PDA

View Full Version : Zeytin tüketiminde nelere dikkat etmeliyiz




Başbahcivan
20-03-2009, 17:57
Değerli arkadaşlar ben önce sağlıksız siyah zeytinden bahsetmek istiyorum.

Zeytin üretimi yapan üreticilerimizin yaklaşık %90 ı parasal yönünü düşünüyor. Tarladan toplanan zeytinler işleme depolarına gelir,burada elekten geçerek sınıflara ayrılır, sınıf sınıf büyük beton kuyulara dökülür ,zeytin kuyuya dökülme sırasında diri tuzla karıştırılır kuyu dolduktan sonra üzerine kara boya diye bir kimyasal atıyorlar.

Sonra suyu doldurup bir kaç ay zeytin bu kuyuda kalıyor,****** bu ürünün içindeki yeşil veya tam siyahlanmadan toplanan mahsülde olgunlaşma döneminde atılan boya ile birlikte siyahlaşıyor.

Şişkin dolgun ve parlak görünüm sağlandıktan sonra tüketiciye yani bizim mutfağımıza geliyor.

Salamura dediğimiz bu zeytin ne kadar sağlıklıdır.Alacak olduğumuz zeytine bakarken önce çekirdeğinin tam simsiyah değilde kahverengi olmasına dikkat etmeliyiz.




Kiraz
20-03-2009, 18:09
Bu konuda duyup uygulamaya çalıştıklarım:

Çekirdeği siyah olmayacak,
Zeytinlerin hepsi aynı tonda siyah olmayacak, arada farklı tonlar olacak,
Çok parlak ve siyah değil doğal bir görünümde olacak,
İlk yıkanan suyu siyah akmayacak.



Tabii ki zeytin ağacını senede bir hafta görüyorum ve zeytini tanımıyorum, bunlar sadece duyduklarım. Konuyu bilen bir çok kişinin güzel yorumları ve önerileri olacaktır.

Zeytinci
20-03-2009, 22:49
Kendi yaptığım veya dostlarımın yaptığı ticari amacı olmayan zeytini tercih ederim.

Satın almak zorunda kalırsam. Ambalajı yoksa Zeytinin karışık olmamasına dikkat ederim. Karıştırılmış zeytinler hemen farkedilir. Zeytin kabuklarının renkleri karışık olmayan zeytinlerde genel olarak aynıdır. Satıcının ticari sebeplerle kalitesiz zeytinleri kaliteli olanların arasına karıştırabileceği ihtimalini dikkate alırım.

Tadım yaptığımda çekirdeklerinin renkleri hep aynı olmalıdır.

Parlak simsiyah renk yerine kahverengi rengi ve buruşuk kabuğu tercih ederim.

Kapalı ambalajlı almak istersem daha önce denediğim ve yukarıda belirttiğim özellikleri ararım. Güvendiğim markayı ararım.

Kalite belgesi olsa bile her markayı tercih etmem. Kaliteyi denetleyen kurumların personelinin bilgili/yetkin olmayabileceğini aklımdan çıkarmam.

Markalı müesselerin ticari olmaları sebeyiyle %100 güvenli olmayabileceği ihtimalini (güvenli olanlara sözüm olmaz) hep aklımda tutarım.

Satıcının söylediklerini dinlerim ama gözümle gördüğüme ve damak tadıma inanırım.

Hep şüpheciyimdir. Size de tavsiye ederim.:)

Kiraz
21-03-2009, 08:24
Teşekkürler Sn. Zeytinci. Aynı yerde farklı zeytin tonları ve çekirdek tonları olmasının doğal olduğunu sanıyordum, yanlış biliyormuşum.

Zeytinci
21-03-2009, 10:17
Teşekkürler Sn. Zeytinci. Aynı yerde farklı zeytin tonları ve çekirdek tonları olmasının doğal olduğunu sanıyordum, yanlış biliyormuşum.

Nurbahar hanım,

Çekirdeklerinin aynı olması karışık olmadığını gösterir. Çekirdeği lacivert olanlara sıcak bakmam. Kahve tonları olmasını tercih ederim.

Meyve kabuğu renginde tek tük (çok az) farklı renk olabilir. Olmasa iyi olur.

Tadım yaparken bu aykırı renkli olanları seçip tadına bakarsanız, zaten bozuk ise kendini ele verir.

Niyetimiz piyasada satılan zeytinleri kötülemek değil. Yanlış anlaşılmasın. Gayemiz sağlığımızı korumamız.;)

MeyveliTepe
21-03-2009, 11:37
Dalından toplanan zeytin hiç bir zaman aynı olgunluk derecesinde olmaz. Bazıları iyice siyahlaşmıştır, bazıları yeşil kalmıştır. Genelde yeşil ile tam siyah arasındaki çeşitli olgunluk derecesindedirler.

Zeytin toplandıktan sonra ayrılır. Ayırma işlemi sırasında yağa gidecekler ile sofralık yapılacaklar belirlenir. Genelde kahverengi ve daha koyusu sofralık, daha az olgunlar da yağ için ayrılır. Yani, sofralık olarak ayrılanların içinde farklı olgunluk derecesinde tane olur.

İşleyecek kişinin tercihine göre boylama yapılır veya yapılmaz. Ticari işletmelerde makine ile boylama yapılır.

İşleme şeklini iki temel metoda göre ayırabiliriz. Biri salamuradır, diğeri ise zeytini kuru olarak işleme şekilleridir (bidonda, çuvalda sele, tenekede kuru salamura vb.). Bunlar arasındaki en önemli fark, işlem sırasında zeytinin hava ile temas edip etmediğidir. Hava ile temas ederek yapılan zeytin oksijen etkisinden dolayı siyahlaşır. Öyle ki, işlem sonunda renk farkları zor ayrılır. Bu yöntemde çekirdekler de tam siyah olmasa da çok koyu kahverengi olur.

Salamurada yapılan zeytinin rengi ise asitik ortamdan dolayı iyice açılır. Siyah olarak koyduğunuz zeytinin rengi sarı, açık kahverengi, hatta yeşil olur.

Salamura işlemi sonunda zeytin selelere alınarak 1-2 gün havalandırılır. Havalandırma, zeytinin hem renginin orijinale dönmesini sağlar, hem de lezzetini toparlar.

Kaliteli ve sağlığa uygun zeytinin böyle yapılması uygundur. Havalandırma sonucunda zeytin tanelerinin renkleri hep aynı olmaz. Normalde çok azı tam siyah olur. Çoğunluğu koyu kahve, koyu yeşil olur. Çekirdekleri de tam siyah değildir.

Ciddi ticari işletmeler salamura esnasında salamura suyuna siyah gıda boyası katıyorlar. Ciddi olmayan bazıları ise salamura suyuna paslı demir vb. atıyorlarmış. Bunun sebebi salamurada rengi açılan zeytinin görünüşüne albeni katarak satışını kolaylaştırmak. Ayrıca da 3-4 farklı koruyucu kimyasal katarlar.

Dolayısıyla, marketten zeytin alırken fabrikadan çıkmış gibi aynı renge sahip zeytinler boyalıdır. Sele zeytini bundan istisna tutmak lazım. Yapım şekli sebebiyle sele zeytin daha siyah olur. Ama yine de ufak ton farkları olacaktır.

Market zeytinlerinde istisnasız hepsinde koruyucu kimyasal vardır. Genelde de tuz oranları yüksek olur.

Zeytin yapan ve bazı ticari işletmeleri de gezmiş biri olarak çok mecbur kalmadıkça marketten zeytin almam.

Zeytini, bahçesini, nasıl yaptığını bildiğiniz ticari olmayan üreticilerden almak her zaman daha emindir.

Ocak ayında fazla zeytinimi sattım. Miktar çok sembolikti. Adem_09 miktar zeytin satışa koydu (sipariş eden oldu mu bilmiyorum). Bu günlerde Sn.Lilium satıyor. Onun miktarı da sembolik. Talep olursa benzeri başka üreticiler de olacaktır. Burada önemli olan, bu üreticiler zeytinlerini nasıl yetiştiriyor, hangi koşul ve usullerle işliyor. Bu açılardan soru işareti olmadığı müddetçe bu tür zeytinleri tercih etmek her zaman daha emin olacaktır.

Zeytinci
21-03-2009, 12:13
Sn. Meyvelitepe,

Bu başlığın ilginizi çekeceğini tahmin etmiş ve sevinmiştim. Yazınızı zevkle okudum. Yanlışım yoksa sizin zeytinleriniz Samanlı cinsi idi. Bizim buralarda pek bulunmuyor. Keşke olsaydı da tadına baksaydık.:)

Piyasada ticari olarak bol bulunan, yurt çapında yayılmış sofralık cinslerle ilgili tecrübelerimizi paylaşırsak zeytinseverler bilgilenir.
Gemlik salamura,
Gemlik sele,
Edremit yeşil çizik,
Edremit sele,
Domat vs. gibi.

Sevenlerinin sofralarından eksik olmayan bu önemli meyveyi, başlık açarak gündeme getiren Başbahcivan dostumuza teşekkür ederim. Bilgilenmemiz sağlığımız açısından önemli.

Kiraz
21-03-2009, 12:16
Güzel bilgiler için teşekkürler Sn.Meyveli Tepe.

Yıllar önce, ailesi zeyti yetiştiren bir arkadaşım "Zeytini bilen biri kesinlikle emin olmadığı yerden almaz. Marketlerdeki her markalı ürünün de sağlıklı olduğunu düşünmeyin. " demişti.

Yazdığınız gibi rengini koyultmak için paslı demir atanından tutun da araba lastiği bile atanı varmış (şimdi var mıdır bilmiyorum).

Bu nedenle güvenmediğim bir iki yer dışından zeytin alamıyorum.

Tüketici bu konuda bilinçli olursa, zamanla arz da buna göre şekillenir diye düşünüyorum.
Ne yazık ki zeytin tüketilmeyen ev yok, zeytin satmayan bakkal, market yok ama güvenle alacağımız yerler çok sınırlı. Bu konuyu bilen çevresi, arkadaşı olmayanlar da alacakları yer konusunda daha şanssız.

Melih Bakırlıoğlu
21-03-2009, 13:48
Zeytin ve zeytinyağı arkadaşların da dediği gibi bildikleri ve güvendikleri yerden alınmalıdır.Bu markalıda olabilir,markasızda.ben zeytincilere biraz güvenmenizi isteyeceğim(bazılarınızın bıyık altından güldüğünü görebiliyorum).Akhisar bu işin merkez üssü gibidir.Bende zeytin üreticisiyim.Genelde çiğden satıyorum.5-6 ton kadarzeytini işliyorum,1,5-2.5 ton kadarda zeytnyağı sıkıyorum.Bunları eşe dosta yok dememek için yapıyorum.

usluyu; cuval sele ,yuvarlama,polyester salamur
domatı; yeşil-biberli -pembe çizik
edremiti;kırma,pembeli çizik,yuvarlama-
trilyeyi;polyester salamura-kuru baskı-yağlı sele
manzalini;yeşil-kırma olarak işliyorum.

Orta yaşlara geldiğimiz için arada bir sözümüze itibar ederler.gençlere söylediğim birşey var ''yemediğiniz malı yedirmeyin ki bindiğiniz dalı kesmiş olmayın ''

Mahsulümü sitede satışa sunmuyorum.Nedeni kargo ücretlerinin yüksek olması.Ama yolu bu taraflara düşen arkadaşlar olur ise buyursunlar hem nefes alsınlar hem yorgunluk çaylarını içsinler ,hemde hediyelerini alıp gitsinler.Artık bu yağ mı olur,zeytin mi olur,fidan mı olur,yoksa avcunu mu yalar orasını bilemem artık.Hoşçakalın.

Kiraz
21-03-2009, 14:45
''yemediğiniz malı yedirmeyin ki bindiğiniz dalı kesmiş olmayın ''


Aradığımız da böyle üretici zaten.

Adalet Yağcı
21-03-2009, 17:47
Zeytin konusunda kafam iyice karıştı, artık kendi zeytinimi yapıp yemek daha güvenli diye düşünüyorum.

Bir tarihte siyah zeytin yapmak istemiştim, aldığım yer bana beş kilo zeytini hazırlayıp verdi, tuzunu da kattı, ağzı kapalı olarak kalsın her gün gidip gelip yuvarla bidonu dedi.

Aradan aylar geçmesine rağmen benim zeytinim yenecek kıvama gelmedi bir türlü, bir yıl sonra hâlâ tatlanmadığını gördüğümden atmak zorunda kaldım.

Bir daha da zeytin yapmak istemedim.
Bu işi iyi bilen arkadaşlarımız bize küçük ölçüler vererek nasıl yapılacağını öğretirlerse çok daha faydalı olacaklarını düşünüyorum.

malina
21-03-2009, 17:56
Evde Sofralık Zeytin Yapımı (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5888&highlight=zeytin)

Burada yazılanlara ek bilgi mi istiyorsunuz?

hosseda
21-03-2009, 18:14
Sayın Yağcı,

Zeytini evde yapmak ile zeytin meselesi çözülemiyor.

Evde yapılan zeytin miktar olarak yeterli olamıyor nedense. Hele zeytin güzel olmuş ise en çok gideceği süre 2 ay. Evde yapılan bitince sorun başlıyor ve burada konu edilen husus önem kazanıyor. Zeytini nerden alalım...

Ben bu eksikliği daha çok pazarlardan güvendiğim köylülerden almak sureti ile çözmeye çalıştım hep. Ancak bu yıl kemeraltında yıllardır zeytin satan ama bir kere dahi alışveriş etmediğim bir zeytincide bir zeytin bana " al beni dene " dedi önünden geçerken. Fiatı da şahaserdi. 5 tl. kilogramı. Biz ekşi zeytin sevmiyoruz. Bu zeytin dilme, tuzsuz ve ekşisiz idi üstelik. Ve de lezzetli.

Uzun bir süredir aynı zeytinden alıyorum ancak bir parti bir diğerini tutmuyor. Geçende hanım bu zeytini makina yağında bekletiyorlar galiba fiatı da ondan düşük dedi tabii hepsi çöp oldu. Bu gün gene uğradım ve korkarak yarım kilo aldım hanım daha görmeden soguk suda iyice yıkadım. Zeytin o kadar lezzetliki onu yemekten, yemek yemez oldum.

Diyeceğim; çevremizde mutlaka iyi zeytin var ama mesele onu bulabilmek.

Torbalının üstünde Dağteke köyü vardır. Bu köyün suyu böbrektaşı döktürür diye ünlenmiştir ve köy meydanında sudan bidon ile almaya gelenlere köylü ürettiklerini satar. Yolu düşen olsada orada satılan zeytinlerden alsa.
Çok lezzetli ve güzel zeytin yapar bu köy ahalisi.
Hoşçakalın.

denizakvaryumu
21-03-2009, 23:08
Marketlerdeki en bilindik marka zeytinin içindekiler kısmına bakarsanız içinde 2 ile 4 çeşit E ile başlayan kimyasal madde görürsünüz.

Yani içinde siyah boya, araba lastiği :) vs. yoktur ama 2-4 çeşit E vardır.

Bu nedenle bugüne kadar bu zeytinleri almadım.

Evde kendimizin yaptığı zeytinler de yukarda yazıldığı gibi hemen tükeniyor yani bir çözüm olmuyor.

Geriye güvenilir satıcılardan başka alternatif kalmıyor.

Benim bu güne kadar; güvendiğim (bildiğim) ve marketlerde (organik ürün dükkanları-net) bulabildiğim 3 satıcı var.

1-Laleli (organik ürün sertifikalı)
2-Yerlim (organik ürün sertifikalı)
3-İmece evi

Son olarak da Sn.MeyveliTepe den satın aldım, hep yazıştığımız, forumdaşımız, tanışmasak da sanki güvenilir bir dost :)

Sn.MeyveliTepenin zeytinleri alışageldiğimiz damak tadından değişik olduğu için ev halkı tarafından yadırgansa da doğal olduğunu bilmek beni hep rahatlattı.

Kendi yaptığımız zeytinlerin çabuk bitmemesi için yine MeyveliTepenin bir yazısı çok önemli.

Derin dondurucu...

Bu konuda Sn.MeyveliTepe benim bildiğim kadarı ile henüz bir açıklama yapmadı.Derin dondurucuya koyduğu zeytinlerin tadı nasıl acaba?

Adalet Yağcı
21-03-2009, 23:11
Evde Sofralık Zeytin Yapımı (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=5888&highlight=zeytin)

Burada yazılanlara ek bilgi mi istiyorsunuz?


Başlığı görmemiştim, teşekkür ederim.

MeyveliTepe
21-03-2009, 23:19
Sn.Denizakvaryumu, derin dondurucuya koyduğum zeytinler hala orada. Onları salamuradaki kalamata zeytinlerim bittiği zaman, yaz aylarında teker teker çıkarıp iki haftalık kısa bir işlemden sonra tüketmeyi düşünüyorum. Bu şekilde Kasım ayına kadar taze kalamatasız kalmamayı hedefliyorum.

Evde yapılan zeytinin saklanmasında vakumlamak iyi bir yöntem. 2007 Kasımında ağaçtan toplayıp, 2008 Ocak ayında vakumladığım zeytinlerim de var hala ve çok iyi durumdalar.

Adalet Yağcı
21-03-2009, 23:19
Sayın Hosseda, zeytinden anlamak bir uzmanlık işi anlaşılan, şimdiye kadar Marmarabirlik aldım hep, bazan konservesini tercih ettim.
Şimdi düşünüyorum, acaba daha doğal ve lezzetli zeytin yiyebilirmiydim diye.

Yeşil zeytinlerde sorun yok, bu yörede çok tutulan Tarsus sarıulak cinsinden alıyorum, hep kırarım, çizik zeytinden daha lezzetli oluyor, bir haftada da tatlanıyor.
Ama siyah zeytinde bu başarıyı yakalayamadım henüz.

Lilium
22-03-2009, 03:21
Bir tarihte siyah zeytin yapmak istemiştim, aldığım yer bana beş kilo zeytini hazırlayıp verdi, tuzunu da kattı, ağzı kapalı olarak kalsın her gün gidip gelip yuvarla bidonu dedi.

Aradan aylar geçmesine rağmen benim zeytinim yenecek kıvama gelmedi bir türlü, bir yıl sonra hâlâ tatlanmadığını gördüğümden atmak zorunda kaldım.
Sevgili adalet abla, ve sevgili arkadaşlar, yukarıdaki mesajları okudum, önce adalet abla'nın mesajına cevap vereyim, almış olduğun zeytin hazırlanış itibarı ile gayet normal, en güzel hazırlanış şekli diyebilirim, gayet doğal içinde hiç bir madde yok, tabi sadece hazırlanış itibari ile diyorum, yetiştirirken nasıl yetiştirdiğini bilmem birde orasını sormak lazım, orası ayrı bir konu.

Bir kere zeytini kısa sürede tatlandırmak istiyorsan mutlaka Laktik Asit kullanmak zorundasın, bunu kullanmak istemiyorsan, zeytinin olgunluk süresi 7-9 aydır, daha kısa sürede olgunlaştırmak istiyorsan ısı derecesini 20 derecede tutman gerekir. ( sele zeytinler bunun dışındadır)

Bunun dışın da yetiştiricilik çok önemlidir, yetiştirirken nasıl yetiştirdiği çok önemlidir, bilhassa günümüzde ticari olarak yapanlar ziraii ilaç kullanmıyorum diyorsa, ve o zeytin de hiç bir kurt hiç bir vuruk yoksa, diyen yalan söylüyordur. Çünkü bu mümkün değil. (Organik tarımı dışarıda tutuyorum)

İkinci bir şey ben öyle yetiştiriciler biliyorum ki, zeytin sineğine vurdurmamak için haftada bir ilaç atıyor, neden ürünü vuruk olmasın diye, alıcı kişi bakıyor ooo zeytinler çok güzel hiç vuruk yok, hiç kurtlu yok deyip onu alıyor. Aslında burada tüketici bilinçsiz, kendi kendine biraz sorgulasa doğrusunu bulacak. Aslında içinde bir tane iki tane kurtlu çıkarsa sevinin, bilinki bu üründe fazla zirai ilaç kullanılmamış, veya atılmamış.

Nasıl oluyorda günümüzde bu kadar zirai ilaçla mücadele varken bu kadar temiz ürün çıkarabiliyor diye düşünmesi lazım.

Bazı bilinçli üreticilerimiz var, Haşereyi zararlıyı takip ederek zamanın da önlem alarak zamanında ilaçlama yaparak ürününde zirai ilaç kalmayacak derecede veya hiç yok derecede yetiştirebiliyor, bu yetiştiricinin bilinçli bir yetiştiricilik yapması ile ilgilidir.

Şimdi size sorarım türkiyenin en büyük zeytin pazarlıyan güvenilir firmasından zeytin alıyorsunuz, yahu bu zeytini bu toplum üretiyor o sadece salamuraya koyuyor ve pazarlıyor, bu aşamalardan geçerken de hangi maddeleri kullandığı ayrı birde yetiştiricinin nasıl yetiştirdiği asıl önemli olan o. Onu biliyormusunuz, satan firmaya güvenerek alıyorsunuz, firma bunun denetimini yapmıyorki, kim ne kadar ilaç attı, ne kadar ilaç kalıntısı var denetimini yapan yok ki, onun için önemli olan kurtlu, vuruk, yumuşak olmasın.

Bazen bizler gibi kendi yiyeceği zeytini üretenler, kendi yiyeceği olduğu için çok dikkat etsede, kendim yiyeceğim diye mümkün olduğu kadar zirai ilaç kullanmaktan kaçınsada, ne kadar dikkat etsede, ne kadar doğruları söylesede pirim yapmıyor, Bir düşünün insan kendi yiyeceği yemeğe zehir koyarmı? Kendini ve çoluğunu çocuğunu zehirlermi?

Ben yine sizlere bir doğru daha söyliyeyim, en güveneceğiniz kişi kendi yiyeceği zeytini üreten kişidir. zirai ilaç kalıntısı varsa bile çok azdır veya zamanın da attığı için kalmamıştır.

Doğruyu söyleyen dokuzuncu köyden de kovulur misali ben de kovulmadan gideyim.

hosseda
22-03-2009, 08:18
Sayın yağcı,
Zeytin bizler için mühim konu. Biz evde yapılmış zeytin dışında zeytin yiyemiyoruz. Kendimiz yapamadıksa gene mutlaka evde yapılmış, fabrikasyon olmayan ve bizim alıştığımız türde zeytin aramak zorundayız. Bizler için, sizin yazdığınız tür büyük üreticilerden zeytin alıp yemek, evde yemek pişirmeyip, yemek fabrikasından yemek alıp eve getirmek gibi olur. Bizlere uymaz yani.

Hemen üstümde sayın Lilium'un değindiği noktalar çok mühim. Ürettiğini yiyebilenden ürün alabilmek şahane bir yol. Onun içinde semt pazarlarındaki köylülerden, kasabalardan ve köylerden zeytin almak çok akıllıca.
Hoşçakalın.

MeyveliTepe
22-03-2009, 09:07
Konuyu çıkmaza sokmuş gibi olacağım ama küçük bir uyarı. Köylümüz ne yazık ki pestisistler konusunda çok bilgili ve titiz değil. Olur olmaz çok fazla ilaç kullanma alışkanlığı oluşmuş bir şekilde. Bana diyorlar ki, bizim zeytinimizi de al, sen işle. Ben de, sizin zeytini salamura kabıma sokmam diye yanıtlıyorum :)

Remzi Sarıoğlu
22-03-2009, 10:51
Türkiyede 13 adet organik sertifikasyon firması var. Bunlar ciddi çalışan firmalar. Kimyasal ürün kullanılmasına kesinlikle izin vermiyorlar. Üretici organik sertifikası almak istiyorsa bu firmalardan biri ile anlaşıyor. Firma belli aralıklarla sertifika istenilen ürünün ağacın yaprak ve arsadan toprak numuneleri alarak labratuvar çalışması yapıyor. Herhangi bir kimyasal maddeye ulaşırsa kesinlikle sertifika vermiyor. Ben zeytin veya başka ürün olsun kutusunun üstünde setifikasyon firmasının amblemini arıyorum. Bu hepimiz için daha kolay ve güvenli bir yol. Saygılarımla,

MeyveliTepe
22-03-2009, 11:20
Bu da işin ilginç bir tarafı. Meyvelitepe için organik tarım sertifikası almayı düşündüm. Uygulama açısından bir sorunum yok, zaten kimyasal ve zehirli bir şey bahçeye girmiyor. Benden önce de 20 yıl girmemiş. Bitişiğimde de ilaçlanan bir bahçe yok. Fakat bu sertifikayı almak ve yıllık parasını ödemek öyle pahalı ki, sattığım ürünün maliyetini, dolayısıyla da fiyatını ikiye katlar. Çok büyük ölçekli (en az 70-80 dekar) yerde tarım yapılmadığı takdirde anlamsız. Bu da küçük üretici açısından bir problem. Özellikle memleketteki tarım alanlarının büyük kısmının küçük parçalı olduğu düşünülürse. Oysa daha gelişmiş ülkelerde buna da bir çare bulmuşlar.

malina
22-03-2009, 11:49
Organik Tarım Sertifikasyon kuruluşları (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=12586)

Remzi Sarıoğlu
22-03-2009, 11:55
Sizin listenizde eksiklikler var. Onları da yazmakta fayda var. Saygılarımla,
1. ANADOLU
Süleymanbey Mahallesi Mimar Sinan Cad. Yeşilhan No: 5/3 YALOVA
0 226 812 21 00 0 226 812 21 05 anadoluekolojik@gmail.com
2. BCS
Kazım Dirik Mah.Gediz Cad.
Kadri Dağüstü Apt.No:21 B Blok Daire :2
35040 Bornova /İZMİR 0232 3390581 0232 3390591 bcsturkey@superonline.com
3. CERES
İnönü Cad.No.705 Yunus Emre Apt.Kat1/1
Poligon-İZMİR 0232 247 20 22 0232-2477001 ceres@ceres-cert.com.tr
4. CU
Mansuroglu Mah. 286 Sok. Ali Colakoglu Sitesi
A1 Blok No: 16 Kat: 1 Daire: 3
35040 Bornova /İZMİR 0232 3470704–3470712 0232-34706 93 turkey@controlunion.com
5. ECOCERT-SA
184.Sok.No:60 Kat:2 Daire:3 35040 Bornova/İzmir 0232-3434360
3435550 0232-3433959 office.turkey@ecocert.com
6. EKO-TAR
(MERKEZ)Adnan Menderes Bulvarı Denis Apt. 36/1 33110 MERSİN
(ŞUBE)Ziraat Mühendisleri Sitesi 4.Blk.52/A Yıldız Çankaya/ANKARA
0324-3254964 / 0312-4405432 / 0324-3271944 / 0312-4409557 info@eko-tar.com
7. ETKO
160.Sokak No:13/7
35040 Bornova/İzmir 0232-3397606 0232-3397607 info@etko.org
8. ICEA
Mustafa Kemal Cad.Halil Bey Apt.B Blok No:166/2 Kat:7 Daire: 13 35040 Bornova-İZMİR
0232-3426068 0232-3428464 info@icea-tr.com admin@icea-tr.com
9. IMC
İzmir cad.3/17 Kızılay/ANKARA
0312-232 54 32 0312-2325000 info@imcturkiye.com imcturk@imcert.it
10. IMO
225.Sokak Dündar Apt. No:29 Kat:7 Daire:7
35040 Bornova /İzmir 0232-3474705 0232-3474780 imotr@imo-control.org
11. NİSSERT
Anadolu Bulv.Gıda Toptancılar Sitesi Gimat 3.Blk No: 29 Macunköy Yenimahalle/ANKARA 0312-397 60 09 0312-3970058 nissert@nissert.com
12. ORSER
MERKEZ)Simon Bolivar Caddesi, Cemal Nadir Sokak No:10 Kat:2 No: 5
06550Çankaya/ANKARA
(ŞUBE)Kale Mah. Namık Kemal Cad.Ankara İş Merkezi Kat:2 No:4 SAMSUN 0312-438 15 60
0362 435 62 68 0312-438 15 59
0362-432 62 50 or_ser@hotmail.com orser06@ttnet.net.tr
13. TÜRKGAP
Palmiye Mahallesi 1216 Sokak S. Yılmaz Apt. No:2/A 33110 MERSİN
0 324 3274191 0324-3274191 turkgap@turkgap.com

malina
22-03-2009, 13:23
Bu konu içinde kaybolacağı için yazdıklarımı sizin listeden de yararlanarak Organik Tarım Sertifikasyon kuruluşları (http://www.agaclar.net/forum/showthread.php?t=12586) sayfasına taşıdım. Logolar konusunda yardım eder misiniz?

Lilium
22-03-2009, 13:40
Böyle bir konu açtığı için sayın Başbahcivan'a teşekkür ederim, Bir şeyi yukarıda açıklamayı unuttum,
Parlak simsiyah renk yerine kahverengi rengi ve buruşuk kabuğu tercih ederim. Zeytinin parlak olmasından korkmayın zeytin parlak olabilir, satıcı ürünü güzel gözüksün diye yağlamıştır parlar, bu kötüdür anlamına gelmez, ama nasıl bir yağ kullandığı önemlidir.
Zeytin çok siyah olmaz, mutlaka koyu kahve tonlarındadır. İçinde daha açık tonları varsa buda karışıktır anlamına gelmez, bu üretiçinin zeytinini iyi ayıramadığı ile ilgilidir, ama zararlı değildir.

Şimdi yukarıda başbahcıvanın dediği gibi
zeytin tüketiminde nelere dikkat edeceğiz,
1-Birincisi tüketici zeytini alırken simsiyah olmamasına bakacak.
2- zeytinin içi simsiyah olmayacak.
3- zeytin ve içi siyah olup çekerdeği kahve ise uzak durun.
4-zeytin çekerdeği simsiyah ise ona hiç yaklaşmayın.

Tüketici bu kadarını anlıyabilir, ya yetiştirme üretim safhasında ne tür zirai ilaçlar var bunları anlıyabilir mi? ne yazık ki burasını anlayamaz, kendi imkanları ile anlaması mümkün değil, peki o zaman ne yapacağız. O zaman biraz da olsa yapacağımız tek bir şey var, aldığımız üründe bir iki tane kurtlu çıkıyor ise, bilin ki bu üründe fazla insan sağlığına etki edecek zirai ilaç kalıntısı yok. **** yukarıda sayın Remzi Sarıoğlu'un dediği gibi organik ürünleri tercih edeceksiniz, Ben türkiyede tam bir organik ürün yetiştirildiğine de pek inanmıyorum inşallah öyledir.

Türkiyede sadece zeytinde değil tüm ürünlerde zirai ilaç kullanılıyor, ilaçsız hiç bir şey olmuyor, bilhassa elmaya atılan ilacı tahmin bile edemessiniz, yediğimiz maydonozdan tutun hayvanların yediği yonca da bile ilaç var, bunu hayvan yiyor ve etine sütüne geçiyor, bizlerde şu firmanın ürünü çok güzel kaymağı kalın çok güzel deyip alıyoruz. Bakın onlarda bile neler döndüğü belli değil.

Biz yeniden konumuza dönecek olursak, sizlere çok değerli bir hocamızın bir anlatımından örnek vererek bitireyim.

Diyorki, hepimiz pazara gidiyoruz sağlıklı meyvayı nasıl anlayacağız, ben tezgahın başına dikiliyorum inceliyorum alışveriş yapan hanımlar hep elmanın irisine düzgün olanını beresiz olanını seciyorlar, oysaki pazarcı bir tarafa da elmaların yamuğunu lekelisini kurtlusunu secip tezgahın bir köşesine koymuştur, üstelik bunlar çok uçuzdurda, bunları kimse almaz kimsede bakmaz. Asıl gönül rahatlığı ile yenecek olanlar bunlardır diyor. Kurtlu kısmını bıçakla çıkar diğer kısmını gönül rahatlığı ile ye.
Açıklamasını da şöyle yapıyor, eğer ki meyvenin içine kurt girmişse bu ölmemişse yaşıyorsa bilin ki bu meyvede zehir yoktur veya kurdu bile öldürmiyecek kadar azdır, kurdu öldürmemiş ise insan sağlığına tesir etmez.

Şimdi ya sende bize kurtlu şeylermi yedireceksin dediğinizi duyar gibiyim, Evet arkadaşlar günümüzde ya yukarıda bahsettiğim ürünleri tüketeceğiz, **** doğal olarak yetişen lekeli tek tük kurtlu olanları tüketeceğiz, karar sizlerindir.

Ben bahçemde kendi yetiştirdiğim ürünlere zirai ilaç değil zirai gübre bile vermiyorum, sadece hayvan gübresi ile yetiştiriyorum, Ha az ürün veriyor veya bazılarına kurt giriyor, az kurtlu ise kurtlu kısmını atıyorum diğer kısmını ve sağlamlarını gönül rahatlığı ile yiyor ve çoluğuma çocuğuma da yediriyorum.

Çok uzatığımı biliyorum ama birde sayın meyvelitepenin yazmış olduğu şu konuya da birşeyler ekleyim.
Konuyu çıkmaza sokmuş gibi olacağım ama küçük bir uyarı.Sevgili meyvelitepe, konu çıkmaza girecek diye veya bazılarının hoşuna gitmiyecek diye gerçekleri yazmamamız da doğru olmaz kanısındayım,

Zeytinci
22-03-2009, 15:04
Şimdi ya sende bize kurtlu şeylermi yedireceksin dediğinizi duyar gibiyim, Evet arkadaşlar günümüzde ya yukarıda bahsettiğim ürünleri tüketeceğiz, **** doğal olarak yetişen lekeli tek tük kurtlu olanları tüketeceğiz, karar sizlerindir.


Sevgili Lilium,

Zeytini yetiştirme tarzını anladım da şu kurt meselesini niye çözemediğini anlamadım. Kurtlu olanlar ayıklansa süper olacak.;)

yolac
22-03-2009, 17:31
Sevgili Nurbahar,
Kardeşim ,ben tamamen amatörce yaptıklarımı size iletmek istedim.
Ekim Kasım aylarında Yalova da Peniik-Yalova vapur iskelesi karşısında pazartesi,çarşamba,cuma kurulan pazardan aldığım zeytinleri iyice yıkadıktan sonra 10-15 gün iri tuzda bekletip acı suyunu süzüp , (bir ayda tüketebileceğiniz miktarlarda)bölüp kaplara limon,limon tuzu ,zeytinyağı,sirke (miktarı tamamen size kalmış) ekleyip;afiyetle yiyiniz.Bana dua edersiniz.Ben bunları yaptım.Gördüm ki bu güne kadar İstanbul dan satınaldığım en pahalı zeytinden de daha üstün olup, temizlik gibi vasıflar bakımından gönül rahatlığıyla yemek mümkünmüş.
Afiyet olsun.

denizakvaryumu
22-03-2009, 19:54
Türkiyede 13 adet organik sertifikasyon firması var. Bunlar ciddi çalışan firmalar. Kimyasal ürün kullanılmasına kesinlikle izin vermiyorlar. Üretici organik sertifikası almak istiyorsa bu firmalardan biri ile anlaşıyor. Firma belli aralıklarla sertifika istenilen ürünün ağacın yaprak ve arsadan toprak numuneleri alarak labratuvar çalışması yapıyor. Herhangi bir kimyasal maddeye ulaşırsa kesinlikle sertifika vermiyor. Ben zeytin veya başka ürün olsun kutusunun üstünde setifikasyon firmasının amblemini arıyorum. Bu hepimiz için daha kolay ve güvenli bir yol. Saygılarımla,

Peki bu kuruluşları yani organik sertifika veren kuruluşları kim denetliyor?

Remzi Sarıoğlu
22-03-2009, 22:28
Bunların çoğu dış kaynaklı firmalar. Bu firmaları bağlı bulundukları kendi firmaların yanında T.C.tarım ve köy işleri bakanlığı tarafından denetleniyorlar. Kimyasal bir girdiye rasladıklarında firmaların lisanslarını iptal ediyorlar. Yurt dışına ihraç edilen malları gönderildikleri ülkeler tarafından teste tabi tutuluyor. Kimyasal girdiye raslanılan ürünler iade ediliyor.

Melih Bakırlıoğlu
23-03-2009, 14:29
Biz üreticiler çoğu zaman ilaç atma taraftarı değilizdir.Her ilaçlama masraf ve külfet demektir.Sizler zehiri düşünürken(haklı olarak) bizler zararlının eşik aralığına bakmak zorundayız.Eşik aralığı zararlıların mahsüle zarar verecek kadar çok olup olmadığının sınırıdır.Eğer bu sınırın altında ise onun ile beslenen yararlıların çoğalması için ilaçlama yapmayız .Başka bir nedenide her tarlaya giriş pulluk tabanı oluşumunu çoğaltır.
Kurtlu -yeşillerde vuruk zeytine gelince; yeşil zeytinde vuruk var ise kimseye satamazsınız(bu demek değildir ki çok fazla ilaç kullanırız).Siyah zeytine genelde köylüm vuruk ilacı atmaz(benek siyah zeytinde nasıl olsa görünmez diye) ama salamuraya giren zeytindeki kurtçuklarda hayatlarını kurtarmak için oyle hızlı yüzerler ki hepsi salamura suyunun üzerinde toplanırlar.Onun içinde siz zeytininizde arasanızda kurt bulamazsınız.
Akıllı çiftçi kullandığı ilacın atıldığı zaman ile hasat edeceği zaman arasındaki süreye dikkat eder bu süreler mahsule göre değişir(2 gün ile 20 gün arası gibi),daha akıllısıda kutunun üzerinde yazmayan ilacın etki süresini araştırarak daha az ilaç kullanmanın yollarını arar.İlaççıların 1-2 ay ara ile atmamızı istediği öyle ilaçlar var ki ilacın etki süresi bütün bu ilaçlama süresine yettiği için tek ilaçlama yeter.

denizakvaryumu
23-03-2009, 14:47
Eğer piyasada organik zeytin ve ürünleri olmasaydı insanlar belki de ilaç işini çok sorgulamayacaktı.

Şimdi bir yanda organik zeytin ve zeytinyağı bir yanda organik olmayan zeytin ve zeytinyağı olunca durum değişti.

Örneğin bebeği olanlar ve hamileler kesinlike organik ürün istiyorlar.

Yine kanser gibi hastalıklarla boğuşanlar organik ürün istiyorlar.

Yine çok sayıda benim gibi pimpirikliler, üzümün çöpü, armutun sapı var diyenler :) organik ürün aramaya başladı.

Bu durumda ne zaman , nasıl , hangi şartlarda kurallara uygun ilaç atılıp atılmadığını bilmediğimiz bir ürünü almak rus ruletinden farklı değil.

ormancık
23-03-2009, 14:58
Sn.Denizakvaryumu, derin dondurucuya koyduğum zeytinler hala orada. Onları salamuradaki kalamata zeytinlerim bittiği zaman, yaz aylarında teker teker çıkarıp iki haftalık kısa bir işlemden sonra tüketmeyi düşünüyorum. Bu şekilde Kasım ayına kadar taze kalamatasız kalmamayı hedefliyorum.

Evde yapılan zeytinin saklanmasında vakumlamak iyi bir yöntem. 2007 Kasımında ağaçtan toplayıp, 2008 Ocak ayında vakumladığım zeytinlerim de var hala ve çok iyi durumdalar.


Sn.Denizakvaryumu,

Eğer Sn.MeyveliTepe hedefine ulaşırsa bu durumda bizim gibi organik yiyecek isteyenler derin bir nefes alacak;)

Remzi Sarıoğlu
23-03-2009, 19:46
Çanakkale küçükkuyu mihlı çayı ile Babakale arası uçakla havadan ilaçlama yapılmıyor. Bu bölgedeki zeytinciler 2 yıl önce organik zeytin ve zeytin yağı yetiştirdiler. Zeytin yağlarını tariş firması aldı ve zeytinçiler çok mutlu oldular. Pet şişelerin içine zirai ilaç koydular. Üst kısma yakın yerlerinden delikler açtılar ve bunları ağaçlara astılar. Zararlı zeytin sinekleri üstdeliklerden içeri girerek öldüler. Bu bir korunma yöntemi. Ben de geçen yaz organik zeytin yetiştirdim. Sunguard isimli Amerika'da organik belgesi almış bir ürün. Bunu Haziran başında ağaçın yapraklarına uyguladım. Ağaçlar bembeyaz oldu. Bu ürün hem dik güneş ışınlarından hemde zararlı böceklerden ağaçı koruyor. Ağaçlara gübre olarak Türkiye'de tek hidrolize edilmiş leonarditti uygulayınca netice mükemmel oldu. Üç yaşındaki zeytin ağaçlarımın dalları zeytinlerin iriliğinden ve çokluğundan yerlerde sürünüyordu. 6 saatte bir 6 kere yıkadım. 10 litre suya 200 gr limon tuzu ile 700 gr kaya tuzu ettim. Bu karşımı 3 kere değiştirdim. Hazır hale gelmesini bekledim. Çok lezetli oldular.

Başbahcivan
23-03-2009, 21:21
Değerli arkadaşlarım önce dünyada en değerli varlık olan insan sağlığını düşünmek zorundayız.Malum ülkemizde hekes kendi yetiştirdiği mahsülle yetinemiyor mutlaka bir birimize muhtaç oluyoruz,onun için herkes sağlıklı hilesiz mahsül üretirsek, öncelikle kendimizin daha sonra toplumumuzun sağlığını korumuş oluruz.Bazı arkadaşlarımız organik sertifika'ları kim denetliyor denetlense ne olurki bizler önce kendi kendimizi denetlemeliyiz.

Adalet Yağcı
23-03-2009, 21:39
Sayın Remzi Sarıoğlu, verdiğiniz bilgiler ve ulaştığınız başarı mükemmel görünüyor.
Siz kendinizi ve sizden alışveriş yapanları kurtarmışsınız, bize neler olacak, biz bu ürünleri nasıl temin edebileceğiz bakalım.
Kahvaltımızın vazgeçilmezi zeytinimiz artık gözüme düşman gibi görünmeye başladı.

Zeytinci
25-03-2009, 18:13
Kahvaltımızın vazgeçilmezi zeytinimiz artık gözüme düşman gibi görünmeye başladı.

Başlığın amacı insanlarımızı zeytin meyvesinden nefret ettirmek değildi tabi ki. Tersine zeytin alırken onlara doğru yöntemin ne olduğunu belirlemekti.

Görülüyor ki özellikle Salamura zeytinde ve diğerlerinde(sele, yeşil zeytin,çizik vs.) niyet iyi de olsa kötü yetiştirme ve kötü işleme mümkün olabilmekte.

Özet olarak değerli katılımcıların mesajlarından şu sonuçları çıkarabiliriz:

1-Eti, kabuğu ve çekirdeği simsiyah, şişkin olandan uzak dur. Boyalı zeytinlerin hepsi simsiyah aynı renk olur. Kabukta olgunlaşma farklılıkları sebebiyle renk tonları olabilir.

2- Çekirdeği kahve tonları olanını tercih edin. Simsiyah veya Lacivert olmasın.

3- Karışık zeytin olmasın. Birbirinde farklı işlenmiş zeytinler karıştırılmak suretiyle satışa sunulmş olabilir. Şüphe edersen yığın içerisindeki genel görünüşe aykırı renkli olanların tadına bak.

4- Güvendiğiniz, tanıdığınız zararlılarla mücadelede ilaçlamayı ve zamanını bilen, bilinçli yetiştirici ve işleyici kişi ve firmaları tercih ediniz.

5-Koruma amaçlı ambalajlı ürünlerde ürün dayanımı arttırıcı kimyasallar proses gereği kullanılmaktadır. Bu konuda hassasiyetiniz varsa organik sertifikalı **** organik yetiştirildiğine inandığınız bildiğiniz ürünleri tercih ediniz.

6- Tüketeceğiniz kadar alın. Stoklama şartları problem olabilir.

7- Yetiştirme şeklini bildiğiniz (ilaçsız) üreticilerden zeytini alıp kendiniz işleyip güvenle tüketebilirsiniz.

8- Bildiğiniz sofralık çeşitleri alınız.

9- Deneyip beğendiğiniz güvendiğiniz markaları satın alınız.

Not yukarıdaki maddelere katılmayan arkadaşlar görüşlerini belirtsinler lütfen. Özetlemeye çalıştım, sadece.

MeyveliTepe
25-03-2009, 20:13
Aynı ağaçtan yapılan zeytinde farklı renk tonları mutlaka olur. Bu zeytinin karışık olduğu anlamına gelmez. Aksine, zeytinin hepsinin aynı renk tonunda olması, normalde olmaması gereken bir durumdur.

denizakvaryumu
25-03-2009, 20:21
Son tahlilde büyük şehirdekiler için organik ürün sertifikalı zeytin ve zeytinyağı almaktan başka çare kalmıyor.

Zeytinci
25-03-2009, 21:04
Aynı ağaçtan yapılan zeytinde farklı renk tonları mutlaka olur. Bu zeytinin karışık olduğu anlamına gelmez. Aksine, zeytinin hepsinin aynı renk tonunda olması, normalde olmaması gereken bir durumdur.

Ağaçlarda tüm zeytinler aynı zamanda olgunlaşmadığı için farklı renk tonları mutlaka olur.

Gıda boyası kullanılması tercih etmediğimiz bir durumdur. Boya kullanıldığında hepsi siyah oluyor.

Yukarıdaki gibi anlaşıyoruz sanıyorum.

Karışık zeytinde benim kasteddiğim birkaç üreticiden alınıp karıştırılmak suretiyle satışa sunulan zeytinlerdir. Yetiştirici A isimli şahıs ile diğer yetiştirici B şahsının ürünlerinin satıcı tarafından karıştırılması durumu.

Zeytinci
25-03-2009, 21:07
Son tahlilde büyük şehirdekiler için organik ürün sertifikalı zeytin ve zeytinyağı almaktan başka çare kalmıyor.

Sertifikası olmayıpta inandığınız, güvendiğiniz bir yerden de alabilirsiniz. Bu gün için sertifikalı ürünler biraz daha pahalı. Üreten ve satın alan artığında fiyatların düşmesi normal olacaktır.

Lilium
25-03-2009, 21:30
Aynı ağaçtan yapılan zeytinde farklı renk tonları mutlaka olur. Bu zeytinin karışık olduğu anlamına gelmez. Aksine, zeytinin hepsinin aynı renk tonunda olması, normalde olmaması gereken bir durumdur.

Meyveli tepeye katılıyorum,

parlak olandan uzak dur

Şuna da katılmıyorum,

Zeytin yağlanmıştır, parlak olabilir. yağlanmış olması kötüdür anlamına gelmez. (netür yağla yağlandığı ****** önemlidir)

k0900
25-03-2009, 21:32
Steril ve kaliteli olarak tanıdıgımız FORA marka zeytin alıyoruz.

Acaba başka arayışlara gırsekmi?

denizakvaryumu
25-03-2009, 22:09
içinde E olanları ben almıyorum.

ormancık
25-03-2009, 22:37
Bundan 2 yıl kadar önce Hollanda'ya gittim, 5 yıldızlı bir otelde 3 gün konakladım. Her gün kahvaltıda açık büfede neredeyse 10 çeşit peynir vardı ama bir tane zeytin göremedim.:(Bu nasıl olur ya diye düşündüm. "Şaşırdım bebeğim ya" dedim kaç kere kendi kendime!

Kahvaltımın olmazsa olmazları arasında yer alan ZEYTİN'i ne yazık ki orada yiyemeden güzel zeytin ağaçlarıyla dolu yurduma geri döndüm. Eve gelir gelmez bir çanak dolusu zeytini yedim. Gerçi sabaha kadar bir ton su içtim ama:rolleyes:

Hollanda da gezerken bir tane zeytin ağacına rastlamadım aksine her taraf süt veren siyah-beyaz canlılarla doluydu.

Hala anlamış değilim bu insanlar kahvaltıda zeytin neden yemiyorlar ki :(

Organik olanını mı bulamıyorlar acaba:D

Zeytinci
26-03-2009, 07:57
Sn. Ormancık,

Alışkanlıkdan kaynaklanıyor. İnsanlar topraklarında ne yetiştiriliyorsa onları yemeğe alıştırılıyorlar. Ülkelerin yemek alışkanlıkları çok farklı.

Ticaretin artması ve zenginleşmeleri sebebiyle ithal ürünler giriyor. Ama alışkanlıkları değiştirmek zor.

Benim de Hollandalı olupta zeytin ve zeytinyağına hayran olan ve de yetiştirmek için her yolu deneyen arkadaşlarım var. Onlara parayla Akdeniz/Ege yapamazsınız, siz zeytini saksıda görürsünüz diyorum:cool:.

Atalarımız bu toprakları kanlarıyla kazanmış. Doğasını bize hediye etmiş. Kıymetini bilelim.

ormancık
27-03-2009, 01:02
Sn Zeytinci,

Çok haklısınız, her söylediğinize yürekten katılıyorum. Dünyaca ünlü kalp doktorlarımızın bile sürekli üzerinde araştırdıkları ve insanlara yemeleri için önerdikleri bu mucizevi bitkiyi tabii ki de onlar ancak saksıda yetiştirebilirler. Ancak böyle gelişmiş bir ülkenin insanlarının da alışkanlıklarına yenik düşmesini pek anlamış değilim.::confused:

Yine de biz güzel yurdumun zeytinlerini bir şekilde tanıtıp ihracatımızı geliştirebilmenin doğru olacağını, en azından o insanlar adına insanlık görevimizi yerine getirmiş sayılacağımızı da düşünmeden edemiyorum.;)

Zeytinci
27-03-2009, 08:30
içinde E olanları ben almıyorum.

İçeriğinde E ile başlayan **** E nin tüketicileri korkuttuğunun bilincinde olup E kodunun açık adını yazan ürünleri satın almayan bilinci oluşturabilsek.

Bakın o zaman siz sağlığa zararlı katkılar yerine doğal koruyucu çözümleri nasıl çabuk bulacaklar.

Kalitesizliğe be sağlığımıza kastedenlere o ürünleri satın almayarak prim vermeyelim.

ormancık
27-03-2009, 08:45
Sn Zeytinci ,

E kodu olan hiç bir ürünü almıyorum. Ancak Türkiye şartlarını ve ekonomik krizi düşündüğümde böyle E kodu olmayan doğal ürünler de o kadar pahalı ki çok zor bir karar.:(

Hadi diyelim bizler yetişkiniz ancak çocukların nefislerine dur demek o kadar zor ki bir ebeveyn olarak insan evladına almak istiyor. Ama nasıl tabii ki yan ürünü yani E li ürünü alarak, çok zor bir karar:(

huzen
29-11-2015, 20:22
Müsaadenizle konuyu diriltiyorum.

Lütfen bilgi ve tecrübeleri olan arkadaşlar yanıtlayabilir mi?

1) Hızla artan nüfusun sağlıklı gıda ihtiyacı nasıl karşılanacak?
2) İyi tarım, organik gübre, zararlılarla biyolojik ve kültürel mücadele yöntemleriyle ürün kalitesi ve miktarı artırılamaz mı?
3) Geniş halk kitlelerinin alım gücüne göre sağlıklı gıda üretilemez mi?

Saygılarımla.