Kırmızılar gayet güzel dimdik ayaktalar

Sarılar bizim apartmanın bahçesine diktiğim türdenmiş. Çiçeklenme dönemlerinde o kadar çok çiçeklenirler ki taşıyamazlar, yerlere yapışırlar ben de kalın bir kumaş parçasını alttan sarıp toplayıp buket gibi yaparım, o geçmiş sonbahar bahçesinde pırıl pırıl çiçekler. Üstelik Van'ın kıraç, verimsiz toprağında; sadece benim saksı değişimlerinde dibine boşalttığım toprakla idare ederler.
Atatürk bu çiçeği sevmekte ne kadar haklı. Kanaatkâr, çilekeş ama bir o kadar da güzel ve bol çiçekli. Tıpkı Anadolu'nun gariban Türk köylüsü gibi.