Solubor da gubre midir?
Yerli urunlerdeki en onemli sorunlardan biri: Etiketleme
Simdi, Sn pria'nin verdigi Gubretas ornegi ustunden gidelim (bu firma, urun icerikleri bakimindan internette gordugum en detayli yerli orneklerden birini sunmus): Bu sayfada (http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/default.asp?gId=2) urunlerini tanitmislar.
Tanim itibariyle gubre sinifina giren urunlerinden birine bakalim:
Gbre Fabrikalar T.A.. (http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/pro_detay.asp?gId=2&fId=3)
Garanti edilen icerik miktarlarini okuduktan sonra lutfen urun resminin altindaki aciklamaya da bakin, soyle diyor:
İz elementli NPK gübre çözeltisidir. Bileşimindeki temel besin maddeleri (azot, fosfor, potasyum) ve iz elementler (çinko, demir, bor, bakır, mangan, molibden) ile bitkinin dengeli beslenmesini sağlayarak ürün randımanını yükseltir.
Kullanilan dil bakimindan bir degerlendirme yapalim:
"Iz elementli gubre cozeltisi" yani "urun gubre cozeltisi ama icinde iz elementler de var. Eger iz elementler olmasaydi da urun gubre cozeltisi olurdu", demek degilse, ne anliyorsunuz?
Devam edelim, Sn pria'nin verdigi "Bor gubresi" orneginden gidelim:
Gbre Fabrikalar T.A.. (http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/pro_detay.asp?gId=2&fId=6)
Garanti edilen icerikte suda cozunebilen Bor'dan baska birsey var mi? Hayir. Peki buna ragmen urun ustunde Bor cozeltisi mi diyor? Hayir. Cozeltide Boratli Gubre diyor.
Kafaniz yeterince karismadiysa, sonraki ornege bakalim:
Gbre Fabrikalar T.A.. (http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/pro_detay.asp?gId=2&fId=4)
Urunun ustunde Kalsiyum Nitrat cozeltisi yaziyor (asagidaki aciklamada da Kalsiyum gubresi ifadesi var). Borlu cozelti gubreyse, bu niye gubre degil, bunu aciklayabilir misiniz?
Michigan Eyalet Universitesi (MSU) Agriculture Extension Office sayfasindaki yazi
Extension Office, Turkce'de sanirim "bugun Ziraat'e gittim; muhendis beyle konustum" seklinde karsilanabilir. MSU, benim de mezunu oldugum, 1855 yilinda ziraat koleji olarak kurulup sonradan baska dallarda genislemis bir okul. Extension Office ise, okulun Michigan'da yasayanlara, ciftcilere danismanlik hizmeti veren, universitenin halka dokundugu uzanti. Universitenin, akademik arastirmalariyla dogrudan bir ilgisi yok. Ulke genelindeki okullarin, ciftciye yardimci olmak icin kurduklari "agriculture extension"lari vardir. Yaziyi yazan kisi, bu uzantida calisan birisi; boyle bir terimi kullanmis. Akademik titri olup icinde "boron fertilizer" ifadesi gecen akademik makale de yazabilirdi; Bor'un kullanilma seklini en iyi karsilayan terimin "fertilizer" oldugunu dusunuyorsa, kullanabilir. Bu, Solubor'un "gubre" olarak tescillendigini ve endustri standardini degistirmez. Michigan dahil butun eyaletlerde, bir urunun "fertilizer" statusune girebilmesi icin, urunun icinde N-P-K bulunmasi ve urun paketinin on yuzunde N-P-K yuzdelerinin, urunun arkasinda da detayli analiz bilgilerinin verilmesi yasal zorunluluktur. Bunun disinda iz elementler de urun icinde bulunabilir ama bu iz elementler, urunun gubre olarak tanimlanmasina engel veya gerekce degildir.
Butun bunlari, ABD veya Avrupa referanslarini bir kenara birakalim. Eger, piyasaya surdugunuz urun ne olursa olsun, ustunde Borlu Gubre ifadesi yoksa, urunun tanitimini bu sekilde yapmaniz etik kurallar acisindan yanlistir, duzeltilmesi gerekir.
Internetten bulabildigim, urunun fotograf makinesiyle cekilmis on yuzunu asagiya ekliyorum. Maalesef kucuk harflerle yazilanlar okunmuyor ama okuyabildigim kadariyla, bu konunun basliginin
sadece Etidot-67 ya da
Etidot-67 (Disodium Octaborate Tetrahydrate)
'ten baska birsey olmamasi gerekir. En bastan bu ifadeyi duzeltmeden, urun uygulamasinin arazide nasil yapilmasi gerektigini tartismak zorlasir.
518125
Türkçe sözlük:
Gübre
Verimi arttırmak için topraga dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre.
İngilizce sözlük:
Gübre:
fertilizer, manure, dung, droppings, dressing, plant food , artificial manure, chemical manure, kainite
Sayın birnefestoprak,
Aşağıda Michigan Üniversitesi kaynaklı yazıda sık sık ''boron fertilizer'' ibaresi geçmekte..
Amerika'da dahi bir üniversite boru gübre olarak tanımlıyorsa aslında bu konuyu pek te uzatmaya gerek yoktur kanaatindeyim:
Risks and benefits of applying boron fertilizer to soybeans | MSU Extension (http://msue.anr.msu.edu/news/risks_and_benefits_of_applying_boron_fertilizer_to _soybeans)
Bizde de safi bor içeren ürünler ''gübre'' olarak tanıtılmaktadır:
Gbre Fabrikalar T.A.. (http://www.gubretas.com.tr/TR/PRODUCTS/pro_detay.asp?gId=2&fId=6)
Borax | Yalova Gübre A.Ş. (http://www.yalovagubre.com/borax/)
birnefestoprak
20-09-2014, 20:20
Tam da bunu kastediyorum. Dediginiz gibi, birilerinin "Birsey olmaz abi, bosver, gubre degil mi bu, bakalim verelim nasil olacak" demesi kacinilmaz. Eger, bu tip urunler, ciftcilere belli kriterlere bagli olarak dagitilmiyor da, her isteyene istedigi kadar veriliyorsa, gecmis olsun zaten.
Uluslararasi sertifikalarda urunun muadilinin belli izinlere tabi tutularak satilabilecegi belirtiliyor. Ciftci, organik tarimda kullanmak istiyorsa, ona organik tarim sertifikasi veren kurumla koordineli bicimde, gozlem ve olcumler yapilarak kullanilmasi gerekiyor. Organik tarim onayi veren kurum, ne kadar etkili calisiyor ve bu konularda teknik destek veriyor mu, konuyu takip ediyor mu hicbir fikrim yok. Ozellikle uzun vadeli etkilerinin gozlenmesi gerek. Bu sene iyi verim aldik, seneye ve sonraki sene de ya sonra? Her sene ekim mevsiminde gubre kullanir gibi kullanilmali mi, ara mi verilmeli? Ara verilmeliyse ne kadar ara verilmeli? Her sene doz asimi yapmadan, paket ustunde verilen sinirlar icinde uygulasaniz bile, bitkileriniz her sene verilen kadarin tamamini kullaniyor mu? Hic mi kumulatif sekilde, sonraki seneye aktararak birikmesi soz konusu degil? Biriken miktarin yarattigi kontaminasyon nedir?
Sıkıştı mı da ''bişey olmaz abi, boşver'' deyiveriyorlar ki, insan kahroluyor..
Artık bu tür konulara girmek ve soruları yanıtlamaktan kaçınıyorum..
Sorun, tanim itibariyle bitkinin ihtiyaci olan ana elementler disinda bitkiye verilen (cogu kez verilmese de olabilecek) ornegin bitkiye verilmesi gereken azotlu gubreyle arasinda miktar bakimindan dunyalar kadar fark olan ve ozellikle su tablasinin yuksek oldugu tarim arazilerinde topraga verilme dozaji cok dikkatle takip edilmesi gereken iz elementlerin...
Bu satırlarınızı yadırgadım biraz...
Bitki yetiştirirken azot fosfor potas gibi asıl madeleri de vermeseniz olur..Bor, çinko , mg'yi de vermeseniz olur..
Bitki gene hayata tutunmaya çalışır ve ölmez..Büyümesi değişir, deforme olur, çalılaşır, meyve vermez, meyve verse de ideal ürün olmaz, vs...
Bizler toprak ve yaprak analizleri birtakım maddelerin eksikliğine işaret ediyorsa bitkinin sağlıklı, bol ürün vermesi için icabında kilolarca azot ta, 10-15 gram bor veya çinko da vermek zorundayız.
Asıl veya tali hiçbir bitki besin maddesi için ''verilmese de olur'' tabirini kullanamayız.
Bitkinin bütüncül gelişip albenili ürünler vermesini istiyorsak hiçbir besin maddesi noksanlığını gözardı edemeyiz.
Miktar kıyaslaması yapmanız da bence gereksiz.
Sizin yaklaşımınız da sn.meyvelitepe'nin bor için kullandığı '' Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz.'' yaklaşımından pek farklı değil..
Kilolarca et süt sebze yersiniz, bazen sağlıklı olmanızı sağlamaz..ama vücudunuzdaki sağlık sorununuz çinko eksikliğinden kaynaklanıyorsa , ufacık çinko takviyeleriyle sağlığınıza kavuşuverirsiniz.
Yediğimiz gıdalardaki çinko, demir ve bor eksiklikleri bile bizi sinsice bazı hastalıkların kucağına itmektedir.
Bunlar için ''alınmasa da olur'' diyemeyiz..Hem insanlar hem bitkiler için elzem maddelerdir bunlar.
Günümüzde üretilen sebze ve meyvelerdeki bor ve çinko azlıkları bile insanlarda sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
birnefestoprak
20-09-2014, 21:01
Ben de onu diyorum Sn pria: Kilolarca azot>>>>10-15 gr Bor. Uygulama olcegi cok farkli (gubre kilolarca uygulanirken Bor, gorece cok kucuk miktarlarda uygulaniyor).
Kullanilmasi dusunulen malzeme, bitkinin alabilecegi, yeterli olan miktarlarda bulunuyorsa verilmesi sart degil. Dediginiz gibi, belli bir analiz sonucunda yetersizlik tespit edildiyse verilir. Her sene ardisik sekilde, analiz yaptirmadan gubre verir gibi verilirse iyi olmaz (siz analiz yaptirip ihtiyaca gore verdiginizi soyluyorsunuz). Ben iz elementleri, genelde meyve lezzetini gelistirmesi icin eser miktarda veriyorum (hem verim hem bitki vigoru bakimindan da karsilastirmali olarak iz element etkisini incelemek ilginc olurdu).
Bu satırlarınızı yadırgadım biraz...
Bitki yetiştirirken azot fosfor potas gibi asıl madeleri de vermeseniz olur..Bor, çinko , mg'yi de vermeseniz olur..
Bitki gene hayata tutunmaya çalışır ve ölmez..Büyümesi değişir, deforme olur, çalılaşır, meyve vermez, meyve verse de ideal ürün olmaz, vs...
Bizler toprak ve yaprak analizleri birtakım maddelerin eksikliğine işaret ediyorsa bitkinin sağlıklı, bol ürün vermesi için icabında kilolarca azot ta, 10-15 gram bor veya çinko da vermek zorundayız.
Asıl veya tali hiçbir bitki besin maddesi için ''verilmese de olur'' tabirini kullanamayız.
Bitkinin bütüncül gelişip albenili ürünler vermesini istiyorsak hiçbir besin maddesi noksanlığını gözardı edemeyiz.
Kullanilmasi dusunulen malzeme, bitkinin alabilecegi, yeterli olan miktarlarda bulunuyorsa verilmesi sart degil. Dediginiz gibi, belli bir analiz sonucunda yetersizlik tespit edildiyse verilir. Her sene ardisik sekilde, analiz yaptirmadan gubre verir gibi verilirse iyi olmaz
Yazdıklarınız sadece iz elementler için değil, temel besin maddeleri olan N-P-K için de geçerli..
Toprağınızda azot fosfor potas yeterli miktarda varsa, bunları da vermezsiniz her yıl..
Örneğin, dönüşümlü tarım yapıp bir yıl bahçenize bakla gibi azot üreten bitkiler ekiyorsanız ertesi yıl toprak analizine falan da gerek olmadan azotlu gübre vermeniz gerekmez..
Toprağımda yeterli N-P,K veya Zn,B, Fe,Mg varsa ve bunların bitki tarafından topraktan alımında herhangibir sorun, sıkıntı yoksa hiçbirini vermeğe gerek yok..
Bu N-P-K için de böyle B,Zn için de böyle..
Toprak tanınıp bilinmeden bunların hiçbiri ''iyi gelir'' mantığıyla verilemez..
Azot fazlalığı ile bor fazlalığının sonuçları arasında bitki sağlığı açısından pek fark yoktur.Azotu da bol kepçe veremezsiniz.
MeyveliTepe
20-09-2014, 23:16
Sn.Pria,
Sizin yaklaşımınız da sn.meyvelitepe'nin bor için kullandığı '' Bitkinin 1 ppm altı ihtiyaç duyduğu bir mineral yüzünden böyle bir şey olmaz.'' yaklaşımından pek farklı değil..
bu ifadem;
Köyümüzde 15 kadar kişinin zeytinliği var..Fakat, benim fidanlık hariç diğer bahçelerdeki zeytinlerde zeytin ya hiç yok ya da çok az..
Köylüler bunu, çiçeklenme döneminde sık sık yağan yağmurlara yoruyorlar..
Ama, benim aklıma bor eksikliği de gelmiyor değil..
Çünkü, köyde zeytin ekili bahçelerin hemen hepsi kaba kumlu toprak..Cıgır cıgır kum, çakıl..
Bor'un da toprakta hareketli ve kolayca yıkandığını düşünürsek acaba özellikle bu yıl son zamanlarda yağan yağmurlar topraktaki bor eksikliğini iyice arttırmış olamaz mı ?
bu ifadeniz üzerine yazılmıştır.
bor bir mikro element olarak bitkiler için gereklidir, aynı demir, bakır,çinko,molibden vb. gibi. Eksikliğinde bitkiler çeşitli arazlar gösterirler.
Ana elementler Azot, fosfor,potasyum ve ikincil elementler kalsiyum, magnezyum ve kükürt ise bitkinin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için elzemdir.
Naklettiğiniz durumda bir an için iklim kaynaklı dış fiziksel etkileri sıfır sayalım (ki sıfır sayamayız) ve ağaçların az çiçeklenmesi, çiçeklerin tozlaşamayıp az meyve bağlamasının tek sebebini bitki beslenmesinde arayalım.
Herhangi başka bir semptoma bakmadan ya da toprak veya yaprak analizi olmadan bor eksikliğine mi yorarız?
Neden çinko eksikliğine yormayız (Türkiye topraklarının %83'ünde çinko eksikliği varmış - alıntı yaptığınız tezde yazıyor)?
Dahası, haydi potasyumu geçelim, neden azot ve fosfor eksikliğine yormayız? Bitkinin bora göre 100 misli daha fazla ihtiyaç duyup kullandığı azotun çiçeklenmede ve meyve bağlamasında (http://journal.ashspublications.org/content/133/5/639.full.pdf)bir etkisi yok mudur sizce?
MeyveliTepe
20-09-2014, 23:21
Azot fazlalığı ile bor fazlalığının sonuçları arasında bitki sağlığı açısından pek fark yoktur.Azotu da bol kepçe veremezsiniz.
Burada şöyle bir durum var, 100 ppm azot yerine 120 ppm azot verirseniz bir şey olmaz, ama 1 ppm bor yerine 21 ppm bor verirseniz bir şey olur.
MeyveliTepe
20-09-2014, 23:28
Kullanım miktarlarına gelince, ambalajdaki bilgi eksiklikleri konusunda yine size hak veriyorum. Miktarlar konusunda teoride belki tamamen haklısınız. Pratikte ise bu miktarlardan fazlasını düzenli kullananlar var. Daha etkin ve yerli araştırmalar yapılmalı.
Özellikle bazı eski yabancı yayınları incelediğimde de ambalaj üzerindeki miktarlara eşdeğer miktarların önerildiğini gördüm.
Ancak, ambalaj üzerindeki miktarlar benim tarafımdan tespit edilmedi. Bu konuda Kurumumdan bilgi isteyebilirsiniz.
Bu sayfayı bir vatandaş olarak açtığımı belirtmek isterim. Burada yazdıklarımdan Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü sorumlu tutulamaz. Buradaki hatalar bana, ürün ve ambalajındaki hatalar ise üreticisine aittir.
Saygılarımla
Yakup bey, burada kurumunuza en yakın kişi sizsiniz. Ayrıca kurumunuzu bağlamasa bile ürün ile ilgili bilgi veren kişi olarak bu sorunun muhatabı da ister istemez siz oluyorsunuz :)
Şöyle sorayım, toprak analizi yaptırdım, bor miktarı 0,9 ppm çıktı, arazide zeytin ağaçları var. Bu durumda ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?
Başka bir soru; Yaprak analizi yaptırdım, 7 ppm bor çıktı. Ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?
Burada şöyle bir durum var, 100 ppm azot yerine 120 ppm azot verirseniz bir şey olmaz, ama 1 ppm bor yerine 21 ppm bor verirseniz bir şey olur.
Tabi ki, azotu 100 ppm yerine %20 fazlasıyla 120 ppm olarak verirseniz pek birşey olmaz..
Bor'u 1 ppm yerine 21 ppm yani 20 kat fazlasıyla verirseniz sonuç tam bir felaket olur.
Aynı mantık ve oranla, azotu da 100 ppm yerine 20 kat fazlasıyla 2100 (ikibinyüz) ppm verirseniz o da bir felaket olur.
Kısacası, her aşırı olan oranda verilen bitki besin maddesi toksiktir.20 kat fazla verilen bor ile 20 kat fazla verilen azotun yarattığı kötü sonuçlar pek farklı değildir.
Azotu %20 fazla ama boru 20 kat fazla alarak kıyaslamanızı anlayamadım.
MeyveliTepe
20-09-2014, 23:45
Her ikisine de sabit miktar arttırmanın çok basit bir mantığı var. Kullanımı şekli gereği mikro elementlere göre zaten çok kullanılan bir şeyi 20 misli fazla kullanmazsınız, en fazla bir kaç avuç daha fazla atarsınız. Fakat kullanılması gereken miktar çok az olduğunda bir kaç avuç fazladan atıvermek 20 misli fazla kullanıma sebep olur ki, bizim çiftçinin alışkanlığı bu yöndedir.
Her ikisine de sabit miktar arttırmanın çok basit bir mantığı var. Kullanımı şekli gereği mikro elementlere göre zaten çok kullanılan bir şeyi 20 misli fazla kullanmazsınız, en fazla bir kaç avuç daha fazla atarsınız. Fakat kullanılması gereken miktar çok az olduğunda bir kaç avuç fazladan atıvermek 20 misli fazla kullanıma sebep olur ki, bizim çiftçinin alışkanlığı bu yöndedir.
Mikro elementlere göre miktar bazında daha çok verilen azotlu, fosforlu veya potaslı gübreleri belki bir yıl içinde 20 misli verecek çılgın çiftçi çıkmaz ama, çiftçinin artık el alışkanlığı haline gelmiş bu 20.20, 3x15, Dap, potasyum sülfat veya nitrat gibi gübrelerin her yıl hiç tahlile gerek kalmadan toprağa verilmesi ülkemizde yaygındır.
Bir kerede 20 misli vermiyor ama 20-30-40 yıl üstüste bu gübreleri veriyor çiftçilerimiz ve topraklarımız bu yüzden çoraklaşıyor, zehirleniyor..Potasyum fazlalığı olan bir toprağa bor verseniz de almıyor zaten..
.................................................. ......
...Ürün verimi açısından en tehlikeli olanları fosfor ve potasyum gübrelemeleridir. Yıllarca toprak analizi yapılmadan kullanılan fosfor ve potas kaynaklı gübreler toprakta birikmekte ve de toprağın çoraklaşmasına ciddi etken olmaktadır. Özellikle kireç oranı yüksek olan alkali topraklarda fosfor dikalsiyum fosfat veya trikalsiyum fosfat şeklinde toprakta fikse edilmektedir. En önemli sıkıntısı ise bitkiler açısından hayati öneme sahip iz elementlerden Fe (Demir), Zn (Çinko) ve Cu (Bakır)’ ın ve makro besin elementlerinden potasyum ve ayrıca Kalsiyum’un alımını engellemektedir. Biz buna besinler arası geçimsizlik (Antagonizm) diyoruz. Bir kere kireçle bağ yapan biriken fosforun topraktan temizlenmesi de ayrıca masraf gerektirmektedir. Fazla Potasyum gübrelemesinde ise bitkinin Mg (Magnezyum) ve B (Bor) alımı engellenmektedir.
Özellikle İç Anadolu ve Akdeniz bölgesinde yaptığımız toprak analizlerinde bu sıkıntının ciddi boyutlarda olduğunu görmekteyiz. İç Anadolu bölgesi topraklarında daha çok fosfor kirlenmesi görülürken, Akdeniz bölgesinde topraktaki Fosfor ve Potasyum oranlarının çok yüksek olduğu görülmektedir. Örnek verecek olursak toprak analizlerinde toprakta bulunan Fosfor (P2O5) 12 mg/kg’dan yüksek ise fosfor oranının çok yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yaptığımız analizlerde kimi zaman 24 mg/kg, kimi zaman 40 mg/kg’a kadar çıkabilmektedir. Yine toprak analizlerinde toprakta bulunan Potasyum (K2O) 300 mg/kg’dan yüksek olursa Zengin olduğunu söyleyebiliriz. Yine yaptığımız toprakta potasyum analizlerinde 1000 mg/kg’a varan oranlarda potasyum görülmüştür.
Bunun sebebi de yukarıda belirttiğim gibi toprak analizi yaptırmaksızın her yıl alışılmış gübrelemeye devam edilmesidir.
http://www.birlesimtarim.com/bilgi-NE.KADAR.GUBRE.O.KADAR.VERIMMI.-62-tr.html
Bizim çiftçinin gerek asli gübrelerde gerekse tali besinlerde her zaman aşırılığı vardır..
Birini bir seferde 20 misli verirken, diğer ana gübreleri 20 yıl üstüste bilinçsizce toprağa vererek aynı kirlenmeyi bal gibi becerir maalef çiftçilerimiz (!!!)...
Tarımsal konularda öylesine sorunlar var ki..
Aslında ben cahil insanların çiftçilik yapmasının bile yasaklanmasını aklımdan geçiriyorum..Ama, cahil insanlar çiftçilik yaparken, Ziraat mühendis ve teknisyenlerinin çok çok azı çiftçilik yapıyor..Mühendis ve teknisyenler üreticilik yerine masa başı memuru olma sevdasında genellikle..
Yazık oluyor bu topraklara..
Adam kendi özel mülkü tarlasına sorumsuzca herşeyi atıyor, ilacını da gübresini de fazla fazla saçıyor..
Oysa o toprak sadece onun malı değil, hepimizin geleceği saklı o topraklarda..
Yakup bey, burada kurumunuza en yakın kişi sizsiniz. Ayrıca kurumunuzu bağlamasa bile ürün ile ilgili bilgi veren kişi olarak bu sorunun muhatabı da ister istemez siz oluyorsunuz :)
Şöyle sorayım, toprak analizi yaptırdım, bor miktarı 0,9 ppm çıktı, arazide zeytin ağaçları var. Bu durumda ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?
Başka bir soru; Yaprak analizi yaptırdım, 7 ppm bor çıktı. Ağaç başına kaç gram etidot kullanmalıyım?
Bu muhataplığı, kurumumun bir çalışanı olarak değil, bor konusunda paylaşmaya ve tartışmaya çalışan bir vatandaş olarak kabul etmek zorundayım. Lütfen bu konuda anlayışlı olun.
Kurumuma (agaçlar.net üyelerinden) en yakın kişi olarak ve hayatım boyunca doğmatikliğe ve ezberciliğe karşı çıkmış biri olarak elimden gelen gayreti uygun şekilde göstermeye çalışıyorum.
Sorularınız doğru ama eksik. Ağacın cinsi (genetiği), iklim koşulları, toprağın karakteri, hayvan gübresi kullanılıp kullanılmadığı, sulama suyunun özelliği, çiftçinin tebrübesi ve iş ahlakı... gibi hususlar da sorunuzun eksik kısmını teşkil ediyor.
Bakın ben araştırırken şunu gördüm. Yapılan farklı (akademik) çalışmaların neticeleri ("uygun doz miktarı nedir" ya da "A gübresi mi döllenmeye daha çok fayda sağlar ya da B gübresi mi" gibi) çoğunlukla bir birine paralel. Ama rakamsal olarak farklı. Dolayısı ile hem E-67 ürün etiketinin arkasındaki değerlerin hem de literatürdeki diğer değerlerin doğru olması saçma değil. YÖK, aynı konuda çalışma yapan iki akademisyeni çağırıp da "tek bir neticede anlaşın" demedikçe tabi.
Bakın, ben kişilere E-67 tavsiye ederken yukarıda bahsettiğim unsurları da tartışarak, mümkünse yılda 2-3 defa ve binde 2 lik çözeltide yapraktan uygulamayı, daha mümkünse önce dar bir alanda yaprak uygulaması yapıp 3-4 gün sonra bitkide bir araz görülmediği takdirde uygulama alanının genişletilmesini vs söylüyorum.
Akademikler belirlemişler, ki çoğu üründe 30-50 ppm/yaprak bor olmalıdır diye. Toprak için ise bu aralık 1-2 ppm arasında. (Farklı çalışmalarda farklı değerler verilmiş).
Bu konunun ilk sayfalarında da, genel olarak her yıl binde kaçlık çözelti ile gübrelemeyi tabiri caizse "gözümüz kapalı" bir şekilde yapabiliriz diye kafa patlatmıştım. Çünkü çoğu üründe, birim alandaki toplam vejetatif gelişim miktarı ile ihtiyaç duyulan bor miktarı arasında doğrudan ilişki olduğuna inanıyorum. Daha açıkça, çoğu üründe tarladaki toplam yaprak alanı ile ihtiyaç duyulan bor miktarının doğru orantılı olduğu kanaatindeyim.
İşte burada önemli olan şeyler, bitkideki belirtileri okumak, toprağı tanımak gibi konular.
Bakın şöyle ifade edeyim, bana sorulduğunda, çiftçiye önce hayvan gübrelemesi yapıp yapmadığını vs soruyorum. Hangi ürünü ektiğini ve ne tür sıkıntıları olduğunu soruyorum. Eğer bitki gelişiminde sıkıntısı yoksa "kullanmanıza bence gerek yok" diyorum.
Burada sorun nedir biliyor musunuz, ezberci eğitim mantığıdır. Toprak analizi yaptırırsınız ve analizde der ki dekara şu kadar şunu uygula. Bence doğru tarım bu kadar basit olmamalı (ki 10 sene sonra da tarım bakanlığından emir gelir: "artık şunu şunu kullanma" diye).
(Sorunuza tam sizin istediğiniz gibi bir cevap vereyim isterseniz:
Bitki, çocukluk devresini atlattıktan sonra Binde 2-2,5 E-67 uygulayın. 2-3 hafta içinde gelişimde bir iyileşme (ki bu en çok ağacın canlanması diye ifade edilen bir durum) olmalı. İlk uygulamadan en az 3 hafta sonra, 2. uygulamayı yapabilirsiniz. Oranı binde 5 e tamamlamanız kafi.
Eğer sıkıntınız, çiçeklenmenin-döllenmenin yetersiz oluşu yönünde ise uygulamanızı çiçek açmadan 1 hafta 10 gün önce yapabilirsiniz. Eğer çiçeklenme-döllenme yeterli oluyor ancak meyve tutmuyor-dökülüyor ise, mevye ufacıkken uygulayın.
Bu sıkıntılarınız yok ancak mantar veya böcek-sinek vs sıkıntısı var ise, ilaçlama döneminde ilacınızla veya kaolinle eya ilacınız+kaolinle karıştırarak uygulayabilirsiniz.
Tercihen, uygulamayı önce dar alanda yapın. 3-4 gün sonra uygulama yapılan alanda bir sıkıntı yoksa tüm araziye uygulama yapabilirsiniz.
Yapraktan kullanımı tavsiye ediyorum.
Ayrıca, özellikle meyve ağaçlarında hasattan sonra uygulama yapmak faydalıdır.
Budamadan sonra uygulama yapmak da faydalıdır.
Netice itibari ile azı gıda, çoğu zehir olan bir malzeme bu.)
Bir de (bu kadar yazdıktan sonra) bir ilave daha yapmak istiyorum Şeker sentezleyen (pancar, mısır gibi), Yağ sentezleyen ve kalsiyumu kullanan-seven ürünlerde bor eksikliğini giderdiğinizde (özellikle ilk yıl) acayip bir verim ve kalite artışı ile karşılaşabilirsiniz.
İyi geceler.
MeyveliTepe
21-09-2014, 01:26
Yakup bey, sorularımda ağaçların zeytin olduğunu belirtmiştim.
Söz konusu analiz neticeleri ise toprağa her ne gübre verdiysem ondan sonrası. Yani bor miktarı bakımından son durum.
Sorduklarımdan almayı umut ettiğim yanıtlar ile ürün ambalajında belirtilen kullanım miktarı önerileri arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum, ki öneriler sanırım topraktan etidot verilmesiyle ilgili, yapraktan değil (belirtilmemiş).
Fakat anladığım kadarıyla siz topraktan etidot verilmesini önermiyorsunuz, %0,2 oranındaki çözeltinin yapraktan verilmesini öneriyorsunuz. Bu durumda yaprak analizinde 7 ppm bor çıkması halinde de %0,2'lik çözelti mi kullanılacak?
Yine bir bakkal hesabı yaparak, yaprak uygulaması için ağaç başına 5 lt su kullandığımızı var sayalım. %0,2'lik çözelti ile ağaç başına 10 gr etidot kullanmak lazım (ambalajdaki miktarın yedide biri). %20'den 2 gr (2000 mg) saf bor demektir. 5 litre suyla verildiğinde 400 ppm bor veriliyor anlamına gelir. Yapraktan verilen 400 ppm borun ne kadarının yapraklar tarafından emilmesi öngörülüyor?
İlave not: Yaprak uygulamalarında çözeltinin var saydığınız yüzey gerilimi nedir? Suyun standart değeri olan 72 milinewton mu, düşürülmüş seviye mi? Biliyorsunuz, düşürülmüş seviyede (22-23'e kadar düşürmek mümkün) çözeltinin emilim miktarı geometrik olarak artıyor.
birnefestoprak
21-09-2014, 03:53
Sn MeyveliTepe,
Uygulamanin miktarini sorarken, cicek dollenmesini/meyve baglamasini iyilestirecek bir uygulamayi mi kastediyorsunuz?
Yakup bey, sorularımda ağaçların zeytin olduğunu belirtmiştim.
Söz konusu analiz neticeleri ise toprağa her ne gübre verdiysem ondan sonrası. Yani bor miktarı bakımından son durum.
Sorduklarımdan almayı umut ettiğim yanıtlar ile ürün ambalajında belirtilen kullanım miktarı önerileri arasında bir bağ kurmaya çalışıyorum, ki öneriler sanırım topraktan etidot verilmesiyle ilgili, yapraktan değil (belirtilmemiş).
Fakat anladığım kadarıyla siz topraktan etidot verilmesini önermiyorsunuz, %0,2 oranındaki çözeltinin yapraktan verilmesini öneriyorsunuz. Bu durumda yaprak analizinde 7 ppm bor çıkması halinde de %0,2'lik çözelti mi kullanılacak?
Yine bir bakkal hesabı yaparak, yaprak uygulaması için ağaç başına 5 lt su kullandığımızı var sayalım. %0,2'lik çözelti ile ağaç başına 10 gr etidot kullanmak lazım (ambalajdaki miktarın yedide biri). %20'den 2 gr (2000 mg) saf bor demektir. 5 litre suyla verildiğinde 400 ppm bor veriliyor anlamına gelir. Yapraktan verilen 400 ppm borun ne kadarının yapraklar tarafından emilmesi öngörülüyor?
İlave not: Yaprak uygulamalarında çözeltinin var saydığınız yüzey gerilimi nedir? Suyun standart değeri olan 72 milinewton mu, düşürülmüş seviye mi? Biliyorsunuz, düşürülmüş seviyede (22-23'e kadar düşürmek mümkün) çözeltinin emilim miktarı geometrik olarak artıyor.
Metodolojiniz içerisinde muhatabınız ben değilim ki (akademikler).
Bakın en başından beri şunu söylüyorum: Tarımda doğru tek bir sayı değil. Bunu akademik çalışmaları okuyunca görüyoruz. Öyleyse, bana mantıklı gelen bir metodu seçip bunun doğru olduğunu iddia ettiğimde, size "sizin metodunuz yanlış" demiş mi oluyorum?
Veya siz sorduğunuz soruların cevaplarının her koşul ve zaman diliminde aynı çıkacağını mı söylüyorsunuz?
Böyle bile olsa bu benim bir yanlışı savunduğum anlamına mı gelir?
En başından beri bu konunun teknik boyutunun tartışılmasını kendim de öğrenmek ve tartışmak için istiyorum. Bu konudaki bilgilerimin çiftçi geri dönüşleri üzerine olduğunu da anlamış olmalısınız.
Fukuokanın tarımı mı doğru, yoksa her şeyi analiz eden ancak yapılan analiz neticeleri farklı çıkabilen modern tarım mı?
Tarım hakkında, bitki besleme hakkında sizin kadar bilgim olmaması, yani kullandığınız metoda göre sizinle tartışacak seviyede olmamam, söylediklerimi yanlış mı kılar?
Tekrar edeyim, ki biraz empati rica ediyorum. Ben elimden geleni yapıyorum. Bu size eksik gelebilir. Ancak bazı konularda eksiğim diye söylenen her şeyi kabul etmem (gübrenin tanımı gibi, ya da uygulamaların neticesi gibi). Anlamaya çalışırım mümkün olduğunca.
Dedim ya, ben elimden geleni ortaya koymaya çalıştım. Zaman ve zemin müsait oldukça. Okuyucu da kendi bilgi seviyesine göre kanaat eder.
Imkanım olsaydı, bir binde 2 ilk uygulamadan sonra, yapraktaki bor miktarlarını tespit eder ve sorunuzun cevabını verirdim.
Olmuyor işte, bu kadarını yapabiliyorum.
Saygılarımla
Bir de (bu kadar yazdıktan sonra) bir ilave daha yapmak istiyorum Şeker sentezleyen (pancar, mısır gibi), Yağ sentezleyen ve kalsiyumu kullanan-seven ürünlerde bor eksikliğini giderdiğinizde (özellikle ilk yıl) acayip bir verim ve kalite artışı ile karşılaşabilirsiniz.
İyi geceler.
Proje No: TAGEM-BB3-07-3-1
Projeyi Yürüten Kuruluş: Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü
Proje Başlığı: Farklı Miktarlarda Bor Uygulamalarının Verim Ve Toprak Bor Kapsamı Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
Proje Yürütücüsü: Nihal GÖKSU
Yardımcı Araştırmacılar
Dr.Yusuf IŞIK, Talip ATÇEKEN, Naci DEMİRCİ
Başlama-Bitiş Tarihleri: 2008-2013
Proje Özeti: 27 Nisan 2009 tarihinde deneme 5x5 latin karesi deneme desenine göre iki deneme şeklinde kuruldu. Çıkıştan 3- 4 yaprak olunca seyreltme ve çapa işlemleri yapıldı. Çapadan sonra sulama ve gübreleme işlemlerine başlandı. Gübreleme ve sulama işlemleri damlama sulama ile gerçekleştirildi. Ekim ayında denemenin hasat işlemleri yapılarak denemelerin değerlendirmesi yapılmıştır.
Varyans analizine göre; bor uygulaması yumru veriminde %95 ihtimal seviyesinde önemli derecede verim artışı sağlamıştır. LSD testine göre 200gr/da bor dozu verimde önemli artışa sebep olmuştur.
Regresyon analizi sonucunda; uygulanan bor miktarı ile pancar verimi arasında istatistik anlamda önemli bir ilişkinin olduğu,bu ilişkinin Y= 5181,9+1,39x-0,0014X2 eşitliği ve r=0.9993 ile ifade edilebileceği görülmüştür. Regresyon analizine göre ise verim artışlarının 500gr/da dozuna kadar olduğu ve bunun üzerindeki dozların verim artışına sebep olmadığı görülmüştür.
Bor gereksinimi az olan bitkiler
Buğday
Yulaf
Arpa
Karabuğday
Soya fasulyesi
Bezelye
Yeşil fasulye
Lima fasulyesi
Patates
Çilek
Ahududu
Yassı salkım otu
Brom otu
Keten
Bor gereksinimi orta olan bitkiler
Çayır üçgülü
Kırmızı üçgül
Ak üçgül
Taş yoncası
Tütün
Domates
Mısır
Marul
Şeftali
Kiraz
Zeytin
Pamuk
Tatlı patates
Havuç
Yerfıstığı
Soğan
Armut
Bor gereksinimi fazla olan bitkiler
Elma
Yonca
Kırmızı pancar
Şeker pancarı
Şalgam
Lahana
Karnabahar
Kuşkonmaz
Ayçiçeği
Turp
Kereviz
Bor Kaynağı Olarak Borlu Gübreler
Ahır gübresi kuru madde ilkesine göre 17.4 mg B kg-1içerir. (Kacar,1997)
Bor kaynağı olarak çeşitli bitkisel ve hayvansal kökenli organik materyallerden kompost, kent atıkları ile kanalizasyon atıklarından (sewage sludge) yararlanılabilir.
Boraks ve sodyum tetraborat en çok tanınan ve uygulanan borlu gübredir.
Toprağa uygulanacak bor miktarı bitkinin çeşidine, gübrenin uygulama şekline, yağış miktarına, kireçleme durumu ile toprağın organik madde içeriği vb. etmenlere bağlı olarak değişir.
(Prof.Dr. Burhan KACAR ve Prof.Dr. Vahap KATKAT
tarafından yazılan BİTKİ BESLEME kitabından alınmıştır)
Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar.
Yapılan bazı bilimsel araştırmalara göre Türkiye topraklarının %90'ının çinko elementi bakımından fakir olduğu iddia edilirken, bunun da tarımda verim düşüklüğüne sebep olduğu savunuluyor. Çinko eksikliğinin hayvancılıkta yetersiz verim alınması ve sağlık problemleri yarattığı, çinko gübre katkısı ve hayvan yemi katkısı ile bu sorunların çözümüne yönelik olumlu etkilerin ortaya çıktığı belirtiliyor.Bir iddiaya göre gıdalardan dolaylı olarak alınan çinkonun insan zekası üzerinde olumlu etkilerinin bulunduğu, yiyecek döngüsünde yeterli çinko alabilen toplumların daha zeki olduğu savunulurken, Meb Ltd. Şti. Tarafından gerçekleştirilen bir çalışma ile, yiyecek döngüsü vasıtasıyla insanların çinko eksikliğinden dolayı yaşadığı sağlık sorunlarının giderilmesinin amaçlanıyor. Sanayi dışında çinko uzmanlığını farklı alanlarda da değerlendirdiklerini anlatan Meb Ltd. Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kumcu “Çinko tarımda toprak , hayvancılıkta da yem için çok kritik bir ürün. DSM, Roche, Bayer gibi firmaların yurt dışındaki fabrikalarına Portekiz'den Avustralya'ya kadar geniş bir coğrafyaya ihracat yapıyoruz. Burada ikinci bir tesis kurduk ve sadece tarım ve hayvancılık için çinkolu ürünler üretiyoruz” şeklinde konuştu.
Öte yandan, teknolojik her yenilikte karşımıza çıkan ve Türkiye'nin en değerli milli serveti, geleceğin petrolü olarak görülen, adeta her derde deva sihirli bir mineral gibi algılanan Bor minerali, zeytincilikte de ilgi odağı oldu. Kadir Kumcu zeytin ağaçlarında var yılı, yok yılı uygulamasına son veren bor elementli gübreyi bu alandaki çalışmalara örnek olarak gösteriyor. Meb Ltd'nin tarım ve hayvancılık için ürettiği çinko takviyeli ürünlerine ilaveten geliştirilen bor elementli sıvı gübrenin zeytin ağaçları için özel olarak geliştirildiğini belirten Kumcu, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor:“Zeytin ağaçlarındaki var yılı yok yılı meselesine el attık. Bu konu bor eksikliğinden kaynaklanıyor. Ancak bor elementinin zeytinlere verilebilecek özel forma getirilmesi oldukça güç bir iş. Ayrıca bor elementinin çinko ile birlikte kullanılmasını engelleyen kimyasal engelleri kaldırmayı araştırmalarımız sayesinde başardık. Geliştirdiğimiz bu formül dünyada bu konuda çığır açacak önemli bir buluştur. Çalıştık ve zeytin ağaçlarının alabileceği yapraktan verilen bor çinko sıvı gübresi üretmeye başladık. Borlu sıvı gübre Avrupa'da da üretiliyor. Biz farklı olarak çinkoyu da borla birlikte kullanabilmenin yolunu bulduk. İkisi reaksiyona girince normal şartlarda bozuluyor. Ancak bu sorunu çözdük. Çinko-bor karışımlı gübreyi ürettik. Zeytincilere tanıtmaya da başladık. Bor ve çinko gibi verimde önemli artma sağlayan iki elementi birleştirdik. Bor eklendiğinde zeytin ağaçlarındaki üretim 3 misline kadar artabiliyor. Çünkü çiçeklerin açma süreleri, dayanıklılıkları dolayısıyla polenleme dönemi uzamış oluyor ve meyve dökümü azalıyor.”
Zeytinde (http://www.mucadele.com.tr/haber/ozel-haber/zeytinde-yok-yilini-yokeden-bor-cinko-karisimli-gubre-/20374)
MEBOR - Sıvı Çinko Bor Gübreleri (http://www.mebor.com.tr/)
Ürünler | Meb Metal (http://www.mebmetal.com/urunler/)
Sırf bu çinko ile borun bitki tarafından birlikte alımını kolaylaştırdığı için MEBOR ürünü denenebilir..
Çiçeklenme öncesi ve sonrasında 100 litre suya %5 çinko ve %5 bor karışımı olan bu üründen 300 cc. karıştırılması önerilmiş.
Sn. Pria,
Ortak bir kıyaslama denemesi olmadan, ne E-67 için söylediklerime, ne bir başkasına inanırım. Keşke vatandaşın biri çıksa da bor içerikli gübreleri zeytinlerinde test etse.
O zaman daha iyi olacaktır. En azından hangi borlu gübre sorusunun cevabı çıkar ortaya. Ya da E-67 yi abartmış isek bu da çıkar.
Bakalım..
Saygılarımla
Hem biraz harareti kısmak için, hem de ilginç olduğu için anlatmak istiyorum:
Eskilerde, Hindistan'da çobanlar bazı keçilerin cinsel anlamda daha istekli olduklarını görmüşler. Takip edince, bu keçilerin bazı otlara dadandığını tespit etmişler.
Konu Hint hükümdarına kadar gitmiş. Araştırınca Hükümdar, "kahve" keşfedilmiş.
Hükümdar akıllı adammış. Kahvenin canlı tohum ve fidelerinin yurt dışına çıkışını yasaklamış ve bir süre bu böyle devam etmiş.
Ancak bir zaman sonra, batılı kaşifin teki, kahveyi ülke dışına çıkarmayı başarmış. Sonra mı? Ver elini Amerika....
Zamanla Amerikalılar bir bakmış, Brezilyalıların kahveleri daha iyi. Konuyu araştırmışlar- incelemişler ve Brezilya kahvelerinin yetiştiği toprakların yapısının farklı olduğunu görmüşler.
Brezilya kahvelerinin yetiştiği alanlar bor yönünden daha zenginmiş. Adamlar da borun tarımda kullanılabilirliğini araştırmaya başlamışlar.
İşte Rio Tinto grubunun bor macerası buradan başlıyor.
Saygılarımla
birnefestoprak
21-09-2014, 15:59
Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar.
Yani ben size simdi Bor uygulamasiyla ilgili yazilan, ifadenin "Bor uygulamasi" olarak gectigi bir akademik calisma gostersem, o profesor ya da Yakup Bey haksiz mi cikmis olacak? Akademik arastirmalarda, arastirmanizi yayinlayacaginiz yerin kabullerine bagli olarak (bu kabul, makaleyi yayinladiginiz derginin uluslararasi sayginlik siralamasina gore degisir; kendi basiniza bir tanim kullanmaniz baska sey, hakemli dergide hakemi ikna etmeniz baska sey) uygun gordugunuz tanimi kullanirsiniz.
Ne Michigan Eyalet Universitesi'nin ciftci danisma birimini ne makaleleri ya da herhangi bir yerde yayinlanmis ornekleri, bir urunun piyasaya surulmus halinin tanitimi konusunda referans olarak gosteremezsiniz, bu cok acik cunku endustri standartlari makalelerle belirlenmiyor (bir standart, ticari anlamda bir kabul varsa, yapacak birsey yok). Teorik bir akademik yayinda, Bor etkisine bakmak icin afaki miktarlarda da uygulama soz konusu olabilir; bu, o uygulamanin dogru oldugunu gostermez cunku bir sonucu gozlemlemeye yoneliktir. Burda Yakup Bey, bir urunun tanitimini yapiyor; kendisi normal vatandas filan degil, kurum calisani, resmi ya da ozel hic farketmez, tanittigi urunle ilgili kullandigi tanimlardan sorumludur. Eger urun ambalajinda, Borlu Gubre ifadesi yer almiyorsa, bu terimi kullanamaz cunku gubre terimi, kullanim dozu konusunda yanlis bir izlenim yaratir (Borlu Gubre ifadesi, kendi yorumu). Bu tip bir tanimlama yapmak ve tartismayi ozellikle urunun konsantrasyon miktari cok yuksek oldugu icin bu tanimlama ustunden goturmek sorunludur (ayni sey Solubor icin de gecerli).
Temel Konular ana basligi altinda urun tanitiminda gariplik olan baska urunler de var. Bir urune de mikrobiyal gubre denilmis. Oldukca kaliteli bir urun gibi gozukuyor; anlasilan o ki bircok insan da memnun kalmis ve Turkiye'de olsam benim de ilk deneyecegim urunlerden birisi olurdu ama urun icinde eger N-P-K yoksa, bu urunun mikrobiyal gubre olarak onaylanmasi da paket ustunde tanimlanmasi da dogru degil (N-P-K'li mikrobiyal gubreler var). Ordaki tartisma konusu da, dozajin yaratacagi sorunlardan degil, tanimdan kaynakli (boyle onay alabilirsin, paket ustune baska turlu yazamazsin dedilerse oyle yazmislardir herhalde). Benzer sekilde dolomit gubresi diye de humik asit gubresi diye de bir tanimlama olmaz. Yerli piyasada urun onayinda herseyden once neyin referans alindigi da ya belli degil ya da referans belli ama yorumlarda yanlisliklar var gibi anlasiliyor; kavramlar, karman corman olmus.
MeyveliTepe
21-09-2014, 22:50
Koca koca proflar dahi Yakup arkadaşımızı haklı kılacak şekilde boraks ve sodyum tetraborat'ı ''borlu gübre'' olarak tanımlamışlar.
d) Gübre: Ana işlevi bitkilere besin maddesi sağlamak olan maddeleri,
e) Birincil bitki besin maddesi: Azot, fosfor ve potasyum elementlerini,
f) İkincil bitki besin maddesi: Kalsiyum, magnezyum, sodyum ve kükürt elementlerini,
g) Mikro bitki besin maddesi: Birincil ve ikincil bitki besin maddeleri ile mukayese edildiğinde çok daha az oranda kullanılan, bitkinin büyümesi için gerekli olan bor, kobalt, bakır, demir, mangan, molibden ve çinko gibi iz elementleri,
h) Kimyevi gübre: Beyan edilen bitki besin maddelerinin ekstraksiyon, fiziksel ve/veya kimyasal endüstriyel proseslerle elde edildiği, elde edilen bu bitki besin maddelerini içeriğinde mineral formunda bulunduran gübreleri; kalsiyum siyanamit, üre ve onun yoğunlaştırılmış ve ilintili ürünlerini, şelatlı veya kompleks halde mikro besin maddesi içeren ve kimyevi gübre olarak sınıflandırılan ürünleri, (bknz: TARIMDA KULLANILAN KİMYEVİ GÜBRELERE DAİR YÖNETMELİK-Resmi Gazete Tarihi: 18.03.2004 Resmi Gazete Sayısı: 25406)
Koca koca profları mahcup etmemek adına acele mevzuatı, tanımları vb. değiştirseler iyi olacak, neymiş öyle d,e,f,g filan :)
MeyveliTepe
21-09-2014, 23:11
Proje No: TAGEM-BB3-07-3-1
Projeyi Yürüten Kuruluş: Konya Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü
Proje Başlığı: Farklı Miktarlarda Bor Uygulamalarının Verim Ve Toprak Bor Kapsamı Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
Proje Yürütücüsü: Nihal GÖKSU
Yardımcı Araştırmacılar
Dr.Yusuf IŞIK, Talip ATÇEKEN, Naci DEMİRCİ
Başlama-Bitiş Tarihleri: 2008-2013
Proje Özeti: 27 Nisan 2009 tarihinde deneme 5x5 latin karesi deneme desenine göre iki deneme şeklinde kuruldu. Çıkıştan 3- 4 yaprak olunca seyreltme ve çapa işlemleri yapıldı. Çapadan sonra sulama ve gübreleme işlemlerine başlandı. Gübreleme ve sulama işlemleri damlama sulama ile gerçekleştirildi. Ekim ayında denemenin hasat işlemleri yapılarak denemelerin değerlendirmesi yapılmıştır.
Varyans analizine göre; bor uygulaması yumru veriminde %95 ihtimal seviyesinde önemli derecede verim artışı sağlamıştır. LSD testine göre 200gr/da bor dozu verimde önemli artışa sebep olmuştur.
Regresyon analizi sonucunda; uygulanan bor miktarı ile pancar verimi arasında istatistik anlamda önemli bir ilişkinin olduğu,bu ilişkinin Y= 5181,9+1,39x-0,0014X2 eşitliği ve r=0.9993 ile ifade edilebileceği görülmüştür. Regresyon analizine göre ise verim artışlarının 500gr/da dozuna kadar olduğu ve bunun üzerindeki dozların verim artışına sebep olmadığı görülmüştür.
TAGEM-BB3-07-3-1 kodlu projenin final dökümanı internet'de yayınlanmamış. Muhtelif yerlerde muhtelif içeriklerle özetleri var.
Sizin alıntıladığınız adresteki (http://www.tarim.gov.tr/TAGEM/Belgeler/2010_ozet.pdf) özette bulunan sonuç tablosunda kontrol parselde 105,85 olan yumru verimi (bu rakam neyi temsil ediyor belli değil) bor uygulamasıyla 111,1'e kadar çıkmış. Fakat bu yumrulardan elde edilebilir şeker miktarı için özette bir şey söylememişler.
Aynı projenin bu adresteki (http://www.tarim.gov.tr/TAGEM/Belgeler/2013%20toprak%20su%20%C3%B6zet.pdf) özetinde ise bu çalışmanın "bor noksanlığı" olan yerler için yapıldığını anlıyoruz ama bu özette noksanlığın mertebesi belli değil.
Projenin başka bir adresteki (http://arastirma.tarim.gov.tr/konyatopraksu/Lists/SolMenu/DispForm.aspx?ID=28&ContentTypeId=0x01001B4E8699F496DC47916585C8A3F840 75)yine farklı içerikteki bir özetinde ise söz konusu noksanlıkla 0,2 - 0,3 ppm seviyelerinin kastedildiğini anlıyoruz.
Aslında aynı bölge için daha önce yapılmış bir araştırma daha var (http://mistug.tubitak.gov.tr/bdyim/abs.php?dergi=tar&rak=9911-25).
Burada da 0,55 ppm bor seviyesindeki tarlada toplam 300 gr/dekar borun yaprak ve toprak uygulamasında verim artışı elde edildiği ancak bor miktarının 600 gr/dekar'a çıkması durumunda verimin düştüğünü tesbit etmişler, öyle ki hiç bir bor uygulaması yapılmamış tarlanın bile altına düşmüş.
2003-2005 yıllarını kapsayan bir araştırmada (http://www.aensiweb.com/old/jasr/jasr/373-379.pdf), tuzlu toprak ve 0,5 ppm bor oranı olan arazide 2 kg/acre bor kullanımıyla elde edilebilir şeker miktarında 4,1 ton/acre'den 5.5 ton/acre'a artış sağlanmış.
1940-1943 yılları arasında yürütülen saha araştırmalarında (http://images.library.wisc.edu/WI/EFacs/transactions/WT1944/reference/wi.wt1944.kcberger.pdf), farklı özelliklerde bor konsantrasyonlarında toprakta şekerpancarı üretme saha çalışmalarında bor eksikliğinin verim düşüşüne sebep olduğu ve ideal olarak 1 ppm bor oranının en uygun koşulları yarattığı sonucuna varmışlar (bu konudaki doğrular ortaya çıkalı çok olmuş yani).
Bu araştırmada (http://www.sbreb.org/research/soil/soil90/90p119.htm) muhtelif bor ürünleri şeker pancarına uygulanmış ama hiç bor uygulaması yapılmayan kontrol alanında yetiştirilenlere göre kök miktarı ve şeker miktarında kayda değer bir fark elde edilememiş. Bu araştırmada kullanılan topraktaki bor değerlerinin toprak derinliğine göre 1,06 - 1,27 ppm olması dikkat çekici.
1992 yılında şekerpancarı okulunda sunulan (http://www.extension.uidaho.edu/nutrient/pdf/Beets/Boron%20and%20Sugarbeets%20-%20What%20are%20the%20risks.pdf)Tresure Valley bölgesinde yapılan bir dizi araştırmanın sonucu ise biraz sürprizli olmuş. Toprak analizlerine göre düşük bor seviyesine sahip şeker pancarı tarlalarında muhtelif dozlardaki bor uygulamaları yumru tonajında bir artış sağlamamış, bunun yanısıra bazılarında şeker oranlarında azalma olmuş.
Bu yüzden o bölgede şekerpancarı için bor uygulanmaması tavsiye edilmiş.
Böyle daha başka şekerpancarı araştırmaları da var. Coğrafya bağımsız araştırmalardan çıkarabileceğimiz ortak sonuç şekerpancarının bor eksikliğine duyarlı olduğu ve noksanlık durumunda ortalama %10 - %15 seviyelerinde yumru ağırlığında azalma olduğu, noksanlığın tamamlanmasıyla (diğer tüm koşullar da optimum seviyede ise) olması gereken seviyelere geldiği yönünde.
Aynı şekilde bor miktarının normal seviyeyi aşması durumunda verimde yine azalmalar görüldüğü de net olarak tesbit edilmiş.
Yani tüm araştırmalar, bor (veya başka bir şey) uygulamasının, uygulama öncesi ölçülen koşullara göre yapılması (veya yapılmaması), noksanlık varsa doğru dozajın saptanması durumunda olumlu sonuç verdiğini gösteriyor. Hiç biri ezberden, uygula gitsin kesin ürün artar, yaprak konsantrasyonu 7 ise de 77 ise de binde ikilik çözelti iyidir mantığı ile değil.
Bunlar sadece bor için bakıldığında görülenler. Benzer şekilde diğer iz elementler için de geçerli. Toprak yapısı ve özellikle yüksek PH seviyesi borun kökler tarafından alımını zorlaştırıyor fakat yüksek PH seviyesi aynı şekilde demir, bakır, mangan, çinko iz elementlerinin de alımını azaltıyor, dahası fosfor alımı da azalıyor, 8 seviyesinden itibaren azot da aynı şekilde.
Toprak organik maddesinin ve canlılığının azalmış olması duyarlılığı daha arttıran bir durum. Çünkü bu durumda ana ve iz elementleri şelatlayacak humik maddeler de yetersiz oluyor, dahası her türlü besini bünyesinde tutan ve yaşam döngüleri içinde bünyelerindeki besinleri bitki köklerine teslim eden mikroorganizmaların depolama kaabiliyetleri de kaybolmuş oluyor.
Uzun lafın kısası, ne bor, ne de başka bir iz elementin herhangi bir bitkinin verimini arttırdığı gibi bir şeyi telaffuz etmek olsa olsa şehir efsanesi yaratmaya yarar. Şayet toprak organik olarak yönetilemeyen bir toprak ise tüm minerallerin varlığı, alınabilirliği ve dengesi fazlasıyla önemli, herhangi birinin eksikliği ya da fazlalığı bitkiye ve ürüne doğrudan etki yapıyor.
Koca koca profları mahcup etmemek adına acele mevzuatı, tanımları vb. değiştirseler iyi olacak, neymiş öyle d,e,f,g filan :)
Yurtdışında da namlı üniversitelerde bile ''boron fertilizer'' diye bilimsel makale yazan hocalar var..sadece bizde değil yani:
An Error Occurred Setting Your User Cookie (http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1081/PLN-100103665)
Slow-release nitrogen and boron fertilizer from a functional superabsorbent formulation based on wheat straw and attapulgite (http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1385894711000180)
Bu da bizden:
An Error Occurred Setting Your User Cookie (http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/00103624.2010.485238#preview)
MeyveliTepe
21-09-2014, 23:31
Sn MeyveliTepe,
Uygulamanin miktarini sorarken, cicek dollenmesini/meyve baglamasini iyilestirecek bir uygulamayi mi kastediyorsunuz?
Hayır, gerek toprak gerek yaprak değerleri zeytin kök bölgesinde ve zeytin ağacı yapraklarında bor miktarının olması gereken değerlerin biraz altında olduğunu gösteriyor ve tamamlamak için gereken doğru dozajı soruyorum.
Değerli ağaçlar.net üyeleri,
Etidot-67'nin internet ortamında duyurulması, tanıtımı ve tartışılmasını sağlamak için tamamen kendi kararımla açmış ve bugüne kadar iyi kötü sürdürmüş-ittirmiş olduğum bu sayfadaki misyonumu tamamladığıma inanıyorum.
Çünkü artık borun bir gübre olduğu ve eksikliğinin giderilmesi halinde verim ve kalite kayıplarında önemli azalmalar yaşanacağının duyurulması ve konunun bu basit seviyede tartışılması süreci tamamlandı.
Son günlerdeki tartışmalar bunun en bariz örneği. Artık tartışmanın içeriği, benim "giriş" olarak sınıflandırabileceğimiz dar, teorik ve çiftçi geri dönüşlerinden güç bulan bilgilerimin ötesine geçmiş durumda. Ben verebileceğim hemen hemen bütün cevapları verdim. Aynı cevapları bir kaç kez tekrar da ettim.
Düşüncelerimi gözden geçirmeme sebep olan ve bu konuda tartışan herkese de teşekkür ediyorum.
Etidot-67 için "Borlu Gübre" tabirini kullanmam da ne tamamen doğru, ne de tamamen yanlıştır. Bir iş yapacaksanız bunu en etkin şekilde yapmalısınız. Ben düşündüm, internette arama motorları aracılığı ile borlu gübrelere ulaşmak isteyen kişi neyi arar diye? Etidot-67 nin muadillerinin fahiş bir fiyatla ithal geldiği ve ziraat mühendislerimizce önerildiği, gübre bayilerimizce satıldığı bir ortamda, konu başlığını ve lansmanımı "Borlu Gübre Etidot-67" şeklinde yapmaya karar verdim. Bu kiminize göre doğrudur, kiminize göre yanlış. Fakat bu hiç önemli değil. Önemli olan amacıma çiftçiyi incitmeden ulaşmış olmam.
Bana bu amacıma ulaşmamda en büyük katkıyı sağlayan ağaçlar.net sitesi yöneticilerine de ayrıca teşekkür ediyorum.
Site üyeliğim devam ettiğinden, bana mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz.
Artık bu sayfada yazmamam daha doğru. Yoruldum ve fazla vaktim olursa da arılarıma ayırmak istiyorum.
Selametle kalınız.
Kişisel gayretlerinizle, forum sayfalarında bu milli ürünümüzü elinizden geldiğince bizlerle tanıştırıp bilgilendirdiğiniz için ben de size teşekkür ediyorum Yakup Bey..
Yazdığım mesajlarla konuyu sizi bunaltacak noktalara ittiysem ve sürç-i lisan ettiysem lütfen kusuruma bakmayın.
Farklı konu başlıklarında mesajlarınızı okuma temennisiyle hoşçakalın.
birnefestoprak
22-09-2014, 17:50
Profesorlerin (makaleyi ogrenci olarak da yazabilirsiniz; universiteye bagli olmaniza da gerek yok) Bor uygulamasi terimini kullandigi bir makale gosterirsem, endustri standardi degisir mi? Borun gubre olarak tanimlandigi uluslararasi bir endustri standardi (hani bizim yerli piyasanin referans aldigini soyledigi, tanimlamalarini yapip halletmis, bu tip tartismalari geride birakmis standartlar butunu) gosterir misiniz?
Bir urunu gubre olarak tanitip reklamini oyle yaparsaniz, urunu alip kullananlar icinde urunu gubre gibi kullanacak cok sayida insan cikacaktir; "gubre gibi ise yariyormus, verimi arttiriyormus, oyle dediler" deyip olcum bile yaptirmadan kullanirlar. Bu, icinde N-P-K'dan hicbiri olmadigi halde "mikrobiyal gubre" olarak sattiginiz bir urun icin doz asimi bakimindan sorun yaratmayabilir ama "Borlu gubre" olarak satilan ve icinde Disodium Octaborate Tetrahydrate'tan baska birsey bulunmayan yuksek konsantrasyonlu bir malzeme acisindan cok onemli sonuclar dogurur. Ozellikle Turkiye'de, yanlis tanitimdan dolayi,, urunu gubre niyetine kullanan her tuketicinin yaptigi doz asimlarinin uretici/satici tarafindan birebir takip edildigini nasil garanti ediyorsunuz?
"Ciftci, bilincsizse biz ne yapalim?" denilemez; once urun dogru tanitilip etiketlenmeli. Urun paketi ustunde belirtilmemis bir kullanim seklinin urun tanitiminda kullanilmasi da "Ama biz, bir AB standardi olan 'EC Fertilizer' terimini kullaniyoruz" diyerek urunun yanlis pazarlanmasina dayanak olusturma cabasi da son derece yanlis. Adamlar o kategoriyi "hadi gidin simdi %20'lik Bor urununu gubre olarak satin" diye olusturmamis; bir genel kategori altinda birbirinden farkli fonksiyonlari olan urunleri fonksiyonlarina gore siniflandirarak tanimlamislar. Borlu urunleri de "iz/eser elementler" basligiyla g fikrasi altinda incelemisler. Simdi Yakup Bey, "Konu, basit seviyede tartisildi bitti; o yuzden ben artik birsey soylemeyecegim.", diyor. Konu basit seviyede tartisilip bitmis olsa, "borlu gubre" yorumu duzelirdi. Bu yorumu, tuketici yapabilir ama urun saticisi/ureticisi yapamaz.
Turkiye'de cok buyuk bir dilimde yer alan hicbir ciftci de "internete gireyim, bakayim kimler Borlu gubre satiyor" diye bir arayis icine girmez. Anadolu'nun bagrinda, akademik arastirmalarin sonucunu anbean takip edip ona gore uygulamalarini degistirmek icin Google'a giren kac ciftci var? Herseyden once kaynaklarin cogu Ingilizce. Yani ciftcimiz hem akademik/teknik calismalara odaklanmis olacak hem de Ingilizce bilecek ki cesitli urunler hakkinda degerlendirme yapabilsin. Ciftciye uretici olarak bir sekilde ulasip bir urunu tanitmazsaniz, kendi bildigi uygulamasina devam eder; cunku zaten kendi haline/kaderine terkedilmistir.
Yakup Bey, eger surekli "ama ithal urunler fahis fiyata ulkemizde satiliyor" diye dert yanip, bunu satis sorumlusu oldugu urunu satmak icin dayanak olarak sunacaksa, buyursun ABD'de satis izni alan yabanci urunleri incelesin. Hollandalilarin yaptigi, cok kaliteli ve fahis sayilabilecek fiyata sattigi urunler serisini ben burda aliyorum. Eger "birbirine denk olan iki urunden Etidot-67'yi mi yabanci uretim olanini mi tavsiye edersiniz?" diye sorarsaniz, Etidot-67 derim ama bunun konumuzla ne ilgisi var? Kaldi ki Etidot-67'nin muadili oldugu soylenen yabanci urunun, Turkiye'deki urun paketi "gubre" olarak satisa sunuluyorsa, bana lutfen haber verin; burdaki temsilciligiyle irtibata gecip durumu aktarmaya calisacagim.
Konu, milli urune destek vermekse, buyrun: Ekosol Organik Ürünler | %100 Organik Solucan Gübresi | KompostBox (http://www.ekosol.net). Bir kadin girisimcimizin uzun yillar ustunde calisarak (ve tabii ki turlu burokratik zorluklari asarak) piyasaya surdugu, internet sayfasiyla, pazarlama sekliyle, etiketiyle, verilen bilgilerle dort dortluk bir urunler serisi. Son derece profesyonel bir tanitim, ne eksik ne fazla. Yurticindeki ve yurtdisindaki akademik calismalar dahi sunulmus. Bu, tuketiciye duyulan saygiyla ilgili birsey...
Yurtdışında da namlı üniversitelerde bile ''boron fertilizer'' diye bilimsel makale yazan hocalar var..sadece bizde değil yani:
An Error Occurred Setting Your User Cookie (http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1081/PLN-100103665)
Slow-release nitrogen and boron fertilizer from a functional superabsorbent formulation based on wheat straw and attapulgite (http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1385894711000180)
Bu da bizden:
An Error Occurred Setting Your User Cookie (http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/00103624.2010.485238#preview)
MeyveliTepe
26-09-2014, 00:19
Yakup bey,
Etidot 67 ile Eti Maden güzel bir ürün ortaya çıkarmış. Muhtemelen Türkiyeden daha çok başka ülkelerde de pazar bulma şansı olan bir ürün.
Bu ürünü fuarlarda tanıtıyorsunuz. Her ne kadar bu başlıkta hep belirttiğiniz üzere sıradan vatandaş olarak olsa da fuarlarda şayet ilgili TV'nin işgüzarlığı değilse ürün sorumlusu olarak ürün hakkında demeç verdiğiniz de görülüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=MxdWgF3j0J4
Bu videoda söylediklerinize katılıyorum.
Ürünün web sitesindeki;
518755
ifadesine de katılıyorum. Aslında bir çok yerli ürüne göre çok daha sorumlu bir ifade biçimi.
Ne var ki eksik.
Belirli tahlil sonuçlarına göre ürününüzü kullanmak üzere doğru dozlar ne olmalı diye sorduğum soruya;
Metodolojiniz içerisinde muhatabınız ben değilim ki (akademikler).
dediniz.
Verdiğiniz demeçte kuvvetle tavsiye ettiğiniz üzere, katıldığınız fuarlarda hiç mi bir çiftçi eline tahlil raporunu alıp gelmiyor?
Sorduğum soru tam da böyle bir şeydi.
Web sitesinde ve ürün ambalajında da esas dozun topraktaki bor miktarına göre uzman yardımıyla belirlenmesi gerekir diyor. Ancak uzman kim ve nerede bulunur?
Kurumuzun ayrıca çiftçiye doz tesbiti yardımı yapan uzman hizmeti mi var, başka yerlerde uzman mı aranacak? Bunlar bana verdiğiniz yanıttaki gibi "akademikler" midir? Fuarda, elinde tahlil kağıdı ile gelen çiftçiye ne diyorsunuz?
Bir genelleme yapmak gerekirse, Türkiye toprakları bor bakımından genellikle zengin. Ciddi bor eksiği gösteren bölgeler fazla değil.
518761
Tarım bakanlığı böyle bir harita (http://www.tgae.gov.tr/www/tr/Icerik.ASP?ID=1014)hazırlamış.
Buna göre sadece ağır bor noksanlığı görülen bölgeler hariç, çiftçinin kullanması gereken etidot miktarı değişken olmak durumunda ya da hiç kullanmamalı.
Ürünü üretip, paketleyip piyasaya verebilmek tabii ki önemli, ama daha önemlisi doğru kullanılabilmesini de sağlayabilmek olmalı.
MeyveliTepe
26-09-2014, 02:10
0,55 ppm bor içeren toprakta ekili şeker pancarına 300 gr/dekar oranında B uygulanarak en iyi sonuçların elde edilmesi, miktarın 600 gr'a çıkması durumunda ise verimin düştüğü araştırmayı baz alarak uygulanan dozu irdelediğimizde bazı ampirik sonuçlara varmak mümkün görünüyor.
1000 metre kare arazide 40 cm. derinliği baz alırsak 400 m3 topraktan söz ediyoruz demektir. 300gr borun 400 m3 toprağa dağılması da kabaca 0,75 ppm borun mevcuda ilavesi anlamına gelir. Araştırmada toprak + yaprak uygulamasının en iyi sonucu verdiğini saptamışlar. Bir kısım borun yapraklar tarafından emildiğini düşünürsek uygulama sonrası topraktaki borun 1-1,2 ppm civarına geldiğini düşünebiliriz, ki diğer araştırmalarla beraber düşünüldüğünde gayet mantıklı görünüyor.
Buradan yola çıkarak Etidot'un toprakta sıfır B değeri olması durumunda tavsiye edilen dozlara baktığımızda dekar bazında verilen miktarların fazla olmadığını söylemek mümkün fakat ağaç başına 70gr olarak dozlar epey sorunlu görünüyor.
Epey töleranslı davranarak, büyük ağaçları ele alalım ve 2 metre yarı çaptaki bir daireye (12,5 m2) eşit dağıtarak uygulama yapıldığını varsayalım (ki çiftçi öyle yapmaz, kök dibinde bir kaç noktaya küt diye atar), 5m3 toprak yapar, 70 gr üründeki 14 gr B bu miktar toprağa eşit dağılır ise 2,8 ppm bor yapar. Bu da fazla.
Doğru yaprak uygulamasında doz ne olmalı konusunda da bir kaç araştırma var.
En kapsamlısı Boron foliar fertilization: Impacts on absorption and subsequent translocation of foliar applied Boron (http://d-nb.info/1027354076/34) isimli 2011 yılı tarihli bir doktora tezinde derlenmiş.
Burada iki farklı bitkide (tarla bitkisi olarak soya fasulyesi, ağaç olarak liçi) kullanılmış. Yaprak uygulamalarını farklı dozlarla ve farklı katkı maddeleriyde yaparak sonuçları analiz etmişler. Kullandıkları dozlarda 10 ve 30 μM konsantasyonlarıyla en iyi sonuçları elde ettikleri görünüyor. Araştırma epey çok boyutlu. En çok emilimin stoma'lar tarafından yapıldığını da tesbit etmişler.
Bir başka ilginç saptama ise ağır bor eksikliği çeken bitkilere yapraktan bor vermek etkili değilmiş çünkü bor eksikliği bitkinin yapraktan emilim yapma kaabiliyetini de zayıflatıyormuş.
Washington Eyalet Üniversitesinin bu dökümanı (http://www.tfrec.wsu.edu/horticulture/nutspray.html#Pink) ise oldukça pratik görünüyor. Tüm iz elementler için oluşturdukları tabloda hangi bileşikler, tamamlama için hangi, ağır eksiklik için hangi dozlarda uygulanmalıdır bilgilerini içeriyor.
Buna göre bor ugulamalarında yıllık toplam miktar olarak eksiklik tamamlama için 0,5 lb/acre (yaklaşık 56,75 gr B/da), ağır bor eksikliğinde ise 1 lb/acre (yaklaşık 113,5 gr/da B) verilmiş. Bu miktarın ikiye bölünerek uygulanabileceğini yazmışlar. Bu miktarları Etidot'un formülüne uygularsak 283,75 gr/da ve 567,5 gr/da ediyor. Bunlar da Etidot için önerilen %0,2'lik çözeltiden çok farklı değil (ancak yıllık toplam miktar olarak).
"Boron Functions in Plants: Looking Beyond the Cell Wall (http://5e.plantphys.net/article.php?ch=5&id=403)" bu döküman ise merak duyanlar için borun bitkilerdeki fonksiyonlarını bilinenleri de zorlayarak hazırlanmış rastladığım en kapsamlılardan biri.
Site üyeliğim devam ettiğinden, bana mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz.
Artık bu sayfada yazmamam daha doğru. Yoruldum ve fazla vaktim olursa da arılarıma ayırmak istiyorum.
Artık yazmamanızın daha iyi olduğunu düşünüyorsanız, neden mesaj yazarak ulaşabileceklerini söylüyorsunuz? :)
Mesajla rahatsız edilmemek daha iyi olur...
Özel mesaj ile cevap istemeyin
Özel mesaj aracılığı ile cevap istemek, tüm üyeleri sorudan ve ona verilecek (başka kişilerin de işine yarayacak) cevaptan mahrum etmek demektir. Sadece sizin işiniz görülür, bencilce bir tavır sayılabilir. Bu nedenle sorularınıza özel mesaj aracılığıyla cevap istememelisiniz.
agaclar.net Forum Kuralları (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=11)
Sn. Malina,
Size bu mesajımı özel mesaj olarak gönderebilmeyi isterdim.
Ben bor ile ilgili bildiklerimi ya da bildiğimi zannettiklerimi paylaşmaktan hiç rahatsız olmadım. Bana gelecek özel bir mesajdan da rahatsız olmam ki.
Sadece memur olduğumdan dolayı biraz dikkatli cevaplar vermeye çalıştım.
Son sayfalardaki tartışmalar, teknik yönleri ile hoşuma giderken, kasıt ve zan yönünden bence hiç de faydalı değil.
Mesajım bu düşünceler ile yazıldı. Yoksa forumun işleyişine zarar vermek aklımın ucundan dahi geçmedi.
Saygılarımla
MeyveliTepe
11-10-2014, 21:01
Sn. Malina,
Size bu mesajımı özel mesaj olarak gönderebilmeyi isterdim.
Ben bor ile ilgili bildiklerimi ya da bildiğimi zannettiklerimi paylaşmaktan hiç rahatsız olmadım. Bana gelecek özel bir mesajdan da rahatsız olmam ki.
Sadece memur olduğumdan dolayı biraz dikkatli cevaplar vermeye çalıştım.
Son sayfalardaki tartışmalar, teknik yönleri ile hoşuma giderken, kasıt ve zan yönünden bence hiç de faydalı değil.
Mesajım bu düşünceler ile yazıldı. Yoksa forumun işleyişine zarar vermek aklımın ucundan dahi geçmedi.
Saygılarımla
Bu mesajı görmemişim. Kasıt ve zan derken neyi kastediyorsunuz?
Her tarafta "önce tahlil yaptırın, ona göre kullanın" derken, "tamam, tahlil yaptırdım, sonuçları bu, tahlil ile bağlantılı olarak nasıl kullanacağım" sorusunda nasıl bir "kasıt ve zan" buldunuz? Bu sorunun verilebilen bir cevabı olsaydı faydasız mı olurdu?
birnefestoprak
21-10-2014, 20:42
Misyonunu tamamladigi icin size cevap veremiyor sanirim.
Bu mesajı görmemişim. Kasıt ve zan derken neyi kastediyorsunuz?
Her tarafta "önce tahlil yaptırın, ona göre kullanın" derken, "tamam, tahlil yaptırdım, sonuçları bu, tahlil ile bağlantılı olarak nasıl kullanacağım" sorusunda nasıl bir "kasıt ve zan" buldunuz? Bu sorunun verilebilen bir cevabı olsaydı faydasız mı olurdu?
birnefestoprak
03-12-2014, 04:25
Birkac hafta once pazar komsumuzun goz gezdirdigi, ABD'nin kuzeydogusunda (Maine) kurulu bulunan iyi bir tohum sirketinin katalogunu odunc alip incelemek istedigimde, organik gubre ve diger tarim malzemelerini de sattiklarini gordum (sirket ve eyalet, organik tarim duzenlemeleri bakimindan oldukca ileridir).
Toprak katkilari (ing. soil amendments) basligi altinda, Etidot-67'nin muadili olan ABD uretimi urunu de satiyorlar (marka adini ben kararttim). Urunun katalogta yer aldigi kisminin resmini cektim; ancak firsat bulup gosterebiliyorum. Urunun tanitimini cevirmeye calisayim:
Bor, agac gelisiminde ve meyve tutumunda hayati rol oynar. Organik sertifikali tarim uygulamalarinda yalnizca Bor eksikliginin belgelendigi durumlarda, eksikligi gidermek icin, kullanilabilir. Toz halinde kullanima uygundur, sivi cozeltilerle birlikte rahatlikla uygulanabilir.
Arkadaşlar hep yerdiniz de ne oldu bakın paylaşım sıfır durdu sayfa en azından bilgi alışverişi oluyordu.... ben dahi paylaşım yapmayı bıraktım.....
MeyveliTepe
24-03-2015, 16:10
Arkadaşlar hep yerdiniz de ne oldu bakın paylaşım sıfır durdu sayfa en azından bilgi alışverişi oluyordu.... ben dahi paylaşım yapmayı bıraktım.....
Kim, neyi yermiş? Bir ürünün yerinde ve doğru kullanılmasını ortaya çıkarmak o ürünü yermek mi oluyor, nasıra mayasıla bol bol kullanın iyidir demek de paylaşım mı oluyor?
Ürün %20 bor içeren mikroelement. Toprağınızda 1 ppm bor olması gerekiyor. Tahlil yaptırırsınız, eksik ise bu ürün veya başka bir bor içeren üründen tamamlayacak şekilde kullanırsınız. Ne kadar kullanmalıyım ki tamamlasın diye satıcıya sorduğunuzda sallar bir şey, üstüne giderseniz de küser böyle. Neyse ki iyi kötü bir hesap şekli de var.
Şimdi meyvelitepe az çok sen **** başkaları ne kadar verileceği ve tahlil sonucunda ne kadar kullanımı konusunda ziraat müd .sorulabileceğini biliyoruz burdanda sorabilir arkadaşlar ama ... konu milli bir ürün herkes olumlu yaklaşımı olursa bence daha yararlı olabileceğiz...
MeyveliTepe
25-03-2015, 12:08
Şimdi meyvelitepe az çok sen **** başkaları ne kadar verileceği ve tahlil sonucunda ne kadar kullanımı konusunda ziraat müd .sorulabileceğini biliyoruz burdanda sorabilir arkadaşlar ama ... konu milli bir ürün herkes olumlu yaklaşımı olursa bence daha yararlı olabileceğiz...
Bir yaklaşımın olumlu veya olumsuz olmasının ayrıdı nedir sizce?
Milli bir ürünü satarken lafta toprağınızı tahlil ettirin, ona göre kullanın deyip, tamam tahlil ettirdim şu çıktı, şimdi ne kullanacağım diyene dirsek gösteren bir anlayışı ve yaklaşımı makul, mantıklı, kabul edilebilir yapmıyor maalesef.
Kaldı ki, ürün, bu güne kadar milli ürün diye diye ortaya çıkanlarla içerik ve kalite olarak karşılaştırılamayacak ölçüde ciddi ve güvenilir, kuşkusuz çok rastladığımız yerli dolandırıcılık girişimlerinden uzak. Fakat bu bile arkası düzgün bir şekilde doldurulamadığında eksik kalıyor. Sorun eksik kalması da değil, eksik olan şey farkında olunan bir şey ise kolayca kapatılabilir. Sorun yaklaşımda. Bu yaklaşımı mı hakkediyor toplum sorusunda?
Esasında oda bu kurumsal yöneticilerin daha çok işlerini özen göstermemesinden kaynaklı bence genede ülkemizin değeri en azından araştırmacı olursak bizim açımızdan yararlı olur ...
MeyveliTepe
30-03-2015, 15:29
Eksik bırakılan şeylere ihtiyaç duyduğumuzda mecburen literatür ve bir sürü bilimsel araştırma taramak zorunda kalıyoruz. Kendi adıma bundan şikayetçi olmam ama memlekette kaç çiftçi literatür tarıyacak?
Daha da garibi, literatürden çıkarılan şeyleri de satıcının beğenmemesi (fuarlarda bol keseden atılanlarla uyuşmadığından belki) ve gidip abuk subuk yerlerde kendince dedikodu yapması. İşte bu düzgün bir ürünü bile mahvetmenin yurdum usulü kolay yöntemi.
Bursa'da öğrenciler radyasyondan koruyan kumaş geliştirdi - Teknokulis (http://www.teknokulis.com/Haberler/Guncel/2015/01/14/bursada-ogrenciler-radyasyondan-koruyan-kumas-gelistirdi)
Türkiye'nin dünyadaki bor rezervinin yüzde 72'sine sahip olduğunu dile getiren Elmas, "Boru sentezleyemediğimizden, özel bor türevi haline getiremediğimizden dolayı bu milli varlığımız heba olmakta. Hem kendi varlığımızı koruyup hem de bunu radyasyonda kullanmayı amaçladık" diye konuştu. Özel bir bor (http://www.teknokulis.com/index/bor) türevi olan sodyum pentaboratı ülkede ilk defa sentezlediklerini anlatan Elmas, şunları kaydetti:
"Sodyum pentaborat kullanarak bir koruyucu kıyafet üretimi gerçekleştirdik. Ürettiğimiz kumaşı radyasyon testlerine tabi tuttuk. Test sonucunda, ürettiğimiz kumaşın yüzde 75 gibi oldukça yüksek bir oranda radyasyonu önlediğini fark ettik. Ayrıca gama testi neticesinde sodyum pentaborat miktarının artışına paralel bir şekilde kumaşın arkasına geçen gama radyasyonunun azaldığını fark ettik. 3 farklı enerjide de bu teyit edildi. Ayrıca 'x' ışını testinde de sodyum pentaboratla aynı değere sahip kurşun eş değeri belirlendi ve sodyum pentaboratın kurşuna göre 2,5 kat hafif olduğu ortaya konuldu. Bu neden önemli; şu anda günümüzde kurşun koruyucular kullanılmakta. Kurşun koruyucular oldukça ağır olduğundan dolayı hareketleri kısıtlamakta ve iş verimini düşürmekte. Yaptığımız sodyum pentaborat kumaş 5 kilogram ağırlığında olduğu için hem hareket kısıtlamasını önlüyor hem de iş verimini artırıyor. Bu kapsamda bu kumaşların ülkemizde her yerde kullanabileceğini düşünüyorum."
herkese selamlar bundan 3 yıl önce etidot 67 alıp kayısıya uyguladım sonuçta bol ürün oluşumu gözlemledim ağaçtan uygulamada iyi sonuçlar ortaya çıktı ama topraktan yapmış olduğum uygulama istenilen sonucu vermedi
gördüğüm kadarıyla etidot 67 ile ilgili bilimsel sonuçlar üzerine çeşitli tartışmaların olduğu tartışmalara girmek istemem sadece bu ürünü kullanan biri olarak sunu söyleyeyim kesinlikle çiftçilerimizin kullanması gereken bir ürün yok ilaçmı yok gübremi bilmiyorum
ama ceviz yetiştirenlerin kesinlikle kullanması gereken bir ürün çünkü cevize topraktan verdim ürün hem bol hemde iri oldu
sayın yakup bey almış olduğum ürün 20 kg idi yaklaşık 10 kg sini kullandım 10 kg si duruyor tarihi geçmiş bu kalan ürünü nasıl degerlendirebilirim
birde 20 kg den aşağı torbalar çıkardılarmı bilgilendirirseniz sevinirim
herkese hayırlı akşamlar
birnefestoprak
15-09-2015, 18:39
ama ceviz yetiştirenlerin kesinlikle kullanması gereken bir ürün çünkü cevize topraktan verdim ürün hem bol hemde iri oldu
Topraktan Etidot-67 uygulamasi yapmaya sizi tesvik eden ne oldu? Cevizdeki toprak uygulamasinda urunun bolluguna ve iriligine Etidot-67'nin neden oldugu sonucuna nasil ulastiniz?
İsmail Kuzucu
15-09-2015, 19:56
Geçen yıla göre verimi ve kaliteyi karşılaştıyorsanız yanılırsınız. Bizim hiç su dahi görmeyen ağaçlar geçen senekinden daha iyi.
Aynı yıl içinde yan yana ağaçta deneme yaparsanız sonuç biraz olsa mantıklı olur. Diğer türlü her seçeneğin hiç bir mantığa sığmaz.
Arkadaşın 650 adetlik 8 yaşında ceviz ağaçları var sadece 1 defa topraktan uygulama yaptı. Ve sadece hasattan sonra yapraktan bor-çinko uygulaması yapıyor. Buda en düşük dozlarda.
Kaldı ki bor gübresinin fazlasını telafi edemiyorsunuz. Yılların emeğini sadece 1 hatanız yok edebilir. Tahlil yapmadan kesinlikle ve kesinlikle kullanmayın.
erdem883
04-03-2016, 14:57
Konu uzerinde bir suredir paylasım yok ama merak ettigim bazı sorularım var. Ben balıkesir merkezde ikamet ediyorum. Koyumde 3 parca yerde badem agaclarım var. Buyuk olan bademligimde bor noksanlıgı belirtileri var. Yapraklarda sararma badem ic buyuklugunde ve baden yesil kabugunda olusan sakızlasma.. bor uygulaması yapmak istiyorum ancak uygulama zamanı hakkında bilgim yok. Uygulamayı topraktan serpme seklinde yapacagım. Suanda bademlerim cicekli. Ciceklerde meyve tutumuna gecmeye basladı cicek yapraklarını dokuyor. Havalarda birkac gundur yagıslı. Uygulama yapsam uygun olurmu. Cicek zamanı atılmıyor diye duydum ama deneyen **** bilgisi tavsiyesi olan varsa yardımcı olabilirmi. Agac basına 35 -40 gr seklinde uygulama yapacagım.
Merhaba Yakup Bey; ETİDOT-67 hakkında bilgi sahibi oldum; Mersin'de Domates ve şeftali tarımı yapıyoruz; özellikle domateste tam kullanma dönemi, bunun için numune olarak denemek istiyorum. Verim ya da fayda görürsek şeftalide de kullnak istiyoruz. Hatta zamanla yakın çevremize tavsiyede bulunup bu ürünün tanıtımında da rol alabiliriz. Mesajınızı bekliyorum, iyi çalışmalar...
sıvı gübreler artık üretilmiyormu
saadet bahar
13-11-2017, 18:08
borlu gübreyi bir proje kapsamında saksıda domates için kullanmak istiyorum. olur mu? önerisi olan var mı?
Bugün eti maden müd. ile telefon görüşmesi yaptım. Bundan sonra etidot-67 gübresini tarım kredi kooperatifleri ile yapılan sözleşme kapsamında buralardan alabiliyormuşuz. Tüm arkadaşlar artık kolayca alabilirler borlu gübreyi Hayırlı olsun hepimize
Doku_Kültürcü
14-02-2018, 16:01
Bitki doku kültürü besin ortamı karışımlarında yer alan bor, molibden, bakır, kobalt, çinko, iyot ve mangan mikro element kapsamında yer alır ve faydalı dozu ile zararlı dozu arasındaki fark çok azdır. Bitkiden optimum düzeyde ürün alacağım derken, bitkinizi öldürmeniz söz konusudur. Ben İzmir'de yaşıyorum. İzmirin yeraltı su kaynakları yüksek miktarda bor içerir. Bu kaynaklar, yer hareketleri sonucu bir tarım arazisine çıkarsa bitkileri öldürür. Ziraat fakültesinde öğrenciyken bir sınıf arkadaşımızın başına gelmişti. Özellikle turunçgil bitkileri bor'a çok duyarlıdır. Ağaçların kurumasına neden olur. Bor uygulamadan önce, sulama suyunuzun ve toprağınızın ayrı ayrı mikroelement analizini yaptırmanız önemlidir. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın.
bor aldım 5 kiloluk torbada bunun yanında broşür vardı kullanma dozları hakkında sizin de dediğiniz üzere fazla atmamaya özen gösterdim sıvı gübreye karıştırarak 3-5 gr arasında kullandım ...Bahçemde denemek ve sonuçları görmek istedim...
birnefestoprak
12-04-2018, 15:33
Bahçede ne yetiştiriyorsunuz?
bor aldım 5 kiloluk torbada bunun yanında broşür vardı kullanma dozları hakkında sizin de dediğiniz üzere fazla atmamaya özen gösterdim sıvı gübreye karıştırarak 3-5 gr arasında kullandım ...Bahçemde denemek ve sonuçları görmek istedim...
Fındık çoğunluğu meyve ağaçlarıda var ama az
Etidot-67 (DiSodyumOktaboratTetraHidrat)
Tarım Endüstrisindeki Bor Bileşikleri Tüketimi:
Bor bileşiklerinin tarım endüstrisinde kullanılan iki çelişen şekilde uygulaması mevcuttur. Düşük konsantrasyonlarda, bor bileşikleri gübrelerin içerisinde mikro besin elemanı olarak kullanılırken, yüksek konsantrasyonlarda herbisit, algisit ve diğer pestisitler (zararlı ot öldürücüler) olarak da kullanılırlar.
Merhaba arkadaşlar
Bu ürünü herbisit olarak kullanan var mı?
Hangi dozda kullanma lazım (Meyve bahçesi)?
Doku_Kültürcü
17-05-2018, 09:11
Merhaba arkadaşlar
Bu ürünü herbisit olarak kullanan var mı?
Hangi dozda kullanma lazım (Meyve bahçesi)?
Bor, molibden, kobalt, çinko, mangan, bakır, iyot mikro element sınıfında yer alan bitki besin elementleridir. Yüksek dozda kullanıldıklarında, kültür bitkisi ya da yabancı ot ayırımı yapmazlar, hepsini zehirlerler. Mikro elementler, toprak analizi yapılmadan kullanılmamalıdır. Sonuçta, kafanıza göre atıp toprağı zehirlediğinizde, uzunca bir süre bu toprakta bir şey yetişmez.
Bor, molibden, kobalt, çinko, mangan, bakır, iyot mikro element sınıfında yer alan bitki besin elementleridir. Yüksek dozda kullanıldıklarında, kültür bitkisi ya da yabancı ot ayırımı yapmazlar, hepsini zehirlerler. Mikro elementler, toprak analizi yapılmadan kullanılmamalıdır. Sonuçta, kafanıza göre atıp toprağı zehirlediğinizde, uzunca bir süre bu toprakta bir şey yetişmez.
Teşekkürler. Haklısınız, kaş yaparken göz çıkarmamak lazım.
Yakup bey bur yazdınız yazıların hepsini okudum ve sizden bir ricam olacak. Eti dot 67 denemek istiyorum numune yollama şansınız var mı teşekürler
cengizhüseyin
06-06-2019, 06:08
https://dergipark.org.tr/download/article-file/270290
Kudretcabuk
26-11-2019, 10:25
Değerli ağaçlar.net üyeleri,
Etidot-67'nin internet ortamında duyurulması, tanıtımı ve tartışılmasını sağlamak için tamamen kendi kararımla açmış ve bugüne kadar iyi kötü sürdürmüş-ittirmiş olduğum bu sayfadaki misyonumu tamamladığıma inanıyorum.
Çünkü artık borun bir gübre olduğu ve eksikliğinin giderilmesi halinde verim ve kalite kayıplarında önemli azalmalar yaşanacağının duyurulması ve konunun bu basit seviyede tartışılması süreci tamamlandı.
Son günlerdeki tartışmalar bunun en bariz örneği. Artık tartışmanın içeriği, benim "giriş" olarak sınıflandırabileceğimiz dar, teorik ve çiftçi geri dönüşlerinden güç bulan bilgilerimin ötesine geçmiş durumda. Ben verebileceğim hemen hemen bütün cevapları verdim. Aynı cevapları bir kaç kez tekrar da ettim.
Düşüncelerimi gözden geçirmeme sebep olan ve bu konuda tartışan herkese de teşekkür ediyorum.
Etidot-67 için "Borlu Gübre" tabirini kullanmam da ne tamamen doğru, ne de tamamen yanlıştır. Bir iş yapacaksanız bunu en etkin şekilde yapmalısınız. Ben düşündüm, internette arama motorları aracılığı ile borlu gübrelere ulaşmak isteyen kişi neyi arar diye? Etidot-67 nin muadillerinin fahiş bir fiyatla ithal geldiği ve ziraat mühendislerimizce önerildiği, gübre bayilerimizce satıldığı bir ortamda, konu başlığını ve lansmanımı "Borlu Gübre Etidot-67" şeklinde yapmaya karar verdim. Bu kiminize göre doğrudur, kiminize göre yanlış. Fakat bu hiç önemli değil. Önemli olan amacıma çiftçiyi incitmeden ulaşmış olmam.
Bana bu amacıma ulaşmamda en büyük katkıyı sağlayan ağaçlar.net sitesi yöneticilerine de ayrıca teşekkür ediyorum.
Site üyeliğim devam ettiğinden, bana mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz.
Artık bu sayfada yazmamam daha doğru. Yoruldum ve fazla vaktim olursa da arılarıma ayırmak istiyorum.
Selametle kalınız.
yakup bey bende fındık bahçesi var. etidot-67 borlu gübreyi denemek istiyorum yardımcı olabilir misiniz.?
korkmazay
31-08-2022, 08:38
Merhabalar.
Arkadaşlar Etidot67 ürününün evde yetiştirdiğimiz çiceklere sebzelere uygulama şansımız nedir.
Kaçta kaç oranında sulandırmak gerek,
Forumda sadece büyük çiftçilik yapanlar için oranlar verilmiş,
Mesela 5 lt suya bir çorba kaşığı mı? bir çay kaşığı mı? ne kadar konulacak . Yapraklara mı yoksa sulama suyuna mi karıştırılacak.
Bu konuda aydınlatabilecek bir arkadaş varsa forumdaki herkes mutlu olur sanırım ve ülkemize ait bir ürünü de kullanma şansımız artar...Saygılarımla...
MeyveliTepe
31-08-2022, 10:07
Merhabalar.
Arkadaşlar Etidot67 ürününün evde yetiştirdiğimiz çiceklere sebzelere uygulama şansımız nedir.
Kaçta kaç oranında sulandırmak gerek,
Forumda sadece büyük çiftçilik yapanlar için oranlar verilmiş,
Mesela 5 lt suya bir çorba kaşığı mı? bir çay kaşığı mı? ne kadar konulacak . Yapraklara mı yoksa sulama suyuna mi karıştırılacak.
Bu konuda aydınlatabilecek bir arkadaş varsa forumdaki herkes mutlu olur sanırım ve ülkemize ait bir ürünü de kullanma şansımız artar...Saygılarımla...
Bu ürünün %20'si saf bor. Toprakta olması gereken bor miktarı 1 ppm. Şayet oran 2 ppm'in üstüne çıkarsa bor zehirlenmesi yapar. Buna göre hesaplayın.
Not: 1 ppm ölçüsü 1 litrede 1 miligram anlamındadır.
Çankırılı
02-02-2024, 13:27
İçilebilir tedavi amaçlı elimde artan toz beyaz bor vardı sağlık alanında kullanılan tür. Şimdi kış ortası birer çay kaşığı civarı göz kararı ağaçların dibine tuz gibi saçtım, bahara sürgün gelişimine katkısı olur mu?
Bina da yöneticiyim, defne ve mazıların dibine güllere falan verdim, toprak analizi falan yok ama, umarım yanlış yapmamışımdır, genel de bir şeyi yapmadan önce değil yaptıktan sonra araştırmaya kalkışıyorum:
Doku_Kültürcü
03-02-2024, 17:16
İçilebilir tedavi amaçlı elimde artan toz beyaz bor vardı sağlık alanında kullanılan tür. Şimdi kış ortası birer çay kaşığı civarı göz kararı ağaçların dibine tuz gibi saçtım, bahara sürgün gelişimine katkısı olur mu?
Bina da yöneticiyim, defne ve mazıların dibine güllere falan verdim, toprak analizi falan yok ama, umarım yanlış yapmamışımdır, genel de bir şeyi yapmadan önce değil yaptıktan sonra araştırmaya kalkışıyorum:
Yanlış yapmışsınız. Bor, bir mikro element. Dolayısıyla toprak analiz sonucuna göre uygulamanız gerekirdi. Bitkileri zehirlemiş olma ihtimaliniz çok yüksek.:(
Ejder İnciri
04-02-2024, 13:40
Eğer tarımda kullanılan borax ı bir çay kaşığı oranda vermiş olsanız o ağaç kısa zamanda ya kurur ya da strese girerek ağır hasar alabilir umarım bir şey olmaz
Mesela tarım hatalarında olduğu gibi, sağlık alanında da çok karmaşık durumlar var ve zaten bor yeni keşfedilmiş bir şey değil, işin ehli bakın ne söylüyor: https://www.youtube.com/watch?v=jO-sEW8waNA
Tarımda kullanılan bitkinin alabileceği formda tür bor belirli ppm oranında seyreltilerek cüz i ölçülerde topraktan yahut yapraktan uygulanmalı, o da tek başına değil piyasa da satılan tarımsal ürün içeriklerinde ayarlı dozda mevcut. Bor un çok türevi var, emin değilim ancak şu aktarlarda satılan bor suda az oranda çözünür, belki zararı olmayabilir ama faydası da olmayacağı kanaatindeyim, bu bağlamda tahminimce bitkinin alabileceği özellikte değildir:
Çankırılı
04-02-2024, 17:28
Yanlış yapmışsınız. Bor, bir mikro element. Dolayısıyla toprak analiz sonucuna göre uygulamanız gerekirdi. Bitkileri zehirlemiş olma ihtimaliniz çok yüksek.:(
Eyvah panikledim yorumu görünce :( Henüz yağış olmadan dibinde ot olmayan yerleri aceleyle süpürdüm elimden geldiğince temizledim ama dibinde bol ot olan öteki bitkiler ne olacak umarım kurumazlar :( Sürekli sakarlığım tutuyor kaş yapacam derken göz çıkartmak :(
Avokado'da meyve tutumu ve göz patlaması için boru araştırıyordum burası denk geldi.Genelde bütün arkadaşlar hep bir ağızdan yaprak ve toprak analizi yapılmadan kullanımının farklı sonuçlara yol açacağından bahsetmiş evet bu doğru ancak yapılan benim denk geldiğim çalışmalarda zeytin ve avokadoda çiçek açmak üzereyken çiçeklere uygulanan solubor etidot muadili ürün ,meyve tutumunu muazzam arttırmış. Bu anladığım kadarıyla borun hareketsiz bir element olması ,bitkide herhangi bir noksanlık göstermesede çiçeklerine istenen düzeyde taşınmaması sebebiyle polen canlılığı ve polen çimlenmesinin düşük olması meyve tutumu düzeyinin düşük olmasına sebebiyet veriyor olabilir.Çalışmalarda bu yönde avokado'da 2g/l etidot-67 önerilmiş gözler patlayıp çiçekler açmak üzereyken.Meyve tutumu yeterli bizim için :)
Doku_Kültürcü
17-04-2024, 11:37
Avokado'da meyve tutumu ve göz patlaması için boru araştırıyordum burası denk geldi.Genelde bütün arkadaşlar hep bir ağızdan yaprak ve toprak analizi yapılmadan kullanımının farklı sonuçlara yol açacağından bahsetmiş evet bu doğru ancak yapılan benim denk geldiğim çalışmalarda zeytin ve avokadoda çiçek açmak üzereyken çiçeklere uygulanan solubor etidot muadili ürün ,meyve tutumunu muazzam arttırmış. Bu anladığım kadarıyla borun hareketsiz bir element olması ,bitkide herhangi bir noksanlık göstermesede çiçeklerine istenen düzeyde taşınmaması sebebiyle polen canlılığı ve polen çimlenmesinin düşük olması meyve tutumu düzeyinin düşük olmasına sebebiyet veriyor olabilir.Çalışmalarda bu yönde avokado'da 2g/l etidot-67 önerilmiş gözler patlayıp çiçekler açmak üzereyken.Meyve tutumu yeterli bizim için :)
Etidot-67'nin kimyasal içeriğini bilmiyorum. Ziraat fakültesinde bize, mikro elementlerin faydalı dozu ile zehirli dozu arasında çok az bir fark bulunduğu öğretildi. Kaş yapayım derken göz çıkarabilirsiniz (bu forumda, buna tanık olmuşluğumuz vardır). Bir litre içerisindeki 1mg bor elementi (6,2mg borik asite eşdeğerdir) faydalı bir dozdur. Daha fazlası bitkiyi zehirler....
Etidot-67'nin kimyasal içeriğini bilmiyorum. Ziraat fakültesinde bize, mikro elementlerin faydalı dozu ile zehirli dozu arasında çok az bir fark bulunduğu öğretildi. Kaş yapayım derken göz çıkarabilirsiniz (bu forumda, buna tanık olmuşluğumuz vardır). Bir litre içerisindeki 1mg bor elementi (6,2mg borik asite eşdeğerdir) faydalı bir dozdur. Daha fazlası bitkiyi zehirler....
Topraktan uygulamayı düşünmüyorum çünkü sera toprağında bor noksanlığı olduğunu düşünmüyorum bor noksanlığı daha çok kumlu su sorunu olan kuraklık olan yerlerde görülüyor. Büyük ihtimal yapraklarında da yeterli bor vardır.
Ancak yapılan bir çok denemede çiçek açma evresinde uygulanan borun meyve tutumunu arttırdığı sabit.Benim düşüncem 4-5 yaşındaki bir avokado ağacında ortalama bir milyon adet çiçek bulunmakta bor ise immobil bir element olduğu için bitki yapraklarında yeterli olsa dahi bu kadar çiçeğe o evrede cevap veremeyip aynı anda taşınamıyor olabilir veya taşınımı ile ilgili transpirasyonun az olması, toprak su düzeyinin az olması ,havanın kapalı olması gibi bir durumda olabilir.Bu yüzden bu evrede direk gözlere uygulanan bor çiçeklere daha iyi taşındığı için olmalı ve polen canlılığını, polen çimlenmesini arttırdığı için döllenmeyi arttırmış olabilir.Araştırma fırsatım yok ancak benim düşüncem avokado,zeytin gibi çok fazla çiçek açan ağaçlarda diğer ağaçlara göre verimi daha fazla artırıyordur.
Birde bazı bitkilerde bor taşınımı daha farklı örneğin avokado da bor taşıyan ve taşımayan iki çeşit şeker üretiliyor c6 ve c7.Bitki köklerden yapraklara gelen borun çiçeklere taşınımı için c7 şekerlere ihtiyaç duyuyor.Işık yoğunluğu azsa ve gölge miktarı fazlaysa bitki bir adaptasyon sergiliyor ve karbon üretiminin devam etmesi için c6 şekerler üretmeye başlıyorBu da bor taşınımını azaltıyor.Işık ve gölge miktarıda bor taşınımını azaltıyor.Avokadoda yapraklarda bor miktarının yeterli düzeyde olması çiçeklerde yeterli olduğu anlamına gelmiyor belki zeytinde de durum böyledir.
Doz konusunda bende emin değilim araştırıyorum 500 ppm etidot ve 2g/l gibi sonuç alınmış çalışmalarda.500 ppm yani 0,5g/l daha güvenli duruyor.
Doku_Kültürcü
17-04-2024, 21:19
Topraktan uygulamayı düşünmüyorum çünkü sera toprağında bor noksanlığı olduğunu düşünmüyorum bor noksanlığı daha çok kumlu su sorunu olan kuraklık olan yerlerde görülüyor. Büyük ihtimal yapraklarında da yeterli bor vardır.
Ancak yapılan bir çok denemede çiçek açma evresinde uygulanan borun meyve tutumunu arttırdığı sabit.Benim düşüncem 4-5 yaşındaki bir avokado ağacında ortalama bir milyon adet çiçek bulunmakta bor ise immobil bir element olduğu için bitki yapraklarında yeterli olsa dahi bu kadar çiçeğe o evrede cevap veremeyip aynı anda taşınamıyor olabilir veya taşınımı ile ilgili transpirasyonun az olması, toprak su düzeyinin az olması ,havanın kapalı olması gibi bir durumda olabilir.Bu yüzden bu evrede direk gözlere uygulanan bor çiçeklere daha iyi taşındığı için olmalı ve polen canlılığını, polen çimlenmesini arttırdığı için döllenmeyi arttırmış olabilir.Araştırma fırsatım yok ancak benim düşüncem avokado,zeytin gibi çok fazla çiçek açan ağaçlarda diğer ağaçlara göre verimi daha fazla artırıyordur.
Birde bazı bitkilerde bor taşınımı daha farklı örneğin avokado da bor taşıyan ve taşımayan iki çeşit şeker üretiliyor c6 ve c7.Bitki köklerden yapraklara gelen borun çiçeklere taşınımı için c7 şekerlere ihtiyaç duyuyor.Işık yoğunluğu azsa ve gölge miktarı fazlaysa bitki bir adaptasyon sergiliyor ve karbon üretiminin devam etmesi için c6 şekerler üretmeye başlıyorBu da bor taşınımını azaltıyor.Işık ve gölge miktarıda bor taşınımını azaltıyor.Avokadoda yapraklarda bor miktarının yeterli düzeyde olması çiçeklerde yeterli olduğu anlamına gelmiyor belki zeytinde de durum böyledir.
Doz konusunda bende emin değilim araştırıyorum 500 ppm etidot ve 2g/l gibi sonuç alınmış çalışmalarda.500 ppm yani 0,5g/l daha güvenli duruyor.
Unuttuğunuz bir nokta var: Ağaç, besleyemediği meyveyi döker. Siz istediğiniz kadar başarılı tozlaştırma yapın hatta meyve tutumu gerçekleştirin. Küçük meyve dökümü ve iri meyve dökümü diye bilinen iki dönemde meyve dökümü gerçekleşir. Açan çiçeklerin %14 meyveye dönüştüğünde, ticari anlamda başarılı kabul edilir. Zeytin, bor toleransı yüksek bir ağaç. Diğer bitkiler zeytin kadar dayanıklı değil. 500PPM bor, gerçek anlamda zehirli bir doz.
Unuttuğunuz bir nokta var: Ağaç, besleyemediği meyveyi döker. Siz istediğiniz kadar başarılı tozlaştırma yapın hatta meyve tutumu gerçekleştirin. Küçük meyve dökümü ve iri meyve dökümü diye bilinen iki dönemde meyve dökümü gerçekleşir. Açan çiçeklerin %14 meyveye dönüştüğünde, ticari anlamda başarılı kabul edilir. Zeytin, bor toleransı yüksek bir ağaç. Diğer bitkiler zeytin kadar dayanıklı değil. 500PPM bor, gerçek anlamda zehirli bir doz.
O dozlar etidot-67 için ürün minimum %20,7 B içeriyor.500 ppm'de yaklaşık 0,1 gr B içeriyor.Yani litrede 0,1 gr B .Bahsettiğiniz litrede 1 mg doza göre 100 kat daha yüksek.Eylül ekim gibi çiçek açmaya yakın bir doz bor düşünüyorum.O zamana kadar vaktim var.Tavsiyeleriniz için teşekkürler.
Avokado da %1 bile çok fazla meyve demek o yüzden mümkün olduğu kadar meyve tutmasını sağlamak gerekiyor daha sonra bahsettiğiniz gibi çok fazla meyve dökümü gerçekleşiyor.Bu dökülmelerin büyük bir çoğunluğu ilk aşamada düzgün döllenmemiş meyveler daha sonra ise çeşitli streslerden dolayı dökülme gerçekleşiyor.Gelecek sezon ağaçta 150 meyve kalsın yeterli 1 milyon adet çiçekten :)
Doku_Kültürcü
18-04-2024, 12:13
O dozlar etidot-67 için ürün minimum %20,7 B içeriyor.500 ppm'de yaklaşık 0,1 gr B içeriyor.Yani litrede 0,1 gr B .Bahsettiğiniz litrede 1 mg doza göre 100 kat daha yüksek.Eylül ekim gibi çiçek açmaya yakın bir doz bor düşünüyorum.O zamana kadar vaktim var.Tavsiyeleriniz için teşekkürler.
Avokado da %1 bile çok fazla meyve demek o yüzden mümkün olduğu kadar meyve tutmasını sağlamak gerekiyor daha sonra bahsettiğiniz gibi çok fazla meyve dökümü gerçekleşiyor.Bu dökülmelerin büyük bir çoğunluğu ilk aşamada düzgün döllenmemiş meyveler daha sonra ise çeşitli streslerden dolayı dökülme gerçekleşiyor.Gelecek sezon ağaçta 150 meyve kalsın yeterli 1 milyon adet çiçekten :)
Avokado mutlak anlamda tozlayıcı çeşit gerektiren bir meyve. Tozlayıcı çeşidiniz yeterince var mı?
Ana çeşit pinkerton tozlayıcı hass çoğunlukta arada zutanolar var hem çiçek açma zamanı uymuyor hem sera için fazla büyük bir çeşit.Bunları başka bir çeşitle aşılayacağım.Ben aslında lamphass çeşitini dikmek istiyordum fidancı aşı kalemlerini yurda kaçak yolla soktuğunu elinde belli bir sayıda fidan olduğu için benim istediğim sayıda fidanı bana satmak istemedi üstelik diğer çeşitler 150 lira iken tanesine 300 tl istiyordu.Zor bela 5 tane verdi.Belki ilerde tamamını lamphass yaparım ama bir daha 300-400 lira fidana vermem şu aşamada diğer hass ve lamphasslardan kendim aşılayım çoğaltacağım.
Kapalı alan olduğu için fazla sayıda tozlayıcıya gerek yok diye düşünüyorum ama 160 adet normal çeşitin 20 kadarı tozlayıcı.Bal arılarıyla bombusları birlikte kullanacağım gördüğüm kadarıyla bombuslar bal arılarından çok daha hızlı ve etkili bir tozlaştırma yapıyorlar.
Doku_Kültürcü
18-04-2024, 20:48
Ana çeşit pinkerton tozlayıcı hass çoğunlukta arada zutanolar var hem çiçek açma zamanı uymuyor hem sera için fazla büyük bir çeşit.Bunları başka bir çeşitle aşılayacağım.Ben aslında lamphass çeşitini dikmek istiyordum fidancı aşı kalemlerini yurda kaçak yolla soktuğunu elinde belli bir sayıda fidan olduğu için benim istediğim sayıda fidanı bana satmak istemedi üstelik diğer çeşitler 150 lira iken tanesine 300 tl istiyordu.Zor bela 5 tane verdi.Belki ilerde tamamını lamphass yaparım ama bir daha 300-400 lira fidana vermem şu aşamada diğer hass ve lamphasslardan kendim aşılayım çoğaltacağım.
Kapalı alan olduğu için fazla sayıda tozlayıcıya gerek yok diye düşünüyorum ama 160 adet normal çeşitin 20 kadarı tozlayıcı.Bal arılarıyla bombusları birlikte kullanacağım gördüğüm kadarıyla bombuslar bal arılarından çok daha hızlı ve etkili bir tozlaştırma yapıyorlar.
5 ağaca bir tozlayıcı oranını yakalamaya çalışın. Sera kapalı alan ama arılar da kovanlarına yakın olan ağaçları dolaşma eğilimindeler.
5 ağaca bir tozlayıcı oranını yakalamaya çalışın. Sera kapalı alan ama arılar da kovanlarına yakın olan ağaçları dolaşma eğilimindeler.
Serada tek sıkıntı her çeşitin seraya uygun olmaması pinkerton ve würtz daha çok dik büyüyen çeşitler ve serada hiç yana büyümüyorlar.Hass biraz daha yanal büyüyen bir çeşit hepsini hass dikmeyi isterdim veya lamphass.Çok iyi meyve tutuyor ve şu anda hem meyve tutmuş durumda hemde meyvesi satılabiliyor.Tabi ki bu biraz periyodiseye sebep oluyor.Bugün bir tane şehir otelinin bahçesinde 10 yaşlarında bir hass ağacı gördüm inanılmaz meyve tutmuş nerdeyse 1 milyon çiçeğin tamamını tutmuş görevliden rica ettim aşı gözü aldım :D
Bal arılarının bu şekilde bir davranış sergilemelerinden dolayı bombus arılarınıda ekleyeceğim her seraya 1 kovan bombus 1 kovan bal arısı planlıyorum.Bal arılarını sezonluk kiralıyorlar.Aralara dışardanda bombus ve bal arıları gelmesi için boşluklara yabani adaçayı,fesleğen,karabaş,oğul otu,çalba gibi yabani arı çeken çiçekler ektim daha çiçeklenmediler ama seneye çok iyi gelişirler sera ortamında.
Birde neden etidot veya solubora odaklanmış çalışmalar bor etanolamin daha güvenli değil mi ?
Doku_Kültürcü
20-04-2024, 01:57
Serada tek sıkıntı her çeşitin seraya uygun olmaması pinkerton ve würtz daha çok dik büyüyen çeşitler ve serada hiç yana büyümüyorlar.Hass biraz daha yanal büyüyen bir çeşit hepsini hass dikmeyi isterdim veya lamphass.Çok iyi meyve tutuyor ve şu anda hem meyve tutmuş durumda hemde meyvesi satılabiliyor.Tabi ki bu biraz periyodiseye sebep oluyor.Bugün bir tane şehir otelinin bahçesinde 10 yaşlarında bir hass ağacı gördüm inanılmaz meyve tutmuş nerdeyse 1 milyon çiçeğin tamamını tutmuş görevliden rica ettim aşı gözü aldım :D
Bal arılarının bu şekilde bir davranış sergilemelerinden dolayı bombus arılarınıda ekleyeceğim her seraya 1 kovan bombus 1 kovan bal arısı planlıyorum.Bal arılarını sezonluk kiralıyorlar.Aralara dışardanda bombus ve bal arıları gelmesi için boşluklara yabani adaçayı,fesleğen,karabaş,oğul otu,çalba gibi yabani arı çeken çiçekler ektim daha çiçeklenmediler ama seneye çok iyi gelişirler sera ortamında.
Birde neden etidot veya solubora odaklanmış çalışmalar bor etanolamin daha güvenli değil mi ?
Bor etanolamin patentli bir ürün (patent koruması 2030'da bitiyor), dolayısıyla daha pahalı bir ürün. Daha güvenilir olduğu konusu şüpheli. Diğer yandan borun alınım hızını artırdığı için daha tehlikeli olabilir. Etidot ve diğerleri nispeten daha ucuz bor kaynakları.
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.