Bir süre yoktuk, döndüğümüzde maskeyi aradım bulamadım. Kedileri hep zehirlemişler, ya da kötü yürekli insanlar belediyeden ekip çağırtıp toplatıyorlarmış.
Herkezin tenceresinde bir lokma yemek artar mutlaka, ne olur hayvanlarla paylaşsalar, birer kase su koysalar.
Fıstık, bıcırık ve maske beraber büyüdüler. Maske kitaplığın rafına gizlice yerleşir ve uyurdu. Fıstık görene kadar, gördüğü zaman kıyamet kopar, fıstık rafa sığamaz raftaki her şey paramparça...
Fıstık gibi maske de kayboldu diye günlerce yas tuttum. Sonra bir gün arkalarda oturan komşumuz Ali bey merak etme maske ortaya çıktı, galiba hamile saklanıyor, akşamları bizim balkona geliyor biz yemeğini veriyoruz yakında çıkar piyasaya dedi. Bir kaç gün sonra maskenin doğurduğu haberini aldım. Neden evine gelmedi diye üzülüyordum ki bir akşam bebeklerini bahçeye taşımış

Seranın yanına yıkılan barın molozları altına yerleştirmiş. Ben sürekli seradayım ya yavrular için en güvenli yer. :-)
Bebekler oynuyor. Maske patlıcanlarımı bekliyor :-))
Afacan mı afacan 4 yavru. Kaç adet doğdu bilmiyorum, bize gelene kadar kaç yavru kayboldu. Ertesi gün gri kırçıllı yavruyu göremedim. Babanın kıskanıp yavrusunu yiyebileceğini söylediler çok üzüldüm.
Adeta nöbet tuttum,alacakaranlıkta siyah baba sinsi sinsi yaklaşıyor maske çocuklarıyla oyun oynuyor. Nasıl kovaladım peşinden nasıl koştum gelmesin diye taşlar savurdum bilemedim.
Şimdi bir siyah iki sarı beyaz üç bebeğimiz var.