SON...
Yaklaşık 50-60 misafir bekliyorduk. Hava ertesi gün için yağış riski taşıyordu. Bu kadar kalabalığın altından kalkabilecek miydik ? Ya yağmur yağarsa ne yapacaktık ? Gerçi bunun için 3 tane portatif yağmurluk hazırlamıştık ama yeterli olacak mıydı ?
Geceyi hep ayakta geçirdik. Ben ikide bir iniyorum bahçeye, kendime göre bir iki masa sandalyenin yerini değiştirip düzeltiyorum. Ardımdan hanım iniyor bahçeye, çok sıkışık olmuş yeniden düzelteyim diye. Böylece gün ağrınca ya kadar, karşılıklı masa sandalye yerleştirip, düzelttik eşimle.
Öğleye doğru ilk misafirler gelmeye başladı, ellerinde, kekleri pastaları, kendi hazırladıkları yiyecek katkıları ile. İlk gelenler ve zayıf kahvaltı ile yola çıkanlara çaylar demlendi. Gelen pasta böreklerle, açlıklar yatıştırıldı. Yağmur riskine karşı el birliği ile hem gölgelik hem yağmurluk olacak çadırları kurduk.
Ardından döner ve diğer tüm ikramları karşılayacak olan firma tüm ekipmanı ile gelip döneri yerleştirdi, pilavları ısıttı, salataları ve içecekleri hazırladı. Döner Ocağını yaktı ve pişirmeye başladı.
Artık bize düşen sıraya girip tabağımızın dolmasını beklemekti.
Bu şekilde bir buğday tarlasından başlayarak giriştiğimiz bahçe evi ve bahçemiz maceramız, artık sona gelmiş ve bahçemiz artık çok sayıda misafiri aynı anda konuk edece bir seviyeye bile ulaşmıştı.
* * *
Yıllarca süren yoğun çaba ve emeklerimiz meyvesini vermiş diğer bir değişle planladığımız ve aklımızda olanların büyük bir bölümünü kolay olmasa da gerçekleştirebildiğimizi severek görmüş ve yaşamış olduk...
Bundan sonra, günlük yaşamın yoğun koşuşturması ve kaygılarından kaçabildiğimiz zamanlarda, bahçemizde yeni ve farklı bir yaşama adım atabilecek, Allah ömür verdikçe, doğa ile daha yakın yaşamanın keyfini sürebilecektik…
Ve şimdi bunu yaşamaya ve gerçekleştirmeye çalışıyoruz, hayatın taşlı yollarında...
SON...
DEVAM ETMEYECEK...