View Single Post
Eski 28-10-2011, 12:55   #166
Fatoş
Ağaç Dostu
 
Fatoş's Avatar
 
Giriş Tarihi: 19-12-2009
Şehir: İzmir
Mesajlar: 1,660
Sn. Mr Duran
Daha cevabınızı almadınız, bakkal olayının doğruluk derecesini bilemem ama Kozak'ta kimin kapısına giderseniz gidin aç dönmezsiniz. Şimdi evimde felaket nedeniyle misafir ağırlayacağım, üstelik bayramda da küçük kızımın söz işi var. Yazlığım da tekrar açılıp başka konuklara verilecek, aslında bunları hiç anlatmak istemezdim... Bizim geleneklerimizde bu işler gizli yapılır . Ayrıca sizin beni nereye koyduğunuz beni hiç ilgilendirmiyor, çünkü beni ve ailemi hiç tanımıyorsunuz. Evimden kaç güneydoğlu talebenin, doktor ve mühendis olarak okuyup çıktığını da bilmiyosunuz. Bu, kızlarımın ergenlik çağına kadar sürdü. Şimdi size soralım siz ne yaptınız?!

İkincisi eşimin ve benim işlerimiz dolayısı ile yurt dışına defalarca çıktığımız, orada ne gezip tozduğumuz ne yedip içtiğimiz kimseyi ilgilendirmedi, sizi de ilgilendirmez.
Bu benim, Kozak'ın bir evadı olduğum gerçeğini değiştirmez...

Benim ve ailemin gece klüpleriyle de işi olmaz. Olsa da ki öyle bir şey yok kimseyi ilgilendirmez, biz bu yaşımıza kadar bileğimizin,aklımızın gücüyle, anlımızın teriyle kazandık.

Köyde dayak olayı Siz bizim köyümüzü bilmiyorsunuz herhalde bilseniz böyle konuşamazdınız. Orada kadınlara duyulan saygının ne olduğunu görmediniz. Geriye bakın adli dosyaları çıkartın, araştırın kadına şiddetin olduğu bir olay göremezsiniz, galiba başka yerler ile karıştırıyorsunuz.

...Ama küçükken rahmetli dedemden yediğim olayı anımsatıyorsanız, o başka! Dedemin ahırlarınının yanmasına ve kendimin ufak kardeşlerimin ve hayvanların hayatlarını tehlikeye atmıştım. O zaman sekiz yaşlarında ele avuca sığmayan bir afacandım, o kadar yaramazlıklarıma karşın bir defa oldu.

Yazınızda eklediğiniz paragrafların bir çoğu benim mesajlarım değildir. İyi okuyun, İYİ ARAŞTIRIN Ama sonuna kadar katılıyorum arkadaşlarımın eklediklerine...

Rakamlarla aramın iyi olması bir suç değildir.
Üniversitelerin bilimsel bildirileriyle oynamak benim haddime de değildir, onların bildirimlerini yeri geldiğinde olduğu gibi ekliyorum. Öyle sizin dediğiniz gibi değil ,onlara da haber veriyorum.
Kozak'a gezi düzenlemiştik, kesimlerin başlarında sayılırdı. Bizimle birlikte olan arkadaşlarımız gözleriyle görmüşlerdi, bazı tabelalarda sadece orada o kısımda kaç dönümde ruhsatları olduğunu fotoğraflayıp belgelemiştik onları bulduğumda ekleyeceğim.

Kozak'ta herkes fıstık tarımı yapıp bununla geçinir. Bu ana kaynaklarıdır. Yüzyıllardır bu böyledir. Tarım yapıyorum diyen insan birşey ekmeden nasıl kazanacak Bunun hakkında bir şey bilmiyorsunuz herhalde
Ben de babamın hastalık gelen bağlarından birine fıstık çamları ektim. Şimdi koca ağaç oldular. Bizim, hepimizin, kendi mülkümüz olan arazilerde fıstık çamı vardır, boş alanlara ekilir, bakımı yapılır zamanı gelince de binbir tehlikelere karşı da yüksek ağaçlara çıkılıp ürünlerimiz toplanır. Öyle ürün ağzımıza düşmez

Peki siz memleketiniz de ağaçlandırma seferberliği çalışmalarına katılıp ağaç ektiniz mi? Ben ve kardeşlerim ilkokuldan itibaren izcilik faaliyetleri dolayısıyla sayısız ağaç dikim faaliyetlerine katıldık. Ayrıca eşimin Güneydoğu'da ekmiş olduğu bir zeytinliği var ama güvenlik dolayısıyla yanına dahi gidemiyoruz.

Bu ülke hepimizin. Ülkemiz yararına hepimizin söz hakkı vardır; ancak konuyu kişiselleştirip iş hakarete varırsa, o kişinin de ona söz hakkı doğar.
AV.Arif Bey'in çoğu davadan para almadığını herkes bilir. Ne yazık ki ben kendisiyle tanışamadım...

Bizim oralarda sık sık söylenen bir söz vardır. Küçükken dedem bana sık sık hatırlatırdı Badem ağaçlarımız vardı. Meyvalarını yemesinler diye sincapları kovalardım. Rahmetli bana seslenip "Öncelik onların hakkı, sonra komşularımızın geri kalan da bizim evladım...", diye çağırırdı.
Orada börtü ,böcek ve hayvanlara kesinlikle dokunulmazdı, domuzlar dışında; çünkü bağdaki kütüklere zarar veriyorlardı.
Ceylanlara gelince, onlar da özgür yaşıyorlardı, kimse onlara zarar vermezdi. Ceylanları korumak için orada şimdiye kadar bir çiftlik ihtiyacı olmamıştı, Ama bundan sonra ne olacağını bilemem belki artık tel kafeslerin arkasında görmeye alışacağız.

HA BİRDE FISTIK ÇAMLARI İLE İLGİLİ BAKIM VE KESİMLERİ HAKKINDA BİLGİLENDİRMEK İSTERDİM AMA... BİLİMSELİKTEN UZAK HALİMLE EFENDİM??!!

Kazdağları Milli Parkı Yayınlarından:

"Fıstık çamı bütün Akdeniz havzasında ılıman Lauretum iklim sahalarında yayılmıştır. Bu tür Türkiye’de kısmen küçük sahalar üzerinde kısmen dağınık ve kısmen de toplu halde
görülür. Ülkemizdeki genel alanı 30-35 bin Ha. Civarındadır.Bergama-Kozak (Yaklaşık 8-10 bin Ha.) Aydın ve Muğla-Mazon yöreleri (Yaklaşık 20 bin Ha.) toplu ve büyükçe yayılış gösterdiği yerlerdir.Bu yörelerde Fıstıkçamı en fazla 860 m’ye kadar yükselir ve kıyıdan 60-70 km. kadar içerilere girer.Karadeniz kıyı bölgeleri ile güney ve güneydoğuda lokal meşçereler kurar.
Fıstıkçamı meşçerelerine özellikle kızılçam ve Lauretum’un ağaççık ve çalı türleri refakat eder. Fıstıkçamı,Kızılçama nazaran daha fazla ılıman iklim isteğindedir ve kontinental iklimlerden kaçınır.Kızılçam gibi sıcaklığa ve kuraklığa büyük ölçüde dayanıklı bir türdür.
Toprak istekleri bakımından kanaatkardır. Taze kum toprağı gelişmesi için uygundur. Ülkemizdeki yayılış alanları içinde en iyi gelişme gösterdiği topraklar genellikle gevşek taze balçıklı kum topraklarıdır. Kalker topraklarında da yetişir. Fazla balçıklı veya killi topraklardan, alt tabakası ıslak veya zaman zaman su altında kalan sahalardan kaçınır.
Fıstıkçamı ışık isteğinin çok olması nedeniyle şemsiye şeklinde tepe yapar Fıstıkçamı gençlikleri yaşlı ağaç tepelerinin gölge baskısına kısa bir süre dahi dayanamaz ve dejenere olurlar.
Fıstıkçamı kozalak veya meyva olgunlaşma süresi 2.5 yıl, zamanı ise Ocak ayıdır.Tohum toplama zamanı Ocak-Haziran ayları arasındaki süredir. 100 Kg. kozalaktan 20 Kg. tohum elde edilir. 1000 tane ağırlığı 750 gr.dır. 1 kg tohumda ortalama tohum adedi 1330’dur Çimlenme engeli vardır giderilmesi için 24-48 saat soğuk suda bekletilmesi gerekir.
FISTIKÇAMININ SİLVİKÜLTÜRÜ
Fıstıkçamında meyva hasılatı bu türün en değerli ürününü ve yetiştirme amaçını oluşturur. Odun kalitesi amaçı ikinci planda kalır.Ana yayılış bölgelerinde halkın önemli bir geçim kaynağıdır. 13-15 yaşındaki bireyler üzerinde olgunlaşmış kozalaklar görülürse de ancak 20-25 yaşında bolca kozalak verimi başlar ve 60-100 yaşlarında en yüksek miktara ulaşır.İşletme amaçı kozalak üretimi ise, idare süresinin 90 yıl, odun üretimi ise 60 yıl olması uygundur.
Odun üretimi amaçlandığında ağaçların kalitesi önem kazanır.Fıstıkçamı gençlikten itibaren fena şekilde azmanlaşma karekterdedir.Serbest büyüyen bireyler daha fazla dallanırlar
Bu nedenle 7-8 metre yükseklikte dalsız gövdeler elde edebilmek için meşçereleri ilk 15 yıl içinde sık yetiştirmek gerekir. Fakat 40. Yıldan itibaren aralıklar yaklaşık olarak 10 m’ye çıkarılır.Bu durum Fıstıkçamı’nın yüksek ışık ihtiyacına, kurak ve sıcak yetişme ortamı şartlarına uygunluk sağlar ve özellikle bu türün kendine özgü tepe şeklini almasını ve bu suretle fazla kozalak yapmasını mümkün kılar.
Fıstıkçamı 1-2 yaşından itibaren engelsizce büyüdüğü takdirde derine giden kuvvetli kazık kök meydana getirir (birinci yılın sonunda yaklaşık olarak 1 m.)
Fıstıkçamı tohumları diğer çam türlerinden farklı olarak, uçma yeteneği olmayan ağır tohumlar olduğu için meşe ve kayın’da olduğu gibi siper altına tohum döker ve siperi altında gençliği meydana gelir.Bu özelliği nedeniyle sadece üstten siperin söz konusu olduğu yöntemle gençleştirilir.Örneğin yandan siper (etek şeridi siper )kullanılamaz.
Daha çok meyvası için yetiştirilen veya korunan sahalardan, eta alma genellikle yaşlı,tohum ürünü az bireylerin tek tek veya guruplar halinde kesilmesi suretiyle olur.Söz konusu kesimler esas itibarıyla tohumlama kesimi karekterini taşır Fıstıkçamı gençliği siper baskısına (gölgeye) dayanamadığı için 2-3 yıl içinde gençliğin üstü tamamen açılmalıdır.
Fıstıkçamı kuvvetli büyümesi tepe şekli ve ışık isteklerinin fazla olması nedeniyle ileri yaşlarda seyrek ormanlar meydana getirir.Genellikle yayılış bölgelerinde Kızılçam’la karışık meşçereler oluşturur.Lauretum’un çalıları özellikle yaz kış yeşil meşeler Fıstıkçamı ormanlarının alt ve ara tabakasını teşkil ederler.Yetiştiği bölgeler itibarıyla kar kırması tehlikesine maruz değildir.Sığ köklenme halinde fırtına devirmesi olabilir.Derin kök sistemi,ibrelerde fazla su kaybını önleyen paretin oluşumu nedeniyle kuraklığa ve sıcağa karşı dayanıklıdır.Bu özellikleri nedeniyle Fıstıkçamı gerek odun verimi ve bilhassa meyva ürünü bakımından ülkemiz Lauretum zonlarında, zeytin plantasyonlarının üzerindeki sahalarda yapılacak ağaçlandırmalar için Kızılçam ve kısmen servi ile birlikte veya yalnız olarak en uygun türümüzdür.Plantasyon kurulurken amaça göre aralık mesafeler 6:x3m(555 ad/Ha.), 6x6 m (277 ad/Ha) 10x10 m (100 ad/Ha) şeklinde uygulanmalıdır.
Suni gençleştirme yoluyla elde edilen Fıstıkçamı kültürlerinde ilk iki yıl ot alma, çapa teras tamiri ve tamamlama 2.yıldan sonra 2-3 yıl sürgün kontrolü şeklinde bakım tedbirleri alınmalıdır. 10-12 yaşlarında canlı dal budaması yapılmalıdır.

SONUÇ

Fıstıkçamı gerek ışık ihtiyacının fazlalığı, kurak yetişme ortamlarının ağaçı olması ve gerekse de özellikle kozalak üretimi amacı düşünüldüğünden,hektardaki gövde sayısı uygun yaşlardan itibaren 100 civarında, yani birey başına 100 m2 yaşama alanı sağlanacak şekilde ayarlanmalıdır.
Son yıllarda İşletme Müdürlüğümüz yöresinde giderek daha fazla önem kazanan ve iyi bir gelir kaynağı olarak görülen kozalak üretimi nedeniyle ziraat arazileri ve açıklıkların ağaçlandırılmasında teşvik edilerek orman alanlarının arttırılması, dolayısıyla ülke ve yöre ekonomisine katkı sağlanması mümkün olacaktır."

NOT: Çok okuyan, çok gezmiş araştırmaya çalışan, hala bir şeyler öğrenmek için çırpınan , elindekileri paylaşmaya çalışan biri olarak bilimsellikten uzak arkadaşınızı affediniz...


Düzenleyen Fatoş : 28-10-2011 saat 14:30
Fatoş Çevrimdışı   Alıntı Yaparak Cevapla Başa Dön