Sevgili Safranlı,
Yukarıda söylediğin doğaya müdahale konusuna tümüyle katılıyorum. Doğaya müdahale, daha tarımın başlangıcında bitkileri kültüre almakla başlıyor. Olayı sadece kaolin boyutuna indirgememek lazım. Örneğin bizim bahçede zeytinleri sulamaya alıştırdık. Su kullanmayı geciktirdiğimizde genç ağaçlarda hemen etkisi görülüyor.
İnsanın her türlü eylemi aslında doğaya müdahaledir. Gerçek anlamda doğal üretim yapmak istiyorsak tıpkı toplayıcılık dönemindeki gibi, sadece doğal yetişen bitkilerle beslenmek gerekirdi ki mümkün değil. Açıkçası sınır nerede başlıyor, bu tartışılır. "Organik", "doğal", "ekolojik"
vb. denilen üretimde de doğaya müdahale var. Örneğin organik üretimde kullanılan makinelerin tükettiği fosil yakıtlara ne diyeceğiz? Ya da insanların tükettiği antibiyotik ve doğum kontrol ilaçları tüm pestisitlerin toplamından daha fazla doğaya zarar veriyor.
Kaolin kilinin pestisit olarak kullanımına gelince, önce kavramları netlleştirelim:
Pestisit, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde "Zararlılarla savaşta kullanılan öldürücülerin genel adı." şeklinde tanımlanıyor ki, kaolinin zararlılar üzerinde
öldürücü etkisi yoktur. Mister Glenn, abartarak,
bakterisit (Bakteri öldürücü madde) ve
fungusit (Mantar (küf) öldürücü madde.) olarak kullanılabileceğini iddia etse de buna ciddi bilim çevrelerinden oldukça fazla itiraz var. Mister Glenn'in yaptığı testlerde elde edilen %20 - %30 luk başarının yeterli olmadığını söylüyorlar.
Kaolin zararlılar üzerinde
repellent (kovucu) etkiye sahiptir. Zararlıların meyveye yaklaşmasını engelliyor. Bu zararlılarda taşınabilecek bazı zararlı mikroorganizmaların bulaşıklığı da dolaylı olarak engellenmiş oluyor. Bunun dışnda kaolinin ekstra bir etkisi yoktur.