Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi ahmeter
Türkçeyi güzel kullanmak.güzel ifade etmek güzel kelimeleri yan yana dizmek...
|
TÜRKÇE'NİN SIRLARI kitabında Nihad Sami Banarlı bakın ne diyor:
Milli diller, milli mizac ve ahlakla o kadar alakalıdır ki terbiyesiz veya terbiyesini kaybetmiş bir dil, onu konuşan insanları da terbiyeden mahrum hallere koyabilir. Küfür söylemeye alışmış insanlar gibi, sert söylemeye alışmışlar da -onları bunlara alıştıranlar gibi- islah edilemezler...
Yine izninizle başlığınızda yine aynı kitaptan kısa gülümsetici bir makaleyi de ilave etmek isterim.
"Tad" kelimesindeki lezzeti "tat" nasıl duyurur? "Kanad" daki tüy ve uçuş yumuşaklığını "kanat"ta duyabilir misiniz?...
Bu mevzuda en güzel ve unutulmaz nükteyi, hem dili hem edebiyatı iyi bilen iki eski adam yapmıştı. Şair Abdülhak Hamid ile müderris Ferid Bey.
İsimleri evvelce “Hamid” ve “Ferid” sesleriyle yazılan bu iki dil ve sanat büyüğü arasında, “D”lerin “T” olmasına emir(?) çıktığı zaman şöyle bir konuşma olmuştu: İsmi “Hamit” kılığına sokulan şair, adı “Ferit” sertliğine bürünen müderrise:
“Nihayet senin de kuyruğuna bir (it) takdılar,” demiş ve ondan sonra şu cevabı almıştı:
“Benim hiç olmazsa fer’imi bıraktılar. Senin adın hem ham hem de it olmak tehlikesi içinde ya...”
Nitekim öyle oldu. Bugün nice kimselerin ağzında bu kıymetli ad artık ham-it’dir. Kelimeyi bu hale düşürenler utansın.
Ama, utanmazlar ki...
Eddin’lerle Ettin’ler
Bu imla tarzının bilhassa bazı isimlerin sonundaki eddin’leri sertleştirmesi de ayrı bir derd oluyor.
-Ne halt ettin?...
Derken söze pek uygun düşen bu sertleşme Nureddin, Kemaleddin adlarında -hala- yadırganıyor. Bu “Nur”, bu “Nizam”, bu “Kemal”, ne kötülük etmişler de adlarının sonuna yukarıdaki sert cümleyi hatırlatan bir –ettin konulmuş? Anlamak kolay değildir?
Selam ve saygılarımla...