... devam..
Sera kurulumuna dönelim.
Yüksek nemden dolayı tereyağı gibi eriyerek sabah 6 gece 12 ye kadar çalışmalarımız devam etti. Bu arada çeşitli teknikler de geliştirdik. Serada toplam 7 adet pencere var fakat üst kısmına (kubbesi diyelim) pencere koyamadık teknik sebeplerden dolayı ona biraz takılmış durumdayım. Eğer çok olumsuz bir yanını görürsem ne yapıp edip üste de havalandırma penceresi koyacağım ileride.
Köydeki insanlarda da merak uyanmaya başladı. betonun üstüne sera olurmu ?..."haaa..israil de de toprak olmadan sebze yetiştiriliyormuş yoksa buda öylemi ?"...diyenler de var. Bizim ev hemen köyün Camii sinin altında olduğu için Cuma günleri Camii ye gidenler gelip hal hatır soruyor. Bende elimden geldiğince bilgilendiriyorum. Farklı birşeyler yapıldığını gören birçok insan memnun oldu, moral verdi...
Karadeniz insanı, gelenek-görenek lerine bağlıdır. Kolay kolay bildiği yöntemlerden kopamaz ama bir okadar da yeniliğe açıktır. Yeterki doğru birşekilde anlatılsın, inansın...Çok farklı bir yapısı var, ben bu yüzden her Trabzona gittiğimde sanki farklı bir ülkeye gitmiş gibi oluyorum. Hizmet sektörü neredeyse sıfır. Fakat bunun yanında bir işi yapmak, bitirmek, inat etmek, olmazı olur yapmak, kafayı kullanmak ta sınır yok...birde espri anlayışı varki bu anlatılmaz ancak yaşanır.
Gerçek bir olaydan bir örnek...
Hastahane de insanlar sıra bekliyor ve sıra hiç ilerlemiyor. Birisi soruyor;
- Bu sıra niye hiç ilerlemiyor, nekadar bekliyeceğiz ?
yaşlı bir amcadan sessiz sakin bir cevap,
- lambalar arizalanmiş, hep kırmizi yanay, ondan bekliyruk...
....devam edecek..