Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi jineop
Her ülkenin bahçe stili var . Ard arda sıralamışlar. Bizim neden yok 
Saksıları çalıştırın bu konuda neler yapılabilir.
|
Olmaz mı.
Osmanlıda
'' çiçekçibaşı'' diye bir ünvan var.
Enderunda
''Bahçivan'' ünvanlı kişilerin yetiştirildiği bir bölüm var. Bu bölüm bir cemiyet sonradan ise tam bir akademi olarak çalışmış.
Yeni bir çiçek geliştirene
''Sahibi Tohum Ünvanı '' veriliyor.
Gül, lale, sümbül, defne, süsen,zakkum,manolya, karanfil,güngüzeli, küpeli, hosta,zambak, gibi bitkiler,sarmaşığı her türü, erguvan, çam, çınar, söğüt,huş gibi ağaçlar bahçede yer alabilmek için kıyasıya bir mücadelenin içerisine girmişler.
Bahçeler hazırlanmış. Su bahçenin içersine girince havuzlar düzenlenmiş. Kameliyalar, gezinti yerleri falan oluşturulmuş. İrili ufaklı herkesin kendi çapına göre bahçesi olur olmuş. Birde çiçeksever bir Şeyh-ü-islam iş başına gelince, deme gitsin.
Biz Türklerde bahçe kültürü oldukça ince bir zevkin ürünüdür.
Bu formdan örnek vereceğimiz bir sürü bahçe modelleri var. Mesela sizin, Zeki Yağlı Beyin, Güler Hanımın, Sayın tturt'un, Kiraz'ın, Ahmeter'in, ve ya hiç bahçesini görmediğimiz form kişilerinin gibi. Bir de bahçesi olmayıp nasıl bir bahçe yaparım diye araştıran Sayın gilan'ın bahçesi gibi.
Sanatın her dalında bu bahçe kültürü hakim olmuş. Şairler şiir yazmış, müzisyenler şarkı bestelemiş, ressamlar, Fatih'in portresine gül koymuş, çini ustaları her çiçeği ayrı ayrı çizmiş.
Burada Aksaray'da en verimli topraklara 8 katlı bina yapma müsadesi verildi. 5 dönüm bağı bahçesi olan toprak sahipleri, bahçeleri ile uğraşmayı bırakıp buralara ev yaptırdılar. Şu anda, bina sahipleri, sabahtan başlamak üzere gölgelerini takip ederek, bu evlerin gölgelerinde sabahtan akşama kadar sandalyelerinde oturuyorlar.
Bahçe mi kaldı. Bahçe stili mi kaldı.