View Single Post
Eski 28-11-2011, 02:08   #4
Halil Önen
Ağaç Dostu
 
Giriş Tarihi: 18-01-2009
Şehir: izmir/aliağa
Mesajlar: 5,567
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi Yakup Mesajı Göster
Halil Bey, bir soruda benim sormam gerekti şimdi. Bugün Ali Amca'ya uğradım. Zeytin topluyorlardı. Bu taraflarda zeytinler çok buruşuk. Dedi ki Ali Amca, "Bu son yıllara kadar zeytinde böyle buruşma olmuyordu. Eskiden kar yağardı, şimdi kar da yağmıyor. (Geçen sene, lodos olduğu için buruşma olmamış.) Sadece 1 sabah kırağı yaptı ve zeytinler buruştu." Kırağıdan önce 1 numara olan zeytinler şimdi 2-3 numara oldu.
Zeytini buruşmadan korumak için yapılabilecek bir şeyler var mı?

Şimdi Ali Amca gibi bir çok zeytinci, budamayı erken ilk baharda yapıyor. Böylece 1 defa budama yapıyor. Çünkü zeytin dallarını keçisi olanlar o dönemde bedavaya seve seve topluyorlarmış. Hayvanlar dalları yiyebilsin diye bordo bulamacını da budamadan sonra atıyor.
Şimdi, Gülleci+Etidot-67 'yi budama yapmadan son baharda atsa, ne netice bekleriz.
Zeytin için temel ilaçlama hangi dönemde ve hangi dozda yapılmalı?
(Sanırım Ali Amcanın 10-15 zeytininin bakımına el koyacağım. )

Saygılarımla
Lodos en sıcak rüzgar meyvenin erken olgunlaşmasını sağlar.

Zeytinde buruşmayı önlemenin yolu Ağustos sonu ve eylül ayında mutlaka su verilmeli _ki son yağmurdan 55 gün geçti, ağaca ve taneye yeterli su yürümedi. Ağaç meyvedeki suyu geri almaya başladı. Bitkilerin doğal yasası; kendi yaşamı için yavrularından vaz geçiyor, kendini kıtlığa hazırlıyor.

Kısa süreli susuzluk _ kuraklık_ dönemlerinde kökün kullanabileceği nemi sağlamanın yolu su tutan toprak düzenleyiciler kullamak. Suyu ve besini bünyesinde tutan, gerektiğinde köke veren bir çeşit zeolit olan klino en uygunu.

Son yağmurdan sonraki kısa süreli kuraklık ve arkasından havaların soğuması üreticiyi yanılttı. Eylül ayında m2 ye düşen yağmurun dağılımı _ özellikle Ege için_ mevsim ortalamalarını çok altında.

Özel formül ise köklere _ toprağa_ zeolit(klino) kullamak ve suya Pseudomanas Fluorescans ilave etmek.

Eğe bölgesi için uzun kuraklık dönemine girdik. Geçen iki yıl iyi yağışlar oldu. Artık yağışlar azalacak ve daha doğrusu düzensizleşecek.

Örneğin iki ayda on kere yağması gereken yağmur iki ya da üç kere ve daha az yağacak.

Bu kararsızlık 10 ile 12 yıl sürecek ve bu sürenin son iki yılı şiddetli tam bir kuraklık yaşanacak. Yine göller, nehirler, barajlar kuruyacak. Susuzluk geri gelecek. Aşırı sıcaklarla karada ve denizde yüklü buharlaşmalar olacak.

Yine unutulan su tasarrufu söylemleri en yetkin kişilerce dillendirilecek, kuraklık senaryoları yazılacak. Cemreler olan inanç azalacak, önce suya mı havaya mı düştü tartışmaları başlayacak.


Bu sürenin sonunda;
''Doğada hiç bir şey yok olmaz'' denen doğa yasası _ tekrar _işleyecek. Kızan buhar soğuyan su olarak geri dönecek. Her tekrarından daha şiddetli ve daha kararsız olarak. Şiddetinin boyutu _ daha üç yıl öncekinin_ önceki yaşananları aratacak kadar olacak.

Yine göller, dereler, nehirler taşarak_ İstanbulu hatırlayın daha dün gibi, ondan önce İzmiri_ yatağından edilen suyun gücü cana mala geldiğinde yanan yüreklere, dolan barajlar su serpecek.

Bu yazıyı okuyanlar nostradamus hortladı sanacak. Asıl tartışma ise, balık hafızasının sosyo_ekonomik boyutu masaya yatırılacak, tarihten ders alıp almadığına bakılacak.

Ve asıl önemlisi bu _tekrar tekrar eden bu tekerarlar _ senaryo ya da komplo teorileri gibi görülecek.

...

Halil Önen Çevrimdışı   Başa Dön