21-03-2012, 10:35
|
#6
|
agaclar.net
Giriş Tarihi: 03-04-2004
Şehir: İstanbul
Mesajlar: 37,245
|
İşlenmiş gıdalara gelindiğinde tüketici açısından bilinemezlik daha da artar. Gıdaların yapılarını öğrenebilmek için neredeyse bir uzmana başvurmak ihtiyacı doğar. Görüntüsü, rengi, lezzeti ne kadar farklı olursa olsun ve birbirinden farklı binlerce çeşit gıda üretilmiş olursa olsun hepsinin üstündeki cilayı kazıdığınızda endüstriyel tarımın tek tipleştirmesini görürsünüz. Bir bitkiden üretilmiş binlerce gıda.
1980’lerden sonra colalar, sodalar, meyva sularının çoğu yüksek früktozlu mısır şurubuyla tatlandırılır. Bir paketin, bir kutunun üzerinde yazılı kimyasal isimlerin altında mısır vardır. “İşlenmiş, işlenmemiş nişastanın, glikoz şurubunun ve glikoz polimerisinin, billur früktozun, skorbik asidin, früktozlu mısır şurubunun, monsodyum glutamatın, polyolun, xanthan gum’ın (E415) içeriği mısırdır. Mısır aynı zamanda kahve kremasında dondurulmuş yoğurtta, konserve gıdalarda, ketçepta, şekerlemelerde, çorbalarda, abur cuburlarda, kek karışımlarında, dondurulmuş çöreklerde, sıcak soslarda, şuruplarda, mayonezde, hardalda, salata soslarında hatta vitaminlerde bulunmaktadır.”
Tüketici için şirketlerin denetimine girmiş ve girmekte olan gıda zincirinin bilinemezliği kaygı vericidir. Bitki ve hayvanların hangi koşullarda üretilip, yetiştirildiği ve hangi serüvenlerin sonucunda soframıza geldiği konusunda yaşanan bu bilenemezlik tüketiciyi tükettiği gıdaya yabancılaştırmaktadır. Endüstriyel tarımın ortaya çıkardığı endüstriyel gıdaların tüketilme rahatlığı ve alışkanlığı, tüketiciyi neyi ve neden yediği daha doğrusu nasıl beslendiği üzerine düşünmekten giderek uzaklaştırmaktadır.
Oysa, yeme konusundaki seçimlerimiz nasıl bir tarımsal üretim tarzından yana olduğumuzun ya da doğayla nasıl ilişki içinde olmak istediğimizin de ölçüsü olmaktadır. Wendel Berry, “yemek tarımsal bir eylemdir.” der. Micheal Pollan devam eder, “Yemek aynı zamanda siyasi ve ekolojik bir eylemdir.”
Evet, yemek siyasi bir eylemdir.
Tarım bugün bütün dünyada gıda ve tarım alanında faaliyet gösteren küresel şirketler tarafından yeniden düzenleniyor. IMF ve Dünya bankası hükümetlere verdiği şartlı kredilerle tarımın yeniden düzenlenmesini talep ediyor. Az sayıda şirketin denetiminde sınırlı sayıda bitki ve hayvan çeşitliliğine dayanan tarımsal üretim geliştirilip, yaygınlaştırılıyor. Aile tarımı yok edilerek şirket tarımcılığına dönüşmesi sağlanıyor. Küresel şirketler bütün dünyada nelerin ne kadar ve hangi bölgelerde üretilip, yetiştirileceğine, yatırımların nerelere yapılacağına karar veriyor. Örneğin ülkemizde de havza bazlı tarımsal üretime bu nedenle geçiliyor.
Yaşanan bu değişimin nedenini ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger özlü bir ifadeyle anlatıyor; “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin.”
Yemek konusunda seçimlerimiz, gıda egemenliğinin küresel gıda ve tarım şirketlerinin mi, gerçekten gıdaya ihtiyaç duyanların mı elinde olmasını istediğimize yönelik tercihimizdir. Gıda güvenliğimizi ve güvencemizi ortadan kaldıran küresel şirketler mi, tarladan sofraya kadar olan süreci izleyebileceğimiz küçük aile tarımı mı?
Tercih sizin.
Kaynak: Ekolojistler.org
|
|
|