Sebze adalarında domateslerin yanına dikmek için tohumdan ektiğim kadifeleri çimlendirip üretemeyince akşamüstü civarda bulunan büyükçe bir fidancıya gittim.
60-65 yaşlarında bir dayı karşıladı beni. Daha evvelden tanıyorum ama dayıyı. Tohumları ekerken de toprağımı ve balkonun sardunyalarını ondan almıştım. Fazla da uzatmadan sadete geleyim hemen. 4-5 kasa kadifenin içinde bizim istediğimiz kırçıllı cins olmayınca dayıya kırçıllıdan gelir mi diye sordum. Gelir gelmesine de sen bunları niye almıyorsun diye bu sefer o bana sordu. Sanki başıma gelecekleri hissetmiş gibi kendimce elimden geldiği kadar izah etmeye başladım. Domates, fesleğen, kadifeler, kardeş bitkiler, böcekler, zararlılar, hastalıklar vs. vs...
Bunları duyar duymaz dayı başlamasın mı bana '' Ben 30 bilmem kaç küsür senedir bahçevanım. Hayatımda böyle şey duymadım. Böyle şey olur mu? Olmaz öle şey. '' gibi şeyler söylemeye. Hatta onu ziyarete gelen bir ahbabına da beni deşifre etmeye başladı. Arkadaş böyle böyle söylüyor gibilerinden konuyu ona da aktardı. Bu sefer ben ona da aynen anlatmaya başladım. Domates, fesleğen, kadifeler, kardeş bitkiler vs.... Ama olay sonradan gelen dayıya mantıklı gelince bizim fidancı dayı da geri adım atıp olabileceğini o da söylemeye başladı.
Bu gelişmenin üzerine artık dayı vicdan mı yaptı bilmiyorum ama 1 saat boyunca sohbet ede ede tüm fidanlığı bana gezdirdi. Vaktim olduğunda çay içmeye de davet etti.
Kırçıllı kadifelerim de yarın geliyor. İnşalah...
|