Burda benim gördüğüm kadarı ile çiçeklerindeki alkaloidlerin baş ağrısı yapacağı yapraklarındaki alkaloidlerin ise deri ile temasda dermatitlere yol açabileceği gibi bir genelleme. ancak domates yaprağının de dermatitlere yol açacağını düşünür isek ve diğer bir dizi yaprağın çiçeğin ki zakkum suyu da buna dahil
(oleandrin) ...
kısacası ben burdan toprağa bir zarar verme konusu algılıyamadım bu olağan mutat çocukları yaprakları yememe konusunda genelleme gibi... hani şu meşhur lupin de zehirli aslında tütün de öyle de nedense ben dahi bile bile lades yapıyorum...
şimdi sizin bu mangolia konusundaki yazınızdan sonra bende farkettim ki ağacımın altı hakkikatende pekde bir bitki yaşatmama durumu söz konusu ancak ben bunu (hatta halen de ..) oranın yazkış yapraklardan dolayı oldukça gölge hatda karanlık olmasına bağlıyordum.
Ancak istanbulda cumhuriyet caddesindeki hatda Hilton oteli bahçesindeki manolyaları gözlemlediğimde altı açık olan ağaçların altı çimlenmiş ancak yaprakları alçakda olup dibine gölge düşen hatda karanlık kalan bölgeler adeta kel. buralara pek pek şu an aklıma gelen yaprakları çim gibi olan bir tür adı aklımda olmıyan bir bitki var (gerçi çim gibi traşlanmaya gelmez ancak çok daha karanlık yerlerde çim görüntüsü vererek yetişebilen bitkiler var bir diğer tür de almanların "immer-grün" diye de adlandırdıkları morumsu mavi çiçekleri olan küçük oval yapraklı kol atarak yayılan başka bir bitki ile yaşilendirmek mümkün olabilir sanırım..