Orhan Öğretmenim; ne kadar güzellikler oluşturmuşsunuz. Adeta sarmaşık krallığı kurmuşsunuz. karagözlü suzan, selluka, çan çiçeği, lablab birbirlerini kıskanmış size kendilerini beğendirmek için yarışıyorlar gibi. Fındık hasadına hayran kaldık; belki çok istediğimizden ( aramızda kalsın eşim "Of yaa bizim bahçede ne zaman böyle ürünler olacak diye çocukça mızlanmaya başladı "). Ben de dur bakalım daha ilk senemiz; sen hemen uçmak istiyorsun dedim.
2312 nolu mesajdaki fotoğrafları görünce o gülleri yemek istedim. Üzerlerine çiğ düşünce pasta üzerindeki şeker hamuru ya da marzipandan yapılmış güllere o kadar benziyorlar ki. Bir ara bu işlerle çok uğraştım pembe minik pastalar yapardım. Pastacı malzemesi satan yerden İstanbul'dan deneme için numune getirtip kardeşimin sözü için tek kişilik pembe pastalar yapmıştım. Sabaha kadar eşimle heykeltraş gibi uğraşmıştık. O geldi aklıma. Ben iflah olmayacam galiba öğretmenim baksanıza gülleri bile görünce hep boğaz düşünüyorum. Ama o kadar güzel çekmişsiniz ki, yalan mı yani benzemiyor mu? Tıpkısının aynısı...
Çalılara gelince ise gaura çalısı ve nicelerini komşu fidancıda görüyorum. Fidancı ile aramızda anızlı buğday tarlası var. Sınırı oldukça yakın. Sınırda sanırım oya ağacı var. Bir sürü başka güzel yeşil ağaçlar da. Ne zaman otarafa baksam pembe oya, gel beni al senin bahçeye çok yakışırım! der gibi. Kısmet...
Güzelliklerin keyfini ağız tadı ile çıkarmanızı dilerim. Yüzünüz hep güleç kalsın. Zira gözleriyle gülen içten insanlar çok az kaldı. Eşinizin ve sizin ellerinizden öperim.
Kalın Sağlıcakla...