View Single Post
Eski 17-04-2012, 15:11   #5
Sûz-i Dilârâ
Ağaç Dostu
 
Sûz-i Dilârâ's Avatar
 
Giriş Tarihi: 11-10-2007
Şehir: Tarsus
Mesajlar: 3,042
Doğayı kullanabilmek de bir terbiye ve kültür gerektirir. Van Gölü kumsalından biliyorum, içler acısı, millet göle girebilmek için temiz yer arıyor sonra o bulduğu yeri de kirletiyor.

Yazın, göl kenarında ağaçlıklar var hemen üst tarafından da yol geçiyor, siz arabanın içinde yoldan geçerken kesif, iğrenç mangal kokusu burnunuza girer, ağaçlık nerede bir avuç yer varsa sanki yangın çıkmış gibi dumanla kaplıdır. Akşam olunca arkalarında bıraktıkları çöpler, peçeteler, çekirdek, karpuz kabukları da nazarlığı. Arabalarıyla gelip güya pazar günlerini tabiatla iç içe geçiren, tabiat sevgisinden anladığı 100 poşet dolusu yiyecek, içeceği çayıra uzanıp patlayana kadar yemek olan bir kültür (pek de kültür dememeli aslında). Sonra bir de akşam eve dönüş trafiğini göreceksiniz, İstanbul trafiğine rahmet okutur cinsten. Öyle ya sabah 9.00 sularında gelip kahvaltıyla başlattığı yeme-içme işini akşamüstü üçüncü kere mangal sonrası kalanları da temizlemek suretiyle noktalayan halkımızın yaşadığı sindirim sorunları sebebiyle acilen evine yetişmesi gerekmektedir.

Eğer siz bu insanların elinin altına Eymir gölü gibi bir harikayı verirseniz sonunun ne olacağı da çok malûm. Ya gölü unutup halka açacaksınız ya da halkı unutup gölü koruyacaksınız. Benim dualarım ikinciden yana olacak. Ankaralı Eymir gölü kenarında da mangal yakıp tavuk yemeyiversin ya da "çekirdek çitlerkene" gün batımını izlemeyiversin.

Van Gölü'ndeki Akdamar adasına yiyecek götürmek yasak ancak böyle baş edebiliyorlar kirlilikle buna rağmen bile gördüğüm zaman gözüme yaş dolduran manzaralarla karşılaşıyorum. Adanın ön tarafının göl kıyısı poşet içinde dalgaların sürükleyip getirdiği pislikler toprak parçasını bulunca yapışıp kalıyorlar.


Düzenleyen Sûz-i Dilârâ : 17-04-2012 saat 16:38
Sûz-i Dilârâ Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön