Yıl 1952 , ilbahar ayları...
Almanya'da doktora tezi ve doçentlik
tezi çalışmalarımı bitirdikten sonra Aachen Technische
Hochschule'sinde Prof. F.A.F Schmidt ile beraber bugünün harp
sanayiinin temelini teşkil eden füzeler ve Leopard tank motorlarının
geliştirilmesiyle ilgili araştırmaları yürütüyorduk.
Prof. Schmidt, harp içindeki Almanya'nın en üst seviyede araştırmalarını yapan
Deutsche Luftfaht Forschung Merkezi'nin en önemli şahsiyeti idi.
Alman ordusunun dünyada ilk defa Avrupa'da yapılan atışla Londra'yı tahrip
için kullandığı V1, V2 füzelerinin keşfinde önemli rol oynamıştı.
Bir gün Üniversite'nin araştırma laboratuvarında çalışırken
benimle görüşmek istediğini söyledi.
Önünde, ESSO Petrol Şirketi Genel Müdürü Dr. Müller'in gizli bir konferansa davet kartı bulunuyordu. Bu konferansa kendisinin gidemeyeceğini, ancak böyle bir şahsın verdiği konferansta isminin yazılı olduğu masanın boş kalmamasına da ehemmiyet
verdiğini belirtti. Mümkünse bu konferansa kendi adına benim gidip,
yerini almamı rica etti. Memnuniyetle kabul ettim.
Konferans, o tarihte, harpten çıkmış Almanya'nın yıkık Aachen
kentinin ilk tamir edilen, en lüks, en muhteşem binasında yapılıyordu.
Bu binada aslında bir termal kaynak bulunduğu için adı Bad Aachen olan
Aachen şehrinin ağaçlar içindeki meşhur Kurhaus oteliydi.
Girişte sıkı kontroller yapıldı. Davetiyeyi göstererek Prof. Schimdt'in adına O'nun
yerine oturdum. Şehrin Valisi, Başpiskopos'u, profesörler, ileri gelen
iş adamları ve yazarlardan müteşekkil en seçkin bir topluluk bu
konferansa davet edilmişti.
ESSO Şirketi Genel Müdürü Dr. Müller açış konuşmasını yaparken,
-"Sizleri her ne kadar "Bugünkü Arabistan" konulu bir konferansa
davet ettimse de, bu davetin böyle takdimi konferansın gizliliği
münasebetiyledir. Toplantının asıl maksadı şudur : Suudi Arabistan'ın
yeni petrol bölgesi Damman'dan geliyorum. Amerikalılarla beraber
dünyanın en zengin petrol kaynaklarını bulduk. Amerika'nın ve
Avrupa'nın önemli şehirlerinde seçilmiş kimselerle yapılmasını
programladığımız bu gizli toplantılarla, bu muazzam servetin
Batılıların yararına kullanılmasını nasıl temin edebileceğimizin
istişarelerini yapmak istiyoruz. Onun için bu büyük zenginlik hakkında
size kısaca bilgi verdikten sonra, aslında ben sizin tavsiyelerinizi
dinlemek istiyorum."
dedi.
Suudi Arabistan'da dünyanın en zengin petrol yatakları bulunmuş ve
ilk üretim başlamıştı. Buradaki rezervler dünya toplam rezervinin
yüzde yirmisine denk büyük rezervlerdi. Batı bu rezervlerin kendi
yararına kullanılmasını istiyordu. Bunun daha ilk günden tedbirlerini
almaya çalışıyordu.
Dr. Müller, ayrıca konuşması esnasında müslümanlık hakkında
gerçekle hiç alakası olmayan o kadar yanlış şeyler anlattı ve
müslümanların hakkı olan bu petrolü onlardan alabilmek için toplantıya
iştirak edenler de o kadar insanlık dışı haksız teklif ve tavsiyelerde
bulundular ki; o gün hayatımın feveran göstermemek için en çok çaba
sarfettiğim günü oldu.
Prof. Schmidt'in yerine gittiğim için susmak zorunda kaldım.
Ancak reaksiyonumu hemen o gece Türkiye'deki arkadaşlarıma 40 (kırk) sayfalık bir mektup yazarak duyurmak ihtiyacını hissettim.
İşte Batı, körfez petrolüne ilk günden beri bu gözle bakmışır. Bu
petrolü kendi kontrolünde tutmaya herşeyden fazla önem göstermiştir.
Ben de Batı'nın kapalı kapılar arkasındaki gerçek yüzünü o gün görmüş
oldum.
Bu haksızlığa karşı o günden beri mücadele içindeyim....
Kaynak : Körfez Krizi, Emperyalizm ve Petrol - Prof. Dr. Necmettin Erbakan
|