Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi acemi_caylak
Sn. Dogasever,
Bir gerçeği daha unutmayın. Türkiye'de kaolini ilk tanıtan kişi sizinde iddia ettiğiniz gibi, Meyvelitepe değildir. En azından internet medyasında, Kezban Yazıcı'nın adına bolca rastlarsınız. 2006 yılında ilk broşürü yazmıştır. Meyvelitepe'nin hangi kaolini pazarladığı ortada. Ürün pazarlama derdi olan tabi ki bolca blog yazısı da yazar. Başka şeylerde yapar. İşte Kezban Yazıcı'nın araştırmaları. Google'dan basit bir aratmayla bulursunuz.
1- KAOLİN: BAHÇE BİTKİLERİNDEKİ KULLANIM DURUMU İLE ETKİ MEKANİZMASI
2- Effects of Air Temperature, Relative Humidity and Solar Radiation on Fruit Surface Temperatures and Sunburn Damage in Pomegranate (Punica granatum L.cv. Hicaznar)
3- Kaolin Uygulamalari ile Modifiye Atmosfer Kosullarinin Nar Muhafazasi Uzerine Etkileri
Daha buna benzer bir kaç döküman daha var.
|
Tarih
30 Ekim 2009 Zeytin Hastalık ve zararlılarıyla Doğal mücadele başlığı #229
Alıntı:
Orijinal Mesaj Sahibi MeyveliTepe
...
Benim kaolin kiline ulaşmam ilginçtir. Geçen yıl bahçede sadece neemazal kullanmıştım. 5 litre neemazal'a rağmen kalamata (Karamürsel-su) çeşiti %25, Samanlı ise %5-7 gibi bir oranda kurtlu olmuştu. Buna rağmen baharda fiyat sorduğumda neemazal fiyatının daha da fahiş bir noktaya geldiğini gördüm ve bunun başka bir yolu olmalı diye 3-4 günlük bir araştırmaya giriştim. Türkiyede daha önce kaolin kilinin çeşitli kurumlar ve şahıslarca bu sebeple denendiğinden haberdar değildim. Nitekim Türkiye'den tek bir rapora dahi rastlamadım.
...
3-4 günlük araştırmada nelere ulaşmadım ki. Kaliforniya üniversitesinin üç yıllık pahalı ve karşılaştırmalı araştırmaları, bir sürü bilimsel makale, sempozyum bildirileri ve başka pek çok şey. Üstelik sadece zeytin için de değil. Meyve üzerine konup, kabuğu delerek kabuk altına yumurta bırakan her türlü meyve sineği ve bu tür zarara maruz kalan her meyve için.
Evet, bulduğum belgelerden anladığım kaolinin zararlı yönetiminde aktif kullanımı 2002-2003 yıllarından sonra. Aslında çok yıllar önce, 1920-1930 yıllarında denenmiş. Başarılı bulunmamış. Bunun da sebebi partiküllerin boyutu ile açıklanıyor. Büyük boyutlu partiküllerin arasına girebilen zararlı yumurta bırakmak suretiyle zarar vermeye devam etmiş. 2000'li yıllarda Engelhard isimli firmanın, uyguladığı bir teknikle partikül boyutlarını 2 mikronun altına indirebilmesi durumu tamamen değiştirmiş. Pek çok araştırma ve olumlu sonuçlardan sonra OMRI listesine girmiş.
Bu bilgilere ulaştığımda düşünmüştüm, bu kadar etkili bir şey ise neden ülkemizde bilinmiyor diye. Daha doğrusu iki ihtimal vardı. Ya bilinmiyordu, ya da açıklanmıyordu. Mine hanımın sözünü ettiği denemeler yapılmış olduğuna göre bilinmemesi imkansız. Burada da iki ihtimal var. Ya denemeler başarılı sonuç vermedi, ya da başarılı olmasına rağmen açıklamaya gerek görülmedi. Denemelerin başarısız bulunmuş olmasına ihtimal vermiyorum. Geriye kalan açıklanmasına gerek görülmemesi.
...
Bir an için şöyle düşünelim. Diyelim ki, 2005 yılında kaolin kilinin zeytin sineği (veya diğer meyve sinekleri) zararını önlemede başarılı bulunduğu herkesin ulaşabileceği makalelerle yayınlansaydı, Tagem'in tavsiye veya talimatları içine girseydi, ziraat okullarında adı geçseydi, işlevi anlatılsaydı, çiftçi eğitimi adı altındaki muhtelif talimatlarda tavsiye edilseydi, ilçe ziraata gidip zeytin sineği ilacı için reçete istendiğinde zehir yerine "kaolin at muhterem çiftçimiz, ne gerek var zehire" denseydi ne olurdu? Bu çok mu zordu? Mevzuat mı uygun değildi? Bürokrasi mi bunu engelliyordu (hala engelliyor olmalı)?
Böyle şeyler yapılmış olsaydı muhtemelen son üç yıl içinde tonlarca daha az zehir kullanılmış olunurdu.
Bazen dehşete düşüyorum. Benim gibi, mesleği ziraat bile olmayan, küçücük bahçesinde gönül eğleyen birinin misyonu bu olamaz. Hasbelkader öyle bir sonuç çıkıyorsa, bir yerlerde büyük yanlışlar aramalı.
|
Bu bulgu ve denemelerden sonra internette indekslenmiş yerli bir yayın hala yoktu. Tek bulduğum bir sunumda geçen bir satırdı o da pestisit olmakla ilgili değildi.
Şimdilerde başta Kezban hocanın yayınları olmak üzere az sayıda da olsa makaleye rastlanabiliyor. Gönül ister ki sayıları artsın, devletin IPM programlarına da girsin.
Kaolinin güneş yanıklarına karşı önleyici olduğunu 2008 yılından buyana biliyorum. Fakat güneş yanığı konusu hiç önceliğim olmadı.