Tohumu yere düştümü Allaha bırakmak yetiyor. İstanbul'da temmuz-Ağustos aylarında neredeyse 20 gün susuz kalmasına rağmen atlattığını bilirim. Benim Mütevazi dostlarım, ben onları bıraksam da onlar beni çiçeksiz bırakmıyor apartmanın girişindeki ufak çiçekli alanda. Birde ben şöyle bir muzurluk yaparım. İsterseniz sizde yapın yayın bu çiçeği. Tohumları sürekli cebimde çantamda gezdiririm. Az kabarık toprak göreyim, belediyenin sokağa ektiği ağaç çevrelerine, nereyi gözümü kestirirsem şöyle etrafa çaktırmadan elimden düşürür gibi yapıyorum. Çoğu zaman üstüne toprak atmaya fırsatım olmuyor. Neden ? Millet bu kadın ne yapıyor diye tuhaf bakmasın diye utancımdan.
Ama Biliyorumki benim güzergahlarımda sürekli artan bir akşam sefası bitkisi var.

(Sokakta, işyeri etrafında vs.) Çaktırmadan şöyle çubukla eşeledimi bu arsızın işi bitiyor zaten. Bu senede yazlığın etrafına yürürken yürürken dökeceğim tohumları filan. Allah allah nereden gelmiş diye şaşırsın millet.
Birde şu konu var annem derdiki kırmızı bitki yanına ekilen beyaz bitki renk çalıyor. Camgüzeli, menekşe gibi canlılarda bu durumu yaşadım bizzat. Bunların beyazlarıda renk çalıp çillenebilir diyede düşünüyorum. Tabii işin bilimsel yönünü bilmiyorum. Ama Beyazın yan komşusu çiçekten renk çaldığını gördüm. Biliyorum.