Sn.Sarıcan,
Sondan başlıyayım. Sizin herhangi bir bilimsel araştırma ve sonuca atfen yazdığınız bir şey olmadığından "manipülasyon" sözünün de sizinle ilgisi yok. Üstünüze alınmayın lütfen.
Manipülasyondan, muhtemelen okumadığınız ya da bir "anafikir" çıkarmadığınız #203 nolu mesajda söz ediliyor. Belirtilen bir kitapta, ya da bu kitaba esas olan makalede yazılmamış, söylenmemiş bir şey sırf kendi sattığı ürünün söylenen özelliğine uygunmuş gibi görünsün diye, varsa ayrıca kaynak da belirtmeden, sanki kitapta ya da makalede yazılıymış gibi yazarsanız bunun adı manipülasyondur. Daha da üzücü olanı ise, bu manipülasyonun söz konusu ürünü satın almak motivasyonu içinde olanlara, ilgili araştırma ve sonuçlarına uygunmuş görüntüsü vererek yanıltmak maksadıyla yazılmış olması. Oysa, zaman zaman söylendiği gibi, bilimle filan hiç ilişkilendirmeden, biz bu tozu satıyoruz, daha önce satılan tozlarla onların arkasındaki laf-ı güzafla hiç alakamız yoktur, içinde şu vardır. Bu filan etkiyi gösterir, işte ölçümleri, UV'si IR'si PAR'ı budur, filan zararlıyı bertaraf eder buyurun üç yıllık bağımsız saha deneyleri denebilirdi. Hep beraber şapka çıkarır, gururlanırdık.
Yok öyle değil de elin uğraşıp çıkardığı teknolojiye ayak basılacaksa, o zaman hiç olmazsa biraz uğraşıp o teknolojide belirtilen özelliğe uygun ürün çıkarılırdı, o da çiftçiye üçte bir paraya satılırdı, yine şapka çıkarırdık.
O uzun mesajı da, okuyan mesajdan bir satırlık anafikir çıkarsın diye yazmadım. Madem ki bu başlık kaolinin tarımda kullanımı ile ilgili, nereden gelmiş, geldiği yer nedir onu naklediyor. Bir sürü ana fikir, en çok da bilgi var yani. Hiç olmazsa çıkarılan ana fikirler doğru olmalı. Yazmayan bir şey yazılmış gibi anafikir çıkarılırsa buna da şüphe ile bakmak lazım.
Kanserojen madde meselesine gelince, mesajınızdan anladığım, "
ne olmuş kanserojen madde varsa" diyorsunuz. Sizin laf-ı güzaf dediğiniz adamlardan birisi yazmış, üstelik de bu adam, uygun cümleleri diğer cümlelerinden arındırılarak referans gösterilen bir adam. Topraktan çıkan kaolinin içinde solunduğunda kanserojen olan mineral vardır, arındırılmalıdır diyor. Ben "arındırıldı mı?" diye sormadım. Önceki sorduklarıma cevap verilmediği için oraya sıra gelmemişti. Ama iyi soru. Kanserojen mineral arındırıldı mı? Size göre bunu sormak kafa bulandırmak anlamına geliyor, sorulmamalı, gizli kalmalı, oraya kadar daha neler var, herkes tedbirini alsın bilmelerine de lüzum yok, öyle mi? Bunlar bir ürünün önünü kesmek manasına mı geliyor? Kimse kusuruma bakmasın, ben bir şey satmıyorum, para verip alıyorum. Bir sürü insan soruyor, bilgim dahilinde doğru yanıtlarım. Türkiyede de kaolin rafine eden bir tesis henüz duymadım.
Mesajınızın başında ne güzel yazmışsınız pozitif bilime ve ar-ge saygınız var diye. Sonraki tesbitiniz de çok doğru genel olarak araştırma özürlüyüz (
bu işi dört dörtlük yapanlar da var hakkını yememek lazım) fiziksel olarak gördüğümüz bir şeyin hemen bir kopyasını yapacak
mucitlerle dolu memleket. Keşke gerçekten kopyasını yapsalar, hiç itirazım olmaz. Bu kaolin özünü merakla bekliyorum, kimbilir belki de bilim dünyasını alt üst eder.
Bu yazı da biraz uzun oldu. Birden fazla anafikir olduğunu belirtmeliyim.
Bir ekleme yapayım.
Bakın, burada bir makale var. Üstelik de tam arzu edildiği gibi, Surround filan demiyor, kaolin diyor. Hoş, ben de son zamana kadar Surround adını ağzıma almamış sadece kaolin demiş, sadece bazı bilimsel makaleleri örnek vermiştim. Bana göre markanın hiç önemi olmadı ama baz aldığım bilimsel çalışmalarda kullanılan formülasyonun çok önemi vardı. Her neyse, makaledeki cümlelerimi tanır gibiyim. Oradaki grafiğin de orijinali bende, "treatment" lafını çevirmeyi unutmuşum. Kovada karıştırılan kaolin ise çok ünlü. O makalede başka bilimsel referanslar da verilmişken neden hiç surround, vaz geçtim malzeme özelliğinden söz edilmiyor dersiniz? Bir önceki mucit paragrafıyla bir ilgisi olabilir mi? Bizim memlekette bilim de böyle yapılıyor anlaşılan.
Bu arada itiraf edeyim, bugün kahveye gitmedim, öyle bir hikaye de duymadım. Ar-ge yapıp laf-ı güzaf üretmek yerine yurdum insanını etkileyecek çok daha kuvvetli ve kesin olarak inandırıcı bir araca örnek diye yazdım. Hiç kuşkusuz o hikayeyi ya da çok benzerini bir müddet sonra bir yerlerde duyarız.