Bugün saat 18.00 gibi Manyas'a geldik.
Arabayı otoparka park ettiğimde, sağdaki, soldaki güllerin açmış halleri o kadar güzeldi ki.
Beş gün içinde goncaların yarısı açmıştı neredeyse.
Mis kokuları her tarafa yayılmıştı, bir müddet öylece durdum. Derin, derin nefes alarak, kokuları ciğerlerime doldurdum adeta.
Bu arada Oğuz da arabayı boşaltmaya başlamıştı, bir yandan da sesleniyordu " bütün arabayı bana mı boşalttıracaksın, ceviz fidelerini nereye koyayım?"
Hemen yardımına koştum, getirdiklerimizi yerleştirir yerleştirmez ikimiz de bahçeye çıktık.
O, çileklerine bakmaya gitti, ben Clematis ve güllere.
Bol, bol fotoğraf çektim.
Güllü kameriyeyi yarın yerleştireceğim, masasını-banklarını koyacağım, çiçekleri düzelteceğim. Bundan böyle çaylarımızı orada içeriz. Güller açmış ve çok güzel kokuyorlar.
Kameriyenin, salkımsöğüt tarafındaki clematisler de sarmaya başladılar.
Bir yandan mis kokulu güller, diğer taraftan clematisler sarıyor.