TÜRKÇE KORUMAYA ALINIYOR
Türkçedeki Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçenin Korunması ve Etkin Kullanımı İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz'ı dinledi.
Dilin bir millet ve toplumun varlığı için taşıdığı değerin çok yüksek ve çok yönlü olduğunu anlatan Korkmaz, ''Türkçemiz, yalnızca Türkiye'de yurttaşlar arasında günlük konuşma ve yazışmalarda yer alan karşılıklı bir anlaşma aracı olmaktan ibaret değildir'' dedi. Dilin, toplumun bireyleri arasında sosyal akrabalık bağı kurduğuna işaret eden Korkmaz, ''Bir topluma millet niteliği kazandıran da o topluma özgü gelişmiş bir dilin varlığıdır'' diye konuştu.
Korkmaz, dilin aynı zamanda düşüncenin kaynağı olduğuna işaret ederek, yaratıcılığın da ancak yüksek düzeyde bir dilin varlığıyla ortaya çıkabileceğini
söyledi.
-DİL VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ-
Dil ile kültür arasındaki bağlantının önemini vurgulayan Korkmaz, ''Dil, bir kültür hazinesidir ve kültürün aynasıdır'' dedi. Dil ile kültür arasında sıkı bağlantı bulunduğunu bildiren Korkmaz, dilin kültür zenginliğinin göstergesi olduğuna işaret etti. Kültür bakımından yüksek düzeyde olan milletlerin dillerinin de zengin olduğunu kaydeden Korkmaz, ''Gelişmiş bir dil, edebiyat, sanat, bilim ve felsefe alanlarında üstün değerde eserler verebilen bir dil demektir'' dedi.
Korkmaz, dilin aynı zamanda kültür değerlerinin geleceğe aktarılma aracı olduğunu ifade ederek, dil olmadan birikimlerin geleceğe aktarılamayacağını hatırlattı.
-''KİMLİK BELGESİ''-
Korkmaz, dilin bir millet için ''kimlik belgesi'' niteliğinde olduğunu vurgulayarak, ''Eğer bu kimlik belgesi, zaman içinde yozlaşarak eriyip kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalırsa o dili konuşan toplum veya millet de kimliğini yani varlığını yitirir ve eriyip yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır'' diye konuştu.
Dil Devrimi'nin dilin Türkçeleşmesi yönünde büyük yol alınmasına neden olduğunu anlatan Korkmaz, Türkçenin bugün bazı sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirtti.
-YOZLAŞMA-
Türkçede bir yozlaşma döneminin başlamış göründüğünü ifade eden Korkmaz, Türkçenin yozlaşmasına yol açan bazı nedenlere dikkati çekti. Bunların başında söyleyiş ve yazım yanlışlarının geldiğini belirten Korkmaz, ''Son yıllarda radyo ve televizyon kanallarında sık sık göze çarpan ve dil duygusu, dil zevki ve kültür düzeyi yüksek olanları fazlasıyla rahatsız eden bir durumdur'' dedi Korkmaz'a göre diğer sorunlar ise ''kısa hecelerin uzun, uzun hecelerin kısa okunması, ses değişmelerinden doğan yanlış söyleyiş, söyleyişte vurgu ve duraklama yanlışları, gençler arasında argo konuşmaların artması ve yazım yanlışları.''
Dilde bozulma ve yozlaşmanın artmasının, söz varlığının gittikçe daralmasına yol açacağını vurgulayan Korkmaz, bunun da toplumun kültür değerlerinde öküntü oluşturacağını söyledi. Böylece kültür ve dildeki yaratıcılık ve gelişmenin köstekleneceğini kaydeden Korkmaz, ''Millet varlığının can damarını urutur, dil kaybı kültür kaybına yol açar'' diye konuştu.
-ÖNERİLER-
Korkmaz, ilk ve ortaöğretimde sağlıklı, kapsamlı ve bilinçli bir Türkçe öğretiminin sağlanması gerektiğini belirterek, var olan aksaklık ve bozulmaların büyük kısmının eğitim yetersizliğine dayandığını söyledi. Bu konuda gerekirse eğiticilerin de eğitilmesini isteyen Korkmaz, bir dönem açılan kısa süreli eğitim enstitülerinin verdiği zararları hatırlattı.
Dil bilgisi kitaplarının yetersiz; içeriğinde çelişkiler bulunduğunu belirten Korkmaz, Türkçenin korunmasıyla ilgili bir yasaya ihtiyaç olduğunu söyledi. Üniversite giriş sınavlarında test sisteminin uygulanmasının da Türkçe eğitimini etkilediğini kaydeden Korkmaz, Türkçe derslerinde yazılı ve sözlü anlatıma ağırlık verilmesini istedi.
Prof. Dr. Korkmaz, 1965 yılından sonra farklı kişilerin farklı imla kılavuzları hazırladığını hatırlatarak, Cumhuriyetin 84. yılında hala imla konularının tartışıldığına dikkati çekti.
-''ENGELLENSİN''-
TDK'nın hazırladığı bir imla kılavuzunun temel alınmasını ve birbirinden farklı imla kılavuzlarının piyasaya sürülmesinin engellenmesini isteyen Korkmaz, ''Dilimizdeki yabancı kökenli alıntı kelimelerin, 'tasfiyecilik' veya 'arı Türkçecilik' anlayışıyla dilden sökülüp atılması, dilde ırkçılık yapmaktır'' dedi.
-''POLİTİK ÇATIŞMA''-
Korkmaz, ''Bir de dilimizi, ilericilik-gericilik gibi politik ve gereksiz tartışmalara alet etmekten ve tasfiyecilik saplantısından kurtararak yüzyılların oluşturduğu bugünkü canlı yapısıyla geliştirip; çağdaş dünya şartlarının gerekli kıldığı yeni söz ve terimlerin üretilebilmesi için gayret sarf edilmelidir'' diye konuştu.
Dünya koşulları nedeniyle dile hızla giren yabancı sözlere karşı mutlaka yerinde karşılık bulunmasını isteyen Korkmaz, ''Üretilen kelimeleri, yazılı ve sözlü basın ile topluma benimsetmek güç oluyor. Çünkü bu konuda yabancı hayranlığı ve umursamazlık ağır basıyor. Herhalde özel yaptırımlara gereksinim var'' dedi.
-TÜRK DÜNYASININ ORTAK DİLİ-
Korkmaz, Türkiye Türkçesinin Türk dünyasında ortak iletişim dili durumuna getirilebilmesinin, Türk dünyası liderleri ve hükümet başkanları arasında ortaklaşa yazılı anlaşmaya varılmasıyla mümkün olduğunu bildirerek, ''Elbette buna Latin alfabesi temelinde bir alfabe birliği de eklenmelidir'' diye konuştu.
Kaynak