View Single Post
Eski 08-03-2012, 12:42   #140
MeyveliTepe
agaclar.net
 
MeyveliTepe's Avatar
 
Giriş Tarihi: 22-03-2007
Şehir: Kocaeli
Mesajlar: 9,019
Şimdi biraz da GDO'lar üzerindeki araştırma kısıtlamalarından söz edelim.

Herhangi bir sebeple GDO'lu tohum elde edilirken GDO şirketiyle bir anlaşma imzalama zorunluluğu var.

Bu anlaşma metninde açık ve seçik olarak, bu tohumlar üzerinde şirketin onay vermediği araştırmaların yapılamayacağı yazılı.

Bu ifade bağımsız bilim adamlarının ve üniversitelerin GDO tohumlar (ve hayvanlar) ve bunların özellikleri, etkileri vb. üzerinde patent sahibi Monsanto ve diğer GDO şirketlerinin onaylamadığı araştırmaların yapılmasını yasaklıyor.

Aşağıda sadece üç kurumun bu konudaki yazılarını alıntıladım.

scientificamerican, Cornell Üniversitesi, Yale Üniversitesi

Bu durumda, GDO'ların GDO olmayan organizmalarla aynı özelliklerde olduğunu, zararsız olduğunu ifade eden bilimsel yayınları nasıl yorumlamalıyız? Doğal olarak bunlar sadece Monsanto'nun onayladığı ve bu şekilde hazırlanan yayınlar.

Şirketlerin izin verdiği araştırmaların, istedikleri sonucun çıkmasını garanti etmek için olsa gerek, sadece kendi istedikleri belirli koşullar, dozlar ve hassasiyetlerde yapıldığı anlaşılıyor.

Söz gelimi, GDO'lar ile beslenmiş ineklerin sütüne pastörizasyona rağmen GDO genlerinin karıştığını gösteren İtalyada yapılmış bu araştırmada, GDO şirketlerinin daha önce izin vermiş olduğu ve GDO genlerinin süte geçmediğini gösteren araştırmalarda duyarlılık seviyesinin düşük tutulmuş olduğunu da vurguluyor.

Bağımsız bilim insanları tarafından, çoğunlukla da ABD dışında, doğrudan GDO tohumlar üzerinde değil de imkanlar sebebiyle dolaylı etkiler üzerinde yapılabilen araştırmalar GDO'ların sağlık ve çevreye olumsuz etkilerini gösteriyor ve hemen hepsi çok daha detaylı ve ileri araştırmalar yapılmasının gereğini vurguluyor.

Öte yandan gayet açık olan gerçek ise, kısa ve uzun vadeli, çok yönlü etkileri bilinmeyen bu ürünlerin geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde doğaya salınmasına, insanlar ve hayvanlar tarafından besin olarak tüketilmesine izin verilmiş ve teşvik edilmiş oluyor.

Bir başka anlatımla, her ne kadar gerçekleşen riskler fazlasıyla ürkütücü ise de, gerçekte riskin tam olarak ne olduğu, sonunun nereye varacağı da tam belli değil. Yani, klasik risk analizi yapılamaz çünkü riskin üst limiti bilinmiyor.

Bu durumda "precautinary principle" İhtiyatlılık İlkesinin geçerli olması gerekir.

İşin kötü tarafı, hayvanlar ne yediğini zaten bilmiyor ama insanlara da hayvan muamelesi yapılıp ne yediklerini bilmemesi için elden gelen her şey yapılarak.

MeyveliTepe Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön