Ağaç Dostu
Giriş Tarihi: 04-04-2011
Şehir: istanbul
Mesajlar: 105
|
İstanbul'a iki günlüğüne gelmiştik ama iki hafta kaldıktan sonra bahçemize dönebildik ve orada geçirdiğimiz bir haftanın kısaca özeti.
Yaklaşık on beş gün uzak kaldığımız bahçeye girerken gözlerimiz şaşkınlıktan kocaman oldu. Boyları en fazla on beş yirmi santim olan otlar neredeyse benim boyuma ulaşmışlardı (boyum 1.60) . Bu kadar kısa zamanda bu kadar da olur mu? Olmuşlar. Belli bir zaman geçtikten sonra ellerimizin yardımıyla yürümeye başladık.
(Bize böyle olacağını söylemişlerdi, hatta bu otların çaresine biran önce bakın, boyunuzu aşar ve her yeri yılanlar sarar diye.Bizde bir çok fikir yürütmeye başlayıp ot ilacı haricinde neler yapabiliriz diye çözüm yolları aramış, büyük baş hayvan yetiştiren bir beyle tanışıp ona danışmıştık. Bize kalırsa ya koyun sürüsü geçiricez ya keçi **** inek, çünkü onların otladığı yerlerdeki otlaklar da böyle bir durum yoktu. Ne yapabiliriz diye sorduk, olmaz hepsi ağaçlara zarar verir, isterseniz mayıs on beşine kadar bekleyin o zamana kadar bunlar büyür, bizde gelir sabanla biçeriz, onları hayvanlarıma kışlık yem olarak balya halinde getiririz, karşılığında ben de size eski gübre veririm demişti, bizde kabul etmiştik. Bu otları para ile satanlar da varmış, öğrenmiş olduk. Ot ilacı gibi kimyasallar kullanmak istemeyenler için bir seçenek olabilir diye yazıyorum.
Mayıs on beşe kadar beklememiz gerekicek)
Ara verdiğimiz için ortama alışmamız biraz zamanımız aldı. İlk iş, şeftali ağaçlarının gövdelerini badana kıvamında getirdiğimiz kireci sürdük. (içine biraz suda eriyen kükürt kattım, bir zararı olmaz ümidiyle)
Badem ağacı meyvelerini vermiş, çok sevindik, bir kaç tane çağla yedik ve gerisini kabuklanmaları için ellemedik.Temmuz ayını beklememiz gerekiyormuş.
Daha önce hiç zeytin ağacının çiçek tomurcuğu ile karşılaşmamıştık, onları zeytin tanesi zannetmiştik ama değil, çiçek tomurcuklarıymış.
Zeytinin dal uçlarındaki pamuklu biti, ceviz ağacının koltuk ve dallarına yapışmış, küçük, yürek şeklinde, koyu kahverengi ve altında çekince sakız gibi uzayan beyaz madde üreten böceği, yapraklarında küçük tırtıla benzeyen ceviz yapraklarıyla beslenen canlılar ve daha buna benzer canlılarıda ilk defa gördük.( Havaların ısınmasıyla galiba çeşitleri artıcak)
Zeytin ağacının dalına yapışan biti ve üzerinde gezine karıncaları görünce akşam acı biberli su hazırladım, ertesi gün üzerine püskürttüm, aradan bir gün geçti sonuca bakmak için gittiğimde hep bereber başka dala geçmişler. Güldüm.
Bir kaç tane naftalin topu yaptım ve iki zeytin ağacına deneme maksatlı astım, böcek ve biti uzaklaştırır mı bilmiyorum, kokusu zeytinlere sinmez umarım. Zeytinlere, zeytinler oluşmaya başlayana kadar beklememiz gerekiyor.
Ziraat odasından % 80 borlu organik ilaç almıştık. 10 tl. püskürtme bidonuna uygun dozajlarda borlu ve kükürtlü karışım hazırladım. Bundan iki üzüme deneme maksatlı hem toprağına hem yapraklarına püskürttüm. Aynı karışımı ayva ağaçlarının çevrelerine , domates ve patlıcan fidelerini ekeceğim yere de ekmeden bir gün önce püskürttüm.
Teneke bulamadığım için gülleci hazırlıyamadım.
Fotoğraf makinesı yanımda olduğu halde fotoğraf çekmek aklıma gelmedi. Çok yorulduk ve bir o kadar da keyif aldık.
Geçen seneden beri notlar almaktayım, yorumlar, bu konu hakkında kitaplar okumakta ve araştırma yapmaktayım. Fakat iş uygulamaya gelince farklılaşıyor.
Yaşayarak deneyim kazanmalı ve çoğu işi doğaya bırakmalıyız diye düşünüyoruz.Mart ortası gibi geldiğimizde yabani ot dediğimiz bitkilerin arasına soğan, bir kaç tane yemeklik kabak ve bal kabağı, maydonoz ekmiştik, hiç sulamadık ve öylece bırakmıştık, bu gidişimizde gördük ki maydanozlar hariç kendiliğinden filizlenmişler, büyümekteler.
Şaşırdık tabii ve sevindik. Bir daha gidişimde hiç bir bitkiyi yerinden sökmeyip, ekeceğim bitkiyi yanında boş bulunan yere ekicem ve öylece bırakıcağım.
Tekrar maydanoz tohumu aldım, bir kaç saat suda beklettim. Ayrı bir kaba toprak eledim ve nemlendirdim, maydanoz tohumlarını da içine karıştırdım, yoğurdum. Güneşe kurutmaya bıraktım. Ertesi gün küçük gülleler yapıp, belli bir yere serptim, Hafifçe bastırdım. Sonucunu burada paylaşırım. (Bay Fukuoka' yı saygıyla andım).Eğer tutmazsa benim hatamdır, acele etmişim, nedeni ise üç gün beklemem gerekiyormuş, sorun değil, tekrar denerim.
Ektiğimiz fideler: domates, çeşitli biber, patlıcan, bamya, kavun, karpuz,
Tarsus' dan üç tane tespih ağacı fidesi gelicek. Onları da behçenin belli yerlerine ekmeyi düşünüyoruz.
Komşumuz tarlasından taze soğan ve sarımısak, bir başka komşumuz yumurta verdi. Yumurtanın , taze soğanın, sarmısağın gerçek tadını, lezzetini bile unutmuşuz.
Biz de onlara gün gelir meyvalarımızla karşılık veririz. Sağolsunlar.
Saygılarımla,
|