206. mesajın 4. ve 5 fotoğrafındaki kediciğin hikâyesini de yazayım kalanına yarın devam ederim.
Koltukta yatan iki kediden beyaz olanı meşhur Sütoğlum, onunla ilgili ağaçlar.net'te yeterince yazdığım -hastalığı döneminde özellikle- için tekrar yazmayacağım. Sadece diyeyim ki o hakiki bir Van kedisi ama tekgöz değil.
Diğer tekir kedi Remzican o garibimi de çocukların elinden kurtardım, zavallıyı bir kasanın içine koymuşlar, etrafında en az 10 çocuk, iyice de korkutup sindirmişler. Çocuk aklıyla onu eğlendirdiklerini düşünüyorlar, salıncağa koymuşlar sallıyorlar.
Hayvancığı ellerinden aldım, etrafıma toplayıp onlara bir güzel anlattım, hayvanlara nasıl davranılacağını -anladılar mı bilmem ama- o gün bugün onların arasından asistanlarım çıktı

Sokak köpeklerine yemek vermeye gittiğimde bana yardım ediyorlar. Evlerindeki artık yemekleri annelerine döktürmeyip yavrulara getiriyorlarmış.
Neyse Remzican'ı eve getirdiğimde Sütoğlum onu bir türlü kabullenmedi, denk getirdikçe döverdi, ben de onları evde olmadığım zaman ayrı odalarda tuttum, yanımdayken de izin vermedim.
Bu yavrucuğun sonu hazin oldu, tam büyüdü dediğim bir dönemde okula giderken bir sabah dışarı gönderdim gezsin diye -daha önce de göndermiştim ilk defa olmuyordu- okul dönüşü yol ortasında minik ölü bedeniyle karşılaştım, yanında da bir demir parçası, yığılıp kalacaktım oraya, boğazıma öyle bir yumruk geldi çakıldı, mideme öyle bir sancı saplandı ki anlatamam kaldırıma çökekaldım, farkında bile değildim ama çok ağlamışım eve gelince farkettim. Öldüğünden iyice emin olduktan sonra arka taraftaki tepeye götürüp bir taşın dibine koydum ki elimdeki eşyaları bırakıp gelip gömeyim. Ama fırsat olmadı o akşam öyle bir fırtına çıktı ki bina sallanıyordu, korku filminin içinde gibiydi bütün Toki. Çatılardan garç garç diye çivilerin sökülme sesleri geliyordu, bunu yapan da rüzgârdı. Çatılar tangur tungur yerlere fırlatılıyordu çok güçlü bir el tarafından sanki, sıkıyorsa çık dışarı, bir çatının seni biçmesi işten bile değil.
Sabah kalktığımızda gözlerimize inanamadık, binalarda sağlam tek çatı kalmamış her şey yerlerde, sarı izocam parçaları, tahtalar, çatılar. Arabalar resmen takla atmış, bir binanın çatısı komple kalkıp çocuk parkının üstüne fırlatılmış.
Akşamdan hayvancığın minik bedenini koyduğum yere gittim ama yerinde yeller esiyordu, fırtına almış götürmüş nereye götürmüşse.