Yeni sezon (bahar-yaz) gezi mevsimi öncesi, geçen yıl'ki turumuzun son fotoğraflarına devam edelim.

(Bu arada, bu yıl fıstık çamı ağaçların'da, nedeni bilinmeyen kurumalar başladı. Bununla ilgili haber link'i aşağıda.

Bergama ticaret odası ve 17 köy muhtarı, hükümet'ten bu konuda yardım istiyorlar ama bu hükümet acaba bu konuda yardım eder'mi? Kozak yaylasını mahvedecek olan altın madenine izin veren bu hükümet değilmiy'di?

Hükümet zaten Kozak'ı gözden çıkarmış durumda. O nedenle, bu konuda niye yardım etsin'ki?! Yapacağı yardım'da, en fazla göstermelik olur).

http://www.yeniasir.com.tr/Ekonomi/2...lari-tehlikede


Bu fotoğraf'lar da, Kaplan köy meydanında'ki dev çınar ağacı var ve sitemizde'ki üye dostlarımızdan biri olan sevgili kalambaklı, benim gibi hayran hayran ağaca bakıyor. Ve, sonra gidip sırtını dev çınara yaslayıp, bu anı ölümsüzleştiriyor.

Ne büyük bir ağaç. Kat'lı binalar bile, ağacın yanında küçücük kalıyor.

Bu fotoğraf'ta ise, Kaplan köyü camisi var.

Açıkçası cami'yi ilk gördüğüm an, sultanahmet camisi'nin bir bölümüne baktığımı zannedip, dumura uğradığım an oldu.:( ;)

Bir köy'de, böyle büyük bir cami olacağı aklıma dahi gelmezdi. Bergama gibi büyük bir ilçe'de bile, böylesine çok kubbeli ve ihtişamlı bir cami yok.

Kozak yaylasına genel bir bakış.

Yöre halkının, bizim gerçek altınımız dediği fıstık çamları. Haksız'da değiller.

Ağaçlar o kadar güzel görüntüler veriyor'ki. Yöre'nin (kozak) her bir yeri adeta tablo gibi.

(Bir'de fotoğraf çekmeyi becerebilsem. Ağaçların bazılarının tepelerini almamışım).:p:dilli:

Bekle bizi KOZAK geliyoruz.

Sevgili Atilla ve Kalambaklı biliyorum artık Kozak'ı gezdikten sonra sizde de Kozak sevdası yüreğinize düştü, sağ olun varolun.
Eklenti 203780

Küçükken içinde yüzdüğümüz yer:)
Eklenti 203781
Eklenti 203782
Eklenti 203783
Eklenti 203784

Eklenti 203786
Köylerimizin sokaklarında bulunan köy fırınlarından biri ve sevgili Kalambaklı.
Eklenti 203787
Eklenti 203788
Eklenti 203789

Birden bire içimi bir kıskançlık sardı, eyvahh yine toplanıp Kozak Yaylasına gidiyorlar dedim. Tarih 9 Mayıs, (senesine bakmamıştım) ben yine burada yokum diye üzüldüm.

Mesajları okumaya başlayınca jeton düştü bende. Anladım ki eski gezinin devamıymış.
Sizler o güzelim yerlere geziler tepleyince ben de inat olsun diye neredeyse her hafta toplantı tertipleyeceğim burada...(:D)

Sizlerle beraber Kozak Yaylasına, Birgi'ye, Spil dağına, İzmir Karaburun'a, Sapanca'ya gitmeyi çok arzu ediyorum.
İnşallah kısmet olur.

Sevgili Güler hanım, sizi buralarda görmek ve sizleri ağırlamak bizler için onur olacaktır.

Güler hanım,
aslında Mayıs ayın'da Kozak'a yeni bir gezi yapma eylemimiz olacak gibi. Zaten fotoğrafları, özellikle şimdi'den yüklüyorum'ki, yakın çevrede'ki arkadaşlarımızın biraz gezi iştahlarını açalım. Belki bu gezi'ye katılmak isteyenler olabilir.
---------------------------------------------------------------------------------------

Kozak sadece fıstık çamların'dan ibaret değil tabi'ki. Üzüm bağları ve başka tür ağaçlar'da var. İri'li-büyük'lü şırıltı ile akan, bir çok çay-dere mevcut.

Bu fotoğraflar'da;

bir çay ve etrafında'ki çınar ağaçları ile, mini şelale ve yosun bağlamış dev kaya görülüyor. Son fotoğraf'ta ise, ön planda çitlenbik ağaçları var ve arka planda ise, fıstık çamları.

Bu fotoğraflar'da ise,

fatoş hanım'ın bir yazısın'da bahsettiği (çocukluğum'da-gençliğim'de, Yılkı atları ile gezdiğim yerler) diye, anlattığı ve bir çok gazete'de yer alan o yazısında'ki, üzüm bağları'nın uzaktan çekilmiş görüntüleri görülüyor. Üzüm bağlarının arka planın'da ise, iki tepe'nin arasında'ki Dikili denizini farkedebildiniz'mi?.

Bu fotoğrafları, Aşağıbey köyü civarında, yüksek bir yere kurulan Perperene isimli antik kent'ten çekmiştik (fotoğrafların birinde, orman içine kurulmuş olan Aşağıbey köyü görülüyor, ne kadar şanslı'lar).

Perperene antik kenti, Bergama krallarının sayfiye yeri imiş. Henüz hiç bir kazı çalışması yok, toprak altında büyük bir tarih yatıyor.

İnşallah diyelim, buralarda olursam gelmeyi ben de çok isterim.

Sevgili Güler hanım, sizleri aramızda görmeyi ve ağırlamayı çok isteriz. Kozak hem de Birgi,Spil, Karaburun, Sapanca'da birlikte dolaşmak büyük keyif olacak.

Grubumuz, antik Perperene kentine doğru gidiyor.

Dört bir yanda hissettiğimiz mis gibi kekik kokuları eşliğin'de, çam, çitlenbik, armut, kızılcık ve dağ gülleri'nin arasından geçerek, çıkışa devam ediyoruz.

Kekiklerin güzelliği karşısında dayanamadık ve bol bol kekik topladık. Biraz daha ilerleyince, varış noktasına geldik.

Burada genç arkadaşlarımız'dan birisi, ters dönmek üzere olan bir kaplumbağa gördü ve onu kurtararak, az ileride'ki diğer kaplumbağa'nın yanına getirdi.

Burada bizi, yosun tutmuş dev kayalar karşıladı.

Etrafımız, doğal kaya bahçesi gibiydi. Kayalara yaslanmış ağaçlar, aralarında çıkan çiçekler çok hoş görünüyordu.

Bölgede'ki antik Perperene kalıntıları ile karşı karşıya'yız. Kazı çalışmaları yapılmadığından çok büyük bölümü toprak altında. Kent'te çok sayıda Nekropol (kaya mezarı), taş döşeli yollar, lahit'ler, sütunlar, tüneller var olduğu, araştırmacılar tarafından söyleniyor.

İnsan böyle antik yerleri gezerken bir tuhaf oluyor. Yürürken adım attığınız yerlere bakarak "1000-1500-2000 yıl önce burada yaşamış olan krallar, soylulular, askerler, köleler, hizmetkarlar gibi, yüzlerce-binlerce insan, şu anda benim yürüdüğüm yerlerde yürümüşler'dir, diye" düşünmeden edemiyorsunuz.

Perperene halkı ve çam fıstığı ile ilgili küçük bir ayrıntı:

Kozak'ın meşhur -çam fıstığı helvası- vardır. Tadanlar, o lezzeti çok iyi bilirler. Bu çam fıstığı helvasını, binlerce yıl önce Perperene halkı icat etmiştir ve bölgede yaşayan halk'lar değişse bile (Yunan ve Türk'ler), halklar'dan halk'lara aktarılarak, günümüze kadar ulaşmış'tır.

Yani buradan şunu anlıyoruz. Kozak bölgesi fıstık çamları binlerce yıl önce'de, bölge halkına ürünlerini veriyormuş. Hala veriyor ve eğer kozak çamları yok olmaz ise, binlerce yıl sonra bile bu bölgede yaşayacak olan insanlara ürün vermeye devam edecek'tir.

Ne yazık'ki, çeşitli maden şirketleri (altın ve taş şirketleri) yüzünden yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Burada'ki ilk fotoğraf'ta görülen silindir taşın ardında'ki taş duvar ve önce'ki mesajın son fotoğrafında'da görülen çam ağacının arkasın'da (2 fotoğraf aynı yer), taşlar ile örülmüş dev bir mezar var.

Müzelere gittiğim zaman, gördüğüm kapaklı lahit mezarların içini merak eder ve elimi makina ile sokarak (mutlaka el girecek kadar bir delik vardır) flaşlı olarak, mezarın içini çeker, fotoğraflara bakarım (2 yıl önce fotoğraf makinasını aldığımdan beri).

Ama, bu mezar doğal ortamın'da olduğu için, içinde yılan-akrep gibi şeyler vardır korkusu ile, içerisinin fotoğrafını çekmeye cesaret edemedim.:dilli::(

2. fotoğraf'ta ise, taş döşenerek parsellere ayrılmış asma bahçecikleri görünüyor.

Bu parsellere ayrılmış bahçeleri incelerken, fatoş hanım ile ikimizin ağzından aynı anda şu cümle çıktı: Tıpkı meyvelitepe'nin sebze adaları- gibi.

Son fotoğraf'ta ise, antik taşların arasından çıkan ve hangi tür olduğunu anlayamadığımız bir bitki görünüyor. Yapraklarının hafif kadifemsi, yumuşak ve etli bir yapısı vardı. Görüntü olarak sukulentlere benziyor.

Perperene antik kenti ve kozak gezimizin son fotoğrafları.

Grup artık perperene'ye veda ediyor. Kapıyı en son gelen eniştemiz (fatoş hanım'ın eşi) kapatıyor ve dar, çalılar ile kaplı toprak yoldan arabalarımızın bulunduğu yer olan, asfalt yola kadar yürüyoruz. Buradan Yukarıbey köyü'ne gelip (saat 17.30-18.00 civarı), gezi'yi sonlandırıyoruz.

Kozak yaylasına gelen ziyaretçileri sadece görsel bir zenginlik değil, ayrıca damak tadı ve lezzet çeşitliliği'de karşılıyor.

Kozak'ın herhangi bir köyüne ulaştığınızda, size yemek olarak fotoğrafta'ki sofranın bir benzeri kurulur. Bu güzel sofra, köy düğünlerin'de hazırlanan özel bir sofra'dır. Yemeğin üzerine tatlı olarak isteyen sütlaç isteyen fıstık helvası yiyebilir.

Aslında her iki tatlıyı'da yiyebilirsiniz ama olurda fazla gelir derseniz, kesinlikle fıstık helvasını tercih edin. Sütlacı her yerde yiyebilirsiniz ama kozak fıstığından yapılan helva'yı her yerde bulamazsınız.

(Bazı marketler'de satılmaya başlayan fıstık helvaları macun gibi oluyor. Burada yapılan taze fıstık helvasına hiç benzemiyor).

Yemek'ten sonra, çam fıstık'lı çay ikramı yapılır. Çay'ın yanında'da Kozak'a özgü kuru üzüm ikram edilir. Bu çam fıstıklı çay'a, bölgede cilveli çay denir. Taze demlenmiş çay ve taze kavrulmuş çam fıstıklarının verdiği karışık aroma, eşsiz bir lezzet veriyor.

Not: Fotoğraflar internet'ten alıntıdır.

(Sen kalk neredeyse adım attığın, gezdiğin her yerin karış karış fotoğrafını çek ama yiyeceklerin fotoğraflarını çekmeyi unut. Sonra'da internet'te fellik fellik cilveli çay ve fıstık helvası fotoğrafı ara).:( :(

Fotoğrafçılığın yüz karası oscar'ı verilse, benden başka kimse kazanamaz her halde.:dilli:

Sevgili Atilla, sen ne muhteşem insansın böyle, hem gezi için tahrik ediyorsun, hem de sabah sabah insanı acıktırıyorsun. Bir gezi tertiplemek için havaların biraz daha ısınmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Sağlıcakla kal.

arkadaslar 9 mayis pazertesi siz pazar gunu yani 8 mayista gideceksiniz degilmi

Sevgili vasili,

bu gezi geçen yıl mayıs ayında, pazar günü yapıldı. O gezinin anlatımı idi.

Bu yıl yeni bir gezi yapmayı düşünüyoruz, henüz planlanmadı. Eğer hava şartları müsait olursa yine yapacağız ama şimdilik hava durumu pek uygun değil.

İzmirli arkadaşlarımızın Haziran (15-20 gibi) bir planları yoksa, Bergama kermesi ile çakıştırılıp (kermesin son günü Kozak'ta kapanış eğlenceleri var), hem doğa gezisi hem'de kültür gezisi bir arada yapılabilir.

Tabii, İzmir'li dostlarımız Haziran ay'ı için başka planlamalar yapmadı ise. O günlerde buraları inanılmaz sıcak olur, o'da başka bir handikap.