Sevgili arkadaşlar, siz siz olun büyük bahçeye heveslenmeyin derim. Veya mutlaka yardımcı tutun.
Gönlünüz her şeyi ekmek istiyor ama iş ekmekle de kalmıyor ki, bakımı da var bu işin. Evvelce ne güzel tatil yapardık, 15 gün yurt içi, 15 gün yurt dışı.
Şu bahçeyi kurduğumuzdan beri karı koca beraberce tatile çıkmayı özledik valla. Bir yere de gitsek üçüncü günü başlıyoruz " sulanmaları gerekir, budama yapılacak, ilaç atılacak" diyerek apar topar geri dönüyoruz.
Bahçe büyük olunca da iki kişi de olsak yetişemiyoruz. Bellenecek yerler için köy köy dolaşıp adam arıyoruz. Bellendikten sonra da çapa makinesi ile girişiyoruz.
Ot yolma ise başlı başına bir dert, bir iki gün gül çanak altlarını temizliyorum, haydi ağaçlara sıra geldi derken haftası geçmiyor ki güllerin altı yeniden ot doluyor.
Sevgili Orhan Özbilgiç, kızıkcık da bir iri, bir güzel ki sormayın. Ogunlaşınca yemesi çok güzel. Ben sık sık da sorbe yapıyorum. Parfenin üzerinde çok şık oluyor.
Sevgili limon, üzümlerin ekimi yeni değil hayli oldu, zaman zaman yeni çeşitleri ilâve ediyoruz.
Ağaçlara inan pek bir şey yaptığımız yok, bodur olsunlar diye her sene budanması yapılıyor bir de yaprakları fare kulağı gibi olduğunda ilaçlamaya başlıyoruz. Oğuz, sık sık meyve seyrekleştirmesi yapıyor. Örneğin, ağaçta başlangıçta fındık büyüklüğünde 100 meyve varsa bu kırka indiririyor ki kalanları iyi beslensin.
Bu sene meyve döllenmeleri her yerde olduğu gibi bizde de az oldu. Bu yüzden seyrekleştirmeyi çok az yaptı.
İmkân bulduğunda bahçeye gelmeni çok isterim, mutlu oluruz.
|