View Full Version : Zeytin hastalık ve zararlıları ile doğal mücadele
Şu (http://agaclar.net/forum/showthread.php?t=5276)bölümde ki yazışmalara bakıyorum da maşallah hepimiz zehirlerden bahsediyoruz, başka bölümlerde ise herkez doğal yetiştirdiğini söylüyor.
Doğal ürünlerden konuşurken bu zararlılarla doğal olarak nasıl mücadele edeceğimizi ve ettiğimizi konuşmadan doğal üründen konuşmak işe sondan başlamak olmuyormu? Doğal ürün yetiştiren ve yetiştirdiğini söyliyen arkadaşlarımız sanırım bunlara cevap verebilir. Zira bazı başlıklarda bakıyorum da kimse yoğurdum ekşi demiyor, herkez doğal üretiyor.
Burada doğal mücadeleyi konuşalım, bu zararlılarla doğal mücadele nasıl yapılır.
Zeytin Zararlıları
Zeytin Sineği
Zeytin yağı miktarının azalmasına, yağda asit çoğalmasına neden olur.
Zeytin Kurdu
Muhtelif bitki aksamında yaptığı zarar şekli ve derecesi ile dikkati çeker.
Zeytin Kara Koşnili
Verimde %60-%70 düşüşe neden olabilen önemli bir zararlıdır .
Zeytin Kabuklu Biti
Populasyonu fazla olduğunda, ağaçları kurutabilir.
Zeytin Güvesi
Zeytin güvesi yalnız tırtıl döneminde zararlı olmaktadır. .
Zeytin Pamuklu Biti
Nimfleri, tomurcuk sapları ve sürgün uçlarında bitkinin öz suyunu emer.
Zeytin Pamuklu Koşnili
Ağaçlarda genel bir zayıflama ve ince dal kurumaları görülmektedir .
Zeytin Çiçek Sap Sokanı
Hortumu vasıtasıyla önce tomurcuğun çanak yaprağını ve daha sonra çiçek iç organlarını emmek suretiyle beslenir.
Zeytin Kırlangıç Böceği
Zeytinliklerde çokça görülmesine karşılık ekonomik bir zararlı değildir
Filiz kıran (Hylesinus oleiperda F.)
Dal kurutan (Resseliella oleisuga Torg.)
Zeytin tiripsi (Liothrips oleae Costa.)
Ağaç sarı Kurdu (Zeuzera pyrina L.)
Zeytin Fidan Tırtılı (Palpita unionalis Hb.)
Zeytin Yaprak Siğili ( Dasineura oleae Loew.)
Zeytinci
24-03-2009, 10:47
Zeytin hastalık ve zararlıları başlığını hiç ziyaret etmemişim. Ağaçlar.net'i geç farketmeme üzüldüm şimdi.
Konuların Zeytin genel başlığı altında toplanması zamanının geldiği, yöneticilerimizin gözünden kaçmaz sanırım. Ekonomik değeri büyük.
Doğal yoldan mücadele. Buyurunuz.
Ben ağacın arasını açarım bol güneş ve hava girsin diye. Güneş/hava giren eve doktor girmez diye boşuna söylememişler.
Zeytinlerim yağlık Erkence cinsi. Zirai mücadelem sıfır. Tarım il müdürlüğü bazen yol kenarlarına sinek yakalayan poşetler asar. Sadece yanmış keçi gübresi veririm. Bu yıl asit derecesi 2 nin altında idi.
Tamamen organik ama sertifikası yok. Bir de böyle gerçek var ülkemizde.
MeyveliTepe
26-03-2009, 20:11
Bugün ithalatçısını arayıp sonbahara kadar ihtiyacım olacağını düşündüğüm Neemazal sordum. Litre fiyatına €46+KDV dediler. Bu fiyatla bu ürünü kullanmak akıl karı değil. Hızlıca başka ne yapabilirim diye araştırıyorum. Bilgi, bulgu ve deneyimlerimizi birleştirirsek makul, mantıklı bir yere gelebiliriz diye düşünüyorum.
Başlangıç kaynağı benden olsun o halde
Buyrunuz (http://www.gizemyag.com/entegre%20tan%C4%B1m.htm)
MeyveliTepe
26-03-2009, 20:57
Bu yazı Tagem'in yazıları içinde. Sanırım biraz daha detaylısı (http://www.tagem.gov.tr/YAYINLAR/ZEYTIN/icindekiler.htm).
Hem Tagem'in dökümanlarında hem de yurt dışı kaynaklarda tuzakların öneminden siz ediliyor. Bir kaç değişik tuzak var. Anladığım kadarıyla Kapar (http://www.kaparorganik.com.tr)şirketi bunları sağlıyor. Tuzak kullanmakta deneyimi olan varsa ve paylaşırsa çok makbule geçecek.
Güve gibi erişkini kelebek olan zararlılar için oldukça etkin olduğu söylenen bir biyolojik ilaç var. Bacillus Thuringiensis isimli bakteri ile larvalar üzerinde etkili oluyor. Bu ilaç, organik sertifikalı olarak Türkiye'de de temin edilebiliyor.
Geriye zeytin sineği en büyük zararlı olarak kalıyor. Tuzakların yanısıra başka ne yapabiliriz?
Oğuz Alper
26-03-2009, 21:08
Bu yazı Tagem'in yazıları içinde. Sanırım biraz daha detaylısı (http://www.tagem.gov.tr/YAYINLAR/ZEYTIN/icindekiler.htm).
Hem Tagem'in dökümanlarında hem de yurt dışı kaynaklarda tuzakların öneminden siz ediliyor. Bir kaç değişik tuzak var. Anladığım kadarıyla Kapar (http://www.kaparorganik.com.tr)şirketi bunları sağlıyor. Tuzak kullanmakta deneyimi olan varsa ve paylaşırsa çok makbule geçecek.
Güve gibi erişkini kelebek olan zararlılar için oldukça etkin olduğu söylenen bir biyolojik ilaç var. Bacillus Thuringiensis isimli bakteri ile larvalar üzerinde etkili oluyor. Bu ilaç, organik sertifikalı olarak Türkiye'de de temin edilebiliyor.
Geriye zeytin sineği en büyük zararlı olarak kalıyor. Tuzakların yanısıra başka ne yapabiliriz?
Sn.Meyveli Tepe;
Zeytin sineğini Pseudomonas Fluorescens ile pupa döneminde ve Meyvelerin yumurta konulma sırasındada etki ediyor.Bunun ile ilgili yayınları internetten bulabilirsiniz.Sevgiler
(Zeytin sineği çoğunlukla kışı toprağın 2-5 cm derinliğinde pupa halinde geçirir. Erginler hazirandan itibaren topraktan çıkmağa başlar ve yumurta koyma olgunluğuna gelmek için bir süre civardaki tatlı maddelerle beslenirler. Meyvelerin yumurta konulmaya elverişli hale gelmeye başladığı 20 hazirandan sonra meyvelerde ilk yumurtalar görülür. Yumurta meyvenin 0.5-1 mm derinliğine bırakılır. Bir dişi 200-250 yumurta koyabilir. Yazın kuluçka süresi 18 Cde 2 gündür. Bu süre sonbaharda 6-10 güne kadar uzar. Yumurtadan çıkan larva meyve etinde galeriler açarak beslenir. 1,2,3, larva dönemlerini tamamlayarak olgun larva haline gelir. Larva gelişme süresi 15-16 gündür. Olgun larva meyvenin yüzeyine gelir, meyve zarını kemirerek inceltir ve 2-3 mm geri çekilerek pupa olur. Pupa mevsim basında meyve içinde, zarar periyodu sonunda toprakta veya ağaç üzerinde oluşur. Pupa süresi iklimle ilgili olarak 4-12 günden birkaç aya kadar devam edebilir. Egede 4-5; Marmarada 3-4, Güney Anadoluda 2-5, Karadeniz Bölgesinde 3-4 nesil vermektedir. Bir neslin gelişme süresi 30-40 gün kadardır.
Bir başka kaynak tuzak çalışmaları ile ilgili
Zeytin güvesi ve sineği (http://www.arastirma-yalova.gov.tr/ar444/btk/btk80-20.htm)
MeyveliTepe
26-03-2009, 21:39
Sn.Oğuz Alper, "Pseudomonas Fluorescens" ile "olive fly" arasında herhangi bir ilişki gösteren dökümana ulaşamadım. Bildiğiniz varsa ve linkini verirseniz sevinirim.
MeyveliTepe
26-03-2009, 21:41
MARMARA BÖLGESİNDE ZEYTİN SİNEĞİ MÜCADELESİNE ESAS OLMAK ÜZERE BİYOTEKNİK YÖNTEMLERİN ARAŞTIRILMASI GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULANMASI - 1994 Yayın No:50
Yürütücüleri: Uz. Ertan SEÇKİN, Uz. Erim ÜNAL
ÖZET
Bu çalışma, Bursa'nın Gemlik, Orhangazi ve Mudanya ilçelerinde, 1990-1994 yılları arasında yürütülmüş, Zeytin sineği (Bactrocera olea Gmel) mücadelesinde ve mücadelesine yönelik kriterlerin belirlenmesinde biyoteknik yöntemlerden yararlanma olanakları araştırılmıştır.
Etkili cezbediciler ile tuzakların belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmalar sonunda, Zitan 73 (Hidrolize protein) % 73 ile Ziray (Hidrolize melas)'ın diamonyum fosfat'tan daha cezbedici olduğu, erkek ve dişi ayrımı yapmaksızın erginleri cezbettiği, sarı vertikal tuzak (feromon kapsüllü)'ün ise bu iki bileşikten daha etkili ve cezbettiği erginlerin % 90'dan çoğunun erkek olduğu belirlenmiştir. Kitlesel tuzaklama (mass-trapping) çalışmaları sonunda da; sarı yapışkan vertikal tuzak + diamonyum fosfat kombinasyonunun yetersiz, feromon kapsüllü ve decis (deltamethrin) emdirilmiş kontrplak tuzak + diamonyum fosfat kombinasyonunun % 80 dolayında etkili olduğu anlaşılmış; bu iki kombinasyonun birbirleri ve diğer mücadele yöntemleriyle entegre edilerek Zeytin sineği mücadelesinde kullanılabileceği kanısına varılmıştır.
Zeytin sineği için tuzak kullanmak da pek basit olmayacak anlaşılan
Oğuz Alper
26-03-2009, 21:45
Sn.Oğuz Alper, "Pseudomonas Fluorescens" ile "olive fly" arasında herhangi bir ilişki gösteren dökümana ulaşamadım. Bildiğiniz varsa ve linkini verirseniz sevinirim.
Sn.Meyveli Tepe Pseudomonas Fluorescens,Bactrocera ( zeytin sineğinin bilimsel adı ) bu şekilde arattırırsanız bu konu üzerinde epey bi çalışmışlar.Sevgiler
MeyveliTepe
26-03-2009, 22:05
Zeytin sineğine karşı bir parazitin kullanıldığına (hatta Türkiyede de böyle bir araştırma yapılmış) rastlamakla birlikte Pseudomonas Fluorescens bakterisinin kullanıldığına dair bir bilgiye hala rastlamadım. Söylediğiniz gibi çalışılıp sonuç alındığını belirten kaynağı rica edeceğim.
Saygılar
Oğuz Alper
27-03-2009, 00:12
Zeytin sineğine karşı bir parazitin kullanıldığına (hatta Türkiyede de böyle bir araştırma yapılmış) rastlamakla birlikte Pseudomonas Fluorescens bakterisinin kullanıldığına dair bir bilgiye hala rastlamadım. Söylediğiniz gibi çalışılıp sonuç alındığını belirten kaynağı rica edeceğim.
Saygılar
Sn.Meyveli Tepe ; Bulduklarımı ekliyorum.Saygılar
http://lib.bioinfo.pl/meid:15712
http://www.faqs.org/abstracts/Biological-sciences/Thiamine-auxotrophic-mutants-of-Pseudomonas-fluorescens-CHA0-are-defective-in-cell-cell-signaling-an.html
http://aem.asm.org/cgi/reprint/AEM.00429-08v1.pdf
MeyveliTepe
27-03-2009, 08:41
Bu linklere baktım. Bunlarda da Pseudomonas Fluorescens bakterisinin genel olarak meyve sinekleri (Bactrocere), özel olarak da zeytin sineği (Bactrocera oleae) ile herhangi bir ilgisinden söz edilen bir bölüme rastlamadım. Benim gözümden kaçıyor ise kaynağı ile birlikte buraya yapıştırırsanız hep birlikte çözümleyelim.
Teşekkürler
MeyveliTepe
27-03-2009, 19:27
Arkadaşlar, "torula mayası" nereden bulunur. Bilen varsa özellikle bu başlıkta çok makbule geçecek.
MeyveliTepe
05-04-2009, 21:58
Bir de buraya (http://meyvelitepe.typepad.com/meyvelitepe/2009/04/organik-bahce-nasil-yapmali-1.html)bir göz atın isterseniz. Tagem'in dökümanlarında söz edilmeyen bir-iki yöntem var.
Sayın meyvelitepe, Araştırmalarınız çalışmalarınız övgüye değer, çok teşekkür ederim, yalnız mücadelenin tam yapılacağı dönem ve günler, (zeytin güvesinin ilk döl mücadelesi) bu Bacillus Thuringiensis isimli bakteriyi nereden temin edebiliriz, bu bakteri ile zeytin güvesi mücadelesi çok iyi olur kanısındayım.
Zeytinci
06-04-2009, 09:36
Sn. Meyvelitepe,
Kaolin kili uygulamasının ışık etkisini azaltıp fotosentezi olumsuz etkilediği düşünülebilir mi?
**** var böyle etkisi ama uygulama zamanı düşünüldüğünde olumsuz etkisinin az olduğunu düşünüyor musunuz?
MeyveliTepe
06-04-2009, 09:49
Sn.Zeytinci,
Raporlar tam tersini söylüyor. Çok özetle, ağacın yüksek ısı sebebiyle strese girip fotosentez işlemini durdurmasını engellediği, dolayısıyla fotosentezin kesintisiz devam ettiği birden fazla kaynak tarafından bildiriliyor.
Sn.Lilium,
Tamamen kendi fikir yürütmemin bir sonucu olarak şöyle düşünüyorum. Hali hazırda (bu mevsimde) zeytin güvesi ya pupa halde ya da yeni ergin halde olmalı. Bakterinin bu aşamada bir etkisi yok. Ağaçlar çiçek tomurcukları yapmaya başlayınca zeytin güvesi buralara yumurta bırakacak. Yumurtadan çıkan larvalar ise tomurcuklara zarar vermeye başlayacak. İşte, bu larvaların çıkışını kestirip, tam bu aşamada saldırıya geçmek gerekir diye düşünüyorum.
Bu sıralar, popülasyon takibi için belli yerlere tuzak koyup uçan ergin var mı diye takip etmeli, diğer hazırlıkları tamamlayıp, tomurcuklar belirginleştiğinde bakteri ilacına başlamalı, çiçekler meyve tutuncaya kadar 4-5 günde bir uygulamalı diye bir teorim var.
İlacın adını forumda yazmamaya karar verdim :) Neemazal reklamı yapınca fiyatını katladılar, ben de zarar gördüm.
Bir de buraya (http://meyvelitepe.typepad.com/meyvelitepe/2009/04/organik-bahce-nasil-yapmali-1.html)bir göz atın isterseniz. Tagem'in dökümanlarında söz edilmeyen bir-iki yöntem var.
Çok güzel bilgiler; teşekkürler MeyveliTepe.
Zeytinci
07-04-2009, 15:48
Arkadaşlar, "torula mayası" nereden bulunur. Bilen varsa özellikle bu başlıkta çok makbule geçecek.
Konunun uzmanı bir arkadaşımızla görüştüm bu mayayı araştıracak. Sonucunu burada bizimle paylaşacak.
Konunun uzmanı bir arkadaşımızla görüştüm bu mayayı araştıracak. Sonucunu burada bizimle paylaşacak.
Beni bilgilendirmeyi unutmayınız lütfen.
İki yıl önce zeytin fidanı aldım, bir yakınımın bahçesinde büyük bir zeytin ağacı vardı. Artık benimde zeytin ağacım var dedim :) hemen dibine çimento dök, ya da çakıl taşı doldur hava almayacak gibi dedi. Tam ne demek istediğini anlamamıştım. Ta kiii,
"
Geriye zeytin sineği en büyük zararlı olarak kalıyor. Tuzakların yanısıra başka ne yapabiliriz
Sn.Meyveli Tepe;
(Zeytin sineği çoğunlukla kışı toprağın 2-5 cm derinliğinde pupa halinde geçirir. Erginler hazirandan itibaren topraktan çıkmağa başlar ve yumurta koyma olgunluğuna gelmek için bir süre civardaki tatlı maddelerle beslenirler. "
yazısını okuyuncaya kadar, acaba çimento dök derken toprağa zararlıların yerleşmesini engelle olabiir mi diye düşünmeye başladım. Bu işlerden hiç anlamam ve bilgimde yoktur. Sadece fikir yürüttüm :o
denizakvaryumu
17-04-2009, 15:08
Kaolin, porselen, seramik ve çini yapımında kullanılan, yumuşak, beyaz renkli bir topraktır. Kaolin adı, "yüksek dağ" anlamındaki Çince K'ao ling sözcüklerinden gelir. Kaolin Çin'den kaynaklandığı için, çeşitli Avrupa ülkelerinde Çin çamuru ya da Çin kili olarak adlandırılır. Türkiye'de bazı yerlerde kaoline arıkil de denir. Kaolin aslında bir kil türüdür ve granit kay açlardan elde edilir.
Granit kay açlar genellikle kuvars, feldispat ve mika minerallerinden oluşur. Granit, normal olarak çok sert bir kay açtır, ama atmosfer koşullarının etkisiyle ufalanabilir ya da Dün-ya'nın iç kesimlerinden püsküren sıcak gazların ve sıvıların zorlamasıyla ayrışabilir ve bunun sonucunda feldispat minerali kaoline dönüşebilir.
Böylece granit yumuşak ve kolayca ezilip dağılabilen bir yapı kazanır. "Kaolinleşme" denen bu süreç milyonlarca yılda tamamlanır. Türkiye'deki kaolin yataklarının büyük bölümü bu biçimde oluşmuştur.
"İkincil" ya da "tortul" çökeller denen başka kaolin yatakları da vardır ve bunlar göllerde bulunur. Irmak ve yağmur suları, uzun bir süreç içinde kum ve kaolini doğal olarak ayırır ve göl kurudukça, kalın kaolin damarları oluşur.
ABD'nin güney eyaletlerinde bu tür kaolin yataklarına rastlanır. Kaolin çıkarılan öteki ülkeler Fransa, Alman Demokratik Cumhuriyeti, İngiltere ve Çekoslovakya'dır.
Türkiye'de, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Eskişehir, Çanakkale ve Kütahya illerinde zengin kaolin yatakları vardır. Buralardaki taşocak-larından kaolin, hemen hemen aynı yöntemle çıkartılır. Ocaktaki yumuşak granit kütlelerine çok hızlı su püskürtülerek önce kütle parçalanır. Basınçlı suyla, kil (yani kaolin) ve kum ocağın dibinde toplanır.
Bu bulamaç daha sonra ayırma tesisine pompalanır. Bu tesiste, kuvars, mika ve bir miktar feldispat-tan oluşan ve kile oranla daha iri taneli olan kaba kum, içi su dolu çökeltme tanklarında, tankın dibine çökertilir. Çökelti atılıp, kil bulamacı dışarı alınır. Ama bu bulamaç da hâlâ bir miktar ince taneli kum içerdiği için bulamaç gene birkaç tankta toplanır ve bu kez ince kumun çökelerek ayrılması sağlanır.
Bu işlemlerin sonunda kaolin artık tümüyle kumdan arınmış duruma gelir. Kaolin bulamacı sonunda iyice süzülüp kurutularak macun kıvamına getirilir ve seramik, çini, porselen fabrikalarına taşınmak üzere depolanır.
Çin porselenleri dünyaca ünlüdür; ama bu porselenlerin nasıl yapıldığı 18. yüzyılın başlarına kadar Avrupa için bir sır olarak kaldı. Bu tarihte Fransız gezginler Çin'den Avrupa'ya kaolin örnekleri getirdiler. Avrupa'daki ilk kaolin yatağını ise İngiliz porselen üreticisi William Cookvvorthy 1745'te İngiltere'deki St. Austell'de buldu. Böylece porselen, seramik ve çini üretimi Avrupa'da da yaygınlaştı {bak. Çanak Çömlek).
Kaolin ayrıca kâğıt yapımında, kâğıdın basım özelliklerini artırmak için de kullanılır. Bu amaçla ya kâğıdın hammaddesi olan odun hamuruna katılır ya da bitmiş kâğıdın yüzeyine ince bir kat halinde sıvanır. En nitelikli, parlak kâğıtlar bu ikinci yöntemle üretilir
Boya, plastik eşya, yapay kauçuk, ilaç, camyünü, iplik, gübre, mürekkep ve kozmetik yapımında da kaolinden yararlanılır.
http://www.nuveforum.net/1008-mineraloji/67178-kaolin-cin-camuru-cin-kili-beyaz-renkli-toprak/
--------------------------
Sn.Meyveli Tepe nin
http://meyvelitepe.typepad.com/meyvelitepe/2009/04/organik-bahce-nasil-yapmali-1.html#comments
linkteki yazısını okuyunca, kaolin yani Çin çamurunu merak ettim ve yukardaki yazıyı buraya aktardım.
Meyveli Tepenin linkteki yazısı umarım zeytin ağacı olan arkadaşlara çok yararlı olur.
Ancak çin kilini bulmak artı uygulamak konusu nasıl olur bilmem, sanırım bu konuda da MeyveliTepe öncülük yapacak :)
denizakvaryumu
17-04-2009, 15:12
"...Ülkemizde de organik sertifikalı olarak bu bakteriyi içeren ilaç bulmak mümkün. Dolayısıyla zeytin güvesindeki esas silahımız Bacillus Thuringiensis olacak. Elbette, zamanlama ve iyi takip çok önemli"
Sn.MeyveliTepe
bu ilaç bionem mi?
serpilcix
17-04-2009, 19:34
Bahçemde tavuk beslerken toprak altında kışı geçiren böcekler ve keneler konusunda rahattım. ancak kuş gribi tehlikesine karşı kesince şimdi sık sık agaç diplerini taç izdüşümlerine kadar kazarak tedbir alıyorum. kazmak karıncalarında yuvalanmasını engelliyor.
Halil Önen
22-04-2009, 00:00
Değerli arkadaşlar,
İki gündür zeytin hastalıkları, zararlıları ve mücadelesi hakkında sitede bilgi toplamaya çalışıyorum.
Bir hastalık var ki okudukça karıştırdım.
Zeytin pamuklu biti mi?
Zeytin güvesi_çiçek dölü mü?
Yağmurlardan mıdır nedir, bu aralar zeytinlerde ve özellikle zeytin fidanlarında
çok yoğun.
Çiçek açmamış salkımlarda kar kadar beyaz, biraz yapışkan ve salkımla yaprağı
birbirine yapıştırmış pamuksu bir şey.
Hastalığın tespine yardımcı olurmusunuz? Mücadele hakkında bilgi verebilir misiniz?
Teşekkürler.
MeyveliTepe
22-04-2009, 07:30
"...Ülkemizde de organik sertifikalı olarak bu bakteriyi içeren ilaç bulmak mümkün. Dolayısıyla zeytin güvesindeki esas silahımız Bacillus Thuringiensis olacak. Elbette, zamanlama ve iyi takip çok önemli"
Sn.MeyveliTepe
bu ilaç bionem mi?
Sn.Denizakvaryumu,
Bu ilaç Bionem değil. İçindeki bakteri farklı.
MeyveliTepe
22-04-2009, 07:33
Sn.Halil onen,
Tarifiniz zeytin pamuklu bitine uyuyor. Bu zararlı çok bulaşık değilse özel bir ilaç önerilmiyor. İlk yağmur süpürüp atıyor. İyi budanmamış sıkışık ağaçlarda görünme olasılığı daha fazla.
Çok bulaşık ise önlem almak gerekir elbette.
Halil Önen
22-04-2009, 12:04
Sn. Meyveli Tepe, verdiğiniz cevap için teşekkür ederiz.
Evet zeytin pamuklu biti gibi duruyor.
Çok hızlı çoğalıyor ve yayılıyor.
Dersimi çalıştım ama;
Zeytin pamuklu biti, nimfleri, tomurcuk sapları sürgün uçlarında bitkinin öz suyunu emer,
Ağaçların ve sürgünlerin zayıflamasına çiçek ve tomurcukların dökülmesine neden olur,
İlk pamuklanma görüldükten 10 gün sonra ile çiçeklenme zamanına kadar olan dönemde en uygun ilaçlama yapılır, diyor.
Sn. Meyveli Tepe yukarıdaki bilgiler beni korkutuyor.
Kimyasal mücadeleden kaçıyorum. Ancak kaçınılmaz olursa kullanacağım.
Sizin en uygun ilaç ve ilaçlama tavsiyeniz varmı?
İlk yağmur sürüp atar, diyorsunuz.
O zaman sırt tulumbasıyla tazyikli bir şekilde fidanlara su püskürtsem etkili
olur mu? (Bulutlar dolaşıyor ama yağmur yağmayacak gibi)
Zeytin pamuklu biti için organik ilaçlama var mı?
Not: Fidanlarımı ağaçlar.net yani sizlerden aldığım bilgilerle yetiştiriyoum.
Başarı benim, başaramazsam sizin olur.:D
MeyveliTepe
22-04-2009, 12:57
"NEEM AZAL®-T/S (1% AZADIRACHTIN A) FOR THE CONTROL OF
OLIVE PSYLLID EUPHYLLURA OLIVINA COSTA. AND OLIVE MOTH
PRAYS OLEELLUS F. IN NORTHWEST SYRIA. Mahmoud S. Lababidi,
Department of Plant Protection, Faculty of Agriculture, University of Aleppo, P.O.
Box12052, Aleppo, Syria, E-mail: m-s-lababidi@popmail.com
The efficacy of Neem Azal®-T/S (1% Azadirachtin A) was field-evaluated
during 2002 in olive tree orchards. The research was carried out in Idlib, northwest
of Syria. Two concentrations (0.3% and 0.5%) of Neem Azal®-T/S were used
against Euphyllura olivin Costa (Homoptera: Psyllidae) and Prays oleellus
(Lepidoptera: Yponomeutidae), as well as one concentration (0.15%) of Roger®
(40% Dimethoate), at two date of applications. Results showed that Neem Azal®-
T/S at a rate of 0.5% was highly effective on larvae of P. oleellus and on nymphs
of E. olivin, and is the most appropriate insecticide to be recommended for
integrated pest management of both insects. Although Dimethoate effectively
control led P. oleellus larvae, it was harmful to its parasitoids. Using natural
pesticides, such as Azadirachtin A, was beneficial in producing healthy food with
no chemical residues, cost-effective, preserved the natural enemies of insect pests,
and less polluting to the environment"
Özetin özeti, Neemazal ile iyi sonuç alındığı ifade ediliyor. Üstelik bugünlerde hareketlenen zeytin güvesi için de önlem olur.
Ağaçlarınızda yeterince iç açma budaması yapılmadıysa bu zararlı ile karşılaşma olasılığınız daha fazla.
Ben sizin yerinize olsaydım ve imkan da varsa, önce basınçlı su ile bulaşık dalları bir güzel yıkar, sonra da neemazal ile ilaçlardım. Yanlız, sırt tulumbasının basıncı yıkama için yetmeyebilir. İyi bir pulvarizatör iyi iş görürdü. Bu zararlının bir özelliği, tatlımsı mum gibi sıvısı ile kendine koruma sağlamak imiş. Aslında pek çok doğal düşmanı var. Kimyasal ilaçlama doğal düşmanları da yok ettiğinden pek tavsiye edilmiyor.
Bir de, sıkışık ağaç varsa içe dönük ve sıkışıklık yaratan dalları almak gerekir. Bunun için zaman biraz geçmiş olabilir ama ağaca bir zararı olur mu bilmiyorum. Daha tecrübeli arkadaşlar bir yorum yapabilir.
Zeytinci
22-04-2009, 22:17
[QUOTE=MeyveliTepe
Ağaçlarınızda yeterince iç açma budaması yapılmadıysa bu zararlı ile karşılaşma olasılığınız daha fazla.
Bir de, sıkışık ağaç varsa içe dönük ve sıkışıklık yaratan dalları almak gerekir. Bunun için zaman biraz geçmiş olabilir ama ağaca bir zararı olur mu bilmiyorum. [/QUOTE]
Hastalıklı ağaçlar için yazın budama yapılması öneriliyor. Yağışlı havalarda hastalığın bulaşma/yayılma ihtimali arttığı için.
Aralama budaması için henüz geç kalınmış sayılmaz.
Halil Önen
23-04-2009, 00:06
Değerli ağaç dostları,
Zeytin pamuklu bitinin yoğun şekilde görüldüğü ağaçların bir bölümü 4 yaşında ve bu yıl budaması yapıldı.
Diğer bir bölümü de 2 yıl önce dikilmiş fidanlar ve sadece dip sürgünleri alınmış durumda.
Yani kalabalık değiller ancak buralarda bu yıl nedense bu hastalık çok yoğun ve hızlı gelişiyor.
Kaygı verici bir durum.
Çevrede bulunanlar çeşitli zehirli ilaçlar kullanıyorlar.Bu gün burada ve komşu kasabada Neem Azal ilacı aradım ama bulamadım.
Yardımcı olursanız sevinirim.
Teşekkürler.
Oğuz Alper
23-04-2009, 11:01
Sn.Meyveli Tepe;
Eğer vaktiniz olursa bu yayını incelemenizi isterim.Zeytin yetiştiricilerin dikkatine
http://www.springerlink.com/content/d473436p3g33v561/
Fedai Erler1
(1) Plant Protection Department, Faculty of Agriculture, Akdeniz University, 07070 Antalya, Turkey
Received: 14 September 2003 Accepted: 11 February 2004
Abstract A botanical natural product,AkseBio2, was evaluated under laboratory conditions for its oviposition deterrent, ovicidal and larvicidal (nymphicidal) effects against the pear psyllaCacopsylla pyri (L.) (Hemiptera: Psyllidae). The product exhibited a strong oviposition deterrent effect for winterform and summerform females and caused a reduction in the total number of eggs laid in both choice and no-choice assays. Significant mortalities in freshly laid eggs (0–48 h) and various nymphal stages of the pest were recorded in toxicity assays. At a concentration of 0.1% (formulation), the highest biological activity of the product was recorded against the young (1st and 2nd) nymphal stages (up to 87.4% mortality) in comparison with the other biological stages of the pest. It was less active against the older (3rd-5th) nymphs, causing 62.1% mortality at the same concentration. In assays with non-target organisms, a significant negative effect was not observed. There were no significant changes on treated plants up to 7 days after treatment in any trial, nor was there any phytotoxicity on plant tissue as a result ofAkseBio2 treatments. The results suggest that the product can be used in psylla control instead of synthetic insecticides and may serve as an integrated pest management (IPM) component in pear orchards.
Key words AkseBio2 - botanical products - Cacopsylla pyri - oviposition deterrent - ovicidal - larvicidal - Turkey
http://www.phytoparasitica.org posting July 14, 2004.
Oğuz Alper
23-04-2009, 11:03
Aksebio 1 - Aksebio 2 - Bionem Bu ürünlerin tamamını biz üretiyoruz.Sevgiler
Halil Önen
23-04-2009, 14:52
Sn. Zeytinci verdiğiniz bilgiler ve uyarınız için çok sağolun.
İleride, ikinci yaşını dolduran zeytin fidalarının taçlandırma budaması için sizin
bilgilerinize ihtiyacım olacak. Zira yetişkin ağaçlara budama yapıyoruz ama ilk defa fidan büyütüyorum.
Edindiğim bilgilerde fidanlar ikinci yılından sonra yavaş yavaş taçlandırma budaması yapılır, diyor.
Şimdiden teşekkürler.
Halil Önen
23-04-2009, 15:15
Sn. Meyveli Tepe, verdiğiniz bilgiler için sağolun.
Araştırırken Meyveli Tepe isimli web sitenizi buldum.Memnun oldum.
İsmini verdiğiniz NEEM AZAL ilacının etkili olduğunu, ama fiyatının yüksek olduğunu öğrendik. Yine de sıkışırsak kullanmayı düşünüyoruz.
Bu gün, Bursa' da bir bayide NEEM AZAL ilacının bir başka türü olduğu söylenen ,' Delfin WG ' ( yarım kg. 35 tl.) ilacı hakkıda tavsiyelerde bulunuldu.
Delfın WG hakında bilgi verebilir misiniz.
Teşekkür ederim.
Halil Önen
23-04-2009, 15:50
Sn. Oğuz alper, duyarlılığınız ve bilgileriz için teşekkür ederiz.
Verdiğiniz linkler yabancı dilde olduğu için bir şey anlıyamıyouz.
Nemm
Biyoneem
Aksebio1
Aksebio2
Bütün bu isimler hakkında (Biyonem_arşiv_Ağaçlar.net) bütün yazışmaları okudum. Hani bilgi verilmiştir de tekrarına düşmeyelim diye. Google den de araştırmaya çalıştık.
Araştırdıkca, okumaya çalıştıkca aklımız karıştı.Ya da biz beceremedik.
Sn. Oğuz alper bey, sizin de desteklediğiz gibi, ama biz biraz organik olsun, tarlada bulunan ve ileride bazı hastalıklara faydası olacağını düşündüğümüz
faydalı böçeklere ve vb. canlılara zarar vemesin istiyoruz.
Yukarıda ismini verdiğiniz, Aksebio 1/2
Zeytin pamuklu bitine etkilimi, bu konuda denenmiş mi? Sonuç alınmış mı?
Ben bu sorulara ulaşamadım. Belki ulaşmayı beceremedim.
Yardımcı olacağınızı düşünüyor, teşekkür ediyorum.
Oğuz Alper
23-04-2009, 17:09
Sn.Halil Önen ;
pseudomonas fluorescens Euphyllura olivina Costa google da bu şekilde arattırırsanız bu konu ile ilgili bilimsel yapılmış yayınları bulabilirsiniz.
Kök Çürüklüğüne - solgun hastalıklarına - uç kurutan hastalığına -Zeytin Pamuklu bitine ve Portakal ağaçlarındaki unlu bite Bionem - Aksebio 1 - Aksebio 2 kesinlikle etkilidir.http://www.springerlink.com/content/d473436p3g33v561/ bu yeri türkçeye çevirdiğinizde görebilirsiniz.Ben teşekkür ederim.
MeyveliTepe
24-04-2009, 01:11
Oğuz bey,
Verdiğiniz linkte pseudomonas fluorescens bakterisinin armut yaprak psyliddi yumurtalarına önleyici, erken dönemde %87'ye, geç dönemde de %67'ye kadar yumurtaların tahrip edilmesinden söz ediliyor. Ayrıca zeytin pamuklu biti ve pseudomonas fluorescens ilişkisini araştırdığımda da bu konuda herhangi bir şeye rastlamadım. Sadece bu bakterinin bir soya fasulyesi zararlısına olan etkileriyle ilgili bir araştırma buldum.
Zeytin pamuklu bitine karşı, özellikle zararlı pamukçuklarını oluşturmuşsa, mücadele zorlaşıyor. Zira zararlı kendini balmumu gibi bir madde ile kaplıyarak korumaya alıyor. Kendi tecrübemden, bu pamukçukların yıkanması gerektiğini ve ondan sonra ilaçlanması gerektiğini biliyorum. Zehirsiz ilaçlardan tek etkili olarak malesef azadirachtin içerikli ilaç dışında bir şeye rastlamadım.
Halil bey,
Delfin WG isimli ilacı zeytin güvesine karşı kullanabilirsiniz. Pamuklu bite bir etkisi yok. Öte yandan, ağaçlarınız tomurcuklanmaya başladığına göre zeytin güvesinin çiçek neslinin yumurta bırakmakta olması büyük ihtimal. Bunu gözle görmeniz çok zor.
Pamuklu bitin bulaşıklık durumunu bilmiyorum. Normalde pamuklu bit zeytinin ana zararlılarından değil. Fakat hemen önlem almazsanız zeytin güvesi gerçekten tahribat yapabilir. Bu yüzden hem bite hem de güveye karşı neemazal önerdim. Peşinden size önerilen Delfin WG isimli ilacı güveye karşı hem çiçek dölünde hem de meyve dölünde kullanmaya devam etmelisiniz. İlaç atma periodu 7 günde bir.
Normalde pamuklu bit zeytinin ana zararlılarından değil.
Zararı küçümsenmiyecek derecelerde büyük, bir de bulaşık yüksek se zararı çok büyük olur.
MeyveliTepe
24-04-2009, 01:30
Bulaşıklık fazla ise elbette küçümsenmemeli. Ana zararlılardan değil derken, bugüne kadar yapılmış zarar istatistiklerinden söz ediyordum.
Ziraat Odasından Pamuklu Bit Uyarısı
Ülkenin önemli zeytincilik merkezi olan Balıkesir'in Edremit Körfezi'nde, Ziraat Odası, zeytin üreticilerini zeytin pamuklu bitine karşı uyarıyor.
Başkan Cahit Çetin'in önderliğindeki Edremit Ziraat Odası'nın yeni yönetimi, bölgedeki zeytin üreticilerini uyardı. Ağustos böceğine benzeyen ve ondan daha küçük olan bitin, hortumlarını ağaçlardaki filizlere, çiçek tomurcuklarına ve saplarına sokup emdiklerini söyleyen oda yetkilileri, bitin oldukça zararlı olduğunu ve mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Zeytin pamuklu biti, zeytin zararlıları içerisinde en önemlilerindendir. Bu bit, şekil itibariyle çok küçültülmüş ağustos böceğine benzer. 2-3 mm boyundadır. Kışı ergin olarak ağaçların kabuk ve çatlakları arasında geçirir. Mart sonu Nisan başında çiçek tomurcuklarının ve filizlerinin saplarına yumurtalarlar. Buradan çıkan yavrular yaşama devrelerinde hortumlarını taze filizlere, çiçek tomurcuklarına ve saplarına sokup emerler. Bir yandan da bedenlerinden çıkardıkları ince, yumuşak, beyaz pamuk ile sırtlarını örerler. İşte müstahsilin dikkatini böcekten çok bu pamuk yığınları çekmektedir. Pamuklu bitin emdiği çiçek tomurcukları solar, kurur, meyve bağlamaz, ayrıca bu zararın yanında vücudu yapışkan bir tatlı madde çıkartır. Bu maddeye havadaki bazı mantarlarda bulaşır ve siyah renkli karal hastalığı meydana gelir. Zeytin pamuklu bitinin bilhassa baharı kurak giden veya ara sıra yağışlı, ara sıra güneşli geçen yıllarda zeytinliklerdeki zararı çok olur. Devamlı yağışlardan hoşlanmazlar ve fazla zarar yapamazlar. Bölgemizdeki hemen her zeytinlikte bulunur. Bilhassa sık dikilmiş hava almayan zeytinliklerde ve yıl da kurak gidiyorsa çok zarar yapar" dedi.
Bit ile mücadelenin tam zamanı olduğunu söyleyen Ziraat Odası yetkilileri, "Pamuk yığınlarının fazla miktarlarda görülmeye başlaması, zararlının bu yığınlar altında kalması demek olur ki, bu durumda yapacağımız ilaçlı mücadele istediğimiz sonucu vermez. Onon için en iyi ilaçlı mücadele zamanı çiçek salkımları teşekkül etmiş fakat açmamış halde ve takriben Nisan ayı sonu Mayıs ayı başlarında yapmakta fayda vardır. Çiçeklerin yüzde 10 açtığı zamana kadar da ilaçlı mücadeleye devam edilir. Kullanılacak ilaçlar ve dozları ise şöyledir: Rogor 40 EL - 150 ml. Pougor 40 EL - 150 ml. Ferskor 40 AL - 150 ml. Lebaylide 50 EL - 150 ml. Prestij 50 EL - 150 ml. Delis 25 EL - 25 ml. Dentis 25 EL - 25 ml." dedi.
Zehirden başka öneri yok.:o
MeyveliTepe
24-04-2009, 02:27
Ziraat odası normal olarak zehirden başka bir şey bilmez zaten.
İşin ilginç tarafı, dallarda pamukları görüyorsak bit kendini korumaya almış demektir zaten. Zehirin de etkisi kısıtlıdır. Benim önerim, bu aşamaya gelindi ise basınçlı su ile yıkayarak pamukçukları sıyırmak, ondan sonra da ilaçlamak.
yalıçapkını
24-04-2009, 09:13
Bugün taptrap adlı italyadan ithal bir ürün düştü sitelere,henüz çok yeni bir ürün olduğu belli.Meyvelitepenin dikkatine...acaba kullanıp sonuç alan varmı?
MeyveliTepe
24-04-2009, 12:09
Tuzak şişeleri için standart sarı kapaklar yapmışlar. Fiyatı ne acaba? Ucuz ise işe yarar görünüyor.
MeyveliTepe
24-04-2009, 12:31
Tanıtım fiyatı 5 TL + KDV imiş. Ben 100 tuzak kuracağım, 500 TL eder. Ederi getirisinden defalarca kere büyük gibi.
yalıçapkını
24-04-2009, 13:14
5 adetlik poşetlerde 50 lira satış fiyatı gördüğüm (aldesem.com)sitede.Bende alıp başımın belası kiraz sineğine karşı kullanmayı düşünüyorum.
Halil Önen
25-04-2009, 21:04
Sn. Meyveli Tepe,
Bu yıl denemek ve hem de ucuz olduğu için Delfin WG ilacını kullanmaya karar verdim.
Sipariş ettiğim ilaç bu gün elime ulaştı.
500gr.lık ve 30 tl imiş. Bana 25 tl den verdiler.
Zeytinlerin ağaçlarının çiçek tomurcukları yapmaya başladığı ve çiçeklenmenin yüzde 10 a ulaştığı dönemde yani zeytin güvesi larvalarının çıkmaya başladığı dönem arasında ilaçlama yapacağım.
Sizlerden aldığım bilgilerle bu kararı verdim. Umarım başarılı olurum.
İlacın kutusunun üzerinde, hiç zeytin ve hastalıklarından bahsetmiyor.
Bağ için salkım güvesi,
Domates için yeşil kurt larvası mücadelesi belirtilmiş.
Sn.Oğuz Alper beyin, önerdiği Bionem_Aksebio1_Aksebio2 ilçları da zeytinden bahsetmiyor ama armut ve soya fasulyesinde denendiği belirtiliyodu.
Benim anladığım zehirsiz bir ilaç kullanayım dediğimde bu bakteri farkı mı ortaya çıkıyor :
Delfin wg= Barcillus thuringiensis bakterisi
Bionem_Aksebio 1_2 = preudomonas fluoresens bakterisi.
Teşekkür ederim.
MeyveliTepe
25-04-2009, 21:54
Halil bey,
Delfin WG'nin içeriği Bacillus thuringiensis isimli bakteri. İlacın broşüründe zeytin güvesinden değil, sadece Türkiyede ruhsatlandırılan bir iki zararlıdan bahsediyor. Benim bu içeriğe ulaşmam yabancı kaynaklardan oldu. Zeytin güvesi mücadelesinde Bacillus thuringiensis bakterisi Kaliforniya kaynaklı araştırmalarda zehirli olmayan tek mücadele yöntemi olarak belirtiliyor. Kaldı ki ABD'de zehirli mücadeleye de izin verilmiyor anladığım kadarıyla. Araştırmalarımda farklı orijinli fakat aynı şeyi işaret eden pek çok şey buldum. Bu açıdan bir kuşku yok. Dozaj, uygulama frekansı, zararlının mevcudiyeti konularına dikkat etmek gerek.
Bizim buralarda ağaçlarda henüz tomurcuk yok. Buna rağmen zeytin güvesi feromonlu üç adet delta tuzak astım. Hergün bakıyorum. Henüz yakalanmış güve kelebeği görmedim. Sizin oralarda uçmaya, hatta yumurta bırakmaya başlamış olabilir. Benim planım, ilk tomurcukları görmemden itibaren ilk iki uygulamayı 4-5 gün arayla, devamında meyveler saçma tanesi oluncaya kadar 7 günde bir yapacağım. Devamında ağaçları kaolin kiliyle kaplayacağım.
Bacillus thuringiensis uygulaması sırasında p.fluoresens içerikli Bionem de karıştırılabilir diye düşünüyorum. İkisi de biyolojik olduğuna göre bakteriler biribirini yemez herhalde (Oğuz bey araştırıp bize bildirirse makbule geçer). P.fluoresens bakterisinin çeşitli mantar türlerine karşı etkili olduğu biliniyor. Mantarlar, zararlı böcekler kadar kolay izlenemiyorlar. Ancak koruyucu tedbir olarak bir zararı olmayacaktır.
İngilizce takip edebiliyorsanız bu elektronik kitaba (http://books.google.com.tr/books?id=OomjLN4DwOgC&pg=PA259&lpg=PA259&dq=Bacillus+thuringiensis+%22olive+moth%22&source=bl&ots=4QF-45qOl6&sig=_QyBxlZtzpL9nPruTSu7O1C5QMI&hl=tr&ei=CWrzScKcGYeK_QbzoIXwDA&sa=X&oi=book_result&ct=result&resnum=4) bir göz atmanızı öneririm. 259. sayfa tam bu konuyu anlatıyor. Kitabın tamamı açık olmamakla birlikte, açık olan bölümler bile çok yararlı.
MeyveliTepe
25-04-2009, 22:24
74736
Bahçenizde bu böceği görüyorsanız kesinlikle zehir kullanmayın ve güveden korkmanıza gerek olmadığını bilin. Chrysopidae Carnea (Green Lacewing) Pek çok başka zararlı gibi zeytin güvesini de kontrol altında tutmaya yetiyor. Tedbiren biyolojik mücade de uygulandığında oldukça emniyette olursunuz.
denizakvaryumu
25-04-2009, 22:26
Benim de en sevdiğim canlılardan, yaprak biti de yiyor :)
Oğuz Alper
25-04-2009, 22:44
Sn.Meyveli Tepe ;
Zeytin güvesi ve diğer zararlılar için bir önerim olacak eğer sizcede uygun olursa sadece bir ağacınıza Bionem ile devam etseniz ve sonucu sizin tarafınızdan tescillesek nasıl olur?
MeyveliTepe
25-04-2009, 22:53
Oğuz bey,
Daha önce sözünü etmiş olmanıza rağmen p.fluoresens bakterisinin zeytin güvesi yumurta veya larvalarına karşı etkili olduğuna dair tek bir not dahi bulamadım. Bu yüzden böyle bir risk göze alamayacağımı tahmin edebilirsiniz. Bahçemde kontrol grubu ağacı tutacak kadar çok ağacım olsaydı belki bunu deneyebilirdim.
Bu konuda bir makale biliyorsanız tam adres ve sayfa belirtiniz. Burada yayınlamak ve çevirisini yapmaktan memnuniyet duyarım.
Oğuz Alper
25-04-2009, 22:58
Sizi çok iyi anlıyorum.Biraz daha detaylı araştırmaya çalışacağım.Ancak yumurtalarının kitin ile kaplı oluşundan dolayı Bionem in zeytin güvesi sorunun çözeceğine inanıyorum.****** sizin ağacınızı riske atmam söz konusu bile olamaz.Araştırmaya devam edeceğim.Sevgiler
Halil Önen
26-04-2009, 11:24
74775
Bahçemden çektiğim bu fotoğrafta halk arasında uğur böceği olarak bilenen bu türün zeytin ağaçlarına, zeytin zararlılarına (örn: pamuklu biti) etkisinin olup olmadığını; etkisi varsa hangi zararlılara karşı olduğunu merak ediyorum.
MeyveliTepe
26-04-2009, 11:46
Uğur böceği zeytin yapraklarında dolaştığına göre muhtemelen tüketilecek bir zararlı bulmuştur. Pamuklu bitin düşmanları arasında olup olmadığını bilmiyorum. Araştırıp yazmaya çalışırım.
İtalyan ZEYTİN ve MEYVE sinek tuzakları turkiye-K.K.T.C.temsilcisiyız www.taptrap.com. izleyebilirsiniz .Ahmet Köpruluoglu 0535-5798370 www.kopruluoglu.com
Kullanım alanları organik meyve bahceleri tarım alanları-seralar-oteller
Yazlıklar-tatil köyleri-ahırlar-çiftlikler-kümesler-belediyeler cevre-yemek f ab.gıda tesisleri- TA RIM İLACINA SON .
yalıçapkını
27-04-2009, 09:48
sayın taptrap yetkilisi ürün fiyatı ve kargoyla teslimat hakkında bilgi verirseniz seviniriz...
Halil Önen
27-04-2009, 18:44
Sn. Lilium,
Zeytin pamuklu biti için biyolojik mücadeleyi seçtim. Zamanını kolluyor ve öğrendiklerimi uygulayacağım. Sonuçlarını da katlanaçağım.
Şimdi de başıma zeytin tırtılı mıdır nedir? O çıktı. Bu böçeği de tanımıyorum.
Yaprakları delik deşik etmeye başladı.
Bu böçeğe karşı da lütfen biyolojik ilaç ismi...
Aslında sizden başka bir ricam olaçaktı.
Şu zeytinin ne kadar çok seveni varmış?
Hele siz zehirli ilaç kullanamayacağım deyiverin. Ne kadar börtü_ böçek varsa hepsi sözleşmiş gibi benim tarlada, sanki.
Hobi amaçlı 50 ye yakın çeşitli meyve fidaları da dikmiştim iki yıl önçe zeytinlerle beraber.Onun da etkisi var her halde.
Ançak bu böçeklerin hangileri zararlı yavaş yavaş öğreniyorum.
Bazılarıda bu zararlılara karşı faydalılar.
Bazılarının da ne faydası var ne de zararı.
Faydalı böçeklerle zararlı böçekleri, hastalık ve zararlarına göre, resimlerle karşılaştırabilirmiyiz?
Hani dostumuzu düşmanımızı bilelim, tanıyalım,diyorum.
Zeytin hastalıkları ve zararlıları bölümünde de, Sn, Botanikçi bu durumdan muzdarip görünüyor.
Sn. Meyveli Tepe bu konuda yardımcı olmaya çalışıyor sağolsun.
İlgilerinize teşekkür ederiz.
SYN HALIL BEY:
Bahsetmıs oldugunuz zararlı Zeytin Fidan Tırtılı (Palpita unionalis Hb.) taze agac ve surgunlerınde gorulmektedır. forumda okuduklarımdan anladıgım kadarı ıle sızın basınız agaclarınız ve onlara en uygun dogal mucadeleyı bulamaya cabalamakla bayagı yogun.
Bn sze bu konuda bıldıgım kadarı bılgılendırmek ısterım:
ZARARLI VE HASTALIK TAKİBİ
Tuzak yöntemi :
Zararlının özelliği ve türüne göre değişik tip eşeysel çekici tuzaklar kullanılır.
a)Zeytin güvesi (P.oleae)nin ergin populasyonunun izlenmesi için hektara l adet Delta tipi feromon tuzakları mart sonu nisan başlarından itibaren zeytin bahçelerinde ağaçların hakim rüzgar yönüne, yerden 1,5-2 m yüksekliğe meyveli bir dala asılmıştır Tuzaklar haftada bir kez kontrol edilerek yakalanan kelebek adetleri kaydedilir. Sayımlara çiçek ve meyvelerin mercimek büyüklüğüne ulaştığı dönemlerdeki yoğunluğu belirlemek için temmuz ayı başlarına kadar devam edilmelidir. Feromon kapsülleri 4-6 haftada bir, yapışkan tablalar ise kirlendikçe değiştirilmelidir.
b)Zeytin sineği (B.oleaenin) ergin populasyonlarının izlenmesi ise haziran sonu temmuz başlarından itibaren hektara l adet içinde % 2 di amonyum fosfat eriyiği bulunan McPhail tuzak ile vertikal sarı yapışkan feromon tuzağı asılmalıdır. Tuzaklar haftada bir kez kontrol edilerek yakalanan zeytin sineği erginleri kaydedilir. Mc.Phail tuzakların eriyikleri her kontrolde, vertikal sarı yapışkan tuzakların kapsülleri 4-6 haftada bir değiştirilir.
sıze sımdıden basarılar.
MeyveliTepe
27-04-2009, 21:44
Halil bey,
Delfin uygulamaya acilen başlamanız yerinde olur. İlk iki uygulama arasını 4-5 günden fazla tutmayın. Devamında 7 günde bir. Delfin, içerdiği bakteri itibarıyla her türlü tırtıla karşı etkilidir.
Şimdi de başıma zeytin tırtılı mıdır nedir? O çıktı. Bu böçeği de tanımıyorum.
Bu günlerde böyle birşeyin olacağını sanmıyorum, Haziran ayı başları gibi zeytin güvesinin ilk dölleri görülür.
Fotoğraflıyabilirseniz çok iyi olur.
MeyveliTepe
28-04-2009, 07:27
Bölgesel farklılıklar olabilir. Güneyde ağaçlar çiçek açmış neredeyse meyve bağlayacaklar. Bizim buralarda daha tomurcuk bile yok.
sayın taptrap yetkilisi ürün fiyatı ve kargoyla teslimat hakkında bilgi verirseniz seviniriz...
TAP TRAP SİNEK TUZAGI
KULLANMA TALİMATI
+ Hasereleri yakalamak icin 1,5 litrelik şişeleri kullanınız
+EŞEK ARILARI VE ARILAR
3çorba kaşığı şeker veya balı 50cantilitr kırmızı sirke ile birlikte yarım lt suya karıştırın
+KELEBEK TÜRÜ VE GÜVELER
6-7 çorba kaşiği sekeri1 lt üzüm suyunaveya saraba karıstırın karıstırın yarım tarcın cubugunu icine katın 15 gün bekletin 3 lt su ile karıştırn 4 lt bu karısım 8 ad.1.5 lt şişelere yetecek kadardır.
+MEYVE SİNEKLERİ (KİRAZ-PORTAKAL-ZEYTİN gibi)
Yarım lt amonyagı( temizlik için kullanılan kokusuz)olan şişeyi doldurun yem olarak hazırdır
+malt icecekler+elmasuyu+
+BİLİNEN SİNEKLER ve ET SİNEGİ İÇİN
Şiseye yarım lt su koyup içine 30 gr balık eti atınız
Her agaca 1 det agaç büyükse 2 adet öneriyorlar.agacın güney tarafına veya güneybatı tarafına konulması gerekiyor
İtalyada The university of turin,the C.İ.H.E.A.M instıtute in Bari and the instute of Experimental Research in the Cultivation of Fruits,Whichh is based in Roma,Also,you will find here enclosed an interesting and informative article that was published on Tap Trap
Bu kurumlar ve enstitüler tap trap kullanıyor.
+Şiselerein normal pozisyonu yerden 1 mt yuksek olmalıdır
Gerektiğinde yer değiştırınız
BAYİLİK-TOPTAN SATIŞ ÜRETİCİLERE-KOOPARATİFLERE-
İTALYAN ORGANİK SİNEK TUZAKLARI İTHAL EDİYORUZ ürünün sitesi www.taptrap.com sitesini inceleyiniz. FİRMASININ TURKİYE –K.K.T.C -TEMSİLCİSİYİZ
kullanımı kolaydır pet sişelere takılır zirai ilaca paydos.meyve bahceleri-kiraz sinegi –zeytin sinegi
ahırlar-turıstık tesisler-evler-bahceler-yemek fabrikaları- seralar –üzüm bagları gıda fabrikaları nda kullaım
AHMET KOPRULUOGLU tel. 0535-5798370 fax 0264-2753877
TANITIM FİYATIMIZ 50-100 ADET ALIMDA 5.00 TL+KDV DİR
ahmetkopruluoglu@hotmail.com
yalıçapkını
28-04-2009, 09:48
BİYOLOJİK MÜCADELEDEKİ DOSTLARIMIZ
SIĞIRCIK: 1000 sığırcık bir ayda 20 ton çekirge tüketir, yavrulama mevsiminde günde 400 böcek tüketir.
GÖK KUZGUN: Vücut ağırlığının yarısı kadar günde böcek tüketir.
LEYLEK: Çok miktarda fare, yılan, göçebe çekirge vb. tüketir.
BAYKUŞ: Fare. böcek vb. tüketir. Yavrulama mevsiminde ise günde 45-60 fare tüketir.
KUKUMAN: Fare, böcek, çekirge vb. tüketir.
KERKENEZ: Fare, böcek tüketir,
ATMACA: Fare tüketir
KIZIL ŞAHİN: Günde 25-30 fare tüketir.
KÜÇÜK AKBABA: Leş tüketir.
KARA ÇAYLAK: Fare, böcek tüketir.
EBABİL: Yavrulama mevsiminde günde 28 binden fazla uçan böcek, sinek vb. tüketir. Sinek torbasında daima 900 civarında sinek taşır. Sinek bulamazsa 1000 km uzağa gidebilir.
KIRLANGIÇ: Uçan sinekleri tüketir.
BÜYÜK BAŞTANKARA: Yavrulama mevsiminde günde 900 civarında böcek tüketir.
KEKLİK: Günde 2000'den fazla süne-kımıl tüketir.
BILDIRCIN: Süne, kımıl, böcek tüketir. Ağaç kabuklan altındaki böcek ve zararlıları tüketir. 90cm yakın kanatlı, 1000 karınca yer. Eklem bacaklıları, kuş kanatlıları, örümcekleri, ağaçlarda yaşayan böcekleri, büyük orman karıncalarını, karıncaların krizalit ve erginlerini yer.
AĞAÇKAKANLAR: Karıncalar, yıldız böcekleri, örümcekler, tırtıllar, kurtçuklar, arılar, yusufçuklar, kınkanatlılar ve sinekler ile beslenir.
İBİBİK: Çok miktarda kabuk böceği ve tırtıl tüketir.
Kuşlar çok oburdur; bir kuşun günlük böcek tüketimini kendi ağırlığından fazladır. İnsan aynı iştaha sahip olsaydı günde 100'den fazla ekmek tüketirdi. Kuşlar dostlarırnızdır; bizi böcek, fare ve diğer zararlılardan korurlar.
yalıçapkını
28-04-2009, 09:50
Verdiğin bilgiler için teşekkürler taptrap...KAPAKLARIN içinde etkili bir madde mi var yoksa rengiyle böcekleri cezbedip (bu arada şişe içindeki sıvıda cezbedici) şişeye düşürme mekanizmasımı var..yANİ KAPAKLAR YILLARCA KULLANILABİLİRMİ
Halil Önen
28-04-2009, 18:35
Sn. Meyveli Tepe, gece vardiyasından geldim. Mesajınızı okudum. Hemen tarlaya gittim.
Denemek için, sırt tulumbasına su doldurdum. Fiskiyesini toplu su atacak şekilde ayarladım. Biraz fazla basınclandırarak ve kesik kesik atarak bütün pamukcuklara sıktım.
Hem pamukcukları hem de içlerinde ki yeni hareketlenmeye başlamış güveleri temizledim.
İnanın yıkanan fidanlar tertemiz oldu.
Basınclı su ile hem de sırt tulumbasıyla pamuk bitlerini temizlemek çok hoşuma gitti.
Sanki ilaçlamaya gerek bile kalmamış gibi oldu.
Sonra dediğiniz gibi ilaçladım.
İlacın içine 5 tane kesme şeker attım. İlaç yapışsın diye miş.
Bu şeker işini en çok arılar seveçek galiba.
Hem tozlanma için iyi olacak gibi.
Bir daha ki sefere pekmez koymayı düşünüyorum.
Yardımın için çok sağol.
Halil Önen
28-04-2009, 19:46
Sn.Lilium,
Sanırım haklısınız. Ben biraz panik yaptım galiba.
Kenarda, iki fidanda, üç beş tane ucları, kenarları yenmiş, ortalarında delikler açılmış (yenmiş gibi) beş altı yaprak bulmuştum.
Bu gün iyice inceledim. Bir kaç fidanda bir iki yenmiş yaprak buldum. Diğerlerin de hiç yoktu.
Zeytin yaprağı içinde yenmiş ve etrafı yanmış da kül rengi gibiydi.
İki yaprağın içinde küçük siyah böçekler vardı.
Ama ciddiye alınacak bir şey değil gibi.
Yaprak yiyen bir şey de göremedim.
Ağaçlar da bir iki tane, Sn Bostancik'in zeytin hastalıkları ve zararlıları bölümünde resmini gördüğüm böceklerden vardı.
Sanırım onlar da zararlı değiller.
Bir kaç tane uğur böceği gördüm. ( Hanım iyidir nazar değmez işte dedi)
Bir de at sineğine daha çok ağustos böçeğinin küçüğüne benzeyen,
(hareketleri de ağustos böçeği gibi) böçeklerden biraz çoktu. Arkalarında olta gibi iğnesi vardı.
Şu zaralılara karşı yararlı böçekleri resimlerle karşılaştırmalı bir döküman olsa...
Bu müçadelede, sizleri arkamda görmek beni hem mutlu ediyor hem de cesaretlendiriyor. Çok sağolun.
Bu gün fidanlarımı ve üzerilerinde ki meyveleri de görünce çok keyiflendim.
Hatta buradan çıkıp bizim site içinde ki sanal kahveye uğrayıp bir çay bile içebilirim.
Orada ki dostların sohbetleri çok hoş. Neler konuşuyorlar biraz kulak kabartayım diyorum. (Kulak kabartmak_ kulak misafiri olmak)
Saygılar.
Halil Önen
28-04-2009, 22:37
Sn. Yeni zeytinci,
Böçeklerin tuzakla yakalanması diğer tüm ilaçla mücadelelerden çok daha iyi bir yöntem olduğunu sizler sayesinde öğreniyoruz.
Ve ileride bu yöntemin buralarda da yaygınlaşacağını eminiz.
Şimdilik sadece izliyoruz. Sn. TAPRAP ve Sn. zecotürk' ün linglerine bakıyor, tartışıyoruz.
Ama ( bu ama kelimesini nedense hiç sevmem, çünkü arkasından geleçek sözler hep içimi acıtmıştır.)
sanki buralar için erken gibi.
Bir düşünüyorum da, ağaçların dallarında asılı şişeler ve tabelalar, hatta yerlere dikilmiş trafik levhası gibi dikilmişler...
Köy yerleri işte. İnsanların ağızları torba değil ki...
Bir arkadaş anlattı. Ben onun yalancısıyım.
Soranlara vallahi ben yapmadım zıraatcılar denemek için yaptılar demiş.
Daha sonra o bölgeye avlanmak için gelen eli tüfekli kendini bilmezler (ben onlara avcı diyemiyorum) uzaktan sallanan şişelere, tabelalara ateş falan etmişler.
Zira meyve koparmak için telleri aşan çocuklar da zarar vermişler.
Eğer bir kaç yıl içinde emekli olursam. Küçük bir bağ evi yapaçağım.
O zaman bu yöntemi deneyeçeğim.
Şimdi kasabaya 5 km. uzak ve her gün uğrama şansım yok.
Zaten bu tuzakla böçek yakalama işi için Sn. Meyveli Tepe' yi izliyorum.
Onu örnek alıyorum.
Bu işe başlarsam ondan yardım isteyeçeğim.
Teşekkürler.
Halil Önen
28-04-2009, 23:24
Sn. Zecotürk,
Biyolojik müçadelede dostlarımız olan Kuşlardan güzel bir istatistik vermişsiniz.
Bunları biliyordum fakat bu kadar etkili olduklarını yeni öğrendim.
Evet size sonuna kadar katılıyorum.
'' Kuşlar dostlarımızdır.''
Ançak zararlılıların yanında faydalı böçekleride tüketirler.
Elbette onlar ayıramazlar zararlı_yararlı böçekleri.
Kuşlara en büyük zararı, onların yaşam alanlarını daraltan insanların verdiğine inanıyoruz.
Bir kaç yıl önçe, Baraj bölgesine 250 tane keklik saldık.
Av ve yaban hayatının ve Ege üniversitesinin sağlık kontrolünden geçirdiği
keklik yavrularını, dağal alana kurduğumuz ağ kafeslerde, 21 gün besledik.
Gece gündüz nöbet tuttuk. Büyüttük.
Sonra doğaya saldık.
İki yıl avlanmayı yasakladık.
Kaçak avlanmayla müçadele ettik.
Yeri değildir, daha bir çok çalışma yaptık.
Sürdürülebilir av ve yaban hayatı içinde doğal dengenin ve habitatın korunmasından ve mücadelesinden, öncelikle biz avcıların sorumlu olduğunu düşünüyoruz, bu konuda elimizden geleni yapmaya çabalıyoruz.
Saygılar.
yalıçapkını
29-04-2009, 13:40
Bir ilaç attık mı zaten ne yararlısı kalıyo ne zararlısı tüm böcekler ölüyo,kuşlarsa o zehirlenmiş böcekleri yiyip telef oluyo...kimsenin haberi yok..
Vatandaş bahçesine danaburnu için kepekle karıştırdığı zehiri atıyor,ertesi sabah ki durum raporu; danaburunlar öldü,onları yiyen kirpiler,karabakkal kuşları da öldü...yetmedi yalıçapkını'nın beslediği kediler bile öldü...
Sayın Halil Bey Memlekette kekliğin başına gelen akıbeti sen benden daha iyi bilirsin..ama suçlu kim avcılar mı...
yalıçapkını
29-04-2009, 15:36
2 yıl önce bir tanecik ispinoz kuşunun pirecik gelen 25 yaşındaki erik ağacımı nasıl temizlediğini hepinizin görmesini çok isterdim...Her sabah kalktığımda perdeleri sonuna kadar açar ilk iş olarak bahçeme bakar, kuşları takip ederim..Sağolsunlar 3-5 çeşit kuş türü var.Baştankaralar tek tek ağaçları gezer börtü böceği toplar,karabakal,çalı kuşu ve benzerleri hepsi görevde...onları seyrederek başlarım güne...sabah kahvaltısını yaparken sincabımızda geldimi ceviz ağacına deymeyin keyfimize...Kuşların çok ayrı bir yeri vardır bende...
yalıçapkını
29-04-2009, 15:44
Şunuda belirtmek istiyorum...hiç kullanmak istemesemde..kimyasal ilaçları mecburen kullanıyorum, bilinçli bir şekilde. Zeytinlerde güve ve sineğe karşı başetmek nerdeyse imkansız..o yüzden biyolojik mücadelede ısrarla meyvelitepenin takipçisiyim..O bu konularda bizden birkaç adım önde..ben bu taptrap kapaklarından ümitliyim...
MeyveliTepe
29-04-2009, 18:27
Arkadaşlar, güveniniz için teşekkür ederim. İnşallah hep birlikte çevreyi ve ürünlerimizi olumsuz etkilemeden zararlılarla mücadele etmeyi başarırız.
Strateji geliştimek için araştırma yapmada belki sizden biraz önce davranmış olabilirim. Fakat sanırım İzmir ve daha güneyde bulunan arkadaşlar savaşa daha önce girecekler :) Sebebi daha güneyde bulunan ağaçları bölge ve iklim sebebiyle zararlılar daha önce ziyaret etmeye başladı.
Keşke eskiden olduğu kadar kuş olsaydı etrafta. Bugün daha az sıkıntı çekerdik. Bir yandan zehir, bir yandan bilinçsiz avcılık malesef kuş kalmadı.
Taptrap'ın sattığı kapaklar bana pahalı geldi. 50 taneye kadar tanesi 10 TL, daha fazla alınırsa 5 TL diyorlar. Ben bu yaz ağaçlara 100 kadar tuzak kuracağım. 5 liradan 500 lira eder sadece kapak için. Bu sebeple İspanyol zeytincilerinin olipe tuzaklarından kuracağım. Tek yapacağım şişelerin uygun yerlerinden çepeçevre, her biri yarım santim çapında delikler delmek. Her şişede 7-8 delik yeter. Bir teli ısıtıp bu delikleri delmek 5 liradan epey ucuza mal olur. Her şişeye birer zeytin sineği cezbedicisi yapıştırıp içine yarıya kadar su ve bir avuç dap gübresi koyacağım. Bu haliyle dahi kitlesel imha tuzağı kurmuş oluyoruz. Bunun yanısıra ağaçları kaolin kiliyle de kaplarsam (ki, çift önlem oluyor) pek sıkıntı yaşamam diye düşünüyorum.
Ama, bitmedi. İşin deneysel boyutunu da düşünürsek, her iki ağaçtan birine sarı yapışkan tuzaklardan da kuracağım ayrıca. Bir de son çare olarak elimin altında spinozad içerikli ilacı da hazır bulunduracağım. Ancak bu ilacı mecbur kalırsam ve sadece kısmi ilaçlama (her ağacın yarım metrekarelik bir bölümüne iri damlalar halinde ilaç atılması) uygulayacağım. Kararlıyım yani :) zeytini kaptırmayacağım inşallah.
Bizim burada henüz tomurcuklar görünmedi. Tedbiren içinde zeytin güvesi feromunu olan üç tane delta tuzak, bir de zeytin sineği cezbedicili sarı tuzak astım. Amacım uçuşa geçmiş ergin olup olmadığını anlamak. Güve ergini gördüğüm andan itibaren çiçek dölü için yumurta bırakılmış ihtimaline karşı delfin uygulamaya başlayacağım.
yalıçapkını
30-04-2009, 08:43
Sayın Meyvelitepe Sayenizde öğrendiğimiz ispanyol köylülerin yöntemini bende uygulayacağım...Umarım etkili olur..
Mevlüt36
30-04-2009, 14:45
Sayın Meyvelitepe ,
Size ve katkısı olan herkeze teşekür ediyorum..Doğaya dolayısı ile kendinize olan hasasiyetinizden dolayı..
Kaolin kili benimde ilgimi çekti, biz bu kilinerelernden bulabiliriz?.. Ağacın hangi bölgelerine nasıl uygulamalıyız? Suyla mı karıştırıcaz ( Suda tam çözünmediğini okudum , başka bir kaynakta) Şimdiden teşekkür ediyorum birkez daha...
Bostancik
30-04-2009, 15:22
Merhabalar,
Agaclar.net'e yeni uye oldum. Ve itiraf edeyim, zeytin yetistirme konusunda da henuz cok acemiyim. Arsamizda bir seyler yetistirmeye baslayali 1 sene bile olmadi. Kimyasal ilac kullanmak istemiyoruz.
Su aralar, zeytinlerimizde pamuklu bit ve de adini henuz bulamadigimiz baska bir bocekle ugrasiyoruz. Detaylari http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5276' da gorebilirsiniz. Gittigimiz ziraatci hemen kimyasal zehirler onerdi. Biz istemeyince, elindeki Laser marka, etkin maddesi "saccharoployspora spinosa" olan bir solusyon onerdi. 100 ml'si 70 TL. Uzerinde zeytin zararlilari ile ilgili bir bilgi yoktu, cogunluk sera sebzeleri, bag zararlilari icin kullanim talimati vardi. Genelde kullanimi 10 ml/100 lt seklinde. Gelince internette bir arastirma yaptim. 99'da yazilmis bir makalede oldukca olumlu bahsedilmisti. Tabi makaleyi yazanlar bu ilaci ureten firmanin calisanlari. Genel olarak meyve agaclarinda da kullanildigini yaziyordu.
http://www.ent.iastate.edu/entsoc/ncb99/prog/abs/223.html
Baska bir makalede de (http://www.oliveoilsource.com/olive_fly.htm) zeytin sinegi icin onerilmis.
Acaba bu ilaci duymus/kullanmis olanlar var mi?
Simdiden tesekkurler.
yalıçapkını
30-04-2009, 15:40
Sayın bostancık;Halıl beyin ( Hemen tarlaya gittim.
Denemek için, sırt tulumbasına su doldurdum. Fiskiyesini toplu su atacak şekilde ayarladım. Biraz fazla basınclandırarak ve kesik kesik atarak bütün pamukcuklara sıktım.
Hem pamukcukları hem de içlerinde ki yeni hareketlenmeye başlamış güveleri temizledim.
İnanın yıkanan fidanlar tertemiz oldu.
Basınclı su ile hem de sırt tulumbasıyla pamuk bitlerini temizlemek çok hoşuma gitti.
Sanki ilaçlamaya gerek bile kalmamış gibi oldu.)uygulamasını öneririm,resimlerini gördüğüm böceğin aslında o pamuklu bitleri yemeye gelmiş etcil bir böcek olduğunu düşünüyorum..sizin bu böcekleri çok iyi gözlemleyip bizi bilgilendirmenizi tavsiye ediyorum..
Bostancik
30-04-2009, 15:43
Ilacla ilgili soyle bir Turkce presentasyon da buldum:
http://www.gokhantarim.com.tr/liste/dow/laser.pdf
MeyveliTepe
30-04-2009, 18:24
Sn.Bostancik, spinosad içerikli ilaçla ilgili #22 nolu ve #75 nolu mesajlara göz atmanızda fayda var. Bu içeriğe OMRI tarafından "kısmi ilaçlama zehirli yem" uygulaması için izin verilmiş ancak kaplama uygulama için önerilmemiş. Türkiyede kaplama uygulayın diyorlar ama organik prensiplere göre sakıncalı olabilir. Bu ilacın Amerikadaki adı GF-120.
Sn.Mevlut36, Kaolin kili Orfe Teknikte Sunguard adıyla var. Başka yerlerde de olabilir. Ayrıca Surround wp olarak da bakabilirsiniz.
Kaolin kili, bir yayıcı yapıştırıcı ile birlikte, ilk uygulamada 100kg suya 5 kg olarak, sonraki uygulamalarda gerektikçe 100kg suya 2.5kg olarak uygulanıyor.
Bostancik
30-04-2009, 21:13
Sayin Zecoturk, pamuklu bit icin basincli su uygulamasini yarin deneyecegiz. Oneri icin tesekkurler.
Dogrusu, bocegin tomurcuklari yedigine hemen hemen eminim. Bocekler tomurcuklarin ve ciceklerin cok oldugu zeytinlerde cok yogun. Ayrica pamuklu bitlerin oldugu kisimlardansa temiz bolgelerdeki bembeyaz tomurcuklarin ustunde parcalarken goruyorum. Ama yine de yarin ogle saatlerinde bir kez daha bakacagim. Sicaklarla birlikte daha aktif hale geliyorlar. Gun batimina yakin yavaslayip, bazilari topragin ustune dusup orada kaliyor.
Sayin Meyvelitepe, mesajlarinizi gorunce bu yazisma dizisini daha dikkatli okumadigim icin utandim! Kusura bakmayin. Ben de sizin bahsettiginiz presentasyonu buldum sanirim. Yalniz gerek ilac ustunde okuduklarimda, gerekse presentasyonda OMRI'nin uyarilarinin hic birinin yazilmadigini gormek acikcasi moralimi bozdu.
Zeytinci
04-05-2009, 16:40
Taptrap'ın sattığı kapaklar bana pahalı geldi. 50 taneye kadar tanesi 10 TL, daha fazla alınırsa 5 TL diyorlar. Ben bu yaz ağaçlara 100 kadar tuzak kuracağım. 5 liradan 500 lira eder sadece kapak için.
Arkadaşlar,
Pahalı ilaçları satın almayıp ucuzlamalarını sağlayalım. Bu yaklaşımla Taptrap ucuz çözüm için emek harcamalı. Sattığımız ürünler çok mu pahalı ki. Ürettiğimizin karşılığını bize tüketici ödüyor. Pahalı ilaçları kullanarak haksız kazanç elde etme peşinde olanlara engel olalım. Kullanırsak bir elimizle tükecinin cebinden alır haketmeyenin cebine koyarız.
Bu açıdan yukarıdaki alternatif araştırmaları ilgi ve takdirle karşılıyorum.
yalıçapkını
07-05-2009, 12:54
Dar kapsamlı bir düşüncem var arkadaşlar..Fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim..Hepimizin bildiği gibi börtü böcek gece yanan ışıklara hücum eder..acaba diyorum,zeytin güvesi,sineği,bakla zınnı vb. diğer zararlılara ışıklı bir tuzak sistemi kursak ne kadar etkili olur acaba..
yalıçapkını
07-05-2009, 13:08
1.uygulama planı:
a-Güneş enerjisi ile çalışan portatif,toprağa saplanan lambalar alınır..(4 adet 40 lira,h.burda com vs)veya pilli bir ışıldak konur
b-zeytin ağaçları arasına lambalar dikilir..Etrafa konulan levha, tahta vb. zamklanır.
c-ışığa gelen börtü böcek zamka yapışır kalır.
d-veya ışığın altına konan su dolu leğene böcek düşer ve ölür.
yalıçapkını
07-05-2009, 13:14
Özellikle birincil hedefimizdeki zeytin güvesi,zeytin sineği ve kiraz sineği ışığa ne kadar duyarlı acaba..
zaferbelen
07-05-2009, 16:30
aynı zararlı benim ağaçlarımda vardı.SAFATOR 40 diye bir ilaç salık verdiler.İlaçlamadan sonraki günler zararlı yine göründü.Tekrar ilaçladım şimdi İzmir'deyim.NasipseCumartesi günü kontrol edeceğim.(zeytin pamuklu biti)
MeyveliTepe
07-05-2009, 17:52
Sn.Zecoturk,
Işık tuzakları muhtelif sinekler için kullanılıyor ama zeytin zararlısında kullanıldığında dair bir şeye rastlamadım. Belki de içinde binlerce ağaç olan alanlarda pratik olmadığı içindir. Küçük zeytinliklerde denemeye değer. Denerseniz hep birlikte sonucu görürüz. Yalnız, zararlının mevcudiyetini bilmek açısından yine de bir kaç feromonlu tuzak mutlaka gerekir diye düşünüyorum.
yalıçapkını
08-05-2009, 11:30
Sevgili MeyveliTepe özellikle sizin çok yakınlarımda olmanızdan dolayı mutluyum... Benim imkanım olduğu için deneyeceğim, ayrıca geçen yıl aldığım sinek yakalayıcıya sivrisinek ve kara sinek hiç yakalanmadı desem yeridir.Ama diğer kanatlı böcekler adeta kamikazeler gibi intahar dalışı yapıyor..Evimin yanındaki 2 adet ağaca bu yakalayıcıyı asıp gözlemlerimi burada paylaşacağım..
bekiralkanat
12-05-2009, 13:31
gecen sene aralık ayında diktiğim zeytin fidanlarına gübre vermiştim.bu sene capa yaptırdım ilaç için koruyucu ne önerirsiniz selamlar
Halil Önen
13-05-2009, 21:29
Sn.Bostancik,
Delfin WG yi bize yakın kasaba, Bergama' dan almıştım.
Sn.Lilium ve Sn. Meyveli Tepenin ısrarla belirttiği gibi zeytin pamuklu bitinde
hiç etkili değil.
Basınçlı su ile tertemiz yıkadığım halde 3_5 gün sonra _eskisi gibi olmasada
yine beyaz saraylarını kurdular ve içlerine yerleştiler.
Her gün gözlemliyorum. Şimdilik zararlı değiller. Delfin kullanmaya devam ediyorum.
Zehir kullamadığım için dost böçeklerin yardımını görür gibiyim.
Sanırım, elimde ki ilaç bitince Bionem kullanacağım. Hem gübre olduğu için.
Geleçek yıl için ROA kullanmayı düşünüyorum.
Ağaçlar_ net uzmanları daha görüş bildirmediler ama izlediğim kadar
zeytin pamuklu bitine de iyi geliyormuş.
Siz başarılı oldunuz mu?
Saygılar.
MeyveliTepe
13-05-2009, 21:44
Pamuklu bit için neemazal veya nimiks kullanmak etkili olabilirdi. Delfin'in yine de güve için yararı olmuştur. Bu aralar yumurta bırakma ve yumurtalardan larva çıkma zamanı olabilir. Bizde tomurcuklar henüz belirmeye başladı. Henüz pamuklu bit görülmedi. Fakat delfin ve bionem karışımı uygulamaya başladım. kaolin kili uygulamaya kadar haftada bir devam edeceğim.
Halil Önen
13-05-2009, 22:01
Sn. Meyveli Tepe,
Delfin ve Bionem' i karıştırmadan ayrı ayrı mı kullanıyorsunuz.
Saygılar.
MeyveliTepe
13-05-2009, 22:22
Karıştırarak kullanıyorum. İkisinde de mikrop var, iyi geçinirler herhalde diye düşündüm :)
Oğuz Alper
14-05-2009, 02:02
Bizimki onu dövmüştür Sn.Meyveli Tepe :)
denizakvaryumu
14-05-2009, 07:35
Bu delfin neyin nesidir? Web adresi var mı?
MeyveliTepe
14-05-2009, 10:36
Delfin WG Bacillus thuringiensis isimli bakteriyi içerir. Bu bakterinin etkileriyle ilgili çok kaynak var. Bir tanesini (http://www.agrosanus.pt/doc/ecoliva-portugal.pdf) veriyorum.
denizakvaryumu
18-06-2009, 00:05
Pamuklu bit için neemazal veya nimiks kullanmak etkili olabilirdi. Delfin'in yine de güve için yararı olmuştur. Bu aralar yumurta bırakma ve yumurtalardan larva çıkma zamanı olabilir. Bizde tomurcuklar henüz belirmeye başladı. Henüz pamuklu bit görülmedi. Fakat delfin ve bionem karışımı uygulamaya başladım. kaolin kili uygulamaya kadar haftada bir devam edeceğim.
http://www.orfeteknik.com.tr/MyNewDir2/pdf/sunguard.pdf
yalıçapkını
19-06-2009, 10:56
ORGANİK İLAÇ YAPIMI
Gerekli malzemeler (100 Kg Organik İlaç Yapımı için):
1-) 10 Kg Taze Isırgan Otu (Ultrica)
2-) 150 Kg Soğuk Su
3-) 200 Litre Kapasitesinde Dinlendirme Havuzu
Taze Isırgan Otları Dinlendirme Havuzuna doldurulur. Üzerine 150 Litre soğuk su ilave edilir. Üç gün açık havada bekletilir. Üç gün sonra ısırganlar süzülerek ayrılırlar. Çıkarılan (Siyahımsı yeşillikteki) bu su İlacımızın Ana maddesini oluşturacaktır.( Bünyesinde bulunan bol miktardaki Salisilik Asit; akarsitleri öldürmektedir.)
Elde edilen Isırgan suyu Pulverizatöre konulur.
• 250 gram Şeker suda eritilir. Pulverizatöre katılır.
• 100 cc Crop-Set Organik virüs eklenir iyice karıştırılır.
Elde ettiğimiz Organik ilaç Sebzelerdeki Kırmızı Örümcek, Yaprak Bitleri, Tiripsler, Şıralı koşnilin ve bazı virüslerle mücadelede kullanılır.
• Yapılan ilaç yaprak altlarına zuhur edecek şekilde atılır.
NOT-1: Elde edilen Isırgan suyu içerisine (100 Litre baz alınarak) 1Kg Eritilmiş Göz Taşı, 1 Kg Kireç kaymağı (Bordo Bulamacı) Katılırsa Sebzelerde Mildiyö, Yavru Çürüklüğü ve Böcek öldürücü olarak kullanılır.
NOT-2: Isırgan Otu içerisine %50 oranında Taze Ceviz yaprağı katılırsa İnsektisit özelliği artmış olur.
NOT-3: Isırgan Suyu içerisine; 100cc Mimozal (Hindistan’da yetişen bir Ağacın öz suyundan elde edilen Organik İnsektisit) katılırsa diğer zararlılara karşı kullanılır. (Genelde meyve ağaçlarında )
NOT-4: Isırgan suyunun içine 500gr Arap sabunu katılırsa Elma İç kurduna karşı kullanılır.
Bende ısırgan,ceviz yaprağı,incir yaprağı,sultan otunu 2 gündür bekletiyorum suda,hafta sonu deneme amaçlı pirecik olan bitkilere uygulayacağım.
MeyveliTepe
19-06-2009, 12:46
Deneyin sonucunu merakla bekliyorum..
MeyveliTepe
22-06-2009, 00:00
88650
Zeytinlerde uygulamayı (http://meyvelitepe.typepad.com/)yaptık.
ay-ışığı
23-06-2009, 10:46
Seramik atolyesinde kullandığımız çamur meher nelere kadirmiş.Seramik fabrikaları okullara bağış olarak veriyor bu kili, peki biz nasıl ulaşabiliriz sayın meyvelitepe bu kile.Bende zeytinlerime ve bitkilerime uygulamak isterim bulabilirsem.Ben Gölcükte oturuyorum.
ay-ışığı
23-06-2009, 10:49
Bizede bağışlamazlar mı acaba. :rolleyes:
ay-ışığı
23-06-2009, 11:01
Bende ısırgan,ceviz yaprağı,incir yaprağı,sultan otunu 2 gündür bekletiyorum suda,hafta sonu deneme amaçlı pirecik olan bitkilere uygulayacağım.
Bu Tarifi 80 litre suyla denedim.İçine sayın Mine hanımdan öğrendiğim 1 BARDAK ta sıvı ayçiçek yağı kattım.3 gün bekleyen su çok asidik ve bayağı pis kokulu oldu.
Bahçemdeki, erik,üzüm,domates,hıyar,zeytin ve tüm çiçeklere uyguladım.
Yarım saat sonra bitkilerdeki,pirecik,küçük sinekler ve değişik türdeki böceklerin birer birer yıkılmaya başladıklarını gözlemledim.
Bitkilerde hiçbir olumsuz etkiye rastlamadım.
MeyveliTepe
23-06-2009, 13:04
Seramik atolyesinde kullandığımız çamur meher nelere kadirmiş.Seramik fabrikaları okullara bağış olarak veriyor bu kili, peki biz nasıl ulaşabiliriz sayın meyvelitepe bu kile.Bende zeytinlerime ve bitkilerime uygulamak isterim bulabilirsem.Ben Gölcükte oturuyorum.
Ben Ankaradan Orfe Teknikten getirtmiştim. Türkiyede çok bulunan bir maden. Partikül tanecikleri çok küçük olmak kaydıyla başka yerlerde de bulunur sanırım.
ay-ışığı
23-06-2009, 15:25
Bu kadar bol bulunan kil çok pahalı geldi bana.Normal killi toprakla denemek lazım ama ben bu kilin yoğun olduğu bir yer biliyorum sanırım.Arazide ufak bir keşife çıkmam lazım.Önemli olan kili öğütüp uygulama yapacak hale getirmek...
Bize çok değerli bilgilerini aktaran Sayın MeyveliTepe'ye çok teşekkürler..
MeyveliTepe
16-07-2009, 22:52
Arkadaşlar,
Zeytin zararlıları ile mücadelede yeni bir safhaya giriyoruz. Güneydeki arkadaşlar muhtemelen çoktan girdiler bile.
Tuzaklarda zeytin sineği görmeye başladım. Çok dikkatli baktığımda yapraklara konduklarını ve uçtuklarını da izleyebiliyorum. Çok çevik bir yaratık. Uçuşunu göremiyorsunuz bile. Bir bakıyorsunuz konmuş, gözünüzü ayırmadan bakıyorsunuz ve birden yok oluyor. Müthiş hızlı.
Kaolin kilini uyguluyoruz. Bir kez çok şiddetli dolu ve yağmurda yıkandı. Bu haftaki yağmurlarda da biraz sıyrıldı. Bu hafta sonu takviye yapmak gerekecek.
Bu arada zehirli "yem kısmi ilaçlama" için hazırlık yapıyorum. İcap ederse kullanacağım. Bu, şu demek. İçinde sinekleri öldürecek miktarda, sineklere toksit madde (spinosad) bulunan, sinekleri cezbeden yem hazırlanıyor ve her ağacın küçük bir bölümüne (takriben yarım metre kare), epey iri damlalar halinde tek ve küçük bir atış yapılıp bırakılıyor. Sinekler, bu cezbedici damlalara geliyor, tadına bakıyor ve spinosad'ın sinir sistemlerini bozucu etkisi sayesinde sizlere ömür oluyorlar.
ABD'de bu yem içine spinosad katılmış halde hazır satılıyor (GF-120). Türkiyede yok. Fakat içeriğinde yüksek dozda spinpsad bulunan Laser isimli ilaç var. Amacım, gerektiğinde Laser'deki spinosad'dan yararlanarak GF-120 benzeri bir karışım üretebilmek.
Bunun için ihtiyaç duyulan, zeytin sineklerini cezbedecek bir yem karışımı hazırlamak. Epey araştırdım. Muhtelif tarifler var. En uygulanabilir olanı şöyle. Bir miktar klorsuz suda şeker ve maya (kuru ekmek mayası) eritiliyor. Bir kaç saat mayanın üremesi ve beslenmesi için bekleniyor. Biraz buğday unu da eklenebilir. Sonra, biraz amonyak eklenip, küçük bir doz (GF-120'nin dozuna gelecek şekilde) spinpsad ekleyip karıştırarak uygulamak.
Yazdığım gibi, bu uygulamayı yedekte tutuyorum. Muhtemelen de ısının azalıp zeytin sineğinin iyice aktifleşeceği Eylüle kadar uygulamayacağım. Ancak, bu sinekleri cezbedecek yem tarifini de tartışmaya açmak istiyorum.
Sarı tuzaklar irili ufaklı binlerce yaratıkla doldu. Bunların içinden zeytin sineklerini ayırd etmek çok zor. Bu sebeple, bu hafta olipe'leri de hazırlamaya başlıyorum.
İngilizce takip edebilen arkadaşlar için kolay anlaşılır bir özet (http://www.oliveoilsource.com/Olive_fly_homeowner.htm). Kaliforniya üniversitesinden Paul Vossen yazmış. (Google translator ile nasıl görünüyor diye baktım. Malesef berbat.)
Halil Önen
17-07-2009, 12:34
Sn. Meyvelitepe,
bu kaolin uygulaması japon elmasında (hani şu domates gibi olan) denenebilir mi?
Ayrıca bir iki ağacta ROA denemesi de yapacağız.
İkisini bir denemek tecrübe olur diye düşündük.
iyi çalışmalar.
( galiba yanlış yerde yazdım)
MeyveliTepe
17-07-2009, 13:07
Kaolin ile ilgili ayrı bir başlık açacaktım ama olmadı. Kaolin her tür ağaç ve sebze için uygulanabilir. Bence ROA ve Bionem ile birlikte uygulanmasında da bir mahzur yok (Oğuz bey benim bakteriler kil de sevmez demezse).
Yalnız belki şunu ilave etmeliyim. ROA uygulaması belli aralarla devam edecekse, her uygulamada kaolin kili de (belki daha düşük dozda) kullanmalı ki ağaçlar yıkanmasın.
Kaolin uygulamasında doğal kaynaklı bir yayıcı yapıştırıcı da kullanmak gerekir.
Zeytinci
17-07-2009, 14:17
Arkadaşlar,
Bu, şu demek. İçinde sinekleri öldürecek miktarda, sineklere toksit madde (spinosad) bulunan, sinekleri cezbeden yem hazırlanıyor ve her ağacın küçük bir bölümüne (takriben yarım metre kare), epey iri damlalar halinde tek ve küçük bir atış yapılıp bırakılıyor. Sinekler, bu cezbedici damlalara geliyor, tadına bakıyor ve spinosad'ın sinir sistemlerini bozucu etkisi sayesinde sizlere ömür oluyorlar.
İngilizce takip edebilen arkadaşlar için kolay anlaşılır bir özet (http://www.oliveoilsource.com/Olive_fly_homeowner.htm). Kaliforniya üniversitesinden Paul Vossen yazmış. (Google translator ile nasıl görünüyor diye baktım. Malesef berbat.)
Uzman bir arkadaş Spinosad'ın bitki esaslı ve toksit olmadığını organik tarımda kullanılabildiğini söylemişti. Torul mayasını sormuştum ve daha sonra geri dönmedi. Bir yanlışlık olabilir mi?
Selamlar.
Oğuz Alper
17-07-2009, 14:43
Kaolin ile ilgili ayrı bir başlık açacaktım ama olmadı. Kaolin her tür ağaç ve sebze için uygulanabilir. Bence ROA ve Bionem ile birlikte uygulanmasında da bir mahzur yok (Oğuz bey benim bakteriler kil de sevmez demezse).
Yalnız belki şunu ilave etmeliyim. ROA uygulaması belli aralarla devam edecekse, her uygulamada kaolin kili de (belki daha düşük dozda) kullanmalı ki ağaçlar yıkanmasın.
Kaolin uygulamasında doğal kaynaklı bir yayıcı yapıştırıcı da kullanmak gerekir.
Sn.Meyveli Tepe ;
İlginize ve yorumuna çok teşekkür ederim. Malesef kil uygulamalarında da bizim preparatlarımızın içerisinde yaşayan bakterileri öldürürsünüz. Sevgiler
MeyveliTepe
17-07-2009, 16:39
Oğuz bey, kaolin kili bakterileri hangi etkiyle ve nasıl öldürür? Bilgilendirirseniz sevinirim.
Oğuz Alper
17-07-2009, 16:44
Oğuz bey, kaolin kili bakterileri hangi etkiyle ve nasıl öldürür? Bilgilendirirseniz sevinirim.
İlginize çok teşekkür ederim. Kaolin kili ile ilgili bir konu başlığı açarsanız artısı ve eksileriyle memnuniyetle konuya cevap verebilirim. Hem de hep birlikte Kaolin kilini de öğrenmiş oluruz. Sevgiler
MeyveliTepe
17-07-2009, 22:24
Kaolin kilinin bakteriyi öldürdüğünü net bir şekilde bildirdiğinize göre çok detaylı bilgiye, dahası bu konuyla ilgili analizlere zaten sahip olmalısınız. Başlık açarsam okuduğum yüzlerce sayfayı da çevirip yazmam gerekir.Açıkçası bu günlerde böyle bir şey için pek mecalim yok. Olsaydı, daha önce şu radiobacter, bionem ve kök kanseri konusunu yazacaktım, olmadı.
Oğuz Alper
17-07-2009, 23:28
Sn.MeyveliTepe ;
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Vakit bulduğunuzda kök kanseri ile ilgili yazarsınız .
Yanlış hatırlamıyorsam Zeytin güvesiyle ilgili de yazmıştınız . Sn Halil Önen sağ olsun Bionem başlığında reel olarak tescilledi.
Kaolin kiline gelince ;Ben bizim preparatlarımızın içerisindeki bakteriden bahsediyorum. Diğer biyolojik preparatlarla uygulanabilirlliğini üreticilerine sorup öğrenebilirsiniz.
Bizim ürünlerimiz ile beraberinde kullanımı söz konusu değildir.
Sonuçta üretici benim ve ürünümün nelerden etkilendiğini affınıza sığınarak siz den daha iyi bildiğimin kanaatindeyim.
Daha önceden de uyarılarıma rağmen Delfin ile karıştırıp uygulama yapmıştınız.Lütfen uygulama kurallarına özen göstermeye çalışalım.
Saygılar
MeyveliTepe
18-07-2009, 00:58
Oğuz bey,
Bir kullanıcı olarak ben sizin ürününüz için soruyorum zaten. "Bunu ben üretiyorum, öyle diyorsam öyledir" ifadesi malesef memleket kültüründe geçer bir akçe olabilir. Fakat söylenen her şeyin mesnedini arayanlar da var ne yazık ki. Başka başlıklarda ruhsattı, tescildi, yurt içiydi, dışıydı vs. yaklaşımınızla bu biribirine pek uymadı.
Ürününüz gübre tescilli. Görebildiğim tek ruhsat da Bulgaristan'ın vermiş olduğu biber hastalığı ile ilgili fungusit ruhsatı. Sadece bunlara bakarak kullanılmış olsaydı bitki besini olarak ya da biberlerdeki kök boğazı yanıklığı için kullanılmış olurdu.
Her ne kadar sizin de sık sık vurguladığınız gibi strain'i farklı da olsa, ürününüzdeki bakteri familyasından oluşan kolonilerin bitki kök gelişimine katkısı (kendi başına bir gübre olmamakla birlikte), genel olarak mantar baskılayıcı özelliği (bu arada mikorizalara etkisini merak ettim) uluslararası literatürde mevcut. Bu sebeple de doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmasını kişisel olarak desteklediğim bir ürün.
Fakat iki nokta var ki, düşündürücü. Birincisi, ürünün literatürde başta strain'ler için dahi yer almayan gayeler için kullanımının gayri resmi önerilmesi (şaka da olsa egzamaya kadar vardı). Bu ürünün funguslara göre çok daha karmaşık bir organizmaya sahip böcekler, larvalar, sinekler, kelebeklere karşı da etkili olduğunu iddia etmek için bunu destekleyecek araştırmaların yapılmış olması ve belgelenmesi gerekir. Kendi adıma, illa Türkiye ruhsatı olsun da demiyorum. Ciddi bir Avrupa veya ABD organizasyonunun verdiği ruhsat da olur. Ancak bunlar olmadan söylenenler iddiadan ibaret kalır. Bu anlamda, Halil beyin zeytin güvesine karşı ürününüzü tescillemiş olması da bence söz konusu olamaz. Halil bey "bionem kullandım, zeytin güvelerini öldürdüm" gibi bir tesbit yapmışmıydı hatırlamıyorum. Böyle bir izlenimi olmuş olsaydı dahi, kabul gören ve işin usulüne göre yapılmış ölçüm, sayım,kontrol vb. olmadıkça bu anlamlı bir sonuçtur denemez. Aslında bunu yazmama bile gerek yoktu zira çok benzerini siz başka ürünler için yazıyorsunuz zaten.
İkincisi, ürününüzün hemen her şeyle antagonist olduğunu söylüyorsunuz. Buna en son kaolin kili gibi, suda çözünmeyen, her türlü mikro, makro canlı için nötr olup ne iyi ne de kötü etkisi olan bir madde için, net olarak ve hemen söylediniz. Oysa, ürününüzdeki bakteri familyasının başka bakteri ve funguslara antagonist olup olmadığı hakkında ayrı ayrı testler yapılıp makaleler yayınlanıyor. Bu testler hem birlikte kullanılabilirliği ortaya çıkaryor hem de ürünlerin etkileri belirlenmiş oluyor. Bionem ile ilgili bir kaç taneyi siz de yayınladınız nitekim.
Sonuçta, birinci ve ikinciyi yanyana getirdiğinizde, bionem akla gelecek, tek hücreli, çok hücreli, basit veya kompleks her zararlıyı yok eden bir gübredir ve kesinlikle sadece ve sadece bionem kullanın başka hiç bir şey kullanmayın gibi bir mesaj vermiş oluyorsunuz. Kulağa da oldukça hoş geliyor. Keşke gerçek olsaydı.
Öte yandan, ruhsatlar, tesciller, onaylar, daha önemlisi ilgili saha araştırmaları ve bunların sonuç makalelerine göre hangi durumda ne kullanmalı kararı vermek gerektiğine inanıyorum. Fakat bir üst paragrafta yazdığım yaklaşım oldukça çelişkili. Başka bir başlıkta bolca tartışılanı ve eleştirilen ürünün durumuyla, gariptir yine sahibinin eliyle, paralellik arzeder duruma geliyor, ki bu üzücü.
MeyveliTepe
18-07-2009, 01:13
Uzman bir arkadaş Spinosad'ın bitki esaslı ve toksit olmadığını organik tarımda kullanılabildiğini söylemişti. Torul mayasını sormuştum ve daha sonra geri dönmedi. Bir yanlışlık olabilir mi?
Selamlar.
Sn.Zeytinci, spinosad 1960'lı yıllarda karayip adalarında tesadüfen bulunan Saccharopolyspora spinosa isimli bir toprak bakterisinden üretiliyor. EPA tescilli. Ancak OMRI spinosad'ın bitkilere kaplama şeklinde uygulanmasına izin vermiyor (Türkiye'nin aksine). Bunun yerine yukarıda anlattığım gibi, meyve sineklerini cezbeden yem ile kısmi ilaçlama şeklindeki uygulamaya izin veriyor. Biyolojik zararlı kontrol ürünü olarak klasifike edilmiş.
Oğuz Alper
18-07-2009, 01:27
SAYIN Meyveli Tepe ;
Kaolin kili etkilidir , değildir diye bir ifade asla kullanmadım. Ben kimseye kaolin kili kullanmayın demedim ki . Siz Benim ürünlerimin adını kullanarak dönüşümlü uygulama yapmaktan bahsettiniz.
Ben de ürünümün etki mekanizmasının en önemli ayrıntısı bakterimizin yaşamayacağını belirttim.
Kaolin kilinde Bionem in içerisindeki bakterinin yaşamadığına dair rapor getirsem ileride çeşit çeşit ürünlerle uygulanabilirliği hakkında hep rapormu sunmam gerekecek . Mesela yayıcı yapıştırıcılarıda Bionem le beraber kullanamassınız .Binlerce ürün olan bir piyasada !!!Öyle bir lüksünüz yok malesef.
Daha önce neemazal ile ilgili de aynı yorumu yaptığınızı hatırlatmak isterim. O zaman da sordunuz neemazalla beraber karıştırıp uygulamayı bende size karıştırılamayacağını ayrı ayrı periyotlarda uygulayabileceğinizi söylemiştim.
Ben BİONEM in üreticisi olarak sizi uyarıyorum. İster beraber kullanın ister ayrı ayrı kullanın ben üzerime düşen görevi kullanamazsınız cümlesi ile yerine getirdim. Gerisi sizin ve diğer kullanıcıların sorunu .
Tekrar yineliyorum Benim ürünlerim ile kaolin kili kullandığınızda . Bionem etkisini yitirir. Bunu neden yanlış yerlere çektiğinizi anlayamıyorum.
Bu yüzden Kaolin kili kullanan üreticilerimizin Bionem kullanmaması gereklidir. Aksi taktirde Bionem e ödedikleri para boşa gider. Bunu söylemek kabahatmi?
Bionem formülasyonu gereği diğer biyolojik preparatlara antibakterisit görevi gördüğünü defalarca size söyledim.Ve diğer Biyolojik Preparatlarla karıştırılıp uygulanamayacağını bildirdim. Ama siz uyguladınız.[/B][/B]
Böyle karışımları kendiniz karıştırmaya karar veremezsiniz. Verdiğiniz de iki preparatın birbiriyle birleşimi sonucu ne etki yaratacağını bilmeden . Hem sağlık yönünden hem bitkilerinizin yönünden. Bu işler evde yemek yapmaya benzemez. Mutlaka üreticilerin beyanına göre hareket etmenizde yarar var .
Her ürünün kendine has karışım kuralları vardır. Sn.Meyveli Tepe ]
Çok çirkin bir polemik yaratmaya çalışıyorsunuz.Egzama konusunun şaka olarak yapıldığını bildiğiniz halde konuyu nereye vardırıyorsunuz
Lütfen kitin nedir nerelerde bulunur diye bir araştırma yapın ve Pseudomonas Fluorescens ın kitinaz enzimi çıkartıp çıkartmadığına baktıktan sonra bu bahsettiğiniz larvalar ve zararlı böceklerden ondan sonra bahsedin.
Bionem in etki mekanizmasını defalarca yazdım.
Sizin için tekrarlıyayım . Hem böylelikle BİONEM başlığını takip etmeyen üyelerimiz de bilgilenmiş olurlar.
Bionemin içerisindeki Pseudomonas Fluorescens çıkarmış olduğu enzimlerden bir tanesi kitinaz enzimidir.
Kitin tabakası hem funguslarda , hem zararlı böceklerin larvasında hemde nematodun hücre duvarında, yumurtasında bu tabaka bulunmaktadır.
Kitinaz enzimi sayesinde kitin tabakasını parçalayarak fungusları yani mantarları , nematodları , zararlı böceklerin yumurtaları nı çatlatarak yeni bireylerin oluşmasına engel olmak sureti ile popülasyonlarını minimum seviyede tutar..
1. Bionem e gübre diye bahsedemessiniz . MİKROBİYAL GÜBREDİR .İçeriği ( Pseudomonas Fluorescens )
2. FUNGUSİT RUHSATIMIZDAN 1.BİBER KÖK BOĞAZI YANIKLIĞI - 2.BAĞLARDA KÜLLEME HASTALIĞINA KARŞI FUNGUSİT Yani bir tane fungusit ruhsatımız yok 2 tane var daha önce bunların belgelerini yüklemiştim.
Öncelikle bahsetmiş olduğunuz belgeleri neden istediğimi hala anlamamışsınız çok yazık !!!
Ben diğer firmalardan istemiş olduğum belge mikrobiyal gübre oldukları iddasını yazdıklarında çok net bir ifade ile mikrobiyolojik analizlerini istedim.
Bunun sebebi Bu analizin raporunda içeriğinde Zararlı mikroorganizma barındırıp barındırmadığını görebilmek ve insan sağlığı adına istemiştim. Tıpkı sizin benden istediğiniz Mikrobiyolojik Analiz Raporu gibi.
Bende bu raporu size sundum . Aynı istekleri ve aynı incelemeleri neden diğer konu başlığında yapmadınız neden mikrobiyal tescilleri olmadan mikrobiyal olarak tanıtmalarına rağmen .
Neden onlardan da benden istediğiniz belgeleri konu başlığında istemediniz. İçerisinde canlı olduğunu idda etmelerine rağmen bana sormuş olduğunuz soruyu da herkesin görebileceği şekilde yani konu başlığında neden sorma gereği duymadınız .
Bana karşı sergilemiş olduğunuz tutumu diğer konu başlığında da sergileseydiniz.
Lütfen biraz samimi olalım. Benim sizinle kişisel bir sorunum asla yok . Ya bu bahsetmiş olduğum ürünler de zararlı mikroorganizma varsa sizin bana sorduğunuz gibi ya şarbon mikrobu varsa !!!
Benim ürünlerimin tamamı tescillidir. MİKROBİYAL GÜBRE TESCİLİMİ , İÇERİSİNDEKİ BAKTERİNİN İSMİNİ ve hatta bir ara konuyu genetiği değiştirilmiş bakteriye de çekmeye çalıştınız.
Ve bunun üzerine Mikrobiyolojik Raporunu da size sundum . Arkasından Bakterimizin Parmak izini ve DNA sını da sundum.
Diğer konu geçen ürünlerin haricinde hiçbir ürüne buradan seslenmedim.sizin söylemiş olduğunuz ürünlere seslenmemin amacı Mikrobiyal Gübre tescillerinin olmadığı halde mikrobiyalmiş söyleminde bulunmalarıdır.
Yok sa o ürünler içeriğiyle etkilidir işe yarar veya işe yaramaz diye bir cümle asla kullanmadım.
Aynı şeyi de diğer ürün için de hiçbir zaman iyidir,kötüdür demedim. Sadece mikrobiyal gübre iddaları olduğunda karşılarına dikildim.
Forum başlıklarında başka mikrobiyal gübreler de var neden ben onlara bunları sormuyorum? Çünki gerçekten mikrobiyal gübreler de o yüzden.
Lütfen konuyu başka yönlere taşımayalım .
Çok merak ediyorum.Benden bu belgeleri istediğiniz de ben bu belgeleri çıkarıp önünüze koyamasaydım ne yapacaktınız.?
Akademik yapılmış yayınlara saygınız varmı ?
AKSEBİO 2 AYNI ZAMANDA BAĞLARDA KÜLLEME HASTALIĞINA RUHSATLI OLAN ÜRÜNÜMÜZÜN SİVRİ SİNEK LARVALARINA OLAN ETKİSİ İLE İLGİLİ YAYIN BAKALIM NE DİYOR ?
SAYIN MEYVELİ TEPE DİYECEK Kİ BU SİVRİSİNEK LARVASI , KIRMIZI ÖRÜMCEK LARVASI DEĞİLKİ TÜM LARVALARIN YAPILARI AYNIDIR SEVGİLİ FORUM ÜYELERİMİZ.
Larvicidal activity of a botanical natural product,
AkseBio2, against Culex pipiens
H. Cetina,*, F. Erlerb, A. Yanikoglua
aAkdeniz University, Faculty of Arts and Science, Biology Department 07070 Antalya, Turkey
bAkdeniz University, Faculty of Agriculture, Plant Protection Department 07070 Antalya, Turkey
Received 23 January 2004; accepted 5 September 2004
Available online 21 October 2004
Abstract
A botanical natural product, AkseBio2, was evaluated for its larvicidal effect against Culex
pipiens under laboratory conditions. The product exhibited strong larvicidal activity and caused
N90% mortalities in both the young (first–second) and the older (third–fourth) larval stages of the
species at 24 h at the doses of 25 and 50 ppm. However, it was determined that the young larval
stages were more susceptible to the product in comparison with the older larval stages. The results
suggest that the product is promising as a larvicide against C. pipiens and could be useful in the
search of new larvicidal natural compounds.
D 2004 Elsevier B.V. All rights reserved.
Keywords: AkseBio2; Culex pipiens; Larvicidal activity; Mosquito
1. Introduction
Culex pipiens L. (Diptera: Culicidae) is an important mosquito species which transmits
many dreadful diseases like Western Equine and St. Louis encephalitis [1,2]. These are
serious diseases that cause swelling of brain tissues, which can lead to disability and,
sometimes, death [3]. The only way of decreasing the incidence of these diseases is the
0367-326X/$ - see front matter D 2004 Elsevier B.V. All rights reserved.
doi:10.1016/j.fitote.2004.09.003
* Corresponding author. Tel.: +90 242 3102393; fax: +90 242 227 8911.
E-mail address: hcetin@akdeniz.edu.tr (H. Cetin).
Fitoterapia 75 (2004) 724–728
www.elsevier.com/locate/fitote
TÜRKÇESİ NETTEN ÇEVRİLDİĞİ İÇİN BU ŞEKİLDEDİR.
Bir botanik doğal ürün Larvicidal etkinlik,
AkseBio2, Culex pipiens karşı
H. Cetina, *, F. Erlerb, A. Yanikoglua
aAkdeniz Üniversitesi, Sanat ve Bilim, Biyoloji Bölümü 07070 Antalya, Türkiye Fakültesi
bAkdeniz Üniversitesi, Ziraat, Bitki Koruma Bölümü 07070 Antalya, Türkiye Fakültesi
Alınan 23 Ocak 2004, 5 Eylül 2004 kalabilir
Online 21 Ekim 2004
Özet
Bir botanik doğal ürün, AkseBio2, Culex karşı larvicidal etkisi için değerlendirilmiş
laboratuvar koşullarında pipiens. Bu ürün sergilendi güçlü larvicidal aktif ve neden
Her iki genç (birinci-ikinci) ve Büyük yılında N90% mortalities (üçüncü dördüncü) of larva aşamasında
25 ve 50 ve dozlarda 24 saat at türler ppm miktarda. Ancak, belirlenen bu genç larva
aşamalarında daha büyük larva aşamasında kıyasla ürün maruz edildi. Sonuçlar
, ürünün C. pipiens karşı larva öldürücü olarak ve yararlı olabilir umut verici olduğunu göstermektedir
Yeni larvicidal doğal bileşikler arama.
D 2004 Elsevier B. V. Tüm hakları saklıdır.
Anahtar Kelimeler: AkseBio2; Culex pipiens; Larvicidal etkinliği; Sivrisinek
1. Giriş
Culex L. (Diptera pipiens: Culicidae) önemli bir sivrisinek türü olan iletir
Batı at ve St Louis ensefaliti gibi korkunç hastalıklar [1,2]. Bunlar
ciddi hastalıklara neden beyin dokuları, hangi engeli neden olur ve şişme
bazen, ölüm [3]. Bu hastalıklar ve sıklığı azalan bir tek yolu olduğunu
0367-326X / $ - ön madde D 2004 Elsevier BV Tüm hakları saklıdır bakın.
DOI: 10.1016/j.fitote.2004.09.003
* Sorumlu Yazar. Tel.: +90 242 3102393, faks: +90 242 227 8911.
E-mail adresiniz: () H. Çetin hcetin@akdeniz.edu.tr.
Fitoterapia 75 (2004) 724-728
www.elsevier.com / bulun / fitote
ATEŞ YANIKLIĞINA ( BAKTERİYEL BİR HASTALIKTIR ) AKSEBİO2 ETKİSİ
A natural product (AkseBio2), obtained from some naturally growing plants in Turkey, was assayed as a potential biological control agent against E. amylovora using in vitro agar diffusion test, immature pear fruit assay, shoot inoculation, cotoneaster blossom infection and spraying experiments on pear trees. AkseBio2 was more effective than streptomycin and copper oxychloride + maneb in in vitro diffusion test. Ooze formation on immature pear fruits and lesion formation on artificially inoculated shoots were completely (100%) prevented by AkseBio2 and streptomycin (100 micro g/ml), whereas copper oxychloride + maneb suppressed ooze and lesion formation by 80 and 62%, respectively. In an artificial cotoneaster blossom infection test conducted in Germany, blossom infection was decreased by 85% when AkseBio2 was applied and by 50% when plantomycin (0.06%) was applied. AkseBio2 and copper oxychloride + maneb prevented the appearance of natural disease symptoms of E. amylovora at a rate of 64 and 46% on pear cv. Santa Maria in Burdur, Turkey, respectively, and at a rate of 100 and 69% on pear cv. Williams in Isparta, Turkey, respectively.
bu pdf dosyasını indirin sayın meyveli tepe yine aksebio2
http://www.au.poznan.pl/ptfit/pdf/PP39a/PP%2039_071-078.pdf
BU YAYINLARA TÜM ÜYELERİMİZ ULAŞABİLİRLER.
İlginize çok teşekkür ederim. Kaolin kili ile ilgili bir konu başlığı açarsanız artısı ve eksileriyle memnuniyetle konuya cevap verebilirim. Hem de hep birlikte Kaolin kilini de öğrenmiş oluruz. Sevgiler
Doğal mücadele ise, ki öyle burada konuşmak uygundur diye düşünüyorum, konuyu dağıtmadan sanırım bu konuyu da burada konuşabiliriz.
Halil Önen
18-07-2009, 02:02
Kaolin kili;
Zeytin zararlılarına karşı kaolin kili kullanılarak yapılan bir mücadelele denemesi.
Sn. Kaptan, Akdeniz açıklarında ama, eşi Selma, Sn. Meyveli tepenin gerisinde kalmak istemiyor.
Ayhan kaptan, Müdür bey diyor ki, kaolinler kurur kurumaz gelsin Ramazan öcesi bir kapanış yapalım.
93529
93525
93526
93527
Kaolin uygulamasında işinin uzmanı elemenlar kullanılmalı.
Sadece beyaza bürünen zeytinler değildi.
93528
Zeytinlibahçe
18-07-2009, 08:05
halil bey resimler ve kaolin kili atılırken yardımlarınız icin tesekkur ederim hem denizde kaptan olmak hemde bahceyle ugrasmak kolay degil her ikisinide cok seviyorum dostlarımın ozellikle mudur huseyın bey ve esimin yardımıyla hersey yolunda ben simdilik uzaktan tarifciyim
biraz gec kalmıs olmamıza ragmen 3 ayrı bahcede toplam 700 edremit ve trilye birazda meyve agaclarımıza kaolin kili uyguladık birkac hafta sonra ikinci uygulamayı yapacagız
tespitlerimizi buradan paylasırız
meyvelipedeki arkadaslarımızın calısmalarını taktirle izliyorum tesekkurler
ayhan dukel
Halil Önen
18-07-2009, 11:45
Sn.Kaptanım,
Ağaçlar_net'e hoşgeldiniz.
Burası adeta açık üniversite gibi.
Biz çiftciler için bulunmaz nimet.
Siz bir çok uygulamaları siteye üye olmadan da takip ediyor ve yapıyordunuz. Ançak mesaj yazmak için üyelik şart bunu biliyorsunuz.
Burada ürünlerini tanıtan, saksı, sera ve hobi bahçesi uygulaması yapan arkadaşlar bilmeli ki, bu siteye üye olmayan kişiler de sizlerden etkilenerek ve sizleri takip ederek, ürünlerinizi alıyor, uyguluyor.
Bunlardan biri de Sn.Ayhan bey' dir.
Kaptanım, birinci ve ikinci resimleri özellikle seçtim.
Bunu kaçırmaman gerekiyordu ama ecelene gelmiş görünüyor.
Bu iki fidanda su sitresi olabilir. Eğer başka sorun varsa buradaki arkadaşlar zaten uyarı yapacaklardır.
Bu günlerde göndereceğiniz gübreleri damlama ile vermemiz gerekiyor.
Dİğer 4 yaşındaki fidanlar da su sitresine girmek üzere ve eşinizle konuşuldu, Müdür bey ve (Müdür Hasan bey de olabilir) tankerle sulama yapılacak.
Meyve fidanları için gönderdiğiz eko/sorp ürünün uygulamasını eşiniz Selma yapabileceğini söyledi, ancak Müdür bey beraber yardım etmeyi düşünüyoruz.
Ben de uygulamayı görmek ve kumlu tarladaki ceviz ve meyve ağaçlarında uygulamak istiyorum.
Bu arada bu gün Müdür bey de kaolin uygulaması için yardım istedi.
Akşam üzeri rüzgar cıkıyor. Öğle sonrası uygulamayı düşünüyoruz.
Sıcakta kaolin uygulamasının bir sakıncası olamıyacağını düşündük.
Yine de Sn.Meyvelitepe' den görüş bekliyoruz.
Müdür beyin 5 yaşındaki iki zeytininde besin eksikliğine benzeyen sararmalar oldu. Kök hastalığıda da olabilir düşüncesiyle kökten Bionem uygulamasına başladık.
Sizde biliyorsunuz ki, Bionem bitkiyi su sitresinden hızla çıkarıyor ve toparlamasına yardımcı oluyor.
Kaolin uygulanan daha güzel 5 resmi akşam yükleyemedim. Kızımdan yardım isteyeceğim.
Onları beğeneceksin.
Hayırlı seyirler kaptan.
Halil Önen
18-07-2009, 12:01
Kaptanım, Kaolin uygulası yapılan diğer ağaçların.
93550
93551
93552
93553
Halil Önen
18-07-2009, 16:30
Zeytinlerde Kaolin kili uygulaması.
Bu defa Sn. Müdür bey'in bahçesindeyiz.
Önce böyleydi
93567
Sonra beyazlar içinde.
93568
Kil dendiğine bakmayın un gibi bi şey. Kireç tozundan hafif.
Önce küçük bir kapta eritilir.
93569
93570
Tarala konur ve su ile birlikte yapıştırıcısı ilave edilir.
93571
Halil Önen
18-07-2009, 17:01
devam...
Kaolin kili ile şimdi beyazlar
93572
93573
Traktörde nasibini alanlardan.
93574
Veee gelelim şu Meyvelitepe sitesindeki köy fırını yapma işine.
Sn. Meyvelitepe, fırın ustası eniştenizden planlarını çaldık. O hala bilmiyor.
Ben pek benzemedi diyorum ama, Müdür bey ekmeği benzedi diyor.;)
93575
İlk iki resimdeki küçük zayıf, zeytin fidanı besin eksikliği ve ya kök hastalığına yakalanmış olabilir. Bundan iki tane var ve onlar bioneme teslim edildi. Kök uygulaması ile kendilerine gelmeye başladılar. Daha önçe böyle 3 ağacı kurtardı. Yani konusunda uzman ve ona güveniyoruz.
(Yukarıdaki mesajdaki ilk resim.)
Şöyle bi, ROA ya da Bionem Tepeside olsa oraya baksak baksak, örnek alsak ve uygulasak diye de hoş sobet etmişizdir....
Saygılar
Zeytinlibahçe
18-07-2009, 19:47
halil bey yeni resimler icin tesekkurler uygulama basarılı gorunuyor ellerinize saglık esim selma uygulamadan sonra gune filan gıdecekti herhalde yahu insan uzun kollu bırseyler gıyip ilaclama islerinde kullandıgımız maskelerimiz vardı kullanmayı dusunmemisler kendisi herkonuda oldugu gıbi bahce islerindede en buyuk yardımcım insanın hobilerini esiyle paylasması cok guzel kaolin kili gozler ve nefes yolları icin tahris edici olabilır tum uygulayıcıların tam korumalı olarak uygulamasında fayda var
ayhan dukel
Halil Önen
19-07-2009, 10:08
kaolin kili gozler ve nefes yolları icin tahris edici olabilır tum uygulayıcıların tam korumalı olarak uygulamasında fayda var
ayhan dukel
Bu uyarılarılarınızda sonuna kadar haklısınız, Ayhan kaptan.
Her ne ilaç kullanılıyorsa, eldiven, gözlük ve maske kullanılmalı ki siz bu konulara çok önem verirsiniz.
Zira birçok kişide yan etti göstermeyen ilaçlar, nadir de olsa bazı bünyelerde alerjik etki yapabiliyor.
Müdür bey ile kaolin kullanırken de hiç bir koruma önlemi almadık, gözlerde ve nefes yollarında tahriş görülmedi, ancak dediğiniz gibi mutlaka önlem alınmalı.
Ayrıca, Temel Konular (Toprak,Gübre,Tohum,Sulama) bölümünde, sayfa 2 de;
Toprağın su tutma kapasitesini arttıran ürünler, bölümünde güzel bir yazı var.
Uyarı için sağolun. İyi seyirler kaptan.
MeyveliTepe
19-07-2009, 14:51
Tekrar yineliyorum Benim ürünlerim ile kaolin kili kullandığınızda . Bionem etkisini yitirir. Bunu neden yanlış yerlere çektiğinizi anlayamıyorum.
Bu yüzden Kaolin kili kullanan üreticilerimizin Bionem kullanmaması gereklidir. Aksi taktirde Bionem e ödedikleri para boşa gider. Bunu söylemek kabahatmi?
Bu söyleminiz bir bilgiye dayanmıyor. Ürünü satan üretici olmanız hasebiyle "ben ne diyorsam odur" yaklaşımıyla söylüyorsunuz ki, tüm itirazım bunadır. Bunun yerine, her aklı başında ve ciddi üreticinin dediği gibi "Bionem'in kaolin kiliyle aynı sulu karışımda birlikte kullanımı konusunda bir test yapılmamıştır. Böyle bir karışımda bakterinin nasıl etkilendiği, karışım uygulandıktan sonra ruhsatında yazılı etkiyi devam ettirip ettirmediğine dair bir bilgi şu an için mevcut değildir" deseydinizgayet yeterli ve kimsenin itiraz etmiyeceği bir yanıt olurdu.Oysa, gerek kaolin kili konusunda gerek başka ürünlerde yanıtınız hep bu testleri yapmışsınız, sonucu da hep olumsuz çıkmış gibi çok net ifade ile yanıt verdiniz.
Çok çirkin bir polemik yaratmaya çalışıyorsunuz.Egzama konusunun şaka olarak yapıldığını bildiğiniz halde konuyu nereye vardırıyorsunuz
Bu paragrafa özellikle üzüldüğümü belirtmeliyim. Ekzama konusunun şaka olduğunu mesajımda zaten belirtmişken, belirtmemişim gibi kullanmanız, yukarıda alıntıladığım paragrafta sözünü ettiğiniz süreci yaratma gibi bir niyetiniz olduğu izlenimi veriyor. #116 nolu mesajdaki ilgili paragraf bir bütün olarak bir anlam ifade eder ve okuyup anlayan açısından da açıktır.
Aynı istekleri ve aynı incelemeleri neden ETKİN MİKROORGANİZMALAR başlığında yapmadınız neden mikrobiyal tescilleri olmadan mikrobiyal olarak tanıtmalarına rağmen .
Neden onlardan da benden istediğiniz belgeleri konu başlığında istemediniz. İçerisinde canlı olduğunu idda etmelerine rağmen bana sormuş olduğunuz soruyu da herkesin görebileceği şekilde yani konu başlığında neden sorma gereği duymadınız .
Tabii ki aynı araştırmaları EM için de yaptım. EM'nin şansı dünyanın 100 ülkesinde üretiliyor olması, hakkında gerek EM kaynaklı gerek bağımsız kaynaklarda derya deniz bir literatür olmasıdır. Kaldı ki, dünya üzerindeki bu gibi her ürünü araştırma gibi bir misyonum yok. Sadece kişisel olarak ilgilendiklerimi araştırırım. Araştırmalar sonucunda elde ettiğim her bilgiyi forumlarda yayınlama zorunluluğum da yok. Nitekim, EM başlığında, EM kullanımıyla ilgili sadece tek bir mesajım vardır.
Benim ürünlerimin tamamı tescillidir. MİKROBİYAL GÜBRE TESCİLİMİ , İÇERİSİNDEKİ BAKTERİNİN İSMİNİ ve hatta bir ara konuyu genetiği değiştirilmiş bakteriye de çekmeye çalıştınız.
Bu özrü kabahatinden büyük bir ifade olmuş ne yazık ki. Bionem'in kök kanserine olan etkisinin yazıldığı bir bilgi olarak verdiğiniz linkte yazılı olanlardı onlar. Komik tarafı, linkini verdiğiniz yazı PF, BR gibi pek çok bakterinin genetiği ile oynanarak tarımda biyolojik pestisist olarak kullanıldığı, bunun denetiminin hiç olmadığından yakınan bir yazı idi. PF'nin kök kanserine etkili olduğuna dair tek kelime bile yoktu. Yani sözü oraya siz getirdiniz ;) (aslında iyi soru). Muhtelif kereler sizden, ürününüzün iddia edilen etkilerini anlatan bilgi istediğimde bazı linkler verdiniz. Ben de pek çok saat verip oturup okudum. Oysa yazdığını düşündüğünüz şeyleri yazmıyorlardı. Ha oradadır, ha buradadır diye sayenizde epey literatür okumuş oldum. İçinde ne yazdığını bildiğiniz, önceden okuduğunuz şeyleri bilgi olarak göstermenizi beklerdim.Oysa google'dan iki kelimeyi yan yana getirip, listelenenleri bilgi diye verdiniz (ki, onu ben zaten yapabiliyorum)Başka ürünlerle ilgili belge, bilgi sormanızda tabii ki bir mahzur yok. Aksine, bilgiye, araştırmaya dayanmadan söylenenlerin doğruluğu kuşku götürür. B5A ile ilgili sizin söylediklerinizi 1.5 yıl önce zaten yazmıştım. Durum konuyu takip edenlerin uzun süredir malumudur. Benim söylediğim, siz de benzer bir yaklaşımda bulunmaktan kaçınmalısınız.
Çok merak ediyorum.Benden bu belgeleri istediğiniz de ben bu belgeleri çıkarıp önünüze koyamasaydım ne yapacaktınız.?
Sorunuzun yanıtı basit. Ürününüzle ilgili beş dakikadan fazla zaman harcamayacaktım.SAYIN MEYVELİ TEPE DİYECEK Kİ BU SİVRİSİNEK LARVASI , KIRMIZI ÖRÜMCEK LARVASI DEĞİLKİ TÜM LARVALARIN YAPILARI AYNIDIR SEVGİLİ FORUM ÜYELERİMİZ.
Ne diyeceğimi önceden belirlediğiniz için teşekkür ederim. Hiç bir şey demezdim oysa. İlle de bir şey demek gerekiyorsa (ısrarınız üzerine), Hikmet hoca AkseBio2 isimli ürünün Culex pipiens larvalarının çeşitli safhalarına olan etkileriyle ilgili bir araştırma yapmış ve ürünün daha fazla araştırmaya değer potansiyeli olduğunu belirtmiş. Tüm larvalar için tescilli bir insektisitdir gibi bir iddiada bulunmamış. Yani okunduğunda ne anlaşılıyorsa odur, bu anlamda değerlidir, başka bir şey değildir. Başka bir forma sokmak araştırmaya haksızlık olur.
Biliyormusunuz ki, ikide bir gerek e-posta ile gerek özel mesajlarla, gerekse bizzat pek çok kişi Bionem ile ilgili sorular soruyorlar. Bunun içinde DDT varmıdır diye soran dahi oldu. İnsanların, bir ürünü üretip piyasaya sunanlara hiç güveni kalmamış. Bu yüzden, bu ürünleri satanların değil, kullanıp bilgi birikimi ve fikir oluşturmuş olanların olumlu-olumsuz, iyi-kötü objektif düşüncelerini almak istiyorlar. Elbette bu düşünceleri onlar da kendilerine göre anlayıp yorumlamaya çalışacaklar. Toplum ve bireyler artık eskisi gibi değil, insanlar değişiyor. Ürün üretip piyasaya sunanlar bunu tekrar tekrar düşünmeliler.
Belki yeri değil ama dün olan bir şeyi anlatayım. Bahçede çalışıyordum. Ağabey-kardeş iki komşu çıkageldi. Bana B5A ile ilgili düşüncelerimi sordular. Ben de anlattım. Çok özetle, ürünün organik sıvı gübre tescili olduğunu, ancak mikrobiyal bir ürün gibi sunulduğunu fakat mikrobiyal içeriğin ne olduğunun bilinmediğini, öteyandan ürünü kullanan pek kişinin sonuçtan çok memnun kaldığını vs. Bana dediler ki, bu yıl ilk defa küçük bir turp bahçesinde denediklerini, sonucuna inanmakta güçlük çektiklerini, devamında fasulye üretiminde sadece B5A kullandıklarını, aldıkları verimle piyasanın bile allak bullak olup fiyatların düşmesine sebep olduğunu (burası biraz abartma), mali olarak girdi maliyetlerinin yarıdan fazla düştüğünü, vs. anlattılar. Buna karşı, B5A'yı üretenlere biraz daha kızmaktan başka bir şey düşünemedim, üstlerine düşeni doğru dürüst yapmamış oldukları için.
Saygılarımla
Not: Mesajımda büyük harflerle, koyu karakterlerle yazılmış yazı yok. Anlam bütünlüğünü bozarak alıntılanan cümle ve arkasından kişisel saldırıya kadar varan, veryansın eden şeyler de yok. Polemik, demogoji vb. şeylerden zevk alacak yaşı yıllar önce geçtim. Yazdıklarım bir bütündür ve öyle anlaşılmalıdır.
MeyveliTepe
19-07-2009, 15:02
Halil bey,
Uygulamanız muhteşem olmuş.
Kaolinin öğle sıcağında uygulanmasıyla ilgili görüş sormuşsunuz. Biliyorsunuz, ben de bunu Kaliforniya zeytin bahçelerinde uygulanan bir yöntem olarak bu yıl ilk kez uyguluyorum. Okuduğum yazılarda bu konuda bir şey söylemiyordu. En azından kaolinin madde olarak bundan olumsuz etkilenmeyeceğini söyleyebilirim. Fakat, sıcaktan iyice kızışmış yapraklara bir sıvının atılması, bir süre, kuruyuncaya kadar damlacıkların yaprak ve meyvelerde kalması mercek etkisi yapabilir. Bu yüzden ben olsam güneşin çok sert olduğu saatlerde bitkilerin üzerine sıvı atmazdım :)
Kaolin'in zararlı mücadelesinde kullanımı konusunda bir sürü araştırma var. Bazıları karşılaştırmalı ve yıllara yayılan, çok masraf edilmiş çalışmalar. Vakit bulabilirsem bir kaçını çevirip burada yayınlayacağım.
Bu arada, kullanıma uygun yerli kaolin bulmak, girdi maliyetinin düşürülmesi açısından önem kazanıyor. Herhangi bir bulgunuz olursa çok makbule geçecek.
Saygılar
MeyveliTepe
20-07-2009, 00:37
93841
Geçen haftaki çok sert iki yağmurdan sonra kaolin takviyesi yapmamız gerekiyor.
93843
Sarı tuzakların üstü yaratık dolu. Sevindirici olan yararlıya rastlamadım. Kötü olan, sinek türleri içinde yapışkanla deforme olmuş zeytin sineğini seçemiyorum.
93842
Ve, nihayet. 12 kadar Olipe hazırlayıp astık. Bakalım ne olacak? İspanyol köylülerinin deneyimlerine güveniyoruz. Şişelerde sinek görürsek sayıyı 50'ye çıkaracağım.
MeyveliTepe
20-07-2009, 00:44
Halil bey, fırın da çok güzel. Bizimkini yaparken usta bir enişte yoktu. Kardeşliğe katılan fırınlardan birinde vardı enişte hikayesi :) Bizimki, fırın memleketinde fırın nasıl yapılır'ı bulamayıp İtalyanlardan öğrenilerek yapılmıştı. İyi olan, nasıl yapılacağını yayınladıktan sonra baka baka yüzlercesinin yapılmış olması :)
Bir başka güzel olan şey, herkes kendi yorumunu katmış, hepsinin ayrı bir kişiliği olmuş. Elinize, emeğinize sağlık.
Halil Önen
22-07-2009, 00:57
Kaolinin öğle sıcağında uygulanmasıyla ilgili görüş sormuşsunuz.
Fakat, sıcaktan iyice kızışmış yapraklara bir sıvının atılması, bir süre, kuruyuncaya kadar damlacıkların yaprak ve meyvelerde kalması mercek etkisi yapabilir.
Bu yüzden ben olsam güneşin çok sert olduğu saatlerde bitkilerin üzerine sıvı atmazdım :)
Sn. MeyveliTepe,
uyarınız için teşekkür ederiz.
Anlattığınız durum tüm kimyasal ve kimyasal olmayan sıvılar için de geçerli ve öğle saatlerinde yapılan ilaçlmalarda bu mercek etkisi ile yapraklar hatta meyveler zarar görüyor,
bu durum bazen hastalıklarla bile karıştırılabiliyor.
Kaolin kilinin atıldıktan sonra hızla kurumasından bu sonucu çıkarmıştık.
Bizim bu bölgede nedense rüzgar hiç eksik olmuyor. Bazen öğleden sonraları rüzgarsız birkaç saat yakalayabiliyoruz.
Zaten Evliya Çelebi, Aliağa' ya gelmiş, üç ay kalmış ve seyehatnamesinde, bu bölgeye '' rüzgarlı bayır '' ismini vermiş.
Uyarınız dikkate alınacaktır.
Benim sormak istediğim, kaolin zeytin tanelerinin üzerini sanki, yapraktaki gibi tam bir kaplama yapmıyor gibi geldi.
Burdan yola çıkarak, kaolinin daha pürüzsüz ve iri olan japon elmalarında tam kaplama yapıp yapmayacağı endişesi.
Bir başka kaolin uygulaması zorluğu ise, biraz büyük sürgünlerin tam uclarının iyi kaplanamaması. Burada da yeni sürgünlerin ucunu körelten (sanırım örümcek zararlısı) zararlıya etkisini merak ediyoruz.
Siz uygulamanızda bunları gözlemlediniz mi, yoksa biz mi birşeyleri atladık.
Saygılar
(Ayhan kaptanın uyarsı, taralın memelerini daha ince olması ve toz gibi zerrecikler şeklinde püskürtme yapması, gerekliliği)
MeyveliTepe
23-07-2009, 00:37
Halil bey,
Yaprakların yüzeyleri hafif pürüzlü, taneler parlak olduğu için taneler kaplanmıyor gibi görünüyor. Fakat yine de çok ince film gibi bir kaplama oluyor. Kaolin atarken yavaş, olabildiğince her yönden atmak daha etkili olacaktır.
MeyveliTepe
23-07-2009, 00:48
Bunu aramıyordum ama tesadüf karşıma çıktı.
-------------------------
Titre du document / Document title
The effect of clay particles on the efficacy of a biocideAuteur(s) / Author(s)
PEREIRA M. O. (1) ; VIEIRA M. J. (1) ; MELO L. F. (1) ; Affiliation(s) du ou des auteurs / Author(s) Affiliation(s)
(1) Centro de Engenharia Biológica-IBQF, Universidade do Minho, 4700-057 Braga, PORTUGAL
Résumé / Abstract
The effect of kaolin particles on the bacterial activity as well as on the efficacy of a biocide was investigated. The results show that the presence of the clay particles enhance the Pseudomonas fluorescens activity for all buffered pH values tested, this increase being more relevant for the more adverse pH for this bacteria growth. The results also demonstrated that kaolin reduces the ability of desinfection of a carbamate-based biocide against P. fluorescens suspensions.Revue / Journal Title
Water science and technology ISSN 0273-1223 CODEN WSTED4 Source / Source
Congrès
Biofilm systems VI : ( New York NY, 17-20 October 1999, selected papers )
International conference on biofilm systems No4, New york NY , ETATS-UNIS (17/10/1999)
2000 , vol. 41, no 4-5, pp. 61-64[Note(s) : X, 516 p., ] (6 ref.) ISBN 1-900222-42-6 ; Illustration : Illustration ;s
Editeur / Publisher
IWA Publishing, London, ROYAUME-UNI (1981) (Revue)
IWA, London, ROYAUME-UNI ETATS-UNIS (2000) (Monographie)
----------------------------------
Özetin özeti şunu söylüyor. Kaolin ile Pseudomonas fluorescens bakterilerinin bir arada bulunması bakterinin etkinliğini arttırırmış. Ayrıca ortamda kaolinin varlığı bakteri öldürücü biositlerin bakteri öldürme kaabiliyetlerini de azaltırmış.
Daha da detaylısı burada (http://74.125.153.132/search?q=cache:JEDHkA4WnloJ:repositorio.up.pt/aberto/bitstream/10216/634/2/Effect%2520of%2520Clay%2520Particles%2520on%2520th e%2520Behaviour%2520of%2520Biofilms%2520formed%252 0by%2520Pseudomonas%2520fluorescens.pdf)yazılı.
Halil Önen
23-07-2009, 01:07
Halil bey,
Fakat yine de çok ince film gibi bir kaplama oluyor. .
Bunu,bugün özellikle gözlemledik.
Ayrıca;
O zaman Delfin wg ile de kullanabiliriz anlamı mı çıkıyor?
Yerli kaoline firmasına ulaşamadık, 10 kg. torbalar halinde 44 yt' den Sn. Kaptan Ayhan bey sipariş vermiş.
Sanırım yarın elimize ulaşacak.
Kargo anlaşmaları da yokmuş.
Bilgiler için çok sağ olun
MeyveliTepe
23-07-2009, 01:18
Delfin için de bir sorun olduğunu sanmıyorum. Ancak, her iki bakteriye sahip biyolojik ilaçlar satan bir Hindistan firmasına, ilaçlarının isimlerini de belirterek özellikle sordum. Bu gibi yurt dışı firmalar genellikle sorulara ciddi yanıt veriyorlar.
Bu arada firmanın ilginç ürünleri var. Göz atmak isterseniz burada (http://www.agrinaturals.com/biopesticides.html).
MeyveliTepe
23-07-2009, 01:21
Pardon, kaolin ile delfin'in birlikte kullanılmasında zaten bir sorun bulunmuyor.
iyi geceler
Halil Önen
23-07-2009, 01:33
Sn. Meyvelitepe,
bu verdiğiniz bilgiler biz çifçilerin ulaşması çok zor bilgilerdi.
Şimdi içimiz daha rahat.
Emeğinize sağlık. Çok sağolun.
İyi geceler efendim.
Saygılar.
Oğuz Alper
23-07-2009, 02:32
Sn.Halil Önen ;
Kaolin kilinin faydaları ve etki mekanizması ve bazı araştırmaları aşağıda eklediğim linkte Türkçe olarak bulabilirsiniz . Kesinlikle kullanılması gereken bir üründür. ZEHİRSİZ ürün yetiştirmede mutlaka kullanılmalı ve kullandırılmalıdır. Sevgiler
Kaolinin Etki Mekanizması: Bitkilerdeki doğal kütikula tabakası bitkilerinçevresel stresler ile hastalık ve zararlılara karşı dayanımı arttırmaktadır.
Kaolin uygulanan bitkilerin yüzeyinde kütikula benzeri bir yapı ile beyaz yansıtıcı biryüzeyin oluştuğu ve böylece ultraviyole radyasyon, fotosentetik aktif radyasyon (PAR) ve infrared radyasyonun azaltılması suretiyle güneş yanıklığının önlendiği bildirilmiştir (Glenn ve Puterka 2002).
Kaolin uygulamalarının UV-A, UV-B ve UVC ışınlarını yansıtarak gerek meyve gerekse yapraklardaki güneĢ zararını oldukça azalttığı, kaolin uygulanan meyvelerin yüzey sıcaklığının kontrole oranla daha düşük olduğu tespit edilmiştir
Kaolinin hastalık ve zararlılar üzerine etkisi: bitkiye kaolin uygulandığında
bitki bir nevi kamufle olduğundan zararlı tarafından tanınmaz hale gelmektedir .
Bununla birlikte böcek hareketi ve beslenmesi de büyük ölçüde etkilenmektedir.
Kaolinin böcekler üzerine etkisi; uzaklaştırıcı, yumurta bırakmayı engelleyici,
beslenmeyi engelleyici, hareketlerini engelleyici, davranış değişikliği ve konukçuyu
kamufle etme şeklinde olmaktadır (Glenn ve ark., 1999).
Ayrıca uygulama yapılan bitkilerin yüzeyinde suyun tutunmasının da
azalarak hastalık yapmak için suya ihtiyaç duyan birçok fungal ve bakteriyel
patojenin gelişmesinin engellendiği tespit edilmiştir (Oliver ve ark., 1998). Kaolin
uygulamaları sonucu stomalar kapanmamaktadır .
KAYNAK :http://www.etae.gov.tr/tayek-ek/2008%20tayek%20bahce%20bildiriler.pdf
denizakvaryumu
23-07-2009, 08:00
Özetin özeti şunu söylüyor. Kaolin ile Pseudomonas fluorescens bakterilerinin bir arada bulunması bakterinin etkinliğini arttırırmış. Ayrıca ortamda kaolinin varlığı bakteri öldürücü biositlerin bakteri öldürme kaabiliyetlerini de azaltırmış.
.
Önemli bir bilgiyi aktarmışsınız, teşekkürler.
Halil Önen
23-07-2009, 22:01
Sn.Halil Önen ;
Kesinlikle kullanılması gereken bir üründür. ZEHİRSİZ ürün yetiştirmede mutlaka kullanılmalı ve kullandırılmalıdır. Sevgiler
Sn.Oğuz bey,
yukarıdaki verdiğiniz bilgiler bizleri, bilinçlerdiği gibi aynı zamanda cesaretlendiriyor.
Belgeler, bulgular, denemeler bizlerin üzerinde daha çok etkili oluyor.
Birde çifçilerde iki ürünü bir kullama gibi bir alışkanlık var. Hep bunu ararlar.
Bunu zamandan tasarruf olarakta anlayabiliriz.
Örneğin; kaolin kili kaplayacak,kuruyacak,
ayrıca bionem, ROA ve Delfin wg içindeki bakterilerde ikinci bir koruma sağlıyacak, birinci uygulamaların açıklarını kapatarak tam bir koruma yapacak.
Şimdi kim istemez böyle bir koruma sağlayan bir karışımı?
Dünya üzerindeki tüm üretiçilerinde böyle düşündüğüne, böyle arayışlar içinde olduğuna inanıyorum.
Sn.Meyvelitepenin, dünyanın öbür ucundan verdiği örnekler de bunu göstermiyor mu?
Yoksa;
imkansızsa buna kimsenin isteme hakkı olamaz.
Saygılar
Oğuz Alper
23-07-2009, 22:08
Sn.Halil Önen ;
Sizlere faydalı olabiliyorsam ne mutlu bana !!!
Benim de canım neler istiyor bir bilseniz Halil Bey ;
Bende istemezmiyim sanıyorsunuz ancak malesef Bionem in ve Roa nın formülasyonları gereği aynı anda karıştırıp uygulayamıyoruz.
Yurt dışındaki firmaların bazılarını inceledim onlar kaolin kilinin içerisinde Bakteriyi izole edip barındırıp yaşatıyorlar .
Malesef bizim üretimimiz buna şu an için müsade etmiyor.
Keşke uygulayabilseydik . Dönüşümlü olarak uygulasak bu sefer kaolin kilini yıkamış olacağımızdan buda olmaz . Sağlık olsun !
Saygılar
Halil Önen
23-07-2009, 23:27
Benim de canım neler istiyor bir bilseniz Halil Bey ;
Dönüşümlü olarak uygulasak bu sefer kaolin kilini yıkamış olacağımızdan buda olmaz .
Sn.Oğuz bey,
kaolin ile Bionem, ROA ve delfini dönüşümlü kullanmaktan bahseden yok zaten.
Aldığımız kaolin yurt dışından geliyor.
Bu ürünü orada karıştırarak kullanıyorlar. Örnekler yukarıda.
Size bir sır vereyim.
Siz bana eko/sorp uyguladıktan sonraki ilk uygulamada bionem/ROA uygulayın dediniz, ya...(bu dört sulamayı bire düşürüyor ve 28 gün ara yapıyor),yine de...
Buna uyacağım.
Ancak iki zayıf zeytin fidanında, ikisini bir uyguladım.
Canım öyle istedi. ;)
Kuruyacak halleri yok ya...
Ama bir de şöyle, hızla büyüyüp arbequena gibi 3 yılda, 3 katı zeytin veriyorlar mı?
Şimdi bunun keyfine doyulur mu?
Saygılar
Oğuz Alper
23-07-2009, 23:38
Sn.Halil Önen ;
Bu şekilde bir uygulama tamamen sizin tercihinizde ve tasarrufunuzdadır. Ben Bionem ve Roa nın üreticisi olarak uyarılarımı yaptım. Sizin denemenizin sonucunu inanın çok merak ediyorum.
İnşallah başarılı olur. Size başımdan geçen bir olayı anlatarak cümlelerime son vermek istiyorum.
3 yıl önce ;Bir üreticimiz bizim ürünümüzü tüm sezonun ortasını geçmeye yakın uygun periyotlarda düzenli bir şekilde uyguluyordu.
Ertesi günü yaprak uygulaması yapacağı bir günde yan komşu serası taral ilaç makinasını ödünç istemiş o da vermiş . Arkasından ilaç makinasını komşusu getirdiğinde kendisine makinayı yıkadığını ve kullandırdığı için teşekkür etmiş.
Ertesi sabah üreticimiz Bionem i taral ilaç makinasında karıştırıp bitkilerinin yapraklarına uygulama yaptıktan sonra ertesi sabah ki görüntüyü üreticimizin haberi üzerine gidip gördüğümde sanki serasına ot ilacı atılmış gibiydi.
Sonrasın da anlaşıldı ki komşusu makinayı temizlememiş ve içerisindeki kimyasal ilaçlar ile Bionem karıştığında böyle bir sonuçla karşılaştık.
İnanın böyle bir sonuçla karşılaşmayı bir daha asla istemem ve kimsenin de böyle bir olayı yaşamasını hiç istemem. Sevgiler
Halil Önen
24-07-2009, 00:05
Sn.Halil Önen ;
Ertesi sabah üreticimiz Bionem i taral ilaç makinasında karıştırıp bitkilerinin yapraklarına uygulama yaptıktan sonra ertesi sabah ki görüntüyü üreticimizin haberi üzerine gidip gördüğümde sanki serasına ot ilacı atılmış gibiydi.
Bilimsellikten uzak ve bilimsel şüpheye izin vermeyen bir üretici deneyi.
Sonuclarına katlanmalı.
Saygılar
Oğuz Alper
24-07-2009, 00:09
Sn.Halil Önen ;
Evet inanın böyle bir durumun sorumluluğunu , yükünü omuzlarıma alamam.
Konuyu gene mükemmel derecede özetleyerek son noktayı koydunuz.( Bilimsellikten uzak ve bilimsel şüpheye izin vermeyen bir üretici deneyi.Sonuclarına katlanmalı. )
Saygı ve Sevgilerimle
Halil Önen
24-07-2009, 14:08
93841
Ve, nihayet. 12 kadar Olipe hazırlayıp astık. Bakalım ne olacak? İspanyol köylülerinin deneyimlerine güveniyoruz. Şişelerde sinek görürsek sayıyı 50'ye çıkaracağım.
Sn.Meyveli tepe,
Olipe hazırlanışı hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
Saygılar
MeyveliTepe
24-07-2009, 16:18
Thanks for the mail and interest shown in our products. With reference to your below requirements Larvorid (Bacillus thuringiensis - Kurstakii based larvicide / insecticide (http://agrinaturals.com/larvorid.html)) Lorot (Pseaudomonas fluorescens based fungicide (http://agrinaturals.com/lorot.html)) are antigonistics to each other and can not be mixed in commercial formulations. But those could be mixed in field tanks by the farmers while spraying in the fields.
Gönderdiğiniz mesaj ve ürünlerimize gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ederiz. Sorduğunuz konu ile ilgili olarak, içinde Bacillus thuringiensis bakterisi olan larvasit/insektisit ürünümüz Larot ile, içinde Pseaudomonas fluorescens bakterisi bulunan fungusit ürünümüz, aynı ticari formülasyonun içinde karıştırılamazlar. Fakat, bu ürünler çiftçiler tarafından aynı ilaçlama tankları içinde karıştırılarak bitkiler üzerinde uygulanabilir.
----------------------------
Gelen yanıtın küçük bir bölümü yukarıdaki gibi. Ürünleri hakkında çok detaylı bilgi göndermişler. Teknik ekiplerine birkaç soru daha sordum.
Oğuz Alper
24-07-2009, 17:58
Sn.Meyveli Tepe , Sn.Halil Önen ;
Bionem in formülasyonu gereği diğer bakterilere antibakterisit görev yapar. Bu yüzden delfin wg veya diğer biyolojik preparatlarla karıştıramazsınız.
Taral içinde delfin ve bionem i karıştırdığınız zaman delfinin içerisindeki bakterinin ölümü ile sonuçlanır.Bu da delfin den beklediğiniz etkiyi görememeniz anlamına gelir.
Eklediğim analiz raporunun son paragrafına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Gönlüm isterdiki karıştıralım.Bunca uyarılarıma rağmen karıştırıp karıştırmamak sizlerin tasarrufundadır.
Yurt dışından temin edeceğiniz Pseudomonas fluorescens larla formülasyonları müsade ettiği için uygulama yapabilirsiniz.Her üreticinin ürününün kendine has özellikleri vardır. Sevgiler
MeyveliTepe
24-07-2009, 22:57
94756
1-2 litrelik bir pet şişenin resimlerde de görülen üst kısma yakın bir yerinden şişe büyüklüğüne göre en az dürt beş tane her biri yaım santim çapında delikler delin. Uygun bir çiviyi ısıtarak kolayca yapılabilir.
Şişeye yarıya kadar su doldurun. Suya, diamonyum fosfat, amonyum karbonat, amonyum bikarbonat maddelerinden birini ekleyin. Biz DAP birer avuç DAP gübresi (diamonyum fosfat) koyduk. Varsa hidrolize protein ve biraz sirke eklenebilir. Bunun orijinalinde bir kaç tablet torula mayası koymak yeterli oluyor (en etkili cezbedici torula mayası olarak ölçülmüş)
Varsa sişenin dışına ayrıca bir zeytin sineği cezbedicisi veya feromonu iliştirmek sineği şişeye çekmek için iyi olur.
Hazırlanan şişeyi ağaçlara asıyoruz.
93842
MeyveliTepe
24-07-2009, 23:00
Yurt dışından temin edeceğiniz Pseudomonas fluorescens larla formülasyonları müsade ettiği için uygulama yapabilirsiniz.Her üreticinin ürününün kendine has özellikleri vardır.
Evet, benim de tam olarak aklımdan geçen bu. Aksi halde fazlasıyla yorucu.
MeyveliTepe
24-07-2009, 23:44
94783
Bilginin kaynağı Kaliforniya Üniversitesince üç yıla yayılan bir ölçme ve araştırmanın (http://ceglenn.ucdavis.edu/newsletterfiles/Olive_News11856.pdf) sonucu.
Buna göre Kaolin kili uygulaması ve Spinosad uygulaması (GF-120, zehirli yem kısmi ilaçlama) en etkili metodlar olarak görülmüş. Diğer tuzaklar tek başına bir mücadele yöntemi olmaktan çok, populasyon takibi için etkili.
Gereken durumlarda kaolin ve spinosad yöntemlerinin aynı zaman aralığında aynı ağaçlara uygulanması, zararlı etkisini geometrik olarak azaltıyor.
Bu konuda çok güzel başka istatistikler de mevcut. Zaman buldukça aktaracağım.
Halil Önen
24-07-2009, 23:53
94756
Biz DAP birer avuç DAP gübresi (diamonyum fosfat) koyduk.
93842
Bu gün, müdür bey'in zeytinlerinde yukarıdaki gibi kaolinli 15 ağaçta denemeye başladık.
Biz sadece DAP koyduk, başka bir şey koymadık. Aklımız da böyle kalmıştı.
Bizimkisi biraz Türk köylüsü işi olmuş gibi.
Diğer karışımları ekleyip İspanyol köylüsünü yakalamalıyız.
Bilgiler için sağolun.
MeyveliTepe
25-07-2009, 00:21
Halil bey, sadece DAP yeterli. Diğer malzemeler alternatifli zaten. Olsaydı sadece torula mayası hepsinden başarılı fakat ben Türkiyede izine rastlayamadım. Zaten ben de sadece DAP koydum.
Yarın hepsini teker teker kontrol edeceğim hiç sinek var mı diye. Bir şey göremezsem ya sinek yok, ya da sinekler tuzağa gelmiyor anlamına gelecek.
Hadi hayırlısı :)
torosyuksel
25-07-2009, 13:59
herkese merhaba,
bir suredir forumu takip ediyordum. yazilanlari okumak yeterli oluyordu ama uye olmak zamani geldigini dusundugumden, bugun uye oldum. katkida bulunan herkese tesekkur ederim.
ayvalikta organik zeytin ureticiligi yapmaktayim. sormak istedigim bir sey var.
bu sene zeytin kurdu (Coenorrhinus cribripennis) zarari biraz fazla gozukuyor. normalde, zeytin sinegi icin laser(spinosad) uygulamasi yapiyorum ama onun icin biraz erken. meyveler sinek icin cok sert. zeytin kurdu da bu seneye kadar ciddi bir problem olmamisti. uygun maliyetlerle zeytinkurdu ile mucadele edebilecegim, organik bir metod, ilac vs var mi? tuzaklarin ise yarayacagini pek sanmiyorum. gunes yokken agaclarin altina sergi acarak, agaclari sallamak da pek uygulanabilir bir yontem gibi gelmiyor.
simdiden tesekkurler, toros
not: havalar musaade eder etmez ben de firin kardesligine katilacagim...
MeyveliTepe
27-07-2009, 01:04
Sn.Torosyuksel,
Bir organik zeytin yetiştiricisi olarak yazışmalara katılmanız ne güzel. Eminim bizimle paylaşabileceğiniz pek çok deneyiminiz vardır.
Zeytin kurdu bizim buralarda çok görülen ve farkedilen bir zararlı değil. Mesajınızdan sonra epey bir araştırdım. Literatürde de zeytinin ana zararlılarından sayılmıyor.
Elbette bu zarar yapma potansiyelinin az olmasından değil. Aksine zarar yapma kaabiliyeti oldukça yüksek. Sadece istatistiklere ve bu güne kadar meydana getirdiği toplam zararlara göre böyle nitelenmiş.
İşin kötü tarafı, kontrol yöntemleriyle ilgili olarak ikincil zararlı diye üzerinde çok fazla araştırma yapılmamış. Şöyle yapılırsa iyi kontrol edilir diye dişe dokunur bir şey bulamadım (zehirler haricinde ve ağaçları silkeleyip erginleri düşürmek dışında).
Fakat, yumurtlama ve larva durumu bakımından zarar şekli zeytin sineğine benziyor. Kaolin kilinin önleyici etkisi olabilir belki diye aklıma geldi.
Bu arada bir soru da ben sorayım. Spinosad'ı ağaçlara kaplama olarak mı, kısmi ilaçlama olarak mı uyguluyorsunuz? Kaplama olarak uygulanmasına organik zeytincilikte izin veriliyor mu?
Teşekkürler
Not: Fırınınızı merakla bekliyoruz.
Zeytinci
27-07-2009, 17:57
Başlığa epeydir uğramamışım. Meğer neler kaçırmışım. Akademik/ pratik platforma dönüşmüş:)
Beyler emeğinize sağlık. Konular biraz daha kısa tutulsa tadından yenmez olur. Hanımların katılımı olmalı. Ortam biraz yumuşamalı. Gerilim düşürülmeli ;)
Çiftçilerimiz bilgileniyor. Sonuçlar kaliteye yansıyacak. Hepiniz sağ olasınız.
torosyuksel
28-07-2009, 23:49
merhaba,
dun bir mesaj yazmistim ama teknik bir sorun nedeniyle, yuklenmemis sanirim.
zeytinkurdu zarari, zeytinsinegi ile cok rahatca karistirilabiliyor. oyle ki, bir tarim ilcedeki ziraat muhendisleri zeytin sinegi zarari sandilar. tuzaklardaki sayim cok onemli yani, tuzakalrda sinek yokkken meyvede zarar goruyorsaniz, zeytinkurdu olabilir.. bir de zeytinkurdu, meyve cok sertken zarar verebiliyor. zeytin sinegi icin, meyvenin yumusamasi ve yag tutmasi gerekli. arastirmalarim sonucunda gordugum zeytinkurdu tarafindan zarar gormus meyvelerin tamami dokuluyor. zeytin sinegine kiyaslanirsa cok buyuk bir zarar. zeytin sinegi ilaclamasi zeytinkurdu icin de etkili olur deniyor ama zamanlamasi zeytinsinegine gore cok erken. mesela buralarda, tuzakalarda sinek sayisi cok dusuk. oysa zeytinkurdu vurugu meyveler cok fazla. edremit te de zeytinkurdu zararinin bu sen cok fazla oldugunu ogrendim. edremitte gecen ay dolu, bu ay zeytinkurdu. ne diyebilirim?
zeytinkurduna karsi ilk defa mucadele yapacagim. yogun bolgelerdeki agaclari laser(spinosad480gr/lt) ile kaplama sekilde ilaclayacagim. daha az olan bolgelerde, donumde 1 agacin guneybati yonune success(spinosad240gr/lt) ile cazibeli yarim m2lik buygulamalar yapacagim. sonuclari ile ilgili bilgi veririm. ruzgarin durmasini bekliyorum aslinda. zeytinkurdunun cok urkek bir zararli oldugunu ve gunesli havalarda cok hareketli oldugunu ogrendim. yarin geceden itibaren ayisiginda bir uygulama yapabiliriz saniyorum.
laser ve success spinosad(bakteryel) bazli ilac markalari. dow agrosciences lisansli. amerikada zeytin icin lisansli olmalarina ragmen, turkiyede henuz lisans alamamislar. basvuru/deneme asamasindalar.
turkiyede zeytin icin lisansli neemazal adli urun var. botanik bazli. ama ticari bahceler icin cok pahaliya geliyor.
belki de bir birlik olusturup, hindistandan direkt ithalat yapip, maliyetleri dusurmeliyiz.
kimyasal ilaclarin son kullanim tarihleri turkiyede, uretim tarihini takip eden 2 sene olmasina ragmen, avrupada bu 4 sene.
bakteryal ve botanik ilaclar icin ise hindistanda 6 ay 1 sene arasi sure verilirken, bizdeki etiketlerde 2 sen olarak geciyor. hatta bazi saticilar, suresi gecmis ilaclari bile, onemli degil, geri gondersek de etiketi degistirip,izin alip tekrar bize gonderecekler rahatligi icinde davraniyorlar.
zeytin sinegi sayimi ile ilgili acil bilgilerimizi paylasmamizi tavsiye ederim. her bolge icin yillik bir harita cikartabiliriz.
firina baslamama az kaldi. bu arada herkes profillerini gunceller ise isimlerimiz ogrenebiliriz. sayin meyvelitepe gibi bir hitap bana cokgarip geliyor. ne dersiniz?
tsk, toros
Bilgi paylaşımınız için çok teşekkürler torosyuksel, biraz da yazım kurallarına dikkat etmeye özen gösterelim lütfen, ne kadar istemesekte hep yazım hataları yapıyoruz, ama biraz daha dikkat edersek bu sitemiz içinde okuyanlar içinde daha yararlı daha faydalı olacaktır.
Zeytin kurdu
[Coenorrhinus cribripennis Desb. (Col.:Attelabidae)]
Tanımı, yaşayışı ve zarar şekli :
Genel görünüş itibariyle, baştan arkaya doğru hafif konik ve yuvarlak şekillidir. Ergin, genellikle kızıl kahverenkli ve üzeri sarımsı renkte tüylerle örtülüdür. Baş, torakstan uca doğru hafifçe daralan bir dikdörtgen görünümünde, öne doğru biraz meyilli olup üzeri noktalı ve sık tüylüdür. Kızıl kahve renkli antenler, hortumun hemen hemen yarısına yakın bir yerden çıkarlar. Vücut renginde ve tahminen 2 mm kadar uzunlukta olan hortum, yanal çukur çizgilere sahiptir. Bacaklar vücut renginde, tırnaklar ve karın kısmı ise siyah renktedir. Vücut uzunluğu ortalama 5-7 mm kadardır.
Yumurta 0.56 mm x 0.46 mm boyutunda ve limon sarısı renginde olup, eliptik bir şekle sahiptir. Dış kısmı parlak ve pürüzsüzdür.
Larva bacaksız, kıvrık, kirli krem renginde olup, 5 mm boyunda-dır. Baş ve başı takip eden vücut kısımları iricedir. Vücut geriye doğru gittikçe incelir. Pupa, 1.5-1.6 mm çapında toprakta bir kokon içinde görülür.
Zeytin kurdu erginlerini, mart sonu nisan başı - ağustos ayları arasında görmek mümkündür. Kışı toprakta pupa döneminde diyapoz halinde geçirir. Ergin böcekler, yıllara göre havaların erken ısınmasıyla ilgili olarak mart sonu ve genellikle nisan ayından itibaren çıkmaya başlarlar. Meyveler nohut büyüklüğünü alıncaya kadar, bitkinin taze sürgün, yaprak, çiçek ve meyveleri ile beslenerek cinsel olgunluğa erişirler. Dişiler, nohut büyüklüğünü almış meyvelerin kabuk altlarına yumurta bırakırlar. Yumurtalar iklim koşullarına bağlı olarak 9-14 günde açılır. Çıkan larva, zeytinin etli kısmı ile beslenerek, gelişmesini sürdürür. Gelişmesini tamamlayan larva toprakta pupa olur. Bu zararlı yılda bir döl verir.
Zeytin kurdu önemli bir zeytin zararlısıdır. Değişik zamanlarda ve çeşitli bitki kısımlarında yaptığı zarar şekli ve derecesi ile dikkati çeker. Bu böcek, taze sürgünlerde yapraklarda, çiçeklerde ve meyvelerde zarar yapar.
a) Taze sürgün ve yapraklardaki zararı : Mart sonu nisan başında kışlaktan çıkan erginler, beslenmek amacıyla genç sürgün ve taze yapraklara saldırırlar. Zarar gören genç sürgünler, normal fizyolojik gelişmelerini sürdüremezler, renkleri değişir ve kururlar. Zarar gören yapraklar ise saldırı sonunda delik deşik bir görünüm alır. Zararlı, beslenme anında, yaprak altı veya yaprak üstü diye herhangi bir ayırımda bulunmaz.
b) Çiçeklerdeki zararı : Erginler beslenmelerini ve dolayısıyla zararlarını, çiçekte de devam ettirirler. Çiçek tomurcuğundaki zararı, ilk bakışta Zeytin çiçek sap sokanları (Calocoris spp.)'nın zararına benzer. Ancak zarar gören çiçek tomurcuğu dikkatle incelenecek olursa, zarara uğrayan yerin bir emgi lekesinden çok, delik şeklinde ve kenarlarının yırtık olduğu, çiçek iç organlarının yendiği görülür. Zarar görmüş çiçek tomurcuğunun, zamanla rengi değişir, açılamaz ve meyve bağlayamadan kuruyup dökülür.
c) Meyvelerdeki zararı : Erginlerin en önemli zararı meyvelerde görülür. Meyvelerin nohut iriliğinden 1-1.5 cm oluncaya kadar ki zamanda, böceğin beslenmesi sonucu meyvelerde birçok yaralar belirir. Zarar görmüş meyveler gelişemez; sonuçta, buruşarak kurur ve dökülür tutarlar. Kuruma sırasında, yara yerlerinin kenarları kabarır ve ortası çökük karakteristik bir durum alır. Erginlerin meyvelerdeki zararı önemli ürün kaybına sebep olmaktadır.
Konukçuları : Zeytin kurdunun ana konukçusu zeytindir.
Doğal düşmanları :
Zeytin kurdunun bu güne kadar saptanmış herhangi bir doğal düşmanı yoktur.
Mücadelesi :
Bu zararlı mücadeleyi gerektirecek yoğunluğa ulaşmadığından, kimyasal mücadeleye gerek duyulmamaktadır.
Zeytin kurdu erginleri, en hafif bir sarsıntıda kendisini yere atar veya uçar. Güneşli havalarda çok hareketli ve çevik; güneşsiz havalarda ise uyuşukturlar. Bu sebeple mart sonu nisan başından itibaren, güneş doğmadan önce ağaçların altına çarşaf sererek, ağaçları silkelemek suretiyle düşen böcekler ve temmuz - eylül aylarında da yere dökülen meyveler toplanıp yok edilmelidir.
Zeytinci
29-07-2009, 16:04
Dostlar,
Pratik bilgileriniz olağanüstü güzel.
Akademik literatür yazılarına birçok yerden ulaşılabildiği için bana ilginç gelmiyor. Aynı düşüncede olabilir veya olmayabilirsiniz.
Konular kısa tutulursa daha kolay okunabiliyor ve takip edilebiliyor. Ayrıca markaları burada belirtmeyip sadece etkin maddeleri ifade ederseniz daha iyi olur. Yoksa o markanın fiyatı alıp başını gidebilir. Sn. Meyvelitepe buna dikkat çekmişti.
Hepinize kolay gelsin:)
MeyveliTepe
29-07-2009, 16:23
Sn.Torosyüksel,
Bizim tuzaklarda bir miktarda sinek var ama sanırım zeytin sineği değil. Bölge itibarıyla egeyi 3-4 hafta geriden takip ediyoruz.
Spinosad kaplamaya OMRI tarafından izin verilmemiş. Türkiyede organik tarımda izin veriliyor mu?
Success, GF-120 muadili mi acaba? Türkiyede satışta olduğunu bilmiyordum.
Zeytin kurdunun zararını nasıl ölçebiliyorsunuz? Henüz larva deliği olmadığına göre yumurta bırakma vuruklarını farkedebiliyorsunuz sanırım.
Not: Burası herkesin okuyabileceği halka açık bir forum olduğu için genellikle gerçek isimler verilmiyor. Meyvelitepe, bizim bahçeye verdiğimiz isim.
Halil Önen
01-08-2009, 02:54
Başlığa epeydir uğramamışım. Meğer neler kaçırmışım. Akademik/ pratik platforma dönüşmüş:)
Çiftçilerimiz bilgileniyor. Sonuçlar kaliteye yansıyacak. Hepiniz sağ olasınız.
Sn. Zeytinci,
asıl sizler sağolasınız.
Tecrübelerinizi, bilgilerinizi, uygulamalarınızı bizlerle paylaştığınız, sorularımıza sabırla ve hızlıca cevap verdiğniz için...
İlk defa zehiri ve kimyasal ilaçları kullanmada da, sizlerin sayesinde, zeytincilik yapılabileceğini öğreniyoruz. Buraya kadar da başarılıyız.
Yardımlarınızın devamını diliyoruz.
Saygılar
MeyveliTepe
01-08-2009, 13:29
Arkadaşlar,
Çeşitli zeytin hastalıklarını önleyici özelliği olan bir ürüne rastladım. Aslında zaten vardı da dikkat etmemişim.
Zeytin dalı kanseri, Pseudomanas syringae pv. savastanoi
Halkalı leke hastalığı, Spilocaea oleaginea (Cast) Hughes =Cycloconium oleaginium
Armillaria kök çürüklüğü, Armillaria mellea
Antroknoz – çürükleke, Gloeosporium olivarum
Zeytin Solgunluğu, Verticillium dahliae
İlgili link (http://www.simbiyotek.com/SimDerma%20zeytin.pdf)
Bu hastalıklar için etkili olduğu bildirilen organik sertifikalı, içeriğinde Trichoderma harzianum isimli bir tür mantar bulunan Sim Derma isimli mikrobiyal bir ürün. Firmanın temsilcisi de ağaçlar.net'de fakat herhalde çok fazla soru gelmediğinden az bilgi vermiş. Göründüğü kadarıyla başka pek çok alanda da kullanımı olan bu ürünü herhangi bir şekilde kullanmış ve sonuç almış olan var mı sorusuyla başlayalım.
Simbiyotek
06-08-2009, 13:57
Merhaba Sayın MeyveliTepe (ve diğer arkadaşlar),
internet sitemizdeki zeytin broşürümüzden bir alıntı yapıp yukarıda listelenen zeytin hastalıklarını önleyici bir ürün olarak Sim Derma'nın linkini eklemişsiniz fakat broşürümüzün ilk iki sayfası ZAE kaynaklarından alıntıdır; başında zeytin hastalıklarını sayan ve daha sonra Verticillium dahliae'yi yakından inceleyen bir yazıdır. Bu giriş bölümünden sonra Verticillium dahliae'ye karşı koruyucu etkisi olan ürünümüzden bahsediyoruz. Siz hızlı bir bakışla Sim Derma'nın tüm bu hastalıkları önleyici olduğunu zannetmişsiniz, malesef değil.
Zeytin dalı Kanseri (Pseudomanas syringae pv. savastanoi) bakteriyel bir hastalık olduğundan bizim mantar içeren ürünümüz zaten etkili olamaz. Bu arada bu hastalık da yeniden klasifiye edilip kendinin başlı başına bir tür oluşturduğuna karar verildi yani Pseudomanas syringae'nin bir suşu değil; ilgilenenlerin Pseudomonas savastanoi olarak da araştırmasında fayda var.
Sim Derma'nın içeriği Trichoderma harzianum mantarının bir suşudur (KUEN1585*). Bu mantarlar doğal olarak bitki köklerinde yaşayabildiklerinden sadece toprak kökenli mantarlara (kök çürüklüğüne sebebiyet veren) karşı koruyucu etki gösterebiliyorlar; Halkalı Leke ve Antraknoz'a karşı etkili olamıyorlar.
Armillaria'ya ve özellikle Zeytin Solgunluğu'na (Verticillium dahliae) karşı Sim derma etkili oluyor. Fakat sizin de yazdığınız gibi birçok başka kullanım alanı var; Tarla bitkileri, sebzecilik ve meyvecilikte verim artırıcı, köklendirici ve yukarıda da bahsettiğim gibi biyokontrol ajanı olarak.
Zeytinde Sim Derma uygulamalarının amacı verim arttırmak (bilhassa pH yüksek olan topraklarda) ve Verticillium dah. görülen bölgelerde sağlıklı ağaçları koruma altına almak, hastalanmış ağaçların ise sağlam kalan kökleri ve bunlara bağlı olan dallarını koruma altına alarak ekonomik hayatlarına devam etmelerini sağlamaktır.
"Zeytin zararlılarına karşı doğal mücadele" başlığı altında bize değinmeniz uygun olmuş çünkü Sim Derma ürünümüz Ecocert'den dört senedir sertifikalandırılıyor; internet sitemizden son sertifikayı görmeniz mümkün. (Lütfen İnt. Expl. ile bakınız)
Ürünümüzü bu foruma üye olan en az bir kişinin kullandığını biliyorum. Sayın syıldıran kuruma olan ağaçlarına bizimle tanıştığı İzmir Fuar'ından sonra uygulamış, ona sormanız mümkün veya kendi başlığımız altındaki kısa yazışmamızı okuyabilirsiniz.
http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=14935 Bunun dışında da Ayvalık, Edremit ve Akhisar ağırlıklı uygulamalarımız oldu.
Saygılarımla,
*İstanbul Üniversitesi Kültür Koleksiyonları Merkezi'nin kataloğunda adımıza kayıtlı ve tanımlı bir suş (strain) "KÜKENS kataloğu"
Salamlar. Bu başlığa ilk defa yazıyorum. Hatay ilinde yaşıyorum. Bizim ilimizde son 6-7 yıldır gemlik zeytinine hızlı bir geçiş oldu. Bu zeytin türü ile birlikte zeytin gövdesini mahveden kurt larla tanıştık. Net te zeytin zararlıları hakkında araştırma yaptım zeytin dal ve gövdesinde bulunan bu kurtlarla ilgili kaynak bulamadım. Bu başlık altında da gövdeye zarar veren bu kurtlardan bahsedilmemiş. Bu zararlılar ana gövde ve dallar içine girip gövdenin ve dalın kopmasına neden oluyorlar. Kimyasal ilaçlama yapıldığı halde kimyasal ilaçlar gövde içindeki kurtları öldürmüyor. Bazı çifçiler bu kurtları gövdeye girdiği yerden takip ederek bıçakla oyup çıkarıyorlar. Bu da ağaca zarar veriyor ve maliyetli oluyor. Bir ağaçta 5-6 tane kurt olabiliyor. Bizim çevremizde herkes bu proplemden muzdarip. Konu hakkında bilgisi olanlardan yardım bekliyorum.
Halil Önen
20-08-2009, 22:44
Sn.KVURUCU,
Zeytin Kabuklu bitine benziyor.
Zararı, meyve ağaçlarının gövde, dal, sürgün meyve yapraklarında meydana getirir. Populasyonu fazla olduğunda, ağaçların kurumalarına sebeb olur.
Meyve üzerinde salgıladığı toksit madde sonucu 3,4 mm capında kırmızı, mor lekeler meydana getirir, diyor.
İşin gerçeğini sorarsan ben de pek bilmiyorum.
Bizim izmir bölgesinde pek olmuyor. sizin anlattığınız bu zararlı.
Ancak, köyde bir arkadaşım anlattığınız gibi zeytinlerine zarar veren bu zararlıya yakalandığını anlattı.
Gidip baktığımızda, dal kanseri başlangıcı olduğunu, kanserli dokuyu kaldırdığımızda içinde sarımtırak kurt olduğunu ve aynı zamanda kabuğu delmiş, ağacın içine kadar işlemiş başka bölümlerde sizin anlattığınız durumla karşılaştık.
Dal kanseri için bordo bulamacı;
Zeytin kabuklu biti için de, Malatyhion, atılmasına karar verdik.
Doğru mu yaptık, eğri mi yaptık bilmiyoruz.
Artık sonuçlarını bekliyeceğiz.
Ben size cevap verilmesi için diğer arkadaşları, ne diyecekler diye, bekledim,
sanırım görmediler.
Saygılar
Doğal mücadele de bir deneyimimi paylaşmak istiyorum, zeytin güvesi ile mücadelede şöyle bir deneyim yaşadım ne kadar başarılı oldum bilemem, zeytinlerin gövdelerine birer çuval bağladım.98971
Ağaçlarda olan güveler pupa oluşturmak için yere iniyor, ya toprağın altına ya da bulduğu bir yaprağın için de pupa oluşturuyor, bunlar inerken gövdeden iniyor, bağladığım çuvalların kırışık onlarca uygun olan yerlerine girip burada pupa oluşturup yeni nesiller veriyorlar, bunları bu esnada toplayıp imha ediyorum.
Sanırım hiç değilse bir sonraki nesli yok ediyorum.
Pupa oluşumu
98972
98973
MeyveliTepe
21-08-2009, 08:15
İlginç. Üzücü tarafı bu pupalar ağaçta yapacağını yapmış anlamına geliyor.
Güve larvaları pupa olmak için hep toprağa mı iner? Yoksa sadece bazıları mı? Öyle ise yapışkanlı band da kullanılabilir herhalde.
[QUOTE=MeyveliTepe;484212]İlginç. Üzücü tarafı bu pupalar ağaçta yapacağını yapmış anlamına geliyor. Evet fakat bir sonraki nesli için hepey önleyici olacağını düşünüyorum
Güve larvaları pupa olmak için hep toprağa mı iner? Yoksa sadece bazıları mı? Öyle ise yapışkanlı band da kullanılabilir herhalde.[QUOTE]Ağaç gövdesinde kabuk aralarında gizlenebilecekleri yerlere de girip pupa oluşturabilirler, çoğu yere, çatlak aralarına kuru yaprak kıvrımlarına girerek pupa oluştururlar.
Sayın Halil Önen İlginiz ve tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.
MeyveliTepe
21-08-2009, 13:01
Evet fakat bir sonraki nesli için hepey önleyici olacağını düşünüyorum
Bu düşünceniz kesinlikle çok doğru. Bu mevsimde pupa olanlar artık gelecek baharı bekleyecek olan meyve nesli olsa gerek, değil mi? Yoksa kelebek olup bir tur daha atarlar mı?
Bu düşünceniz kesinlikle çok doğru. Bu mevsimde pupa olanlar artık gelecek baharı bekleyecek olan meyve nesli olsa gerek, değil mi? Yoksa kelebek olup bir tur daha atarlar mı?
Benim bildiğim iki veya üç nesil verebiliyorlar, bu oluşacak nesilleri biraz olsun çoğalmalarını engelleyebilirim mi acaba diye düşünüyorum. En azından gelecek mevsim için oluşacak nesli bahçeden uzaklaştırmış olurum.
MeyveliTepe
21-08-2009, 22:25
Elbette, çok doğru. Tek bir pupanın engellenmesi bir sonraki nesilde yüzlerce larvanın da engellenmesi demek.
Halil Önen
28-08-2009, 22:21
Ayhan kaptanın tarlasındayız.
Bu defa Selma hanım tüm koruma önlemlerini almıştır.
100113
Fidanlar beyazlarını giymiştir.
100114
Bu yıl yerim iyidir.
100115
Peki kaolin kili atılmasaydı ne olurdu? Atılmayanlardan örnekler.
100116
100117
Ayhan kaptan bu hastalıklar hakkında bilgi verebilirler mi diye soruyor.
Saygılar
MeyveliTepe
28-08-2009, 22:35
Halil bey, kaolin atılanlarda böyle bir şey yok mu?
Bu defa Selma hanım tüm koruma önlemlerini almıştır.
100113
Koruma önlemleri tam olmasa da önlem olarak iyi sayılır, benim asıl mesaj yazmama sebep olan maske çok güzel ve kullanışlı, selma hanıma sorma imkanım olsa, nereden aldığını sorardım, bir bütün olarak gözleri de koruması çok güzel buna benzer bir maskem vardı, yer değiştirdi.:p
Halil Önen
29-08-2009, 10:18
Halil bey, kaolin atılanlarda böyle bir şey yok mu?
Sn. MeyveliTepe,
kaolin kili uygulanan tüm zeytinlerde hiç bir zararlıya rastlanmadı. Kaolinin ulaşmadığı uc sürgünlerin bazılarıda kısmi zarar tespit edildi.
Bu ayhan kaptanını ikinci uygulamasıydı.
İkinci uygulama yeni büyüyen sürgün ucları hastalığa yakalanmasın diye yapıldı.
Benim denememde ikinci uygulama yapılmadı. 5 fidanda denedi. Genç sürgün ucları (zeytin güvesi olabilir. Resimdeki sürgün gibi ) biraz zarar gördü.
Yani ikinci uygulama yeni sürgünler için muhakkak yapılmalı.
Denemek için iki ağaç kaolin uygulanmadı.
Buradaki amaç, bu yıl zeytin zaralısı olup olmayacağını tespit etmek içindi.
Kaolin atılmasıydı gerçekten Ayhan kaptanın başı dertteydi.
Kaolinin asıl uygulama amacı, zeytin sineği zararlısı içindi. Şimdilik bu zararlıya hiç rastlanılmadı.
Saygılar.
Oğuz Alper
29-08-2009, 10:31
Sn.Halil Önen ;
Yaptığınız uygulamalar , kontrol grubu oluşturarak görsel paylaşımınız ile Türk Çifçisinin neler yapabildiğini kanıtlıyorsunuz.
Batem in ilaç etkinlik testlerinden veya üniversitelerin saha uygulamaları ile yarışırsınız.
Sizlerin uygulamaları ve paylaşımları sayesinde bir çok üreticimiz bilgilenecek .
Kendi adıma size çok teşekkür ederim.
Zehirleri kullanmadan da yetiştiricilik yapılabildiğini kanıtladığınız için ayrıca teşekkürler. Saygı ve Sevgilerimle
MeyveliTepe
29-08-2009, 12:54
kaolin kili uygulanan tüm zeytinlerde hiç bir zararlıya rastlanmadı. Kaolinin ulaşmadığı uc sürgünlerin bazılarıda kısmi zarar tespit edildi.
Halil bey, bu güzel haber. Bu şekilde hasat zamanına varırsak muhteşem olacak. Hiç ilaçsız bu işin halledilebildiğini görmüş olacağız inşallah.
Benim ağaçlar da yüklü. Hazirandan buyana kaolin ile kaplı. Sert yağmurlardan sonra üç kere tekrarladım. Bu günlerde yine tekrarlayacağım. Hedefim daha çok iyice irileşen taneler. Henüz ne güve ne de sinek zararına rastlamadım.
Sürgün uçlarında çıkmakta olan taze yaprakları bir şey biraz kemiriyor. Bunun ne olduğunu anlamadım ama sinek veya güve değil kanımca.
MeyveliTepe
29-08-2009, 13:01
Halil bey, reçine esaslı yayıcı yapıştırıcı kullanıyorsunuz değil mi? Güve ya da herhangi bir kelebek larvası olduğundan kuşkulanıyorsanız kaolini delfin ile birlikte atabilirsiniz. Delfin muhteşem iş görüyor. İki hafta önce lahana ve karnıbaharları tırtıl sarmıştı. Tek bir delfin uygulaması ile 24 saat içinde tüm popülasyon yok oldu.
Melih Bakırlıoğlu
29-08-2009, 13:25
Zeytn tanesindeki oluşumun sebebi,zeytin kızıl kurdunun zararı.Zeytin sineği ile yapılan mücadele bu zararlı için yeterlidir.
Sürgündeki zararlanma zeytin fidan tırtılı tarafından yapılmış gibi görülüyor,bildiğim kadarı ile ruhsatlı bir ilacı yok.Bizler çok nadir desic kullanıyoruz.Hoşçakalın
Halil Önen
30-08-2009, 02:03
Halil bey, reçine esaslı yayıcı yapıştırıcı kullanıyorsunuz değil mi? Güve ya da herhangi bir kelebek larvası olduğundan kuşkulanıyorsanız kaolini delfin ile birlikte atabilirsiniz. Delfin muhteşem iş görüyor. İki hafta önce lahana ve karnıbaharları tırtıl sarmıştı. Tek bir delfin uygulaması ile 24 saat içinde tüm popülasyon yok oldu.
Sn.MeyveliTepe,
reçine esaslı yayıcı yapıştırıcıyı nasıl buluruz bilemiyorum ama amcama ait iki Japon elmasında kaolin uygulaması yaptık ve bu yapıştırıcı olursa daha iyi olabilir diye düşündük.
Japon elmaları için akdeniz sineği çok zarar veriyor.
Son iki yıl bu zararlı çok yoğun oldu.
İlçe tarım ile tuzak kurulması için görüşüldü. Zararlı tespit edilirse tekrarlamayı düşünüyoruz.
Delfin ile kaolin kullanılan örneklerde şimdilik hiç bir zararlı görülmedi.
Saygılar
Halil Önen
30-08-2009, 02:06
Koruma önlemleri tam olmasa da önlem olarak iyi sayılır, benim asıl mesaj yazmama sebep olan maske çok güzel ve kullanışlı, selma hanıma sorma imkanım olsa, nereden aldığını sorardım, bir bütün olarak gözleri de koruması çok güzel buna benzer bir maskem vardı, yer değiştirdi.:p
Sn.Lilium,
ayhan kaptan gemilerde kullanılan maske olduğunu söyledi.
MeyveliTepe
30-08-2009, 08:00
Halil bey,
NU-FILM-17, Altıntar isimli şirket ithal ediyor. İzmirde de bir bayisinin olması lazım. Bunun özelliğinin doğal çam reçinesinden mamul olması, özellikle de biyolojik ilaçlarla birlikte kullanılabiliyor olması. Ayrıca film oluşturmakta ve bu filmin yağmurlarla yıkanmasına karşı oldukça dayanıklı olduğuna dair yabancı kaynaklarda epey bilgi bulmuştum.
Tam teşekküllü gaz maskesi biraz fazla gibi. Kullanırken rahatsızlık verebilir. Basit toz maskeleri iş görür. Neticede kaolin kilini diş macununda, yüze sürülen cilt maskelerinde de kullanıyorlar.
Zeytinlibahçe
30-08-2009, 19:12
tum katılımcılara selamlar
*kaolin uygulamasını yaparken kullandıgımız maskelere bakıp cok tehlikeli bir iş yaptıgımız kanısana kapılmayalım gercekten meyvelitepenin dedigi gibi son derece guvenli zaten kullandıgımız filtreler kullanım suresini tamamlamıs olanlardan toz tutma amaclı kullanıldı.Yaptıgımız her iki uygulamada da ruzgar cok kuvvetliyli vaktimiz olmadıgı icin mecburen agaclara cok yaklasarak uygulama yaptık bu sartlar altında bu maskelerin cok faydasını gorduk.
*son uygulamada bizde nu-film 17 kullandık son derece etkili orfe den turan beye tavsiyesi icin Altınlar firmasından levent bey e temin edilmesindeki yardımları icin tesekkurler
*kaoli kilini ilk meyvelitepeden duymustum kendisinede arastırmaları ve tavsıyeleri icin ayrıca tesekkur ederim simdiye kadar ulkemiz de bu uygulama neden cok yaygınlasmadı anlamak mumkun degil bir cok faydasının yanında neredeyse tum fıdanlarımız atıldıktan kısa bır zaman sonra yaz ortası olmasına ragmen tekrar surgun vermeye basladı dogrusu yeni surgunlere kaolin uygulamaya yetisemiyoruz.
selamlar a.dukel
Sn.Lilium,
ayhan kaptan gemilerde kullanılan maske olduğunu söyledi.
Teşekkür ederim sayın Halil Önen, nereden temin edilebilir konusunda da yardımcı olabilirmisin acaba.
Halil Önen
03-09-2009, 02:09
Teşekkür ederim sayın Halil Önen, nereden temin edilebilir konusunda da yardımcı olabilirmisin acaba.
Sn.Lilium bu konuda Ayhan kaptan bilgi vereceğini söyledi.
Saygılar
Zeytinlibahçe
03-09-2009, 09:09
sn lilium
kullandıgımız maske Draeger x-plore 6300 tam yuz koruma maskesi www.iges.com.tr is guvenligi ekipmanları adresi en uygun fiyatı verdi 66 eu kdv ve 1 filtre dahil dogrusu bize de bır tane daha gerekliydi arastırmamız iyi oldu
selamlar a.dukel
Çok teşekkür ederim ayhandukel, vermiş olduğunuz link oldukça güzel yararlanacağımı sanıyorum, yalnız sizin yazmış olduğunuz, Draeger x-plore 6300 modelini göremedim, tekrar teşekkür ederim.
Zeytinlibahçe
05-09-2009, 23:46
Dräger X-PLORE 6300
http://www.ace-technik.de/dokumente/artikel/FotoGross/r55800.jpg
sn lilium
tankerlerde kargo tanklarında oksijenli ortamda uygun filtreyle kullandıgımız profesyonel bir urun tarımda daha basıt ve ucuz modelleri sanırım bulunabilir
selamlar/a.dukel
MeyveliTepe
06-09-2009, 23:01
Zeytin sineğinin en kritik dönemi başladı.
Dün yeni 10 tane feremonlu tuzak astım. Öncekiler cezbediciliydi. Bugün kontrol ettiğimde sadece bir tuzakta ve sadece bir tane zeytin sineği gördüm. Bu populasyon az anlamına gelir mi bilmiyorum. Şimdilik kaolin kaplaması sağlam görünüyor. Sert yağmur olmadıkça da yıkanmayacaktır. Fakat sert yağmur gelirse, hava tekrar kaolin yapmaya da izin vermezse risk demektir. Bakalım ne olacak.
Halil Önen
06-09-2009, 23:18
Zeytin sineğinin en kritik dönemi başladı.
Evet buralarda aynı zamanda narancilere ve japon elmalarına (karadeniz hurması deniyormuş galiba) zarar veren Akdeniz sineği de başladı.
Limon ve mandalinler için Kaolin kili ve Delfin WG karışımı uyguladım.
Hafta sonu orta Akdeniz'den yağılı hava gelecekmiş. Üç dört gün süreceği tahmin ediliyor.
O zaman bende tekrarlamayı düşünüyorum.
Saygılar
MeyveliTepe
24-09-2009, 18:59
İzmir ve güneyinde yer yer toplanan zeytinler olmalı. Durumu merak ediyorum. Bizim bahçede vaziyet hala iyi. Yağmurlardan tek tük yere dökülen taneleri toplayıp inceledim. Kurtluya rastlamadım. Dallardakilerden de henüz hiç göremedim.
Bu arada geçen hafta hemen her gün yağmur yağdı. Sanırım çok sert yağmadığı için kaolin kili tanelerden sıyrılmamış.
Halil Önen
25-09-2009, 21:35
Zeytin sineği için kaolin uygulaması sert geçen yağmur sonrası tekrarladı.
4 yaşındaki 6 zeytinde zeytin sineği zararlısına şimdilik rastlanmadı.
Ancak hiç ilaç kullanılmayan etraftaki zeytin ağaçlarında zeytin sineğinin bıraktığı yumurta izleri tane üzerinde bilirgin bir şekilde gözleniyor. Bunlar tane iyice yumuşayınca larvaya dönüşecekler.
Japon elması da dediğimiz trabzon hurması için iki ağaç seçilmişti.
Yağmurdan sonra ikinci kaolin uygulaması yapıldı.
3. ağaç için 2. uygulamaya delfin wg karışımı ile kaolin uygulandı.
Şimdilik hiç bir zararlıya rastlanmadı.
Akdeniz sineği tespiti için ilçe tarımdan tuzak kurmalarını rica etmiştik. Kurdular ve zararlının geldiğini, ilaç kullanılması gerektiğini söylemişlerdi.
2 zeytin ağacında bionem uygulandı ve zeytin sineği zararlısına şimdilik rastlanmadı.
Bir ağaç trazon hurmasında roa uygulaması yapıldı akdeniz sineğine şimdilik raslanmadı.
2 limon ve 3 mandalinde kaolin uygulaması yapıldı şimdilik hiçbir zararlıya rastlanmadı.
1 limon 2 mandalinde bionem uygulandı hiç bir zararlıya rastlanmadı.
ANCAK....
Hem kaolin, hem roa, hem bionem, uygulanan 2 yaşındaki zeytin fidanlarında, sürgünlerin en uclarını yiyen, (sanırım zeytin güvesi olmalı) zararlıya rastlandı ve etkili zarar verdi.
Zeytin tanelerinde ise hiç bir zarar gözlenmedi.
Sürgünlerin uçlarını yiyen daha doğrusu lekeler şeklinde başlayıp kahverengi yanık, kavruk gibi yaprağı kurutan zararlıya karşı en etkili delfin wg oldu.
Geçen yıl da kullanmış ve bu zararlıya rastlamamıştım.
Kaolin ve delfin wg nin beraber kullanımında da bu zararlıya rastlanmadı. Tabii 3 uygulama yapıldı 15 er gün ara ile.
Kaolin ve bionem uygulanan zeytin tanelerinde belirgin gelişmeler gözlenirken defin wg uygulanan tanelerde bir gelişme gözlenmedi.
Müdür beyin 4 dönüm ve ayhan kaptanın 700 zeytin ağacında kaolin uygulanmıştı, burada da zeytin sineği zararlısına şimdilik rastlanmadı.
Değerli dostlar, bütün bu deneme uygulamalarını sonuclarının ne kadar etkili olduğunu anlamak için sonuçlarını görmemiz gerekiyor.
Hatta gelecek yıl tekrar uygulayıp aynı sonuçları aldığımızda kesin bir sonuca varmalıyız diye düşünüyorum.
Yardımcı olan tüm dostlara teşekkür ediyoruz.
Saygılar
MeyveliTepe
25-09-2009, 22:50
104382
Anlattıklarınızı bir tabloya dökersek böyle bir durum çıkıyor. Eksik ya da yanlış bir şey var mıdır?
Halil Önen
26-09-2009, 00:08
Sevgili meyvelitepe
Bu tablo güzel, böyle bende düzenlemeliyim.
Delfin wg, zeytin sineği için tek kullanılmıştı bu zararlı yoktu, bu yıl da denendi olmadı.
Kaolin+Delfin aynı kapta karıştırılarak uygulandı T.Hurması A.sineği için zararlı olmadı.
Kaolin+bionem aynı kapta karıştırılmadı. Bionem tek kullanıldı Z.sineği yoktu.
Kaolin+roa+bionem aynı kapta karıştırılmadı. Bionem tek uygulandı Z.ucu zararlısı vardı.
Kaolin tek uygulandı Z. ucu zararlısı vardı.
Kaolin ile delfin beraber karıştırılarak uygulandığında zeytin sineği, akdeniz sineği zararlısı görülmedi.
Kaolin ve delfin uygulanan zeytin ucu zararlısı görülmedi.
Hatta bir üzüm asmasında kaolin ve delfin beraber kullanıldı, salkım güvesine rastlanmadı.
Not. burada sanırım kaolin+delfin iyi bir ikili oluşturuyor gibi duruyor.
Gelecek yıl bu ikili üzerinde yoğunlaşmayı düşünüyorum.
Ayrıca meyve oluşumu üzerinde kaolin+delfin etkili gibi görünüyor şimdilik erken.
Bionem de tek başına meyve oluşumunda etkili gibi görünüyor şimdilik erken.
Meyve oluşumunda delfin tek başına etkili değil.
Kaolin tek başına kullanıldığında meyve oluşumunda etkili.
Eğer zeytin ucu zararlısı yoksa kaolin sürgün yapmada da etkili.
Kaolinin koruma etkisinin yanında, gübre etkisi olmamasına rağmen bu son iki madde de etkili gibi durmasına bir anlam veremedim.
Saygılar
MeyveliTepe
26-09-2009, 14:30
Kaolin tek başına kullanıldığında meyve oluşumunda etkili.
Eğer zeytin ucu zararlısı yoksa kaolin sürgün yapmada da etkili.
Kaolinin koruma etkisinin yanında, gübre etkisi olmamasına rağmen bu son iki madde de etkili gibi durmasına bir anlam veremedim.
Halil bey, bu kaolinin temel etkilerinden biri. Sebebi şöyle açıklanıyor. Isı ve güneş ışınlarınlarının sertleştiği saatlerde bitkiler kendilerini fotosenteze kapatırlar. Kaolin kaplaması güneşin çok sert ve ısının fazla olduğu saatlerde güneş ışınlarını geri yansıtıp ısıyı 4-5 derece aşağıda tuttuğu için bitkinin fotosentez yapabilme süresini uzatıyor. Bu sayede bitki aldığı enerji ile kendini ve meyvelerini daha iyi besliyor. Bizim zeytinler de hem her zamankinden çok sürgün verdiler, hem de zeytinlerin hepsi duble oldu.
Kaolin + Delfin şimdilik gerçekten de iyi bir ikili. Kaolinin biyolojik ilaçların etki süresini uzatma özelliği de var. Bu konuda bir yerlerde, bulduğum bir bilgiyi yazdıydım diye hatırlıyorum.
Bu yaz başında kaolin uygulamaya başladığımda bir uygulamada bionem + delfin ile birlikte uygulamıştım. Bu uygulamanın sonucunu ölçmek pek mümkün olmadı. Zaten de satıcısının ispatsız ama ısrarlı ifadelerine göre ya bionem bakterileri ölmüş, ya delfin'in bakterileri ölmüş, hatta, bionem delfini öldürür, kaolin de bionem'i öldürür dendiğine göre hepsi birlikte ölmüş olmalı :) (Türk filimi gibi oldu)
Sonrakilerde kaolin + delfin uyguladım hep. Sert yağmur olmasaydı uygulama sayısı daha az olacaktı. Geçen hafta hemen her gün yağan yağmurdan sonra kontrol ettiğimde yeni uygulama yapma gereği olmadığını gördüm.
Halil Önen
30-09-2009, 00:15
Isı ve güneş ışınlarınlarının sertleştiği saatlerde bitkiler kendilerini fotosenteze kapatırlar.
Kaolin kaplaması güneşin çok sert ve ısının fazla olduğu saatlerde güneş ışınlarını geri yansıtıp ısıyı 4-5 derece aşağıda tuttuğu için bitkinin fotosentez yapabilme süresini uzatıyor.
Bu sayede bitki aldığı enerji ile kendini ve meyvelerini daha iyi besliyor.
Evet yazları sıcak ve kavruk :) geçen bizim yöre de özellikle meyve üzerinde güneş yanıklığı için denenebilir.
Zira en çok sebzelerde özellikle domateste bu durumu sık yaşıyoruz.
Bunu kendi yetiştireceğim domateslerde deneyebilirim.
Renkte bir değişme söz konusu olur mu, acaba?
Saygılar
Renkte bir değişme söz konusu olur mu, acaba?
Saygılar
Soruyu sayın meyvelitepe cevaplıyacaktır ama ben kendi düşüncemle beraber soruda yönelteyim.
Renkte bir değişim olacağını sanmıyorum, ama etki maddesi başka bir etki yaparmı? Örneğin başka bir hastalığa davetiye çıkarırmı?
MeyveliTepe
30-09-2009, 07:44
Renkte bir değişiklik yapmıyor. Okuduğum araştırmalarda başka hastalığa davetiye çıkardığına dair herhangi bir bilgi yoktu. Ayrıca bu yaz öyle bir şeye de rastlamadım.
Dogasever
01-10-2009, 14:06
Sn MeyveliTepe,
Bu yıl Ayvalık Bölgesinde yaptığımız çalışmalarda zeytin ağaçlarında yapraklara ve toprağa EMA spreyleyerek zeytin sineği ve güvesine karşı çok iyi sonuçlar elde ettik. Ayrıca, sulama suyuna da EMA ilave edildi. Başka hiçbir ilaç veya preparat uygulanmadı. Şu anda uygulama yaptığımız ağaçların hiçbirinde sorun görünmüyor ve meyveler hemen hemen hasada hazır durumda. Ürün randımanı ve kalitesini de hasattan sonra buradan bildireceğim.
Aklıma gelen bir soru acaba kaolin ile EMA'yı birlikte kullanabilir miyiz? Sizin yukarda belirttiğinize göre, güneşin ışınlarının çok sıcak olduğu saatlerde fotosentezin devam etmesi için! Saygılarımla.
MeyveliTepe
01-10-2009, 14:28
Sn.Doğasever,
Yukarıda bir yerlerde yazdıydım. Kaolinin biyolojik ürünlerle birlikte kullanılması (söz gelimi BT), biyolojik ürünlerin etki süresini uzatıyor. Bu anlamda şayet EM içeriğindeki bakterilerin bitki yaprakları ve meyveler üzerinde daha uzun süre tutunmaları ve canlı kalmaları olumlu ve istenen bir şey ise (ki öyle olmalı), kaolin bunu sağlayan önemli bir taşıyıcı olarak davranıyor.
Bu arada EM'nin zeytin sineği vb. zararlılarda etkili olduğunu bilmiyordum. Biraz söz edermisiniz? Rahatlıkla uygulama imkanım vardı oysa.
Bu yıl deneyip çok memnun kaldığım iki ürünü birlikte kullanmak ve biribirlerine destek olduklarını da bilmek muhteşem olurdu.
Zeytin ağacım balsıra olmuş, yaprakları ıslak ıslak yapış yapış olmuş, siyah böcekler var, ne yapmalıyım, nasıl bir ilaç kullanmalıyım, nerede bulabilirim ilacını.
MeyveliTepe
26-10-2009, 00:28
Bu başlıkta sözünü ettiğimiz ürün ve yöntemlerin hiç birinin herhangi bir zeytin zararlısı için bakanlık ruhsatı mevcut değidir. Site yönetiminin sadece ilgili zararlıya özel ruhsatı olan ürün ve yöntemlerin tartışılmasına izin verme yönündeki kararı doğrultusunda muhtemelen başlığın altındaki yazışmalarla beraber silinmesi gerekecek. Aksi halde bundan sonraki yazışmalarda ruhsatlı zehirlerin ağaçlara "doğal" yoldan nasıl atılabileceğinden başka doğal olan bir şey kalmıyor.
Mine Pakkaner
26-10-2009, 22:09
Sayın Meyvelitepe, siz ticari bir firma temsilcisi değilsiniz ve bu başlıkta özellikle tavsiye ettiğiniz kaolin kili bir pestisit değil. Etkisi sonucu hastalık ve zararlılara dayanımı arttırması veya engellemesi ürünün ikincil özelliği. Firması da ürünü bu özelliğiyle pazarlamıyor.
Ürün, üreticisi veya sizin tarafınızdan bütün hastalık ve zararlıları öldüren tek ürün burada diye lanse edilseydi yetkililerden aldığımız uyarılar doğrultusunda o yazışmaları da kaldırırdık.
Tanıtımını engellediğimiz bazı ürünlerin adı geçiyor diye tüm mesajları ayıklayıp silmemiz de söz konusu değil, ama ana başlıkları kaldırdık haklısınız. Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer ürün sahibi isterse, ürünlerden biri tescil alır almaz, diğeri de tescili doğrultusunda tanıtılacaksa hemen sitemizde yer alabilecektir.
Tescilsiz, ruhsatsız ticari ürünlerin bizim aracılığımızla tanıtılmasını istemiyoruz.
Mine Pakkaner
26-10-2009, 22:47
Yeri gelmişken, bu başlığı ilgiyle izlediğimi de bilmenizi izlerim.
MeyveliTepe
27-10-2009, 00:37
Mine hanım, Bionem ve Roa başlıklarında olup bitenler gerçekten bir talihsizliktir (bana göre). Roa denen ürün hakkında hiç bir bilgi ve fikrim yok, ilgilenmedim de. Bionem başlığını ise ürünün ne olduğunun tam anlaşılması için ilk ben açmıştım. İlgimi çeken ise bu ürünün içeriğinde olduğu bildirilen bakterinin dünya tarımında önemli ve yadsınamaz bir yerinin olmasıydı. İlginç olan ise bu bakterinin belirleyici misyonunun antagonist özellikleri sebebiyle bir biyolojik fungusit olmasıdır.
Talihsiz olan ise (kimseyi kırmak istemiyorum, kusuruma da bakılmasın ama), satıcısının bilgiye, bulguya, mesnede, literatüre dayanmayan iddiaları ve bu sebeple girdiği tuhaf polemiklerdi. Bu başlıkta dahi (nazikçe de olsa) polemik örnekleri mevcut. Öyle ki, bazı iddialar için literatür talep ettiğimde gönderilenlerin iddia edilenle uzaktan yakından alakası bile yoktu. Bir bakıma acınası bir durum (en azından benim için). Öyle ki, söylenen doğru bir şey varsa onun da geçerliliğini yitirmesine yol açıyor.
Söz konusu başlıklarda izlediğim kadarıyla bir çok üye yanlış yönlendirildi. En azından, objektif olmaktan, bilgiyle davranmaktan fazlasıyla uzaktı. Her ne kadar, aklı olan herkes doğruyu yanlışı ayırd edebilme kaabiliyetinde olsa da, olayın böyle cereyan ediyor olması site yöneticilerini de rahatsız etmiş olmalı (bir sorumluluk boyutu da var çünkü). Bu sebeple site yönetiminin almış olduğu kararı saygıyla ve anlayışla karşıladım.
Belki bu rahatsız edici durumun tekrarını önlemek için düşünüldü. Fakat, işin bir de başka bir boyutu var. Burada konuşulacak her şeyi, resmen verilmiş ruhsatlar sınırı içinde tutmaya çalışmak, zaman zaman hepimizin şikayet ettiği mevcut kurumsal ataleti kabullenip benimsememiz, ötesini düşünmeye bile çalışmamamız anlamına da gelir, ki bu, sitenin varlık nedeni ve üstlendiği misyon ile en azından kavramsal boyutta uyuşmaz diye düşünüyorum. İlerleme ancak sınırların ötesini görerek, sınırları zorlayarak olur.
Elbette burada yönün ne olduğu da çok önemli. En basit şekliyle doğayı, çevreyi koruma, toksik maddelerin üretimini, kullanımını azaltma, enerjinin tasarrufu, emisyonların azaltılması vs. yönünde her bilgi kırıntısının, her deneyimin, resmi sınırlara ve ruhsatlara bağlı kalmadan bir değeri olmalı.
Bu konuda pek çok örnek vermek mümkün. Deneyimli bir ziraatçi olarak sizin verebileceğiniz yüzlerce örnek vardır. Benim dikkatimi çeken iki boyut söz konusu.
Birisi, aynı ürünün yurt dışı ruhsatları ile Türkiye ruhsatlarının farklılığı.
Örnek Delfin. Türkiyede sadece 2-3 zararlı için ruhsat almış. Biri sanırım bağ güvesiydi. Oysa içeriği BTK. Tesir etmediği kelebek larvası yok gibi. Bu başlıkta zeytin güvesine karşı etkili olduğunu ben dahil bir kaç arkadaş yazdık. Sadece ruhsatlara bağlı kalsaydık 8-10 farklı zehirden başka yazacak bir şey yoktu. Bu durumda, zeytin güvesi ile kitlesel doğal mücadelenin ruhsatlı bir yolu yok mu demeliydik? Firması para verip ruhsat almamış. Kaç paradır bilmiyorum ama pek kolay değil anlaşılan. Belki de bu bilgiyi paylaşmayıp bahçelerimizde gizli gizli uygulamalıydık. Evet, yatırım yapıp para harcayarak ruhsatı alınmış zehirlerin kullanımını azaltmış olduk. Bu bakımdan ilgili ruhsat sahipleri hoşnut olmayacaklardır. Özellikle de bu bilginin daha çok yaygınlaşması durumunda. Burada gerçek olan, BTK denen bakteri, doğaya çevreye bir zarar vermeden, üründe sıfır kalıntıyla kelebek larvalarını kontrol altına alıyor. Bilginin de küreselleştiği günümüzde bu yadsınabilir ya da gizlenebilir bir şey değil.
Bu anlamda kaolin kili de iyi bir örnek. Yazdığınız gibi kaolin kili bir pestisist değil. Hiç bir zararlıyı öldürmüyor. Fakat dünyada çok önemli bir pest kontrol aracı. Firmasıyla (ki iki ayrı firma ve aynı efsafta iki ürün var) defalarca kere görüştüm, niye buna tescil, sertifika vb. almadınız diye. Firmanın verdiği yanıt, "senelerce kurumlarda aşındırmadık eşik bırakmadım, sonunda da pes ettim, ben ürünün kalitesiyle, saflığıyla ilgileniyorum, ne işe yaradığını bilen gelip alıyor" şeklinde oldu. Bu ürünü kurumlarımızın bilmiyor olması mümkün değil. Devletin IPM talimatlarında adı bile geçmiyor. Kaolinin tarımda kullanımı ilgili kurumlarının kapsama alanının tamamen dışında. Onlar zararlıyı öldürecek ürünleri getirip yeterli parası olana ruhsat verecek bir sürecin döngüsü içindeler. Beklenti ise, uygulamanın parası verilip ruhsatı alınmış olanlarla sınırlı kalmasından ibaret. Zeytin sineği için ruhsatlı en az otuz zirai ilaç vardır. Biri hariç hepsi zehir. Zehir olmayan ise fahiş fiyatla satılıyor (etkisi de tartışılır). Oysa orta yerde en azından çok büyük masraflarla yapılmış araştırmalar, deneyler, bunlara ait makaleler var. Etkili IPM aracı olarak ülkelerin organik tarımda kullanımına izin verilen tarım girdisi listelerinde yer alıyor. Bu anlamda özel işlevi olan bir pestisist olarak kabul edilebilir.
Söz gelimi, Almanyadan geri dönen kalıntılı armutlarda hiç kuşkusuz ruhsatlı ilaç kullanılmıştı. Şimdi o armutları çoluk çocuk hep birlikte tüketeceğiz. Elbette tuhaf olan, o kadar aşırı doz zehire nasıl reçete alındığı (miktar kontrolu olacaktı diye hatırlıyorum). Fakat hepimizin bildiği, her bayinin maaşlı reçetecisi var. Raftaki hangi ürüne ne kadar isterseniz reçete yazıyor. Hoş, kalıntı konusu da relatif bir limitten ibaret. Limitin çok altında dahi zehirin varlığı çocukların vücutlarında birikime yol açıyor.
İkincisi ise, mikrobiyal ürünlerin karakteri ile ilgili. İçerdikleri bakteriler ne için ruhsatlanmış olursa olsun işlevlerini yapıyorlar. Ruhsatla sınırlı davranma ve etki gösterme kaabiliyetleri yok. Bu anlamda, filanca zehirin ruhsatlanmadığı bir şey için kullanımıyla karıştırmamak gerek. Ruhsat mekanizması, yukarıda yazdığım şekilde çalıştığı için, mikroorganizmaların yeteneklerini sınırlamak, yok saymak, söz etmemek gibi bir çelişki yaratmış oluyoruz (ikinci paragrafta bahsettiğim husus hariç).
Bir de tabii, pek çok başbelası problemin yurt dışında çaresi olduğu halde ülkemizde bir emtia şeklinde çaresinin olmaması (ya da zehirsiz çaresinin olmaması) durumu var.
Uzun yazdım. Okuyanlardan özür dilerim. Özetin özeti, doğanın, çevrenin, çocuklarımızın ve geleceklerinin korunması için, dürüstçe, gerçek bilgiyi üreterek, bularak, her türlü kısa vadeli ve ticari kaygının dışında mevcut sınırları, anlayışları zorlayacak mıyız, yoksa ilgili sektörün neticede tamamen ticari düşünceyle oluşturduğu mekanizmanın içinde hapis mi kalacağız? Bilgi ve bulgularımızı "underground" denen yöntemlerle mi paylaşacağız? En azından kavramsal boyutta yönümüzü belirlemeliyiz.
denizakvaryumu
27-10-2009, 13:43
Doğanın, çevrenin, çocuklarımızın ve geleceklerinin korunması için;
dürüstçe, gerçek bilgiyi üreterek, bularak, her türlü kısa vadeli ve ticari kaygının dışında mevcut sınırları, anlayışları zorlayacağız.
Kavramsal boyutta ve uygulamadaki hedef bu olmalı diye düşünüyorum.
denizakvaryumu
27-10-2009, 13:52
Yukardaki açıklamalar ışığında;
Kavramsal boyutta ve uygulamada belirlenen hedeflere giderken ürün-ruhsat-satıcı üçgenini bir bütün olarak değerlendiremeyeceğimiz ortaya çıkıyor.
Örneğin bionemin içindeki PF bakterisinin Dünyaca kabul görmüş biofungusit olduğunu biliyoruz.
Bu ürün biofungusit olarak Türkiye'de ruhsat alamamış, gübre ruhsatı var.
Satıcısı aynı zamanda ürünü kırmızı örümcek-beyaz sinek vs. dahil pek çok zararlı için de öneriyor.
Bu durumda eğer doğadan yanaysak, yukarıda belirtilen nedenlerle bu ürünü biofungusit olarak kullanmamız gerektiği çok açık.
Zeytinlibahçe
28-10-2009, 07:34
sn Meyvelitepe
goruslerinize oldugu gibi katılıyorum yalnız degilsiniz bizlerde bu mucadelenin icindeyiz
selamlar
a.d.
Sayın CLOUD balsıra dediğimiz hastalık zeytin kara koşnilidir. yazlık yağ ile beta-Cyfluthrin etkin maddeli ilaçları karıştırarak kullanabilirsiniz.
balsıra akıntısını ise göztaşı kireç veya bakırlı ilaçları kullanabilirsiniz.
MeyveliTepe
28-10-2009, 23:48
Ayhan bey teşekkür ederim.
Ayhan bey de bu başlıktaki yazışmalardan yola çıkarak İzmir bölgesindeki zeytinliklerinde kaolin kili ve delfin kullandı. 13 Ekim tarihindeki haberleşmemizde (ki durumu çok merak ettiğim için sormuştum), tesbitlerini aşağıdaki gibi bildirdi.
Önceden vermiş olduğu izinle aynen yayınlıyorum:
"Dun 3 ayrı bahcemizide gezip inceleme fırsatım oldu arkadaslarımın dedigi gibi zeytinlerimizin durumu gercektende cok iyi
*1. bahcemizde trilye ve edremit genc zeytin fidanlarımızda bu sene 3 defa
kaolin uygulamıstık ilk uygulamayı yapmakta biraz gec kalmıs olsakda temmuz ortalarında yaptık son uygulamada delfın uyguladık tum uygulamaları gec yapmıs olmamıza ragmen sonuc: uzerlerindeki zeytinlerde zeytin sinegi zararı 50 tanede 1-2 zarar gibi yaprak tırtıllarının verdigi zarar daha fazla uclarda yeni surgunlerde var 10 agacta 1 agac cokda endise verecek boyutta degiller
*2. bahcemizde hepsi trilye 6 yasındaki 220 ad.agaclarımıza temmuz ortalarında %5 kaolin agustos bası %2.5 olarak uyguladık icine cam esaslı yapıstırıcı henuz kesfetmedigimizden ilave etmemistik kaolinden baska bu sene hicbirsey kullanmadık sonuc ne tırtıl zararı var nede zeytin sinegi
zararı taneleri ısrarla silip baktım hala film tabakası var cunku bir kac agacta tek tuk bırkac burusuk kurumus zeyti dısında bir sey gormedim.
3.mudur beyin bahcesinde karısık trilye ve edremit agaclarında zeytin sinegi zararı 1. bahcemizdekiyle aynı tırtıl zararı biraz daha fazla
sonuc:bu sene kimyasaldan uzak bırıncı yılımız oldu,uygulamaların tamamını kaolini gec ogrendigimiz icin uygulamaları zamanında yapamadık.delfinle kaolinin beraber uygulanabilecegini sizden ogrendim,gelecek sene sanırım tırtıl zararıda olmaz bunlardan baska spinosad kullanmaya vakit bulamadım,20 agaca tuzak asmak dısında baska birsey yapmamıs olmamıza komsu bahcelerde hıcbir kimyasal/organık mucadele yapmayan neredeyse tanelerin tamamında zeytin sinegi zararı olan agacları gordukten sonra elde ettigimiz sonuc MUKEMMEL.Zeytinleri toplamamıza 10-15 gun daha var toplandıktan sonra kesin sonuc ortaya daha net cıkacaktır.
Seneye uygulamaların tamamını zamanında yaparsak sonuc cok daha guzel olacagı kesin buralarda yazın neredeyse hiz yagmur yagmaması uygulamaların basarısınıda arttıracaktır sanırım.Bir cogunu yazılarınızdan ogrendıgımız uygulamalarla yaptıgımız isten daha keyif alır olduk. "
MUKEMMEL.Zeytinleri toplamamıza 10-15 gun daha var toplandıktan sonra kesin sonuc ortaya daha net cıkacaktır.
Şu cümlelere biraz takıldım, sanki bazı şeyler tam olarak tespit edilememiş, şu güne kadar kesin sonuclar, kesin kararlar verilmesi gerekir, zeytinin toplanması ile kesin sonuç nasıl ortaya cıkacak, Yani ağaçları iyi gözlemleyemediniz mi?
İyi gözlemleyemedi iseniz yukarıdaki ifadeleriniz biraz havada kalıyor.
Bundan sonra zeytin sineği zarar yapacak hali yok, ağacları iyi gözlemleyerek, diğer yılları göz önüne alarak, evet biz bu mücaleden çok iyi sonuclar aldık deme veya alamadık demeniz gerekiyor düşüncelerime göre.
Zeytinlibahçe
29-10-2009, 07:28
sn lilium /selamlar
Bu yazısmamız sn meyveli tepey le yaklasık 15 gun onceydi,gorev itibarıyle ben fazla ilgilenemiyorum esim ve dostlarım yardımcı oluyorlar bu tespitlerim zeytinlikleri hızlı bir sekilde dikkatlice sorumluluk hissederek yapmaya calıstıgım ziyaret sırasında ön tespitlerdi,tanelerin ustu ince bir film tabakasıyla kaolinle kaplı oldugu icin silmeden ve uzaktan bakarak anlamak mumkun degil ortalamalar ortalaması alarak bu aranı sorumluluk hissederek tespit etmistim su an izindeyim ve zeytinler taplanmaya basladı kesin tespitim sudur ki 100 tanede 2-3 tane zeytin sinegi zararı var bunlarda iyi kaolin atılamayan bır kac agacın ortalamaları yukseltmesi sonucunda olustu kesinlikle taneler onceki senelere gore cok daha ince kabuklu ve dolgunlar.(sulama sayısı aynı)
Bizlerde bu konuda sn meyveli tepey le aynı heyecanı hissediyoruz.Nasıl oluyorda bizim gibi bir zeytin ulkesi bu kadar basit fakat etkili bir urunu tanımıyor cevabı sanırım basit hangi organik ilac kolay ruhsat almıs **** fiyatı ucuz tutulup desteklenmis ki
a.d.
kesin tespitim sudur ki 100 tanede 2-3 tane zeytin sinegi zararı var bunlarda iyi kaolin atılamayan bır kac agacın ortalamaları
Sayın ayhandukel, bu çok iyi sonuç zehir bile atsanız yüz tanede iki üç vuruk hatta daha çok vuruk olabilir, dediğiniz gibiyse yüzde tüz sonuç alınmış demektir, buda çok sevindirici. Teşekkürler kolay gelsin, hayırlı hasatlar dilerim.
Mine Pakkaner
29-10-2009, 16:14
...Özetin özeti, doğanın, çevrenin, çocuklarımızın ve geleceklerinin korunması için, dürüstçe, gerçek bilgiyi üreterek, bularak, her türlü kısa vadeli ve ticari kaygının dışında mevcut sınırları, anlayışları zorlayacak mıyız, yoksa ilgili sektörün neticede tamamen ticari düşünceyle oluşturduğu mekanizmanın içinde hapis mi kalacağız? Bilgi ve bulgularımızı "underground" denen yöntemlerle mi paylaşacağız? En azından kavramsal boyutta yönümüzü belirlemeliyiz.
Sayın Meyvelitepe, olayın bu boyuta gelmesini hiç istemezdik ancak süreç aynen sizin de teşhis ettiğiniz şekilde yaşandı. Ürün satıcısı rakipleri ile ürününüz mikrobiyal olarak tescilli değil bu suçtur diye polemik yaratırken kendisi tescili bile olamayan bir ürünü dağıttı, sattı ve üstelik bunların da ruhsatlandırma aşamasının parçası olduğunu yazdı. Hatta bazı üyelerimiz bu konuda ruhsat için ben bir deneme yaptığımızı düşünüyordum bile dedi.
Durumun vahameti sizin de söylediğiniz gibi ortada. Bu konuda tedbir almasaydık gelişmeleri de önleyemezdik. Aynı tarihlerde bu konu yüzünden uyarı almamız da süreci hızlandırdı.
Reçete yasası yeni çıktı malumunuz, devlet sistemi oturtmaya çalışıyor. Bakalım ne derece başarılı olacak. Aslında yine bu yasayla çiftçi ilk kez ciddi olarak korunuyor. Hatalı tavsiye edilmiş bir ilacın çiftçiye getireceği zarara karşı çok yüklü müeyyideler var. Bayilerin reçete yazdırmak için mühendislerle anlaşması da suç, tescilsiz ruhsatsız ürün satması da. Bunun için sık sık kontrolden geçiyorlar, ama yine de kaçak çok elbette.
Burada bize de görev düşüyor. Biz de vatandaş olarak bu durumu suistimal etmek, yerleştirmemek için elimizden geleni yapıyoruz. Reçetesiz ilaç almaya devam ediyoruz. İyi tarım uygulaması yapmıyoruz. İlaçların dozuna, yurt dışına gönderilecekse o ülkedeki kalıntı değerleri limitlerine ve hangi ilaçların kullanılabileceğine hiç dikkat etmiyoruz. Bir ilaç bizde ruhsatlı olsa da ürünün gittiği ülkede ruhsatlı olmayabilir. Kullanılan etkili madde, o ülkenin kalıntı limiti listelerinde yer almıyorsa, bulunan en ufak miktar çok riskli olarak kabul edilir ve ürün ülkeye sokulmaz. Bu durumda ihracatçı sözleşmeli üretim yapacak ve hangi ülkeye ürün satacaksa oradaki kalıntı listelerini düzenli, günlük takip edecek. Ya da sözleşmesiz üretim yapan bir çiftçiyse ürününü iyi tarım uygulamalarına göre üretecek ki sorun çıkmasın.
Bayiye gidip ilacı alıvermek, eş dost tavsiyesine göre atmak kolay geliyor. Bulgaristan' dan kaçak getirilmiş streptomisinlerle armut ağaçlarının ateş yanıklığına karşı ilaçlandığını, bu yüzden meyvelerde aşırı streptomisin biriktiğini, analizlerle kalıntının tavan yaptığını biliyoruz.
Şimdi kim suçlu? Bunu getirenler de çiftçiler üstelik, otobüste gelirken getiriyor veya getirtiyorlar. Nereden biliyorsun diye soruluyor, okudum, söylediler gibi cevaplar... Ona göre streptomisin tarım ilacı değil, antibiyotik. O meyveyi kendi evladı da yiyor ve antibiyotik direnci oluşturuyor. Bir yıldır armut yemiyorum, yedirmiyorum bu yüzden.
Kimyasal ilaç üreten dünya devlerinin biyolojik preparatların üretilmesini engelledikleri veya istemedikleri konusunda söylenenler de var.
Preparatların az sayıda ürüne ruhsatlı olması konusuna gelince, geçenlerde çok sayıda ilaç firması temsilcisi ile birlikteydik. Ruhsata tabi ürün azlığından söz ettik. Hepsi masraftan, ruhsatlandırma maliyetinin yüksekliğinden söz ediyorlar. Bürokrasiden şikayet eden de var ama ana konu maliyet. Firma ürününün nasıl olsa biliniyor ve kullanılıyor olmasına güveniyor. Haklı da çıkıyor, biz de alıp kullanıyoruz, onlar da rahat rahat para kazanıyor.
Bu başlıkta adı sık sık geçen Delfin’in sitesine bakın, iki ürüne ruhsat almış, dünyada kullanımı diye de başlık açıp çiftçiyi ruhsatsız kullanıma teşvik etmiş. Bunun yerine para zaman emek harcayıp diğerlerine de ruhsat alsa ya... Bir ürüne ruhsat alan diğerine de kolay alır, bağa ruhsat alan zeytin denemesini de kurdurur, etkili madde ilk kez ruhsat alacak değil ki.
Haydi gelin hep beraber Agrikem firmasını mesaj bombardımanına tutalım, Delfin WG' nin bağda salkım güvesi ve domateste yeşilkurttan daha fazla etmene ruhsatlanmasını isteyelim. Bu konuda baskı oluşturalım.
Bakanlığa, tarım il müdürlüklerine sık sık şu derdim var, ruhsatlı ilaç yok diye bilgi ve dilekçe verelim. Biyopreparatların kullanımı ve ruhsatlanması ile ilgili baskı unsuru olalım. Hastalık ve zararılarla savaşta biyolojik mücadele yöntemlerinin yaygınlaşmasını sağlayalım. Ama, duyduk duymadık her tavsiyeye itibar etmeyelim, araştıralım, soralım, öğrenelim, içeriği bile belli olmayan illegal ürünlerin kullanılmasını teşvik etmeyelim. Biyolojik savaş çok önemli ve etkili bir konu, gelecekte dünya savaşları da bu şekilde olacak. Ne olduğu ve yıllar sonra etkisinin ne yönde olacağı belirsiz mikroorganizmalara karşı tetikte olalım.
Yönetmeliklerde birçok aksak yön var. Hantallık var. Örneğin, bitki koruma ürünlerinin ruhsatlandırılması hakkında yönetmelikteki bir madde şöyle
ğ) Türkiye'de ilk kez ruhsatlandırılacak aktif maddeli bitki koruma ürünleri mutlaka Avrupa Birliği veya G8 ülkelerinden birisinde ruhsatlı olmalı veya ilacın ruhsatlı olduğu ürünlerin üretiminin yapıldığı ülkenin Dünya’da en büyük ilk üç üretici ülkeden biri olması gerekir.Çok sevgili bir meslektaşım bu madde ile ilgili bakanlıkta uğraşıp duruyor. Çünkü bu aktif madde daha önce hiç ruhsatlanmamış ve bir Türk buluşu. Ne olacak şimdi, işin peşini bırakacak mı arkadaşımız, hala çalışıyor, didiniyor. İşte bu yüzden herkes bu işlerin kolay olduğu Bulgaristan gibi Avrupa birliği üyesi ülkelere gidip çalışma yapma gayretinde hepsini biliyoruz.
Biyolojik savaşla uğraşan çok sevgili hocalarımız ateş yanıklığı hastalığı için bir biyopreparat elde ettiler (2004) Üretimi ve çiftçinin eline geçişi 2 seneyi bulur dendi, sonuç: ürün hala piyasada yok.
Hepimiz aynı taraftayız, hepimiz daha az kimyasal kullanılan, daha temiz bir dünya, temiz daha sağlıklı gıda, daha temiz bir çevre hayal ediyoruz.
Boşverin yasaları, yönetmelikleri takmayın, deyip devlet- çiftçi- mühendis, ilaç firması, bayi herkes bildiğini mi okusun ( ki zaten şu anda böyle değil desek gözümüz kapalı demektir), çiftçi canının istediğini uygulasın, ürünlerimiz yurt dışından dönsün de iç piyasaya sürülsün biz zehirlenmeye devam mı edelim, gübre diye topraklarımıza ne idüğü belirsiz mikroorganizmalar mı bulaşsın, ilaç firmaları oh nasıl olsa bir ruhsatım var diğerine para harcamayayım mı desin, bayi boşver reçeteyi ben sattığım ilaca bakarım, yazdırırım birine reçete mi desin vs. vs. Yoksa bu konuda tespitlerimizi belirleyelim, kamuoyuna mı duyuralım, konu ile ilgili çalışan meslek örgütleriyle mi görüşelim de sesimizi duyuralım? İnanın ben de bireysel olarak sıkıntı duyuyorum.
Şimdi söyleyin ne yapalım?
MeyveliTepe
29-10-2009, 18:46
Mine hanım,
Detaylı yanıtınız için çok teşekkür ederim. Pek çok şeyi daha anlaşılır hale getiriyor.
Her şeyden önce, teyid etmek isterim ki aynı taraftayız. Sağlıklı doğa, temiz çevre, çocuklarımızdan ödünç aldığımız dünyayı daha kötü teslim etmeye engel olma gayreti ve endişesini taşıyoruz.
Özel olarak ruhsatlar, ilaçlar, uygulamalar vs. konusuna çok değişik bakış açılarıyla bakmak mümkün. Siz de, aldığınız eğitim, deneyiminiz, ilgili iletişimleriniz ve içinde bulunduğunuz uğraşlar penceresinden bakıyorsunuz. Oradan bakıldığında görünen aynen sizin de detaylı olarak anlattıklarınız. Pek çok sorun, pek çok açık nokta ve zorluklar.
Babam zirai mücadeleciydi. Genç sayılacak bir yaşta kaybettim. Uzun yıllar iç içe olduğu zehirlere bağlarım hep.
Anlattıklarınız bana göre bir sistem sorunu. Bulunulan yerden bir çözüm arandığında bazen iyi işleyebilir, tutarlı çözümler görülmez. Bunun için bir, bazen birkaç adım geri çekilip tekrar bakmak gerekir. O zaman görülen alan da genişlemiş olur. Varsa yeni çözüm alternatifleri de belirmeye başlar.
Konuya dönersek, sizin de belirttiğiniz gibi, firmalar, ürünleri başka ülkelerde ruhsatlı olsa bile (ki, bu zaten gerekiyormuş), her bir zararlı ve bir konukçu için ayrı ayrı müracaat edip, belli bir maliyete de katlanarak ruhsat alacaklar. Sermaye gücü yeterli olan ve bu ruhsat için yaptıkları masrafı kısa sürede amorti edip kar sağlayabilecek olanlar bunu yaparlar. Yani her bir ruhsat müracaatının arkasında sermaye ve "fizibilite" hesabının bulunması gerekir.
Bu anlamda bir iş adamının bir yere fabrika kurup kurmama sürecinde yaşananların hepsi bu mekanizma için de gerekir.
Firmaların yapılarına baktığımızda, genelde, çok çeşitli ürüne sahip olan global şirketlerin bunu yapabildiğini görürüz. Nitekim örneğini verdiğiniz (ğ) maddesinde sözü edilen AB ve G8'lerin en büyük üç firmasının hangi firmalar olabileceği kolayca listelenebilir. Bunların sadece sentetik ve zehir üreticisi firmalar olması kuvvetle muhtemel.
Şimdi konuya bir de başka açıdan, çiftçi ve tüketici açısından bakmaya çalışalım. Tüketici, nihai olarak talep eden, bu talep karşılığında üretilenleri alıp tüketenlerdir. Normalde zincirin en belirleyici halkası olması beklenir. Ancak, tüketicinin organize olmaması, tutarlı ve doğru, bilgiye dayalı tüketim bilincinin yaratılamaması sonucunu yaratır. Bu sebeple de her türlü bilgi kirliliğine, yönetilmeye ve yönlendirilmeye açıktır.
Kalıntı bırakan pestisitlerle ilaçlanmış ürünlerin tüketicinin tercihi olmaması gerekirdi. Ama tüketici gözle göremediği kalıntıya sahip bu ürünleri tükettikten hemen sonra ölmediği ya da hastalanmadığı sürece sorun yok. Gerisi kolayca yönetilebilir. Kurumlar, devletler kalıntı limitleri koyarak tüketicinin hemen ölmemesini ya da bu sebepten olduğu belli olacak şekilde hastalanmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Bir anlamda kalıntılı gıdanın resmileştirilmesi demektir bu (Aynen GDO konusunda olduğu gibi). Oysa zehirin azı çoğu olmaz ve kullanıldığında kalıntı mutlaka vardır.
Bunları sistemin işleyişinin ana kriterlerini özetleyebilmek için yazmaya çalıştım. Bu konu da tüm diğer sektörlerde olduğu gibi ekonomi ve iktisatın bilinen kurallarıyla çalışır. Sermaye yönetimi, kar ve karlılık ile ilgilidir. Yasalar, yönetmelikler de buna göre şekillenmiştir. Bu çerçevede davranılması, tüketicinin de bu çerçevede beslenmesi gerekir. Delfin'in firması, aslında ürününün etkili olduğu diğer zararlı ve konukçu ikilisi için ülkemizde ruhsat almamış, çünkü bunu ekonomik görmemiştir. Biz ne yaparsak yapalım, firma maliyetini kurtarıp tatmin edici bir kar hesabını görene kadar da böyle bir girişimde bulunmayacaktır.
Bir de çiftçinin açısından bakalım. Çiftçi, tüketiciye en yüksek fiyata satabileceği ürünün peşindedir. Bunun için her şeyi yapar. Çünkü ne yaparsa yapsın zaten maliyetini zor kurtarmaktadır (o da şanslıysa). Bizim zeytin bahçesinde olanlar herkesin gözünün önünde cereyan etti. Önce inanmadılar bu kadar iyi sonuç alındığına. Sonra hesap yaptılar. 16 liraya alınan zehir hala çok ucuz. Seneye de zehir atacaklar ağaçlarına. Hoş bu sene hem zehir attılar hem de zeytinleri kurtlu oldu. O da ayrı bir mevzu.
Sistem öyle bir örülmüş ki, bir kaç adım geri çekilmeden, içinden çıkılması olanaksız.
Ne olabilirdi? Söz gelimi Delfin. Aktif maddesi BTK bakterisi. Ruhsat mekanizması firmaya ve markaya göre değil de içeriğe göre çalışsaydı, içerik tüm bilinen etki mekanizmasıyla birlikte ruhsatlansaydı. Hatta ilgili kurumlar, sektörel ekonomi mekanizması dışında davranıp, bir firmanın gelmesini beklemeden içeriğe ruhsat verselerdi, bir firma bir ürünle geldiğinde sadece içerik uyumluluğuna bakılsaydı olmaz mıydı? Elbette bunun için ilgili kurumların ilgili uzmanlarının, dünyada neler olup bittiğini izleyen gerçekten uzman olmaları da gerekirdi. Fakat daha da önemlisi, ekonomi kurallarının tüketicinin neyle nasıl besleneceğine karar verir durumda olmasında biricil etken olmasının da ortadan kalkması gerekirdi.
Bir de bizler gibi marjinal "üretici-tüketiciler" var. Ne pahasına olursa olsun, limitin altı üstü farketmez, zehirden uzak durmaya çalışanlar. Kendi adıma, ezbere bildiğim organik olmayan tek bir ilaç adı (ne diye ilaç denir bilmiyorum) yok. Oysa babamın kutular dolusu "ilaç" broşürleri yakın zamana kadar evdeydi.
Yukarıda biraz uzunca yazdığım mekanizmalar karşısında ne yapmalıyız? Ya hiç bir mücadele yapmayıp teslim olmalıyız, üretici olmak senin neyine deyip manavdaki armutlara seyirtmeliyiz. Ya da, her türlü ilgili bilgiyi bulup yorumlamalıyız. Elbette çok hata yapmak da mümkün. Fakat bir noktada insan, hiç olmazsa kendi yaptığım hataya razı olmak, başkalarının benim adıma yaptıkları hatalara razı olmaktan yeğdir diye düşünüyor.
Bu açıdan bakıldığında, söz gelimi bir şekilde BTK bakterisinin ne olduğunu ne işe yaradığını Türkçede bulunmayan yayınlardan anlamış, pek çok çapraz araştırma ile doğrulamış, küçük deneylerle de görmüş isem, malum mekanizmaların ruhsatının bağlayıcı olma gücü de azalıyor. O zaman diyorum ki, "mikrop mikropluğunu yapacak, ne bilsin kendisi için yazılı ruhsatta ne yazdığını" :)
Mine Pakkaner
29-10-2009, 20:03
...Nasıl oluyorda bizim gibi bir zeytin ulkesi bu kadar basit fakat etkili bir urunu tanımıyor cevabı sanırım basit hangi organik ilac kolay ruhsat almıs **** fiyatı ucuz tutulup desteklenmis ki...
Ayhan Bey, inanın hiçbir firma kaolin için sizin deyiminizle organik ilaç olarak ruhsat almaya bile kalkmamıştır. Kaolin film tabakası oluşturma özelliğinden dolayı sekonder etki olarak bitki koruma ajanı etkisi göstermekte. Ama bu yönünü rusatlandırmaya dediğim gibi kimse başvurmamıştır. Devlet kendi kendine mi ticari ürün yaratıp ruhsat versin? Böyle bir işleyiş yok. O zaman arap sabununa da (ki yurt dışında zirai mücadelede insecticidal soap olarak bilinir), beyaz alkole ve sarımsağa da ruhsat alınsın.
Ayrıca kimyasal veya organik hiçbir ilaç devlet tarafından desteklenmemekte veya ruhsat işlemlerinde özel kolaylık sağlanmamaktadır.
Kaolinin ülkemizde tanınmasına gelince, dünyada da tanınması çok eski değil. Bu yönü ile kullanımı çok çok eski de değil. Yani biz çok geriden takip etmiyoruz olayları. Ürün ticari preparat olarak 2002 de Amerika ve Kanada' da güneş yanığı zararını önlemeye kullanılmaya başlandı. Bu arada zararlılardan koruyucu etkisi de gözlendi.
2003 yılında bir firma ülkemize getirip elma bahçelerinde denemeye başladı. Deneyenler arasında zeytincilik araştırma enstitüsünden tutun da bağcılardan narcılara, akademisyenlerden çiftçiye pek çok kişi ve kuruluş var. Firma pek çok kez fuarlara katıldı diye biliyorum. Ürünü hakkıyla duyuramamış olmasında eksik bir pazarlama stratejisi vardır. Bir de şu var, ürün yıllardır biliniyor olsa da çiftçi sadece şahsi tecrübelerinin sonuçlarına, uygulamanın kendisine maliyetine yani cebinden çıkacak paraya veya Meyvelitepe gibi lider çiftçilerin uygulamalarına inanıyor.
Bundan sonra forumumuzu okuyanlar vesilesiyle siz kullanıcıların olumlu tecrübeleri sayesinde ürünü kullananların hızla artacağına emin olun.
Mine Pakkaner
29-10-2009, 22:12
Bu arada biyolojik savaş konusu ile ilgilenen üyelerimize bir kitap tavsiye etmek isterim. Sn. Prof. Dr. Tayyar Bora ve Sn. Prof. Dr. Hatice Özaktan'ın birlikte yazdıkları " Bitki Hastalıklarıyla Biyolojik Savaş" kitabını edinmelerini öneririm. Kitabı şu adresten de temin etmek mümkün.
http://www.ugurer.com/icindekiler/t3735.asp
Halil Önen
30-10-2009, 13:03
Haydi gelin hep beraber Agrikem firmasını mesaj bombardımanına tutalım, Delfin WG' nin bağda salkım güvesi ve domateste yeşilkurttan daha fazla etmene ruhsatlanmasını isteyelim. Bu konuda baskı oluşturalım.
..........
Bakanlığa, tarım il müdürlüklerine sık sık şu derdim var, ruhsatlı ilaç yok diye bilgi ve dilekçe verelim. Biyopreparatların kullanımı ve ruhsatlanması ile ilgili baskı unsuru olalım. Hastalık ve zararılarla savaşta biyolojik mücadele yöntemlerinin yaygınlaşmasını sağlayalım. Ama, duyduk duymadık her tavsiyeye itibar etmeyelim, araştıralım, soralım, öğrenelim, içeriği bile belli olmayan illegal ürünlerin kullanılmasını teşvik etmeyelim. Biyolojik savaş çok önemli ve etkili bir konu, gelecekte dünya savaşları da bu şekilde olacak. Ne olduğu ve yıllar sonra etkisinin ne yönde olacağı belirsiz mikroorganizmalara karşı tetikte olalım.
.........
Şimdi söyleyin ne yapalım?
Sevgili Mine hanım,
verdiğiniz bilgiler ve uyarılar çok yerinde ve teşekkür ediyoruz.
Biz yıllardır üzümde ve hala öyle bordo bulamacı, kükürt dışında kimyasal ilaçlar kullanıyoruz.
Mikrobiyal gübre ve ondan beklediğimiz ilaç etkisi beklentisi ile bu ürünlere yöneliyoruz ki sebebi kimyasallardan bıktığımızdandır.
Ayrıca bu ilaçların uzun etkisininin sonuçlarını gören bir kuşağız ve arayış sebebimiz de budur.
Sevgili Meyveli tepenin babasını için verdiği talihsiz örneği ben bu yaz yaşadım.
Akciğer hastalıkları, karaciğer kanseri ve damar hastalıkları, kalp hastalıkları sadece babamın başına gelenler değildi.
Küçüçük köyümde ve çevre köylerde bağcılıkla uğraşmış her ihtiyar birey bu sebeblerle ya hastalar ya da öldüler.
50 yaşın üzerinde olduğumdan biliyorum ki bizden önçe kuşak bu kimyasalları hiç bir koruma almadan öylesine kullandılar onlara acılı bir ihtiyarlık yaşattı ve hala yaşatmakta..
İnanın bağcılık yapmayanlar hala sağlıklı yaşarken diğerleri hep gittiler ya da hastanelerden beri gelemiyorlar.
Çok şaşırtıcı değil mi hepsinin eşlerinin hala yaşıyor olması?
İşte bundandır biz ve daha genç kuşağın alternatif arayışları.
Bu yıl domateste ve deneme amaçlı asmada mikrobiyaller kullandık.
Bazı mevve ağaçlarında da deneme amaçlı kullandık.
Biz mikrobiyalleri yoğurdun içindeki bakteri benzetmesiyle değerlendirdik. Ve kullanılmasında sakınca görmedik.Elbette uzun yıllar sonraki sonuçlarını bilemeyiz ki, kim bilebilir ki...? Bilime ve bilim adamlarına güvenmenin dışında ne yapabilir ki?
Sizde İzmirli' siniz bilirsiniz zeytinde genelde ilaç kullanılmaz ve en büyük zararlı zeytin sineğinden kalan sağlar bizim olur.
Bu yıl 1000 e yakın genç zeytinde kaolin kullandık ve buna bazen de delfin karıştırarak kullandık.
Üzümde salkım güvesi delfinin etkisini görünce buna dayanarak zeytin sineğinde kullandık ilaç üzerinde belirtilmemesine rağmem başarılı da olduk.
Kaolinin koruyucu özelliğinden, hatta her çiftci gibi ilaç etkisinden yararlanmak beklentisi ile delfinin de yardımıyla kimyasallardan uzak bu yıl zeytin ürettiğimizi düşünüyoruz. Ve bundan da mutluyuz.
Burada bu sayfada yardımcı olan tüm dostlara, özellikle sevgili meyvelitepe' ye ve bu fırsatı veren ağaçlar. net' e çok teşekükkür ediyoruz.
Artık günümüzde hiç bir karşılığı olmadan bu kadar bilgiye ulaşmak mümkün değil.
Eğer bilgi bir güç ise bu güçü ve sayıyı organize etmek bu site için zor olmasa gerek diye düşünüyoruz ve her türlü protestoya ve desteğe hazırız.
Ayrıca mikrobiyallere yönelmemizin bir başka sebebi, uygulandığında hedef zararlıyıyı tamamen oratadan kaldırması yani zararlının buna karşı savunma mekanizması geliştirememesi bilgisine de dayanıyordu.
Eğer bu doğruysa, kullandığımız kimyasallara karşı direnç gösteren iki üç kuşak sonra daha güçlü şekilde karşımıza çıkan zararlıya karşı bir başka kimyasal kullanma zorunluluğunun ortadan kalkmasıdır.
Bu bir kısır döngü ve tam bir sömürü düzeni ise bu kadar büyük devletlere ve onların dev kimyasal ilaç şirketlerine karşı bu kıskaçtan nasıl kurtulunur bilemem.
Bizim yapmaya çalıştığımız bireyseldir ve bu acımasız sistemin bir yarığından sızma çabasıdır.
Saygılar
MeyveliTepe
30-10-2009, 22:31
Halil bey teşekkürler. Sayfalarca yazsam anlatamayacağım yalınlıkla, çiftçi ve tarım girdilerinin tüketicisi penceresinden anlatmışsınız.
Benim kaolin kiline ulaşmam ilginçtir. Geçen yıl bahçede sadece neemazal kullanmıştım. 5 litre neemazal'a rağmen kalamata (Karamürsel-su) çeşiti %25, Samanlı ise %5-7 gibi bir oranda kurtlu olmuştu. Buna rağmen baharda fiyat sorduğumda neemazal fiyatının daha da fahiş bir noktaya geldiğini gördüm ve bunun başka bir yolu olmalı diye 3-4 günlük bir araştırmaya giriştim. Türkiyede daha önce kaolin kilinin çeşitli kurumlar ve şahıslarca bu sebeple denendiğinden haberdar değildim. Nitekim Türkiye'den tek bir rapora dahi rastlamadım.
İşin daha da tuhafı, daha önce leonardit alımı sebebiyle kaolin kili satan firma ile iletişim kurmuştum. Firma bana ürünlerini anlatırken kaolin kilinden güneş yanıklarını önler vs. diye bahsedip geçmişti. Ben de, Adanada olsaydım düşünürdüm diye ürünü lazım olmayacaklar arasına atıvermiştim.
3-4 günlük araştırmada nelere ulaşmadım ki. Kaliforniya üniversitesinin üç yıllık pahalı ve karşılaştırmalı araştırmaları, bir sürü bilimsel makale, sempozyum bildirileri ve başka pek çok şey. Üstelik sadece zeytin için de değil. Meyve üzerine konup, kabuğu delerek kabuk altına yumurta bırakan her türlü meyve sineği ve bu tür zarara maruz kalan her meyve için.
Evet, bulduğum belgelerden anladığım kaolinin zararlı yönetiminde aktif kullanımı 2002-2003 yıllarından sonra. Aslında çok yıllar önce, 1920-1930 yıllarında denenmiş. Başarılı bulunmamış. Bunun da sebebi partiküllerin boyutu ile açıklanıyor. Büyük boyutlu partiküllerin arasına girebilen zararlı yumurta bırakmak suretiyle zarar vermeye devam etmiş. 2000'li yıllarda Engelhard isimli firmanın, uyguladığı bir teknikle partikül boyutlarını 2 mikronun altına indirebilmesi durumu tamamen değiştirmiş. Pek çok araştırma ve olumlu sonuçlardan sonra OMRI listesine girmiş.
Bu bilgilere ulaştığımda düşünmüştüm, bu kadar etkili bir şey ise neden ülkemizde bilinmiyor diye. Daha doğrusu iki ihtimal vardı. Ya bilinmiyordu, ya da açıklanmıyordu. Mine hanımın sözünü ettiği denemeler yapılmış olduğuna göre bilinmemesi imkansız. Burada da iki ihtimal var. Ya denemeler başarılı sonuç vermedi, ya da başarılı olmasına rağmen açıklamaya gerek görülmedi. Denemelerin başarısız bulunmuş olmasına ihtimal vermiyorum. Geriye kalan açıklanmasına gerek görülmemesi.
Kimsenin ruhsat, tescil almak için uğraşmadığını varsayalım (ki firma çok uğraştığını, başaramadığını söylüyor). Bu denemelerin sonuçları ne olmuştur. Bu yayınlar yayınlanmış mıdır, yayınlandıysa nerededirler bilinmez. İndekslere girmediği için varsa da bulunmaları çok zor.
Oysa memleket iyi kalite kaolin yataklarıyla dolu. Eksik olan 2 mikron boyutunda ve en az %95 saflıkta üretebilmek.
Bir an için şöyle düşünelim. Diyelim ki, 2005 yılında kaolin kilinin zeytin sineği (veya diğer meyve sinekleri) zararını önlemede başarılı bulunduğu herkesin ulaşabileceği makalelerle yayınlansaydı, Tagem'in tavsiye veya talimatları içine girseydi, ziraat okullarında adı geçseydi, işlevi anlatılsaydı, çiftçi eğitimi adı altındaki muhtelif talimatlarda tavsiye edilseydi, ilçe ziraata gidip zeytin sineği ilacı için reçete istendiğinde zehir yerine "kaolin at muhterem çiftçimiz, ne gerek var zehire" denseydi ne olurdu? Bu çok mu zordu? Mevzuat mı uygun değildi? Bürokrasi mi bunu engelliyordu (hala engelliyor olmalı)?
Böyle şeyler yapılmış olsaydı muhtemelen son üç yıl içinde tonlarca daha az zehir kullanılmış olunurdu.
Bazen dehşete düşüyorum. Benim gibi, mesleği ziraat bile olmayan, küçücük bahçesinde gönül eğleyen birinin misyonu bu olamaz. Hasbelkader öyle bir sonuç çıkıyorsa, bir yerlerde büyük yanlışlar aramalı.
çiftçi eğitimi adı altındaki muhtelif talimatlarda tavsiye edilseydi, ilçe ziraata gidip zeytin sineği ilacı için reçete istendiğinde zehir yerine "kaolin at muhterem çiftçimiz, ne gerek var zehire" denseydi ne olurdu? Bu çok mu zordu? Mevzuat mı uygun değildi? Bürokrasi mi bunu engelliyordu (hala engelliyor olmalı)?
Sevgili meyvelitepe iyi niyetli art niyetsiz düşüncelerinize katılmamak mümkün değil.
Prosüdür gereği ruhsatlandırmamış bir şeyi ehliyetli kişiler tavsiye öneri olarak sunamazlar, sunarlarsa da onlara olan güvenirlik sarsıntı geçirir, sunmaları da doğru değildir. Kendimizi onların yerine koyalım, her kulaktan duyduğumuz bir şeyi tavsiye edebilirmiyiz.
Veya niye ruhsatlandıralamamış diye düşünelim, mutlaka ucunda ya maddiyata dayalı bir çıkar bulamadılar ya da birilerini bulup araç verip alamadılar, veyahut iyi araştırılıp test edemediler.
Asıl önemlisi ilaç firmalarımı engelledi...
Başka türlü zehir satamayacaklar... Bir tek kaolin kilinden gelen gelir onların midelerini doyurmaz.
Zeytinlibahçe
31-10-2009, 07:29
sn Mine hanım yazınız ve tavsiye ettiginiz kitap icin tesekkurler mutlaka temin edecegim
-Yıllarca once hobi olarak basladıgım ilk zeytin bahcemizi tesis etmek uzere izmir de bulunan saygın bir kuruma dogal yetistiricilik ve mucadele icin basvurmustum ilk sorulan tarlanız nerede yoldan kac km uzakta,her yerde olmaz,her hayvan gubresi olmaz dogal otlarla beslenecek gibi beni sogutan yaklasımlardı oysaki ben organik sertifikası almayacaktım ki ne kadar dogal yaparsam kardır diye dusunuyordum,yinede son anda bana tavsiye edilen onlarca cuval kimyasal gubreyi satın aldıgım halde kullanmaktan son anda vazgecmistim
-is zaralılarla mucadeleye geldiginde ise caresis kalmıstım her kimyasal uygulamayı istemeyerek yaptım/yaptırdım yakın cevremin guvenlik onlemlerini tam olarak almalarını sagladım,diger bahce ve tarlalardaki koylulerin uygulamalarını ise dehset icinde halen izliyorum,yıllarca kimyasal tankerlerde gemi kaptanlıgı yaptım guven icinde yaptım personelime yaptırdım bunları bilmek bazen acı veriyor,tarlalardaki insanlarda ne yeterli guvenlik onlemi var nede akut/ kronik etkilerini bilen var. sanırım bu misyon birilerinin olmalı***
-bu sene hersey cok farklı oldu sn Meyvelitepe yi tanıdım,agaclar net i ögrendim kaolini uyguladık basarılı olduk.YAPTIK OLDU.
-bir onceki yazım aslında eksik oldu zeytinlerimizi kaolin korurken bu kadar iri ve guzel olmalarının en buyuk sebeblerinden biride EMA dır,kendimiz aktive ettik cok da ucuza geldi.
-sn dogasever cok da mutevazi olmanıza gerek yok sanırım kaldırdıgınız yazınız bence tam bu bolume uygundu zeytindeki solgunluga iyi geldigini bende burdan ogrendim
-artık bahcemizde keyifle dolasıyoruz
selamlar
a.d
sn Mine hanım yazınız ve tavsiye ettiginiz kitap icin tesekkurler mutlaka temin edecegim
-Yıllarca once hobi olarak basladıgım ilk zeytin bahcemizi tesis etmek uzere izmir de bulunan saygın bir kuruma dogal yetistiricilik ve mucadele icin basvurmustum ilk sorulan tarlanız nerede yoldan kac km uzakta,her yerde olmaz,her hayvan gubresi olmaz dogal otlarla beslenecek gibi beni sogutan yaklasımlardı oysaki ben organik sertifikası almayacaktım ki ne kadar dogal yaparsam kardır diye dusunuyordum,yinede son anda bana tavsiye edilen onlarca cuval kimyasal gubreyi satın aldıgım halde kullanmaktan son anda vazgecmistim
-is zaralılarla mucadeleye geldiginde ise caresis kalmıstım her kimyasal uygulamayı istemeyerek yaptım/yaptırdım yakın cevremin guvenlik onlemlerini tam olarak almalarını sagladım,diger bahce ve tarlalardaki koylulerin uygulamalarını ise dehset icinde halen izliyorum,yıllarca kimyasal tankerlerde gemi kaptanlıgı yaptım guven icinde yaptım personelime yaptırdım bunları bilmek bazen acı veriyor,tarlalardaki insanlarda ne yeterli guvenlik onlemi var nede akut/ kronik etkilerini bilen var. sanırım bu misyon birilerinin olmalı***
-bu sene hersey cok farklı oldu sn Meyvelitepe yi tanıdım,agaclar net i ögrendim kaolini uyguladık basarılı olduk.YAPTIK OLDU.
-bir onceki yazım aslında eksik oldu zeytinlerimizi kaolin korurken bu kadar iri ve guzel olmalarının en buyuk sebeblerinden biride EMA dır,kendimiz aktive ettik cok da ucuza geldi.
-sn dogasever cok da mutevazi olmanıza gerek yok sanırım kaldırdıgınız yazınız bence tam bu bolume uygundu zeytindeki solgunluga iyi geldigini bende burdan ogrendim
-artık bahcemizde keyifle dolasıyoruz
selamlar
a.d
KAolini bende uygulamak istiyorum ama ne zaman nasıl uygulucam bilmiyorum.. Biraz okudum ama kimse yazmamış şöyle yapın şu zamanda yapın diye..
Benim fidanlarım topraga ineli 1 sene oldu ama yaşları 3.. ZEytin sineğinden kurtaramıyorum.. NE zehir sıktıysak olmadı. Burda kaolini okudum umutlandım.. İnşallah faydalı olur. Ama şimdi kışa giriyoruz yağmur yağdığı zaman kaolin akar gider. ilkbahara doğrumu uygulanır ? **** nasıl yapıcaz kireçler gibimi ? Bi el atarsanız çok makbule geçer ya.. ZEvkle bakmak istiyorum ağaçlarıma. O fidanları çalı gibi görünce asabım bozuluyo. Bunca emek çaba bunamı layık diyorum ve içimden gelmiyo bişeyler yapmak.
Zeytinlibahçe
07-12-2009, 15:45
sn zopcuk selamlar
Aramıza hoş geldin
Evet uyguladık oldukca da başarılı olduk özellikle bu yıl ege de zeytin sinegi zaranın cok yogun yaşandıgı bir yılda bu başarıyı elde ettik.Cevremde zehir kullanarak bu mücadeleyi verenler bizim kadar iyi netice elde edemediler.Zeytin sinegi zararından korumasının yanında fidanlarınızın iyi gelişmesini de saglamış olursunuz
Yaklasık hazıran ayı ortalarına dogru(çiçeklerin tamamen dökülüp meyveler olustuktan sonra) birinci uygulamayı %5 olarak yapıyoruz.İkinci ve ücüncü uygulamaları % 2.5 olarak birer ay aralarla gerceklestiriyoruz.
Bu yıl kaolinle beraber delfin ve ema yı aynı anda kullanmayı düşünüyoruz.İlkbaharda ema ve delfin , taneler olustuktan sonra kaolin/ema/delfin olarak
Konuyla ilgili cok daha acıklayıcı bilgi ve uygulamaları önceki yazışmalarda okuyabilecegin gibi www.meyvelitepe.typepad.com ve www.orfeteknik.com.tr adresinden
sunguard olarak bulabilirsin.
Uygulamalarla ilgili herhangi bir sorun olursa memnuniyetle bu bölümde yardımcı oluruz
saygılarımla
Zeytinlibahçe
07-12-2009, 17:50
sn zopcuk
Muhtemelen fidanlarınız henüz zeytin vermedigi icin zeytin sineginin zararının ciddi boyutta olamayacagını düşünüyorum ,kelebek tırtılları vs.cok daha etkilemis olabilir
Tek sorun zararlılarda olmayabilir dikim şekliniz,bahcenin konumu,sulama(cok az veya cok fazla),besin ihtiyaclarını göz onüne almalı.İlk yıllar yeterli kök gelişimi olmadıgından cok iyi bakmak gerekir,fidanlarınızın bir resmini ve detaylı bilgi eklerseniz bu bölümde size muhakkak yardım edilecektir
saygılarımla
Dogasever
07-12-2009, 19:56
-sn dogasever cok da mutevazi olmanıza gerek yok sanırım kaldırdıgınız yazınız bence tam bu bolume uygundu zeytindeki solgunluga iyi geldigini bende burdan ogrendim
Sayın Ayhan Kaptan,
Hangi yazıyı kaldırdıgımı hatırlamıyorum gerçekten, hatırlatırsanız yazıyı yeniden koyabilirim. Selamlar
Dogasever
07-12-2009, 20:06
Bazen dehşete düşüyorum. Benim gibi, mesleği ziraat bile olmayan, küçücük bahçesinde gönül eğleyen birinin misyonu bu olamaz. Hasbelkader öyle bir sonuç çıkıyorsa, bir yerlerde büyük yanlışlar aramalı.
Sn Meyvelitepe,
Sizin evinizin bahçesi küçüçük olabilir ama bence bu kadar yararlı çalışmalar yapmanızın nedenini gönül bahçenizin büyüklüğünde aramalısınız.
Zeytinlibahçe
07-12-2009, 20:23
sn dogasever
selamlar
ema nın zeytin de solgunluga karşı kullanımı ve başarısı hakkındaki yazıydı,etkin mikroorganizmalar başlıgı altındaki yazıların sıkı takipcisi olmama ragmen bu başlıgı da ilgilendirdiginden zaman zaman atıfta bulunulmasının faydalı olacagını düşünüyorum.
saygılarımla
Dogasever
07-12-2009, 22:27
Tamam Ayhan Kaptan,
En kısa zamanda, bu başlığa uygun zeytin solgunluğunda arkadaşların yaptıkları EM uygulamalarıyla ilgili bir yazı yazacağım. Hatırlattığınız için çok teşekkür ederim.
Selamlar ve saygılar
Bazen dehşete düşüyorum. Benim gibi, mesleği ziraat bile olmayan, küçücük bahçesinde gönül eğleyen birinin misyonu bu olamaz. Hasbelkader öyle bir sonuç çıkıyorsa, bir yerlerde büyük yanlışlar aramalı.
Yanlışları tabi ki arayıp sorgulamalıyız ama tarihte böyle değilmidir, çanakkale kurtuluş savaşını yapan koskoca osmanlımıydı, biri çıkıp bu misyonu yüklendi çok güçlü zorlu bir mücadele ile bunu kazandı.
Sizleride bu misyonunuzdan dolayı kutlarım sayın meyvelitepe, Bu kadar da mutevazi olmayın lütfen, emekleriniz ve paylaşımlarınız ortada, inşallah daha büyük zorluklarla karşılaşmayıp bu bizden saklanan ve ya nedense türk tarımına sunulmayan bu üründen türk tarımı yararlanır ve fayda görür.
Sayın meyvelitepe, kaolin kiliyle yaptığınız mücadele başlığımız da olan diğer zararlılarla mücadelede bir etkisi oldu mu, Zeytinin büyük zararlılarından olan pamuklu bite bir etkisi oldu mu? ve ya pabuklu bit ile nasıl mücadele ettiniz, bu konuda ki gözlemlemelerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Mücadeleyi yapan arkadaşlarımız, yazıları ile birlikte fotoğraflayıp anlatırlarsa çok daha iyi olur.
Zeytin sinegi zararından korumasının yanında fidanlarınızın iyi gelişmesini de saglamış olursunuz
Örneğin bu masajda yazılan fidanlarıda fotoğraflarlada görmek isteriz.
Zeytinlibahçe
08-12-2009, 06:48
sn lilium selamlar
sn meyvelitepe de bu konuyla ilgili düşüncelerini sanırım burada belirtecektir ,ben izninizle kendim bizzat gözlemledigim kaolinin calışmasıyla ilgili kısaca bilgi vereyim;
yaprak ve taneler üzerinde ince bir film tabakası ve bariyer oluşturarak zararlılar tarafından bitkinin tanınmasını engeleyip onlar için dogal itici-uygunsuz bir ortam oluşturuyor
Fidanlarınıza nekadar iyi bakarsanız bakın sizde bilirsinizki zeytinin sürgün verme zamanları belli normalde ilk baharda sürgün vermeye başlayan fidanlar haziran ortalarından itibaren sıcaklıgın artışıyla beraber gelişmelerini sonbahara kadar durduruyordu işte kaolin tam burada devreye girerek güneş ışınlarınının zararlı etkisinden koruyarak fotosentezi arttırıp yeni sürgünlerin devamını saglıyor
Bu yıl biz yaz ortası sürgün vermeyı durdurmuş agaclarımızda kaolin atıldıktan kısa bir süre sonra sürgün vermeye tekrar başladıklarını gözlemledik ,bunlar korumasız oldugu icin tırtılların zararlarına da acık düzenli kaolin uygulanabilecegi gibi kaolin/delfin kullanarak da bu engellenebilir.Gelişme ****** yapacagınız gübreleme/sulamayla paralellik gösteriyor
saygılarımla
MeyveliTepe
08-12-2009, 09:00
Sayın meyvelitepe, kaolin kiliyle yaptığınız mücadele başlığımız da olan diğer zararlılarla mücadelede bir etkisi oldu mu, Zeytinin büyük zararlılarından olan pamuklu bite bir etkisi oldu mu? ve ya pabuklu bit ile nasıl mücadele ettiniz, bu konuda ki gözlemlemelerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Mücadeleyi yapan arkadaşlarımız, yazıları ile birlikte fotoğraflayıp anlatırlarsa çok daha iyi olur.
Örneğin bu masajda yazılan fidanlarıda fotoğraflarlada görmek isteriz.
Pamuklu bit zeytin tomurcuktayken ortaya çıkan bir zararlı. O dönemde kaolin kili kullanılmıyor. Kaolin kilinde ilk uygulama zeytin taç yapraklarını döküp toplu iğne başı kadar ya da saçma tanesi kadar meyveleri gördüğünüzde yapılıyor. O dönemde birden artan sıcaklardan dolayı tane dökümünü engellemek istiyorsanız kaolin atmakta bir gün bile geç kalınmamalı.
Pamuklu bite karşı sadece basınçlı su kullanmıştım. O zamanlar yine yazıştığımızı hatırlıyorum. Çok bulaşık durumlarda önce basınçlı su ile zararlının yaptığı pamuksu bulaşıklık yıkanır, sonradan da neemazal gibi bir organik ilaç atılırsa sıfır zararla atlatılır. Bu zararlıda pamuksu tabaka zararlının koruyucusu oluyor. Bu sebeple pamuksu tabakayı yıkamadan atılacak ilacın bir etkisi de olmuyor. Bu tabaka yıkandığında ise zararlı savunmasız kaldığı için çoğu zaman başka bir şeye de gerek kalmıyor.
Kaolin ile ilgili araştırmalarıma zaman zaman devam ediyorum. Kaolin kili 1930-35 yıllarında denenmiş ve başarısız olmuş. Sebebi en fazla 20 mikron seviyesine kadar küçülebilen kaolin taneciklerinin arasına meyve sinekleri rahatça konup yumurta bırakabiliyorlarmış. 2002 yılında yeni bir teknolojiyle tanecik boyutu 2 mikronun altına indirilince durum değişmiş. Sinek taneye konduğunda kanat ve ayaklarının teması yüzünden tanecikler bir bulut gibi uçuşup sineğin duyu organlarına giriyor ve müthiş bir rahatsızlık veriyor, sineği hemen oradan uzaklaşmaya mecbur ediyormuş. Aslında zararlı bakımından bütün etki bundan ibaret. Elbette, kaolinin özgül ağırlığının çok düşük olmasının da önemi büyük. Aksi kalde parçacıklar yüzeyden kolayca havalanamayacaktı.
Kaolinin, bilinen ışın yansıtma, dolayısıyla ısı kontrolü, fotosenteze etkisi, zararlıların sevmediği bir ortam oluşturması gibi özelliklerinin yanısıra tarım için avantaja dönüştürülebilen başka özellikleri de var. Onlar hakkında da yeri geldiğinde söz ederim.
Kullanılan ürünlerin ruhsatlı olması vb. konuda yaptığımız yazışmalarda bahsetmiştik. Kaolinin ülkemizde zararlılara karşı kullanımı, ruhsat bir kenara ne devletin ilgili organları ne de ürünü satanlar tarafından dile dahi getirilmiyor. Oysa başka ülkelerde yadsınamaz bir şekilde organik tarım için ruhsatlandırılmış. Öyle ki, bazı zararlılara karşı etkisi zehirlerden kat kat üstün.
Pek çok sorgulamadan sonra anladığım, bu durum bilmemezlikten değil. İlgili kurumlar bu durumu biliyorlar. Gerisi için başka yorum yapmayayım.
Her ne kadar kaolin kilinin ayaklı reklam panosu durumuna düşmekten rahatsızlık duysam da, bu noktada bizlere görev düşüyor. Piyasada mevcut iki kaolin kili markasının (aynı kalitede bir üçüncünün de olduğu söyleniyor) az ya da çok satılması pek umurumda değil. Fakat insanımızın tonlarca zehire bulanmış gıda ile beslenmesi çok umurumda.
Resmi kurumları, enstitüleri, hatta organik tarım sertifikasyon kurumlarını dahi içine alan bir lobi bu konuda ısrarlı sessizliğini, pasif engelleyiciliğini devam ettirecekler. Organik ürünleri çok az sayıda insanın ulaşabileceği marjinal ölçekte tutmayı hedefleyen bu politika ancak bireylerin çabalarıyla aşılabilir görünüyor. İş artık önlenemez noktaya geldiğinde bu kurumlar sanki yeni keşfediyorlarmış gibi ortaya çıkıp bunu duyuracaklar. Çok sıkışırlarsa tumturaklı bahaneler de bulacaklar. Bir de kendilerine pay çıkaracaklar. Öyle olsun. O da önemli değil. Önemli olan bizlerin çabalarıyla zehir kullanımının yok edilmesini sağlamak olmalı.
myndospark
08-12-2009, 11:11
Evimde 3 adet zeytin ağacım var.Birinin taneleri büyük diğer ikisinin ise küçük.Küçük tanelileri yaz boyunca fazla sulayamadım.Acaba sulama ile ilgili olabilirmi?
Pek çok sorgulamadan sonra anladığım, bu durum bilmemezlikten değil. İlgili kurumlar bu durumu biliyorlar. Gerisi için başka yorum yapmayayım.
Yapınız sayın meyvelitepe, ben gerektiği yerde gerekli yorumlarımı yapıyorum, belki bir şeyleri dürtekler harekete geçiririz. Bu hantal tarım politikalarını belki harekete geçirmekte faydamız olur.
Her ne kadar kaolin kilinin ayaklı reklam panosu durumuna düşmekten rahatsızlık duysam da, bu noktada bizlere görev düşüyor.
Hiçte rahatsızlık duymayın aksine gururlanın.
Piyasada mevcut iki kaolin kili markasının (aynı kalitede bir üçüncünün de olduğu söyleniyor) az ya da çok satılması pek umurumda değil. Fakat insanımızın tonlarca zehire bulanmış gıda ile beslenmesi çok umurumda.
Kaolin kilinde marka ve ya kalite farklılığı varmı? varsa bu kaliteyi nasıl anlarız.
Resmi kurumları, enstitüleri, hatta organik tarım sertifikasyon kurumlarını dahi içine alan bir lobi bu konuda ısrarlı sessizliğini, pasif engelleyiciliğini devam ettirecekler.
Bundan hiç şüphem yok, biraz daha zehir satıp hem insanlarımızı zehirliyecekler hem topraklarımızı. Ülkeyi insanlığı düşünün insan sayısı azınlıkta, bundan dolayıdır ki her yerde her platformda söylemeliyiz anlatmalıyız. Bunun için ayaklı reklam panosuda olacağız, (Atatürkün dediği gibi istikbal göklerdedir) Gerekirse gökyüzünede yazacağız.
Organik ürünleri çok az sayıda insanın ulaşabileceği marjinal ölçekte tutmayı hedefleyen bu politika ancak bireylerin çabalarıyla aşılabilir görünüyor. İş artık önlenemez noktaya geldiğinde bu kurumlar sanki yeni keşfediyorlarmış gibi ortaya çıkıp bunu duyuracaklar. Çok sıkışırlarsa tumturaklı bahaneler de bulacaklar. Bir de kendilerine pay çıkaracaklar. Öyle olsun. O da önemli değil.
Düşüncelerini harfiyen bende düşünüyor harfiyen katılıyorum.
Önemli olan bizlerin çabalarıyla zehir kullanımının yok edilmesini sağlamak olmalı.
Halil Önen
08-12-2009, 13:46
Evimde 3 adet zeytin ağacım var.Birinin taneleri büyük diğer ikisinin ise küçük.Küçük tanelileri yaz boyunca fazla sulayamadım.Acaba sulama ile ilgili olabilirmi?
Sn. myndospark, hoşgeldiniz.
Tespiniz kesinlikle doğru. Susuz geçen günler taneyi beslenmez, sulamak şart.
(Konular derin, sorunlar karmaşık ve çözüm yol çabaları arayışı içinde ise, cevap; sorunuzun ekmek arası gitme ihtimaline karşı verilmiştir) :)
Halil Önen
08-12-2009, 13:52
Pamuklu bite karşı sadece basınçlı su kullanmıştım. O zamanlar yine yazıştığımızı hatırlıyorum. Çok bulaşık durumlarda önce basınçlı su ile zararlının yaptığı pamuksu bulaşıklık yıkanır, sonradan da neemazal gibi bir organik ilaç atılırsa sıfır zararla atlatılır. Bu zararlıda pamuksu tabaka zararlının koruyucusu oluyor. Bu sebeple pamuksu tabakayı yıkamadan atılacak ilacın bir etkisi de olmuyor. Bu tabaka yıkandığında ise zararlı savunmasız kaldığı için çoğu zaman başka bir şeye de gerek kalmıyor..
Burada pamuklu bite yakalanmadan önce ne yapılmalı?
Bu da tartışılmalı derim. Yoksa konuşuldu mu?
MeyveliTepe
11-12-2009, 19:17
Bizde o kadar az oluyor ki peşine düşme gereği duymadım. Bu zararlının yaşam döngüsünü incelemekte fayda var, bir şeyler çıkar herhalde.
Dogasever
20-12-2009, 12:01
Halil Bey pamuklu bit hakkında aşağıda biraz daha bilgi var. Belki sorunuzun yanıtı burada bulunabilir:
(Bilgilerin kaynağı Edremit Ziraat Odası olup, Sn Lilium tarafından da bu başlıktaki 40 nolu mesajda verilmiştir. Ben buraya ekledikten sonra farkına vardım.)
Ağustos böceğine benzeyen ve ondan daha küçük olan bu bit, hortumunu ağaçlardaki filizlere, çiçek tomurcuklarına ve saplarına sokup emer ve bu bit oldukça zararlıdır ve mücadele edilmelidir. Zeytin pamuklu biti, zeytin zararlıları içerisinde en önemlilerindendir. Bu bit, şekil itibariyle çok küçültülmüş ağustos böceğine benzer. 2-3 mm boyundadır. Kışı ergin olarak ağaçların kabuk ve çatlakları arasında geçirir. Mart sonu Nisan başında çiçek tomurcuklarının ve filizlerinin saplarına yumurtalarlar (Bu dönemde yapılacak EM uygulaması yumurtadan larva çıkışını büyük oranda engelleyecektir ve larva çıksa bile larvadan bite dönüşümü engelleyecektir. Buradan çıkan yavrular yaşama devrelerinde hortumlarını taze filizlere, çiçek tomurcuklarına ve saplarına sokup emerler. Bir yandan da bedenlerinden çıkardıkları ince, yumuşak, beyaz pamuk ile sırtlarını örerler. İşte müstahsilin dikkatini böcekten çok bu pamuk yığınları çekmektedir. Pamuklu bitin emdiği çiçek tomurcukları solar, kurur, meyve bağlamaz, ayrıca bu zararın yanında vücudu yapışkan bir tatlı madde çıkartır. Bu maddeye havadaki bazı mantarlarda bulaşır ve siyah renkli karal hastalığı meydana gelir. Zeytin pamuklu bitinin bilhassa baharı kurak giden veya ara sıra yağışlı, ara sıra güneşli geçen yıllarda zeytinliklerdeki zararı çok olur. Devamlı yağışlardan hoşlanmazlar ve fazla zarar yapamazlar. Bölgemizdeki hemen her zeytinlikte bulunur. Bilhassa sık dikilmiş hava almayan zeytinliklerde ve yıl da kurak gidiyorsa çok zarar yapar.
Dogasever
20-12-2009, 15:17
KURUMAKTA OLAN AĞAÇLARA ÖZEL UYGULAMA YÖNTEMİHastalığın tamamen yayıldığı ağaçlar artık ölüme doğru gitmektedir. Bu nedenle acilen müdahale edilmeleridir (alttaki resim).
Bu tür kurumaların başladığı ağaçlara uygulanacak olan EM miktarının normal şartların birkaç misli üzerinde olması gerekmektedir.
Kurumakta olan ağaçların kök çevresinde ağaçların büyüklüğüne göre 1-5 metre çapında olmak üzere ağaçların çaplarına uygun çaplarda havuz açılır. Açılan havuzlar 10-30cm derinliğinde olmalıdır. Bu havuzlara önce birinci su doldurulur. Sonra ikinci su ile birlikte EMA ilave edilir. Açılacak havuzların çapı, havuzlara doldurulacak birinci ve ikinci su hacimleri ve kullanılacak EMA miktarları yandaki çizelgede verilmektedir.
Örneğin, 40-50cm çapındaki kuruyan ağaç için ağacın kökü etrafında 5 metre çapında havuz oluşturulur. Bu havuza önce 400 litre su doldurulur. Toprağın suyun bir miktarını çekmesi beklenir ve yine 400 litre su içine 5 litre EMA ilave edilerek havuza doldurulur.
GENEL OLARAK ARAZİDE YAPILACAK UYGULAMALAREn alttaki çizelgede ise toprakta genel olarak yapılacak EM uygulaması verilmektedir. Daha fazla uygulama yapmanın hiçbir zararı yoktur!
Bizler, toprakları solgunluk hastalığının derecesine göre 4 sınıfa ayırdık:
I SINIF: İYİ TOPRAKLAR - Hastalığın görülmediğI bu topraklarda EM, koruma ve bol ve sağlıklı ürün elde etmek amacıyla kullanılır.
II. SINIF: NİSPETEN İYİ TOPRAKLAR - Zararlı mikroorganizmaların faaliyete başladığı topraklardır. Tek tük kuruma gözlenebilir. Mutlaka müdahele gerekir.
III. SINIF: ORTA DERECEDE KÖTÜ TOPRAKLAR - Bir dekarda 2-3 ağaç kurumuştur. Patojenler hızla toprağı esir almaktadır.
IV. SINIF: ÇOK KÖTÜ TOPRAKLAR - Bir dekarda 4 veya daha fazla ağaç kurumuştur. Tamamen patojenlerin istilası altındadır. Acilen müdahele gerektirir.
EM5+EMFPE uygulaması, her bir üründen 500 cc, 500 litre su ile seyreltilerek yapılmalıdır.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Uygulamaları akşam geç veya sabah erken saatlerde yapınız.
EM’yi su ile seyreltirken hiçbir şekilde zehir bulaşığı olan kap, holder, tanker, pulvarizatör kesinlikle kullanılmayınız. EM canlı ve yararlı bakteriler topluluğudur zehir bunları öldürür. Bu nedenle kullanacağımız ekipmanları daha önce zehir kullanmış isek mutlaka tertemiz yıkamalıyız.
EM ağzı sıkıca kapalı (Hava almayacak şekilde) ve güneş ışığına maruz olmayacak şekilde muhafaza edilmelidir. Buzdolabına konulmamalıdır.
Önerilen dozların altına düşülmemelidir.Hava ısısının 10 derecenin altına düştüğü zamanlarda uygulama yapılmamalıdır. Hava ısısı 10 derecenin üstüne çıktığı her zaman uygulama yapılabilir.
Dogasever
20-12-2009, 15:30
Yukardaki uygulama sonucunda yeni sürgünler büyümüş ve ölmemişler ve sağlıklı yaşamaya devam etmektedirler. Aşağıda resimleri varilmektedir.
Halil Önen
29-12-2009, 12:41
Halil Bey pamuklu bit hakkında aşağıda biraz daha bilgi var. ...
(Bu dönemde yapılacak EM uygulaması yumurtadan larva çıkışını büyük oranda engelleyecektir ve larva çıksa bile larvadan bite dönüşümü engelleyecektir. .
Sn.doğasever,
Pamuklu bite karşı EM' i deneyeceğim.
Daha ortaya çıkmadan önce.
100 lt. suya ne kadar koymalıyım?
3 yaşında fidanlar için kaç defa, kaç gün ara ile kullanmalıyım.
Ayrıca yapraktan kullanımın meyveye etkisini nedir?
Saygılar
Halil Önen
29-12-2009, 13:02
....EM uygulaması... .
( buraya da ayrı cevap istiyorum)
1) EM' in mevcut dal kanserine önleyici etkisi var mı?
2) Bordo bulamacı kullanırsam Em' e etkisi ne olur?
3) EM' in zeytinde Halkalı leke hastalığına karşı etkisi var mıdır?
Tüm bu sorular için araştırma yapılmış mıdır?
saygılar
Halil Önen
29-12-2009, 13:21
I SINIF: [B]İYİ TOPRAKLAR - Hastalığın görülmediğI bu topraklarda EM, koruma ve bol ve sağlıklı ürün elde etmek amacıyla kullanılır.
...EM5+EMFPE... uygulaması, yapılabilir.
Sn. doğasever,
150 adet Arbequena dikeceğim.
Organasen gübre ile yanmış hayvan gübresini orantılı karıştıracağım.
Kökten EM vermeyi düşünüyorum.
Bu uygulamanın etkisi ne olur?
Nasıl ve ne oranda ve bir sezonda kaç defa EM vermeliyim?
EM uygulaması her yıl sürecek mi?
Hastalıklara karşı yapraktan, ağacın gelişimi için kökten bir
sezonda nasıl ne oranda uygulanacak?
Saygılar
Dogasever
30-12-2009, 18:21
( buraya da ayrı cevap istiyorum)
1) EM' in mevcut dal kanserine önleyici etkisi var mı?
2) Bordo bulamacı kullanırsam Em' e etkisi ne olur?
3) EM' in zeytinde Halkalı leke hastalığına karşı etkisi var mıdır?
Tüm bu sorular için araştırma yapılmış mıdır?
saygılar
Halil Bey merhabalar,
Sorularınız için çok teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın geciktim ama hepsine yanıt vereceğim. Pamuklu bitin pamuğu ortaya çıkmadan önce uygulamanız için, size özel bir ürün göndereceğim. Bu ürünü hazırlamak için bazı bileşenleri elde etmeye çalışıyorum. Elime geçince hazırlayacağım ve Türkiyeye gelirken getirip size ulaştıracağım. Bu ürünü Şubatın son haftasından itibaren çiçeklenme dönemine kadar 3-4 kez uygulayacaksınız. Bu ürün ayrıca birçok başka sorunu da çözeceği gibi, zeytinleriniz daha sağlıklı ve daha verimli olmasını da sağlayacak. Gelelim diğer sorularınıza:
1) EM'nin mevcut dal kanserine önleyici etkisi var mı?
ARAŞTIRMA YAPILMADI
2) Bordo bulamacı kullanırsam Em' e etkisi ne olur?
BU COK GUZEL BIR SORU, BAKIRLI BILESIKLERLE BIRLIKTE TARIMDA EM KULLANARAK BAZI HASTALIKLARI YENEN CIFTCILER OLDUGUNU BILIYORUZ. DUSUK KONSANTRASYONLARDA BAKIR VE CINKO NIKROORGANIZMALAR ICIN YARARLIDIR ANCAK BUYUK KONSANTRASYONLARDA ZARARLI OLABILIR. EM NIN TOPRAKTAKI AGIR METALLERDEN ETKILENMEDIGINI VE TOKSIK MADDELERI PARCALADIGINI DA BILIYORUZ. HATTA SU VE TOPRAKTA YAPILAN ÇALISMALARDA EM'NİN AĞIR METALLERİ AZALTTIĞINI BİLDİREN RAPORLAR VAR VE BUNU BİZ DE TESPİT ETTİK.
3) EM' in zeytinde Halkalı leke hastalığına karşı etkisi var mıdır?
ARAŞTIRMA YAPILMADI
Dogasever
30-12-2009, 18:37
Halil Bey yanıtlarım aşağıda:
Sn. doğasever,
150 adet Arbequena dikeceğim.
Organasen gübre ile yanmış hayvan gübresini orantılı karıştıracağım.
Kökten EM vermeyi düşünüyorum.
Bu uygulamanın etkisi ne olur? Ağaçlarınız daha sağlıklı, hastalıklara karşı daha dirençli olacak ve topraktan daha iyi beslenecektir. Nasıl ve ne oranda ve bir sezonda kaç defa EM vermeliyim? Genel olarak bir büyüme döneminde 3-4 kez vermeniz yeterlidir. Ancak sadece kökü değil, kökün etrafındaki toprağa da EM verirseniz daha iyi olur. Kökten EM verdikten sonra, ağacın gölgesinin düştüğü toprağa da 1/500 oranında EMA spreylemenizi öneririm. Toprakta Bukaşi veya EM kompost da kullanırsanız, çok daha iyi olur.
EM uygulaması her yıl sürecek mi? Hayır, seneye daha az EM vereceksiniz. Sadece toprağı sğreylemeniz bile yeterli olabilir. Sizin bahçeniz EM üreten bir yer haline gelecektir. Her sene çok az miktarlarlarda ilave yapabilirsiniz tabii ki. Ama herhangi bir kimyasal madde kullanmıyorsanız, 3 yıl sonra bahçeniz tüm ekolojik parametrelerin dengede olduğu yaşamasal balansı en iyi şekilde sağlamış bir bahçe olacağından, zararlı olna herşeye karşı kendi kendine mücadele etme yeteneği kazanacaktır. Doğal dengeyi yararlı mikroorganizmalar lehine bir kere çevirdikten sonra, çok fazla nüdahele etmenize gerek kalmayacak sadece bakım dozajlaması yapmanız yeterli olacaktır. Bahçenizin sınırlarını ve biraz daha ötesini, 1/1000 oranında seyreltilmiş EMA çözeltisi ile spreylemenizi öneririm.
Hastalıklara karşı yapraktan, ağacın gelişimi için kökten bir
sezonda nasıl ne oranda uygulanacak? Bir sezonda 3-4 defa kökten ve yukarda anlatıldığı gibi...
Saygılar
Ben teşekkür ederim.
Pamuklu bitin pamuğu ortaya çıkmadan önce uygulamanız için, size özel bir ürün göndereceğim. Bu ürünü hazırlamak için bazı bileşenleri elde etmeye çalışıyorum.
Sitede de paylaşırşanız seviniriz.
Halil Önen
31-12-2009, 01:01
Halil Bey merhabalar,
Sorularınız için çok teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın geciktim ama hepsine yanıt vereceğim. Pamuklu bitin pamuğu ortaya çıkmadan önce uygulamanız için, size özel bir ürün göndereceğim. Bu ürünü hazırlamak için bazı bileşenleri elde etmeye çalışıyorum. Elime geçince hazırlayacağım ve Türkiyeye gelirken getirip size ulaştıracağım. Bu ürünü Şubatın son haftasından itibaren çiçeklenme dönemine kadar 3-4 kez uygulayacaksınız. Bu ürün ayrıca birçok başka sorunu da çözeceği gibi, zeytinleriniz daha sağlıklı ve daha verimli olmasını da sağlayacak. Gelelim diğer sorularınıza:
1) EM'nin mevcut dal kanserine önleyici etkisi var mı?
ARAŞTIRMA YAPILMADI
2) Bordo bulamacı kullanırsam Em' e etkisi ne olur?
BU COK GUZEL BIR SORU, BAKIRLI BILESIKLERLE BIRLIKTE TARIMDA EM KULLANARAK BAZI HASTALIKLARI YENEN CIFTCILER OLDUGUNU BILIYORUZ. DUSUK KONSANTRASYONLARDA BAKIR VE CINKO NIKROORGANIZMALAR ICIN YARARLIDIR ANCAK BUYUK KONSANTRASYONLARDA ZARARLI OLABILIR. EM NIN TOPRAKTAKI AGIR METALLERDEN ETKILENMEDIGINI VE TOKSIK MADDELERI PARCALADIGINI DA BILIYORUZ. HATTA SU VE TOPRAKTA YAPILAN ÇALISMALARDA EM'NİN AĞIR METALLERİ AZALTTIĞINI BİLDİREN RAPORLAR VAR VE BUNU BİZ DE TESPİT ETTİK.
3) EM' in zeytinde Halkalı leke hastalığına karşı etkisi var mıdır?
ARAŞTIRMA YAPILMADI
Teşkkürler Sn. doğasever,
Pamuklu bit için göndereceğiniz ürünü istiyorum.
Deneyeceğim ve sonuçlarını burada paylaşacağım. Tabii kullanım şartlarını harfiyen uyarak. Olumsuzluk yaşarsam kızmak yok.;)
Fidanlar şubat ayının sonunda elimde olacak, tarih uygundur.
İki şey daha öğrenmek istiyorum.
1) Üç yıl önce diktiğim zeytin fidanlarında NOGAAL uyguladım. Nogaal' ın içindeki bakteri ağaç yaşadıkca köklerde varlığını sürdürüyor ve çoğalıyor.
Bu fidanlara kökten EM verirsem bu bakteriyi nasıl etkiler?
2) Yeni dikilecek fidanlarda kök kanserine karşı artık Nogall kullanmama gerek kalmıyacaktır. Doğru mu düşünüyorum?
Yani sogunluk hastalığına iyi gelen EM, kök kanserine de iyi gelir, herhalde.
Şimdilik fidanlarımda halkalı leke ve dal kanseri sorunum yok.
6 veya 7 yetişkin ağacımda dal kanseri vardı, onun için sormuştum. Onlara da Bordo bulamacı kullanıyorum.
Dal kanseri ve halkalı leke için araştırma olursa, paylaşırsanız sevinirim.
Saygılar
Dogasever
31-12-2009, 12:00
Sitede de paylaşırşanız seviniriz.
Önce Halil Bey'in bahçasinde bir deneyelim eğer gerçekten pamuklu bite karşı sonuç elde edersek o zaman tabii ki, herkese duyurabiliriz.
Dogasever
31-12-2009, 12:27
Halil Bey selamlar
Yanıtlarım aşağıda:
Teşkkürler Sn. doğasever,
Pamuklu bit için göndereceğiniz ürünü istiyorum.
Deneyeceğim ve sonuçlarını burada paylaşacağım. Tabii kullanım şartlarını harfiyen uyarak. Olumsuzluk yaşarsam kızmak yok.;)
Halil Bey sadece deneme yapıyoruz. Kızmak olur mu hiç. Sonuç elde edebilirsek, insanlara faydalı olacağız. Edemez isek, ne yapalım olmadı deriz. Dünyada o kadar çok enzim var ki, bunlardan hangilerinin karışımlarının hangi zararlıya iyi geleceği, hep deneyerek bulunmuştur. O yüzden, ben size bilgim dahilinde, dünyada çeşitli bitkilerde ve ağaçlarda (narenciye, pirinç ve domates) görülen myte ve bitlere karşı etkin olduğu gözlenmiş bazı enzimleri hazırlayacağım. Umarım bu enzimler zeytinde de pamuklu bit yumurtalarının normal gelişimlerini ve yumurtadan bit çıkmasını engeller. Engellemez ise, bir kaybımız olmaz yapılan karışım ağacın gelişimi için yararlı olacak zaten. O yüzden, hayal kırıklığı olmaz merak etmeyiniz.
Fidanlar şubat ayının sonunda elimde olacak, tarih uygundur.
İki şey daha öğrenmek istiyorum.
1) Üç yıl önce diktiğim zeytin fidanlarında NOGAAL uyguladım. Nogaal' ın içindeki bakteri ağaç yaşadıkca köklerde varlığını sürdürüyor ve çoğalıyor.
Bu fidanlara kökten EM verirsem bu bakteriyi nasıl etkiler?
Nogaal'ın içinde hangi bakteri olduğunu bilmiyorum. Ancak muhtemelen yararlı bakteriler vardır ve EM'nin zararı olmaz ama EM'nin de zaten kök kanserine (kök çürüklüğü) karşı koruyacağını düşünüyorum.
2) Yeni dikilecek fidanlarda kök kanserine karşı artık Nogall kullanmama gerek kalmıyacaktır. Doğru mu düşünüyorum?
Doğru düşünüyorsunuz. Ancak, fidanları dikmeden önce toprağınızda EM Bukaşi kullanırsanız herşey daha garanti olur. EM Bukaşi, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini olumlu yönde etkilediğinden, topraktaki patojenleri yok etmek için bire bir!
Yani sogunluk hastalığına iyi gelen EM, kök kanserine de iyi gelir, herhalde.
Kök kanserinden bahsettiğiniz eğer bir mantarın neden olduğu kök çürüklüğü ise, söylediğiniz doğrudur.
Şimdilik fidanlarımda halkalı leke ve dal kanseri sorunum yok.
6 veya 7 yetişkin ağacımda dal kanseri vardı, onun için sormuştum. Onlara da Bordo bulamacı kullanıyorum.
Dal kanseri ve halkalı leke için araştırma olursa, paylaşırsanız sevinirim.
Tabii ki paylaşırım.
Saygılar
vBulletin® v3.8.5, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.